almanyada nikahı kim kıyar / Almanya'da Evlilik İşlemleri

Almanyada Nikahı Kim Kıyar

almanyada nikahı kim kıyar

Boşandıktan Sonra Yeniden Evlenme Süresi

İçindekiler

İDDET (BEKLEME)  MÜDDETİ / BOŞANDIKTAN SONRA YENİDEN EVLENME SÜRESİ 

Evlilik, boşanma, ölüm ya da evliliğin iptali gibi bir sebeple sona erdiğinde erkek istediği zaman evlenebilecekken kadın için 300 günlük zorunlu bekleme süresi vardır. Bekleme süresi (iddet müddeti) nesep gibi önemli bir konuda karışıklıklar yaşanmasını önlemek için konulmuştur. Aksi halde kadının hamile olması durumunda doğacak çocuğun babasının kim olduğunda tereddüt ortaya çıkar ve nesebin belirlenmesinde karışıklık yaşanır. Türk Medeni Kanununun 282.maddesine göre ‘Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. 285. maddeye göre ise ‘Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içerisinde doğan çocuğun babası kocadır’.  Kadının doğum yapması durumunda süre kalkar. Kadının gebe olmadığının mahkeme kararı ile tespit edilmesi veya boşanan eşlerin tekrar evlenmek istemelri halinde iddet müddeti hakim tarafından kaldırılır. Mahkemeye yapılacak müracaatlarda kişi bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek gebe olmadığına dair rapor alması istenecektir.

Sonuç olarak boşanan ya da kocası ölen kadın yeniden evlenmek isterse ve evlenene kadar bir doğum yapmamışsa, hamile de değilse ya da boşandığı eski kocası ile yeniden evlenmek istiyorsa mahkeme kararı ile  iddet müddeti kaldırtılabilir. Bu yola gidilmezse  yeniden evlenebilmek için  boşanmanın kesinleştiği tarihten ya da kocanın ölümünden itibaren 300 gün beklenmesi gerekir.

Yabancı ülke mahkemelerinde boşanan kadının bekleme süresinin ne olacağına dair tartışmalar 2007 yılına kadar boşanma avukatlarını zorlayan konulardan biriydi. Bazı hukukçular, bekleme süresinin, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tanınmasına dair kararın kesinleşmesinden itibaren başlayacağı görüşündeyken , diğerleri yabancı ilamın kesinleşme tarihinden itibaren başlayacağı düşüncesindeydi. Ancak 5718 sayılı Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 59. Maddesi ile konu açıklığa kavuşturuldu. Anılan hüküm “ Yabancı ilamın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder” şeklindedir. Nüfus uygulamasında da yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararlarının Türk mahkemelerince tenfiz veya tanıma kararı verilip kesinleşmesi halinde, yabancı mahkemece verilmiş olan kararın kesinleşme tarihi, boşanma tarihi olarak kabul edilmektedir. Buna göre iddet müddeti yabancı mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.

Avukat Meral Demirbaş – Demirbaş Hukuk Bürosu – Bursa – 09 Ekim 2021
 

Sorularla İslamiyet

Dipnotlar:

(1) ez-Zühaylî, el Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, VII / 33, 34; İbn Hacer el-Askalânî, Bülûğul-Merâm min Edilletil-Ahkâm, Terc. Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1967, II / 228 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, s. 183, 184; İbn Âbidin, V / 253; Mezâhib-i Erbaa, V / 17.
(2) Nur, 24/32.
(3) İbn Ma'ce, Nikâh 1.
(4) Buhârî, Nikâh 2-3; Müslim, Nikâh 1-3; Ebu Dâvud, Nikâh 1; Tirmizî, Nikâh l Nesâî, Nikâh 3; İbn Ma'ce, Nikâh 1.
(5) Tirmizî, Nikâh 1.
(6) Müslim, Nikâh 66; Tirmizî, Nikâh 12; Ebu Dâvud, Nikâh 26; Nesâî, Nikâh 31-32.
(7) Ebu Dâvud, Nikâh 25.
(bk. Sadık AKKİRAZ, Evlilik ve Mahremiyetleri)

21 Uzun süren nişanlılıklarda nasıl davranılmalı?

Nişan, bir evlilik akdi değil, bir evlilik sözü vermekten ibarettir. Bu yüzden nişanlı erkekle kadın birbirine yabancı sayılır ve yanlarında mahremlerinin bulunması gerekir. Yanlarında üçüncü bir kişi olmadan baş başa kalmamaları gerekir. Bu konuda Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır:

“Sizden kim Allâh’a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur.”(Buhârî, Nikâh, 111, 112; Müslim, Hacc, 424)

Nişanlıların evlilik öncesi yanlarında anne, baba, kardeş veya amca, hala gibi bir yakınları olmaksızın gezmeleri caiz değildir. İslami olmayan bu tür beraberlikler fayda sağlamaz. Aksine zararlara sebep olur.

Ev içinde evlilikleri hakkında görüşecekleri zaman da yanlarında yine birisinin bulunması gerekir. Ayrıca kadının tesettürüne dikkat etmesi gerekir.

Nişanlıların telefonda konuşmalarında bazı yönlerden dikkat etmeyi gerektirir.

Örneğin aşk, sevgi, gıybet, yalan ve şehevi hisleri uyandıran şeylerden olursa bu kesinlikle doğru değildir.

Fakat dini konularda Allah’ı, ölümü, ahireti ve dini duygu ve düşünceleri hatırlatan konuşmalar olursa elbette bunlar yasak denilmez. Ölçünüz bu olmalıdır. Bu ölçülerle hareket ettiğiniz zaman günaha girmeyeceğinizi ve kendinizi koruyacağınızı söyleyebiliriz. Ayrıca yaptığınız işi bir de vicdanınıza sormanızı tavsiye ederiz. Vicdanınız rahat değilse o işten vazgeçiniz.

İlave bilgi için tıklayınız: 

- Nişan ve nişanlılık devresi nasıl olmalıdır? Tarafların görüşmelerinde ölçü ne olmalıdır?  

- Kadın erkek birlikteliğinde dikkat edilmesi gereken konular nelerdir?

22 Eşiyle dört ay cinsel ilişkiye girmeyenin nikahı düşer mi? Diyorlar ki, dört ay eşinle cinsel ilişkiye girmezsen nikah düşer, bu evliliğin şartıymış. Gerçekten böyle bir şey doğru mu?

Bu şekilde nikah düşmesi söz konusu değildir. Dört ay veya daha fazla bir süre eşinizle cinsel ilişkiye girmeseniz de nikahınız düşmez. Bu konuda bir süre de yoktur.

Uzun sürede ayrı kalsalar da, sırf ayrılık sebebiyle nikaha zarar gelmez.

Nikah tazelemenin gerektiği durumlar şunlardır:

1. Dinden çıkıp tekrar İslam'a girince,

2. Bain talakla boşama (kadının rızasıyla tekrar nikah gerektiren) durumunda.

Bu itibarla, bir kimsenin eşinden uzun süre ayrı kalması sebebiyle nikahı bozulmaz ve eşinin yanına döndüğünde yeniden nikah yapılması gerekmez. Ama isteyen nikah tazeleyebilir; bununda bir zararı yoktur.

23 Nikahsız kadınla erkeğin el ele tutuşması caiz midir?

Bir erkek ve kadının, nikahsız olarak ellerinin birbirine değmesi ve yalnız kalmaları caiz değildir.

Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır. Peygamber'e (asm) biat eden kadınlar dediler ki: "Ey Allah'ın Resulü, biat ederken elimizi tutmadınız." Peygamber (asm) "Kadınların elini tutup tokalaşmam." buyurdu (Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce).

Hazreti Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor:

"Allah'a yemin ederim ki Resûlüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı." (Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad, 43).

Peygamber (asm) bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:

"Sizden birinizin başına iğne ile dürtülmesi, kendisi için helâl olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır."(Taberâni , Mucemu’l-Kebir, 20 / 212)

İslâm dini, kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını tezyif etmiyor; bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor. (Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 170)

Bir kadının eli, yabancı bir erkeğin eline değmesi zaruret yokken haramdır. Bu itibarla, hiçbir ihtiyaca dayanmayan tokalaşmada bu haramlık bahismevzu olur. Yabancı bir erkek yabancı kadınla tokalaşamaz, elini namahremin eline süremez. Resûl-i Ekrem Efendimiz (asv), yabancı bir kadının elini tokalaşmak için tutmanın, ateş tutmaktan daha korkunç olduğunu haber vermiş, namahremin elini tutanın cehennem ateşi avuçlayacağına işarette bulunmuştur.

Bu mahzur, bilhassa genç kadın ve erkekler için daha büyük çapta variddir. Hissî tarafları yok olmuş yaşlılar hakkında ise mahzur daha az nisbette variddir. Hatta iki yaşlı kadın ve erkeğin (hislerinin yokluğu halinde) tokalaşmalarında beis olmayacağı ifade edilmiştir. Bu sebeble, yaşlı kadınların elleri öpülebilir. Yaşlılıkları, yâni hissi bakımdan ölmüş oluşları, böyle bir ruhsata sebeb olur. Bir erkeğin yabancı bir kadınla tokalaşması ânında cinsî hislerin ayaklanması halinde, aralarında haramlık bahismevzu olur, sıhriyet akrabalığı meydana gelebilir. Bu bakımdan kadın-erkek münasebetlerinde çok titiz olmak gerekir. Zira böyle lüzumsuz bir tokalaşma yahut el öpme anlarında doğabilecek hissî heyecan, karşı cinse duyulabilecek süflî duygu, haramlığa sebeb olabilir, bu kadının kızı bu kimseye haram hale gelebilir. Böyle şüpheli halden uzak kalmak ise en sıhhatli bir tedbirdir. Mümkün olduğu kadarıyla uzak kalmaya gayret edilmeli, süflî bir his doğduydu, doğmadıydı gibi vesveseye mahal vermemelidir.

Hepimizin bildiği gibi bir kızla evlenmeyi düşünmek ve nişanlanmak, evlenmek mânâsında değildir. Bunun için kişinin nişanlısıyla gezip dolaşması ve onunla yalnız kalması kesinlikle haram ve büyük bir vebaldir. Peygamber (asm):

"Herhangi bir kimse, bir kadınla yalnız kaldığı takdirde mutlaka onların üçüncüsü şeytandır."

buyurmuşlardır. Bir çok nişanlılar, tenha yerde yalnız kaldıklarında istenmeyen ve meşru olmayan bir takım menfî neticeler meydana gelmekte ve sonunda herhangi bir nedenle nişan da bozulmaktadır. Geride kalan şey vebal ve iffetsizliktir. Bunun için dinini, dünyasını ve şerefini düşünen kimseler, meşru olmayan bu gibi şeylere dikkat etmeleri gerekir. (el-Fıkh'ul-İslâmî ve Edilletuha c. 7, s. 25; Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 112)

24 Kişi kendi nikahını kıyabilir mi?

Nikah kıymak için belirli şartlar vardır. Bu şartlar yerine gelmesi halinde kişi kendi nikahını kıyabilir.

Nikâh bir akit, sözleşme ve anlaşmadır. Bunun için bazı şartları vardır. Bu şartlardan birisi yerine getirilmezse nikâh sahih olmaz.

1. Evlenecek kişilerin veya vekâletlerini verdikleri şahısların hazır bulunması.
2. Tarafların irade beyanı. Evlilik akdini kabul ettiklerine dair eşlerin “kabul ettim” şeklinde ifade etmeleri.
3. Kızın velisinin izninin olması. Bu hüküm Hanefi mezhebi hariç diğer mezheplere göredir.
4. Şahitlerin hazır olması. Bu şahitler, ergenlik çağına ermiş, aklı başında iki erkek veya bir erkekle iki kadın olmalıdır. Yani şahitlikte mutlaka bir erkeğin bulunması icap eder.

Bunlardan başka bir şart daha vardır; o da nikahın duyurulmasıdır. Bu Malikilere göredir.

Resmi nikah olmadan dini nikah yapılmasını uygun görmüyoruz. Özellikle kadının dini ve dünyevi hukukunun korunması açısından dini nikahın yanında resmi nikahın da yapılmasını gerekli buluyoruz.

Nitekim Osmanlı Aile Hukuku kararnamesinde de mahalle kadısına kayıt yaptırılmayan nikahların geçersiz sayılacağı ifade edilmiş ve resmi nikah üzerinde ısrarla durulmuştur.

25 Nikahlı olarak nişanlı kalmak hakkında bilgi verir misiniz; sakıncaları nelerdir?

Nişanlılık döneminde kıyılan nikahla taraflar evlenmiş olacağı için, başbaşa kalmaları caizdir. Ancak nişanlılık döneminde dini nikah kıyılmasını doğru bulmuyoruz.

Bina mı yapacaksınız, temeline dikkat ediniz. Çünkü temeldeki yanlışlık çatının sağlamlığıyla düzeltilemez. Zayıf temel, üzerindeki sağlam çatıyı da çökertebilir.

Okuyucumun sorusu bunu hatırlatıyor bana. Nasıl bir yanlış başlangıç yapmışlar onu arz edeyim.

Öğretmen kızcağız, yine öğretmen bir delikanlı ile nişanlanmışlar. “Ne âlâ ne güzel.” diyeceksiniz benim gibi. Acele etmeyin sonuna bakın.

Daha nişanlılık döneminde tutmuşlar bir de hemen dinî nikah yapmışlar. Yani kızcağız, bütün selahiyeti tam tanımadığı nişanlısının eline vermiş.

Nikahı yaptıktan sonra oğlan teklifini yapmış:

– Sen özel okulda öğretmensin, orayı terk et, benim gibi Milli Eğitim’e geç. Birlikte olmamız daha güzel.

Kızcağızın cevabı ise kesin hayır olmuş.

– Milli Eğitim’de ben başım örtülü çalışamam. Burada idare ediyorlar. Dolayısıyla bu isteğine uyamam.

Ne olmuşsa bundan sonra olmuş. Damat “Sen de başını açarsın!..” deyince kıyamet kopmuş.

Aldıkları bütün eşyalar iade edilmiş, münasebetler kesilmiş; yani ayrılmışlar.

Ancak oğlan diretiyormuş:

– Gerçi eşyalarımı aldım; ama nikahı vermem. Yani boşamam.

Kızcağızın sorusu şu:

– Şimdi ne olacak?

Baştan yapılan yanlışlığın sonunda neler hissedilirse, bunda da onlar hissedilecek, aynı üzüntü ve sıkıntı yaşanacaktır. Çünkü yanlışlık baştan yapılmış, henüz taraflar biribirlerini tam tanımadan, bütün ihtimalleri konuşup bir sonuca bağlamadan hemen karar vermiş, dinî nikahı yaptırmışlar.

Nişanlılık dönemi tarafların biribirlerini tanıma dönemidir. Böyle tanışma döneminde işi hemen sonuca götürüp de dinî nikah yapılmaz. Yapılırsa selahiyet erkeğin eline geçtiğinden, geri dönülmez hale gelinir. Halbuki nişanlılık, dönülmesi mümkün olan bir devre olmalı; bu dönemi taraflar tanışma süreci olarak yaşamalılar.

Bu muhayyerlik dönemi yaşanmamış, resmisinden çok önce dini nikah yapılmış, sonunda iyice tanışıp da, "Ben senin özel okuldaki hizmetini uygun bulmuyorum; uygun olanı, benim gibi resmî yerde hizmet etmen, başın açılsa da..." demeye gelince, anlaşamayacaklarını anlamışlar. Anlamışlar; ama iş işten geçmiş, dinî nikahı yapmış, ayrılma imkânını bütünüyle erkeğin eline vermişler. Buna rağmen de ayrılmışlar; ama erkek nikahı vermiyor, yani boşanmıyormuş.

Şimdi ne olacak? Esas mesele burada.

Bir defa nikah, kızcağıza verilen zinetleri, mehri ve eşyaları kendi malı yapar, iadeyi gerektirmez. Çünkü nikahla bunlar onun malı olmuştur. Dinî sorumluluğu hisseden taraflar bunun da uhrevi sorumluluğunu hissetmeli, verdiklerini geri almamalılar.

İkincisi de, erkeğin kadını boşamasıdır. Çünkü nikahı altında birinin, hem maddi hem de manevi sorumlusudur. Bu sorumluluğu sebepsiz yere taşımaya razı olmamalıdır.

Üçüncüsü bizim temennimiz, bütün bunlara rağmen tarafların ortak noktaları bulmaları; anlaşmayı, temel mefhumlarda birleşmeyi düşünmeleridir. Çünkü meslek birliği vardır. Bu, önemli bir birliktelik olsa gerektir. Biribirlerini anlamaları kolay olacaktır. Acele karar, iki tarafa zarardır.

26 Baba, kardeş ve nikâhı kıyan hoca şahid olabilir mi? “Nikâh kıyılırken şahitler, evlenecek kişilerin ailesi ve yakını olabilir mi? “Nikâhın iki şahidinden birisi, nikâhı kıyanın kendisi olabilir mi?”

Buradaki yakınlardan iki sınıf anlaşılmaktadır. Birisi, tarafların anne-baba, dede-nine gibi usulları, oğul-kız ve torunları gibi füruları; diğeri de tarafların kardeşleri, amcaları, dayıları, teyze ve halaları gibi ikinci derecede yakınlarıdır.

Bunlardan ikinci kategoriye girenlerin şahitliği bütün mezheplere göre ittifakla caizdir, şahitlik yapabilirler.

Birinci sınıfa girenler hususunda ise, başta Hanbeliler olmak üzere bazı müçtehitler karşı çıksa da, Hanefi ve Şâfiî mezheplerine göre mümkün ve caizdir. Şâfiî mezhebinin bu husustaki görüşü şöyle: “Evlenenlerin çocukları ve babalarının şahitliğiyle nikâh sabit olur ve akit gerçekleşir.” (1)

Hanefî mezhebine göre ise şöyledir: “Nikâh hususunda hâtip ile mahtubenin usul ve füruu da şahit olabilirler. Şu kadar var ki, bunların bilâhare bu nikâha müteallik bir dâvada şehadetleri muteber olmaz. Şöyle ki: Şahit zevcin veya zevcenin usul ve füruundan ise onun aleyhinde şehadet edebilirlerse de lehinde şehadet edemez.”

Yani, evlenecek erkek ve kızın usulları: anne-baba-dede-nineleri; füruları: oğul-kız-torunları nikâhta şahit olabilirler. Yalnız bunların daha sonra nikâhla alakalı bir dâvada şahitliklerinin geçerliliği yoktur. Aleyhte şahitlik yapabilirler, ama lehlerinde şahitlik yapamazlar. (2)

“Onların icap ve kabule dair olan sözlerini işitici hür ve mükellef iki müslim şahit veyahut o sıfat üzere bir müslim iki müslimenin (Müslüman kadının) hazır bulunmasıdır. Velev ki, şahitler tarafeynin (tarafların) usul ve fürûundan olsunlar.” (3)

“Şahitlerin karı-koca lehine yapacakları şahitliğin mahkemece reddedilmeyecek kimselerden olmaları şartı aranmaz. Eşlerin çocukları veya eşlerden birinin çocuklarının şehadetiyle yapılırsa evlilik sahihtir. Kendi velayet hakkı ile evlilikte veli olmaya uygun olan her kişi evlilikte şahit olmaya da uygundur.” (4)

“Eğer baba, akıl baliğ olmuş kızını, kızın izni olmasa dahi bir erkeğin veya iki kadının yanında evlendirir ve kızı da hazır olursa, baba ikinci şahit sayıldığından nikâh sahihtir. (Burada, baba kızının nikâhını bir erkeğin veya iki kadının yanında kıydığında ve bâliğa kızı da hazır olduğunda sahih oluyor. Şart olan iki şahitten biri de nikâhı kıyan baba oluyor. Binaenaleyh nikâh kıyan kimsenin şahit de olabildiğini anlamış oluyoruz). (5)

Bu nakillerden sonra şu hükmü anlıyoruz: Nikâhta kardeş, amca ve dayı şahit olabildiği gibi, baba ve oğul da şahit olabiliyor. Ancak ileride muhtemel bazı anlaşmazlıklarda ve davalarda yakınların davacı ve davalı lehine şahitlik yapamayacağından dolayı, varsa ve müsaitse, birinci derecede akrabalardan nikâh şahidinin olmamasına dikkat edilebilir.

Diğer bir husus da, nikâhı kıyan kişi de şahitlerinden birisi olabiliyor. Yani nikâhı kıyan kişiden ayrı olarak bir erkek veya iki kadın daha olunca nikâh sahih oluyor.

Dipnotlar:

1 İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 9: 75.
2 Hukuk-u İslâmiye ve Istılâhât-ı Fıkhıyye Kamusu, 2: 29.
3 Nimet-i İslâm, s. 614.
4 İslâm Fıkhı Ansiklopedisi, 9: 63.
5 Mülteka Tercümesi, 1: 330.

27 Evlilik gerekli midir, şartları nelerdir?

"Size hemcinslerinizden kendilerine ısınasınız diye eşler yaratmış olması, aranıza bir sevgi ve şefkat koyması, Onun ve kudretinin delillerindendir."(1)

mealindeki âyet-i kerime, aile müessesesinin temelini beyan etmektedir. Ailede kadın ve erkeğin karşılıklı sevgi ve şefkat duyguları içinde hayatlarını devam ettirmeleri, Allah'ın kudret ve rahmetinin delillerinden sayılmaktadır.

İslâmiyet ilâhî bir din olması itibarıyla, insan yaratılışına en uygun bir prensipler bütünüdür. Her İslâmî meselede sonsuz hikmet, fayda ve denge müşahede edilmektedir.

İslâm, sayısız ilâhları reddederken, tevhid inancını bütün berraklığıyla zihinlere nakşetmektedir. Zulmü ve haksızlığı yasaklarken, adaleti ve hakperestliği en ince noktalarına kadar öğretip, göstermekte, insanı harama sürükleyen duygularını hep doğruya ve orta yola kanalize etmektedir. Fertleri yoldan çıkaran, cemiyeti sarsan ve aile yuvasını kökünden kazıyan zinayı yasaklarken; nikâhı, kadın-erkek münasebetlerini çok güzel bir şekilde düzenlemektedir.

Her meselede zaman, mekân ve şartlar gözetildiği gibi, evlenmede de aynı hususlar mevcuttur. Âyet ve hadislerde evlenme hakkında geçen emir ve tavsiyeler, mezhep imamları ve müçtehitler tarafından belli kaide ve esaslara bağlanmıştır. Bu esaslar üzerinde kısaca duralım:

"Kadınlardan hoşunuza gidenleri nikahlayınız."(2)

ilâhî emri ile

"Evlenin çoğalın..."(3)

hadis-i şerifindeki emir, mutlak olmadığı gibi, belli şartlara bağlıdır ve "herkes için ve her vakit değildir." Nikâhdaki en mühim hikmet neslin devamıdır. İnsanın şehevânî hislerini helâl dairede tatmin etmektir. Bu sayede sırat-ı müstakim olan iffet hasletine kavuşulmuş, zulüm ve tecavüzden sakınılmış olur.

Evlenmediği takdirde nefsini gayrimeşru yoldan men edemeyecek durumda bulunan ve evleneceği kadının nafakasını temin imkânına sahip olan erkeklerin evlenmeleri farzdır. Aksi takdirde harama girme tehlikesi bahis mevzuudur. Hadis-i şerifte gücü yeten gençlerin evlenmeleri, fakir olanların da oruç tutmaları, bu hikmete binâen tavsiye buyurulmuştur.(4)

Diğer taraftan, aile hukukunu ifâya gayret eden ve itidal içinde bulunan, aşırı bir iştiyak hissetmeyen erkekler için nikâh sünnet-i müekkededir. Başka bir görüşe göre, bir farz-ı kifayedir.

Evlenmek, aile hukukunu ihlâl edip, evleneceği kadına eziyet ve zulmedeceğinden korkulan bir kimse için tahrîmen mekruh; bu hukuku ihlâl edeceği kesin olan kimse için de haramdır. Ayrıca sıhhî yönden müsait olmayıp, evlenince hastalığı artabilecek kimse için de aynı hüküm geçerlidir.

Şafii mezhebine göre nikâh esasta sünnet, bazı durumlarda ise müstehaptır. Yalnız fâcir erkeklerin tecavüzünden sadece evlendikleri zaman kurtulabilecek kadınlara, evlenmek vacip görülmektedir.

Yine Şafii'ye göre mehir ve nafakaya gücü yettiği halde, nikâha ihtiyacı olmayan kimseler için nafile ibadetle meşgul olmak daha faziletlidir.

Kaynaklar:

1. Rûm, 30/21.
2. Nisa, 4/4.
3. Beyhakî, VII/81.
4. Tirmizî, Nikâh: 1.

28 İleride evlenmeyi düşündüğümüz kişi ile telefonla konuşmak ve mesajlaşmak caiz mi?

Bir Müslümanın başka Müslüman kardeşleriyle ister karşılıklı isterse sanal ortamda olsun konuşup dertleşmesi güzel bir şeydir. Ancak bu aynı cins olanlar içindir. Bir erkeğin bir kadınla konuşması ise bazı yönlerden dikkat etmeyi gerektirir.

Örneğin aşk, sevgi, gıybet, yalan ve şehevi hisleri uyandıran şeylerden olursa bu kesinlikle doğru değildir. Bu konuda kişinin evli veya bekar olması fark etmez. Evli birinin günahı ise daha fazla olur.

Fakat dini konularda Allah’ı, ölümü, ahireti ve dini duygu ve düşünceleri hatırlatan konuşmalar olursa elbette bunlar yasak olmadığı gibi sevabı da vardır. Ölçünüz bu olmalıdır. Bu ölçülerle hareket ettiğiniz zaman günaha girmeyeceğinizi ve kendinizi koruyacağınızı söyleyebiliriz. Ayrıca yaptığınız işi bir de vicdanınıza sormanızı tavsiye ederiz. Vicdanınız rahat değilse o işten vazgeçiniz.

İleride evlenecek iki çiftin, sadece yanlarında akrabalarından birer kişi bulunmak şartıyla bir yerde oturup yalnız konuşmaları caizdir, hatta sünnettir. Fakat flört tarzı ilişkilerde kadın ve erkeğin yanlarında akrabaları bulunsa bile konuşmaları caiz değildir.
 
Dinimiz zinayı yasakladığı ve haram saydığı gibi zinaya götüren yolları da tıkamış ve haram saymıştır.

Aynı şekilde de internetten tanışılan birisi ile istediğiniz gibi havadan sudan konuşmak ve chatleşmek caiz değildir. Şayet ona İslamiyeti anlatıp sevdirmeye çalışsanız o başka meseledir. Yoksa başka tarzda konuşup sohbet etmek insanı yanlış neticelere götüreceğinden caiz görülmemektedir.

Ayrıca sağlam ailelerin ve aile bağlarının kurulabilmesi ve tesis edilebilmesi için, evliliğin sağlam temellere dayandırılması gerekir. Bu nedenle, İslamiyet görücü usulü teşvik etmekle beraber, adayların birbirleriyle görüşmesini de esas kabul etmiştir.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki, birbirlerini hiç tanımayan ve ailece de tanışmayan iki kişinin, internette birbirlerine verdikleri ifadelere güvenip de evlilik gibi ciddi bir işe yeltenmemeleri gerekir. Çünkü, bu şekildeki bir tanışma hüsran ile sonuçlanabilir. Bizim kanaatimiz sizin veya herhangi bir insanın böyle bir yöntemle evliliği seçmemesidir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Evlenmeden önce görüşmenin ölçüsü nedir?..

29 Evlenmeden önce evleneceğimiz kişi ile beraberliğimiz günah mı? Evlenince / nikahtan sonra o günahlar siliniyor denmektedir, doğru mu?

Nikahlanmadan önce kadın ve erkeğin beraberliği caiz değildir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası