evrensel ahlak yasasını kabul edenler slayt / PPT - EVRENSEL AHLAKÄ° Ä°LKELER VAR MIDIR? PowerPoint Presentation - ID:3986275

Evrensel Ahlak Yasasını Kabul Edenler Slayt

evrensel ahlak yasasını kabul edenler slayt

AHLAK FELSEFESİ ( ETİK ) Felsefenin ana konuları 3 tanedir. Bunlar varlık, bilgi ve değer (ahlak ve sanat) konularıdır. Varlık ve bilgi konularını incelemiştik. Değerler alanında ise ilk olarak ahlak konusunu ele alacağız. Genel olarak ahlak insanların kendisine göre yaşamlarını düzenledikleri ilkeler, kurallar topluluğudur. Ahlak sayesinde davranışlarımız hakkında iyi-kötü gibi değerlendirmeler yaparız. Ahlak felsefesi (etik) ise genel olarak ahlaktan farklıdır. Etik (ahlak felsefesi) felsefeye özgü yöntem ve tekniklerle ahlak alanını ele alan felsefenin bir alt dalı durumundadır. Ahlakın özünü, ilkelerini araştırır. Ahlaklı olmanın ne olduğu üzerinde durur. Bu alandaki problemlere deney ve gözleme başvurmadan akıl kaynaklı çözümler arar. Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları İyi-Kötü: İyi ya da iyilik ahlak felsefesinin temel kavramıdır. Etik için “iyi” ahlakça değerli olandır. Ne var ki bu da kişiden kişiye değişmektedir. Özgürlük: Bireyin kendi iradesi ile birinden birini bilinçli olarak seçmesidir. Özgürlüğün olabilmesi için şu 3 koşul sağlanmalıdır. 1. Birey dış etkiden uzak kendi iradesi ile karar vermeli 2. Bu kararı verirken bilinçli olmalı. Yani normal zekâ ve kişiliğe sahip bilinçli olmalı. Örneğin; akıl hastaları bilinçsizdir. Bu nedenle davranışlarında özgür sayılmazlar. 3. Birey kararını verirken “seçme” olmalı. Birden fazla seçenek olmalı. Yoksa bireyin karşısında tek bir seçenek varsa bu özgürlük olmaz. Örneğin; bir ilköğretim okuluna yazılacak öğrenci bulunduğu bölgede sadece bir okul varsa okulunu seçerken özgür sayılmaz. Sorumluluk: Bireyin tutum ve davranışlarının sonuçlarını üstlenmesidir. Yine sorumluluğun üstlenilebilmesi için kişi davranışı kendi iradesi ile ve bilinçli olarak yapmalıdır. Erdem: Kişinin sürekli ahlakça “iyi” görülen davranışlara yönelmesidir. Vicdan: İnsanda iyi ile kötüyü ayıran yeti bir tür içsel sestir. Ahlak Yasası: Uyulması ahlak açısından gerekli olan kurallardır. Ahlaksal Karar: Ahlak yasalarına uygun olan karardır. Ahlaksal Eylem: Bireyin ahlak yasasına uygun olarak gerçekleştirdiği eylemdir. Ahlak Felsefesinin Temel Soruları Ahlak felsefesinin yanıt aradığı başlıca ahlakla ilgili sorular şunlardır:  Ahlaksal eylemin bir amacı var mıdır?  İnsan ahlaksal eylemde bulunurken özgür müdür?  Ahlak yargılarını din ve bilimin yargılarından ayıran özellikler nelerdir?  Tüm insanların ortaklaşa benimseyebilecekleri evrensel ahlak yasaları var mıdır? v.b. 1. Ahlaksal eylemin bir amacı var mıdır? Ahlak filozofları ahlaksal eylemin bir amacının olduğunda birleşmişler, fakat bu amacın ne olduğu konusunda birleşememişlerdir. Sokrates ve Platon: Mutluluktur. Mutluluğun koşulu bilgiyle temellenen erdemdir. Hedonizm (Aristippos ve Epiküros): Mutluluktur. Mutluluğun koşulu hazdır. Faydacılık (Bentham ve Mill): Mutluluktur. Koşulu faydadır. 1 Demokritos: Mutluluktur. Mutluluğun koşulu düzenli, uyumlu ölçülü bir yaşam ve akla uygun davranışladır. İ. Kant ise ahlaksal eylemin amacının mutluluk değil ödev olduğunu ileri sürer. Daha önceki görüşlere karşı çıkar. Bu cevaplara evrensel ahlak yasası konusunda yer verilecektir. 2. Kişi ahlaksal eylemde bulunurken özgür müdür? İnsan ahlaksal bir karar alırken, bir davranışta bulunurken bu kararı özgür olarak mı alır? Yoksa çeşitli dış faktörlerin etkisinde kalmakta mıdır? Bu soruya verilen cevapları 3 grupta toplayabiliriz. İndeterminizm: Kişi ahlaksal eylemde bulunurken özgürdür. - Psikolojik Kanıt: İnsan eylemde bulunurken, bunu özgür yaptığını bir etki altında olmadığını hisseder. - Sosyolojik Kanıt: Bütün kurallar ve karşılıklı anlaşmalar, insanın özgür bir varlık olduğu varsayımına dayanır. - Ahlaki Kanıt: İnsanın davranışlarını belirleyen ahlaki kuralların dayanağı insanın karar özgürlüğüdür. Özgür insana emir verilir. - Hukuki Kanıt: Ceza hukuku, insanın yaptıı bir davranışın sorumluluğunu taşıdığı ilkesinden hareket eder. Özgür insan sorumlu tutulur. Determinizm: Kişi ahlaki eylemde bulunurken özgür değildir. Çünkü farkında olmadan birey karar verirken çeşitli dış faktörlerin etkisinde kalmaktadır. - Psikolojik Kanıt: İnsan bilinçaltındaki etkenlerin farkında değildir. - Sosyolojik Kanıt: Birey davranışta bulunurken, içinde yaşadığı toplumun kurallarını göz önünde bulundurur. - Ahlaki Kanıt: Ahlaki kurlallar insanın kararlarını etkiler. - Hukuki Kanıt: Hakuki kurallar eylemlerimizi etkiler. Otodeterminizm: Otodeterministlere göre özgürlük bize doğanın bir armağanı değildir. İnsan özgür olarak da doğmaz. Bilgi birikimini zenginleştirerek, kişiliğini geliştirerek özgürleşir. Özgür eylemlerde bulunur. Bu da bizi şu sonuca götürür. Kişiliğini geliştirmiş olanlar, geliştirmemiş olanlardan daha özgürdür. 3. Ahlak yargılarını din ve bilimin yargılarından ayıran özellikler nelerdir? Yargıları genel olarak gerçeklik ve değer yargıları olarak ikiye ayırabiliriz. Gerçeklik yargıları; bilimin yargılarıdır. Deney ve gözleme dayanırlar, kesindirler. Kişiden kişiye değişmezler. Olgusaldır. (Gözlenebilir ve ölçülebilir olaylara ilişkindir.) Değer yargıları ise; gerçekle ilgili değil belli bir konu ya da olayla ilgili kişisel değerlendirmelerimizi içeren yargılardır. Kişisel değerlendirmeye dayandığı için kişiden kişiye bu değerlendirmeler değişir. Yani özneldir. Örneğin; Sanat : güzel - çirkin ( Yaratma alanında ) Din : günah – sevap ( İnanç alanında ) Ahlak : iyi – kötü ( Eylem alanında ) değerlendirmeler yapar. Ahlak yargıları bilim yargılarından farklıdır. Çünkü bilimin yargıları deney ve düşünmeye dayanır. Bu nedenle kişiden kişiye değişmez. Evrensel yargılardır. Oysa ahlak yargıları değer alanına ilişkin olduğundan ve kişisel değerlendirmeyi içerdiğinden bireyden bireye 2 farklılık gösterir. Örneğin; birine göre iyi olan diğerine göre olmayabilir. Ahlakın alanı bilimdeki gibi olgular değildir. Din ile ahlak yargılarıda birbirinden farklıdır. Din dogmalara (doğruluğu deneyle sınanmadan inanılan bir takım düşüncelere) dayanır. Ahlak yargıları zaman ve koşullara bağlı olarak değişmelerine karşın din yargıları bir toplumda zaman ve koşullara göre değişmez aynı kalır. Din yargıları sorgulanamaz. Ahlak yargıları sorgulanabilir. 4. Tüm insanların benimseyebileceği ortak evrensel ahlak yasalarının olup olmadığı problemi “Evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığı” problemi etik’in en çok tartışılan problemlerinden birisidir. Kimi düşünürler bu soruyu olumsuz kimileride olumlu yanıtlamışlardır. Önce olumsuz yanıt verenlere değineceğiz. a-) Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Reddedenler Evrensel bir ahlak yasasının varlığını reddeden başlıca yaklaşımlar arasında haz ahlakı, fayda ahlakı, (utilitarizm), bencillik, anarşizm ile F.Nietzche ile J.P.Sartre’ın ahlak anlayışlarını sayabiliriz. HAZ AHLAKI (Hedonizm): Kurucusu Aristippos’tur. En önemli temsilcilerinden biride Epiküros’tur. Hedonizm (Hazcılık) evrensel ahlak yasasının varlığını reddeden ahlaksal eylemin amacının mutluluk; mutluluğun koşulunu da hazda gören bir öğretidir. Aristippos’a göre haz veren şeyler “iyi” haz vermeyenler “kötü”dür. Bu ikisi dışında kalanlar ise önemsizdir. Yaşamın amacında en yüksek hazza ulaşmaktır. En yüksek hazda anlık en yüksek haz duygusudur. Aristippos haz derken maddi nitelikli hazları anlar. Epiküros’a göre ise; “hazzı aramak, acıdan kaçmak yaşamın en güçlü yasasıdır.” Haz en yüksek iyidir. Ancak bu haz bedensel (duyusal) bir haz olmayıp bedenin acılardan uzak durması ruhun sukûna kavuşması biçimindedir. Bir haz yanında acı getirirse o iyi bir haz değildir. Ayrıca Epiküros hazları bedensel ve ruhsal olarak ikiye ayırır. Epiküros’a göre bedensel hazlar kısa sürer. Ruhsal hazlar ise gelip geçici olmayan, uzun süreli hazlardır. Ona göre erdemli ve bilgili olmanın kazandıracağı ruhsal hazlar en yüksek hazlardır. Onun şu sözü bu görüşünü dile getirir. “İnsanın bir ekmeği ile suyu olunca mutlulukta Zeus’la yarışabilir.” Hedonizm ahlaksal eylemin amacını haz olarak görür. Ne var ki haz duyulan şeylerde kişiden kişiye değişir. Bu nedenle hedonizm (haz ahlakı) evrensel bir ahlak yasasının varlığını reddeder. FAYDA AHLAKI (Utilitarizm): Ahlaksal eylemin amacını mutluluk olarak görür. Mutluluğu sağlayan ise faydadır. Bu görüşe göre kişiye çıkar (fayda) sağlayan iyi sağlamayan kötüdür. En önemli temsilcileri J.Bentham ve J.S.Mill’dir. Utilitarizm (faydacılık) kişiye yaralı olanı iyi, zararlı olanı kötü olarak gören bir yaklaşımdır. Faydalı ve zararlı olmak kişiden kişiye değiştiğinden fayda ahlakı evrensel bir ahlak yasasının varlığını reddeder. 3 NOT: Genel olarak fayda ahlakı (utilitarizm) evrensel bir ahlak yasasına karşıdır. Fakat fayda ahlakını savunan Bentham ve Mill bu konuda (evrensel ahlak yasasının olup olmadığı) farklı düşünmektedir. Bentham ve Mill’in evrensel ahlak yasasını nasıl açıkladığını daha sonra göreceğiz. BENCİLLİK (Egoizm): Günlük hayatta bencillik bir kişilik özelliği olarak bireyin sadece kendi çıkarını düşünerek hareket etmesi, başkalarının hak ve çıkarlarını göz ardı etmesidir. Ahlaki anlamda ise; insanın kendi çıkarına, egosuna uygun hareket etmesinin iyi olduğunu ileri süren felsefi bir görüştür. Bu görüşe göre insan doğası gereği bencildir Kendi beni ön plandadır. Her şeyde olduğu gibi ahlakta da egemen olan çıkardır. En önemli temsilcisi T.Hobbes’tur. Egoizmde ahlaksal ilkeler değil bireyin kendi benine, çıkarına uygun davranması önemlidir. Kişinin kendi benine, çıkarına, isteğine uygun davranış ahlaklılığın ölçütü olarak görülürse bu da kişiden kişiye değişeceği için tüm insanlar için geçerli bir ahlak yasasından söz edilemez. Ahlaksal davranış kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanır. ANARŞİZM (Kural Tanımazcılık): Devlet, din, ahlak v.b. kurumların insana baskı yaptığını, insanın özgürlüğünü kısıtladığını ileri süren bir görüştür. Bu görüşe göre insan bu kurumlar olmadan da yaşayabilir. Bu nedenle bu kurumların kaldırılmasını savunur. Buna göre bütün toplumsal kurumlar (ahlak, aile, din v.b.) ve değer sistemleri ile birlikte devlette yıkılması gerekli olanlar arasındadır. En önemli temsilcileri Proudhon (Prüdon), Bakunin, Kropotkin ve Stirner (Şitörnır)’dır. Anarşist ahlak anlayışı ortak toplumsal değerleri reddederek bireysel iradeyi savunur. Bu anlamda herkes için geçerli bir evrensel ahlak yasasının varlığını da reddeder. F. NİETZCHE (Niçe): Evrensel bir ahlak yasasının varlığını reddeden Nietzche’ye göre toplumda iki sınıf vardır. Bunlar halk sınıfı ve seçkinler sınıfıdır. Ona göre halk sınıfı sürü durumundadır. Din ve gündelik ahlak kuralları bu sınıf için yeterlidir. Nietzsche’ye göre halkın ahlakı sürü, köle ahlakıdır. Seçkinler sınıfına yakışan ahlak ise bencil, acımasız, iradeyi güçlendiren insan doğasına uygun olan ahlaktır. Nietzsche’ye göre bu yeni ahlak seçkinler sınıfı arasında yetişecek “üst insan”larca konulacaktır. Filozof bu üst insanların koyacağı ahlaka “efendi ahlakı” der. Ona göre bu korkaklara ve sıradan kimselere yarayan bu köle ahlakından kurtulmanın zamanı gelmiştir. Ona göre üst insan güçlü iradenin temsilcisidir. Nietzche’ye göre yapılması gereken insanları ahlaktan kurtarmak ahlakla birlikte suç ve ceza kavramlarını da dünyadan çıkarmaktır. İnsan hayatının bütün değerlerini(Din, ahlak v.b.) reddettiği için Nietzsche evrensel bir ahlak yasasının da varlığını yadsır. J.P.SARTRE: Egzistansiyalizm(Varoluşculuk) felsefesinin temsilcilerindendir. Varoluşculuk çağımız felsefe akımlarının en popüler olanlarından biridir. Varoluşcu 4 felsefeye göre evreni toplumu anlamak için sadece bireyi onun yaşamını ele almak yeterlidir. Felsefenin konusunda varoluş ve yaşam olmalıdır. Bu nedenle felsefe varoluşun bilincine vardırmaya, yaşama anlam kazandırmaya yönelik olmalıdır. Sartre’a göre insan dışında tüm varlıkların özü varoluşdan önce gelir. Örneğin tüm ağaçlar ağaç özüne, tüm geyikler geyik özüne göre varolurlar. Yalnız insanda varoluş özden önce gelir. İnsan özü doğası diye bir şey yoktur. Evrende kendi varoluşunu yaparak özünü oluşturan yalnızca insandır. Filozofa göre insan dünyaya atılmış bir varlıktır. Kendi varoluşunu tamamlayarak özünü oluşturmak durumundadır. Ona göre insan doğuştan iyi, kötü, dürüst ya da suçlu değildir. Özgürce yaptığı eylemlerle iyi, kötü gibi ahlaki değerleri oluşturur. Sarte’a göre doğuştan gelen nitelikler yoktur. İnsan bütün niteliklerini kendi yaşamında yaptığı özgür eylemlerle oluşturur. Çünkü ona göre insan her zaman karar vermek, seçmek zorundadır. Bu karar verme ve seçme sonucu nasıl bir insan olacağını belirler. Örneğin kişinin dürüst bir insan ya da hırsız olması, özgürce seçimi sonucu gerçekleşir. Sartre’a göre insan tüm eylemlerini dolayısıyla da ahlaki eylemlerini özgür iradesiyle belirler. Bu nedenle de evrensel bir ahlak yasasını reddeder. Ahlaksal davranış ahlaki bir yasaya göre değil kişinin özgürce yaptığı bir eylemdir. b-) Evrensel Ahlak Yasasının Varlığını Kabul Edenler: Bazı düşünürler evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul ederler. Bu yasayı kabul eden düşünürler, bu yasayı belirleyen özellikler konusunda iki gruba ayrılırlar. Bunlar; evrensel ahlak yasasını sübjektif ve objektif özelliklerin belirlediğini söyleyen filozoflardır. 2-)Evrensel Ahlak Yasasını Belirleyen Özellikler: a-)Evrensel Ahlak Yasasını Sübjektif Özelliklerin Belirlediğini İleri Sürenler: Bazı düşünürler evrensel bir ahlak yasasının olduğunu ve bu yasanın insanın biyolojik ve ruhsal durumundan kaynaklandığını ileri sürerler. Tanrı ya da toplum gibi insanın dışındaki objektif (tarafsız) değerlerden kaynaklanmayan bu yasa, daha çok insanın doğasıyla ve koşulları ile ilgilidir ve insanın özellikleri tarafından belirlenir yani sübjektif (öznel)dir. Bentham ve Mill’e göre; ahlaksal eylemin amacı mutluluk, koşulu faydadır. İnsan doğası gereği acıdan kaçar, hazza yönelir, mutluluğa erişmek ister. Her zaman kendi çıkarını, faydasını düşünür. Ne var ki faydacı ahlak (utilitarizm) anlayışının kurucularından Bentham ve Mill insanın yalnızca kendi faydasını çıkarını gözeterek mutlu olamayacağını düşünürler. Çünkü bireysel mutluluğumuz toplum içerisinde yaşadığımızdan diğer insanların mutluluğuyla da ilişkilidir. Bu nedenle bireysel mutluluğumuzu diğer insanların mutluluğu ile uzlaştırmak zorundayız. Bunun yolu da yalnızca kendi faydamızı değil toplumdaki diğer insanların faydasını, çıkarını gözeterek hareket etmemizdir. Bu yolla toplumdaki diğer insanları mutlu ederek kendi mutluluğumuzu da sağlamış olacağız. 5 Örneğin bir çocuğun mutluluğu kendisine olduğu kadar aile bireylerinin mutluluğuyla da ilişkilidir. Aile bireylerinin biri üzgün ise bu da çocuğu etkiler. Bu nedenle çocuk diğerlerinin de faydasını dolayısıyla mutluluğunu düşünmelidir. O halde Bentham ve Mill’e göre “Yalnız tek insan için değil, herkes için faydalı olan” evrensel ahlak yasası kabul edilmelidir. Görüldüğü gibi bu yasa kişiye bağımlı, kişiden kişiye değişen (sübjektif) bir yasadır. Henri Bergson’a göre de evrensel ahlak yasası sübjektif bir yasadır. Ona göre doğru bilgide olduğu gibi, doğru eylemin ölçütü de sezgidir. İnsan neyin iyi neyin kötü olduğunu sezgi ile kavrayabilir. Örneğin boş zamanını müzik dinleyerek ya da film izleyerek geçirebilir. Ya da yardıma muhtaç bir insana yardımda edebilir. Burada bireyin tutumunu belirlemesinde yardım edecek sezgidir. Çünkü ancak sezgisi, kişinin müzik dinlemek ya da film izlemek yerine kişiye yardım etmesini söyleyebilir. Bu nedenle Bergson’a göre “Kişinin sezgisine uyarak hareket etmesi iyi, uymayarak hareket etmesi kötüdür” Bu bir evrensel ahlak yasasıdır. b-)Evrensel Ahlak Yasasını Objektif Özelliklerin Belirlediğini İleri Sürenler: Bazı düşünürlere göre evrensel ahlak yasası vardır ve bu yasa insanın kendisi tarafından belirlenmez. Varlığını insanın dışında bir temelden alır. Örneğin Platon’a göre iyi ideasından, tasavvuf düşüncesinde tanrıdan alır. Yani bu yasa kaynağı itibariyle kişiye bağımlı olmayan objektif (tarafsız) bir yasadır. Objektif bir evrensel ahlak yasasını savunanlar ise; Sokrates, Platon, Farabi, Spinoza, İ. Kant’dır. Ayrıca evrensel dinler(İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik) ve tasavvuf düşünceside evrensel bir ahlak yasasını kabul etmektedir. Şimdi bunları görelim. Platon: Platon herkes için geçerli(genel-geçer) bir bilginin varlığını nasıl “idealar kuramına” göre açıklamışsa, evrensel bir ahlak yasasının varlığını da “idealar kuramı”na göre açıklar. Platon’a göre iki ayrı evren(nesneler ve idealar) vardır. Asıl olan idealar evrenidir. Nesneler dünyası görünüşten ibarettir. Buradaki varlıklar birer kopyadır. Platon’a göre idealar dünyasında bulunan idealar içerisinde en yücesi “iyi ideası”dır. Ona göre “iyi ideasına uygun eylem ahlaklı, uygun olmayan eylem ahlaksızdır.” Bu bir evrensel ahlak yasasıdır. Görüldüğü gibi Platon ahlak yasasının kaynağını iyi ideasına bağlar. İyi ideası da insanın dışında, insana bağımlı olmayan objektif bir idea(fikir)dir. Bu nedenle de evrensel ahlak yasası objektif bir yasadır. Farabi: Evrensel bir ahlak yasasını kabul eden ve bu yasanın objektif özellikler tarafından belirlendiğini söyleyen filozoflardan biriside Farabi’dir. Farabi’ye göre insan aklı iyi ile kötüyü, yararlı ile zararlıyı, doğru ile yanlışı birbirinden ayırır. Farabi’nin varlık anlayışına göre akıl ruhtan, ruh ise etkin akıldan gelir. Etkin akılda tanrısal akıldan çıktığı için iyi ile kötünün kriteri Tanrı tarafından belirlenmiştir. Kişi akla uygun davranışta bulunursa ahlaklı hareket etmiş olur. Farabi’ye göre bu bir evrensel ahlak yasasıdır. Bu yasa Tanrı tarafından belirlendiği ve kişiye bağlı olmadığı için objektif(tarafsız) bir yasadır. 6 B.Spinoza: Spinoza panteist bir filozoftur. Panteizm evren(doğa) ile Tanrı’nın bir (aynı şey) olduğunu söyleyen öğretidir. Bu görüşe göre evren(doğa) Tanrı’nın bir parçasıdır, Tanrıdır. Spinoza’ya göre insan tutkular ve düşünce ikilemi içerisinde yaşar. Tutkular bir ruhun bulanık ve karışık yönünü oluşturur. Tutkular içerisindeki insan bir köledir. Düşünce durumunda ise özgürdür. Özgürlük erdemdir. Ahlakın amacı da insanın düşünce ile tutkularını yenmesidir. Ahlaki hayat, aklın tutkulara karşı savaşıdır, insanın tutkuların kölesi olmaktan kurtarıp, onu özgür kılmaktır. Filozofa göre insan özgürlüğe ancak bilgi ile ulaşabilir. Bilmek, Tanrı’yı bilmek demektir. Tanrı ile doğa(evren) aynı şey olduğundan (panteizm) doğayı bilmek Tanrı’yı bilmektir. Doğa yasalarına uygun hareket etmek Tanrı’ya uygun hareket etmektir. Bu durumda ahlak yasası sa bellidir. “Doğanın (Tanrı’nın) yasalarına uygun hareket iyi, uymayan kötüdür.” Bu bir evrensel yasadır ve objektiftir. Yanı kaynağını insanın dışından Tanrı’dan(doğadan) alır. İ.KANT: Ahlak yasasının nesnel olarak varlığını kabul eden bir filozoftur. Demokritos’tan J.Stuart Mill’e kadar uzanan ilk, orta ve yeniçağ süreci içerisinde ahlaksal eylemin amacı mutluluk olarak görülmektedir. Örneğin Demokritos, Sokrates, Aristoppos, Epiküros ilk çağda, bireyci mutluluktan söz ederken 18. yy’da Bentham ve Mill’le bireyci mutluluk yerini toplumcu mutluluğa (fayda ahlakı) bırakmıştır. Alman filozofu İ.Kant bu mutlulukçu ahlak anlayışının insanın yapıp etmelerini (davranışlarını) açıklayamayacağını savunmuştur. Mutlulukçu ahlak anlayışlarını sert biçimde eleştirmiştir. Kant’a göre ahlaksal eylemin amacı “ödev”dir. Ödev de kişinin sadece niyet olarak iyiyi istemesidir. İyi niyet aynı zamanda davranışın ahlaklı ya da ahlaklı olmadığını belirleyen ölçüttür. Kant eylemleri zorlama ya da özgürce yapılan eylemler olarak ikiye ayırır. Özgür eylemleri de ödeve uygun ve ödevden doğan eylemler olmak üzere ikiye ayırır. Kant’a göre ödeve uygun eylem tutkuların etkisiyle yapılmış eylemlerdir. Ödevden doğan eylemler ise kişinin sadece iyi niyet duygusuyla yapılmış eylemlerdir. Ahlaki eylem ödevden doğan eylemdir. Örneğin bir kreş öğretmeninin çok sorunlu bir çocuğa sabır gösterip ona anlayışlı davranmasının ahlaklı bir davranış olup olmadığını belirleyen temeldeki iyi niyettir. Eğer öğretmen kötü davranışının bir biçimde duyulacağını ve işsiz kalacağı korkusuyla böyle bir davranışta bulunmuşsa bu ödeve uygun bir eylemdir ve ahlaki değildir. Fakat öğretmen yalnızca çocuğa kötü davranmaması gerektiğini düşünerek sadece iyi niyetle bu davranışı yapmışsa bu davranış ödevden doğan eylemdir ve ahlakidir. Kant’a göre koşulsuz çıkar gözetmeden yapılan eylem(ödevden doğan) ahlaklıdır. Diğer eylemler ahlaklı değildir. Bu bir evrensel yasadır. Ahlak Yasasının Evrensel Dinlere Göre Temellendirilmesi Evrensel dinler tam anlamıyla tek tanrılı (monoteist) dinlerdir. Tanrı öncesiz ve sonrasızdır. Evreni yoktan var eden, içindekilerin tümünü yaratandır.(İslamiyet, Hıristiyanlık, Musevilik) Bu dinlerin kutsal kitapları, uyulması gerekli dinsel ve toplumsal kuralları içermektedir. 7 Evrensel dinlerde ahlak yasası Tanrı tarafından koyulmuştur. Neyin “iyi” neyin “kötü” olduğu önceden saptanmış, kutsal kitaplarında belirtilmiştir. Tasavvuf Düşüncesinde Evrensel Ahlak Yasasının Temellendirilmesi Tasavvuf (gizemcilik), insanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı’ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören bir öğretidir. İslam tasavvufun kaynağı Kuran-ı Kerim ve hadistir. Tasavvufta Tanrı’ya varmanın yolu akıl değil, sevgi (gönül) dir. Tanrı’ya giden “ince uzun yol” kişi kendi aşmak durumundadır. Tasavvuf düşüncesi Allah’ın “ben gizli bir hazineyim, istedim ki bilineyim” sözünün yorumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Buna göre Allah’ın varlık âlemini kendi özüne duyduğu aşktan dolayı oluşturduğu savunuldu. Böylece Tanrı’ya korkuyla ya da bir çıkar umarak değil, sevgiyle, aşkla, coşkuyla yaklaşmak gereği benimsendi. Sonuçta tasavvuf felsefesi bir sistem olmakla kalmadı, bir yaşam felsefesine dönüştü. Tasavvufa gönül verenden(sofi) beklenen şunlardır. Nefse egemen olma, ahlakı güzelleştirme, dünya zenginliklerinden olabildiğince uzak durma, Allah’a yönelme ve tam bir inanç içinde onda ölümsüzleşme. Türk-İslam kültür dünyasının öde gelen mutasavvıfları şunlardır: Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli. Bunların ahlak yasasını nasıl temellendirdiklerini görelim. MEVLANA: Horasan bölgesinin Belh kentinde doğmuş Konya’da yaşamış ve ölmüştür. Öncelikle şu iki soruya yanıt aramıştır. 1-)Evrenin varlık nedeni nedir? 2-) İnsanın bu evrendeki yeri ve değeri nedir? Mevlana birinci soruya vahdet-i vücud (varlığın birliği; Tanrı evrenin özü öteki canlı ve cansız varlıklar da onun belirtileridir.)inancı içinde açıklar. Ona göre Tanrının “gizli bir hazine” olmaktan çıkıp bilinmesi, iyilik ve güzelliğini göstermeyi arzulaması evrenini varlık nedenidir. İkinci soruya gelince(insanın evrendeki yeri ve değeri) Mevlana’ya göre insan evrendeki diğer yaratıklardan üstündür. Diğer varlıklar içinde kendisine ilahi bir ruh üstlenmiş, Tanrı’nın özünü, güzellik ve iyiliğini sezebilecek tek varlık odur. Mevlana’da ahlak yasasının temelinde Tanrı’ya duyulan sevgi(aşk) yatmaktadır. Aşk yaratılmış her varlığın Tanrı adına sevişmesidir. Buradan ahlak yasası çıkar “Yaradılan her varlığı sevmek iyi, sevmemek kötüdür.” YUNUS EMRE: Türk şairi ve düşünürüdür. Yunus’a göre tek gerçek Tanrı(Hakk)dır. Doğru bilgi Tanrı’yı tanımaktır, en yüce değer ona yönelmektir. Bunun tek yolu da sevgidir. Yunus Emre’de de yaratılan her varlığın Allah adına sevilmesi ahlak yasasıdır. Çünkü yaratılan her varlık Allah tarafından yaratılmıştır. Bu nedenle her varlıkta Allah’ın farklı bir güzelliği bulunmaktadır. (Vahdet-i vücud) Yunus’a göre insandaki benlik insanı bencil, çıkarcı, hırslı yapar. Onu sevgiden dolayısıyla Allah’tan uzaklaştırır. O halde beni etkisiz kılmak gerekir bunun da tek yolu sevgi(aşk)dır. Yunus’a göre sevgi ile “bencil” benlik yerine “ilahi benlik” kişiye konabilir. Bu da onu daha çok Tanrı’ya yaklaştırır. HACI BEKTAŞ VELİ: Türk mutasavvıflarından olan Hacı Bektaş’ın benimsediği felsefi öğreti vahdet-i vücuddur. Bu görüşe göre Tanrı’dan başka hiçbir varlık gerçek değildir. O tüm varlıkların varlık nedenidir. Hacı Bektaş’ta Tanrı’ya ulaşma üç aşamada gerçekleşir. 8 1-) Vahdetişuhüd: Kişinin çevresinde gördüğü her şeyi Tanrı’ya açıklaması 2-) Vahdetikusüd: Bu aşamada kişi çevresinde gördüğü değişik nesnelerin aynı özden geldiğini düşünür ve bunları maddesel olan tek özde birleştirir. 3-) Vahdetivücud: Bu aşamada maddesel olan evrenle ruhsal olan Tanrı’nın ikiliği ortadan kalkar. Tek varlığın eş değişiyle Tanrı’da birleşip kaynaşırlar. Hacı Bektaş’a göre bu aşamaya (Vahdetivücud) ulaşan kişi kâmil (olgun)insandır. Yaradanla (Hakk) yaratılanı (Halk) ayrı görmez. Bu duruma yani Hakk ile Halk’ın birliğine “aynü’l cem” denir. Hacı Bektaş’ta da yaradılan her varlığın Allah adına sevilmesi bir ahlak yasasıdır. KAVRAMLAR Erek: amaç İstenç (irade): İstenilmiş olanı gerçekleştirmeye karar verme ve yerine getirme gücü. Ahlaksal eylem için karar verebilme yetisi. Evdaimania: Yaşamın anlamını mutlulukta bulan farklı öğretilere verilen ortak ad. Olgu: Gözlemlenebilir veya ölçülebilir şeylerin genel ifadesi. Örneğin yağmur bir olgudur. Değer: Nesne ve olaylar hakkında yaptığımız olumlu ve olumsuz değerlendirmelerdir. Duygu, istek ve ihtiyaçlara bağlıdır. Hedonizm (Hazcılık): Ahlaksal eylemin amacının haz olduğunu savunan öğretidir. Utülitarizm (Faydacılık): Ahlak felsefesinde ahlaki eylemin amacının fayda, çıkar olduğunu savunan görüş. Tasavvuf: İnsanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı’ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören öğretidir. Göreli: Bir başka şeye bağlı olan, durumdan duruma değişen. Amoral: Ahlak dışı Olgusal: Gözlemlenebilir veya ölçülebilir olayların genel ifadesi. Örneğin; yağmur olgusaldır. Ahlak değildir. Epiküryen: Dünyevi hazlara aşırı düşkünlük. 9

EVRENSEL AHLAKÄ° Ä°LKELER VAR MIDIR?

  • EVRENSEL AHLAKİ İLKELER VAR MIDIR?

  • EVRENSEL AHLAK YASASINI REDDEDENLEREVRENSEL AHLAK YASASINI KABUL EDENLER • Hedonizm • Egoizm • Anarşizm • Nietzsche • Sartre • Subjektif Temelde Kabul Edenler • Faydacı Ahlak (Utilitarizm) • Sezgici Ahlak (Entüisyonizm) • Objektif Temelde Kabul Edenler • Sokrates • Platon • Farabi • Spinoza • Kant Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • EVRENSEL AHLAK YASASINI REDDEDENLER İnsanların davranışlarına yön veren ortak bir ilkenin olmadığını savunan düşünürlerdir. Bunlar: • Hedonistler (Aristippos ve Epiküros), • Egoistler (Thomas Hobbes), • Anarşistler (Proudhon, Bakunin ve Stirrner), • Nietzsche, • Sartre’dır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Hedonizm (Hazcılık) • Ahlaki eylemin amacı mutluluktur. • Mutluluk ancak haz ile elde edilebilir. • İnsanı acıdan uzak tutup hazza yaklaştıran eylem ahlaki eylemdir. • İnsanın eylemlerini yönlendiren haz bireyseldir. • Eylemler evrensel bir temele dayanmadığından evrensel bir ilkeden de bahsedilemez. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Egoizm (Bencilci Ahlak) • İnsan doğası gereği kötüdür. • İnsanın eylemlerinin amacı hayatın korunmasıdır. • Her birey kendi hayatını sürdürebilmek için başkalarına zarar verebilir. Önemli olan insanın kendi çıkarıdır. • Eylemler bireysel çıkar üzerine kurulu olduğundan evrensellik söz konusu değildir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Anarşizm • İnsanın doğası iyidir. • Ahlakça iyi olmanın sürekliliği için bireyin özgürlüğü zorunlu bir önkoşuldur. • Özgürlüğün yasalarla engellenmesi insanın iyi olan doğasını bozar. • İnsanın iyi olan özüne dönmesi her türlü yasanın reddini gerektirir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Nietzsche • Ahlaki değerleri, toplumda egemen olan bireylerin karakteri belirler. • Zayıf karakterli insanların egemenliğinde ortaya çıkacak ahlak sistemi köle ahlakıdır. • Güçlü karakterli bireylerin yarattığı değerlere dayalı olan ahlak sistemi efendi ahlakıdır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Nietzsche (Nietzsche'nin ‘Köle Ahlakı’ ile demek istediği şey bir eğretilemedir. ‘Üst-İnsan’ bir köle efendisi; sürü insanı da zincire vurulu bir köle değildir.) Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Nietzsche • Sürü (Köle) Ahlakı • Zayıfın güçlüğe karşı beslediği hınçtan kaynaklanır. • Zayıflığı ön plana çıkarır. • Acımaya ve çileçekmeye değer yükler; yaşamı yadsır. • Efendi Ahlakı • Güç istenciyle ortaya çıkar. • Çile ve acının yerine yaşama değer verir. • Geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkar. • Değerlerin yeniden yaratılmasına dayanır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Nietzsche • Modern batı toplumunun ahlakı sürü ahlakıdır. • Modern batı toplumu ahlaki olarak yozlaşmış ve bütün değerleri çökmüştür. (Decadance) • Bu durumun nedeni, modern batı değerlerinin Hristiyan ahlak anlayışına dayanmasıdır. • Hristiyan ahlakının temelinde acıma duygusu ve çilecilik anlayışı vardır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Nietzsche • İnsanın yaşam’a katılması için içinde bulunduğu ahlaki nihilizmden kurtulması gerekir. • Bunun için bu yozlaşmış değerleri reddedip yerine kendi değerlerini yaratması şarttır. • Bunu başaran kişi, üstinsan olarak özgür ve yaşama hakim olabilir. • Her insan kendi değerlerini kendisi yaratacağı için evrensellik söz konusu değildir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Sartre • «Varoluş özden önce gelir.» • Sartre, bu önermesini bilinçli bir varlık olan insan için kurmuştur. • İnsan dışındaki varlıklar belli bir öze sahip olarak vardır. • Fakat, insanın önceden belirlenmiş bir özü yoktur. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Sartre • Tanrı olmadığına göre, insanın özünü önceden belirleyecek hiçbir güç yoktur. • İnsan dünyaya yalnız bir varlık olarak atılmıştır. • Bu durum, insanı çaresiz bir şekilde özgürlüğe mahkum kılmıştır. • Bu durumda, insanın eylemlerinin tek sorumlusu kendisidir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Sartre • İnsan, özgür ve sorumlu bir varlık olarak eylemde bulunup kendi özünü belirlemiş olur. • Bu eylemleriyle insan «kendisini ne yaparsa o olur.» • İnsan eylemleri bireysel olarak değerlendirileceği için evrensel bir nitelik taşımaz. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • EVRENSEL AHLAK YASASINI KABUL EDENLER Kişiden kişiye, zamandan zamana, mekandan mekana ve durumdan duruma farklılık göstermeyecek şekilde, bütün insanların üzerinde uzlaşacağı ortak bir ahlak ilkesinin varlığını kabul ederler. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • EVRENSEL AHLAK YASASINI KABUL EDENLER Ahlak yasasını kabul eden filozofların, yasayı farklı şekillerde temellendirmelerine bağlı olarak, iki farklı anlayış ortaya çıkar. • Yasayı subjektif temelde açıklayanlar • Yasayı objektif temelde açıklayanlar Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • EVRENSEL AHLAK YASASINI KABUL EDENLER • Yasayı subjektif temelde açıklayanlar • Yasa, insana bağlı birtakım özelliklere göre ortaya çıkar. • İnsanın doğası ve yaşam tarzı yasayı belirler. • Yasayı objektif temelde açıklayanlar • Yasa, insanın dışında, insandan bağımsız olarak vardır. • Yasa insanın doğasını ve yaşam tarzını belirler. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Yasayı Subjektif Temelde Açıklayanlar • Faydacı Ahlak (Utilitarizm) • Fayda, insan davranışının temel ilkesidir. • Bireysel çıkardan çok, toplumsal yarara dayalıdır. • «Olabildiğince çok insanın, olabildiğince çok mutluluğu» söz konusudur. • Temsilcileri, JeremyBentham ve John StuartMill’dir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Faydacı Ahlak (Utilitarizm) • Jeremy Bentham • İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur. • Mutluluğa, toplumsal fayda ön planda tutularak hazla ulaşılabilir. • Kişi mutluluğa tek başına ulaşamaz. • Mutluluk, toplum içerisinde ve toplumsal yarar çerçevesinde ele alındığında ortaya çıkar. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Faydacı Ahlak (Utilitarizm) • John StuartMill • İnsan eylemlerinin amacı mutluluktur. • Mutluluğa toplumsal fayda temelinde ulaşılabilir. • Bireysel çıkar ile toplumsal fayda çakışırsa mutluluk evrensel olarak sağlanmış olur. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • SezgiciAhlak (Entüisyonizm) • Sezgici Ahlak (Entüisyonizm )(HenriBergson) • Hayat sürekli akış hali içerisindedir. (Süre) • Sürenin algılanmasında akıl yetersiz kalır. Akla dayanan bilgi asla tam ve kesin olamaz. • Gerçeklik sezgi ile bir kerede ve tam olarak kavranır. • İyi ve kötünün bilgisi de ancak sezgiyle kavranabilir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • HenriBergson • Kapalı Ahlak (Topluma Dayalı Ahlak) • Toplumsal alışkanlıklar, töreler ve kanunlardan beslenir; bunları sürdürmeyi amaçlar. • Toplumsal kalıpları aşamadığından evrensel değildir. • Açık Ahlak (Sezgiye Dayalı Ahlak) • Toplumsal normlarla sınırlanmamış ahlaktır. • Temellerini insanda bulur. • İnsanın kendini geliştirmesini ve özgürleştirmesini sağlar. • Evrensel bir niteliği vardır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar • Sokrates • İnsan davranışının amacı mutluluktur. • Mutluluğa ulaşmanın tek yolu erdemdir. • Erdem, mutluluğa götüren bilgidir. • Bu bilgi herhangi bir alanla ilgili olan bilgi değil; kişinin kendisi hakkındaki bilgisidir. • Kendini bilen kişi, yaşamının amacını, kendisi için neyin iyi olduğunu bilir ve buna göre davranır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar • Platon • Ahlak anlayışını idealar dünyasına göre temellendirir. • Ahlaki eylemin amacı, mutluluğa ulaşmaktır. • Mutluluğa ulaşmanın yolu, en yüksek iyi olan iyi ideasını kavramaktır. • Bu amacı gerçekleştirmek için erdemli olmak gerekir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Platon Erdem ruhun uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlayarak mutluluğun yolunu açar. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar • Farabi • Düşüncesinin temelinde varlığın birliği (vahdet-i vücut) fikri vardır. • Evrendeki her şey, taşma (südur) yolu ile Faal (Etkin) Akıl’dan, yani Tanrı’dan oluşmuştur. • Gerçek varlık ve bütün evren Tanrı’dır. • Ahlaki eylemin amacı mutluluktur. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Farabi • Mutluluğun yolu, insanın kendisini, dolayısıyla evreni ve Tanrı’yı bilmesinden geçer. • Bu bilgiye erdem yardımıyla ulaşılır. • Akıl erdemi: Etkin Akıl’a götüren erdemdir. • İrade erdemi: İyi ve kötüyü ayırt edip davranışlarımızı yönlendiren erdemdir. • Beden erdemi: İnsanı bedene zararlı şeylerden koruyan erdemdir. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Spinoza • Spinoza • Var olan her şey Tanrı’nın kendisidir. (Panteizm) • Evren zorunluluk ilkesine göre işler. • Zorunluluk ilkesine rağmen özgürlük mümkündür. • Bu da, insanın zorunluluk ilkesinin farkında olup ona ayak uydurması; • ve Tanrı ile evrenin birliğini idrak etmesiyle olur. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Spinoza • Bu bilgi bizi özgürlüğe ulaştıran tek bilgidir. • En büyük erdem, bu bilgiye ulaşmış olmaktır. • Erdemli insanın tek isteği Tanrı’nın bilgisine ulaşmak ve Tanrı’yı sevmektir. • Bu sevgi ile insan geçici tutkulardan kurtulup sonsuz mutluluğu elde eder. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Immanuel Kant • Etik, ancak genel geçer bir yasaya dayandığı takdirde evrensel olabilir. • Böyle bir yasa doğa yasası gibi olanı değil; olması gerekeni içermelidir. • Bu yasa, kaynağını, insanın dışındaki bir varlıktan değil; her insanın içinde olan iradeden almalıdır. • Bu otonomidir. (Özerklik) Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Immanuel Kant • Otonomi ile gönüllü katılım; dolayısıyla, özgürlük ortaya çıkar. • Özgürlük, ahlaki eylemin temel şartıdır. • Bu durumda, ahlak ilkesine uymak, bir zorunluluk olmaktan çıkıp, bir ödev halini alır. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • ImmanuelKant • Koşullu Buyruk (Hipotetik İmperatif) • Belli bir koşula bağlı olan buyruktur. • Tümel ve zorunlu değildir. • Eylemin muhtemel sonuçları dikkate alınarak ortaya çıkar. • Koşulsuz Buyruk (Kategorik İmperatif) • Herhangi bir koşula bağlı değildir. • Evrensel ve zorunludur. • Eylemin muhtemel sonuçları dikkate alınmadan ortaya çıkar. Evrensel Ahlaki İlkeler Var Mıdır?

  • Ahlak Felsefesi Konu Anlatımı

    AHLÂK FELSEFESİ (ETİK)

    Ahlâk felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefe dalıdır. Buna göre ahlâk felsefesi, ahlâk alanında hakim olan ilkeleri, “iyi” ve “kötü” nün ne olduğunu, ahlâklılığın ne anlama geldiğini ele alır. Ahlâklılığın ne olduğu üzerinde durur; özünü ve temellerini araştırır. İnsanın davranışlarında özgür olup olmadığını sorgular. Hangi eylemlerin ahlâklı olabileceğini irdeler. Bunlar için bir takım ölçütler koyar. Kısacası ahlâk felsefesi, ahlâk hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.

    Her bilgi dalının kendine özgü kavramları ve özel terimleri vardır. Ahlâk felsefesinin de “iyi”, “kötü”, “özgürlük”, “erdem”, “sorumluluk”, “vicdan”, “ahlâk yasası”, “ahlâki karar”, “ahlâki eylem” olarak belirlenen kavramları vardır. Şimdi bu kavramların neyi anlattığını kısaca belirtelim.

    1. Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları

    İyi: Ahlâk açısından yapılması uygun olan, iradenin yapılmasına özgürce karar verdiği eylemlerdir.

    Kötü: Ahlâk yasası açısından yapılması uygun olmayan eylemlerdir.

    Özgürlük: İradeyi kullanarak istediğini yapabilme halidir.

    Erdem: İradenin cesaret, cömertlik, bilgelik gibi iyiyi yapmaya yönelmesidir.

    Sorumluluk: İnsanın bilerek ve iradeli olarak yaptığı bir işin, bir davranışın sonuçlarını kabullenmesidir.

    Vicdan: İyi ile kötüyü birbirinden ayırabilme gücüdür. (Bireyin, kendi tutum ve eylemlerini değerlendirme yetisi.)

    Ahlâk yasası: Uyulması ahlâk açısından gerekli ve geçerli olan kurallardır. Bu kurallar kişinin ne yapması, ne yapmaması, davranışlarının nasıl olması gerektiğini gösterirler.

    Ahlâki karar: Kişinin, ahlâk yasalarına kendi hür iradesi ile uymasıdır. Bu uyma dışardan herhangi bir zorlama ile değil, bireyin kendi isteğiyle olmalıdır.

    Ahlâki eylem: Ahlâk kurallarına uygun ve iradeli olarak bir şeyi yapmaktır.

    2. Ahlâk Felsefesinin Temel Soruları

    a. Ahlaki eylemin bir amacı var mıdır?

    Bu soruya filozoflar farklı cevaplar vermişlerdir.

    Ahlâkın amacını mutluluk – haz olarak açıklayan filozoflardan Epiküros’a göre mutluluk; yaşamdan “haz” alabilmektir. Haz, en yüksek iyidir.

    Ancak bu haz duyusal bir haz olmayıp, bedenin acılardan uzak olması, ruhun huzura kavuşmasıdır.

    “Fayda”yı ileri süren filozoflara göre mutluluk, insanın tutkularına engel olması, toplumun çıkarının kişisel çıkarlardan üstün tutulmasıdır.

    Kant’a göre ise ahlâki eylemin amacı mutluluk değil “ödev” olmalıdır. Ödev, iyiyi istemedir. Bunun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi önemli değildir.

    b. İnsan ahlâki eylemde bulunurken özgür müdür?

    Bazı filozoflar bu soruya birbirine karşıt iki cevap vermişlerdir. Bu cevaplar determinizm ve indeterminizm olarak iki grupta incelenebilmektedir. Otodeterminizm bu iki görüşü uzlaştıran üçüncü bir görüş olarak ortaya çıkmıştır.

    İnsanın eylemlerinde özgür olduğunu ya da olmadığını savunanlar kendilerine göre psikolojik, sosyal, ahlâki ve hukuki kanıtlar ileri sürmektedirler.

    Eylemlerin özgür olduğunu (indeterminizm) savunan filozoflar, kişinin kararlarında tamamen özgür olduğunu ileri sürerler ve özgürlük için sınır tanımazlar.

    Eylemlerin özgür olmadığını (determinizm) savunanlar ise herşeyin önceden belirlenmiş olduğuna, insanın önceden belirlenmiş olanları hiçbir şekilde değiştiremeyeceğine inanırlar.

    Bunlara göre insan, rüzgarın önündeki yaprak gibidir. İrade içten ve dıştan gelen etkenler tarafından belirlenir. İnsan karar alırken içinde bulunduğu koşulların etkisindedir. Bu koşullar serbest karar vermeyi önler.

    Ahlaki eylemlerin özgürlüğü konusunda bir başka yaklaşım, otodeterminizm (ahlaksal özerklik)tir. Bu yaklaşım, kişinin kendi ahlaki değerlerini oluşturabilme ve bu değerlere uyabilme özgürlüğünü varsayar. Burada kişinin bilinçli tercihleri öne çıkar. Bir bakıma determinizm ile indeterminizmi uzlaştırır.

    c. İnsan Neye Karşı Ahlaklıdır?

    Bu soruya bağlı olarak dört tür ahlaktan söz edilebilir:

    • Dine karşı ahlak: Dinin belirlediği kurallara uymak esastır. Kutsallara saygılı olmak gibi.
    • Doğaya karşı ahlak: İnsanın doğaya tepkilerinde kendini gösterir. Doğal varlıkları korumak gibi.
    • Bireysel ahlak: Bireylerin kendi öz güvenine karşı bakışında söz konusudur. Kimsenin haberi olmadığı halde çektiği kopya için, “kendimden utanıyorum” diyen birinin bu ifadesi, kendine karşı ahlaki durumunu ifade etmektedir.
    • Toplumsal ahlak: İnsanın diğer insanlarla ilişkilerinde ortaya çıkar. Başkalarının iyi niyetini kötüye kullanmada olduğu gibi.

    d. Ahlakın Kaynağı nedir?

    Bu konuda farklı görüşler vardır.

    • Ahlakın, dünyanın bir parçası olduğunu söyleyenler vardır.
    • Ahlakın doğa üstü bir varlıktan, örneğin dinden kaynaklandığını ileri sürenler vardır.
    • Ahlakı, insan zihninin bir ürünü sayanlar vardır.

    e. Ahlak Yargısını Diğer Yargı Türlerinden Ayıran Özellikler Nelerdir?

    • Ahlak yargıları, yapılması istenen bir eylemi bildirirler. Bunlar yaşama yönelik, olması gerekeni belirten yargılardır.
    • Ahlak yargıları değer içerdiğinden özneldir. “İyi” ve “kötü” gibi değerler ortaya koyarlar.
    • Ahlak yargıları değişkendir. Zamana ve mekana göre değişir. Herkes için değişmez yasalar ortaya koymaz.
    • Ahlak yargıları normatif (kural koyucu)dir. Yapılması ya da yapılmaması gerekeni belirtir. “Yalan söylemek kötüdür” gibi.

    f. Evrensel Bir Ahlâk Yasası Var Mıdır?

    Bu soru ahlak felsefesinin temel problem alanını ortaya koymaktadır ve kişi vicdanı karşısında evrensel bir ahlak yasasının olup olmadığını irdeler. Bu problem alanında iki farklı yaklaşım vardır: Evrensel ahlak yasasının varlığını reddedenler; evrensel ahlak yasasının varlığını kabul edenler.

    fa. Evrensel Ahlâk Yasası Yoktur Diyenler

    Ahlaki eylem herşeyden önce kişinin iradesi ve vicdanı ile ilgilidir. Bu nedenle bireysel ve özneldir. Hedonizm, Faydacılık, Egoizm, Anarşizm gibi yaklaşımlar daha çok bireyi temele aldıklarından evrensel bir ahlâk yasasının olmadığını savunurlar.

    Haz Ahlakı

    Ahlaki eylemin değeri, eylemin sonucunda oluşan hazdan gelmektedir. Haz duygusu farklı derecelerde ve kişiye bağlı olduğundan, evrensel ahlak yasasını reddeder. Temsilcileri Aristippos ve Epiküros’dur.

    Aristippos için haz sağlayan şey iyidir, acı veren şey de kötüdür.

    Epiküros’a göre de hazlar, tüm insanların amaçladığı, yönelmek durumunda oldukları hedeftir.

    Fayda Ahlakı

    Bireye fayda sağlayan şeyler iyi, fayda sağlamayan şeyler kötüdür. Bu anlayış ahlaki eylemin sonucuna değer vermekte, ahlaki eylemin değerini onun vereceği sonuca bağlamaktadır. Faydayı ve başarıyı iyinin ölçütü sayan bu anlayışa göre de evrensel ahlak yasası yoktur.

    Bencillik (Egoizm)

    Bencillik, kişinin kendi benine ve çıkarlarına düşkünlük göstermesidir. Etik anlamda bencillik, kişinin tüm eylemlerinin ben sevgisiyle belirlendiğini, ahlaklılığın da kendini koruma güdüsünün dışa vurmasından başka bir şey olmadığını ileri sürer. Bu nedenle evrensel ahlak yasasının varlığını tanımaz.

    Bu anlayışın önde gelen temsilcisi Hobbes’tur. Ona göre insanı yönlendiren ve harekete geçiren iki önemli güdü; “ben sevgisi” ve “kendini koruma”dır. Hobbes, yaşamda her şeyden önemli ve değerli şey, olarak kişinin kendi başarısı ve mutluluğunu görür.

    Anarşizm
    Hukuk gibi ahlak da, insan özgürlüğünü kısıtlayan kurallardır. Bunlar olmadan insan kendini daha iyi gerçekleştirebilir, daha iyi yaşar. Önemli olan tek şey bireyin hak ve özgürlükleridir. Temsilcileri Proudhon ve Stirner’dir.

    Proudhon, insanların doğal durumlarının yapma kurumlarla zorlanmaması gerektiğini savunur. Baskıcı kurumların kaldırılmasının insanı mutlu edeceğini söyler.

    Stirner, bireyin kendisi dışında hiçbir şeye ve hiçbir kimseye karşı sorumluluk altında olmadığını savunur. “İyinin de, kötünün de benim için hiç bir anlamı yoktur” der. Ona göre insan eylemlerini haklı çıkaran şey, yalnızca kendi beninin gücüdür.

    Nihilizm

    Var olan görüşlere, değerlere, düzene karşı hiçbir ilke tanımayan yaklaşımdır. Temsilcisi Nietzsche’dir. Nietzsche, köle ahlakı olarak nitelediği geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkarak, ahlak dışı bir öğreti kurmaya çalışmıştır. Ona göre yaşamın temel nedeni güçlü olma isteğidir. Mutluluk hazda değil, güçlü olmadadır.

    Öz Ahlakı

    Sartre’ın temsilciliğini yaptığı bu anlayışa göre, evrende kendi varlığını yaratan tek varlık insandır. İnsan değerlerini kendisi yaratır, yolunu kendisi seçer. Sartre’a göre genel bir ahlak yoktur; dünyada insana yol gösterecek bir işaret yoktur. İnsan özgürlüğe mahkumdur. Herkes kendi özünü kendi belirlemek zorundadır. İnsan karar verirken tek başınadır, tüm sorumluluklar onun omuzundadır.

    fb. Evrensel Ahlâk Yasası Vardır Diyenler

    Bazı düşünürlere göre ahlaki yasalar, nesnel olarak insanın dışında, ondan bağımsız biçimde vardır ve kendini bireye kabul ettirir. Ahlâk yasasının varlığını kabul eden filozoflara göre bu yasayı subjektif ve objektif özellikler belirlemektedir.

    Subjektif özellikleri savunan filozoflara göre, insanların ahlâki eylemlerinde kendilerine yol gösteren bir ahlâk yasası vardır. Ancak bu yasa Tanrı’dan ya da bir takım objektif değerlerden kaynaklanmaz. İnsandan bağımsız olmayan yasa, varlığını insanın öznel yaşamından alır ve karşısına, davranışlarını belirleyen bir buyruk biçiminde çıkar. “Dürüst ol”, “İnsanları sev” gibi.

    Bergson: Ona göre doğru bilginin ölçütü sezgidir. İnsan neyin iyi neyin kötü olacağını ancak sezgi ile kavrayabilir. İnsan, içinden gelen sezgiye uyarak hareket ederse (yoksula yardım edip etmeme gibi) iyi olanı, ahlaki olanı yapmış olur.

    Bentham ve Mill, görüşlerine esas olan faydayı bütün insanlık için, yani evrensel mutluluk olarak algılamışlardır. Herkes için iyi olanı yapmak, insanı mutluluğa götürür. İşte bu noktada haz, bireysel olmaktan çıkıp evrensel bir yasaya dönüşür.

    Mill: İyi ve kötünün ölçütü faydadır. İyinin ölçütü olan mutluluk, yalnızca eylemde bulunanın değil, ilgili herkesin mutluluğudur. Mill, çok sayıda insana en yüksek mutluluğu verebilmek ilkesini benimser. Böylece evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eden Mill, bunu mutluluk gibi öznel bir ilkeye dayandırmış olmaktadır.

    Bentham: Yaşamda değerli olan şeyin haz olduğu görüşündedir. Ona göre en yüce haz, olabildiğince çok sayıda insana en yüksek düzeyde fayda sağlayan hazdır. Bu anlayışa göre insan yalnızca kendi hazzını ya da mutluluğunu değil, birlikte yaşadığı diğer insanların da yararını ve mutluluğunu düşünmelidir. O halde tek başına insan için değil, herkes için faydalı olan, yasa olarak kabul edilmelidir.

    Evrensel ahlak yasasını objektif özelliklerin belirlediğini savunan filozoflar, evrensel bir ahlâk yasasının varlığını kabul ederler. Ancak onlara göre bu yasa varlığını insandan, onun öznel yaşamından almamaktadır. Bu yasanın kaynağı insanın dışındadır ve o kendisini insana zorla kabul ettirir. Yani bu yasanın insandan bağımsız objektif bir temeli vardır.

    Sokrates: Ona göre tüm insanlara yol gösterecek objektif bir ahlak yasası vardır. İnsanın eylemlerini belirleyen bir takım temel normlar ve değerler vardır. Bu değerlerin kaynağı insanda değildir.

    İnsanın nasıl eylemde bulunacağına, bu değerler ışığında akıl karar vermelidir.

    Platon: Bir eylemin iyi ya da kötü olmasını, “İyi ideası”na uygun olup olmamasına bağlıyor. İnsanın en yüksek amacı, İyi ideası’na ulaşmaktır.

    Aristoteles: Aristoteles’e göre insan, mutluluğa ulaşmak için aşırı uçlardan kaçınmalı,
    orta yolu seçmelidir. Gözü kara ile korkaklık arasında orta yol olan cesareti, müsriflik ile cimrilik arasında orta yol olan cömertliği seçmelidir.

    Spinoza: Spinoza’da evrensel ahlak yasasını belirleyen en önemli öğe, insanın kendisinin de bir parçası olduğu doğa düzenidir. İnsan doğa yasasına uymalıdır. Onun yasasına uyan iyi, uymayan kötüdür. Ahlaki hayat aklın tutkulara karşı savaşıdır. Amacı da insanı özgür olma durumuna yükseltmektir. İnsanı tutkularından kurtaracak ve aklın öngördüğü yaşam biçimine ulaştıracak olan bilgidir. Bu bilgiyle donanmış olan kişi her şeyin Tanrı’nın özünden zorunlu olarak türemiş olduğunu anlar. İnsanın bundan sonra uyacağı ahlak yasası, bilgisini edindiği evrenin (Tanrı’nın) yasasıdır. Spinoza’da evren ve Tanrı birdir. (Panteist anlayış) Böylece ahlak yasası, insanın dışında objektif bir temele oturmuş olur.

    Kant: Ona göre bir eylem, “ödev” duygusundan dolayı gerçekleştirilmişse, ahlakidir.

    Kant’a göre bir eylemin gerisindeki ilke, eylemin kendisinden ve sonucundan daha önemlidir. Ödeve uygun davranmak, sağduyu sahibi herkes için yükümlülüktür. Ödevle aklın sesi dile getirilir. “Öyle davran ki, eylemine ölçü aldığın ilke, tüm insanlar için genel bir yasa haline gelebilsin” ilkesi onun evrensel ahlak anlayışını ortaya koymaktadır.

    İnsanlar, ahlak yasalarını tüm insanlar için geçerli olabilecek şekilde koydukları için evrensel ve mutlaktır.

    4.ÜNİTE ETİK AHLAK FELSEFESİ [email protected] 1 mehmetcengiz Erdem bilgidir, Kimse bile bile kötülük etmez. Socrates mehmetcengiz 2 AHLAK-ETİK Ahlak, kelime olarak huy, karakter gibi anlamlara gelmesine rağmen yaygın olarak kullanımı Latince kökenli moral kelimesidir. Bununla birlikte ahlak, insanların toplum içindeki eylemlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla kabul edilen ilkeler bütünüdür. Ahlak ve ahlak felsefesi(etik), genellikle aynı anlamda kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklı kavramlardır.  Etik (Ahlak felsefesi), ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan bir düşünce sistemidir. Ahlakın ne olduğunu, ahlaki eylemin nasıl oluştuğunu, insan eylemlerinin dayandıkları temelleri, iyi ve kötü eylemlerin nedenini inceler.Ahlak felsefesi ahlak üzerine sistemli bir şekilde düşünme, soruşturma, ahlaki hayata dair bir araştırma ve tartışma olarak tanımlanabilir. Kısaca ahlak iyi ve kötü eylemlerin pratikteki değeri, ahlak felsefesi ise iyi ve kötü eylemin teorisi şeklinde 3 tanımlanır. mehmetcengiz AHLAK-ETİK Ahlak, kelime olarak huy, karakter gibi anlamlara gelmesine rağmen yaygın olarak kullanımı Latince kökenli moral kelimesidir. Bununla birlikte ahlak, insanların toplum içindeki eylemlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla kabul edilen ilkeler bütünüdür. Ahlak ve ahlak felsefesi(etik), genellikle aynı anlamda kullanılmasına rağmen birbirlerinden farklı kavramlardır.  Etik (Ahlak felsefesi), ahlakı felsefi açıdan inceleyen ve açıklayan bir düşünce sistemidir. Ahlakın ne olduğunu, ahlaki eylemin nasıl oluştuğunu, insan eylemlerinin dayandıkları temelleri, iyi ve kötü eylemlerin nedenini inceler.Ahlak felsefesi ahlak üzerine sistemli bir şekilde düşünme, soruşturma, ahlaki hayata dair bir araştırma ve tartışma olarak tanımlanabilir. Kısaca ahlak iyi ve kötü eylemlerin pratikteki değeri, ahlak felsefesi ise iyi ve kötü eylemin teorisi şeklinde 4 tanımlanır. mehmetcengiz 1) Ahlak Felsefesinin Temel Soruları  Ahlakı eylemin amacı nedir?  insan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?  İnsan doğası, ahlaklı olmaya uygun mudur?  Kişi vicdanı karşısında evrensel ahlak yasası var mıdır?  Ahlak yargılarımızın niteliği nedir?  Ahlakı eylemlerimizde doğaya, insana ve kendimize karşı neden sorumlu olmayız?  iyi, kötü, vicdan ve erdem gibi kavramlar ne anlama gelir? mehmetcengiz 5 YGS-2010  İnsan merak eden varlıktır. Kendini, insanı, doğayı, evreni, toplumu... Felsefe, en temeldeki bu şeyleri akıl yoluyla anlama arayışıdır. Bunları sorgulamak amacıyla çeşitli sorular ortaya atar. Bir şey gerçekten bilinebilir mi? Eğer bilinebilirse neler bilinebilir? Bilinenlerin bilindiğinden nasıl emin olunabilir? Buna benzer felsefi sorular felsefenin odağını oluşturur.  Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisinin felsefi soru niteliğinde olduğu söylenebilir?  A) Demokratik yasaların özellikleri nelerdir?  B) Yer çekimi kuvveti cisimleri nasıl etkiler?  C) Toplumsal normların amacı nedir?  D) Niçin ahlaklı olmalıyım?  E) Atlar ayakta mı uyur? 6 mehmetcengiz YGS-2010  İnsan merak eden varlıktır. Kendini, insanı, doğayı, evreni, toplumu... Felsefe, en temeldeki bu şeyleri akıl yoluyla anlama arayışıdır. Bunları sorgulamak amacıyla çeşitli sorular ortaya atar. Bir şey gerçekten bilinebilir mi? Eğer bilinebilirse neler bilinebilir? Bilinenlerin bilindiğinden nasıl emin olunabilir? Buna benzer felsefi sorular felsefenin odağını oluşturur.  Bu parçaya dayanarak aşağıdakilerden hangisinin felsefi soru niteliğinde olduğu söylenebilir?  A) Demokratik yasaların özellikleri nelerdir?  B) Yer çekimi kuvveti cisimleri nasıl etkiler?  C) Toplumsal normların amacı nedir?  D) Niçin ahlaklı olmalıyım?  E) Atlar ayakta mı uyur? 7 mehmetcengiz AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI ETİĞİN TEMEL KAVRAMLARI İyi Görece iyi (ör:yağmurun yağması ) - Ekin eken çiftçi için iyi, ÖRNEK:Derse geç -Kuruması için çömleklerini güneşe bırakan gelen öğrencinin çömlekçi için kötü. öğretmene gerekçeyi Kötü belirtirken doğruyu Özgürlük söylemesi “İYİ”, (Kimler yaptıkları yalan söylemesi KÖTÜ”, Sorumluluk eylemlerden dolayı bu davranışlardan birini Erdem (fazilet) sorumlu tutulmazlar?) seçmesi “ÖZGÜRLÜK”, Vicdan (sağduyu) Doğru söylemeyi Ödev seçmesi “ERDEM” dir. Ahlaki norm Ahlaki değer Ahlaki yargı Ahlaki yasa Ahlaki karar mehmetcengiz 8 Ahlaki eylem (1998 - ÖYS)  Etiğin açıklamaya çalıştığı temel kavramlar aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A)İyi - kötü B)Varlık - hiçlik C)Doğru bilgi - yanlış bilgi D)Gerçek - gerçek dışı E)Bilinen – bilinmeyen mehmetcengiz 9 (1998 - ÖYS)  Etiğin açıklamaya çalıştığı temel kavramlar aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir? A)İyi - kötü B)Varlık - hiçlik C)Doğru bilgi - yanlış bilgi D)Gerçek - gerçek dışı E)Bilinen – bilinmeyen mehmetcengiz 10 (1999 - ÖSS)  Vicdan, insanın kendi davranışlarının ahlâkça değerli olup olmadığına karar vermesine yardımcı olan bir hakemdir. Bu yeti sayesinde insan, yapıp ettiklerinin toplumda var olan değerlere uygunluğu açısından yargıya varır. Bu görüşe göre, vicdan aşağıdakilerden hangisi konusunda yargıya varılmasına yardımcı olur? A) Doğal veya doğaüstü olay B) Güzel veya çirkin nesne C) Doğru veya yanlış bilgi D) İyi veya kötü eylem E) Basit veya karmaşık görüş mehmetcengiz 11 (1999 - ÖSS)  Vicdan, insanın kendi davranışlarının ahlâkça değerli olup olmadığına karar vermesine yardımcı olan bir hakemdir. Bu yeti sayesinde insan, yapıp ettiklerinin toplumda var olan değerlere uygunluğu açısından yargıya varır. Bu görüşe göre, vicdan aşağıdakilerden hangisi konusunda yargıya varılmasına yardımcı olur? A) Doğal veya doğaüstü olay B) Güzel veya çirkin nesne C) Doğru veya yanlış bilgi D) İyi veya kötü eylem E) Basit veya karmaşık görüş mehmetcengiz 12 (YGS-2011)  Nasrettin Hoca bir gün oğluyla birlikte şehre gitmek üzere yola çıkar. Şehre birçok köyün içinden geçilerek gidilmektedir. Hoca eşeğin üzerinde, oğlu da yürüyerek onu takip eder. İlk köyden geçerken köylüler “Koskoca adam eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütmeye utanmıyor!” diye kınarlar. Sonraki köyden geçerken Hoca yürür, oğlu da eşeğin üzerindedir. Oradaki köylüler de “Görüyor musun saygısız çocuğu, koca adamı yürütüyor.” derler. Üçüncü köyde Hoca ve çocuk eşeğe birlikte biner, bu kez de eşeğe acımıyorlar diye suçlanırlar. Dördüncü köyde çocuk da Hoca da yürür, kınanmaktan nasiplerini alırlar. Beşinci köyde Hoca ve oğlu eşeği birlikte taşımalarına karşın kınanma durumu değişmez.  Bu parça ahlak felsefesinin temel problemlerinden hangisinin soruşturulmasında örnek verilebilir? A. Ahlakta her zaman iyi niyet yeterli midir? B. Tüm davranışlar ahlakla mı ilgilidir? C. Bireylerin vicdanlı olmasının, ahlaki eylemde işlevi nedir? D. Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür? E. Akılla erdem arasında nasıl bir ilişki vardır? mehmetcengiz 13 (YGS-2011)  Nasrettin Hoca bir gün oğluyla birlikte şehre gitmek üzere yola çıkar. Şehre birçok köyün içinden geçilerek gidilmektedir. Hoca eşeğin üzerinde, oğlu da yürüyerek onu takip eder. İlk köyden geçerken köylüler “Koskoca adam eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütmeye utanmıyor!” diye kınarlar. Sonraki köyden geçerken Hoca yürür, oğlu da eşeğin üzerindedir. Oradaki köylüler de “Görüyor musun saygısız çocuğu, koca adamı yürütüyor.” derler. Üçüncü köyde Hoca ve çocuk eşeğe birlikte biner, bu kez de eşeğe acımıyorlar diye suçlanırlar. Dördüncü köyde çocuk da Hoca da yürür, kınanmaktan nasiplerini alırlar. Beşinci köyde Hoca ve oğlu eşeği birlikte taşımalarına karşın kınanma durumu değişmez.  Bu parça ahlak felsefesinin temel problemlerinden hangisinin soruşturulmasında örnek verilebilir? A. Ahlakta her zaman iyi niyet yeterli midir? B. Tüm davranışlar ahlakla mı ilgilidir? C. Bireylerin vicdanlı olmasının, ahlaki eylemde işlevi nedir? D. Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür? E. Akılla erdem arasında nasıl bir ilişki vardır? mehmetcengiz 14 Yanlış ve Değerler On bir yaşındaydı ve ne zaman eline bir fırsat geçse hemen evlerinin yakınındaki göle balığa giderdi. Levrek avı yasağının kalkmasından bir gün önce, babasıyla akşamın ilk saatlerinde küçük güneş balıklarından yakaladı. Sonra oltasına yem takıp, oltayı fırlatma talimi yaptı. Günbatımında yem suya değdiği zaman suda altın haleler oluşturdu, daha sonra gölün üzerinden ay doğmuştu. Oltasının hızla çekildiğini hissedince, oltaya büyük bir balık geldiğini anladı. Babası oğlunun balığı çekişini hayranlıkla izledi. Çocuk sonunda yorgun düşen balığı sudan çıkardı. O güne kadar gördüğü en büyük balıktı, bir levrek; ama av yasağının kalkmasına sadece saatler kalmıştı. Baba-oğul güzelim balığa baktılar, pulları ay ışığında ışılışıl parlıyordu. Babası bir kibrit yakıp saatine baktı. Saat on olmuştu. Av yasağının bitmesine daha iki saat vardı. Önce balığa, sonra oğluna baktı. - Suya geri bırakman gerekiyor, oğlum, dedi. - Baba, diye itiraz etti çocuk ağlamaklı bir sesle. - Başka balıklar da var, dedi babası. - Ama hiçbiri bunun kadar büyük değil, dedi çocuk. Göle şöyle bir göz attı. Gölde hiçbir balıkçı teknesi yoktu. Bir de babasına baktı bu kez. Ne kendilerini ne de yakaladıkları levreği kimsenin görmediğinden emindi. Ancak babasının sesinden bu konuda hiçbir ödün vermeyeceğini de anlamıştı. Oltanın ucunu balığın ağzından çekti ve balığı gölün karanlık sularına bıraktı. Balık suya düşer düşmez, şöyle bir çırpındı ve gözden kayboldu. Çocuk bir daha bu kadar büyük bir balık tutamayacağından emindi. Bu olay bundan tam otuz dört yıl önce oldu. Çocuk haklıydı. Bir daha o kadar büyük bir balık tutamadı. Ne zaman değerler konusunda bir ikilem yaşasa hep o büyük balık gözünün önüne gelirdi. Babasından öğrendiği gibi değerler, doğru ile yanlışın ne olduğu konusunda bize yol gösterirler. Doğru olanı yapma kararı belleklerimizdeki canlılığını hiçbir zaman yitirmez. Fırsatlardan yararlanmak değil, doğru olanı yapmaktır önemli olan. mehmetcengiz 15 Ahlaki Eylemde Bulunurken Özgür Müyüz? Determinizm (Nedensellik - Belirlenimcilik): İnsan, ahlakı eylemde bulunurken, her zaman bir takım etkenlere göre davrandığı için özgür değildir. Fatalizm (Kadercilik): Her şey bizim dışımızda üstün bir güç tarafından belirlendiği iyin ahlaki anlamda bir özgürlükten söz edemeyiz. İndeterminizm (Belirlenimsizcilik): insan, herhangi bir ahlaki eylemde bulunurken, onu belirleyen ve sınırlayan bir etken olmadığı için insanın irade özgürlüğü sınırsızdır. Liberteryanizm (Özgürlükçülük): insan eylemlerini belirleyen kurallar olmadığı için insan, ahlaki anlamda özgürdür. Otodeterminizm (Pozitif özgürlük): insan, ahlaki eylemde bulunurken, onun davranışlarını belirleyen bazı faktörler olsa dahi özgürlük, kişisel olarak elde edilebilir. Bu durum kişinin ahlaki anlamda otonom (özerk) bir konuma sahip olduğunu mehmetcengiz 16 gösterir. Ahlaki Eylemin Amacı Nedir? 1. Mutluluk: Platon, Aristo 2. Fayda: Bentham, Mill 3. Haz: Aristippos, Epikuros 4. Ödev: Kant  Aristoteles; erdemlilik ve mutluluk,  Demokritos; ölçülülük ve mutluluk,  Epiküros; haz ve mutluluk,  Aquino'lu Thomas; devletin ve Tanrı’nın yasalarına uymak,  Bentham; fayda, mehmetcengiz 17  Kant; ödev YGS-2012  Neden iyilik yapmalıyım? Mutlu veya huzurlu olmak için mi yoksa insanları mutlu etmek için mi? Birisi bana iyilik yaparsa mutlu olurum, ben de onları mutlu etmeliyim diye mi düşünüyorum? “İyilik yap, iyilik bul.” demişler. Asıl neden bu mu? Ailem ve tüm tanıdıklarım başkalarına iyilik yapmam gerektiğini söylüyor yoksa iyilik yapmak toplumsal hayatın vazgeçilmezi mi?  Bu parçada ahlak felsefesinin hangi temel sorusu üzerinde durulmaktadır?  A) Niçin erdemli olmak gerekir?  B) Ahlaki eylemin amacı nedir?  C) Evrensel ahlaktan söz edilebilir mi?  D) Ahlaki eylemde bulunurken özgür müyüz? mehmetcengiz 18  E) Ahlakla sorumluluk ilişkili midir? YGS-2012  Neden iyilik yapmalıyım? Mutlu veya huzurlu olmak için mi yoksa insanları mutlu etmek için mi? Birisi bana iyilik yaparsa mutlu olurum, ben de onları mutlu etmeliyim diye mi düşünüyorum? “İyilik yap, iyilik bul.” demişler. Asıl neden bu mu? Ailem ve tüm tanıdıklarım başkalarına iyilik yapmam gerektiğini söylüyor yoksa iyilik yapmak toplumsal hayatın vazgeçilmezi mi?  Bu parçada ahlak felsefesinin hangi temel sorusu üzerinde durulmaktadır?  A) Niçin erdemli olmak gerekir?  B) Ahlaki eylemin amacı nedir?  C) Evrensel ahlaktan söz edilebilir mi?  D) Ahlaki eylemde bulunurken özgür müyüz? mehmetcengiz 19  E) Ahlakla sorumluluk ilişkili midir? YGS-2010  Paris'te genç bir adam her gün aynı fırından bayat ekmek alır. Bayat ekmek taze ekmeğin yarı fiyatına satılmaktadır. Fırıncı, müşterisinin hoşuna gideceğini düşündüğünden bir gün ekmeği, içine tereyağı sürerek verir. Ertesi gün genç adam öfkeyle fırına gelir. "Niçin böyle bir şey yaptın? Günlerce uğraştığım proje yağlı ekmek yüzünden mahvoldu. Ben bayat ekmeği çizimin hatalı yerlerini silmekte kullanıyordum." der.  Bu parça "ahlaki eylem"le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisini destekler niteliktedir?  A) İyiliği ve kötülüğü belirleyen, eylemdir.  B) Erdemli olmak ahlaki karara bağlıdır.  C) Ahlaki karar ahlaki eylemden önce gelir.  D) Doğru davranmak, erdemli olmak anlamına gelmez.  E) Niyetin iyi olması eylemin iyi olmasını sağlamaz. YGS-2010  Paris'te genç bir adam her gün aynı fırından bayat ekmek alır. Bayat ekmek taze ekmeğin yarı fiyatına satılmaktadır. Fırıncı, müşterisinin hoşuna gideceğini düşündüğünden bir gün ekmeği, içine tereyağı sürerek verir. Ertesi gün genç adam öfkeyle fırına gelir. "Niçin böyle bir şey yaptın? Günlerce uğraştığım proje yağlı ekmek yüzünden mahvoldu. Ben bayat ekmeği çizimin hatalı yerlerini silmekte kullanıyordum." der.  Bu parça "ahlaki eylem"le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisini destekler niteliktedir?  A) İyiliği ve kötülüğü belirleyen, eylemdir.  B) Erdemli olmak ahlaki karara bağlıdır.  C) Ahlaki karar ahlaki eylemden önce gelir.  D) Doğru davranmak, erdemli olmak anlamına gelmez.  E) Niyetin iyi olması eylemin iyi olmasını sağlamaz. Ahlaki Yargıların Nitelikleri  Ahlak yargıları var olanı değil, olması ve yapılması gerekeni dile getiren yargılardır. (normatif)  Ahlak yargıları, herkes için geçerli, mutlak yargılar değildir. (rölative, izafi, görece)  Ahlak yargıları, toplumdan topluma ve zamanla değişir.  Bu özellikleri nedeniyle ahlaki yargılar bilimin, estetiğin, mantığın ve dinin yargılarından farklıdır. Örneğin, Sanat yargıları: güzel-çirkin  Dinsel yargılar: helal-haram  Mantık önermeleri: doğru-yanlış  Ahlaki yargılar “iyi” ve “kötü” yargılarıyla değerlendirilir. mehmetcengiz 22 Kişi vicdanı karşısında evrensel ahlak yasası var mıdır?  Konfüçyüs: “Sana yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.”  I Kant : “Aynı zamanda genel bir yasa olmasını isteyebileceğin bir maksime (kurala) göre hareket et.”  R W Emerson: “Evrense şekilde davranış ve eylemlerde bulunan birisi ahlaklıdır.”  J.P. Sartre : “İnsan ne isterse o olur.” mehmetcengiz 23 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır?  A) Evrensel Ahlak Yasası’nın B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler Varlığını Kabul Edenler 1)Yasayı Subjektif 2) Yasayı Temelde Objektif HEDONİZM Açıklayanlar Temelde Aristippos, Epiküros Açıklayanlar EGOİZM (Bencilci UTİLİTARİZM Sokrates Ahlak) Hobbes (faydacı ahlak) Platon ANARŞİZM J. Bentham, Farabi Proudhon, J. S. Mill B. Spinoza Stirrner, Bakunin ENTÜİSYONİZM I.Kant NİETZSCHE mehmetcengiz (sezgici ahlak) 24 J. P. SARTRE H. Bergson A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler .  1. HEDONİZM: (hazcılık)  Aristippos (MÖ 435-355)  Hazlar anlık ve bedenindir. (Örnek:susadığımızda su içmek)  iyi : haz veren her şey  kötü: acı veren her şey  Haz, insanın yaşadığı bir anlık zevktir.  İnsan, sadece kendi yaşadığı ve tattığı hazları bilebilir. Başkasının duyduğu hazzı bilemez.  Geçmişteki ve gelecekteki hazları da bilemez. Çünkü geçmişin duyumları artık yoktur, geleceğin duyumlarına da henüz sahip değildir. 25 mehmetcengiz A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler 1.HEDONİZM: (hazcılık)  Epikuros (MÖ 34ı-270)  Hazlar kalıcı ve ruhundur (Ör: Ataraxia, meslek kazanma, evlenme)  iyi : haz veren her şey  kötü: acı veren her şey  Hazları manevi ve maddi hazlar diye ikiye ayırır. Manevi hazlar, maddi hazlardan daha değerlidir.  Örneğin, doğru düşünebilmenin vereceği haz, diğer hazlardan çok daha yoğundur.  Manevi acılar da bedenin acılarından daha yoğun yaşanır.  Çünkü insan bedeni, şu anki acı ya da hazza duyarlıdır. Oysa insan ruhu, şu anki haz ya da acılar yanında geçmişteki haz ve acıları da duyar. Bu nedenle ölçülü bir yaşam sürmek, acı verecek davranışlardan sakınmak 26  gerekir. mehmetcengiz A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler . 3. BENCİLLİK (egoizm)  T.Hobbes, (ı588 ı679)  insan doğuştan bencildir.  insanda egemen olan, kendini koruma güdüsüdür.  Herkes kendi çıkarı için çalıştığından başkalarına zarar verir.  Ahlak kuralları, çatışma durumunu önlemek için bir araçtır. Bu nedenle çeşitli durumlarda farklı ahlak yasaları geçerli olabilir ve her yerde, her zaman  geçerli bir ahlak yasası olamaz. mehmetcengiz 27 A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler 4. ANARŞİZM  “Faydalı olan her şey iyidir.” düşüncesinin en uç noktası.  Anarşizm, mutluluğun her çeşit baskının yokluğu olduğunu savunan görüştür. En önemli temsilcisi  Proudhon (ı809-ı865) Ona göre insan için “iyi”nin de “kötü”nün de hiçbir anlamı yoktur.  Ahlak kurallları, gereksiz yere insanı mahkûm eden, oyalayan, anlamsız hayallerden ibarettir.  Stiner: İnsan, kendi üstünde, kendisinden başka bir otorite, gerçekliği tanımamalıdır.  Tüm baskıcı kurumlar, özellikle din, devlet, hukuk, ahlak ortadan kaldırılmalıdır. Ancak o zaman insanlar, birbirlerini sever ve özgürce iş birliği yaparlar. mehmetcengiz 28 A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler 5. NİETZSCHE (1844-1900)  İMMORALİSTTİR,  ı.Üst insan (übermensche)  2.Sürü insanı  İyi, erden:üstün ve güçlü olmak .“güç” en yüce erdem  Kötü: güçsüzlük, acizlik en önemli “kusur”dur.  Nietzsche anlayışında da evrensel ahlak yasası yoktur.  İnsan eyleminin amacı, başarılı olmak  İnsan kuvvetinin asıl özelliği, “yenilik, kendine bir şey katma ve yaratıcılıktır.” mehmetcengiz 29 A) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Reddedenler 6. Sartre (1905-1980) İnsan “Her Varoluşçu (egzistansiyalist): ne ise o  İnsan-varlık değildir.” ve” Ne değilse o  öz dur.”  Sadece insanda, varoluş özden önce gelir.  İnsan, kendi özünü kendisi belirlemek durumundadır. İnsan, kendisini “özgür atılımlar” yoluyla belirler.  kendisi dışında “iyi” veya “kötü” hiçbir değer yoktur.  “İnsan her konuda özgürlüğe mahkûmdur.” Sartre, bu düşünceleriyle bir “özgürlük felsefesi” yaratma çabasına girerek evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul mehmetcengiz 30 etmemiştir. Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler 1) Yasayı Subjektif Temelde Açıklayanlar •Evrensel ahlak yasası vardır. •Ve insanın iç dünyasından kaynaklanır. •Bu yasaya uyulması iyidir. Utilitarizm (faydacı ahlak) J. Bentham, J. S. Mill Entüisyonizm (sezgici ahlak) H. Bergson 2) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar •Evrensel ahlak yasası vardır. •Kaynağı insanın dışındadır •Yasaya uyulması gerekir. Sokrates, Platon, Farabi, B. Spinoza, I.Kant mehmetcengiz 31 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler ı) Yasayı Subjektif Temelde Açıklayanlar UTİLİTARİZM (faydacı ahlak) J. Bentham “İnsan her türlü ahlaki eyleminde, olabildiğince çok sayıda insanın mutluluğunu” amaçlamalıdır. Canlı doğası gereği haz ister. “Toplum Öbür dünyada haz için yararlı Haz-acı olan, ahlakın mehmetcengiz 32 belirleyicisi dir.” Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler 1) Yasayı Subjektif Temelde Açıklayanlar  UTİLİTARİZM (faydacı ahlak) J.S. Mill “En çok yarar sağlayan en yüksek iyidir.”  Evrensel ahlak yasası “sadece tek insan  için değil, herkes için yararlı ve iyi olanın gerçekleştirilmesi”dir.  Bu yasaya uyduğu zaman, bütün insanların iyi ve mutlu olması sağlanmış olacaktır. mehmetcengiz 33 YGS-2013  Bentham tarafından formüle edilmiş olduğu şekilde faydacılık ilkesinin söylediği şudur: En fazla sayıda insana en büyük (maksimum) ölçüde mutluluk sağlayan bir eylem, doğru eylemdir.  Bu parçaya göre, faydacılık aşağıdakilerden hangisini doğru bulur? A. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. B. Her şey karşılıklıdır. C. Her ülke kendi çıkarlarından sorumludur. D. Yurtta barış, dünyada barış. E. Her koyun kendi bacağından asılır.  mehmetcengiz 34 YGS-2013  Bentham tarafından formüle edilmiş olduğu şekilde faydacılık ilkesinin söylediği şudur: En fazla sayıda insana en büyük (maksimum) ölçüde mutluluk sağlayan bir eylem, doğru eylemdir.  Bu parçaya göre, faydacılık aşağıdakilerden hangisini doğru bulur? A. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. B. Her şey karşılıklıdır. C. Her ülke kendi çıkarlarından sorumludur. D. Yurtta barış, dünyada barış. E. Her koyun kendi bacağından asılır.  mehmetcengiz 35 ÖSS-2000  Faydacı ahlak anlayışına göre en çok sayıda en büyük ölçüde mutluluk sağlayan eylem ahlaki bakımdan doğru eylemdir. Dolayısıyla bir eylemi doğru veya yanlış olarak değerlendirmek için öncelikle o eylemin ilgili kişilerin tümüne sağladığı hazlara ve getirdiği acılara bakmak gerekir. Bu parçaya göre faydacı ahlak anlayışı bir eylemin ahlaki bakımdan doğru olup olmadığını değerlendirirken aşağıdakilerden hangisini ölçüt alır? A) Eylemin sonuçlarını B) Eylemde bulunan kişilerin niteliklerini C) Eylemin hangi koşullarda gerçekleştirildiğini D) Toplumun eylemde bulunan kişiye karşı tutumunu E) Eylemin hangi amaçla yapıldığını mehmetcengiz 36 ÖSS-2000  Faydacı ahlak anlayışına göre en çok sayıda en büyük ölçüde mutluluk sağlayan eylem ahlaki bakımdan doğru eylemdir. Dolayısıyla bir eylemi doğru veya yanlış olarak değerlendirmek için öncelikle o eylemin ilgili kişilerin tümüne sağladığı hazlara ve getirdiği acılara bakmak gerekir. Bu parçaya göre faydacı ahlak anlayışı bir eylemin ahlaki bakımdan doğru olup olmadığını değerlendirirken aşağıdakilerden hangisini ölçüt alır? A) Eylemin sonuçlarını B) Eylemde bulunan kişilerin niteliklerini C) Eylemin hangi koşullarda gerçekleştirildiğini D) Toplumun eylemde bulunan kişiye karşı tutumunu E) Eylemin hangi amaçla yapıldığını mehmetcengiz 37 B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler ı) Yasayı Subjektif Temelde Açıklayanlar Yerde para bulan biri için iyi-kötü: ENTÜİSYONİZM (sezgici ahlak) İhtiyacı olduğu için kendine ayırması H. Bergson Başka bir fakire vermesi  insan hayatının temeli Vakıf, yurt … vermesi Sahibine vermesi “hayat atılımı”dır. Emniyete vermesi  Hayat atılımı (elan vital), bütün ? Böyle davranmanın belirleyici canlılardaki iç güç kaynağıdır. yetisi  Her canlıya sürekli olarak sıçramalı hareket veren hayat atılımı Tanrı’dır.  Hayat atılımını, alet yapmaya yarayan zekâ kavrayamaz.  Onu kavrayacak özel yeti ise sezgidir.  Bergson, evrensel ahlak yasasını, “Kendi sezgine uy ki hem kendin hem de başkası için iyi olanı yapmış olasın.” şeklinde dile getirmiştir.  Bu yasaya uygun ahlaki eylemde bulunan insanların38 yaptıkları iyi, uymayanların yaptıkları ise kötüdür. mehmetcengiz B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler 2) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar  Platon’a göre en yüksek iyi, mutluluktur. Mutluluğun gerçekleşmesi için ahlaki eylemlerin son amacı olan en yüksek iyinin kişide ve topluluk yaşamında (devlette) gerçekleşmesi gereklidir. Mutluluk herkesin istediği bir şeydir.  Platon’un düşüncesinde, iyi ideasına uygun olan eylem iyidir. Uygun olmayan ise kötüdür.  Maddenin hazlarından ruhu kurtarmak  Sofistlerin Durum Ahlakına Karşı ERDEMLER: bilgelik, adalet, mehmetcengiz 39 cesaret, ölçülülük B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler 2) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar Platon  İyilik, varlığını idealar dünyasındaki iyi ideasından alır.  Bu evrende (duyular evreni) iyilik ve mutluluk olduğu gibi kötülükler de vardır. Çünkü iyiliğe karşı kötülüğün olması gereklidir. Kötülük, yeryüzünde egemenliğini sürdürür. Yeryüzü yaşamında kötülüklerden kurtulunamaz.  Bundan dolayı bu dünyadan kaçıp erdem ve bilgi ile kendisine yaklaşılabilecek idealar dünyasına gitmek gerekir. İnsan, idealar dünyasına yönelerek iyi ideasının bilgisine ulaşabilir. Bunu gerçekleştiren insan, iyi olanı gerçekleştirmiş olur. “İyi ideası”nın bilgisine sahip olmak, ahlak yasasını bilmek demektir. Bu yasa, insana neyi yapacağını neyi yapmayacağını açıklar. mehmetcengiz 40 YGS-2013 Platon’a göre “iyi”, “ideaların ideasıdır” ve erdemlerden oluşan idealar merdiveninin tepesinde bulunur. Platon’da iyi ideası, iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayandır. Akıllı olmak, bilgili olmak, erdemli olmak iyidir. Ama bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. İyi, bütün bunları içine alan bir yaşam biçimidir. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A)Akıllı, bilgili, erdemli bir hayat sürmek bizim yararımızadır. B)İyi, varlığı belirleyen ana ilkedir. C)İyi ve kötü, göreli kavramlar olduğu için bunların ötesinde bir yaşam sürdürmek gerekir. D)İyi, “erdemli” yani “iyi” bir yaşam sürmeyi olanaklı kılandır. E)İyi, her insanın gerçekleştirmesi gereken bir ideadır. mehmetcengiz 41 YGS-2013 Platon’a göre “iyi”, “ideaların ideasıdır” ve erdemlerden oluşan idealar merdiveninin tepesinde bulunur. Platon’da iyi ideası, iyi olan her şeyin iyi olmasını sağlayandır. Akıllı olmak, bilgili olmak, erdemli olmak iyidir. Ama bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. İyi, bütün bunları içine alan bir yaşam biçimidir. Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir? A)Akıllı, bilgili, erdemli bir hayat sürmek bizim yararımızadır. B)İyi, varlığı belirleyen ana ilkedir. C)İyi ve kötü, göreli kavramlar olduğu için bunların ötesinde bir yaşam sürdürmek gerekir. D)İyi, “erdemli” yani “iyi” bir yaşam sürmeyi olanaklı kılandır. E)İyi, her insanın gerçekleştirmesi gereken bir ideadır. mehmetcengiz 42 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? “Mantık bilgi yasalarını ortaya B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını koyabiliyorsa, ahlak da insanın Kabul Edenler izlemesi gereken yolun ana 2) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar kurallarını ortaya koyabilir.”  Farabi  İyinin bilgisine “etkin akıl”a varılarak ulaşılır.  Evren, Tanrı’nın taşması sonucu meydana gelmiştir. Dünya, tanrısal taşmanın en son aşaması olan “etkin akıl”dan çıkmıştır.  Evrenin yasaları temelde Tanrı’nın özünün yasalarıdır. Peygamber ve filozof, bu yasaları bu yasalar içinde ahlak ve siyaset yasaları da bulunur. Yasaların bilgisine uygun davranmak iyiyi oluşturur ve insanı mutlu eder. Yasaya uygun hareket etmek “iyi”, yasaya uymamak ise “kötü”dür.  İnsan, aklına dolayısıyla ahlak yasasına uygun hareket ettiği sürece hem kendisi hem de başkaları için iyi olanı yapmış olur. etkin akıl”la ilişkiye girerek bilebilir. mehmetcengiz 43 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler 2) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar  Spinoza (ı632-ı677), Evrensel ahlak yasasını, insanın bilincine vardığı, bilgisine ulaştığı Tanrı kavramıyla temellendirerek açıklar.  Spinoza’ya göre tek töz vardır, o da Tanrı’dır. Bu tek tözün düşünce ve yer kaplama diye iki temel niteliği bulunur. Tüm varlıklar, Tanrı’dan zorunlulukla doğmuşlardır. Tek töz, iki temel niteliği çerçevesinde çeşitli görünümler almış ve farklı varlıklar meydana gelmiştir. İnsan da bu varlıklardan biridir.  S.’da Tanrı “Cosmos” adını alır. Tanrı ile evren bir ve aynı şeydir.  Bu nedenle evrende tüm nesneler bağlantı içindedir ve rastlantıya yer yoktur.  İnsanın tüm eylemleri de daha önceki nedenlerle belirlenmiştir. Bu nedenle insan iradesi özgür değildir. Gerçek özgürlük, insanın kendi doğasının zorunluluğunu bilerek buna ayak uydurmasıdır.  Evrensel ahlak yasası, insanın doğa düzeninin bir parçası 44 olduğunu kavraması ve bu bilgiye uygun davranmasıdır. mehmetcengiz Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır? ı) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar Kant’a göre  TEORİK AKIL (DUYUMLAR), sadece bilgiyle, bilimle ilgili olan, bilimsel bilgiyi kuran akıldır.  PRATİK AKIL (VİCDAN) ise dinsel duygu ve sezgilerin kaynağı olup ahlaki eylemle ilgili bilgiyi sağlayan akıldır. İnsan, ahlaki eylemlerinde “İYİ NİYET”li olmalıdır.  İyi niyet, ahlaki davranışlarda KATRGORİK kayıtsız şartsız uyulması zorunlu olan bir ilkedir. HİPOTETİK (koşullu) buyruk ÖDEV ÇIKAR mehmetcengiz 45 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır?B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler ı) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar  Kant  Pratik akıl, kendi dışında işleyen teorik akla muhtaç değildir. Pratik akıl hem evrensel ahlak yasasını belirler hem de insanı ona uymaya zorlar. Pratik akıl, evrensel ahlak yasasını bir buyruk, bir emir şeklinde ortaya koyar. Çünkü bu yasa kayıtsız şartsız bir yasadır.  Kant, bu düşüncesini şu ahlak ilkesi ile açıklamıştır: “Öyle hareket etmelisin ki senin hareketlerin, aynı zamanda başka insanların hareketleri için ilke veya yasa olsun!”  Özgür iradenin bu yasayla birleşmiş olması, bir anlamda gerçek özgürlüktür. Böyle bir özgürlük, insanın kişisel değerini ortaya koyar. Kant’a göre iradenin yasayla belirlenmiş bir iş birliği olmazsa özgürlük kötülüğe dönüşür. mehmetcengiz 46 Evrensel Ahlak Yasası Var mıdır?B) Evrensel Ahlak Yasası’nın Varlığını Kabul Edenler ı) Yasayı Objektif Temelde Açıklayanlar  Kant, bu dünyada doğa ve ahlak yasaları diye iki çeşit yasa olduğunu söyler. Doğa yasaları zorunludur. Ahlak yasaları ise gereklidir.  Ahlak yasaları, iradesi olan özgür insana seslenir. Deneyimlerle elde edilmez. Apriori (deney öncesi) olarak insan aklı tarafından konur ve uyulur. Yasa apriori olduğundan onun nesnel bir temeli vardır.  Ahlak kuralları, hukuk kuralları gibi yazılı değildir. Kurallara uyup uymamak daha çok kişinin vicdanıyla ilgilidir. Bunlar, toplumdan topluma değişir. Birey, bunları toplumda hazır olarak bulur, öğrenir, benimser ve kendi ilkeleri hâline getirir. Ancak ahlaklılık; bir topluma özgü olmayan, tüm toplumlarda kabul edilmiş evrensel değerlere dayanır. Adalet, cesaret, cömertlik, başkalarının haklarına saygı göstermek, dürüstlük gibi değerler tüm zamanlarda, tüm toplumlarca kabul edilen değerlerdir. Her zaman ve her koşulda geçerlidir.  Ahlaki eylemler değişebilir ancak evrensel ahlaki değerler mehmetcengiz 47 değişmez. YGS-2012  Birçok toplumda geçerli olan “Çalmayacaksın!” yaptırımı ile karşı karşıya olan bir birey, aşağıdakilerden hangisini yaptığında Kant’ın ödev ahlakına uygun eylemde bulunmuş olur?  A) Onu koşulsuz bir buyruk olarak aldığında  B) Toplumun yararına olacak biçimde davrandığında  C) Doğruluğundan emin olduktan sonra benimsediğinde  D) İçinden gelen sese kulak verdiğinde  E) Mutlu olabilecek biçimde davrandığında mehmetcengiz 48 YGS-2012  Birçok toplumda geçerli olan “Çalmayacaksın!” yaptırımı ile karşı karşıya olan bir birey, aşağıdakilerden hangisini yaptığında Kant’ın ödev ahlakına uygun eylemde bulunmuş olur?  A) Onu koşulsuz bir buyruk olarak aldığında  B) Toplumun yararına olacak biçimde davrandığında  C) Doğruluğundan emin olduktan sonra benimsediğinde  D) İçinden gelen sese kulak verdiğinde  E) Mutlu olabilecek biçimde davrandığında mehmetcengiz 49 ANADOLU BİLGELERİNDE AHLAKİ TAVIR Ahmet Yesevi (1093-1156)  TANRI-AŞK  İNSAN-KAİNAT  EŞYA-SEVGİ  Bilgiyi önemser ve her kötülüğün kaynağının bilgisizlik olduğunu savunur.  Allah’ın varlık ve birliğine inanmak gelir.  İnsan, Kur’an’a uymalı, kendisini eğitmeli, tanımalı ve sorgulamalıdır.  Yeseviliğe göre cömertlik, doğru bilgi sahibi olmak, tutkularını yenmek, kanaatkâr olmak temel ilkedir. Kardeşlik, dostluk ve hoşgörü bu sistemin temelini oluşturur.  Ahmet Yesevi kardeşliğe, sevgi ve hoşgörüye dayalı düşünür.  Onun kendini tanıma ilkesi; kültürünü ,dilini, tarihini ve dinini tanımayı içerir.  Yesevi, bu düşünceleriyle Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaş mehmetcengiz 50 Veli ve Hacı Bayram Veli’yi etkilemiştir. ANADOLU BİLGELERİNDE AHLAK Mevlâna (ı207-ı273)  Mevlâna’ya göre evrende bütün yaratılmışlar içerisinde öyle bir yaratılmış vardır ki yalnızca o, varlığın özünü, mutlak güzellik ve iyiliğini sezebilir. Bu, insandır. Tanrı, insanı kendi mutlak gücünü ve büyüklüğünü bilecek ve sevecek şekilde yaratmıştır. İnsan, varlıkların en yücesidir. Tanrı, insanı bu denli yüce yaratırken ona sorumluluk ve görevler de yüklemiştir. İnsanın görevi, Tanrı’nın kudret ve güzelliğini en temiz ve yüce bir şekilde bilmektir.  Mevlâna’nın ahlak anlayışı, Tanrı ile insan arasındaki bu ilişkiye dayanır. Ona göre insanın asıl varlığı, Tanrı ile olan bağlantısı sonucu ortaya çıkar. İnsan, yeryüzündeki gelip geçici zevklerden arınıp asıl özüne, benliğine yaklaştıkça Tanrı’ya da yaklaşmış olur. Böylece Tanrı’yı sevme ve bilme seviyesine yükselir.  Mevlâna’ya göre insan için benliğini yenmenin ve Tanrı katına ulaşmanın tek yolu “aşk”tır. Bu nedenle toplumdan kaçmaya, yaşamdan vazgeçmeye, insanlardan uzaklaşmaya hiç gerek yoktur. İnsan, yaşadığı sürece her şeyi Tanrı adına sever, öğrenir ve korur. Evrende hâkim olan düzen ve yasa, Tanrı’nın kudretini gösterir. Bu düzen içinde kim olursa olsun, hangi dinden, hangi soydan gelirse gelsin her insana sevgi, hoşgörü ve dostlukla yaklaşılmalıdır. Onun düşüncesinde ahlaki davranışlar, “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” ilkesiyle formüle edilmiştir. 51 EVRENİN VARLIK NEDENİ NEDİR, YANİ NEDEN İNSANIN BU EVRENDEKİ YERİ VE VE NASILOLUYOR DA BU EVRN VARDIR? mehmetcengiz DEĞERİ NEDİR? ANADOLU BİLGELERİNDE AHLAK “İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Yunus Emre (ı240-ı327) Sen kendini bilmezsin  Düşüncesinin temeli “sevgi”ye dayanır. ya nice okumaktır.”  Ona göre “sevgi” insanın ölümsüzlüğünü sağlar.  İnsanlar, bu dünyaya çekişmek için değil, birbirlerini hoş görerek Tanrı’yı sevmek için gelmişlerdir. Eğer insan, bir anlık bile yokluk duygusuna kapılsa bu duygudan Tanrı’yı tanımak ve sevmekle hemen kurtulur. Ona göre gerçekten var olan Tanrı’dır. Tanrı her şeye gücü yeten, mutlak iyi, mutlak güzel olan ezelî ve ebedî varlıktır. Bu nedenle bu dünya onun sevgisini, iyiliğini ve gücünü yansıtır. Gerçek bilgi, Tanrı’yı bilmektir. Tanrı’yı bilmenin tek yolu sevgidir.  Yunus Emre’ye göre insan, ruh ve bedenden meydana gelir. Ruh, insanı Tanrı’ya bağlar. Ruhun özü “gönül”dür. Gönül “Tanrı’nın evi”dir. İnsanları insan yapan, bir bedene değil, bir “gönül”e sahip olmalarıdır. İnsanları insan yapan şey, birbirlerini sevmeleri, bu yolla da Tanrı’yı sevmeleridir.  Toplum kuralları bakımından aralarında ayrıcalıklar bulunan insanlar, Tanrı’yı arayış bakımından özde birleşmiş ve yalınlaşmış sayılırlar. İnsanlar, maddi ve manevi her yönden, bu yolla birbirlerine yardım etmek gereğini de anlarlar. Yunus Emre’ye göre en yüce ve gerçek değer “iyilik” yapmaktır. İyilik yapan insan, cennetin yolunu tutmuş demektir. Yaptığı her türlü iyilik, insanın ardından daima hatırlanır.  Ahlak anlayışında da temele “Tanrı sevgisi”ni almıştır. Onun52 için Tanrı’yı aramak, tanımak ve sevmek, insan için en yüce ve vazgeçilmez erdemdir. Yunus Emre’de ahlak yasası, Tanrı sevgisiyle temellenir. Ahlak vemehmetcengiz iyinin ölçütü Tanrı sevgisidir. “Sevgi, çalışkanlık ve ANADOLU BİLGELERİNDE AHLAK dürüstlük ahlakın en  Hacı Bektaş Veli yüksek basamaklarıdır.”  Var olan her şeyin Tanrı’dan çıktığını söyler. Onda da evrensel ahlak yasası Tanrı sevgisiyle temellenir.  Ahlakın temeli insanların eşitliğine, birbirlerini sevmelerine, yardımlaşmalarına, çalışkanlığa ve dürüstlüğe dayanır.  İnsan, sevgi ve büyük bir aşkla Tanrı’ya ulaşmak için üç aşamalı bir yol izlemelidir.  İlk aşamada (vahdetişuhud), çevresinde gördüğü her şeyi Tanrı’yla açıklamalıdır.  İkinci aşamada (vahdetikusud),çevresinde gördüğü değişik varlıkların aynı özden olduğunu düşünmelidir.  Üçüncü aşamada (vahdetivücud), tüm varlıkların Tanrı’da birleşip kaynaştığını kavramalıdır. Böylece insan “varlığın birliği” aşamasına ulaşır.  Bu aşamaya ulaşan “kâmil insan”dır.  Yaratan ile yaratılanın birliği “Aynül Cem” adını alır. mehmetcengiz 53 ANADOLU BİLGELERİNDE AHLAK  Mevlâna, Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi insanların yaşam felsefelerini tasavvuf oluşturur. Dünyadan uzaklaşma, varlıktan sıyrılıp “birlik”te yok olma, “birlik”te birleşme (Vahdetivücud) gibi düşüncelerin yanında, dış görünüşlerin ötesinde ve arkasındaki gerçek varlığa ulaşmak için toplumsal yaşamda belirli aşamalardan geçip olgunlaşmak gerekir.  Gerçek varlığa (Tanrı’ya) ulaştıktan sonra dünyadan soyutlanmadan yeniden dış varlığa dönmek, toplum yaşamına katılmak, insanların arasında olmak düşüncesi, tasavvufta insanın yaşam biçimini belirler.  Tasavvuf düşüncesinde bireysel bir iç yaşantıyla başlayan ahlak anlayışı birbirini seven ve hoşgören insanlardan oluşan bir toplum anlayışına dönüşür.  Böylece ahlak yasasının ilkesi “Yaratılanı hoşgör, yaratandan ötürü.” biçiminde ifade edilir. mehmetcengiz 54 YGS-2011 Nasrettin Hoca bir gün oğluyla birlikte şehre gitmek üzere yola çıkar. Şehre birçok köyün içinden geçilerek gidilmektedir. Hoca eşeğin üzerinde, oğlu da yürüyerek onu takip eder. İlk köyden geçerken köylüler “Koskoca adam eşeğe binmiş, küçücük çocuğu yürütmeye utanmıyor!” diye kınarlar. Sonraki köyden geçerken Hoca yürür, oğlu da eşeğin üzerindedir. Oradaki köylüler de “Görüyor musun saygısız çocuğu, koca adamı yürütüyor.” derler. Üçüncü köyde Hoca ve çocuk eşeğe birlikte biner, bu kez de eşeğe acımıyorlar diye suçlanırlar. Dördüncü köyde çocuk da Hoca da yürür, kınanmaktan nasiplerini alırlar. Beşinci köyde Hoca ve oğlu eşeği birlikte taşımalarına karşın kınanma durumu değişmez. Bu parça ahlak felsefesinin temel problemlerinden hangisinin soruşturulmasında örnek verilebilir? A. Ahlakta her zaman iyi niyet yeterli midir? B. Tüm davranışlar ahlakla mı ilgilidir? C. Bireylerin vicdanlı olmasının, ahlaki eylemde işlevi nedir? D. Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür? mehmetcengiz 55 E. Akılla erdem arasında nasıl bir ilişki vardır? D) Mutlak iyiye ulaşmak mümkün müdür? 56 mehmetcengiz

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir