1980 sonrasi siir / SONRASI ŞİİRİ by Saliha Kalp

1980 Sonrasi Siir

1980 sonrasi siir

sonrasında yazılan şiir, bazı edebiyat çevrelerinde kayıp dönem olarak adlandırılmaktadır. &#;li yıllara değin süren sessizlik ve şiirdeki hareketsizlik, birçok kesimi bu dönem edebiyatını yok saymaya itmiştir.

Bu dönemde Haydar Ergülen, Hüseyin Atlansoy, Sedat Umran, Seyhan Erözçelik, Lale Müldür, Ahmet Erhan ve Küçük İskender gibi şairler şiirin hareketliliğini sağlamışlardır.

İkinci Yeni sonrasında ’e kadar şiiri toplumcu bir bakışla kavrayan şairlerin anlayışı, darbesiyle yerini özellikle ’lerin toplumculuğunu ön plana alan şiire karşı duran kuşağı şairlerine bırakmıştır.

sonrası şairleri; şiirde geleneksel birikimin önemini vurgulamışlar ve Halk, Divan, İkinci Yeni ve saf şiir gibi ayrımlara girmeden en yeniden en eskiye kadar Türk şairlerini dikkatle okumayı savunmuşlardır.

Sonrası Şiirin Özellikleri:

  • Bu dönem şairleri birlikte dergiler çıkarmışlardır.
  • şairleri için ortak bir anlayıştan çok, grupların ve kişilerin ayrı ayrı şiir anlayışlarından söz edilebilir.
  • Yazko Edebiyat, Üç Çiçek, Şiiratı ve Sombahar gibi dergiler bu dönemde etkilidir.
  • İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiirde olduğu gibi ideolojiyi şiirlerinde öncelikli bir öğe olarak görmemişlerdir.
  • Düz yazıya yaklaşan bir üslupla, anlatmaya imkan veren temaları da şiirlerinde işlemişlerdir.
  • İmge anlayışlarında uzak çağrışımlara önem vermeleri bakımından İkinci Yeni’yle yakınlıkları vardır.

Sonrası Şiirin Önemli Temsilcileri

HAYDAR ERGÜLEN (…)

  • Üç Çiçek dergisini çıkarmış, Şiiratı dergisinde emeği geçmiştir.
  • Aşk, kardeşlik, yaşantılar, çocukluk gibi konuları çoğunlukla imgeli ve mecazlı bir dille işlemiştir.
  • Alevi-Bektaşi şiir geleneğiyle birlikte Cemal Süreya ve Behçet Necatigil ile yakınlıklar kurmuştur.
  • Eserleri:
  • Şiir:Karşılığını Bulamamış Sorular, Sokak Prensesi, Kabareden Emekli Bir Kızkardeş, 40 Şiir Ve Bir

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Haydar Ergülen Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

HÜSEYİN ATLANSOY (…)

  • Mistik metafizikçi yönü ağır basan bir şairdir.
  • Metropol hayatını ve ilişkilerdeki hızlı değişimi, konuşma dilinin imkânlarından yararlanarak ironik bir biçimde işlemiştir.
  • Eserleri:
  • Şiir:İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, İlk Sözler, Su Burcu

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Hüseyin Atlansoy Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

MURATHAN MUNGAN (&#;)

  • Doğu hikâyeciliği ile Batı hikâyeciliğini birleştirmek ister. Bunun için hikâyelerine tarihi ve mitolojik motifleri yerleştirir.
  • Dağınık Yatak senaryosu filme alınmıştır.
  • Aşk, sevgi, hasret, ihanet gibi duyguları beynelmilel bir çerçeveye oturtur.
  • Dört Kişilik Bahçe ve Ölüm Burnunda radyo oyunlarıdır.
  • Eserleri:
  • Oyun:Geyikler Lanetler, Mahmud ile Yezida, Taziye, Bir Garip Orhan Veli
  • Şiir:Osmanlıya Dair Hikayat, Kum Saati, Şahtiyan, Yaz Sinemaları, Eski 45&#;likler, Mırıldandıklarım, Yaz Geçer, Omayra, Metal, Erkekler İçin Divan, Mürekkep Balığı, Başkalarının Gecesi, Oda Poster ve Şeylerin Kederi
  • Hikâye:Son İstanbul, Cenk Hikâyeleri, Kırk Oda, Lal Masallar, Kaf Dağının Ölümü, Üç Aynalı Kırk Oda
  • Roman:Yüksek Topuklar

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Murathan Mungan Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

SEDAT UMRAN ()

  • Eşyanın iç dünyasını yansıtarak Türk şiirine büyük bir yenilik getirmiş şairdir. Cansız nesnelerin bilinmeyen dünyalarını okuyucuyla paylaşan Ümran, bilinçaltına attığı acılarını; sevinçlerini eşyanın kimliğinde dışa vurarak mutluluğa ulaşabileceğine inanmış bir sanatçıdır.
  • Şiirlerinde herhangi bir ideolojik düşünce barındırmayan Umran, mısralarında ele aldığı maddeyi, gücünü ve güçsüzlüğünü dile getirmek için kullanmıştır.
  • Yazdığı şiirlerin konuları son derece önemsiz ayrıntılardır. Ancak o kimsenin şiir yazmayı aklına getirmediği nesnelere şiirlerinde hayat vermiştir.
  • Sedat Umran Alman şiirine özenmiş bir şairdir.
  • Şiirlerinde kafiye ve mısra gibi ahenk ve ritim öğelerine pek başvurmamış, sembollere çokça yer vermiştir.
  • Eserleri:
  • Şiir:Meşaleler, Leke, Gittin Taş Atarak Denizlerime, Kara Işıldak

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Sedat Umran Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

KÜÇÜK İSKENDER (&#;)

  • Şiirlerinin temalarında alışılagelmişin bazen tam karşısında yer alan; polemikçi, başkaldırıcı şiiriyle sadece ’li yılların değil tüm Türk şiirinin en gözüpek şairi sayılır.
  • Fazlaca karışık ve yer yer fazlaca uzun ve çoğaltımcı şiiri oldukça özgün ve başarılıdır.
  • Geleneksel yöntemler kullanarak yazdığı divan tarzı şiirleri ve gazelleriyle de dikkat çeker.
  • Eserleri:
  • Şiir:Gözlerim Sığmıyor Yüzüme, YirmiöApriI, Periler Ölürken Özür Diler, Suzidilara, Güzel Annemin Hayal Gücü, Ciddiye Alındığım Kara Parçaları, Papağana Silah Çekme, Alp Krizi, Gözyaşlarını Nal Sesleri, Bir Çift Siyah Deri Eldiven, İpucu Bırakma Sanatı, Bahname, Klarnet, Kahramanlar Ölü Doğar, Çürük Et Deposu, Eski Kral Deposu, Siyah Beyaz Denizatları, Barudî, Dicle ile Fıra, Bir Daha Bana Benzeme Angel, Sarı Şey

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Küçük İskender Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

SUNAY AKIN (&#;)

  • Yeni Garipçi şiir anlayışını benimser.
  • Anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri, Orhan Veli&#;nin şiirindeki bazı özelikleri günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. Ayrıca, bu tür şiirlerde genellikle rastlanmayan, yumuşak, lirik bir tonu vardır.
  • Şiirlerinde özellikle ince yergi öğelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker.
  • Cemal Süreya&#;nın etkisinde sürdürdüğü şiirlerde ise dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma; çocuklar ve hüzünle birlikte şairin ilgi ve duyarlılığını göstermektedir.
  • Eserleri:
  • Şiir:Makiler, Antik Acılar, Kaza Süsü, 62 Tavşanı
  • Roman:İstanbul&#;un Nazım Planı, Ay Çöreği ve Deniz Yıldızı, Kız Kulesi&#;ndeki Kızılderili, Önce Çocuklar ve Kadınlar, İstanbul&#;da Bir Zürafa, Onlar Hep Oradaydı, Kırdığımız Oyuncaklar, Kule Canbazı
  • Derleme:Şairler Matinesi, Küçük Asker&#; Küçük Asker, Şiir Cumhuriyeti, Ve Şaire&#; Ve Şaire, Kırılan Canlar

Daha Fazla Ayrıntı İçin Bkz.Sunay Akın Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number: http: //seafoodplus.info Number: 52 , p. , Winter I Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date KUŞAĞI TÜRK ŞİİRİNE ELEŞTİRİLER 1 CRITICISM TOWARDS s GENERATION OF TURKISH POETRY Yrd. Doç. Dr. Servet Şengül Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öz Kuşağı Türk şiiri, kendisine zaman bakımından en yakın kuşak olarak 60 ve 70 Kuşağı şiirinden oldukça farklı anlayışa sahiptir. askeri darbesinin de etkisiyle 80 Kuşağı, kendinden önceki yirmi yılın ideolojik şiir tavrını sanatsal şiire çevirir. Darbe önce- sinin her türlü siyasi hareketi, darbe sonrasında derin bir sessizliğe bürünür. Toplumun yansıması olan sanat hareketleri, özelde şâirler, bu sessizliğe tabi olmak zorunda kalınca ön- ceki dönemlerden ayrılan, bireyi önceleyen ve sanat yapma hedefi olan şiir anlayışı gelişir. Askeri siyasetin baskısı ve değişen yaşam algısı 80’ler şiirini ‚şiire dönüş‛ düsturuna yön- lendirir. 80 şiirinde, İkinci Abdülhamit devrine benzer şekilde hastalıklı, bunalımlı, kanı içi- ne atan, teknik olarak ‘patetik ruh’ hali egemen olur. Dönemin gerçekliği bu dönem şiirini karamsar havaya büründürür. Şâirler, belki de mecbur kaldıkları, bireysellik arz eden ve topluma uzak bir dil kullanır. Bu şiir tavrı nedeniyle; Hakan Arslanbenzer, Hakan Şarkde- mir, Osman Özbahçe ve Hayriye Ünal gibi ve Kuşağı şâirleri, kendilerinden önce gelen Kuşağı’na ağır eleştirilerde bulunur. Bu eleştiriler arasında ‘meselesizlik’, ‘top- lumdan kopuk olma’, ‘şiiri salt sanat eseri olarak görme’ gibi konular yer alır. Anahtar Kelimeler: Kuşağı Türk Şiiri, Şiir Eleştirisi Abstract s Generation of Turkish Poetry has a very different perspective compared to 60s and 70s which are the most similar generations as regards to point of time. 80s Genera- tion affected by coup transformed ideological poetry stand of last two decades into an artistic poetry. Any kind of political movement in pre-coup period fell into silence after the coup. Art movements being repercussions of society and particularly poets had to obey this silence. Consequently, a new poetry perception which prioritizes individual and aims to do art developed. Pressure of military coup and changing lifestyle perception steered 80s poet- ry to the principle of "back to poetry". 80s poetry was dominated by sick, depressive, intro- vert and technically "pathetic spirit" in parallel with Abdulhamit II Era. Reality of the period had the pessimistic atmosphere of that era. Poets used an individualized language which 1Bu makale Ekim tarihlerinde Fırat Üniversitesi’nde düzenlenen 1. Uluslararası Sosyal Bilimler Sempozyumu’nda aynı başlıkla sunulan tebliğin genişletilmiş halidir. Servet Şengül was isolated from the society, maybe due to the fact that they had to. This stand of s generation of poetry was severely criticized by poets of s and s generations such as Hakan Arslanbenzer, Hakan Şarkdemir, Osman Özbahçe and Hayriye Ünal. These criti- cisms included topics such as "lack of an issue", "being isolated from society", "considering poetry as a solely work of art". Keywords: s Generation of Turkish Poetry, Poetry Criticism Kuşağı Şiirinin Doğuşu ve nır. Özellikleri Kuşağı, günümüz Türk şiirine Kuşağı şiirini tahlil edebilmek zaman bakımından en yakın kuşak olarak 60 için o günün sosyolojik yapısını ele almak ve 70 Kuşağı’ndan yahut 90 ve ’ler şiirin- gerekir. Dönemi etkileyen en önemli olay den oldukça farklı anlayışa sahiptir. 80 Kuşağı askeri darbesidir. Darbeyle toplumu geliştir- olumlu bir yaklaşım olarak kendinden önceki me adına eylem ve söylemde bulunabilecek yirmi yılın ideolojik şiir tavrını sanatsal şiire tüm kesimler baskı altına alınır. Böylece darbe çevirir. Bu dönemin şairleri, aynı şiir anlayışı- öncesinin her türlü siyasi hareketi, darbe son- na sahip olmasalar bile birlikte dergiler çı- rasında derin bir sessizliğe bürünür. Toplu- karmak suretiyle ortak bir şiir atmosferinde mun yansıması olan sanat hareketleri ve şair- yer alırlar. ‚ sonrası şiirinin toplumcu bir ler, bu sessizliğe tabi olmak zorunda kalınca poetikadan çok; bireysel yönelimler bağla- önceki dönemlerden ayrılan, bireyi önceleyen mında geliştiğinin en önemli göstergelerinden ve sanat yapma hedefi olan şiir anlayışı geli- biri de bu dönemdeki şiir atmosferinin, dergi şir. Bu ‚avangard‛ sanat hareketinin karakteri odaklı ve ortak poetikaları olmayan şairlerin alabildiğince bireyseldir. Zira darbesi rahatlıkla bir arada durabildiği yani merkezi- devletin gücünün her şeyin üzerinde ve tartı- leşmemiş bir yönünün olmasıdır. Nitekim şılmaz olduğunu göstermiştir (Altıyaprak, farklı eğilimlere sahip şairlerin belki de ortak- 16). Şiir algısını etkileyen nedenlerden laştıkları tek payda ‘şiire saygıdır.’‛ (Demir, bir diğeri de ’lerde ekonominin içe kapalı ). Bulundukları ortak mekânlar, çı- yaklaşımından dışa dönük hale gelmesidir. kardıkları dergiler veya kurdukları yayınevle- Ekonominin dışa dönük olması tüketim kül- ri, bu şairlerin ‚akım dayanışması‛ göstere- türünü değiştirir. Şairler toplumsal sorunları bilmeleri için yeterli olmaz. Kişisel çekişmeler, irdelemez, tüketim kültürünün kendilerine şiir anlayışlarının farklılığı gibi etmenler, vadettiği her türlü güzellikten ve sanattan Kuşağı şairlerinin arasında sert polemiklerin istifade yolunu seçer. cereyan etmesine sebep olur. Bu sert polemik- Önceki kuşaklar ‘tepki verme’ anla- ler onların ‚akım‛ olmaları yolundaki en mında kendilerine zengin bir miras sunması- önemli engellerden biri olarak görülür (Asil- na rağmen ’ler şiiri, bu ruhtan yoksun- türk, 19). dur. Bu döneme İkinci Abdülhamit devrine Kuşağı şairleri poetik yaklaşım benzer şekilde hastalıklı, bunalımlı, kanı içine olarak farklılık gösterir. Toplu veya bireysel atan teknik olarak ‘patetik ruh’ hali egemen- olarak değişik şiir anlayışları göze çarpar. dir (Arslanbenzer, ). Bu yıllarda İs- Fikir tartışmalarının veya yeni şiirsel eğilimle- met Özel’in şahsında aykırı sesler duyulsa da rin merkezi dönemin şiir gündemini belirle- bu sesler öneri sunmaz, sadece önerilere sal- yen dergiler olur. ‚'lere dergiler açısından dırır. Bu kuşakta genel olarak siyasi yaklaşımı bakıldığında şiirin gündemini belirleyen genç olmayan şiirler revaçtadır. Dönemin gerçekli- dergilerin Üç Çiçek, Poetika, Fanatik, Yönelişler, ği onların şiirini karamsar havaya büründü- Şiir Atı, Ayrım Şiir, Ayane, Broy vb. olduğu rür. Şairler, belki de mecbur kaldıkları, birey- görülür. Yanı sıra Gösteri, Varlık, Milliyet Sa- sellik arz eden ve topluma uzak bir dil kulla- nat, Yazko Edebiyat gibi kurumsal dergiler Kuşağı Türk Şiirine Eleştiriler kuşak şairlerine zaman zaman sayfalarını gelir. Bu dönem şairlerinden Hakan Arslan- açar. 'larda Düşler, Sombahar, Dergâh, Lu- benzer, ’ların ikinci yarısında başlayan ve dingirra, Nar, İpek Dili gibi dergiler bu şiire günümüzde halen devam eden Neo-Epik Şiir süreklilik kazandırır.‛ (Asiltürk, 31). Bu anlayışının kurucusu ve en önemli temsilcisi- dönemde çoksesli şiir arayışları da mevcuttur. dir. Şairin toplumun sesi olması gerektiği Şairler yüzlerini geçmişe çevirerek gerçek şiire fikrine sahip olan Arslanbenzer’in Kuşa- ulaşma gayreti gösterirler. 80’lerin psikolojik ğı’na yönelik eleştirilerinin başında ‘mesele- ve imgesel şiir arayışları onları İkinci Yeni’ye sizlik’, ‘toplumdan kopuk olma’, ‘şiiri salt götürür. Bu, hem onların geçmiş ve gelenek sanat eseri olarak görme’ gibi konular yer alır. değerlendirmesi tavırlarına uygundur hem de Arslanbenzer’in eleştirileri şu sözlerde kendi- en yakındaki ‚şiir odaklı‛ hareket İkinci Ye- ni beyan eder: ‚Ne var ki aynı ferahlık ve ni’dir. kuşağı şairlerinin şiarlarından rahatlama sık sık aşırılık boyutlarında sergi- olan şiirde estetiğin kendisine seçeceği en lendiği için 80'li yıllar şiirinde kayıtsızlık, aşırı yakın ata İkinci Yeni olur (Ünal, ). rahatlık, meselesizlik gibi ciddi ve yer yer Ayrıca İkinci Yenicilerden bazıları bu kuşak vahim sıkıntılar da baş göstermiştir. Bu dö- şairleri hakkında yazılar yazmaktadır. Eroğ- nemde kişiliklerini bulmuş şairler, siyasi me- lu’nun Ahmet Oktay’dan yaptığı iktibasla sajdan ya tamamen kaçınmakta ya da bu me- belirtmek gerekirse bu dönemde üç değişik sajı bin türlü sanatsal oyun (tasannu) ve belir- şiir anlayışı hüküm sürer: ‚1. Siyasal boyutun sizliklerin fonuna yerleştirmektedirler. Siyasi ya iyice görünmez kılındığı/dıştalandığı ya da mesajdan kaçınma, git gide gerçekten kaçma- alt katmana çekildiği modernist/entelektüalist ya dönüşmüştür. Bu da dili, daha doğrusu ve içrekçi (ezoterik) eğilimlere de sahip çıkan dilin görünen dış yüzeyini, kelime ve deyim imgeci şiir, 2. Tepkisel bir konuma yerleşen ve morfolojisini çoğu Kuşağı şairinin önce- siyasal boyutu militanca vurgulayan toplum- likli şiirsel meselesi haline getirmiştir. Kelime cu gerçekçi ve militan tavrı fazla öne sürme- oyunu, deformasyon ve telmih, 80 şiirinin mesine rağmen öykülemeci olmayı tercih başta gelen sanatlarıdır. eden, yalın söyleyişi öne çıkaran, içrekçi öğe- 80 Kuşağı şiirinde ifade (mısra veya lere uzak duran toplumsalcı şiir, 3. Ezoterik ibare şeklinde ortaya çıkan Türkçe şiir sözü) ve politik içerimlere sahip olan, dünyevi olay- hiçbir zaman şairin birincil hedefi olmamıştır. ları eleştirmesine rağmen son kertede madde- Şiiri taşıyan unsur her zaman ifadenin arka- sel yaşamı da tinsel/kültürel yaşamı da uhre- sında saklı olan duygudur. Bunlar da genel- vileştirmeyi öngören metafizik/İslamcı şiir.‛ likle hüzün, melal, elem, keder gibi duygular- (Asiltürk, 49). Görüldüğü üzere 80 Ku- dır. Bu yanıyla 80 Kuşağı şiiri, ya da genel şağı şiiri tek yönlü değildir. Türk şiir gelene- olarak 80’lerin ikinci, 90’ların ilk yarısına ğiyle bağlantıları olan birkaç grup dönemin hâkim olan şiir, yüzyıl başının Serveti Fünun şiirini yönlendirir. Bunların yanında irili ufak- şiirini andırır. Bir farkla; ki o fark Serveti Fü- lı değişik gruplara da rastlanır. Yeni Garipçi- nun şairlerinin ifadeye en yüksek önemi ver- ler, Gelenekselciler, Beatnikçiler, Mistik- mesi, mısra ve ifade ibda edebilmek için yo- Metafizikçiler gibi başka şair gruplarına rağ- ğun bir titizlikle çalışmasıdır. Serveti Fünun men asıl tartışmalar imgeciler-toplumcular- şairleri bu sayede, az da yazsalar çok da yaz- anlatımcılar arasında cereyan eder (Asiltürk, salar her zaman okunmaya, tekrar edilmeye, ). yayılmaya elverişli şiirlerin şairleri oldular. 80 Kuşağı Şiirine Eleştiriler Kuşağı şairleri ise, arada geçen uzun yüzyılda Kuşağı şiir anlayışına en ağır Avrupa’da ve Türkiye’de modern şiire getiri- eleştiriler ve Kuşağı şairlerinden len yazınsal yeniliklerin de bunları yerlileş- Servet Şengül tirmeden etkisi altında kalmaları yüzünden, Turan Koç, Arif Ay, Ali Günvar, Ahmet Telli, çoğu zaman sesi, söyleyişi, mısra ve ibareyi, Ahmet Erhan, Erdal Alova, Adnan Özer, dolayısıyla da geniş okuyucu kesimlerini Haydar Ergülen, Tarık Günersel, Lale Müldür önemli oranda ihmal etti. Bu ihmal günümüze ve Ahmet Güntan gibi, şiire ’lerde başla- kadar etkileri devam eden bir içe kapanışın da dıkları halde yazdıkları esas olarak ’lerde temel sebebi oldu. yüzyılın ilk yarısında alımlanan şairler oluşturmuş olamaz mı Ahmet Haşim ‚melali anlamayan nesil‛den ’lerin havasını? Yoksa tam da ’lerin şikâyet ederken 80 Kuşağı kendisini adeta bir içine, o kâbus gibi ilk ’lere doğan Hüse- melal kuşağı olarak başkaları ve kütleler tara- yin Atlansoy, Osman Konuk, Akif Kurtuluş fından anlaşılmayı nerdeyse istemeyen bir ve Necat Çavuş mu ’ler şiirinin gerçek kuşak olarak konumlandırmıştır.‛ (Arslan- telif sahibi kabul edilmelidir? Durun bitmedi: benzer, ). Hakan Arslanbenzer, 80 Daha Enis Akın, Küçük İskender, Sami Bay- şiirinin Türk şiirinde zirve olmadığını, kendi dar, Birhan Keskin, Ahmethan Yılmaz, İbra- zirvelerini çıkarma konusunda dahi mütered- him Kiras ve Cevdet Karal gibi, ’lerin dit bu akımın günümüz kuşağına ne bıraktı- ikinci yarısında ortaya çıkan ve öncekilere ğının belli olmadığını belirtir (Arslanbenzer, oranla biraz daha vurdulu kırdılı şeyler ya- ). ’ler şiiri ruh hali bakımından zanlardan hiç söz etmedik. Ve dahi Behçet İstibdat Devri şiiriyle mukayese edilmelidir. Necatigil, Attila İlhan ve Hilmi Yavuz feno- Bu ikisi arasında dahi 80’ler şiiri aleyhine menlerinden<‛ (Arslanbenzer, ). Bu olumsuz yön vardır. ‚Arada çok ciddi fark da dönem şairleri şiire iradelerini koyamaz. Ge- var tabii. İstibdat Devri şiirinin hastalığı, söy- nel eğilimlere tabi olma veya bu eğilimlerden lenmek istenenin korku sebebiyle yutulması- sakınma, adanma, kenarda durma şeklinde dır. Bundan, amiyane tabirle salya sümük bir yaklaşımlar belirir. Bu kuşağın ezikliği yü- şiir çıkmış. 80’lerin şiirinin problemiyse, şairin zünden kendilerinin tespit edemediği güç söylemek istediğini yutmasından çok, zaten hiyerarşisini onlara rağmen, onlar adına gü- söyleyecek bir sözünün olmamasıdır.‛ (Ars- nümüz şairleri kuracaktır (Arslanbenzer, lanbenzer, ). Hakan Arslanbenzer’in ). bu kuşağa yönelik eleştirileri oldukça ağır bir ’ler şiiri imgeyi reddeder, fakat tonda seyreder. Bu dönemde geçmişten gelen mecaz kullanmayı da beceremez. Hakan Ars- değerler çözülmeyle yüz yüzedir. ‚ Ku- lanbenzer, 80 şiirini ‘saçma’ ve ‘zırva’ ikilisin- şağının ‘halkın evladı olarak şair’ kültürünü den ‘zırva’ya oturtur. Onun şiirine yöne- üstlenmemesi vahimdir. Halkın, Milletin, lik eleştirilerinden biri de dil bilimsel açıdan Ümmet ve Cumhuriyetin kült değeri bu şiirin ‚saçma ve zırva‛ kavramlarından ’lerde İsmet Özel’in diri öfkesine rağmen zırvaya tekabül ettiğidir. ‘Saçma’ dil bilimsel ortadan tümüyle kalkma tehlikesiyle yüz açıdan kuruluşu sıkıntılı da olsa herhangi bir yüze kalmıştır. Çözülme, bütün bağlantı ve anlam ileten yapıdır. ‘Zırva’ ise sorunlu bir bağlılık noktalarına hâkimdir. Kuşağı yapısal şekil olmasının yanında herhangi bir şairi tipik olarak kendine bile tutunamayan iletisi de olmayan yargı veya kelime grubu- kişidir. Yani bir kişi bile değildir. Kimsedir. dur. Bu noktada Attila İlhan’ın ‘Büyük büyük Yani hiç kimse.‛ (Arslanbenzer, ). Ona üşüdüm’ mısrası saçmaya, Behçet Necatigil’in göre ’lerde birçok şair ve grup, şiirin ‘Ve silinir daha sağken güneşler çekilince’ mısrası içinde yer almasına rağmen bu dönem şiirinin da zırvaya örnek olarak verilebilir (Arslan- merkezi, parçalılığından dolayı anlaşılamaz. benzer, ). İkinci Yeni’ye öykünen 80 ‚Üstelik, nedir ’lerin şiiri, hangisidir? şiiri, belki de selefinden ilham alarak, sürrea- İsmet Özel ve Ece Ayhan’ın o dönemde yaz- lizmle açıklanmak ister. Aslında bu şiir, derin dıkları olamaz mı ’lerin hakiki ve öz şiiri? anlamlar içermekten ziyade anlamsızlık taşır. Yahut Enis Batur, İzzet Yaşar, Mehmet Müfit, ‚Yer yer ’ler şiiri için gerçeküstü yakış- Kuşağı Türk Şiirine Eleştiriler tırması yapılmışsa veya bazı Kuşağı şair- ve eleştirmen Osman Özbahçe’dir. Özbahçe, leri bunu demeye çalışmışlarsa da bu dönem İkinci Yeni’den sonra genel bir eğilim olan, şiiri diye elimizde bulunan metinlere gerçek- geçmişi ve onun şiir anlayışlarını yanlış anla- dışı demek yeterlidir. Dönemin şiirinin bize ma furyasına 80 şiirini de katar. Bu dönem söylediği de bu şiir, bir şekilde alakalı olduğu şairleri özellikle İkinci Yeni’nin imge yaklaşı- Fransız Gerçeküstücülük akımının veya yerli mını yanlış değerlendirirler. 80 Kuşağının İkinci Yeninin aksine, genellikle saçma değil imgesi İkinci Yeni’nin imgesinin aksine top- zırvadır.‛ (Arslanbenzer, ). Hakan lumdan kopuk bir imgedir. Bu yanlış imge Arslanbenzer, Kuşağı’na yönelik eleştiri- anlayışı günümüz şiirine de tesir etmiştir. lerini daha da ağırlaştırarak onlara ‚Garabet Özbahçe bu konuda şunu söyler: ‚'li Kuşağı‛ yakıştırması yapar. Zira bu kuşağın yıllarda iyice gelişen bir şiir anlayışı, Ahmet şiiri sesle okunmaya elverişli bir şiir değildir. Haşim'in poetikasında ve şiirinde merkezi bir Hatta gözle okunabildiği dahi su götürür yer tutan müzikli kanaryayı, Necip Fazıl’ın (Arslanbenzer, ). şiirinde değil; fakat poetikasında vurguladığı ’ler şiirine yönelik eleştirinin bir ‘sihirli keman’ ve bu başlık altında değerlen- diğer ismi Hakan Şarkdemir’dir. Şarkdemir’e dirilebilecek bazı düşüncelerini yanlış anla- göre 80 dönemi şairleri, okuru yönlendirmek- mıştır. Bu anlayış, İkinci Yeniyi imge kelime- tense onun arzusuna göre şiir yazarak ku- sine indirgeyerek yanlış anlamasını katmer- rumsal algının dışına çıkamamışlardır. ‚Tür- leştirmiştir. Özellikle İkinci Yeniden sonra, kiye’de şiir okuyucusu müfredatın, yani ku- günümüze gelinceye değin buralardan başla- rumsal eğitimin teklif ettiğinin dışına çıkabil- yan süreç, şiiri yaşanan hayat ve yaşayan miş değildir. sonrasında şairler, bu ke- insandan koparmış, kendi içinde işleyen bir mikleşmiş yapıyı kırmak yerine okuyucunun kısır döngüye mecbur etmiştir.‛ (Özbahçe, alışkın olduğu şiire yaklaşmayı denediler. 89). Özbahçe’nin Kuşağı’na yönelik Çünkü mevcut okuyucu hala ders programla- bir diğer eleştirisi de süslü söz sanatlarıyla rının Garip ile son verdiği Türk şiirine ilgi kurdukları şiir dilinin günlük hayatın dilin- duyuyordu.‛ (Şarkdemir, ). Onun den ve hayattan kopuk olduğu şeklindedir. eleştirilerinden biri 80 şiirinin gündelik dile Bu eleştirileri yapıcı çerçevede gerçekleştirir, uzak kalışına dairdir. Ona göre bu dönem çünkü 80 şiirinde gördüğü eksiklikleri dü- şiiri, gündelik dili yakalayamayışı nedeniyle zeltmeye yönelik çözüm yolları da sunar. saçmalık derecesine dahi yükselemez. Günde- Kuşağı şiiri, Hayriye Ünal’ın lik dili çıkmaz bir sokak sanarak umursama- eleştirilerine de maruz kalır. Ünal, 80 şiirinin yan bu dönem şairleri, kendi çıkmazlarının iki özelliğini apolitik söylem ve geleneği sa- farkına varamayacak kadar dalgındırlar hiplenmek şeklinde verir (Ünal, 22). O, (Şarkdemir, ). Sokağın dilini şiire bu eğilimin özelliklerini on madde boyunca yansıtamayan bu kuşak, modern şiirin gereği sıralarken daha önceki eleştirilere benzer eleş- olan otoriteye karşı olma noktasında da de- tiriler sunar. Şiire şiir dışında bir anlam yük- ğildir. 80 Kuşağı ayrıca geçmişin şiir biçimle- lememeleri, İkinci Yeni’yi taklitten öteye gi- rine esir olmuştur. Günümüz şiiri ise kendin- dememeleri, sisteme karşı görünmelerine den önceki kuşağın eksikliğini görerek tedbir- rağmen nötr olmaları, varoluşu okurla pay- li davranmıştır. Modern şiir anlayışı imgeyi laşmadan sorgulamaları, imge ağırlıklı dolaylı oluştururken gelenekten istifade eder, fakat bir söylem geliştirmeleri, modernist İkinci geleneğin kalıplarına takılmaz (Şarkdemir, Yeni gibi kentli olmaları bu eleştirilerden ba- ). zılarıdır (Ünal, 22). Ünal’a göre bu ku- Kuşağı’nı eleştiren bir diğer şair şağın olumlu yönleri de vardır. Sağ ve sol Servet Şengül anlayışındaki şairler kendi inançları doğrultu- suna göre şiir yazarak kurumsal algının dışına sunda, ama iç içedir. 80’li yıllar çok sayıda çıkamazlar. Ona göre de bu dönem şiiri, gün- şairi barındıran, fakat güçlü sesi olmayan bir delik dili yakalayamayışı nedeniyle saçmalık dönemdir (Ünal, 25). derecesine dahi yükselemez. Gündelik dili Sonuç umursamayan bu dönem şairlerinin kendileri ’ler, siyasetin ve kültürel deği- çıkmazlara düşerler. Sokağın dilini şiire yansı- şimlerin Türk şiiri algısını değiştirdiği bir tamayan Kuşağı, modern şiirin gereği dönem olarak Türk edebiyat tarihinde yerini olan otoriteye karşı olma noktasında değildir. alır. Askeri darbe toplumsal, kültürel ve sa- Osman Özbahçe’nin eleştirilerinin merkezin- natsal yaşamın hemen her alanına tesir eder. de bu dönem şairlerinin İkinci Yeni’nin imge ‚Toplumun tüm kesimlerine bir biçimde etki yaklaşımını yanlış değerlendirmeleri yer alır. eden 12 Eylül sonrası dönemde apolitik, tüke- Özbahçe, 80 Kuşağı imgesinin İkinci Yeni’nin timi önceleyen, toplumsal bağları çözülmüş, imgesinin aksine toplumdan kopuk bir imge bireyci bir insan tipi, muteber vatandaş olarak olduğunu belirtir. Hayriye Ünal, bu dönem topluma dayatılır. Öte taraftan toplum politi- şiirinin iki özelliğini apolitik söylem ve gele- kadan uzaklaştırılır, politik kutuplaşmalar neği sahiplenmek şeklinde verir. Şiire şiir yerini ara tonlara bırakır, politik ve düşünsel dışında bir anlam yüklememeleri, İkinci Ye- çatışmaların yerini sığ bireysel tartışmalar ni’yi taklitten öteye gidememeleri, sisteme alır. Bu bağlamda politik anlamda daha izole karşı görünmelerine rağmen nötr olmaları, bir kültürel üretimin kapıları darbesiyle varoluşu okurla paylaşmadan sorgulamaları, aralanır.‛ (Demir, ). Askeri siyasetin imge ağırlıklı dolaylı bir söylem geliştirmeleri, baskısı ve değişen yaşam algısı 80’ler şiirini modernist İkinci Yeni gibi kentli olmaları ‚şiire dönüş‛ düsturuna yönlendirir. tarzındaki yaklaşımlarıyla bu dönem şairleri- Kuşağı’nda siyasi yaklaşımı olmayan şiirler ni eleştirme yolunu seçer. revaçta olur. Şiir karamsar havaya bürünür. Görüldüğü üzere günümüz şairleri, Şairler, belki de mecbur kaldıkları, bireysellik Kuşağı’na toplumdan uzak olma, birey- arz eden ve topluma uzak bir dil kullanır. sellik, anlamsız imgeler kullanma şeklinde Şiire dönüş, sonraki süreçte bu dönemin şair- eleştirilerde bulunur. Bu kuşaktan farklı ola- lerine bazı ithamları da beraberinde getirir. rak ’ların ikinci yarısından itibaren, bu- Toplumsal sorunları irdelemedikleri, tüketim güne kadarki süreci de içine alacak şekilde kültürünün kendilerine vadettiği her türlü yeni şiir arayışları edebiyatımızı şekillendirir. güzellikten ve sanattan istifade yolunu seçtik- Murat Üstübal, yeni şiirin doğuş gerekçesini leri yönünde ithamlar bunlardan bazılarıdır. ve akıbetini şu şekilde özetler: ‚İkibinli yılla- Poetik olarak farklı yaklaşım gösteren rın hemen ilk on yılında bizim başımızdan ve bir ‚akım dayanışması‛ gösteremeyen geçenler, Türk şiirinin geleneksel adet ve ai- dönemin şairlerini özellikle kendilerinden diyetlerine bir tepkiydi kuşkusuz. Ama her sonra gelen ve Kuşağı şairleri eleşti- şeyden önce 12 Eylül'ün yarattığı edilgenleş- ri yağmuruna tutar. Bu dönem şair ve eleştir- miş ve içe kapanmış psikolojik insana, kendi menlerinden Hakan Arslanbenzer, Ku- egosentrikliğinden yaşamı yorumlayan ve şağı’nı ‘meselesizlik’, ‘toplumdan kopuk ol- bunu da mutlaklaştıran insana karşı bir tep- ma’, ‘şiiri salt sanat eseri olarak görme’ gibi kiydi. Kültürel imaj ve propagandalarla algı- konular üzerinden eleştirir. Aslında derin ları eğitilip köreltilen ve doğaya (yaşama) anlamlar içermekten ziyade anlamsızlık taşı- bakışı uysallaştırılan insan için şiir yeni bir yan bu şiiri Arslanbenzer, ‘saçma’ ve ‘zırva’ tazelenme olarak duyarlığını yansıtıp kendine ikilisinden ‘zırva’ya oturtur. Bir diğer eleştiri- özgü özgürleşme mücadelesini yürütebilecek nin sahibi Hakan Şarkdemir’e göre 80 dönemi miydi, işte bizim için soru buydu elbette.‛ şairleri, okuru yönlendirmektense onun arzu- (Üstübal, 1). Kuşağı Türk Şiirine Eleştiriler KAYNAKÇA aching, Mannheim–GERMANY, Vo- Altıyaprak, Y. (). İkinci Yeni ve Türk Şiirin- lume 3/1 April, p. de Modernizm, Ankara: Ebabil Yayınla- Özbahçe, O. (). Modern Şiirimizin Kökleri, rı. Ankara: Ebabil Yayınları. Arslanbenzer, H. (). Neo-Epik Şiir, İstan- Şarkdemir, H. (). Kahramanın Dönüşü bul: Okur Kitaplığı. Modern Epik Şiir Üzerine, Ankara: Asiltürk, B. (). Kuşağı Türk Şiirinin Ebabil Yayınları. Poetikası, İstanbul: Toroslu Kitaplığı. Ünal, H. (). Tahlil Tahrip İnşa, Ankara: Demir, F. (). Sonrası Türk Şiirinin Hece. Başlıca Tartışma Alanları, International Üstübal, M. (). Dirim Kurgu Şiirde Polilek- Journal of Languages’ Education and Te- tik Akış ve Heterotopya, Ankara: Ebabil Yayınları. Servet Şengül

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir