bernar nahum vehbi koç kardeş mi / İnan Kıraç'ın holdingi, Borajet’in müflis patronuna mı satıldı?

Bernar Nahum Vehbi Koç Kardeş Mi

bernar nahum vehbi koç kardeş mi

Mustafa Koç’un göbekten ceddi kimdir bilir misiniz?

Murat BARDAKÇI / GAZETE HABERTÜRK

Mustafa Koç’un apansız gidivermesinin ardından hakkında o kadar güzel şeyler söylendi ve birbirinden farklı hemen her çevre üzüntülerini öylesine derinden ifade ettiler ki, bana yazacak pek bir şey kalmadı

Ama tek bir konunun, daha doğrusu Mustafa Koç’un vefatı öğrenilir öğrenilmez bazı telefonlara gönderilen ahlâk ve terbiye kavramları ile hiçbir alâkası olmayan bir mesajın üzerinde pek durulmadı

Cenaze henüz soğumamışken etrafa gönderilen çirkefliklerle, iftiralarla, kin ve nefret ile dolu haysiyetsizliklerle dolu ifadelere cevap vermek bile vakit kaybıdır ama aslında seneler önce ortaya atılan bu iddianın nasıl bir yalan olduğunun bilinmesi için doğruları yazmak şart oluyor

Ortaya atılan palavra, şöyle: Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları Osmanlı İmparatorluğu’nun ile seneleri arasında Hahambaşısı olan Haim Nahum imiş; Haim Nahum asrın sonlarında ortaya çıkan siyonist hareketin liderlerindenmiş, Lozan görüşmelerinde İsmet Paşa’nın danışmanlarından olmasının sebebi de siyonistliği imiş ve Koç ailesinin sermayesi Vehbi Bey’in “babası” Haim Nahum’un Osmanlı Bankası’dan çaldığı altınlarmış!

İŞTE, İŞİN DOĞRUSU

Haim Nahum, Bernar Nahum ve Koç ailesi hakkındaki karalamalardaki yalanların doğrusunu aşağıda maddeler halinde sıralıyorum:

-Hahambaşı Haim Nahum siyonist değil, aksine, antisiyonisttir ve bunu Türkiye’nin son dönem tarihi ile ciddî şekilde uğraşan hemen herkes bilir! Nahum Efendi Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması çabalarına karşı çıkanların başında geldiği için siyonistler tarafından düşman görülmüş ve ayağının kaydırılması için elden gelen herşey yapılmıştır. Hahambaşı’nın siyonizm ile mücadele maksadıyla kurduğu cemiyetlerin yayınları ve yazdığı dünya kadar yazı ortadadır ama kendi yalanlarına önce kendileri inanan ve etrafa düşmanlık tohumları ekmekten başka bir işe yaramayan zavallılar desteksiz atıp “üstad” diye ortalarda dolaşmak dururken neden okusunlar ki?

-Antisiyonizmin önde gelen isimlerinden olan Nahum Efendi’nin Lozan’da “gayrıresmî” danışman olarak bulunmasının sebebi de iddia edilen ama vârolmayan siyonistliği falan değil Millî Mücadele’ye verdiği destek, Avrupa’daki geniş çevresi ve engin Fransızcasıdır.

-Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un Hahambaşı Haim Nahum ile hiçbir alâkaları yoktur. Vehbi Bey’in kimin oğlu olduğu zaten belli: Ankaralı Koçzade Hacı Mustafa Efendi’nin oğlu, Bernar Nahum ise Haliç taraflarının sâkinlerinden ve İstanbul’un Musevî cemaatinden orta halli bir esnafın çocuğudur ve ailesi Adrian Streather’in yayınladığı “Monsieur Bernar Nahum” isimli biyografide detayları ile anlatılmıştır. Ama dedim ya, soyadı benzerliğinden bile bu kadar palavra atıp ortalıkta “üstad” diye dolaşmak varken işin doğrusunu öğrenmek için araştırmaya ne gerek var?

YAYINLANDI AMA OKUYAN KİM?

-Ben, Vehbi Koç ile ortağı Bernar Nahum’un babaları olduğu yalanına maruz bırakılan Hahambaşı Haim Nahum’un asıl oğlu Jojo Nahum’u, bundan seneler önce Paris’te tanımıştım. Şimdi hayatta olmayan Jojo Bey öyle Fransız yahut Yahudi mösyösü falan değil, bir Osmanlı beyefendisi idi ve babasının Fransızca olarak kaleme aldığı hatıralarının yayınlanmamış tam metni onda bulunuyordu. İmparatorluğun son seneleri bakımından gayet önemli olan hatıralar inşaallah günün birinde yayınlanır

-Ve, meselenin asıl önemli tarafı, Koç ailesinin ceddi

Aile, Anadolu tasavvufunun ve Melâmetî yolunun en önemli isimlerinden olan Hacı Bayram-ı Velî’nin soyundan gelir; rahmetli Vehbi Bey, ile arasında yaşayan ve İkinci Murad zamanında çok daha etkili bu büyük evliyanın , Rahmi Bey , dün defnedilen Mustafa Koç da göbekten torunlarıdır.

Hacı Bayram-ı Velî’nin neslini gösteren ilk “şecere” yani “soyağacı” yüzyılın nihayetinde hazırlanmış, kendisi de Hacı Bayram’ın torunlarından olan ve ’da vefat eden Büyükelçi ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuad Bayramoğlu bu şecereye günümüze uzanan nesilleri de ilâve etmiş ve soyağacının son hâline ’te, Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan büyük boyda iki cildlik “Hacı Bayram-ı Velî, Yaşamı, Soyu, Vakfı” isimi kitabında yer vermiştir.

İŞTE, GERÇEK SOYAĞACI

Fuad Bayramoğlu’nun yayınladığı şecereye göre Vehbi Koç ile eşi Sadberk Hanım, Hacı Bayram-ı Velî’ye şu şekilde bağlanırlar:

-VEHBİ KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Edhem Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Salih Baba - Şeyh Mehmed Baba - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Kasım Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Ahmed Muhlis Baba - Şeyh Mehmed Tayyib Baba - Şeyh Şemseddin Bayramoğlu - Şeyh Mustafa Baba - Şeyh Salih Baba - Haydar Baba - Mustafa Bey - Ahmed Bey - Necibe Hanım - Vehbi Koç.

-SADBERK KOÇ’UN SOYAĞACI: Hacı Bayram-ı Velî - Şeyh Ahmed Baba - Şeyh Edhem Baba - Şeyh Tayyib Baba - Şeyh Salih Baba - Tâci Hacı - Fatma Hatun - Saime Hatun - Müderriszâde Şeyh Mustafa - Abdülkerim Efendi - Sadullah İzzet - Necib Bey - Sadullah Aktaş - Sadberk Koç.

Bugün bu köşede, Fuad Bayramoğlu’nun hazırladığı ve şimdi İstanbul’da, Sadberk Hanım Müzesi’nde bulunan bir başka şecerenin fotoğrafı yeralıyor. Şecere büyük boyda olduğu için isimlerin düzgün şekilde okunması mümkün değil ama merak edenler müzeye gidip aslını görebilir yahut Fuad Bey’in eserine müracaat edebilirler!

“Memlekette onbinlerce kişiye iş imkânı sağlayan bir aile Yahudi olsa ne olur, olmasa ne olur? Dinlerinin ne önemi var?” diyeceğim ama ortada diğer dinlere mensup vatandaşları “düşman” gören ve gösteren sapık zihniyetin yalanlarını tenezzül bâbında suratlarına çarpmak şart oluyor

Bu zihniyete asıl cevabı ise rahmetli Mustafa Koç, cenazesinde hemen her kesimi biraraya getirerek bizzat verdi; dolayısı ile fazla bir şey söylememe pek lüzum yok

kaynağı değiştir]

Ankara’da bir bakkal dükkanından küresel bir dev çıkaran adam: Vehbi Koç

Doğduğu günü hiç bilmedi ama bütün Türkiye onun başardıklarını biliyor. Yaptığı otomobillere biniyor, ürettiği buzdolaplarını kullanıyor. Bu pazar duayen iş insanı Vehbi Koç'un aramızdan ayrılışının yıl dönümü. 95 yıllık uzun bir ömrün her dakikasını çalışarak her dakikasını dolu dolu geçirdi. "Hayatta içimde kalan hiçbir şey yok" diyor. İşte Türkiye'nin değeri Vehbi Koç'un başarılarla dolu hayatının bir özeti

Can MUMAY

Yayınlanma: - 23 Şubat Güncellenme:

Ankara’da bir bakkal dükkanından küresel bir dev çıkaran adam: Vehbi Koç

İllüstrasyon: Harun Elibol

Vehbi Koç, yılında Ankara'da Çoraklık semtindeki yazlık evde, doğdu. Doğduğu günü hiç bilmedi. Annesi “üzüme alaca düştüğü günlerde” deyince, sonradan çocuklarıyla birlikte 20 Temmuz'u doğum günü kabul etti.

TAŞ MEKTEP’E GİTTİ

Babası Koçzade Hacı Mustafa Efendi, annesi Kütükçüzade Fatma Hanım'ın ilk çocuğuydu. Sonra iki kardeşi daha doğdu. Zehra ve Hüsniye… Koçzade Ahmet Vehbi, 5 yaşında mahalle mektebine başladı. Hacı Bayram Camii'nin yanındaki “Topal Hoca'nın Mektebi”nde ilk tedrisini aldı. Mahalle Mektebi'nden sonra yine Hacı Bayram Camii'nin yanında kiralık bir evde ders görülen ilkokula başladı. Bu okulu birincilikle bitirdi. Daha sonra “Taş Mektep” denilen Ankara İdadi'sine (lise) gitti. Ancak idadi hayatı uzun sürmedi.

Babası, o günlerde Ankara'nın en güzel caddelerinden biri olan Karaoğlan Caddesi (bugünkü Anafartalar Caddesi) üzerinde olan evlerinin altındaki dört dükkanı ticaret yapan gayrimüslimlere kiralık vermişti. Fakir sayılmazlardı. Geçim sıkıntısı çekmiyorlardı. Kışlık evlerinin yanında, Çoraklık semtinde doğduğu yazlık evleri de vardı. Ama bir gariplik hissediyordu. Gayrimüslim çocukların kendisinden daha iyi imkanlara sahip olmasına içerlemişti.

vehbikocgrafson3

DİĞER ÇOCUKLARIN EŞEKLERİ DAHA GÜZELDİ

Sünnet olduğunda babası ona bir eşek hediye etti. Çok sevindi. Ama eşeğiyle yazlık evlerine giderken ilk hüznünü yaşadı. Zira, yazlık evlerine giden gayrimüslim çocukları, daha güzel eşekleriyle yolda onu sürekli geçmişlerdi. Üstelik, güzel arabalarıyla imrendirmişlerdi. Eşeğine, daha hızlı gitsin diye, babasının atının arpasından yedirdi. Ama fayda etmedi, hayvan ne kulaklarını dikti, ne de bir canlılık emaresi gösterdi. Bu içine işledi. Ticarete atılmaya karar verdi:

OKULDAN AYRILMAK İSTEDİ İZİN VERMEDİLER

“Eğer Allah bana liralık bir servet verirse, beş katlı güzel bir mağaza açacağım” diye kendi kendine söz verdi. Okuldan ayrılmaya karar verdi. Ancak anne ve babası “katiyyen olmaz” dediler. Israr etti. Ailesi dayanamadı ve Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendi'nin yazdığı dilekçeyle, hayatında yeni bir sayfa açıldı: “Diyki maişet (geçim darlığı) dolayısıyla mektebimi terk etmek mecburiyetinde kaldım. Lazım gelen tasdiknamenin verilmesini rica ederim. Ahmet Vehbi”

15 YAŞINDA OKULDAN AYRILDI

Okuldan ayrıldı. 15 yaşındaydı. Dedesi ve babasıyla görüşerek bakkalığa başladı. Karaoğlan Caddesi’nde oturdukları evin altındaki dükkan, bir sandık ayakkabı lastiği, bir sandık şeker, bir kaç teker kaşar peyniri, zeytin, makarna gibi mallarla bakkal dükkanı haline getirildi ve üzerine “Koçzade Hacı Mustafa Rahmi” tabelası kondu. Sermayeleri liraydı. Onun görevi, dükkanı açmak, süpürmek, tozlanan malları temizlemek, müşterilerin aldığı malları tartmak ya da saymak, mangalı yakmak, camekanları temizlemekti. Kısacası, hademe, satıcı ve muhasebeci görevlerini bir arada yürütüyordu. Babası, tezgah başında oturup, satılan malların parasını alırdı.

İSTANBUL’A MAL ALMAYA GİDİYORDU

Zaman geçip, piyasada iş yapanları gördükçe ustalaştı. Güzel mallar getirip satmaya başladı. Artık İstanbul'a mal almaya da o gidiyordu. Ayakkabı lastiği işine girdi. Müşteri gelir, çamurlu ayağını uzatır, o da temizler ve ayağına lastiği geçirirdi. Bir çift lastiğin maliyeti kuruştu ve kuruşa satıp, 25 kuruş kazanıyordu. İki yıl daha böyle gitti. Sonra bakkallık işleri az gelmeye başladı.

Yine ticaret yapan gayrimüslimleri izledi. Kösele işi cazip geldi. Ankara'daki en büyük kösele satıcısı gayrimüslim bir tüccarın yanındaki Kosti adlı satıcıyla anlaştı ve kösele işine girdi. İyi iş yaptı. Bir süre sonra kösele işi de az geldi. Ayakkabı yapımında kullanılan malzemeler için ikinci bir dükkan daha açmaya karar verdi. Kösele dükkanına bitişik kendilerine ait dükkanı ayakkabı, hırdavat mağazası olarak açtı. Bir süre sonra yine gayrimüslim bir tezgahtar olan Hiya Elmalaki ile anlaştı ve aktariye işine girdi. Artık, kösele, hırdavat ve aktariye işlerini yapıyordu. Her çeşit iplik, makara, baharat, bardak, fincan, tabak, ayna, boncuk satıyordu.

Koç'un vefatından sonra şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı sırasıyla Rahmi Koç ve Mustafa Koç yaptı. Mustafa Koç'un vefatının ardından Ömer Koç şirketin yönetim kurulu başkanlığı görevini devraldı.

Koç’un vefatından sonra şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sırasıyla Rahmi Koç ve Mustafa Koç yaptı. Mustafa Koç’un vefatının ardından Ömer Koç şirketin yönetim kurulu başkanlığı görevini devraldı.

İSTASYONDA ATATÜRK’Ü GÖRDÜ

O günlerde, İstanbul işgal edildi. Tarih 16 Mart 'du. Kurtuluş Savaşı başladı. Atatürk'ü ilk o günlerde gördü. İstanbul'un işgalinden sonra vatanseverlerin yavaş yavaş Ankara'ya geldiği günlerde, Atatürk Adnan ve Halide Edip Adıvar'ı karşılamak için istasyona gitmişti. Koçzade Ahmet Vehbi de o gün, biriken halkın arasında Atatürk'ü görebilmişti.

O dönemde askerlik çağına gelenlerden önce subay olacaklar askere alınırdı. Koçzade Ahmet Vehbi’yi lise mezunu olmadığı için askere almadılar. Ancak Kurtuluş Savaşı sırasında, o da birşeyler yapmak istiyordu. Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra, Genel Sekreter Recep Peker'e bir dilekçe vererek, Meclis'te bir memuriyet istedi. Ve yazında Meclis Matbaası'nda Cevat Fehmi Başkut’un yanında musahhih yardımcısı olarak işe başladı.

MUHAFIZ KITA KUMANDANLIĞINDA ASKERE GİTTİ

Bir süre sonra da Muhafız Kıt'a Kumandanlığı'nda askere gitti. Askerden döndükten sonra yine işlerin başına geçti. Hem vatandaşın ihtiyacını, hem de ordunun ihtiyacı olan malzemeleri getiriyordu. Ordu mal bedelinin yüzde 60'ını öder, geri kalanı için “Tekalif-i Harbiye” denilen bir borç makbuzu verirdi. O da bu makbuzlarla mal verdi. Ve zaferden sonra hükümet, bütün borçları ödedi. Artık Cumhuriyet ilan edilmişti. Her şey değişiyordu. En azından umut doluydu.

GELİNİN YÜZÜNÜ AÇMAYI UNUTTU

'in sonlarında 24 yaşına gelmişti. Anne ve babası onu evlendirmeye karar verdi. Gelin adayı da, teyzesinin kızıydı. Aile içinden evlilik geleneğine “pek de iyi bakmıyordu” ama, karşı gelmedi. Sadberk Hanım ile nişanlandılar. 'nın ilk haftasında düğün yapıldı. Cuma günü başlayan düğüne Ankara'nın tanınmış kişileri, İstiklal Mahkemesi Başkanı ve üyeleri de geldi. Münir Nurettin Bey (Selçuk) ve Riyaseticumhur Musiki Heyeti şarkılar söyledi. Düğünde o kadar yorulmuştu ki, gelinin yüzünü açmayı unuttu. Uyarılar üzerine yüzünü açtı ve Sadberk Hanım'ın yüzünü ilk defa o zaman gördü. 47 yıl sürecek mutlu bir beraberliğin, minnettarlığın ilk adımı o gün atıldı.

Evlenmişti. Artık daha çok çalışıyordu. Rakipleri arasında ün yapmaya başlamış, babasının tam güvenini almıştı. Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Efendi, 'de kurdukları Koçzade Hacı Mustafa Rahmi firmasını yılında ona devretti. Böylece Koçzade Ahmet Vehbi firması kurulmuş oldu. Bir yıl sonra da babası öldü.

FORD’UN ANKARA TEMSİLCİLİĞİNİ ALDI

Dükkanları yol genişletmesi nedeniyle yıkılmıştı. Yerine şimdiki Koç Han'ı yaptırdı. Artık esnaflıktan çıkmış, tüccar sınıfına girmişti. İşleri iyi gidiyor, ilerlemek, yükselmek istiyordu. Ankara Ticaret Odası'nda ikinci başkan olmuş, ilk çocuğu Semahat Koç (Arsel) doğmuştu. Bu arada Ford ve Standart Oil'in (Mobil) Ankara Temsilciliklerini almış, taahhüt işlerine girmeye başlamıştı. Otomobil ve petrol işine girmişti. Ankara dar geliyordu. Bütün isteği, İstanbul'da bir mağaza açmaktı.

İLK KEZ AVRUPA YOLCULUĞUNA ÇIKTI

yılında ilk Avrupa yolculuğuna çıktı. Trenle yaptığı bu seyahatte dış dünyayı tanımaya başladı. Budapeşte, Viyana, Berlin ve Paris'i gördü. Ama o günlerde içini bir evham kapladı. Babasının ve kayınpederinin genç denilecek yaşlarda ölmesi onu korkutmuştu. Paris'te devrin tanınmış kalp doktoru Dr. Vacquez'e muayene oldu. Kalbinin sağlam olduğunu öğrenince çok sevindi.

yılında İstanbul'da ilk teşebbüsüne başladı. Bu aynı zamanda onun ilk sanayi teşebbüsüydü. Haliç Sütlüce'de Hovagimyan Biraderler'in kurduğu boru fabrikasına ortak oldu. Ancak daha işin başında hesaplar iyi yapılmadığı için iş battı. Böyle bir iki tecrübe geçirdikten sonra, “Başkalarının kurduğu işe ortak olmam, kendi kurduğum işe ortak ararım” kararını verdi. 'de İstanbul'da ilk şubesini açtı. Fermenciler'de bin lira sermayeli Vehbi Koç ve Ortakları Kolektif Şirketi faaliyete geçti. 'de de Koç Ticaret Anonim Şirketi'ni kurdu.

Ankara vergi rekortmenleri ödüllerini aldı. Ankara Ticaret Odası'nda yapılan törende Vehbi Koç'un ödülünü Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin verdi. Törende konuşma yapan işadamı Vehbi Koç, “Kamuoyu kimin ne vergi ödediğini bilmek istiyor. Vergi verenlerle vermeyenleri mukayese ederek bir kanaat oluşturma istiyor” dedi. Tarih: 20 Eylül

Ankara vergi rekortmenleri ödüllerini aldı. Ankara Ticaret Odası'nda yapılan törende Vehbi Koç'un ödülünü Maliye ve Gümrük Bakanı Ahmet Kurtcebe Alptemoçin verdi. Törende konuşma yapan işadamı Vehbi Koç, “Kamuoyu kimin ne vergi ödediğini bilmek istiyor. Vergi verenlerle vermeyenleri mukayese ederek bir kanaat oluşturma istiyor” dedi. Tarih: 20 Eylül Fotoğraf: Depo Photos

OTOMOBİL’E İYİ YÖNETİCİ ARTIYORDU

Artık, ülkenin sayılı ticaret adamlarından biri haline gelmişti. yılında oğlu Rahmi Koç, 'de kızı Sevgi Koç (Gönül) ve 'de de kızı Suna Koç (Kıraç) doğmuştu. Artık dört çocuk babası bir ticaret adamıydı. yılı, yıllar boyunca başarılı bir şekilde sürecek bir işbirliğinin başlangıcı oldu. Otomobil işinde daha da gelişmek için iyi bir yönetici arıyordu. Sonunda Bernar Nahum'la tanıştı ve onu transfer etti. başlarında, Bernar Nahum, Koç Ticaret A.Ş. Otomobil Şubesi Müdürü oldu. Böylece uzun yıllar sürecek bir işbirliği ve dostluk başladı.

Bu arada İkinci Dünya Savaşı devam ediyordu. 'te savaş sonrası ticarette öncelik kazanmak için New York’ta Ram Commercial Corporation şirketini kurdu. Ama bu şirket istediği sonucu vermedi. Bu arada lastik firması U.S. Rubber (Uniroyal) firmasının temsilciliğini aldı.

SAVAŞ SONRASI ABD’NİN YOLUNU TUTTU

Savaş sonrası ilk Amerika seyahatine çıktı. 52 gün kaldığı bu ülkede, gördüğü herşey onu etkiledi. katlı Empire State binası, yollar, binalar, fabrikalar, mağazalar, araçlar, herşey ama herşey bambaşka bir dünyanın görüntüsü gibiydi. Burada işadamlarının zamanı nasıl kullandıklarını, iş görüşmelerini nasıl yaptıklarını gördü. Bir anlamda “işadamlığı stajı” gibiydi Amerika seyahati. Bu seyahatte Ford'la ilişkilerini geliştirdi, ama Henry Ford'la görüşmeye muvaffak olamadı. General Electric'i Türkiye’de ampul fabrikası kurmaya ikna etti. Ama içindeki evham Amerika'da da peşini bırakmadı. Önce Ford Hospital'da daha sonra Chicago'da ünlü Mayo Clinic'te muayene oldu. Yine sağlam çıktı, biraz rahatladı.

CHP PARTİ DİVANI’NA GİRDİ

Türkiye'ye döndükten sonra Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün ısrarıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin yeni kurulan Parti Divanı'na (Kırklar Meclisi) girdi. 'de kendi sermayesiyle ilk sanayi teşebbüsüne girişti. Ankara Oksijen Sanayi Şirketi'ni kurdu. Ardından bir yıl sonra da General Electric Ampul Fabrikası'nı kurdu. Artık ticaretten sanayiye kayıyordu. Bunda, çocukluk yıllarının etkisi büyüktü. O çok iyi bir gözlemciydi. Ticarete, ticareti çok iyi yapan gayrimüslimleri izleyerek girmiş, hep en kazançlı işleri seçmişti. Sanayiye girerken de, ülkenin, insanların ihtiyaçlarını gözledi.

Cumhurbaşkanı Turgut Özal eşi Semra Özal ile birlikte sanatçılara, işadamlarına Çankaya Köşk'ünde resepsiyon verdi. Fotoğraf: Depo Photos

Cumhurbaşkanı Turgut Özal eşi Semra Özal ile birlikte sanatçılara, işadamlarına Çankaya Köşk’ünde resepsiyon verdi. Fotoğraf: Depo Photos

FABRİKALAR ART ARDA KURULUYOR

'te demir mobilya işi yapmak üzere Arçelik'i kurdu. İsrail'li Amcor firmasıyla anlaşma yaparak onlardan kompresör alıp buzdolabı üretmeye başladı. Buzdolabı işi geliştikçe, Arçelik demir mobilya işinden çekildi ve yavaş yavaş elektrikli ev aletleri endüstrisine geçti. Üstüne üstlük, General Electric'le yaptığı anlaşma çerçevesinde, ürettiği Arçelik buzdolapları General Electric markasıyla yakın doğu ülkelerine ihraç edilmeye başlandı.

Artık, sanayi yatırımları birbirini izliyordu. Daha sonra, Bozkurt Mensucat, Demirdöküm, Türkay, Aygaz, Gazal, Türk Elektrik Endüstrisi, Siemens ile kablo fabrikaları kuruldu ve FIAT lisansıyla traktör üretimine geçildi.

HENRY FORD II İLE GÖRÜŞTÜ

başlarında, Ford'un 34 yakın doğu ülkesi acentaları arasında açtığı yarışmayı, Ankara Acentası olarak Koç kazandı. Amerika'ya davet edildi. Bu yolculuğa Bernar Nahum ve Kenan İnal ile birlikte çıktı. Bernar Nahum'la birlikte geliştirdikleri plan, Türkiye'de otomobil endüstrisinin kurulması, bunun için de önce montaj endüstrisinin başlamasıydı. Bir otomobil montaj fabrikası kuracaklardı. Bunun için Başbakan Adnan Menderes'ten Ford Başkanı Henry Ford II'ye böyle bir yatırıma hükümetin destek vereceğini belirten bir mektup aldı. 9 Kasım 'da Ford'la biraraya geldiler. Ardından birlikte yemek yediler. Ama, Ford, daha önceki olumsuz tecrübelerinden dolayı, Türkiye'de bir ortak yatırıma girme yanlısı değildi. Ancak, böyle bir işi kredi vererek desteklemeye taraftardı.

Vehbi Koç Türkiye'ye döndü, sanayi yatırımları birbirini izlerken, otomobil işini kovalıyordu. Ama, Ford'un şartları güç geldiğinden onlardan kredi almadı. Krediyi hükümetten istedi. Kendi başına bu işi başaracağına söz verdi. Yeni fabrikanın adı Otosan olacaktı. Arsa alındı, makinalar sipariş edildi. Fabrikaya otomobil acentaları da ortak edildi. 2 Ağustos günü fabrika işletmeye açıldı.

Fotoğraf: Depo Photos

Fotoğraf: Depo Photos

ANADOL’UN TEMELLERİ ATILIYOR

Bir kaç yıl sonra, yerli bir otomobil üretmek için çalışmalar başladı. Bir akşam Ankara'da Otokoç Şirketi'nde olan Bernar Nahum ve Rahmi Koç'un dikkatini, yedek parça almak üzere gelen bir bayiinin pikabı çekti. Araba, saç olmayan bir maddeden, fiberglass-cam elyafından yapılmıştı. Kısa bir araştırmadan sonra, fiberglass için İngiliz Reliant, teknik aksam olarak da Ford ile yerli otomobil üretimi için anlaşma yapıldı. Çalışmalara başlandı.

İşleri artık çok büyümüştü. Türkiye'nin dünya ölçüsünde tanınmış, başarılı olmuş bir işadamıydı. Ancak, kurumsallaşmayı başaramamıştı. En büyük endişesi, müesseselerinin kendisinden sonra devam ettirilememesiydi. Topluluğun devamını sağlamak, daha randımanlı bir organizasyona ulaşmak, müşterek hizmet ve masraflardan tasarruf etmek, iş arkadaşlarını bünyesine katarak sosyal adalet ilkelerini hayata geçirmek ve Topluluğun serbest kalacak varlığını ülke yararına olacak yeni teşebbüslere daha kuvvetle yöneltmek istiyordu.

Şirketler daha fazla büyümeden temellerini sağlamlaştırmak, şirketlerin birbiriyle bağlantısını güçlendirmek, modern yönetim prensipleriyle yönetilmelerini ve en önemlisi sürekliliklerini sağlamak istiyordu.

KURUMSALLAŞMAYA YÖNELDİ

Bazı ülkelerde çok büyük, çok köklü firmaların, kurucularının ölümünden sonra parçalanıp, silinip gitmeleri onu çok üzüyordu. Çocuklarına güveni vardı. Onların devralacakları müesseseleri zedelemeden yürüteceklerinden ve kendilerinden sonrakilere devredeceklerinden kuşkusu yoktu. Ama daha sonraki kuşaklar için şimdiden aynı ümit ve güveni besleyemiyordu. Çözüm kurumsallaşmaydı. Amerikalı bir danışmanlık firmasıyla anlaştı. Uzmanlar geldi, topluluğu inceledi ve bir rapor hazırladı.

Şirketlerin Koç Ailesi elindeki hisselerinin kurulacak bir Holding'e devredilmesiyle, şirketleri bu Holding'e ortak etmek, bütün iş arkadaşlarına Holding'den pay ayırmak, bu suretle Holding'e gerçek ve halka açık bir anonim şirket vasfını kazandırmak en doğru çözüm olarak ortaya çıkmıştı. Ailenin Holding'deki çoğunluk hissesini yönetimde dengelemek için, kurulacak bir Vakfa da Holding'den hisse vermek ve bu hisseye yönetimde daha kuvvetli bir mevkii ayırmak da devamlılığı destekleyecekti.

Ancak Holding kurmanın önünde yasal engeller vardı. yılı başlarında Kurumlar Vergisi Yasası'nda yapılan değişiklikle bu sorun ortadan kalktı. Ve Holding projesini, yakın dostu Hulki Alisbah hazırladı ve danışman firmanın değerlendirmeleri doğrultusunda son şeklini verdi.

İLK HOLDİNG KURUCULARI

Holding esas mukavelesi 20 Kasım günü Divan Oteli'nde kurucular tarafından imzalandı. Kurucu ortaklar şunlardı: Koç Ailesi'nden; Vehbi Koç, Sadberk Koç, Semahat Arsel, Rahmi M. Koç, Sevgi Gönül, Suna Koç, Çiğdem Koç, şirket müdürlerinden; Hulki Alisbah, Dr. Nusret Arsel, Ziya Bengü, Adnan Berkay, İsak de Eskinazis, Erdoğan Gönül, Kenan İnal, Can Kıraç, Muhterem Kolay, İsrael Menaşe, Bernar Nahum, Behçet Osmanağaoğlu, Fazıl Öziş ve Hüseyin Sermet. Ancak, çok istediği Holding esas mukavelesini Vehbi Koç imzalayamadı. O sırada çok önemli bir Avrupa seyahatindeydi ve onun adına Hulki Alisbah imzaladı.  Artık kurumsallaşmayı başarmıştı. İçi rahattı. Sanki daha hızlı koşuyordu.

BİN KİŞİYE SORULDU

yılında Uniroyal Lastiklerini Türkiye'de üretmeye başladı. yılı Şubat'ında, çalışmaları 'ların başında başlayan yerli otomobil üretimi konusunda hükümet, imalatın yıl sonuna kadar gerçekleşmesi ve 26 bin liradan satılması şartıyla izin verdi. Çalışmalar hızlandı. İlk Türk arabasının adı için bin kişinin cevap verdiği geniş bir anket yapıldı. Ve yıl sonunda “Anadol” piyasaya çıktı.

’de uzun yıllar planladığı bir yatırımı gerçekleştirdi. Tat Konserve Sanayii'ni kurdu. İlk düşüncesi yılında ortaya çıkan konserve ve meyve suyu projesi, 21 yıl sonra Heinz firmasının teknik desteği, İsviçre'li Migros, Türkiye Şeker Fabrikaları ve Şeker Sigorta ortaklığıyla hayata geçti.

MURAT GELİYOR

Ardından yılında İtalyan FIAT firmasıyla anlaşılarak, yeni bir otomobil fabrikası kurulmasına başlandı. Fabrika 12 Şubat günü açıldı. Yine bir anketle yeni arabanın adı “Murat” olarak belirlendi.

'li yıllar ülkedeki çalkantılara rağmen, Koç Holding'in ve Vehbi Koç'un hızlı gelişme ve “kök salma” dönemi oldu. 'de yine bir ilke imza atarak Türkiye'nin ilk dış ticaret şirketi Ram Dış Ticaret'i kurdu. Koç Yatırım ve Pazarlama A.Ş. halka açıldı, Türkiye'nin ilk süpermarketlerinden Migros, Koç Topluluğu'na katıldı. Özel sektörün ilk araştırma geliştirme birimi Koç AR-GE'yi kurdu. 'lere gelindiğinde Koç Holding, her alanda büyük yatırımları olan büyük bir topluluktu artık. Ve 80'lerde Topluluk “olgunluk dönemi”ni yaşıyordu.

Vehbi Koç, yılında Koç Holding İdare Meclisi Başkanlığı'nı oğlu Rahmi Koç'a devrederek, aktif olarak yönetimden çekildi. Ama, çalışmayı bir an bile bırakmayan bir insan olarak, Koç Holding Şeref Başkanı sıfatıyla çalışmalarını sürdürdü. Ve zamanının büyük bölümünü vakıf ve hayır işlerine yönlendirdi.

Ford'la 60 yıla yaklaşan birliktelik, Türkiye’de ilk Ford otomobil üretimini getirdi. Hemen ardından American Express Company ortaklığında Koç Amerikan Bank'la, bankacılık sektörüne girildi.

HİNDİSTAN BAŞBAKANI’NIN ELİNDEN ÖDÜL ALDI

Bu çabaları onu dünya çapında ödüllerle tanıştırdı. İşadamı olarak yıllarca Ankara Ticaret Odası Başkanlığı'nı yürütmüştü. Türkiye'nin müteşebbis insanlarına örnek olmuştu. Ve küçük bir bakkal dükkanından bir dünya devi yaratmıştı. yılında Milletlerarası Ticaret Odası onu “Dünyada Yılın İşadamı” seçti. Ödülünü Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi'den törenle aldı. yılında ise Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı'ndaki çalışmaları nedeniyle Birleşmiş Milletler Dünya Nüfus Planlaması Ödülü'nü Genel Sekreter Boutros Boutros Ghali'nin elinden aldı.

Vehbi Koç sadece iş dünyasındaki başarılarıyla öne çıkmadı. Sosyal faaliyetleriyle de örnek oldu. Özellikle Avrupa ve Amerika seyahatlerinde, büyük işadamlarının eğitim ve sağlık alanındaki faaliyetlerle isimlerini ölümsüzleştirmelerinden etkilendi. “İşe başlayıp biraz para kazandıktan sonra, mahallesinde, çarşısında, halk arasında muhtaç olanlara yardım etmekten mutlu olduğunu” söylerdi. Ve yılında bir adım atmak istedi. Pek çok kişi cami yaptırmasını önerirken o yine “toplumsal ihtiyacı” görerek, öğrenci yurdu yaptırdı. Ankara Üniversitesi Vehbi Koç Öğrenci Yurdu yılında hizmete girdi. yılında çocuk hastanesi olarak Ankara Valiliği'ne kiraya verdiği binayı, çocuk hastanesi olarak kullanılmak üzere Hazine'ye bağışladı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Bankası, Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Vehbi Koç Kitaplık ve Araştırma Binası, ODTÜ Vehbi Koç Öğrenci Yurdu, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Enstitüsü, Amiral Bristol Hastanesi Vehbi Koç Kanser Pavyonu, Taksim Atatürk Kitaplığı, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmalar Merkezi onun sosyal alandaki faaliyetlerinin birer örnekleriydi.

Daha sonra sosyal faaliyetlerini de kurumsallaştırma yoluna gitti. İlk olarak yılında bir yurt dışı seyahatten aldığı ilham ile çelenk bağışlarını eğitime yönlendirmek üzere Türk Eğitim Vakfı’nın kuruluşuna öncülük yaptı. Ardından yılında eğitim, sağlık ve kültür alanında faaliyet göstermek üzere Vehbi Koç Vakfı'nı kurdu. Türkiye’nin nüfus ve aile sağlığı sorununu gören Vehbi Koç yılında Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı'nı kurdu ve ölümüne kadar başkanlığını yürüttü. Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı TEMA'nın bir numaralı kurucu üyesi oldu. Artık sosyal çalışmalarını bu vakıflar aracılığıyla yürütecekti. Bu çalışmalarla bine yakın öğrenci öğrenim imkanı buldu. Tüm bunların ardından Koç Özel Lisesi, Koç Üniversitesi ve Sadberk Hanım Müzesi geldi.

95 yıllık başarılarla dolu bir ömre, çok şey sığdırmıştı Vehbi Koç. “Devletim ve ülkem varoldukça, ben de varım” diyen bir çınar…

*Bu yazının büyük bir bölümü Vehbi Koç’un kişisel internet sitesinden alıntılanmıştır.

aileAnkaraanneaskerlikAtatürkBaşbakancamiCHPÇocukCumhurbaşkanıdüğüninternetMeclisotomobilpazarSağlıkSanayiTaksimTürkiye

İsmail Okutan

Tarihin en gizemli, en esrarlı adamlarından biridir Haim Nahum. Lozan’da onun entrikaları ile yıkılan Osmanlının yerine yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini temsil eden Yahudi Haim (Hain) NAHUM’dur. Pazarlıklar sonucunda kilitlenen Lozan görüşmelerinde kilidi açan Mısır hahamıdır. Haim Nahum Vehbi Koç’un da babasıdır. Aynı zamanda Bernar NAHUM'un da babasıdır. Vehbi Koç, Türkiye’de BEKO firmasını kardeşi Bernard Nahum ile birlikte kurmuştur. Lozan’da perde arkasında bulunan Siyonist’tir Nahum. Erbakan Hoca olmasıydı İslam dünyasını tarumar eden Haim Nahum’u ve onun ölesiye, olasıya hizmetkârlığını yaptığı Siyonizm’i tanımak mümkün değildi.

Haim Nahum Manisa'da yılında dünyaya gelen bir Osmanlı vatandaşı idi. İbranice ve Arapçayı büyükbabasıyla gittiği Filistin'de öğrendi. Filistin'in ardından Fransa'ya giderek, Paris Ruhani Okulu'nda eğitim aldı. Burada bulunduğu dönemde ‘‘Jön Türkler’’ içinde yer aldı. Burada Jöntürkler aracılığı ile Türkçülük olgusu ve Türklerde Arap düşmanlığı düşüncesinin oluşumu için çalışmalar yaptı. Bunda da başarılı oldu. Mısır Baş hahamı olduğu dönemde ise Araplarda Arap milliyetçiliği ve Türk düşmanlığı akımının oluşması için çabaladı ve başarılı oldu. İsrail Devletini kurmak için Osmanlı Devleti’ni, Hilafet ve Saltanatı yıkmakta Siyonistlere en büyük hizmeti yapan Yahudi Hahambaşı Haim Nahum’dur. Siyonistlerin en büyük özellikleri bulundukları ülkelerde o halktan biri gibi isimler alarak o ülkelerde gizlenmiş olmalardır. İste Türkiye’de de böyle yaptılar.

'de İstanbul'a döndü. Ülkeye döndüğünde arzusu İstanbul'da İslam hukuku ve diplomatlık alanında eğitim almaktı. Maddi yetersizlikten dolayı 'de Alliance Israelite Universelle kuruluşuna başvurdu. Bu başvuruda hukuk, teoloji ve diplomatik öğrenimi görmek için yardım istedi. İsteği kabul edilen Nahum, arasında Paris Ruhani Okulu'nda öğrenim gördü. 'de haham tayin edilmeden 'te Teoloji Yüksek Okulu'ndan; 'da ise yaşayan Doğu dillerinden edebi Arapça ve Farsça bölümlerinden diploma aldı. Aynı yıllarda Paris'teki Yahudi okullarında ders vererek öğretmenlik yapmaya başladı. 

yılında da II. Meşrutiyet'in ilanıyla görevinden istifa etti. Ardından Moşe Levi'nin yerine hahambaşı seçildi. Bu görevinde yer aldığı sürece Osmanlı Devleti ve Yahudiler arasında anlaşma sağlamaya gayret gösterirken fırsatları değerlendirerek sinsice mensubu bulunduğu Osmanlı Devletinin yıkılmasının altyapısını oluşturdu.

yılları arasında da Kahire Başhahamı olarak görev yaptı. 'te de Türk heyetinde yer alarak Lozan Barış Konferansı'na katıldı. Mısırda toplum tarihi üzerine de çalışmalar yapan Haim Nahum  yılında Kahire'de hayatını kaybetti. Siyonizmin önde gelen liderleri Teoder Herz, Emanuel Karasu ve Haim Nahum’dur. Bunların arasında İsrail Devletinin kurulduğunu gören, yani rüyasını gerçekleştiren tek Siyonist lider Haim Nahum olmuştur.

Lozan görüşmelerinde Türk tarafının talepleri arasında, Avrupalıların kesinlikle kabul etmeyeceği maddeler bulunuyordu. Bunun üzerine Avrupa tarafından Türkiye’ye karşı tekrar savaş açılması, hücuma geçilmesi konuşuluyordu. Türk tarafı taviz vermeyince görüşmeler masada kilitleniyor. İşte tam bu noktada Haim Nahum devreye giriyor, kapalı kapılar ardında Avrupalılara söylediği şeyler kilidi açıyor ve anlaşma yapılıyor.

Peki, Haim Nahum Avrupalılara ne diyor ve ne vaat ediyordu? Söylediği şeyler ise yılardan beri Erbakan Hocamızın bize söylediği gerçeklerdir. Avrupalılara şöyle demiştir; ‘‘gördüğünüz gibi topla tüfekle istediğiniz sonucu alamıyorsunuz. Zamana ve siyasete bırakın. O zaman sonuç alınacağını göreceksiniz. Bırakın Türkiye kendi yolunda ilerlesin. Yapılacak olan kilidi içeriden açmaktır. Türkiye’nin içini boşalttığınızda, yani bu milleti İslam’dan, özünden uzaklaştırmayı başardığınızda amacınıza ulaştığınızı göreceksiniz. Sabır ve plan yeterlidir,’’ diyordu. Gerçekten de dedikleri günümüzde aynen gerçekleşmektedir. Lozan görüşmelerinde Anadolu’dan giden heyetin içinde yer aldığı için geceleyin önce kaldıkları otelde dost olduğunu söylediği İsmet İnönü’yle anlaşıyor. Onu taviz verilecek konularda ikna ediyor. Ondan sonra da; İngiliz temsilcileri ile görüşmeler yapıyor, onları da ikna ediyor. Onlara bana güvenin, diyerek bazı sözler veriyor, Türk heyeti adına tavizler veriyor. Böylece Lozan görüşmeleri esnasında yaşanan tıkanma çözülüyor.

Haim Nahum, kendisi gibi bir Yahudi olan İngiltere Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda Lozan görüşmelerinin de başkanı olan Lord Curzon’a şöyle söylüyordu: “Siz, Türkiye’nin bağımsızlığını kabul ediniz. Ben onlara İslam’ı ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum.’’ İşte Türkiye’nin özünden koparılması, yakın tarihindeki bazı zulüm ve baskıların gerçekleşmesi, Ezan’ın Türkçe okunması gibi olayların ardında Haim Nahum’un bu vaatleri yatmaktadır. Haim Nahum, İsrail devletinin kurulabilmesi için Müslümanların karşı koyma gücünün tümüyle ortadan kaldırılması gerektiğini, Halifeliğin Müslümanların toparlanmasında manevi bir güç olacağını biliyordu. Bu yüzden hilafetin tamamen ortadan kaldırılması ve Müslümanların başsız kalması gerektiğini düşünüyordu. İngilizlerle bu konuda anlaşarak Türk tarafının diğer isteklerini kabul ettirdi. Günümüzün Hain Nahum’u kimdir acaba?

Tarihini bilmeyen, tarihinden ders almayan milletlerin coğrafyasını, sınırlarını başkaları çizer. İşte bugün etrafımıza baktığımızda bütün Ortadoğu ülkelerinin, İslam coğrafyasının sınırlarını Avrupalı barbarların, Siyonistlerin, emperyalist güçlerin çizdiğini görürüz. Hiçbir zaman unutmamak gerekir ki Siyonizm’in planında önce liderler yıkılır. Onun için Osmanlı Devletini yıkıp İsrail Devletini kurmak için önce Abdülhamit Hanı tahttan indirip zindana attılar. Türkiye’nin kendi çizgilerinden çıkmaması için, dolayısı ile İsrail Çete Devletinin yaşaması için önce Erbakan’ı yıktılar. Peki, batıl olan davası için kanlı metotlarla her şeyi göze alan bu Siyonistler karşısında bizler ne yapıyoruz? Hak olan davamız İslam için her şeyi göze alabiliyor muyuz? Siyonizm’in Teoder Herz’i varsa, Emanuel Karasu’su varsa, Haim Nahum’u varsa; bizim de Abdülhamid’imiz var, Erbakan’ımız var.

Kaynak: Murat Akan- Üst Akıl

Ahmet Anapalı- Makaleleri

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası