einstein ın çocukları / Çiçek - Einstein Çılgın Teorisyen

Einstein In Çocukları

einstein ın çocukları

Eduard Einstein

Eduard Einstein (28 Temmuz 1910, Zürih - 25 Ekim 1965, Zürih), Albert Einstein'ın ilk eşi Mileva Marić'ten olan ikinci oğludur.

Çok duyarlı ve çoğu kez hasta bir çocuktu. 1914'te ailesiyle birlikte Berlin'e taşındı. Berlin'deki yaşam Mileva'nin hoşuna gitmediği için çocuklarıyla birlikte Zürih'e geri döndü. 1919'da Albert Einstein ve Mileva Marić boşandılar.

Zürih'te öğrenimine başlayan Eduard, yüksek zekası ve müziğe olan yeteneği ile ilgi çekti. Ayrılığa rağmen Albert Einstein oğullarını ve eski karısını sürekli ziyaret etti. 1929'da yüksek başarıyla liseyi bitiren Eduard, psikiyatr olmak amacıyla tıp eğitimine başladı.

1930'da 20 yaşındaki Eduard'a şizofreni teşhisi konuldu. Öğrenimini yarıda bırakıp Burghölzli Sanatoryumuna yatırıldı.

1933'te yeni karısı Elsa ile Amerika'ya göç eden Albert Einstein, bu hastalığın genetik olduğunu iddia etti. Einstein, Almanya'da gittikçe güçlenen Nazi devletine karşı 1933'te Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmek durumunda kaldı ve bir daha oğlunu göremedi. Ancak Almanya'daki oğluyla olan mektuplaşmaları bu göçten sonra da devam etti.[1]

Eduard'ın bakımını annesi, hayatını 1948'de kaybedinceye kadar üstlenmişti. Annesinin vefatından sonra Eduard, hayatının geri kalanının birçoğunu Burghölzli İsviçre'deki psikiyatrik klinikte geçirdi. 1965'teyse 55 yaşında geçirmiş olduğu bir felç sebebiyle öldü.[2]

Kaynakça[değiştir

etiket Babası Einstein Gibi Ünlü Bir Bilim İnsanı Olabilecekken Sonu Akıl Hastanesinde Biten Eduard Einstein

Haberler

Genel Kültür

Bilim

Babası Einstein Gibi Ünlü Bir Bilim İnsanı Olabilecekken Sonu Akıl Hastanesinde Biten Eduard Einstein

Albert Einstein’ın dünyanın görüp görebileceği en inanılmaz beyinlerden biri olduğu konusunda hemfikiriz, öyle değil mi? Bilim dünyasına yaptığı büyük katkılarla insanlık tarihinde derin bir iz bırakan Albert Einstein’ın hayatının bambaşka bir yönünden bahsedeceğiz bugün sizlere. Tıpkı kendisi gibi büyük bir bilim insanı olacağı düşünülen ancak trajik bir şekilde sonu akıl hastanesinde biten oğlu Eduard Einstein’dan…

Eduard Einstein’ın annesi Mileva Marić, Albert Einstein’ın ilk eşiydi. Marić, Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nde Albert Einstein’ın sınıfındaki tek kadın öğrenciydi.

Eduard Einstein’ın annesi Mileva Marić, Albert Einstein’ın ilk eşiydi. Marić, Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nde Albert Einstein’ın sınıfındaki tek kadın öğrenciydi.

Lieserl’in doğumunu bir mektupla öğrenen Einstein’ın küçük kızını hiç görmediğini bilsek de bebeğin akıbeti hakkında net bir bilgiye sahip değiliz ne yazık ki...

Lieserl’in doğumunu bir mektupla öğrenen Einstein’ın küçük kızını hiç görmediğini bilsek de bebeğin akıbeti hakkında net bir bilgiye sahip değiliz ne yazık ki...

Eduard Einstein, doğduğu günden beri hastalıklarla boğuşan bir çocuktu. Zayıf bünyesi onu ailesiyle birlikte gezmekten alıkoyuyor ve zamanının çoğunu evde geçirmek zorunda kalıyordu.

Eduard Einstein, doğduğu günden beri hastalıklarla boğuşan bir çocuktu. Zayıf bünyesi onu ailesiyle birlikte gezmekten alıkoyuyor ve zamanının çoğunu evde geçirmek zorunda kalıyordu.

Eduard’ın yaşı ilerledikçe ilgi alanları da çeşitleniyordu. Şiire merak sarmış, piyano öğrenmeye başlamış ve psikiyatri ile alakalı eline geçen her şeyi okur olmuştu.

Eduard’ın yaşı ilerledikçe ilgi alanları da çeşitleniyordu. Şiire merak sarmış, piyano öğrenmeye başlamış ve psikiyatri ile alakalı eline geçen her şeyi okur olmuştu.

Eduard git gide zihninin içindeki bir batağa saplanmaya başlamıştı ve bunun sonucu olarak 1930’larda bir intihar girişiminde bulundu.

Eduard git gide zihninin içindeki bir batağa saplanmaya başlamıştı ve bunun sonucu olarak 1930’larda bir intihar girişiminde bulundu.

Nazilerin yükselişe geçmesi Albert Einstein’ı zor duruma sokmuştu. Her ne kadar dünyanın en ünlü bilim insanlarından biri de olsanız, inançlarınız yüzünden yaşadığınız yerden sürülebiliyordunuz...

Nazilerin yükselişe geçmesi Albert Einstein’ı zor duruma sokmuştu. Her ne kadar dünyanın en ünlü bilim insanlarından biri de olsanız, inançlarınız yüzünden yaşadığınız yerden sürülebiliyordunuz...

Eduard, ömrünün geri kalanını İsviçre'de bir klinikte geçirdi ve 55 yaşında hayata gözlerini yumdu. Biricik oğluna yardım edememiş olmanın acısı ise Albert Einstein'ın yüreğinden bir türlü silinmedi.

Eduard, ömrünün geri kalanını İsviçre'de bir klinikte geçirdi ve 55 yaşında hayata gözlerini yumdu. Biricik oğluna yardım edememiş olmanın acısı ise Albert Einstein'ın yüreğinden bir türlü silinmedi.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

ARSEN KOCAOĞLU

Laurent Seksık’in Can Yayınları’ndan Sosi Dolanoğlu’nun titiz çevirisiyle çıkan ‘Eduard Einstein Vakası’; okuyucuyu baba ve şizofreni hastalığına yakalanmış küçük oğul Einstein’ın dünyasına davet ediyor. Roman bizlere özellike şimdiye kadar ismini belki hiç duymadığımız belki de çok nadir olarak duyduğumuz Eduard Einstein’ın sesi oluyor. 

Laurent Seksık’e göre şizofreniye yakalanmış olan Eduard Einstein, özellikle babası Albert Einstein tarafından unutulmuş veyahut bilinçli olarak unutturulmuş gibidir. Nitekim okuma boyunca Eduard Einstein’ın birçok kere unutulmuşluğuna, babasına isyan eden sesine şahit olurken diğer taraftan da Albert Einstein’ın bir baba olarak yaşadığı çaresizlik karşısında unutuşu ve kaçışı tek çözüm yolu olarak bulduğunu görüyoruz. Ve belki de acısıyla günbegün yeniden yüzleşen, yaşamanın anlamını sadece Eduard’da bulan, hastalıkla mücadele süresince katlanarak büyüyen hayal kırıklıklarıyla, kendisini oğluna adamış bir annenin Mileva Maric’in sessiz, çaresiz ve bir o kadar da umutsuz hikâyesini görüyoruz.

“Mileva Maric, küçük Eduard’la meşgul olmak için yükselme hayallerini feda etti, öğreniminden işinden tutkularından vazgeçti, altımı değiştirmek uğruna. İşte gerçek deha, işte insanlık, işte fotoğrafı bütün dünyadaki gazetelerin başsayfalarında yer alması gereken kişi. İyi hal ve tavırlar asla ödüllendirilmez. Bayan Maric bir azize, engelli olmasına rağmen hiçbir eksiği olmayan biri.”

Anne desteğiyle hayata tutundu

Einstein olmak, Einstein’ın oğlu olmak, şizofreniye yakalanmak, unutulmak, yok sayılmak... Bir tarafta taşıdığı soyadının ağırlığı altında; babasına duyduğu öfke ile 20’li yaşlarda yakalandığı şizofreniyle Burghölzli Sanatoryumu’nda ölümüne kadar mücadele eden ve sadece annesi Mileva Maric’in desteğiyle hayatta kalan; babası tarafından kesin bir yalnızlığa, hiçliğe terkedilen Eduard Einstein. “Beni tanıyanlar deli olduğumu söyleyeceklerdir size, inanmayın delilerin özelliği kim olduklarını bilmemeleridir ben Einstein’ın oğluyum, aklınıza şüphe düştüğünü tahmin ediyorum. Einstein’ın oğlu?! Pasaportumda öyle yazıyor.Ein-Stein,tek kelime olarak. İsmi Eduard, 28 Temmuz 1910’da Zürich’te doğdu, sorup soruşturun beni herkes bilir... Ünlü bir soyadı taşımak bir talih olarak düşünülebilir, şöhretten kendilerine de pay çıkacağını zannederler, ciddi bir yanılgı içindedirler, Einstein soyadı fanilerin çoğu için bir yüktür, böyle ağır bir yükü taşıyabilecek kadar sağlam omuzlara tek bir kişi sahiptir. Babam…”

Diğer tarafta ise bilime olan tutkusu,genç yaşta kavuştuğu ün ile birlikte, evrenin temel yasalarını keşfeden Gestapo’ya ve FBI’a meydan okuyan, siyahilerin ve III. Reich’ın mağduru olan Yahudileri destekleyen, savunduğu fikirler uğruna daima ön safta yer alan cesur bir adam. 20. yüzyılın en büyük dehası. Yapabileceklerinin sınırını kendi evrenini, oğlunun hastalığıyla kesiştiği noktada farkına varan bir baba. “Evrenin temel yasalarını keşfetmiş olan kişi benim beynimin sağ yarım küresi üzerinde çalışamaz mı?”

Oğluyla yüzleşecek gücü olmayan bir baba

Albert Einstein! Her davada en ön saflarda yer tutan cesur adamın, çaresizlik içerisinde katmerlenen acısıyla, tüm ağırlığıyla hissettiği ve değiştiremeyeceğini bildiği tek gerçek karşısında cesareti kırılan, kendinden kaçan ve oğluyla yüzleşecek gücü olmayan bir baba. “Oğlum,çözümsüz kalan yegâne problem.Öbürlerinin çözümünü ben değil,ölümün eli buldu.” Kötü hatıralarını,burukluklarını,yaşadığı felaketlerin üzerini keskin mizahıyla örten bir dahi.” Ama oğluyla buluşmayı durmadan erteliyor. Bu kabahat ona ait ve gözünden kaçıyor. O da kaçıyor. Hep sürgün yollarında idi. Hiç geriye dönmedi. Hayatının zirvesinde bile dönüp arkasına bakmıyor. “Zürih’e dönmek,ölmek demek.Eduard’ı görmek,ölmek demek”.

Kaderin oyunundan kaçamayan sıradan bir insan. 20 yaşında çalışmaları için gittiği Burghölzli’de tam otuz yıl sonra aynı yerde aynı lanetli çatının altında şizofreni teşhisi konulmuş 20 yaşındaki oğlunu bir daha geri dönmemek üzere ziyarete giden bir baba.

“Devamlı bir şey yapmalı. Geri döndürülemezlik her acının anahtarı.”

Laurent Seksik’in sıradışı üslubu ve güçlü yorumuyla karakterlerin iç dünyalarına etkili bir şekilde nüfuz ettiği, okuyucunun kendisini kâh Eduard’ın kendi sesinden dinlediği kâh Mileva ve Albert Einstein’in ruh hallerine bürünürken bulduğu son derece etkili bir roman ortaya çıkıyor.

Eduard Einstein Vakası
Laurent Seksik
Çeviri: Sosi Dolanoğlu
Can Yayınları
256 sayfa.

Eduard Einstein Vakası

Eduard Einstein Vakası Kitap Açıklaması Almanya’da Hitler iktidarda, radyolar kin ve nefret dolu konuşmalar yayınlayıp Yahudilerin kökünü kazımaya çağırıyor. Büyük savaşın ayak sesleri duyuluyor; bu baskı ortamında kaderin birbirine bağladığı üç insan, kendi dramlarını peşleri sıra sürüklerken, ayakta kalma mücadelesi veriyorlar: Yüzyılın dâhisi Albert Einstein, eski karısı Mileva, oğulları Eduard. Sürgündeki babasından ayrı bir çocukluk geçiren Eduard, Freud’a hayrandır ve ileride psikiyatr olmak istemektedir. Ne var ki yirmi yaşında şizofreni teşhisiyle Burghölzli Kliniği’ne yatırılır. Kalan ömrü boyunca da bu hastalıkla cebelleşecektir. Annesi Mileva, 1948 yılında ölene kadar hep onun yanındadır ama babası Einstein’ın bu hastalıkla yüzleşecek cesareti yoktur. Eduard, çektiği acılara, korkunç tedavilere, yapayalnızlığına rağmen içindeki iyiliği korumak için uğraşır; nefret ettiği babasını bile hep mazur görmeye çalışır. 1965’te 55 yaşındayken ölür. Bir annenin ıstırabı; bir dâhinin, zaafından ötürü duyduğu utanç ve suçluluk duygusu; terk edilip unutulmuş bir oğulun acı dolu sesi… Dramın üç kahramanının iç dünyalarını büyük bir başarıyla bize aksettiren Laurent Seksik...

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.