reflü animasyon / VARİKOSEL EMBOLİZASYONU

Reflü Animasyon

reflü animasyon

Prof Dr Saim Yılmaz

 

Varikosel embolizasyonu aslında dünyada yılından beri yapılan ve son 10 yılda gittikçe popülaritesi artan bir tedavi yöntemidir. En büyük avantajı, embolizasyon sırasında testis toplardamarından venografi yapılabilmesi ve reflü yapan damarın tespit edilebilmesidir. Böylece, embolizasyonla sadece reflü yapan zararlı damar kapatılırken reflü yapmayan normal toplardamarlara dokunulmamış olur.  Embolizasyonun ayrıca, lokal anestezi ile yapılması, hastanın birkaç saat sonra taburcu olabilmesi ve işlemden sonra enfeksiyon, hidrosel ve testis hasarı olmaması gibi diğer önemli avantajları da vardır. Yapılan bir çalışmada, hem cerrahi operasyon hem de embolizasyon uygulanan hastalara hangi yöntemi tercih ettikleri sorulmuş ve tüm hastalardan embolizasyonu tercih ettikleri cevabı alınmıştır (Feneley ve ark, Br J Urol).

Varikosel embolizasyonu nasıl yapılır?

Varikosel embolizasyonu, girişimsel radyologlar tarafından anjiografi cihazı yardımıyla uygulanan bir tedavi şeklidir. Bunun için önce hastanın koltuk altı ya da kasığı uyuşturulur ve bu bölgeden ultrason rehberliğinde toplardamara ince bir kılıf yerleştirilir. Daha sonra kateter adı verilen ucu kıvrık ince bir boruyla varikoselin bulunduğu taraftaki testis toplardamarına girilir. Bu aşamada hastadan derin bir nefes alıp ıkınması istenir. Valsalva manevrası adı verilen bu hareketle karın içindeki basınç artırılarak hastalıklı testis toplardamarında reflü oluşması sağlanır. Aynı anda testis toplardamarına kateterden özel bir boya enjekte edilir ve anjiografi cihazında hangi damar ya da damarlarda reflü olduğu tesbit edilir.

Bundan sonra sıra reflü yapan damarın kapatılmasına gelmiştir. Bunun için önce kateter içinden testis toplardamarına en az iki farklı noktadan koil adı verilen özel teller yerleştirilerek mekanik tıkanma sağlanır. Daha sonra, bu koillerin arasındaki toplardamar kesimine aynı kateterden hava ile karıştırılarak köpük haline getirilen ve damarları büzerek tahrip eden bir madde enjekte edilir. Amaç, reflü yapan damarla çevredeki diğer toplardamarların bağlantısını keserek ileride varikoselin tekrarlama ihtimalini azaltmaktır.

 

 

Reflü yapan damar kapatıldıktan sonra, hastadan tekrar ıkınması istenir ve aynı anda kateterden boya verilerek başka reflü yapan damar kalıp kalmadığına bakılır. Reflü yapan başka damar tesbit edilirse aynı yöntemle kapatılır. Başka damar tesbit edilmezse kateter dışarı alınır ve işlem sonlandırılır.

Embolizasyon tamamlandıktan sonra hastanın damara giriş yerine kısa süreli bası uygulanır ve bandaj yapılır. Koltuk altından giriş yapıldıysa saat sonra, kasıktan giriş yapıldıysa saat sonra hasta taburcu edilebilir. Hasta ertesi gün işine başlayabilir.

Video bilgilendirme: Varikosel embolizasyonu animasyonu 

Eğer hastada varikosel iki taraflı ise, aynı seansta her iki varikosel de tedavi edilir. Bunun için karşı taraftaki testis toplardamarına da aynı kateterle girilir, hasta ıkındırılır ve çekim yapılarak reflü yapan damar tesbit edilir. Daha sonra da aynı teknikle bu damar da kapatılır. İki taraflı varikoseli olan hastalarda embolizasyonla her iki taraf aynı seansta ameliyatsız olarak tedavi edilebilir. Bu, embolizasyon yönteminin en önemli avantajlarından birisidir.

 

 

Varikosel embolizasyonunun avantaj ve dezavantajları?

Embolizasyonla cerrahi operasyonlar arasındaki en temel fark embolizasyon sırasında reflü yapan damarların venografi çekimi ile anında tesbit edilebilmesidir. Bu sayede embolizasyonda sadece hastalıklı damar kapatılır, sağlıklı toplardamarlara dokunulmaz. Oysa cerrahi operasyon sırasında hangi toplardamarda reflü olduğunu kesin olarak anlayabilmek mümkün değildir. Bunun için cerrahi sırasında diğer damarlara göre daha kalın ve kıvrıntılı olan toplardamarların reflü yapabileceği düşünülür ve bu damarlar bağlanır. Ancak bu varsayım her zaman doğru değildir. Bazı durumlarda tamamen normal görünen damarlarda reflü saptanırken daha kalın damarlar sağlıklı olabilir.  

 

 

Varikosel embolizasyonunun cerrahi operasyonlara göre belirgin bazı avantajları vardır:

  • Cerrahi operasyon sırasında toplardamarlar dıştan bağlanır. Bu esnada sağlam toplardamarlar yanında testisin atardamarları ve lenf damarları da yanlışlıkla bağlanabilir. Embolizasyon ise, tamamen toplardamarın içinden yapıldığından atardamar ya da lenf damarı gibi diğer damar sistemlerine istenilse bile zarar verilemez. Bu nedenle embolizasyon tedavisinde atardamar tıkanmasına bağlı testis hasarı ya da lenf damarlarının bağlanması sonucu hidrosel gibi problemler görülmez.

  • Hastada iki taraflı varikosel varsa, embolizasyonla her ikisi de aynı seansta tedavi edilebilir. Cerrahi tedavide ise, her iki taraf için ayrı kesiler açılması gerekir.

  • Hastada varikoselle birlikte bacaklarda da varis varsa, her ikisinin nedeni de testis toplardamarındaki reflü olabilir. Bu durumda embolizasyon ile her iki problemin de nedeni tedavi edilmiş olur.

  • Embolizasyonda yara izi ve dikiş yoktur, tüm işlem koltuk altı ya da kasıktaki bir iğne deliğinden yapılır.

  • Cerrahi tedavide çoğunlukla genel anestezi (narkoz) ya da spinal anestezi (belden iğne) kullanılırken, embolizasyonda sadece iğnenin giriş yeri uyuşturulur.

  • Cerrahi yöntemde, hastaların bazen hastanede yatması gerekebilir. Embolizasyonda ise hastalar birkaç saat sonra evlerine gidebilirler. Embolizasyondan sonra, hasta fiziksel açıdan yorucu işlerini bile günde yapabilir duruma gelirken, cerrahi operasyonda bu süre haftaları bulabilir.

Varikosel embolizasyonunun en önemli dezavantajı, her yerde yapılamaması, teknik ekipman (radyolojik anjio cihazı) ve deneyimli hekim+personel gerektirmesidir. İşlem sırasında hastanın aldığı radyasyon dozu son derece düşüktür, ancak işlemi yapan hekimin yine de bu konuda bilgili, tecrübeli ve duyarlı olması önemlidir.

Video bilgilendirme: Varikoselde Embolizasyon tedavisinin üstünlükleri

VARİKOSEL EMBOLİZASYONU VE BİR UZMAN GÖRÜŞÜ

 

Aşağıda, Şikago Üniversitesinden Prof Stephan Smith ve Luke Sewall' ın varikosel embolizasyonu ve cerrahi tedavi ile ilgili "Endovascular Today" isimli dergide çıkan yazıları yer almaktadır.

 

Yazının Türkçe çevirisini görmek için için tıklayınız: 

 

Yazının orijinal metnini görmek için tıklayınız:

Varikosel embolizasyonunun aşamaları: Koltuk altı ya da kasık toplardamarına bir kılıfla girilir, reflü yapan testis  toplardamarı venografi ile tesbit edilir, sonra da koiller veya zamk (glue) ile kapatılır. Varikosel damarları da köpük verilerek tedavi edilir. İşlemden 10 dakika sonra hasta masadan kalkıp yürüyebilir, birkaç saatlik gözlemden sonra normal hayatına dönebilir. 

İki taraflı varikoseli olan hastalarda, embolizasyon yöntemiyle her iki varikosel aynı seansta tek girişten ameliyatsız olarak kolayca tedavi edilebilir. 

İki tane testis toplardamarı olan bir hastada, öngörülenin aksine kalın damarda reflü yok iken ince damarda testise kadar uzanan reflü izleniyor ve bu damar embolize ediliyor. Böyle bir hastada cerrahi uygulansaydı, hangi damarda reflü olduğu bilinemeyeceğinden ya reflü yapmayan kalın damar bağlanarak varikosel tedavi edilmemiş olacak, ya da her iki damar bağlanarak varikosel tedavi edilecek ancak normal bir damar da boş yere bağlanmış olacaktı.

Reflü nedir? Reflüyü tetikleyen nedenler ve durumlar nelerdir? Reflü hastalığına ne iyi gelir? Reflü hastalığı hakkında genel bilgiler.

Reflü

Reflü nedir?

En sık rastlanan ve özellikle yaşadığımız ülkede de bir çok bireyde kronikleşen hastalıklardan biri olan reflü, bir mide hastalığıdır. Midenin içerisinde bulunan asidin normal şartlardan daha fazla üretilmesinden sonra reflü ortaya çıkmaktadır. Bu asidin artması yenilen yiyecek ve içeceklerin türüne bağlıdır. Mide asidini arttıran yağlı, asitli ve kafeinli yiyecek ve içecekler çok fazla tüketildiğinde midenin içerisindeki asit artar ve hatta bu zararlı gıdaların sıklıkla tüketilmesi mideyle yemek borusu arasındaki kapakçığın işlevlerini yerine getirmesini sağlayan “özofagus” isimli kasın işlevselliğini azaltarak bu asidin mide dışına çıkmasına sebep olur. Bu tip durumlar ciddi rahatsızlıklara ve hatta yemek borusunda zaman geçtikçe kanser tehlikesine dahi yol açabilmektedir. Reflü hastalığı çeken bir insanın günlük hayatında konuşması, rahat pozisyonlarda oturması, rahat yemek yemesi ya da uyuması çok da mümkün olmamaktır. Hem yanma hem de ağrı birleştikçe sağlık açısından zor anlar geçirilebilmektedir.

Reflüyü tetikleyen nedenler

Yağlı gıdalar : Midenin en zor sindirebildiği gıdalar yağlı gıdalardır. Mide, vücuda giren yağlı besinleri sindirebilmek için daha fazla mide asidi üretir. Bu durum da zaten yorucu bir maratonda olan midenin bir de reflüyle uğraşmasına sebep olmaktadır. Bu yüzden mümkün olduğunca kızartma yöntemiyle pişirilmiş her türlü gıdadan, atıştırmalıktan ve konserve yiyeceklerden uzak durmamız gerekmektedir.

Baharatlar : Yediğiniz yemeklere katılan her türlü baharat, midemizdeki asidin artmasına ve rahatsızlık geçirmemize sebep olabilir.

Acı yiyecekler : Yiyeceğimiz tüm acı aromalı yiyecekler, baharatlar sayesinde acı olmasını sağladığımız yiyecekler midede reflü histerilerini tetiklemektedir.

Soğan ve sarımsak : Soğan ve sarımsak gibi bitkiler her hastada olmasa da bazı reflü hastalarında reflünün başlamasını tetiklemektedir. Çünkü bu iki gıdanın içeriği midede reflüye bağlı mide ekşimelerine yol açabilmektedir.

Domates : Domates, her ne kadar diğer sağlık koşulları için çok yarar sağlayan bir besin çeşidi olsa da içerisinde bulunan yüksek asit miktarı sayesinde midedeyken reflünün başlamasına neden olabilir. Bu yüzden reflü hastalığı bulunanların domates, ketçap, salça ve domatesten üretilen her türlü ürünü tüketmekten kaçınmaları gerekmektedir.

Nane : Nanenin reflü için yarattığı en büyük zarar, mideyle yemek borusu arasındaki kasın gevşeyerek asidin yanlış yerlere gitmesine neden olmasıdır. Yemek borusuna geçen asit, burada ağrı yapıcı ve yanma hissedilen durumlara yol açabilir. Mümkün mertebe nane içeren sakız, yiyecek, çay, şeker ya da nanenin direkt olarak kendisi tüketilmemelidir.

Başlıca saydığımız bu ürünlerin haricinde mısır cipsi, patates cipsi, çikolata, dondurma, kızartma olarak pişirilmiş her türlü gıda, yağlı et ve kıyma, tüm gazlı içecekler, çay, süt, muzlu süt, portakal suyu, limon suyu, kızılcık suyu, portakal, greyfurt, limon, domates suyu, domates, şarap, likör, bira ve tüm pastane ürünler de reflü ataklarını tetikleyecek yiyeceklerdir.

Reflü

Reflüye iyi gelen yiyecekler nelerdir?

Lif içeren gıdalar : Bir bireyin lif içeren gıdalarla beslenmesi, midesindeki mide salgısının ve asidinin çoğalmasını engelleyerek mide ortamını sakinleştirir. En kolay lif elde edilebilecek gıdalar muz, armut, çilek, elma, kavun, şeftali gibi meyveler, lif içeren sebzeler, yulaf ezmesi, esmer pirinç, bazı makarnalar ve tam tahıllı olarak adlandırılan gıdalardır.

Sebzeler : Domates haricindeki tüm sebzeler reflü hastalarının tüketebilmesi için uygundur. Lahana, brokoli gibi içerisinde bol miktarda omega-3 bulunan sebzelerin tüketilmesi, reflü hastalarının midelerinde bu omega-3 içeriklerinin asitlenmeye ve salgının fazlalaşmasına engel olabilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu sebzelerin tüketilirken herhangi bir yağla pişirilme işlemine maruz bırakılmamasıdır. Mümkün olduğunca salata şeklinde ya da diğer ana yemeklerin yanında garnitür şeklinde tüketilmelidir.

Reflüye iyi gelecek diğer gıdaları kısa bir liste halinde sıralamamız gerekirse; patatesi fırınlayarak ya da haşlayarak yemek, havuç ve fasulyeyi fırınlayarak ya da haşlayarak yemek, yağsız kıyma ya da yağsız tavuk eti yemek, fırında ya da buğulama şeklinde balık yemek, beyaz peynir, krem peynir, soya peyniri, kepekli ekmek, ekmek, mısır ekmeği, beyaz pirinç ve yumurta akı da yemek reflü hastalığımıza iyi gelecek yiyeceklerdir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir