kaza namazının kılınmadığı vakitler / Kaza namazı nasıl kılınır? Diyanete göre kaza namazı ne zaman kılınır? Niyeti nedir? - Haberler

Kaza Namazının Kılınmadığı Vakitler

kaza namazının kılınmadığı vakitler

Eski Eserler

Soru Sahibi:Hatice Delice
Soru: Sabah namazının arkasına sabah namazının ve diğer vakitlerin kazası kılınır mı Hanefi mezhebine göre…

el Cevab: Sabah namazı sonrası gün doğuncaya kadar namaz kılınmaz. Nafile ya da kaza namazı aynı şekilde kılınmaz. 
Güneşin doğmasından sonra caizdir.


Mülahaza: Merve Karagöz
Hocam kaza namazı kılınır nafile kılınmaz. Ömer Nasuhi Bilmenin kitabında bu şekilde geçer.

el Cevab: Talik:
Hanefi mezhebinde namazların vakitleriyle alakalı detay Şafii mezhebinde farklılık arz edebilir. 
Bizde sabah namazının 1 sabah namazı eda edilecek kadar bir zamana kadar vaktin sonuna geciktirilmesi efdaldir. Şafiiler de sabah namazı imsakdan itibaren kılınır şeklinde fetvalar vardır. 
Bu sabah namazının farzının sonrasında nafile ya da farz kazası kılınır mı konusuna da yansımıştır. 
Bizde sabahın farzından sonra kaza da nafile de kılınmaz güneşin doğması beklenir. 
Şafiilerde ise sabahın farzı erken kılınabildiğinden güneşin doğma anına kadar nafile ya da farz kazası kılınabilir.

Kaynak olarak bkz. [1]
Ve ''nahnu negulu ..''diye başlayan paragrafı okuyun.


ذمته ولا يتصور أداء الفرض وقت الاستواء قبل الزوال لانه لا فرض قبله وكذا لا يتصور اداء الفجر مع طلوع الشمس عندنا حتى لو طلعت الشمس وهو في خلال الصلاة تفسد صلاته عندنا وعند الشافعي لا تفسد ويقول ان النهى عن النوافل لا عن الفرائض بدليل ان عصر يومه جائز بالاجماع
(ونحن) نقول النهى عام بصيغته ومعناه أيضا لما يذكر في قضاء الفرائض في هذه الاوقات
وروى عن أبى يوسف ان الفجر لا تفسد بطلوع الشمس لكنه يصبر حتى ترتفع الشمس فيتم صلاته لانا لو قلنا كذلك لكان مؤديا بعض الصلاة في الوقت ولو أفسدنا لوقع الكل خارج الوقت ولا شك ان الاول أولى والله أعلم


Konu hakkındaki hadislerden delilimiz 
Ebu Said el Hudri (ra)dan 
Efendimiz buyurdular ki;sabah namazından sonra güneşin doğması tamamlanana kadar namaz kılınmaz. İkindi namazından sonra güneşin batması tamamlanana kadar namaz kılınmaz.'' [2]


عن أبي سعيد الخدري - رضي الله عنه - عن رسول الله - صلى الله عليه وسلم - أنه قال: "لا صلاة بعد الصبح حتى ترتفع الشمس، ولا صلاة بعد العصر حتى تغيب الشمس


Hanefi fukahasına göre nehiy farza da nafileye de şamildir. 
Sabah namazından sonra nafile de kaza da kılınmaz.

Amr b Abse (ra)dan 
Ey Allah’ın Rasulü bana namazdan haber ver öğret dedim. Efendimiz; sabah namazını kıl sonra namaz kılma güneş doğana kadar bekle ve güneş iyice yükselinde (doğma tamamlanıncaya kadar) bekle... buyurdular.[3]

عمرو بن عبسة رضي الله عنه قال قلت يا نبي الله أخبرني عن الصلاة قال : صل صلاة الصبح ، ثم أقصر عن الصلاة حتى تطلع الشمس حتى ترتفع فإنها تطلع حين تطلع بين قرني الشيطان ، وحينئذ يسجد لها الكفار

Ömer Nasuhi Bilmen hakkında bahsettiğiniz konu şöyledir;
Mekruh Vakitler:
Bes vakit vardır ki. Onlara "mekruh vakitler" denil*.

Birincisi: Güneşin doğmasından bir mızrak boyu, yani beş derece (ki bizim memlekete göre kırk ile elli dakika arasında değişir) yükselmesine kadar olan vakittir.
İkincisi: Güneşin tam tepeye gelip tam zeval (doğudan batıya doğru kayma) anında bulunduğu vakittir.
Üçüncüsü: Güneşin sararmasından, gözleri kamaştırmaz bir hale geldiğinden battığı zamana kadar olan vakittir.
Dördüncüsü: Fecr-i sadık (şafak)'ın doğmasından güneşin doğacağı zamana kadar olan vakittir.
Besincisi: İkindi namazı kılındıktan sonra güneşin sararmasına, gözleri kamaştıramaz bir hale gelmesine kadar olan vakittir.

Evvelki üç kerahet vaktinde ne kazaya kalmış farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz, ne de
vaktiyle hazırlanmış olan bir cenaze namazı kılınabilir. Ne de evvelce okunmuş bir secde âyetinden dolayı tilâvet secdesi yapılabilir. Aksi takdirde iadeleri lâzım gelir.
Bu üç vakitte nafile namaz da kılınmaz. Şu kadar var ki kılmayacak olsa, mekruh olmakla beraber sahih olup iadesi lâzım gelmez. Çünkü bu mekruhluk nafile namazların sahih olmasına mani olmaz. Bununla beraber bu vakitlerden biline rastlayan bir nafile namazı bozup, kerahet vaktinden soma kaza etmek daha faziletlidir.
Bu üç vakit, ateşe tapanların ibadet zamanlarıdır. Onlara benzemekten kaçınmak, dini bir hikmet icabıdır.
Diğer iki kerahet vaktinde ise yalnız nafile namaz mekruhtur. Farz ve vacip bir namaz mekruh değildir. Cenaze namazı ile tilâvet secdesi de mekruh değildir. Bu iki vakitten bilinde başlanılmış olan bir nafile namazı, kerahetten kurtulması için bozulursa, daha sonra kazası lâzım gelir.

Güneşin batışı halinde yalnız o günün ikindi namazı kılınabilir. Fakat diğer bir günün kazaya kalmış olan ikindi namazı kılınamaz. Çünkü kâmil bir halde vacip olan bir ibadet, nakıs olarak kaza edilemez. Kerahet vakti ise ibadetin nakıs olmasına sebeptir.
Güneşin doğuşuna rastlayan herhangi bir namaz ise bozulur. Bu sebeple bir kimse, daha ikindi namazını eda etmekte iken güneş batsa, namazı bozulmaz. Fakat sabah namazını kılmakta iken güneş doğsa, namazı bozulur. Çünkü birinci takdirde yeni bir namaz vakti girmiş olur. İkinci takdirde ise namaz vakti çıkmış, yeni bir namaz vakti girmemiş olur.

Bizi İlgilendiren Bölüm;
[Birincisi: Güneşin doğmasından bir mızrak boyu, yani beş derece (ki bizim memlekete göre kırk ile elli dakika arasında değişir) yükselmesine kadar olan vakittir.] ve
( Evvelki üç kerahet vaktinde ne kazaya kalmış farz namazlar, ne vitir gibi vacip namaz, ne de vaktiyle hazırlanmış olan bir cenaze namazı kılınabilir. Ne de evvelce okunmuş bir secde âyetinden dolayı tilâvet secdesi yapılabilir. Aksi takdirde iadeleri lâzım gelir.
Bu üç vakitte nafile namaz da kılınmaz. Şu kadar var ki kılmayacak olsa, mekruh olmakla beraber sahih olup iadesi lâzım gelmez. Çünkü bu mekruhluk nafile namazların sahih olmasına mani olmaz. Bununla beraber bu vakitlerden biline rastlayan bir nafile namazı bozup, kerahet vaktinden soma kaza etmek daha faziletlidir.)

Talik: Ne o yapılır ne bu yapılır şeklinde ki üslup kesinlikle nefy edilmek istenen bir manayı ifadede kullanılır. 
“Bu üç kerahet vaktinde ne kazaya kalmış namaz kılınır ne de vitir namazı kılınır” demek kaza namazı da kılınmak vacib namaz da kılınmaz demek olur. 
-(Güneşin doğmasından bir mızrak boyu yani beş derece)
Sabah namazının edasından itibaren güneşin doğması anına kadar ve güneşin doğması anından bir mızrak boyu yükselmesi anına kadar olan zaman dilimi demektir.

 


[1] el Kasani, Bedaius Sanai I
[2] el Buhari es Sahih hno:
[3] Muslim es Sahih hno:

Bir namazı vaktinde kılmaya "eda" denir. Vaktinden sonra kılmaya da "kaza" denir. Vaktinde kılınan veya kılınacak olan bir namaza "vaktiyye" veya "salât-ı hazıra" denir. Vaktinde kılınmamış olan bir namaza da "faite" denilir. Bunun çoğulu "fevait" dir.

Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır. Vitir namazının kazası ise vacibdir. Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı sünneti ile beraber kaçırılınca, o günün güneş doğuşundan (kerahet vaktinin çıkışından) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir. Güneşin yükselişinden (kerahet vaktinden) önce ve istivadan sonra sünnet kaza edilmez. İmam Muhammed`e göre, bu sünnet yalnız olarak kaçırılmış olsa, yine güneşin doğuşundan sonra istiva zamanına kadar kaza edilir. Bir de, öğle namazının her iki sünneti, farza yetişmek için terk edilecek olsa, farzdan sonra evvelki sünnet ve sonra iki rekat sünnet kaza edilir. Fetva bu şekildedir. Böylece vakit içinde sünnet iki defa gecikmemiş olur. Bununla beraber son iki rekat sünnetten sonra da dört rekat sünnet kaza edilebilir. Namazın sırası iki defa değişmemesi için bunu daha iyi görenler de vardır.

Cuma namazının ilk dört rekat sünneti hakkında bu öne alma ve sonraya bırakma hükmü vardır. Terk edilen diğer sünnetlerin kaza edilmesi gerekmez. Fakat başlanıldıktan sonra, her nasılsa terk edilmiş olan bir sünnetin (nafile namazın) kazası gerekir.

Örnek: Öğlenin son sünnetine başlamış iken, cenaze namazını kaçırmamak için bu Sünnet kesilmiş olsa, bu sünneti sonradan kaza etmek gerekir.

Bir namazı özürsüz yere kazaya bırakmak büyük günahdır (kebiredir) Bu namaz kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Fakat bunun geciktirilmesinden dolayı meydana gelen günahın bağışlanması için tevbe etmek ve Allah`dan afv dilemek lazımdır. Herhangi bir bahane ile namazı geciktirip kazaya bırakmakdan son derece sakınmalıdır. Çünkü bunun günahı çok büyüktür. İnsan, gerek yaratıcısına karşı ve gerekse insanlara karşı olan borçlarını bir an önce ödemeğe çalışmalıdır. Hayatın süresi belli, çok azdır! Borçlarını ödemeden ahirete gidenlerin hallerine ne kadar acınsa azdır.

UYARI: Kazaya kalan altmış, yetmiş senelik bir çok namazlar belli bir günde (Ramazan ayının son cumasında) kılınacak bir günlük namaz ile kaza edileceği ve böylece bağışlanacağı hakkındaki sözlerin hiç bir dinî değeri yoktur. Bu konuda rivayet edilen bir hadis, hadis alimlerinin ve diğer alimlerin açıklamalarına göre asılsızdır, uydurmadır, ümmetin icmaına da aykırıdır. Çünkü böyle herhangi bir ibadet, senelerce terk edilmiş olan farzların ve vaciblerin yerini tutamaz. Böyle bir iddia, farzların ve vaciblerin terk edilmesini, önemsenmemesini gerektireceğinden akla, şeriata ve hikmete aykırıdır. Günah, kolaylığa sebeb olamaz. Bu usul ilminde bir esastır. Bir de bu hadisi nakledenler hadis alimlerinden değillerdir. Bir kaynak da gösterememektedirler. Artık bu naklin ne değeri olabilir?

Kazaya kalan namaz, bizim için yerine getirilmesi gerekir. Biz bunu yerine getirmek zorundayız, bunu yapmazsak azaba hak kazanmış oluruz. Şu kadar var ki, kazaya kalmış olan bir namazı Yüce Allah dilerse bağışlar ve dilerse bağışlamaz. Herhangi bir ibadet sebebiyle de sahibine bir çok sevablar da verebilir. Kimse bunlara karışamaz ve bunlar üzerinde kesin hüküm veremez. Yukardaki iddia, kesinlikle kazası gereken bir namazın, ona denk bir ibadetle kaza edilmesi hakkındaki farziyeti inkar etmektir ki, bu asla caiz olamaz. Bu konu üzerinde, Merhum Aliyyü`l-Kari`nin ve diğer alimlerin incelemeleri vardır. Aliyyü`l-Kari`nin "Mevzuatına", Abdurrahim Fetvasına ve "Mev`ize-i Hasene`ye" bakılsın!..

Bir kimsenin namazı kazaya kalınca bakılır; Eğer o kimse tertip sahibi ise, bu kaza namazı ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek gerekir. Tertib sahibi değilse, bu namazı kaza etmeden diğer namazları kılabilir.

Bir kimsenin tertib sahibi sayılabilmesi için, en az altı vakit namazı kazaya kalmamış olmalıdır. Altı vakit namaz kazaya kaldı mı, tertib sahibi olmaktan çıkar; artık onun ne kaza namazları arasında ve ne de kaza namazları ile vakit namazları arasında sırayı gözetmesi gerekmez.

Kazaya kalmış namazlarda eskiye ve yeniye gelince, bunlar iki kısımdır. Yakın zamanda kazaya kalanlar altı vakte ulaşınca, ittifakla sıra gözetme gereğini kaldırır. Evvelce kaçırılmış bulunan (eski) namazlara gelince, bunlar

da altı vakte ulaşmışsa, geçerli kabul edilen fetvaya göre sıra gözetmenin gereğini kaldırır.

Örnek: Bir kimse, vaktiyle bir ay namaz kılmayıp sonradan bunları kaza etmeden vakit namazlarını devamlı olarak kılmaya başlamışken tekrar bir vakit namazını kazaya bırakacak olsa, bu son namazını hatırladığı halde onu kaza etmeden vakit namazını kılabilir. Böyle bir kimse, geçmişteki kaza namazlarını tamamen kılmadıkça tertib sahibi olamaz. Sahih olan görüş budur.

Tertib sahibi olan zat, bir farz namazını veya İmamı Azam`a göre vacib olan bir namazı özürsüz yere veya hayız ve nifas gibi namazı düşürecek bir nitelikte olmayan bir özürden dolayı vaktinde kılmamış olsa, bu namazı, ilk vakit namazından önce kaza etmesi gerekir. Çünkü gerek kaçırılan namazların arasında ve gerek bunlar ile vakit namazları arasında sırayı gözetmek esasen şarttır. Ancak kazaya kalan namaz unutulup sonradan hatıra gelmişse veya vakit daralmış veya kaçırılan namazlar çok olur da tertib sahibi olmaktan çıkılmışsa, vakit namazı kılınır.

Örnek: Tertib sahibi olan kimse, her nasılsa uykuya dalıp o günün sabah namazını kılamamış olsa, bu sabah namazını o günkü öğle namazından önce kaza etmesi gerekir. Bunu hatırladığı halde onu kaza etmeksizin öğlen namazını kılsa, bu namaz İmam Muhammed`e göre bozulur. İmam Ebû Yusuf`a göre, farz olmaktan çıkar, nafile olur. İmamı Azam`a göre ise, muvakkat olarak sahih olur. Şöyle ki: Bundan sonra o sabah namazını kaza etmeden beş vakit namazı daha kılacak olsa, bu altı vaktin hepsi de sahih olmuş olur. Fakat böyle beş vakit namazını daha kılmadan o sabah namazını kaza ederse, arada kılmış olduğu vakit namazları fasid olup yeniden kılınmaları gerekir.

Yine böyle bir kimse, sabah namazını kaçırmış olduğu halde, bunu unutup öğle namazını kılacak olsa, bu öğle namazı sahih olur.

Yine bir kimse, kazaya kalmış olan yatsı namazını fecirden sonra hatırlamış olur da, vakit yalnız sabah namazını kılmaya müsait bulunursa, sabah namazını kılar, yatsı namazını daha önce kaza etmemesi, bu sabah namazının sıhhatine engel olmaz. Ancak kaza namazını hatırladığı halde, vakit namazını pek uzatıp da bu bakımdan vaktin daralmasına sebebiyet verilmiş olursa, o zaman vakit namazı caiz olmaz.

Kazaya kalmış namazlar (faiteler) birkaç tane olur da, vakit bunlardan yalnız bir kısmı ile vakit namazına müsait bulunsa, sahih olan görüşe göre, sırayı gözetme gereği düşer.

Yine bir kimsenin, vitirden başka altı vakitten çok veya altı vakit namazları kazaya kalmış olsa, bunları kaza etmeden vakit namazlarını kılması sahih olur. Çünkü bu durumda tertibe riayet edilmesinde güçlük vardır. Kazaya kalmış namazlar (faiteler), vitirden başka altı vakit olunca çok sayılır, altıdan az olunca da az sayılır.

(İmam Şafîî`ye göre, kazaya kalan namazlarla vakit namazları arasında sıra gözetilmesi şart değildir, müstahabdır.)

Bir kimse, bir günlük namazlarından birini kaçırmış olduğu halde, bunu bir türlü belirleyemezse, bir günlük namazını yeniden kılar. Çünkü böyle yapmakla kazaya kalan namaz, kesinlikle kılınmış olur; diğerleri de birer nafile olur.

İki, üç ve daha ziyade günlerde birer vakit namaz kaçırılmış olduğu halde, bunların hangi namazlar olduğu belirlenemeyince de, o kadar günün namazları yeniden kılınır.

Kazaya kalan namazlar bir çok olunca, bunların her birini belirleyerek niyet edilmesi gerekmez; çünkü bunda güçlük vardır. Onun için şöyle niyet edilmesi uygun olur: "ilk veya en son kazaya kalmış sabah veya öğle namazını kılmaya" diye kılınır.

Bir kimse, ne kadar namazı kazaya kaldığını bilmese, kuvvetli olan görüşüne göre hareket eder. Üzerinde kaza namazı kalmadığına kanaat getirinceye kadar kaza namazı kılar.

Bir kimse, bir namazı kılıp kılmadığında şüphelense, namazın vakti henüz çıkmamışsa onu yeniden kılar. Namazın vakti çıktıktan sonra şübhelense, bir şey yapması gerekmez. Çünkü farzın sebebi olan vakit çıkmıştır. Bir müslümanın namazını vaktinde kılmış olması ise bir asıldır.

Müslüman olmayanların yurdunda İslâm`ı kabul edip bilgisizliğinden dolayı namazlarını kılamamış olan bir kimse, sonradan İslâm yurduna gelip din görevlerini öğrense, önceki namazları kaza etmesi gerekmez. Fakat İslâm ülkesinde bulunup da ihtida eden (islamı kabul eden) kimse, bu hususta özürlü sayılmaz. İslâmı kabul ettiği tarihten itibaren namazlarını kılmakla yükümlü olur. Çünkü İslam yurdunda cehalet bir özür sayılmaz. Herkes din görevlerini ehlinden sorup öğrenebilir.

Bir kimse kaza namazını kılarken, cemaatle vakit namazına başlanacak olsa, namazını tamamlamadıkça cemaate katılmaz, ister tertib sahibi olmasın.

Kazaya kalan aynı vaktin namazı, usulü üzere cemaatle, de kılınabilir. Cemaat bahsine bakılsın!.

Kaza namazlarının evde kılınması daha iyidir. Çünkü günahları örtüp açıklamamak lazımdır. Böyle bir açıklama Hakka karşı saygısızlık sayılır ve başkaları için de kötü bir örnek olabilir.

Bir kadın: "Yarınki gün şu kadar namaz kılayım veya şu kadar gün oruç tutayım." diye niyet ettiği halde o gün adet görmeye başlasa, o namazı veya orucu temiz olacağı günlerde kaza eder.

Kaza namazlarının belli vakitleri yoktur. Üç kerahet vakti dışında, istenilen her vakitte kaza namazı kılınabilir.

Örnek: Kazaya kalmış bir öğle namazı akşamdan sonra kılınabileceği gibi, bir akşam namazı da öğleden önce veya sonra kılınabilir.

Kaza namazları ile uğraşmak, nafile namazları ile uğraşmaktan daha iyi ve daha önemlidir. Fakat farz namazların müekked olsun olmasın, sünnetleri bundan müstesnadır. Bu sünnetleri terk ederek bunların yerine kazaya niyet edilmesi daha iyi değildir. Bu sünnetlere niyet edilmesi evladır. Hatta kuşluk ve tesbih namazları gibi, haklarında nakil bulunan nafile namazlar da böyledir. Bunlara da böyle nafile olarak niyet etmek evladır. Çünkü bu sünnetler, farz namazları tamamlar, bunların yerine getirilmesi mümkün değildir. Kaza namazlarının ise, muayyen vakitleri olmadığı için onların her zaman yerine getirilmesi mümkündür.

Bununla beraber namazları kazaya bırakmak günahtır. Bu günahdan mümkün olduğu kadar kurtulmak için sünnetleri feda etmek uygun olmaz. Böyle bir günahı işleyen kimsenin fazla ibadet ederek Allah`ın bağışlamasına sığınması gerekirken, hakkında Peygamber şefaatinin tecelli etmesine vesile olacak bir takım sünnet ve nafileleri terk etmek nasıl uygun olabilir? Hem bir kısım vakit namazlarını kazaya bırakmak, hem de diğer bir kısım vakit namazlarını, kendilerini tamamlayan sünnetlerden ayırmak iki kat kusur olmaz mı? Buna aykırı olan bazı nakiller geçerli değildir. Bunlar kabul edilen fetvaya aykırıdır. Hem sünnetleri, hem de kaza namazlarını kılmaya elverişli vakit bulamadıklarını iddia edenler bulunursa bunlar insaflı bir iddiada bulunmuş sayılmazlar. Boş yere en kıymetli zamanlarını harcayan insanlar, bilmem böyle bir iddiaya nasıl kalkışabilir?..

(İskat-ı Salât bahsine bakılsın.)

KAZA NAMAZI

Arama:     

BÜYÜK OĞLUN ÜZERİNE FARZ OLAN BABASININ KAZA NAMAZLARI &#;&#; YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER

Bütün vakit boyunca uykuda olmak veya sarhoş bulunmak nedeniyle de olsa, vaktinde kılınmayan günlük farz namazlar kaza edilmelidir. (54) Aynı şekilde vaktinde kılınmayan her farz namazın hükmü de aynıdır. Hatta farz ihtiyat gereği belirli bir zamanda nezir vesilesiyle insana farz olan namazın da kazasını kılınmalıdır. Ramazan ve Kurban bayramlarının kazası yoktur. İster günlük namazlar olsun isterse diğer farz namazlar, kadının hayız ve nifas hallerinde kılmadığı namazların kazası yoktur. Ayat namazının kazasının hükmü ileride açıklanacaktır.

Namazın vakti geçtikten sonra, kılınan namazın batıl olduğu anlaşılırsa, o namaz kaza edilmelidir.

Üzerinde kaza namazı bulunan kimse, onu kılmakta ihmalkârlık etmemelidir. Ama hemen yerine getirmek de farz değildir.

Üzerinde kaza namazı bulunan kimse, müstehap namaz kılabilir.

Üzerinde kaza namazı bulunduğuna veya kıldığı namazların sahih olmadığına ihtimal veren bir insan, ihtiyat ederek onları kaza etmesi müstehaptır.

Kazaya kalan günlük namazları tertip üzere kılmak gerekli değildir. Fakat tertip üzere kılınan namazlarda sıraya riayet edilmelidir. Örneğin kazaya kalan bir günün öğlen, ikindi, akşam ve yatsı namazları kılınmak istenirse sıraya riayet edilmelidir.

Âyat namazı gibi günlük olmayan namazları veya bir tane günlük ve birkaç tane de günlük olmayan namazı kaza etmek isteyen kimse, onları tertip üzere kılması gerekmez.

Dört rekâtlık bir namaz kılınmadığı bilinir, fakat öğlen mi yoksa yatsı mı olduğu bilinmezse, kazaya kalan namaz niyetiyle dört rekâtlık bir namaz kılınırsa yeterlidir. Sesli veya sessiz kılmada muhayyardır.

Birkaç sabah veya öğlen namazı kazaya kalan kimse, onların sayısını bilmez veya unutursa, örneğin üç mü, dört mü, beş mi olduğunu bilmiyorsa, az olan miktarı kılması yeterlidir. Fakat hepsini kıldığına yakin edecek kadar namaz kılması daha iyidir. Örneğin kaç sabah namazının kazaya kaldığı bilinmez, fakat en fazla on tane olduğu kesin bilinirse, ihtiyat edilerek on sabah namazı kılınmalıdır.

Önceki günlerden sadece bir kaza namazı olan, o günkü namazın fazilet vakti geçmeyecekse, önce kaza namazını kılması daha iyidir. Yine eğer önceki günlerden kaza namazı olmayıp, o gün için bir veya birkaç kaza namazı varsa, fazilet vakti geçmeyecekse eda namazından önce o günkü kaza namazını kılması daha iyidir.

Namaz esnasında aynı gün bir veya birkaç namazın kazaya kaldığını veya önceki günlerden kalma bir kaza namazı olduğunu hatırlarsa, vakit genişse ve kaza namazına niyeti döndürmek de mümkünse, o günün namazının fazilet vakti geçmeyecekse, niyetini kaza namazına döndürmesi daha iyidir. Örneğin öğlen namazının üçüncü rekâtının rükûsuna gitmeden önce sabah namazının kazaya kaldığını hatırlarsa ve öğlen namazının fazilet vakti de dar olmazsa, niyetini sabah namazına çevirerek iki rekât olarak tamamlamalı sora da öğlen namazını kılmalıdır. Ama fazilet vakti dar ise ve niyetini sabah namazının kazasına çevirmesi mümkün değilse örneğin, öğlen namazının üçüncü rekâtının rükûsunda sabah namazını kılmadığını hatırlarsa, burada sabah namazına niyetini çevirmesi namazın rüknü olan bir rükû izafi olacağından, niyetini sabah namazı kazasına çevirmemelidir.

Önceki günlerden kaza namazı olan kimse, bir veya birden fazla aynı günden de kaza namazı olursa, hepsini kılacak kadar da vakti yoksa veya hepsini aynı gün kılmak istemiyorsa o günün kaza namazlarını eda namazından önce kılması müstehaptır.

İnsan hayatta olduğu müddetçe kendi namazlarının kazasını kılmaya gücü yetmese bile, başka birisi onun tarafından namazlarını kaza edemez.

Kaza namazı cemaatle kılınabilir. Cemaat imamının namazı ister eda olsun, ister kaza fark etmez. İmamla muktedinin (imama uyanın) aynı namazı kılmaları da gerekmez. Meselâ, öğlen veya ikindi namazını kılan bir imama uyarak sabah namazının kazasını kılmanın sakıncası yoktur.

Mümeyyiz (İyiyi ve kötüyü birbirinden ayırt eden) çocuğu, namaz kılmaya ve diğer ibadetlere alıştırmak müstehaptır. Hatta onu, kılmadığı namazları kaza etmeye zorlamak müstehaptır.

BÜYÜK OĞLUN ÜZERİNE FARZ OLAN BABASININ KAZA NAMAZLARI &#;&#; YOLCUYLA İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası