En iyi 10 çocuk kitabı" width="" height="%" width="" height="">
Sinan’ın annesinin ayağı kırılınca evde oluşan kargaşanın anlatıldığı bu eğlenceli kitap Müge İplikçi’nin önerisi. Günışığı Kitaplığı, 22 lira.
8) ŞAŞIRTICI OLAYLAR
‘Altı Kırk Dört Dalgası’, Behiç Ak
Küçük Prens, gerek taşıdığı özle gerek anlatımdaki ustalığıyla, dünyanın en beğenilen çocuk klasiklerinden biri olmuştur. İlkokul, ortaokul çağlarındaki çocuklar kadar, büyüklerin de ellerinden düşürmeyeceği bir başucu kitabı. Küçük Prens hiç büyümeyen ve farklı bir gezegende yetişmiş bir çocuk olarak büyüklerin dünyasını garipser. O, içimizden geçirip dile dökme kudretine sahip olamadığımız şeyleri yüksek sesle söyleyebilme yeterliliğindedir. Küçük Prensin Yazarının İnanılmaz Hayat Hikayesi yazımıza da göz atmanızı öneririz. “Büyükler rakamlara bayılırlar. Diyelim, yeni arkadaşınızdan söz ettiniz; asla işin özünü merak etmezler. Örneğin, Ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor? Kelebek koleksiyonu var mı? diye sormazlar asla. Onun yerine, Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? derler. Onu ancak bu şekilde tanıyacaklarını sanırlar.” Çölde insan yalnız hissediyor kendini. İnsanların arasında da yalnızdır insan. Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, çeşitli işlerde çalışan José Mauro de Vasconcelosun başyapıtı Şeker Portakalı, günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsüdür. Çok yoksul bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen, dokuz yaşında yüzme öğrenirken bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayalini kuran Vasconcelosun çocukluğundan derin izler taşıyan Şeker Portakalı, yaşamın beklenmedik değişimleri karşısında büyük sarsıntılar yaşayan küçük Zezenin başından geçenleri anlatır. Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını söyler. Yorumsuz bir not, te İzmir’de Şeker Portakalı kitabını öğrencilerine ödev veren bir Türkçe öğretmeni hakkında soruşturma açılmıştı. “Bana, sevincin yürekte ışıldayan bir güneş olduğunu söylemiş, güneşin her şeyi mutlulukla aydınlattığını belirtmişti. Bu doğruysa, benim iç güneşim de şimdi her şeyi güzelleştiriyordu…” Roman gemi kazasından sonra, ıssız bir adaya çıkan Robinson Crusoenun maceraları üzerine kuruludur. Robinson İngilterede yaşayan tüccar, orta sınıf burjuva bir ailenin çocuğudur. Zengin olmak için Brezilyada çiftlik edinir, köle ticareti yapar, Afrikadan köle getirmeye gider, gemisi batınca ıssız bir adaya düşer ve orada yaklaşık otuz yıl doğayla, hayvanlarla, diğer insanlarla mücadele eder. Defoe’nun romanının esin kaynağı ada sürgünü, Juan Fernandez adasında 4 yıl tek başına yaşamış olan İskoç denizci Selkrik’in öyküsü diye bilinir. Ama bir diğer görüşe göre Daniel Defoe’ya ilham kaynağı olanı İbn Tufeyl’in Hayy Bin Yakzan adlı eseridir. Dünya Edebiyatının En Unutulmaz 15 Roman Kahramanı adlı yazımıza da göz atmanızı öneririz. “Bununla birlikte, kayıkta hiç suyumuz kalmadığı için ne olursa olsun, karaya çıkarak su aramak zorundaydık; önemli olan, suyu ne zaman, nereden getireceğimizdi. Ksuri, testinin birini alarak kıyıya çıkmasına izin verirsem, su arayabileceğini, bana da biraz getirebileceğini söyledi. “Neden sen gidecekmişsin?” diye sordum, “sen kayıkta beklesen de ben gitsem daha iyi olmaz mı?” Çocuk bana öyle duygulu bir karşılık verdi ki, birdenbire daha çok sevdim onu. “Vahşi adam gelirse, var beni yemek, sen kurtulmak” dedi.” Dünyanın en tanınmış martısıdır Jonathan Livingston. Konuşan bir martıdır, filozoftur, yaşam dersleri verir, gelişime inanır, özgürlüğün temsilcisidir. Martı kendini bulma, keşfetme, hayallerdeki mükemmelliğe ve yaşamdaki özgürlüğe ulaşma mücadelesini anlatır. Sıradışı olmayı göze alan, bu nedenle sürüden uzaklaştırılan bir martının hikayesi. “Sulara gömülürken bir ses duydu içinde; bastırılması olanaksız, yabancı ve garip bir ses: Benim yazgım buymuş, kurtuluş yok. Ben bir martıyım ve doğa yaratılıştan sınırlandırmış beni. Uçmanın tüm inceliklerini öğrenmem gerekseydi, beyin yerine uçuş haritalarım olurdu. Hızlı uçmak için yaratılsaydım, bir şahininki gibi kısa kanatlarım olurdu. Balık yerine de fare yerdim. Babam haklıydı. Bu aptallığa bir son vermeliyim. Yuvama dönmeli sürüme karışmalıyım. Zavallı ve sınırlandırılmış bir martı olduğumu kabul etmeliyim artık.” Charles Dickensın ölümsüz karakteri Oliver Twist’i yaratırken kurmaca yapmasına gerek kalmadan Victoria Dönemi İngiltere’sini tüm çıplaklığıyla anlatmıştır. Oliver Twist bir çocuğun büyüme sürecini ve bu süreçte yaşadığı sıkıntıları anlatması özelliğiyle bir çocuk edebiyatı klasiği olmuştur. Dickens, bu kitabında endüstrileştirilmiş yüzyıl Londra’sında yaşanmış olan sosyal, ahlaki ve ekonomik bunalımları romanın kahramanı Oliver Twist’in etrafında örmüştür. İki Şehrin Hikayesinin Yazarı Charles Dickensın 9 Kitabı ve Oliver Twistin Yazarı Charles Dickensın Hayatı adlı yazılarımıza da göz atmanızı öneririz. “Gün doğarken Oliver, Bill’in bırakmış olduğu yerde, kendinden geçmiş bir halde çamurlar içerisinde, yatıyordu. Hava aydınlanmaya başladığında yağmur hala yağıyordu. Bu sırada Oliver, iniltiler içinde kıvranarak gözünü açtı. Koluna sarılan atkı kanlar içinde kalmıştı. O kadar halsizdi ki yerinden bile doğrulmakta güçlük çekti. Soğuk, iliklerine kadar işlemişti. Eğer burada biraz daha kalsaydı ölebilirdi.” Bilimkurgunun babası olarak anılan efsanevi yazar Jules Verne hem zengin bir hayal gücüne hem de müthiş bir öngörüye sahipti. Kitaplarını yazmadan önce evinde fizik deneyleri yaptığı söylenir. Kitaplarında sözünü ettiği makineler bir gün icat edildiğinde, hep onun verdiği isimler kullanılarak onurlandırıldı. Jules Vernenin yılında kaleme aldığı Aya Seyahat ve Ay Çevresinde adlı eserlerinde işlediği Ay yolculuğu, yazarın hayal gücü ve kitabın gerçekliğe yatkınlığı şaşırtıcı düzeyde. Jules Verne Kafamı biraz rahatlatmam gerek. Kendimi kahramanlarımın olağanüstü maceralarına kaptırıyorum. Üzüldüğüm tek şey onlara eşlik edememek… der. “Beni çok iyi dinleyin Topçular Derneği’nin saygıdeğer üyeleri. Bu fikrim hepinizi yerinizden oynatacak. İşte açıklıyorum. Yeni hedefimiz gecelerin güneşidir arkadaşlar. Yani Ay’dır. Bu bilinmezlerle dolu gök cismini keşfetmek bize nasip olacak arkadaşlar. Ay’a gidip onu keşfetmeliyiz arkadaşlar. Bu şan şeref bize ait olmalı. Topçular Derneği olarak bu büyük hedefi gerçekleştirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Başkanın bu sözleri salonda heyecana heyecan katmıştı. Kimisi Yaşa başkan, var ol diye bağırıyor, kimisi de Ay’a gidiyoruz, bekle bizi Ay diye çığlıklar atıyordu.” Jack Londonın bu sürükleyici romanında kuzeyin karla kaplanmış ve ladin ağaçlarıyla karartılmış soğuk ormanlarında yaşayan bir kurt, ıssız bir gecede sürüden kaçar. Özgürlüğüne bedel biçilmiş birçok tehlikeyi atlattıktan sonra yeni sahibi Scott’la tanışır. Hırpalanmış bedeni ve ruhuyla başlangıçta uysal görünmeyen Beyaz Diş, zaman içinde kurttan evcil bir köpeğe dönüşür ve doğanın yarattığı herşeyin sevgiye muhtaç olduğunu bir kez daha gözler önüne serer. “Yavru kurt insanlar gibi düşünseydi, hayatı, doymak bilmez bir iştahı doyurmaya çalışmak olarak özetlerdi. Dünyayı ise takip eden ve edilenin, avlayan ve avlananın, yiyen ve yem olanın bir sürü arzu ve iştahıyla dolu, düzensizlik ile şiddetin, açgözlülük ile kıyımdan ibaret bir kaosun acımasız, plansız ve sonsuz bir rastlantıyla birlikte tamamen körlemesine ve karmaşa içinde hüküm sürdüğü bir yer olarak görürdü.” Mutlu Prens yazar ve şair Oscar Wilde’nin ilk çocuk kitabıdır. Mutlu Prens’te, insan yaşamını güzellikle çirkinliğin, sevgiyle bencilliğin, iyilikle kötülüğün bir savaşı olarak gören Wilde, bu masallarda okuyucusuna güzellik, iyilik ve sevgi uğruna savaşmasını salık veriyor. Yoksulluk, eşitsizlik gibi acı gerçeklerin varolduğu bir ortamda gelişen ama sevgi, bağlılık, paylaşım, vefa ve buna benzer nice insani duygunun öne çıkması ile giderek anlam kazanan Mutlu Prens, benzersiz doğa betimlemelerinin taşıdığı büyüyle de okuma keyfini artırıyor. Oscar Wilde’ın öyküleri büyüklere unuttukları güzellikleri, küçüklere de sihirli düşleri verir. Kitapta çocuk saflığını, duruluğunu bulursunuz. “Heykel, “Ben sağken, daha yüreğim insan yüreğiyken gözyaşı nedir bilmezdim, çünkü kapısından üzüntünün giremediği Sans Souci Sarayında otururdum. Gündüzün bahçede arkadaşlarımla oynar, akşamları da büyük salonda dansın başına geçerdim. Bahçenin çevresini saran pek yüksek bir duvar vardı. Ama, onun gerisinde ne olduğunu sormayı aklıma bile getirmezdim. Çevremde her şey o kadar güzeldi ki… Buyruğumdakiler bana Mutlu Prens derlerdi; doğrusu mutluydum da; eğlence mutluluksa… İşte böyle yaşadım, böyle öldüm. Artık ölüyüm diye beni buraya, böyle yükseğe diktiler. Şimdi beldemin bütün çirkinliğini, olanca düşkünlüğünü görüyorum.” Mina Urgan “Pequod adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan Moby Dick, ilk bakışta denizlerde geçen bir serüven romanı sayılabilir. Ne var ki insan Moby Dicki okudukça, okuduklarını düşündükçe, kitabın derinliğini, gerçek anlamını sezmeye başlar. Bu derinliği, bu gerçek anlamı sezmeyenler ise, balina avıyla ilgili, heyecanlı bir öykü olarak, gene de Moby Dickin pekala keyfini çıkarabilirler.” diyor. Romanda kaptan Ahab isimli kahraman, bir bacağını koparmış olan Moby Dick isimli kocaman beyaz bir balinanın peşindedir ve her ne pahasına olursa olsun onu öldürecektir. Roman acıdan ve bu acının verdiği ızdıraptan çılgına dönmüş bir kişinin tutkusunu anlatır. Albert Camus Vebayı yazma fikrini ilk olarak Melvillein bu romanından almıştır. Camus, Melvillein Moby Dick’te sergilediği insanoğlunun kötülüklere karşı mücadelesine benzer coşturucu efsanevi bir yüceliği Vebasında sergilemiştir. “Mahpus, zindandan kaçabilir mi duvarı delmeden? Beyaz balina benim dört bir yanımı saran o zindan duvarıdır işte. Bunun ötesinde hiçbir şey yok sandığım da oluyor zaman zaman. Ama ne olursa olsun, eziyor beni bu balina, kemiriyor içimi. İnsanı küçük düşüren bir güç görüyorum onda. İşte bu anlaşılmaz şeyden nefret ediyorum asıl. Beyaz balina ister kötülüğün bir aracı olsun, ister kötülüğün ta kendisi, ondan alacağım öcümü. Küfürden, dinsizlikten söz etme bana, evlat. Beni güneş küçük düşürse, güneşi vururum. Güneş bana düşmanlık ederse, ben de düşman olurum ona oyunun kuralıdır bu, yarışmadan doğuyor her şey. Ama ben bu oyunun kölesi değilim oğlum. Kimdir benden üstün olan? Gerçeğin sınırları yok.” Mark Twainin unutulmaz başyapıtı Tom Sawyerin Serüvenleri, yüzyıl Amerikasında büyüyen iki arkadaşın başından geçenleri son derece keyifli, eğlenceli bir dille anlatıyor. Mark Twain’in kendi hayatından izdüşümleri taşıyan bir macera romanı. Olaylar, genellikle İç Savaş öncesi Amerika’sının Mississippi Irmağı kıyısındaki bir kasabasında gelişir. Savaş öncesi döneme duyulan özlemin, çocukluk yıllarının büyüsüne duyulan özlem ile birleştiği bir romandır bu. Biraz romantik, biraz mizahi öğelerle süslü bu roman, genellikle eğitici çocuk edebiyatı geleneğinin aksine, pek de örnek alınacak bir çocuğun maceralarını anlatmaz. Bu çocuğu asmalı! Ben hiç akıllanmayacak mıyım? Bana oynadığı buna benzer o kadar oyundan sonra artık ona kanmasam ya! Ama yaşlı budalalar bu dünyanın en büyük budalalarıdır. Derler ya, yaşlı köpeğe yeni numara öğretilmez. Ama, Tanrı aşkına, bu çocuğun bir gün oynadığı oyun da öbür gün oynadığına benzemiyor ki, insan neyle karşılaşacağını nereden bilecek? Bana ne kadar eziyet çektireceğini, ne zaman sabrımın tükeneceğini ezbere biliyor sanki. Beni bir dakika oyalayabilir ya da güldürebilirse öfkemin geçeceğini, ona bir fiske bile vuramayacağımı da biliyor. Anna Sewell, çocuk edebiyatının klasikleri arasına girmiş tek romanı Siyah İnci’yi yazarken ağır bir hastalığa yakalanır. Annesi de çocuk romanı yazarı olan Sewell, onun yardımıyla eserini kağıda geçirmiştir. İlk baskısı yapıldıktan 5 ay sonra da zaten yaşama veda eder. Bir çiftlikte doğan, sahiplerince iyi bir eğitim verilen, herkesin sahip olmak istediği bir tay Siyah İnci. Ancak sahipleri tarafından başkasına verilince, insanların hayvanlara karşı ne kadar da acımasız davranabildiğini görür. Bir gün taylarla epeyce itişip kakıştıktan sonra, annem şikâyetçi bir sesle beni yanma çağırdı. Şimdi sana söyleyeceklerime dikkatle kulak vermeni istiyorum, dedi. Burada yaşayan tayların hepsi çok iyi, ama araba atı onlar. Bu yüzden de iyi terbiye edilmemişler. Oysa sen çok soylu bir aileden geliyorsun ve iyi terbiye gördün. Senin babanın buralarda çok iyi bir ismi vardı. Büyükbaban iki kez Newmarket Kupasını almıştı. Büyükannen ise benim tanıdığım en iyi huylu attı. Aynca beni de hiç çifte atarken ya da birini ısırırken görmedin, sanırım. Büyüyünce nazik ve iyi biri olmam ve asla yanlış şeyler öğrenmemeni diliyorum. İşini yaparken iyi niyetli ol. Tırısta giderken ayağını kaldır ve oyun oynarken bile sakın kimseye çifte atma, kimseyi ısırma. Annemin öğüdünü hiç unutmadı. Kaynak2. Şeker Portakalı, José Mauro de Vasconcelos ( )
3. Robinson Crusoe, Daniel Defoe ( )
4. Martı Jonathan Livingston, Richard Bach ( )
5. Oliver Twist, Charles Dickens ( )
6. Ay’a Yolculuk, Jules Verne ( )
7. Beyaz Diş, Jack London ( )
8. Mutlu Prens, Oscar Wilde ( )
9. Moby Dick, Herman Melville ( )
Tom Sawyer’in Serüvenleri, Mark Twain ( )
Siyah İnci, Anna Sewell ( )
Medeniyetin Öncü Kahramanları Robinson Crusoe ve Ahmet Celal, Jules Verne Hayal Gücünün Kalbine Seyahat, Mutlu Prens – Oscar Wilde. Güzellik, iyilik ve sevgi uğruna savaşmayı salık veren masallar…, Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası