kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu / Kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu

Kreşe Başlayan Çocuğun 7 Korkusu

kreşe başlayan çocuğun 7 korkusu

Çocukta Korku Neden Gelişir?

Çocukta korku duygusu neden olur? Korkan çocuk için ne yapmak doğrudur? Kaygı düzeyi artan çocuk nasıl sakinleşir? Korkan çocuk nasıl sakşnleşir? Çocukla ren çok neden korkarlar? Korkan çocuk ne hisseder? Korku duygusu nasıl geçer? Tüm bu soruların cevaplarını birlikte inceleyelim.

Çocukta korku konusunda en sık görülen vaka ve kaygılara örnek Gece Korkuları olarak ortaya çıkar. Çocukta korku ve kaygı düzeyi arttığında görülen belirtilerden bazıları:

  • Kalp çarpıntısı
  • Hızlı soluk alıp verme
  • Ateş basması,
  • Vücutta uyuşmalar
  • Mide bulantısı
  • Karın ağrısı
  • İshal
  • Baş ağrısı
  • Göğüs ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Baygınlık hissi
  • Sık idrara çıkma
  • Uykusuzluk

çocuklarda depresyon belirtileri nedir?

Çocuklarda farklı kaygı bozukluğu türlerinin tartışılması

Bir çocuk psikiyatristi olarak, kaygının bir çocuğun esenliği ve gelişimi üzerindeki etkisini ilk elden gördüm. Anksiyete bozuklukları çocuklarda yaygındır ve ebeveynlerin çocuklarının kaygısını nasıl destekleyeceklerini ve yöneteceklerini bilmeleri önemlidir. Bu bölümde kaygı bozukluğu olan bir çocuğa ne yapılması gerektiğini ve çocuklarda neden kaygının arttığını tartışacağız.

İlk olarak, kaygı bozukluklarının çocuklarda nadir olmadığını anlamak önemlidir. Aslında, 3-17 yaş arası çocukların yaklaşık %7’si klinik açıdan önemli bir kaygı yaşamaktadır. Yaygın anksiyete bozukluğu, ayrılık anksiyetesi bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve özgül fobiler dahil olmak üzere birçok farklı anksiyete bozukluğu türü vardır.

Çocuklarda kaygının neden artmaktadır?

Çocuklarda kaygı genetik, yaşam deneyimleri ve çevresel faktörler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Bazı çocuklar, ailede anksiyete öyküsü veya diğer zihinsel sağlık durumları nedeniyle anksiyete bozukluklarına yatkın olabilir. Sevilen birinin ölümü veya boşanma gibi travmatik veya stresli yaşam olayları da çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir.

Bir çocukta anksiyete bozukluğu olduğunda, bir dizi semptom gösterebilirler. Bunlar arasında aşırı endişe, ebeveynlerden veya bakıcılardan ayrılma korkusu, belirli durumlardan veya yerlerden kaçınma, baş ağrısı veya mide ağrısı gibi fiziksel belirtiler ve uyku güçlüğü sayılabilir. Çocuklarda bir miktar kaygının normal olduğunu belirtmek önemlidir, ancak çocuğun günlük yaşamını etkiliyorsa kaygı bozukluğunun göstergesi olabilir.

Bir ebeveyn olarak, kaygı bozukluğu olan bir çocuğu nasıl destekleyeceğinizi bilmek zor olabilir. İlk adım, bir akıl sağlığı sağlayıcısından profesyonel yardım almaktır. Çocuğu değerlendirebilir ve doğru bir tanı koymanın yanı sıra bir tedavi planı geliştirebilirler.

çocukta kaygı bozukluğu için ne zaman uzman desteği alınmalıdır?

Profesyonel yardım aramaya ek olarak, ebeveynlerin çocuklarının kaygısını yönetmeye yardımcı olmak için yapabilecekleri birkaç şey vardır. Bunlar, çocuk için öngörülebilir bir rutin oluşturmayı, fiziksel aktiviteyi teşvik etmeyi, güvenli ve destekleyici bir ev ortamı sağlamayı ve derin nefes alma veya görselleştirme gibi gevşeme tekniklerini öğretmeyi içerir.

Ebeveynlerin, çocuklarının kaygılarını yönetmede kritik bir rol oynadıklarını anlamaları da önemlidir. Ebeveynler, çocukları ile olumlu ve destekleyici bir ilişki kurmayı, endişelerini ve korkularını dinlemeyi ve çocuk üzerinde aşırı baskı kurmaktan kaçınmayı hedeflemelidir.

Özetle, anksiyete bozuklukları çocuklarda sık görülür ve onların refahı ve gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Ebeveynlerin profesyonel yardım almaları ve kaygılarını yönetmede çocuklarını desteklemeleri önemlidir. Bir sonraki bölümde, kaygının çocuğu nasıl etkilediğini ve aşırı kaygılı bir çocuğun ayırt edici özelliklerini tartışacağız.

çocuklarda korku nasıl geçer

Çocuklarda Kaygı Bozukluğunun Nedenleri

Anksiyete bozuklukları, çocuklarda en sık görülen ruh sağlığı bozukluklarıdır ve yaklaşık sekiz çocuktan birini etkiler. Anksiyeteye genetik, çevre ve yaşam deneyimleri dahil olmak üzere çeşitli faktörler neden olabilir. Ebeveynlerin ve bakıcıların uygun destek ve tedavi sağlamak için çocuklarda kaygının nedenlerini anlamaları önemlidir.

Anksiyete bozukluklarında genetik, çevre ve beyin kimyasının rolü

Genetik: Araştırmalar, kaygı bozukluklarının genetik bir bileşene sahip olduğunu, yani ebeveynlerden çocuklarına geçebileceklerini göstermiştir. Bir çocuğun ailesinde anksiyete bozuklukları öyküsü varsa, kendilerinin bir tane geliştirmesi daha olası olabilir. Bununla birlikte, tek başına genetik, bir çocuğun anksiyete bozukluğu geliştirip geliştirmeyeceğini belirlemez.

Çevre: Bir çocuğun büyüdüğü ortam da kaygının gelişmesinde rol oynayabilir. Aile içi şiddet veya ihmal gibi istikrarsız veya güvensiz ortamlarda büyüyen çocukların anksiyete bozuklukları geliştirme olasılığı daha yüksektir. Ek olarak, sevilen birinin ölümü veya ciddi bir yaralanma gibi travmatik bir olay yaşayan çocuklar da kaygı geliştirebilir.

Yaşam deneyimleri: Bazı yaşam deneyimleri çocuklarda kaygıyı tetikleyebilir. Örneğin, yeni bir okula başlamak, yeni bir eve taşınmak veya boşanma ya da ayrılık gibi büyük bir yaşam değişikliği yaşamak kaygıya yol açabilir. Ebeveynleri veya bakıcıları tarafından aşırı derecede övülen veya eleştirilen çocuklar da kaygıya daha yatkın olabilir.

Nörolojik faktörler: Anksiyete bozuklukları, beyindeki nörotransmitter seviyelerindeki dengesizlik gibi nörolojik faktörlerden de kaynaklanabilir. Nörotransmiterler, beyindeki sinir hücreleri arasında sinyalleri ileten kimyasallardır. Bu kimyasallarda bir dengesizlik olduğunda kaygıya yol açabilir.

çocuklarda anksiyete bozukluklarının gelişimine katkıda bulunan faktörler

Gelişimsel faktörler: Bazı kaygı bozuklukları, gelişimin belirli aşamalarıyla ilişkili olabilir. Örneğin, ayrılma kaygısı bozukluğu tipik olarak, ebeveynlerinden daha bağımsız olmaya başladıkları altı ila sekiz yaşları arasındaki çocuklarda gelişir.

Çocuklarda kaygı nedenlerinin karmaşık ve çok yönlü olduğuna dikkat etmek önemlidir. Çoğu zaman, bu faktörlerin bir kombinasyonu bir anksiyete bozukluğunun gelişmesine katkıda bulunabilir.

Bir çocuk psikiyatristi olarak, en etkili tedaviyi sağlamak için çocuklarda kaygının tüm olası nedenlerini değerlendirmek önemlidir. Kapsamlı bir değerlendirme, kapsamlı bir tıbbi öykü, aile öyküsü ve çocuğun çevresi ve yaşam deneyimlerinin bir değerlendirmesini içermelidir. Bu bilgi, çocuk için en uygun tedavi planının belirlenmesine yardımcı olabilir.

Ebeveynler ve bakıcılar da destekleyici ve istikrarlı bir ortam yaratarak çocuklarda kaygıyı azaltmada önemli bir rol oynayabilir. Bu, güvenli ve besleyici bir ev sağlamayı, tutarlı rutinleri sürdürmeyi ve çocuğun başarıları için olumlu pekiştirme sağlamayı içerir.

Özetle, çocuklarda kaygı genetik, çevre, yaşam deneyimleri, nörolojik faktörler ve gelişimsel faktörler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Ebeveynlerin, bakıcıların ve çocuk psikiyatrlarının, anksiyete bozukluğu olan çocuklara etkili tedavi ve destek sağlamak için bu faktörleri belirlemek ve ele almak üzere birlikte çalışması önemlidir.

arkadaş edinemeyen çocuklar yalnız asosyal çocukta korku kaygı

Aşırı endişeli çocukta korku ayırt edici özellikleri

Kaygı, strese verilen doğal bir tepkidir, ancak aşırı ve kalıcı hale geldiğinde çocuğun günlük hayatını etkileyebilir. Kaygılı çocuklar genellikle diğer çocukları rahatsız etmeyecek şeyler hakkında bunalmış, gergin veya korkmuş hissederler. Ebeveynlerin ve bakıcıların uygun yardım ve desteği alabilmeleri için çocuklarda kaygı belirtilerini tanımaları önemlidir.

Aşırı endişeli bir çocuğun ayırt edici özelliklerinden biri, okul performansı, sosyal etkileşimler veya sevdiklerinin güvenliği gibi çok çeşitli şeyler hakkında sürekli endişe veya korku duymasıdır. Kısa bir süre için bile olsa ebeveynlerinden veya bakıcılarından ayrılmakta zorlanabilirler ve uyku sorunları yaşayabilir veya kabuslar görebilirler. Anksiyetesi olan çocuklar ayrıca mide ağrısı, baş ağrısı veya mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler gösterebilir.

Kaygı artışı bir çocuğun davranışını, düşüncelerini ve duygularını nasıl etkiler?

Kaygı, bir çocuğun davranışını, düşüncelerini ve duygularını çeşitli şekillerde etkiler. Kaygısı olan çocuklar, belirli durum veya etkinliklerden kaçınabilir veya bunlarla karşılaştıklarında çok üzülebilir veya sıkıntıya düşebilirler. Ayrıca konsantre olmakta güçlük çekebilir, sinirli olabilir veya öfke patlamaları yaşayabilirler. Anksiyete aynı zamanda kişinin kendisi hakkında olumsuz düşüncelere veya inançlara neden olarak yetersizlik, değersizlik veya kendinden şüphe duyma duygularına yol açabilir.

Ek olarak, kaygı bir çocuğun fiziksel sağlığını etkileyebilir. Bir çocuk endişeli olduğunda, vücudu “savaş ya da kaç” moduna girerek kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarını serbest bırakır. Bu hormonlar kalp çarpıntısı, hızlı nefes alma veya terleme gibi fiziksel semptomlara yol açabilir. Zamanla kronik kaygı, bağışıklık sistemini de zayıflatabilir ve diğer sağlık sorunlarına yakalanma riskini artırabilir.

Çocuklarda kaygı belirtilerini tanımak, belirtileri yönetmelerine yardımcı olmanın ilk adımıdır. Ebeveynler ve bakıcılar, çocuk için destekleyici ve güven verici bir ortam yaratarak, onları duygularını ve endişelerini ifade etmeye teşvik ederek ve kaygılarını yönetmek için başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olarak yardımcı olabilirler.

Çocuklarda kaygı düzeyi artınca uygulanacak adımlar

Anksiyetesi olan çocuklar için bazı etkili başa çıkma stratejileri arasında derin nefes egzersizleri, görselleştirme, ilerleyici kas gevşemesi ve farkındalık meditasyonu yer alır. Ebeveynler ve bakıcılar, çocukları spor veya yaratıcı hobiler gibi keyif aldıkları etkinliklere katılmaya teşvik ederek ve fiziksel aktivite ve sosyal etkileşim için birçok fırsat sağlayarak çocuklara yardımcı olabilirler.

Bir çocuğun kaygısı şiddetliyse veya günlük yaşamını etkiliyorsa, bir terapistten veya ruh sağlığı uzmanından profesyonel yardım almak yararlı olabilir. Bir terapist, kaygılarının altında yatan nedenleri belirlemek ve kişiselleştirilmiş bir tedavi planı geliştirmek için çocuk ve ailesiyle birlikte çalışabilir.

Sonuç olarak, kaygı birçok çocuk için ortak bir deneyimdir, ancak aşırı ve kalıcı hale geldiğinde çocuğun refahını önemli ölçüde etkileyebilir. Çocuklarda anksiyete belirtilerini tanımak, ebeveynler ve bakıcılar için uygun desteği sağlamak ve çocuğun semptomlarıyla başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olmak için çok önemlidir. Destekleyici bir ortam yaratarak, olumlu faaliyetleri teşvik ederek ve gerektiğinde profesyonel yardım alarak, kaygılı çocuklar semptomlarını yönetmeyi ve sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmeyi öğrenebilirler.

arkadaş edinemeyen çocuklar yalnız asosyal çocukta korku kaygı bozukluğu

Çocukta korku duygusunun üstesinden gelmesine yardımcı stratejiler

Korku, herkesin zaman zaman yaşadığı normal bir insani duygudur. Ancak aşırıya kaçıp günlük yaşama müdahale ettiğinde ciddi bir sorun haline gelebilir. Tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da anksiyete bozukluklarından mustarip olabilir. Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun kaygı ile mücadelesini izlemek zor olabilir, ancak bunun üstesinden gelmelerine yardımcı olacak yollar vardır.

Bir çocuğun korkunun üstesinden gelmesine yardımcı olmanın ilk adımlarından biri, onu yönetmek için kullanılabilecek çeşitli stratejileri anlamaktır. Bu stratejiler bilişsel-davranışçı terapi, farkındalık, gevşeme teknikleri ve maruz bırakma terapisini içerir. Bilişsel-davranışçı terapi, çocukların kaygılarına katkıda bulunan olumsuz düşünce kalıplarını belirlemelerine ve değiştirmelerine yardımcı olur.

Farkındalık, çocuklara şimdiki ana odaklanmayı ve yargılamadan düşünce ve duygularının farkında olmayı öğretir.

Derin nefes alma, progresif kas gevşemesi ve görselleştirme gibi gevşeme teknikleri çocukların bedenlerini ve zihinlerini sakinleştirmelerine yardımcı olur. Maruz bırakma terapisi, çocukları kaygılarını tetikleyen durumlara kademeli olarak maruz bırakmayı içerir, böylece onlarla sağlıklı bir şekilde başa çıkmayı öğrenebilirler.

Ebeveynler için çocukların korkuyla baş etme ipuçları

Ebeveynler, çocuklarının kaygıyla baş etmelerine yardımcı olmada da önemli bir rol oynayabilir. Ebeveynlerin yapabileceği en önemli şeylerden biri, çocukları için destekleyici ve güvenli bir ortam yaratmaktır. Bu, çocuklarının duygularını onaylamayı, endişelerini dinlemeyi, sabırlı ve anlayışlı olmayı içerir. Ebeveynlerin derin nefes alma ve olumlu kendi kendine konuşma gibi sağlıklı başa çıkma stratejilerini modellemesi de önemlidir.

Ebeveynler ayrıca çocuklarını keyif aldıkları etkinliklere katılmaya ve akranlarıyla sosyalleşmeye teşvik edebilirler.

Bir çocuğun kaygısının üstesinden gelmesine yardımcı olmanın bir diğer önemli adımı da profesyonel yardım almaktır. Bir çocuk psikiyatristi veya psikoloğu doğru tanı koyabilir ve uygun bir tedavi planı önerebilir. Bu, terapi, ilaç veya her ikisinin bir kombinasyonunu içerebilir. İlaçlar kaygı semptomlarını azaltmada yardımcı olabilir, ancak bunlar yalnızca bir tıp uzmanının rehberliğinde kullanılmalıdır.

Çocuklarda anksiyete bozukluklarının tedavisinde psikoterapi

Ebeveynler, profesyonel yardım almanın yanı sıra, çocuklarının kaygıyla başa çıkmasına yardımcı olabilecek yaşam tarzı değişiklikleri de yapabilirler. Bu, çocuklarının yeterince uyumasını, sağlıklı beslenmesini ve düzenli egzersiz yapmasını sağlamayı içerir. Ebeveynler ayrıca çocuklarının şiddetli medya veya aşırı yoğun programlar gibi stresli durumlara maruz kalmasını sınırlayabilir.

Genel olarak, korku ve kaygının tedavi edilebilir bir durum olduğunu ve doğru destek ve tedavi ile çocukların kaygılarını yönetmeyi öğrenebileceklerini ve mutlu, sağlıklı hayatlar yaşayabileceklerini unutmamak önemlidir. Kaygıyı yönetmeye yönelik çeşitli stratejileri anlayarak, destekleyici ve güvenli bir ortam yaratarak, gerektiğinde profesyonel yardım alarak ve yaşam tarzı değişiklikleri yaparak, ebeveynler çocuklarının kaygının üstesinden gelmesine ve gelişmesine yardımcı olabilir.

çocukta korku kaygı bozukluğu

Çocukta Korku Yönetmesine Nasıl Yardımcı Olunacağına İlişkin Tedavi Seçenekleri

Ebeveynler olarak çocuklarımızın korkuları ve endişeleri hakkında endişelenmek doğaldır. Karanlık korkusu, sosyal kaygı veya ayrılık kaygısı olsun, çocuklarımızın mücadelesini izlemek yürek burkan olabilir. Neyse ki, çocukların korkularını ve endişelerini yönetmelerine yardımcı olacak pek çok tedavi seçeneği mevcuttur. Bu yazıda, çocukların korkularını yönetmelerine nasıl yardımcı olabileceğimize dair çeşitli tedavi seçeneklerini tartışacağız.

İlaç, terapi ve diğer tedavilerin yararları ve riskleri

İlaç tedavisi

İlaç tedavisi, anksiyete bozukluğu olan çocuklar için etkili bir tedavi olabilir, ancak dikkatli bir şekilde ve bir tıp uzmanının rehberliğinde kullanılmalıdır. Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’ler), anksiyete bozukluğu olan çocuklar için yaygın olarak reçete edilen ilaçlardır. SSRI’lar, beyindeki serotonin seviyelerini artırarak çalışır, bu da ruh halini düzenlemeye ve kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Bazı durumlarda benzodiazepinler gibi diğer ilaçlar da kullanılabilir. Bununla birlikte, ilacın tek tedavi şekli olmaması ve diğer tedavilerle birlikte kullanılması gerektiğini hatırlamak önemlidir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

BDT, olumsuz düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirmeye odaklanan bir terapi türüdür. CBT’nin anksiyete bozukluğu olan çocuklar için etkili bir tedavi olduğu gösterilmiştir. TCMB, olumsuz düşünceleri ve inançları belirlemek ve kaygıyı yönetmek için başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmek için bir terapistle çalışmayı içerir. BDT bireysel olarak veya bir grup ortamında yürütülebilir ve her bir çocuğun ihtiyaçlarına uyacak şekilde uyarlanabilir.

Maruz Kalma Terapisi

Maruz bırakma terapisi, bir çocuğu korktuğu nesneye veya duruma kademeli olarak maruz bırakmayı içerir. Bu, köpek korkusu veya uçma korkusu gibi belirli fobiler için etkili bir tedavi olabilir. Maruz bırakma terapisi tipik olarak bir terapistle yapılır ve kontrollü ve güvenli bir ortamda yapılabilir. Maruz bırakma terapisi, çocukların korkularıyla yüzleşmelerine ve zor durumlarda kaygılarını yönetebileceklerini öğrenmelerine yardımcı olur.

Anne ve babaların çocukta korku duygusu için yapacakları

Farkındalık Temelli Terapiler

Farkındalık temelli stres azaltma ve farkındalık temelli bilişsel terapi gibi farkındalık temelli terapilerin, çocuklarda kaygı için etkili tedaviler olduğu gösterilmiştir. Bu terapiler, çocuklara anda nasıl bulunacaklarını ve düşüncelerini ve duygularını yargılamadan gözlemlemeyi öğretmeye odaklanır. Farkındalık temelli terapiler, çocukların kaygılarını yönetmek için başa çıkma becerileri ve stratejileri geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Ebeveyn-Çocuk Etkileşim Terapisi

Ebeveyn etkileşim terapisi ebeveynlere çocuklarıyla olumlu ve destekleyici bir şekilde nasıl etkileşim kuracaklarını öğretmeyi içeren bir terapi türüdür. Bu terapi çeşidinde, ebeveyn-çocuk ilişkisini geliştirmeye yardımcı olabilir ve çocuklarda kaygı için etkili bir tedavi olabilir. Bu terapi, ebeveynlere, gevşeme tekniklerini öğretmek ve olumlu davranışlar için olumlu pekiştirme sağlamak gibi, çocuklarının kaygılarını yönetmelerine yardımcı olacak belirli becerileri ve stratejileri öğretmeyi içerir.

Sonuç olarak, çocukların korkularını ve kaygılarını yönetmelerine yardımcı olacak pek çok tedavi seçeneği mevcuttur. İlaç tedavisi, terapi, maruziyet terapisi, farkındalık temelli terapiler, çocuklarda kaygı için etkili tedavilerdir. Çocuğunuz için en iyi tedavi seçeneğini belirlemek için bir tıp uzmanıyla çalışmak önemlidir. Doğru tedavi ve destekle çocuklar kaygılarını yönetmeyi öğrenebilir ve mutlu, sağlıklı hayatlar yaşayabilirler.

ebeveyn nasıl davranır çocuklarda korku nasıl yönetilie

Ebeveyn Desteği: Endişeli Çocukta Korku Yardım Etmenin Anahtarı

Ebeveynler olarak, çocuklarımızı zarar görmekten korumak ve gelişmelerine yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz. Ancak, çocuklarımız kaygıdan muzdarip olduklarında, onlara nasıl yardım edebileceğimizi bilmek zor olabilir. Anksiyete, panik ataklar, fobiler ve obsesif-kompulsif davranışlar gibi birçok farklı şekilde kendini gösterebilir.

Bir ebeveyn olarak, çocuğunuzun kaygısını yönetmesine yardımcı olma konusunda desteğinizin önemini anlamak çok önemlidir. Bu yazıda, endişeli bir çocuğa yardım etmede ebeveyn desteğinin rolünü keşfedeceğiz, çocuğunuzu endişeli olduğu zamanlarda sakinleştirmek için pratik ipuçları sunacağız ve iletişim, empati ve olumlu pekiştirmenin önemini tartışacağız.

Ebeveynler, çocuklarının kaygıyı yönetmelerine yardımcı olmada çok önemli bir rol oynamaktadır. Kaygı, bir çocuk için bunaltıcı ve zayıflatıcı olabilir ve uygun destek olmaksızın tırmanabilir ve günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir. Araştırmalar, ebeveyn desteği alan çocukların kaygılarını yönetme ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirme şanslarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.

Ebeveyn desteği, çocuğunuzun endişelerini dinlemek, güvenli ve destekleyici bir ortam sağlamak ve onları korkularıyla yüzleşmeye teşvik etmek gibi birçok şekilde olabilir. Çocuğunuza desteğinizi ve anlayışınızı sunarak, kendilerini daha az yalnız hissetmelerine ve kaygılarıyla baş etme konusunda daha güçlü olmalarına yardımcı olabilirsiniz.

Kaygılı ve Çocukta Korku Sakinleştirmek İçin Anne Babalara Pratik İpuçları

Çocuğunuz kaygı yaşadığında, ona yardım etmek için ne yapacağınızı bilmek zor olabilir. Aşağıda, çocuğunuzu kaygılı olduğu zamanlarda sakinleştirmeye yardımcı olacak bazı pratik ipuçları verilmiştir:

Duygularını kabul edin: Çocuğunuz endişeli olduğunda, duygularını kabul etmek ve duygularını doğrulamak çok önemlidir. Duygularının normal olduğunu ve onları desteklemek için orada olduğunuzu bilmelerini sağlayın.

Gevşeme tekniklerini teşvik edin: Çocuğunuza derin nefes egzersizleri, ilerleyici kas gevşemesi veya görselleştirme gibi gevşeme tekniklerini öğretin. Bu teknikler çocuğunuzun rahatlamasına ve kaygısını azaltmasına yardımcı olabilir.

Sakinleştirici bir ortam yaratın: Sakin ve güvenli bir ortam yaratmak, çocuğunuzun daha rahat hissetmesine yardımcı olabilir. Bu, ışıkları kısmayı, sakinleştirici müzik çalmayı veya okuma ya da çizim gibi sakinleştirici faaliyetlerde bulunmayı içerebilir.

Aşırı güven vermekten kaçının: Çocuğunuzu desteklemek önemli olsa da, aşırı güven vermek ters tepebilir. Bunun yerine, çocuğunuzu korkularıyla yüzleşmeye teşvik edin ve kaygılarını yönetecek beceri ve kaynaklara sahip oldukları konusunda güvence verin.

Etkili İletişim, Empati ve Pozitif Pekiştirme Nedir?

Etkili iletişim, empati ve olumlu pekiştirme, endişeli bir çocuğa yardım etmede önemli bir rol oynayabilir. Çocuğunuzla iletişim kurarken net, özlü ve yargılayıcı olmamak çok önemlidir. Çocuğunuzu aktif olarak dinleyerek, endişeleri hakkında fikir edinebilir ve duyulup anlaşıldığını hissetmelerine yardımcı olabilirsiniz.

Empati, çocuğunuzun kaygıyı yönetmesine yardımcı olmak için de çok önemlidir. Kendinizi onların yerine koyarak ve bakış açılarını anlayarak destekleyici ve rahatlatıcı bir ortam sağlayabilirsiniz. Çocuğunuz endişeli olduğunda, hüsrana uğramak veya umursamamak kolay olabilir. Bununla birlikte, empati kurarak yanıt vererek çocuğunuzun kendisini daha doğrulanmış ve güvende hissetmesine yardımcı olabilirsiniz.

Pozitif pekiştirme, endişeli bir çocuğa yardım etmek için etkili bir strateji olabilir. Çocuğunuzu korkularıyla yüzleştiği, kaygılarını yönetmek için adımlar attığı veya sağlıklı başa çıkma stratejileri kullandığı için övmek, özgüvenlerini artırmaya yardımcı olabilir ve kaygılarını yönetmeye devam etmeleri için onları motive edebilir.

Kaygılı bir çocuğa yardım etmek zorlu ve bunaltıcı bir görev olabilir, ancak bir ebeveyn olarak desteğiniz ve rehberliğiniz önemli bir fark yaratabilir. Çocuğunuzun duygularını kabul ederek, kaygısını yatıştırmak için pratik ipuçları vererek ve etkili iletişim, empati ve olumlu pekiştirme kullanarak çocuğunuzun kaygısını yönetmesine ve sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz. Unutmayın, desteğiniz ve anlayışınız, çocuğunuzun kaygısını yenmesine yardımcı olmak için çok önemlidir ve sabır ve sebatla,

geceleri çocukta korku varsa nasıl davranır?

Çocukta korku durumundan gözlenen bedensel şikayetlere eşlik eden davranışlar şunlardır:

  • Korkulu rüyalar
  • Yalnız yatamama

Korkan çocuk ve kaygı durumunda çocuk  genellikle gergin, ağlamaklı, huzursuz, düşüncelerini toparlamakta güçlük çeker. Genellikle birilerine yapışma, bağımlı olma, çekingenlik gibi davranışlar gösterirler. Okul öncesi çocuklarda daha çok bedene zarar geleceği kaygısı ön plandayken, okul çocuğunda çevresi ve yaşıtları tarafından onaylanmayacağı kaygısı ön plana çıkar. Çocuk kendi fikrini söylemekten çekinebilir, birilerinin yardımı ve desteği olmadan bir işe girişmek istemeyebilir, arkadaşlık başlatmakta zorluk çekebilirler.

Çocuk korkunca ve kaygı nedeniyle derse konsantrasyonu zorlaşabilir, bu nedenle ders performansı düşebilir.

çocukta korku

çocukta korku – Anne ve baba ne yapmalıdır?

Yanlış bir şey söyleyebileceği korkularıyla derse katılımı azalabilir. Derslerini başaramayacağı endişesiyle okula gelmek istemeyebilir. Daha sonra yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle çocukta bir depresyonun ortaya çıkması kolaylaşabilir. Genellikle bu çocukların annelerine baktığımızda sıklıkla onların da kaygılı, evhamlı kişiler oldukları görülür. Çocuklarda kaygı üzerine araştırmalar yapmış Eisenberg’e göre çocuklarda görülen kaygı annelerinden onlara geçen kaygıdır. Ancak sadece anne değil çocukla birebir ilişki içindeki babanın, öğretmenin de kaygı düzeyleri önemlidir. Çevresinde rahat, güvenli ortam hisseden çocukların sıkıntılarıyla daha rahat baş edebildikleri görülmüştür.

Okulda akademik ve sosyal başarının birlikte ilerleyebilmesi için, öğrencinin sahip olduğu potansiyeli rahat kullanabilmesi çok değerlidir.

Çocukta korku ve kaygı bozukluğu olduğunda, sahip olduğu potansiyeli verimli şekilde kullanamaz. Ders takip ederken, sınavlardaki performansında ya da arkadaşları ile olan ilişkilerde sorunlar yaşanır. Tüm bu sıkıntılı durumların çözümü için ilk adım olarak, durum tespitinin doğru şekilde yapılması gereklidir.

Kaygılar çocukların yaşam kalitesini düşüren ve mutlaka ele alınması gereken bir sorundur. Ancak burada da çocukların tüm psikiyatrik sorunlarında olduğu gibi ebeveyn, öğretmen, uzman ve çocuğun işbirliği çok önemlidir.

Çocuğunuzda kaygı düzeyi konusunda size yardımcı olmak için buradayız. Bizimle hemen iletişime geçerek, stres faktörlerini nasıl ortadan kaldıracağınız veya hayatı nasıl kolaylaştıracağınızı planlamaya başlayın.

👨‍⚕️ Uzman Psikolog Yağmur Şimşek
Çocuk ve Ergen Psikoloğu

🏠 Çocuk ve Genç Kliniği
Ritim İstanbul AVM, Maltepe – İstanbul 🌍

Çocuk Psikolog Randevusu 📲  0216 688 14 74 

Çocuklarda kreş korkusuna karşı uzman tavsiyeleri

Kreş ya da okul, çocuğun alışık olduğu düzenden başka bir düzene geçmesi bir endişe kaynağı olabiliyor. Özellikle anne babalar için. Uzman Pedagog- Psikoterapist Soner Koşan Doktorsitesi.com'da bu konuda en çok sorulan sorulara cevap verdi.

İşte o önemli sorular ve cevapları…

1-      Kreş seçerken nelere dikkat etmeliyiz?

Kreş seçerken birçok faktörü analiz etmemiz hem çocuğumuzun gelişimi hem de bütçemiz açısından önemli. Tabi ki her ebeveynin kreşten beklentileri farklı olabilir. Bu yüzden pedagog olarak kendi gözümden değerlendiriyorum. Bu önemli etkenlerden bazılarını şöyle açıklayayım.

  • Kreşin eve olan yakınlığı:  Uzak mesafeler çocuğun kreş ile ilgili iletişimini veya kreşe adaptasyonunu negatif etkileyebilir.
  • Tam gün mü yoksa yarım gün mü?: Evde anne, anneanne veya bakıcı var ise ilk etapta yarım gün ile başlatılıp daha sonra tam güne çevrilmesi çocuğun aile ve ev ile duygusal kopmalarını engeller ve o yere daha iyi adapte olmasını sağlayabilir.
  • Kreşin yapısı: Bahçesinin olmasına, toprak ile ilgili faaliyetlerinin, evcil hayvanların olmasına dikkat edilmesinde fayda var. Bahçesinin büyük olması ve bu bahçenin efektif kullanılması çocukların el, kol becerilerinin, zihinsel aktivitelerin gelişmesine, farklı yaklaşımlar, bakış açıları geliştirmesine büyük katkı sağlayacaktır.
  • Kreşin müdür veya sahibinin yaklaşımı: En az 20 dakika yaşamdan, farklı bakış açılarından, öğretmenlikten,  tecrübelerden, felsefeden konuşun. Kişinin bu konulara ne kadar açık veya kapalı olduğunu anlamanız çocuğunuzun orada verilecek eğitimle paralellik oluşturur. Klasik, tekdüze bir anlayışı olan kişinin anaokulunda klasik kurallar ve prensipler olma ihtimali yüksektir. Bu yaklaşımda çocuğunuzun gelişimini doğrudan etkiler.
  • Gözlem: Çalışanları, çocukları, yapıyı gözlemleyin. Yapının, çalışanlarının size hissettirdiği duygularınızı dinleyin. İyi bir gözlemci olun ve eve gelip eşinizle detaylı düşünün öyle karar verin.
  • Pedagog: Kurumda olmazsa olmazın başında Uzman Pedagog ve Psikoloğun olmasıdır. Kurumda çalışan Uzman Pedagog var mı veya Pedagojik, Psikolojik bir Danışmanlık Merkezi ile doğrudan çalışılıyor mu?  Pedagogun anaokullarındaki görev ve sorumlulukları neler? Uzman haftanın kaç günü okula gelmekte? gibi sorulara cevap alın.
  • Çalışmalar – Aktiviteler:  Ne tür çalışmalar var ve hangi kalifiyeli, tecrübeli eğitimciler, öğretmenler tarafından verilmekte?
  • Çocuk gelişimine yönelik uygulanan yaklaşımlar: 3 yaş çocuğun ben olgusundan biz olgusuna yani süper ego duygusu ile tanışma yıldır. Bu sebeple iletişim çatışmayı getirecektir. Bu çatışmaları çözmek için öğretmenler nasıl bir yol izliyorlar? Gözlemde kalıp çocukların çözüm arayışlarını bulabilecek fırsatlar mı sunuyorlar yoksa direkt müdahale edip kavga büyümeden barıştırmaya yönelik yönetmeleri mi benimsiyorlar? Birinci metodu benimseyen kreş ve ana okullar daha doğru bir yaklaşımı sergilemiş olurlar.
  • Ödül ceza kuramını kullanmamaları önemli: En iyi beslenen, en iyi oyun oynayan, en iyi … yapan bir yaklaşım var ise buda çocuk gelişimine zararlı olduğu artık birçok bilimsel arenada bilinmekte. Birçoğumuz böyle yetiştirildik zaten doğru olsaydı hepimiz daha rekabetçi ve aynı yaklaşımı sergilerdik.
  • Sınıf mevcudiyeti önemli buna dikkat edilmeli.
  • Ücret: Aylık ücrete nelerin dahil olduğu, ekstra ücretlerin neler olduğu da bütçe açısından dikkate alınmalı.

2-      Kreşe başlama yaşı ne olmalıdır?

3 yaş ve üstü olması çocuk gelişimini olumlu etkilemekte.

3-      Çocuğum kreşe hazır mı nasıl anlayabilirim?

Aynı yaşta çocukların beraber oyun oyamayabileceği yer (Bahçe, oyun parkı gibi…) var ise 5 veya altı yaşında anaokuluna göndermenizde yeterli olacaktır. Unutmayın ki 20 yıl önce küçük sokaklarda veya kırsal kesimlerde beraber arkadaşlarımızla oyun oynayarak büyüdük ve daha mutluyduk. Çocukların büyük hayal dünyaları vardır. Onları hayallerini daraltacak herhangi müdahale hedef ve azimlerini doğrudan etkileyecektir.

Böyle bir yer yok ise 3 yaş ve üstünde oyun gruplarına ve/veya tam gün kreşler çocuğunuz için faydalı olacaktır.

4-      Çocuğum biraz içine kapanık, kreşte zorlanabilir mi?

Yukarıda saydığım kriterler çok önemli. Yani kreşin prensipleri, pedagogun olması, ödül ceza kuramının yerine duygu odaklı bütüncül bir yaklaşımın olması, öğretmenlerin tecrübeleri gibi… Bu özellikler olduğunda çocuğunuzun özgüveni daha güçlenecektir.

5-      Kreşte ilk gün nasıl davranmalıyım? Çok ağlarsa tutumum ne olmalı?

Kreşe ve anaokuluna götüreceğiniz günden birkaç gün öncesinden çocuğunuzu özendirin ve haberdar edin. Yeni arkadaşlar, yeni oyunlarla daha mutlu olacağına dair. Daha sonra da o gün geldiğinde çocuğunuzla bol bol konuşun ne zaman okula gideceğinizi, ne zaman okuldan onu alacağınızı görsel ve sözel olarak onunla paylaşın ve bu zaman aralığının hop bir anda geçeceğini hissettirin. Anneye bağımlı çocuklarda bu sorun daha büyük olabiliyor. Bu sorunu yaşayan ailelere bir uzman pedagogdan destek almaları çocuğun okula adaptasyonunda çok etkili olabilir çünkü çocuğun bu davranışı sergilemesinde ebeveynin eksik veya hatalı davranışları neden olabilmektedir.

Okul Fobisi

Çocuklarda kuvvetli bir endişe nedeniyle okula gitmek istememe ve gitmeme durumu; okul reddi ya da okul fobisi  olarak adlandırılmaktadır. Zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden okula başlamaya hazır olan çoğu çocukta, okulun ilk günlerinde ağlama, okula gitmek istememe, anneden ayrılamama gibi davranışların görülmesi doğal bir durumdur. Okula giden çocukların yaklaşık % 2-4’ünde okul fobisi görülmektedir. Ortaöğretim çağında ki ergenlerde görülme sıklığı daha azalmakta, ancak bu dönemde görülen okul fobisinin tedavisi güçleşmektedir.

Okula yeni başlayan çocuk, küçük ve zayıf olduğunun bilincindedir. Çevresinde olan olayların çoğunda kendini yetersiz hisseder. Bu durum küçük çocuğun genelde dış dünyadan korkmasına ve paniklemesine yol açar. Okul çağı ile dış dünyanın kapıları açılmaya başlar ve çocuk kendini ilk kez karşılaştığı ve bilmediği bir ortamda bulur. Çocuk  aile içi güveni ve kurulu düzeni kaybedeceği endişesine kapılmış olur. Kimi çocuklarda ise okulun ilk günlerinde görülen bu durum uzar,  okula gitmek istememe  tepkilerine; şiddetli baş ağrıları, şiddetli karın ağrıları, mide bulantıları, renkte  solukluk ve kilo kaybı eşlik edebilir.

Okulun ilk günlerinde görülen bu korkunun kaynağı genelde anneden ayrılma kaygısıdır. Okula gittiği zaman anne-babasına bir şey olacağından ,onların başına bir şey geleceğinden, hastalanacaklarından, öleceklerinden korkmakta ya da çocuk, ebeveynlerinin kendisini terk edeceklerini düşünmektedir. Bunun yanısıra, çocuğuna aşırı bağımlı olan anne-babalar da, çocuklarına okulda bir şey olacağı kaygısı  yaşarlar. Ebeveynin korku ve endişesi aynen çocuğa yansır. Bu durum ,çocuğun bağımlı bir kişilik özelliği kazanmasına yol açabilir.

            Ayrılma korkusunda, korkunun nedeni genellikle çocuk değil, annedir. Anne,bilinç altında çocuğun kendisinden ayrılıp, okula başlamasını istemez ve bunu çok dolaylı ve ince mesajlarla çocuğa aktarır. Annenin çocuğa, o okula başladığında kendisinin bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini anlatması,  çocukta anneyi yalnız bıraktığı için  suçluluk duyguları oluşmasına neden olabilir ve  çocuk okula gitmek istemeyebilir.

Okul korkusu, okula yeni başlayan çocuklarda görüldüğü gibi okula devam eden çocuklarda da görülebilir.Bazı çocuklar, zorlamalara dayanamayıp okula gitmek üzere yola çıksa da, yarı yoldan geri döner, ya da sınıftan çıkar eve gelir. Çocukta, neşesizlik, uykuya dalmakta güçlük , iştah kesilmesi, ödevlere karşı ilgide azalma, baş ve karın ağrıları, ateş  görülebilir.O gün okula gitmeyeceğini, öğretmenden korktuğunu ya da bir arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini söyleyebilir.

Ancak bazen okula gitmeme davranışı, çocuğun inatlaşması nedeniyle geliştirdiği bir davranış olabilir. Bu durumda inatlaşma nedenleri üzerinde durulmalıdır.

OKUL  FOBİSİ OLAN ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN ÖZELLİKLER

  • Bu çocukların çoğu başarı kaygısı olan, uyumlu,  aşırı onay bekleyen ,aileye bağımlı çocuklardır.Okulu sevmeye başladıklarında başarılı bir öğrenci olabilirler.
  • Bu çocuklar genelde aile bireyleri olmadan diğer kişilerle  iletişim kurmakta zorlanırlar.
  • Okula giderken ağlama, hastalanma ya da okula gitmeyi istememe  davranışları geliştirirler.Evde kalmasına izin verildiğinde bu davranışlar birdenbire kaybolur.
  • Okula gitmeme davranışı anne- babanın bilgisi dahilinde olur;okula gitmedikleri için suçluluk duymazlar. Okuldan kaçma ile karıştırılmamalıdır. Çocuklarda  çalma, yalan, cinsel bozukluk ya da saldırgan davranışlar gibi davranış bozuklukları görülmez.
  • Enerji ve istek kaybı, alınganlık ve sinirli olma, iştahsızlık ve uykuda huzursuz olma, mide bulantısı,  ağlama, okula gitmeye direnme gibi belirtiler gözlenebilir.
  • Okula gitmekten kaçınma davranışı; çocuk okul etkinliklerine karşı pasif, içe kapanık ve utangaç davranıyorsa,  okulda ve evde daha çok nedensiz ağlamaya, kavga etmeye ve dikkat çekmeye başladıysa,  sık sık hasta olan bir çocuk olmadığı halde;  baş veya karın ağrısından şikayet ediyorsa,  okul fobisiyle açıklanabilir.

 

OKUL FOBİSİNİN NEDENLERİ

 

       A) Aileden kaynaklanan nedenler:

Bu fobinin, kaynağı genellikle anne ya da  aileden ayrılma korkusudur. Çocuk duygusal bağ kurduğu kişiye bir şey olacağını düşünür  ve ondan ayrı kalma korkusu yaşar.

Okul fobisi olan çocukların yaşamlarının daha önceki yıllarında anneleri tarafından aşırı özen içinde büyütüldükleri görülür. Ailelerin, sürekli olarak çocuklarının sevgilerini kazanma çabası içinde oldukları, tüm ihtiyaçlarını karşıladıkları ve onların hiçbir isteğine set çekmedikleri, özellikle çocuklarının küçücük rahatsızlıklarıyla bile çok abartılı ilgilendikleri, psikolojik ve fiziksel olarak çocuklarına çok bağımlı oldukları gözlenmiştir (sembiyotik-ortak yaşam ilişkisi ). Hatta bu tip aileler çocuklarını arkadaşlarının evine bile oyun oynamak için göndermekten kaçınırlar. Sonuçta çocukta ; ailem bile dış çevreden  kaygılanıyorsa demek ki evin dışındaki yerler güvensiz yerlerdir fikri oluşur. Yaşamın ilk yıllarında bu tür anne- çocuk ilişkisi çocuğun okula başladığı sırada önemli bir engel oluşturur. Annelerin bu koruyucu ve kontrollü ortamından bir an olsun uzak kalmamış olan çocuğun, yabancı bir çevrede ve tanımadıkları insanlarla birlikte günlerini geçirmesi, onu son derece huzursuz eder.

Boşanma, anne ya da babanın başka biri ile evlenmesi, maddi sorunlardan kaynaklanan stresli bir ev yaşamı, çocuğun yeni bir kardeşinin doğması, taşınma, hastalık, yakın birinin ölümü gibi bir stres faktörlerinin olması nedeniyle okul fobisi sonradan da oluşabilmektedir.   

       B) Okula Bağlı Nedenler :

           Uygun olmayan bir sınıf içi yerleştirme, özellikle  de çocuğun kendini güvende hissetmediği bir yere oturtulması; sesli okuma-sınıf önünde ders anlatma-beden eğitimi gibi etkinliklerden korkup, gerçekleştirmede güçlük çekmesine rağmen bunları yapması için  zorlanması; okulda ya da okul yolunda fiziksel olarak tehdit edici bir yerin ya da birilerinin olması; karmaşanın, şiddetin ve belirsizliğin hüküm sürdüğü olumsuz bir okul ortamı; çocuğun okulda hırpalanmasına, alay edilmesine, reddedilmesine ve kavga etmesine yol açacak olumsuz yaşantılar ve iletişim becerilerinde eksikliğinin olması gibi nedenler fobi kaynağı olabilir.

ÇOCUKLARDA KORKU

Her insan yaşamı boyunca korku hissini zaman zaman yaşar. Çocuklar için de korku gelişimlerinin bir parçasıdır. Birçok korku çeşidi geçicidir, gelişimle ilgilidir. Çocukların kendilerini tehdit eden uyaranlara gösterdikleri normal tepkilerdir. Bu gelişimsel korkular, günlük yaşamın sürdürülmesini etkilemezler.

Bazı korkular, belli yaş dönemleri için normal sayılır; örneğin, bebeklik döneminde yüksek sesten ve fiziksel desteğin aniden yitirilmesinden korkulması doğaldır. Bebeğin yaklaşık 8. ayda geliştirdiği ve 1 – 1,5 yıl kadar sürebilen yabancı korkusu da normal kabul edilir. Bu "normal" sayılan korkular, çocuğun günlük yaşantısını devam ettirmesine engel olmadığı sürece doğal karşılanmalıdır.

ÇOCUKLAR YAŞLARINA GÖRE NELERDEN KORKARLAR

2 yaş   : Seslerle ilgili korkular (tren, kamyon, gök gürültüsü, sifonun çekilmesi, elektrik süpürgesinin çıkardığı sesler, karanlık, büyük eşyalar, koyu renk eşyalar, şapkalar)

2,5 yaş            : Oyuncağın ya da yatağının yer değiştirmesi, annenin uykuya geçişte yanından ayrılması, birinin yan kapıdan girmesi gibi alışılagelmişin dışında yapılan hareketler.

3 yaş   : En çok görsel korkular söz konusudur. (Karanlık, hayvan, polis, anne- babanın gece sokağa çıkması)

4 yaş   : Seslerle ilgili korkular vardır.(Motor gürültüsü, karanlık, yabani hayvanlar, annenin evden ayrılışı)

5 yaş   : Daha çok görsel ve somut korkular söz konusudur. (Düşme, bir yerini incitme, karanlık korkusu, annenin eve dönmeyeceği korkusu )

6 yaş   :Korkuların daha yoğun görüldüğü bir yaştır. Özellikle seslerle ilgili korkular söz konusudur.(Kapı zili, telefon, böcek ya da kuş sesi ) hayalet,  cadı korkusu, yatak altında birinin saklanabileceği korkusu, kaybolma korkusu, su, ateş, fırtına, şimşek, yalnız uyuma, eve gelince anneyi bulamama, kaybetme korkusu, başkalarının onu döveceği korkusu söz konusudur. Bu yaşın genel bir özelliği de ciddi incinmelerde cesur ama küçük incinmelerde (parmağa kıymık girdiğinde ) fazlasıyla panik yaşanmasıdır.

7 yaş   : Bu yaşta da pek çok korkular vardır. Karanlık, bodrum, tavan arası korkusu, gölgeleri hayalet, cadı gibi algılama, savaş,  hırsız,  dolap içinde ya da yatak altında birinin saklandığı düşünceleri vb korkular söz konusudur. Okuduklarından, televizyonda gördüklerinden fazlasıyla  etkilenme,  endişelenme görülür.

8 - 9 yaş: Bu yaşlarda endişe ve korkular daha azdır. Daha gerçekçi korkular, bir şeyi yapamamak, okulda başarılı olamamak, arkadaşları tarafından dışlanmak gibi kişisel endişeler söz konusudur.

10 yaş             :Genelde 1-2 yıl sonrasına göre korkuların daha az olduğu bir yaştır.

Hayvanlardan özellikle yılandan korkulur. Bu yaşta yükseklik, yangın, kötü adam korkusu da söz konusudur.

Yazar Tin Danışmanlık

Kreşe gitmek istemeyen çocuğu nasıl ikna etmeli?

Kreş çocuğun aileden ilk kez ayrıldığı, sosyalleştiği ve becerilerini geliştirdiği bir kurumdur. Özellikle çalışan aileler ya da çocuğunun okul öncesi iyi bir eğitim almasını sağlamak için birçok ebeveyn çocuklarını kreşe gönderme ihtiyacı duyabilir. Ancak kreşe gitmeyi reddeden çocuklar için kreş deneyimi bazen kabusa dönebilir. Peki kreşe gitmek istemeyen çocuğu nasıl ikna etmek gerekir? İşte yanıtları…

Sozcu.com.tr

Yayınlanma: 09:39 - 13 Temmuz 2020 Güncellenme:

Kreşe gitmek istemeyen çocuğu nasıl ikna etmeli?

Uzmanlar okula gitmek istemeyen çocukların genellikle anne ve baba ile yakın ilişkiler içinde olduğunu ve korku yaşayan çocuklar olduğunu belirtiyor. Kreşe giden çocuklar evinden ilk defa uzaklaşır ve sosyal bir hayatla tanıştığında biraz afallayabilir. Çocukların evdeki güvenli ortamdan uzaklaşacak olması, istediği oyunu istediği zaman oynamayacak olması, yeni kurallar ve bazı sınırlar çocuğun kreşe gitmek isteme sebepleri arasında yer alabilir. Kreşe gitmek istemeyen çocuğunuzu ikna etmek için aşağıda sıraladığımız bazı yöntemleri uygulayarak oluşabilecek travmaları ortadan kaldırabilirsiniz. İşte o yöntemler…

KREŞE GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLAR NASIL İKNA EDİLİR?

* Anne babasından ilk defa ayrılacak olan çocukların uzun süre böyle bir ayrılığa alışması zor olabilir. Bu nedenle başlangıçta kısa aralıklarla kreşe gitmesi daha faydalı olacaktır.

* Çocuğunuz kreşe başlamadan önce okul için gerekli malzemeleri birlikte satın alarak onun kreşe daha heyecanlı gitmesini sağlayabilirsiniz.

* Oyuncak günlerinde istediği oyuncakları okula götürmesini sağlamak onun motivasyonunu arttırabilir.

* Gideceği kreşte tanıdığınız bir ailenin çocuğu varsa önceden arkadaşlık yapmalarını sağlayabilirsiniz.

* Çocuğunuz kreşe başladığında orada öğreneceği birçok şey olduğunu ve becerilerinin gelişeceğini ona anlatın.

* Okula giderken giyeceği giysileri kendilerinin seçmesine izin verin.

* Çocuğunuzun verdiği tepkilere karşı anlayışlı olmak, şiddet kullanmaktan ve korkutmaktan kaçınılmalıdır.

* Ebeveynlerin çocuğunu kreşe gönderme fikrinde kararlı olduğunu hissettirmeleri gerekebilir.

* Çocuğunuz kreşe başlamadan önce onun yeni bir hayata hazır olup olmadığından emin olmanız gerekir. Örneğin, kendi yemeğini yiyebiliyor olması, tuvalet eğitimini tamamlaması, paylaşmayı ve sosyal hayata hazır olması, ailesinden uzun saatler ayrı kalabiliyor olması gibi bazı durumlar çocuğunuzun kreşe başlarken daha kolay adapte olmasını sağlayabilir.

Çocuklarda sosyal fobi belirtileri ve tedavisi...İlginizi ÇekebilirÇocuklarda sosyal fobi belirtileri ve tedavisi...Çocuklara kitap okumayı sevdirmek için neler yapılabilir? Çocuğa okumaya sevdirme önerileri…İlginizi ÇekebilirÇocuklara kitap okumayı sevdirmek için neler yapılabilir? Çocuğa okumaya sevdirme önerileri…Çocuklar için araba koltuğunun önemi nedir?İlginizi ÇekebilirÇocuklar için araba koltuğunun önemi nedir?

annebabaÇocukokul

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası