tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye olur mu / 3 gün içinde ne değişti?

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesinde Tahliye Olur Mu

tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye olur mu

Tutuklama, Tutuklamaya İtiraz ve Tahliye İstemi

Title: Tutuklama, Tutuklamaya İtiraz ve Tahliye İstemi
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jul 21
Rating:

Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına girmeyen suçlarda tutuklu kalma süresi 6 aydır. Zorunlu görülmesi halinde 4 ay daha uzatılabilir. Suç Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giriyorsa yani müebbet hapis, ağırlaştırılmış müebbet hapis veya 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiriyorsa tutukluluk süresi 2 yıldır. Bu süre zorunluluk halinde 3 yıl daha uzatılabilir. Dolayısıyla ağır cezada tutuklulukta geçirilecek süre en fazla 5 yıldır. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerindeyse (CMK /2) tutuklu geçecek süre en fazla 10 yıldır.

Savcılık(Soruşturma) Aşamasında Tutuklama, Tutuklamaya İtiraz ve Tahliye

CMK uyarınca Cumhuriyet Savcısı, soruşturma aşamasında tutuklama ile istenen amaca adli kontrolle de ulaşılabileceğini düşünürse Sulh Ceza Hâkiminden şüphelinin adli kontrol altına alınarak tahliyesini talep edebilir. Soruşturma evresindeyken tutuklu şüpheli de aynı istemde bulunabilir. Serbest bırakma talebini Sulh Ceza Hâkimi dosya üzerinden inceleyemez. Savcıyı ve şüpheliyi dinleyerek kararını verir. Şüpheli dinlenecekse müdafi de dinlenmek zorundadır. Ancak serbest bırakma talebiyle başvuran şüphelinin dinlenmesinde yarar gözükmemektedir. Çünkü serbest kalma talebinde bulunması kuvvetle muhtemeldir. Bu talep soruşturma evrakıyla birlikte Sulh Ceza hâkimine sunulacaktır. Dinleme işleminden itibaren 3 gün içinde hâkim kararını verir. Dolayısıyla tahliye talebi dilekçesini alan hâkim aldığı tarihi ve saati belirtmelidir. Kişi hürriyetinin ihlali söz konusu olduğu için kısa süre öngörülmüştür.

Soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısı, tutuklamanın veya adli kontrol tedbirinin gereksiz hale geldiğine kanaat getirirse şüpheliyi resen serbest bırakabilir. Bu durumda kararı savcı verecektir. Soruşturma veya kovuşturma evrelerinin her ikisinde ve her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilme talebinde bulunabilir. Bunun için duruşma gününü beklemek zorunluluğu yoktur. Salıverilme talebinden sonra; soruşturma aşamasında Sulh Ceza hâkimi, kovuşturma aşamasında mahkemece tutukluluğun devamına ya da salıverilmeye karar verilir. Kovuşturma aşamasında talep olmadan mahkemece resen serbest bırakma kararı verilebilir. İstem ret edilirse, bu ret kararına karşı itiraz yolu açıktır. Yargıtay aşamasında ileri sürülen salıverme talepleri ise dosya üzerinden incelenir, Ceza Genel Kurulunca karara bağlanır.

Salıverilen şüpheli veya sanığın adres bildirme ve adrese yapılan tebligatın sonuçlarına katlanma yükümü getirilmiştir. Şüpheli veya sanık salıverilmeden önce yetkili merciine veya tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefonunu bildirmekle yükümlüdür. Soruşturma veya kovuşturmanın sona ereceği tarihe kadar adreste oluşabilecek her türlü değişiklikleri beyanda bulunarak veya iadeli taahhütlü mektupla bildirme zorunluluğu olduğu şüpheli veya sanığa bildirilir. Dolayısıyla değişiklikleri ancak bu iki yolla bildirebilecektir. Bu yüküme aykırı hareket ederse bir önce bildirdiği adrese tebligat yapılacağı ihtar edilir. Tutuklamanın devamına ilişkin her karar tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye hâkim kararıyla gecikmeksizin haber verilir. CMK /1 e göre tutuklama kararı;  tutuklananın kendisi ile birlikte bir kişi varsa bu kişi vasıtasıyla, suçun işlendiği yerde ikamet ediyorsa ve haber vereceği yakının telefon numarasını biliyorsa telefonla, haber vereceği yakınının telefon numarasını bilmiyorsa bölge karakolu vasıtasıyla, konutu suç yeri dışında ise telefon veya kişinin adresinin bulunduğu yerle ilişki kurulmak suretiyle, haber vermek istediği yakınına tutuklandığının bildirilmesi sağlanır. Bu hüküm tutuklamadan sonraki evreden alınan kararlar içinde geçerlidir. Bunun dışında soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek koşuluyla tutuklunun bizzat bildirme hakkı da bulunur. Tehlike unsurunun ne zaman gerçekleştiğine yetkili ve görevli hâkim karar verir. Savcı tek başına hareket edemez, şüpheliden bu yönde bir talep geldiğinde durumu hâkime bildirecektir.  Tutuklanan yabancılar vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna da bildirimde bulunulur. Ancak tutuklu bu bildirime karşı çıkıyorsa konsolosluğa bildirimde bulunulmayacaktır.

Soruşturma evresinde Savcının istemiyle en geç 30 ar günlük süreler içinde tutukluluk halinin devamının gerekliliği sulh ceza hâkimince değerlendirilmelidir. Bu süreler dolmadan önce de tutukluluk halinin gözden geçirilmesi talep edilebilir. Şüphelinin kendisi veya müdafi bu istemde bulunabilir. Soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi kendiliğinden değerlendirme yapamaz.

Ceza Davası(Kovuşturma) Aşamasında Tutuklama, Tutuklamaya İtiraz ve Tahliye

Kovuşturma evresinde her oturumda tutukluluğun devamının gerekliliği hâkim ve mahkemece değerlendirilir, talep şart değildir. İnceleme yapılırken 30 ar günlük süreyle bağlıdırlar. Tutuklu yapılan yargılamada duruşma günü 30 günden daha uzun verilemez.

Ceza Davası sürerken her ne kadar tutukluluk incelemesi mahkemece re’sen yapılsa da tutukluluk sürecine itiraz ve tahliye talepli dilekçe sunulması ve söz konusu tahliye istemli dilekçede tahliye taleplerinin hukuki sebeplerinin belirtilmesi gereklidir.

Tutukluluğa İtiraz ve Tahliye Talepli Dilekçe Nasıl Hazırlanmalıdır?

Gerek savcılık(soruşturma) aşamasında gerekse ceza davası(kovuşturma) aşamasında tutuklu bulunan şüpheli veya sanık hakkında tutukluluğa itiraz ve tahliye dilekçesi hazırlanırken ceza yargılamasında yer alan hukuki dayanaklar somut deliller ve olay örgüsü ile birlikte işlenmelidir. Tutukluluğa itiraz ve tahliye dilekçesi çok kısa ya da çok uzun olmamalıdır. Anlam bütünlüğü bakımından tekrardan kaçınılmalı ve kronolojik bir biçimde somut olay irdelenmelidir. Soruşturma aşaması yahut kovuşturma aşamasındaki usuli eksikliklere veya esasa ilişkin itirazlara tutukluluğa itiraz ve tahliye dilekçesinde mutlaka değinilmelidir. Sonradan ortaya çıkan delillere yahut sunulmamış olan masumiyeti ispata yarar nitelikteki belgelere mutlaka değinilmeli ve tutukluluğa itiraz ve tahliye dilekçesine eklenmelidir.

Avukat Tuğsan YILMAZ

Uyuşturucu Madde Suçları ve Ceza Davalarıkonulu bir önceki yazımızda, uyuşturucu madde kullanma, bulundurma, uyuşturucu madde ticareti, imalatı ve sair uyuşturucu maddeye ilişkin Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suç tipleri ve ceza davası süreçleri değerlendirilmiştir.

Tutuklama ile ilgili diğer yazılarımızdan bazılarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Tutuklama kararına itiraz nasıl yapılır?

Tutuklamaya hangi şartlarda karar verilir?

Ceza Yargılamasında Tutuklama

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. İstanbul Barosuna kayıtlı. İngilizce bilmektedir. Ofisimizin kurucu ortağıdır. Aynı zamanda ve eğitim ve öğretim yılları ikinci dönemlerinde Yeniyüzyıl Üniversitesi’ nde öğretim görevlisi sıfatıyla “Sosyal Medyada Bilgi Yönetimi” dersleri vermiştir. yılı güz döneminde ise Haliç Üniversitesi’ nde “Enformatik Teknoloji Hukuku” dersi vermiştir. Bilişim Hukuku, Sağlık Hukuku, Aile Hukuku ve sair hukuki konularda çeşitli tv programları, panel ve sempozyumlarda konuşmacı olarak yer almıştır. Özellikle Ceza Hukuku, Bilişim Hukuku, Aile Hukuku, Sağlık Hukuku başta olmak üzere İş Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Ticaret Hukuku ve diğer hukuki ilgi alanlarında aktif olarak avukatlık mesleğini icra etmektedir.

Kişi hürriyetini kaldırması sebebiyle en ağır koruma tedbiri olarak mevzuatta yer alan tutuklama kararı suiistimal ve keyfiyete oldukça müsaittir. Bu sebeple ulusal ve uluslararası anlamda tutuklama kararının verilebilmesi bir takım sıkı şartlara tabi tutulmuştur. Tutuklama kararı değerlendirilirken uluslararası sözleşme maddelerinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekeceğinden (Anayasa Madde 90) incelememizde sıklıkla AHİS maddeleri ve AİHM kararlarından örnekler verilecektir. 

Kişi hürriyeti birçok uluslararası sözleşme ile güvence altına alınmıştır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre; “kimse keyfi olarak tutulamaz, alıkonulamaz veya sürülemez.” 

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 5. Maddesi ise; kişi özgürlüğünün keyfi sınırlamalara karşı korunmasına ilişkin düzenlemeler getirmiş, tutuklamayı, kişi özgürlüğünün ancak hukuka uygun olarak kısıtlanabileceği haller arasında saymıştır. 

Anayasanın Maddesi uluslararası sözleşmelere paralel düzenlemeler getirmiş ve herkesin kişi hürriyetine sahip olması ilkesini benimsemiştir. İlgili madde “Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.” Şeklindedir. Buradan hareketle tutuklamanın ana ilkeleri Anayasa ile belirlenmiş fakat tutuklama koşulları Anayasa ve İHAS’ a uygun olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şayet bu koşullara uyulmadan tutuklama tedbirine hükmedilirse (ki sıklıkla bu durumla karşılaşılmaktadır) İHAS’ın 5. Maddesine aykırılık durumu gündeme gelecektir. Bu durum aynı zamanda Anayasa’nın Maddesinin de ihlali anlamına gelecektir. Böylesi durumlarda CMK’nın Maddesi gereği tazminat sorumluğu doğacaktır. 

Tutuklamayı, hakim kararı ile anayasa, uluslararası sözleşmeler ve yasalarda belirtilen koşulların varlığı halinde bir kişinin henüz suçluluğu kesinleşmeden özgürlüğünün kısıtlanması olarak tanımlamak mümkündür. Kanun tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin varlığının yanında ayrıca bir tutuklama nedeninin bulunmasını aramıştır. Yukarıda belirttiğimiz üzere bu koruma tedbirinin ağırlığı dolayısıyla tutuklama kararının sadece hakimler tarafından verilebileceği düzenleme altına alınmıştır. 

Tutuklama birtakım zorunlu nedenlerle uygulanabilen istisnai nitelikteki bir koruma tedbiri olup ceza özelliği taşımaz. Nitekim tutuklamada mutlaka ölçülülük ilkesine riayet edilmelidir. Tutuklama kararının kanuni düzenleniş amacı, ceza yargılamasının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yardımcı olması düşüncesine dayanmaktadır. Sanığın kaçmasının engellenmesi, delillerin karartılması ya da tanıklara baskı yapılmasının önüne geçilmesi amaçlarına hizmet etmesi bakımından tutuklama tedbirine başvurulmaktadır. Bunun yanında keyfi tutuklamaların her dönemde var olması bu koruma tedbirini bir cezalandırma, gözdağı aracı olarak kullanıldığının da bir göstergesidir. Bu noktada kanunda düzenlenen tutuklama şartlarına riayet edilmesi keyfiyetin önüne geçilmesine katkı sağlamak ve kişi özgürlüğünün korunmasına hizmet etmektedir.

TUTUKLAMA ŞARTLARI

Bir kişinin tutuklanabilmesi için tutukluluk istenen olayda AİHS, Anayasa ve CMK’nın aradığı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu koşullar; 

1- Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı, 

2- Bir tutuklama nedeninin bulunması, 

3- Tutuklamanın ölçülü olması, 

4- Tutuklamaya hakim tarafından karar verilmesi, 

5- Tutuklamaya ancak sanık veya şüpheli hakkında verilebilmesi, 

6- Tutuklama yasağının bulunmaması,

7- Adli kontrol kararının yetersiz kalacağının anlaşılması şeklinde sayılabilir.

7. maddede sayılan şart Ceza Muhakemesi Kanunu'na tarih ve sayılı Kanunla getirilmiş yeni bir düzenlemedir. CMK'nın maddesinde bu kanundan önce böyle bir şart aranmamakta idi.

Aşağıda tüm şartlar başlıklar halinde ayrıca incelenecektir.

TUTUKLAMA NEDENLERİ

CMK’nın Maddesine göre “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren “somut delillerin” ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.” Kanun koyucu bu hükümle kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığının yanında bir tutuklama nedeninin de bulunması gerektiğini belirtmiştir. Tutuklama tedbirine ancak bu şartların bir arada varlığı halinde hükmedilebilir.

TUTUKLAMADA KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ VE SOMUT DELİLLERİN VARLIĞI

CMK’nın Maddesine göre “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren “somut delillerin” ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.” Kuvvetli suç şüphesinin varlığı tutuklamanın ilk koşuludur. Bu değerlendirme yapılırken tamamen objektif ilkeler gözetilmeli ve her olay kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Kuvvetli suç şüphesi ile kastedilen objektif bir üçüncü kişiyi şüpheli ya da sanığın suç işlediği konusunda ikna edecek kadar bilgi ve delilin olması gerekliliğini ifade eder. Bu noktada şüpheye dayanak bilgilerin çürütülmesi tutuklama kararına engel olacaktır.  

Yine birçok kere belirttiğimiz üzere tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için kuvvetli suç şüphesinin gösteren somut delillerin varlığının yanında bir tutuklama nedeninin de bulunması gerekir. “Somut deliller” kavramı kanuna 21/02/ yılında getirilmiştir. Kanunun eski halinde somut deliller yerine “somut olgular” ibaresi kullanılmaktaydı. Tutuklama kararlarındaki kötü niyetin bertaraf edilmesi amacıyla böyle bir değişikliğe gidilmiştir. Ceza muhakemesi maddi gerçeği araştırdığından delil konusunda bir sınırlamaya gidilmemiştir. Dolayısıyla hukuka uygun olarak elde edilmiş ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olacak her türlü ispat aracı delil olarak kullanılabilir. Fakat kanunda özellikle somut deliller ibaresine yer verilmiştir. Somut delil kavramı varlığı duyularla algılanabilen, elle tutulup gözle görülebilen delilleri ifade eder. Müşteki ve tanık beyanları, suçta kullanılan aletler, görüntü kayıtları, adli raporlar, bilirkişi raporları gibi deliller somut delile örnek gösterilebilir.  Kuvvetli suç şüphesinin varlığından ancak delillerin değerlendirilerek somutlaştırılması sonucunda bahsedilecektir. 

TUTUKLAMA SEBEBİ VARSAYILAN HALLER

CMK’nın /2. Maddesinde sayılan durumlarda tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilir. Fakat bu hallerin varlığı tutuklama zorunluluğunu doğurmaz. Hakim somut olaya göre değerlendirme yapmak ve vicdani kanaatine uygun davranmak zorundadır. Tutuklama nedenlerinin var sayıldığı hallerde de olayın özelliklerine göre bu tedbir seafoodplus.infoın yanında /3. Maddede sayılan katalog suçlar bakımından tutuklama nedeni var sayılıseafoodplus.infoa tutuklama nedeninin var sayıldığı haller şu şekilde düzenlenmiştir: 

CMK /2

“Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: 

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. 

b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.”

TUTUKLAMA NEDENİ VARSAYILAN KATALOG SUÇLAR

Yukarıda da belirttiğimiz üzere CMK’nın /3. Maddesinde bazı suçlar bakımından tutuklama nedeni var kabul edilmiştir. Bu suç tiplerinde karine olarak delillerin yok edilmesi veya değiştirilmesi ya da tanık veya mağdurlara baskı yapılması ihtimalinin var olduğu kabul edilir. Fakat unutulmamalıdır ki bu suç tiplerinde de şüpheli ya da sanığın tutuklanabilmesi için suç işlediğine dair somut delillerin bulunması gerekir. Bu durumda dahi, tutuklama kararı verilebilmesi hakimin takdirinde olup; tutuklama mecburiyetinden söz edilemez. Yasa'da, “var sayılabilir” denilmek suretiyle tutuklamanın ihtiyariliği ilkesi ifade edilmiş bulunmaktadır. 

Kanunda tutuklama nedeninin bulunduğu var sayılan katalog suçlar şöyle sayılmıştır: 

1- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78), 

2- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) 

3- Kasten öldürme suçu (madde 81, 82, 83), 

4- Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87), 

5- İşkence suçu (madde 94, 95) 

6- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde ), 

7- Çocukların cinsel istismarı (madde ), 

8- Hırsızlık suçu (madde , ) ve yağma (madde , ), 

9- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde ), 

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde ), 

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde , , , , ), 

Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde , , , , , , ), 

sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları. 

tarihli ve sayılı Bankalar Kanunu’nun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu. 

tarihli ve sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar. 

tarihli ve sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar. 

tarihli ve sayılı Orman Kanunu’nun uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları. 

6/10/ tarihli ve sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar. 

12/4/ tarihli ve sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

CMK’da sayılan bu suç tiplerinin yanında Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ek Maddesi gereğince; “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 4/12/ tarihli ve sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardandır.

TUTUKLAMA YASAĞI

CMK’nın /4. Maddesine göre; 

1- Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda, 

2- Hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. 

Fakat burada bir istisna mevcuttur. Hapis cezasının üst sınırına bakılmaksızın vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler suçlarda tutuklama yasağı bulunmamaktadır. 

Tutuklama yasağına tabi bir diğer durum ise Çocuk Koruma Kanunu ile getirilmiştir. Buna göre on beş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fillerden dolayı tutuklama kararı verilemez.

TUTUKLAMADA ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ

Yukarıda tutuklama şartlarını sayarken tutuklama kararının ölçülü olması gerektiğini belirtmiştik. Ölçülülük ilkesi CMK’nın Maddesinde açıkça belirtilmiştir. İlgili maddeye göre; “İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.” 

Ölçülülük ilkesi, tutuklama tedbirinden başka bir güvenlik tedbiri ile beklenen faydanın sağlanıp sağlanamayacağını ifade eder. Örneğin adli kontrol kararı ile şüpheli ya da sanık kontrol altında tutulabiliyorsa böyle bir durumda tutuklama tedbirinin uygulanması ölçülülük ilkesinin ihlali anlamına gelecektir. Tutuklama tedbirinin ihtiyari olduğu unutulmamalıdır. Nitekim madde gerekçesinde “Tasarıya göre tutuklama, artık istisnaî niteliktedir ve önce düşünülmesi gerekli husus, adlî kontrolün uygulanmasının gerekip gerekmediğidir. Tutuklamanın neden ve koşullarını gösteren bu madde, birinci fıkrasında önceliğin adlî kontrole verilmesi gerektiğini ve tutuklamanın istisna oluşturduğunu vurgulamaktadır.” İfadelerine yer verilmiştir. Dolayısıyla bu tedbire başvurmadan önce daha hafif güvenlik tedbirlerinin göz önünde bulundurulması ve hukuk devletinin gereklerine uygun hareket edilmesi gerekir. Tutuklama süresinin verilecek cezadan fazla olduğu durumlarda tutuklama tedbirinin ölçüsüz olacağı da açıktır.

TUTUKLAMA KARARI KİM TARAFINDAN VERİLİR?

Tutuklama karar ancak hakim tarafından verilebilir. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı sulh ceza hakimi tarafından verilir. Hakim soruşturma evresinde ancak cumhuriyet savcısının istemi üzerine tutuklama kararı verebilir. Cumhuriyet Savcısı’nın tutuklama isteminde bulunmaması halinde bu tedbire hükmedilemez. Şayet savcı tarafından tutuklama isteminde bulunulmuşsa bu istemin mutlaka gerekçeli olması gerekir. 

Kovuşturma aşamasında ise tutuklama tedbirine görevli mahkeme tarafından karar verilir. Bu karar mahkemece re’sen verilebileceği gibi Cumhuriyet Savcısı’nın istemi üzerine de verilebilir.

TUTUKLAMA KARARININ GEREKÇELİ OLMASI

CMK’nın Maddesine göre; 

“Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; 

a) Kuvvetli suç şüphesini, 

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını, 

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.” 

Tutuklama kararının gerekçeli olması AİHM tarafından benimsenmiş bir kriterdir. Tutuklama nedenlerinin varlığını gösteren deliller gerekçelendirilmeden soyut ifadelerle karar verilmesi insan hakları ihlali sayılacaktır. Yine aşağıda açıklayacağımız üzere tutukluluk incelemelerinin reddi kararlarının da gerekçeli olması ve birbirinin aynısı olmaması gerekir.

TUTUKLAMA DURUŞMASI

CMK’nın /2. Maddesinde tutuklama kararının sanığa sözlü olarak bildirileceği düzenlenmiştir. Yine kanunun /3. Maddesine göre “tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.” İki hükmün birlikte değerlendirilmesi ile tutuklama kararının mutlaka duruşmada verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Hakim sanığın ya da şüphelinin yokluğunda tutuklama kararı veremeyecektir. CMK gıyabi tutuklamayı kaldırmıştır. Fakat kanunun /5. Maddesinde “Kaçak hakkında üncü ve sonraki maddeler gereğince, sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir.” Şeklinde hüküm yer almaktadır. Bu hüküm sadece yurt dışındaki kaçaklar hakkında uygulanabilir. 

Ayrıca yukarıda belirttiğimiz üzere tutuklama istemiyle hakim önüne çıkarılan kişinin müdafii yardımından yararlanması zorunludur. Aksi takdirde silahların eşitliği ilkesine ayırkırılık nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali gündeme gelecektir. Nitekim Yargıtay Ceza Dairesi’nin tarihli bir kararında “Somut olayda silahlı terör örgütü üyeliği suçundan CMK'nın /3 maddesi gereğince tutuklamaya sevk edilip tutuklu olarak yargılanan sanığın, yargılama aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK'nın maddesi gereğince re'sen müdafii görevlendirilmeyerek bulunduğu hal nedeniyle, delillere erişme ve savunma hazırlama imkanları itibariyle çelişmeli yargılamanın gereği olan “silahların eşitliği” ilkesinin ve Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkının ihlali sonucunu doğuracak biçimde, adaletin selameti açısından gerekli olan müdafiinin hukuki yardımından yararlandırılmadan yargılama yapılıp sorgusu tespit edilmek ve hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak biçimde CMK /3, /1 ve /1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi bozma nedenidir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.

TUTUKLULUĞA İTİRAZ

Hakim tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. Tutukluluğa itiraz süresi 7 gündür. Bu süre hesaplanırken kararın verildiği gün hesaba katılmaz. Tutukluluğa itiraz kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. CMK’nın /2. Maddesine göre; “Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.” 

Tutuklama kararına itiraz hakkı en başta şüpheli ya da sanığa tanınmış bir haktır. Bunlar dışında CMK’nın Maddesine göre; şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de geçerlidir. 

Tutuklamaya itirazın kararlarının incelenme yeri bakımından CMK’nın Maddesinde ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu maddeye tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la ayrı bir bent daha eklenmiştir. tarihinden itibaren sulh ceza mahkemelerinin tutuklamaya ilişkin kararlarının dikey inceleme usulüne tabi olacağı düzenlenmiştir. Son düzenlemelerden sonra ilgili maddeye göre; 

  • Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrol kararlarına yapılan itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulunan asliye ceza hakimi tarafından yapılır. 
  • İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hallerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hakimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. 
  • Sulh ceza hakimliği işleri asliye ceza mahkemeleri tarafından yapılıyorsa itiraz bu defa ağır ceza mahkemesince incelenecektir.
  • Asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. 
  • Naip hakim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir. 
  • Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler. 

Tutukluluğa itiraz hakkındaki kararlar dosya üzerinden duruşma yapılmaksızın verilir. Fakat /1. Maddeye göre gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir. Kararların en kısa sürede verilmesi gerektiği belirtilmiş fakat gün sınırlaması yapılmamıştır. 

CMK’nın /4. Maddesine göre “Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” Burada ilk defa merci tarafından verilen kararlar ifadesini açıklamak gerekecektir. Bu durum Cumhuriyet Savcısının istemine rağmen sanık ya da şüphelinin tutuklanmaması hallerinde gündeme gelir. Savcının itirazı sonucunda yetkili merci şüpheli ya da sanığın tutuklanmasına karar verirse bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.

TUTUKLULUKTA GEÇECEK SÜRE

CMK azami tutukluluk süreleri belirlemiştir. Kanun koyucu makul sürede yargılanma hakkının bir gereği olarak böyle bir düzenleme yapmıştır. Tutuklulukta geçecek süreleri ikiye ayırarak incelemek gerecektir. Nitekim asliye ceza ve ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar bakımından farklı süreler benimsenmiştir. Bunun yanında CMK’da yılında yapılan değişiklikle beraber soruşturma aşaması bakımından da azami tutukluluk süreleri belirlenmiştir. Sürelerin aşılması halinde tutuklunun serbest bırakılması gerekir. 

Ağır Ceza Mahkemesinin Görevine Girmeyen İşlerde Azami Tutukluluk Süresi 

CMK’nın /1. Maddesine göre “Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” Kanun metninde açıkça belirtildiği üzere azami tutukluluk süresi 18 ay olacaktır. 

Ağır Ceza Mahkemesinin Görevine Giren İşlerde Azami Tutukluluk Süresi 

Bu durumda ise kanun koyucu tutukluluk süresini en çok 2 yıl olarak belirlemiştir. Fakat zorunlu hallerde 2 yıllık sürenin uzatılabileceği ve uzatma süresinin en çok 3 yıl olacağı düzenlenmiştir. Kanunda toplam sürenin 3 yıl mı 5 yıl mı olduğu hususu açık olarak belirtilmediğinden bu durum doktrinde tartışmalara sebebiyet vermiştir. Fakat uygulamada uzatma süresi en fazla 3 yıl olarak kabul edilmiş ve ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde azami tutukluluk süresinin 5 yıl olacağı kabul edilmiştir. 

madenin 2. Fıkrasına göre ise; “ sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/ tarihli ve sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı" geçemez.” 

Soruşturma Aşamasında Azami Tutukluluk Süresi 

CMK’nın /4. Maddesine göre; “Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” 

Çocuklar Bakımından Tutukluluk Süresi 

Maddenin 5. Fıkrası ile çocuklar açısından azami tutukluluk süreleri düzenlenmiştir. Buna göre; maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır. 

Uzatma Kararları Nasıl Verilir? 

Bütün uzatma süreleri bakımından öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir. Uzatma kararlarının mutlaka uygun bir gerekçe ile gerekçelendirilmesi gerekir. Nitekim AİHM aynı gerekçelerle uzatma kararının alınmasını 5. Maddenin ihlali olarak kabul etmiştir.

HÜKMEN TUTUKLULUK NEDİR?

CMK’da dayanağı bulunmayan fakat uygulamada benimsenen ve “hükümözlülük” olarak da bilinen bu kavram; tutuklunun ilk derece mahkemesi tarafından cezalandırıldığı fakat cezasının kesinleşmediği ara dönemi ifade etmektedir. 

Yukarıda belirttiğimiz sürelerin dolmasıyla sanığın serbest bırakılması gerekirken hükmen tutukluluk kavramı ile uzun yargılama sürelerinde sanıkların tahliye edilmesi engellenmiştir. Yargıtay tarafından da kabul edilen hükümözlülük kavramı ile tutuklanan kişi, tutuklamanın azami sürelerinden istisna tutulmaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından mahkumiyetine karar verilen tutuklular bakımından sürelerin işlemeyeceği kabul edilmektedir. Dolayısıyla yukarıda belirttiğimiz tutuklulukta geçecek süreler hükmen tutuklular bakımından uygulanmayacaktır. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun /42 K. Sayılı kararına göre; 

“Ancak anılan maddede belirtilen tutukluluk sürelerinin hesabında yerel mahkeme tarafından hüküm verilinceye kadar geçen süre dikkate alınmalı, buna karşın yerel mahkeme tarafından hükmün verilmesinden sonra tutuklu sanığın hükmen tutuklu hale gelmesi nedeniyle temyizde geçen süre hesaba katılmamalıdır. Zira, hakkında mahkumiyet hükmü kurulmakla sanığın altılı suçu işlediği yerel mahkeme tarafından sabit görülmekte ve bu aşamadan sonra tutukluluğun dayanağı mahkumiyet hükmü olmaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de AİHS'nin seafoodplus.infoinin uygulamasına ilişkin olarak verdiği kararlarda tutuklulukla ilgili makul sürenin hesabında, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmünden sonra geçen süreyi dikkate almamaktadır.”

TUTUKLAMA KARARININ GERİ ALINMASI VE HÜKÜMSÜZ KALMASI

CMK’nın /1. Maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler.” 

Maddeden anlaşılacağı üzere tutuklama kararının geri alınması istemi ancak soruşturma aşamasında gündeme gelir. Kovuşturma aşamasında tutukluluğa ilişkin karar görevli mahkemece verilir. Maddenin 1. Fıkrasıyla tutukluluk kararının geri alınmasını isteme hakkı Cumhuriyet Savcısı, şüpheli ve müdafiine tanınmıştır. 

Bu kişiler kendilerine tanınan hakkı kullanırken şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını talep edebilirler. Yani şüphelinin bırakılabilmesi için mutlaka adli kontrol tedbirinin uygulanması gerekir. 

Nitekim Maddenin gerekçesi aşağıdaki gibidir. 

“Madde, birinci fıkrasında soruşturma evresinde hakkında Cumhuriyet savcısının istemi ile tutuklama kararı verilmiş olan şüpheli hakkındaki bu kararın adlî kontrol tedbirine çevrilmesi olanağını vermektedir. Cumhuriyet savcısı veya şüpheli ve avukatı sulh ceza hâkiminden tutuklamanın adlî kontrole çevrilmesini seafoodplus.info edilmelidir ki, bu usul tutuklamanın adlî kontrole çevrilmesinde uygulanacaktır. Yoksa maddenin ikinci fıkrasına göre Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinde adlî kontrole veya tutuklamaya gerek kalmadığı kanısına varacak olursa şüpheliyi kendisi serbest bırakabilir; bu hususta ayrıca hâkim kararına gerek yoktur. Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiğinde ise şüpheli kendiliğinden serbest kalır.” 

CMK’nın /2. Maddesinde ise Cumhuriyet Savcısının şüpheliyi re’sen serbest bırakabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. İlgili maddeye göre; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re'sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır. 

Bu hüküm de ancak soruşturma evresinde uygulama alanı bulur. Savcıya tutuklama kararını kaldırabilme yetkisi veren bu hüküm oldukça önemli olmakla beraber uygulamada savcıların bu yetkilerini pek kullanmadıkları söylenebilir.

TUTUKLUNUN SALIVERİLME İSTEMİ

Tutuklunun soruşturma ve kovuşturma aşamalarının her aşamasında salıverilme isteminde bulunma hakkı vardır. Tutuklunun salıverilme istemi CMK’nın Maddesinde düzenlenmiştir. 

/2. Maddeye göre; “Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir. "Bu kararlara" itiraz edilebilir.” 

“Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re'sen de verilebilir.” /3 

Tutuklama kararının geri alınması, tutuklama kararının kaldırılması ya da tutuklunun salıverilme istemlerinde CMK’nın Maddesinde belirtilen usul uygulanır. Buna göre; “ ve üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adli kontrol uygulanmasına karar verilir. " üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır." “Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz.” Bu kararlara itiraz edilebilir.”

TUTUKLUNUN DURUMUNUN YAKINLARINA BİLDİRİLMESİ

Tutuklunun haklarını sadece durumunun yakınlarına bildirilmesi ile sınırlandırmak mümkün değildir. Fakat kanun koyucu tutuklunun durumunun yakınlarına bildirilmesini ayrıca hüküm altına almıştır.

CMK’nın Maddesine göre;“Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hakimin kararıyla gecikmeksizin haber seafoodplus.infoıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir.Şüpheli veya sanık yabancı olduğunda tutuklanma durumu, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.”

TUTUKLULUĞUN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

Tutukluluk incelemesi olarak da bilinen tutukluluğun gözden geçirilmesi hakkındaki hükümler CMK’nın Maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre; “ Madde, gerek soruşturma, gerek kovuşturma evrelerinde tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunun, merciince belirli aralıklarla mutlaka incelenmesini zorunlu kılmakta ve böylece tutuklama gibi kişi özgürlüğünü geçici olarak yok eden bir tedbirin gereksiz olarak uzamasını önlemek amacını gütmektedir.” 

Soruşturma Evresinde Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi 

Soruşturma evresinde, tutukluluğun gözden geçirilmesi istemi Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Bu istem sulh ceza hakimliğince incelenir. Tutukluluğun gözden geçirilmesi en geç otuzar günlük sürelerde yapılmalıdır. Madde tutukluluk incelenmesinde şüpheli veya müdafiinin dinlenilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla soruşturma aşamasında tutukluluk incelemesi duruşmalı olarak yapılır. Maddenin 2. Fıkrasına göre; tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir. 

Kovuşturma Evresinde Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi 

CMK’nın /3. Maddesine göre; “Hakim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.” 

Maddeden anlaşılacağı üzere her duruşmada bu hususta bir karar re’sen verilecektir. Duruşma aralarında da keza, bu hususta karar verilebilecektir. 

Tutukluluk hâlinin devamı gerekmediği hususunda karar verilirken hâkim veya mahkeme uncu maddedeki koşulların devam etmediği hususunda gerekli incelemeleri yapacak ve bu husustaki kararını gerekçeli olarak açıklayacaktır. 

Soruşturma aşamasının aksine kovuşturma aşamasında tutukluluğun gözden geçirilmesinin dosya üzerinden yapılabilmesine imkan tanınmıştır. 

Gerek soruşturma gerek kovuşturma evresinde tutukluluk incelemesi yapılırken hakim tutukluluğun devamı yönünde karar verirse bu kararını mutlaka gerekçelendirmelidir. AİHM gerekçesiz veya birbirinin aynısı kararlarla uzun tutukluluk hallerini ihlal saymıştır.

HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE TAZMİNAT

Tutuklama tedbirinin kanuni şartlara uygun olmadan ölçüsüz bir şekilde uygulanması halinde haksız tutukluluk durumu gündeme gelecektir. Bu şartlar altında haksız tutuklanan kişinin tazminat davası açma hakkı doğacaktır. Konunun detaylarına Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Davası başlıklı incelememizde yer verilmiştir.

F.C.U.’nun avukatı, ilk olarak 9 Kasım’da Sapanca Asliye Ceza Mahkemesi’ne ‘tutukluluk halinin yeniden gözden geçirilerek müvekkilinin tahliye edilmesi’ talebiyle dilekçe verdi. Dilekçeyi inceleyen mahkeme, F.C.U.’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi. F.C.U.’nun avukatı 14 Kasım günü aynı taleple yine aynı mahkemeye ikinci bir dilekçe verdi. Mahkeme bu kez ise F.C.U.’nun tahliyesine karar verdi. Sanık F.C.U.’nun tahliye edilmesinin manidar olduğunu söyleyen Av. Yavuz, “Karşı tarafın avukatı tutukluluk süresinin gözden geçirilerek, tahliyesini talep ediyor. Sulh Ceza Hakimi, ‘Burada tahliye söz konusu olamaz’ diyor. Kaza sırasında şüphelinin alkollü olması ve kasıt yoğunluğundan ötürü tutukluluk durumunun devamına karar veriyor. Üç gün sonra ise aynı hakim, kendi kararını bozarak, dosyada değişen hiçbir delil olmamasına rağmen tahliye kararı veriyor. Adli kontrol dahi koyulmuyor. Yurtdışına çıkış yasağı dahi koyulmuyor. Bu normal bir trafik kazası değil. Yani alkol var, aşırı hız var, 1 milyonluk araba var” dedi.

Kaza sonrasında sanık F.C.U.’nun kan örneğinin alınmadığını söyleyen Av. Yavuz, “Aşırı hız ve alkollü bir kazada kan örneğinin alınmamış olması gerçekten bize çok manidar geldi” diye konuştu.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi

Ceza yargılamasında en ağır koruma tedbirlerinden biri olan kişinin hürriyetini kısıtlayan ancak belirli şartların halinde (örneğin delilleri karartma şüphesi gibi) tutukluluk tedbiri için yasa koyucu tutukluluk halinin en kısada sonlanması için bazı düzenlemeler yapmıştır. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun ,, ve Maddelerinde tutukluluk hali ve son bulması ile ilgili çeşitli hükümler bulunmaktadır. Tutukluluğun kişinin hürriyetini kısıtlayan bir tedbir olduğu için yasa koyucu en geç otuzar (30) günlük süreler itibarıyla tutukluluk halinin incelenmesini öngörmüştür. Tutukluluğun gözden geçirilmesi bu süreler içinde resen yapılır.

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun Maddesinde; soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından tutuklama nedenleri de göz önünde bulundurularak şüpheli veya müdafi dinlenilmek suretiyle karar verileceğini düzenlemiştir. Bu süre içerisinde tutukluluğun gözden geçirilmesi şüpheli tarafından da istenebilir. Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re&#;sen karar verebilir.

Bunlara ek olarak; Anayasa Mahkemesinin R.G. Tarih ve Sayı: 22/5/ sayılı kararında cezaevlerinde tutuklu bulunanların tutukluluk incelemelerinin dosya üzerinden değil, 30 günde bir duruşmalı olarak incelemesine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararının gerekçesinde tutuklama halinin ağır bir tedbir kararı olmasından dolayı en azından şüphelinin sözlü dinlenilmesi gerektiğinin üzerini vurgulamıştır. Yine aynı kanunun Maddesi Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebileceğini de belirtmiştir. Ayrıca kanunun Maddesinin 5.fıkrasında tutuklama kararlarının mahkeme önünde itiraza konu olabileceğini de belirtmiştir ancak bu itirazların incelenmesi kural olarak duruşmasız olarak yapılır.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi Tahliye

Özetle; Tutuklama tedbiri, kişinin özgürlüğünü ciddi derecede sınırlayan geçici olmak üzere istisnai bir önlemdir. Bu nedenle tutuklama şartlarının bulunup bulunmadığı her aşamada titizlikle incelenmeli bu nedenle de belirli aralıklarla tutukluluğun devamı yönünde karar alınıp alınmadığına dair yeni kararların verilmesi zorunlu tutulmuştur.

Tutukluluğun gözden geçirilmesi tahliye verilmesi sonucunu doğurabilir. Bu nedenle önemli bir kurumdur. Titizlikle dosyanın incelenmesi ve şüpheli/sanığın tam ve eksiksiz savunma yapması gereklidir.

Son olarak tutuklama süresi beklenmeden cumhuriyet savcısı resen şüpheliyi bırakabilir. Tutuklama yetkisi bulunmayan savcıya resen şüpheliyi bırakma yetkisi tanınmıştır. Yani tutukluluğun gözden geçirilmesi tahliye kararı verileceği gibi savcının resen tahliye kararı vermesi de mümkündür.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesinde Tahliye Olur Mu?

Tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye verilmesi mümkündür. Fakat kesin verilir demek doğru değildir. Bu nedenle detaylı bir dilekçe ile başvuru yapmanız ve CMK Madde de belirtilen şartların oluşmadığını ortaya koymanız gereklidir.

Tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye kararı alabilmek, tutukluluk değerlendirme duruşması ve tutukluluğun gözden geçirilmesi dilekçe hazırlanması için ceza avukatı ile sürecinizi yürütmeniz hürriyetiniz için önemlidir. Ceza avukatı tüm bu süreçleri en doğru şekilde yürütecektir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir