istiklal marşının redif ve kafiyeleri / Kafiye ve çeşitleri

Istiklal Marşının Redif Ve Kafiyeleri

istiklal marşının redif ve kafiyeleri


KAFİYE
Kafiye, en az iki mısra sonunda. anlamı ayrı, yazılışı aynı iki sözcük arasındaki ses benzerliğidir.
Kafiyenin sağladığı hususlar şunlardır:
a) Her mısraın ahenkli bir duygu ile kesilmesini sağlar.
b) Kafiye şiirin akılda kolayca kalmasını temin eder.
c) Anlamca ilgisiz görünen mısraları kaynaştırır.
d) Yeni fikirlerin bulunmasına katkıda bulunur.
e) Şiire söyleyiş güzelliği kazandırır.
Kafiyenin şartları:

1-Mısra sonundaki sözlerin ses bakımından benzemesi, anlamın ayrı olması gerekir.
Yollarda kalan gözler
Yıllardır seni gözler
mısralarında birinci &#;gözler&#; gözün çoğul şeklidir; ikinci &#;gözler&#; ise gözlemekten geniş zamandır. Her ikisi de aynı anlama gelseydi redif olurdu.





2- Kafiyeler kesinlikle rediften sonra gelmezler.
Vardım ki bağ ağlar, bağban ağlar
Sümbüller perişan, güller kan ağlar
&#;Bağban&#; ve &#;kan&#; kelimelerindeki -an sesi kafiye, ağlar kelimesi ise rediftir. Şayet şiir &#; ağlar kan&#;, &#; ağlar bağban&#; diye bitseydi -an sesi kafiye olur; fakat ağlar sözcüğü redif sayılmazdı.

3- Bir kelimenin redif olabilmesi için kendinden evvel mutlaka bir kafiyenin bulunması gerekir. Görevi ayrı olan bazı ekler kendinden önce kafiye olmadığı için -aslında redif oldukları halde- kafiye sayılır.
Sultan Murat eydür gelsin göreyim
Nice kahramandır ben de bileyim
mısralarındaki &#;gör-` ve &#;bil-&#; fiil köklerinde benzer ses yoktur. Aynı mısralardaki -eyim ekinin görevi aynı olduğu için rediftir; fakat kendinden önce kafiye bulunmadığı için kusurlu olarak kafiye sayılır. Ya da sadece -e sesi yarım kafiye sayılıp -yim redif kabul edilir. Bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Halk edebiyatı sözlü olduğu için r ve l sesinin kulağa birbirine yakın gelmesinden kaynaklanan bu tür kafiyeler halk şiirinde görülen bir husustur. Boğazdan çıkışına göre aynı grupta yer alan sesler arasında çok az da olsa kafiyenin varlığından söz edebiliriz.

4- Halk edebiyatında kalın sesliler (a, ı, u, o) ile ince sesliler (e, i, ü, ö) kafiyelendirilmiş olabilir.
Bakmaz mısın Karac'oğlan halına
Garip bülbül konmuş gülün dalına
Kadrin bilmeyenler alır eline
Onun için eğri biter menevşe (Karac'oğlan)

5- Kafiye ve rediflerin tespitinde Türkçe'deki yapım ve çekim eklerini iyi bilmek gereklidir.

6- Art arda gelen mısralar içinde birbirine benzeyen seslerin sık ve ahenk sağlayacak güzellikte kullanılmasına aliterasyon denir.
Ak sütünü emdiğim kadınım ana
Ak pürçekli, izzetli canım ana
Akar sularına kargımagıl
mısralarındaki ak sesinin tekrarı ile aliterasyon yapılmıştır.

7- Kafiyede aranan nitelik sesin benzemesidir. Yazılışı başka başka olan kelimeler, aynı sesi verdikleri takdirde kafiyeli olabilirler.
Birdenbire sıyrıldı gözümden çözülen bağ
Bir hâtıranın dağdaki yâdıydı bu membâ
beytinde &#;bağ&#; ve &#;membâ&#; kelimelerini telaffuz ettiğimiz zaman bağ kelimesindeki ğ sesi zayıftır, membâ kelimesini telaffuz ederken bağ kelimesinin sonundaki ğ sesine yakın bir ses çıkar. Bu çeşit kafiyeler ses bakımdan yarım kafiyeden daha hafif bir benzeyiştir.

8- Nesir cümlelerinde tekrar edilen seslere seci denir. Özellikle Divan nesrinde bulunur.
Gözlerin nuru, gönüllerin süruru; başımızın tacı, dil ehlinin miracı gibi

9- Ayrıca uzun bir sesli (â, û, î) ile oluşan kafiyeler de uzun sesliler iki ses değerinde kabul edildiği için tam kafiye sayılır.
İstiklâl Marşı'nın fedâ, şühedâ, Hüdâ ve cüdâ kelimeleriyle biten dörtlüğünün kafiye şeması aaaa olduğu için kafiye -edâ ve -üdâ seslerinde değil -dâ sesindedir. Şemada aynı harf ile gösterilen kelimeler arasındaki ortak ses kafiye kabul edilir.

10 - Rûhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli
Değmesin ma&#;bedimin göğsüne nâ-mahrem eli
Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli
mısralarında "emeli" kelimesi diğer mısralarda da aynen geçtiği için tunç kafiye sayılır. Tunç kafiyeleri zengin kafiye saymak yaygın bir görüştür. Birinci, ikinci ve üçüncü mısralardaki -i sesi redif değildir; çünkü dördüncü mısradaki &#;i&#; sesi iyelik -i'si değildir. Kafiye sadece üç mısrada olsa idi o zaman bu ek redif olurdu.

UYAK(KAFİYE):Dize sonlarındaki ses benzerliklerine denir.

1-Yarım Uyak:Dize sonlarındaki tek ses benzerliğine denir.
Örnek: Yarın sen de gel
Birgün bizde kal

2-Tam Uyak:Dize sonlarındaki çift ses benzerliğine denir.
Örnek:Siyah dağınık bir bulut
Birden değişti ve yakut

3-Zengin Kafiye:Dize sonlarındaki üç ve daha fazla ses benzerliğine denir.

Örnek: Ne güzel söylemiş şair
Geçen günlere dair

4-Tunç Kafiye:Bir dizenin son sözcüğünün diğer dizedeki sözcüğünün içinde yer almasına denir.

Örnek:Bastığım yerleri toprak diyerek geçme tanı
Verme dünyaları aslanda bu cennet vatanı


5-Cinaslı Kafiye:Bir dizenin sonundaki kelime diğer dizenin sonundaki kelimenin içinde tam olarak yer alırsa buna CİNASLI KAFİYE denir

Örnek:Terziye kumaş geldi
Düşündü ki ne kese
Ölçtü biçti
Ne cep olur nekese

KAFİYE ÇEŞİTLERİ

KAFİYE

En az iki mısra arasında, mısra sonlarındaki anlamları farklı fakat yazılışları benzer sözcüklerin sözcük kökündeki ses benzerliğine uyak (kafiye) denir. Türk halk şiirinde ayak” olarak adlandırılır. Uyakta ses açısından benzeşen sözcüklerin anlam bakımından mutlaka birbirinden farklı olmaları gerekir.

Kafiyenin sağladığı hususlar şunlardır:

a) Her mısraın ahenkli bir duygu ile sona ermesini sağlar.

b) Kafiye, şiirin akılda kolayca kalmasını, hatırlamayı ve ezberi kolaylaştırır. Böylelikle şiirin kişiden kişiye daha kolay aktarılmasını sağlar.

c) Anlamca ilgisiz görünen mısraları birbirine kaynaştırır.

d) Yeni fikirlerin bulunmasına katkıda bulunur.

d) Şiirde ses benzerliği yoluyla sözcükler arasında bir uyum sağlar.

e) Şiirde kulağa hoş gelen hoş bir melodi ve söyleyiş güzelliği kazandırır. Bu da okuru etkilemede önemlidir.

Kafiye ile ilgili önemli hususlar:

1- Mısra sonundaki sözcüklerin ses bakımından benzemesi ve anlamlarının ayrı olması gerekir.

ÖRNEK:

Yanakları olmuş al al

Sende durma bir gönül al

Mısralarında birinci “al” bir renk ismi iken; ikinci “al” sözcüğü ise “al-” fiilidir. Bu iki sözcük yazılış olarak aynı olsa da anlam olarak farklıdır. Bu sebeple kafiyelidir. Her ikisi de aynı anlama gelseydi redif olurdu.

2-Kafiyeler kesinlikle rediften sonra gelmezler. Çünkü kafiye sözcüğün kökünde olur ve daima çekim eklerinden önce gelir.

ÖRNEK:

Senin âşıkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

gülmez dediler” , “silmez dediler” ve “ölmez dedilerkelimelerindeki “-l” sesi kafiye, “-mez dediler” kelimesi ise rediftir.

3-Bir kelimenin redif olabilmesi için kendinden evvel mutlaka bir kafiyenin bulunması gerekir. Görevi ayrı olan bazı ekler kendinden önce kafiye olmadığı için -aslında redif oldukları halde- kafiye sayılır.

ÖRNEK:

Sultan Murat eydür gelsin göreyim

Nice kahramandır ben de bileyim

Mısralarındaki “gör-` ve “bil-” fiil köklerinde benzer ses yoktur. Aynı mısralardaki “-eyim” ekinin görevi aynı olduğu için rediftir; fakat kendinden önce kafiye bulunmadığı için kusurlu olarak kafiye sayılır. Ya da sadece “-e” sesi yarım kafiye sayılıp “-yim” redif kabul edilir. Bu konuda kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Halk edebiyatı sözlü olduğu için “-r” ve “-l” sesinin kulağa birbirine yakın gelmesinden kaynaklanan bu tür kafiyeler halk şiirinde görülen bir husustur. Boğazdan çıkışına göre aynı grupta yer alan sesler arasında çok az da olsa kafiyenin varlığından söz edebiliriz.

4-Halk edebiyatında kalın sesliler (a, ı, u, o) ile ince sesliler (e, i, ü, ö) kafiyelendirilmiş olabilir.

ÖRNEK:

Bakmaz mısın Karac'oğlan halına

Garip bülbül konmuş gülün dalına

Kadrin bilmeyenler alır eline

Onun için eğri biter menevşe

(Karac'oğlan)

Bir halk şiirinden bölüm olan bu dörtlükte “-a” ve “-e” sesleri birbiri arasında kafiyelidir.

5-Kafiye ve rediflerin tespitinde Türkçedeki yapım ve çekim eklerini iyi bilmek gereklidir. Çünkü kafiye kelime kökünde yer alırken, redif kök üzerinde yer alan çekim ekleridir.

6-Art arda gelen mısralar içinde birbirine benzeyen seslerin sık ve ahenk sağlayacak güzellikte kullanılmasına aliterasyon denir.

ÖRNEK:

Ak sütünü emdiğim kadınım ana

Ak pürçekli, izzetli canım ana

Akar sularına kargımagıl

Mısralarındaki ak sesinin tekrarı ile aliterasyon yapılmıştır.

7- Kafiyede aranan nitelik sesin benzemesidir. Yazılışı başka başka olan kelimeler, aynı sesi verdikleri takdirde kafiyeli olabilirler.

ÖRNEK:

Birdenbire sıyrıldı gözümden çözülen bağ

Bir hâtıranın dağdaki yâdıydı bu membâ

Beytinde “bağ” ve “membâ” kelimelerini telaffuz ettiğimiz zaman bağ kelimesindeki “-ğ” sesi zayıftır, “membâ” kelimesini telaffuz ederken “bağ” kelimesinin sonundaki “-ğ” sesine yakın bir ses çıkar. Bu çeşit kafiyeler ses bakımdan yarım kafiyeden daha hafif bir benzeyiştir.

8-Nesir cümlelerinde tekrar edilen seslere seci denir. Özellikle Divan nesrinde bulunur.

ÖRNEK:

Gözlerin nuru, gönüllerin süruru; başımızın tacı, dil ehlinin miracı gibi

9-Ayrıca uzun bir sesli (â, û, î) ile oluşan kafiyeler de uzun sesliler iki ses değerinde kabul edildiği için tam kafiye sayılır.

ÖRNEK:

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

M. Akif ERSOY

İstiklâl Marşı'nın “fedâ, şühedâ, Hüdâ ve cüdâ” kelimeleriyle biten dörtlüğünün kafiye şeması “aaaa” olduğu için kafiye “-edâ” ve “-üdâ” seslerinde değil “-dâ” sesindedir. Şemada aynı harf ile gösterilen keli-meler arasındaki ortak ses kafiye kabul edilir. Bu şiirdeki “-dâ” sesleri tam kafiye değil zengin kafiyedir.

10 –Bazı kaynaklarda tunç kafiye zengin kafiye olarak kabul edilmektedir.

ÖRNEK:

Rûhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli

Değmesin ma‘bedimin göğsüne nâ-mahrem eli

Bu ezanlar -ki şehâdetleri dinin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli

Mısralarında "emeli" kelimesi diğer mısralarda da aynen geçtiği için tunç kafiye sayılır. Tunç kafiyeleri zengin kafiye saymak yaygın bir görüştür. Birinci, ikinci ve üçüncü mısralardaki “-i” sesi redif değildir; çünkü dördüncü mısradaki “-i” sesi iyelik “-i”'si değildir. Kafiye sadece üç mısrada olsa idi o zaman bu ek redif olurdu.

REDİF:

Mısra sonlarında bulunan ve kafiyeden sonra gelen, görevleri aynı olan eklerin, ya da anlamları aynı olan kelimelerin tekrarlanmasına redif denir.

Tanımdan da anlaşılacağıüzere iki tür redif vardır:

a) Ek Halindeki Rediflerb) Kelime Halindeki Redifler

a) Ek Halindeki Redifler: Eş görevli eklerin tekrarlanmasıyla oluşan rediflerdir. Ek halindeki rediflerin çoğu, sözcüklerin köklerine getirilen eklerdir. Sözcüğün kökü bulunduktan sonra ek halindeki redifleri bulmak daha kolay olacaktır.

       Ek halindeki redifleri kavrayabilmek için Türkçedeki yapım ve çekim eklerini iyi anlamak gerekir.

ÖRNEK 1:

Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı

Yukarıdaki beyitte, "ı" sesleri, ismin -i hali olduğundan yani, her ikisinin de görevi aynı olduğundan rediftir. Kelimenin köklerinde ise "ark" sesleri benzeştiğinden bunlar da zengin kafiyeyi oluşturur.

ÖRNEK 2:

Hile yoktur kirpiğinde kaşında

Yedi türlü çiçek vardır başında

Kokar reyhan ile gül karmakarış

Yukarıdaki dizelerde “-ında” ekleri köke getirilen çekim eki olduğu için redif , “yaş, kaş, baş” kök olduğu için benzeşen “-aş” sesleri tam kafiyedir.

b) Kelime Halindeki Redifler: Aynı anlamdaki kelimelerin tekrarlanmasıyla meydana gelen rediflerdir. Bu tür redifleri mısralarda görebilmek oldukça kolaydır:

ÖRNEK 1:

     Eğri söylerim Hak razı değil.

Doğru söylerim halk razı değil

Yukarıdaki beyitte "razı değil" kelimeleri aynı anlamda olduğu için redif, ondan önceki "k" sesleri ise zengin kafiyedir. 

ÖRNEK 2:

Zannetme ki şöyle böyle bir söz

        Gel sen dahi söyle böyle bir söz

Yukarıdaki beyitte "böyle bir söz" kelimeleri aynı anlamda olduğu için redif, ondan önceki "öyle" sesleri ise zengin kafiyedir. 

1-YARIM UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki bir ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

ÖRNEK:

Üstümüzden gelen boran kışgibi

Şahin pençesinde yavru kuşgibi‘gibi’ redif

Seher sabahında rüya düşgibi‘-ş’yarım kafiye

Çağıta bağırta aldı dert beni

ÖRNEK:

Benim bu gidişe aklım ermiyor

Fukara halini kimse sormuyor“-r” yarım kafiye

Padişah sikkesi selam vermiyor“-miyor” redif

Kefensiz kalacak ölümüz bizim

2-TAM UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki iki ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

ÖRNEK:

On atlıya karar verdim yını

Yenice sevdaya salmış bını‘-ını’redif

El yanında yakar gider kını‘-aş’tam kafiye

Tenhalarda gülüşünü sevdiğim.

ÖRNEK:

Uykuyu terk ettin, ben uyanınca,

Başımda bekledin, hastalanınca,“-ınca” redif

Göz yaşı akıttın, canım yanınca,“-an” tam kafiye

Üstümde emeğin büyüktür annem..

3-ZENGİN UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki benzer sözcüklerdeki üç ve daha fazlası ses benzerliğine dayanan kafiye çeşididir.

ÖRNEK:

Can bedenden ayrılacakredif yokTütmez bacayanmaz ocak“-cak” zengin kafiyeSelam olsun kucak kucakDostlar beni hatırlasın

4-TUNÇ UYAK (KAFİYE) : Mısra sonlarındaki bir sözcük diğer mısra sonundaki kelimenin içinde tüm sesleriyle yer alıyorsa tunç kafiyedir.

ÖRNEK:

Çınla ey çoşkun deniz,kayalıklarda çınla!“çınla” tunç kafiye

Sar bütün kumsalları o dolaşık saçınla.

ÖRNEK:

Acep şu dünyada ne kadar mal var

Düşünme Mevlâ'ya Allah'a yalvar“var” sözcüğü tunç kafiyedir.

Bir altın saatle bir çuha şalvar

Bir dahi lefirden şal ister gönül

5-CİNASLI UYAK (KAFİYE) :Yazılışları aynı,okunuşları aynı,anlamları farklı kelimeler cinaslı kafiyeyi oluşturur.

ÖRNEK:

Kendin çöz kendin tara

Değmesin el başına

Ben yarime kavuştum“el başına” cinaslı kafiye

Darısı el başına

ÖRNEK:

Terziye kumaş geldi

Düşündü ki ne kese

Ölçtü biçti“ne kese” cinaslı kafiye

Ne cep olur nekese

A) Düz kafiye düzeni:

I ) aII ) aIII ) a

a a a

a b a

a a b

ÖRNEK:

Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak a

Sönmedenyurdumun üstünde en son ocak a

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak a

O benimdir benim milletimindir ancak a

ÖRNEK:

Vara vara vardım ol kara taşaa

Hasret ettin beni kavim kardaşaa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşaa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölümb

ÖRNEK:

Şunlar ki çoktur mallarıa

Gör nice oldu halleria

Sonucu bir gömlek imişb

Anında yoktur yenleria

B) Çapraz kafiye düzeni:

a c

b d

a c

b d

ÖRNEK:

Gümüş bir dumanla kapandı her yer a

Yer ve gök bu akşam yayla dumanıb

Sürüler, çeşmeler, sarı çiçekler a

Beyaz kar, yeşil çam, yayla dumanıb

ÖRNEK:

Geceleyin bir ses böler uykumua

İçim ürpermeyle dolar: - Nerdesin?b

Arıyorum yıllar var ki ben onu,a

Aşıkıyım beni çağıran bu sesinb

C) Sarma kafiye düzeni:

a c

b d

b d

a c

ÖRNEK:

Dumanlarla örtülen bir deniz gibia

Canlanıyor en hazin dalgalar bendeb

Bekliyoruz yuvanı şimdi bahçendeb

Ben kimsesiz, ağaçlar kimsesiz gibi a

NAZIM HİKMET VE PABLO NERUDANIN İSPANYA İÇ SAVAŞINA DEĞfunduszeue.info

Öz: Türklerin İstanbul'u fethi Osmanlı tarihinde olduğu kadar Türk şiiri üzerinde de etkili olmuştur. Böylece Osmanlı tarihinde İstanbul'un başkent oluşu ile Divan Şiirinde İstanbul dönemi başlar. Şairler yüzyıllarca, İstanbul'u doğal güzelliklerine şiirler ya-zar. Ne var ki bu şiir, genellikle somut yaşamdan değil, mazmunlardan, kalıplardan çıkış yapan, İstanbul'un doğal güzelliklerini yansıtmayı aşamamış bir şiirdir. Tanzimat, Fransız etkisinin şiirde de belirdiği bir dönemdir. Bu evrede İstanbul'un geleneksel semtlerindeki kültür çatışmasının, yoksul insanların da şiirde konu edildiği görülmekte-dir. Bütün bu süreçte yüzlerce yıl şiirin fonu İstanbul'dur. Milli Mücadele döneminde başlayan Anadolu'ya yöneliş ile Türk şiiri yüzlerce yıl merkez aldığı İstanbul'dan çık-maya başlar. Cumhuriyet Dönemi ile bu yöneliş hızlanır. Gelgelelim İstanbul artık baş-kent olmasa da Türk edebiyatının ve şiirinin başkenti olmayı sürdürecektir. İstanbul, bu kentin yerlisi şairlerin yanı sıra, Anadolu'dan yetişen şairlerin de gelip yaşadığı büyü-leyici bir şehir olmayı sürdürecektir. Cumhuriyet döneminde Türkiye'de yaşanan deği-şim ve kentleşme öncelikle İstanbul'a yansırken, bu değişimin izleri İstanbul şiirlerinde-ki bakışı da etkileyecektir. Abstract: Turks' conquest of Istanbul had a significant effect on Turkish poetry as well as on Ottoman history. Therefore, following the conquest of the city, Istanbul began to be the focal point in Ottoman poetry. For centuries, poets wrote poems under the spell of Istanbul, for its natural beauties and so on. However, this style of poetry, rather than reflecting the real life, could only depict the natural beauties of the city using the same poetic themes and known patterns. With the Tanzimat reform act, a significant French effect can be seen on poetry. Towards the end of 19th century, as the fall of Ottomans began, Turkism and publicist trends took off and this would affect Turkish poetry. During the Republican Era, this trend escalated. However, Istanbul, though no longer the capital city, would never cease to be the capital of Turkish literature and poetry. The great change experienced in the country was first felt in Istanbul and the traces of this change would also affect the poets' viewpoints. Therefore, it is a fascinating journey to follow the reflections of the changes in Turkish society in the changes of " Istanbul poems " .

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası