kapatılmayan askeri liseler / Askeri liseler kapanıyor, subaylar üniversiteden!

Kapatılmayan Askeri Liseler

kapatılmayan askeri liseler

AYM, harp akademisi ile askeri liselerin kapatılmasını karara bağladı

Anayasa Mahkemesi, Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasını Anayasa'ya aykırı bulmadı

Mahkemenin, sayılı OHAL Kanununa dair kararı için tıklayınız.

İŞTE ASKERİ LİSELERİN KAPATILMASININ ANYASA'YA AYKIRI BULUNMAMASININ GEREKÇESİ

E. Kanun'un Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının Birinci Cümlesi ile Maddesinin (1) Numaralı Fıkrasının (a) Bendinin "Milli Eğitim Bakanlığınca, giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara," Bölümünün İncelenmesi

1. Genel Açıklama

15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra askeri personel yetiştirilmesine ilişkin sistemde köklü bir değişikliğe gidilerek sayılı KHK ile sistemin yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Adı geçen KHK ile yapılan düzenlemeler sayılı Kanunla kabul edilerek kanunlaştırılmıştır.

Askeri personel yetiştirilmesine ilişkin sistemde değişiklik yapılmadan önce TSK'da görev yapan astsubay, subay ve kurmay subaylar askeri liseler, astsubay hazırlama okulları, harp okulları ve harp akademilerinden mezun olmakta ve mezun oldukları eğitim kurumuna göre TSK bünyesinde astsubay, subay veya kurmay subay olarak görev yapmakta idiler.

Değişiklikten önceki sistemde askeri liseler askeri eğitim ve pozitif bilim dersleri vererek harp okuluna subay adayı öğrenci yetiştirmek üzere kurulmuşlardır. Askeri liselerde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Anadolu liselerine denk eğitim programı uygulanmış, bunun yanında askeri disiplin çerçevesinde harp okuluna öğrenci yetiştirilmiştir. Astsubay hazırlama okulları ise astsubay meslek yüksekokullarına, astsubay adayı öğrenci yetiştirmek üzere kurulmuşlardır. Astsubay hazırlama okullarında branş özelliğine göre Anadolu güzel sanatlar, Anadolu meslek veya meslek liselerinin meslek alan/dallarına denk programlar uygulanmıştır. Yine bu okullarda da askeri disiplin içinde branşına göre astsubay meslek yüksekokullarına öğrenci yetiştirilmiştir. Harp akademileri, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde lisansüstü düzeyde akademik eğitim ve öğretim yapan, Silahlı Kuvvetlere komutanlık ve karargah subaylığı niteliklerine sahip kurmay subay yetiştirmek üzere kurulmuştur.

Dava konusu kurallarla askeri liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademileri kapatılmış, askeri liseler ile astsubay hazırlama okullarında eğitimine devam eden öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığınca, giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara nakledilmesi öngörülmüştür.

Askeri personel yetiştiren eğitim kurumlan Milli Savunma Üniversitesi adı altında farklı bir hukuki statüde yeniden yapılandırılarak tek bir çatı altında toplanmıştır. Milli Savunma Üniversitesi ise Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde faaliyet göstermektedir. Üniversite; kurmay subay yetiştirmek ve lisansüstü eğitim vermek amacıyla yeni kurulan enstitülerden, Kara, Deniz ve Hava Harp Okullarından, astsubay meslek yüksekokulları ile yabancı diller ve savunma ile ilgili diğer yüksekokullardan oluşmaktadır.

Adı geçen Üniversite diğer yükseköğretim kuramlarında olduğu gibi rektör tarafından yönetilmektedir. Kanun'un 5. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre rektör, Cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir. Ayrıca rektöre görevlerinde yardımcı olmak üzere sayısı dördü geçmemek üzere Milli Savunma Bakanı tarafından rektör yardımcıları atanmaktadır.

Böylece askeri eğitim sisteminde yapılan değişikliklerle yaklaşık yıldır uygulanan ortaöğretim düzeyinden başlayarak personel yetiştirme sisteminden vazgeçilerek askeri personelin eğitim ve öğrenimi tamamen yükseköğretim seviyesinde yeniden yapılandırılmıştır.

2. İptal Taleplerinin Gerekçesi

Dava dilekçesinde özetle; hangi gerekçe altında olursa olsun köklü geçmişi ve geleneksel eğitim anlayışına sahip olan ve TSK'nın temelini oluşturan askeri liseler, astsubay hazırlama okulları ile harp akademilerinin, mevcut öğrencilerin kazanılmış hakları gözetilmeden kapatılmasının; eğitim ve öğrenim hakkını ihlal ettiği, devletin, Anayasa'nın maddesiyle kendisine verilen ''"gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alma'''' yükümlülüğü ile bağdaşmadığı, kurallarla adı geçen okullardan daha önce mezun olanlarla okulun kapatılması nedeniyle başka okullara nakledilen öğrenciler arasında eşitsizlik oluşturulduğu belirtilerek kuralların Anayasa'nın 2., , ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

3. Anayasa'ya Aykırılık Sorunu

sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un maddesi uyarınca kurallar, ilgisi nedeniyle Anayasa'nın , , ve maddeleri yönünden de incelenmiştir.

Darbe teşebbüsünün FETÖ/PDY tarafından TSK içindeki askeri öğrencilerden generallere kadar farklı rütbelerdeki mensupları vasıtasıyla başlatıldığı ve olağanüstü hal ilanının esas amacının darbe tehdidinin bertaraf edilmesi ve bir daha tekrarlanmaması olduğu gözönünde bulundurulduğunda askeri personel yetiştirme sisteminin yeniden yapılandırılması çerçevesinde askeri liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademilerinin kapatılmasına ve askeri liseler ile astsubay hazırlama okullarında eğitimine devam eden öğrencilerin durumlarına uygun okullara nakledilmesine yönelik kuralların olağanüstü halin gerekli kıldığı durumla ilişkili olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Dolayısıyla kurallara ilişkin Anayasa'ya uygunluk denetiminin olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının sınırlanmasını ve durdurulmasını düzenleyen Anayasa'nın maddesi kapsamında yapılması gerekir. Ancak olağanüstü yönetim usullerine başvurulması, bu dönemde yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran her düzenlemenin olağan dönemin izin verdiği ölçütlerin ötesinde olmasını gerektirmeyebileceğinden Anayasa'nın maddesi kapsamında yapılacak incelemeden önce sınırlamaya konu hakkın düzenlendiği Anayasa maddesi başta olmak üzere Anayasa'nın ilgili hükümleri ve olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimini düzenleyen Anayasa'nın maddesi kapsamında bir inceleme yapılmalıdır.

Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir.

Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi, hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi ve kazanılmış hakları ihlal etmemesi anılan maddede belirtilen hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir.

Anayasa Mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme, kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır. Anayasa'nın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının Anayasa'da bir tanımı yapılmamıştır. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel ve özel çıkarlardan ayrı ve bunlardan üstün olan toplumsal yarardır. Kamu yararı düşüncesi olmaksızın, yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz. Böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması halinde söz konusu kanun hükmü Anayasa'nın 2. maddesine aykırı düşer. Açıklanan istisnai hal dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı, hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasi tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz.

Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri de hiç kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır.

Anayasa'nın ve maddelerinde çalışma hürriyeti ve hakkı güvence altına alınmıştır. Şüphesiz anılan maddelerle güvence altına alman hürriyet ve hak, sadece kişilerin özel sektördeki çalışmalarını değil kamudaki çalışmalarını da kapsamaktadır. Dava konusu kurallarla bu hürriyet ve hakka ilişkin doğrudan bir düzenleme yapılmamakla birlikte kuralların bu hürriyet ve hakka ilişkin kazanılmış haklara yönelik bir müdahale taşıyıp taşımadığının incelenmesi gerekmektedir.

Dava konusu kurallara konu öğrencilerin memuriyet hakkını kazanılmış bir hak olarak elde etmedikleri, zira bunların henüz memuriyete atanmadıkları ve memuriyetin bunlar yönünden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş kişisel bir hakka dönüşmediği açıktır. Bu yönüyle kuralların çalışma hürriyeti ve hakkı kapsamında kazanılmış hakları ihlal eden bir yönü bulunmamaktadır.

Anayasa'nın maddesinin birinci fıkrasında kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı belirtilmek suretiyle eğitim ve öğrenim hakkı herkes yönünden güvenceye bağlanmıştır. Eğitim ve öğrenim hakkı, kamu ve özel eğitim kuramlarını kapsadığı gibi eğitimin ilk, orta ve yükseköğrenim seviyelerini de kapsar. Anayasa'da yer alan eğitim ve öğrenim hakkı, kamu otoritelerine bireyin eğitim ve öğrenim almasını engellememe negatif ödevini yüklemektedir.

Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise öğrenim hakkının kapsamının kanunla tespit edilip düzenleneceği belirtilerek bu hakkın mutlak olmadığı, hakkın kapsamını ve sınırlarını belirleme yetkisinin kanun koyucuya ait olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle kanun koyucunun anılan hakkı kamu yararı amacıyla sınırlandırabilmesi mümkündür. Ancak bu sınırlamanın Anayasa'da temel hak ve özgürlükler için öngörülen güvencelere aykırı olmaması gerekir.

Anayasa'nın maddesi uyarınca eğitim ve öğrenim hakkı, bu hakkın özüne dokunmaksızın yalnızca kanunla ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ölçüde sınırlanabilir. Ayrıca getirilen bu sınırlamalar Anayasa'nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik, öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; gereklilik, ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını; orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.

4/1/ tarihli ve sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun maddesinde; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak TSK'nın görevleri arasında sayılmıştır. Yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı ülke güvenliğinin sağlanmasında birinci derecede sorumlu olan TSK'nın bu görevini en iyi şekilde yerine getirmesinde bu hizmetlere uygun personelin seçiminin ve eğitiminin önemi tartışmasızdır.

15 Temmuz tarihinde yaşanan darbe teşebbüsünden sonra askeri personel yetiştirme sisteminde de değişikliğe gidilerek TSK'nın astsubay, subay ve kurmay subay ihtiyacının askeri liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademilerinden karşılanması yönündeki politikadan vazgeçilmiştir. Bu kapsamda askeri lise, astsubay hazırlama okulları ve harp akademileri kapatılmış; askeri personel eğitim sistemi Milli Savunma Üniversitesi adı altında yükseköğretim seviyesinde yeniden yapılandırılmıştır. Ülke güvenliğinin sağlanmasında doğrudan sorumlu olan TSK'nın bu sorumluluğunu en iyi şekilde yerine getirebilmesi için askeri personel eğitim sisteminin yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenlemeler yapılması kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kalmaktadır. Askeri personel eğitim sisteminde yapılan değişikliğin amaçlanan kamu yararını gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği ise yerindeliğe ilişkin olup anayasallık denetiminde gözetilebilecek bir husus değildir.

Askeri personel eğitim sisteminde yapısal değişiklikler öngören düzenlemelerin gerekçesinde, askeri personel yetiştirme sisteminde sorunlara neden olan harp akademileri ile askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılarak yeni bir yapılanmaya gidilmesi ve bu kapsamda sözü edilen okullarda öğrenim gören askeri öğrencilerin de durumlarına uygun liselere nakledilmesinin öngörüldüğü ifade edilmiştir.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün FETÖ/PDY tarafından TSK içindeki mensupları vasıtasıyla gerçekleştirildiği, yargı mercilerince tespit edilmiştir. Örgüt hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda; örgütün en çok önem verdiği, bu bağlamda en fazla kadrolaştığı ve egemen hale geldiği devlet kurumunun TSK olduğu, TSK'daki kadrolaşmanın uzun yıllar önce başladığı ve tam bir gizlilik içinde yürütülerek askeri lise öğrencilerinden komuta kademesine kadar TSK'nın tüm birimlerinde kadrolaşıldığı ifade edilmiştir. Darbe girişiminden sonra yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda da zaman içinde örgüt mensuplarının albay veya general rütbesine kadar yükseldikleri tespit edilmiş ve bu kişiler ordudan ihraç edilmiştir.

Belirtilen durum karşısında adı geçen örgütle mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülebilmesi, darbe tehdidinin bertaraf edilebilmesi ve tekrar etmesinin önlenmesi için yetkili makamlarca bazı tedbirlerin alınmasının kaçınılmaz hale geldiğinin değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu tedbirlerden biri de askeri personel yetiştirme sisteminin yeniden yapılandırılmasıdır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmesine 21/7/ tarihinde karar vermesinden sonra sayılı KHK'nın maddesiyle askeri liseler, astsubay hazırlama okulları ve harp akademileri kapatılmış, maddesiyle de askeri liseler ile astsubay hazırlama okullarında eğitimine devam eden öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığınca, giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara nakledilmesi öngörülmüştür. Anılan düzenlemeler sayılı Kanunla aynen kabul edilerek yasalaşmıştır.

Askerlik hizmetinin milli güvenliğin sağlanmasındaki önemi ve ağırlığı gözetildiğinde TSK'nın personel rejimi veya askeri personelin eğitim sistemi konusunda diğer kamu kuramlarına nazaran farklı uygulamalar ve tedbirler öngörülmesi olağan karşılanabilir. Özellikle olağanüstü hal ilanına neden olan olayın TSK içindeki bir örgüt tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü olduğu gözönünde bulundurulduğunda kuralların darbe tehdidinin bertaraf edilmesi ve bir daha tekrarlanmaması amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır.

Askeri lise ve astsubay hazırlama okullarının kapatılması, bu okullarda eğitimine devam eden öğrencilerin söz konusu eğitimden mahrum kalmasına sebebiyet vermiştir. Bu açıdan bakıldığında anılan okulların kapatılmasının eğitim ve öğrenim hakkına sınırlama getirdiği açıktır.

Yukarıda açıklandığı üzere askeri lise ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasının nedeni milli güvenlik, demokratik anayasal düzen ve kamu güvenliği yönünden bir tehdide yol açtığı değerlendirilen askeri personel yetiştirme sisteminin yeniden düzenlenmesi olup milli güvenliğin, demokratik anayasal düzenin ve kamu güvenliğinin sağlanması ve korunması amacıyla anılan tedbire başvurulmasının elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez.

Kurallarla, anılan öğrencilerin her konudaki eğitim ve öğrenime erişmelerine değil sadece askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılması nedeniyle bu eğitim kuramlarındaki eğitim ve öğrenime erişmelerine bir sınırlama getirilmiştir. Kurallarla anılan sınırlama yapılırken eğitimine devam eden öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığınca, giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara nakledilmeleri sağlanmıştır. Böylece milli güvenliğin, demokratik anayasal düzenin ve kamu güvenliğinin sağlanması ve korunması yönündeki kamu yararı ile eğitim ve öğrenim hakkı arasındaki makul dengenin gözetildiği görülmektedir. Bu yönüyle kuralların eğitim ve öğrenim hakkına orantısız bir müdahalede bulunduğu, dolayısıyla ölçüsüz olduğu ileri sürülemez.

Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere Anayasa'nın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanunlar, eşitlik ilkesine uygun bir şekilde, aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir. Ancak durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir.

Askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarından mezun olanlar ile bu okullarda öğrenimine devam etmekte iken okulların kapatılması nedeniyle başka okullara nakledilenler aynı hukuki konumda değildir. Dolayısıyla belirtilen kişiler arasında eşitlik karşılaştırması yapılmasına imkan bulunmamaktadır.

Kurallar Anayasa'nın olağan dönem hukuk düzeni yönünden öngördüğü güvence rejimini aşan bir düzenleme öngörmediğinden Anayasa'nın maddesi yönünden ayrıca incelenmemiştir.

Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa'nın 2., , , , ve 49 maddelerine aykırı değildir. İptal taleplerinin reddi gerekir.

Kuralların Anayasa'nın maddesiyle ilgisi görülmemiştir.

Bu Habere Tepkiniz

Askeri okullar kapatılmalı mı?

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL kapsamında KHK'yla kapatılması kararlaştırılan askeri okullar hakkında konuşan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, "Harp okulları Osmanlı mirasıdır. Bunu Abdülhamit yapmadı. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz" dedi. funduszeue.info'nin dün yaptığı 'Peki sizce askeri okullar kapatılmalı mı?' anketine bugün saat 'e kadar bin kişiden fazla katılım oldu. Anket sonuçlarına göre ise yüzde 97 ile 'Hayır. Kapatılmamalı' tercihi önde gidiyor. "Askeri okullarının" kapatılması kararı için siz ne düşünüyorsunuz?

funduszeue.info

Yayınlanma: - 02 Ağustos Güncellenme:

Askeri okullar kapatılmalı mı?

Askeri liselerin ve harp akademilerinin kapatılması hakkında siz ne düşünüyorsunuz?

CNN Türk’te katıldığı programda harp okullarının kapatılması kararına değinen İlker Başbuğ, “Harp okulları Osmanlı'nın mirasıdır. Bunu Abdülhamit yapmadı. Harp akademileri hayati önemdedir. Bunu anlamakta zorlanıyorum. Harp akademileri öğrencilerinin bir kısmı bu harekatın içinde yer almış. Sayın Cumhurbaşkanı'na suikast için giden özel tim mensuplarının büyük kısmı harp akademisi öğrencisi. Bu çocuklar maalesef, Cumhurbaşkanına yapılacak suikastin içinde yer almıştır. Bu kabul edilebilir bir şey değil, çıldırtıyor. Buradan hareket ederek, siz bu müesseseyi kaldırınca çözecek misiniz bu olayı. Türk ordusunun damarını kesiyorsunuz. Yapmayın bunu. Niye müesseseyi kaldırarak, bu sorunu çözebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?”

KULELİ’Yİ OTEL YAPARSANIZ…’

Askeri liseler kapatılıyor. Kapatılabilir mi? Yüzde yüz askeri liseler kalksın diyemem. Bana sorarsanız devam etmesinde yarar var diyorum. Askeri liselerde Türk milleti şunu bilsin, normal bir lise müfredatı neyse o olur. En iyi hali vakti iyi olanlar, çocuklarının askeri liseye gitmesini ister. Çünkü eğitim mükemmeldir. Dünya klasmanında öğrenciler var. Bu olayda Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri işin içine girmiş ama çoğunun farkında bile olmadan olayın içine girdiğine inanıyorum. Dünyada çok örneği yok. Askeri liseleri kaldırdınız, Kuleli Askeri Lisesi Abdulmecit’in getirdiği bir lise. TSK’nın bir simgesidir. Yarın öbür gün otel yaparsanız, bizi yürekten yaralarsınız” diye konuştu.

BASBUGDAN-CEMAAT-ACIKLAMALARI

15 TemmuzcemaatCNNCNN TürkCumhurbaşkanıdarbeDünyaGenelkurmayKuleli Askeri LisesiTSKyüzde yüz

Akar, askeri okulların kapatılmasını böyle savundu

Olağanüstü Hal döneniminde okulu kapatıldığı için TSK ile ilişiği kesilen bir askeri meslek yüksekokulu öğrencisi, KHK ile harp akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılmasının anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. Ankara İdare Mahkemesi, Milli Savunma Bakanlığı’ndan (MSB) savunma istedi.

Hulusi Akar adına gönderilen savunmada, “Özellikle hedef alınan TSK’da kadrolaşma süreci askeri öğrenciliğe girişte başlamış, bu şekilde önemli mevkilere kendi mensuplarının yerleştirilmesi amaçlanmıştır. Darbe girişimi sonrasında ülkemizin iç ve dış güvenliğini sağlamakla görevli bir kurum için personel yetiştiren askeri okullar hakkında düzenleme yapılması kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenle, yapılan düzenlemelerin OHAL’e uygun olmadığından söz etmek mümkün değildir” ifadeleri kullanıldı.

Karar hukuka aykırı

TSK ile ilişiği kesilen askeri meslek yüksekokulu öğrencisi dava dilekçesinde, “OHAL yönetimi keyfi ve sınırsız bir yönetim değildir. OHAL ilan edilmiş bir ülkede Anayasal kurallar ortadan kalkmaz. Astsubaylık okuluna girmeye hak kazanmış, ilk yılını başarı ile tamamlamış birisinin, astsubay olmak için okuluna devam etmesi kamusal çıkarlar için gerçekten bir risk oluşturuyorsa, öğrenciliği bekletilebilir. Ancak herhangi bir risk olgusu kanıtlanmadan, hakkında herhangi bir adli soruşturma bile bulunmazken, hak ettiği astsubaylık öğrenciliğinin elinden alınması hukuka aykırı olacaktır” ifadelerine yer verdi.

‘İncelenmesin’

Ankara İdare Mahkemesi, anayasaya aykırılık gerekçesiyle MSB’dan savunma istedi. Akar adına gönderilen ve çeşitli mahkeme kararlarının özetlendiği 19 sayfalık savunmada şu ifadeler kullanıldı:

TSK’de egemen oldu: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 6 Haziran tarihli iddianamesinde; FETÖ/PDY’nin en çok önem verdiği kurumun TSK olduğu, kadrolaşmanın uzun yıllar önce başladığı ifade edilmiştir. FETÖ’nün kuvvet komutanlıkları, jandarma ve Emniyet teşkilatı içinde on binleri bulan, devletten ayrı hiyerarşiye bağlı silahlı bir yapılanmasının olduğu, bir askeri darbe yapabilecek tek organize güç olduğu ifade edilmiştir.

Zorunluluk: Devletin içerisine sızmış olan FETÖ üyelerinin tespit edilerek, sızdığı kurumların revizyona tabi tutulması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. TSK bünyesindeki eğitim sistemininin/kurumlarının yeniden yapılandırılmasının örgütle mücadele açısından bir zorunluluk olduğu anlaşılmıştır.

OHAL’e uygun: Yaşanılan darbe girişimi sonrasında ülkemizin iç ve dış güvenliğini sağlamakla görevli bir kurum için personel yetiştiren askeri okullar hakkında düzenleme yapılması da kaçınılmaz olmuştur. Bu nedenle; yapılan düzenlemelerin OHAL’in gereklerine uygun olmadığından söz edilmesi mümkün değildir.


Darbe girişimi ardından müthiş bir hızla yürürlüğe konulan büyük “temizlik” kapsamında askeri okulların kapatıldığı açıklandı. Okulların kapatılmasına ilişkin gerekçe, başbakan tarafından şöyle dile getirildi:

“Bu FETÖ terör örgütünün en büyük kaynağı, askeri okullar. Maalesef yıllardır burayı ele geçirmişler ve buradan tahkim etmişler güçlerini. () orta, lise seviyesindeki bütün okullar kapanıyor. () Kuleli Askeri Lisesi, Işıklar, Maltepe İzmir, Deniz lisesi. Astsubay Bando Hazırlık Okulu, yani bütün lise seviyesindeki, ortaöğretim seviyesindeki okullar kapatılıyor. Buradaki öğrenciler de muadil liselere dağıtılıyor.”

Askeri okulların kapatılmasının bu okullara cumhuriyet tarihi boyunca yüklenen kimi işlevlerin ve eski devlet ideolojisinin kalıntılarının tasfiyesi ile ilişkili olduğunu tahmin etmek hiç zor olmasa gerek. Askeri okullarda ve kamu kurumlarında tarikatların kadrolaşmasının yıllardır teşvik edilmesi de bu tasfiyenin bir parçasıydı. Çok açık ki, “Yeni Türkiye” için yeni bir resmi ideoloji gerekiyor. Bu yeni ideolojinin tüm kamu kurumlarına yayılması isteniyor. Eski devlet ideolojisinin inşasında kullanılan “kurucu başkomutan” öğesinin yeniden kullanımda olması da şaşırtıcı değil.

Yeni “kurucu başkomutan” ile nereye gidileceğinin ve “Yeni Türkiye” ile nasıl bir düzen kurulacağının tartışılması bir yana, darbe girişimi ardından askeri liselerin kapatılmasının çocuklar için ne anlama geldiğinin özellikle üzerinde durulması gerekiyor.

Damgalama

Askeri okulların kapatılmasına çocuk hakları penceresinden bakıldığında ortaya çıkan tablo hiç iç açıcı değil. İlk sorun damgalanma, yani yasalar nezdinde çocuk olan öğrencileri yetkililerin damgalaması

Savunma Bakanı Fikri Işık katıldığı bir televizyon programında, hem de canlı yayında, “Askeri liselerde okuyan öğrencilerin yüzde 95’i bu yapıyla ilişkili,” gibi bir iddiada bulunmaktan kaçınmamış. Çünkü “teknik çalışma” yapılmış: "Bu okullar bu terör örgütünün adeta yuvası haline gelmiş. Ben bir teknik çalışma, teknik analiz yaptırdım. yılında askeri liselere giriş sınavını ÖSYM yapmaya başlamış. yılı ile yılı arasındaki tüm sınavların soruları çalınmış.”

Bu iddianın abartılı olması, sağlam bir dayanak gösterilmeden ileri sürülmüş olması veya bu okullarda bu düzeyde bir kadrolaşmanın nasıl olup da daha önce ortaya çıkarılmamış olduğu bir yana, çocuk ve insan hakları penceresinden bakıldığında sorulması gereken soru oldukça basit:

Askeri liselerin kapatılması ile başka okullara aktarılacak olan öğrencilerin ayrımcılık ve kötü muamele görmesi nasıl önlenecek?

Açmak gerekirse, başbakan “terör örgütünün en büyük kaynağı, askeri okullar” dedikten ve bir bakan neredeyse bütün öğrencileri kapsayan bir iddia ileri sürdükten sonra, askeri lise öğrencilerinin hepsinin damgalanmış olması kaçınılmazdır. Bu damganın öğrencileri yaşam boyu rahat bırakmayacağını kestirmek zor olmasa gerek. Fişlenen, damgalanan, dışlanan insanların nasıl “ikinci sınıf yurttaş” olarak yaşamak zorunda kaldıkları Türkiye’de gayet iyi bilinir.

Bir askeri liseden atılanlarla, askeri liseler kapatıldığı için başka okullara aktarılanların deneyimlerinin çok benzer olacağı da söylenebilir. Askeri liseler kapatıldığı için gencecik insanların, “hassas vatandaşlar” gözünde birer “vatan haini” olmayacağını ya da kendilerini koruyabilmek için rejimin en sıkı neferlerine dönüşmeyeceklerini kim söyleyebilir? Hatta toplumda “hain” damgası ile yaşamak zorunda bırakılan ve kendilerine olumlu bir gelecek sunulmadığını gören bu genç insanların bazılarının cihat peşinde koşan örgütlere katılmak istemesi söz konusu olsa, acaba şaşırtıcı mı olurdu?

Kimin yararına?

Askeri liselerin kapatılması kararını büyük bir hevesle açıklayan yetkililerin, bu kararı çocuk hakları açısından değerlendirdiklerini düşünmek elbette ki gerçekçi olmayacaktır. Nasıl “vatan” söz konusu olduğunda insan hakları hemen unutuluyorsa, “demokrasiyi kurtarmak” söz konusu olduğunda çocuk haklarının unutulması da olağan karşılanıyor.

Askeri okulların, ya da herhangi bir okulun kapatılması söz konusu olduğunda sorulması gereken ilk soru, bu kararın çocukların yararına olup olmadığıdır. Bu soru aslında eğitim sistemi için temel bir soru olarak görülebilir. Bu soru meslek liseleri için sorulduğunda ortaya çıkan tablo hiç de iç açıcı değil.

Meslek eğitiminin ilk ve ortaöğretim düzeyinde başlamasının Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde önemli nedenlerinin ve yararlarının olduğu söylenebilir. Örneğin, cumhuriyetin kuruluş aşamasında öğretmen okullarının önemli bir rol oynadığı, yoksul ve özellikle de öksüz çocuklar için en uygun seçenek olarak görüldüğü biliniyor. Öte yandan, günümüzde bir çocuğun erken yaştan bir meslek kulvarına yöneltilmesinin yanlış olduğu kabul ediliyor.

Askeri liselere yönelen öğrencilerin sert sınıfsal kulvarları takip etmek zorunda bırakılanlar olduğu hep söylenmiştir. Askeri liseler daha iyi okullara gitme seçeneği olmayan yoksul insanların çocuklarına, sağlam ve prestijli bir ekmek kapısı sağlayan iyi okullar olarak sunulmuş ve öyle algılanmıştır. Hatta bu olgudan yola çıkılarak, ordunun halkı temsil ettiği sık sık iddia edilmiştir.

Bir askeri okula gitmenin sağlam bir gelecek sağladığı ve bu nedenle yararlı olduğu söylense de, aslında önemsenen “çocuğun yararı” değildir. Askeri liseler girmesi zor, çıkması çok daha zor olan okullardır. Askeri lise öğrencilerine daha lise düzeyinden resmi ideolojinin ve resmi ideolojinin yücelttiği militarizmin belletilmesi amaçlanmıştır. Askeri liselerden mezun olan öğrencilerin çoğu militarizmi bir yaşam biçimi olarak bellemiş ve militarizmin sivil dünyanın içerdiği karmaşıklıktan arınmış, rasyonel bir sistem olduğunu iddia etmişlerdir.

Militarizmin gençlerin zihinlerine kazınmasının, bugün rejimin dogmalarının olabildiğince erken yaşta çocuklara belletilmesinden temelde bir farkı yok. Amaç, çocuklara olabildiğince erken yaşta kalıpların belletilmesi ve genç kuşakların resmi ideolojinin dışına çıkmasının engellenmesidir. Sivil liselere aktarılacak olan askeri lise öğrencilerini yine dogmalar ve dayatmalar bekliyor.

Zorlama

Başbakan askeri okulların kapatılması sürecinde öğrencilerden tazminat alınmayacağını söyledi, bugüne dek atılanların ödemesi istenen tazminatlarının da bağışlandığı açıkladı. Bu durumda ilk akla gelen söz konusu tazminatın bir pranga olduğudur. Herhangi bir okulun, bir çocuğa veya gence tazminat koşulu ile açılması, eğitimin bir hak olduğu sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmaz. Askeri liselere kayıt olan öğrencilerin tazminat koşulunu kabul etmek zorunda bırakılması ile okul boyunca militarizmin en saçma örneklerini kabul etmeye zorlanmaları arasında önemli bir ilişki olduğu aslında ortadadır. Askeri liseler hakların değil, dayatmaların ağır bastığı okullardır. Bu nedenle askeri liselerin kapatılmaları –var olan siyasi ortamdan bağımsız olarak düşünüldüğünde– olumlu bir gelişme olarak görülebilir.

Ayrımcılık ve kusurluluk

Çocuk hakları açısından bakıldığında askeri okulların bir diğer yapısal sorunu her zaman ayrımcılık olmuştur. Askeri okullar ayrımcılığın olağanlaştırıldığı, hatta rasyonel olarak sunulduğu okullardır.

Askeri okulları savunanlar veya askeri okullara karşı çıkanlar ise çok ender olarak ayrımcılıktan söz eder. Oysa askeri liselere öğrenci alımı için öne sürülen koşullardan biri, “kusurlu” olmamaktır. Kusuru ise otorite her kimse o belirler; kusur, kısa boylu olmak veya çilli olmak olabilir. Örnek olarak, Deniz Lisesi öğrenci alımı koşulları incelenebilir. Koşul, “Vücut yapısı düzgün, her bakımdan sağlam ve fiziksel görünüşü kusursuz olmak” olarak belirlenmişti. “Kusur” ve “kusursuzluk” ise şöyle tanımlanmıştı:

Göğüs kafesinde şekil bozukluğu bulunmamak, vücudunun herhangi bir yerinde dikkati çekecek ve göz estetiğini bozucu yara, yanık, leke, kellik, frengi ve cilt hastalığından izler bulunmamak, düztaban olmamak, konuşmasında ve duymasında en küçük bir kusuru bulunmamak, ne derece olursa olsun, gözlük, lens kullanmamak, gözlerinde şaşılık, renk körlüğü vb. hastalık bulunmamak, lazer ameliyatlısı olmamak, kalp, böbrek, karaciğer rahatsızlıkları ve tüberküloz geçirmemiş olmak. Türkçeyi kusursuz konuşmak. (Dilinde kekemelik, pelteklik, tutukluk vb. olmamak.)

“Kusurlu” olmayan askerlerden, subaylardan ve generallerden çok çeken bir ülkede, askeri liselere “kusursuz” öğrenci alınması kuralının olması bile ironik olmakla birlikte, ayrımcılığın daha en başta bu denli açık olarak sergilendiği ve yapısal olduğu liselerde çocuk haklarının çiğnenmesi aslında kaçınılmazdır.

Asgari beklentiler

Sonuç olarak, askeri liselerin çocuk hakları açısından çok ciddi sorunlar içerdiği ve bu sorunların yapısal olduğu ortadadır. Bu açıdan askeri liselerin kapatılması olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak askeri liselerin kapatılması kararını alan yetkililerin bu kararı çocuk hakları açısından değerlendirmiş olduğu söylenemez.

Askeri lise öğrencilerinin hepsi “örgüt üyesi” olarak damgalanmış, “çalınmış sorularla askeri liseye girmiş” olmaktan “suçlu” bulunmuştur. Bu yaklaşım, çocuk hakları açısından en asgari beklentilerin bile karşılanmadığını göstermektedir. Devletin temel görevi her çocuğu korumak ise, bu görevin tam tersinin gerçekleştirildiği ortadadır.

Askeri liselerin kapatılması büyük ve kapsamlı bir tasfiyenin parçasıdır. Bu tasfiyenin çocuklar ve gençler için ne daha iyi okullar, ne de daha iyi bir gelecek anlamına geldiği söylenebilir. Askeri liselere yönelmek zorunda olan çocuklara artık daha iyi seçenekler sunulacağına ilişkin hiçbir umut görünmüyor. Öte yandan, kapatılan askeri okulların ve çok sayıdaki üniversitenin öğrencilerinin de yetkililer tarafından önemsendiğini gösteren hiçbir gösterge bulunmuyor. Çocuklar ve gençler bugün hâlâ “teferruat” olmak ile karşı karşıya. (SD/YY)

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası