mogan doktorlar sitesi / Göl Villa Mogan - Gölbaşı

Mogan Doktorlar Sitesi

mogan doktorlar sitesi


Sayın funduszeue.info ARTÜZ'ün yazdigi "BALIK BOĞULMASI" yazisi için tıklayınız.

MOGAN ve EYMİR GÖLLERİ

Gölbaşı Mogan Gölü
Fotograf Gölbaşı Belediyesi Sayfasından alınmıştır.

Gölbaşı Mogan ve ODTÜ Eymir gölleri
( Okla gösterilen bölge Mogan gölü, ön tarafta görülen bölgede ODTÜ üniversitesince korunan!
 Eymir Gölü)
Fotograf Gölbaşı Belediyesi Sayfasından alınmıştır.


Aşağıdaki fotografta Mogan gölü etrafındaki yapılanma. Bu evler gölün karşı kıyısında sonrası yapıldı ve halende inşaatlar sürüyor.
 
 

Mogan manzaralıev !


Fotograf Gölbaşı Belediyesi Sayfasından alınmıştır.

Denizin bittiği yerde
ANKARA Beş kişilik bir aile göl kenarında tuttukları kısa günün karı üç turna balığı ile evlerine doğru yol alırken, küçük çocukları "Anne meşhur olacağız" diye neşeleniyordu.
Bir çok balıkçının teknesiyle birlikte açıldığı, Ankara'nın susuzluğuna bir damla su ile merhem olmaya çalışan Mogan Gölü, hem dinlence hem de eğlence merkezi. Balıkçıları, ziyaretçileri, hafta sonu kaçamakları ile Ankaralılılar'ın suya belki de denize olan hasretini bir nebze dindiriyor Mogan.
Yıllar onu çok yıprattı
Daha önceki yıllarda 7–8 metreyi bulan derinliği ve dibinin temizliği ile pırıl pırıl bir görünüme sahip olan Mogan, bugün bir çok ihmal sonucu eski parlak günlerini yitirmiş, derinliği 3–4 metreye düşmüş durumda. Çevre Bakanlığı, Gölbaşı Belediyesi gölün hayatta kalması için çaba gösteriyor bugünlerde. Yine de doğayla olan uyumunu bozmamak adına direnen Mogan, bünyesinde barındırdığı balıklar ile kendisine umut bağlayanları boşa çıkarmıyor.
35 yıldır balıkçı Göl iskelesinde yaşlı bir balıkçı soğuk havaya aldırmaksızın kayığını temizliyor. Gölün en eski ve yakın dostlarından biri olan Bayram Dağan, 35 yıldır Gölbaşı'nı ve Mogan'ı en iyi tanıyan balıkçılardan biri. Dağan, balıkçılığının yanısıra son zamanlarda tekne kiralamaya da başlamış. Gölün 35 yıl önceki halini bakın nasıl anlatıyor: "Göl, yıllar önce çok temizdi. Dibini görebiliyorduk. Bir eşya atınca dalarak onu dipten rahatça çıkarabiliyorduk. Hem etrafında bugünkü gibi sazlıklar değil plajlar vardı, insanlar burada yüzerdi. Balık çok daha fazlaydı. Ben balıkçılıkla geçinirdim. Hem o zaman yabancılar da gölü ziyarete gelirdi."
Şimdiki göl günlüğünü ise şöyle anlatıyor: "Şimdilerde gölün kenarındaki tarlalara dökülen gübreler göle kayıyor. Bu fosfor ise gölde otlanmaya o da batak oluşmasına yol açıyor. Aslında otlar balıklar için iyi ama yine de batak gölü öldürüyor."
Balığın da eskisi kadar çok olmadığını itiraf eden Dağan, "Biz balıkçılar, mevsiminden önce balıkları avlıyoruz. Bir de göl kenarındaki restaurantların bulaşık suları göle akıyor. Tabi bu da balıkları olumsuz etkiliyor." demekten alamıyor kendisini.
(G. Sarı-S. Gezici)

Haberler Tarih sırasına göre sıralanmıştır.

Mogan ve Eymir göllerinin temizlenmesi ve çevresinin rekreasyon alanı haline getirilmesi için proje hazırladıklarını söyleyen Aykut, ‘‘Özel Çevre Kurulu'nda son çalışmalar yapılıyor. Mogan ve Eymir'i prestij meselesi yaptım’’ dedi. Bu iki gölün çevresinde parklar, spor alanları, mesire yerleri, küçük lokanta ve şık kafeler yapılacağını söyleyen Aykut, Mogan ve Eymir'in cazibe merkezi haline geleceğini ifade etti. Göllerin temizlenmesi konusunda bir üniversitenin etüt çalışmaları yaptığını da belirten Aykut, göllere ulaşan derelere arıtma tesisi kurulabileceğini kaydederek, ‘‘Bu göller Ankara'nın havası için çok önemli. Bunların kuruması cinayettir’’ diye konuştu.
  Çevre Bakanı Fevzi Aytekin yaptığı açıklamada, Mamak çöplüğünün kapatılması ve Mogan Gölü’nün kirlilikten kurtarılması amacıyla Ankara Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları,sivil toplum kuruluşları ile üniversite temsilcilerinin katılımıyla bir toplantı yapacaklarını bildirdi.
   Gölbaşı yakında gölsüz kalacak

       ANKARA’NIN Gölbaşı İlçesi Belediye Başkanı Dr. Cevdet Kara, yapılaşmanın ilçeye adını veren Mogan Gölü’nü yok olma noktasına getirdiğini belirterek, “Böyle giderse 20 yıl sonra Mogan diye bir göl kalmayacak" dedi. 70’li yıllarda Mogan Gölü’nde derinliğin 15 - 20 metre olduğunu belirten Başkan Kara, şu anda
       metre derinlikte olan gölde büyük bir kirlilik oluştuğunu söyledi. 25 yıl öncesinde gölü besleyen dereler olduğunu da belirten Kara, “Şimdi bu dereler kurudu, göl beslenemiyor. Yeraltı sularının hareketini etkileyen faktörler de var. Dikilitaş’a gölet yapıldı. Haymana - İkizce göleti oluşturuldu. Kooperatiflerle gelen yapılaşma göl kaynaklarını kuruttu" diye konuştu. Su seviyesinin düşmesiyle birlikte güneş ışınlarının göl tabanına kadar ulaştığını, bunun da gölün yosun ve otlarla kaplanmasına neden olduğunu anlatan Kara, foseptik sızıntılarının çalışmalar sonucu engellendiğini ancak kirletici diğer faktörlerin halen göle zarar vermeye devam ettiğini vurguladı. DHA
 


Gölü kurtarıp da yok etmeyin
Mogan Gölü’nü temizleme projesi, çevrecilere göre canlıların ölümünün habercisi
Gölbaşı Belediyesi’nin girişimiyle oluşturulan Mogan Gölü’nü temizleme projesine çevreciler karşı çıkıyor. Ankara’nın 20 km güneyinde, Gölbaşı ilçesinde bulunan ve barındırdığı canlı çeşitliliği açısından uluslararası öneme sahip sulak alanlardan biri olan Mogan Gölü, doğal önemi nedeniyle yılında Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilmişti.

Belediyelerin baskısı var
Doğal Hayatı Koruma Derneği’nden Sunay Demircan, Mogan Gölü’nü temizlemenin, ekosisteme zarar vereceğini belirtiyor: “Alan, koruma statüsüne karşın yapılaşmanın baskısı ve çevredeki yerleşimlerin arıtılmamış atıkları nedeniyle kirlenmekte. Ancak bu tehditlerin ötesinde çevredeki belediyelerin baskılarıyla, gölün dibindeki çamur tabakası kazınarak çıkartılmak isteniyor. Oysa günümüzde dip çamurunun temizlenmesi gibi faaliyetler, tüm dünyada sulak alanları tehdit eden başlıca faktörler arasında sayılmaktadır. Sulak alanlar ekositemdeki canlılığın kaynağını oluşturan bir tabakanın ‘sistemi kurtarmak’ gibi bir amaçla ortadan kaldırılması kabul edilebilir değildir."

Başkan “temizlensin" diyor
Mogan Gölü’nü temizleme projesine önayak olan Gölbaşı Belediye Başkanı Cevdet Kaya ise artık bataklığa dönmüş olan gölün temizlenmesinden yana: “Ben 30 yıldır Gölbaşı’nda yaşıyorum. Mogan Gölü’nde biz 25 yıl önce yüzerdik. İçinde balıklarıyla göl pırıl pırıldı. Derinliği 10 - 15 metreydi. Şimdi 3 - 4 metre. Mogan bir iç göl. İç göllerin ömrü, yıldır. Bataklığa döner. Alanda tarımsal faaliyet devam ediyor. Toprak erozyonuyla vadiden gelen toprak ve 10 sene öncesine kadar göle boşaltılan kanalizasyonla göl kirlendi ve doldu. Bu kirlenmiş ve dolmuş gölü temizleyeceğiz. Oradaki bitki örtüsü, yosunlar, kamışlar su yüzüne çıkmış. Gölün dibinde milyon ton sediment mevcut. Proje Özel Çevre Kurumu’nun kapsamında görüşülüyor. Bu proje sadece gölün temizlenmesini değil, mücavir alanın da düzenlenmesini içeriyor."

Ekosistemi bozacak
Sunay Demircan, gölün neden temizlenmemesi gerektiğini şöyle gerekçelerle açıklıyor: “Bitkiler açısından son derece zengin olan Mogan Gölü’nde dip çamurunun kazınmasıyla bitki varlığı uzun bir dönem için tahrip edilecek." Demircan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu bitkilere bağlı olarak yaşayan kuşlar, balıklar ve diğer canlılar da sürecin bir parçası olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Mogan Gölü’nde bugüne kadar tespit edilmiş kuş türü sayısı ’e yakındır. ANKA Kuş Gözlem Topluluğu’nun yaptığı araştırmalara göreküresel olarak nesli tehlike altındaki dikkuyruk ve pasbaş patka türleri bu gölde yaşıyor."

Kaçak yapılaşma önlenmeli
Sunay Demircan, Mogan Gölü’ndeki zengin doğal çeşitliliğin sağlıklı olduğunu kanıtladığını, temizleme girişiminin nedeninin biraz değişik olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Göl çamurunu pislik olarak gören ve kazıyarak gölü kurtaracağını düşünen zihniyet, ne yazık ki göl ekositemini öldürmenin planlarını yapmaktadır. Biz, milyonlarca dolar para harcayarak çamur küreyecek olanlara, bu paralarla çevredeki atıklar için arıtma tesisi kurmalarını ve çevredeki kaçak yapılaşmaya bir son verme çabası içine girmelerini öneriyoruz."
HİCRAN DURAN
 




15 AĞUSTOS HÜRRİYET GAZETESİ
Arşiv. Orhan YILMAZ


15 AĞUSTOS POSTA GAZETESİ
Arşiv Orhan YILMAZ

Mogan'da kuş sesleri kesildi
ZAMAN / ANKARA- Mogan Gölü'nde su seviyesi geçen yıla göre yaklaşık 2 metre düştü. Su seviyesinin düşmesine bağlı olarak kıyı şeridinde bataklıklar oluştu. Gölü mekan tutan ve sazlıklar arasında yuva yapan çok sayıdaki kuş türünün ise, bölgeden ayrıldığı bildirildi.
Ankara'nın Gölbaşı İlçesi sınırları içindeki Mogan Gölü kıyı şeridinin büyük bölümü, kuraklık nedeniyle su seviyesinin düşmesinden sonra bataklığa dönüşünce çevreye pis kokular yayılmaya başladı. Mogan ve çevresindeki kuş türlerinin büyük bölümünün, kuraklık sonucu bölgeden göç ettikleri ve kuş seslerinin kesildiği bildirildi.
Mogan Gölü'nde su seviyesi geçen yıla göre yaklaşık 2 metre düştü. Su seviyesinin düşmesine bağlı olarak kıyı şeridinde bataklıklar oluştu. Bataklıktan yayılan pis kokuların artması üzerine, çevredeki işletmelerin yöneticileri, personeline, bataklık üzerindeki yosunları ve atıkları toplatarak, kokunun önüne geçmeye çalışıyor.
Kuşlar da gidiyor
Mogan Gölü'nü mekan tutan ve sazlıklar arasında yuva yapan çok sayıdaki kuş türünün, bölgeden ayrıldığı bildirildi. Her yıl bu mevsimde sayıları belirgin olarak artan bazı kuşların, bu yıl Mogan Gölü çevresinde gözlenmediği öğrenildi. Gölbaşı Avcılar, Atıcılar Doğal ve Yaban Hayatı Koruma Derneği Başkanı Coşkun Altın, kış aylarında kuş türünün barındığı Mogan'da, bu dönemde 10 kuş türünün kaldığını söyledi. Altın, Mogan çevresindeki sulak alanların kuruması sonucu bozkaz, yeşilbaş ördek, balıkçıl türlerinin azaldığını belirterek, "Mogan'da şu anda sadece sakarmekeler barınıyor. Ayrıca arıkuşu ve sığırcıkların sayısında da belirgin azalma var. Bu kuşlar, kuraklıktan göç etmek zorunda kaldılar" dedi.
Doğal hayat bitmek üzere
Gölbaşı İlçesi KorumaGeliştirme Derneği Başkanı Hüdai Emeni ise Mogan Gölü'nde bataklık alanların oluşmaya başladığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Mogan Gölü'nde doğal hayat bitmek üzere. Gölde 15 yıl önce yayın balıkları ve kerevit vardı. Bunların nesli tükendi. Sadece turna, sazan, kadife ve gümüş balıkları kaldı. Uzmanlar, gölden avlanan balıkların yenmemesini öneriyor. Suyun bu kadar azalması ve kıyılardan çekilmesi, gölün yok oluşunun ayak sesleridir. Gölden artık kuş sesleri gelmiyor."
Kanallar temizleniyor
Gölbaşı Belediyesi Temizlik İşleri ekipleri de, Mogan ve Eymir göllerini birbirine bağlayan ve atıklarla tıkanan kanallarda temizlik çalışması başlattı. Ekipler, kürekle temizledikleri kanalları süpürerek, çıkan atıkları el arabasıyla kamyonlara yüklüyor.
Ekipler, Mogan Gölü'ndeki yosunları ise kayıkla orak ve tırmık kullanarak toplamaya çalışıyor. Belediye İşletme Müdürü Ahmet Kılıç, Mogan Gölü'nde yosunlaşmanın arttığına dikkati çekerek, "Elimizdeki imkanlar bunlar. Ancak personel gücünden yararlanabiliyoruz" dedi.
Kılıç, Mogan ve Eymir'i birbirine bağlayan su kanallarının sürekli çöple dolduğuna dikkati çekerek, "Vatandaşlarımızda çevre bilincinin gelişmesi gerekir. Bu kanallar adeta çöplük olarak kullanılıyor. Vatandaşın kanalların temizliğine özen göstermesini ve buralara çöp dökmemesini istiyoruz" dedi.
  Mogan Gölü’nde balık ölümleri
Ankara’nın Gölbaşı İlçesi’ndeki Mogan Gölü’nde, balık ölümlerinin nedenlerini belirlemek amacıyla çeşitli üniversitelerle, kamu kuruluşlarından uzmanlar çalışmalara başladıMogan Gölü’nde geçen hafta çok sayıda turna balığının telef olarak kıyıya vurması üzerine, Gölbaşı Kaymakamlığı ve belediyenin başvurusu üzerine, çeşitli kuruluşlar harekete geçti

Mogan Gölü’nde balık ölümleri

Ankara’nın Gölbaşı İlçesi’ndeki Mogan Gölü’nde, balık ölümlerinin nedenlerini belirlemek amacıyla çeşitli üniversitelerle, kamu kuruluşlarından uzmanlar çalışmalara başladı

Mogan Gölü’nde geçen hafta çok sayıda turna balığının telef olarak kıyıya vurması üzerine, Gölbaşı Kaymakamlığı ve belediyenin başvurusu üzerine, çeşitli kuruluşlar harekete geçti
 

Denetimde, Haymana Yolu’nda yer alan 73 villadan oluşan Doktorlar Sitesi’nin, atıklarını kanalizasyona bağlatmadığı ve Mogan Gölü’ne akan dereye bıraktığı tespit edildi. Atıkların derenin yakınındaki kaynağa da karışarak içme suyunu da kirlettiği belirlendi.
Sitenin fosseptik çukurundan bırakılan atıklar, ASKİ’den gönderilen iş makinesi ile temizlenerek, Mogan’a ulaşması engellenirken çeşme suyunun kullanımı da yasaklandı.
Doktorlar Sitesi’nin aynı konuda geçen yıl uyarıldığı ve Belediye Encümeni tarafından 3 milyar lira cezaya çarptırıldığı öğrenildi.
Gölbaşı Belediyesi Zabıta Müdürü Murat Balçık, Doktorlar Sitesi yöneticilerini geçen yıl da uyardıklarını ve tutanak tanzim edildiğini belirterek, “Bu yıl yaptığımız denetimde de aynı durumun devam ettiğini gördük. Mogan’ı, kirleten unsurlardan kurtaracağız” dedi.
 
  Yeşil ve Temiz Bir Eymir İçin ODTܒlüler El Ele
Eymir Gölü’nde yaşanan çevre kirliliği konusunda ODTÜ Mezunları olarak taşıdığımız gönül bağını bir hizmete dönüştürmek amacıyla biraraya gelen çalışma gruplarımız, ilgili tüm çevrelerden toplanan bilgileri birleştirip değerlendirerek bir proje oluşturmaya çalışıyor.

Eymir’de gerek yoğun trafik gerekse de çevreye sürekli çöp bırakılması ile oluşan doğa bozulması ve göl suyunun civar tesislerin bıraktığı atıkların kirletici etkisiyle çok kirlenmiş ve balçıklaşmış olması biz ODTܒlüleri gerçekten üzüyor. Bu konuda Üniversitemizin çabalarına nasıl katkıda bulunabiliriz düşüncesiyle oluşturduğumuz proje grubu, eylem planı öncesi bir araştırma takvimi oluşturdu. ODTÜ Biyoloji Bölümü ve Çevre Mühendisliği Bölümü yetkililerinden bilgi ve öneriler almak için görüşmeler yapıldı, Belediye, DSİ gibi kurumlardan bilgi toplandı.
Tüm üyelerimize açık bir durum saptama gezisi gerçekleştirildi ve raporumuz Bültenimizin Ekim sayısında yayınlandı.
Bu raporumuzda da belirtildiği gibi, Eymir’in en önemli sorunlarından biri, çevre kirliliği ve Üniversitemizin çabaları dışında ağaç dikilmemesi veya dikilen ağaçların yaşatılamaması.
Bu çerçevede Derneğimiz etkinlikleri kapsamında toparladığımız çalışmalardan biri olarak Eymir’de bir "Çevre Düzenleme Kampanyası" başlatmayı planladığımızı da raporumuzda ifade etmiştik. 17 Mart Pazar günü, bu kampanyamızın ilk etkinliği gerçekleştirildi.
Bursiyerlerimizin örnek katılımı
17 Mart Pazar günü erken saatlerde hazırlıklar tamamlanmış, aynı sırada bursiyer öğrencilerimiz ODTܒde buluşma noktasında biraraya gelmiş otobüslerle Eymir’e doğru hareket ediyorlardı. Eymir Gölü girişinde toplanan ekip program dahilinde ilerlemeye başladı ve otobüsümüzdeki bursiyerlerden oluşan ekibimiz, çevre temizliği için sıra sıra yol güzergahı üzerinde belirlenen bölgelere dağılarak göreve başladılar.
Kendi bölgelerindeki temizliği bitiren gruplar yavaş yavaş buluşma noktasına geldiler. Keyifle yediğimiz balık-ekmeklerin ardından, güneş ışıkları altında sazımız-sözümüzle halaylar çekip şarkılar söyledik.
Ardından ağaç dikim alanına doğru harekete geçtik.
Bizim için üniversitemizin belirlediği alanda her birimiz bir fidan seçerek hazırlığa başladık. Özenerek çukurlara yerleştirdiğimiz fidanlara can sularını da verdikten sonra, özlediğimiz Eymir’e kavuşmak adına attığımız bu ilk adımın verdiği mutlulukla dikim alanından ayrıldık.
Umuyoruz ki, sürdürmekte kararlı olduğumuz bu kampanya etkinlikleri, Derneğimizin temel programları arasında yıllarca sürer.
Bu etkinliğimizde emeği geçen tüm doğa dostu ODTܒlülere ve gönüllü bursiyerlerimize teşekkür ederiz.

Başa dön


Eymir Gölü Proje Grubu:
İşyeri Temsilcileri toplantılarımızda gündeme gelen konular arasında bulunan Eymir Gölü’nde, gönüllü çevre ve doğayı koruma etkinlikleri gerçekleştirmek üzere bir grup kurulması kararlaştırılmıştır. Mayıs sonunda oluşturulan bu karar doğrultusunda önümüzdeki günlerde Eymir Gölü’nde gönüllü çöp toplama ve temizliğin sürekliliğini teşvik etme yönünde etkinlikler, Üniversitemizin de görüş ve katkılarıyla gerçekleştirilecektir.
GÖLLERİN EKOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN ve SU KALİTESİNİN BOZULMASI, İYİLEŞTİRME
Tatlısu kaynakları canlı yaşamının sürekliliği için vazgeçilmezdir. İnsanlık tarih tatlısu kaynaklarının yakınında kurulan büyük uygarlıkların örnekleriyle doludur (Mısır, Mezopotamya, Sümer, İnka ve Aztekler gibi). Göller tatlısu kaynakları arasında nehirlere göre daha durgun sular oldukları için insan faaliyetlerinin sonucu olarak ekolojik hızla bozulmaktadır. İnsan faliyetleri sonucu oluşan göllerin yaşadığı en önemli tehditler arasında besin zinciri yıkımı (ötrofikleşme), asitleşme, tuzlanma, ağır metal ve diğer toksik (zehirli) madde kirlilikleri, doğal su rejiminin bozulması (su kullanımı –tarım-enerji-evsel- ve küresel ısınmayla) sıralanabilir.
Göl ekosisteminin nasıl çalıştığını anlayabilmek için öncellikle su toplama havzasının doğal yapısı, jeoloji, meteoroloji, su-bilimi, toprak yapısı ve havzadaki insan etkinliği gibi özelliklerin bilinmesi gerekir. Bu etmenlerin tümü göle ulaşan su miktarını, suyun kalitesini (fiziksel: ısı, ışık; kimyasal: azotlu, fosfatlı (besin tuzları) bileşikler ve diğerleri) ve biyolojik (canlı varlıklar) besin zinciri ilişkilerini belirler. Gölün derin veya sığ olması ise göldeki biyolojik besin ağı ilişkisi ile yakından ilgilidir. Bu yüzden, gölleri incelerken derin ve sığ ayrımının yapılması kaçınılmazdır. Sığ göllerin en önemli özelliği yaz aylarında ısı tabakalaşmasının olmaması ve su-içi bitkilerinin çok yaygın ve zengin olmalarıdır. Derin göllerde ise su yüksekliği fazla olduğu için sıcaklık tabakalaşması oluşarak göl suyu, sıcak üst tabaka ve soğuk alt tabaka diye ikiye bölüme yarılır. Ayrıca derin göller derinlik hızla arttığı için su içi bitkilerin büyüyebileceği alanlar çok sınırlıdır.
Bir göl ekosisteminde (yaşamalanı) besin zincirini şöyle özetleyebiliriz: İlk halkada, azot ve fosfat kullanarak fotosentez yapan bitkisel-plankton (tek hücreli bitki) ve yüksek bitkiler (sualtı ve suüstü) vardır. Sığ göllerde, göl aynası sığ olduğundan göl tabanına ulaşan ışığı kullanan, yüksek sualtı bitkiler birinci üreticiler olarak hakimdirler. Bitkisel-planktonu (tek hücreli bitki özelliği gösteren canlılar) yiyen hayvansal-plankton (su piresi gibi tek hücreli küçük hayvan özellikleri gösteren canlılar) ve diğer omurgasızlar (kurtçuklar, solucanlar gibi) ise ikinci halkadır. Sonraki halkada ise bu canlıları yiyerek beslenen sazan, kadife gibi otçul balıklar var. Besin zincirinin en üstünü de küçük balıklarla beslenen yırtıcı balıklar (turna, tatlısu levreği, alabalık v.b) oluşturur . Sığ göllerde zengin sualtı ve suüstü (sazlıklar) bitki türleri farklı mikrohabitatlar (küçük yaşamalanları) oluşturarak farklı beslenme özelliğindeki su kuşlarına ev sahipliği de yaparlar . Derin göllerden farklı olarak sığ göller, bitkiler üzerinden beslenen kuğu ve sakarmeke gibi sukuşları, sualtı bitkilerinin üzerinde yaşayan omurgasızlar üzerinden beslenen çeşitli ördek türleri (patka, elmabaş v.b) ve küçük balıklar üzerinden beslenen dalıcı su kuşlarıyla (bahri, pelikan v.b) çeşitliliği çok yüksek zengin bir ekosistemdir. Sığ göllerde kaydedilen bu biyolojik zenginliğin en önemli nedeni sualtı ve suüstü bitkilerinin yoğunluğudur. Özellikle sualtı bitkilerinin sucul ortamda yüklendiği bir çok görev bu ekolojik zenginliğin ana nedenidir. Sualtı bitkilerinin en önemli görevleri şöyle sıralanabilir; oluşturdukları küçük yaşamalanlarında azotu atmosfere çıkararak (denitrifikasyon) su kalitesini korurlar, kökleriyle dip çamurunu sabitleyerek suyun ışık geçirgenliğini artırırlar, turna ve tatlısu levreği gibi balıklara beslenme ve barınma ortamı sunarlar, sudaki bulanıklık bitkisel-plankton üremesini sınırlarlar, sayıca çok zengin küçük canlı türlerine yaşama ortamı sağlarlar.
Derin veya sığ göllerde yukarda açıklanan farklı beslenme gruplarına bağlı türleri tür sayılarıyla belirttiğimizde bu beslenme ilişkisinin bir ağ gibi olduğu daha iyi anlaşılacaktır: Bir gölde, birinci üreticilerden sualtı ve suüstü bitkilerinin tür sayısı , bitkisel plankton tür sayısı bir kaç yüz ile bin düzeyinde olabilir. Hayvansal-plankton ve diğer omurgasızlar tür sayısı ise yine bir kaç yüz ile binin üzerindedir. Otçul balıkların sayısı düzeyinde iken etçil balıklar 10’dan azdır. Su kuşlarının tür sayıları ise bir kaç yüz olabilir. Farklı beslenme gruplarındaki türlerin sayıca fazla olması bir gölde bulunan farklı mikrohabitatların (küçük yaşamalanları) zengin olmasıyla doğru orantılıdır. Bu nedenle tür sayısı özellikle su bitkilerince zengin sığ göllerde derin göllere göre çok daha fazladır.
Besin Zinciri Kopması (Ötrofikleşme):
Canlılar var olabilmek için 20 elemente gereksinim duyar. Su kalitesini ve göl içi canlı yaşamı ise özellikle fosforlu bileşikler (P) ve azot (N) gibi önemli elementlerin göl suyundaki yoğunlukları belirler. Doğal koşullarda bu bileşiklerin (özellikle fosfor) yoğunlukları az olduğu için göl yaşamalanının verimliliğini sınırlayan en önemli anahtar besin tuzlarıdır. Su toplama havzası doğal ormanla kaplı ise sınırlayıcı bu tuzlar ağaçlarca kullanılacağından, azot ve fosfor besin tuzları karasal yaşamalanında kalacaktır. Çünkü doğal yapıları bozulmamış yaşam alanları, bu besin tuzlarını, bulundukları yerde tutma yöntemini evrimle geliştirmişlerdir. İnsan faaliyetlerinden etkilenmemiş doğal bir gölde toplam fosfor miktarı 1 ile 20 mikrogram/litre (1 litrede, 1 gramın 1 milyonda biri) arasında değişirken toplam azot miktarı ise bunun 10 ila 20 katıdır. Su toplama havzasında tarım, hayvancılık, sanayileşme ve kentleşme gibi insan etkinlikleri artıkça göllere ulaşan azot ve fosfor artar. Yoğun tarım yapılan alanlarda kullanılan sentetik gübrelerde bolca bulunan ve suda çözünürlülüğü yüksek azot, toprakta tutulamadığı için yüzey su akışları ile göllere ulaşacaktır. Sanayi, hayvancılık, evsel atık su, gıda ve deterjan, su sistemlerine aşırı P ulaşmasının başlıca nedenidir. Yukarda belirtilen insan etkinlikleri sonucu yüzey sularına (nehir, göl ve deniz kıyı kuşakları) canlı yaşamın kullanabileceğinden çok daha fazla N ve P ulaşmaktadır. Bu aşırı beslenme, birincil üretici, bitkisel-plankton biyokütlesinin aşırı artmasına, suyu bezelye çorbası gibi yeşil yaparak, besin zinciri kopmasına (ötrofikleşmeye) neden olur (fotoğraf. 4 ve 5) Besin zinciri kopması sığ ve derin göllerde gelişimi farklılık gösterdiği için ayrı incelenmelidir.
Derin ve Sığ Göllerde Besin Zinciri Kopması:
Derin göllerde besin zinciri yıkımı, bitkisel-tekhücreli (plankton) miktarının (biyokütlesinin) az durumdan orta veya yüksek duruma geçmesi ve göl suyunun bezelye çorbası gibi yeşilleşmesiyle oluşur. Artan bitkisel-plankton miktarı su berraklığını azaltır ve göl taban suyunu oksijensizleştirerek koku ve tat sorunları yaratır. Artan organik bitkisel-plankton biyokütlesi göl dip suyuna çökerken mikroorganizmal parçalanma işleminde aşırı oksijen kullanımı sonucunda göl oksijensizleşir. Bu ortamda alabalık ve somon gibi yüksek oksijen gereksinimindeki balıklar yaşayamaz. Çıldır Gölünde son yıllarda yaşanan olay bundan ibaret (alg-patlaması) olup sudaki oksijenin azalması nedeni ile yöreye has göl alası artık yok denecek kadar azalmıştır. Bu durumun devam etmesi halinde bu çok değerli balığın nesli tehlike altına girebilir. Benzer şekilde Çıldır Gölü civarındaki Aktaş Gölünde bu bitkisel-tekhücreli küçük canlıların alg-patlaması denem olayı gerçekleştirmeleri sonucunda gölde yeşil boya kıvamında bir tabaka ile kaplanmış (bunlar sayılamayacak kadar çok bu canlıların ölülerinin bir araya gelmesiyle oluşurlar), gölden su içen bir çok büyük baş hayvan zehirlenerek ölmüştür. Aynı şekilde insan da bu gölden su içtiği zaman zehirlenerek ölme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu durum, ölen bu küçük canlıların vücudundan çıkan siyanür adlı zehrin su içine hayvanlar tarafından alınmasıyla meydana gelmiştir. Bu olay genellikle fosfor diye adlandırılan besin tuzunun göle ulaşması ve bu tek hücreli canlıların beslenip hızla artması ile açıklanmaktadır. Evsel atıklar ve hayvansal atıklar fosfor bakımında çok zengin maddeler içermektedirler, fosfor ise diğer azot gibi suda çözünmeyen gölün dibinde biriken bir tuz olduğu için uzun yıllar birikim sonucu bu duruma neden olmaktadır.
Besin zinciri kopması sığ göllerde çok daha farklı değişikliklerle sonuçlanır. Artan fosforlu besin tuzlarının birikmesi, bitkisel-plankton miktarını arttırarak suda bulanıklık yaratır. Bulanıklık, yeterli güneş ışığını göl dibine ulaştırmaz ve sualtı bitkilerinin büyümesini engeller. Artan bitkisel-plankton miktarının diğer küçük canlılar tarafından parçalanma işleminde aşırı oksijen kullanıldığından sudaki çözünmüş oksijen miktarı azalır. Oksijen gereksinimi yüksek, turna gibi etçil balık miktarı, bu durumda azalır ve otçul balık miktarını denetleyemez. Sualtı bitkileri yok olduğu için omurgasızlar (midye, solucan vs) azalır. Bitki ve omurgasızlardan beslenen su kuşları beslenemedikleri için yok olur. Böyle bir göl, yalnızca küçük otçul balıkla beslenen dalıcı su kuşlarının yaşayabildiği, suyu bezelye çorbası gibi yeşil ve ekolojik zenginliği yok olmuş duruma geçer. Görüldüğü gibi sığ göllerde besin zinciri yıkımı, sualtı bitki ve tür çeşitliliği yüksek, berrak su özelliğinin kaybolup bitkisel-planktonun baskın olduğu bulanık su durumuna geçişidir.
İyileştirme (Restorasyon) Yöntemleri:
Bozulan su kalitesi ve ekolojik özelliklerin iyileştirilmesi için üretilen çözüm önerileri göl içi ve göl bütünü diye ayrılabilir.
q Göl-içi Çözümler:
· Göl içi fosfor miktarının çöktürülmesi: Göl suyunda biriken fosfor miktarını azaltmak için suya alüminyum ve/veya demir tuzu atılarak fosforun dibe çöktürülmesi işlemidir. Bu yöntem kısa sürede iyileşme verir fakat uzun vadede hiç bir kalıcı çözüm üretmez. Havzadan göle fosfor girdisi sürdükçe işlemin sürekli yinelenmesi gerekir.
· Göl taban suyunun havalandırılması : Taban suyunun oksijenlenmesi ile besin tuzu ve metan gibi gazların salınımını engellemek için yapılabilir. Havzadan göle fosfor girdisi sürdükçe işlemin sürekli yinelenmesi gerekir ve çok pahalıdır. Uzun vadede kalıcı çözüm üretmez.
· Dip çamuru uzaklaştırılması: Tabandan (sedimandan) besin tuzu (özellikle fosfor) salınımını denetlemek için özellikle sığ göllerde uygulanmıştır. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalar, dip çamuru çıkarılan göllerde besin tuzu salınımının sürdüğünü ve bu yöntemin her hangi bir iyileşme sağlamadığını göstermiştir. İsveç’teki Finjasjön Gölü’nden yılında dip çamuru çıkartılmasına “emme kazıma” metodu kullanılarak başlanmış 5 yıl kadar devam edilmiş ve toplam milyon ECU (Avrupa Birliği para birimi) harcanarak gölün toplam %25’inin dip çamuru çıkartılmış. Fakat dip çamuru çıkartılan bölgelerden fosfor salınım hızı çıkartılmayan bölgelere aynı olduğu ve gölde zehirli mavi-yeşil alg patlamaları devam ettiği için yani su kalitesinde her hangi bir iyileşme gözlenmediği için bırakılmıştır. Diğer bir örnek ise Danimarka’dan Barbrand Gölü’nün çeşitli bölgelerinden cm kalınlığında organik sediman milyon ECU harcanarak çıkarıldığı halde su kalitesinde her hangi bir iyileşme gözlenmemiştir. Yüzey dip çamuru uzaklaştırıldıktan sonra fosfor çıkışı daha alt tabakalardan sürer. Bu işlem ekolojik koruma amacına doğrudan ters düşmektedir. Çünkü çamur uzaklaştırılmasıyla sualtı bitki tohumları ve bir çok canlı yumurtası (omurgasız, bitkisel ve hayvansal-plankton gibi) da uzaklaştırılacaktır. Ayrıca bu uygulama çok pahalıdır ve kalıcı çözüm üretmemektedir (hektar başına ecu).
· Riplox yöntemi: Göl tabanına nitrat eklenip oksijenleştirilerek, tabandaki demir, ferrik (Fe+3) iyonuna yükseltgenir. Bu da tabandan fosfor salınımını engeller çünkü ferrik demir iyonu, fosforla bağ yaparak fosforu dip çamurunda tutar. Göle kalsiyum ve demir tuzları ekleyerek ortamdan azot uzaklaştırılması (denitrifikasyon) da sağlanabilir. Ancak bu yöntem yüksek uzmanlık gerektirir ve oldukça pahalıdır. Havzadan göle fosfor ve azot girdiği sürece kalıcı çözüm üretilmesi düşünülemez (Moss ).
Göl içi yöntemlerin bir bölümü yukarıda da anlatıldığı gibi, kısa vadede sorunlara çözüm getiriyormuş gibi görünmekle birlikte kalıcı yaklaşımlar değildir. Göllere havzadan besin tuzu yüklemesi sürdükçe bu çözüm önerileri ancak sorunun belirtileri ile uğraşmaktan öteye gitmemektedir.
q Bütünsel Çözümler:
Göllerde besin zinciri yıkımının nedeni aşırı azot ve fosfor yüklemesi olduğu için çözüm azot ve fosforun havzada göllere ulaşmadan denetlenmesinden geçer. Burada nokta kaynağı durumundaki evsel atıkların arıtımdan geçirilmesi zorunludur. Ancak ikincil arıtımdan çıkan su, inorganik besin tuzları (özellikle fosfor; 10 ile 30 miligram/litre arasında) bakımından çok zengin olduğundan suyun göllere ulaşması göl suyunun aşırı besince zenginleşmesine neden olur.
· Tampon bölge oluşturulması ve korunması: Göllere su taşıyan dere ve nehirlerin doğal bitki örtüsünün (sualtı ve suüstü), yani onların taşkın bölgelerindeki sulak alanların korunmasıyla azot ve fosforun uzaklaştırılmasıdır. Oluşturulacak tampon bölgelerin genişliği sudan ne kadar azot ve fosfor uzaklaşacağını belirler. Örneğin Amerika’da yeniden oluşturulan m genişliğindeki bir tampon bölgeyle sudaki azot ve fosforun %80’ini başarıyla uzaklaştırılmıştır. Diğer bir örnek ise; bir hektarlık sağlıklı sulakalanın kg azotu atmosfere uzaklaştırır ve 40 kg fosfatı kullanarak göllere girmesini engellediği göstermektedir. Tampon bölgeler, özellikle kimyasal gübre kullanımıyla yoğun tarım yapılan bölgelerdeki akarsuların her iki kıyısında oluşturularak hem doğal hayat desteklenir hem de su kalitesi iyileştirilir. Ekolojik açıdan su kalitesini koruyan akıllı bir yöntemdir. Mogan Gölü’nü çevreleyen doğal sulak alan bu duruma iyi bir örnek oluşturur .
· Nokta kaynakların uzaklaştırılması : Göle doğrudan veya göle su taşıyan derelere yapılan atıksu (fosfor ağırlıklı) salınımının, göle ulaşmasının engellenmesidir. Atıksu, göl ayağına yapılacak bir bypas ile ucunda göl olmayan herhangi bir nehir sistemine veya denize deşarj yapılabilir. Bu yöntem sorunlu bir göl için iyi bir çözümdür. Ancak soruna genel bir çözüm bulmaktan çok onu başka bir yere taşır. Eymir Gölü’nü korumak amaçlı yapılan bypass ile Gölbaşı kasabasından Eymir Gölü’ne gelen evsel atıksular İmrahor vadisine uzaklaştırılmıştır. Uzaklaştırma Eymir Gölü’nde göl-içi azot ( mg/l’den mg/l’ye) ve toplam fosfor ( mg/l’den mg/l’ye) yoğunluklarında önemli azalma sağlamıştır, fakat toplam fosfor yoğunluğu yılı itibariyle yüksektir.
· Su kaynaklarında fosfor çöktürülmesi : İkincil arıtma işleminden çıkan suya demir tuzu, kalsiyum hidroksil ve alüminyum sülfat atarak suda kalan fosforun çöktürülmesidir Bu işlem %80 ile %90 başarıyla, bir çok Avrupa ülkesindeki atıksu arıtım sisteminin bir parçası olarak kullanılmaktadır.
· Fosfor içermeyen deterjan kullanımının desteklenmesi: Avrupa Topluluğu ülkelerinde ile arası yüzey sularında ölçülen fosforun % ’sinin kaynağı deterjan (sodium tripolyphosphate) kullanımı idi. ’li yıllarda Avrupa Topluluğu ülkelerindeki deterjanlarda fosfor kullanımının yasaklanmasıyla yüzey sularına bu kaynakla ulaşan fosfor miktarı %’ye düşmüştür.
Göllere ulaşan fosfor ve azotun, havzada, yukarıda belirtilen bir veya birden çok yöntemle denetlenmesi, bütünsel iyileştirmenin ilk aşamasıdır. Çünkü bu denetimlerden sonra göl içi fosfor yoğunluğu göl dip çamurunda biriken fosforun dip çamurundan salınımıyla yıllarca çok yüksek düzeylerde kalabilir. Bu durum özellikle sığ göllerde büyük bir kısır döngüye neden olabilir. Søbygaard Gölü’nde (Danimarka), atık su uzaklaştırılışından 18 yıl sonra bile bitkisel-plankton miktarının fazlalığının neden olduğu bulanık bezelye çorbası durumu hala vardır. Bu durum, tabandan fosfor salınımı sonucu sürmektedir. Gölde yürütülen araştırmalar fosfor salınımı ve aşırı bitkisel-plankton üremesinin önümüzdeki 25 yıl daha süreceğini öngörmektedir.
Havzadan ulaşan fosfor engellense de yaşanan bu kısır döngünün özellikle sığ göllerde kırılabilmesi, ekosistemde bozulan besin ağı ilişkilerine müdahale edilerek sağlanabilir: Bu müdahaleler besin ağına yapıldığı için biyomanipulasyon (biyolojik kontrol: canlılara müdahale edilmesi) denmektedir
· Biyomanipulasyon (canlılara müdahale edilmesi): Bir yaşamalanındaki canlı toplulukların veya bozulan besin ağı ilişkilerinin ayarlanması işlemine biyomanipulasyon denir. Aşırı azot ve özellikle fosfor yüklemesi sonucu artan otçul balıklar ekosistemde hayvansal-tek hücrelileri azaltarak, suya yeşil renk veren bitkisel-planktonun artmasına neden olur. Ayrıca bu balıklar dip çamurundan beslendikleri için çamuru karıştırarak suyu bulandırır ve ışık geçirgenliğini iyice azaltır. Azalan ışık geçirgenliğinin sonucu sualtı bitkileri yok olur. Azalan ışık geçirgenliğini artırmak ve yok olan sualtı bitkilerini geri kazanmak için biyomanipülasyon iki yolla yapılabilir:
· Otçul balık çıkartılması: Sazan ve kadife gibi balıklarının gölden çıkarılmasıdır. Burada amaç bu balıkların miktarlarını azaltarak göl içi ışık geçirgenliğini ve sualtı bitki yayılımını yeniden arttırmaktır. Genelde bu balıkların toplam miktarının %75’inin çıkarılması ve göl suyundaki fosforun mikrogram/litre düzeylerine indirilmesiyle kalıcı iyileşme sağlamaktadır. Otçul balık çıkartılması Eymir Gölü’nde yılından itibaren uygulanmaktadır .

· Etçil balık eklenmesi: Ekosistemde azalan etçil balık (turna, tatlısu levreği) stokunun arttırılmasını hedefler. Göl etçil balıkla stoklanır ve bu balıklar da otçul balıkları denetleyerek bitkisel-plankton üremesi denetlenir. Böylece su ışık geçirgenliği arttırılır.
Bu iki yöntem birbirlerine alternatif değildir; birlikte uygulanmalıdır. Biyomanipülasyon Avrupa ülkelerinde ’lerden bu yana başarıyla uygulanmaktadır. Biyomanipülasyonun başarısı göllere ulaşan azot ve fosforun havzada iyi denetlenmesiyle doğrudan ilgilidir. Sistemde bu besin tuzlarının yoğunluğu fazla ise otçul balık stokları yeniden artar ve etçil balık stokları da azalır; sistem aşırı bitkisel-plankton üremesiyle yeniden bulanık durumu geri dönebilir.
Daha fazla bilgi için:
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü
 

VE EYMİR'İN BEKLEYECEK GÜCÜ KALMADI

 Geçen hafta sonu ankara ODTÜ Eymir Gölü’nde toplu balık ölümleri yaşandı. Sabah göl kıyısına gidenler irili ufaklı binlerce ölü balıkla karşılaştılar. Mogan Gölü’ne de kısmi olarak yansıyan balık ölümleri doğaseverleri endişelendirirken, kıyıya vuran balıklar yetkililerce gömüldü.
Ani balık ölümlerinin sebebi konusunda çeşitli söylentiler yayılırken, bölgedeki sanayi kuruluşlarının kimyasal atıklarını göle bırakmış olabilecekleri iddia edildi.
Ani balık ölümleri yetkilileri harekete geçirdi
Gölde, ODTܒlü bilim adamlarının yanı sıra, il sağlık müdürlükleri ve jandarma ekipleri de çalışmalarını sürdürüfunduszeue.infoılan incelemelerin yaklaşık 10 gün içinde sonuç verebileceğini söyleyen yetkililer, dibi bataklık olan gölde bir metan gazı patlaması yaşanmış olması ihtimali üzerinde duruyor.

TATLI SU BALIĞI UYARISI
Ölen balıkların çevreden gelen balıkçılar tarafından toplandığını hatırlatan yetkililer, Ankaralılar’ı tatlısu balığı tüketme konusunda dikkatli olmaya çağırdılar.

_________________________________________________________________________________
 
 
 

Mogan'a HUCUM

Aşağıda Gölbaşı çevresinde yeni yapılanmalarla ile ilgili internetten bazı haberler.

_______________________________

  • GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖLBAŞI HASTAHANESİ
           YENİ BİNASININ FOTOĞRAFLARI

__________________________________________

funduszeue.info

  • ANKARA GALATASARAYLILAR BİRLİĞİ DERNEĞİ
GÖLBAŞI TESİSİ
Gölbaşı Tesisimizin arsası tarihinde alınarak inşaatına başlanmış olup, Tesis tarihinde hizmete açılmıştır. Tesis, Mogan Gölü'ne bakan metrekarelik bir alan üzerinde kurulmuş olup, çeşitli etkinlikler için 2 bina ile yüzme havuzu, tenis, basketbol, voleybol, mini futbol gibi spor alanlarını içermektedir. Lokal olarak kullanılan ana binada lobi, fitness merkezi, restoran ve bar bulunmaktadır.
 

_________________________________________________
 

  • GAZİ ÜNİVERSİTESİ TİCARET VE TURİZM FAKÜLTESİ GÖLBAŞI KAMPÜSÜ
FAKÜLTENİN GÖLBAŞINDAKİ YENİ BİNASININ FOTOĞRAFLARI. Öğrencilerin Dersliklere
Giriş Kapısı (üstte). Öğrencilerin Dersliklere Giriş Kapısı.

______________________________________________________________________
 
 

  • Ankara Gölbaşı Satılık Konut Villa ilanları


Şehir, : Ankara. İlçe, : Gölbaşı. Semt, : Gölbaşı. Kimden, : Sahibi. m 2,
: m 2. Ankara ili Gölbaşı ilçesindeki bütün ilanları göster. İstatistikler,
 

_____________________________________________________________
 

  • Gölbaşı’nda kaçak yapılara 1 ay süre
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yaklaşık 50 konut ve işyerinin kaçak yapıldığı bildirildi.

Gölbaşı Belediye Başkanı Cevdet Kara, ilçede kaçak yapılan yaklaşık 50 konut ve işyeri tespit ettiklerini belirterek, belediye encümenin aldığı kararla sahiplerine, ruhsat almaları için 1 ay süre verdiklerini söyledi. Kara, “Kaçak yapı sahipleri, verilen sürede ruhsat almazlarsa, yıkım yapılacak” dedi.
Öte yandan, Gölbaşı’nda göl kenarındaki yeşil alanda faaliyet gösteren taş işletmecilerine taşınmaları için 28 Şubat’a kadar süre verildiğini hatırlatan Kara, işletmelerin bu tarihten sonra tahliye edileceğini kaydetti.
 
 

Başa dön

1DERLEME: ORHAN YILMAZ (EYLÜL/)

How to get to Gölbasi Doktorlar Sitesi No in Ankara by Bus or Subway?

Public Transit to Gölbasi Doktorlar Sitesi No in Ankara

Wondering how to get to Gölbasi Doktorlar Sitesi No in Ankara, Turkey? Moovit helps you find the best way to get to Gölbasi Doktorlar Sitesi No with step-by-step directions from the nearest public transit station.

Moovit provides free maps and live directions to help you navigate through your city. View schedules, routes, timetables, and find out how long does it take to get to Gölbasi Doktorlar Sitesi No in real time.

Looking for the nearest stop or station to Gölbasi Doktorlar Sitesi No? Check out this list of stops closest to your destination: - Mogan Park.

Bus

Want to see if there’s another route that gets you there at an earlier time? Moovit helps you find alternative routes or times. Get directions from and directions to Gölbasi Doktorlar Sitesi No easily from the Moovit App or Website.

We make riding to Gölbasi Doktorlar Sitesi No easy, which is why over million users, including users in Ankara, trust Moovit as the best app for public transit. You don’t need to download an individual bus app or train app, Moovit is your all-in-one transit app that helps you find the best bus time or train time available.

For information on prices of Bus and Subway, costs and ride fares to Gölbasi Doktorlar Sitesi No, please check the Moovit app.

Use the app to navigate to popular places including to the airport, hospital, stadium, grocery store, mall, coffee shop, school, college, and university.

Location: Ankara

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası