hafızlıkla ilgili güzel yazılar / Eğitim Branşlarımız - Gasmek Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitim Kursları

Hafızlıkla Ilgili Güzel Yazılar

hafızlıkla ilgili güzel yazılar

Trabzon İl Milli Eğitim M&#;d&#;r&#; değişti

Haberin Devamı

Mart ayından beri Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü olarak görev yapan Evren Görmüş, görevini Ahmet Bektaş’a devretti. Görmüş’ün, sosyal medya hesabında yayınladığı veda mesajı şöyle:

“Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüttüğüm süre zarfında, önce çocuklarımızın sonra onların yüreğini fedakâr yüreğiyle ören öğretmenlerimizin hizmetinde olmayı; bayrağımızın gölgesinde inancımızı ve geleceğimizi büyütmeyi kendime görev edindim. Kalbimiz devlet ve memleketimizin bekası için çarpmaya, bizler de tüm gücümüzle ona hizmet etmeye devam ederken yeni il milli eğitim müdürümüze, çıkmış oldukları bu yolda muvaffakiyetler diliyorum.”

AMACIMIZ EĞİTİM KALİTESİNİ İLERİYE TAŞIMAK
Görevi devralan Ahmet Bektaş, yılından beri Trabzon il Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak çalışmalarını sürdürüyordu. Yapılan atamayla, Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü olarak görevlendirilen Bektaş’ın göreve başlama mesajı şöyle: “Görevi devraldığımız andan itibaren; Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda Trabzon Milli Eğitim camiasında görev yapan tüm paydaşlarımızla birlikte mesai mefhumu gözetmeksizin ilimizin eğitim kalitesini her gün bir adım daha ileriye taşımak, öğrencilerimizin daha iyi, daha verimli ve daha nitelikli eğitim almaları adına gerekli çalışmaları yapmak, her bir öğrencimizin diğerinden daha değerli olduğu hissi ve düşüncesiyle hareket etmek amaç ve gayesi içerisindeyim. Bu vesile ile her daim yanımızda olan çok kıymetli eğitim camiamıza teşekkür ediyor, iş ve gönül birliği içerisinde şehrimizi daha ileri taşıyacak başta öğrencilerimiz, öğretmen ve yönetici arkadaşlarımız olmak üzere tüm paydaşlarımızla Trabzon'umuz için almış olduğumuz bu önemli vazifenin hayırlı olmasını temenni ediyor, kamuoyuna saygılar sunuyorum.”

Haberin Devamı

AHMET BEKTAŞ KİMDİR?
yılında Trabzon’un Tonya ilçesinde doğdu. Tonya Şehit Ayhan Güner İlkokulunu bitirdikten sonra Tonya Merkez Kur’an Kursu’nda hafızlığını tamamladı. Ortaokulu Tonya İmam Hatip Lisesi’nde, liseyi ise Trabzon İmam Hatip Lisesi’nde okudu. yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Yönetimi Planlaması ve Ekonomisi alanında yüksek lisansımı tamamladı. yılında başladığı meslek hayatında farklı okullarda öğretmen, müdür yardımcısı, okul müdürü olarak çalıştıktan sonra yılında Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak göreve başladı.  yılında Kastamonu Üniversitesi İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığında Şube Müdürü olarak çalıştı. yılından itibaren ise Trabzon İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı.

Hafızlık ile ilgili güzel sözler

Kur'an okunurken susuyor herkes;
Geçiş üstünlüğü O'nun çünkü

- İbrahim Tenekeci

Gözyaşı dökülen KURAN'ın sayfalarında
Uykusuz gecelerin GÖZ nuru vardır
TALEBE'nin çektiği her ızdırapta
HAFIZ olmanın gruru vardır..

Hafızlık bir sudur,içen huzur bulur.

Sana dün gönül gözümle baktım Aziz Hafızlığım,görmedim sevmediğim hiçbir şey,ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul,en zor ezberlediğim sayfanı sevmek bile bir ömre değer.

insanların her ferdine
iyi kötü her derdine
taşların en sertine
sabır hafızım sabır

Irmak bir sudur önünde durulmaz hafızlık bir şereftir herkese nasip olmaz.
Hafızlık bir sudur,içen huzur bulur.

Ask dedinmi hafiz gelmeli akla kim sevdiginin her sozunu ezberlemistir ki harfi harfine ugruna..

Oku hafız kardeşim Ayet-i Beyyinatı
Kur'an sedasıyla inletin semavatı

Aşk deyince hafız gelir akla kim sevdiğinin sözlerini harfi harfine ezberler ki uğruna

oku ve yüksel denilecek ve inşallah okudukça yükselinecek..

hafızlık bir nur haketmiyorsan geri dur.

 

Sizden Gelenler HÂFIZLIK, CENNET KAPISI

Bir Anneden Hâfızlık Yapan Kızına…

“Ey benim güzel kızım!

Birden dört sene öncesine dönüverdim. Gönlümdeki arzu, hep hafız olmandı. Bunu ne kadar belli etmesem de…

“–Anne, ben hafız olamam ki!..” der dururdun, yüreğime farkında olmadan küçük küçük korlar düşürürdün. Tâ ki, 4 Temmuz Pazar gününe kadar…

Muhterem Hocamız, babamızı ziyarete gelmişti. Deden,

“–Torunum Kur’ân Kursu’nda okuyor!” dediğinde, muhterem hocamız sözlerine şöyle devam etti:

“–Bereket olur inşâallah!.. Genç hocalara ihtiyaç var. Hoca olursa, anne ve babasına da sadaka-i câriye olur.” demişti.

Böylece bir Allah dostunun duâsı ve bereketi ile, bir de baktın, kendini hâfızlık elemelerinde buldun. İki buçuk sene, üzüntüleriyle, sevinçleriyle, sıkıntıları ile bir serüven gibi geldi geçti!.. Allâh’a ne kadar şükür etsem, azdır!..

Bu duygu, bu onur, kaç anneye nasip olabilir?!

“–Ama anneciğim, ben ne kadar lâyıkım ki!.. Belki de kıymetini bilemiyorum!.” diyordun, her fırsatta… Aslında senin bu endişen bile seni ne kadar yüceltiyordu!..

Sen ağladın diye ağladım, sen güldün diye güldüm. Bazen gözyaşlarımın tuzları çorbalara karışırdı. Ne zaman:

“–Dersimi verdim, anne!” dediğinde tekbir getirmeye başlardım, kendi kendime

Âh yavrum, bir gün bana dersini verdiğinde, nefesimi tuttum, hata yapmayasın diye!.. Ama sen o âyetlerin ağırlığıyla yerinde duramıyordun!.. O sîmânın değişikliğini, kıpkırmızı oluşunu gözlerimle gördüm. Nihayet bitirdin. Şimdi has yapıyorsun… Heyecanla muvaffakiyetini bekliyoruz. Sınavlar yakın, heyecanımız dorukta!..

Benim ve babanın hayatı, sanki senin üzerine kurulu gibi En sevinçli günümüz, seni ziyarete geldiğimiz gün!.. Bazen düşünüyorum:

“–Aman Yâ Rabbim! Benim, hâfız bir kızım var”

Hani bazıları der, ya, “Kızım şu okula gidiyor, şu üniversiteyi okuyor!..” diye gururlanırlar. Ben de:

“–Benim kızım hâfızlık yapıyor!..” demekle mutlu oluyorum. Bu cümle beni en gururlu anne yapıyor.

Ne çileler çekmene rağmen, zaman zaman “Anne ben bırakacağım galiba!” demene rağmen, bazen yalnız başına kalmana rağmen, pes etmedin, sabrettin Cennetin kapısını açtın inşâallâh!..

Bizi de cennette yanına alırsın değil mi? Benim akıllı ve sabırlı kızım” (Yasemin Nurgül Gönül)

Bir Hâfızdan Hâfız Kardeşlerine

Sana “İşte Yürüyen Kur’ân!” denildiğinde, aşktan İmâm-ı A’zam gibi uykuların kaçmalı, Mevlânâ gibi aşkın sarhoşluğu seni senden alıp O’na götürmeli!..

Hâfızlık çalışan kardeşlerime âcizâne tavsiyelerim:

1-Hâfızlığın birinci şartı, istemektir. Hâfızlığı istemek, canlı Kur’ân olabilmeyi arzu etmek, Allâh’ın rızâsına nâil olabilme ümîdi içerisinde olmak… Rabbimizin “el-Hâfiz!” esmâsından bir nebze de olsa nasiplenmeyi istemek!..

2-Farkında olmaktır. Ne yaptığının, hangi yola baş koyduğunun idrâki içinde olmak… Kaldırmaya, dağların bile güç yetiremediği Yüce Kelâmı gönlüne nakış nakış işlemek zorunda olduğunun farkında olmak!.. Niyetini kontrol etmek!.. Ne için hâfızlık yaptığının hesâbını sormak kendi kendine… Allah için mi? Makam için mi?

3-Gayret edip tevekkül etmek!.. “Gayret kuldan, Tevfik Allah’tan” der büyüklerimiz… Azmi, gayreti elden bırakmamak… Çalışmak, çalışmak, çalışmak!.. Gece gündüz demeden, bu sayfa kolay, bu zor demeden!.. Zaten Rabbimiz Necm Sûresi âyet-i kerîmesinde, “İnsan için çalıştığının karşılığı vardır.” buyurmuyor mu?

4-Sabretmek!.. Hâfızlıkta çok imtihanlarla karşılaşılır. Bu imtihanların, Rabbimizden geldiğinin farkında olarak sabır lokmalarını teslimiyetle yudumlayabilmek…

* * *

Hâfız adaylarının hâfızlık çalışmaları esnasında, hocalarının çok büyük rolleri vardır. Çünkü talebelerin desteklenmesi ya da kösteklenmesi çoğunlukla hocaların elindedir. Nice istekli insanın azim, gayret ve iyi niyetleri, basiretsiz bir hocanın ellerinde hebâ olup gitmektedir. Allah korusun. Rabbim, beni yetiştiren hocamdan binlerce kez râzı olsun. Çünkü o, yeri geldi benim arkadaşım oldu, yeri geldi annem, yeri geldi rehberim oldu. Hem onu çok severdim, hem de çok korkardım ondan… Çünkü o bütün bu saydıklarım olurken hep hocam olarak kaldı. Aramızdaki mesafeyi hep korudu, kolladı.

Rabbimiz, cümlemizi, Kur’ân-ı Kerîm’i, O yüce kelâmı, en güzel şekilde satırlardan sadırlarına geçiren hakîkî hâfızlardan eylesin. Cenâb-ı Hak, başta hâfızlar olmak üzere, bütün ümmet-i Muhammed’in yâr ve yardımcısı olsun. Âmin. (Hümeyrâ Genç)

Hâfızlığa Başlarken

Hâfızlıkta duâ etmek ve duâ istemek çok önemlidir. Mevlânâ Hazretleri şöyle buyurur:

“Eğer duâ için temiz bir yüreğiniz yoksa, temiz yüreklilerden duâ isteyin!..”

Hâfızlık, öncelikle gönül işidir. Gönül istemeden, kalb bu ateşle yanıp kavrulmadan, gece-gündüze, açlık-tokluğa, uykusuzluk yorgunluğa karışmadan hâfızlık yapılmaz.

İnsan, hâfızlığa başlarken, hemen bitirivermek istiyor. Ancak Allah sabretmesini öğretiyor. Bir gün ders veremeyince hâfızlığı bırakmayı düşünüyorsun. Rabbim, metânetli olmayı öğretiyor. Ertesi günün dersini yetiştiremeyeceğini düşününce ağlanıp endişe etmeye başlıyorsun. Sanki bir ses, “Uykunu terk et de dersini yetiştir!..” diyor. Dersini vaktinde verince ferahlıyorsun. Nasıl bir anne, bütün işini, vaktini yeni doğan yavrusuna göre ayarlar; hâfızlık da öyle!.. Her işinizi, her programınızı ona uydurmaya başlıyorsunuz. Onun için ne kadar fedâkârlık yaptığınızı gördükçe, hâfız olmayı gerçekten istediğinizi bir kere daha anlıyorsunuz!.. Çünkü sevgi, fedakârlık gerektirir!..

Bazı arkadaşlarım, hâfızlığa başlarken velîlerinin zoru ile başlıyorlar. Fakat sayfalar ilerledikçe, Cenâb-ı Hak, onların kalbine Kur’ân-ı Kerîm’e karşı ayrı bir muhabbet bahşediyor. Artık insanların zorlamasına gerek kalmıyor. Bu muhabbet, onları hâfız olmaya yönlendiriyor.

Hâfız olmak, başka bir şeyde başarılı olamayıp da başvurulacak son kapı değildir. Hâfız olmak, aslında âhirete tâlib olanların, kabiliyet ve imkânı olanların ilk başvuracakları, Rabbimizle mülâkât kapısıdır. (Şeyma Ergün)

Hâfızlık, Ayrı Bir Gönül Âlemi İster

Hâfızlık, gerçekten bir deryâ, bir okyanus… Aşk ister, sabır ister, teslimiyet ister, râzı olmayı ister. Kişi, hâfızlığını tamamladıktan sonra bile “hâfız” olduğuna inanamaz. Sanki ayrı bir güç, ayrı bir ilâhî kudret bizi elimizden tutarak te’yid etmiş, desteklemiş!..

“Zahmetsiz rahmet olmaz.” demişler. Hâfızlık yapan öğrencinin ruh hâli de her ân değişkendir. Bazen ümitli, bazen ümitsiz, bazen endişeli, bazen heyecanlı… O yüzden çevresinden, arkadaşlarından, âile ve hocasından her zaman moral ve desteğe ihtiyaç duyar. Şayet çevremizde bize moral verebilecek kimsemiz yoksa, o zaman en büyük kapıya, Rabbimizin makamına yönelmek şart!.. Onu hatırlamalı, onu zikretmeli, ona duâ edip, ondan yardım istemeliyiz.

Hâfızlık, insanların sabır ve samimiyetlerinin test noktasıdır. Gerçekten azim ve sabırla, insanın üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk yoktur.

Hâfızlık, son durak değil, hayatın başlangıç noktasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen kimsenin önündeki en hassas dönem başlamış demektir. Artık bildiğini, öğrendiğini hayatına geçirmesi ve insanlara hayırlarda öncü ve örnek olması gerekir. Rabbimiz, bu zor vazifeyi, bütün kardeşlerimizle birlikte bizim için de kolaylaştırsın. Âmin. (Emine Gürses)

PAYLAŞ:                

Hâfızlığın En Güzel Tarifi

Şebnem Dergisi Yazarı Şefika Meriç, Kur’ân’ın korunmasında Allâh’ın istihdam ettiği kullar olan hâfızları anlatıyor.

Gecenin kulağına fısıldayan bir kandil… Karanlığın içinde parlayan bir nur hâlesi… Herkes derin uykusunda rüyalarda dolaşırken… Kendisini tenhalarda bulan sessiz bir yürektir hâfızın yüreği

Yüzyıllarca devam eden ilâhî kelâmın sesidir Hâfız… Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in gönlüne inen nûrdur, onun kalbinden geçenler… Hazret-i Ebubekir’den Hazret-i Ömer’e, Hazret-i Osman’dan Hazret-i Ali’ye akan… -Allah, hepsinden râzı olsun.-

Her kelimesi paha biçilmez harflerdir, inci ve mercandan öte…

Oku! Seni yaradan Rabbinin adıyla oku. Ki O, kalemle yazmayı öğretti.”

Seher vaktine tarifsiz bir râyiha çöker, mâzîden gelen…

Bu koku, Kâbe’nin kokusu… Bu koku, Ravzâ’nın kokusu… Bu koku, Cennetü’l-Bâki’nin, Uhud’un kokusu… Bu, Cebel-i Nûr’un ve Hira’da Rasûlullah’a inen vahyin kokusu…

Hâfız, o nûru alır taşır çağlardan çağlara…

Işık olur, nûr olur; akar gönüllerin en tenha yerlerine… Kalbinden çıkmayan o lâhûtî seslerle sabah ezanı ile kalkar gündüze.

HAFIZ, ELİNDEN, BELİNDEN, DİLİNDEN EMİN OLUNAN KİMSEDİR

Fecrin en tatlı, en bereketli vaktiyle karışır insanlık âlemine… “Bismillah!” der ve alır abdestini… Abdest, cümle hataları döker bir bir… Elinden, dilinden, kalbinden emîn olunan kimsedir Hâfız

Seherin bembeyaz örtüsüne nârin bir kelebek gibi konar. Gözlerinde Kur’ân nûru, sözlerinde Kur’ân sürûru…

Elinde taşıdığı dünyanın en kıymetli hazinesi. İnsanlığın kurutuluş reçetesi, Rabb’inin Kelâmı, Rasûlüllah’ın satır satır yazıya geçmiş hâli…

KUR’AN O’NUN BAŞ TÂCI O İSE HERKESİN

Kur’ân, kelamların en şereflisi Mü’minlere şifâ, gönüllere ziyâ, kalplere nûrdur o…

Kemâl-i edeple oturur rahlesinin başına… Açar nazm-ı celîli Gözlerinden sevgi akar âdeta… Kur’ân, O’nun başının tâcı… O ise, herkesin baş tâcı… Hâfız, yürüyen Kur’ân’dır.

“Bismillah!” diye başlar, yüzünü aydınlatan nûrlu kitaba… Satır satır, sayfa sayfa başlar hâfızın kutlu yolculuğu…

Bu yolculuk, insanı eşref-i mahlûk olmaya götüren bir yolculuk… Bu yolculuk, Hazret-i Nebî’nin Suffa mektebine götüren bir yolculuk…

Ötelerden gelen lâhûtî bir ses, Hazret-i Dâvud’un, Hazret-i Bilal’in sesi…

HÂFIZ, GÖKTE PARLAYAN YILDIZDIR

Hâfız, gökte parlayan yıldızdır. Öyle diyor Güllerin Efendisi onlar için… Kıyamet sahnesine yıldız gibi uçarak gidecekler. Ve şefaatçi olacaklar, ümmet-i Muhammed’e

Allah, “Onu biz indirdik, biz koruyacağız!” buyuruyor âyet-i kerîmede… İşte Hâfız, Kur’ân’ın korunmasında Allâh’ın istihdam ettiği özel kullarıdır.

Bir gönül aydınlığıdır, Hâfız olmak… Sessiz koridorlardan süzülüp geçerek bir nefes gibi akar sınıfına… Keşke şu duvarların, şu sıraların, şu rahlenin dili olsaydı. Ve söyleseydi her dem yeniden dirilen mâsum yüreklerin umutlarını…

Seher vaktinden başlayan bir arı uğultusu gibi, taşar pencerelerden yollara, sokaklara, caddelere…

Gaflet çöken bu şehre iksirdir o mırıltılı sesler… Çınlar durur, gök kubbenin altında Gâh Süleymaniye’de, gâh Sultanahmet’te… Tekbir sesiyle yankılanır Itrî’nin dilinde… Kayışzâde Osman’lar okur onunla diz dize…

Yüreklere nakşolunan kelimelerden öte; bir mermere işlenir gibi aklına, fikrine yazılır her bir âyet…

Ömrün en kıymetli ânıdır Hâfızlık günleri… Doyumsuz, bitmeyen, tükenmeyen bir hülyadır her dakikası… Çünkü o rahmettir bütün müminlere… Rahmet, merhametli olanın lütfudur, merhamet dilenen kullarına.

Hâfız, rahmetin müşahhas hâlidir aslında… Her ânı bir heyecan yumağı gibi yaşanır Hâfız’ın hayatı.

Her ezberlediği satır, bir umuttur ebedî kurtuluşu için… Her sayfanın ezberi bittiğinde büyük bir mutluluk yaşar, temiz dünyasında… Kur’ân, ışığı git gide artan bir nûr gibi büyür Hâfızın dimağında…

HAYATI HOCASIYLA BİRLİKTE İMAR EDER HÂFIZ

“Hoca”, üstaddır, muhteremdir, saygıdeğerdir; Hâfızın gözünde “Hoca” denilince akan sular durur. Yerine göre annedir, babadır. Ne çok emeği vardır, Hafızın üzerinde Hocasının… Sanki bir hayat düsturunu birlikte imar ediyormuş gibi. Her gün, her saat ve her dakikasında vardır Hâfızın…

Ve bir gün gelir…

Son katrenin doldurduğu gibi bardağı dolar Hâfızın…

Gül yaprağı gibi narin ve hafif. Berrak bir suyun üzerinde en temiz hâliyle…

Gönlü dolu, gözleri nûr bakışlı, kalbi nûr olur Hâfızın…

Ve kapatır gözlerini, iç dünyasına sonsuz yolculuk için…

Yine “Bismillah!” der ve sayfalar gözlerinin önünden geçer, her biri bir yıldız gibi…

“Rahman ve Rahim olan Allâh’ın adı ile”

Ne güzel bir başlangıç…

“İşte bu kitap, Allah’tan hakkıyla korkanlar için bir hidâyet kaynağıdır.”

Hâfızın hayatıdır, Kur’ân…

O, bunca yıl ne çok şey öğrenmiştir, ne çok şey ezberlemiştir.

En büyük mûcizesini Rasûlün Bir hayat iksiri olarak ashâbına ve ümmetine sunduğu.

Ezberlenen öyle sıradan bir metin değil; Kelâmullah Hakkın sözü… Kur’ân-ı Kerîm…. En doğruyu söyleyenin mübarek sözleri…

Kaynak: Şefika MERİÇ / Şebnem Dergisi, Sayı:

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir