nazim hikmet siirleri kisa / Nazım Hikmet | Şiirce

Nazim Hikmet Siirleri Kisa

nazim hikmet siirleri kisa

Nazım Hikmet Şiirleri ve Sözleri : En Güzel Nazım Hikmet Ran Şiirleri! ‘İyi ki Doğdun Nazım Hikmet’

Haberler

Magazin

Ünlüler Dosyası

Nazım Hikmet Şiirleri ve Sözleri : En Güzel Nazım Hikmet Ran Şiirleri! ‘İyi ki Doğdun Nazım Hikmet’

Ünlü şair Nazım Hikmet Ran, 120’inci doğum gününde anılıyor. Mavi Gözlü Dev lakabıyla tanınan Nazım Hikmet aşk sözleri ve şiirleriyle edebiyatımızın en üretken kalemleri arasında yer almaktadır. Herkes Gibisin, Yaşamak Güzel Şey, Ben Senden Önce Ölmek İsterim, Seni Düşünmek, Mavi Liman, Piraye İçin, Ceviz Ağacı gibi şiirleriyle meşhur olan ünlü şair, insanlık sözleri ile de adını duyurmaktadır. Bizde sizler için  Mavi Gözlü Dev olarak anılan şairin kaleminden çıkan şiirleri ve sözleri derledik...

Bence Şimdi Sen de Herkes Gibisin

Bence Şimdi Sen de Herkes Gibisin

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Sen ki, Her Yerde Hâzırı Nâzırımsın

Sen ki, Her Yerde Hâzırı Nâzırımsın

Seni Düşünmek

Seni Düşünmek

Seviyorum Seni

Seviyorum Seni

En Güzel Deniz

En Güzel Deniz

Ceviz Ağacı

Ceviz Ağacı

Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni

Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni

Bir Ayrılış Hikayesi

Bir Ayrılış Hikayesi

Bu Haber de İlginizi Çekebilir 👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

En Güzel Nazım Hikmet Şiirleri

En güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun, Nazım Hikmet aşk şiirleri, Nazım Hikmet Güneşi İçenlerin Türküsü, Nazım Hikmet seçme şiirler, Nazım Hikmet Ben Bir Ceviz Ağacıyım, Nazım Hikmet Anlayamadılar, Nazım Hikmet Çekilmez Bir Adam, Nazım Hikmet Bugün Pazar, Nazım Hikmet Büyük Yalnızlık, Nazım O Mavi Gözlü Bir Devdi ve dahası pek çok şiiri sizler için derledik. En güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun ne ararsanız sizler için seçildi. İşte en güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun;

Nazım Hikmet Şiirleri 

Sen Benim Sarhoşluğumsun

Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.

Seni Düşünmek

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum.

Sevgilim Yalan Söylersem

Sevgilim yalan söylersem sana
Kopsun ve mahrum kalsın dilim
Seni seviyorum demek bahtiyarlığından

Sevgilim yalan yazarsam sana
Kurusun ve mahrum kalsın elim
Okşayabilmek saadetinden seni

Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha

Nazım Hikmet Seviyorum Seni

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

Yine Sana Dair

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil…

En Sevilen Nazım Hikmet Şiirleri

Senin Resmini Ben Yapacağım

Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında
Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler

Bizden en uzak gezegenin kederi
Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin
Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerinde
Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır

Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tan yerinden esenin
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde

Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna geceleri
Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde

Senin resmini ben yapacağım…

nazım hikmet  aşk şiirleri kısa uzun

Resimli Nazım Hikmet Şiirleri

Nazım Hikmet Sen..

En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel’un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince…
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri –
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için…
En güzel günlerimin
üç mel’un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi…
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi…
Sana gelince…
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün…
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..

Nazım Hikmet Şiirleri Uzun

Seni Düşünürüm

Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

Nazım Hikmet Bir Ayrılış Hikayesi Şiiri

Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya…
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz…
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın –
yüzü güneşli bir ana gibi –
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak…
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere…
Kapandı bir pencere…
AYRILDILAR…

nazım hikmet en güzel şiirleri

Nazım Hikmet Yaşamaya Dair

1
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.

Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak…

Nazım Hikmet En Güzel Anlamlı Şiirleri

Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları

I
Senin adını
kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım.
Malum ya, bulunduğum yerde
ne sapı sedefli bir çakı var,
(bizlere âlâtı-katıa verilmez),
ne de başı bulutlarda bir çınar.
Belki avluda bir ağaç bulunur ama
gökyüzünü başımın üstünde görmek
bana yasak…
Burası benden başka kaç insanın evidir?
Bilmiyorum.
Ben bir başıma onlardan uzağım,
hep birlikte onlar benden uzak.
Bana kendimden başkasıyla konuşmak
yasak.
Ben de kendi kendimle konuşuyorum.
Fakat çok can sıkıcı bulduğumdan sohbetimi
şarkı söylüyorum karıcığım.
Hem, ne dersin,
o berbat, ayarsız sesim
öyle bir dokunuyor ki içime
yüreğim parçalanıyor.
Ve tıpkı o eski
acıklı hikâyelerdeki
yalnayak, karlı yollara düşmüş, yetim bir çocuk gibi bu yürek,
mavi gözleri ıslak
kırmızı, küçücük burnunu çekerek
senin bağrına sokulmak istiyor.
Yüzümü kızartmıyor benim
onun bu an
böyle zayıf
böyle hodbin
böyle sadece insan
oluşu.
Belki bu hâlin
fizyolojik, psikolojik filân izahı vardır.
Belki de sebep buna
bana aylardır
kendi sesimden başka insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır…
….

Nazım Hikmet Seçme Şiirleri

Davet

Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli
ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!
Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim!
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim!

Dünyayı Verelim Çocuklara

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler

Nazım Hikmet Anlayamadılar

Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim

Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda

Güneşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye…

Rakı sofralarında söylenip acı tütün çiğnercesine sevdik

Anlayamadılar…

Bir Fotoğrafa

(Genellikle Nazım Hikmet’e ait olduğu sanılan, fakat aslında Mustafa Akyol’un yazdığı şiirdir.)

Karşımdasın işte…
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi…

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan ‘zamana bırakmak’ değil,
‘zamanla bırakmamak’tir..”
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim…

Nazım Hikmet Güneşi İçenlerin Türküsü

Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş’ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş’emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
o «an»
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!

Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Nazım Hikmet Bütün Şiirleri

Gözlerin

Gözlerin gözlerin gözlerin,
ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
kaç defa karşımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa’nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
senin gözlerinle bakacaklar.

Nazım Hikmet Bugün Pazar

Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.

Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün

bu kadar benden uzak

bu kadar mavi

bu kadar geniş olduğuna şaşarak

kımıldamadan durdum.

Sonra saygıyla toprağa oturdum,

dayadım sırtımı duvara.

Bu anda ne düşmek dalgalara,

bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.

Toprak, güneş ve ben…

Bahtiyarım…

Nazım Hikmet O Mavi Gözlü Bir Devdi

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.

O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.

Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..

Nazım Hikmet Büyük İnsanlık

Büyük insanlık gemide güverte yolcusu
tirende üçüncü mevki
şosede yayan
büyük insanlık.
Büyük insanlık sekizinde işe gider
yirmisinde evlenir
kırkında ölür
büyük insanlık.
Ekmek büyük insanlıktan başka herkese yeter
pirinç de öyle
şeker de öyle
kumaş da öyle
kitap da öyle
büyük insanlıktan başka herkese yeter.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.

Nazım Hikmet Ceviz Ağacı Çekilmez Bir Adam

Çekilmez Bir Adam

Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Bir bakıyorsun ki ana avrat söver gibi
Azgın bir hayvan döver gibi
O gün çalışıyorum
Sonra birde bakıyorsun ki
Ağzımda sönük bir cigara gibi tembel bir türkü
Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün
Ve beni çileden çıkarıyor büsbütün
Kendime karşı duyduğum nefret ve merhamet
Çekilmez bir adam oldum yine
Uykusuz, aksi, lanet
Yine her seferki gibi haksızım
Sebep yok olması da imkansız
Bu yaptığım iş ayıp rezalet
Fakat elimde değil
Seni kıskanıyorum.

Ceviz Ağacı

Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil
Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
Yüz bin elle dokunurum sana, Istanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir.Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, Istanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında,
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında

Sizlerle en güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun derlemesini paylaştık. En güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun derlememize siz de katkıda bulunabilir, en güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun başlığı altında yorumlarda yeni en güzel Nazım Hikmet şiirleri kısa uzun ekleyebilirsiniz.

Nazım Hikmet

Nazım Hikmet Nâzım Hikmet Ran (15 Ocak 1902 – 3 Haziran 1963), daha çok Nâzım Hikmet olarak bilinen Türk şair, oyun yazarı, romancı, anı yazarı. "Romantik komünist" ve "romantik devrimci" olarak tanımlanır. Siyasi inançları yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.
Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir.
Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nâzım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal olundu. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır.Şiirleri

Nazım Hikmet Şiirleri - Kısa ve Aşk Temalı Nazım Hikmet Şiirleri Sözleri! En Güzel Nazım Hikmet Ran Şiirleri

Vefatının ölüm yıldönümünde usta şair Nazım Hikmet Ran anılıyor. Büyük şair Nazım Hikmet'in şiirleri bugün dünyanın dört bir yanında yankılanıyor. İşte, Nazım Hikmet'in hayatı şiirleri ve sözleri

NAZIM HİKMET ŞİİRLERİ

Türk Edebiyatının "Mavi Gözlü Devi" Nâzım Hikmet'in şiirleri

1. Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

  • Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin
  • Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin
  • Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
  • Onlardan kalbime sevda geçmiyor
  • Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
  • Çünkü bence şimdi herkes gibisin
  • Yolunu beklerken daha dün gece
  • Kaçıyorum bugün senden gizlice
  • Kalbime baktım da işte iyice
  • Anladım ki sen de herkes gibisin
  • Büsbütün unuttum seni eminim
  • Maziye karıştı şimdi yeminim
  • Kalbimde senin için yok bile kinim
  • Bence sen de şimdi herkes gibisin

2. Salkımsöğüt

  • Salkımsöğüt
  • Akıyordu su
  • gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
  • Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
  • Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
  • koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
  • Birden
  • bire kuş gibi
  • vurulmuş gibi
  • kanadından
  • yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
  • Bağırmadı,
  • gidenleri geri çağırmadı,
  • baktı yalnız dolu gözlerle
  • uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!
  • Ah ne yazık!
  • Ne yazık ki ona
  • dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
  • beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!
  • Nal sesleri sönüyor perde perde,
  • atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!
  • Atlılar atlılar kızıl atlılar,
  • atları rüzgâr kanatlılar!
  • Atları rüzgâr kanat...
  • Atları rüzgâr...
  • Atları...
  • At...
  • Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
  • Akar suyun sesi dindi.
  • Gölgeler gölgelendi
  • renkler silindi.
  • Siyah örtüler indi
  • mavi gözlerine,
  • sarktı salkımsöğütler
  • sarı saçlarının
  • üzerine!
  • Ağlama salkımsöğüt,
  • ağlama,
  • Kara suyun aynasında el bağlama!
  • el bağlama!
  • ağlama!

3. Ben Senden Önce Ölmek İsterim

  • Ben Senden Önce Ölmek İsterim
  • Ben
  • senden önce ölmek isterim.
  • Gidenin arkasından gelen
  • gideni bulacak mı zannediyorsun?
  • Ben zannetmiyorum bunu.
  • Iyisi mi,beni yaktırırsın,
  • odanda ocağın üstüne korsun
  • içinde bir kavanozun.
  • Kavanoz camdan olsun,
  • şeffaf, beyaz camdan olsun
  • ki içinde beni gorebilesin
  • Fedakarliğimi anlıyorsun
  • vazgeçtim toprak olmaktan,
  • vazgeçtim çiçek olmaktan
  • senin yanında kalabilmek için.
  • Ve toz oluyorum
  • yaşiyorum yanında senin.
  • Sonra, sen de ölünce
  • kavanozuma gelirsin.
  • Ve orada beraber yaşarız
  • külümün içinde külün
  • ta ki bir savruk gelin
  • yahut vefasız bir torun
  • bizi ordan atana kadar...
  • Ama biz
  • o zamana kadar
  • o kadar
  • karışacağız
  • ki birbirimize,
  • atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
  • yan yana düşecek.
  • Toprağa beraber dalacagız.
  • Ve bir gün yabani bir çiçek
  • bu toprak parçasndan nemlenip filizlenirse
  • sapında muhakkak
  • iki çiçek açacak :
  • biri sen
  • biri de ben.
  • Ben
  • daha ölümü düşünmüyorum.
  • Ben daha bir çocuk doğuracağım
  • Hayat taşıyor içimden.
  • Kaynıyor kanım.
  • Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
  • ama sen de beraber.
  • Ama ölüm de korkutmuyor beni.
  • Yalnız pek sevimsiz buluyorum
  • bizim cenaze şeklini.
  • Ben ölünceye kadar da
  • Bu düzelir herhalde.
  • Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
  • Içimden bir şey :
  • belki diyor.

4. Hasret

  • Hasret
  • Denize dönmek istiyorum!
  • Mavi aynasında suların:
  • boy verip görünmek istiyorum!
  • Denize dönmek istiyorum!
  • Gemiler gider aydın ufuklara gemiler gider!
  • Gergin beyaz yelkenleri doldurmaz keder.
  • Elbet ömrüm gemilerde bir gün olsun nöbete yeter.
  • Ve madem ki bir gün ölüm mukadder;
  • Ben sularda batan bir ışık gibi
  • sularda sönmek istiyorum!
  • Denize dönmek istiyorum!
  • Denize dönmek istiyorum!

5. Sevgilim

  • Sevgilim
  • Sevgilim,
  • başlar önde, gözler alabildiğine açık,
  • yanan şehirlerin kızıltısı,
  • çiğnenen ekinler
  • ve bitmez tükenmez ayak sesleri :
  • gidiliyor.
  • Ve insanlar katlediliyor :
  • ağaçlardan ve danalardan
  • daha rahat
  • daha kolay
  • daha çok.
  • Sevgilim,
  • bu ayak sesleri, bu katliâmda
  • hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
  • fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
  • güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
  • gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman...

6. Açlık Ordusu Yürüyor

  • Açlık Ordusu Yürüyor
  • Açlık ordusu yürüyor
  • yürüyor ekmeğe doymak için
  • ete doymak için
  • kitaba doymak için
  • hürriyete doymak için.
  • Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
  • yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
  • yürüyor ayakları kan içinde.
  • Açlık ordusu yürüyor
  • adımları gök gürültüsü
  • türküleri ateşten
  • bayrağında umut
  • umutların umudu bayrağında.
  • Açlık ordusu yürüyor
  • şehirleri omuzlarında taşıyıp
  • daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
  • fabrika bacalarını
  • paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.
  • Açlık ordusu yürüyor
  • ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
  • ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.
  • Açlık ordusu yürüyor
  • yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
  • hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
  • yürüyor ayakları kan içinde.

7. Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri

  • Mavi Gözlü Dev, Minnacık Kadın ve Hanımelleri
  • O mavi gözlü bir devdi.
  • Minnacık bir kadın sevdi.
  • Kadının hayali minnacık bir evdi,
  • bahçesinde ebruli
  • hanımeli
  • açan bir ev.
  • Bir dev gibi seviyordu dev.
  • Ve elleri öyle büyük işler için
  • hazırlanmıştı ki devin,
  • yapamazdı yapısını,
  • çalamazdı kapısını
  • bahçesinde ebruli
  • hanımeli
  • açan evin.
  • O mavi gözlü bir devdi.
  • Minnacık bir kadın sevdi.
  • Mini minnacıktı kadın.
  • Rahata acıktı kadın
  • yoruldu devin büyük yolunda.
  • Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
  • girdi zengin bir cücenin kolunda
  • bahçesinde ebruli
  • hanımeli
  • açan eve.
  • Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
  • dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
  • bahçesinde ebruli
  • hanımeli
  • açan ev..

8. Tahirle Zühre Meselesi

  • Tahirle Zühre Meselesi
  • Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
  • hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
  • bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
  • yani yürekte.
  • Meselâ bir barikatta dövüşerek
  • meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
  • meselâ denerken damarlarında bir serumu
  • ölmek ayıp olur mu?
  • Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
  • hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
  • Seversin dünyayı doludizgin
  • ama o bunun farkında değildir
  • ayrılmak istemezsin dünyadan
  • ama o senden ayrılacak
  • yani sen elmayı seviyorsun diye
  • elmanın da seni sevmesi şart mı?
  • Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
  • yahut hiç sevmeseydi
  • Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
  • Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
  • hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

9. Gözlerin

  • Gözlerin
  • Gözlerin gözlerin gözlerin,
  • ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
  • gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
  • şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
  • Antalya tarafında ekinler seher vakti.
  • Gözlerin gözlerin gözlerin,
  • kaç defa karşımda ağladılar
  • çırılçıplak kaldı gözlerin
  • altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
  • fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.
  • Gözlerin gözlerin gözlerin,
  • gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
  • sevinçli bahtiyar
  • alabildiğine akıllı ve mükemmel
  • dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.
  • Gözlerin gözlerin gözlerin,
  • sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
  • ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
  • ve her mevsim ve her saat İstanbul.
  • Gözlerin gözlerin gözlerin,
  • gün gelecek gülüm, gün gelecek,
  • kardeş insanlar birbirine
  • senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
  • senin gözlerinle bakacaklar.

10. Severmişim Meğer

  • Severmişim Meğer
  • Severmişim Meğer
  • Yıl 62 mart 28
  • Pırağ-Berlin tireninde pencerenin yanındayım
  • Akşam oluyor
  • Dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir kuş gibi inişini
  • severmişim meğer
  • Akşamın inişini yorgun kuşun inişine benzetmeyi sevmedim
  • Toprağı severmişim meğer
  • Toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen
  • Ben sürmedim
  • Pılatonik biricik sevdam da buymuş meğer
  • Meğer ırmağı severmişim
  • İster böyle kımıldanmadan aksın kıvrıla kıvrıla tepelerin
  • eteğinde
  • Doruklarına şatolar kondurulmuş avrupa tepelerinin
  • İster uzasın göz alabildiğine dümdüz
  • Bilirim ırmak yeni ışıklar getirecek sen göremiyeceksin
  • Bilirim ömrümüz beygirinkinden azıcık uzun karganınkinden
  • alabildiğine kısa
  • Bilirim benden önce duyulmuş bu keder
  • Benden sonra da duyulacak
  • Benden önce söylenmiş bunların hepsi bin kere
  • Benden sonra da söylenecek
  • Gökyüzünü severmişim meğer
  • Kapalı olsun açık olsun
  • Borodino savaş alanında Andırey'in sırtüstü seyrettiği
  • gökkubbe
  • Hapiste Türkçeye çevirdim iki cildini Savaşla Barış'ın
  • Kulağıma sesler geliyor
  • Gökkubbeden değil meydan yerinden
  • Gardiyanlar birini dövüyor yine
  • Ağaçları severmişim meğer
  • Çırılçıplak kayınlar Moskova dolaylarında Predelkino'da
  • kışın çıkarlar karşıma alçakgönüllü kibar
  • Kayınlar Rus sayılıyor kavakları Türk saydığımız gibi
  • İzmir'in kavakları
  • Dökülür yaprakları
  • Bize de çakıcı derler
  • Yar fidan boylum
  • Yakarız konakları
  • Ilgaz Ormanlarında yıl 920 bir keten mendil astım bir çam
  • dalına
  • Ucu işlemeli
  • Yolları severmişim meğer
  • Asfaltını da
  • Vera direksiyonda Moskova'dan Kırım'a gidiyoruz Koktebel'e
  • Asıl adı Göktepe ili
  • Bir kapalı kutuda ikimiz
  • Dünya akıyor iki yandan dışarıda dilsiz uzak
  • Hiç kimseyle hiçbir zaman böyle yakın olmadım
  • Eşkıyalar çıktı karşıma Bolu'dan inerken gerede'ye kırmızı
  • yolda ve yaşım on sekiz
  • Yaylıda canımdan gayrı alacakları eşyam da yok
  • Ve on sekizimde en değersiz eşyamız canımızdır
  • Bunu bir kere daha yazdımdı
  • Çamurlu karanlık sokakta bata çıka karagöze gidiyorum
  • ramazan gecesi
  • Önde körüklü kaat fener
  • Belki böyle bir şey olmadı
  • Belki bir yerlerde okudum sekiz yaşında bir oğlanın karagöze
  • gidişini ramazan gecesi istanbul'da dedesinin elinden tutup
  • Dedesi fesli ve entarisinin üstüne samur yakalı kürkünü
  • giymiş
  • Ve harem ağasının elinde fener
  • Ve benim içim içime sığmıyor sevinçten
  • Çiçekler geldi aklıma her nedense
  • Gelincikler kaktüsler fulyalar
  • İstanbul'da Kadıköy'de Fulya tarlasında öptüm Marika'yı
  • Ağzı acıbadem kokuyor
  • Yaşım on yedi
  • Kolan vurdu yüreğim salıncak bulutlara girdi çıktı
  • Çiçekleri severmişim meğer
  • Üç kırmızı karanfil yolladı bana hapishaneye yoldaşlar 1948
  • Yıldızları hatırladım
  • Severmişim meğer
  • İster aşağıdan yukarıya seyredip onları şaşıp kalayım
  • İster uçayım yanıbaşlarında
  • Kosmos adamlarına sorularım var
  • Çok daha iri iri mi gördüler yıldızları
  • Kara kadifede koskocaman cevahirler miydiler
  • Turuncuda kayısılar mı
  • Kibirleniyor mu insan yıldızlara biraz daha yaklaşınca
  • Renkli fotoğraflarını gördüm kosmosun ogonyok dergisinde
  • Kızmayın ama dostlar non figüratif mi desek soyut mu desek
  • işte o soydan yağlı boyalara benziyordu kimisi yani dehşetli figüratif ve somut
  • İnsanın yüreği ağzına geliyor karşılarında
  • Sınırsızlığı onlar hasretimizin aklımızın ellerimizin
  • Onlara bakıp düşünebildim ölümü bile şu kadarcık keder
  • duymadan
  • Kosmosu severmişim meğer
  • Gözümün önüne kar yağışı geliyor
  • Ağır ağır dilsiz kuşbaşısı da buram buram tipisi de
  • Meğer kar yağışını severmişim
  • Güneşi severmişim meğer
  • Şimdi şu vişne reçeline bulanmış batarken bile
  • Güneş İstanbul'da da kimi kere renkli kartpostallardaki gibi
  • batar
  • Ama onun resmini sen öyle yapmıyacaksın
  • Meğer denizi severmişim
  • Hem de nasıl
  • Ama Ayvazofski'nin denizleri bir yana
  • Bulutları severmişim meğer
  • İster altlarında olayım ister üstlerinde
  • İster devlere benzesinler ister ak tüylü hayvanlara
  • Ayışığı geliyor aklıma en aygın baygını en yalancısı en
  • küçük burjuvası
  • Severmişim
  • Yağmuru severmişim meğer
  • Ağ gibi de inse üstüme ve damlayıp dağılsa da camlarımda
  • yüreğim beni olduğum yerde bırakır ağlara dolanık ya da bir damlanın içinde ve
  • Çıkar yolculuğa haritada çizilmemiş bir memlekete gider
  • Yağmuru severmişim meğer
  • Ama neden birdenbire keşfettim bu sevdaları Pırağ-Berlin
  • tireninde yanında pencerenin
  • altıncı cıgaramı yaktığımdan mı
  • Bir teki ölümdür benim için
  • Moskova'da kalan birilerini düşündüğümden mi geberesiye
  • Saçları saman sarısı kirpikleri mavi
  • Zifiri karanlıkta gidiyor tiren
  • Zifiri karanlığı severmişim meğer
  • Kıvılcımlar uçuşuyor lokomotiften
  • Kıvılcımları severmişim meğer
  • Meğer ne çok şeyi severmişim de altmışımda farkına vardım
  • bunun
  • Pırağ-Berlin tireninde yanında pencerenin yeryüzünü dönülmez
  • bir yolculuğa çıkmışım gibi seyrederek

11. Bir Acayip Duygu

  • Bir Acayip Duygu
  • «Mürdüm eriği
  • çiçek açmıştır.
  • -- ilkönce zerdali çiçek açar
  • mürdüm en sonra --
  • Sevgilim,
  • çimenin üzerine
  • diz üstü oturalım
  • karşı-be-karşı.
  • Hava lezzetli ve aydınlık
  • " fakat iyice ısınmadı daha "
  • çağlanın kabuğu
  • yemyeşil tüylüdür
  • henüz yumuşacık...
  • Bahtiyarız
  • yaşayabildiğimiz için.
  • Herhalde çoktan öldürülmüştük
  • sen Londra'da olsaydın
  • ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...
  • Sevgilim,
  • ellerini koy dizlerine
  • " bileklerin kalın ve beyaz "
  • sol avucunu çevir :
  • gün ışığı avucunun içindedir
  • kayısı gibi...
  • Dünkü hava akınında ölenlerin
  • yüz kadarı beş yaşından aşağı,
  • yirmi dördü emzikte...
  • Sevgilim,
  • nar tanesinin rengine bayılırım
  • " nar tanesi, nur tanesi "
  • kavunda ıtrı severim
  • mayhoşluğu erikte ..........»
  • .......... yağmurlu bir gün
  • yemişlerden ve senden uzak
  • " daha bir tek ağaç bahar açmadı
  • kar yağması ihtimali bile var "
  • Bursa cezaevinde
  • acayip bir duyguya kapılarak
  • ve kahredici bir öfke içinde
  • inadıma yazıyorum bunları,
  • kendime ve sevgili insanlarıma inat.

12. Karlı Kayın Ormanında

  • Karlı Kayın Ormanında
  • Karlı kayın ormanında
  • yürüyorum geceleyin.
  • Efkârlıyım, efkârlıyım,
  • elini ver, nerde elin?
  • Ayışığı renginde kar,
  • keçe çizmelerim ağır.
  • İçimde çalınan ıslık
  • beni nereye çağırır?
  • Memleket mi, yıldızlar mı,
  • gençliğim mi daha uzak?
  • Kayınların arasında
  • bir pencere, sarı, sıcak.
  • Ben ordan geçerken biri :
  • "Amca, dese, gir içeri."
  • Girip yerden selâmlasam
  • hane içindekileri.
  • Eski takvim hesabıyle
  • bu sabah başladı bahar.
  • Geri geldi Memed'ime
  • yolladığım oyuncaklar.
  • Kurulmamış zembereği
  • küskün duruyor kamyonet,
  • yüzdüremedi leğende
  • beyaz kotrasını Memet.
  • Kar tertemiz, kar kabarık,
  • yürüyorum yumuşacık.
  • Dün gece on bir buçukta
  • ölmüş Berut, tanışırdık.
  • Bende boz bir halısı var
  • bir de kitabı, imzalı.
  • Elden ele geçer kitap,
  • daha yüz yıl yaşar halı.
  • Yedi tepeli şehrimde
  • bıraktım gonca gülümü.
  • Ne ölümden korkmak ayıp,
  • ne de düşünmek ölümü.
  • En acayip gücümüzdür,
  • kahramanlıktır yaşamak :
  • Öleceğimizi bilip
  • öleceğimizi mutlak.
  • Memleket mi, daha uzak,
  • gençliğim mi, yıldızlar mı?
  • Bayramoğlu, Bayramoğlu,
  • ölümden öte köy var mı?
  • Geceleyin, karlı kayın
  • ormanında yürüyorum.
  • Karanlıkta etrafımı
  • gündüz gibi görüyorum.
  • Şimdi şurdan saptım mıydı,
  • şose, tirenyolu, ova.
  • Yirmi beş kilometreden
  • pırıl pırıldır Moskova...

13. Sen

  • Sen
  • En güzel günlerimin
  • üç mel'un adamı var:
  • Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
  • en güzel günlerimin bu üç mel' un adamını
  • yer yer tırnaklarımla kazıdım
  • hatıralarımın camını..
  • En güzel günlerimin
  • üç mel'un adamı var:
  • Biri sensin,
  • biri o,
  • biri ötekisi..
  • Düşmanımdır ikisi..
  • Sana gelince...
  • Yazıyorsun..
  • Okuyorum..
  • Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
  • insanın
  • bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
  • Ne yazık!..
  • Ne kadar
  • beraber geçmiş günlerimiz var;
  • senin
  • ve benim
  • en güzel günlerimiz..
  • Kalbimin kanıyla götüreceğim
  • ebediyete
  • ben o günleri..
  • Sana gelince, sen o günleri -
  • kendi oğluyla yatan,
  • kızlarının körpe etini satan
  • bir ana gibi satıyorsun!.
  • Satıyorsun:
  • günde on kaat,
  • bir çift rugan pabuç,
  • sıcak bir döşek
  • ve üç yüz papellik rahat
  • için...
  • En güzel günlerimin
  • üç mel'un adamı var:
  • Biri sensin,
  • Biri o,
  • biri ötekisi...
  • Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
  • Sana gelince...
  • Ne ben Sezarım,
  • Ne de sen Brütüssün...
  • Ne ben sana kızarım
  • ne de zatın zahmet edip bana küssün..
  • Artık seninle biz,
  • düşman bile değiliz..

14. Kız Çocuğu

  • Kız Çocuğu
  • Kapıları çalan benim
  • kapıları birer birer.
  • Gözünüze görünemem
  • göze görünmez ölüler.
  • Hiroşima'da öleli
  • oluyor bir on yıl kadar.
  • Yedi yaşında bir kızım,
  • büyümez ölü çocuklar.
  • Saçlarım tutuştu önce,
  • gözlerim yandı kavruldu.
  • Bir avuç kül oluverdim,
  • külüm havaya savruldu.
  • Benim sizden kendim için
  • hiçbir şey istediğim yok.
  • Şeker bile yiyemez ki
  • kâat gibi yanan çocuk.
  • Çalıyorum kapınızı,
  • teyze, amca, bir imza ver.
  • Çocuklar öldürülmesin
  • şeker de yiyebilsinler.

15. Güneşi İçenlerin Türküsü

  • Güneşi İçenlerin Türküsü
  • Bu bir türkü:-
  • toprak çanaklarda
  • güneşi içenlerin türküsü!
  • Bu bir örgü:-
  • alev bir saç örgüsü!
  • kıvranıyor;
  • kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
  • esmer alınlarında
  • bakır ayakları çıplak kahramanların!
  • Ben de gördüm o kahramanları,
  • ben de sardım o örgüyü,
  • ben de onlarla
  • güneşe giden
  • köprüden
  • geçtim!
  • Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
  • Ben de söyledim o türküyü!
  • Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
  • altın yeleli aslanların ağzını
  • yırtarak
  • gerindik!
  • Sıçradık;
  • şimşekli rüzgâra bindik!.
  • Kayalardan
  • kayalarla kopan kartallar
  • çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
  • Alev bilekli süvariler kamçılıyor
  • şaha kalkan atlarını!
  • Akın var
  • güneşe akın!
  • Güneşi zaptedeceğiz
  • güneşin zaptı yakın!
  • Düşmesin bizimle yola:
  • evinde ağlayanların
  • göz yaşlarını
  • boynunda ağır bir
  • zincir
  • gibi taşıyanlar!
  • Bıraksın peşimizi
  • kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
  • İşte:
  • şu güneşten
  • düşen
  • ateşte
  • milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!
  • Sen de çıkar
  • göğsünün kafesinden yüreğini;
  • şu güneşten
  • düşen
  • ateşe fırlat;
  • yüreğini yüreklerimizin yanına at!
  • Akın var
  • güneşe akın!
  • Güneşi zaptedeceğiz
  • güneşin zaptı yakın!
  • Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
  • Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
  • toprak kokuyor bakır sakallarımız!
  • Neş'emiz sıcak!
  • kan kadar sıcak,
  • delikanlıların rüyalarında yanan
  • " o an"
  • kadar sıcak!
  • Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
  • ölülerimizin başlarına basarak
  • yükseliyoruz
  • güneşe doğru!
  • Ölenler
  • döğüşerek öldüler;
  • güneşe gömüldüler.
  • Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
  • Akın var
  • güneşe akın!
  • Güneşi zaaaptedeceğiz
  • güneşin zaptı yakın!
  • Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
  • Kalın tuğla bacalar
  • kıvranarak
  • ötüyor!
  • Haykırdı en önde giden,
  • emreden!
  • Bu ses!
  • Bu sesin kuvveti,
  • bu kuvvet
  • yaralı aç kurtların gözlerine perde
  • vuran,
  • onları oldukları yerde
  • durduran
  • kuvvet!
  • Emret ki ölelim
  • emret!
  • Güneşi içiyoruz sesinde!
  • Coşuyoruz,
  • coşuyor!..
  • Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
  • mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!
  • Akın var
  • güneşe akın!
  • Güneşi zaaaaptedeceğiz
  • güneşin zaptı yakın!
  • Toprak bakır
  • gök bakır.
  • Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
  • Hay-kır
  • Haykıralım!

16. Vatan Haini

  • Vatan Haini
  • "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
  • Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
  • Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
  • Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
  • bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
  • 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
  • Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
  • "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
  • Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
  • Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
  • hainiyim, ben vatan hainiyim.
  • Vatan çiftliklerinizse,
  • kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
  • vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
  • vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
  • fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
  • vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
  • vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
  • ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
  • vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
  • vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
  • ben vatan hainiyim.
  • Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
  • Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

17. Vasiyet

  • Vasiyet
  • Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
  • ölürsem kurtuluştan önce yani,
  • alıp götürün
  • Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni.
  • Hasan beyin vurdurduğu
  • ırgat Osman yatsın bir yanımda
  • ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
  • kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
  • Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
  • seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
  • tarlalar orta malı, kanallarda su,
  • ne kuraklık, ne candarma korkusu.
  • Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
  • toprağın altında yatar upuzun,
  • çürür kara dallar gibi ölüler,
  • toprağın altında sağır, kör, dilsiz.
  • Ama bu türküleri söylemişim ben
  • daha onlar düzülmeden,
  • duymuşum yanık benzin kokusunu
  • traktörlerin resmi bile çizilmeden.
  • Benim sessiz komşulara gelince,
  • şehit Ayşe'yle ırgat Osman
  • çektiler büyük hasreti sağlıklarında
  • belki de farkında bile olmadan.
  • Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
  • - öyle gibi de görünüyor -
  • Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
  • ve de uyarına gelirse,
  • tepemde bir de çınar olursa
  • taş maş da istemez hani...

NAZIM HİKMET RAN KİMDİR?

Memleket hasreti ile Moskova'da yaşamını yitirmişti Nazım Hikmet. Şiirleri elliden fazla dile çevrildi. Dünyanın okuduğu bir isim oldu. Kuvay-i Milliye Destanı ile İstiklal Savaşı'nın en nadide eserini yazmıştı.

15 Ocak 1902 yılında Selanik'te dünyaya gelen Nazım Hikmet, ilk şiiri Feryad-ı Vatan'ı 1913 yılında kaleme almıştır. Mekteb-i Sultani'de öğrenim görmeye başlayan Nazım Hikmet, bir aile toplantısında yazdığı kahramanlık şiirini okuması ile Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından keşfedildi. Bahriye Mehtebi'ne giderek öğrenimini başarı ile tamamladı. Mezuniyetinin ardından Hamidiye gemisinde stajyer subay olarak göreve başladı. Bir süre sonra bazı nedenlerden dolayı ordudan ayrıldı.

Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Moskova'da Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde Siyasi Bilimler ve İktisat bölümü okudu. İlk şiir kitabı 28 Kanunisani'i Moskova'da yayınladı. Ardından Türkiye'ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı. Dergide yazdıkları şiir ve yazılardan ötürü hakkında 15 yıl hapis istendi. O sırada Sovyet Rusya'ya gitti. 1928 Af Kanunu ile cezası kaldırıldı. Tekrak Türkiye'ye dönerek Resimli Ay dergisinde yazılar yazmaya başladı. 1938 yılında burada da yazdıklarından dolayı 12 yıl hapis cezası aldı.

1951 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Türk Vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet, büyük dedesinin memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçti ve Borzecki soyadını aldı.

3 Haziran 1963 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

nazım hikmet ran kimdir sözcü ile ilgili görsel sonucu

ŞAİR YAŞAMI

Nazım Hikmet ilk şiirlerini hece ölçüsü kuralları içinde yazdı. Yazdıkları le kısa zamanda diğer şairlere fark attı. Hece ölçüsü ile yetinmeyerek şiirleri için başka formlar bulma arayışına girdi. Sovyet Rusya'da kaldığı yıllar sırasında şiirlerinde bulmaya çalıştığı yeni ve farklı formlara ulaştı. Bu sebeple hem içerik hem de biçim yönünden dönemin şairlerinden farklı bir yol izledi. Şiirlerinde uzun yıllar benimsediği hece ölçüsünden vazgeçerek serbest ölçüde yazmaya başladı. Yine o dönem Sovyet şairlerinden esinlenerek şiirlerine farklı bir boyut kazandırdı. Yazdıkları Fikret Kızılok, Cem Karaca, Fuat Saka, Grup Yorum, Ezginin Günlüğü, Zülfü Livaneli gibi usta sanatçılar tarafından seslendirildi. Buna ek olarak birçok eseri de Yeni Türk'ün eski üyelerinden Selim Atakan tarafından bestelendi.

Yine Fuat Saka tarafından iki adet şiiri bestelenerek albüme dahil edildi. UNESCO tarafından Nazım Hikmet Yılı olarak kabul edilen 2002 yılında dönemin ünlü bestecisi Suat Özönder, "Şarkılarda Nazım Hikmet" isimli albüm oluşturdu.

Nazım Hikmet Şiirleri

  • 21-1-924
  • Aşk Mönüsü
  • Belki Ben
  • Ben Sen O
  • Ben Senden Önce Ölmek İsterim
  • Beş Satırla
  • Bir Acayip Duygu
  • Bir Ayrılış Hikayesi
  • Bir Cezaevinde Tecritteki Adamın Mektupları
  • Bir Fotoğrafa
  • Bir Gemici Türküsü
  • Bir Küvet Hikayesi
  • Bulut Mu Olsam
  • Bulutlar Adam Öldürmesin
  • Çekilmez Bir Adam
  • Cenaze Merasimim
  • Cevap No:2
  • Ceviz Ağacı
  • Davet. ..
  • Dostluk
  • Durup Dururken
  • Dünyayı Verelim Çocuklara
  • Giderayak İşlerim Var
  • Güneşi İçenlerin Türküsü
  • Günler
  • Güz
  • Gözleri Siyah Kadın
  • Gözlerin
  • Gözlerine Bakarken
  • Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler
  • Hasret -01
  • Hasret -02
  • Hava Soğuk
  • Haydi Güle Güle Gülüm
  • Henüz Vakit Varken Gülüm
  • Her Kitabımın Son Sözü
  • Hoşgeldin Kadınım
  • Hoşgeldin...
  • Kadınlarımız
  • Kar Yağıyor
  • Karlı Kayın Ormanında
  • Karıma Mektup
  • Kocalmaya Alışıyorum
  • Kosmosun Kardeşliği Adına
  • Kız Çocuğu
  • Kızıl Saçlısına
  • Masalların Masalı
  • Mavi Liman
  • Mazi
  • Mektuplar - 04
  • Mektuplar - 05
  • Mektuplar -06
  • Mektuplar -07
  • Mektuplar- 03
  • Mektuplar- 09
  • Mektuplar-01
  • Mektuplar-02
  • Mektuplar-08
  • Memede Son Mektubumdur
  • Nasılsın
  • Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni
  • O Mavi Gözlü Bir Devdi
  • Otobiyografi..
  • Pencereler
  • Piraye İçin
  • Piraye İçin Yazılmış 21-22 Şiirleri
  • Salkım Söğüt
  • Saman Sarısı
  • Sebastıan Bach
  • Sen Benim Sarhoşluğumsun
  • Sen.. ..
  • Seni Düşünmek
  • Seni Düşünürüm
  • Senin Resmini Ben Yapacağım
  • Sensiz Paris
  • Sesimiz
  • Sevgilim Yalan Söylersem
  • Seviyorum Seni
  • Sofra
  • Son Otobüs
  • Son Şiiri
  • Sıcaklarda
  • Vatan Haini
  • Vera Uyandı
  • Vera İçin
  • Yaşamaya Dair (1-2-3)
  • Yine Memleketimin Üstüne Söylenmiştir
  • Yine Sana Dair
  • İki Sevda
  • Yumdum Gözlerimi
  • Yürümek...
  • Ölüme Dair
  • Şaşıp Kalmak

Nazım HikmetGündemGüncelHaberler

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır