sağlık kurumları yönetimi 2 özet / SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ-II - PDF Free Download

Sağlık Kurumları Yönetimi 2 Özet

sağlık kurumları yönetimi 2 özet

Açıköğretim Aöf Sağlık Kurumları Y&#;netimi 2 dersi açıköğretim Tıbbi Dok&#;mantasyon ve Sekreterlik bölümünde okutulan derslerden bir tanesidir.

Sağlık Kurumları Y&#;netimi 2 dersi için çalışma kaynaklarını sizler için toparladık, derledik ve faydalanmanız için yayınlıyoruz. Önceki yıllara ait çıkmış sorulara, deneme sınavlarına, ders notlarına ve özetlerine, ders kitaplarına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz.

search Çıkmış Soruları Ara

Değerlendirme Yöntemi ve Geçme Kriterleri

Sağlık Kurumları Y&#;netimi 2 dersi için 1 adet ara (vize) sınavı ve 1 adet dönem sonu (final) sınavı yapılmaktadır. Ara sınavın %30’u ile Dönem Sonu sınavının %70’i alınarak toplanmakta ve sınıfın genel ortalamasına göre harf notu verilmektedir.

SınavYüzde %
Ara (Vize) Sınavı30
Dönem Sonu (Final) Sınavı70
Toplam
Yıl Sonu
Yaz Okulu Sınavı

Sağlık Kurumları Y&#;netimi 2 Dersinin Bulunduğu Bölümler

1 T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: SAĞLIK KURUMLARI YÖNETİMİ-II Yazarlar seafoodplus.infoç.Dr. Özgür UĞURLUOĞLU (Ünite 1) seafoodplus.info Yusuf ÇELİK (Ünite 2, 3, 5) seafoodplus.info Dilaver TENGİLİMOĞLU (Ünite 4) Doç.Dr. Mustafa KILIÇ (Ünite 6) seafoodplus.info Afsun Ezel ESATOĞLU (Ünite 7) Doç.Dr. Bayram ŞAHİN (Ünite 8) Editör seafoodplus.info Yusuf ÇELİK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i

2 Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. Uzaktan Öğretim tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları seafoodplus.infoç.Dr. Seçil Banar Öğr.Göseafoodplus.info Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafikerler Gülşah Karabulut Kenan Çetinkaya Özlem Ceylan Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Sağlık Kurumları Yönetimi-II ISBN Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Ocak ii

3 İçindekiler Önsöz iv 1. Sağlık Kurumları Kuruluş Yeri Çalışmaları Poliklinik ve Klinik Hizmetleri Yönetimi Klinik Destek Hizmetleri Yönetimi Hastane Destek Hizmetleri Yönetimi Sağlık Kurumlarında Karar Verme Süreci ve Problem Çözme Sağlık Kurumlarında Ekip Çalışması ve Çatışma Yönetimi Sağlık Kurumlarında Koordinasyon ve İletişim Sağlık Kurumlarında Performans Yönetimi. iii

4 Önsöz Sağlık kurumlarını yönetmek çok yönlü liderliği, sağlık sektörünü iyi tanımayı, sağlık bilgi ve teknolojisinde yaşanan gelişmeleri takip etmeyi ve herşeyden önemlisi sağlık kurumlarını, sağlık personelini ve çalışma şekillerini iyi bilmeyi gerekli kılar. Sağlık kurumunu diğer işletme ve kurumlardan ayıran özellikler, sağlık kurumlarında çalışmakta olan sağlık çalışanlarının iş yapma şekillerine ve tutumlarına da yansıyabilmektedir. Bu durumda diğer kurum ve işletmelerde iyi işlediği tecrübe edilen bir yaklaşım sağlık kurumlarında geçerli olamayabilir. Sağlık Kurumları Yönetimi-II kitabı, sağlık kurumları yönetiminde önemli olan ve sağlık kurumları yönetimine ilgi duyan öğrenci ve okuyucuların sağlık kurumlarını, sağlık kurumları tarafından yerine getirilmekte olan fonksiyonları ve sağlık çalışanlarının yönetiminde önemli olan bazı ilke ve kavramları daha yakından öğrenmelerine imkân sağlayacaktır. Bu amaçla çok değerli akademisyen ve bilim adamlarınca hazırlanan toplam sekiz bölüm Sağlık Kurumları Yönetimi-II kitabının içeriğini oluşturmaktadır. Sağlık Kurumları Yönetimi-II kitabının ilk dört bölümü sağlık kurumlarının daha yakından tanınmasına imkân sağlayacak olan konular üzerinde odaklanmıştır. Sağlık Kurumları Kuruluş Yeri Çalışmaları başlıklı birinci bölümde seafoodplus.infoç.Dr. Özgür Uğurluoğlu, sağlık kurumlarının kendilerinden beklenilen fonksiyonları verimli ve etkili bir şekilde yerine getirebilmesi için sağlık kurumu kurulmadan önce yapılması gereken çalışmaları ve hastane mimarisi özelliklerini ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır. Poliklinik ve klinik hizmetleri sunumu sağlık kurumlarının varlık nedenidir. Sağlık kurumları içinde hangi poliklinik ve klinik hizmetlerinin sunulduğu, sunulmakta olan bu hizmetlerin tanımları ve özellikleri, etkili sağlık hizmeti sunumunda kullanılması gerekli olan komisyonlar, tıbbi hizmet yöneticileri ve görevleri Poliklinik ve Klinik Hizmetleri Yönetimi başlıklı ikinci bölümde seafoodplus.info Yusuf Çelik tarafından açıklanmaktadır. Poliklinik ve klinik hizmetleri sunumu her ne kadar bir sağlık kurumunun varlık nedeni sayılsa bile bu hizmetlerin etkili ve verimli sunumu büyük ölçüde laboratuvar ve görüntüleme gibi klinik destek hizmetlerinin iyi sunumu ve örgütlenmesine bağlıdır. seafoodplus.info Yusuf Çelik, Klinik Destek Hizmetleri Yönetimi başlıklı üçüncü bölümde; klinik destek hizmetlerini, türlerini ve önemini tanımlamakta, etkili klinik destek hizmetleri yönetimi için gerekli olan ilke ve kavramlar üzerinde durmaktadır. Sağlık kurumlarının temel hizmetleri olarak görülmese ve hatta çoğu hasta ve yakınının farkında bile olmadığı, ev idaresi, satınalma ve bina yönetimi gibi çok farklı alanlarda verilmekte olan hizmetler hem poliklinik ve klinik hizmetleri hem de klinik destek hizmetlerini kuşatan son derece önemli hizmetlerdir. Destek hizmetlerinin önemi ve türleri, seafoodplus.info Dilaver Tengilimoğlu tarafından dördüncü bölümde tartışılmaktadır. Bu kitabın son dört bölümü ise daha çok sağlık çalışanları ve yönetim arasındaki etkileşimi konu almaktadır. Bu amaçla, Sağlık Kurumlarında Karar Verme Süreci ve Problem Çözme başlıklı beşinci bölümde seafoodplus.info Yusuf Çelik tarafından karar tipleri, karar verme süreci, karar verme yaklaşımları, problem tanımı ve türleri ve problem çözme yaklaşımları ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmuştur. Sağlık kurumlarında yapılan her iş önemlidir. Bunun için sağlık kurumlarında yapılmakta olan her işin önceden planlandığı gibi yapıldığından ve kendisinden beklenilen sonuçları ortaya çıkaracağından emin olunmalıdır. Çünkü, doğru yapılmayan işlerin sonucu telefi edilemez nitelikte olabilir. Bu da sağlık çalışanları arasında yakın işbirliğini ve ekip çalışmasını gerekli kılar. Sağlık Kurumlarında Ekip Çalışması ve Çatışma Yönetimi başlıklı altıncı bölümde Doç.Dr. Mustafa Kılıç, ekip çalışması ve önemi ile birlikte sağlık kurumlarında çok sık karşılaşılan çatışma türlerini ve çatışma yönetimini açıklamaktadır. Yine sağlık çalışanları yönetiminde son derece önemli bir yere sahip olan koordinasyon ve iletişim kavramları, sağlık kurumları açısından bu kavramların önemi seafoodplus.info Afsun Ezel Esatoğlu tarafından yedinci bölümde anlatılmaktadır. Bu kitabın son bölümünde ise Sağlık Kurumlarında Performans Yönetimi işlenmektedir. Performans kavramı ve boyutları, performans yönetimi süreci ve amacı ve performans değerlendirme yöntemleri Doç.Dr. Bayram Şahin tarafından açıklanmıştır. Sağlık Kurumları Yönetimi-II kitabı, sağlık kurumlarına daha mikro bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır. Sağlık Kurumlarına olan makro bakış açısı ise Sağlık Kurumları Yönetimi I kitabında kazandırılmaya çalışılmıştır. Sağlık Kurumları Yönetimi I ve II kitapları her ne kadar iki ayrı kitap olarak hazırlanmış olsa da birbirlerini tamamladıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Sağlık Kurumları Yönetimi-II kitabının hazırlanmasında emeği geçen başta bölüm yazarlarına olmak üzere bütün çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim. Saygılarımla. iv Editör seafoodplus.info Yusuf ÇELİK

5

6 1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Kuruluş çalışmaları ve temel kavramları anlatabilecek, İşletmelerde kuruluş çalışmalarının nasıl planlandığı ve yapıldığını aktarabilecek, Sağlık kuruluşlarında yürütülen fizibilite araştırmalarının aşamalarını oluşturan ekonomik analiz, teknik analiz, mali analiz ve yasal analizi açıklayabilecek, Hastane yapı tiplerini açıklayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Kuruluş Yeri Seçimi Yatırım Projesi Fizibilite Ekonomik Analiz Piyasa Araştırması Kapasite Seçimi Kuruluş Yeri Faktörleri Hastane Yapı Tipleri Teknik Analiz Mali Analiz İçindekiler Giriş Kuruluş Çalışmaları ile İlgili Temel Kavramlar İşletmelerde Kuruluş Çalışmaları ve Planlanması Sağlık Kuruluşlarında Fizibilite Araştırmaları Ekonomik Analiz Teknik Analiz Mali Analiz Yasal Analiz 2

7 Sağlık Kurumları Kuruluş Yeri Çalışmaları GİRİŞ Tüm insan faaliyetleri gibi ekonomik faaliyetler de zaman ve mekân içinde süregelmektedir. Zaman unsuru, geçmişten geleceğe doğru uzanan, değiştirilmesi ve geri dönülmesi imkânsız, içinde tüm faaliyetlerin süregeldiği tek boyutlu bir yaşam kategorisidir. Buna karşılık mekân unsuru, değiştirilebilen ve geri dönülebilen, üzerinde tüm faaliyetlerin gerçekleştiği en azından iki (enlem ve boylam) veya üç (yükseklik) boyutlu bir kategoridir. İşte üzerinde ekonomik faaliyetlerin gerçekleştirildiği bu seçilebilir mekân parçaları (konumlar) söz konusu faaliyetlere ilişkin kuruluş yerleridir. Kuruluş yerleri fiziksel anlamda enlem, boylam ve yükseklikten meydana gelen soyut bir mekân parçası değil, üzerinde yaşanabilen ve söz konusu faaliyetlerin gerçekleşmesine uygun somut mekân parçaları olarak kuruluş yeri seçimine konu olabilirler. Son yıllarda sayıları hızla artan sağlık kuruluşları için kuruluşun büyüklüğü, yatak sayısı ve personel sayısı gibi faktörler kuruluş aşamasında dikkate alınması gereken unsurlardır. Geçmiş yıllarda planlama gereği duyulmadan hizmete girmiş olan kurumların hedeflerini sağlayamamış oldukları sıklıkla gözlenmiştir. Bir sağlık kurumunun açılması için ilk aşama, kuruluş yerinin belirlenmesidir. Konum itibariyle mümkün olan en iyi yerleşimin sağlandığı sağlık kuruluşları, en hızlı ve en iyi sağlık hizmetini sunabilmede rakiplerinden bir adım önde yer almaktadırlar. Bir sağlık kuruluşunun artan hasta bakım maliyetleri ve müşteri beklentileri karşısında rakiplerinden bir adım önde olması için sağlık hizmetlerinin, insan kaynakları kapasitesinin, teknik donanımının yeterli olması yetmemektedir. Daha etkin bir sistem için hizmet verdiği binanın özellikleri ve şehir içinde bulunduğu konum da en uygun şekilde seçilmelidir. Sağlık kuruluşlarını bir bölge içerisinde konumlandırmak, sağlık kurumları yöneticileri için her gün verilen bir karar değildir. Bununla birlikte sağlık kuruluşlarını konumlandırmanın bu kadar önemli olmasının sebebi, günümüz sağlık kuruluşlarının içinde bulundukları rekabetçi pazarlarda ve sağlık kuruluşlarını kurma ve yeniden konumlandırma kararlarının hataların tolere edilemediği stratejik kararlar olmasında yatmaktadır. Kurulmuş olan bir sağlık kuruluşunun konumunun ilerleyen zamanlarda değiştirilemeyeceği ya da değiştirilmesinin çok maliyetli olacağı düşünüldüğünde, başlangıçta doğru yerin seçilmesi büyük önem taşımaktadır. Doğru seçilmemiş bir yerleşim yeri, rekabetçi ortamda birtakım dezavantajları birlikte getirmektedir. Örneğin, hastaların ve sağlık kuruluşu personelinin en kısa sürede kuruluşa ulaşmalarının sağlanması yer seçimi yapılırken mutlaka dikkate alınması gereken bir faktör olmalıdır. Ayrıca sağlık kuruluşunun görülebilir olması, toplu taşım araçları ile kolayca ulaşılabilir olması diğer önemli faktörlerdir. Sağlık kuruluşunun kolayca görülebilir olması, kuruluşun bulunması için harcanan zamanı en aza indirebilecektir. Ek olarak sağlık kuruluşuna ulaştıktan sonra, gerek hastalar gerekse personel göz önüne alınarak yeterli otoparkın bulunması gerekmektedir. Sağlık kuruluşunun yerini etkileyen bir diğer önemli faktör de, konumun yoğun trafikten etkilenmemesidir. Özellikle bölgedeki yoğun saatler dikkate alınarak, gerektiğinde alternatif yollarla ulaşımın sağlanması gerekmektedir. Çevresel faktörlerde dikkate alınması gereken unsurlardır ve sağlık kuruluşları mümkün olduğunca gürültü ve kirlilikten uzak olmalıdır. Bu gibi faktörlere dikkat edilmemesi durumunda kuruluşun zamanla hasta sayısının ve gelirinin düşeceği açıktır. Sağlık kuruluşlarında yer seçimi çalışmaları yapılırken kullanılan önemli kriterler ile örneğin bir fabrika yeri seçimi yapılırken kullanılan faktörler birbiriyle benzerlik göstermektedir. Bir sağlık kuruluşu ya da bir fabrika kurulurken, bu tür faktörler dikkate alınmadan konumlandırılırsa, artan maliyetler ya da 3

8 müşteri hizmetlerinin zarar görmesi gibi sonuçlarla karşılaşılabilir. Ancak sağlık kuruluşları söz konusu olduğunda yanlış ya da başarısız kuruluş yeri seçimi, maliyetler ya da müşteri beklentilerinin de ötesinde, ölüm ve hastalık oranlarında bir artışa da sebep olabilir. Bu bölümde sağlık kuruluşlarında yürütülen kuruluş çalışmalarına, işletme kurma fikrinden kuruluş çalışmalarının planlamasına ve kuruluş araştırmalarına kadar ayrıntılı olarak yer verilecektir. Ancak ilk önce bu bölümde sıklıkla kullanılacak olan temel bazı kavramları açıklamanın faydalı olacağı düşünülmektedir. KURULUŞ ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Bir işletmenin kuruluş çalışmalarına değinilmeden önce, açıklanmasında fayda görülen kavramlar, yatırım, yatırım projesi ve fizibilite etüdüdür. Yatırım, farklı literatürlerde değişik anlamlar ifade eden bir kavramdır. Örneğin, ülke ekonomisi açısından yatırım, ülkede bir dönem içerisinde üretilen ve dışalımı yapılan mallardan tüketilmeyerek ve dışsatımı yapılmayarak sonraki döneme aktarılan bölümdür. Aynı açıdan yatırımın ülkenin üretim gücüne yapılan eklemeler olarak tanımlandığı da görülmektedir. Finansman açısından yatırım, gelir getirmeyen parasal varlığın daha az likit hale çevrilerek gelir getirir şekle dönüştürülmesidir. Bu açıdan örneğin bir bankanın müşterilerinin bankaya yatırmış oldukları paralarını çekerek, daha yüksek faiz veren devlet tahvillerini satın almaları, bir yatırım olarak değerlendirilmektedir. İşletme açısından ise, işletmelerin üretim güçlerinde (kapasite) artış ya da süreklilik sağlanması yatırım olarak belirlenmektedir. Bu açıdan işletmeye uzun süre gelir (para girişi) sağlayacak her türlü harcamalar yatırım olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre, girişimci faaliyetlerinin yürütülebilmesi için zorunlu olan arazi, bina, materyal, araç ve gereçler gibi sürekli kullanma vasıtalarının tedariki için yapılan harcamalar yatırım kapsamına girer. İşletmeci açısından yatırım, parasal sermayenin bina, arazi, makine ve stoklar gibi maddi ve patent veya imtiyaz şeklindeki maddi olmayan değerlere dönüştürülmesidir. Yatırım sonucunda girişimci, çaba ve masraflarının karşılığını kar olarak geri alır. Söz konusu yatırımlar, pazarda yeni olan bir ürünün üretilmesi şeklinde olabileceği gibi, mevcut işletmeler tarafından yeterince karşılanmayan potansiyel ihtiyaçları gidermek için yapılan yatırımlar şeklinde de olabilir. Yatırıma göre daha kapsamlı bir kavram olan yatırım projesi kavramı, ileride belli bir ekonomik yarar sağlayacağı umularak yapılan yatırımla ilgili olarak geliştirilen bir plandır. Bir başka tanıma göre, yatırım projesi, bir toplumda belirli bir zaman diliminde mal ve hizmetlerin üretimini artırmak için kimi olanakları yaratma, genişletme ve/veya geliştirmeye yönelik öneridir. Bu tanıma göre, yeni bir işletmenin kurulması, mevcut bir tesisin genişletilmesi, işletmenin kullandığı teknolojinin yenilenmesi, alt yapı hizmetleri gibi her türlü çaba yatırım projesi kapsamında değerlendirilir. Yatırım projesinin hazırlanması ve bu konuda gerekli tüm ön bilgilerin derlenmesi, yapılacak yatırımın niteliğine göre güç, masraflı, karmaşık, zaman isteyen ve uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu nedenle, özellikle büyük nitelikli yatırımların proje aşaması, önemli finansal harcamaları zorunlu kılabilir. Fizibilite etüdü (ön proje) ise, bir yatırım projesi hazırlanırken kesin yatırım kararı alabilmek için girişimcinin, yapacağı yatırıma yönelik bazı ön bilgileri elde etmesine imkan veren çalışmalardan oluşan bölüme denir. Fizibilite etüdü, yatırımcının ne üreteceği, nasıl üreteceği, üretilen malı nereye satacağı, ne kadarlık bir yatırım yapacağı, ne kazanacağı ve benzeri sorulara cevap arar. Fizibilite etüdü kesin projenin hazırlanmasından önce yapılan ekonomik, teknik, mali ve yasal analizleri kapsar. Bu analizler sonucu yatırımın beklenen karlılığı sağlayamayacağı anlaşılırsa, yatırım fikrinden, çok az masraf ve zaman kaybıyla vazgeçmek mümkün olabilmektedir. 4

9 İŞLETMELERDE KURULUŞ ÇALIŞMALARI VE PLANLANMASI İşletme kurma fikri ile başlatılıp işletmenin kesin olarak kuruluşunun tamamlanmasına kadar sürdürülen çalışma ve araştırmalara kuruluş çalışmaları denmektedir. İşletme kurulmadan önce, belirli bir alanda, belli bir büyüklükte ve belli hukuksal yapıda üretim yapma düşüncesi önce girişimcinin kafasında oluşur. Aynı zamanda pazarda talebin artması, işletmenin büyüme eğilimi, yeni bir işkolunda yeni bir iş türüne geçiş, maliyetleri düşürme çabası, teknolojik yenileme gibi etkenler, yeni bir yatırım düşüncesinin oluşmasını sağlar. İş kurma fikir aşamasında iken ülkenin genel ekonomik durumu, pazarın yapısı, rekabet durumu, ithalat ve ihracat, yeni üretim teknolojileri ve yöntemleri, farklı doğal kaynakların kullanımı gibi etkenler, yeni iş fikirlerinin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Her yatırımın mutlaka alternatif bir maliyeti vardır ve kesin yatırım kararı vermeden önce alternatif maliyeti en düşük proje fikrini belirlemek gerekir. İşletmelerin kurulması, ekonomik, teknik, mali ve yasal yönleri olan bir süreçtir. Bu bakımdan başarılı bir işletme kurmak için bir dizi ana ilkeye uygun bir şekilde kuruluş çalışmalarının yapılması gerekir. Bu ilkeler, kuruluş aşamalarının her birinde ayrıntılı planlama ve araştırma gerektirir. İşletme kurma çok yönlü bir süreç olduğu için, işletme kurma fikrinden başlamak üzere, kesin olarak işletmenin faaliyet yapabilecek duruma gelinceye kadar yapılması gerekli tüm işlemlerin önceden belirlenen bir plan çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluk olmaktadır. Aslında böyle bir zorunluluk, işletmenin kurulması için yararlanılacak kaynakların en iyi şekilde kullanımına olanak verirken, bir yandan da kuruluş anında veya sonrası doğabilecek tüm güçlüklerin önceden görülmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına ortam sağlayacaktır. İşletme kurma, işletmecilik açısından bir yatırım yapma şeklinde değerlendirilir. Dolayısıyla kuruluş çalışmalarının planlanması, yatırım projelendirilmesi veya yatırım planlaması olarak adlandırılır. Kuruluş aşamasındaki bu planlama çalışmaları, yatırım projesinin hazırlanması sürecini oluştururlar. Yatırım projesinin hazırlanmasında izlenecek süreci Şekil de de görüldüğü gibi sekiz aşamada incelemek mümkündür. Bir yatırım projesinin hazırlanması sürecinin ilk aşamasında proje fikri çeşitli nedenlerle girişimcinin zihninde bir fikir olarak doğar. Yatırım fikrinin ortaya çıkmasına işletmelerde kullanılmayan kaynakların varlığı, üretilen mal/hizmet serisini tamamlamak, prestij gibi faktörler etkili olabilir. İkinci aşamada yatırım yapma fikrinin karlılık beklentileriyle ne denli uyuştuğu konusunda, bazı araştırmalar yapılarak bilgi toplanması gerekmektedir. Hazırlanacak ön-proje çalışmalarına temel oluşturacak bu araştırmalar ekonomik, teknik, mali ve yasal analizlerden oluşur. Bu analizler sonucu elde edilen bilgilerin değerlendirilip düzenlenmesi sonucu ortaya yatırım projesinin birinci kısmı çıkar. Ön proje esas itibariyle girişimci ve yatırım yapma fikrine sahip diğer kişilere, beklentilerine ulaşabilme konusunda, projenin neler sağlayabileceği konusunda bilgiler verir ve yatırım yapma fikirlerini yeniden gözden geçirmelerine imkân tanır. Değerlendirme aşaması olarak adlandırılan dördüncü aşamada, ön proje olarak sunulan belgedeki bilgiler ışığında, yatırım yapma fikri kabul ya da reddedilir. Yatırım kararı ile ön proje kesin proje haline dönüşür. Kesin yatırım projesinin hazırlanması aşamasında kurulacak olan işletmenin hukuki şekli, yapılacak tesislerin kesin teknik hesapları, sipariş verilecek makine ve teçhizatın kesin kapasite ve maliyetleri gibi konularda kesin planlar yapılır. Kesin projenin uygulama aşamasında ise, yatırım fiziksel olarak gerçekleştirilmekte ve yatırım için asıl büyük harcamalar bu aşamada yapılmaktadır. Arsa alınması, inşaatın yapımı, makinelerin alınması, donanımın kurulması gibi faaliyetler bu aşamada gerçekleştirilir ve işletme faaliyete hazır hale getirilir. Kuruluş aşamasını tamamlayan işletme, önce bir deneme üretiminden geçer. Deneme üretimi aşamasında esas üretime geçmeden aksayan yönler tespit edilir. Üretilen mal ve hizmetlerin tüketicilerin eline geçmeden son kontrolü yapılır. Müşterilerden gelen geribildirimler süratle değerlendirilir ve deneme üretimini başarıyla tamamlayan işletme açılış töreni ile birlikte daha önce amaçlanan ve planlanan faaliyetlerine başlar. Böylece işletmenin kurulması ile ilgili yatırım projesi sona ermiş olur. Görüldüğü gibi, girişimcinin zihninde yatırım fikrinin doğuşundan sonra, yapılacak işler iki ana grupta toplanır. Bunlar yatırım öncesi işler ve yatırım dönemindeki işlerdir. Yatırım öncesi dönemde, yatırım fikirleri değerlendirilir ve en uygunu yatırım konusu olarak seçilir. Daha sonra, işletmenin kuruluşu ile ilgili ekonomik, teknik, mali ve yasal incelemeler yapılarak yatırımın gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği karara bağlanır. Yatırım döneminde ise tesisin kuruluşu ve inşası ile ilgili görüşmeler ve sözleşmelerin yapılması, ayrıntılı uygulama projelerinin hazırlanması, inşaat çalışmaları ile işletmeye alma denemesi gibi faaliyetler söz konusudur. Son aşamada ise, işletme artık piyasa için mal ve hizmet üretir hale gelmiş, başka bir deyişle kuruluşu tamamlanmıştır. 5

10 1.AŞAMA Yatırım Yapma Fikri 2.AŞAMA Ekonomik Araştırma Teknik Araştırma Mali Araştırma Yasal Araştırma 3.AŞAMA Ön Proje 4.AŞAMA Değerlendirme ve Yatırım Kararı 5.AŞAMA Kesin Yatırım Projesinin Hazırlanması 6.AŞAMA Projenin Uygulanması 7.AŞAMA Deneme Üretimi 8.AŞAMA Açılış ve Projenin Sona Ermesi Şekil Yatırım Projesi Aşamaları (Kaynak: Can ve diğerleri, 56) SAĞLIK KURULUŞLARINDA FİZİBİLİTE ARAŞTIRMALARI Genel işletmelerin kuruluş çalışmalarında yapılan araştırmaların sağlık kuruluşlarının kuruluş çalışmalarında da yapılması gerekmektedir. Çağımızın getirdiği birçok hastalık ve sağlığı etkileyen olumsuz şartlarla mücadele edilebilmesi bakımından hastane işletmeciliği ayrı bir önem kazanmıştır. Bu işletmelerin daha iyi hizmet verebilmeleri, kuruluş sürecindeki sorunları tamamen ortadan kaldırılması ile mümkün olmasa da kuruluş evresinde yapılan hazırlık ve alınan tedbirlerle bu sorunların en aza indirilmesi ve çözüm yollarının bulunması mümkün olacaktır. Gerek kamu ve gerekse özel sağlık kuruluşlarının verimli ve etkin bir şekilde çalışması ve kar getirmesi isteniyorsa, genel işletmelerde olduğu gibi sağlık yatırım projelerinin de ekonomik, teknik, mali ve yasal analizlerinin planlı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Sağlık kuruluşlarında fizibilite araştırmaları ekonomik, teknik, mali ve yasal analiz olmak üzere dört aşamada gerçekleştirilir ve bu analizlerin sonuçlarına göre yatırım yapılır ya da yatırım fikrinden vazgeçilir. EKONOMİK ANALİZ Ekonomik analiz aşamasında yatırımın rasyonel olup olmayacağı ekonomik yönden incelenir. Ekonomik analiz kapsamı içinde öncelikle işletmenin üretim konusu, üretim kapasitesi gibi hususlar, istatistiksel verilerden yararlanılarak talep tahmin durumu ve pazar araştırması yapılır. Ayrıca bu aşamada işgücü, enerji, yakıt, ulaşım ve taşıma kolaylıkları incelenir. Ekonomik analizde işletmenin ne üreteceği, kimin için üreteceği, ne kadar üreteceği gibi soruların cevabı aranır. 6

11 Ekonomik analiz kapsamına giren konular üç bölüme ayrılarak incelenebilir: Piyasa araştırması ve talep tahmini Büyüklük ve kapasite seçimi Kuruluş yeri seçimi Piyasa Araştırması ve Talep Tahmini Sağlık hizmetlerinde piyasa araştırması yürütülürken incelenmesi gereken temel konu başlıkları, üretilmesi planlanan hizmete ilişkin mevcut ve gelecekte beklenen talep miktarı, aynı ya da benzer hizmetleri üreten rakiplerin olması durumunda rakiplerin yapısı ve rekabet ortamının analizi ve üretim faktörlerinin genel yapısının yani sağlık hizmetleri arz durumunun belirlenmesidir. Sağlık Hizmetleri Talebi Talep piyasa araştırmasının temelini oluşturur. Piyasa araştırması temel olarak iç ve dış piyasalarda bir ürün ya da hizmete olan talebi, bu talebin bileşimini ve yatırım projesinin ekonomik ömrü boyunca bu konudaki muhtemel değişimi belirleme çabasıdır. Her yatırım projesi bir ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak tasarımlanır ve projecilikte bu ihtiyacın ifadesi taleptir. Talep, yatırım projesinin temel dayanak noktası, gerekçesinin ve hedefinin somut göstergesidir. Bu nedenle, talebin oluştuğu piyasanın ileriye yönelik olarak sağlıklı analiz edilmesi, talebin büyüklüğü, bileşimi, etkilendiği faktörler vb. hususların doğru ölçülmesi şarttır. Bu yapılmadığı zaman projeden beklenen faydanın sağlıklı bir şekilde tahmin edilmesi mümkün değildir. Sağlık hizmetleri talebi, toplumun sosyo-ekonomik, demografik ve ekonomik yapısına göre nüfusun hasta kısmının ortaya koyduğu her türlü sağlık hizmeti, ilaç ve tıbbi alet ve malzeme ihtiyacını içerir. Sağlık hizmetleri talebinin belirlenmesi için, talep üzerinde etkili olan faktörlerin belirlenmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetleri talebini etkileyen başlıca faktörler şunlardır: Fiyat, gelir düzeyi, ikame malların varlığı, sağlık güvencesi, kişisel özellikler, sanayileşme ve kentleşme. Sağlık hizmetleri alanında yapılan çalışmalar genel olarak zorunlu tüketim özelliği gösteren sağlık hizmetlerinin fiyat değişmelerine karşı göstermiş olduğu duyarlılığın zayıf olduğunu göstermektedir. Yani sağlık hizmetlerinin fiyatlarının yükselmesi veya düşmesi hasta talebini önemli ölçüde değiştirmez. Bunun sebebi, sağlık hizmetleri talebinin katı esnekliğe sahip olmasıdır. Ancak, sağlık hizmetlerinin bütünü için ifade edilen bu yargı, sağlık hizmetlerinin tek tek incelenmesi durumunda aynı niteliği ifade etmemektedir. Örneğin, fiyat esnekliği ilaç ve tedavi araçlarında en yüksek, doktor ve hastane hizmetleri alanında ise en düşük orandadır. Sağlık hizmetleri talebi üzerinde etkili olan bir diğer faktör gelir düzeyidir. Bireyler ve aileler gelirleri oranında mal ve hizmet tüketirler. Ancak gelirdeki değişme, birey veya aile tarafından tüketilen bütün mallarda aynı oranda artış göstermeyecektir. Sağlık hizmetleri için yapılan bazı araştırmalar, sağlık hizmetlerinde gelir esnekliği katsayısının esnek olduğunu göstermiştir. Yani gelir artıkça tüketilmek istenen sağlık hizmeti miktarı artmaktadır. Burada yine spesifik olmak sağlık hizmetleri için önemlidir. Örneğin durduk yerde insanlar gelirim arttı diye, hastane hizmetlerini kullanıp ameliyat olmak istemezler. Ama ertelenmiş ve kişisel sağlık ihtiyaçlarını gidermeye yönelik estetik ameliyatlar gibi bazı sağlık hizmetlerinin kullanımı artabilir. İkame malların varlığı da sağlık hizmetleri talebini etkiler. Bilindiği üzere bazı ihtiyaçlar birbirinin alternatifi olan mal ve hizmetler kullanılarak karşılanır. Eğer bir mal veya hizmetin alternatifi varsa bu durumda talep esnekliği esnek olma eğiliminde olacaktır. Eğer alternatiflerden birinin fiyatı yükselirse tüketiciler aynı ihtiyacı karşılamaya yönelik diğer alternatifi kullanmaya başlayacaklardır. Sağlık hizmeti türünün ne olduğu konusunda spesifik olunduğunda, sağlık hizmeti ihtiyacını karşılamaya yönelik birbirinin alternatifi olan tedavi yöntemlerinin olduğu görülmektedir. Örneğin prostat kanseri, lazer tedavi yöntemiyle ya da açık cerrahi girişimle tedavi edilebilir. Sağlık hizmeti talebini etkileyen önemli faktörlerden biri de, kişilerin sağlık sigortası sistemine dâhil olup olmayışıdır. Kişilerin özellikle zorunlu sağlık sigortası kapsamına alınması, fiyat ve gelirin talep 7

12 üzerine etkisini ortadan kaldırmakta ve talebi artırmaktadır. Nitekim genel sağlık sigortasının uygulandığı ülkelerde sağlık hizmetleri talebinin çok yüksek boyutlara ulaştığı görülmektedir. Sağlık hizmetleri talebini etkileyen kişisel özellikleri cinsiyet, kültür, eğitim ve yaş gibi çok sayıda faktör belirlemektedir. Erkek ve kadınların karşılaştıkları hastalıkların farklı oluşu yanında, değişik yaş gruplarında karşılaştıkları farklı hastalıklar nedeniyle talepleri de farklıdır. Özellikle bebek, çocuk ve yaşlılık hastalıklarının farklı oluşu, hem sağlık hizmeti ihtiyacının türünü hem de yöntemini etkilemektedir. Sağlık hizmetleri talebi yaratma konusunda kültür ve buna bağlı olarak yaşam tarzları ve alınan eğitim düzeyinin etkisi de kuşkusuz önemlidir. Ancak eğitim düzeyi faktörü, bölgelere ve diğer koşullara göre farklılık gösterebilir. Eğitim düzeyi talep düzeyini bazen artırdığı gibi bazen de düşüren bir faktör olabilir. Eğitim düzeyi yüksek olan toplumlarda hijyen kurallarına uygun bir yaşam tarzı benimsendiğinden sağlık hizmetleri talebi daha az olabilir. Diğer yandan örneğin, eğitim düzeyi yüksek olan bireylerde diş ve göz hastalıklarıyla ilgili hizmetlere karşı olan talep düzeyi oldukça yüksektir. Sanayileşme ve kentleşmenin artması nedeniyle, yerleşme ve yaşam biçimleri, çalışma koşulları da değişmeye başlamıştır. Bu değişiklikten kaynaklanan birtakım hastalıklar giderek yaygınlaşmıştır. Sürekli ofis ve bürolarda masada çalışanların yaşadığı ortopedik rahatsızlıklar, iş kazaları ve stres buna örnek olarak verilebilir. Diğer yandan kentleşme nedeniyle daha büyük sayıda insan için sağlık mal ve hizmetleri sağlama gereği ortaya çıkmaktadır. Kentleşme olgusu da sağlık hizmetleri talebini artıran bir etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık hizmetleri talebi ve talep esnekliğini etkileyen faktörler hakkında daha ayrıntılı bilgi edinebilmek için Yusuf Çelik in Siyasal Kitabevi nden basılmış Sağlık Ekonomisi () kitabını okuyabilirsiniz. Tüm bu açıklamalar sağlık hizmetleri talebinin çeşitli faktörlerin etkisi altında olduğunu göstermektedir. Piyasa araştırması yapan kişi tüm bu etkenleri belirlemek ve hesaplamak zorundadır. Talep üzerinde etkili olan bazı faktörler ölçülmeleri kolay olmadığı için veya yatırımcıların farkında olmamaları nedeniyle ihmal edilecek olursa, talep belirlemeleri muhtemelen hatalı çıkacaktır. Geleceğe yönelik talep tahmininde çeşitli yöntemlerden yararlanılmaktadır. Bir talep tahminin güvenilir sonuçlar vermesi talep tahmini yapan kişiye, kullanılan veri ve talep tahmin yöntemine bağlıdır. Tahmini yapan kişi ne kadar objektif ise, elde edilen bilgiler ne kadar doğruysa ve yöntem ne kadar doğru uygulanırsa tahminin doğruluk derecesi de o kadar fazla olmaktadır. Talep tahmini yaparken bazı temel unsurlar unutulmamalıdır. Buna göre: Tahmin geleceğe yönelik yapılmaktadır ve geçmişteki eğilimin gelecekte devam edeceği varsayılmaktadır. Gelecek belirsizlik içermektedir. Talebin % doğru tahmini, yöntemlerden beklenmemelidir. Talep tahmininde iki temel yöntemden yararlanılır. Birinci yöntem, geçmişe ait sayısal verilerin olmadığı durumlarda bilgisi olan bireylere ve uzmanlara başvurulan nitel yöntemdir. İkinci yöntem ise nicel yöntem olup geçmiş verilerden hareketle zaman serisi analizlerini ve sebep-sonuç ilişkileri analizini kapsamaktadır. Nitel yöntemler ve nicel yöntemler temel olarak rakip yöntemler olmaktan çok birbirini tamamlayıcı yöntemlerdir. Nicel yöntemlerle ortaya koyulan analiz sonuçları geçmişteki eğilimi verirken, nitel yöntemler geleceğe yönelik gelişmeleri de kapsayarak elde edilen nicel sonuçları yorumlamak açısından önem taşır. Sağlık hizmetlerine ilişkin talep tahmininde hem nitel hem de nicel yöntemlerden yararlanılabilir. Örneğin nitel yöntemlerden birisi olan sübjektif talep tahmini yönteminde, hekimler, akademisyenler ya da sağlık idarecileri gibi uzman kişilerin görüşlerine başvurulur ve onların deneyimlerinden yararlanılır. Yöntem basit fakat hata payı yüksektir. Talebin tahmin edilmesinde kıyaslama yöntemi, grafik yöntemi, en küçük kareler yöntemi, anket yöntemi, hareketli ortalama yöntemi gibi pek çok nicel yöntem bulunmasına karşın, sağlık hizmetlerine ilişkin talep tahmin edilirken daha çok geçmiş deneyimler yoluyla ve ihtiyacın tahmini yoluyla tahmin yöntemleri kullanılmaktadır. Geçmiş dönemlerde yaşanan deneyim ve gerçekleşen rakamlar yoluyla talebin tahmin edilmesinde önceki yıl rakamları temel alınmaktadır. 8

13 Örneğin, talebin tahmin edileceği yıldan bir önceki dönemde psikiyatri servisine gelen hasta sayısına bakılarak gelecek yıldaki ortalama hasta sayısı tahmini yapılabilir. Sağlık hizmetleri ihtiyacının tahmini yoluyla talep tahmini yapabilmek için ise, bazı parametrelerin bilinmesine gereksinim vardır. Örneğin, geçen yıl hastaneye kişi doğum için müracaat etmiş olsa ve yine geçen yılki araştırmalara göre prematüre oranı %10 ise, prematüre servisi için 50 yataklı bir birimin ayrılması gerekir. Ya da örneğin, Dünya Sağlık Örgütü tarafından, gelişmekte olan ülkeler için önerilen kişiye 2 hasta yatağı parametresine göre planlamalar yapılabilir. Sağlık hizmetlerine olan talebin tahmin edilmesinde ayrıca zaman serileri analizi de sıkça kullanılmaktadır. Zaman serileri, sayısal verileri oluş zamanı esas alınarak dizmek suretiyle elde edilen serilerdir. Örneğin, Türkiye de yılları arasındaki yıllık ölüm ya da doğum oranları birer zaman serisidir. Zaman serisi analizindeki amaç, geçmişe ait verilerden yararlanarak geleceğe ilişkin tahminlerde bulunmaktır. Geçmişte belirli devreler için derlenen istatistik verilere dayanarak, söz konusu yılların trendi tespit edilir ve gelecekteki talebin de aynı oranlarda devam edeceği varsayılır. Bazı hastalıkların görülme sıklıklarının, ölüm ve doğum hızlarının, doktora ya da hastaneye başvuru sayılarının belirli zaman birimleri içinde nasıl bir değişime uğradığının incelenmesi zaman serileri analizini sağlık alanındaki kullanımı için verilebilecek birkaç örnektir. Zaman serileri analizinde, geçmiş yıllara ait verileri hangi yöntemleri kullanarak analiz edebileceğinizi biliyor musunuz? Rekabet Ortamının Analizi Yatırım projelerinin ekonomik analizi kapsamında üretilmesi planlanan ürün ya da hizmete ilişkin yapılacak piyasa araştırmasının talep analizinden sonra ikinci aşamasını rekabet ortamının analizi oluşturmaktadır. İşletmelerin sadece talebin tahminine odaklanıp sadece kendini analiz etmesi, rekabetin olduğu bir ortamda yeterli olmamaktadır. Hedef piyasada geçmiş ve şimdiki rekabet ortamının da analize dâhil edilerek talep yapısıyla birlikte dikkate alınması gerekmektedir. Bunun temel nedeni, talebin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretilmesi planlanan ürün ya da hizmetin piyasada rekabet edebilme gücünün de gerekli olmasıdır. Rekabetin bulunduğu ortamlarda rekabetin şiddetine bağlı olarak talebi çekecek şekilde planlama yapmak gerekmektedir. Rekabet ortamının analizi kapsamında öncelikle pazardaki rakiplerin kapasiteleri, pazar payları ve temel özellikleri analiz edilmelidir. Rekabet ortamının analizi yatırım projelerinin analizinde hem pazar payının hem de rakiplerin eksiklik ve üstünlüklerinin tespitine ilişkin yol gösterici olurken, üretilmesi planlanan ürün ya da hizmete ilişkin her türlü özelliğin belirlenmesinde karar vericilere yol gösterici olmaktadır. Sağlık kuruluşları da hizmet alanlarındaki rakiplerine odaklanmak zorundadırlar. Ticari işletmeler için rakipleri ve içinde bulunulan pazarı anlama ve tanıma görevi önemli bir zorluk taşımaktadır. Ancak tüketicilerin çeşitli sağlık hizmetleri için uzun mesafelerde bile yolculuk etmeyi göze alabilmesi, bu görevi sağlık kuruluşları için daha da zor bir hale getirmektedir. Rekabet analizi yapan bir sağlık kuruluşu, hizmet alanı içerisindeki rakipleri hakkında genel bir fikir edinebilir, rakiplerin açıklarını ve hassasiyetlerini tanımlayabilir ve belirli rakiplere karşı stratejik hamlelerinin sonuçlarını önceden değerlendirebilir. Sağlık kuruluşları için rakip analizi, temel olarak pazarı anlama ve rakipleri tanımlayıp değerlendirme sürecidir. Özellikle kuruluş aşamasında rakipleri analiz etmek bir sağlık kuruluşuna net bir rekabetçi avantaj kazandırabilir. Rekabetçi avantaj, sağlık kuruluşunun bir maliyet avantajı geliştirmesini ya da kendini diğer sağlık kuruluşlarından farklılaştırmasını birlikte getirmektedir. Şekil de de görüldüğü üzere sağlık kuruluşlarında rakip analizi, temel olarak altı aşamadan oluşan bir süreç olarak incelenebilir. 9

14 Şekil Sağlık Kuruluşlarında Rakip Analizi Süreci (Swayne ve diğerleri, ) Sürecin ilk aşamasını, sağlık kuruluşunun hizmet kategorisini tanımlaması oluşturur. Pek çok sağlık kuruluşu birtakım hizmet kategorilerine sahiptir ve her bir hizmet kategorisi farklı coğrafi ya da demografik hizmet alanlarına sahip olabilir. Pek çok sağlık hizmeti, daha spesifik alt hizmetlere bölündüğü için hizmet kategorisi düzeyini netleştirmek rakip analizi öncesi önem taşır. Örneğin çocuk hastalıklarına yönelik sağlık hizmetleri (pediatri), sağlıklı bebek bakımı, bulaşıcı hastalıklar, gelişimsel pediatri, pediatrik hematoloji-onkoloji gibi alt dal sağlık hizmeti kategorilerine bölünebilir. Açıktır ki, pediatrik hematoloji-onkoloji bir hizmet kategorisi olarak, sağlıklı bebek bakımından daha geniş bir hizmet alanına sahiptir. Rakip analizinin ikinci aşaması, hizmet alanı sınırlarını belirlemektir. Bu aşamada sağlık kuruluşunun hizmet sunmayı planladığı coğrafi sınırlar tanımlanır ve coğrafi sınırların anlaşılması, hizmet alanının belirlenmesinde büyük önem taşır. Ancak hizmet alanının sınırlarını belirlemek, sunulan hizmetin çeşitliliği nedeniyle oldukça güçtür. Örneğin bir genel hastanede, kalp hastalıkları birimi için hizmet alanı tüm ülke ya da bölge olabilirken, acil servis için hizmet alanı yalnızca çevredeki birkaç mahalleden ibaret olabilir. Dolayısıyla, çeşitli hizmet kategorilerinde hizmet sunan bir sağlık kuruluşunun, birden fazla hizmet alanı belirleyerek rakip analizi yürütmesi gerekebilir. Hizmet alanının coğrafi sınırları belirlendikten sonra, üçüncü aşamada genel bir hizmet alanı profili geliştirilmelidir. Hizmet alanı profili ekonomik, demografik, psikografik (yaşam biçimi) ve sağlık statüsü bilgisi göstergelerini kapsar. Rakip analizi yürütecek sağlık kuruluşunun hizmet alanı profilini hazırlarken, gelir dağılımı, sektördeki başlıca işverenler, bölgedeki işsizlik oranı gibi ekonomik faktörleri; hizmet alanındaki yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu gibi demografik faktörleri; hizmet alanındaki değerler, tutumlar ve yaşam biçimi gibi psikografik faktörleri ve nüfusun fiziksel ve ruhsal iyilik halini ifade eden her türlü sağlık statüsü bilgisini (mortalite ve morbidite oranları gibi) incelemesi gerekmektedir. Rakip analizinin dördüncü aşamasında ise, hizmet alanı yapısal analizi gerçekleştirilir. Hizmet alanı yapısal analizi, rekabetçi dinamiklerin anlaşılabilmesi için bir altyapı sunmakta ve bir endüstrinin çekiciliğinin iç yüzünü yansıtmaktadır. Ayrıca hizmet kategorisinin geçerliliğini belirleyebilmek için rekabet dinamiklerini anlamayı sağlar. Sağlık hizmetlerinde Porter ın Beş Güç Modeli hizmet alanı yapısal analizi olarak anılabilir. Porter işletmelerin gelecekteki rekabet durumunu etkileyebilecek beş ana faktörün iş çevrelerinde bulunduğunu ve bu ana faktörlerin ayrı ayrı incelenmesi gerektiğini ifade etmektedir. Rekabeti etkileyen beş güç, iş çevresine yeni girebilecek olan kuruluşların yarattığı tehdit, işletmenin ürün ya da hizmetine alternatif olabilecek ikame malların yarattığı tehdit, tedarikçilerin pazarlık gücü, müşterilerin pazarlık gücü ve pazarda yer alan rakipler arasındaki rekabetin şiddetidir. Bu beş gücün kuvvet ve etkilerinin, hizmet kategorilerinin geçerliliğini belirleyebilmek ve bu kategorilerde gelecekte meydana gelebilecek değişiklikleri tespit etmek için, dikkatli bir şekilde izlenmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir. 10

15 Porter ın Beş Güç Modeli hakkında daha ayrıntılı bilgi edinebilmek için Hayri Ülgen ve S. Kadri Mirze nin Literatür Yayınları ndan basılmış İşletmelerde Stratejik Yönetim () kitabını okuyabilirsiniz. Rakip analizinin bir sonraki aşamasında, rakiplerin güçlü ve zayıf yanlarının değerlendirilerek uyguladıkları stratejilere göre gruplanması yer almaktadır. Rakiplerin güçlü ve zayıf yanlarının değerlendirilmesi, rakiplerin gelecekteki stratejileri ve rekabetçi avantajın nerelerde kazanılabileceği ile ilgili ipuçları sağlayacaktır. Rakiplerin güçlü ve zayıf yanları tanımlanırken, kalitatif ve kantitatif bilgiler kullanılabilir. Fakat rakiplere ilişkin bilgilerin edinilmesi her zaman kolay değildir. Bu tür bilgiler yerel gazetelerden, dergilerden, internet sitelerinden, tüketici ve paydaşlardan, sektördeki uzmanlardan edinilebilir. Rakiplerin güçlü yanlarına ayırt edici yetenekler, pozitif imaj, yeni ürün/hizmet geliştirebilme kapasitesi ve finansal kaynaklar; zayıf yanlarına ise, net bir stratejik yönelim eksikliği, sınırlı ürün/hizmet çeşitliliği, ortalamanın altında karlılık gibi faktörler örnek gösterilebilir. Rakiplerle ilgili toplanan bilgiler ışığında, hizmet alanı içerisinde rekabet eden sağlık kuruluşları hizmet kategorilerine, benzerliklerine, farklılıklarına ve çeşitli özelliklerine göre gruplanabilir. Stratejik grup analizi olarak adlandırılabilecek bu aşama, hizmet alanı içerisindeki rekabetin doğasını anlamaya yardım ederken hizmet alanının gelişimine de katkıda bulunabilir. Rakip analizinin son aşamasında ise, rakip analizi sonucunda elde edilen bilgiler yorumlanır ve çok fazla bilgi altında boğulmamak için sonuçlar, anahtar konu ve trendler şeklinde özetlenir. Sağlık Hizmetleri Arz Durumunun Analizi Piyasa araştırması kapsamında incelenmesi gereken bir başka konu ise, sağlık hizmetleri arzıdır. Piyasa araştırmasında üretilmesi planlanan ürün ya da hizmetin talep edilebilirliği yanında üretilebilirliği de ölçülmelidir. Yatırım projelerinin değerlendirilmesinde amaç, en düşük maliyetli ve işletme değerini maksimum kılan projelerin kabul edilmesi iken, yüksek maliyetli ve değer yaratmayan projelerin reddedilmesidir. Bu amaçla, sağlık hizmetlerinin bulunduğu bölgedeki üretim faktörleri de analiz edilmelidir. Arz, belirli bir zamanda, üreticilerin çeşitli fiyatlardan satmak üzere piyasaya sundukları mal veya hizmet miktarı olarak tanımlanabilir. Sağlık hizmetleri arzını farklı türden sağlık hizmeti ihtiyaçlarını karşılamak üzere aile sağlığı merkezi, toplum sağlığı merkezi, dispanserler ve hastaneler gibi temel sağlık hizmeti birimlerinde, hekim muayenehanelerinde ve tahlil ve tetkik laboratuarlarında üretilen ayakta ve yataklı tedavi hizmetleri olarak tanımlayabiliriz. Sağlık hizmetleri arzı içine ayrıca ilaç, tıbbi malzeme, alet ve donanım üretimi de girmektedir. Sağlık hizmetlerinin arz edilmesi, ekonomi de üretimi yapılan diğer mal ve hizmetlerin arzından bazı özellikleri nedeniyle farklıdır. Her bir mal veya hizmetin arz miktarını artırmak ilgili mal veya hizmet üretimi için gerekli olan üretim faktörlerinin sayısına ve niteliğine bağlı olarak değişen göreceli bir durumdur. Eğer ihtiyaç duyulan üretim faktörlerinin niteliği önemli değilse ve üretim faktörleri piyasasında kolayca elde edilebiliyorsa, fiyat yükseltilerek kısa zamanda daha fazla üretimde bulunulabilir. Ancak, sağlık hizmetleri üretimi için kullanılacak olan gerekli üretim faktörlerini (sağlık kurumları, sağlık insangücü ve sağlık bilgisi gibi) kısa vadede artırmak mümkün değildir. Sağlık hizmetleri arzı, fiyat yükselmelerine karşı anında cevap verme şansına sahip değildir. Bir hekimin üretime girmesi için en az yıllık bir süreye ihtiyaç duymaktadır. Aynı şekilde hastane hizmetlerinin fiyatlarının yükselmesi durumunda pahalı ve zamana bağlı hastane yatırımı da belirli bir süre sonunda piyasaya girme şansına sahip olabilir. Dolayısıyla kısa dönemde sağlık hizmetleri üretim miktarını artırmak verimliliği artırmak ile (personel verimliliğinin ve yatak kapasite kullanım oranının artırılması gibi) mümkün olurken, uzun vadede yeni sağlık kurumları inşası veya daha fazla sağlık personeli yetiştirmek şeklinde olmaktadır. Özellikle sağlık hizmetlerinin ertelenemezliği nedeniyle arz yetersizliği ciddi sakıncalar doğuracaktır. Bu nedenle devlet sağlık hizmetleri sunumuna müdahalede bulunur. Dolayısıyla sağlık hizmetleri arzı gerçekleştirilirken, üreticiler bağımsız hareket edemezler ve devlet müdahalesinin etkisi altında kalırlar. Devlet ya teşvikte bulunur, ya da üretimi bizzat kendisi gerçekleştirir. Sağlık kurumlarının kuruluş çalışmalarında, sağlık hizmetleri arzı ile ilgili tüm bu durumların göz önünde bulundurulması ve tespit edilen talebin mevcut kapasitelerle karşılanıp karşılanamayacağı hakkında bilgilerin toplanması gerekmektedir. 11

16 Büyüklük ve Kapasite Seçimi Herhangi bir yatırım projesinde piyasa araştırması ve talep tahmininden sonra yapılacak iş, işletmenin hangi kapasite ile kurulacağının tespit edilmesidir. Pazar araştırması ve talep tahmini çalışmalarından elde edilen bilgilere göre kurulacak işletmenin kapasitesi belirlenir. Özellikle planlama ve programlama çalışmalarında kapasite seçimi çok önemli bir rol oynamaktadır. Kapasite, bir işletmenin elindeki tüm üretim faktörlerini maksimum düzeyde kullanarak yapabileceği üretim miktarıdır. Kapasitenin tanımlanması girdiler açısından yapılabileceği gibi genel olarak çıktılar açısından da yapılmaktadır. Girdiler açısından kapasite, belirli bir dönemde tüketilecek hammadde miktarı, kullanılacak işçilik sayısı ve işçilik saati, kullanılan makine sayısı vb. olarak ifade edilebilir. Çıktılar açısından ise, belirli bir dönem içerisinde üretilebilecek maksimum çıktı miktarıdır. Birden çok ürünün üretildiği sistemlerde ve özellikle hizmet üreten sistemlerde, kapasitenin çıktı cinsinden ölçümü güçtür. Bu durumda kapasitenin belirli bir dönemde işletmede mevcut girdiler cinsinden ifade edilmesi mümkündür. Hastane kapasitesinin ölçülmesinde en çok temel alınan ölçüt, mevcut yatak sayısıdır. Hastane yatak kapasitesi kararı ise, hedeflenen doluluk oranına/yatak işgal oranına bağlı olarak belirlenir. İşletme literatürüne bakıldığında, kapasite konusunda değişik amaçlara hizmet etmek üzere oluşturulmuş birçok tanım bulunmaktadır. Bunlardan önemli görülen bazıları maksimum (teorik) kapasite, gerçekleştirilebilir normal kapasite, fiili kapasite ve optimum kapasitedir. Maksimum kapasite, bir işletmenin hiç durmadan çalıştırılması sonucu yapabileceği azami üretim miktarıdır. Uygulamada maksimum kapasitenin pek fazla bir anlamı yoktur. Normal kapasite, uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar (bakım, onarım vb.) ve eksiklikler (işçi kalitesinde ve organizasyonda yetersizlik vb.) çerçevesinde gerçekleştirilebilir üretim hacmidir. Fiili kapasite, talep yetersizliği, hammadde temininde güçlükler, iş akımı düzenindeki eksiklikler gibi çeşitli nedenlerle gerçekte ulaşılan üretim hacmidir. Optimum kapasite ise, karı maksimum, maliyetleri minimum yapan üretim miktarıdır. Bir işletme kurulurken temel amacı optimum kapasite düzeyinde üretim yapmaktır. Bunun sağlanıp sağlanamayacağının anlamak için talep hacmi, kuruluş yeri özellikleri, finansman kaynakları, işi genişletme olanakları, karlılık, verimlilik ve maliyet durumu, dağıtım kanalları, alternatif kapasite, hammadde gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Hastane işletmeleri için yapılan araştırmalarda yataktan sonra hastane maliyetlerinin arttığı görülmüştür. Öte yandan işletme büyüklüğünün artması sonucu, makineleşme ve özellikle ileri teknolojilerden yararlanma imkânlarının artması birim başına maliyetleri düşürebilir. Bir kuruluşun yanlış kapasite seçiminin sonuçlarının neler olabileceğini biliyor musunuz? Kuruluş Yeri Seçimi Yeni bir işletmenin kuruluş çalışmaları sırasında sürdürülen ekonomik analizlerin kapsamına giren diğer önemli bir konu işletmenin kuruluş yeri seçimidir. Kuruluş yeri, işletmenin faaliyetlerini gerçekleştirme yerini ifade etmektedir. İşletmenin kuruluş yerini seçerken çok dikkatli olunması gerekir. Çünkü bu karar bir defa verilince uzun bir dönem için, işletme aynı yerde çalışmak zorunda kalacaktır. Kuruluş yeri bir defa seçilip işletme oraya yerleştikten sonra kuruluş yerinin isabetsizliği anlaşılsa bile, artık işletme orada faaliyette bulunmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle girişimci kurmayı düşündüğü işletmenin iktisadi amaçlarına en uygun gelecek bir kuruluş yeri olmasını ister. İktisadi amaçlara en uygun kuruluş yeri, işletmenin üretim ve /veya pazarlama maliyetlerinin en az olduğu yerdir. Kuruluş yeri kararının verilmesi hammadde tedariki, işgücü temini, bina yapısı, tesisin yerleşme planı gibi kararları da şekillendireceğinden dolayı stratejik öneme sahiptir. Ancak kuruluş yeri seçimi, sadece işletme için önemli olmakla kalmamakta; gelir dağılımı, bölgesel gelişmişlik farklarını etkileme, birbirleri ile ilişkileri işletmelerin aynı mekânda toplanması sonucunda oluşacak dışsallıklar, çevresel faktörler ile teşvik tedbirlerinden faydalanabilme gibi boyutları da içermektedir. Bütün bu yönleri dikkate alındığında, yer seçimi işletme bazında olduğu kadar ulusal planlama ve siyasi karar alma süreçleri açsından da merkezi bir öneme sahiptir. 12

17 Sağlık alanında yapılacak yer seçimlerinde de kendi içsel gerekliliklerine bağlı olarak belirlenmiş yer seçim kriterleri gerek kamu sektörü gerekse özel sektör yatırımcıları için büyük önem taşımaktadır. Kullanıcılara en hızlı ve en iyi sağlık hizmetini verebilmek için birinci basamak sağlık kuruluşlarından dal merkezlerine kadar tüm sağlık işletmeleri için en uygun yerde faaliyet göstermek zarurettir. Bu şekilde hem toplumsal kaynaklar en verimli şekilde kullanılmış olacak hem yatırımcının riski en aza indirilmiş olacaktır. Bu açıklamaların ışığı altında, kuruluş yeri seçilirken rastgele bir seçim yapmak yerine, bilimsel bir dizi çalışmaların da katkısıyla ve biraz sonra değinilecek kuruluş yeri faktörlerinin göz önünde bulundurulması sonucu karar vermek gerekecektir. Böylece işletmenin en az diğer işletmeler kadar verimli, ekonomik ve karlı çalışabilmesi sağlanmış olacaktır. Kuruluş Yeri Faktörleri İşletmelerin en uygun kuruluş yeri ve seçimini yapabilmek için çok dikkatli bir inceleme ve hazırlık çalışması yapmak gerekmektedir. Kuruluş yer seçimini etkileyen birçok faktör vardır. Ancak bazı durumlarda tek bir faktörün kuruluş yerini belirleyici rol oynaması mümkündür. Kuruluş yeri faktörleri, belirli bir yerde yapılan üretim faaliyetine üstünlükler sağlayan (özellikle maliyet üstünlükleri sağlayan) her şey olarak tanımlanabilir. Kuruluş yeri seçiminde, kuruluş yeri faktörlerinin, daha sonra ayrıntılı olarak değinilecek olan verimlilik, ekonomiklik ve karlılık olarak adlandırılan üç etkililik ölçütü çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. İşletmelerde olduğu gibi, sağlık kuruluşlarının inşasında da kuruluş yeri faktörleri olarak belirlenebilecek aşağıdaki değişik faktörlerin bir tanesinin, birkaçını ya da tümünün kuruluş yeri seçiminde etkili olabileceği düşünülmektedir. Sağlık kuruluşlarının yer seçiminde göz önüne alınması gereken faktörler şu şekilde özetlenebilir: Pazara Yakınlık Sağlık kuruluşları gibi hizmet işletmeleri açısından pazara yakınlık faktörü birinci derecede önemlidir. Bu tür işletmeler, tüketicilerin yoğun olduğu veya sunulan hizmete talebin oluştuğu bölgeleri kuruluş yeri olarak seçmektedirler. İşletmeler talebe ne kadar yakın olursa tüketici tercihlerini o derece iyi tespit ederler ve talebi karşılayacak hizmetleri üretme imkânına sahip olurlar. Sağlık hizmetleri açısından düşünüldüğünde, hizmetin niteliğinden ötürü talebe yakın olmak bir zorunluluktur. Sağlık kuruluşlarının kuruluş yerinin, üretilecek olan hizmetin pazarlanabileceği niteliklere sahip olması gerekmektedir ki bu da önceden yapılacak olan doğru talep tahminlerine bağlıdır. Sağlık hizmetleri arzı (veya pazarlaması) o hizmete duyulan talebin şiddeti ile doğru orantılıdır. Türü tespit edilmiş bir sağlık kuruluşunun üreteceği hizmetin pazarlanması ancak o bölgedeki insanların o hizmete duyabileceği talep ile belirlenir. Örneğin, özel hastane yatırımları genellikle büyük kentlerde yoğunlaşmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, büyük illerdeki kişi başına ortalama milli gelirin yüksekliğidir. Ancak yıllar itibariyle sağlık mevzuatından yapılan değişikliklerin Sosyal Güvenlik Kurumu mensuplarının da özel hastanelerden yararlanmasına imkân vermesi üzerine, hemen her ilde özel sağlık hizmetlerine yönelik yatırımların arttığı görülmektedir. Sağlık kuruluşlarının büyüklüğü ve küçüklüğü, pazara yakınlık konusunu farklı şekillerde etkiler. Devlet hastaneleri gibi küçük ve orta büyüklükteki kuruluşlar belli bir yörenin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak faaliyet gösterirken, üniversite hastaneleri gibi büyük kuruluşlar tüm ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kurulurlar. Ancak üniversite hastaneleri gibi ülke çapında dağınık bir pazara hitabeden kuruluşların pazarın bütününe yakın olmaları mümkün değildir. Büyük kuruluşlar çeşitli yerlerde tesisler kurarak, yani kapasitelerini farklı yerlere dağıtarak pazarın bütününe yakın olmaya çalışmaktadırlar. 13

18 Hammaddeye Yakınlık Hammaddelerin kuruluş yeri açısından önemi, işletmeye getirilmelerindeki kolaylık ve maliyetleri ile ilgilidir. Sağlık hizmetlerinde hem mamul hem de yarı mamul malzemeler girdi olarak kullanılmaktadır. Bu malzemelerin tedarik imkânı ne kadar kolay olursa hizmetin üretimi de o derece süratli ve verimli olur. Sağlık kuruluşlarının faaliyet konusuna giren ilaç, tıbbi malzeme ve laboratuar malzemeleri gibi hammadde kaynaklarına yakın bulunması, hammadde maliyetlerini düşürecektir. Hammadde giderlerinin yüksek olması, işletmelerin rekabet gücünü olumsuz yönde etkiler. Öte yandan günümüzde eskiyle kıyaslandığında ulaşımın kolay ve ulaşım maliyetlerinin düşük olduğu düşünüldüğünde, yer seçiminde hammaddeye yakınlık faktörünün öneminin azaldığı söylenebilir. Ulaşım İmkânları Ulaşım imkânları faktörü, sağlık kuruluşunun üreteceği sağlık hizmetinden yararlanacak kişilerin kuruluşa ulaşım durumu ile ilgilidir. Sağlık kuruluşları hizmet sunacakları dalda talep duyan bireylere ulaşılabilirlik sınırları içerisinde kurulmalıdırlar. Yer seçiminde ulaşılabilirlik faktörünü etkileyen önemli bir husus sağlık kuruluşunun türüdür. Örneğin bir acil yardım hastanesi genellikle transit veya şehirlerarası yolların geçtiği bölgelere kurulurken, bir doğumevi şehrin ulaşımı kolay olan merkezi bölgelerinde kurulur. Dolayısıyla, kuruluş yeri ulaşılabilirlik sınırları göz önüne alınarak hizmetten yararlanacak kişilerin sağlık kuruluşuna en kısa sürede, en emniyetli ve en ekonomik şartlarda ulaşabileceği yer olarak belirlenmelidir. İşgücü Temini İşletmelerin ihtiyaç duydukları işgücü sayısı ve işgücünde aranan özellikler, endüstri kollarına ve kullanılan teknolojiye bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Emek yoğun teknolojiler çok sayıda işgücü çalıştırılmasını gerektirirler. Bu tür işletmelerin kuruluş yeri seçiminde işgücü maliyetleri ve işgücünün temin edilebilirliği önemlidir. İşgücü maliyetlerinin ve kalifiye işgücü temin edilebilme olanaklarının bölgeden bölgeye farklılık göstermesi mümkündür. Özellikle sağlık kuruluşları gibi hizmet üreten işletmeler bu faktöre karşı daha duyarlıdır. Sağlık kuruluşlarının işgücü kaynakları olan doktorlar, hemşireler, yardımcı sağlık personeli ve idari personel sağlık hizmetini bir ekip hizmeti olarak yürütmektedir. Bu personelin temininin kolay olduğu bölgeler kuruluş yeri açısından uygun olarak nitelendirilmektedir. İşgücü temininde sayısal açıdan yeterlik yanında, özellikle ileri teknoloji kullanımı gerekmekte ise personelin niteliklerinin de yeterli olması söz konusudur. İşgücünün ucuz olması işletme açısından maliyetleri düşürse de uzmanlaşmış işgücüne ihtiyaç duyan hastane gibi işletmelerde işgücü maliyetlerinin ucuzluğu hizmetin verimliliğini olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle işgücünün nitelik ve özelliklerinin de çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Arsa Bedeli Arsa bedeli, işletmenin kurulacağı arsanın alınması için ödenen bedel, vergi ile arsanın düzenlenmesi için yapılan masraflar toplamını ifade etmektedir. Kuruluş yerinin şehrin içerisinde ve dışında olması, büyük bir yerleşim yeri veya küçük bir kasabada kurulması, arsa bedeli bakımından farklı sonuçlar verir. Arsa fiyatı, coğrafi duruma ve toprağın cinsine göre arz ve talep arasındaki ilişkiye dayanır. Büyük yerleşim yerlerinin ticaret merkezlerinde arsa bedelleri çok yüksektir. Buraları kuruluş yeri olarak seçen bir işletme ya yüksek kira ödemek durumunda kalacaktır veya araziyi satın alması durumunda büyük bir sermayeyi bağlayacak ve bunun için de yüksek bir faize katlanacaktır. Kuruluş yerinin bu elverişli durumdan temin edilecek yararların, ödenecek yüksek kira veya faizi karşılaması durumunda, işletmenin burada kurulması uygun olacaktır. Sağlık kuruluşları da daha önce bahsedildiği gibi talebe yakın olmak zorunda oldukları için genellikle şehir merkezlerinde faaliyette bulunmakta ve tüketici kitlesine yaklaştıkça sağladıkları yarar artmaktadır. Enerji ve Su Kaynakları Kullanılacak enerjinin elektrik, akaryakıt ya da kömür olmasına göre, enerji gereksinmelerini karşılama olanağı, kuruluş yeri seçimini bağımlı kılabilir. Sağlık kuruluşlarının enerji olarak temelde 14

19 elektrik ile doğalgaz ve kömür gibi yakıtları kullandığı düşünüldüğünde, elektrik enerjisi temininin kolay olduğu bölgelerin ve yakıtların taşıma ve ulaştırma giderlerinin düşük olduğu yerlerin kuruluş yeri açısından uygun olarak nitelendirilebileceği söylenebilir. Kuruluş yeri seçiminde özellikle bölgenin mevcut elektrik sisteminin kuruluşun ihtiyacına yeterli olup olmadığı, ilerde olası gelişmeler de göz önüne alınarak incelenmeli, ayrıca bölgedeki elektrik kesintilerinin sıklığı ve voltaj düşüklüğü gibi noktalara da dikkat edilmelidir. Sağlık kuruluşları su ihtiyacı büyük olan işletmeler arasında yer alır. Bu nedenle suyun bol ve su temininin kolay olduğu bölgeler ve yerlerin kuruluş yeri olarak seçilmesi gerekir. Ayrıca kullanılacak suyun miktarı ile birlikte kalitesinin de iyi olması gerekir. Sağlık kuruluşlarında bireysel temizlik yanında birçok alet ve cihazlarda da çeşitli amaçlarla su kullanılmaktadır. Temiz suya ihtiyaç duyan işletmeler arasında yer alan sağlık kuruluşlarında, çok kireçli ve bulanık olan suların arıtımı büyük masraflara yol açabilir. Su ihtiyacı ya şehir şu şebekesinden veya yer altı sularından karşılanır. Şehir suyundan yararlanmanın bir bedeli vardır. Artezyen kuyuları açılması yoluyla su elde edilebilmesi için de bazı yatırımlara ihtiyaç vardır. İklim Koşulları Sıcaklık, soğukluk, yağış, nemlilik, rüzgâr veya kuraklık gibi doğal etkenlerden oluşan iklim koşulları, bir yandan işletmenin çalışmalarını doğrudan etkilerken, örneğin üretilen ürünün bozulması gibi yollarla birçok işletmeyi dolaylı olarak da etkileyebilir. Örneğin, işletmede çalışanların sağlığını bozma, yetenek ve verimliliklerini azaltma veya araç ve gereçlerin sık sık arızalanmasına neden olma gibi. İklim koşullarının bu olumsuz etkilerine karşı bir ölçüde önlemler alınabilir. Ama bu önlemlerin kuruluş ve işleyiş masraflarını artıracağını unutmamak gerekir. Tüm bu sebeplerle sağlık kuruluşlarının yer seçiminde ve yönlendirilmesinde de çok dikkatli davranmak gerekmektedir. Örneğin, sıcaklık düzeyi çok yüksek bir bölgede hastaların iyileşme süresi daha uzun olacaktır. Sıcaklığın artması ameliyat sonrası enfeksiyon riskini artırabilir. Bu nedenle sağlık kuruluşlarının kuruluş yeri seçiminde iklim koşulları, mutlaka çok iyi bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Teşvikler ve Sınırlamalar Hükümetler bölgelere göre farklı kalkınma ve teşvik politikaları uygularlar. Hükümetlerin uyguladığı vergi, resim ve harçlar ve bunların teşvik oranları kuruluş yeri seçimini etkiler. Vergi indirimleri, prim oranları, indirim ve muafiyet oranları, düşük faizli yatırım kredilerinden yararlanma imkânları, işletmeleri bu teşviklerin uygulandığı yörelere teşvik etmeye, işsizliğin azaltılmasına, şehirlerarası göçün engellenmesine ya da geri kalmış bölgelerin kalkındırılmasına yöneliktir. Burada dikkat edilmesi önemli bir husus, teşviklerden elde edilen yarar ile o bölgede bir işletme kurmanın maliyeti arasında olumlu bir farkın bulunmasıdır. Yatırım ve işletme maliyetlerini azaltmak amacıyla bu teşviklerden yararlanmak avantajlı ise de, çok geri kalmış bir bölgede veya şehirlerden çok uzak bir yerde kurulacak tesislerin yükleyeceği ek giderler de dikkate alınmalıdır. Sağlık alanında yapılacak olan yatırımlar devlet tarafından teşvik kapsamına alınmış yatırımlardır. Devlet tarafından sağlanan yatırım teşvikleri, yatırım indirimi, gümrük muafiyeti, KDV muafiyeti, özel önem taşıyan sektörler ile kalkınmada öncelikli yörelerde çalışanların ücretlerinin vergilendirilmesinde indirim ve vergi, resim ve harç istisnası gibi başlıklar altında ele alınabilir. Teşvikler dışında, yasal düzenlemelerle bazı bölgelerde ve şehir merkezlerinde üretim tesislerinin kurulmasını engelleyici ve sınırlayıcı hükümler de konulabilmektedir. Bu durumda da bu tür kuruluş yerlerinden kaçınılması gerekmektedir. Sosyal ve Kültürel Koşullar Sosyal ve kültürel koşullar, işletmede çalışacak personelin aile fertlerinin değişik ihtiyaçlarına cevap verebilecek kültürel ve sosyal kurumların bulunması veya yakınlığı şeklinde ortaya çıkar. Örneğin, kuruluş yeri yakınlarında, çocukların eğitim ihtiyaçlarını karşılayacak okulların bulunması, bunun yanında dinlenme, eğlenme, spor vs. gibi tesis ve lojmanların bulunması gibi. Özellikle sağlık kuruluşlarında olduğu gibi, çalışan personelin eğitim düzeyi yüksekse, eğitim düzeyi ile birlikte insanların sosyal ve kültürel ihtiyaçları da, en az yeme içme ve barınma gibi temel ihtiyaçları kadar önemli olacaktır. Dolayısıyla sağlık kuruluşları açısından personelin ve yakınlarının sosyo kültürel 15

20 yaşantılarına katkıda bulunabilecek yerlerin kuruluş yeri seçilmesi ilke olarak benimsenmelidir. Bu ilke aynı zamanda sağlık kuruluşlarında çalıştırılacak personelin kolaylıkla bulunmasına da katkı sağlayacaktır. Yukarıda açıklanan kuruluş yeri faktörlerine ilave olarak onlar kadar önemli olmayan, ancak bazı durumlarda önemi artan diğer faktörlerin neler olduğunu biliyor musunuz? Kuruluş yeri seçiminde etkili olan faktörlerden, rakamlarla ifade edilebilen ve maliyete çevrilebilenler nicel (objektif) faktörler; rakamlarla ölçülemeyen ve maliyete çevirebilme olanağı bulunmayanlar ise nitel (sübjektif) faktörlerdir. Hammadde temini giderleri, işçilik ücretleri, arazi fiyatları, taşıma ve ulaştırma giderleri, enerji ve su temini giderleri gibi objektif faktörlerin her bir alternatif bölge için hesaplanması mümkündür. Dolayısıyla bunlar nicel yöntemlerle değerlendirilebilir. Optimal kuruluş yerinin, kuruluşa minimum maliyetle üretme ve dağıtma olanağı veren yer olarak tanımlanması, maliyete dönüştürülebilir faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Ancak kuruluş yeri seçiminde, alternatiflerin karşılaştırılabilmesi için işgücü, iklim koşulları, sosyo-kültürel koşullar gibi nitel faktörlerin de sübjektif olarak değerlendirilmesi gerekir. Sübjektif değerlendirmede yalnızca sağduyu kullanılabilir veya sistematik bir değerlendirme sonucu karar verilebilir. Kuruluş yeri seçiminde, kuruluş yeri üçgeni ve eş maliyet eğrileri gibi geleneksel kuruluş yeri seçim yöntemleri ve ulaştırma modeli, doğrusal programlama modeli, deneme ve simülasyon modeli ve karşılaştırmalı yöntemler (maliyetleri karşılaştırma, karlılıkları karşılaştırma, faktör karşılaştırma ve puanlama) gibi çağdaş kuruluş yeri seçim yöntemleri bulunmakta ve kullanılmaktadır. Ancak bu teknik yöntemler daha çok üretim yönetimi kapsamında değerlendirildiği için bu bölümde ele alınmamışlardır. En Uygun Kuruluş Yeri En uygun kuruluş yeri, kuruluş ve faaliyet için zorunlu tüm masraf elemanlarını en düşük düzeyde sağlayan yer ya da işletmelerin maliyetleri ile geliri arasındaki farkı maksimum kılan yer olarak ifade edilebilir. Pazara ve hammadde kaynaklarına yakın olma, uygun ücretle nitelikli işgücü sağlayabilme, enerji kaynaklarını düşük fiyatla kullanabilme ve teşviklerden yararlanabilme gibi kuruluş yeri faktörleri, optimum şekilde bir araya getirilerek kuruluş yeri belirlenmişse, bu kuruluş yeri o işletme için en uygun kuruluş yeridir. En uygun kuruluş yeri ile ilgili kararlar, kuruluş yeri faktörlerinin, üç etkililik ölçütü olarak nitelendirilen verimlilik, ekonomiklik ve karlılık açısından yapılan değerlendirmeler sonucu alınır. Bu üç etkinlik ölçütü birbirini olumlu veya olumsuz şekilde etkileyebilir. İşletmelerin ve özellikle sağlık işletmelerinin amacı yalnızca karlılığını artırmak değildir. Karlılığın önemini göz ardı etmemekle birlikte, iktisadi faaliyetlerin asıl amacı karlılık ile sınırlandırılamaz; zira işletmeler açısından karlılık kadar, hatta ondan daha da önemli olan ekonomiklik ve verimliliktir. Verimlilik İşletmenin üretim miktarı bakımından verimliliğini ifade eder. Eldeki mevcut üretim faktörlerini kullanarak daha fazla mal veya hizmet üretilmesidir. En basit tanımıyla verimlilik, üretim veya başka bir girişim faaliyetinden elde edilen çıktıyla, bu faaliyet için kullanılan girdilerin fiziki miktarlarının birbirine oranıdır. Bir kuruluş yeri ne kadar az girdiyle, ne kadar yüksek çıktı elde ediyorsa o ölçüde verimlidir. Verimlilik, işgücü ve materyalin verimliliğine bağlıdır. Kuruluş yeri, işgücü ve materyalin en verimli koşullar içerisinde ele geçirileceği yer olarak seçilmelidir. Sağlık kuruluşlarının sistem yapısı içerisinde girdileri hastalar ve kaynaklardır. Kaynakları işgücü, malzeme, parasal ve fiziksel kaynaklar olarak sıralanabilir. Çıktı olarak ise, üretilen sağlık hizmeti 16

Daha göster

Sağlık hizmetleri ve sağlık kurumları, sağlık sistemi, sağlık örgütlenmesi ve sağlık denetimi konularında bilgi verilmesidir.  Sağlık hizmetinin özellikleri, sağlık kurumları ve özellikleri, sağlık örgütlemesi, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi, koordinasyonu ve denetimi dersin içeriği kapsamında yer alan konulardır.

Bu ders sonunda öğrenci;

1) Sağlık hizmetleri ve sağlık kurumlarını kavramlarını açıklar.
2) Sağlığı etkileyen faktörleri açıklar.
3) Sağlık sistemini tanımlar.
4) Etkili sağlık hizmetlerinin özelliklerini sayar.
5) Sağlık hizmetleri örgütlenmesinde dikkate alınması gereken özellikleri açıklar.
6) Türkiye Cumhuriyeti sağlık örgütlenmesini açıklar.
7) Uluslararası sağlık örgütlerini sayar.
8) Sağlık hizmetlerinin yürütülmesinin temel ilkelerini açıklar.
9) Sağlık hizmetlerinde risk yönetiminin önemini açıklar.
10) Koordinasyonun sağlık hizmetlerindeki önemini açıklar.
11) Sağlık hizmetlerinde denetimi açıklar.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir