sabah namazına kalkmak için okunan dua / Gece Namaza Kalkmak İçin Okunacak Dua? - Güncel Oku

Sabah Namazına Kalkmak Için Okunan Dua

sabah namazına kalkmak için okunan dua

Sabah Namazına Kalkma Duası

Sabah namazına nasıl kalkılır? Sabah namazına kalkmak için okunacak dua hangisidir? İşte Sabah namazına kalkmak için okunacak dua...

Her kim gece yatarken:

sabah_kalkma_dua1

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. O’nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Allah’ım, gözümü uyanık kıl, kalbimi nurlandır, benden çok uyumayı ve gaflet ağırlığını gider!” duâsını okuyup erkenden uyanmak niyetiyle yatar ise bi-iznillahi teâlâ dilediği saatte uyanır. Uyandığı zaman hemen kalkıp abdest alır, ibâdetine başlar.

Uykusu olmayan ve uyuyamamaktan dolayı muztarib olan kimse abdestli olarak yatağa yatarken:

sabah_kalkma_dua2

“Allah’ım, yıldızlar battı, bütün gözler sükûne erdi, Sen ise kendisini uyuklama ve uyku tutmayan Hayy ve Kayyûm’sun! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, gecemi sükûna erdir ve gözlerimi uyut!” deyip Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs) sûrelerini okuyup yatmalıdır. (Bkz. Heysemî, X, 178)

Buhâri’nin Berâ bin Âzib -radıyallahu anh-’dan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır: “Yatağa varmak istediğinde namaz için aldığın gibi bir abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat, sonra şöyle de:

sabah_kalkma_dua3

“Ey Rabbim, bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin Resulüne îmân ettim ey Rabbim!” demektir. Bunları söyler de uyur, o gecede ölür isen fıtrat üzere ölmüş olursun. Uyumadan evvel bunlar son sözlerin olsun.” (Buharî, Deavât, 7) Yine Buhârî’nin Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Sizden herhangi biriniz yatağına vardığı vakit elbisesiyle yatağının üzerini silkelesin, yani temizlesin, çünkü o vakte kadar ne olduğunu bilmez; yani yatağında akrep ve sâir gibi eza verici şeyler bulunmuş olabilir. Sonra yatağına girince şöyle desin:

sabah_kalkma_dua4

“Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan (öldürürsen) ona rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza ettiğin şeyle muhafaza eyle.” (Buharî, Deavât, 13) Yine Buhârî’nin Hüzeyfe -radıyallahu anh-’dan rivayet etdiğine göre, Hüzeyfe şöyle demiştir: “Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz yatağına vardığında şöyle derlerdi:

sabah_kalkma_dua5

“Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ey Allah’ım!” (Buhârî, Deavât, 8; Müslim, Zikir, 59) İbn-i Abbâs -radıyallahu ahn-’dan mervidir ki: Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: “Eğer bir kimse kendi haremine yaklaşırken besmeleden sonra:

sabah_kalkma_dua6

«Ya Rab beni şeytandan uzaklaştır, şeytanı da bize in’âm ve ihsan buyurduğun şeyden uzaklaştır» demiş olsa, sonra o zevceyn arasında evlâd takdîr olunursa o çocuğa ebediyyen şeytan zarar veremez.” (Buhârî, Deavât, 54)

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- gece bir tarafından diğer tarafına dönünce:

sabah_kalkma_dua7

“Vâhid ve Kahhâr olan Allah’tan başka ilah yoktur. O, göklerin yerin ve ikisinin arasındaki herşeyin Rabbidir. O, Azîz ve Gaffâr’dır / üstün ve çok affedicidir.” derlerdi. (Hâkim, I, 724/1980)

sabah_namazina_kaldiran_dua

SABAH NAMAZINA KALKMAK İÇİN OKUNACAK DUA

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan rivayet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: «Sen yat yat, daha gece uzundur» diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah’ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş’eli olarak tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur.” (Buhârî, Teheccüd, 12; Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu’, 18)

Abdullah bin Mes’ud -radıyallahu anh-’dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse:

O kimsenin kulağına şeytan işemişdir” buyururlardı. (Buhârî, Teheccüd, 13) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

sabah_kalkma_dua8

“Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına mani olur” buyurmuşlardır. (İbn Hanbel, I, 73)

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Sabah Namazına Kalkmayı Kolaylaştıracak 6 Tavsiye

PAYLAŞ:                

Sual: Namaz bittikten sonra neler yapılır?
CEVAP
Yalnız kılmış olan veya imamla kılan kimse, selamın akabinde, (Allahümme entesselamü ve minkes-selamü tebarekte ya zel-celali vel-ikram) der.

Bundan sonra, 3 kere (Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüv elhayyelkayyume ve etübü ileyh) der. Buna istigfar duası denir.

Sonra Âyet-el-kürsi okunur, 33 kere (Sübhanallah), 33 kere (Elhamdülillah) ve 33 kere (Allahü ekber) denir. Bir kere (La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir) denir. Bunların arasına başka dualar karıştırmak bid’at olur.

Sonra eller kaldırılıp dua edilir. Duadan sonra âmin denir ve eller yüze sürülür. Hadis-i şerifte, (Beş vakit farz namazdan sonra yapılan dua kabul olur) buyuruldu.

Sual: Duadan sonra okunacak sure ve zikirler nelerdir?
CEVAP
11 kere İhlas-ı şerif, bir kere Kuleuzüler okunur ve 67 Estagfirullah denerek yetmişe tamamlanır. On kere (Sübhanallah ve bi-hamdihi sübhanallahilazim) denir. Sübhane Rabbike âyeti okunur.

Sual: Hacda gördük. Bazıları tesbih çekmeden, dua etmeden kalkıyorlar. Namazdan sonra toplu olarak tesbih çekmek, imamın duasına âmin demek bid’at diyorlar. Bunlar bid’at midir?
CEVAP
Cemaatin imam ile birlikte, sessizce dua etmeleri efdaldir. Ayrı ayrı dua yapmaları ve dua etmeden kalkıp gitmeleri de caizdir. Ama bunu âdet haline getirmemelidir. Hem imamın duasına âmin demeli, hem de kendimiz dua etmeliyiz. Bid’at olan sadece müezzinin komut etmesidir. Tesbih çekmek, dua etmek bid’at değildir.

Din kitaplarında ifadeler şöyledir:
Farzı veya son sünneti kılınca, imamın sağa, sola veya cemaate dönmesi müstehaptır. İşlerini görmesi için, hemen gitmesi de caizdir. Hadis-i şerifte, (Her namazdan sonra, üç kere, Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyel-kayyume ve etubü ileyh okuyanın, bütün günahları afv olur) buyuruldu. İstiğfârdan sonra, Âyet-el-kürsî ve 33 kere (Sübhânallah), 33 kere (Elhamdülillah) ve 33 kere (Allahü ekber) ve bir (kelime-i tehlil) yani (La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh...) okumaları ve ellerini göğüs hizasına kaldırarak, dua etmeleri de müstehaptır. (Merâkıl-felâh, Tahtavi)

İmam ve cemaat ile beraber kollarını, az ileriye uzatıp ve göğüs hizasına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semaya çevirip dua et ve âmin de. (Ey Oğul İlmihali)

Âmin ile ilgili dört hadis-i şerif meali şöyledir:
(Bir cemaat topluca dua eder, bir kısmı da âmin derse, Allahü teâlâ o duayı kabul eder.) [Hakim]

(Dua edenle âmin diyen sevapta ortaktır.) [Deylemi]

(İmam duada, cemaati hariç tutmasın. Hariç tutarsa onlara hıyanet etmiş olur.) [Beyheki]

(İmam âmin dediği zaman siz de âmin deyin. Çünkü birinin âmin demesi meleklerin âmin demesine tesadüf ederse onun geçmiş günahları mağfiret olunur.) [Buhari]

Cemaatin imam ile tesbih çekmesi ve dua etmesi bid’at değil, müstehaptır. (Nimet-i İslam)

Sual: Namazdan sonra okunması gereken dualar nelerdir?
CEVAP
Namazlardan sonra, okunması gereken belli dua yoktur. Herkes ihtiyacına göre dua eder. Hep aynı duayı okumak da uygun değildir. Ne istediğini şuurlu olarak bilmek gerekir. Ne istediğinin farkında olmadan dua etmek uygun olmaz. Belli şeyleri ezberleyip, şiir okur gibi dua etmek mekruhtur. Dua, uyanık kalb ile ve sessiz yapılmalı, duayı yalnız namazlardan sonra ve belli zamanlarda yapmak da mekruhtur. Her fırsatta dua etmelidir!

Mesela şöyle dua edilebilir:
Elhamdülillahi Rabbilâlemin essalatü vesselamü alâ resulina Muhammedin ve alâ alihi ve sahbihi ecmain.

Ya Rabbi, kıldığımız namazları kabul eyle! Ahir ve akıbetimizi hayreyle! Son nefesimizde kelime-i tevhid söylememizi nasip eyle! Ölmüşlerimizi af ve mağfiret eyle!

Allahümmağfir verham ve ente hayrürrahimin. Teveffeni müslimen ve el hıkni bissalihin. Allahümmağfir li veli valideyye ve lilmüminine vel müminat yevme yekumül hisab.

Ya Rabbi, bizi şeytan ve düşman şerrinden ve nefs-i emmaremizin şerrinden muhafaza eyle! Evimize iyilikler, hayırlı ve bereketli rızıklar ihsan eyle! Ehl-i İslama selamet ihsan eyle! Din düşmanlarını kahr ve perişan eyle! Kâfirlerle cihad etmekte olan müslümanlara imdad-ı ilahiyyen ile imdat eyle!

Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbül afve fa'fü annî.

Ya Rabbi, hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva ihsan eyle! Allahümme inni eselükessıhhate velafiyete vel-emanete ve hüsnelhulki verridae bilkaderi bi rahmetike ya erhamerrahimin.

Riyadan, nifaktan, şikaktan, her türlü hastalıktan, kazadan, belâdan, tembellikten, acizlikten, zelil olmaktan, zulüm görmekten, azdıran zenginlik ve azdıran fakirlikten, şeytan ve nefsin şerrinden, düşman galebesinden, kötü huydan, bid’at işlemekten, dalalete düşmekten, ihlassız amelden, her çeşit günahtan, küfre girmekten, erzeli ömürden, ölürken gelecek fitnelerden, dinimize, dünyamıza zarar verecek şeylerden bizleri koru!

Hakiki iman, güzel bir ahlak, şükredici bir kalb, zikredici bir dil, kaza ve kadere rıza gösteren hayırlı bir ömür, az yemek, az uyumak, az konuşmak, az gülmek ve çok hizmet etmeyi, kabir azabından ve ahiret dehşetinden kurtulmayı, ömür boyu rızana uygun iş yapmayı, şehit olarak ölmeyi ve son nefeste ehl-i sünnet itikadına uygun bir iman ve tevbe nasip eyle.

Ya Rabbi, kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, sevgine kavuşturacak amellerin sevgisini nasip eyle! İlmimizi, ihlasımızı, kabiliyetimizi artır, muratlardan, muhlaslardan olmamızı nasip eyle, cömert ve îsâr sahibi kullarından eyle.

Ana babamıza ve evlatlarımıza ve akraba ve ahbabımıza ve bütün din kardeşlerimize hayırlı ömürler ve güzel huy, akl-ı selim ve sıhhat ve afiyet rüşdü hidayet ve istikamet ihsan eyle ya Rabbi! Amin.

Velhamdü lillahi Rabbilalemin. Allahümme salli ala..., Allahümme barik ala..., Allahümme Rabbena atina... Velhamdü lillahi Rabbilalemin. Estagfirullah, estagfirullah, estagfirullah estagfirullahelazim elkerim ellezi la ilahe illa hü, elhayyel-kayyume ve etubü ileyh.

Duada geçen kelimelerin açıklaması:

Riya:
İki yüzlülük, Allah’tan başkası için ibadet etme.
Nifak: Münafıklık.

Şikak: Uyuşmazlık.
Nefs-i emmare: Kötülük yapmak isteyen nefs.

Rüşdü hidayet: Doğru yolu arayıp bulma.
İstikamet: Doğru yol.

Kelime-i tevhid: La ilahe illallah Muhammedün Resulullah sözü.
Erzeli ömür: Başkalarına muhtaç olunan sıkıntılı ihtiyarlık dönemi.

Murat: Seçilmiş kimse.
Muhlas: Devamlı ihlas sahibi.

Îsâr: Cömertlik, kendine ihtiyacı olmayan şeyleri vermek, îsâr ise, kendine gereken şeyleri vermektir. Yani başkalarını kendine tercih etmektir.

Sual: Dua ederken göğe bakmakta mahzur var mı?
CEVAP
Dua ederken başı yukarı kaldırmak doğru değildir. Allahü teâlâ mekandan münezzehtir. Bazı bid’at ehli gibi, hâşâ, Allahü teâlâyı gökte sanmak çok tehlikelidir. Buhari’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, namaz kılarken de göğe bakmak şiddetle men edilmiştir. (El-Envar)

Sual: Hadis-i şerifte, (Sabah-akşam, Haşr suresinin son üç âyetini okuyan şehit olarak ölür) buyurulduğu için, sabah-akşam Haşr suresinin sonunu okuyorum. Camide kıldığım zaman imam okuyor, biz dinliyoruz. Ben okumasam, yine aynı sevaba kavuşur, şehit olarak ölür müyüm?
CEVAP
Kur’an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek farzdır. Dinleyen, okuyandan daha fazla sevap aldığı için, ayrıca okuması gerekmez. Her gece Amenerresulü’yü okuyan da, imamdan dinlemişse, onun da okuması gerekmez. (Şir’a)

Sual: Hadis-i şerifte, sabah ve akşam namazlarından sonra, Haşr suresinin [hüvallahülleziden itibaren] son üç âyetinin okunması bildiriliyor. Halbuki çok yerde Lev enzelnadan okunuyor. Yine hadiste, namazlardan sonra, 10 ihlas okunması bildirilirken, siz 11 ihlas okunacağını bildirdiniz. Niçin böyle yapılıyor?
CEVAP
Bir hususta birkaç rivayet varsa, en faziletli olanını seçmek iyi olur. Haşr suresinin sonunu Lev enzelnadan okumak daha iyi olur. Namazdan sonra 10 veya 11 İhlas okunması bildirilmiştir. 11 defa okumak daha iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sabah namazından sonra 11 defa ihlas okuyan müslümana, Cennette bir burç verilir.) [Harâiti] (Bu hadis-i şerif, Ramuz’un 382. sayfasında vardır.)

Sual: Bir hadis-i şerifte, sabah namazını kılıp, iki dizinin üstünde otururken, bağdaş kurmadan ve konuşmadan on defa, "La ilahe illallahü vahdehü la-şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyi ve yümit ve hüve ala külli şeyin kadir" okuyanın, o gün her türlü kötülükten ve şeytanın şerrinden korunacağı ve birçok sevaplara kavuşacağı bildiriliyor. Ayağında ağrısı olan bağdaş kurup okusa, camiden çıkarken yolda okusa veya sandalyeye oturup okusa, aynı sevaplara kavuşur mu?
CEVAP
Bir işin, ruhsat ve azimet tarafı olur. Hadis-i şerifte bildirilen şekil en uygun olanıdır.

Kur'an-ı kerim de, iki diz üstüne oturup, kıbleye dönerek edeple okunur. Fakat ihtiyaç olunca, sandalyeye de oturup okunabilir.

Yolda giderken ezbere okunabilir. Dualar da böyledir. Bir ihtiyaç yokken diz üstü oturup okumalıdır.

Ayakları ağrıyanın veya uyuşanın bağdaş kurup okumasında mahzur yoktur. Yolda da, sandalye üzerinde de okumak caizdir. Efdal olanı bildirildiği şekilde edebe uygun okumaktır.

Sual: Namazdan sonra istigfar nasıl okunur?
CEVAP
Namazlardan sonra üç kere Estagfirullah denir. Fakat ve etubü ileyhe kadar okumak daha iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Her namazdan sonra, 3 defa "Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüv el-hayyel-kayyume ve etübü ileyh"okuyanın, bütün günahları affolur.) [Merakıl-felah]

Bu istigfarı müezzinin yüksek sesle okumasının bid’at olduğu El-İbda kitabı s.59 da yazılıdır.

Sual: Namazlardan sonra Kur'an-ı kerim okunduktan sonra, Fatiha demek gerekir mi?
CEVAP
Namazlardan sonra Kur'an-ı kerim okumak da, okumamak da caizdir. Yani okunsa da olur, okunmasa da olur. Ancak Kur'an-ı kerim okumak çok sevap olduğu için vakit müsait ise, Kur'an-ı kerim okumak elbette çok iyidir. Kur'an-ı kerim okuyup Sübhane rabbike âyetinden sonra Fatiha okumasına sebep olunur. Fatiha okumak ise çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur'an-ı kerimde hayrı en çok olan sure Fatihadır.) [İ. Ahmed]

(Kur'an-ı kerimin en faziletli suresi Fatihadır.) [Hakim]

(Fatiha suresi, bütün dertlere devadır.) [Beyheki]

(Fatiha suresi zehire şifadır.) [Ebuşşeyh]

Bir sahabi, Fatiha suresini okuduğunu söyleyince Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Yemin ederim ki, Allah, ne Tevratta, ne İncilde, ne de Zeburda, o surenin benzerini indirmemiştir. O, namazlarda tekrar edilen yedi âyet olup, bana verilen Kur'an-ı azimdendir.) [Tirmizi]

Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamla otururken bir melek gelip dedi ki:
(Senden önce hiç bir Peygambere verilmeyen, sadece sana verilen iki nur ile seni müjdeliyorum. Bunlar Fatiha suresi ile Bekara suresinin son âyetleridir. Bu iki sureden okuyacağın her harften dolayı, istediğin mutlaka verilecektir.) [Müslim]

(Fatiha suresi Allahü teâlânın gadabını önler.) [Şir’a]

Bir kabile reisini yılan soktu. Eshab-ı kiramdan biri Fatiha suresini okuyunca, Allah’ın izni ile hasta şifaya kavuştu. Kabile reisi, bir sürü koyun hediye etti. Sahabi, caiz olup olmadığını bilmediği için Peygamber efendimize sordu. Resulullah, (Ne okudun) buyurdu. O da, Fatiha suresini okuduğunu bildirince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Fatihanın şifa olduğunu nereden bildin? O koyunları al, yanındakilere pay et!) [B.Arifin]

Berikada buyuruluyor ki:
(Dua okuması bildirilen yerlerde, Fatiha okumak daha iyidir. Namazlardan sonra dua edilmesi hadis-i şerifle bildirilmiştir. Fatiha suresi, duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. İmam, Fatiha dediği zaman, herkesin sessizce okumaları iyi olur. Çünkü duaların sonunda hamd etmek müstehaptır. Hamd etmenin en iyisi de Fatiha okumaktır.) [S.137]

Namazlardan sonra, Kur'an-ı kerim okumak, Kur'an-ı kerim okunduktan sonra Fatiha okumak caizdir. Okunmazsa günahı olmaz. Fakat okunursa sevap olur.

Sual: Bazı kimseler, Kur’an-ı kerim okunduktan sonra Fatiha demenin ve okumanın bid’at ve haram olduğunu söyleyerek fitne çıkarıyor, bölücülük yapıyorlar. Bu konuda din kitapları ne diyor?
CEVAP
Muhammed Masum Faruki hazretleri birinci cilt, 197. Mektubunda, (Büyüklerimiz, beş vakit namazdan sonra, elleri kaldırarak, Fatiha okumadı. Namazdan sonra, hacetlere kavuşmak için Fatiha okumak bid’attir) buyuruyor.

Burada, bir hacete kavuşmak için namazlardan sonra elleri kaldırarak Fatiha okumanın caiz olmadığı bildirilmektedir. Normal olarak Fatiha okumanın ise mahzuru yoktur.

Bu konuda Faideli Bilgiler kitabının, (Doğruya inan, bölücüye aldanma) kısmında deniyor ki:
(Namazlardan ve dualardan sonra Fatiha suresini okumak bid’at midir, değil midir? Bunun cevabını Hâdimi, Berika kitabının 137. sayfasında uzun yazıyor. Kısaca bildirelim: Âlimlerin çoğuna göre, dua okuması bildirilen yerlerde, Fatiha okumak daha iyidir. Namazlardan sonra dua edilmesi de, hadis-i şeriflerde bildirilmiştir. Bid’at, İslamiyet’in sahibinin izni olmadan yapılan ibadetlerdir. Fatiha suresi duaların en iyisini bildirmek için nazil oldu. Bunun namazlardan ve dualardan sonra okunmasına bid’at diyen olmamıştır. Herkesin birlikte yüksek sesle okumaları yasaktır. İmam, fatiha dediği zaman, herkesin sessizce okumaları iyi olur. Çünkü, duaların sonunda hamd etmek müstehaptır. Hamd etmenin en iyisi de, Fatiha okumaktır. Farzla sünnet arasında okumak ve isteklerine [hacetlerine] kavuşmak için okumak mekruhtur.)

Burada da Fatiha okumanın iyi olduğu bildiriliyor. Ancak yukarıda olduğu gibi hacetlere kavuşmak için okumanın mekruh olduğu bildiriliyor. Koro halinde yüksek sesle farzla sünnet arasında okumanın doğru olmadığı bildirilmektedir.

İslam Ahlakı kitabında diyor ki:
(Cilâ-ül-kulubda diyor ki: Kabristana gelen bir kimse, ayakta, (Esselamü aleyküm, yâ Ehle dâr-il kavm-ilmü'minin! İnna İnşaallahü an karibin biküm lâhikun) der. Sonra, Besmeleyle 11 İhlas ve bir Fâtiha okur. Kabrin yanına gelince, ölünün sağ [kabrin kıble] ve ayak tarafından yaklaşır. Selam verir. Ayakta veya çömelip veya oturup, Bekara sûresinin başını ve sonunu, Yasin-i şerifi, Tebareke, Tekâsür, İhlas-ı şerif ve Fâtiha sûrelerini okuyup, ölüye hediye eder.)

Görüldüğü gibi burada da en sonda Fatiha okunmaktadır.

Ey Oğul İlmihali’nde diyor ki:
(Namazdan sonra, imam ve cemaat ile beraber kollarını, bir miktar ileriye uzatıp ve göğüs hizasına kaldırıp, avuçları tam açık olarak semaya çevirip dua et ve âmin de. Dua bitince ellerini yüzüne sürüp, “Velhamdü lillâhi rabbil âlemin” de ve salevat ile Fatiha-i şerife oku.)
Burada da namaz sonunda Fatiha okunacağı açıkça bildirilmektedir.

Sual: Namazdan sonra edilecek dualardan birkaçını yazar mısınız?
CEVAP
Namazdan sonra edilecek dua çoktur. Bir tanesini bildirelim. Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Yâ Muaz, vallahi seni seviyorum, her namazdan sonra, şu duayı bırakmadan oku: Allahümme e’ınnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike.) [Nesai] (Ya Rabbi, seni zikretmeyi, sana şükredip güzel ibadet etmeyi bana nasip eyle) mealindedir.

Taberani’de bildirilen, (Günde 25 kere, erkek ve kadın müminlere dua eden, kendisi için dünyaya rızık ihsan edilen ve duası kabul olanlardan olur) hadis-i şerifindeki müjdeye kavuşabilmek için aşağıda bildirilen duayı okumalıdır:
(Günde 25 defa (Allahümmağfir li ve li-valideyye ve li-üstaziyye ve lil müminine vel müminat vel müslimine vel müslimat el ahya-i minhüm vel emvat bi-rahmetike ya erhamerrahimin) okuyan, abidlerden olur. Allahü teâlâ, bu kimsenin kalbinden kin ve hasedi çıkarır. Ona, bütün müminler adedince, sevap yazılır. Kıyamette, bütün müminler: Ya Rabbi, bu kulun bizim için, istigfar okurdu. Sen de onu af eyle derler..) [Miftah-ün-necat]

İçinde bulunduğumuz hâle de şükretmek gerekir. Mesela şöyle demelidir:
El-hamdülillahi alâ külli hâl sivel küfri ved-dalâl = küfür ve dalalet hariç her halimize hamd olsun.
Şöyle bir ifade de var: (El-hamdülillahi alâ külli hâl ve E'uzü billâhi min hâl-i ehlinnâr) = Her hâlükârda Allahü teâlâya hamd olsun. Cehennem ehlinin halinden Allahü teâlâya sığınırım.]

Sual: Dua ederken eller yüze karşı eğik mi tutulur?
CEVAP
Dua ederken, avuçlar, yüze karşı değil, semaya karşı açık ve göğüs hizasında olmalıdır.

Eller bitişik değil, aralıklı olmalıdır. (Fetva-i Hindiyye, Dürr-ül muhtar)

Kadın, dua ederken ellerini ileri uzatmaz, yüzüne karşı eğik tutar. Şimdi birçok erkek, böyle kadınlar gibi dua ediyor.

Sual: Namazdan sonra dua ne zaman yapılır?
CEVAP
Dua, tesbihler çekildikten sonra yapılır.

Sual: Allahümme entesselam... sadece farzlardan sonra mı okunur? Bir de her namazdan sonra istigfar okunur mu?
CEVAP
Farz, vacip, sünnet ve nafileden yani her namazdan sonra, selamı müteakip "Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zelcelali vel ikram" denir. Son sünnet kılındıktan veya en son namaz kılındıktan sonra, üç kere (Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) denir. Ondan sonra Âyet-el kürsi okunup tesbihler çekilir ve dua edilir. Dua ederken, "Ya Allah ya Allah ya hayyü ya kayyumü ya zelcelali vel ikram, eselüke en tuhyiye kalbi bi nuri marifetike ebeden ya Allah ya Allah" okumak çok iyi olur.

Tesbih çekmek sünnettir
Sual:
Namazdan sonra, Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahü ekber diye tesbih çekmek bid’at midir?
CEVAP
İcma ile de sabit olmuş müekked bir sünnettir. Tesbihleri parmakla saymak ve tesbih kullanmak caizdir. Resulullah efendimiz, bir kadının tesbihleri, çekirdeklerle saydığını görmüş, fakat yasaklamamıştır. Bu da, tesbihleri, taşla, çekirdekle ve tesbihle çekmenin caiz olduğunu göstermektedir. (Redd-ül-muhtar)

Kur’an-ı kerimde, Bâkıyat-üs-sâlihât [sürekli kalan iyi işler] geçmektedir. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bâkıyat-üs-sâlihâtı, çok söyleyin. Bunlar; tesbih, tehlil, tahmid, tekbir ve temciddir.) [Taberani]
[Tesbih Sübhanallah,
Tehlil Lâ ilâhe illallah,
Tahmid Elhamdülillah,
Tekbir Allahü ekber,
Temcid, Lâ havle velâ kuvvete illâ billah demektir.]

Bütün günahları affolur
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.) [Müslim]

(Parmak uçları ile sayarak tesbihe ve tehlile devam edin. Kıyamette her âzadan sual edilir ve parmaklar için “tesbihte kullandı” derler. Gafil olan rahmetten uzak kalır.) [Hakim]

(Tekbiri, tahmidi, tesbihi ve tehlili sebebiyle Müslüman olarak yaşlanandan iyisi yoktur.) [İ. Ahmed]

Fakirler, (Ya Resulallah; zenginler derece ve nimet bakımından bizi geçtiler. Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyorlar; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar, zekat, sadaka veriyor, köle azat ediyor, biz edemiyoruz) dedikleri zaman, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Sizden üstün olanlara yetişebileceğiniz, sizden aşağı olanları geçebileceğiniz ve sizin yaptığınız gibi yapanlar hariç, sizden başka kimsenin üstün olamayacağı bir şey öğreteyim. Her namazın sonunda 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allahü ekber, bir kere de "La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir" söyleyin!) Fakirler, (Zenginler de bizim gibi tesbih çekip, yine bizi geçiyorlar) dediklerinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bu, Allahü teâlânın fazlıdır, dilediği kimselere verir.) [Ebu Davud]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Namaz kılan, Rabbine yalvarmakta ve Onun büyüklüğünü ve Ondan başka her şeyin hiç olduğunu görmektedir. Namazdaki kusurlar, çekilen Tesbih ile örtülür, layık ve tam ibadet yapılamadığı bildirilir. Tahmid ile, namaz kılmakla şereflenmenin, Onun yardımı ile olduğu bilinerek, bu büyük nimete hamd edilir. Tekbir ile de, Ondan başka ibadete layık kimse olmadığı bildirilir. (m. 304)

Günah işleyen bir kimse, bu emirlerin ve yasakların sahibinin azametini ve kibriyasını düşünmüş olsaydı, Onun emirlerine karşı gelemezdi. Günahları yapması, Onun emirlerine ve yasaklarına kıymet vermediğini göstermektedir. Böyle şeyden, Allahü teâlâya sığınırız. Tenzih kelimesini, [yani yukarıda yazılı olan tesbihi] çok okumakla, bu kusur affolunur.

İstigfar etmek, günahların örtülmesini istemektir. Tenzih kelimesini okumak ise, günahların yok olmasını istemektir. O nerede, bu nerede?

Sübhanallah şaşılacak bir kelimedir. Söylemesi çok kısadır. Manaları ve faydaları ise pek çoktur.

Tahmid [elhamdülillah] kelimesini çok okumakla, Allahü teâlâya şükür edilmiş olur. Onun verdiği nimetlerin şükrü yapılmış olur.

Tekbir [Allahü ekber] kelimesi, Allahü teâlânın, kulların yaptığı şükürlerden çok yüksek olduğunu, Ona yakışan şükür yapılamayacağını göstermektedir. Çünkü, Ona yapılan istigfarlar, af dilemekler için de, çok istigfar etmek gerekir.

Hak teâlâya yakışan hamd, ancak Onun tarafından yapılabilir. Bunun içindir ki kendisi, Saffat suresinin sonunda, (Sübhane Rabbike...) buyurmuştur. Kendini hesaba çekmek isteyen, bu âyet-i kerimeyi çok okumalıdır! Böylece istigfar ve şükür etmiş olur. İstigfar ve şükredemediğini de ve kusurlarını da bildirmiş olur. (Mektubat-ı Rabbani c.1, m.309)

Sual: Namazdan sonraki tesbihleri 33’ten fazla çeksek zararı olur mu?
CEVAP
Namazdan sonraki tesbihleri okurken 33’e dikkat etmek gerekir. Dinin emirlerinde, çeşitli hikmetler vardır. Bu adetler, ilacın miktarı gibidir. Ziyade veya noksan olursa, istenilen fayda hasıl olmaz. Hazine 33’tedir. Bir metre ileri, bir metre geri gidilirse, hazine bulunamaz. Tesbihleri 33 yerine, çok sevap olsun diye 40 defa veya daha fazla çekmek bid’at olur. Hiç tesbih çekilmeden gidilse günah olmaz. Fakat sünnet sevabından mahrum kalınmış olunur.

Sual: Camide namazı kıldıktan sonra duayı beklemeden işimize giderken yolda Âyet-el kürsiyi okumak ve tesbihleri çekmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Namaz kıldıktan sonra tesbih çekmek şart değildir, işi olan işine gidebilir. Tesbihi yolda da çekebilir. Fakat mühim ve acil işi olmayan mutlaka tesbih çekmelidir. Çünkü namazlardan sonra tesbih çekmenin fazileti çoktur.

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Namaz kılan kişi, Rabbi ile konuşmakta, Ona yalvarmakta ve Onun büyüklüğünü ve Ondan başka her şeyin hiç olduğunu görmektedir. Peygamber efendimiz, (Farz namazdan sonra 33 tesbih, 33 tahmid, 33 tekbir ve bir de tehlil) emretmiştir. Bunun sebebi, namazdaki kusurlar Tesbih ile örtülür. Layık olan, tam ibadet yapılamadığı bildirilir. Tahmid ile, namaz kılmakla şereflenmenin Onun yardımı ve eriştirmesi ile olduğu bilinerek, bu büyük nimete hamd edilir. Tekbir ederek de, Ondan başka ibadete layık kimse olmadığı bildirilir. (m.304)

İşi olanın duayı beklemeden gitmesi, yolda okuması caizdir. Zaruret olmadıkça, dua ve tesbihleri terk etmemelidir. Âyet-el kürsi ve tesbihlerin fazileti büyüktür. Ey Oğul İlmihali’ndeki hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kim, farz namazı bitirince, yerinden kalkmadan bir defa Âyet-el kürsiyi okuyup 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allahü ekber derse, 99 olur. Bir defa da La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir, dese Hak teâlâ o kişinin günahlarını affeder.)

Bir hadis-i şerifte de, sabah namazını kılıp, yerinden kalkmadan ve konuşmadan on defa, "La ilahe illallahü vahdehü la-şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyi ve yümit ve hüve ala külli şeyin kadir" okuyanın, o gün her türlü kötülükten ve şeytanın şerrinden korunacağı ve birçok sevaplara kavuşacağı bildiriliyor. (Nesai)

Allahü teâlânın affettiği günahlar, yalnız kendisi ile o kulu arasında olan, tevbe etmiş olduğu günahlardır. Kul hakkından kurtulmak için helalleşmek de gerekir.

Sual: İmam duaya başlayınca, tesbih çekmeyen de duaya katılır mı?
CEVAP
Tesbihi çektikten sonra duaya katılmak daha iyidir.

Sual: İhtiyaç halinde sol el ile tesbih çekmek caiz mi?
CEVAP
Elbette caizdir. Peygamber efendimizin iyi işlere sağdan başlaması, giyim-kuşam, yiyip-içmek gibi âdetlerine (Sünnet-i zevaid) denir. Bunları unutarak veya bir özürle terk etmekte hiç mahzur yoktur. (Hadika)

Hayırlı yani iyi işleri sağ el ile yapmak sünnettir. Sol ile de yapılsa mahzuru olmaz ama her işte Peygamber efendimize uymak iyidir.

Sual: Namazdan sonra (selam verdikten sonra) ve tesbihler ile duadan sonra ne okunur?
CEVAP
Namazdan sonra (selam verdikten sonra), üç defa:
"Estagfirullah, Estagfirullah min külli ma kerihallah, Estagfirullah el azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etübü ileyh"
Tesbihlerden ve duadan sonra da yalnız 67 kere estagfirullah söyleyip 70'e tamamlamalıdır.

Sual: Tesbih çekerken, tesbihatı kendi duyacağımız şekilde sesli söylemek gerekir mi?
CEVAP
Evet gerekir.

Tesbihi elle saymak
Sual: Tesbihi elle mi yoksa tesbihle mi çekmek daha sevabdır?
CEVAP
Herkes hangisiyle daha rahat çekerse, daha rahat sayarsa öyle yapması daha uygun olur.

Bazılarının sandığı gibi tesbihle tesbih çekmek sünnete aykırı değildir. Tesbih kullanmak sünnettir. (Fetava-i fıkhiyye s.152, F. Bilgiler)

Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretleri de tesbih kullanmanın sünnet olduğu hakkında bir risale yazmıştır. (Eshab-ı Kiram kitabı)

Eshab-ı Kiram kitabı
Sual:
Gazetede çıkan bir yazıda, Eshab-ı Kiram kitabından alınarak, Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin tesbih kullanmanın sünnet olduğunu yazdığı belirtilmiş. Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin Eshab-ı Kiram kitabında, tesbih kullanmakla ilgili bir bilgi yok. Bir yanlışlık mı var?
CEVAP
O yazıda bahsedilen kitap, Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin (Sahabe-i kiram) kitabı değildir. Hakikat Kitabevi yayınlarından olan Eshab-ı Kiram kitabıdır. Bu kitabın 72. baskısında 158. sayfada deniyor ki:
Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin, risale büyüklüğünde müteaddid mektupları vardır. Mevlid okunmasının ve tesbih kullanmanın başlangıcı ve meşruiyeti ve (Rabıta-yı şerife) risalesi ve İslam halifelerinin sonuncusu olan Sultan Vahîdeddin han zamanında (Medrese-i mütehassısin) denilen İslam üniversitesinde tasavvuf müderrisi [profesörü] iken yazdıkları (Erriyaz-ut-tasavvufiyye) kitabı ve (Sahabe-i kiram) ve (Ecdad-ı Peygamberi) risaleleri ve İslam hukuku isimli eserleri, Arabî, Fârisî ve Türkçe şiirleri pek kıymetlidir.

Biz buradan alarak, o yazıyı yazmış ve kaynak olarak da, Hakikat Kitabevi yayını olan Eshab-ı Kiram kitabını göstermiştik. Yanlışlık yoktur, sadece yanlış anlaşılma vardır.

Sual: Bazıları tesbih çekerken Sübhanallah derken tesbihi aşağıdan yukarıya doğru, Elhamdülillah derken düz, Allahü ekber derken yukarıdan aşağı doğru tutuyor. Neden böyle yapıyorsunuz? diye sorduğumuzda Sırat köprüsü böyle olduğu için diyorlar. Böyle yapmakta mahzur var mıdır?
CEVAP
Bir mahzuru yoktur.

Sual: Namazdan sonra Âyet-el kürsi okunduktan sonra tesbihe niçin üflüyoruz?
CEVAP
Tesbihe üflenmez. Elimize üfleriz. Üflemek caizdir, çünkü Peygamber efendimiz bir şey okuduğu zaman bazen ellerine üfleyip mübarek vücutlarına sürerlerdi. Ellere üflerken tesbihe de üflenirse mahzuru olmaz.

Sual: Güneş doğarken ve güneş batarken tesbih ve dua etmekte mahzur var mı?
CEVAP
Mahzuru yok. Sadece sabah namazı güneş doğarken kılınmaz. İkindi namazı güneş batmadan başlanırsa, güneş battıktan sonra devam edilir.

Sual: Akşam ve sabah namazından sonra haşr suresinin sonunu, yatsıdan sonra Amenerresulüyü okumak müstehap mıdır?
CEVAP
Evet müstehaptır.

Sual: Haşr suresini okurken 3.de (Esteizü) demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: 33 lük tesbihle tesbih çekmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Namaz kılınca yanımızda gürültü yapan kişiye yapma kafam karışıyor anlamında ima etmek için tesbihleri biraz yüksek sesle söylemek caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.

Sual: Namazları yavaş kılıyorum. Tam ben namazı bitirip tesbihata başlayacakken Kur'an okunuyor. Kur’an okunurken dinleyip sonra mı tesbihatı yapmalıyım, yoksa okunurken tesbihatı yapmaya devam etmeli miyim?
CEVAP
Okunan Kur'anı dinlemek farzdır, bin sene tesbih çekseniz o kadar sevap alamazsınız. Çünkü nafile, farzın yanında denizle damla gibi bile değildir. Onun için farzı tercih etmeli, yani Kur'anı dinlemeli. Hatta Kur'an okunurken sünnet ve nafile namaz da kılmamalı.

Sual: Farz namazlardan önce veya sonra secdeye kapanarak dua edilmez mi?
CEVAP
Namaz içinde secdede iken dua edilmez. Farz namaz dışında her zaman secdeye kapanıp dua edilir. Ancak farz ile sünnet, sünnet ile farz arasında yapmamalıdır. Ancak bazı nafile namazlarda secdede bildirilen tesbihler okunur.

Sual: Bazıları üç istigfarı imam selam verdikten sonra okuyor. Allahümme entesselam...dan sonra okunması mı gerekiyor?
CEVAP
Evet.

Sual: Kış günü soğuk olunca, namazı kılıp tesbih ve duaları yatakta okumak caiz mi?
CEVAP
Evet, caizdir.

Sual: Namazdan sonra, hep aynı duayı okumak mekruh mudur?
CEVAP
Şuurla, uyanık kalb ile okunursa, hep aynı dua olsa da mekruh olmaz. Bir duayı ezberleyip, şiir okur gibi okumak mekruhtur. Yani ezberlenen şeyi papağan gibi tekrar etmek mekruhtur. Ama ne istediğini bilerek aynı şeyleri istemek mekruh olmaz.

Dua ederken
Sual:
Duaya el kaldırırken, bazı imamlar, iki eli aynı anda kaldırıyor, bazılarıysa, önce sağ eli, sonra sol eli kaldırıyorlar. Hangisi doğrudur?
CEVAP
İki eli aynı anda kaldırmalıdır.

Tesbih bid’at mi?
Sual:
Numaratörle veya elektronik sayaçla tesbih çekmek, zikretmek bid’at midir?
CEVAP
Sayı saymak ibadet değil, âdettir. Deveye binmek zevaid sünnettir. Otomobile, uçağa binmek âdettir, sünnete aykırı değildir. Bunun gibi, mekanik veya elektronik aletlerle tesbih çekmek bid’at değildir. Ancak bu aletleri insanların içinde kullanmak dikkati çeker. Riyaya, fitneye sebep olabilir, gösterişe kaçabilir. Bu bakımdan cep içinde ve tenhada çekilmelidir.

Normal tesbihlerle de, elektronik tesbihlerle de tesbih çekmek bid’at değildir. İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz, bir kadının tesbihleri, çekirdeklerle saydığını görmüş; fakat yasaklamamıştır. Bu da, tesbihleri, taşla, çekirdekle ve tesbihle çekmenin caiz olduğunu göstermektedir. Delili de şudur: Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Hibban ve Hâkim’in; Said bin Ebi Vakkas’tan [radıyallahü anh] rivayet ettikleri hadis-i şerifte, Resulullah bir kadının çekirdeklerle veya çakıl taşlarıyla tesbih çektiğini gördüğü halde yasaklamadığını bildirmektedir. (Redd-ül-muhtar)

Peygamber efendimiz işin aslını bildirirdi. Mesela, (Ezanı yüksek yerde okuyun) buyurmuştur. Bunun için Minarede ezan okumak sünnete aykırıdır denmez. Tesbihi hurma çekirdeğiyle, iğde çekirdeğiyle veya çakıl taşıyla saymak, sünnete aykırı değildir. Merhum hocamızın bir hatırası, bu konuyu çok iyi açıklamaktadır:
Lisede öğretmen iken derste, bir talebe, (Hocam, harpte ölen Müslüman şehit olur mu?) dedi. (Evet, olur) dedim. (Peygamber bunu haber verdi mi?) dedi. (Evet) dedim. (Denizde boğulursa da, uçaktan düşerse de, helikopterden düşüp ölürse de şehit olur mu?) dedi. (Evet, olur) dedim. (Peygamberimiz bunları da haber verdi mi?) dedi. (Evet, haber verdi) dedim. Bir kahraman edasıyla, (Hocam, o zaman uçak ve helikopter var mı idi?) dedi. (Peygamber efendimiz, Cami-ul-kelim idi. Çok şeyleri, bir kelimeyle, bir cümleyle bildirirdi. (Yüksekten düşen şehit olur) buyurdu) dedim. Talebe, (Şimdi anladım) dedi.

Demek ki, attan düşsün, minareden düşsün, teleferikten düşsün, yüksek yerden düşüp ölünce şehit olur. O zaman minare ve teleferik yoktu denmez.

Kanserden ölen müminin şehit olduğu bildirilince, (O zaman kanser mi vardı da, Resulullah bildirdi) diyenlere, hadis-i şerifte iç hastalıklarından ölen şehit olacağı açıklanmıştı. Her hastalığın ismen teker teker bildirilmesi gerekmez. Şu hadis-i şerif birçok hastalığı içine almaktadır: (İç hastalıklarından ölen kimse şehittir.) [İbni Asakir]

Tesbih taneleri
Sual:
Tesbihteki taneler, 33 değil de, fazla veya eksik olursa mahzuru olur mu?
CEVAP
Bilinmeyince mahzuru olmaz. 33 sayısı, 3’ün katı olduğu için, tesbih çekerken, bazen üçer üçer çekilirse, eksik veya fazla olup olmadığı, ayrıca saymadan anlaşılabilir.

Cenneti istemek
Sual:
Namazdan sonra cenneti istemek ve cehennemden korunmak için hangi duayı okumalı?
CEVAP
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Namazı bitiren kimse, hiçbir şey konuşmadan “Allahümme ecirnî minennâr ve edhılnil cennete” demezse melekler, “Yazık şuna, cehennemden korunmasını istemekten aciz kaldı”, cennet de, “Yazık şuna cenneti istemekten aciz oldu” der.) [Taberani] Duanın anlamı, (Ya Rabbi, cehennemden koru, cennete dâhil eyle) demektir. Bu dua, namazdan sonra, dua ederken okunabilir. Namazı bitirince demek, tesbihleri çekip duayı ettikten sonra demektir. Tesbihlerden önce yapılması bid’at olur. Duadan sonra konuşsa da, o duayı okursa, bildirilen ecre kavuşur.

Dua ederken
Sual:
Dua ederken, parmakların araları açılır mı?
CEVAP
Hayır, beşi de bitişik olur.

Namazdan sonra Amenerresulü okunurken
Sual:
Amenerresulü okunurken dinleyenlerin dua kısmında âmin demeleri caiz mi?
CEVAP
Caizdir, iyi olur. (Şir’a)

Haşr suresinin sonu
Sual:
Sabah ve akşam namazınında sonra okunan Haşr suresinin sonunu, Hüvallahüllezi yerine Lev enzelna’dan başlayarak okumak bid’at olur mu?
CEVAP
Hayır bid’at değildir. Peygamber efendimizin Lev enzelnadan okuduğu da bildirildi. La yestevi’den okunsa, hatta Haşr suresinin tamamı okunsa yine bid’at olmaz. Yatsı vakti, Bekara suresinin son iki âyeti yani Amenerresulü diye başlayan iki âyet okunur. Daha fazla okunsa, Bekara’nın tamamı okunsa yine bid’at olmaz.

Namazda okumak
Sual:
Sabah ve akşam Haşr suresinin sonunu, gece yatarken de Amenerresulü’yü okumak çok sevap. Bunları namazda okumak, denilen vakitte okumak yerine geçer mi?
CEVAP
Evet daha iyi olur. Her zaman sabah ve akşam namazının ya farzının veya sünnetinin ilk rekatında hep Haşr suresinin sonu yani Hüvallahüllezi okunabilir. İkinci rekatta da herhangi bir sure okunur. İkinci rekattaki değişik olunca sakıncası olmaz. İkinci rekatta hep aynı sure okunursa, birinci rekatta okunan değişik olmalı. Yatsı namazının sünnetinde veya farzında da Amenerresülü okunur. Bilen ve vakti olan Tebareke suresini de okursa daha iyi olur.

Üç istigfar okumak
Sual:
Namazlardan önce üç kere istigfar okumak gerekiyormuş. Bunu kametten önce mi sonra mı okumak gerekir?
CEVAP
Namazlardan önce üç kere istigfar okumak gerekmez. Sadece bütün namazlar bitince, selam verip, (Allahümme entesselamü…) dedikten sonra, üç kere istigfar duası okunur. Bu, sünnettir. Bir de cuma günü sabah namazının sünnetinden önce üç kere istigfar duası okunur. Diğer namazlardan önce okumak gerekmez. Her namazdan önce, üç kere, beş kere, yüz kere de okunsa mahzuru olmaz, ama (Burada şu kadar okumak sünnettir) denirse yanlış olur, bid’at çıkarılmış olur. Mesela, Yasin-i şerif okunurken Selamün kavlen… âyet-i kerimesini üç kere okuyorlar. Üç kere, beş kere, yüz kere okumak caizdir, ancak (Üç kere okumak sünnettir)denirse bid’at çıkarılmış olur. Bu inceliği iyi bilmeli. İstigfarı ve diğer duaları her zaman okumakta mahzur yoktur. Ancak dinimizin bildirdikleri dışında, (Şu zaman, şu kadar okumak gerekir) demek bid’at olur.

Duaya el kaldırırken
Sual:
Namazdan sonra duaya başlarken, (Sübhâne rabbiyel aliyyil a’lel vehhâb)demek mi, yoksa (Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil-âlemîn)âyet-i kerimesini mi okumak evladır?
CEVAP
İkisini birlikte okumak evladır.

Fatiha okurken
Sual:
Namaz kılıp, duayı bitirdikten sonra Fatiha okunursa, elleri kaldırmadan mı okunur?
CEVAP
Evet.

Tesbih kullanmak
Sual:
Bulgaristan’dan gelen bazı göçmenler, dua ederken parmakları birbirine geçiriyorlar. Namaz sonunda tesbih çekerken bid’at diye tesbih de kullanmıyorlar. Ellerini dizlerine koyarak parmaklarıyla çekiyorlar. Dört mezhebin imamları, müctehid âlimler, İmam-ı Rabbani hazretleri, Abdülkadir-i Geylani hazretleri ve diğer tasavvuf âlimleri tesbih çektikleri halde, bütün tekkeler tesbihle doluyken bunlar niye çekmiyorlar? Bütün âlimlerinki yanlış da, tek Bunlarınki mi doğru?
CEVAP
Tesbihle tesbih çekmek bid’at değildir. Zannımıza göre, bizim Türkiye’deki diğer insanlardan bir farkımız olsun diye öyle yapılmış olabilir. Hele dua ederken parmak geçirilmesi bu zannı doğrulamaktadır. Vehhabiler ve Şiiler de parmaklarını geçirmiyorlar. Demek herkesten farklı bir dua ve tesbih çekme usulü çıkarılmış.

Sabah ve ikindiden sonra
Sual:
(Sabah ve ikindi namazlarından sonra son sünnet olmadığı için cemaatin yerinden kalkmaması gerekiyor) diyenler var. Doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. Safları bozmak müstehabdır, son sünneti olmayan namazlar bundan istisna tutulmamıştır. Kitaplarda deniyor ki:
Farz namazları kılınca, safları bozmak müstehabdır. (S. Ebediye)

Cemaatin farz namazdan sonra safları bozması, sonradan gelen kimselerin onların farz kıldığını sanmaması için müstehabdır. (Halebî-yi sagir)

Görüldüğü gibi safları bozmak, sabah ve ikindi namazlar dahil bütün namazlar için bildiriliyor.

Hadis-i şeriflerle amel etmek
Sual:
Camiye girince oturmadan namaz kılınırsa veya ayağa kalkmadan şu dua okunursa şu sevab alınır diye hadisler var. Camide oturulduktan veya ayağa kalkıldıktan sonra okunursa sevabı azalır mı, yoksa hiç sevab olmaz mı?
CEVAP
Hadis-i şeriflerden bizim hüküm çıkarmaya çalışmamız ve çıkardığımız hükümle amel etmemiz çok yanlış olur, çünkü o hadis-i şerif ictihad isteyebilir, başka bir hadis-i şerifle değişmiş olabilir, nesh edilmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. Mezhebimizin hükmü neyse onunla amel edilir. (Berika)

Mesela hadis-i şerifte, denizden çıkan her hayvanın yendiği bildirilirken, Hanefî âlimleri deniz haşeratının yenmesinin caiz olmadığını bildirmişlerdir. Yine hadis-i şerifte kan aldırmanın, vücuttan kanın çıkmasının abdesti bozmayacağı bildirildiği hâlde, Hanefî âlimleri, vücuttan kan çıkınca abdestin bozulacağına hükmetmişlerdir. Bunun için bizim, hadis-i şerifle değil, mezhebimizin o konudaki hükmüyle amel etmemiz gerekir. Bildirdiğiniz hadis-i şeriflerden birkaçı:
(Mescide girince, oturmadan önce iki rekât namaz [tehıyyet-ül mescid] kılın!) [Buharî] (Hanefî’ye göre, oturduktan sonra da kalkıp kılınabilir.)

(Akşam namazından sonra, konuşmadan 6 rekât namaz kılan, 12 yıl nafile ibadet etmiş gibi sevaba kavuşur.) [İbni Mace] (Konuşulmuş olsa da yine Evvabin sevabı alınır.)

(Sabah namazını kıldıktan sonra konuşmadan kıbleye karşı durup, güneş bir mızrak yükseldikten sonra, iki rekât işrak namazı kılan Cennetliktir.) [İslam Ahlakı] Konuşulsa da, yine o vakitte işrak namazı kılınınca işrak sevabı hâsıl olur.

(Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç konuşmadan yedi kere “Allahümme ecirnî minen-nâr” diyen, o gece ölürse, ona Cehennem ateşinden kurtuluş emânı [belgesi] verilir. Sabah namazından sonra da aynı şekilde okuyup, o gün ölene, yine ateşten kurtuluş emânı verilir.) [Müslim] Bunun da tesbihlerden önce yapılması bid’at olur. Konuştuktan sonra okuyan da aynı sevaba kavuşur.

(Namazı bitiren kimse, hiç konuşmadan “Allahümme ecirnî minennâr ve edhılnil Cennete” demezse melekler, “Yazık şuna! Cehennemden korunmasını istemekten aciz kaldı”, Cennet de, “Yazık şuna! Cenneti istemekten aciz oldu” der.) [Taberanî]

Namazı bitirince demek, tesbihleri çekip duayı ettikten sonra demektir. Tesbihlerden önce yapılması bid’at olur. Duadan sonra konuşsa da, o duayı okursa, bildirilen ecre kavuşur.

Bir hadis-i şerifte de, sabah namazını kılıp, yerinden kalkmadan ve konuşmadan on defa, (La ilahe illallahü vahdehü lâ-şerike leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve alâ külli şey’in kadîr) okuyanın, o gün her türlü kötülükten ve şeytanın şerrinden korunacağı ve birçok sevablara kavuşacağı bildiriliyor. (Nesaî)

Yerinden kalksa da, okumadan önce konuşsa da, yine duanın faziletine kavuşur. Elbette daha iyi olanı, konuşmadan okumaktır.

Tesbihi fazla söylemek
Sual: Her gün çekilen veya namazların sonundaki tesbihler unutularak yahut dalgınlıkla fazla çekilse bir mahzuru olur mu?
CEVAP
Unutunca mahzuru olmaz.

Dua ederken
Sual:
Ben dua ederken, (Ya Rabbi, sen kalblerdekini bilirsin. Benim ne isteyeceğimi, neye ihtiyacım olduğunu sen bilirsin. Onları kabul et!) diyorum. Başka dua etmiyorum. Bunun mahzuru var mı?
CEVAP
Dua ibadettir, ibadetin tarif edilmesi değil, yapılması gerekir. Allahü teâlâ elbette istediklerimizi bilir, fakat bunları duada söylemek ibadettir. Yapılmadan (Yaptım kabul et!) veya (Ya Rabbi, namaz kılacağımı ve namazda neleri okuyacağımı sen biliyorsun, o hâlde onları kılmış ve okumuş gibi kabul et!) denmez. Bildirildiği şekilde okumak ve yapmak lazımdır.

Tesbih çekerken
Sual:
Namaz sonunda, tesbihleri parmaklarla veya normal tesbihle yahut elektronik tesbihlerle çekerken eli aşağıya koymak edebe aykırı olur mu?
CEVAP
Evet, göbekten aşağı koyarak saymak edebe aykırı olur. Parmakla sayarken de, elimizi göbekten yukarı tutmalıyız.

Namaz içinde dua
Sual: Bir hadis-i kudsîde, (Abdesti bozulunca, abdest almayan, abdest alıp da, iki rekât namaz kılmayan, namaz kılıp da, bir ihtiyacı için bana dua etmeyen kimse, bana cefa etmiş olur. O kişi, dua eder de, duasını kabul etmezsem bu sefer ben ona cefa etmiş olurum. Hâlbuki ben cefa etmem) buyuruluyor. Namaz bittikten sonra değil de, namaz içinde, Salli Bariklerden sonra dua eden, bu müjdeye kavuşur mu?
CEVAP
Evet, namazda Salli Bariklerden sonra, Rabbena âtina veya başka dualar okunursa, Allahü teâlâdan ihtiyacımız olan şeyler istenmiş olur. Namazdan sonra da dua edilse, yine bu müjdeye kavuşulmuş olur.

Dua etmek de ibadettir
Sual: Çalgı aleti veya TV olan yerde namaz kılmak mekruh olup, edilen dualar makbul olmadığına göre, orada mecburen namaz kılıyorum, fakat kabul olmayacağı için dua etmiyorum. Doğru yapıyorum değil mi?
CEVAP
Dua etmemek hiç uygun olur mu? Çünkü dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. (S. Ebediyye)

Odada uygunsuz şeyler olsa da, dua vazifesi terk edilmez. Bir zaruret olunca, helâda da namaz kılınır, dua edilir. Çalgı aleti olan yerde namazın mekruh olması demek, sevabının azalması demektir. Ama namaz kılmayan haram işlemiş olur. Mecbur kalınca, namaz kılınır, dua da edilir.

Sual: Namazlardan sonra, duadan önce çekilen tesbihlerin adedi, kitaplarda bildirilmiştir. O tesbihleri mutlaka bildirilen miktarda mı çekmek gerekir?
Cevap:
Namazdan sonraki tesbihleri okurken otuzüç adedine dikkat etmek lazımdır. İslâmiyetin emirlerinde, hikmetler, faydalar vardır. Bu adetler, ilacın miktarı gibidir. Fazla veya noksan olursa, istenilen fayda hasıl olmaz.

Âyet-el-kürsî, namazın sonunda okunur
Sual: Âyetel kürsiyi vaktin farzını kıldıktan sonra mı yoksa o vakte ait son sünneti veya vitri kıldıktan sonra mı okumalıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Merâkıl-felâh ve Tahtâvî şerhinde deniyor ki:
“Farzdan sonra, hemen son sünnete kalkmak, arada bir şey okumamak, Hanefi mezhebinde sünnettir. Peygamber Efendimiz, farzı kılınca 'Allahümme entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zelcelâli velikrâm' diyecek kadar oturup, fazla oturmaz, hemen son sünneti kılardı. Âyet-el-kürsî ile tesbihleri, farzla sünnet arasında okumazdı. Bunları, son sünnetten sonra okumak, farzdan sonra okuma sevabını hasıl eder. Farzdan önceki sünnetler de, böyle olup, farz ile sünnet arasında bir şey okunursa, namazın sevabı azalır. Son sünneti, imamın farz kıldığı yerde kılması mekruhtur. Cemaatin kılması mekruh değil ise de, başka yerde kılmaları müstehabtır. Müstehabı yapmayanın namazı noksan olmaz, sevabından mahrum kalır. Farzı veya son sünneti kılınca, imamın sağa, sola veya cemaate dönmesi müstehabtır. İşlerini görmesi için, hemen gitmesi de caizdir. Hadis-i şerifte;
(Her namazdan sonra, üç kere, "Estağfirul-lahel'azîm ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh" okuyanın, bütün günahları af olur) buyuruldu. İstiğfardan sonra, Âyet-el-kürsî ve otuzüç kere Sübhânallah, otuzüç kere Elhamdülillah ve otuzüç kere Allahü ekber ve bir kelime-i tehlîl yani (Lâ ilâhe illallah vahdehû lâ şerîke leh...) okumaları ve ellerini göğüs hizasına kaldırarak, kendileri için ve bütün Müslümanlar için dua etmeleri de müstehabtır.”

Sual: Erkekler, namazdan sonra dua ederken, ellerini nasıl açar ve kollarını nasıl tutarlar?
Cevap:
Namazdan sonra dua ederken erkekler, kollarını göğüs hizasına kaldırırlar. Dirsekler fazla bükülmez. Duadan sonra, sübhâne rabbike... âyet-i kerimesini okuyup, elleri yüze sürerler. Hastalık veya soğuk gibi sebeple ellerini kaldıramayan kimse, şahadet parmağı ile işaret eder. Parmaklar kıbleye karşı çevrilir. Kollar, sağa sola doğru açılmaz, birbirine yakın, ileri doğru tutulur.

Sual: Dualar ne zaman kabul olur ve dua ederken eller nasıl açılmalıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Şir'at-ül-islâm şerhinde deniyor ki:
“Hadis-i şerifte; (Gece seher vaktinde ve namazlardan sonra yapılan dua kabul olunur) buyuruldu. Duaya hamd, sena ve salevat ile başlamak ve sonunda iki avucu yüze sürmek sünnettir.” Fetâvâ-yi Hindiyyede;
“Dua ederken, avuçlar semaya, göğe karşı açık, iki el aralık ve göğüs hizasında olmalıdır” deniyor. Şiiler ve Vehhabiler, dua ederken, iki avuç açık, birbirlerine bitişik, parmaklar yapışık, göğüs hizasında, yüze karşı tutmaktadırlar.

Sual: Bazen, vakit darlığından dolayı namazdan sonra âyet-el kürsi ve tesbihleri okumayanlar oluyor. Böyle yapmak doğru olur mu?
Cevap:
Her beş vakit namazdan sonra, Âyet-el-kürsî okumaya ve tesbihleri çekmeye çalışmalı, bunları terk etmemelidir. Zira Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Farz namazlarından sonra Âyet-el-kürsî okuyan kimse ile Cennet arasında, ölümden başka mani yoktur.)

Beş vakit namazdan sonra, sessizce, otuzüç kere kelime-i tenzih yani Sübhânallah, otuzüç kere tahmid yani Elhamdülillah ve otuzüç defa tekbir yani Allahü ekber ve en sonra, bir kere “Lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîke leh, lehülmülkü velehül hamdü yühyî ve yümît ve hüve alâ külli şey’in kadîr” demelidir ki, hepsi yüz olur.

Namazdan sonra yapılacak dua
Sual: Namazı kıldıktan, tesbihleri çektikten sonra nasıl dua etmeli, duada neler söylemeli, neler okumalıdır?
Cevap:
Namazdan sonra yapılacak dua ile alakalı olarak Miftâh-ul Cennet kitabında, duada söylenecek ve okunacaklar hakkında şöyle bildirilmektedir:
“Elhamdülillahi Rabbil'âlemin. Essalâtü vesselâmü alâ resûlinâ Muhammedin ve Âlihî ve Sahbihî ecma'în. Ya Rabbi! Kıldığım namazı kabul eyle! Ahir ve akıbetimi hayr eyle. Son nefesimde Kelime-i tevhid söylememi nasib eyle. Ölmüşlerimi af ve mağfiret eyle. Allahümmagfir verham ve ente hayrürrâhimîn. Teveffenî müslimen ve elhıknî bissâlihîn. Allahümmagfir-lî ve li-vâlideyye ve li-üstâziyye ve lilmü'minîne vel mü'minât yevme yekûmül hisâb. Ya Rabbi! Beni şeytan şerrinden, düşman şerrinden ve nefs-i emmârem şerrinden muhafaza eyle! Evimize iyilikler, helal ve hayırlı rızıklar ihsan eyle! Ehl-i islama selamet ihsan eyle! A'dây-ı müslimîni kahr ve perişan eyle! Kâfirlerle cihad etmekte olan Müslümanlara imdâd-i ilâhiyyen ile imdâd eyle! Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü annî. Ya Rabbi! Hastalarımıza şifa, dertli olanlarımıza deva ihsan eyle! Allahümme innî es'elükessıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnelhulkı verrıdâe bilkaderi bi-rahmetike yâ erhamerrâhimîn. Anama, babama, evlatlarıma, akraba, ahbabıma ve bütün din kardeşlerime hayırlı ömürler ve hüsn-i hulk, akl-ı selîm ve sıhhat ve âfiyet, rüşdü hidâyet ve istikâmet ihsan eyle ya Rabbi! Âmin. Velhamdü-lillâhi rabbil'âlemîn. Allahümme salli alâ..., Allahümme bârik alâ..., Allahümme Rabbenâ âtinâ... Velhamdü lillâhi Rabbil'âlemîn. Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah, estağfirullahel'azîm elkerîm ellezî lâ ilâhe illâ huv el-hayyel-kayyûme ve etûbü ileyh.”

Namazbitinceyapılanlar
Sual: Namazı bitirince mesela öğle namazının son sünnetini de kıldıktan sonra, neler okunur, bu okunanların bir sırası var mıdır, nelere dikkat edilmelidir?
Cevap:
Bu konuda Miftâh-ul Cennet kitabında namazın adâbı anlatılırken buyuruluyor ki:
“1- Yalnız kılmış olan veya imamla kılan kimse, selamdan sonra, Allahümme entesselâmü ve minkes-selâmü tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm demek. Bundan sonra, üç kerre Estagfirul-lahel'azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv elhayyelkayyûme ve etûbü ileyh demek. Buna İstiğfar duası denir.

2- Bundan sonra, Âyetel-kürsî okumak.

3- Otuzüç kere Sübhânallah demek.

4- Otuzüç kere Elhamdülillah demek.

5- Otuzüç kere Allahü ekber demek.

6- Bir kere Lâ ilâhe illallahü vahdehû lâ şerîkeleh lehül mülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr demek.

7- Kolları ileri uzatıp, ellerini duanın kıblesi olan Arş'a açıp, dua etmek.

8- Dua sonunda âmin demek.

9- Duanın sonunda elini yüzüne sığamak, sürmek.

10- Sonra, her birinde Besmele çekerek, onbir İhlâs-ı şerîf okumak. Sonra birer Kul'e'ûzü okumak ve 67 Estağfirullah diyerek yetmişe tamamlamak, on kerre, Sübhânallah ve bi-hamdihi sübhânallahil'azîm demek. Sonra Sübhâne Rabbike.. âyetini okumaktır. Bunlar, Merâkıl-felâh kitabında da yazılıdır. Hadîs-i şerifte;
(Beş vakit farz namazdan sonra yapılan dua kabul olur) buyuruldu. Fakat dua, uyanık kalp ile ve sessiz yapılmalıdır.”

Sabah namazına nasıl kalkabilirim?

Değerli kardeşimiz,

Beş vakit olarak emredilen namazların hepsi de kıymetli ve ehemmiyetlidir. Birisi diğerinin yerine geçmez. Yalnız, bir kısmı daha faziletli ve daha sevaplıdır. Sabah namazı da bunlardan birisidir. Cenab-ı Hak bir âyette meâlen,

“Resulüm, sen onların söylediklerine sabret. Güneş'in doğmasından önce de batmasından önce de Rabbini hamd ile tesbih et, gecenin bir kısım saatleriyle, gündüzün de tesbih et ki Allah rızasına eresin.” (Tâhâ Sûresi, 20/130) buyurmuştur.

Müfessirler bu âyette “hamd ile tesbih”ten maksadın namaz olduğunu bildirirler. Güneşin doğmasından önceki tesbih, sabah namazına işaret etmektedir.

Sabah namazının ehemmiyeti ve fazileti uyku vaktine tesadüf ettiği içindir. Herkesin uyku gibi tatlı ve nefse hoş gelen bir şeyi bırakıp her şeyin Yaratıcısına yönelmek, Ona yalvarmak, huşû ile secdeye gitmek, nihayetsiz âciz, fakir ve zayıf iken, sonsuz kudret, zenginlik ve kuvvet sahibi olan âlemlerin Rabbine dayanmak, Onu tesbih ve hamdetmek, Ona tâzimde bulunmak, kudsî bir lezzete, ulvî bir hazza insanı mazhar eder. Bu mazhariyetle beraber Allah’ın huzuruna kabul edilmenin, ona muhatap ve dost olmanın, ayrıca mukaddes bir vazifeyi yerine getirmenin rahatlığı ve huzuru insanın bütün benliğini kaplayacaktır.

Sabah namazı uyku saatine rastladığından uyanmak nefse ağır gelmektedir. İslâm âlimleri, uykusu ağır olan kimselerin erken yatıp namaz için uyanmalarını tavsiye etmişlerdir. Geç saatlere kadar oyalanıp namazı geçirmelerini doğru bulmamışlardır.

Sırf kasdî olarak veya ihmalden yahut gaflet ve mühimsememekten dolayı kazaya kalan namazların meşru mazereti olamaz. Böyle hareketler, ihmaller insanı günaha sokar. İnsanın ilk hesaba çekileceği amelinin namaz olması, bir vakit namazını kazaya bırakmanın bilerek ve isteyerek meydana gelmişse cezâyı netice vermesi, işlediğimiz kötülük zerre kadar bile olsa ihmal edilmeyip bize gösterileceği hakikati, bizi daima dikkate ve ihtiyata sevk etmelidir.

Sabah namazına kalkabilmek için her türlü tedbiri almak gerekir. Hattâ bir sefer esnasında, Peygamberimiz (a.s.m.) Hz. Bilâl’i sabah namazı için nöbetçi bırakmıştır.

Aslında dinimizde zorluk yoktur. İbadetlerimizi yapmak çok kolaydır. Sadece yapacağımız şey, dikkatli ve uyanık olmaktır. Sırf ihmal yüzünden namazı kılmamak bize çok pahalıya mal olur. Sabah namazını kıldığımız gün daha canlı ve şevkli oluruz. Kılmadığımız gün ise dünyevî işlerimizde bile bir isteksizlik, aksilik olduğu gibi psikolojik yapımızda da huzursuzluk meydana gelir. Meselenin uhrevî mesuliyeti ise daha acıklıdır.

Gece yatağa girerken maddî tedbir olarak çalar saati kurmanın yanında, mânevî tedbir olarak da “İnnâ âtaynâ” ve “Âyetelkürsi” gibi sureleri ve ayetleri okumak ve dua etmek uyanmamıza yardım edecektir. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın bu iş için vazifelendirdiği melekler vardır.

Zaten asıl mesele, kalkmayı şuur altına yerleştirmektir. Dünyevî küçük bir menfaat için gerektiğinde uykusuz kaldığımızı, mühim bir iş arzuladığımız zaman uyandığımızı dikkate alırsak, sadece sünneti dahi “dünya ve içindekilerden daha hayırlı” (bk. Riyazü's-Sâlihîn, 2 /411) olan bir ibadet için nelere katlanabileceğimizi düşünmek pek zor değildir. Kaldı ki bu sözü Peygamberimiz (s.a.v.) sabah namazının sadece sünneti için söylemiştir.

Sabah namazının vaktiyle ilgili bir husus daha var ki, o da güneşin doğmasına pek az bir vakit kaldığında yapacağımız şeylerdir. Böyle bir halde vakit çok darsa hemen abdest almak lâzımdır. Tuvalete çıkmak gibi başka şeylerle vakit kaybetmek câiz değildir. Zira namazın vakti çıkmak üzeredir. Yine zaman kazanmak için abdestte sadece farz olan âzaları yıkamak, farzı eda edebilmek için iki rekât sünneti terk etmek caiz olduğu gibi, çok dar vakitlerde vâcibdir.

1. Zamanında uyuyun

Sabah namazına kalkabilmek için öncelikle yapmanız gereken, geç saatlere kalmadan zamanında uyumaktır. Herkesin kendine göre bir uyku programı vardır. Birine göre geç olan diğerine göre erken olabilir. Sizin için normal uyku vakti ne zamandır, günde kaç saat uyursanız dinlenmiş olursunuz, kaçta yatarsanız kalkmanız mümkündür?

Bu soruların cevabını kendi dünyanızda verdikten sonra sizce uygun olan bir vakitte yatmaya özen gösterin. Ne yazık ki, sabah namazıyla ilgili çok büyük bir problem vardır. İnsanlar genelde geceler uzun olduğu için kışın erken yatarlar. Oysa kışın güneş geç saatlerde doğar. Yazın ise geceler kısa olduğundan insanlar daha geç uyurlar. Tam aksine yazın güneş erkenden doğar. Böylece sabah namazı imtihanı yaz mevsiminde daha bir güçleşir.

Çözüm, her şeye rağmen uyku programınızı kontrol altına almaktır. Belki ufak tefek aksamalar olabilir. Bazen de karşı koyamayacağınız engeller vardır. Bir gece geç saatlere kadar çocuğunuzun hastalığıyla ilgilenmek ya da uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzla geç saatlere kadar sohbet etmek durumunda kalabilirsiniz.

Her türlü şartta namaza kalkmak vazgeçilmez bir düsturunuz olmalıdır. Ancak zamanında uyumanız hem kolay kalkmanızı, hem de zinde ve dinlenmiş bir şekilde namaz kılmanızı sağlar.

Sabahın erken saatlerinde yapmanız gereken bir iş olduğunu düşünün. Nasıl zamanında uyuyup bir dizi tedbir alıyorsunuz. Üniversite imtihanına gireceğim gün yaptıklarımı hatırlıyorum. Bir gün önce imtihana gireceğim okulu görmüş, nasıl gideceğim konusunda bilgi almıştım. O gece fazla gecikmeden uyumuştum. Hatta misafir kaldığım evin sahibi, “Eğer üniversite imtihanı hayatî bir önem taşıyor, diyorsan, yatsıyı kılmadan yatabilirsin.” demişti. Ben itiraz ederek, “Hayır, benim için namazdan daha önemli bir şey yoktur.” demiştim.

Siz de hafızanızı yoklayın. Nice önemli gördüğünüz dünyevî işiniz için erkenden yatıp, kalkmak için nasıl çırpındığınızı hatırlarsınız. Öyle insanlar vardır ki, bırakın işe gitmemeyi, geç kaldıkları bile görülmemiştir. Almanya’da bir okulda yaşanan bir olayı her hatırlayışımda hayrete düşerim. Bir Türk öğretmen okula geç kalır. Alman müdür sınıfın gürültüsünü duyunca gider ve bir saat öğrencilerle ilgilenir. Az sonra öğretmen geldiğinde odasına çağırır ve şöyle der:

“Bak öğretmenim, ben yirmi yıldır görev yapıyorum, bir gün geç kaldığım olmadı. Eğer saatin zilini duymadıysan, bir saat daha al. Eğer olmuyorsa bir daha al, yine duymuyorsan bir daha al. Ta ki, senin duyup buraya gelmeni sağlayacak sayı neyse o kadar saat al, ama mutlaka dersine gel. Benim işim gücüm var, senin öğrencilerine bakamam.”

Evet, dünya işleri için her gayreti gösteren insanların ebedî mutluluğu için daha fazla çırpınması gerekir. Bunun için çok iyi konsantre olmalısınız. Sabah namazına kalkmayı öyle bir önemsemelisiniz ki, sanki onu kaçırmak hayatınızın en önemli hazinesini kaybetmek kadar mühim olmalıdır.

2. İçten dua edin

Sabah namazının zevk ve heyecanı daha yatarken başlamalıdır. Söz gelişi, kalbimizden şöyle düşünebiliriz:

“İçim sevinçle dolu. Çok heyecanlıyım. Bir an önce sabahın olmasını istiyorum. Çünkü, sabah olacak ve ben Rabbimle buluşacağım. Onun huzuruna çıkacağım. Her an bana ihsan ve ikramda bulunan, her zaman yardımıma koşan, derdimin dermanı, tek ve biricik sır dostum, hiçbir zaman beni terk etmeyen Rabbimin huzurunda el bağlayacağım. Ona yalvaracağım. Ona duâ edip secdeye kapanacağım. Allah’ım, seni seviyorum, sana ibâdet etmek istiyorum. Ne olur, beni huzuruna kabul et! Beni seninle buluşamama bedbahtlığına düşürme! Beni sabah namazına şevkle kaldır ve kılmayı nasip et!”

İnanıyorum ki, Rabbimiz böylesi içten ve duygusal duâları kabul eder. Çünkü burada kulluğun çok ince bir sırrı vardır: Cenâb-ı Hak, huzuruna girmek için can atanı reddetmez! Bu konuda beni çok duygulandıran ve etkileyen bir misali Cemal Uşşak’tan dinlemiştim:

“Avukat Bekir Berk Ağabey, 1989 yılında çok ağır bir hastalığa yakalanmıştı. 95 kilodan 52 kiloya düşmüştü. Namazlarını güçlükle kılıyordu. O kadar ki, bazen abdest alırken ve namaz kılarken defalarca bayılıyordu. Ayıldığı zaman ilk sözü, ‘Namaz vakti geçti mi?’ veya ‘Namaza kaç dakika var?’ sorusu idi. Londra’da tedavi gördüğü yıl şöyle bir hadise yaşamıştı. Namaza durmuş ve iki rekâtını güçlükle kılmış. Üçüncü rekâtın secdesine giderken, ne kadar uğraştıysa başaramamış, takati kesilmiş. Bu duruma çok üzülerek, ‘Yâ Rabbi, ben sana secde etmek istiyorum, ama yapamıyorum. Yoksa beni huzuruna kabul etmiyor musun?’ diye içinden geçirmiş. Bunun üzerine Allah’ın inâyetiyle, alnının Kâbe’deki soğuk mermerlere değdiğini, oraya secde ettiğini görmüş. Bu şekilde namazın iki rekâtını Londra’da, iki rekâtını Mekke’de edâ etmiş. Bu hâtırasını namazdan sonra tahdis-i nimet olarak anlatmıştı.”

İşte kim Rabbimizin huzuruna girmek için can atarsa, mutlaka emeline kavuşur. Allah Kendisine ibadet etmek isteyeni huzuruna alır.

Sabah namazına kalkmak için saf ve samimî bir niyetle birlikte dua etmek ve bir kısım sureleri okumak gerekir. Öncelikle içinizden nasıl geliyorsa öyle dua edin, yalvarın, isteyin. Bundan başka 7 Kevser Suresi, 3’er İhlâs, Felâk ve Nâs Sureleri, Fatiha ve Ayetelkürsî okuyabilirsiniz. Niyet, dua ve samimî istek, uyarıcı araçlarla birleşince namaza kalkmanızı hiçbir şey engellemez inşaallah.

3. Uyarıcı Araçlardan Yararlanın

Sabah namazına uyanabilmek için yığınla formül vardır. Hiçbir zaman tek bir formüle bel bağlamayın. Namazınızın geleceğini tek bir sebebe, söz gelişi bir çalar saate bağlarsanız, “Kurmuştum, ama duymadım.” deyip işin içinden çıkmaya çalışırsınız. Hatta, “Saatim yok veya bozuk” gibi gerekçelerin bir “mazeret” olduğunu sanırsınız.

Oysa sabah namazına kalkmak için birçok formülü bilip uygulayabilirseniz, çözümsüzlüğe teslim olmazsınız. Uyanabilmek için eski ve yeni birçok yöntem vardır. Şimdi sizlere sabah namazına uyanabilmek için hangi araçlardan yararlanabileceğinizi sıralayacağım:

a. Çalar saat kurmak:

Sabah namazına kalkabilmek için en bilinen çözüm, çalar saat kurmaktır. “Sabah namazına nasıl kalkılır?” diye bir kitap yazdığımı söylediğim birçok kişi, “Bunun için kitap mı olur hocam? Kurarsın saati, kalkarsın.” demişti.

Maalesef mesele o kadar basit değil. Konunun çok farklı yönleri var. Öncelikle saatin sesi gür olmalı ve uzun müddet çalmalıdır. Bazı kişilerin uykusu çok derindir. “Başında davul çalsan uyanmaz.” denilen kimselerden iseniz, mutlaka gür sesli ve uzun çalan bir saate sahip olmalısınız. Beni sabah namazına yıllarca annem kaldırmıştır. Fakat yalnız uyuduğum geceler en büyük sorunum sabah namazına nasıl kalkacağım hususuydu. Daha orta okul sıralarında iken sinüzitle muzdarip olduğum için uykum çok derin olur, başımı kaldıramazdım.

14-15 yaşlarında iken elle kurulan, çift çanlı saatimiz vardı. Uzun müddet çalmazdı. Sesini yükseltmek için yastığımın arkasına kazan veya büyük bir tencere kor, saati içine yerleştirirdim. Saat çaldığında normalin üzerinde bir sesle uykumdan uyanır, namaza koşardım.

Öğrenci iken saatin çalış süresini arttırmak için kapı ziline bağlardık. Saat çalmaya başladığında kurulan yaylar boşaldıkça elektrik devresini tamamlar, kapı zili çalmaya başlardı. Siz kalkıp susturuncaya kadar çalmaya devam ederdi.

Şimdi bu tür çözümlere gerek yok. Artık çok uzun süre çalan saatler var. Hatta yaklaşık bir saat boyunca çalan, sesi yavaş yavaş yükselen, bir düğmesine bastıktan az sonra tekrar çalmaya başlayan saatler var.

Sabah namazı “dünya ve içindekilerden hayırlı” olduğu için çok kaliteli bir saat almalısınız. Ne yazık ki, sabah namazını kaçırmayı alışkanlık hâline getirmiş, bunu sıradan gören birçok insan, kaliteli bir saat almaya fazla önem vermiyor. Sadece bir vakit namazımızı kazaya kalmadan kurtarsak bile çok kaliteli bir saate milyonlar vermeye değecektir. Halbuki kaliteli bir saat bizim yüzlerce kere namaza kalkmamıza sebep olacaktır.

Dünyevî ve maddî ihtiyaçlarımız için sınırsız para harcıyoruz. Görünüşte basit, ama yaptığı hizmet itibariyle çok değerli olan saat konusunda birçok mü’min duyarsız davranıyor. Misafir olduğum bazı kimselerde saat olmadığını, olan saatin oyuncak yerine çocuğa verildiği için bozulduğunu gördüm. Bu konuda, “İnşallah kalkarız” diye düşünüp, hiçbir tedbir almamak doğru değildir. Çünkü, insanın her günü bir olmaz. Bazen çok yorgun, çok uykusuz, çok hasta olabilirsiniz. Sabah namazına karşı geliştirdiğimiz tedbirler her türlü şartları ve ortamları dikkate alarak olmalıdır. Bir kimse verdiği mücadele sonucunda bir vakit namazını bile kazaya kalmaktan kurtarsa, büyük bir zafer kazanmış demektir. Oysa duyarlılık, size binlerce vaktinizi zamanında kıldıracaktır.

Eğer her şeye rağmen saati duymuyorsanız, bir değil, birkaç saat kurun. Ben namaza kalkmak için kimi zaman iki saat kurardım. Ebedî hayatınız için birkaç saniye saati ayarlamaya harcasanız hiçbir şey kaybetmez, pek çok şey kazanırsınız.

Birçok insandan, “Saati duyar duymaz susturuyor, sonra uyuyorum.” sözünü işitmişsinizdir. Gerçekten de birçok insanın sırf bu yüzden nice sabah namazını kaçırdığını biliyorum. Oysa bunun çözümü çok basit. Saati baş ucunuza değil, uzağa koyun. Kalkmadan susturamayacağınız bir yere korsanız, susturup tekrar uyumazsınız.

b. Telefonu kullanmak:

Sabah namazı için akla gelmedik formüller uyguladım. Bunlardan birisi de, sabit telefonlardan yararlanmaktı. Önceleri uyandırma servisini arar, bizi kaldıracağı saati bildirirdik. Görevliler de o saatte bizi kaldırırdı.

Daha sonraki yıllarda telefonu kalkacağınız saate otomatik kotlamak mümkün oldu. Bunun için sırasıyla şu tuşlara basmanız gerekir: Yıldız 55 yıldız, kalkacağınız saat, kare.

Diyelim ki, sabah namazı için saat 4.45’de kalkacaksınız. Tuşlara basarken şu sırayı izlemelisiniz:

* 55 * 04 45 #

Tam ayarladığınız saatte telefonunuz çalmaya başlayacaktır. Belki birisi arıyor zannedeceksiniz ve heyecanla telefonu kaldıracaksınız. Sizi uyandırma servisinden bir bant kaydı karşılayacak ve hayırlı sabahlar dileyecek. Bunların belirli bir ücreti var, ama namazın değeri yanında hiçbir önemi yok.

Ancak alârmlı bir cep telefonunuz varsa, bu iki formüle gerek yok. Ama en klâsik ve sıradanından en gelişmiş formüle kadar hepsini bilmeniz gerekir. Çünkü, öyle bir yerde kalırsınız ki, hiçbir formül işlemez, basit ve eski bir formülü uygulamak zorunda kalırsınız.Cep telefonunuz varsa, her yerde her zaman kolayca çalar saatini kalkacağınız zamana ayarlamanız mümkün. Düzenli aralıklarla, sesini aşamalı bir şekilde yükselterek susturuncaya kadar çalıyor. Bu şekilde duymamanız neredeyse imkânsız.

Tabiî herkes cep telefonuna sahip olmayabilir. Üstelik her cep telefonunun çalar saati yok. Bu durumda ya alârmlı bir cep telefonu edinecek ya da diğer yöntemleri uygulayacaksınız.

c. Uyandırması için birisine söylemek

Sabah namazına daha kolay kalkan veya size göre kalkması daha güvenli olan birisine haber vermeniz klâsik, ama en çok uygulanan yöntemlerden birisidir. Bunu evlerde daha çok anneler üstlenir. Çocuklar da “Nasıl olsa annem kaldırır.” diye alabildiğine rahat, nazlı ve ilgisizdir.

Dikkat edin, sabah namazına annesi tarafından uyarılan gençlerin çoğu, büyük bir rahatlık içindedir. Annesi veya babası, defalarca odasına gelir, “Haydi namazın gidiyor!..”, “Güneş doğmak üzere” diye başlarlar, “Güneşin doğmasına 15 dakika kaldı, 10 dakika kaldı, 5 dakika kaldı.” diye devam ederler. Maalesef birisinin kaldıracağının rahatlığını yaşayan insanlar, namazı son dakikaya bırakır, güneşin doğmasına az bir zaman kala güçlükle yetiştirirler.

Gençlerin böyle yapması, anne ve babaları canından bezdirir, çocuklarını namaza kaldırmak büyük bir yük olur.

Sabah namazına kalkmak için üşengeç ve isteksiz davranmak, hem bizi kaldıran kimselerin hakkına tecavüzdür, hem de Rabbimize karşı büyük bir günahtır. Onun huzuruna büyük bir şevkle ve zamanında koşmamız gerekir. Bunun çözümü şudur:

Her şeyden önce sabah namazına kalkmak için belirli bir saatiniz olmalıdır. Genelde anne ve babalar, nasıl olsa çocuğum geç kalkıyor, diye güneşin doğmasına bir saat kala seslenmeye başlarlar. Gençler de, henüz daha erken diye işi yavaştan alırlar. Oysa büyükler her gün belirli bir saatte kaldırsa, gençler de kalkmaya kararlı olsalar sorun çözülür.

Sabah namazına kimileri saatlerce önce kalkar, teheccüt namazı kılar, Kur’an ve dua okur, ibadet ederler. Kimileri de beş on dakika önce kalkar. Makul olan en geç vakit, güneşin doğmasına yarım saat kaladır. Yirmi dakika içinde ihtiyacı gidermek, abdest almak ve namaz kılmak gerekir. Namaz kıldıktan sonra 10 dakika zaman kalmalıdır. Çünkü, bir aksilik durumunda tekrar abdest almak ve namaz kılmak için ihtiyatlı olmalısınız.

Gençler yarım saat kala büyüklerinin sesini duyduklarında hemen yataktan fırlamalıdır. Çünkü, zaten yarım saat kalmış. Beş on dakika fazla uyusanız, bir şey kazanmaz, az uyusanız bir şey kaybetmezsiniz. Yatmadan önce bu hususta sizi namaza kaldıracak kimseyle uzlaşmanız ve kararlı olmanız gerekir.

Eğer sizi namaza kaldıracak kişi, anne ve babanızın dışında bir kişiyse, fazla nazlanamazsınız. Ancak bu durumda da kimi inatlaşmalar, kırgınlıklar olabilmektedir. Bazı öğrenciler birkaç arkadaşıyla aynı evi paylaşırlar. Ortak bir kaderi yaşadıkları için daha hoşgörülü, daha anlayışlı olmaları gerekirken, aralarında pürüzler, anlaşmazlıklar olur. Bunlar sabah namazına kaldırmaya kadar yansır. Bazı gençlerin, “Aslında namaza kalkacağım ama, arkadaşımın kaldırış biçimine kızdığım için kalkmıyorum.” dediklerini duydum. Ne kadar gereksiz ve anlamsız bir tepki.

Sizi namaza kaldıran kişi, gereken nezaket ve yumuşaklıktan uzak bile davransa, ona karşı yapmanız gereken namaza kalkmayarak tepki vermek değil, sorunu diyalogla çözmektir. Gündüz o kişiyle görüşür, namaza kaldırırken daha nazik davranmasını isteyebilirsiniz. İkili ilişkilerin sağlıklı gelişmesi için en güzel yöntem doğru iletişimdir. Siz meramınızı anlatın, ama buna rağmen o kişi kaba davranırsa, siz namazınızı bırakmayın.

Uyuyan insan, ışığın birden yanmasından, yüksek sesle bağrılmasından rahatsız olur. Nefsin rahatsızlığını, başkasına yıkmamak gerekir. Sorumluluk sizdedir, başkasına atmayın.

Namaza kaldırmak için başkasına haber vermeniz, her zaman anlattığımız durumlardaki gibi düzenli olmaz. Bazen de bütün imkânlardan mahrum olursunuz. Bu durumda bir başka kişiye, sizi bizzat veya telefonla uyarması için haber vermeniz gerekir.

d. Nöbetleşe beklemek

Öyle olumsuz bir durumla karşı karşıya kalabilirsiniz ki, namaza kaldıracak her şeyden mahrum olabilirsiniz. Lisede öğrenciyken beş kişi aynı evde kalıyorduk. Evimizde telefonumuz yoktu. Saatimiz bozulmuştu. Tamamen çözümsüzdük. Bu durumda her birimiz birer saat uyanık kalarak nöbet tutmaya karar verdik. Herkes bir saat uyanık kalıyor, kitap okuyor, sıradaki kişiyi kaldırıp yatıyordu. En son kişi ise, hepimizi namaza kaldırdı. Böylece namazımızı tehlikeye atmaktan kurtulmuş olduk. Biraz zahmet çekmiş, uykusuz kalmıştık. Ama sabah namazını zamanında kılmanın doyumsuz huzurunu tatmıştık. Cenab-ı Hak, hiç kimseye sabah namazına kalkamamak veya namazı kazaya bırakmak gibi bir acı yaşatmasın.

Nitekim ünlü şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı, “Ezansız Semtler” isimli yazısında, bir bayram namazı hatırası anlatır.

“Büyükada’da oturuyordum. Bayramda bayram namazına gitmeye niyetlendim. Fakat frenk hayatının gecesinde sabah namazına kalkılır mı? Sabah erken uyanamamak korkusuyla o gece hiç uyumadım. Vakit gelince abdest aldım.”

diyen Beyatlı, bu ilginç formülü hatırlatır bize.

Belki ömrünüzde bir kez uygulayacaksınız, belki de hiç gerek duymayacaksınız bu yönteme. Ama aklınızın bir köşesinde bulunsun. Belki bir gün lâzım olur. Sık sık tekrar ettiğimiz gibi, bir vakit namaz bile dünyalara değer.

4. Sabah namazına nasıl kaldırılır?

Sabah namazına kalkmak kadar kaldırmak da çok önemlidir ve beceri ister. Eğer siz bulunduğunuz yerde sabah namazına herkesten önce kalkıp başkalarını da kaldıran birisi iseniz, bilin ki, yaptığınız iş çok mühim, hassas ve değerlidir. Bunun şuurunda olun.

Sabah namazına kaldıracağınız kişiye uygun bir şekilde hareket etmelisiniz. O kişi, anneniz, babanız, eşiniz, çocuklarınız veya arkadaşlarınız olabilir.

Öncelikle kimi kaldırıyor olursanız olun tatlı, yumuşak, içten ve şefkatli bir dil kullanın. Kimileri, eliyle uyuyanı veya yatağı sarsarak, bağıra bağıra, kişiyi inciterek seslenir.

Uyuyan kişinin yattığı odanın kapısını sertçe açıp, hışımla içeri girip, hemen lâmbayı yakıp bağırmaya başlamak yanlıştır. Uyuyan insanın psikolojisini anlamak, tam bir sessizlik içinde ve karanlıkta iken mışıl mışıl uyuyan birisinin, gürültüyle birlikte gözünü acıtan ışığa nasıl tepki vereceğini tahmin etmek gerekir.

Evet, niyetiniz çok güzel ve samimîsiniz. Bir mü’mini sabah namazı gibi en mühim ve en vazgeçilmez bir göreve çağırıyorsunuz. Ancak olumsuz davranışlar, sizin arzunuzun tam tersi bir sonuç almanıza sebep olabilir.

Nitekim bazı kimselerin sabah namazına kaldırış biçimi; yeni, tecrübesiz ve imanı zayıf kimseleri ibadetten soğutabilir. Bu konuda inatlaşmaya gerek yoktur. Özellikle kaldıracağınız kişi sizden büyük ise, mutlaka daha anlayışlı ve yumuşak olmalısınız.

Zaten namaz gönül işidir. Kişi kendi isteğiyle, yürekten arzu ederek kılmalıdır. Namaz zorla, ite kaka kılınmaz. Rabbimiz isteseydi, hepimize huzurunda boyun eğdirirdi. Ama O, zor ve baskıyla değil, gönülden arzulayarak namaz kılmamızı istiyor.

Eğer namaza kaldıracağınız kişi eşiniz ise, biraz daha teşvikkâr olmalısınız. Çünkü, eşlerin birbirine karşı hem nazları geçer, hem de karşılıklı yaptırımları vardır.

Eğer sabah namazına kaldıracağınız kişiler çocuklarınız ise, küçükken aşırı teşvik edici ve özendirici, büyüdüklerinde biraz tatlı sert olun. Ama asla baskıcı ve cezalandırıcı olmayın. Sizin göreviniz, namazı sevdirmek, nefret ettirmek değil.

Siz namazı öyle güzel anlatın ve bazı hediyelerle çekici hâle getirin ki, onlar sabah namazına kaldırmanız için yalvarsınlar. Siz de, “Madem çok istiyorsunuz, peki kaldırayım” diyerek sorumluluğu onların üzerine yıkın.

Mümkün mertebe namaz kılmadığı için ceza vermek yerine, kılarsa ödül vermeyi tercih edin. Çünkü, ödüllendirmek her zaman daha etkilidir.

Bazı anne ve babalar, çocuklarına güya şefkat ettikleri için namaza kaldırmıyorlar. “Aman çocuğum üşümesin, aman uykusuz kalmasın.” diye düşünüyorlar. Daha sonra da, “Neden çocuğum namaz kılmıyor” diye yakınıyorlar.

Hiç şikâyet etmeyin; çünkü, bunu siz istediniz. Cehennemin ateşini düşünmeden çocuğunuza acıdınız. Oysa namaz kılmamanın nasıl bir azaba yol açacağını düşünerek çocuğunuzu namaza kaldırmalıydınız. Her şey küçükten öğrenilir.

Rabbimizin şu anlamdaki emri, tüm anne babaları düşündürmelidir:

“Ailene namazı emret; sen de namaza sabır ve sebatla devam et.”(Taha, 20/132)

Anne ve babanın çocuklarına karşı en büyük görevlerinden birisi, namazı sevdirerek ve teşvik ederek kıldırmasıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası