sabahattin ali nerede öldü / Sabahattin Ali neden öldürüldü?

Sabahattin Ali Nerede Öldü

sabahattin ali nerede öldü

Sabahattin Ali, birçok edebi türde eser vermiş ve eserleri ile Türk edebiyatında öncü isimlerden birisi olmuştur.

Hakkında açılan davalar nedeniyle Bulgaristan'a kaçma girişimi sırasında kendisine rehberlik eden Ali Ertekin tarafından 2 Nisan 'de Kırklareli'nde başına sopayla defalarca vurularak öldürülmüştür.

Sabahattin Ali, birçok dile çevrilen eserleri ile dünyanın birçok ülkesinde tanınmış bir yazardır.

sabahattin-ali-kimdir-hayati-kisiligi-gorusleri-ve-eserleri

SABAHATTİN ALİ’NİN ESERLERİ NELERDİR?

Sabahattin Ali’nin eserleri aşağıda listelenmiştir:

- Kuyucaklı Yusuf

- İçimizdeki Şeytan

- Kürk Mantolu Madonna

- Değirmen

- Canım Aliye, Ruhum Filiz

- Kağnı

- Mahkemelerde Belgeler

- Ses

- Çakıcı'nın İlk Kurşunu

- Yeni Dünya

- Sırça Köşk

- Hep Genç Kalacağım

- Kamyon

- Dağlar ve Rüzgâr

- Kırlangıçlar

- Bütün Şiirleri

- Esirler

- Kurbağanın Serenadı

- Öteki Şiirler

SABAHATTİN ALİ ŞİİRLERİ

Sabahattin Ali’nin 4 şiir kitabı aşağıda listelenmiştir:

- Dağlar ve Rüzgâr

- Kurbağanın Serenadı

- Öteki Şiirler

- Bütün Şiirler

SABAHATTİN ALİ ÖYKÜLERİ

Sabahattin Ali’nin 5 adet öykü kitabı aşağıda listelenmiştir.

- Değirmen

- Kağnı

- Ses

- Yeni Dünya

- Sırça Köşk

SABAHATTİN ALİ'NİN İLK ESERİ NEDİR?

Sabahattin Ali’nin ilk öyküsü 3 Mayıs tarihinde Yeni Yol dergisinde yer alan “Horoz Mehmet”tir. Sabahattin Ali, bu öyküsünü 17 yaşındayken “Gültekin” mahlasıyla yazmıştır. Prof. Dr. Ali Duymaz’ın araştırmaları sonucunda ortaya çıkan bu hikâye Sabahattin Ali öykücülüğünün bütün özelliklerini taşımaktadır.

SABAHATTİN ALİ ŞİİRLERİ HANGİ TÜRDEDİR?

Sabahattin Ali, koşma biçiminde şiirler yazmıştır. Koşma: Genellikle hecenin 8'li ve 11'li kalıplarıyla yazılan, en az üç, en fazla altı dörtlükten oluşan âşık edebiyatı nazım biçimidir. Sabahattin Ali, farklı türlerde şiirler de kaleme almış, daha çok bentlerden oluşan şiirler yazmıştır. Sabahattin Ali'nin az da olsa divan şiiri geleneklerini yansıtan şiirleri de vardır.

SABAHATTİN ALİ ŞİİRLERİNDE HANGİ ÖLÇÜYÜ KULLANMIŞTIR?

Sabahattin Ali, hece ölçüsünü kullanmıştır. En çok kullandığı hece kalıbı ise hecenin sekizli kalıbıdır.

SABAHATTİN ALİ ŞİİRLERİ NERELERDE YAYIMLANMIŞTIR?

Sabahattin Ali’nin şiirleri birçok yerde yayımlanmıştır. Sabahattin Ali’nin şiirlerinin yayımlandığı gazete ve dergiler aşağıda listelenmiştir.

Çağlayan Dergisi

Akbaba Dergisi

Güneş Dergisi

Varlık Dergisi

Ayda Bir Dergisi

Yurt ve Dünya Dergisi

Yeni Türk Dergisi

Tercüme Dergisi

Marko Paşa Gazetesi

Ali Baba Dergisi

Yeni Anadolu Gazetesi

Projektör Dergisi

Hakikat Gazetesi

Tan Gazetesi

Ulus Gazetesi

Merhum Paşa Gazetesi

Malum Paşa Gazetesi

Yedi Sekiz Hasan Paşa Gazetesi

Zincirli Hürriyet

Servet-i Fünun Dergisi

Irmak Dergisi

Hayat Dergisi

Meşale Dergisi

SABAHATTİN ALİ'NİN EN ÖNEMLİ ROMANI HANGİSİDİR?

Sabahattin Ali’nin en ünlü romanı “Kürk Mantolu Madonna”dır.

SABAHATTİN ALİ'NİN KÜRK MANTOLU MADONNA ESERİNİN ÖNEMİ VE ALDIĞI ELEŞTİRİLER

Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" romanı Hakikat gazetesinde Büyük Hikâye başlığıyla kırk sekiz sayı şeklinde tefrika edilmiştir. Sabahattin Ali'nin ikinci kez askere alındığı dönemde kaleme aldığı "Kürk Mantolu Madonna" romanının tefrika edildiği tarih ise 18 Aralık - 8 Şubat tarihleri arasıdır. yılında ise ilk kez Remzi Kitabevi’nden kitap halinde çıkmıştır. Aşk ve evlilik temalarının öne çıktığı roman Raif Efendi'nin hayatında yaşadığı en yoğun üç aylık süreci anlatmaktadır. On iki ila on beş yıllık bir zaman diliminde yaşananları anlatan "Kürk Mantolu Madonna" romanı, Sabahattin Ali'nin üzerinde en çok konuşulan eseridir.

Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" romanı Türk Kütüphaneciler Derneği'nin yayımladığı istatistiklere göre yılında Türkiye'de en çok okunan kitap olmuştur. Kitap bu popülerliğine hem sosyal medyada çokça konuşulması ve paylaşılması, hem de okullarda önerilmesi ile kavuşmuştur. Almanca, Arapça, Rusça, İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca gibi çeşitli dillere de çevrilmiş olan "Kürk Mantolu Madonna" romanı, yılında üniversite kütüphanelerinden en çok ödünç alınan kitaplar listesinde de yer almaktadır. Hakkında çokça konuşulan ve hem olumlu hem de olumsuz birçok eleştiri alan "Kürk Mantolu Madonna" romanı hem tiyatroya uyarlanmış hem de sinemaya uyarlanmaya hazırlanmaktadır.

sabahattin-ali-kimdir-hayati-kisiligi-gorusleri-ve-eserleri

SABAHATTİN ALİ ROMANLARININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Sabahattin Ali'nin ilk romanı "Kuyucaklı Yusuf "tur. Romanlarında genel anlamda bireysel temalar ön plana çıkmıştır. Romanlarında kullandığı bazı kavramlar ise: Aile, evlilik, aşk, intihar ve mektuptur. Sabahattin Ali'nin romanlarında öne çıkan konular ise sosyal sorunlar, iletişimsizlik ve yalnızlıktır. Sabahattin Ali, eleştirel ve realist bir tavırla kaleme aldığı romanlarında aydın kesimi eleştirmekten kaçınmamıştır. Kaleme aldığı üç romanının da ana karakteri erkek olan Sabahattin Ali, bu üç karakteri de bulundukları çevreye uyum sağlayamamış kişilerden seçmiştir. Farklı mekan ve farklı zaman dilimlerini anlatan romanları ile sosyal gerçekçi eserler kaleme almış olan Sabahattin Ali'nin dili de yalın, sade ve anlaşılır bir dildir.

SABAHATTİN ALİ OYUNLARI

Sabahattin Ali'ni oyunu yılında "Esirler" adı ile yayımlanmıştır. Türk tarihindeki Kürşad İhtilali'nden esinlenilerek yazılmış olan eser üç perdeden oluşmaktadır.

SABAHATTİN ALİ ÇEVİRİLERİ

Sabahattin Ali’nin 5 adet çeviri eseri aşağıda listelenmiştir:

- Fontamara (Ignazio Silone)

- Üç Romantik Hikâye

- Antigone (Sophokles)

- Minna Von Barhlem (G. Ephraim Lessing)

- Tarihte Garip Vakalar

SABAHATTİN ALİ HANGİ DÖNEM YAZARIDIR?

Sabahattin Ali Cumhuriyet dönemi yazarıdır.

SABAHATTİN ALİ SANAT ANLAYIŞI NEDİR?

Sabahattin Ali, “sanat toplum içindir” anlayışını benimsemiştir.

SABAHATTİN ALİ HANGİ EDEBİ AKIMDAN ETKİLENMİŞTİR?

Sabahattin Ali, Toplumcu Gerçekçi edebiyat akımından etkilenmiştir. Toplumcu Gerçekçilik: 'lu yıllarda sosyalizmin sanat ve edebiyata yansıması olarak ortaya çıkmış ve ilk örneği Maksim Gorki'nin "Ana" isimli romanı kabul edilen bir akımdır. Devrim, işçi sınıfı ve sanayi akımın ele aldığı ana konulardandır. Türk edebiyatında Toplumcu Gerçekçi eserler kaleme alan yazarlar ise Anadolu coğrafyasında yaşananları konu edinmiştir. İdeolojiye angaje olmuş olan Toplumcu Gerçekçilik, ve 'li yıllarda Sol edebiyat olarak nitelendirilmiştir. Anadolu'nun problemlerini ve bu problemlerin çözümlerini arayan Toplumcu Gerçekçi eserler yılına kadar gösterilen Anadolu'dan daha başka bir Anadolu'yu göstermiştir. Sanatın gerçeği yansıtması gerektiğini savunan Toplumcu Gerçekçi Türk yazarlardan bazıları aşağıda listelenmiştir.

Nâzım Hikmet

Sadri Ertem

Samim Kocagöz

Kemal Bilbaşar

Orhan Kemal

Kemal Tahir

Yaşar Kemal

Fakir Baykurt

Aziz Nesin

Rıfat Ilgaz

SABAHATTİN ALİ KİMLERDEN ETKİLENMİŞTİR?

Sabahattin Ali’nin etkilendiği isimlerden bazıları aşağıda listelenmiştir.

İvan Turgenyev

Maksim Gorki

Edgar Allan Poe

Guy de Maupassant

Heinrich von Kleist

ETA Hofmann

Thomas Mann

SABAHATTİN ALİ'NİN EDEBİ KİŞİLİĞİ NASILDIR?

Sabahattin Ali, "Sanat gücünü daha çok hikayelerinde gösteren, Anadolu köy kasaba hayatından aldığı acıklı konuları gerçekçi bir yöntemle işleyen, kuvvetli doğa tasvirleriyle sert çizgili çarpıcı bir tragedya niteliği kattığı hikayeler yazan" şiir, öykü, roman ve tiyatro gibi birçok edebi türde eser kaleme almış Toplumcu Gerçekçi bir yazardır. Eserlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanmış, “halkın konuştuğu, anladığı dili kullanma” prensibini benimsemiştir.

SABAHATTİN ALİ'NİN ESERLERİ NERELERDE YAYIMLANMIŞTIR?

Sabahattin Ali’nin eserleri birçok gazete ve dergide yayımlanmıştır. Sabahattin Ali’nin eserlerinin yayımlandığı yerler aşağıda listelenmiştir.

Çağlayan Dergisi

Akbaba Dergisi

Güneş Dergisi

Varlık Dergisi

Ayda Bir Dergisi

Yurt ve Dünya Dergisi

Yeni Türk Dergisi

Tercüme Dergisi

Marko Paşa Gazetesi

Ali Baba Dergisi

Yeni Anadolu Gazetesi

Projektör Dergisi

Hakikat Gazetesi

Tan Gazetesi

Ulus Gazetesi

Merhum Paşa Gazetesi

Malum Paşa Gazetesi

Yedi Sekiz Hasan Paşa Gazetesi

Zincirli Hürriyet

SABAHATTİN ALİ YAZARLIK DIŞINDAKİ KARİYERİ

Sabahattin Ali, yazarlık dışında mümeyyizlik, yayıncılık, çevirmenlik, kamyon ve nakliyecilik gibi pek çok farklı işte çalışmıştır.

SABAHATTİN ALİ ÖĞRETMENLİK HAYATI VE HAKKINDAKİ SORUŞTURMALAR

Sabahattin Ali, İstanbul Muallim Mektebi’nden öğretmenlik diploması ile mezun olduktan sonra ilk öğretmenlik deneyimini Yozgat Merkez Cumhuriyet İlkokulunda gerçekleştirmiştir. yılında ise eğitim amacıyla Türkiye Cumhuriyeti tarafından Almanya'ya gönderilmiştir. On beş gün Berlin'de kalan Sabahattin Ali sonra Potsdam'a yerleşmiştir. Almanya'da hem özel bir kurumdan hem de bazı kişilerden özel Almanca dersi alan Sabahattin Ali, Almanya'daki ikinci yılını tamamlamadan Türkiye'ye geri dönmüştür.

Sabahattin Ali, Türkiye'ye döndükten sonra Bursa'nın Orhaneli ilçesine ilkokul öğretmeni olarak atanmıştır. Bursa'nın ardından Aydın'a Almanca öğretmeni olarak atanmıştır. Sabahattin Ali, Aydın'dayken komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılmış ve hakkında önce serbest kalması yönünde bir karar verilse de soruşturma ilerlemiş ve bir süre Aydın Hapishanesi'nde tutuklu kalmıştır. Sabahattin Ali, Aydın Hapishanesi'nden çıktıktan sonra Almanca öğretmeni olarak Konya Ortaokulu'na atanmıştır.

Sabahattin Ali, 22 Aralık tarihinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü gibi Türk devlet yöneticilerini yerdiği iddiasıyla tekrar tutuklanmıştır. Bu tutuklanması bir toplantıda okuduğu "Hey anavatanından ayrılmayanlar" şeklinde başlayan şiirdir. Önce Konya ardından da Sinop Cezaevine gönderilen Sabahattin Ali, Cumhuriyet'in kuruluş yıl dönümü sebebiyle çıkan genel aftan yararlanarak serbest kalmıştır. Sinop'ta kaldığı cezaevi günümüzde müze haline getirilmiş ve ziyarete açılmıştır.

sabahattin-ali-kimdir-hayati-kisiligi-gorusleri-ve-eserleri

SABAHATTİN ALİ NERELİDİR?

Sabahattin Ali, baba tarafından Trabzon Oflu, anne tarafından Bulgaristan Lofçalıdır.

SABAHATTİN ALİ'NİN BABASI KİMDİR?

Sabahattin Ali'nin babası piyade yüzbaşısı Cihangirli Ali Selahattin Bey'dir. Ali Selahattin Bey yılında doğmuş, yılında vefat etmiştir. İstanbul'un eski ve asil bir ailesinden gelen Ali Selahattin Bey, Gümülcine'deki görevinin ardından 1. Dünya Savaşı yıllarında Çanakkale’ye Divan-ı Harb Örfi Reisi olarak gönderilmiştir. Çanakkale'deki görevinin ardından ailesiyle birlikte önce İzmir, ardından da Balıkesir’in Edremit ilçesine taşınmıştır. Eğridere'de zabit olarak çalıştığı dönemde kendisinden on altı yaş küçük olan Hüsniye Hanım ile evlenmiştir. Ali Selahattin Bey, Tevfik Fikret ve Prens Sabahaddin gibi dönemin entelektüelleri ile dosttur ve bu nedenle ilk oğluna Sabahattin, ikincisine Fikret ismini vermiştir. Tek kızı ise yılında aileye katılan Süheyla'dır.

SABAHATTİN ALİ ÇOCUKLUĞU NASILDIR?

Sabahattin Ali'nin çocukluğu birden fazla şehirde geçmiştir. Annesi Hüsniye Hanım, on altı yaşında evlenmiş ve ruhsal sorunlarından ötürü defalarca intihara kalkışmıştır. Annesinin ruhsal problemleri ve ailesinin yaşadığı maddi zorluklar Sabahattin Ali'nin çocukluğunu etkilemiştir. Sabahattin Ali'nin çocukluk arkadaşı Ali Demirel, Hüsniye Hanım'ı "çok sinirli bir insan "olarak tanımlamıştır. İnsanlara karşı kapalı, arkadaşlarının oyunlarına katılmayan, kendi hâlinde takılmayı seven, daha çok evde kitap okuyan ya da resim çizen bir çocuk olan Sabahattin Ali, çocukluk döneminde yaşadığı tüm zorluklara rağmen başarılı bir öğrenci olmuştur.

sabahattin-ali-kimdir-hayati-kisiligi-gorusleri-ve-eserleri

SABAHATTİN ALİ EĞİTİM HAYATI NASILDIR?

Sabahattin Ali, eğitim hayatına 7 yaşında gitmeye başladığı Üsküdar Doğancılar’daki Füyuzat-ı Osmaniye Mektebi’nde başlamıştır. Daha sonra babasının görevi nedeniyle gittikleri Çanakkale'de Çanakkale İptidai Mektebinde okumuştur. Daha sonra ise ailesi ile birlikte gittikleri Balıkesir Edremit’in İptidai Mektebi’nde eğitim görmüştür. Edremit İptidai Mektebi'nin başarılı öğrencilerinden biri olan Sabahattin Ali, bu okuldan yılında mezun olmuştur. Mezun olduktan sonra 1 yıl İstanbul'da dayısının yanında kalan Sabahattin Ali, ardından Balıkesir'e geri dönerek ders yılının başında Balıkesir Muallim Mektebine kaydolmuştur. Burada okuduğu dönemde edebiyat ile haşir neşir olan Sabahattin Ali, çeşitli dergilere yazılar, şiirler göndermiş ve arkadaşlarıyla birlikte okul gazetesi yayımlamıştır. Bu gazetede Sabahattin, Gültekin ve Halit Ziya imzalarıyla çeşitli hikaye, şiir ve karikatürler yayımlamıştır. Sabahattin Ali'nin "Kamer-i Mestur" ve "Saçlarımın Türküsü" adlı şiirleri bu gazetede yayımlanmıştır. Balıkesir Muallim Mektebi’nde eğitim aldığı 5 yıllın sonunda okul müdürü Esat Bey'in aracılığıyla yılında İstanbul Muallim Mektebi’ne nakledilmiştir. İstanbul Muallim Mektebi’nde eğitim almaya başladıktan sonra aynı okulda öğretmen olan Ali Canip Yöntem’in teşvikiyle dergilere şiirler ve hikâyeler göndermeye devam eden Sabahattin Ali, 21 Ağustos yılında bu okuldan öğretmenlik diplomasını alarak mezun olmuştur.

SABAHATTİN ALİ EVLENDİ Mİ?

Sabahattin Ali, yazında İstanbul'da eczacı Salih Başotaç'ın evinde tanıştığı Aliye Hanım'la 16 Mayıs tarihinde Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde evlenmiştir. Eşini çok seven ve ona çeşitli mektuplar yazan Sabahattin Ali, bir mektubunda Aliye Hanım'a “Mektubunu aldım. ‘Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı şimdi fedaya hazırım!’ diyorsun. Aliye, bana böyle şeyler yazma… Sonra ben sana deli gibi aşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu. Bundan sonra ne diye kederli ve üzüntülü şeyler yazalım… Mektubundaki ‘Beni istediğim kadar sevmezsen ölürüm!’ cümlesini belki elli defa okudum. Ah Aliye, seni isteyebileceğinden çok seveceğim. Benim nasıl sevebileceğimi göreceksin.” sözleri ile seslenmiştir.

SABAHATTİN ALİ'NİN ÇOCUKLARI

Sabahattin Ali’nin tek çocuğu Türk piyanist ve müzikbilimci Filiz Ali'dir.

SABAHATTİN ALİ KAÇ YAŞINDA VEFAT ETTİ?

Sabahattin Ali, öldürüldüğünde 41 yaşındadır. Sabahattin Ali, hakkında açılan davalardan ve verilen haksız mahkûmiyet kararlarından bunaldığı ve sürekli tedirgin bir yaşam sürdüğü için Türkiye'den kaçmak istemiştir. Bu amacını gerçekleştirmek için cezaevinde tanıştığı arkadaşı Berber Hasan’ın bir tanıdığı olan Ali Ertekin’le 31 Mart ’de Kırklareli’ne gitmek için yola çıkan Sabahattin Ali, 1 Nisan ’de Ali Ertekin tarafından yolculuk esnasında öldürülmüştür.

SABAHATTİN ALİ MEZARI NEREDEDİR?

Sabahattin Ali'nin mezarı yoktur. Sabahattin Ali'nin bedenini bir çoban bulmuştur. Bedeni bulan çoban, 16 Haziran tarihinde durumu jandarmaya bildirmiştir. Beden Adli tıp yolunda kaybolmuştur.

Sabahattin Ali’ye ait en ünlü beş şiir aşağıda verilmiştir.

LEYLİM LEY

Döndüm daldan düşen kuru yaprağa

Seher yeli dağıt beni kır beni

Götür tozlarımı burdan uzağa

Yarin çıplak ayağına sür beni

Aldım sazı çıktım gurbet görmeye

Dönüp yare geldim yüzüm sürmeye

Ne lüzum var şuna buna sormaya

Senden ayrı ne hal oldum gör beni

Ayın şavkı vurur sazım üstüne

Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne

Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne

Ay bir yandan sen bir yandan sar beni

Yedi yıldır uğramadım yurduma

Dert ortağı aramadım derdime

Geleceksen bir gün düşüp ardıma

Kula değil yüreğine sor beni

HAPİSHANE ŞARKISI

Göklerde kartal gibiydim.

Kanatlarımdan vuruldum;

Mor çiçekli dal gibiydim,

Bahar vaktinde kırıldım.

Yar olmadı bana devir,

Her günüm bir başka zehir;

Hapishanelerde demir

Parmaklıklara sarıldım.

Coşkundum pınarlar gibi,

Sarhoştum rüzgarlar gibi;

İhtiyar çınarlar gibi

Bir gün içinde devrildim.

Ekmeğim bahtımdan katı,

Bahtım düşmanımdan kötü;

Böyle kepaze hayatı

Sürüklemekten yoruldum.

Kimseye soramadığım,

Doyunca saramadığım,

Görmesem duramadığım

Nazlı yarimden ayrıldım.

ÇOCUKLAR GİBİ

Bende hiç tükenmez bir hayat vardı

Kırlara yayılan ilkbahar gibi

Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı

Göğsümün içinde ateş var gibi

Bazı nur içinde, bazı sisteyim

Bazı beni seven bir göğüsteyim

Kah el üstündeydim, kah hapisteydim

Her yere sokulan bir rüzgar gibi

Aşkım iki günlük iptilalardı

Hayatım tükenmez maceralardı

İçimde binlerce istekler vardı

Bir şair, yahut bir hükümdar gibi>

Hissedince sana vurulduğumu

Anladım ne kadar yorulduğumu

Sakinleştiğimi, durulduğumu

Denize dökülen bir pınar gibi

Şimdi şiir bence senin yüzündür

Şimdi benim tahtım senin dizindir

Sevgilim, saadet ikimizindir

Göklerden gelen bir yadigar gibi

Sözün şiirlerin mükemmelidir

Senden başkasını seven delidir

Yüzün çiçeklerin en güzelidir

Gözlerin bilinmez bir diyar gibi

Başını göğsüme sakla sevgilim

Güzel saçlarında dolaşsın elim

Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim

Sevişen yaramaz çocuklar gibi

DAĞLAR

Başım dağ saçlarım kardır,

Deli rügarlarım vardır,

Ovalar bana çok dardır,

Benim meskenim dağlardır.

Şehirler bana bir tuzak,

İnsan sohbetleri yasak,

Uzak olun benden, uzak,

Benim meskenim dağlardır.

Kalbime benzer taşları,

Heybetli öter kuşları,

Göğe yakındır başları;

Benim meskenim dağlardır.

Yarimi ellere verin;

Sevdamı yellere verin;

Elleri bana gönderin:

Benim meskenim dağlardır.

Bir gün kadrim bilinirse,

İsmim ağza alınırsa,

Yerim soran bulunursa:

Benim meskenim dağlardır.

HAPİSHANE ŞARKISI

Başın öne eğilmesin

Aldırma gönül aldırma

Ağladığın duyulmasın

Aldırma gönül, aldırma

Dışarda deli dalgalar

Gelip duvarları yalar

Seni bu sesler oyalar

Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi

Yukarıya çevir gözü

Deniz dibidir gökyüzü

Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha

Bir sitem yolla Allah’a

Görecek günler var daha

Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter

Yollar gide gide biter

Ceza yata yata biter

Aldırma gönül, aldırma

Sabahattin Ali kimdir nasıl öldürüldü nereli?

Sabahattin Ali kimdir ve aslen nerelidir nasıl öldürülmüştür? Aldırma Gönül, Leylim Ley ve Eşkiya şarkılarının şiirlerini yazan Sabahattin Ali, "Kuyucaklı Yusuf, "İçimizdeki Şeytan" ve "Kürk Mantolu Madonna" kitaplarının da yazarıdır. Sabahattin Ali Türkiye&#;den kaçarken sınırda öldürülmüştür.

Abone ol

Sabahattin Ali doğumlu yazar, öğretmen ve gazetecidir. En ünlü mapushane türkülerinden Aldırma Gönül ve Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz şarkısının sözleri ona aittir. Kürk Mantolu Madonna da Sabahattin Ali'nin in bilinen kitaplarından biridir. Peki Sabahattin Ali nasıl öldürüldü katili kimdir?

Sabahattin Ali, 25 Şubat'de Gümülcine'de doğdu. Babası Ali Sabahattin Bey, bir piyade yüzbaşısıydı bu yüzden görev yeri sık sık değişiyordu ve Ali, çocukluk yıllarında İstanbul, Çanakkale, Edremit gibi çeşitli şehirlerde yaşadı ve çeşitli okullarda okudu. Ortaokulu önce Balıkesir Öğretmen Okulu’nda sonra İstanbul İlköğretmen Okulu’nda okudu ve ’da bu okuldan mezun oldu. İlk yazıları ’te Balıkesir’de yayınlanan “Irmak” adlı dergide çıktı. Ali, bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra ’de Milli Eğitim Bakanlığı’nca Almanya’ya gönderildi.

’da geri döndü ve Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliği, Aydın ve Konya’daki ortaokullarda Almancaöğretmenliği yaptı. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü’nde ve Devlet Konservatuarı’nda da çalıştı. İlk öyküsü “Bir Orman Hikayesi” 30 Eylül’da “ Resimli Ay”da yayınlandı.

Sinop cezaevi günleri : yılında, Konya'da bulunduğu sırada bir arkadaş ortamında okuduğu bir şiirin Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandı. Bir yıla mahkûm olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmıştır. ’te çıkan afla, 1 yıl yattığı cezaevinden çıktı ve 15 Ocak ’te Varlık Dergisi’nde “Benim Aşkım” adlı şiirini yayınlayarak Atatürk’e olan bağlılığını göstermeye çalıştı. Aynı zamanda bu bağlılık göstergesini ondan o dönemde bakan olan Hikmet Bayur, değiştiğinin bir ispatı olarak istemişti. Yine ’te Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü’nde işe girdi. 16 Mayıs ’te evlendi. ’da askere gitti. Eşi Aliye Hanım, Eylül ’de Filiz Ali adlı bir kız dünyaya getirdi. ’de Musiki Muallim Mektebi’nde Türkçe öğretmenliğine başladı ancak bu göreve yılında tekrar askere alınıncaya kadar devam edebildi. yılında askerden dönünce Ankara Devlet Konservatuarı’nda Almanca öğretmenliği yapmaya başladı ve yılında bu görevden alındı.

En önemli kitapları : Yazar, ’de “Kuyucaklı Yusuf”, ’ta “İçimizdeki Şeytan” ve ’te “Kürk Mantolu Madonna” olmak üzere 3 roman yazdı. “İçimizdeki Şeytan”, Ali’nin Nihal Atsız ve milliyetçi kesimle büyük bir çatışmaya girmesine yol açtı. Nihal Atsız’a açtığı davayı kazadığı halde tepkiler hiç dinmedi ve Ankara Devlet Konservatuarı’ndaki görevinden alındı. Bu sırada yazı yazdığı gazeteler dönemin olayları sonucunda kapandı.

Tüm bu olaylar üstüne istanbul’da gazetecilik yapmaya karar veren Ali, yılında Markopaşa adlı bir mizah gazetesi çıkarmaya başladı. Bu gazetenin çıkarılması sırasında Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la birlikte çalışıyordu. Malum Paşa, Öküz Paşa ve Merhum Paşa adlı siyasal mizah gazetelerini de ve yıllarında çıkardılar. ’de Sabahattin Ali bu dergilerdeki yazılarından biri yüzünden tutuklandı ve 3 ay hapis yattı.

Ali, ’te, halk şiirinden esinlenerek yazdığı şiirlerini “Dağlar ve Rüzgar” adlı kitabında topladı, bu kitap ’te derlenerek tekrar piyasaya sürüldü. Öykü kitapları; Değirmen (), Kağnı (), Ses (), Kağnı-Ses ( – 2 kitap birlikte), Yeni Dünya () ve Sırça Köşk () idi. Yazarın çevirileri; Max Memmerich’in “Tarihte Garip Vakalar” (), Sofokles’in “Antigone” (), H. Von Kleist, A. V. Chamisso ve E. T. A. Hoffman’ın “Üç Romantik Hikaye” (), Ignazio Silone’nin “Fontamara” (), Fr. Hebbel’in “Gyges ve Yüzüğü” () ve A.S Puşkin’in “Yüzbaşının Kızı” () adlı eserleriydi.

Sabahattin Ali üzerine birçok eser yazıldı; Kemal Sülker’in tarihli “Sabahattin Ali Dosyası”, Asım Bezirci’nin tarihli “Sabahattin Ali; Hayatı, Hikayeleri, Romanları”, Kemal Bayram’ın tarihli “Sabahattin Ali Olayı”, Filiz Ali Laslo ve Atilla Özkırımlı’nın tarihli “Sabahattin Ali”, Reşit Ertüzün’ün tarihli “Sabahattin Ali Olayının Gerçeği”, Hikmet Altınkaynak’ın tarihli “Sabahattin Ali – Markopaşa Yazılar ve Ötekiler”, Filiz Ali’nin tarihli “Filiz Hiç Üzülmesin”, Ramazan Korkmaz’ın tarihli “Sabahattin Ali” ve Elisabeth Siedel’in Almanya’da yayınlanan “Sabahattin Ali Mystiker und Sozialist” adlı eserleri bu çalışmalardı.

Sabahattin Ali, yaşadığı onca zorluktan ve sürekli olarak izlenmesinden dolayı yurtdışına kaçmak istedi. Yazar, 2 Nisan ’de Bulgaristan’a kaçmaya çalışırken, bu kaçış sırasında kendisine yardım etmesi için anlaştığı, Milli Emniyet’le bağlantılı bir kaçakçı olan Ali Ertekin tarafından Bulgaristan sınırında öldürüldü.

Sabahattin Ali, romanlarında insanın ruhunu en iyi şekilde kullanmış ve onu ortaya çıkarmıştır. Daha gerçekçi ve yepyeni öykü anlayışıyla tarifi zor hisleri başarıyla dile getirmiştir. İnsanın zayıflıklarını yansıtmaktan çekinmemiş ve yanıtlanması zor sorular sormuştur. Tutkuyu anlatışındaki ustalıkla Ali, döneminin yazarları arasında çok önemli bir yere sahiptir. Talihsizliklerle dolu yaşamı, ölümü, insan ruhunun derinliklerine inen incelemeleri ile günümüzde hala incelenmeye ve anlamaya değer bir kişidir. “Leylim Ley”, “Aldırma Gönül” gibi günümüzde de yaygın olarak bilinen şiirler Sabahattin Ali’nin eserleridir. Bestelenen şiirleri : "Aldırma Gönül (Kerem Güney, Edip Akbayram), "Eşkiya Dünyaya" (Zülfü Livaneli), "Leylim Ley" (Zülfü Livaneli), Geçmiyor Günler ( Ahmet Kaya), "Çocuklar Gibi" (Sezen Aksu - Mustafa Kaya), "Melankoli" (Ali Kocatepe, Nükhet Duru), "Eskisi Gibi" (Ben Yine Sana Vurgunum - Ali Kocatepe, Nükhet Duru), "Dağlar" (Benim Meskenim Dağlardır - Sadık Gürbüz, Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu), "Göklerde Kartal Gibiydim" - Grup Çağrı, Volkan Konak

sabahattin ali

Sabahattin Ali kimdir? Sabahattin Ali kaç yaşındaydı, nereli? Sabahattin Ali eserleri! Sabahattin Ali hayatı ve biyografisi!

Kuyucaklı Yusuf (), İçimizdeki Şeytan () ve Kürk Mantolu Madonna () romanları Türkiye'deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem yüzyılda hem yüzyılda etkisini sürdürmüştür.Türk yazar ve şair olan Sabahattin Ali kimdir? Sabahattin Ali kaç yaşındaydı, nereli? Sabahattin Ali mesleği nedir? Sabahattin Ali eserleri nelerdir? Sabahattin Ali hayatı ve biyografisi nedir? İşte detaylar haberimizde…

Sabahattin Ali (d. 25 Şubat , Eğridere - ö. 2 Nisan , Kırklareli), Türk yazar ve şair. Edebî kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf (), İçimizdeki Şeytan () ve Kürk Mantolu Madonna () romanları Türkiye'deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem yüzyılda hem yüzyılda etkisini sürdürdü.

Eğridere'de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir'de başladıktan sonra İstanbul'daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem'in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımladı. Anadolu'da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya'ya gönderildi. Türkiye'ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edildi ancak Atatürk hakkında yazdığı bir şiirden dolayı yeniden devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı.

Hayatının son yıllarında Türk milliyetçileriyle yaşadığı tartışmalarla da öne çıktı, özellikle Türkçü-Turancı yazar Nihal Atsız ile yaşadığı gerilim giderek artarak Irkçılık-Turancılık Davasının bir parçası oldu. Bu dönemde Aziz Nesin'le beraber çıkardığı Markopaşa dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istedi ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürüldü.

Sabahattin Ali, Trabzon kökenli bir aileye mensuptur. Büyükbabası Bahriye Alay Emini] Oflu Salih Efendi'dir. Sabahattin Ali'nin Mehpare Taşduman'a yazdığı 24 Ağustos tarihli mektupta geçen "Babam İstanbul'un eski ve asil bir ailesinin çocuğu idi." cümlesi, büyükbabasının çok daha evvelden, gençken veya çocukken Trabzon'dan İstanbul'a gelip yerleşmiş olmasından kaynaklanır. Bazı kaynaklar ise hatalı bir şekilde, Sabahattin Ali'nin büyükbabasının Yüzbaşı Mehmet Ali Bey olduğunu yazmaktadır. Oysa, İçimizdeki Şeytanlar adlı eserinde Nihal Atsız, tereddütsüz bir şekilde, Sabahattin Ali'nin kendisine Oflu bir babanın çocuğu olduğunu söylediğini belirtmektedir. Eşi Aliye Ali de, Ramazan Korkmaz'ın kendisiyle yaptığı özel bir görüşmede, eşinin ailesinin Karadeniz kökenli olduğunu, büyükbabasının oradan İstanbul'a gelip yerleştiğini doğrulamıştır.

Yazarın babası Ali Selahattin Bey () Eğridere'de zabit olarak çalışırken kendisinden on altı yaş küçük olan Hüsniye Hanım'la tanıştı ve evlendi.] Bu evlilikten Sabahattin () ve Fikret () adında iki çocuğu oldu. Ali Selahattin Bey I. Dünya Savaşı yıllarında "Divan-ı Harb Orfi Reisi" olarak Çanakkale'ye çağrıldı ve eşi ile çocuklarını alarak Çanakkale'ye gidip dört yıl kadar bir süre orada kaldı. Sabahattin Ali burada geçirdiği yıllardan zaman zaman mektup ve yazılarında bahsetti. Ali Selahattin Bey biriktirdiği para ile İzmir'e gelerek tiyatro veya gazino işleriyle uğraşmak istemekteydi. Belirli bir süre yolunda giden işleri, İzmir'in İşgali ile sekteye uğradı. Daha sonra ise ailecek Edremit'e göç ederek Hüsniye Hanım'ın babasının yanına gittiler. 'ye gelindiğinde aileye Saniye Süheyla (Conkman) adında bir kız çocuğu katıldı. Süheyla aile içinde "Süha" olarak çağrılırdı.

Sabahattin Ali kimdir? Sabahattin Ali kaç yaşındaydı, nereli? Sabahattin Ali eserleri! Sabahattin Ali biyografisi!

İlk yılları;

Sabahattin Ali 25 Şubat tarihinde Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere'de doğdu. Babası Ali Selahattin Bey, dönemin entelektüel kesiminden olan Tevfik Fikret ve Prens Sabahaddin'le olan dostluğundan dolayı çocuklarına bu kişilerin isimlerini vermeyi düşünmekteydi ve bu doğrultuda ilk oğluna Sabahattin, ikincisine ise Fikret ismini verdi. Sabahattin Ali yedi yaşına geldiğinde İstanbul'da Üsküdar'ın Doğancılar mahallesinde Füyûzâtı Osmâniye Mektebi'ne başladı. Aynı dönemde Ali Selahattin Bey'in Çanakkale'ye tayini çıktı ve ailecek oraya taşındılar. İlköğrenimine Çanakkale İptidai Mektebi'nde devam ederken seferberlik ilan edildi ve okul öğretmensiz kalınca kapandı. Daha sonraları Ali Selahattin Bey'in de çabalarıyla okul tekrar açıldı.

Sabahattin Ali'nin annesi on altı yaşında evlendi ve ruhsal sorunlarından ötürü defalarca intihara kalkıştı.] Yazarın Edremit'ten çocukluk arkadaşı olan Ali Demirel, anne Hüsniye Hanım'ın çok sinirli bir insan olduğunu ve diğer oğlu olan Fikret'e daha fazla yakınlık gösterdiğini söyledi. Ayrıca bir hatırasında Edremit'teki İptidai Mektebi'nde okurken () yazarın dış çevreye kapalı bir görünüm verdiğini belirterek o günlerde Sabahattin Ali'nin arkadaş ortamlarında oynanan oyunlara katılmadığını, kendi hâlinde takılmayı tercih ettiğini, ya eve gidip kitap okuduğunu ya da resim çizdiğini söyledi.] Buna karşın Sabahattin Ali, Ünsal Akpak'a göre Edremit İptadi Mektebinde sınıfının başarılı öğrencilerinden biri oldu; Gümülcine'den babasının arkadaşı Mehmet Şah Bey'in özel ilgisi ile okumaya daha fazla özendi ve kesintilere rağmen başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdi.

Yazar yılında Edremit İptidai Mektebini bitirdikten sonra İstanbul'daki büyük dayısının yanına gitti ve burada bir yıl kaldı. Ardından Balıkesir'e dönerek ders yılının başında Balıkesir Muallim Mektebine kaydoldu.] Burada şiir ve hikâye deneyimlerini geliştirmeye başlayarak okulun ikinci yılında gazete ve dergilere yazılar gönderdi. Ayrıca arkadaşlarıyla birlikte bir okul gazetesi çıkardı. Bu okulda geçirdiği süre içerisinde günlük tutmaya başladı, tiyatro ve sinemaya daha fazla gitti ve bunların sonucunda sanata olan ilgisi arttı. Sanata ve serbest bir yaşama daha fazla özenen Sabahattin Ali, okulun disiplinli ortamından sıkılıp fırsat buldukça kaçarak sinema ve tiyatroya gitmeye başladı. Bunun farkına varan okul müdürü ise kendisini ailesinin yanına göndermekle tehdit etti. Sonrasında Sabahattin Ali intihar etmeye kalkıştı. Kendisinin blöf olarak nitelendirdiği bu intihar girişimi, arkadaşı ve öğretmenleri sayesinde engellendi. Ardından okul müdürünün de desteğiyle İstanbul'a naklini aldırdı. Bu dönemlerde edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Yöntem'in desteğiyle, Çağlayan ve Akbaba gibi dergilere şiir ve hikâyeler gönderdi. Belirli bir süre düzenli bir hayat sürdürürken annesinin sağlık sorunları arttı. 21 Ağustos tarihinde öğretmenlik diplomasını aldı.

Öğretmenliğinin ilk yılları;

Sabahattin Ali öğretmenlik diplomasını aldıktan sonra Ankara'da bir hastanede baştabip yardımcısı olarak görevini sürdüren dayısı Rıfat Ali Ertüzün'ün yanına gitti. Dayısının Yozgat Devlet Hastanesinde başhekimlik görevi için tayini çıkınca, yeğenini yanına almak isteyen Ertüzün, dönemin mebuslarından Cevat Dursunoğlu ile görüştü ve yeğeninin Yozgat Merkez Cumhuriyet İlkokulu'na öğretmen olarak atanmasını sağladı. Sonrasında ailecek Yozgat'a gittiler. Burada yazarın çevresi, dayısının da etkisiyle gelişti. Fakat burada kendi söylemiyle yazdığı şiirleri ve hikâyeleri okuyacak, kendisini anlayacak kişiler bulmakta zorlanmaktaydı. Buradaki durumunu İstanbul'daki yakın arkadaşı olan Nahit Hanım'a yazdığı 24 Kasım tarihli mektupta sitemli bir şekilde anlatmaktaydı ve yalnızlığından şikâyet etmekteydi. Nahit Hanım, öğretmenlik stajında tanıştığı Sabahattin Ali'nin sevdiği kişilerden biridir. Önce dostluk havasında yürüyen arkadaşlıkları zamanla tek taraflı bir aşka dönüştü. Yozgat'ta yazdığı şiirlerin ana temasında Nahit Hanım'a duyduğu sevgi vardır. Servet-i Fünûn dergisinin 2 Şubat tarihli sayısında yayınlanan Bir Macera adlı şiiri Nahit Hanım'a ithaf edilmiştir. Yazar, karşılık görmeyen aşkını "Ne Kazandık" (), "Kalbimde Aşkınız" (), "Ebedi" (), "Yat ve Uyu" (), "Bütün İnsanlara" (), "Firar" () ve "Kudurmak" () adlı şiirlerinde işledi.

Sabahattin Ali ilk yıllarında sanatı "İçinde yaşanan cemiyet şartlarının şuurlu veya şuursuz bir ifadesi" olarak yorumlamaktaydı. Daha sonra da sanatın yalın bir yansıtma işi olmasına karşı çıkarak "sanatın bir maksadı olmalı" değerlendirmesinde bulundu. Bir mülakatında ise sanatın insanı yükseltmek ve daha iyiye götürmek dışında bir maksadının olmadığını vurguladı. Dönemin sanatkârlarını "eski gazelhanlar" ve "sahib-i mezak" olarak değerlendirdi, halktan yana olmayan eserler verdiklerini, yüksek zümreye hitap ettiklerini ve zamanla unutulup gideceklerinden bahsetti. Yeni edebiyatçıların da kalıcı olabilmeleri için realist olmaları gerektiğini söyledi. yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide ise şiir hakkında "Bence şiirin eskisi yenisi yoktur. İyi şiir, muhakkak ki insana bir şey ilave eder, bu şey bazen tez olur, bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur." ifadelerini kullandı.

Sabahattin Ali, öykü ve roman gibi türlerde kalıcı olabilmek için seçilen karakterlerin canlı olmasını ve konuların güncelliğini yitirmeyecek türden olması gerektiğini savundu. Edebi eserler üzerine yapılan eski-yeni tartışmasını ise lüzumsuz olarak değerlendirdi, eserlerin iyi-kötü ölçeğinde değerlendirilmesi önerisinde bulundu. Bu önerisine örnek olarak da yeni ve kalitesiz yazarlar yerine eski ve kaliteli yazarların okunacağını, hatta kendisinin Fuzûlî ve Şeyh Galip gibi isimleri okuduğunu belirtti. Yaşar Nabi Nayır'a gönderdiği bir mektubunda ise Orhan Veli Kanık'ın öncülüğünü yaptığı Garip hareketini halktan uzak, lüzumsuz ve anlaşılmaz olarak değerlendirdi. Dilde sadeliğe de büyük önem veren Sabahattin Ali, bu düşüncesini eserlerine de yansıttı. Dergide yazdığı bazı öykülerinin kitap olarak toplatılmasından sonraki hali daha sade bir görünüme sahiptir. Bir mektubunda da bazı hikâyelerini sadeleştirme gereği duyduğunu yazdı. Dilde sadeleşmeyi desteklemekle beraber Öz Türkçede aşırıya gidilmesine de karşı çıktı, dile yerleşen ve kalıplaşan kelimelerin kullanılmasının gerektiğini düşündü.

Romanları;

Sabahattin Ali'nin üç romanı önce tefrika edildi, ardından da kitap olarak yayımlandı. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'un gazetelerdeki tefrikası zaman zaman kesintiye uğradı. Roman, Tan gazetesinde tamamı tefrika edildikten sonra kitap olarak ilk kez yılında basıldı. İçimizdeki Şeytan adlı romanı Ulus gazetesinde seksen yedi bölüm şeklinde tefrika edildi, yılında ise kitap olarak basıldı. Hakikat gazetesinde tefrika edilen Kürk Mantolu Madonna romanı ise Büyük Hikâye başlığı altında toplamda elli gün olmak üzere kırk sekiz sayı şeklinde yayımlandı. Sabahattin Ali bu romanına, İstanbul'da bulunan Büyükdere asker çadırında başladı ve romanını günü gününe yazıp gazeteye gönderdi. Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali'nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirdi.

Sabahattin Ali'ye ait romanlarda ilk olarak bireysel temalar ön plana çıkar. İşlediği bireysel konular sevgi ve aşk kavramlarıdır. Bu kavramlardan sonra ikinci olarak evlilik teması üzerinde yoğunlaşır. Eserlerinde diğer öne çıkan konular ise sosyal sorunlar, iletişimsizlik ve yalnızlıktır. Sosyal ve toplumsal konuları işlerken köylü, işçi, mesai arkadaşı, esnaf ve memur gibi sıfatlara sahip olan karakterler yer alır. Aydın kesim insanlarına değindiği romanlarında ise eleştirel ve realist bir tavır sergiler. İçimizdeki Şeytan aydın kesime yönelik eleştirel ifadelerinden izler taşımaktadır.

Kuyucaklı Yusuf romanında aşk teması ön plana çıkar. Evlilik ile Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapısı diğer ana temalardır. İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında da öne çıkan tema aşk ve evliliktir. Bu evlilikler genelde sağlıklı bir şeklide yürümedikleri görünümünü verir. Yazara ait üç romanın sonu birbirlerine benzemektedir: Kürk Mantolu Madonna'da Maria Puder ve Kuyucaklı Yusuf'da Muazzez karakteri romanın sonunda ölen kişiler olurken, İçimizdeki Şeytan''da ise Macide son olarak Bedri'ye yönelir. Romanlarındaki yozlaşma konusu ise daha çok kırsal kesimde ele alınır. Kuyucaklı Yusuf'taki Şahinde, Hacı Etem, Şakir ve Hilmi Bey; bir tür toplumsal yozlaşmanın örneğidir. Aydın kesimdeki yozlaşmalara ise İçimizdeki Şeytan romanında değinir. Romanda Ömer'in yakın çevresi belirli bir eğitim görmüş ve çeşitli sıfatlara sahip kişilerdir; fakat davranışları sahip oldukları eğitim ve sıfatları gölgelemektedir.

Sabahattin Ali, romanlarındaki kişileri konunun geçtiği mekanlara göre seçer. Kuyucaklı Yusuf'ta köylüler, kasabalılar, memurlar; İçimizdeki Şeytan'da yazar, öğretmen ve profesör gibi sıfatlara sahip kişiler; Kürk Mantolu Madonna'da ise Raif Bey'in çalıştığı yerdeki arkadaşları, Almanya'da tanıştığı kişiler ve âşık olduğu Maria Puder roman kadrosunu oluşturur. Kuyucaklı Yusuf romanı en geniş karakter kadrosuna sahip romanıdır. Üç romanında, Yusuf, Ömer ve Raif Efendi ana erkek kahramanlardır. Sabahattin Ali romanlarında erkek karakterler daha ön plandadırlar; fakat bu kişiler güçlü ve etkin bir görünüme sahip değillerdir. Ana erkek kahramanların ortak özellikleri bulundukları çevreye uyum sağlayamamış kişiler olmalarıdır. Kısa sürede ciddi değişimler yaşayan bu karakterler olayları yönlendirmede güçlük çekmektedirler. Buna örnek olarak Yusuf karakterinin çözümü yakın çevresindekileri öldürmekte bulması veya Raif Bey karakterinin soğuk havalarda saatlerce sokaklarda gezmesi verilebilir.

Romanların kapsadığı zaman dilimi farklılıklar göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında on iki ila on beş yıllık bir zaman diliminde yaşanan olaylar anlatılmaktadır. Kuyucaklı Yusuf'ta olaylar ileriye doğru anlatılır ve özet yöntemiyle de zamanlar arasında geçiş yapılır, Kürk Mantolu Madonna ise ileriye doğru yazılmamış olup, geriye doğru giden bir anlatıma sahiptir. İçimizdeki Şeytan romanındaki gelişmeler ise yaklaşık üç ile beş ay arasında gerçekleşir.

Romanlarındaki olayların geçtiği mekânlar birbirlerine göre farklılık göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf romanındaki mekan bir kasabayken, İçimizdeki Şeytan romanında ise İstanbul'dur. Bu romanda deniz kenarı ve cadde kaldırımları da seçilen mekanlardandır. Roman karakterlerinden Macide'nin Balıkesirli olmasından dolayı bu şehirden de kısaca söz edilmektedir. Kürk Mantolu Madonna romanında ise mekan olarak Berlin seçilmiştir. Romanın sonlarına doğru ise olaylar Ankara'da geçmektedir. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'ta ise olaylar Kuyucak köyünde başlayıp Edremit'te devam eder. Bu romanındaki diğer mekanlar ise Burhaniye ilçesi ve Yusuf'un tahsildarlık yaptığı köylerdir. Kuyucaklı Yusuf romanı kırsal kesimde geçtiği için doğa da mekan olarak kullanılmıştır; romanda bağ ve bahçeler karakterlerin toplu olarak bulunduğu yerlerdir.

Öyküleri;

Sabahattin Ali'nin 'te çıkardığı ilk öykü kitabı Değirmen'de on altı, 'daki Kağnı'da on üç, 'deki Ses'de beş, 'teki Yeni Dünya'da on üç ve 'deki Sırça Köşk'te on üç öykü olmak üzere toplamda altmış öyküye sahiptir. Ardından da son kitaplarında dört öykü daha yayınlayarak bu sayıyı altmış dörde çıkardı. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de dönemin siyasi ve sosyal özelliklerini görmek mümkündür. Öykülerindeki temel kavramlar sevgi, aşk ve kırsal kesim sorunlarıdır. Kırsal kesimi işlediği öykülerinde çeşitli toprak ve miras kavgaları gibi nedenlerden dolayı işlenen cinayetlere de yer verir.

Sabahattin Ali öykülerinde öne çıkan konulardan birisi de hapishanelerdir. Çeşitli dönemlerde, farklı sebeplerden dolayı hapse atılan Sabahattin Ali; bu yaşantısını öykülerine de yansıtır. "Bir Şaka", "Candarma Bekir", "Duvar", "Kazlar" ve "Katil Osman" adlı öykülerinde hapishane yaşamı ve mahkûmlar konusu üzerine durur. Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi kişilerin başında gelen Sabahattin Ali, öykülerindeki karakterleri tasvir yoluyla anlatarak iyi veya kötü yanlarını ortaya koyar. Öykülerindeki tasvirler romanlarında olduğu gibi uzun ve ayrıntılı değildir.

Öykülerindeki karakterler ilk zamanlar hayvanlar olurken daha sonra çeşitli insan tiplerini karakter olarak seçer. "Kırlangıçlar" ve "Bahtiyar Köpek" adlı öykülerinde karakter olarak hayvanlar daha ağır basmaktadır. "Kırlangıçlar" adlı öyküsünde hiçbir insan karakteri bulunmaz, Sabahattin Ali bu eserinde birbirine âşık olan iki kırlangıcın hikâyesini anlatır. "Bahtiyar Köpek" adlı eserinde insanlar bulunsa bile asıl önemli rolü köpek karakterine verir. İnsanları ve insan ilişkilerini ön plana çıkardığı öykülerinde ağırlıklı olan karakterler erkektir. Eserlerindeki erkek karakterleri daha hırslı ve daha yoğun düşünen tipler olup genellikle işsiz durumdadırlar. Öykü karakterlerde en fazla ortaya çıkan meslek grubu memurlardır. Köyde geçen öykülerinde daha çok ağa, imam, muhtar ve köylü insanı gibi karakterler öne çıkar. Kırsal kesimi anlattığı öykülerinde, halkın tarlasını ve mahsullerini yöneten köyün ağaları bulunur. Ağalar gerekirse cinayet işletir ve suçu başka birisinin üzerine yıkar. Hapishane öykülerinde ise: cezaevi müdürü, jandarma ve gardiyan gibi karakterler ön plandadır.

Öykülerinde kadın karakter sayısı azdır ve genellikle kadınlar ikinci plandadır. Öykülerindeki kadınlar, tarlada ve bahçede çalışan; çamaşırla ve ev hizmetiyle uğraşan tiplerdir. Köy öykülerindeki kadınlar evlerine ve eşlerine bağlıdır. Sabahattin Ali "Kazlar" öyküsünde hapiste olan eşini rahat ettirebilmek için komşusunun kazını çalan kadının hapse düşmesi olayını anlatır. Öykülerinde güçlü ve çekici görünen kadın sayısı az da olsa vardır. Bu kadınlar genellikle toplumca yadırganan yönleriyle ele alınır. İstanbul'da geçen öykülerinde ise güzel ve varlıklı kadınlara rastlanır. Öykülerindeki çocuklar ise genellikle bir fon değerindedir.

Öykülerindeki memur karakterleri genellikle yoksul, geçim sıkıntısı yaşayan, silik ve etrafınca fazla önemsenmeyen insanlardır. Memurlar genel olarak dürüst ve adil olmayan bir şekilde davranır. Bir dönem Almanca öğretmenliği de yapan Sabahattin Ali, öykülerinde öğretmenlere de yer verir. Öğretmenlerin iyi yanlarını daha çok göstermekle beraber olumsuz yanlarına da değinir. Doktor karakterleri ise genellikle çıkarcı ve duyarsız bir görünüm verir.

Öykülerindeki mekanlar ağırlıklı olarak Anadolu ve İstanbul'dur. Yurt dışında geçen öykülerine örnek olarak "Köstence Güzellik Kraliçesi" adlı yapıtı verilebilir. Bu yapıt Romanya'da başlar ve Berlin'de devam eder. "Bir Gemici Hikayesi" adlı yapıtında ise mekan olarak Kızıldeniz (Şap Denizi) ve Akdeniz kıyısında bulunan Port Said kentinin adı geçmektedir. "Viyolonsel" adlı öyküsü, bir gemi kazası sonucunda gelişir ve Afrika'nın sığ bir ormanında geçer. Sabahattin Ali'nin Anadolu anlayışı genellikle Orta Anadolu ve Ege Bölgesi ile sınırlıdır. Bu sınırlamayı Kuyucaklı Yusuf romanında da görmek mümkündür. Bazı öykülerinde mekan olarak doğa öne çıkar. Kapalı mekanlara ise hastane, otel, han ve cezaevleri örnek gösterilebilir.

Öykülerinde yalın bir dili tercih eder. Romanlarında sık rastlanan ve günümüzde çok kullanılmayan ifadelere öykülerinde daha az rastlanır. Karakterleri konuştururken yerel ifadeler ve şive özelliklerini vermek zaman zaman tercih edilir. Karakterlerin yerel ağızlarını yansıtırken ölçülü bir üslubu tercih eder. Öykülerinde yerel olarak ifade edilebilecek argo sözcükler de bulunur. Sabahattin Ali'nin yazınsal olarak etkin olduğu döneminde Türkiye'de harf inkılabı gerçekleşmiştir. Türk dilindeki değişimler onun eserlerine de zamanla yansır. Sabahattin Ali kendi şiir ve öykücülüğü hakkında şu ifadeleri kullanmıştır:

« Şiir ve hikâyelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum. Bunların bir kısmının çocuk denecek bir yaşta yazılmış olmaları bence bir mazeret değildir; çünkü bu çeşit bir yazıyı bugün herhangi bir imzanın üstünde görsem, sahibini ıslah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsızlıkla suçlandırmakta tereddüt etmem. Bunların, benim san'at hayatımın gelişmesini göstermesi bakımından, sadece kendim için bir ehemmiyeti vardır ki, bu da onları başkalarına okutmak için bir sebep olamaz. () Bir kere okuyucuyu önüne sermiş olduğum taraflarımı sonradan örtbas etmeye hakkım olmadığı kanaatindeyim: ama böylece belki de eski bir hatayı devem ettirmekten başka bir şey yapmıyorum. İyiden kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim. »

Şiir ve oyunları

Sabahattin Ali'nin toplamda yetmişten fazla şiiri bulunur. Bu şiirlerinden 28 tanesini Dağlar ve Rüzgâr adlı kitabında yayımladı. Bu kitap yazarın yılları arasında yazdığı şiirlerden oluşmaktadır. Ayrıca kitabın ön sözü de ona aittir. Kitapta bulunan beş şiir daha önceden dergilerde yayımlanmış olan şiirleridir. Diğer şiirler ise ilk kez bu kitapta yayınlandı. yılları arasında yazdığı şiirlerden 21 tanesini ise Kurbağanın Serenadı adlı defterde topladı. Almanya'da eski harflerle yazılan bu defter, zamanla el değiştirmiş olup son olarak da Asım Bezirci tarafından muhafaza edildi. Bu defterdeki sekiz şiir daha önceden yayınlanmamış olan şiirleridir.

Şiirlerindeki temalar ise tıpkı romanlarında olduğu gibi sevgi ve aşk kavramlarıdır. Hapishaneleri konu edinen şiirlerinde, hapishane yaşamının zorluğu üzerinde dururken aşk temasına ise tekrar değinir. Karamsarlık, bireysel yalnızlık, bunalma ve kaçış gibi konular da şiirlerinin diğer temalarıdır. Kişileri konu edinen şiirlere de sahiptir, bu kişiler babası Selahattin Bey, Mustafa Kemal Atatürk, Abdülkâdir Geylânî ve Ziya Gökalp'tir.

Sinop Hapishanesi'ndeyken Hapishane Şarkısı adıyla oluşturduğu beş parçalık bir şiir bütünü bulunur. Bu şiirler birden beşe kadar numaralandırılmış şekildedir ve ilerleyen yıllarda ise Ahmet Kaya, Zülfü Livaneli ve Edip Akbayram gibi isimler tarafından bestelenmiştir.

Sabahattin Ali şiirleri üçlük, dörtlük ve daha değişik sayıda dizeden oluşan bentlerden oluşur. Bazı şiirleri düz uyak biçiminde yazılmıştır; "Gazel Naziresi", "Terkib-i Bend Risalesi", "Mesnevi" başlıklı şiirlerindeyse Divan şiiri gelenekleri görülür. Üçlüklerle kurulan şiir sayısı dokuz, dörtlüklerle kurulan şiir sayısı elli, serbest ölçüdeki şiirlerinin sayısı dokuzdur; fakat bu dokuz şiirden sadece "Sokakta Kalan Adam" adlı şiir ölçüsüz ve uyaksız olarak yazılmıştır.

"Gazel Naziresi", "Terkib-i Benci Risalesi" ve "Mesnevi" adlı şiirlerinde aruz ölçüsü kullanırken diğer yetmiş iki şiirinde ise hece ölçüsünü tercih etmiştir. Genellikle hecenin sekizli kalıbıyla şiirler yazmıştır. Dağlar ve Rüzgâr adlı kitapta bulunan şiirlerden biri hariç geriye kalan şiirlerin çoğu hecenin sekizli kalıbıyla yazılmıştır. Sabahattin Ali'nin tercih ettiği şiir kalıplarından bir diğeri ise on dörtlü kalıptır, bu tarzda ise yirmi şiir yazmıştır. Bu kalıpların dışında bazı şiirlerinde yedili, on birli, on üçlü kalıpları kullanmıştır. "Kurbağa" adlı iki dizeden oluşan şiirde ise on yedili kalıbı tercih etmiştir.

Sabahattin Ali'ye ait Esirler adında yayımlanmış tek bir oyun mevcuttur. Bu oyun bir tablo ve üç perdeden oluşmaktadır ve Türk tarihindeki Kürşad İhtilali'nden esinlenilerek yazılmıştır. Sabahattin Ali, Ayşe Sıtkı İhlal'e yazdığı mektuplarında bu oyundan sıkça söz eder. Mektuplarında oyunu bitirdiğini ve Ayşe Sıtkı İhlal'e okuması için göndereceğini belirtir. Bir başka mektubunda Esirler oyununu, Pertev Naili Boratav aracılığı ile Muhsin Ertuğrul'a verilmesini ister. 15 Ocak tarihli bir mektubunda ise oyunun Ulvi Cemal Erkin tarafından bestelendiğini ve müzik öğretmenliği öğrencileri ile oynanmasının kararlaştırıldığı yazar.

Roman

• Kuyucaklı Yusuf ()

• İçimizdeki Şeytan ()

• Kürk Mantolu Madonna ()

Öykü

• Değirmen ()

• Kağnı ()

• Ses ()

• Yeni Dünya ()

• Sırça Köşk ()

Şiir

• Dağlar ve Rüzgâr ()

• Kurbağanın Serenadı ()

• Öteki Şiirler ()

Oyun

• Esirler ()

Kuyucaklı YusufKuyucaklı YusufSabahattin AliSabahattin AliGündemGüncelHaberler

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası