Merak etme yeri geldiğinde dik yürümeyi de biliriz Savcı Bey!
Bunu da unutma hakim bey kelepçe vurulmaz umutlara.
Her zaman hakim vermez idamı, bazen de en sevdiklerin kırar kalemini.
Bir gün sen bile tutamayacaksın bu özgür bedeni gardiyan sen bile.
Vefa bilmeyene ayıracak zamanım kıymet bilmeyene verilecek selamım yok.
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Gecenin suçu yok, acılarımız çok karanlık hakim bey.
Süngüye çekilirim dar mapuslara çırılçıplak düşlerimle akşama dar vakte kadar sigara düşmanına bırakırım mahzunluğumu.
Yeter ki umudun olsun, o ışık elbet bir yerden doğar hayatına.
Yar olmadı bana devir her günüm bir başka zehir hapishanelerde demir parmaklıklara sarıldım.
Mahkumluğun kelepçesini takmayan, özgürlüğün değerini, kıymetini nerden bilecek.
Provası yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, nede yaşadıklarını silebilme.
Ulan Geceleri Sigaradan Başka Kimimiz Var!
Yaşadığın hayatın hakkını ver, özgürlük bedel iste!
Denetimli serbestlik yemiş hayallerim var benim.. Ne zaman mutluluğu yakalasam takibe alınıyorum!
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar hayallerimiz vardır.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Cezayı aslana, sevdayı çekene sor!
Kaybetmekten korktuğum her şeyi, özgür bıraktım hakim bey!
Ey tırtılı kelebeğe dönüştüren Rabbim ;Bu yavşaklar ne zaman insana dönüşecek.
Güneşin sözü var bize de doğacak annam elbet birgün
İçin acır beli edemezsin özlersin beli edemezsin isyan edersen ne çare kimse feryatlarını duymaz Allah bütün kader mahkumların yardımcısı olsun Allah kurtarsın.
Çaycı, getir, ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Biz ağladığımızda bir nedeni oluyor da, bulutlar ağladığında bir nedeni oluyor mu?
İdam masasında asılsa da ümitlerimiz, Azrail’e bile inat on numara gülüşlerimiz var!
Bu dünyada öyle insanlar var ki.. Eskiciye satsan, karşılığında mandal bile alamazsın.
Romantik sözler yazıyoruz diye kimse bizi ponçik zannetmesin biz cezaevi çocuğuyuz.
Hani bir dışarıda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarıda olsam, belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim, dalışım.
Bugün görüş günümüz. Dost kardeş bir arada. Telden tele, mendil salla el salla. Merhaba! İzin olsun hapisane içinde. Seni, senden sormalara doyamam. Yarım döner cigaramın ateşi, gitme dayanamam!
Benim demir parmaklıklar arasında verecek; Acım filan kalmadı, mutluluk’tan alacağım var..
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Her zaman hakim vermez idamı, bazen de en sevdiklerin kırar kalemini.
Mahkumluğun kelepçesini takmayan, özgürlüğün değerini, kıymetini nerden bilecek.
Delikanlılık belinde taşıdığı silahta değil bedenin de taşıdığı yürektedir.
Kapattılar kapıları yüzüme benden selam edin dertli sazıma Mapushane gurbet ele benzemez.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Bir gün sen bile tutamayacaksin bu özgür bedeni gardiyan sen bile.
Sana her ne şekilde mahkum olduysam, sadece rüyalarımda görüş günü var.
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Kısa tutalım son sözleri hakim bey, ömür boyu müebbet yemiş hayallerimiz var.
Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma. Ağladığın duyulmasın, aldırma gönül, aldırma.
Dikenli tellerden bir kelepçe hazırlayın takın bileklerime kanasın, asın beni o yârin gözlerine cesedim gözyaşlarıyla yıkansın.
Biz rengârenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkûmlarıyız.
Sen; cilalı parlak yerlerde gezerken, ben; parçalanmış vücüdumla hapishane duvarlarında güneşin doğuşunu bekliyordum.
Şimdi ben hayata serbestken, sen hayata isyanlar 4 duvar arasında.
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan. Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş boncuktan bir tespih armağan geldi bana. Göz nuru dökülmüş, özenilmiş, içten bir selam gibi insandan insana. Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi.
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
Gardiyan süre bitti dediğinde, anlarsın o zaman vefasızca gidişleri.
Bazı nur içinde, bazı sisteyim. Bazı beni seven bir göğüsteyim. Kâh el üstündeydim, kâh hapishanedeyim. Her yere sokulan bir rüzgâr gibi.
Henüz 18 yaşında takıldı kelepçeler -Aç kapıyı gardiyan annem beni bekler!
Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim
Anne karnında 9 ay 10 tutsak edilen ve bugün özgürlüğüne kavuşan bebeğinize Allah’tan sağlıklı ve mutlu olacağı bir hayat diliyorum. Bebeğiniz hayırlı ve sağlıklı bir evlat olsun.
Bizim hiç bir hürriyetimiz yok, hiç bir hürriyetimiz, ne çalışmak, ne konuşmak, ne sevişmek, sen orda bağrına bas dur en büyük çileyi, ben burada en büyük çileyi doldurayım, ekmeğe muhtaç, hürriyete muhtaç, sana muhtaç. Sen orda dalından koparılmış bir zerdali gibi dur, ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım.
Dikenli tellerden bir kelepçe hazırlayın takın bileklerime kanasın, asın beni o yârin gözlerine cesedim gözyaşlarıyla yıkansın.
Bulutlardan haber saldım sen gelecektin. Yağmur yağdı gözlerime sen silecektin ama taş duvarlar sıkar beni gönlüm dağlarda. Resmin çizdim hasret kokan duvarlarıma, güller diktim penceremin ön tarafına.
Kurşun ata ata biter yollar gide gide biter; ceza yata yata biter; aldırma gönül, aldırma.
Volta atıyorum yine koca dünyamın, daracık avlusunda. Vücuttan habersiz yürüyor artık bacaklarım.
Bir dost ve kardeş eliyle işlenmiş boncuktan bir tesbih armağan geldi bana. Göz nuru dökülmüş, özenilmiş, içten bir selam gibi insandan insana. Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi.
Şunu çok iyi biliyorum’ki,kendimi üzdüğüm kadar kimseyi üzmedim.
Bugün belki anne bir bebek doğurdu, baba dokuz doğurdu ama sizde görmüşünüzdür buna değdiğini Allah mutluluğunuzu daim etsin. Bebeğinize sağlıklı bir hayat nasip etsin.
Hani bir dışarıda olsam, hep yürürüm, durmam. Benimle beraber yürür gökyüzü, toprak, hürriyet, benimle beraber. Gökyüzü, toprak ve hürriyet, ne güzel şeyler. Hani bir dışarıda olsam, belki günlerce, uyumam. Sabahları yok artık o kahpe uyanışım. Duvarda kaldı gözlerim, dalışım.
Vefa bilmeyene ayıracak zamanım kıymet bilmeyene verilecek selamım yok.
Çok şeyim oldu bu yaşa kadar: söğütten atım oldu, askerde mavzerim; bunlardan başka daha nelerim! Kerhaneden dostum oldu, hapsanede postum oldu; ben sonuncusunu severim.
Dar günde anca eş dost akraba belli olur.
Denetimli serbestlik yemiş hayallerim var benim.. Ne zaman mutluluğu yakalasam takibe alınıyorum!
Sizin geceleriniz güzeldir, buzlu viskilere limon sıkılır. Bizim geceleri görseniz çıldırırsınız. Sessiz duvarlar üstümüze yıkılır.
Ya da hayatı yaşanmamış sayacağız…
İlk annelik duygusu, ilk babalık duygusu ve ilk bebek heyecanı bu ilkler sizlere huzur ve mutluluk getirsin. Bebeğiniz hayırlı ve uzun ömürlü olsun.
Cezaevinden anneme: Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
Pencereme ay düşmüyor artık, kirpiklerime yağmur yağmıyor. Güneşi özledim anne, yıldızlar kaymıyor. Çocuklarım çocukluğumdur gençliğim sürekli koşan bir at, kanadımı kırdılar anne hayallerim şimdi hayal oldu.
Çıkmaz bir sokakta paket oldu bütün hayallerim, şimdi çıkmayan bir tahliyenin ardında gençliğim.
Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
Üzme kendini bu kadar sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş ne kadar dar.
Ne güzel şey hatırlamak seni: Ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken.
Mapusta attığım voltada çektiğim acıda, akıttığım gözyaşında yine sen vardın.
Sizler dünyanın en güzel gelini ve damadı olacaksınız ve mutluluğunuzda sizler kadar güzel olsun. Hayırlı uğurlu olsun.
Vay kardeşimiz araba almış bizde hayırlı olsun diyelim dedik, tekerler yağsız gitme biliyorsun, tekerlerini ne zaman yağlayalım? Hayırlı uğurlu olsun.
Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta… Halimi düşünüp yanma Mehmed’im! Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!
Cezaevi dört duvar mahkumlar nöbet tutar ağlama Anam elbet bir gün oğlunda çıkar.
Değerini arttıran bu armağanın bir hapishaneden bir başka hapishaneye gelmesiydi şiirde böyle bir şey olmalı diye düşündüm: en acımasız günde de savunabilmek inceliği.
İyi olan kaybetmeye mahkumdur. Çünkü adil olsan da, adil olmazlar. İyilik, hakkettiği karşılığı sadece masallarda bulur. Gerçekte ise terazi asla dengesini bulmaz.
Zindanlar her ne kadar kör ve karanlık olursa olsun, onu aydınlatacak kadar gücümüz vardır.
Biz rengarenk hayatların renkli çocukları değil, karanlık bir hayatın kader mahkumlarıyız.
Göklerde kartal gibiydim kanatlarımdan vuruldum, mor çiçekli dal gibiydim bahar vaktinde kırıldım.
Görüş gününü bekleyen bir mahkum gibi sevdim seni. Gözleri kör pencerede, kulağı demir sürgüde.
Ranzalar sırtımı ağrıtıyor anne güneşime engel oluyorlar geçmiyor artık zaman nerde dostlarım, nerde sevenlerim aç gardiyan ışıkları mahkum karanlıkta özgürlüğünü arayamıyor..
Motoru güçlü, tekeri hızlı, sürüşü güvenli olsun, aldığın bu ilk araban sana ve ailene hayırlı olsun. Allah kazasız belasız binmek nasip etsin.
Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan.
Ne yazık ki insan kendi hapishanesinin anahtarını bulamıyor, hatta çoğu zaman asıl mahpusun kendisi olduğunu bile anlayamıyor.
Karıştır çayını zaman erisin; köpük köpük, duman duman erisin!
Hayat bir mezarmış çözemedim son kez ellerinden öpemedim uyan babam uyan kader utansın..
Göğü kucaklayıp getirdim sana kokla açılırsın. Solmuşsun benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün öyle bükük bakma bana.
Ne güzel şey hatırlamak seni. Sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine: bir çekmece bir yüzük ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım. Ve hemen fırlayarak yerimden penceremde demirlere yapışarak hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım…
Bak bu mahallede bana rakip olma dostum demem tanımam dostum yeni işyerin hayırlı olsun. Allah bol kazançlar nasip etsin.
Çok cigara içiyorsun dediler güldüm ve dedim ki yüksek dağlar dumansız olmaz…
Bunu da yaz hâkim bey umutsuz olan bedendir hayaller değil!
Hayat bir hasiphane, nereye dönseniz duvar, nereye baksanız karanlık. Siz, siz olun, umudunuzu kaybetmeyin. Bir gün o duvarların yıkılacağını ve güneşin sizi beklediğini unutmayın!
Biz ağladığımızda bir nedeni oluyor da, bulutlar ağladığında bir nedeni oluyor mu?
Sana her ne şekilde mahkum olduysam, sadece rüyalarımda görüş günü var.
Büyük insanlar olmadan büyük işler başarılamaz. Daha nice başarılı işlerde çalışman dolayısıyla yeni işin hayırlı olsun.
Kurşun ata ata biter yollar gide gide biter; mapus yata yata biter; aldırma gönül, aldırma.
Başın öne eğilmesin, aldırma gönül, aldırma. Ağladığın duyulmasın, aldırma gönül, aldırma.
Allah tekerinden lastiği, depodan benzini, radyodan Ferdi’yi eksik etmesin. Yeni aracın hayırlı olsun. Allah kazasız belasız kullanmak nasip etsin.
İçin acır beli edemezsin özlersin beli edemezsin isyan edersen ne çare kimse feryatlarını duymaz Allah bütün kader mahkumların yardımcısı olsun Allah kurtarsın.
Bir çocuğun dileği çikolata, oyuncak, belki bisiklet olur; fakat daha iyi bir cezaevi olur mu?
Dudaklarım cezaevi, dilim gardiyan. İçimde müebbet yemiş hayallerim var.
İnsanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkumdurlar.
Benim görüşümü almadan hiçbir iş yapma demiştim. ama sen iş yapmamış tutmuş iş yeri açmışsın. Hayırlı olsun.
Ne karaymış alnımdaki yazılar. Ah dedikçe ciğerlerim sızılar. Arkamdan ağlıyor körpe kuzular. Mapushane gurbet ele benzemez.
VAN'da yayın yapan Tutku FM Radyosu'nca, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerden gelen mektuplar kitap haline getirilecek. Aşk, hasret, sevgi, dışarıda özgürce gezme ve aile özleminin anlatıldığı mektuplar, kitaplaştırıldıktan sonra Adalet Bakanlığı, milletvekilleri, cezaevleri ve mahkumların ailelerine gönderilecek.
Kentte yayın yapan Ağrı ve Bitlis'in Tatvan ilçesinde de dinlenen Tutku FM Radyosu'nun cezaevinde olan hükümlü ve tutuklar için yaptığı 'Dört Duvar' programı ilgi görüyor. Programı dinleyen hükümlü ve tutuklular, yazdıkları mektup ve şiirleri radyo programına gönderiyor. Mahkumlardan gelen 20 bin mektup ise kitap haline getirilecek.
HAFTADA ORTALAMA 70 MEKTUP GELİYORTutku FM Müdürü Salih Geçken, cezaevinde kalan mahkumlara yönelik 15 yıl önce başlayan 'Dört Duvar' programının büyük ilgi gördüğünü belirterek, "Programımıza, cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlülerden çok güzel mektup ve şiirler geliyor. Biz de bunları kitaplaştırmak için çalışma başlattık. Kitap haline getirdikten sonra Adalet Bakanlığı başta olmak üzere milletvekillerine ve mahkumların ailelerine ve cezaevlerine göndereceğiz. Radyo yayınımız Ağrı ve Bitlis'in Tatvan ilçesinde de çekiyor. Biz özellikle Van'dan gelecek mektuplarla ilgili anons yaptık. Ama Ağrı ve Tatvan cezaevlerinden de mektuplar geliyor. Gönderilen mektuplarda genelde özlem, hasret, pişmanlık ve tavsiyeler var. Bu duygular şiirlere de yansımış. Bir çalışmamız daha var. 'Özgürlüğe ve sevgiliye mektup' diye. Bu ikisini ayrı ayrı kitaplaştıracağız. Şiirlerde, çocuk, anne, baba ve eş özlemi ile dışarıda özgürce gezme özlemi var. yılından beri başladığımız programa şu ana kadar 20 bin civarında mektup geldi. Mahkumların da bir psikolojileri, hayata bakışları ve özlemleri var. Bu programımız her hafta pazar günleri yapılıyor. Program, saat 00'de başlayıp, yaklaşık 7 saat sürüyor. Haftada ortalama 70 mektup, civarında da sesli mesaj geliyor. Ailelerden de gelen sesli mesajlar oluyor. Bu programımız, özellikle cezaevinde yatan tutuklu ve hükümlü ile aileleri tarafından büyük ilgiyle dinleniyor" dedi.Program sunucusu Duygu Dülek ise, 'Dört Duvar' programına Van'ın yanı sıra Türkiye'nin birçok ilindeki cezaevlerinden mektup ve sesli mesaj geldiğini ifade ederek, "Bu mektupların içeriğinde tatbiki herkesin ortak özelliği olan özlem, hasret, belki pişmanlık ve daha sayabileceğimiz birçok neden var. Ama ortak nokta özlem, hasret ve sevgi. Biz de mahkumlardan gelen bu şiirleri kitaplaştıracağız" diye konuştu.
Kaynak: DHA
Son Dakika›Güncel›Van'da, radyoya gelen tutuklu ve hükümlü mektupları kitaplaştırılacak - Son Dakika
Düşünmekten ve düşündüklerini söylemekten imtina etmeyen bir insanı hapse atabilirsiniz ama düşünmesini ve üretmesini engelleyemezsiniz. Mapushane yazıları, edebiyatı ve "görülmüştür" damgalı mektuplar bunun örneğidir.
Füsun Erdoğan’ın “İkizim Yeşil Erik Dalı / Hapishaneden Sevgiliye Mektuplar” adlı kitabı bu örneklerden biri.
“Mektup vardı eskiden, postacının yolunu beklerdik”, dijitalleşen dünyada sık duyduğumuz bir cümledir. Oysa mektup hala var, hapishanenin soğuk duvarlarını aşan, insanı hayata bağlayan bir güzelliği var; üzerinde soğuk "Görülmüştür" damgasına rağmen hem de
“Mahpus mektupları mühimdir; hele de sevgiliye yazılmışsa…”
Dersim Yayınları’ndan çıkan kitabın önsözünde Nadire Mater böyle diyor:
Füsun Erdoğan 8 Eylül ’da gözaltına alınıp tutuklanmıştı. "Özgür Radyo" Genel Yayın Koordinatörü’ydü o dönem. Dört gün gözaltında kaldı. Tutuklanma tarihi bu ülkenin muhaliflere yaptığı kötü bir yaka gibiydi: 12 Eylül.
4 Kasım ’te müebbet aldı. Dosyası Yargıtay’a gitti. O sırada Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) kaldırıldı; uzun tutukluluk meselesinin çözülmesi için kanunda değişiklik yapıldı. Dava Yargıtay’dan döndü, dosya ÖYM’ler kaldırıldığı için bir ağır ceza mahkemesinden diğerine savruldu durdu. Yargılanma sırasında tutukluluk süresi 5 yılla sınırlandırılmıştı; ama Füsun Erdoğan hapishanede neredeyse 8. yılını dolduruyordu ki, tahliye edildi.
Gelelim mahpusluk günlerine söz yine Nadire Mater’de:
“Füsun’un hapishane macerası bildik bir seyir izlemedi. Sevgilisiyle tutuklandı. 18 Mart ’de bianet’te ‘Füsun Erdoğan’dan ‘Görülmüştür’ Mektuplarını’ yazmaya başladığında dört yıl, beş ay, 19 gündür hapisteydi. Yedi yıl, sekiz ay mahpusluk yaşadı. Füsun sevgilisi/eşi İbrahim’i görmek, İbrahim ile telefonlaşmak için çok mücadele etti, aynı hapishanede kalma ve de telefonlaşma hakkını kazandı. Sevgilisi daha önce, 17 Mayıs tarihinde tahliye edilince Füsun’un şansına yine beklemek düştü.
“Görülmüştür Mektupları’nın peşine bu kez ‘Sevgiliye Mektuplar’ takıldı. Füsun bianet’e içeriden ‘mektup’ yazmış, Sevgili’ye de 44 mektup. Hep mektup mu yazdı demeyin. Hınzırca, ‘bir ‘Sevgiliye Mektuplar’ daha’ dercesine göz kırpan Rosa’yı da yazdı: Kadın Önderleşmesinde Rosa Luxemburg. Hapis günlerinin eseri kitap ’te Belge Yayınları’ndan çıktığında Füsun halen hapisteydi.
TIKLAYIN - “Her Devrimcinin Bir Rosa’sı Vardır”
Sözün özü Füsun Erdoğan 7 yıl 8 ay boyunca vaktinin önemli bir kısmını yazmaya adadı; ve mektuplar yoluyla mesleğinden, düşüncelerinden ve sevdiklerinden kopmadı.
Mektup yollamak kadar mektup almak da ömre ömür katar hapishanede, lakin Füsun Erdoğan sevgilisine yazdığı 44 mektubun hiçbirine yanıt alamadı. Çünkü bunlar gönderilmeyen mektuplardı. Bu kitapta okuyacaklarınız üzerinde “Görülmüştür” damgası olmayan türden mahpushane mektupları. Füsun Erdoğan’ın duyduğu sevginin olduğu kadar direncin de öyküleri.
Nasıl mı? İlk mektubun birkaç satırıyla bitireyim yazıyı; gerisini kitaptan okursunuz:
İkizim Yeşil Erik Dalı, Biricik Sevgilim,
Koğuş nöbetçisiydim bugün. Hapishane yaşamının yoğunluğunu bilirsin. Kahvaltı hazırlanması, belirlenmiş alanların temizliği, mazgala bakmak, karavana verip almak, her öğün yemek masasının hazırlığı, bulaşıkların yıkaması vb. işler işte.
Koğuş nöbeti mezar sessizliğini kuşanmış hafta sonuna denk gelince mazgal pek hareketli olmuyor. Aralarda gazete ve kitap okumaya, hatta mektup yazmaya bile zaman bulabiliyorsun. Cumartesi günleri bianet için haftanın “Görülmüştür” yazısını hazırlıyorum. Akşamlan da erkenden randevusuna gelip sunu mektup yazdığımı biliyorsun.
Gardiyanlar biraz önce akşam sayımını aldılar. Ve ben hemen kurulu saat gibi üst kata çıktım. Radyomu açıp kulaklığımı taktım. Seninle baş başa geçireceğim saatler için çalışma masasının başındayım. Ömrücan, beton ve sıcak bulamacı, bunaltıcı pis bir hava var. Gün boyu emdiği sıcağı kusuyor beton. Bazen nefes almakta zorlanıyor insan. Bir de nöbetçi olmanın giderek artan ve bütün bedenimden fışkıran yorgunluğu hissettiriyor artık kendisini.
Ranzaya uzanıp radyo dinleyerek kendimi seninle iç sohbetlere versem, yarım saat bile direnemem. Sıcağın ve yorgunluğun dayanılmaz çözücülüğüyle sızıp kalırım. Bilsem ki rüyamda seni ve Akocanı göreceğim, tabii uyandığımda da hatırlayacağım!.. Hemen uykunun kollarına bırakırdım kendimi.
Ah be Ömrüm! İnsan mahpusta olunca ve bir de ayrılığın, hasretin en ağırını, katmerlisini çekince, sevdiceğini rüyasında görmek bile büyük bir mutluluk oluyor. Ve ben bir tanem, yıllardan beri sabah uyandığımda gördüğüm rüyaları genellikle hatırlamıyorum. Şanssızlık ya da terslikler başlayınca, birbiri ardına dizilirmiş derler ya! Bizimki de o hesap.
Füsun Erdoğan hakkındaGazeteci, radyocu. yılında AKA Ajansta gazeteciliğe başladı. yılında Hollanda’ya yerleşti. Dil eğitiminin ardından başladığı üniversite eğitimini yarım bırakarak Türkiye’ye döndü. yılları arasında çeşitli gazete ve dergilerde editörlük yaptı, yazıları yayımlandı. yılında İstanbul Özgür Radyo kurucuları arasında yer aldı. Tutuklandığı 12 Eylül tarihine kadar aynı radyoda Genel Yayın Koordinatörlüğü görevini yürüttü. yılında başlayan Bağımsız İletişim Ağı’nda (BİA) Proje Yürütme Kurulu ve BIA2 projesinin Danışma Kurulunda yer aldı. Mart’ından itibaren tutukluluğu sürecinde bianet için ‘Görülmüştür” damgalı, hapishane güncel yazıları yazmaya başladı. 'te Belge Yayınları’ndan “Kadın Önderleşmesinde Rosa Lüksemburg” isimli kitabı yayımlandı. 8 Mayıs ’te tahliye edildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin düzenlediği Ayşe Nur Zarakolu Düşünce Özgürlüğü Ödülü ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Özgürlüğü Ödülü’ne layık görüldü. Kasım ’ten bu yana funduszeue.info’daki yazılarını, “Dışarıdan Mektuplar” adıyla sürdürüyor. |
İkizim Yeşil Erik Dalı-Hapishaneden Sevgiliye Mektuplar, Füsun Erdoğan, Dersim Yayınları, Ocak
(HK)
Son Güncelleme
Cezaevindeki sevgiliye, arkadaşa, abinize veya başka birisine mektup yazacaksınız ancak ne yazacağınızı düşünüyorsanız aşağıda hazırlamış olduğumuz cezaevine mektup örnekleri size farklı fikirler verebilir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası