sema ve semazen nedir / Sema' ve Semazen ne demektir? Niçin Dönüyorsunuz?

Sema Ve Semazen Nedir

sema ve semazen nedir

Semazen Nedir?

Sem&#;‘-zen, sem&#; meşketmiş veya sem&#; yapan Mevlev&#;’yi tanımlamak i&#;in kullanılan bir kelimedir

Mevleviyye tarikatına yeni intisap eden ve can, muhip, Mevlevî köçeği, nevniyaz denilen kişi sikkesi tekbir getirerek merasimle giydirildikten (tekbirlendikten) sonra semâ çıkarması (semâ etmeyi öğrenmesi) için dedelerden mürebbî veya semâ dedesi adı verilen usta bir semâzene teslim edilir. Bu dedeyle yapılan çalışmaya semâ meşki denilir. Semâ meşkine belli özelliklere sahip, ortasında 2 cm. çapında bir çivinin bulunduğu semâ tahtası üzerinde yapılan çark atma (çivi etrafında bir devir yapma) tâlimiyle başlanır. Bu tâlim sol ayağın yerden hiç kaldırılmadan, sağ ayağın ise sol ayağın dizine kadar kaldırılıp sola atılmak suretiyle vücudun da sola çevrildiği bir devirden ibarettir. Çark esnasında sağ ayak yere konur konmaz yine aynı hareketlerle yeni bir devir başlar. İlk gün dokuz çarkla başlayan bu çalışma daha sonraki günlerde dedenin hücresinde çark sayısı dokuzun katlarıyla arttırılarak devam eder (daha geniş bilgi için bk. Gölpınarlı Mevlânâ'dan Sonra Mevlevîlik, s. ). Çark atma tâlimini kol açmak (sağ el parmakları bitişik ve niyaza açılmış bir çiçek görünümünde yukarı, sol elin sağ ele göre daha aşağıda, parmakları hafif aralıklı ve serbest şekilde yere bakar olduğu halde kolların yaklaşık 90 derecelik bir açı oluşturacak biçimde yukarı kaldırılması ve açılması), direk tutmak (semâda olduğu yerde dönüp bir noktada sabit kalma pozisyonu almak) ve ardından düz hat boyunca ilerlemek gibi semâ meşkinin diğer kısımlarının tâlimi takip eder. Böylece semâ etmeyi iyice öğrenen nevniyaza tennûre ile (semâzenin üzerindeki kloş etek) semâ çalışmaları yaptırılır. Tennûre açmayı, şeyh postunun önünden hızla geçmeyi ve selâm başında durmayı da öğrenen nevniyazın bu başarılı durumunun şeyh efendi veya aşçı dedeye arzedilmesinin ardından aşçı dedenin idaresinde mübtedî mukabelesi yaptırılır, böylece nevniyaz diğer semâzenler arasına girmiş olur.


Semâzenler âyine çıkmasalar da her gün belli bir süre vücutlarının semâa alışkanlığının bozulup baş dönmesi, mide bulantısı gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasını önlemek için semâ yaparlar. Semâ esnasında semâzenleri kontrol ederek usulüne uygun biçimde semâ etmelerini sağlayan, semâyı yöneten ve Mevlevîliğe intisap edenlere semâ öğreten Mevlevî dedesine semâzenbaşı denir. Semâzenbaşı, semâ sırasında semâzenler arasında dolaşıp onların birbirine çarpmalarını önleyerek yörüngelerinde dönmelerini sağlar. Eskiden beri meşhur olan "Bektaşî'nin çapası, Mevlevî'nin çivisi" deyiminde bir Mevlevî'nin her şeyden önce semâ meşketmesi gerektiği ima edilmiştir. Mevlevîliğin ilk dönemlerinde kadınların da kendi aralarında semâ yaptıklarına ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin onlara eşlik ettiğine dair rivayetler varsa da semâzenler resmiyette erkek Mevlevîler'den olurdu.



Semâzenin Kıyafeti. Semâzenlerin başlarına giydikleri cm. uzunluğunda koyu kahverengi veya deve tüyü rengindeki keçe külâha "sikke", semâ esnasında pervane gibi açılan geniş, kloş etekli, üst tarafı vücudu saran ve genelde beyaz renk tercih edilen elbiseye "tennûre" denir. Beldeki yaklaşık beş parmak genişliğinde "elifî nemed" (elif lâmet) adı verilen kemerle sıkılmış kısımdan aşağısının hafif bir dönüşle açılan eteği semâzeni idare eder ve âdeta onun dönüşüne uyar. Tennûrenin üzerindeki yeleğe "mintan", bunun da üstüne giyilen dar ve düğmesiz, bele kadar gelen ve boya nisbetle elifî nemedin yarısına varan ince kumaştan yapılmış yeleğe "destegül" adı verilir. Bunun ön kısmının solunda aynı kumaştan bir parmak uzunluğunda bir şerit bulunur; bu şerit semâ sırasında elifî nemedin içine sokularak sabitleştirilir ve semâ sola doğru yapıldığından destegülün sol tarafı açılmamış olur. Semâzenin semâa başlamadan önce soyunduğu, genelde siyah renkte önü açık ve yakasız, geniş, belsiz ve ayaklara kadar uzanan, mevsimine göre değişik kumaşlardan yapılabilen en üstteki kostüme "hırka" denir. Namazlarda, bayramlarda ve mübtedî mukabelesi gibi diğer törenler dışında dervişler bu hırkayı genelde omuzlarına alır, kollarını giymezler (şeyhlerse her zaman kollarıyla birlikte giyerler).

Tam bir âhenk ve mükemmel bir tavırla semâ edebilen pek çok semâzen yetişmiştir. Bunlar arasında, XIX. yüzyılın son yarısında mutrip parmaklığı üzerinde de semâ edecek kadar çevikliğiyle tanınan Kasımpaşa Mevlevîhânesi semâzenbaşısı Mehmed Fahri Dede ile bir defasında her biri 2 kg. ağırlığındaki on tennûreyi üst üste giyerek muntazam semâ eden Yozgatlı Neyzen Sâlih Dede'den özellikle söz edilmelidir. Ayrıca son devrin meşhur semâzenleri arasında Tâhir Olgun (Tâhirülmevlevî), Feridun Nafiz Uzluk ve Midhat Bahârî'yi (Beytur) zikretmek gerekir.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

kaynağı değiştir]

Sufiler, İslam'ın ilk devirlerinden itibaren semayı, vecdi, musiki ve şiir dinlerken kalkıp hareket etmeyi, dönmeyi kabul etmişlerdi. Ortaya çıkışından itibaren semanın İslam dini ile bağdaşıp-bağdaşmayacağı çok tartışılmış; sufilere göre helal; tarikatla ilgisi olmayan din bilginlerine göre ise haram kabul edilmiştir.[2]

Mevlana çağından az önce yaşayan ve onunla çağdaş bulunan sufiler semayı ehline helal görmekte ve sema etmekteydiler.[7] Sufiler sohbet ve zikir için bir araya geldiklerinde sohbet edilir, yapılan nasihatler dinlenir, bu arada konusu Allah sevgisi ve aşkı olan şiirler ve ilahiler okunurdu. Kavval ve goyende denilen güzel sesli kişiler tarafından söylenen şiirleri ve ilahileri dinleyen dervişler duygulanır, heyecanlanır, coşarak yerlerinden fırlar dönmeye başlarlardı. Dönme, derviş sakinleşinceye kadar sürerdi. Dervişlerin ferdî olarak da toplu olarak da döndükleri olurdu.[3] Mevlâna'nın yaptığı sema, bu geleneğin devamı idi.

Daha önce sema ile ilgilenmeyen Mevlana, Şems-i Tebrîzî ile tanışıp onun etkisine girdikten sonra çeşitli vesilelerle coşmaya ve bazen vecde gelerek döne döne semaya başlamıştı. Mevlana'nın "doyumsuz bir aşk şarabına" benzettiği sema,[7] zamanla Mevlevîliğin ayin yöntemlerinden biri olarak kabul edilmiş; asırlar geçtikçe büsbütün sanatsal bir hal almıştır.[2]

Mevlânâ'nın düşüncelerinin bir tarikat kimliğine bürünmesi oğlu Sultan Veled'in zamanında başlamışsa da semanın belli usul ve kurallara göre yapılması yüzyılda Sultan Veled'in torunu Emîr Âlim Çelebi'nin oğlu Pîr Âdil Çelebi dönemine rastlar.[5] Bu konudaki son düzenlemeler ise Konya'daki âsitânenin şeyhlerinden Pîr Hüseyin Çelebi tarafından yüzyılda gerçekleştirilmiştir.[5] Günümüzde mevlevi ayini kısaca "sema" olarak adlandırılır. Mevlevîlikteki semanın benzerlerine Halvetilik, Kadirilik, Rufailik, Sühreverdilik, Celvetilik gibi tarikatlarda daha çok "devr" veya "deverân" denir.[3]

Mevlevi tarikatı Türkiye'de Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması kanunu'nun çıkması üzerine diğer tarikatlarla birlikte yılında sona ermiş; yirmi yıl kadar Mevlana'nın hatırasını ve manevî kişiliğini veya eserini yansıtacak önemli bir tören tertiplenmemiştir. Bu dönemde sema bir dinî ibadet olarak değil bir turistik gösteri olarak icra edilmeye devam etti.[8] 'lı yıllarda Konya'da ölüm yıldönümü olan 17 Aralık günü Mevlana'yı anma toplantıları düzenlenmeye başladı. "Mevlânâ İhtifali" şeklinde adlandırılan bu toplantılara davet edilen müzisyenler çağlar içinde çeşitli Mevlevî bestekârları tarafından meydana getirilmiş âyinlerden parçalar çalıp söylemekteydi.[9]

'lerde Konya'daki Şeb-i Arûs törenlerinde sema ayinleri tam teşekküllü olarak yapılmaya başladı. Zamanla sema törenler bir kültürel miras olarak sahiplenildi. Sema ayinleri başlangıçta, henüz hayatta olan yaşlı Mevlevîler tarafından tertiplendi; yılından sonra ise Konya Turizm Derneği'nin açtığı kurslarda yetişen semazenler görev aldı.[9]

Türkiye'nin başvurusu sonucu Mevlevi Sema Törenleri, yılında UNESCO tarafından başyapıt olarak ilan edilmiş, yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsilî Listesine kaydedildi. Mevlevilik ve sema törenlerinin "teknik ve içsel mükemmelliğini ve orijinalliğini bozmadan gelecek nesillere aktarılması ve tanıtılması" için yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı bir genelge yayımladı.[10] yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti programları kapsamında Galata ve Yenikapı Mevlevîhaneleri restore edildi.[11][12]

Mevlevi sema töreni[değiştir

Mevlevilerin yaptığı sema hakkında bilgi verir misiniz?

Değerli kardeşimiz,

Mevlevîlik deyince ilk akla gelen semâ, lügatte işitmek mânâsındadır. Terim olarak, mûsikî nağmelerin dinlerken vecde gelip hareket etmek, kendinden geçip dönmektir.

Sema, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil”e doğru yönelişini ifâde eder.

Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur. Mevleviler sema' eder. Her tarikatın zikir ederken (Allah'ı anarken) kendilerine özgü bürhanları vardır. Mevleviliğin de bürhanı semadır.

Sema ederken semazen her çarh'da Allah ismini (İsm-i Celal) okur. Ve her selamın anlamlarını düşünerek bir vecd içinde Allah'ı anar. Bir de mühim olan şuursuzca dönmek değil, sema ederken Allah'ı düşünmektir. Bu sayede Allah'ın sevgisini kazanmaktır.

Mukabele denilen semâ gösterisi, Mevlevî Dergâhı'nda, semahânelerde Mutlak Kemâl ve Hakka Vuslat yolunun derecelerini sembolize eder. Mukabele, en küçük teferruatına kadar tespit edilmiş usûl ve erkânla yapılır.

Semahânelerde neyzen, kudümzen, âyinhan ve naat hanlar gibi musikî erkânının bulunduğu ve sıralarına göre yerini aldığı mutrib'in önünde sema meydanı, onun da tam karşısında şeyh postu vardır. Postun ucundan semâhâne girişi ortasına kadar uzandığı farz edilen mevhum çizgiye (hatt-i istiva) denir. Bu, gerçeğe ulaşan, Vahdet'e giden en kısa yoldur. Bu çizgi aslâ çiğnenilmez.

Şeyh ise, bütün ilâhi sıfatlara mazhar olan ve postunda Mevlâna'yı temsil eden Hak ilminin ve Hakikat-i Muhammedi'yenin mümessilidir. Post, en büyük manevi makamdır ve kırmızı renklidir.

Mutrib erkânı, semâzenler ve şeyh efendi yerlerine oturduktan sonra, mukabelede ilkin Naathan tarafından (Na'at-ı Şerif) okunur. Bestekâr Itri'nin bestelediği Na'at'ı Mevlâna, Hazret-i Peygamber (asv)'e en içli seslenişlerle bir övgü olup "Yâ Hazret-i Mevlâna, Hak dost" diye başlar. Sonra ney taksimine geçilir, Ney, asıl vatanı olan kamışlığa özlemini dile getirir. Ney, insan-ı kâmil'in sembolüdür ve yanık, içli sesiyle Hakk'a vuslatın özlemini çeker. Bundan sonra Sultan Veled devri denilen (Devr-i Veledi) başlar. Musikînin temposuyla, âdâb ve erkân üzere semâhâne ortasında şeyh, dergâh erkânı ve semazenlerle üç devir olan bu merasim, karşılıklı görüşmek, yâni baş kesmekle veya cemal cemale niyâz etmekle, mutlak varlığın kemâl zuhurunu doğrulamaktadır.

Semazenler hem kendi etrafında döner, hem de meydanı devrederler. Feleklerin, gezegenlerin, yıldızların ve dünyanın, güneşin câzibesiyle hem kendi etrafında, hem de güneşin etrafında devrettikleri gibi Sema, bütün âlemlerin güneşi Allah'ın huzurunda bir devri âlemdir.

Esasen sema; gerçek varlığa ulaştıran, insanı kendinden geçiren bir cezbe vasıtası, kendinden geçen kişinin can sarhoşluğudur. Mevlânamız'ın ifadesiyle "Sema, aşka kavuşmak, buluşmak sultanlığı için, perdeleri kaldırıp içeriye girmek devleti için, can elbisesidir."

İlave bilgi için tıklayınız:

Sema yapmak ve ney çalmak caiz midir; bilgi verir misiniz

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası