yük anlamı / Yük Ne Demek? - Türkçe Kelime Anlamı

Yük Anlamı

yük anlamı

Yük ne demek? TDK'ya göre Yük kelime anlamı nedir? Yük sözlük anlamı

Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aranmaktadır. Peki Yük kelimesinin TDK’ya göre doğru anlamı nedir, Yük kelimesinin kökeni ne, Yük kelimesinin kaç anlamı var? İşte örnek cümleler ile birlikte Yük kelimesine dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler

Yük TDK Sözlükte 10 anlama gelmektedir.

Yük ne demek? Sözlük anlamı nedir?

1. Araba, hayvan seafoodplus.info taşıdığı şeylerin hepsi(isim)

Örnek Cümleler:

  • Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir. - Falih Rıfkı Atay

2. Bir şeyin ağırlığı(isim)

3. Araba, hayvan seafoodplus.info taşıyabildiği miktar(isim)

Örnek Cümleler:

4. Eşya(isim)

Örnek Cümleler:

5. Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev(mecaz)

Örnek Cümleler:

  • Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz.

6. Tedirginlik veren şey, engel(mecaz)

7. Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı(fizik)

8. Yüz bin kuruşluk mal veya tutar(tarih)

Örnek Cümleler:

  • Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin. - Tarık Buğra

9. Doğacak bebek(halk ağzında)

Yüklük(eskimiş)

Örnek Cümleler:

  • Haydi şu yüke giriver!.. - Sait Faik Abasıyanık

İçinde Yük geçen birleşik kelimeler:

  • yük arabası
  • yük asansörü
  • yükçeker
  • yük gemisi
  • yük hayvanı
  • yük katarı
  • yük odası
  • yük treni
  • yük vagonu
  • aşırı yük
  • baz yük
  • dökme yük
  • kuru yük
  • serbest yük
  • deve yükü
  • kar yükü
  • rüzgâr yükü

İçinde Yük geçen atasözü ve deyimler:

  • yük altına girmek
  • yük olmak
  • yükte hafif pahada ağır
  • yükünü almak
  • yükünü çekmek
  • yükünü tutmak
  • yük vurmak

yük

yük

a. 1. Araba, hayvan seafoodplus.info taşıdığı şeylerin hepsi: “Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir.” -F. R. Atay. 2. Bir şeyin ağırlığı. 3. Araba, hayvan seafoodplus.info taşıyabildiği miktar: Bir araba yükü odun. 4. Eşya: Bütün yükü bu bavul. 5. mec. Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev: Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz. 6. mec. Tedirginlik veren şey, engel. 7. fiz. Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı. 8. tar. Yüz bin kuruşluk mal veya tutar: “Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin.” -T. Buğra. 9. hlk. Doğacak bebek. esk. Yüklük: “Haydi şu yüke giriver!..” -S. F. Abasıyanık.


yük Fr. Faix
yük

1. Beş kilelik ya da aşağı yukarı yüz kiloluk ürün. 2. Hayvan üstündeki iki küfe ağırlık.


yük

Para ölçüsü olarak bin lira.


yük

Yatak.


yük İng. load
yük İng. charge

Çevresinde kıvıl alan yaratan, artı ya da eksi alabilen temel tanecik özelliği, niceliği.


yük İng. 1-charge, 2- load

1. Bir özdeğin ya da bir ortamın eksicik önelcik dengesinin bozulması ile oluşan elektriklik hali. 2— Bir elektrik çevriminin ya da bir işlergenin güç çıktısı.


yük

külfet.


yük İng. cargo

Herhangi bir taşıma aracıyla taşınacak, taşınmakta olan veya taşınması bitmiş mal.


yük, elektrik İng. charge

seafoodplus.infoeki elektrik miktarı, elektron eksikliği ya da fazlalığı. seafoodplus.infoiğin maddeden ya da ortamdan geçen miktarı.


yük İng. freight

1. Gemiye taşınmak üzere yüklenilen her çeşit mal. 2. Deniz mal taşımalarında sözleşmesi gereğince ödenen taşıma ücreti.


yük İng. charge; load

1. İşlem için fırın ya da yunağa bir kerede konan metalin ağırlığı. 2. Bir nesnenin üzerine binen ağırlık.


yük İng. charge

Reaktör kalbine konulan yeni yakıt unsurlarının tamamı.


yük, yükleme Osm. hamûle

doldurma (fizik)


yük İng. charge

Bir yoğunlaç ya da akımsaklar üzerinde toplanmış erke.


yük İng. load

Ruhsal sağaltımla ya da toplumsal yardımla uğraşan uzmanların belirli bir zamanda üzerinde çalıştıkları kişilerin sayısı.


yük

1. Osmanlılarda akçe tutarında para. 2. İpek için kullanılan bir ağırlık ölçeği.


yük İng. charge

1. elektrik: Bir nesnenin yüzeyinde biriken elektrik niceliği. 2. fizik: Çevresinde elektrik alanı yaratan, artı ya da eksi alabilen temel tanecik özelliği, niceliği.


yük

Rahimdeki çocuk, cenin.


Yük Osm. Hamule

yük için benzer kelimeler


yük, 3 karakter ile yazılır. Ayrıca, y harfi ile başlar, k harfi ile biter. Tüm karakter dağılımı ise, 'y', 'ü', 'k', şeklindedir.
yük kelimesinin tersten yazılışı küy diziliminde gösterilir.

Y&#;k

  1. [isim] Araba, hayvan seafoodplus.info taşıdığı şeylerin hepsi
    • "&#;&#;lde y&#;k g&#;t&#;ren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Onların hepsinde sanki bulundukları yere y&#;k oluyorlarmış gibi utanga&#; ve &#;rkek bir h&#;l vardır." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • " işgal altındaki memleketlere o g&#;nlerde sık sık ve kolaylıkla seyahat etmiş, y&#;kte hafif pahada ağır eşya sokup &#;ıkarmışlardır." (Halide Edip Adıvar)
    • "Şik&#;yet etmeden y&#;k&#;n&#; &#;ektiği yitik bir yaşamı olmalıydı." (&#;etin Altan)
  2. Bir şeyin ağırlığı
    • "Bunları gazetelere verebilirsem amcama y&#;k olmaktan kurtulacağıma emindim." (Halide Edip Adıvar)
    • "Lokanta da her akşamki y&#;k&#;n&#; almaya başlamıştı." (Tarık Buğra)
  3. Araba, hayvan seafoodplus.info taşıyabildiği miktar
    • "Bir araba y&#;k&#; odun."
  4. Eşya
    • "B&#;t&#;n y&#;k&#; bu bavul."
  5. Birinin &#;zerine almak zorunda kaldığı ağır g&#;rev
    • "Ben bu y&#;k&#;n altına giremem. Bu y&#;ke herkes katlanamaz."
  6. Tedirginlik veren şey, engel
  7. Bir cismin y&#;zeyinde biriken elektrik miktarı
  8. Y&#;z bin kuruşluk mal veya tutar
    • "Mademki &#;yledir, bir y&#;k getirip satan herkes iki ak&#;e versin." (Tarık Buğra)
  9. Doğacak bebek
  10. Y&#;kl&#;k
    • "Haydi şu y&#;ke giriver!.." (Sait Faik Abasıyanık)
Kelime Anlamı Kaynağı : Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğü

Şunlara da göz atmak isteyebilirsiniz:

Y&#;k kelimesi baş harfi y son harfi k olan bir seafoodplus.infoşında y sonunda k olan kelimenin birinci harfi y , ikinci harfi &#; , &#;&#;&#;nc&#; harfi k . Başı y sonu k olan 3 harfli kelime.



Y&#;k nedir, ne demek? Y&#;k ne anlama geliyor?

Arap&#;a karşılığı himl olan y&#;k Osmanlı Devleti’nde sabit değeri olmayıp değişiklik g&#;steren bir ağırlık birimidir

Belgelerden, denk haline getirme ve "bend" etmenin özel bir maharet gerektirdiği ve bununla uğraşan bir esnaf grubunun mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Ankara tiftiğinin sarılması işini üstlenen bir hıristiyan grubu kendilerine yük başına ödenen 3 kuruşu az bularak 4 kuruş istemişler ve tüccarın bunu kabul etmemesi üzerine işi bırakıp başka işlerle uğraşmaya başlamışlardır. Bu durum işlerin aksamasına, dolayısıyla mukātaanın zarar görmesine yol açmış, Ankara kadısına gönderilen hükümde bend sanatıyla uğraşan zimmîlerin başka işlerle uğraşmalarına engel olunması ve yük başına 3 kuruşla yetinmeleri emredilmiştir (BA, Cevdet-İktisat, nr. 3/).

Pazara getirilip satılan mallardan alınan damga vergisi (bâc-ı bâzâr) ve rüsûm-ı âmediyye gibi vergiler yükün cinsine göre değişmekle beraber yük başına alınmaktaydı. Deve yükü ile at ve katır yükünden alınan pazar bâcı kaynaklarda birbirinden ayrılmaktadır. Meselâ Kanûnî Sultan Süleyman dönemine ait Çukurova Kanunnâmesi'ne göre Adana'ya deve ile getirilen pamuk yükünden 9 akçe, at ve katırla getirilen pamuk yükünden bunun yarısı tahsil edilmekteydi (Barkan, s. ). XVIII. yüzyılda vergi oranları daha da arttı. Malın çeşidine göre 0,25 kuruşla 10 kuruş arasında değişen bu vergileri ödememek için tâcirler bazan tâli yolları kullanıyorlardı (BA, Cevdet-İktisat, nr. ). Öte yandan deve, at, katır, eşek ve araba gibi nakil vasıtalarının da sabit bir yük haddi yoktu. Bunların taşıma kapasitelerine tesir eden çok çeşitli unsurlar vardır. Nakledilen malın cam, porselen gibi kırılabilir; ipek, baharat gibi kıymetli; ekmek, peksimet (bu ikisi özellikle savaş zamanlarında), ot, saman gibi hafif ve havaleli oluşu, ayrıca eşyanın özel istif gerektirmesi yükün niteliğini etkileyen hususlardır. Mesafenin yakınlığı veya uzaklığı da yük miktarını etkilemekteydi. Uzak mesafelere mal taşınırken hayvanlara daha az yük vurulmakta, malın bir kazaya uğramadan yerine ulaştırılabilmesi, yorulan ve hastalanan hayvanların dinlendirilebilmesi ve telef olanların yerine başkalarının geçirilmesi için (özellikle sefer sırasında aşırı çalıştırıldıkları için saka bargirlerinde zayiat oranı bir hayli yüksektir) yedek hayvan bulundurulmaktaydı. Mesafenin uzaklığı yük ya da kile başına ödenen nakliye ücretini de arttırıyordu. İklim durumu, kış şartları ve yağışlı mevsimler, coğrafî faktörler, arazi şartları yük nisbetine ve ağırlığına tesir ediyordu.

Herhangi bir yük çeşitli mallara göre değişiklik gösterirken kumaş, ipek ve baharat gibi değerli eşyada kısmen daha standart bir ağırlık arzeder. Meselâ Bursa'da 1 yük ipek ,86 kg., Erzincan'da , kg., Mardin'de , kg. idi (İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, s. ). Walter Hinz (MÜTAD, sy. 5 [], s. 44), Doğu Anadolu'da asıl yük tabir edilen normal hayvan yükünün , kg. olduğunu söyler. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak bir deve yükünün 7 ile 10 kile (1 standart kile 25,6 kg.) arasında değiştiğini söylemek mümkündür. Yine W. Hinz, Tavernier'ye dayanarak Anadolu'nun dağlık bölgelerinde bir deveye , alçak yerlerde yaklaşık kg. yük vurulduğunu nakleder (a.g.e., s. 16). Ancak Osmanlı kaynak ve belgelerinde, uygulamada develere bu kadar ağır bir yük vurulduğuna rastlanmadığı gibi 10 kileden fazla yük yüklenmemesine dair kaydın mevcudiyeti (Güçer, s. 29) Hinz'in verdiği rakamların hayli abartılı olduğunu gösterir. Ayrıca kg. biraz zorlama ile kabul edilse bile kg. yük devenin taşıma gücünün çok üstünde bir yüktür. 'de Manisa'dan Diyarbekir'e nakledilen erzak her deveye 7 kile hububat yüklenerek taşıttırılmış ve kile başına akçe nakliye ücreti verilmiştir. Burada 7 kile yüklenmesinde mesafenin uzunluğu (yaklaşık km.) etkili olmuştur. Diyarbekir ve Mardin'den Musul'a erzak naklinde ise her deveye 9,5 kile yük vurulmuştur (Murphey, s. ).

At ve katır yükü 4 ile 5,5 kile arasında değişmektedir. 'de Diyarbekir'den Van'a erzak nakli her ata 4 kile yüklenerek gerçekleştirilmiştir. 'te Bayburt'tan Erzurum'a peksimet naklinde her ata 5,5 kile yük vurulmuştur. İki merhale olan Bayburt-Erzurum arasındaki mesafe (Kâtib Çelebi, s. ) üst sınır olan 5,5 kile yük vurulmasına imkân tanırken on üç gün süren Diyarbekir-Van arasındaki mesafenin uzunluğu muhtemelen 4 kile yükle iktifa edilmesini gerektirmiştir. Deve ve atlardan sefer esnasında ordudaki kapıkulu askerlerinin eşyalarının taşınmasında da yararlanılırdı. Mesafeye ve yol şartlarına göre bir at yedi-on bir neferin, bir deve ise on üç-on dört yeniçerinin eşyasını taşırdı. Bazan on nefere bir deve verildiği de olurdu. Katır yükü de at yüküyle bir tutulmakta ve bir katıra 4 ile 5,5 kile yük vurulmaktaydı. İnalcık bir katır yükünün kg. geldiğini yazarsa da (Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, s. ) bu miktar katırın kapasitesinin altında olmalıdır. Pazar bâcında at ve katırdan aynı miktar vergi alınması da bu durumu teyit eder (Barkan, I, , ; ayrıca bk. tüseafoodplus.info). kilogramlık yük muhtemelen eşek yüküdür.

Tek öküzle çekilen araba genelde okka (yaklaşık kg.), çift öküzle çekilen araba da bunun iki katı kadar yük taşımaktadır. Umumiyetle arabalara çift öküz veya manda koşulmaktadır. Ancak eşyanın cinsine göre yük miktarı farklı olabilirdi. Meselâ bir çift öküzün çektiği araba buğday, un, arpa gibi erzakta ortalama okka ( kg.), odunda iki çeki (1 çeki kg.), ot ve samanda okka (,5 kg.), Cebehâne-i Âmire'den harp malzemesi yüklendiğinde ise 6 ile 8 kantar ( kg.) yük taşımaktaydı. Arabaların yük miktarına, taşıdıkları malzemenin çeşidi yanında yolun araba seyrine uygun olup olmamasının da tesir ettiği anlaşılmaktadır (Ertaş, s. ). Sefer sırasında arabalar atta ve devede olduğu gibi asker eşyası taşımakta nâdiren kullanılırdı. Güzergâh ve yol şartlarına göre bir arabaya on iki ile yirmi askerin eşyası yüklenirdi.

Nakliyatta seyrüsefere uygun nehirlerde gemilerden de faydalanılmıştır. Rumeli'de Tuna nehri, Anadolu'da Fırat ve Dicle nehirleri bunlardandır. Tuna nehri donanma ve nakliye gemilerinin seyrine daha müsaittir. Fırat ve Dicle nehirlerinde ise bu suların derinliklerine uygun biçimde inşa edilen ve "kelek" adı verilen gemiler kullanılmaktaydı. Kelekler elli iki ile altmış dört tay yükü erzak taşıyabiliyordu. Bir tay yükü 5 İstanbul kilesine (,28 kg.) denk geldiğine göre keleklerin yük kapasitesi İstanbul kilesi (,,92 kg.) arasında değişmektedir. Denizlerde ise gemilerin yük kapasitesinin bir standardı yoktur. XVI ve XVII. yüzyıllarda gemiler ortalama ile İstanbul kilesi ( ton) yük taşıyabiliyordu (İşbilir, AÜ Osmanlı Tarihi, sy. 21 [], s. 32). Bunların yanında yükün Safevîler'le yapılan savaşlarda sulh bedeli olarak anlaşmalara girdiği de bilinmektedir. Genelde diğer şartlar yanında Safevîler veya yük ipek vermeyi taahhüt etmekteydi (Kütükoğlu, s. ). Nihayet yük malî bir tabir şeklinde maliye kayıtlarında da geçmektedir. Gerek hazine rûznâmçe defterlerinde gerekse diğer maliye ve para ile alâkalı kayıtlarda 1 yük akçe akçe karşılığı olarak geçmektedir. Bazı Osmanlı belgelerinde yük karşılığında "himl" kelimesi de kullanılmaktadır.

İstanbul kilesi esasına göre yük hayvanları ve arabaların asgari ve âzami yük hadleri
Deve yükü kile (,,5 kg.)
At yükü,5 kile (, kg.)
Katır yükü,5 kile (, kg.)
Eşek yükü kg. (tahminî)
Araba yükü kg.
Gemi (deniz) yükü ton (ortalama değer)
Gemi (nehir) yükü6,,2 ton (Fırat ve Dicle'de)

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir