şive tanım / Lehçe, Şive ve Ağız Nedir? | Çfunduszeue.info - Türkçe ve Edebiyat Güncesi

Şive Tanım

şive tanım

Dil, Lehçe, Şive, Ağız Nedir? Özellikleri, Örnekler

Dil Nedir?

Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanır ve dilin kendinden doğma kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği ve kullandığı canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur.

Ana Dil Nedir?

Bugün ses yapısı, şekil ve anlam bakımından birbirinden az ya da çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil: Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, Lâtince vb.

Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil. (TDK)

Ana Dili Nedir?

İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği, bilinç altına inen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.

Çocuğun ailesinden ve içinde yaşadığı topluluktan edindiği dil. (TDK)

Lehçe Nedir?

Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. (TDK)

Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Yakutlar, Sibirya&#;nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar. Çuvaşlar ise Volga&#;nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.

Ayrıca bakınız ⇒Türk Lehçeleri ve Şiveleri

Şive Nedir?

Bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur. Ayrılıklar, lehçede olduğu kadar değildir. İstanbul&#;da gelirim derken, Türkistan şivesinde kelür men denir. Ayrılık yazı diline girmiştir. Sınıflamalar da yazı dillerine göre olur.

Aşağıdaki tabloda Türk dillerinde cümle yapısını görebilirsiniz:

Aşağıdaki tabloda ise Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz.

Türk Şiveleri:

1. Güney-Batı (Oğuz) Grubu
a)Türkiye Türkçesi
b) Azerbaycan Türkçesi
c) Türkmen Türkçesi
d) Gagauz Türkçesi

2. Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu
a) Kazak Türkçesi
b) Tatar (Kazan) Türkçesi
c) Kırgız Türkçesi
d) Başkurt Türkçesi
e) Karaçay-Malkar Türkçesi
f) Karakalpak Türkçesi
g) Kumuk Türkçesi
h) Nogay Türkçesi
i) Altay Türkçesi
j) Tuva Türkçesi
k) Hakas Türkçesi

3. Güney-Doğu Grubu
a) Uygur Türkçesi
b) Özbek Türkçesi

Ağız Nedir?

Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi.

Anadolu Ağızlarınden Örnekler:

Batı Anadolu Ağızlarından Örnekler:

  • Alnacında: Tam karşısında.
  • Anşırtmak: İma etmek.
  • Burma: Musluk.
  • Çilpi: Küçük, ateş tutuşturmakta kullanılan odun parçası.
  • Bağa: Guatr
  • Çiritmek: Üşümek, titremek.
  • Değin: Sincap
  • Genk: İşlenmemiş sert toprak.
  • Imgıraz: Hastalıklı, çökmüş (kişi)
  • Keşir: Havuç
  • Göcen: Tavşan yavrusu.
  • Göde: Zayıf, çelimsiz.

Doğu ve Günedoğu Anadolu Ağızlarından Örnekler

  • Böğürcük: Böbrek.
  • Cembek: Kalabalık aile.
  • Yanır: Yara.
  • Pisik: Kedi.
  • Mişmiş: Kayısı, zerdali.
  • Küncü: Susam.
  • Ariş: Asma.
  • Tağa: Pencere.
  • Tike: Parça (kuşbaşı et).
  • Kara yatılık: Tifo.
  • Öden: Mide.
  • Ölülük: Mezarlık.

Orta Anadolu Ağızlarından Örnekler

  • Bük: Ağaçlık yer.
  • Cilis: İyice, hepten.
  • Çıdırgı: Ateş tutuşturmakta kullanılan kuru dal parçaları.
  • Efenekli: Aşırı titiz.
  • Çörtleğen: Binanın damından yağmur vb. suyunun akmasını sağlayan madeni oluk.
  • Enek: Meyve çekirdeği.
  • Gidişmek: Kaşınmak.
  • Ellik: Sahur.
  • Filke: Musluk.
  • Homukmak: Memnuniyetsizliğini yüz ifadeleriyle belli etmek.
  • Pürçüklü: Havuç.
  • Balak: Tavşan yavrusu.

Kuzey Anadolu Ağızlarından Örnekler

  • Güpül: Şişman.
  • Hasarı: Büyük su kamalı.
  • Kemçük: Eğri.
  • Orakayı: Temmuz.
  • Yal: Hayvan yiyeceği.
  • Teğin: Sincap.
  • Çağ: El yıkama yeri (lavabo), banyo yapma yeri (banyo).
  • Çerik: Tuzlanmış ve kurutulmuş et.
  • Eze: Teyze.
  • Çiğit: Meyve çekirdeği.
  • Kırtlamak: Isırmak.

Tokat Ağzından Örnekler:

  • badal = merdiven
  • heğri = aman sende
  • bakraç = küçük bakır tencere
  • çit = başörtüsü,yazma
  • düğü = bulgur
  • işkefe = kuru yufka
  • gadder = kadar
  • zere = zira
  • ağleşmek (eğleşmek) = durmak, duraklamak
  • vareş = varmak
  • dekmük = tekme
  • sorutmak = ayakta durmak = ayakta dikilmek
  • bıldır = geçen sene
  • heraf = serin
  • şordan ağrı= şu taraftan, şuradan
  • ecük = azıcık
  • seğirtmek = koşmak
  • çimmek = duş almak, yıkanmak
  • gücük ayı = kış ayı
  • arbul ayı = nisan ayı
  • ivez>üvez = sivrisinek
  • bayahtan = demin, az önce, şimdi
  • ellâğam = sanırım, anlaşılan, demek ki

DİYORLAR BİZDE (Tokat ağzı ile yazılmış bir şiir)

Düzgün mısmıldır, başörtüsü bürük,
Lahana kelem, dağ armudu çördük,
İştaha mada, azıcığa ecücük,
Alkışa da çepik diyorlar bizde.

Merdiven badaldır, ceket ise saru,
İğneye biz derler, dibeğe sahu,
Sitil kovadır, merdiven ise badal,
Sedire de mahat diyorlar bizde.

Behni yem yeridir, arazi yazu,
Hindi culuhtur, saç ekmeği cızlap,
Patetese gostil, sahiye essah,
Kızılcığa zoğal diyorlar bizde.

Takunya nalindir, çok bilmiş çepil,
İçi boş küfüktür, çabuk kızan çitil,
Şubata gücük, yatağa da mitil,
Belkiye ellağam diyorlar bizde.

Biber issot, eceleci hetelek,
Elbise urbadır, sırıksa herek,
Fasülye çiğit, raf ise terek,
Muşmulaya töngel diyorlar bizde.

Koşmak seğirtmektir, boğaz ise ümük,
Kef uçurumdur, kısaboylu güdük,
Aşgana mutfak, pis boğaza sümsük,
Çınara kavlağan diyorlar bizde.

Ağleş dur demek, çirkin ise kaşmer,
Ahucuk iştedir, gözetmek işmar,
Yufkaya işkefe, salçaya pelver,
Mandaya kömüş diyorlar bizde.

Azıcık bidıhım, tatsıza sasuh,
Boduç su kabıdır, ayran da gatıh,
İşkembeye mimbar, çiviyede mıh,
Bileziğe kol bağı diyorlar bizde.

Şip çabuk demek, kötü de irezil,
Forus horozdur, kevgir ilistir,
Kaynağa göze, peçeteye peşkir,
Geçen yıla bıldır diyorlar bizde.

(M. Necati GÜNEŞ, Tarih Öğretmeni)

Dilin Önemi

Dil, sadece iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda bu iletişim sonucu doğan kültür unsurlarının da nesilden nesle aktarılmasını sağlar.

Dilin Özellikleri

1. Dil canlı bir varlıktır: Bunu, dilimizdeki bazı kelimelerin zamanla yok olmasıyla (budun), bazı kelimelerin anlam değişikliğine uğramasıyla (yavuz: kötü-yiğit), başka dillerden kelimeler alınmasıyla (misafir), sonradan türetme yoluyla yeni kelimeler oluşturulmasıyla (bilgisayar) açıklayabiliriz. Öyle ki, artık Türkçenin lehçeleri arasındaki ortaklıklar fark edilemeyecek kadar azalmış, Türkçenin kolları anlaşılmaz derecede büyük değişikliklere uğramıştır.

2. Dil sosyal bir kurumdur: Sosyaldir, çünkü milletin veya halkın ortak varlığıdır. O halk, dilindeki kelimeler ve anlamları üzerinde anlaşmıştır. Dil, sosyal yapıdaki değişmeleri yansıtır. Kurumdur, çünkü temel kuralları vardır.

3. Dil, düşüncenin göstergesidir: Bir insanın düşünce dünyasını konuşmasından anlayabiliriz; biz de konuşmalarımızı düşünce dünyamızın el verdiği ölçüde ayarlayabiliriz.

Dilin Millet Hayatındaki Yeri ve Önemi

Dil, ulusal birliği kuran en önemli ögedir. Dil, milletin kültürünü ve tarihini gelecek nesillere aktararak tarih bilinci oluşturur. Dil sayesinde toplumu derinden etkileyen acı olaylar kalıcılaştırılır. Milletin özellikleri dil kullanılarak yeni nesillere öğretilir. Sanat (özellikle edebiyat) eserleri dille oluşturulur ve milletin estetik anlayışını ortaya kor. Dil kendi canlılığı ve sosyal oluşu ile milleti de canlı ve bir arada tutar.

Ayrıca bakınız ⇒ Konuşma Dili-Yazı Dili

Lehçe, Şive ve Ağız Nedir?

lehçe, şive, ağızBirçok yazımızda, sık sık “Türkçenin çok köklü ve güçlü bir dil olduğunu” vurgulamışızdır. Çünkü bugün yaşayan dillerin birçoğuna baktığımızda, Türkçedeki düzenliliği, türetme gücünü ve geniş söz varlığını göremeyiz. İngilizceyi örnek verecek olursak, çok uzun bir geçmişinin olmadığını, özellikle yüzyıldan sonraki sömürgecilik akımlarıyla birlikte kurulan emperyalist devletlerin çabalarıyla bir yerlere geldiğini görürüz. Benzer biçimde Sırpça, İspanyolca, Danca, Arnavutça… gibi birçok dilin geçmişi, aslında birkaç yüzyılla ifade edilebilecek kadar azdır. Fakat Türkçenin, yapılan araştırmalar neticesinde yaklaşık yıllık bir dil olduğu kabul edilmektedir. Osman Nedim Tuna‘nın Sümerce ile Türkçe arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çalışmaları sonucunda, Türkçenin yaşayan diller arasındaki “en eski geçmişe” sahip dil olduğu ortaya koyulmuştur. Buna benzer çalışmalar da göstermiştir ki, Türkçe yaşayan dillerin “en eski geçmişe sahip olan dili” olmasa bile, en köklü birkaç dilinden biridir.

Türkçenin tarihi gelişimine bir göz attığımızda, Türkler‘in göçleri ile Türkçenin de dünyanın birçok bölgesine yayıldığını görürüz. Türkçemiz, “En Eski Türkçe” ile başlayıp “Orta Türkçe” ile devam edip “Çağdaş Türkçe” ile bugünlere geldiği süreç içerisinde, birçok dilden etkilenmiş, birçok dili etkilemiş ve büyük değişikliklere uğramıştır. Türkler’in dünya üzerindeki yayılma alanlarına paralel olarak, Türkçe de birçok alanda konuşulmuş ve zamanla birbirinden kopan Türk boylarının, kendilerine özgü birer “konuşma ve yazma dilleri” ortaya çıkmıştır. Bundan yaklaşık 8 – 10 bin yıl önce, bugün konuşulan bütün Türk Dilleri tek çatıda toplanmıştı ve bugün yaşayan Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Gagauz, Uygur, Tatar, Azeri… Türkçesi, o dönemlerde yoktu. Çünkü henüz Türkler bir arada yaşıyorlardı, bunun için dilleri de farklı yazı ve konuşma dillerini oluşturmamıştı. Biz Tanrı Dağları’ndan ayrıldıktan sonra, her bölgede kalan soydaşlarımız kendilerine özgü yazı dillerini oluşturdular ve bugün yaşayan “Türk Lehçeleri” adı verilen diller (Azerbaycan Türkçesi, Kırgız Türkçesi… gibi) oluştu.

Çok köklü bir dilimiz olduğu için, Türkçemiz bugünlere gelene dek birçok alt dala ayrılmış ve bu alt dallar dil biliminde “lehçe“, “şive” ve “ağız” olarak adlandırılmıştır. Türkçenin oldukça eski ve köklü bir dil olması, dil bilimsel sınıflandırmalarda farklı görüşlerin ileri sürülmesine neden olmuştur. Bazı dil bilimciler “Türkçenin yalnızca iki büyük lehçesi olduğunu” kabul etmişler; bazıları ise Azerbaycan Türkçesi, Kazak Türkçesi, Başkurt Türkçesi… gibi birbirinden ayrı “yazı dilleri” olarak varlığını devam ettiren Türk Dilleri’ni birer “lehçe” olarak kabul etmişlerdir.

Türkçemize ait en eski kaynaklar “Orhun Yazıtları” olduğu için, bu dikili taşların öncesinde kalan döneme ait kesin bilgilere sahip değiliz. Türkçenin “karanlık dönemi” olarak adlandırılan bu dönemde, Türkçenin hangi biçimlerde var olduğu hakkında net bir bilgimiz yok. Yazılı kaynaklarla Türkçeyi takip edebildiğimiz dönemlerde ise, Türkçe artık oldukça işlenmiş bir dil konumundadır. Bunun için Türkçenin en eski durumunu ve Türkçenin “çatısı” konumunda olduğunu düşündüğümüz “ana dili” tam olarak bilmiyoruz. Bunun için Türkçenin “lehçelerini” sınıflandırırken, birçok dil bilimci farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Sınıflandırmalardaki bizim görüşümüzü belirtmeden önce, “lehçe“, “şive” ve “ağız” kavramlarını açıklamaya çalışalım:

Lehçe, bir dilin çok uzun zaman önce, yazılı metinlerle izlenemeyen, karanlık dönemlerinde kendisinden ayrılan ve ayrıldığı dilden hem “ses” hem de “biçim (yapı)” olarak ayrılıklar içeren koludur. Şive, bir dilin yazılı metinlerle izlenebilen ve “yakın geçmiş” olarak nitelendirilebilecek döneminde kendisinden ayrılan ve ayrıldığı dilden yalnızca “ses” bakımından değişiklikler içerip “yapı (biçim)” bakımından ayrılıklar içermeyen koludur. Ağız ise, bir dilin konuşulduğu belli yerleşim bölgelerine özgü olan ve “sesletim farklılıkları” temelli olan koluna verilen addır.

Lehçe kavramı veya terimi, son dönemlerde özellikle Türkiye Türkçesinde “şive” anlamı yerine kullanılmış ve bu dil bilimciler arasında bile yaygınlaşmıştır. Bugün birçok dil bilimci artık lehçe yerine şiveyi, şive yerine de lehçeyi kullanmaktadır. “Türkçenin Sorunları“nda da işlenen bu konuyu, bazı dil bilimciler “uzak lehçe” ve “yakın lehçe” terimlerini ileri sürerek çözümlemeye çalışmışlardır. Bu terimlerin türetilmesinin amacı, “lehçe” ve “şive” terimlerinin kullanımı ile ilgili sorunların çözülmek istenmesidir. Aslında mantıklı bir yaklaşımdır. Bu türetimlerle, artık Türkçeye yakınlık düzeyine göre bütün Türk Dillerini uzak veya yakın lehçe olarak adlandırabiliriz.

Yukarıda yaptığım açıklamalardan hareketle, şöyle bir örneklendirme yapabiliriz: Türkçenin bugün yaşayan “uzak lehçeleri” olarak “Çuvaşça ve Yakutça” vardır. Türkçenin “yakın lehçeleri“ne ise “Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Gagauzya, Tataristan, Türkmenistan, Türkiye, Doğu Türkistan, Başkurdistan… Türkçesi” örnek verilebilir. Türkiye Türkçesinin “ağızları” olarak ise “İstanbul ağzı, Doğu Anadolu ağzı, Elazığ ağzı, Trakya ağzı, Karadeniz ağzı, Ege ağzı…” örnek gösterilebilir.

Özetle, Türklük Bilimi‘ndeki “lehçe – şive” sorununa “yakın ve uzak lehçe” terimlerinin türetilmesiyle, sorun büyük oranda çözüme kavuşmuştur. Türkçemizin bugün 21 tane yazı diline sahip olması, her ne kadar onun köklülüğünün kanıtı olarak kabul edilse de; Türkçemize eklenen her yeni yazı dili, Türkçe konuşan Türk topluluklarını birbirinden koparmaktadır. Ortak Türk Dili oluşturmaya çalışırken, oluşan her yeni yazı dilinin acısı kendini hissettirmektedir. Bu açıdan Türk Dilleri sınıflandırmalarında da “Kazakça, Azerice, Özbekçe…” gibi adlandırmalar yapılması, Türklük Bilimcilerce doğru kabul edilmemektedir. En doğru kullanım “Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi, Gagauz Türkçesi…“dir. Kuşkusuz bu konuya en doğru yaklaşım, “Bu Türk Dili lehçe miydi, yoksa şive miydi?” diye takılıp kalmaktansa, onu ana Türkçeye olan yakınlığına göre “uzak veya yakın lehçe” olarak adlandırmak ve özellikle çağdaş Türk lehçelerinin kullanımına özen göstermek olacaktır.

Yavuz TANYERİ

Lehçe ve Şive Nedir?

lehçe, şive nedir, örnekleri ve farklarıBir dilin uzun yıllar önce yazılı kaynaklarla takip edilemeyen dönemlerinde kendisinden ayrılan; ses yapısı, dil bilgisi ve söz varlığı açısından oldukça farklılaşarak meydana gelmiş bir koluna lehçe denir. Lehçenin meydana gelmesi, dilin karanlık döneminde meydana gelmektedir. Yani lehçelerin ne zaman ve nasıl oluştuğu hakkında kesin bilgi yoktur. Bir dilin çok sayıda lehçesinin olması, onun köklü ve güçlü bir dil olduğunu göstermektedir.

Lehçe kavramı, Türkologlar ve dil bilimciler tarafından iki farklı şekilde ele alınmaktadır. Bunlardan birincisi, halk de yer edinmiş olan &#;bir dilin kolları&#; anlamıdır. Mesela Azerbaycan Türkçesi veya Gagauz Türkçesi bunlara örnektir. Dilin çeşitli zamanlarda oluşan kollarını ifade eder. Fakat dil bilimsel anlamda lehçe bu şekilde alelâde tanımlanamaz ve yanlıştır. Bir dilin konuşma veya yazı dili farklı olan tüm kollarına lehçe kavramını kullanmak doğru olmayacaktır.

Bir terim olarak lehçe, doğru ve teknik olarak &#;bir dilin karanlık dönemlerde kendisinden ayrılmış ve bugün aralarında ses, biçim ve söz varlığı yönünden çok büyük farklılıklar olan kolu&#; olarak kabul edilmelidir. Yani lehçeler, dilin tüm yönleriyle köklerinden uzaklaşma temayülü gösterir. Bu anlamda Azerbaycan Türkçesini bir lehçe olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü Oğuz grubuna ait bu dil kolları, çok küçük ses değişiklikleri ve söz varlığı farklılıkları dışında birbirine çok benzemektedir.



Peki Azerbaycan Türkçesi, Kırgız Türkçesi veya Türkmen Türkçesi lehçe değil de nedir? İşte burada &#;şive&#; kavramı karşımıza çıkıyor. Bir dilin köklerinden çok fazla uzaklaşmayan kolları için şive denilmektedir. O hâlde dilimizin kollarından olan Türkiye Türkçesi, Kazak Türkçesi veya Özbek Türkçesi için Türkçenin şiveleri demek daha doğru olacaktır. Buradan hareketle diyebiliriz ki, lehçe de şive de dilin kollarını göstermektedir. Fakat lehçe dilden oldukça uzaklaşan kolları; şive ise dilden çok fazla uzaklaşmamış olan kolları ifade etmektedir. Bu nedenledir ki şive kavramı yerine &#;yakın lehçe&#; de kullanılmaktadır.

Türkçenin kollarından Çuvaşça ve Yakutça lehçe olarak kabul edilebilir. (Bu konuda dil bilimcilerin tartışmalarına örnek bir makaleyi inceleyebilirsiniz.) Bu lehçelerin ortaya çıkmasında, coğrafi özellikler de etkili olmuştur. Oğuz Türklerinden uzak düşen bu Türk toplulukları, zamanla Göktürkçeden ciddi anlamda uzaklaşan bir Türk dili kullanmaya başlamışlardır. Meydana gelen lehçeyi bir Türkiye Türkü olarak anlamanız mümkün değildir. Bunun için bazı dil bilimciler, Yakutça gibi lehçeleri artık farklı bir dil olarak kabul etmektedir.

Şimdi bir Türk lehçesi olan Saha / Yakut Türkçesinden bir örnek verelim:

Yakut Türkçesi: Olorbuttâgar ülelêbit orduk.
Türkiye Türkçesi: Çalışmak oturmaktan daha iyidir.

Yakut Türkçesi: Bihigi at mïnen barıahpıt.
Türkiye Türkçesi: Biz ata binip gideceğiz.

Yukarıdaki örnekte gördüğünüz üzere, Türkçenin bir kolu olmasına rağmen binlerce yıldır farklılaşarak bambaşka bir dile dönüşmüş olan Yakut Türkçesini anlayabilmek bizim için pek mümkün değildir.

Şimdi bir Türk şivesi olan Azerbaycan Türkçesinden bir örnek verelim:

Azerbaycan Türkçesi: Çox yerden keçdi. Bir gün gelib bir qayanın üstünde gecelemeli oldu. Qayanın üstü hem yumaşaq hem de isti idi.
Türkiye Türkçesi: Çok yerden geçti. Bir gün gelip bir kayanın üstünde geceledi. Kayanın üstü hem yumuşak hem de sıcaktı.

Örneklerden anlaşılacağı üzere Türkçenin Yakutça veya Çuvaşça gibi lehçelerini Oğuz Türkleri olarak bizim anlamamız oldukça zor olmasına rağmen; hem coğrafya hem de dil olarak bize yakın olan Azerbaycan Türkçesini bir şive olarak anlamamız çok daha kolaydır.

Lehçe ile Şive Arasındaki Farklar

  • Lehçeler dilin karanlık döneminde oluşurlar, şivelerin oluşma dönemleri yazılı kaynaklarda takip edilebilir.
  • Bir dilin farklı lehçelerini kullanan kişiler kolay kolay anlaşamazlar. Fakat farklı şiveleri konuşan kişiler kolaylıkla anlaşabilirler.
  • Bir dilin genellikle lehçesi daha az, şivesi daha çok olur.
  • Lehçeler dil bilgisi (gramer) farklılıkları da içerir; fakat şivelerin böyle bir farklılığı yoktur.

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu


Bu konu hakkında aşağıdaki içeriklerden de faydalanabilirsiniz:

Dil Nedir?
Çağdaş Türk Lehçeleri
Lehçe, Şive ve Ağız Nedir?

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.