dna testi nedir nerelerde kullanılır / Marsho Dergisi - Sayı: 1 (Ağustos 2013) by MarshoDergisi - Issuu

Dna Testi Nedir Nerelerde Kullanılır

dna testi nedir nerelerde kullanılır

3 reasons why mobile photography gadgets make the best holiday gifts

This Black Friday has made it clear - people love giving mobile photography gear as holiday gifts. 

Here’s what makes mobile photography gadgets the ultimate, most loving presents:

1. You’re not just giving your loved one something cool. You’re giving them something that will make THEM cool. A good mobile photography tool will help them discover the artistic potential they didn’t even know they had. 

The smart grip that makes you shoot (and look!) like a proCheck out the phone grip that makes you shoot (and look!) like a pro

2. You're not giving them a one-off gift. You’re giving them something that will spark their creativity every time they use it. And boy, are they gonna use it!

Perfectly lit pictures every time with Pictar's smart lightSnap on the smart light that ads professional-looking lighting to every shot

3. You’re giving them something they will use and love, and it’s something they wouldn’t necessarily buy for themselves. If your loved one is someone who prioritizes everyone else’s wellbeing at their own expense - a fun mobile photography gadget is the perfect way to tell them you appreciate their sacrifice, but want them to enjoy their life a little more.

Splat 3N1 Flexible Tripod works on every surfaceThis lightweight, flexible tripod can wrap itself around anything

Whether you’re shopping for a selfie-loving teen, a photo enthusiastic spouse or a grandparent that just needs some help getting a steady shot of the grandkids – You'll find something for everyone in Pictar’s mobile photography hub. 

And if you made it this far, here’s a treat for you: use promo code SUPERSALE25 to shop for any mobile photography gadget you like at 25% off. 

Happy Holidays!

Smart Selfie Stick. Perfect Selfie. Every Time.


100 Responses

Marsho Dergisi - Sayı: 1 (Ağustos 2013)

MARSHO

Aylık Bağımsız Siyasi - Kültürel Dergi

Sayı: 1 • Ağustos 2013

KATLEDİLMESİNİN ÜZERİNDEN 4 YIL GEÇTİ

NATALYA ESTEMİROVA UNUTULMADI KATİLLER HALA KAYIP!...

ÇEÇENOFOBİ’YE SON VERİN! Medya temsilcilerine hayali haberlerine son vermeleri için açık çağrı...

ÇEÇEN ANNEYE MOSKOVA’DA SALDIRI!

Çeçen Anneleri organizasyonu lideri güpegündüz kaçırılmaya çalışıldı...

MARSHO ©


içindekiler 04 Natalya Estemirova Unutulmadı 05 Dört Yıl Önce Neler Oldu? Natalya Estemirova Kimdir? 06 Çeçenya ve İnguşetya Neresi? 07 Çeçenler ve İnguşlar Kimlerdir? Sizden Gelenler 08 Çeçenofobi’ye Son Verin Mairbek Vatchagaev 09 Çeçenya’da Sıcak Yaz Mairbek Vatchagaev

10 Çeçen Anneleri Organizasyonu Başkanı Moskova’da Saldırıya Uğradı 11 Çeçen Sığınmacılar Almanya’ya Akın Ediyor Mainat Kurbanova 13 ПХЬАРМАТ Çeçence Hikaye 17 Pxharmat Tercüme: Tarık Cemal Kutlu 20 Şiir: Gece/Буьйса Apti Bisultanov 21 Kitap Tanıtımı Tibuk’un Çeçenleri - Yusuf Ünal

2 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO


EDİTÖRDEN Değerli Okuyucularımız, Temmuz 2013’te yayınladığımız “Tanıtım Sayısı”, Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilleri ve 100’ün üzerinde köşe yazarının yanı sıra yaklaşık 2 bin kişiye ulaştı. Göstermiş olduğunuz ilgi ve gönderdiğiniz mesajların verdiği şevkle ilk sayımızı sizlere sunmanın gururunu yaşıyoruz. Tıpkı tanıtım sayısı gibi, dolu dolu içeriği ile bu ilk sayımızı da okumaktan zevk alacağınızı ümit ediyoruz. Dergimizi http://www.marshodergisi.blogspot.com adresine yerleştirdiğimiz PayPal ödeme butonu ile satın alabilir yahut arzunuza göre 6 veya 12 aylık abonelik tercihlerinizi yapabilirsiniz. Ayrıca, sizlere daha kolay ulaşabilmek, eleştiri ve önerilerinizi alabilmek için sosyal medyayı da kullanmaya başladık. Destek vermek için bu platformlarda da bizi takip edeceğinizi umuyoruz. En derin sevgi ve saygılarımızla.

http://www.marshodergisi.blogspot.com

http://youtube.com/user/marshodergisi

http://twitter.com/marshodergisi

Aylık Siyasi Kültürel Dergi MARSHO Grafik Tasarım Waynakh Online Abonelik-Reklam-Sponsorluk [email protected] Yayın Kurulu Akhmed Magomadov Bekmurza Asnukaev Lamara Khamidova Leça Gudaev Zelim Gadjiev Zubair Tsukaev

Marsho Dergisi © Bütün hakları saklıdır! Yayın kurulunun yazılı izni olmaksızın kısmen ya da tamamen alıntı yapmak; dergiyi çoğaltmak ya da üçüncü şahıslar ile paylaşmak yasaktır. Aksine hareket edenler hakkında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, diğer yerel hukuk kuralları ile uluslararası kurallar gereği hukuki ve cezai süreç başlatılacaktır.

https://www.facebook.com/pages/Marsho-Dergisi/419008358213454

Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 3


NATALYA ESTEMİROVA UNUTULMADI...

Katledilişinin dördüncü yıldönümünde cesur Çeçen insan hakları savunucusu Natalya Estemirova, Fransa’nın başkenti Paris’te ve Rusya’nın St.Petersburg kentinde düzenlenen protesto gösterileriyle anıldı. Fransa’da aylık yayınlanan “Çeçenya’dan Haberler” (Nouvelles de Tchétchénie) adlı gazetenin editörü tarafından sunulan teklif ile Paris merkezli Çeçen Komitesi, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İşkencenin Önlenmesi için Hristiyan Hareketi (ACAT), Sınır Tanımayan Muhabirler (Reporters Sans Frontiers), Sendika Birliği (Le Convoi Syndical), Rus Seçmenler Birliği (l’Union des Electeurs

4 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO

russes) ve Rusya Özgürlükler (Russie-Libértes) adlı sivil toplum kuruluşları Natalya Estemirova anısına eylem çağrısında bulundu. Bu çağrı doğrultusunda, Estemirova’nın katledildiği 15 Temmuz günü Paris merkezinde toplanan bir grup Çeçen hak savunucusunu andı ve katillerinin bulunarak bağımsız mahkemelerde yargılanması için harekete geçilmesini talep etti. Aynı gün benzer bir protesto gösterisi de Rusya’nın St.Petersburg kentinde düzenlendi.


DÖRT YIL ÖNCE NELER YAŞANDI?

15 Temmuz 2009 Çarşamba

ve başında mermi izleri olan cansız

bağımsız soruşturmada, Natalya

günü sabah saat 08.30 sularında

bedeni bulundu. 16 Temmuz

Estemirova’nın elbiseleri üzerin-

başkent

evinden

2009 Perşembe günü Çeçenya’nın

de bulunan doku örnekleri ile

Memorial ofisine gitmek üzere

Gudermes bölgesindeki Koşkeldi

Başayev’in kardeşinden alınan kan

çıktı. Evin önünde bekleyen VAZ-

Köyü’nde ikindi namazına müte-

örneğinin DNA karşılaştırmasında

2107 marka beyaz bir arabadan

akip kılınan cenaze namazıyla aile

ne Başayev’in ne de kardeşinin

inen kimliği belirsiz kişilerce

mezarlığına defnedildi.

Estemirova cinayetine karışmadığı

zorla arabaya bindirildi ve bilin-

Ocak 2010’da Rus yetkili-

tespit edildi, ancak Rus yetkililer

meyen bir yöne doğru götürüldü.

ler cinayetin Alkhazur Başayev

bu bilgiyi kabul etmedi. Natalya

Arabaya bindirilmeye çalışıldığı

adlı bir Çeçen gerilla tarafından

Estemirova cinayeti halen faili

sırada

bağırmayı

işlendiğini, ancak bu gerillanın 13

meçhul olarak durmakta.

başardı ve iki görgü tanığı olayı

Kasım 2009 tarihinde düzenlenen

haber verdi. Aynı gün saat 17.20

bir operasyonda öldürüldüğünü

sularında komşu İnguşetya’nın

ileri

soruşturmanın

Gazi-Yurt bölgesi yakınlarında,

tamamlandığını iddia ettiler. Ne

Federal “Kafkas” otoyolunun 100

var ki insan hakları savunucuları

metre kadar uzağında vücudunda

tarafından

Grozny’deki

kaçırıldığını

sürerek

gerçekleştirilen

28 Şubat 1958’de Rusya’nın Sverdlosk Oblastı’na

ailesinin yanına bırakarak işgal altındaki

bağlı Kamışlov kasabasında dünyaya geldi. 1944

Grozny’e geri döndü. 2000 yılında dünyaca

yılında Sovyet yönetimi tarafından topluca

ünlü Rus sivil toplum kuruluşu, “Memorial

nen bir tören ile alternatif Nobel ödülü olarak

sürgüne gönderilen Çeçen-İnguş halkına dönüş

İnsan Hakları Merkezi”nin Grozny şubesini

adlandırılan “The Right Livehood” ödülünü, 2005

izni verilmesiyle ailesiyle birlikte Çeçenya’ya

kurarak bu birimi idare etti. Savaş boyunca

yılında Strasburg’da Avrupa Parlamentosu’nda

döndü. Grozny Devlet Üniversitesi’nde Tarih

Çeçenya ve İnguşetya’daki hastaneleri ziyaret

düzenlenen bir törende “Robert Schuman”

Fakültesi’nden mezun olan Estemirova, 1998

etti, savaş kurbanı sivilleri ve özellikle çocukları

madalyasını ve 2007 yılında RAW adlı insan

yılına kadar yerel bir lisede tarih dersleri verdi.

filme alarak Rus devlet terörizmini belgeledi.

hakları organizasyonu tarafından ilk kez ve-

Ayrıca 1991 yılından itibaren bu süre zarfında

Cesur çalışmalarıyla Çeçenya’da Rus askerleri

rilmeye başlanılan “Anna Politkovskaya” ödü-

“Golos” (Ses) adlı Çeçen gazetesinde de çeşitli

tarafından işlenilen pek çok suçu ortaya çıkardı

lünü aldı. Çeçen Ulusal Kurtuluş Hareketi üyesi

makaleler yazdı ve Çeçen devlet televizyon

ve kaybolan ya da kaçırılan sivillerin izlerini

savaşçıların akrabalarının evlerinin yakılması

kanalı için Rus işgal güçleri tarafından işlenilen

takip etti. Bu çalışmalarının yanı sıra Moskova

ve bazı sivillerin kaçırılmasıyla ilgili bir konuda

insanlığa karşı suçları, soykırımı ve Çeçen mül-

merkezli “Novaya Gazeta”ya ve “Kavkaz-Uzel”

araştırma yürütürken, 15 Temmuz 2009 tari-

tecilerin dramlarını konu edinen 13 kısa belge-

adlı internet sitesine düzenli olarak bölgeden

hinde Grozny’de evinin önünden kaçırıldı ve

sel hazırladı. Rus Filtrasyon Kampları Kurbanları

haberler gönderdi ve çok sayıda makale yazdı.

birkaç saat sonra komşu İnguşetya’da cansız

Organizasyonu’nda basın sekreteri olarak görev

İnsan hakları alanında yürüttüğü bu eşsiz ve

bedeni bulundu. Uluslararası kamuoyunun

aldı. 1999 yılında İkinci Rus-Çeçen Savaşı’nın

son derece önemli çalışmalar nedeniyle, 2004

yoğun tepkisine rağmen Rus yetkililer halen

başlamasıyla birlikte kızını Yekaterinburg’daki

yılında İsveç Parlamentosu binasında düzenle-

NATALYA ESTEMIROVA

cinayeti aydınlatmadı. Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 5


ÇEÇENYA VE İNGUŞETYA NERESİ? Kuzey Kafkasya’nın doğu kısmında ve kısmen Doğu Avrupa’da yer alan tarihsel Çeçen-İnguş toprakları doğuda Gürcü Askeri Karayolu’na, batıda Terek Nehri’nin kollarına uzanıyordu. Bu sınırlar kuzeyde Terek Nehri’nin Hazar Denizi’ne döküldüğü noktaya kadar ulaşıyor ve Kumuk bozkırlarıyla bir bariyer görevi üstlenen Kaçkalikov Dağları’na varıyordu. Bu toprakların doğu sınırı, günümüz Dağıstan Cumhuriyeti sınırları içerisinde yer alan Andi Koisu ve Sulak havzalarıyla, güney sınırı ise Kafkas Dağları’nın doruk noktasıyla belirliydi. Çeçen-İnguşlar, Terek ve Sunja nehirleri arasındaki verimli ovalarda, Kafkas dağlarının etekleri boyunca ve güneydendoğuya varan dağlık bölgelerde yaşıyorlardı. Küçük Kabardey olarak adlandırılan bölgede Kabardey adıyla anılan Çerkeslerle birlikte, doğuda Dağıstan haklarıyla beraber yaşıyorlardı. Kuzey ovalarında Kumuklar ve Ruslara, batı ve güneyde ise Osetler ve Gürcülere komşulardı. Ne var ki, 19.yüzyılda tarihsel Çeçen-İnguş topraklarının işgal edilmesiyle birlikte Çarlık Rusyası, Çeçenleri ve İnguşları ekonomik açıdan önemli

ve verimli topraklardan çıkarmaya, onların yerine ise Slavları ve Don Kazaklarını yerleştirmeye başladı. Bu politikaya ek olarak 1944 yılında tüm Çeçen-İnguş halkının Nazi Almanyası ile işbirliği yaptıkları iddiasıyla vatanlarından koparılarak Orta Asya ve Sibirya’ya sürgüne gönderilmesinden sonra kimi yerleşim birimlerinin isimleri sistematik olarak Rusça’ya çevrildi ve Çeçen-İnguş yerleşim birimlerine başka halklar yerleştirildi, eski tarihli haritalardan Çeçenİnguş isimleri silindi. Böylelikle Sovyet Rusyası’nın yönetimi altında Çeçen-İnguşların toprakları parçalandı ve azaltıldı. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991’de dağılması ve aynı yıl Çeçen halkının bağımsızlığını ilan etmesi ve İnguşların genç Çeçen Cumhuriyeti’nden ayrılma talepleri ve akabinde 1992 yılında Osetya’nın Rus askeri güçlerinin desteği ile İnguşetya’yı işgal ederek Prigorodny’i işgal etmesinin sonucunda Çeçenya ve İnguşetya’nın bugünkü sınırları oluştu. Bu bağlamda, halen Rus ordusunun işgali altında bulunan 19.300 kilometrekarelik Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın

neredeyse tüm sınırları Rusya Federasyonu iledir. Batıda Kuzey Osetya ve İnguşetya, Doğuda Dağıstan, Kuzeyde Stavrapol Kray ve Güneyde ise Rusya dışındaki tek sınır bölgesi olması özelliğini taşıyan Gürcistan’a komşudur. Rusya Federasyonu bünyesinde özerk bir cumhuriyet olarak varlığını sürdüren İnguşetya ya da resmi adı ile İnguşetya Cumhuriyeti’nin iki bağımsız ülkeye sınırı olup Doğuda Çeçen Cumhuriyeti İçkerya, Güneyde Gürcistan’a komşudur. Ülke, Batı ve Kuzeyde ise Kuzey Osetya’ya komşudur.

Biz kimseye saldırmadık. Düşman vatanımıza geldi, ne yapacaktık evde oturup onları mı seyredecektik? 6 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO

Khamzat Gelayev

Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Silahlı Kuvvetler Kumandanı


ÇEÇENLER VE İNGUŞLAR KİMLERDİR?

Kafkasya’nın yerli halklarından olan ve Türkiye’deki yaygın yanlış algının aksine Türkler ile etnik herhangi bir akrabalığı bulunmayan Çeçenler kendilerini “Nokhçi” (Nokhço) ya da “Nokhçi Qam” (Çeçen halkı); ülkelerini de “Nokhçiço” (Çeçen Evi), “Nokhçi Mokhk” (Çeçen Ülkesi) ya da “Daymokhk” (Babavatan) olarak adlandırırlar. Ruslar, 1732 yılında Argun kentine bağlı Çeçen-Aul Köyü’nde aldıkları ağır mağlubiyet sonrası bu halkı yaygın olarak “Çeçen” ve ülkelerini de “Çeçenya” şeklinde adlandırmaya başlamıştır. Ancak, Rus kaynaklarında “Çeçenya” ismine ilk olarak 1692 yılında yayınlanan bir Kafkasya haritasında rastlanılmaktadır. Gürcüler, Çeçenleri “Çeçenebi” (tekil olarak Çeçeni) , Çerkesler “Şaşan”, Osetler “Sasan”, Avarlar “Burtiçi” ya da “Burtiyaw”, Lezgiler “Çaçan”, Kumuklar “Miçikiş” ya da “Miçigiş” şeklinde isimlendirmektedir. İnguşlar ise kendilerini “Ghalghay” olarak adlandırmakta, komşuları Gürcülerin İnguş halkını “Kistebi” (tekil kullanımda Kisti), Çerkeslerin ise “Misçikhiş” olarak isimlendirdiği görülmektedir. Çeçenler, İnguşlar, Kistler ve Tuşlar (Batslar) bir bütün olarak kendilerini “Waynakh” ( Bizim halkımız) şeklinde tanımlarlar. Zira, Çeçen, İnguş, Kist ve Tuş ayrımı Sevgili Marsho Dergisi emektarları, Uzun süredir Almanya’da ikamet eden Türkiyeli Çeçenlerdenim. Derginizin tanıtım sayısını büyük bir beğeni ile okudum. Umarım çalışmanız uzun soluklu olur, bizlerde bu sayede tarihimiz, kültürümüz ve güncel olaylar hakkında bilgilenebiliriz. Size bir de sorum var. Tanıtım sayısında “Editörden” başlıklı yazıda Çeçen-İnguşları “Waynakh” olarak tarif etmişsiniz ama internette pek çok yerde bunun “Vaynah” gibi yazıldığını görüyorum. Neden Türkçe’de yer almayan “W” harfini kullanıyorsunuz? En derin sevgi ve saygılarımla Mehmet Yavuz

yakın tarihlere dayanmaktadır. İnguşlar açısından bu ayrışma 17.yüzyılda başlamakta ve 19.yüzyılın ilk yarısında tamamlanmaktadır, nitekim “İnguş” tanımlamasına Rus kaynaklarında ilk olarak 1770 yılında rastlanılmaktadır, ancak yine de 18.yüzyıldaki pek çok Rus kaynağında ve Osmanlı Arşivi belgelerinde “Çeçen” adının hem Çeçenleri hem de İnguşları kapsayacak şekilde kullanıldığı görülmektedir. Hatta 1870 yılında İnguş yazar Çakh Akhriyev tarafından kaleme alınan ve İnguş destanlarını konu edinen kitap “Çeçen Efsanelerinden” adıyla yayınlanmıştır. 1897 yılında Rus akademisyenler tarafından hazırlanan bir çalışmada da İnguşlar, Çeçenleri meydana getiren klanlardan birisi olarak zikredilmiştir ki bu yaklaşım son derece doğrudur, Çeçenler ve İnguşlar iki ayrı millet değil, tek bir milletdir. Çok sayıda Çeçen-İnguş entelektüel ulusal birliklerini yeniden tesis edebilmek ümidiyle 1920’li yıllarda, Çeçen ve İnguş şeklindeki farklı isimler yerine “Waynakh” adının kullanımı için bazı girişimlerde bulunmuşsa da istenilen sonuç elde edilememiştir.

SİZDEN GELENLER EDITÖRDEN: Dergimizin bu sayısında Çeçen, İnguş, Kist ve Tuşların kendilerini “Bizim Halkımız” manasını taşıyan “Waynakh” sözcüğü ile adlandırdıklarına vurgu yaptık. “W” ile “V” ayrımı esas olarak tercüme hatasından kaynaklanmaktadır. Kiril alfabesi ile yazımda “Вайнах” şeklinde görülen bu tanım, doğal olarak Türkçe’ye veya İngilizce’ye aktarılırken kimi yazarlar tarafından “Vaynah” şeklinde geçirilmektedir, ne var ki Türkçe’deki “V” harfinin verdiği ses telaffuzu karşılamamakta, buna karşın latin alfabelerinde yer alan “W” harfi ise kelimenin tam telaffuzunu vermektedir. Aynı şekilde Kiril alfabe ile yazımda kelime sonunda yer alan “х” harfi de doğru sesi vermesi için “kh” olarak değerlendirilmelidir. Bu kısa açıklamamız ışığında, kelimenin doğru kullanımının “Waynakh” olduğunu belirtmek isteriz. Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 7


ÇEÇENOFOBİ’YE SON VERİN!

Paris merkezli Kafkasya Çalışmaları Derneği (Association d’études Caucasiennes) başkanı Mairbek Vatchagaev organizasyonları adına yayınladığı yazılı bildiri ile medya temsilcilerini, Suriye’de yaşanılan olaylarla bağlantılı olarak artış gösteren Çeçenofobiye karşı uyardı. Çeçenofobi’nın alarm verici biçimde artışı bizleri dehşete düşürmekte ve derinden yaralamaktadır. Bu bağlamda, medyanın konuya yaklaşımına yönelik hayal kırıklığımızı ifade etmek üzere sizlere yazıyoruz. Suriye’de sivil savaşın başladığı 2011 yılından bu yana, neredeyse tüm medya kaynakları defaatle sözde İslami Çeçen savaşçıların Suriye’de işlediği çeşitli suçlara ilişkin yüzlerce gerçek dışı habere imza attı. Geçtiğimiz haftalarda, bir ulusun adı adam kaçırma olaylarından yargısız infazlara kadar çeşitli asılsız haberlerle birlikte medyada anıldı. Hatırlatmalıyız ki, “bozuk bir Arapça aksana sahip olmaları, Rusça konuşabiliyor olmaları ya da sakallarının olması” haberlere konu olan bu şahısların Çeçen olduklarını göstermez! Herhangi bir

suç olsa dahi, bu suç o şahsın “ulusu” tarafından işlenmemiştir, ama bu bireysel bir eylemdir ve bir milletin adını terörizm ile anmak yerine eylemi gerçekleştiren şahsın kimliğinin yayınlanması gerekmektedir. Tüm saygılarımızla bu ve benzeri gerçek dışı bilgileri kullanarak uluslararası kamuoyunda bir Çeçenofobiya liderlik etmemenizi talep ediyoruz. En içten dileklerimle, Mairbek Vatchagaev Paris Kafkasya Araştırmaları Derneği Başkanı 1 Temmuz 2013

MAİRBEK VATCHAGAEV KİMDİR? 1965 yılında Çeçenya’nın başkenti Grozny’nin güneydoğusundaki Avtury Köyü’nde dünyaya geldi. Tsikaroy teypine mensup olan Vatchagaev, tarih alanında doktora yaptı. Birinci Rus-Çeçen Savaşı’nın sona ermesinden sonra Ocak 1997’de gerçekleştirilen bağımsız seçimlerde Aslan Maskhadov’un ekibinde yer aldı. Aslan Maskhadov’un seçilmesiyle Devlet Başkanı Basın Sekreteri ve Baş Danışmanı olarak atandı, ayrıca Çeçen Cumhuriyeti İçkerya 8 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO

Devlet Başkanlığı bünyesinde kurulan “Çeçen Enformasyon ve Analiz Merkezi”ni yönetti. Temmuz 1999’da Devlet Başkanı Aslan Maskhadov’un Moskova Temsilcisi olarak atandı ve Ekim 1999’da ikinci Rus-Çeçen Savaşı’nın başlamasıyla Rus kolluk güçleri tarafından yasadışı silah bulundurmak iddiasıyla tutuklandı ve Haziran 2000’de 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yoğun siyasi temaslar ardından affedilerek serbest bırakılan Vatchagaev, Fransa’ya iltica etti ve 2006 yılında Fransa vatandaşlığına geçti. Tarih ve İslami konular üzerine yüzlerce makale yazan ve gün-

cel siyasi konulara ilişkin 400’ün üzerinde makaleye imza atan Mairbek Vatchagaev bu çalışmalarının yanı sıra 1997 yılında “Başkanın Yüz Günü”, 2003 yılında “19.Yüzyıl Kafkas-Rus Savaşlarında Çeçenya”, 2008 yılında “Kartal ve Kurt”, 2009 yılında “Şeyhler ve Ziyaret Yerleri”, ve son olarak 2010 yılında Dağıstanlı H.Donogo ve Gürcü G.Mamuliya ile birlikte “Belgelerle Haydar Bammat” adlı kitapları yazdı. Halen Washington merkezli The Jamestown Vakfı için haftalık analizler yazmakta ve Paris merkezli Kafkasya Çalışmaları Derneği’ne başkanlık etmektedir.


ÇEÇENYA’da

SICAK YAZ!.. MAİRBEK VATCHAGAEV Kuzey Kafkasya’daki gerillaların alışılagelmiş ilkbahar-sonbahar döneminde artışla yoğun saldırılar gerçekleştirme taktiğine son birkaç yıldır riayet etmiyor olmalarına karşın, kimi gözlemciler, yılın soğuk aylarına nispeten bu sıcak dönemde saldırılarda bir artış olmasını bekliyor. İçinde bulunduğumuz yaz mevsiminin başında Çeçenya’daki durum oldukça sakin geçse de, Haziran ayının son haftası şaşırtıcı çatışma haberlerini gündeme getirdi. İlk olarak Çeçenya’nın güneybatısında, İnguşetya ile sınırda yer alan Açkhoy-Martan bölgesindeki Bamut Köyü’nden ciddi silahlı çatışmalara ilişkin dedikodular yayıldı. İsyancı kaynakları, Çeçen gerillalar ile Rus askeri güçleri arasında çatışmalar yaşandığını bildirdi. Ne var ki, bağımsız kaynaklardan gelen bu haberler Çeçenya dışında genel olarak gerillaların doğrulanmamış propagandası olarak nitelendirildi. Eğer Çeçenya’yı ziyaret eden FransızRus gazeteci Anastasia Kirienko, yerel sakinler ile görüşüp, bahsi geçen çatışmaların gerçekten yaşandığını doğrulamasaydı bu haber daha fazla yayılmayacaktı. Kirienko, Svoboda News’teki makalesinde bu haberi şu şekilde aktardı: “Gizli servise yakın bir kaynağım beklenmedik şekilde, 23 Haziran 2013 tarihinde gece saatlerinde, Çeçenya’nın Açkhoy-Martan

Haziran 2013 sonunda başlayan Rus işgal güçlerine yönelik saldırılar Çeçenya’da savaşın sona ermediğini ve ülkenin iddia edildiği gibi huzur ve refah içerisinde olmadığını gösteriyor...

11 TEMMUZ 2013 - THE JAMESTOWN FOUNDATION bölgesinde Rusya’nın Voronej bölgesinden getirilen Rus özel kuvvetlerine mensup 38 askerin çıkan çatışmada öldüğünü söyledi. Anlattığı fantezi bir haber gibi geldi ve habere ilişkin şüphelerimi dile getirdim. ‘Voronej’den inatçı bir Rus subayı yaşanılanları internet günlüğünde yazıyor ve biz de onun yazdıklarını internetten kaldırıyoruz’ dedi…” Bu çatışmadan bir hafta kadar sonra ise, Çeçenya’nın dağlık Şatoy bölgesinde bir başka sıcak temasın haberi geldi, ancak çok sayıdaki kayıp Rus destekli rejimin haberin üzerine örtmesini engelledi. Silahlı çatışma, Şatoy’un güney ucundaki Kharsenoy Köyü sırtlarında 29 Haziran günü yaşanmıştı ve aktarıldığına göre de yaklaşık 20 kişiden oluşan mobil bir gerilla grubu çatışmaya girmişti. 2 polis öldü ve 17’si de yaralandı. Rus yanlısı Çeçen polisi, Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nden özel Rus polis birimi Terek ve Çeçenya’da konuşlu diğer Rus birliklerinin katıldığı bu operasyon tesadüfi olamaz. Rusya’nın değişik bölgelerinden bir araya getirilen özel kuvvetler ve gizli servis elemanları, Çeçenya’da sık sık özel operasyonlar düzenliyorlar. Tüm bu güçler Geçici Bölgesel Komuta Merkezi’nden sevk ve idare olunuyor. Bu nedenle tüm bu güçlerin bir bölgede toplanmasının tek amacı gerillalara karşı özel bir operasyon yapıldığını gösteriyor. Görünüşe göre, bu sefer bir mobil gerilla grubunun etrafı çevrilemedi, ancak gerillalara karşı organize edilen geniş kapsamlı silahlı çatışma bir günden daha uzun süre Şatoy yakınındaki dağlarda devam etti. Son dönemlerde Çeçenya’nın Rusya’nın en güvenli yeri olduğunu tekrarlayan Ramzan Kadirov, yaşanan çatışmaların ardından hemen Rus medyasının alay konusu oldu. Kuzey Kafkasya’daki duruma ilişkin olarak sunulan resmi açıklamalara sık sık karşı çıkan gaze-

teci Orkhan Jemal, bağımsız Rus televizyon kanalı Dojd’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Şatoy bölgesinde yaşanılan silahlı çatışmalar gösteriyor ki, Çeçenya’nın pasifize edildiği ve gizli direniş hareketinin yok edildiğine ilişkin konuşmalar boş laflardan ibaret. Esasında basında Çeçenya hakkında çıkan makaleleri değil de güncel olayları takip ederseniz, net bir şekilde Çeçenya’da hiçbir şeyin sona ermemiş olduğunu görürsünüz. Çeçenya’dan yansıtılan sahte görüntü, son olayların medyada patlamasına neden oldu”. Rus devlet medyası da Çeçenya’da yaşanılan olayları kendi versiyonları ile iletti, NTV haberini: “Kolluk kuvvetlerinin suçlulara teslim olma şansı vermesine rağmen militanlar ateşle karşılık verdi ve ormanlık alana doğru geri çekildi. Karanlığın çökmesiyle birlikte özel operasyon sonlandırıldı ve şafak vaktinde polis memurları militanları yeniden takibe koyuldu” şeklinde sundu. Verilen bu bilgi açıkça eksik olduğu görülüyor. Rus devlet güçleri sayıları 20’yi bulan gerillaya etraflarını çevirmeden teslim olma teklifini sunmazdı, görünen o ki, gerillalar çatışma alanını herhangi bir kayıp vermeden terk etti. Yerel halk, Rus jetlerinin ve topçu birimlerinin Kharsenoy Köyü civarını yoğun bir bombardımana tuttuğunu aktarıyor, bu da çatışmanın şiddetinin oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Gerillalara yakın kaynakların aktardığı bilgilere göre, Rus askeri taktiğinin farkında olan grup, Rus jetleri ve topçuları saldırılarını sonlandırana kadar ormana girmedi ve bu şekilde kayıp vermekten kurtuldu. Bamut’taki gerilla saldırıları açık ve net bir şekilde Çeçenya’daki isyancı hareketin sona ermediğini gösteriyor. Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 9


ÇEÇEN ANNELERİ ORGANİZASYONU BAŞKANI MOSKOVA’DA SALDIRIYA UĞRADI cevap verdiler. Tekliflerini reddettim ve o zaman içlerinden birisi beni kolumdan çekerek arabanın içine tıkmaya çabaladı. Ancak ben direndiğim için şoför arabadan çıkarak diğerine yardıma geldi. Ben çığlık atmaya ve yardım istemeye başladım. Yoldan geçenler ne olduğunu sormaya başladı ve gençlerden birisi: “Seni ilgilendirmez, benim kız kardeşim!’ şeklinde yanıt verdi. Ben de çığlık ata rak: ‘Doğru değil, kim olduklarını bilmiyorum, beni kaçırmaya çalışıyorlar’ dedim. Çığlıklarım sayesinde yoldan geçen kalabalık gençlerden bana zulmet meyi bırakmalarını yoksa polisi arayacaklarını söy leyince, beni kaçırmaya çalışanlardan birisi, beni “Çeçen Anneleri” adlı Çeçen sivil toplum organikaldırıma doğru fırlattı ve hemen arabaya binerek zasyonunun lideri Madina Magomadova, Rusya’nın hızla oradan uzaklaştılar. Kaldırıma düştüğümde başkenti Moskova’da kimliği belirsiz iki kişi tarafından başımı çarptığım için kısa bir süre bilincimi yitirdim. saldırıya uğradı ve kaçırılmaya çalışıldı. Kendime geldiğimde, yanımda iki bayan vardı, bana yardım ettiler ve ambulans çağırmalarını isteyip Konuyla ilgili açıklama yapan Madina Magomadova, istemediğimi sordular ama tekliflerini reddettim. “Rus-Çeçen Savaşı’nın başlamasından bu yana Bir süre benimle birlikte yürüdüler, ardından kendi Çeçenya’da ortadan kaybolan sivillere adanmış başıma devam ettim. Eve varır varmez, buluştuğum uluslararası bir fotoğraf sergisinin hazırlıkları gazetecinin nasıl olduğunu öğrenmek için, ona üzerine görüşmek amacıyla 8 Haziran günü saat telefon ettim, herşey yolundaydı. Başıma gelenleri 17.00’de Moskova’daki bir restaurantta bir gazeteci ona anlatmaya korktum, böylelikle onu tehlikeye ile buluştum. Zira, Çeçen annelerinin çocuklarının atmamış olacaktım çünkü telefon görüşmelerimiz akıbetlerinden bihaber geçirdikleri süre 14 Aralık’ta dinleniyor olabilirdi. Polise bile gitmeye korktum, 20.yılına girmiş olacak ve bu korkunç yıldönümü çünkü beni kaçırmaya çalışanların kim olduklarını münasebetiyle, Avrupa’da ve Rusya’da bir fotoğraf ya da planlarının ne olduğunu bilmiyorum. 10 sergisi açmayı planlıyoruz. Görüşmemizin sonlarına Haziran günü, aynı gazeteci ile yeniden buluştum doğru, yan masamızda oturan iki gencin tuhaf ve başımdan geçenleri anlattım. Yüzümdeki yara davranışı dikkatimizi çekti, biz ne zaman konuşmaya izlerini fotoğraflayarak bir travma merkezin gitmemi başlasak onlar susuyordu. Bu nedenle görüşmemizi ve muayene olmamı önerdi. Yoğun bir stres altında kaydettiklerini düşünerek sohbetimizi noktalamaya olduğum için, korkunç bir baş ağrısı ve dizimdeki karar verdik ve restauranttan ayrıldık. Biraz ilerdeki yoğun acıya rağmen muayeneye karar vermek bile dört yolda, gazeteci arkadaşım Lubyanka Metrosu çok zor oldu. 12 Haziran günü kendimi daha iyi istikametine doğru gitmek üzere benden ayrıldı, hissediyordum ve muayene için bir travma merkeben de Maroseyka Caddesi’ne doğru devam ettim. zine gittim. Halen hayatım ve özgürlüğümün tehlike Kısa bir süre sonra, o iki genç Lada marka bir araç altında olduğunu düşünüyorum” dedi. ile yanıma yaklaşarak arabaya binmemi önerdi. Kim olduklarını sorduğumda, zamanla öğreneceksin diye ©Waynakh Online

10 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO


ÇEÇEN SIĞINMACILAR ALMANYA’YA AKIN EDİYOR!

Geride bıraktığımız son birkaç ay içerisinde birkaç bin kişi güvenlik ve sığınma bulma kaygısıyla Çeçenya’dan Avrupa’ya iltica etti. Son dönemlerde Çeçenya’da yayılan, Almanya’nın bölgeden bir milyon mülteci almayı kabul ettiğine dair mantıksız bir dedikodunun da etkisiyle bu sığınmacıların büyük bir bölümü Almanya’yı tercih etti. Ciddi bir sığınmacı akınıyla karşılaşan Almanya’da gündem Çeçenler oldu. Deneyimli Çeçen gazeteci Mainat Kurbanova bizim için başkent Berlin’deki kamplardan birisini ziyaret ederek savaşın en yoğun olduğu günlerde bile Çeçenya’yı terk etmeyen ama şimdi ümitsizce Avrupa’da sığınma arayan hemşerilerimizle görüştü. Alman yetkililer, Çeçenlerin toplu bir şekilde anavatanlarını terk ederek Almanya’da sığınma aradığına dair dedikoduları doğruladı. Almanya İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan istatistiki verilere göre, 2013 yılının sadece ilk yarısında Kuzey Kafkasya’dan yaklaşık 10 bin kişi siyasi sığınma talebinde bulundu ki 2012 yılı boyunca bu bölgeden gelen tüm başvuruların sayısı 3202’ydi. Tıpkı 2012 yılında olduğu gibi bu yılda Almanya’dan sığınma talep eden kişilerin neredeyse tamamına yakınını Çeçenler oluşturuyor, hani Rus yetkililerin ve yerel etnik Çeçen

yöneticilerinin dünyanın en güvenli bölgesi olduğunu iddia ettikleri Çeçenya’dan gelen siviller. Motorlu Sandal Başkent Berlin’in kenar mahallesinde yer alan Siemensstadt adlı endüstri bölgesinin göbeğindeki Motard Strasse caddesinde birkaç modüler binadan oluşan, geleneksel Sovyet mimarisinin örneğini yansıtan ve Alman Demokratik Cumhuriyeti (Doğu Almanya) tarafından kullanılan bir bölgede olduğu hissini uyandıran bir hosteldeyim. Girişteki küçük kabinde oturan bir bekçi giriş yapabilmem için belgelerimi kontrol ediyor. Bahçede futbol oynayan, koşturan ve birbirlerine Çeçence, Almanca, Rusça ve anladığım bazı dillerde bağrışan çocuklar var. Biraz daha ilerde, ıhlamur ağaçlarının altındaki tahta banklarda oturan bir grup kadın dedikodu yapıyor. Yatakhanelerin olduğu koridorlar dar ama aydınlık ve temiz. Kimi odaların kapıları tamamen, kimileri ise hafif bir şekilde açık, 35 dereceyi bulan sıcaklıkta oda sakinleri kendilerince ferahlamaya çalışıyor. Farklı kokular yükseliyor ama benim için tanıdık olan Çeçen mutfağına özgü yemeklerin kokusu hakim. Kimi yerlerde Çeçen-Dağıstan ritimleri içeren müzikleri duyuyorum.

MAİNAT KURBANOVA Burası bir kabul merkezi, resmi adıyla “Mülteciler için Merkezi Kabul Merkezi”. Pek çok sakini burayı “motorlu sandal” olarak adlandırıyor, genel olarak daha iyi bir yaşam umuduyla Almanya’ya gelip sığınma talep edenlerin ilk olarak yerleştirildikleri bina. Sığınmacılar aile bireylerinin sayısına uygun olarak öncelikle bir odaya yerleştiriliyor, ardından da doktor muayenesine gönderiliyorlar. Bundan sonra yaptıkları tek şey yetkililerin onlar hakkında verecekleri kararı beklemek, bu uzun bir süreç, bazen yıllar alıyor. Şali’den Berlin’e Kampa en yeni gelenlerden birisi Azman Khalidova, Çeçenya’nın Şali kasabasından. Çeçenya’dan iki ay kadar önce kaçmış. Söylediğine göre, kocası savaşın ilk dönemlerinde öldürülmüş. Azman, “Ve şimdi, yetişkin bir genç olan oğlum benim için yeni bir acı kaynağı oldu” diyor. Anlattığına göre, Çeçenya’daki Rus destekli rejimin silahlı güçleri, oğlunun Çeçen gerillalara sempatisi olduğu iddiasıyla taciz edilmeye başlanmış, önce götürüp sorgulamış ve bırakmışlar, ardından ise sıklıkla yolda dahi taciz edilir hale gelmiş. Başka bir çıkış yolu göremeyen Azman, evini üç kuruşa Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 11


Azman, Almanya’ya kendisi gibi gelecek hemşerilerinin mültecilik statüsü elde etme şansının çok düşük olduğunun farkında olmasına rağmen, ardından yüzlerce kişinin daha geleceğini bildiği için nasıl geldiğini aktarıp onların yolculuğuna zarar vermek istemiyor. Timati için güzel olan ülke Çeçenler için kaos mu?

satmış, bu parayla kendisine ve üç çocuğuna pasaport çıkartmış. Ödediği rüşvetlerle her bir pasaport 300 dolara mal olmuş ve kalan parayı da Almanya’ya gelebilmek için harcamış. Almanya’ya nasıl ulaştıklarını sorduğumda ise kaçamak bir yanıt veriyor: “Grozny ya da Nazran tren istasyonuna git ve herhangi bir taksi şoförüne Berlin’e nasıl gidebileceğini sor, orada sana her şeyi anlatırlar…”.

Görünen o ki, Almanya’ya yeni gelen bu sığınmacıların aradıkları güvenli limanı burada bulma ihtimalleri oldukça düşük, istatistikler bunu net bir şekilde gösteriyor. Alman yetkililerin verdiği bilgiye göre, Haziran 2013’te 2 bin sığınma başvurusundan ancak %35’i pozitif neticeyle karara bağlandı. Ancak insanlar gelmeye devam ediyor. Söylendiğine göre, Çeçenya’nın Baçi-Yurt Köyü’nde tüm bir mahalle genciyle yaşlısıyla Almanya’ya gelmek üzere evlerini terk etti.

Azman, Şali’den Berlin’e yaptığı yolculuğun detaylarını açıklamak istemiyor ki bu da anlaşılabilir bir durum. Avrupalı devletlerin göç servileri polis memurlarıyla birlikte çalışarak Avrupa’nın sınırlarının geçilmez kale olması için mücadele ediyor. Bu uygulama özellikle Polonya, Ukrayna ve Belarus bölgelerinde yoğunluk kazanıyor.

Çeçen sığınmacıların bu akını üst düzey Alman yetkililerin dahi dikkatini çekti. Almanya Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, bütün Avrupa ülkelerinin çok sayıda sığınmacı ağırladığını ama Almanya’ya gelenlerin büyük bir bölümünü Çeçenlerin oluşturduğunu belirtti ve “Almanya gibi ekonomik açıdan gelişmiş bir

ülke açısından bile bu durum çok ciddi bir test” ifadelerini kullandı. Öte yandan uzmanlar ise Çeçenlerin vatanlarını neden topluca terk etmeye başladığını sorguluyor. Çeçenya’yı ziyaret eden gazeteciler Rus destekli Çeçen yönetiminin başarısını övmekle bitiremiyor; Rus milliyetçiler, dişlerini ve yumruklarını sıkıp Çeçenya’yı beslemeye bir son verilmesini istiyor; ve Timati ve Zvereva Baskov gibi Rus starlar ise neredeyse ikametlerini Grozny’e alacak halde iken bu Çeçenler neden ülkelerinden kaçıyor? Almanya’nın önde gelen haftalık haber dergisi “Der Spiegel”, Almanya’ya gelen Çeçen sığınmacıların sayısının Afganistan ve Suriye gibi savaşın mahvettiği bölgelerden gelenlerin sayısını dahi geçtiğini vurgulayarak “Apaçık ortadaki, bu problem ülkedeki istikrarsızlıktan kaynaklanıyor” diyor. Aslında, “hukuksuzluktan bıkmış olmak” motorlu sandalın sakinleriyle ilgili soruların en kısa yanıtı. 20 Temmuz 2013 - Berlin

MAİNAT KURBANOVA KİMDİR? Mainat Kurbanova (Abdulaeva), 1974 yılında Çeçenya’nın başkenti Grozny’de dünyaya geldi. Çeçenya Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu ve çeşitli Rus medya kuruluşları için çalıştı. İkinci Rus-Çeçen savaşının başladığı 1999 yılından 2004 yılına kadar Grozny’den Moskova merkezli Rus gazetesi “Novaya Gazeta” ve Amerikan radyosu “Svoboda” için muhabirlik yaptı. Bombalar altında bile Çeçenya’nın başkentinde yaşadı; hayatı, üzüntüleri ve günlük yaşamın gerçeklerini sundu; haberleri Avrupa basınında da yer aldı. Ancak çalışmaları nedeniyle kendisine ve ailesine yönelik ölüm tehditleriyle o da sürgüne zorlandı ve ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 2004 yılından bu yana Almanya’da yaşıyor ve çalışıyor. 12 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO


ПХЬАРМАТ Хьуна дала дика дийриг, диканца хьо дукха вахарг, вонна хьо тIаьхьатеттарг, диканна хьо хьалхавахарг! Дийцаний-аьллий, хIун ду хьуна, ас цхьа туьйра дуьйцур ду хьуна, тур-тамаша буьйцур бу хьуна. Лунан лергаш самадахалахь, берзан бIаьргаш серладахалахь!.. Аса хьуна дуьйцур ду оцу дIогарчу Башламанан коьртехь ло маца дуьйна Iуьллу, шерачу аренашкаххьий, ламанийн басешкаххьий хаза хьожа йолу бецашший, тайп-тайпана зезагашший маца дуьйна дуьйлу… Мацах хьалха заман чохь и дIогахь шуна гуш долу лекха лаьмнаш кхин а лекха хилла, церан кортошкахь хIинца санна лой, шай а доцуш, хаза бецашший, зезагашший хилла. Ткъа хьалха заман чохь цкъа а ца дешаш лой, шай кIоргачу Iаннашкаххьий, ламанийн басешкаххьий, шерачу аренашкаххьий хилла. Оцу хенахь вайн дай, наьрт-орстхой, Iаннашкаххьий, хьехашкаххьий, лекхачу бIаьвнашкаххьий бехашIаш хилла. И дIогара лаьмнаш санна лекха хилла уьш. Церан дой а хилла иштта даккхий. Черчий санна ницкъ болуш хилла наьрт-орстхой, берзалой санна майра хилла, цIоькъаш санна каде хилла, цхьогалш санна мекар хилла. Катухий, атта схьайоккхий, ламанан тарх кхуссуш хилла цара, мохь тухий, ламанаш декош хилла, цIогIа тухий, стигланаш егош хилла цара. Делахь а гIорасиз хилла уьш — цIе ца хилла церан карахь. Ницкъ болу Села къиза хилла, Iазапе хилла. Иза хилла стигалан да, цIе а цуьнан долахь хилла. ХIун пайда бу ницкъан а, цунах адамашна дика долуш ца хилча? ХIун пайда бу ницкъан, цунах адамашна Iазапбала хуьлуш хилча? Наьрт-орстхошна, шегара ницкъ гайта, цIеран хьорканаш тIе а хоий, инзаре йоккха гIовгIа гIаттош хилла Селас, стигала каглуш, дакъанаш хуьлуш, охьатIейоьлхуш санна хоьтуьйтуш, ерриг стигала а къекъош. Села Iаш волу стиглан Iаьрчеш даима Iаьржачу мархаша хьулдинера. ДогIанах юзайой, мархаш лаьтта хьовсайой, оцу догIанах ша, къора лаьтта елхайора Селас, адамашна тIе кхин а доккха Iазап доссош. Кест-кестта цо, нуьрах-цIарах дина стелаIад кара а оьций, лаьтта стелахаьштигаш кхуьссура, дерриге

а гондIахь дагош. Дика а, вон а Селин карахь дара. Вонна комаьрша вара Села, диканна — сутар вара… Дика къаьхьачу къица къийсамехь доккхура адамаша, ткъа вон — Селас ша луш дара. Стигалний, лаьттаний юккъехь даима мостагIалла лаьттара. Селиний, адамашний юккъехь даима къийсам лаьттара. Наьрт-орстхой балано мел таIий, гIадъоьхура Села. Села гIад мел ихи, гIайгIане йоьдура Сата. Сатина чIога лаьара наьрторстхошна гIо дан, амма Селех кхоьрура иза. Оцу хенахь ломахь вехарш вара ницкъ болу наьрт Пхьармат, шен пхьалгIи чохь, нахана гIуллакх а деш. Дика пхьар хилла иза. Пхьармат эсала, комаьрша, ницкъ болуш наьрт хилла. Къамел кIезиг а деш, къа дукха хьоьгура Пхьармата. Ойланаш дукха йора, адамийн балина, хIун гIоли йийр яра-те, бохуш. Цо ойла йора, Селин долара а яьккхина, адамашна цIе муха яхьар ярате, бохуш. Бертахь ца лора иза Селас. Ша дуьнен чу ваьлчахьана, нахана юккъера диканиг, оьзданиг, хьекъалениг схьагулдеш вара Пхьармат. Цуьнан дин Турпал гуттара ломахь паргIат лелара. Олуш хиллера наьрташа Пхьармате: — Дин беречунна кIелахь бахчало, къонах къийсамехь вахчало. Хьан дин паргIат хIунда лела? Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 13


Пхьармата жоп луш хиллера: — Сан дин бахчабелла бу. Хан тIекхаьчча, сан дино стиглара хаьштиг дахьар ду! Цхьана дийнахь Пхьармата шен Турпале мохь тоьхнера, Органан чIож декош, ламанаш дегош, самаваьккхина, Селига агIо хорцуьйтуш. Геннахь ломахь бежаш болу дин, шен да кхойкхуш хезна, дуьхьал терсира. Ткъес санна маса кхечира Турпал шен дена Пхьарматана дуьхьал. Караийцира Пхьармата чхьонкар , тIедуьйхира йоьзан гIагI, хаьн тIе оьллира пхерчех юьзина хумпIар , пхьаьрсах къевлира булийн неIарх йина йолу турс, коча тесира секхаIад , юкъах дихкира тур, буйна къоьвлира буьххьехь йоьза вед йолу гIоьмакх . Шен Турпал динна юткъа нуьйр а тиллина, хьехан маIа юьззина доьттина йий а мелла, бакхах санна ког латийталахь сан, бадах санна куьг латийталахь, аьлла, дина а хиъна, цкъа а цхьа а ца ваханчу, вахнарг вуха ца вогIучу новкъа велира иза. Наьрт-орстхоша Пхьармат воьдучу новкъа борц хьаьрсира, некъ дика хилийта, аьлла. Макхах буьзна мок хIоттийра: «Воьдуш, вайн-веса хуьлда хьо, вогIуш веза-вуьзина хуьлда хьо!» — аьлла. Дукха ихира Пхьармат. ВорхI дийнаххьий, ворхI бусий некъ бира цо. ВорхI Iин, ворхI лам хадийра цо. Шена тIехь Села вехаш йолу стигал хьалалаьцна лаьттачу Башламанан духхе кхечира Пхьармат. Нисса хьала йолчу инзаре халачу басешкахула ирх некъ бира Пхьармата. Башламанан коьрте велира иза. Башламанан коьртехь хаза хьожа йолу бецашший, тайп-тайпана зезагашший дара. Оцу Башламанан коьрте садаIа юссуш хиллера маьлхан нур догу Сата, Села-Сата, Селин езар, наьрт-орстхойн нана.

КIайн олхазар хилла дуьхьалъелира иза Пхьарматана. Адамийн маттахь цуо элира: — ХIай ницкъ болу наьрт! Хьо лаа-тара ца ваьлла хIокху Башламанан буьххье. — Бакъду иза, комаьрша олхазар, со лаа-тара ца ваьлла хIокху Башламанан коьрте. Со стигалан кхерчара адамашна цIеран хаьштиг дахьа веана, и доцуш, вухавоьрзур волуш а вац, — жоп деллера Пхьармата. — Дикачу гIуллакхана араваьллачуьнан некъ дика ца хилча, амал дац. Аса гIо дийр ду хьуна, — аьлла Села-Сата. Юха а хаьттинера цо: — Дин дика буй хьан? — Мохал маса бу сан дин, — жоп деллера Пхьармата. — Ницкъ болуш буй хьан дин? — Сан дино берг тоьхначохь, шовда гучудолу. — Ницкъ болуш вуй хьо хьуо? — Сан карахь шийла боьрза бакхал а, балозал а кIеда хуьлу, — элира Пхьармата. Села-Сата дийцира Пхьарматана муха, муьлхачу новкъа вахча, кхачалур ву Селин кхерча, дийцира цуьнан кхерчара цIеран хаьштиг муха эцалур ду.

— Села хIинца вижина хир ву. Мох санна чехка хьайн дин дIахахка. Селин кхерчана тIоьхула кхоссабалийта иза. Цу чохь йогуш йолчу цIарна хьо тIе ма нисвеллинехь, охьа-чукховдий, катохий, цIеран хаьштиг схьаэца. Цул тIаьхьа хьайн дин, юханехьа, нисса Башламанехьа хахка. Ларлолахь! Инзаре ву Села! Къиза ву Села! Иза самавалахь, дийна дIавохуьйтур вац цо хьо а, я хьан дин а. Лаьтта цIеран хаьштиг дIакхачор дац ахьа тIаккха. Иштта, Сатас ма-хьеххара, гIуллакх дира Пхьармата. Чехка хахкабелла, Селин кхерча тIоьхула кхоссабелира Пхьарматан дин. Охьакхоьвдина, цIеран хаьштиг схьаэцна, Башламанан коьртехьа хаьхкира Пхьармата шен дин. Дин сов маса хьадарна, хаьштига тIера гIоьвттинчу суйнаша дехха цIога диллира Пхьарматана тIехьа. И суйнаш меранIуьрга дахана, самавелира Села. Гира цунна 14 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO


майрачу наьрто шен цIергара хаьштиг хьош. Хаьара Селина, цIе караеъча, стаг ницкъ болуш а, майра а хир вуйла, тIаккха иза шена дуьхьал гIоттур вуйла. Боккха ницкъ карабахнера стагана. Кхеравеллера ницкъ болу Села. Доккха орца даьккхира Селас майрачу наьртана Пхьарматана тIаьхьа. Iаьржа буьйса чохь йолу китт схьадаьстира Селас. Пхьарматана шен куьйгийн пIелгаш ца гуш, динан лергаш ца гуш, Iаржъелира. Са ца гуш дисира Пхьарматтий, цуьнан динний. Ахкачу а дахана, хIаллакьхиларна кхерам бара и шиъ. Амма тамашина хазачу олхазаро Села-Сата, хьалха а даьлла, шен исбаьхьачу эшаршца некъ хьоьхура царна. Iаьржачу буьйсанан ницкъ ца кхаьчна, наьрттий, цуьнан динний сацо. ТIаккха Селас схьадаьстира шен дарц чохь долу китт а. Чехка дарц тIаьхьахийцира Селас Пхьарматана. Iаьржачу буьйсаной, чехкачу дарцой чIогIа хьовзийра Пхьарматтий, цуьнан динний. ТIаккха а, хазачу олхазаро Села-Сата, шен тIемашца дорцана дуьхьало еш, шен эшаршца некъ хьоьхура царна. Пхьарматана гира, шен карара догуш долу хаьштиг, чехкачу дарцо дойуш. ЦIе йоцуш, лаьтта восса таро яцара цуьнан. Шен чета диллира цо иза. Iожаллин хелхарца майрачу наьртана гонах хьийзара буьрса дарц, Iаьржачу буьйсано бIарзвинера, четахь долчу хаьштиго накха морцура. Дукха чIогIа ласторна, Органан хиш мокхазан бердашкара юьстах тийсинера, даккхийра нежнаш, орамашца бухдаьхна, чан хелигаш санна, стигалхула идадора. Селина гира я Iаьржачу буьйсане а, я чIогIачу дарце а наьрттий, цуьнан динний сацалуш цахилар. Зен-зулам доцуш, стигалан орцанах наьрт кIелхьараволуш лаьттара. ТIаккха схьадаьстира Селас морса шело чохь йолу кхоалгIа китт а. Морсачу шелоно ламанан тархаш лоьлхуьйтуш, ламанаш хабийнера, делахь а майра наьрт Пхьарматтий, цуьнан дин Турпаллий хьалха дIаоьхура. ЧIогIа кхеравелира Села. Цунна гира майра наьрт Башламанан охьа буххе кхочуш. ХIинца кIелхьараволуш лаьттара иза. Сов чIогIа гIирвоьлла, цIерах-нуьрах дина, шен стелаIад схьаэцна, наьртана тIаьхьа стелахаьштигаш кхийса вуьйлира иза.

Стелахаьштигаша ламанаш лестадора, гIорийна лаьттина шовданаш доладалийтира, Органан тулгIеш, къаьхкиначу жан метта санна, ламанан басешкахула дIай-схьай хьовдийтира, ламанан лекха тархаш, дийна йолуш санна, меттахъхьера. Морсачу шелоне а, чIогIачу дарце а, Iаьржачу буьйсане а, стелахаьштигашка а ца сацавелира майра наьрт Пхьармат. Шега хьуьйсуш наьрташ болчу йоккхачу хьеха чу дIакхечира иза. — ХIан! ХIара ю шуна цIе! — элира Пхьармата цецбоьвллачу наьрташка. — ХIор бIаьвна чу, хIор хьеха чу, хIор гIали чу латаелаш цIе! ГIаттаелаш йоккха алу! ХIор цIа чохь хилийталаш цIе! Хилийталаш йовхо! Хилийталаш серло!.. Ма яйталаш цIе цкъа а! Хуьлда шу ирс долуш! ТIаккха оцу хенахь йоккха гIовгIа гIаьттира, Селас тIом беш… Стигал яра лаьтте гуттаренна а мостагIалла хьедеш! Стаг вара Селига гуттаренна а къийсам хьебеш! Села, гIирвоьлла, оьгIазвахнера! — Ирс долуш хуьлда шу! Шуна тIера Селин Iазап дIаайархьама, со Iазапе вожа везаш ву! Ире долуш хуьлда шу! Суна гIайгIане ма хилалаш! Майра наьрт Пхьармат стелахаьштигашний, шелонний, дарцанний, Iаьржачу буьйсанний дуьхьал вахара Башлам тIе. Цуьнан коьрта тIоьхула стелахаьштигаш лелхара, дарцо дIай-схьай веттара иза, куьйгаш-когаш шелоно дахьийнера цуьнан. Иза Села вара, оьгIазваханчуьра васта ца луш. Башлам тIе, шена дуьхьал стигалан Iаьрчашка хьалавогIуш майра наьрт гича, Селас меллаша китташна чу уьйзира дарцций, шелой, буьйсий. Аренашкара, Iаннашкара, лаьмнийн басешкара шело, цкъа а ца дешаш Iиллина ло, гIура меллаша Пхьарматана тIаьхьа Башламанан коьрте хьалаяхара. Лайн, шан йийсаре бахана дIахIоьттира Башламанан корта, цкъа а кхин дIа ца яккха, цуо шен коьртах кIайн башлакх хьарчийра. Мохь туьйхира Селас: — Айхьа стиглара йихьначу цIарах хьегавойла хьо! Йовхонах хьегавойла хьо! — аьлла. Шен тешаме лай, цхьа бIаьрг болу Iужа, вахийтира Селас Пхьарматана дуьхьал гезан зIенаш а эцна. Башламанан коьрте дIавихкира Iужас Пхьармат оцу зIенашца. Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 15


Пхьарматана Iазапна, аьлла, Селас хьалагулйинчу шелоно, гIурано, лайно Башламанан корта, гIорош, дIалецира. Пхьармата лаьтта еанчу цIаро дерриге дуьне дохдира, аренаш, ламанийн басеш, кIорга Iаннаш хаза хьожа йолчу бецаший, тайп-тайпанарчу зезагаший дукъдина дIахIиттийра. Массо а Iуьйранна дIавихкина волчу Пхьарматана тIедогIу дерриге а олхазарийн эла Ида. Пхьарматан голаш тIе охьахуий, даима цхьа хаттар до цо: — ХIай декъаза Пхьармат! ХIай къинан Пхьармат! Дохковаьллий хьо, айхьа динчунна? Хьо дохковаьллехь, аса хьавийр вац хьо, ца ваьллехь, хьан доIах дожур ду со! Шена хин долчу инзаречу Iазапан ойла ца еш, гуттара а цхьа жоп ло Пхьармата: — ХIан-хIан! Дохко ца ваьлла. Аса адамашна ирс делла, аса адамашна йовхо, серло елла! Дина даьллачу дикачу гIуллакхана дохковала мегар дац! Ткъа олхазарийн эла Ида, шен болатан зIок, мокхазан

16 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO

тIулгех хьокхий ир а йой, Пхьарматан доIах дажа долало. Пхьармата цхьа узар ца бо. Цуьнан бIаьргаш чу цкъа а тIуналла ца юссу. Доккхачу доьналлица, воха ца вухуш, лов цо и доккха Iазап, и доккха лазар. Оццу хенахь дуьйна схьа ду-кх вайнехан, наьрторстхойн къонаха воьлхуш цахилар. Оццу хенахь дуьйна ду-кх, ламанийн баххьашкахь, даиманна а ца дешаш, дижина Iуьллу луо, ша хьоькхуш, шийла дарц. Пхьармат Башламанан коьрте дIавихкича, цунна Iазапна, аьлла, Селас цига хьалагулдина-кх иза, даиманна а иза йовхонах хьего, цIарах хьего. Оццу хенахь дуьйна схьа ду-кх шерачу аренашкаххьий, кIоргечу Iаннашкаххьий, ламанийн басешкаххьий хаза хьожа йолу бецашший, тайп-тайпана зезагашший. Оцу хенахь дуьйна схьа ю-кх лаьттахь йовхо, беркат, серло. И йовхо адамашна Пхьармата еана! Ткъа Пхьармат дIавихкина ву оцу Башламанан буьххье. Иза даиманна а доккхачу Iазапехь ву, амма цкъа а лийр вац иза! Турпал ца ле! Турпал даим веха!


PXHARMAT Çeçence’den Tercüme: Tarık Cemal Kutlu “Tanrı sana iyi şeyler söyletsin, mutlu yaşayasın, kötülükler uzakta, iyilikler seninle olsun” demelerini, söylemelerini ne yapacaksın?! İyi kulak ver, gözlerini aç, şimdi sana muhteşem bir efsane anlatacağım. Vaktiyle şu karşıda görülen buz dağları şimdikinden çok daha yüksek olduğu zamanlarda, tepelerinde şimdiki gibi karlar ve buzlar yokken, çeşitli çiçeklerle mis kokulu otlar yetişirken, derin oyuklarıyla daha yüksek tepelerinde ise karlarla buzların erimediği zamana ait bir efsanedir bu. Sana, karşıdaki Baş-Lam dağının doruklarında bulunan karların ne zamandan beri durduğunu, şu uzana giden çayırlarla mis gibi kokan otların, çeşit çeşit çiçeklerin hangi zamandan bu zamana geldiğini anlatacağım. O zamanlardaki atalarımız engin oyuklarda, yüksek kulelerde ve derin mağaralarda yaşarlarmış. Ta karşı dağdaki kayalar kadar iri gövdeli imişler. Atları da kendileri gibi cüsseliymiş. Närt Erstxólar ayı gibi güçlü, kurt gibi cesur, kaplan gibi çevik, tilki gibi de kurnaz kimselermiş. Dağdaki kayaları kaptıkları gibi fırlatıp atabiliyorlarmış, bağırdıklarında dağları titretirlermiş, naraları semâda yankılanırmış, buna rağmen çaresizlermiş, çünkü ateşleri yokmuş.

Närt Erstxólar ne kadar işkence görür, ne kadar azap çekerse Siela da o kadar keyiflenirmiş, o keyiflendikçe, Närt Erstxóların anası sayılan sevgilisi Sata da o derecede acı çekermiş. Sata, Närt Erstxólara yardım etmek istermiş, ama Siela’dan korkarmış. İşte o zamanlarda dağda güçlü Närt, Pxharmat yaşıyormuş. Kendisi hünerli bir ustaymış. Tatlı dil karşılığında Närtlara ham bronzdan kılıçlar, kalkanlar, zırhlar yaparmış. Dağdakiler arasında tatlı dil çok itibar görürmüş: Kolay gelsin! Şansın açık olsun! Sağlıkla yaşayasın! Başarılar senden yana olsun!

Pxharmat alçak gönüllü, cömert, kuvvetli bir Närt imiş. Az konuşur, çok düşünürmüş. Cehennemden halk için ateşin nasıl sağlanabileceği ve onlara yararının nasıl dokunabileceği kaygısındaymış. Siela bu ateşi ağız tadıyla vermemekteymiş. Dünyaya gelişinden itibaren insanlar arasında ne kadar iyilik varsa hepsini kendisinde topluyormuş. Güç, maharet, zekâ, hile, sabır. Atı Turpal Närt Erstxólar soğukta yaşarlarmış, mahzun imişler, azap da kendi halinde dağda otlamaktaymış. içinde imişler, çünkü ateşleri yokmuş. Kudretli Siela acımasızmış, onlara azap ediyormuş. O gök tanrıymış, Närtlar ona: ateş elindeymiş. İnsanlara hayrı olmayınca kudretli olmanın ne yararı vardır ki?! İnsanlar azapta ve işkence — At, eyerle binicinin altında, yiğit emeğiyle ve uğraşıyla içinde yaşarken onun gücünün ne yararı vardır ki?! Siela, mahir olur. Senin Turpal neden başıboş dolaşıyor? Närt Erstxólara azametini göstermek için bulutlara bin- dermiş. erek gök kubbenin doruklarında dolaşırmış. Pxharmat cevap verirmiş: Gök çöküyor, yeryüzü yarılıyormuş gibi semâyı dehşet — Atım mâhirdir. Vakti gelince benim atım cehennemveren gürültülerle gümbürdetirmiş. den qerç (köz, kor, ateş) getirecektir. — Ooo-o! İnsanları nasıl da dehşete düşürürmüş! Närt-erstxõlar onun bu sözlerine karşılık gülerlermiş. Pxharmat ise halkın kaygısını giderebilmek için kafa — Ooo-o! Yeryüzüne nasıl da korku verirmiş! patlatırmış. Siela’nın bulunduğu gök dorukları her zaman kara bulutlarla kaplıymış. Bulutları yağmurla dolduran Siela onu yeryüzüne dökermiş, insanların daha büyük işkence görmeleri için daha katılaşmadan toprağın dibine indirirmiş. Ateşten ve ışıktan yapılmış olan siela•jad’ı eline alır, yeryüzüne sielaxäştigler atarak her tarafı harap edermiş. İyilikler de, kötülükler de Siela’nın buyruğundaymış. Siela iyilikte cimri, kötülükte cömertmiş. İnsanlar da iyiyi kapmak için birbirleriyle alabildiğine kapışırmış, kötülüğü veren ise Siela’ymış. Gökyüzüyle yeryüzü arasında her zaman düşmanlık varmış. İnsanla Siela arasında da sürekli mücadele olurmuş.

Bir gün Pxharmat Orga derbentleriyle dağları çınlatacak, gökyüzündeki kudretli Siela’yı uykusundan uyandırıp bir taraftan öbür tarafına döndürecek yükseklikte ünleyip atı Turpal’ı yanına çağırmış. Taa uzak dağda otlamakta olan Turpal buna karşılık, Argun’un dalgaları gibi dağları aşındıracak, çağıltılarını durduracak biçimde kişnemiş. Şimşek hızıyla sahibinin karşısına dikilmiş. Pxharmat zırhını kuşanıp kılıcını beline bağlamış, taşlarla doldurduğu humbarasını sağrısına, ok sadağını omuzuna, bizon gönünden yapılmış olan kalkanını da sol koluna asmış. Turpal’ı eyerledikten sonra dağ keçisinin boynuzundan yapılmış olan kâsesini yiy’le doldurup içmiş, “Ayağım yere zift misali, elim dokunduğu yere Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 17


Pxharmat işini, Sata’nın öğüdüne uyarak gerçekleştirmiş. Atı ocağa doğru sıçramış, tam o anda eğilerek cehennemden ateşi kapıvermiş ve atını Baş Lam’ın doruğuna doğru sürüvermiş. Turpal at çok hızlı olduğu için ateşten sıçrayan kıvılcımlar Pxharmat’ın ardı sıra iz bırakmaktaymış. Kıvılcımlardan birisi dehşet Siela’nın burun deliğine girip onu uyandırmış. Siela, ateşi elde edince insanın yiğitleşeceğini, ken disine itaat etmeyeceğini bildiği için telaşlanmış. Yiğit Nart’ın peşine yardımcılarını takmış: İçinde zifiri karanlık gecenin bulunduğu kırbasını açmış. Ortalığı zifiri bir karanlık kaplamış, Pxharmat kendi parmaklarını da, atının kulaklarını da görmüyormuş. Närt Erstxólar, gücü kuvveti artsın diye Pxharmat’ın Nart ve atı önlerini seçemez olmuş. Her an uçugittiği yol üzerine akdarı serpmişler, bütün ülkede ruma yuvarlanıp ölmek uzak değilmiş.Güzel sesli morx dolusu ikramda bulunmuşlar, onu, “Giderken Siela Sata kuşu tatlı nağmelerle önüne düşüp yol elin boş ve hafif olsun, dönerken tok ve elin dolu göstermiş. Siela, zifiri karanlık gecenin Pxharmat ile olsun!” diyerek uğurlamışlar. atını durdurmayı başarmadığını görmüş. Bu defa içinde tipinin bulunduğu kırbasını açmış. Keskin Pxharmat yedi gün yedi gece yol almış. Yedi vadiyi, tipi ile zifiri karanlık yiğit Närt-Erstxó’yu yok etmek yedi dağı aşmış. Yüksekliği göğe erişen, doruğunda üzereymiş. Fakat güzel kuş ötüşleriyle onlara yol Siela yaşayan Baş-Lam’ın eteğine ulaşmış. Baş-Lam’ın göstermekteymiş. Yiğit Nart tipinin ateşi söndürmek doruğuna doğru ilerleyen Pxharmat tepelerde hayli üzere olduğunu fark etmiş. Tereddüt bile etmeden zorlanmış. Doruklarında ıtır kokulu otlar, renk renk ateşi koynuna sokmuş. Keskin tipi yiğit Nart’ın çiçekler, cıvıldaşan kuşlar bulunmaktaymış. Güneş çevresinde ölüm dansı etmekteymiş. Keskin tipinin gibi parlayan Sata, Närt-erstxõların anası Siela-Sata, dehşeti Argun Nehri’nin sularıyla granit kayalarını Siela’nın sevgilisi, zaman zaman, dinlenmek amacıyla aşındırıp boğaz oluşturmakta, iri meşe ağaçlarını Baş-Lam’ın doruğuna inermiş. Beyaz bir kuş olup kökünden söküp saman çöpü gibi savurmaktaymış. Pxharmat’ın önüne süzülmüş. İnsan diliyle konuşmuş: Siela, zifiri karanlık ile keskin tipinin de yiğit Nart ile atını durduramadığını, zarar ziyan görmeden kurtul— Hey, yiğit Nart, Baş-Lam’ın doruğuna umarım mak üzere olduklarını görmüş. gücünü denemek için çıkmamışsındır! Siela, içinde keskin ayaz bulunan üçüncü kırbasını — Haklısın cömert kuş. Baş-Lam’ın doruğuna gücü- da açmış. Keskin ayaz dağları titretmekte, kayaları mü denemek için çıkmış değilim. Siela’nın ocağından çatlatmaktaymış. Ancak yiğit Närt Pxharmat ile atı ateş almaya geldim, almadan da geri dönmeyeceğim, Turpal yine de ilerlemekteymiş. Siela telaşlandıkça diye cevap vermiş Pxharmat. telaşlanmaktaymış. Pxharmat ile atının Baş-Lam’a ulaşmak, orada bulunan bir mağaraya girmek ve — Hayırlı bir iş için yola çıkmak da bir güç denemesi- kurtulmak üzere olduklarını görmüş. Hiddeti arttıkça dir. Ben sana yardım edeceğim. Atın hızlı mıdır? diye artmış. Ateş ve ışıktan olan siela•jad ‘ı (gök kuşağı) sormuş Siela Sata. eline alıp peşleri sıra sielaxäştig’leri (şimşek) atmaya başlamış. — Atım rüzgârdan daha hızlıdır. Sielaxäştigler dağları sarsmaktaymış, donmuş — Atın güçlü müdür? pınarlar akmaya, Argun’un dalgaları ise yatağından kalkıp tepelerin doruklarında öteye beriye saçılmaya — Atım güçlüdür. Toynağı nereye değerse izi kalır. başlamış. Yiğit Närt Pxharmat ile atını ne dehşet verici tipi, ne keskin ayaz, ne zifiri karanlık, ne de — Sen kendin de kuvvetli misin? sielaxäştigler durdurabilmiş. Onlar kendilerini bekleyen Närtların yaşadığı büyük mağaraya ulaşmışlar. — Elimdeki soğuk bronz bile bal mumu gibi yumuşar. Siele Sata Pxharmat’a, Siela’nın ocağına nasıl ve hangi Pxharmat, şaşkın haldeki Närtlara dönerek: yoldan varacağını, ateşi nasıl alabileceğini anlatmış: — Buyrun, işte size ateş!! demiş. Her kulede, her — Siela şimdi uyumaktadır. Atını rüzgâr hızıyla sür ve mağarada, her hanede alevleri harlayı! Her ocakta Siela’nın ocağı üzerinden sıçrat. O anda ocağa uzan, ateş bulundurun, sıcaklık ve aydınlık olsun! Tam o ateşi kapıver. Sonra atını Baş-Lam’a doğru sür. Başını sırada dağlarda dehşet verici bir gürültü kopmuş. koru. Siela dehşet vericidir, acımasızdır. Uyanırsa sağ Gökyüzü, yeryüzüyle boğuşmaya başlamış. kalmazsın, ateşi de yeryüzüne götüremezsin! 18 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO


Yiğit Närt tekrar: — Şansınız açık olsun! diye tekrar bağırmış. Yine o anda dağları titreten bir gürültü daha kopmuş. Gök gürlüyor, peş peşe şimşekler çakıyormuş. Närt uzaklaşırken tekrar: — Şansınız açık olsun! diye bağırmış. Benim cezalandırılmam gerekiyor. Siela’nın öfkesinin üzerinizde olmaması için kendimi fedaya hazırım. Benim için üzülmeyin! Yiğit Närt Pxharmat mağaradan dışarıya çıkmış. Şimşeklere, kara geceye, tipiye ve keskin ayaza karşı koyarak Baş-Lam’ın doruğuna çıkmış. Başının üzerinde şimşekler çakıyormuş. Tipi dengesini bozmaktaymış. Elleri ayakları soğuktan buza kesmiş. Kara gece her tarafı kuşatmış. Hiddeti yatışmayan ve öfkesini kusan Siela’nın yanına doğru ilerlemiş. Baş-Lam’ın doruğuna, göğün arşına doğru yaklaşan yiğit Närt’i gören Siela tipiyi, ayazı, kara geceyi usulca kırbalarına çekmiş. Kırlar, vadiler ve dağ tepelerindeki karlar ve donlar eriyerek Pxharmat’ın ardı sıra usul usul Baş-Lam’ın doruğuna doğru çekilmekteymiş. Baş-Lam’ın doruğu kara teslim olmuş, bir daha da bu karlasrı başından çıkartmamış. Siela bağırmış: — Gökten alıp götürdüğün ateşe hasret kalasın, sıcağa hasret kalasın! Sonra güvenilir kölesi olan Tek Gözlü Juzh’u (‘Uc), bronz zincirlerle birlikte onun karşısına sevk etmiş. Tek Gözlü Juzh, Pxharmat’ı, bronz zincirlerle BaşLam’ın doruğuna bağlamış. Siela da onu ilençlemiş. O zamandan bu zamana kadar dünyada ne kadar iyilik varsa tanrı kargışlamış, tanrının kargışladığını insan kutsamış.

Gökle yer arasında hep düşmanlık vardır. İnsanla Siela arasında hep düşmanlık vardır. Kuşların kralı İda, her sabah, zincirle bağlanmış olan Pxharmat’a gelirmiş. Pxharmat’ın diz kapaklarına tüner, tekrar tekrar sorarmış: — Ey zavallı Pxharmat! Yaptığından pişman oldun mu? Pişman oldunsa, sana eziyet etmeyeceğim, olmadınsa ciğerlerini yiyeceğim! Başına gelmiş olan işkencelere katlanan Pxharmat her zaman aynı cevabı vermekteymiş: — Pişman olmadım. Ben insanlara bir şans verdim. İnsanlara sıcak ve ışık verdim. Yapılan iyiliğe karşılık pişmanlık gerekmez. İda ise, çelik gagasını çakmak kayasında sivrilttikten sonra Pxharmat’ın çiğerini yemeye başlarmış. Närt Pxharmat gıkını bile çıkartmazmış. Gözlerinden bir damla olsun yaş akmazmış. İstifini bile bozmadan büyük bir dirençle acıya katlanırmış. O zamndan beri halkımız Närt Erstxólar, koç yiğidin ağlamasını uygun karşılamaz. Baş-Lam’ın doruklarındaki karlar ve buzlar o zamandan beri durmaktadır. Pxharmat zincirlendikten sonra Siela karları Baş-Lam’ın doruklarına toplamıştır. Pxharmat’ı sıcağa hasret bırakmak için vadilerde, ovalarda, dağın doruklarında soğuk eksilmez. O zamandan beri dağın etekleri, yamaçları, vadileri, ovaları ılıktır. O ılıklık, Pxharmat’ın gökten getirdiği ateş vasıtasıyla ulaşmıştır oralara kadar. Dağın daha aşağı eteklerinde o zamandan beri güzel kokulu otlar, renk renk çiçekler, tatlı tatlı öten kuşlar olur, Baş-Lam’ın dorukları ise soğuktur ve hep don tutmuştur, kat kat buz tabakaları vardır, hiçbir zaman erimez, ayaz eksik olmaz. İşte Pxharmat oraya bağlanmış. Bitmeyen işkencelere maruz kalmış, ama o hiçbir zaman ölmemiştir.

Turpal ölmez. Turpal daima yaşar. *Bu efsane, 1937 yılında, İtumqälla’da, İtumqälla ağzı ile Murtazaliyev Sulima tarafından oğlu Axhmad Suleymanov’a anlatılmış, onun tarafından yazıya geçirilmiş ve Tarık Cemal Kutlu tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. **Hikayenin Çeçence orjinalinde ve Türkçe tercümesinde kullanılan tablolar Almanya’da ikamet eden ünlü Çeçen ressam Zamir Yuşaev’e aittir.

Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 19


БУЬЙСА

GECE

ж1аьлийн летар дашадо дог1анаша диттийн до1анаша йовзуьйту буьйсанан г1айг1а цара екхна 1уьйре йоьху дерриге а мехаш шел а делла д1адийшина мархаш парг1ата ежа ламаройн кхаш т1ехь кораш набарна детта готанна к1амделлачу ахархойн куьйгашна г1енаш го…

Yağmur taneleriyle yere düşüyor köpek sesleri Gecenin kederi çıkarıyor kınından ağaçların dualarını Can atıyorlar gün ışığına Uykuya yenik düşüyor bütün rüzgarlar Ve bulutlar sıyırıp özgürce geçiyor dağların tepesindeki çayırları Uykuyla âmâ tüm pencereler Ve elleri çiftçilerin düşler baharı…

1982 - APTİ BİSULTANOV

Apti Bisultanov KİMDİR?

1959 yılında Çeçenya’nın Urus-Martan kenti yakınlarındaki Goyçu Köyü’nde dünyaya geldi. Çeçen-İnguş Devlet Üniversitesi’nde Filoloji Fakültesi’nde öğrenim gören Bisultanov, 1983 yılında mezun olduktan sonra bir süre üniversitede okutman olarak çalıştı. 1984 yılına kadar Çeçenya’da yayınlanan “Stedal” (Gökkuşağı) adlı dergide görev aldı. 23-25 Kasım 1990 tarihinleri arasında toplanan Çeçen Ulusal Halk Kongresi’nin organizatörlerinden birisiydi, hazırlık komitesi tüm toplantılarını onun ofisinde gerçekleştirdi. Çeçen-İnguş halkının 1944 yılında maruz kaldığı toplu sürgün hakkında kaleme aldığı “Khaybah” adlı şiiri ile 1992 yılında Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Parlamentosu tarafından ulusal madalya ile onurlandırıldı. 1995 yılında Polonya’nın Krakow kentinde Çeçen Enformasyon Merkezi’ni ku20 • Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO

rarak yönetti, 1997 yılında ise kurduğu LAM adlı organizasyon ile Çeçen kültürünü yabancılara tanıtmaya çalıştı. Aslan Maskhadov tarafından kurulan kabinede 1999 yılında Sosyal Hizmetler Bakanı Yardımcısı olarak görev aldı, Rus işgalinin başlaması ile birlikte Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Silahlı Kuvvetleri’ne gönüllü olarak katıldı ve işgal güçlerine karşı savaştı. Köyünün Rus ordusu tarafından tamamen yok edilmesi üzerine 2002 yılında Almanya’ya iltica etti. 2005 yılına kadar İçkerya hükümeti kabinesindeki görevini sürdürdü, ayrıca 2006 yılında IV.Devlet Başkanı Abdul Khalim Sadulayev’in uluslararası kurumlardaki özel temsilcisi olarak atandı. Uluslararası Yazarlar Birliği üyesi olan Apti Bisultanov’un 1986 yılında “Pulluk-Ateş-Ev”, 1988 yılında “Bir Efsane” ve 1991 yılında “Şimşeğin Gölgesi” adlı şiir kitapları yayınlandı.


KİTAP TANITIMI OLAĞANÜSTÜ BİR YARDIMIN TARİHİ BELGESİ

Asırlardır hürriyet mücadelesi veren yiğit Çeçenler, 1990’lı yıllarda benzeri görülmemiş bir katliama maruz kaldılar. Kuzey Kafkasya’yı kaybetmek istemeyen Rusya, çareyi onları topyekün yok etmekte gördü. Çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden sivilleri katletti. Vahşetten son anda kurtulanlar komşu ülkelere sığındı. Çetin kış şartlarında hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Dünya ise bu büyük insanlık ayıbını görmezden geliyor, yardım çağrısına kulak tıkıyordu. Rusya’nın “Bunlar İslamcı terörist” propagandasına herkes kanıyordu. Rusya’yı karşısına almak istemeyen ve bir dizi anlaşmaya imza atan Türk hükümeti de Çeçenleri kaderine terk etmişti, bu vurdumduymazlık öyle bir hal almıştı ki karlar altında Türkiye-Gürcistan sınırına ulaşan Çeçen sığınmacıların Türkiye’ye girişlerine izin verilmiyordu. Herkesin unuttuğu bir dönemde bu Çeçen sığınmacılara, işadamı ve dönemin Liberal Demokrat Parti Lideri Besim Tibuk sahip çıktı. Geri dönülmez bir şekilde kendini Çeçen davasının tam ortasında buldu. Servetini onlar için tüketti. Bu kitap, Besim Tibuk’un resmi makamların bütün engellemelerine rağmen, 1999 yılında yüzlerce Çeçen mülteciyi Türkiye’ye getirmesiyle başlayan ve Moskova’daki tarihi barış görüşmesine kadar uzanan müthiş bir yardım serüvenini konu ediyor. Çeçenya’daki dramının bilinmeyen yönlerini ve bunun karşısında siyasetin nasıl şekillendiğini gözler önüne seriyor. Bu kitap ile Türkiye’nin yakın geçmişine farklı bir pencereden bakacak, yaşanılanları ibretle okuyacaksınız ve 21.yüzyılın bu en büyük insanlık ayıbı asla aklınızdan çıkmayacak! Kitabın Adı: Tibuk’un Çeçenleri Yazar: Yusuf Ünal Yayınevi: Profil Yayıncılık Yayın Yeri – Yılı: İstanbul, 2008 120 Sayfa, Karton Kapak

Aylık Bağımsız Siyasi Kültürel Dergi © MARSHO • 21


CHECHEN.ORG FORUM

* TA R I H * E D E B I YAT * K Ü LT Ü R * P R O M E T H E U S

2001 yılından bu yana kesintisiz olarak Chechen.org adresinden Rusça ve Çeçence içeriği ile hizmet veren internet sitesi , barındırdığı içerik ile alanında başka bir örneği olmayan eşsiz bir kaynak. Çeçen tarihçi Mairbek Vatchagaev’in yönetimindeki internet sitesinde, tarih, edebiyat ve kültür konulu materyallerin yanı sıra, aylık yayınlanan “Prometheus” adlı online dergiye de erişim sağlanabilir. Site üzerinde kullanıma sunulan “Çeçen Enstitüsü Kütüphanesi ve Döküman Merkezi”nde ise Çeçenya ve Kafkasya ile ilgili arşiv dökümanlarına, eski gazete ve dergilere, birbirinden değerli kitaplara ya da işitsel ve görsel materyallere ulaşmak mümkün. Sitenin bir diğer özelliği ise kullanıcılarına sunduğu “Forum” hizmeti, ücretsiz üyelik sistemi ile çalışan sistemde güncel konuları diğer kullanıcılar ile tartışabilir, tarihi ve kültürel bilgileri, dökümanlarınızı paylaşabilirsiniz.

w w w. C H E C H E N . o r g


An Analytical Evaluation of the Interaction between Nationalism and Language Policies in Turkey’ p. 243-251

Problem Durumu Sosyalleşme, bireyin ait olduğu toplumsal grubun bir parçası haline gelmeyi öğrendiği ve o toplumsal grubun uyguladığı ve kabul ettiği davranışları göz önüne alarak, kendi tutum ve davranışlarını ortaya çıkardığı süreci tanımlayan bir kavramdır. Birey bu süreç esnasındaki tutum ve davranışlarını, diğer bireylerle etkileşim yoluyla yapılandırır (Craig, 1999; Kağıtçıbaşı, 1999). Yazın alanına baktığımızda, sosyal davranışlar çeşitli değişkinlerle ilişkilendirilmiştir. Bu değişkenler arasında, bağlanma stili, sosyal yeterlilik (arkadaşlık becerisi ve akran ilişkileri), cinsiyet ve anne-babanın çocuklarıyla ilişkileri yer almaktadır (Kapıkıran, İvrendi, Adak, 2006). Sosyalleşmenin gerçekleşmesi sürecinde sosyal uyum kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Sosyal uyum, kişinin kendisi ve sosyal çevresi ile tutarlı, dengeli ve sürdürülebilir bir etkileşim kurabilmesidir. Birey sosyal uyum sahibiyse, sosyal açıdan yeterli olduğu düşünülmekte ve sosyal becerilerin etkili kullanıldığı kabul edilmektedir. Başka bir ifade ile sosyal uyum, sosyal becerilerin kazanılmasına bağlıdır (Çifci ve Sucuoğlu, 2004; Avcıoğlu, 2005; Yavuzer, 2007; Bacanlı, 2008). Sosyal uyum, bireyin diğer insanlarla uyum gösterebilme başarısı, grupta özgün bir biçimde var olmasıdır (Akıncı, 2007). Sosyal uyum, bireyin diğer bireylerle ilişkilerinde uyumlu olma başarısı gösterme ve çevresi içinde kendi bireyselliğini özgün bir biçimde tanıtabilme çabasıdır. Sosyal uyumdaki başarının bazı ölçütleri vardır. Bunlar;  Farklı gruplara uyum gösterme: Farklı gruplara uygun biçimde davranan, ilişki kuran, yaşıtları ile olduğu kadar yetişkinlere de uyum gösteren birey sosyal açıdan uyumlu bir birey olarak kabul edilmektedir.  Sosyal tutumlar: Toplumca istenen tutum ve tavırları diğer insanlara yönelten, sosyal yaşama bu özellikle katılan kişiler sosyal bakımdan uyumlu sayılmaktadırlar.  Kişisel doyum: Toplumsal ortamda aldığı rolle, kurduğu ilişkiden yeterince doyum sağlayan birey sosyal bakımdan uyumlu olarak kabul edilmektedir (Yavuzer, 2007; Allsopp ve Santos, 2000). Sosyal uyum kavramı irdelendiğinde aslında her alanda kişinin hayatına nüfuz eden ve tek bir disiplinin konusu olmanın dışında, disiplinler arası ağda kendine yer bulan bir ifade olduğu sonucuna ulaşılır. Türkiye’de sosyal uyum alanında yapılan çalışmaların 2016 yılında artış gösterdiği görülmektedir. Yapılan çalışmalar farklı değişkenler açısından analiz edilmeli ve sosyal uyum konusunda en çok çalışılan başlıklar tespit edilmelidir. Çalışmaların bakış açılarının ve yöntemlerinin tespit edilmesi alanda çalışacak araştırmacılar için önem arz etmektedir. Farklı bakış açıları konunun disiplinlerarası ele alınmasını kolaylaştırabilir.Bu bağlamda sosyal uyum kavramının literatürde kullanımıyla ilgili ve disiplinler arası karşılıkları ile ilgili çalışmaların incelenmesinin ve sonuçlarının değerlendirilmesinin önem taşıdığı düşünülmektedir. Bu öneme istinaden Türkçe literatürde yapılan tez çalışmalarında ilgili kavramın ele alınışı ve çalışma alanlarının sınıflandırılması, içeriklerin incelenmesi amacıyla Türkiye ölçeğinde yayınlanmış olan tez çalışmaları incelenerek bir içerik analizi çalışması yapılmıştır ve aşağıdaki sorulara yanıtlar aranmıştır; 1. Mezuniyet tezlerinin mezuniyet derecesine göre dağılımı nedir? 2. Mezuniyet tezlerinin üniversitelere göre dağılımı nedir? 3. Mezuniyet tezlerinin başlıklarına göre dağılımı nedir? 4. Mezuniyet tezlerinin bölümlere göre dağılımı nedir? 5. Mezuniyet tezlerinin araştırma desenine (modeline) göre dağılımı nedir? 6. Mezuniyet tezlerinin araştırma metodolojisine göre dağılımı nedir? 7. Mezuniyet tezlerinin veri toplama araçlarına göre dağılımı nedir? 8. Mezuniyet tezlerinin örneklem stratejilerine göre dağılımı nedir? 9. Mezuniyet tezlerinin veri analiz tekniklerine göre dağılımı nedir? Araştırma Yöntemi Araştırmada bilimsel araştırma tekniklerinden nitel araştırma yöntemi olan “doküman analizi” kullanılmıştır. Veri olarak doküman kullanımı görüşme ya da gözlemden farklı değildir ve araştırmalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Her tür doküman, anlamın ortaya çıkması, belirsizliklerin ortadan kalkması ve problem sorusu ile ilgili içgörünün keşfedilmesinde araştırmacıya 1992 2017 Bildiri Özetleri Kitabı yardımcı olur (Merriam, 2015).Bu araştırmada “sosyal uyum“ anahtar sözcüğü temel alınarak yayınlanan tüm tezler taranmıştır. Ulaşılan tezler; araştırmacılar tarafından belirlenen ölçütler temel alınarak; araştırmanın teması, araştırmanın yılı, araştırmanın yapıldığı bölüm, araştırmanın yapıldığı üniversite, araştırma modeli, araştırmanın veri toplama aracı, araştırmanın örneklem kitlesi, araştırmanın örneklem tekniği, araştırmanın analiz tekniği alt başlıklarında toplanarak içerik analizi ile bulgulara ulaşılmıştır. İçerik analizi metinlerin ya da eldeki materyallerin içerisinde gizli kalmış anlamların, verilmek istenen mesajların, belirlenmiş bir sistematik içinde gruplandırılarak incelenmesine olanak tanıyan bilimsel bir yaklaşımdır (Güler & Halıcıoğlu &Taşğın, 2015). İçerik analizinin temel amacı, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. Mesajın ne olduğunu anlamaya yönelik verileri tümevarım yoluyla analiz eden bir yöntemdir (Güler & Halıcıoğlu &Taşğın, 2015). Örneklem seçiminde amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Örneklem belirlenirken doküman olarak, 1999-2016 yıllarında Türkiye’de yazılan ve YÖK’te yayınlanan tezler kullanılmıştır. Tezlere Yüksek Öğretim Kurulu’nun internet sitesi (https://tez.yok.gov.tr) üzerinden ulaşılmıştır. Çalışmada; 4 doktora 2 tıpta uzmanlık 47 yüksek lisans tezi olmak üzere toplam 53 tez kullanılmıştır. Geçerlik ve güvenirliği sağlamada örneklem seçiminin önemli olduğu düşünülerek mevcut örneklem sayısı korunmuştur. Anahtar Kelimeler Sosyal Uyum, İçerik Analizi, Tez İncelemesi. Kaynakça Akıncı, G. (2007). Engelli Çocuğa Sahip Olan ve Olmayan Babaların Aile İşlevlerini Algılamaları ile Sosyal Uyum Düzeylerinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü. Allsopp, T. & Santos, D. H. (2000). Coloborating To Teach Prosocial Skills. Intervention in School and Clinic, 35 (3); 141-147. Avcıoğlu, H. (2005). Etkinliklerle Sosyal Beceri Öğretimi. Ankara: Kök Yayıncılık. Bacanlı, H. (2008). Sosyal Beceri Eğitimi. Ankara: Asal Yayınları. Craig, W. (1999). Childhood Social Development. London: Blackwell Publisher. Çifci, İ. & Sucuoğlu, B. (2004). Bilişsel Süreç Yaklaşımıyla Sosyal Beceri Öğretimi. Ankara: Kök Yayıncılık. Güler, A., Halıcoğlu, M.B. ve Taşğın, S. (2015). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma, 2. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık. Kağıtçıbaşı, Ç. (1999b). Kültürel Psikoloji. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Kapıkıran, A.N., İvrendi, A. B., Adak, A. (2006). Okul Öncesi Çocuklarında Sosyal Beceri: Durum Saptaması, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Sayı 19, 19-27. Merriam, B.S. (2015). Nitel Araştırma (Çeviren: Prof. Dr. Selahattin TURAN), 3. Baskı, Ankara: Nobel Akademi. Şimşek, H., & Yıldırım, A. (2011). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Seçkin Yayıncılık: Ankara. Yavuzer, H. (2007). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Beş və altı üzvlü alitsiklik karbohidrogenlərin tsikloolefinlərə qismən dehidrogenləşməsi üçün müvafiq katalizatorlar seçilmiş və reaksiyaların əsas qanunauyğunluqları müəyyən edilmişdir.

Tsikloheksan karbohidrogenlərinin polialkilbenzollara dehidrodisproporsial­laşması və C 1 -C >3 biratomlu spirtlərlə dehidroalkilləşməsi prosesləri üçün katalizatorun seçilməsi əsaslandırılmış və prosesin getmə qanunauyğunluqları müəyyən edilmişdir.

Beş və altı üzvlü alitsiklik ketonların effektiv alınma üsulları işlənib hazırlanmış və təcrübi-sənaye qurğularında istehsalı təşkil olunmuşdur.

Beş və altı üzvlü alitsiklik ketonların müvafiq laktonlara oksidləşdirilməsi qanunauyğunluqları öyrənilmiş və bu laktonların təcrübi-sənaye qurğularında istehsalı təşkil olunmuşdur.

Doymamış mono və bitsiklik karbohidrogenlərin oksidlərə, ketonlara, spirtlərə (bir və ikiatomlu) maye fazada oksidləşməsi üçün katalizatorların seçilməsi və proseslərin getmə qanunauyğunluqlarının öyrənilmişdir.Mono və politsiklik doymamış və alkenilaromatik karbohidrogenlərin oksigen, halogen və azotsaxlayan birləşmələrə induktiv funksionallaşdırılmasının əsas qanunauyğunluqları öyrənilmişdir.

1. Kh.M. Alimamdanov and est. "The particularities of oxidative dehydrogenation of metylcyclohexane to metylcyclohexane in the presence of modified mordenite" /Kinetika and catalysis, 1992, T.33, P.885 – 892

2. Kh.M. Alimamdanov. "The oxidative dehydrogenation of metylcyclohexane to benzene and isomers of xylene on modified mordenite and erionite" /Kinetika and catalysis, 1994, T.35, N6, P.841- 845

3. M.F. Abbasov, Kh.M. Alimamdanov and et al. "The Catalytic oxidation of alykil-and cycloalkylcyclonones to lactones. Journal of applied chemistry, 1997, T.70, V.4, P.648 - 655

4. Kh.M. Alimamdanov and et al. "The Oxidative Dehydrodisproportionation of Cyclohexane Hydrocarbons on Metal Oxide-Modified Zeolites". Petroleum Chemistry, 2001, V.41, N5, P.431 - 440

5. Kh.M. Alimamdanov and et al. "Catalytic oxidation of Norbornen to Norcamphor". Petroleum Chemistry, 2004, V.44, N 3, P.196 - 204

6. Х.М. Алимарданов и др. Синтез высших спироацеталей конденсацией С3-С7 алкил- и циклоалкилцикланонов с двухатомными спиртами в присутствии гетерогенных катализаторов. Журнал органической химии. 2011. Т.47. №8. С.1136-1142

7. Х.М. Алимарданов и др. Окисление алкилзамещенных циклопентанонов в псевдогомогенной системе без участия агентов фазового переноса. Журнал общей химии. 2011. Т. 81. Вып. 8. С.1319-1325

8. Х.М. Алимарданов и др. Влияние иммобилизированных наночастиц углерода на активность цеолитов в окислительном дегидрировании 4-винилциклогексена и этилбензола в стирол. Нефтехимия. 2012. Т.52. №2. С.116-123

9. Х.М. Алимарданов. Жидкофазное окисление C6 – C8 циклоолефинов кислородом воздуха с участием металлосодержащих микроструктурированных карбоновых материалов. Журнал общей химии. 2013. Т.83. №11 С.1822-1829

10. Х.М. Алимарданов и др. Роль поверхностного кислорода в процесседегидрирования 4-винилциклогексена диоксидом углерода на платино- и железогаллийсодержащих цеолитах. Теорет. и эксперим. химия. 2013. Т.49. №5. С.310-316

Hafiz Əlimərdanovun fəaliyyəti

Azərbaycan Respublikası Prezidenti yanında Ali Attestasiya Komissiyasının kimya fənni üzrə Ekspert Şurasının üzvü (1996-2004), 1995-ci ildən Tələbə Qəbulu üzrə Dövlət Komissiyasında (TQDK) kimya fənni üzrə testlərin tərtibi, qəbul proqramları və metodik məqalələrin hazırlanması üzrə ekspert şurasının üzvü, 1996-cı ildən Kimya Elmləri Bölməsinin ekspert şurasının üzvü, NKPİ-nin Elmi Şurasının üzvü.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir