şifa için okunacak esma / Sefamerve - Kuranı Kerimden Ayetlerle Ve Esmalarla Hastalıkların Şifası

Şifa Için Okunacak Esma

şifa için okunacak esma

Bundan birkaç sene önceydi. Medyada ‘zikir’le ilgili ilginç bir haber yer almıştı.1 “Zikir; reiki ve yoga gibi şifa verici bir teknik” başlığıyla yayınlanan haberde, medyada sağlıklı hayat, kilo kontrolü gibi konularda isim yapmış aile hekimi Ender Saraç’ın görüşlerine yer veriliyordu.

Ruh sağlığı açısından bir şifa vesilesi olarak gördüğü ‘esma zikri’ni ‘ileri bir teknoloji’ olarak niteleyen Dr. Saraç şöyle diyordu:

“Zikir de meditasyon mantraları, reiki sembolleri gibi bir teknolojidir. Belli sesleri tekrar edip jeneratör gibi enerji üretirsiniz. Kur’ân’da geçen Allah’ın 99 isminden her biri, bir enerji köküdür...”

Saraç’ın bu sözleri, aslında herşeyin hakikatinin Allah’ın bir ismine dayandığını ve bu isimlerde psikolojik ya da fizyolojik pek çok derdin/hastalığın şifasının gizli olduğu gerçeğini teyid ediyor.

Esma-i Hüsnâ, gerçekten de şifâ kaynağı. Bediüzzaman Hazretleri de, meselâ Hizbü’l-Envâri’l-Hakâikı’n-Nuriye’de yer alan ve içerisinde ‘İsm-i Âzam’ denilen Allah’ın altı büyük isminin bulunduğu ‘Tahmidiye’ duâsı için: “...maddî ve manevî hastalıkların bir nevî şifası…”2 ifadesini kullanıyor.

Aslında, Dr. Saraç’ın, ‘şifa veren enerji kökleri’ olarak nitelediği Allah’ın isimleri, sadece hastalıkların şifasında değil, hayatın her karesinde de söz konusudur. Nitekim Bediüzzaman, “İnsan ve insanın hayatı, esmâ-i İlâhiyenin tecelliyâtına bir tarladır”3 der. Yani hayatın türlü halleri, Allah’ın güzel isimlerinin yansımalarından başka bir şey değildir. İnsan kederde-sevinçte, hastalıkta-sağlıkta, kısacası hayatının her ânında—bilinçli ya da bilinçsiz—Allah’ın isimlerini yansıtır; adeta hayatını Allah’ın isimlerinin tecellîsine bir ekim-biçim sahası haline getirir.

Her insanda Allah’ın bir veya birkaç ismi daha galip

Bununla beraber her insan, hayatında Allah’ın farklı bir ismini veya isimlerini ‘baskın’ bir şekilde gösterebilir. Bediüzzaman’ın, “Meselâ İsâ aleyhisselâm; sâir esmâ ile beraber Kadîr ismi onda daha gâliptir. Ehl-i aşkta Vedûd ismi ve ehl-i tefekkürde Hakîm ismi daha ziyâde hâkimdir”4 diyerek işaret ettiği bu gerçeğe, Dr. Saraç şu sözleriyle değinmiş:

“Her insanda Allah’ın 99 isminin belirli açılımları bulunuyor. Ancak bunların bazıları baskın, bazıları dengede, bazıları uyur durumda. Örneğin sürekli her konuda geri kalıyorsanız, El-Müzill isminin etkisi kuvvetli demek. El-Mukaddim ise tersine, öne geçirici bir etki yapıyor, insan onun etkisini kullanmayı bilirse [kendini] atak yapabiliyor.”

Peki insan, kendisinde Allah’ın hangi isminin daha baskın olarak tecellî ettiğini, ya da yaşadığı sıkıntılara şifa bulmak adına Allah’a daha çok hangi ismiyle yönelmesi, dua etmesi gerektiğini nasıl anlayacak?

Saraç’a göre, kişinin bunu tespit etmesinin yollarından biri, kendi içine dönerek, sakin bir şekilde hayatın hangi alanında sıkıntılarının olduğunu tespit etmekten geçiyor.

Zikir ve duâ ibadettir; neticesi ahirete bakar

Dr. Saraç’ın bir ‘şifa vesilesi’ olarak sunduğu ‘esma zikri,’ şüphesiz dayandığı nokta itibariyle hakikatli bir uygulama. Ancak, bu konuda bizce akıllardan uzak tutulmaması gereken çok önemli ve öncelikli bir husus vardır ki, o da ‘esma zikri’nin bir ibadet oluşudur.

Yani “Allah’ın isimlerini zikreden” kişi, bunu, “sağlığına kavuşmak, sıkıntılarını gidermek…” gibi tüm beklentilerden önce bir ‘ibadet şuuruyla,’ ‘sırf Allah için’ ve Allah’a hitap ederek Ondan istediğini bilerek yapmalıdır. ‘Sıkıntılar’ veya ‘hastalıklar,’ Risale-i Nur’da da ders verildiği gibi, ‘zikir ibadeti’nin sadece birer vakti olarak algılanabilir, yoksa gayesi değil. Yani kişi, var olan ‘sıkıntısını’ veya ‘hastalığını’ bir ‘ibadet vakti’ olarak kabul edip, esmâ zikrini sadece ve sadece Allah için yapmalıdır. Eğer hedefte, ‘sırf dünyadaki sıkıntıdan kurtulmak’ olursa, o ibadet ‘ibadet’ olmaktan çıkabileceği gibi, beklenen neticeler de görülemeyebilir. Bediüzzaman, bu meseleye şöyle açıklık getirir:

“Duâ bir ubûdiyettir [ibadettir]; ubûdiyet ise, semerâtı [neticesi] uhreviyedir [ahirete bakar]. Dünyevî maksatlar ise, o nevi duâ ve ibâdetin vakitleridir; o maksatlar, gâyeleri değil.”5

“Eğer o dünyaya ait faydalar ve menfaatler o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz'ü olsa, o ubudiyeti kısmen iptal eder. Belki o hâsiyetli virdi akîm bırakır, netice vermez. İşte bu sırrı anlamayanlar, meselâ yüz hâsiyeti ve faydası bulunan Evrâd-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendîyi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü'l-Kebîr’i, o faydaların bazılarını maksud-u bizzat niyet ederek okuyorlar. O faydaları göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur.”6

Namaz tesbihatı da günlük ihtiyacı karşılıyor

Dr. Saraç’ın bir ‘şifa vesilesi’ olarak dikkat çektiği ‘esma zikri,’ bize Bediüzzaman Hazretlerinin her beş vakit namazın arkasında yapmayı tavsiye ettiği “Tesbihat”ta yer alan “Dua-yı İsm-i Âzam” ve “Dua-yı Tercüman-ı İsm-i Âzam” isimli “Esma-i Hüsna zikirleri”ni de hatırlattı.

İnsan ruhunun, günün her vaktinde ibadete ihtiyacı olduğu dikkate alınırsa, bu ‘esmâ hazinesi’ Tesbihat’ın ne kadar önemli olduğu bir defa daha ortaya çıkar. Ki, Bediüzzaman’ın, talebelerinden birinin sırf bu namaz tesbihatında gösterdiği tembellikten dolayı, ‘tesbihatın önemini’ anlatan bir mektup yazması da konunun ehemmiyetini ayrıca ortaya koymaktadır.

Mutlu ve sağlıklı hayat, İslâm’ın esaslarında

Şüphesiz insan maddeden ibaret bir varlık değil. Aynı zamanda ruhî cephesi de var. Ancak maddesini bir şekilde tatmin eden insanoğlunun, ruhî ve manevî yönünü çoğu kere ihmal ettiği bilinen bir gerçek... Nitekim çağımızda stres ve depresyon gibi pek çok ruhsal problem de bundan kaynaklanıyor.

İşte, günümüz insanının, özellikle de Batı toplumlarının yoga, reiki, meditasyon gibi tekniklere yönelişi, hep bu manevî alandaki boşluğu doldurmak adına. Ne var ki, bu yöntemlerin hiçbirinin insanı tatmin edemediği de ortada. Bunun en büyük delili, sözkonusu toplumlarda ruhsal problemlerin ve bunun neticesi olan kötü alışkanlıkların, hatta intihara kadar varan vakaların hiç bitmemesi, hatta artarak devam etmesi.

Peki çare ne? Çare, elbette insanın hem maddî, hem de manevî yönünü dikkate alan bir yaklaşımda. Tabir-i diğer ile “insan fıtratına” uygun olan esaslarda… Bu esasların da, insanlığı maddî-manevî saadete sevk edebileceği bugüne kadar nice medeniyetle tecrübe edilmiş olan “İslâm dini”nde olduğu ortada.

İşte bu açıdan, Dr. Saraç’ın, ruhsal problemlere karşı bir ‘şifa ve tedavi yöntemi’ olarak ‘Esma-i Hüsna zikri’ni sunması bizce çok ama çok dikkat çekici...


Dipnotlar:

1. Hürriyet, Cumartesi eki, 10.2.2007

2. Kastamonu Lâhikası

3. Mesnevi-i Nuriye, Hubâb

4. Sözler, 24. Söz

5. Sözler, 23. Söz

6. Lem’alar, 17. Lem’a

 

Son Güncellenme:

Hastaların kısa sürede iyileşmesi için araştırılan şifa duası zaman zaman yoğun ilgilye karşılaşıyor. Hasta veya hasta yakınının büyük merakla araştırdığı şifa duası nedir? İşte Şifa duası Arapça - Türkçe okuma ve dinleme sayfası, Şifa duası sözleri...

Haberin Devamı


Öneri:
Ayetel Kürsi


En Etkili ve En Güçlü Şifa Duası Arapça Okunuşu

Bismillahi turbetu ardina ve rîkatu ba'dina yüşfe sakimuna bi-izni rabbina.

Şifa Duası Türkçe Anlamı

Allah’ın adıyla duâya başlarım. Bizim yerimizin toprağı ve birimizin tükürüğü vesilesiyle Allah’ın izniyle hastamız şifâ bulur.»” (Buhârî, Tıbb, 38; Müslim, Selâm, 54; Ebû Dâvud, Tıbb, 19)

Peygamber Efendimizin Hastalara Okuduğu Şifa Duası

Yine Hz. Aişe’den -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kendisine bir hastanın şifâ bulması için duâ talebedildiği zaman:

Türkçe Okunuşu: Ezhibil-be'se rabben'nasi eşfi ve enteş'şafi la şifae illa şifauke şifaen la yugadiru sekame.

Anlamı: Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin. Senin vereceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın" (Buhârî, Merdâ, 20; Müslim, Selâm, 46; Ebû Dâvud, Tıbb, 18, 19)

Haberin Devamı

İbn Abbas’dan -radıyallahu anh- rivayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bir hâtûn müracaat edip:

“– Ya Resûlallah, ben sar’a illetine duçar oluyorum. Hem de sar’a hâlinde açılıyorum. Allah Teâlâ’ya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin” dedi. Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben:

“– Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afiyetin için Allah Teâlâya duâ edeyim,” buyurdu.

Sonra o hâtûn:

“– Yâ Resûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar’a hâlinde açılmamam için Allah Teâlâ Hazretlerine duâ ediniz” dedi.

Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için duâ buyurdular. (Buhârî, Merdâ, 6; Müslim, Birr, 54)

Anlamı: Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nihayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulur.” (Suyûtî, el-Câmi’us-Sağîr, no: 5218)

Türkçe Okunuşu: Euzu bi izettillahi ve kudretihi min şerri ma ecidu.

Anlamı: Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshte: «Hissettiğim bu hastalığın şerrinden Allah’ın izzetine ve kudretine sığınırım!» de. Biiznillahi Teâlâ şifâ bulursun.” (İbn Hanbel, IV, 217)

Haberin Devamı

Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril -aleyhisselam- tedavi eder ve:

Türkçe Okunuşu: Bismillahi arkıyke min kulli şeyin yu'zike min şerri kulli nefsin ev aynin hasidin, Allahu yeşfike bismillahi arkıyke.

Anlamı: Allah’ın ismiyle seni rahatsız eden her şeyden sana okurum. Her nefsin veya hasetçi her gözün şerrinden Allah sana şifâ versin. Allah’ın adıyla sana okurum.»” derdi.(Müslim, Selâm 40)

Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı:

Türkçe Okunuşu: Bismillahi Allahümme dâvini bi devaike veşfini bi şifaike ve ağnini bi fadlike ammen sivâk vahzer anni ezake.

Anlamı: Allah’ın ismiyle. Ey Rabbim! Beni kendi devân ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkalarından müstağni kıl ve beni ezalardan uzak tut.»” (Heysemî, X, 180)

Haberin Devamı

Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü’min yedi defa:

Türkçe Okunuşu: Es-elullahil-azime rabbel arşil aziim en yeşfiyeke.

Anlamı: Büyük Allah’tan, büyük Arş’ın Rabbi Allah’tan sana şifâ vermesini istiyorum!»” derse muhakkak afiyet bulur. (Ebû Dâvud, Cenâiz, 8; Tirmizî, Tıbb, 32; İbn Hanbel, I, 239)

Kur'an'da Geçen Şifa Ayetleri

Tevbe Sûresi, 14. Ayet

Okunuşu: "...Ve yeşfi sudûra kavmin mu'minîn. (mu'minîne)."

Anlamı: “Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!” (et-Tevbe, 14)

Yunus Sûresi, 57. Ayet

Okunuşu: "...Ve şifâun limâ fîs sudûri. (sudûrin)"

Anlamı: “…Gönüllerdeki dertlere şifâdır...” (Yûnus, 57)

Nahl Sûresi, 69. Ayet

Okunuşu: "...Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvânuhu fîhi şifâun lin nâs(nâsi), inne fî zâlike le âyeten li kavmin yetefekkerûn. (yetefekkerûne)..."

Anlamı: “…Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (en-Nahl, 69)

Haberin Devamı

İsrâ Sûresi, 82. Ayet

Okunuşu: "Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne (mu’minîn)...."

Anlamı: “Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (el-İsrâ, 82)

Şuarâ Sûresi, 80. Ayet

Okunuşu: "Ve izâ maridtu fe huve yeşfîni."

Anlamı: “Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.” (eş-Şuarâ, 80)

Fussilet Sûresi, 44. Ayet

Okunuşu: "Kul huve lillezîne âmenû huden ve şifâun (şifâ')..."

Anlamı: “…De ki: O, (Kur’ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır…” (Fussılet, 44)

 

 

 

Bu terkipler 21 gün devam edilecek sonra 3 gün ara verilecek sonra 20 gün daha devam edilip toplamda 41 gün tamamlanmış olacak.

 

Gözün şifası; Kaf suresinin 22.ayeti ile fussilet suresinin 44. ayeti 7 kere okunur.bu ayetlerle birlikte göz için en-nur,basir,vahhab

esmaları 7 kere okunur.

 

Göz siniri için ez-zahir esması 7 kere okunur.

 

Göz damarları için el-müteal esması 7 kere okunur. Bütün terkipler okunurken velillehil meselül ala ayeti muhakkak 7 kere okunmalıdır.

 

Kulak ağrısının şifası için; Kaf suresinin 41.ayeti es-semi esması 7 kere okunarak terkip uygulanmalıdır.

 

Eğer burunda ağrı ve başka hastalık varsa Kehf suresinin 57 ayeti ve Lokman suresinin 7. ayeti ile birlikte 7′şer kere okunur.

 

Diş ağrısının şifası için; Şuara ve Meryem surelerinin birinci ayetleriyle Şura suresinin 1.ve 2.ayetleri 7′şer kere okunur. Esması ya-hafızu 7 kere birlikte okunmalıdır.

 

Diş ağrısı dişteki bir oyuktan kaynaklanıyorsa küçük bir kağıt parçasına En’am suresinin 67.ayeti yazılır dişteki oyuğa konularak 1 saat beklenir.

 

Ağzın şifası için; Kadr suresi ile Kafirun sureleri birlikte okunur. Ayrıca bu iki sure nafile namazlarda okunmaya devam edilir.

çok ince misvak kullanmamak ağız sağlığı için çok önemlidir.

 

Yüzün şifası için; Yüzde bulunan leke,çil,temriye gibi istenmedik şeylerin tümü için dört kere sabah hiç bir şey tatmadan besmele okunup ele hafif tükürülür, hastalıklı yerler sıvazlanır.

 

Yüzde ve bedenin herheangi bir yerinde oluşan temriye için yukarıda verdiğimiz terkiple yani besmele,istiğfar,salavat sonra İbrahim suresinin 26.ayeti 7 kere okunur.

 

Yüzdeyse ya-cemil,ya-cemal esmalerı 7 kere birlikte okunur tekrar salavat, Eyüp as duası 7 kere okunup bitirilir.

 

Boğazın şifası için; Enbiya suresinin 30. ayeti ve Yasin suresinin 78.ayetinden 83 ayetine kadar yukarıdaki aynı terkiple 7 kere okunur. Her terkibin sonunda salavat ve Eyüp as duası 7 kere mutlaka okunur.

Eğer bu terkibe el-cabbar esması 7 kere okunarak dahil edilirse guatr hastalığına şifa olur inş.

 

Boyun şifası için; Beled suresinin 13. ayetinden 20. ayetine kadar gene 7 kere olmak üzere aynı terkiple okunur.

 

Göğüs ağrısı için; Fatır suresinin 41. ayeti 7 kere okunur veya inşirah suresi gene aynı terkiple 7 kere olmak üzere okunur.

 

Kalp ağrısı için; Terkibe uygun olarak Tebbet suresi, Hucurat suresi veya inşirah surelerinden biri 7 kere okunur. Samed esması 7 kere okunarak.

 

Sorun kalp kaslarında ise er-Rezzak

 

Kalpte ise ennur,samed

 

Kalp damarı içinse el-vahhab esmaları 7 kere olmak üzere bu surelerle okunmalıdır.

 

Çarpıntı için er Rezzak esmasının yapılmasını öneriyoruz çünkü çarpıntının sebebinin ervahı hadisenin kalp kaslarını tutmasından ileri geldiğini biliyoruz.

 

Sırt ağrısı için; Ali-imran suresi 180.ayeti ile 194. ayetine kadar 7 kere terkibe uygun okunur. El-metin esması 7 kere bu terkiple birlikte okunmalıdır. Ayrıca hiç konuşmadan Tekasür suresi 3 kere yazılır sırta asılır.

 

Karın ağrısı için; Verilen terkiple Tarık suresi 7 kere okunur,el-batın esması 7 kere birlite okunur.

 

Pazıların şifası; Kasas suresi 35. ayeti 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Ellerin şifası için; Maide suresinin 64. ayeti 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Dizlerin şifası için; Enam suresinin 73. ayeti, Fatır suresinin 29. ve 30. ayetleri er-rauf esmasıyla birlikte 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Bacak şifası için; Kıyame suresinin 29. ayeti ve İbrahim suresinin 26. ayetleri er-rafi esmasıyla birlikte 7 kere

 

Ayakların şifası için; Sabah veakşam namazlarından sonra 7 kere kureyş suresisuresi terkibe uygun okunur.

 

Bütün verdiğimiz ayetlerin tesirinin artırılması için velillehül meselül ala ayeti terkibe dahil edilmelidir.

 

Cüzzam şifası için; Enbiya suresinin 83. ve 84. ayetleri terkibe uygun 7 kere okunur.

 

Derinin renginin değişmesiyle oluşan abraş hastalığının şifası için; Ali-imran suresinin 49. ayeti 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Uyuz hastalığı için; Müminun suresinin 14. ayeti 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Delilik hastalığı için; Ali-imran suresinin 154. ayeti ve Feth suresinin 29. ayeti 7 kere terkibe uygun okunur.

 

Kan kaybı ve idrar tutamamanın şifası için; Hud suresi 44. ayetiyle Mülk suresinin 30. ayetleri 7 kere terkibe uygun okunur. Mümkünse bu ayetler yazılıp üzerine asılır.

 

Kusmayı durdurmak için; Hud suresinin 44. ayeti er-Rezzak esması 7 kere terkibe uygun okunur.

 

İdrar söktürmek için; Kamer suresinin 11. ve 12. ayetleri el-hadi esması 7 kere olmak üzere terkibe uygun okunur.

aynı zamanda yazılıp üzerinde taşınırsa daha etkili olur inş.

 

Omurga için; el cabbar,

 

Saç için; el bedi,

 

Adaleler için; el kavi,

 

Atardamarlar için; el cabbar,

 

Kanser için; celle celeluhu,

 

Kolon için ; er rauf,

 

Karaciğer için; en nafi,

 

Prostat için; erreşit,

 

Böbrek guddesi için; el bari,

 

Akciğerler için; er razık,

 

Kemikler için; en nafi,

 

Saç kepeği için celle celaluhu,

 

Sinirler için; el muğni,

 

Migren için; el ğani,

 

Böbrek için; el hayy,

 

Bağırsaklar için; essabur,

 

Pankreas; el bari,

 

Rahim için;el halık,

 

Romatizma için; el muheymin,

 

Tansiyon için;el hafid.

 

 

Şüphesizki derdi veren Rahman dermanını da derdin içerisinde gizlemiştir. Bize düşen tevekkül ile önlemlerimizi aldıktan sonra geri kalanını Allaha bırakmaktır.Muhakkak sonunda salavat ve Eyüp as duası okunmak kaydıyla. terkibe uygun okunur.

 

Şifanız yakın zamanda Rabbimizden gelsin..






Keywords:dualar, şifalı dualar, esmalar, asmaül hüsna, hastalık, ağrı, diş ağrısı duası,ağrı duaları, şifalı esmalar,

<< Other posts

Şifa Duası Okunuşu: Şifa Ayetleri ile Tesirli Şifa Duaları Ayetleri Okunuşu ve Yazılışı

ŞİFA NİYETİYLE KUR’AN OKUMAK VE OKUTMAK CAİZ MİDİR?

Kişinin maddi, manevi ve ruhi rahatsızlıklardan kurtulması için tıbbi tedavi yöntemlerine başvurması temel ilkedir. Bunun yanında Allah Teala’ya dua etmesi de uygun olur. Şüphesiz Kur’an müminler için şifa ve rahmettir (İsrâ, 17/82). Dolayısıyla gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse hadis-i şeriflerde yer alan dualar ve sureler, belirli sayılarla sınırlanmayarak okunabilir. Bu okumaya rukye denir. Sahabenin rukye olarak Fâtiha suresini okuduğu ve Resûlullah’ın da bunu onayladığı bilinmektedir (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’an 9).

Aslolan, duayı insanın kendisinin okumasıdır. Ancak, iyi ve takva sahibi bir insan olduğuna inandığı diğer müminlerden de kendisine dua etmesini isteyebilir. Hz. Âişe’den (r.a.) şöyle rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber (s.a.s.), hasta olan akrabalarının üzerine okuyarak sağ eliyle onları sıvazlar ve şöyle derdi:

(Ey Allah’ım, ey insanların Rabbi, şu hastalığı gider, şifa ver, şifa veren Sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Hastalığı ortadan kaldıracak bir şifa ver.) (İbn Mâce, Tıb, 35, 36)

Hasta olan kimse, ihtiyarlık ve ölüm dışında her hastalığın mutlaka bir çaresi olduğunun bilinciyle uzman hekimlere müracaat ederek tedavi yollarını aramalı, bunun yanında Yüce Allah’a sığınıp şifa vermesi için dua etmelidir. Bu maksatla bazı âlimler Kur’an-ı Kerim’den şifa konulu âyetlerin okunmasını tavsiye etmişlerdir. Şifa için okunan bazı âyetler şunlardır: Tevbe, 9/14; Yûnus, 10/57; Nahl, 16/69; Şu’arâ, 26/80; Fussılet, 41/44.

ALLAH’IN İZNİYLE ŞİFA BULMAK VEYA KÖTÜLÜKLERDEN KORUNMAK AMACIYLA YAPILAN “RUKYE” CÂİZ MİDİR?

Rukye hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla Kur’an veya dua okuyup üfleme anlamında bir terimdir (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “rky” md.; İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, “rky” md.).

Bazı İslam âlimleri rukyenin caiz olmadığı görüşünde ise de mezhep imamlarının da içinde bulunduğu âlimlerin çoğunluğu, konu ile ilgili bazı hadisleri delil göstererek, şirke ve istismara götürmemek şartıyla, fayda ve zararın rukyeden değil de Allah’tan olduğuna inanılarak yapılan rukyede bir sakınca bulunmadığını belirtmişlerdir (İbn Hacer, Feth, X, 206; İbnü’l-Kayyım, et-Tıbbü’n-Nebevî, s. 137-144; el-Fetâva’l-Hindiyye, V, 354-356).

Şöyle ki Hz. Peygamber (s.a.s.), hem kendisine hem ziyaret ettiği bazı hastalara okuyup üflemiş, bazen de Hz. Âişe (r.a) ona okuyup üflemiş ve eliyle meshetmiştir (Buhârî, Tıb, 32, 33, 39; Müslim, Selâm, 46-51,52; İbn Mâce, Tıb, 35-36).

Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.), torunları Hasan ve Hüseyin için şeytandan, zehirli haşerattan, kem gözlerden korunmaları için dua etmiş (Buhârî, Enbiyâ, 10; İbn Mâce, Tıb, 36; Tirmizî, Tıb, 18), nazara, yılan ve akrep sokmasına karşı rukye yapılmasına izin vermiştir (Buhârî, Tıb, 17, 33, 37; Müslim, Selâm, 55-60; Ebû Dâvûd, Tıb, 17-18).

Yine Hz. Peygamberin (s.a.s.) hastalar için,

(Ey sıkıntıları gideren Allah, şifa ver! Ey şâfî! Senden başka şifa veren yoktur, hiçbir hastalık kalmayacak şekilde şifa ver) diye dua ettiği bilinmektedir (Buhârî, Tıb, 38; İbn Mâce, Tıb, 36; Ebû Dâvûd, Tıb, 17).

Konuyla ilgili rivayetler değerlendirildiğinde, Allah’ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan rukyelerin câiz, bunun dışında kalanların haram olduğu anlaşılmaktadır (Elmalılı, Hak Dini, IX, 6388).

EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır