küçürek hikayeleri / Küçürek Hikaye (Küçürek Öykü)

Küçürek Hikayeleri

küçürek hikayeleri

Küçürek (Minimal) Hikâye Nedir? Özellikleri, Yazarları, Örnekleri

Küçürek Hikâye (Öykü): Hikâyenin bir alt türü olan küçürek hikâye, çok kısa metinlerdir. Küçürek hikâyenin ortaya çıkışında farklı sanat dallarındaki minimal yaklaşımın son yıllarda hikâyede de karşılık bulması etkili olmuştur.

Küçürek hikâyenin tanımı ve özellikleri hakkında çeşitli görüşler vardır. Dünya edebiyatında “flash fiction”, “short-short story”, “anlık kurmaca” olarak tanımlanan küçürek öykü, Türk edebiyatında ise “minimal öykü”, “çok kısa öykü”, “öykücük”, “kısa kısa öykü”, ”kıpkısa öykü”, “sımsıkı öykü”, “kısa kurmaca”, “minik öykü”, “mini öykü”, “küçük ölçekli kurmaca”, “mesel” gibi terimler kullanılmıştır.

Bu tür hikâyeler 750 kelimeden az olan hikâyelerdir. Bunlar arasında tek cümlelik hikâyeler de vardır. Küçürek hikâyede hacminden dolayı hikâyenin unsurlarıyla ilgili pek çok ayrıntıya yer verilmez, şiirde olduğu gibi yoğun ve imgesel anlatımdan faydalanılarak hikâye kurgulanır. Hikâyede verilmeyenlerin okur tarafından tamamlanması beklenir.

Küçürek hikâyeler; insan yaşamından dondurulmuş kısa anlar, yaşanmış küçük olaylar, anekdotlar, kurulan düşlerden birisi, bir monolog, bir içsel konuşma olarak okuyucunun karşısına çıkar. Bu tür hikâyelerde de diğer hikâyelerde olduğu gibi insana özgü gerçekler (bireyselleşme, yalnızlık, yabancılaşma vb.) tematik yapıyı oluşturur. Küçürek hikâyelerde çok küçük bir olay ya da durum anlatıldığı için şahıs kadrosu, zaman ve mekân gibi yapı unsurları sınırlıdır.

Küçürek hikâyede anlam anlatılan şeyde değil, anlatılmayan, gizlenen şeyde ortaya çıkar. Bu yüzden yoğun, dolaylı anlatıma ve sembolizme dayanmaktadır.

Küçürek hikâyenin dünya edebiyatında önde gelen isimleri şunlardır:

  • Julio Cortazar (Hulyo Kortazar),
  • Dino Buzzati (Dino Buzati),
  • Franz Kafka,
  • Oscar Wilde’dır (Oskır Vayld).

Türk edebiyatında ise;

  • Ferit Edgü,
  • Sevim Burak,
  • Necati Tosuner,
  • Refik Algan,
  • Tezer Özlü,
  • Hulki Aktunç,
  • Hürriyet Yaşar,
  • Vüs’at O. Bener,
  • Küçük İskender,
  • Taner Karakoç,
  • Cemal Şakar,
  • Tarık Günersel,
  • Mehmet Harmancı,
  • Murat Yalçın
  • Haydar Ergülen‘dir.

Necati Tosuner’in “Yakamoz Avına Çıkmak” adlı kitabının birinci bölümünde küçürek hikâyeler yer alır. Sekiz on cümleden oluşan bu çok kısa hikâyeleri, ilk bakışta kısacık bir “an”ı anlatıyor gibidir. Ancak bu hikâyelerin zengin bir çağrışım dünyası vardır.

Ferid Edgü “Leş” adlı kitabında bu tarz küçürek öykülerini toplar.

Haydar Ergülen “Fazlalıklar” adlı eserinde yer alan “Kıssadan Hikâye” adlı küçürek öyküsünde bir anlamda küçürek öykünün tanımını yaparak türün özelliklerini sıralar.

Mehmet Harmancı ise “Muhtemel Menkıbeler” adlı eserinde küçürek öykülerini bir araya getirir.

Küçürek (Minimal) Hikâye Örnekleri

Örnek-1

SUS KALBİM, SUS ÇİÇEK

Bir şey sorabilir miyim?
Zaman zaman sizin de içinizde hafiflemek, düşselliğin perdahından geçmek (fakat yine de çok ağırdan alarak geçmek), sonra yavaşça ve süzülerek dünyamıza sil baştan inmek isteği hiç uyanır mı?

Çarçabuk tarafından çekip bir yerlere gitmek (ey kalbim yine mi, yine mi?), bir şeyleri yakıp yıkmak, uzun bir ilişkiyi birdenbire bitirivermek ister ve bunlardan birini olsun yapamazsanız bile çevrenizden ve her türlü bitişik nizam yakınlıklarınızdan bir anlığına kurtulmayı düşünür müsünüz hiç?

Bunu yapın (ama hemen yapın), susturun o delifişek kalbinizi, susturun ki aynı kalbiniz size o ürkünç sus çiçeği yerine kendi renk-ahenk çiçeğini sunsun.

Ne diyorum ben; susturun o kalbi diyorum, susturun, hemen yapın bunu, yapın ve kalbinizi kendi avuçlarınıza alın. Başkalarından önce asıl siz ona hükmedin.

Çünkü ey kalbim, sen benim kalbimsin!

Tarık Dursun K., 252 Yazardan Minimal Öyküler.

Örnek- 2

TORTU

Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.

Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar yaratmaktan başka.

Vüs’at O. BENER, Kara Tren

Örnek-3

SEÇKİN GÖZ

Orada.
Ve durduk yerde büyüyen deniz.
Kayalıkları köpüklerle döverek biçimleyen deniz.
Dur, dinle bir bak: Sana bir şey mi söylüyor?..
Ne söylüyor?..
Ve kendi çapında yırtıcı kuşların erişilmez o çığlık çığlığa güzelliği.
***
Burada.
Aman, bir suç olmasın bu!
İnsan birini sevince her şeyi yapar.
Her şey dedikse mantıklı olsun biraz.
Yanlışım varsa, düzeltme!

Necati TOSUNER, 252 Yazardan Minimal Öyküler

Örnek-4

YANGIN

Yanmış ormandan geçtim.
Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar. Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış.
Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler. Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor. Kayalar cehennem kayası.
Yanımdaki dostum, “Bilmem biliyor musun” diyor, “böyle yangınlardan sonra, eğer yağmurlar bol
ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur. Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler…”
“Ne kadar sürer bu,” diyorum.
“Havaya bağlı,” diyor. “Ben diyeyim yirmi, sen de otuz.”
“Görür müyüz,” diyorum.
“Bizler görmesek, çocuklarımız görür,” diyor.
“Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini öğretmemiz gerekecek” diyorum.
“Kendimize de,” diyor dostum.
Üstüne basa basa bir kez daha; Kendimize de.

Ferit EDGÜ, 252 Yazardan Minimal Öyküler.

Örnek-5

ACI YAĞMUR

Bir zamandır ablam,
annemin kafayı üşüttüğünü söylüyordu.
Ben pek üzerinde durmadım.
Evet, ablam da haklı.
Yaşlı bir kadınla her gün
aynı evde olmak kolay değil.
Dün pazardı, şöyle bir uğradım onlara.
Biraz kaynattık işte, eskilerden filan…
Artık kalktım gidiyorum,
elini öptüm annemin.
“Oğlum, bir daha gelişinde anneni de getir…” dedi.
İçimdeki yangın gözlerimi yaşarttı.
Ablamın yüzüne bakmadan
kaçarcasına çıktım evden.
Yağmura sığındım dışarıda.

Necati TOSUNER, Yakamoz Avına Çıkmak

Örnek-6

BU

— Bu ne bu?
— Kar.
— Böyle kar hiç görmemiştim.
— Burda daha neler göreceksin.
— Neymiş göreceklerim?
— Kurt, köpek.
— Başka?
— Ayı, tilki.
— Başka?
— İşin rast giderse, bir insanoğlu.
— Bu karda mı?
— Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen. Ya da o, yolunu yitirmişse. Artık bahtına…

Ferit EDGÜ, Doğu Öyküleri (Toplu Öyküler)

Örnek-7

DERYA

Yüzdüğünü sanıyor çölde sürünen.

Tarık GÜNERSEL, 252 Yazardan Minimal Öyküler

Örnek-8

KISSADAN HİKÂYE

Niçin bu kısadan da kısa şeyleri yazıyorsun?
— Hikâye yazamadığım için!
Niçin hikâye yazamıyorsun?
— Şiiri çok sevdiğim için!
Peki, bunları niçin yazıyorsun?
— Uzun zamandır şiir yazamadığım için!
Niçin sonunu sözüm ona kıssadan hisselerle bağlıyorsun?
— Beceriksizliğim okuyanlara ders olsun diye!
Peki bu açıklamaları niye yapıyorsun?
— “Fazlalık”ı paylaşmak için… Belki azalırlar diye.

Haydar Ergülen, Fazlalıklar

Örnek-9

ERKİDARI İLE TAZE BUĞDAYIN HİKÂYESI

Darı, ayların ona verdiği üstünlük ve güvenle konuştu:
— Buğday kardeş, kendimizi baklava olacağız diye hırslandırmamalıyız. Ekmek olmak nemize yetmez…
Bu sözü kale alan buğday ikinci sınıf bir köy değirmeninde öğütülüp kara kuru bir ekmek olarak yenmekten kurtulamamıştı. Kimin sözüne kulak vereceğini bilememe toyluğu, bey sofrasında baklava olmaktan alıkoymuştu buğdayı.

Mehmet Harmancı, Muhtemel Menkıbeler

Örnek-10

İZ

O günlerde sürekli izleniyordum. Bıktım. Ben de beni izleyenleri izlemeye başladım. Böylece onlarla aramda bir eşitlik doğdu, onlar da, ben de hem izleyen hem izlenen olduk.

Ferit Edgü, Leş (Toplu Öyküler)


Yukarıdaki metinler Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın küçürek (minimal) hikâye örnekleridir.

Bu hikâyeler; betimlemeye ve çözümlemeye dayanmayan, yalnızca bir anın saptaması olan anlatılardır.

Çok kısa olmalarına rağmen bu hikâyeler yazarının dile hâkimiyetini, kelime dağarcığını, kurgu yeteneğini, duygu ve düşünce dünyasının derinliğini gösteren yoğun anlatımlardır. Küçürek hikâye uzadıkça okuru uyaran, vurucu etkisini yitirir.

Okuduğunuz metinlerde de görüldüğü gibi küçürek hikâyeler, az sayıdaki kelimeyle yoğun anlamlar aktarma gücüne sahip olan sanatsal iletişim araçlarıdır.

Küçürek hikâyenin üç önemli belirleyici özelliği vardır: Kısalık, yoğunluk ve birlik.

Bu tür hikâyede anlam yoğunluğu, doku zenginliği ve biçim sıklığı dikkat çeker. Hikâyenin içeriksel ve nesnel ölçüleri, küçük boyutlara sahiptir. Yazar, okuyucu üzerinde sanatsal bir etki yaratmak ve bu etkiyi artırmak amacıyla hikâyenin içeriğinin boyutlarını kasıtlı olarak küçültür. Bu nedenle kelime eksiltme, zaman-mekân ayrıntılarını silme ve bir durumu minyatürleştirme küçürek hikâyelerin en çok yararlandığı anlatı unsurlarıdır.

Küçürek hikâye olarak adlandırılan çok kısa hikâyeler; Tortu, Sus Kalbim Sus Çiçek adlı metinlerde insan yaşamından dondurulmuş kısa bir an, Yangın ve Seçkin Göz adlı metinlerde yaşanmış küçük bir olay, Derya adlı metinde içsel konuşma gibi çeşitli şekillerde okuyucunun karşısına çıkmaktadır.

Ferit Edgü, Haydar Ergülen, Hulki Aktunç, Necati Tosuner, Vüs’at O. Bener, Murat Yalçın gibi sanatçılar küçürek hikâye tarzında eser veren sanatçılardandır.

Küçürek Hikaye Nedir?

Konu İçeriği

Yazınsal bir sanat türü olarak değerlendirebileceğimiz edebiyat diğer sanat dallarında ortaya çıkan ve kendisine uygun bulduğu yaklaşımları da bünyesine katmıştır. İşte “Küçürek hikayeler” diğer sanat dallarında ortaya çıkan minimalist yaklaşımların edebiyattaki yansıması olmuştur. Edebiyat alanındaki hikâye türünde yer bulan minimal yaklaşım sayesinde özellikle Türk Edebiyatının son iki yüz yılında küçürek hikâye geleneği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte küçürek hikayelerin edebiyat müfredatına girmesi ve okullarda anlatılmaya başlanması oldukça yenidir. Dolayısıyla, özellikle edebiyatla uğraşan kişiler haricinde çok fazla bilinen bir tür değildir. Bütün bunlarla birlikte küçürek hikayeler, hikaye türünün en kısa örnekleri olarak tanımlanır. Mini öykü, öykücük, minimal hikaye vb. isimlerle adlandırılabilir.

Küçürek Hikaye Özellikleri

Küçürek hikâyenin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • İlk zamanlarda fabl, hikaye, şiir, atasözleri gibi yazınsal türlerin özelliklerini yansıtan küçürek hikâye zamanla başlı başına bir tür haline gelmiştir.
  • Hikâye türünün alt kolu olarak bilinir.
  • Küçürek hikayeler genellikle yüz kelime olarak yazılır ve duygu yoğunluğu oldukça fazladır. Buradaki amaç ise az kelimeyle en etkili anlatımı yapmaktır.
  • Küçürek hikayeler genellikle olay hikayesi olarak anlatılır. Didaktik yani öğretici nitelik taşımazlar.
  • Küçürek hikâye teknolojinin gelişmesi ve modern yaşamın yayılmasıyla birlikte zaman okuma sıkıntısına yol açan zaman problemine çözüm olarak yaygınlaşmıştır.
  • Küçürek hikayelerde yoğun bir anlatım tercih edilir. Bunun için de simgeler anlatıma dahil edilir.
  • Hikâye türünün bir alt kolu olmakla birlikte küçürek hikâye de giriş, gelişme ve sonuç bölümleri yer almaz.
  • Küçürek hikâyenin yazarı direkt olayı anlatır ve geri kalan bölümler okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
  • Küçürek hikâyede kullanılan kelimeler olay örgüsünü okuyucuya direkt ve net bir şekilde aktarmak için seçilir. Yani kelimeler birbirlerini tamamlayıcı niteliktedir.
  • Küçürek hikayeler şiirsel bir anlatıma sahiptir.
Küçürek Hikaye Nedir?

Küçürek Hikaye Temsilcileri

Dünya edebiyatında küçürek hikâyenin önemli temsilciler arasında Franz Kafka, Oscar Wilde, Max Jacop gibi isimler ilk akla gelenlerdir.

Türk edebiyatında ise çok yaygın olmamakla birlikte ilk akla gelen isimler Ferit Edgü, Küçük İskender, Hulki Aktunç, Rasim Özdenören’dir. Ayrıca Türk edebiyatında Küçürek öykü adını kullanan ilk isim Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’dır.

Küçürek Hikaye Örnekleri

  • “Koşarken düşürmüştü. Gideceği yere vardığında fark etti. Kendisi için önemli miydi o an karar veremedi. Ancak tek bir şeyi unutuyordu: Artık geri dönemezdi.”
  • “Kaç kardeştik bilmiyorum. En küçükleri bendim ve henüz saymayı bilmiyordum. Öğrendiğimde ise hepimiz dağılmıştık.” (Ferit Edgü)
  • “Sıkıntı verici bir film görmüş, eve dönüyordum hızlı hızlı. Sokak sessizdi, ıssızdı. İleride bir adam vardı. Bir apartmana bakarak, “Saat on ikiye beş var!” diye bağırdı. Birilerini uyarıyor sanmıştım. Oysa, adam yürümeye başlamıştı ve sesini dört bir yana yönelterek uyarısını sürdürüyordu. “Saat on ikiye beş var!” Sürekli, “Saat on ikiye beş var!” Üç beş pencere daha kararmıştı.” (Hulki Aktunç)
  • “Bir dizi önemli infaz, sokakta bir kalabalığın önünde gerçekleşiyor – ben de o insanların arasındayım. Ve bu beni son derece ilgilendiriyor. Ta ki cellat ve yardımcıları yanıma gelene kadar, çünkü benim sıram gelmiş, bunu pek beklemiyordum ve beni dehşete düşürüyor.” (Michael Leiris)
  • “Ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum, hiç kimseyi öldürmedim ben. Rahibe okulunda okumuş olmam gençken, ki ben hep gencim hiç ölmeyeceğim, işte ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum. Ölmemek de bir çeşit ölüm mü, içim seviniyor gene bu kaçıncı sevgi, sevgi mi, sevinç mi.” (Tezer Özlü)
  • “Savaşlar çocukları büyütür’’ dedi yaşlı kadın, buruşuk ağzının kenarındaki tükürükleri silerken. Babalarının mezarları başında ağlayan adamlar görürsen şaşırma, yaşları büyüktür babalarından…’’ (Murat Yalçın)

Küçük Küçük 12 Öykü

Türk Edebiyatı’nda minimal öykü, çok kısa öykü, öykücük, kısa kısa öykü, kıpkısa öykü, sımsıkı öykü, kısa kurmaca, minik öykü, mini öykü, küçük öykü, ani öykü, mikro kurmaca, küçük ölçekli öykü, mesel, küçük ölçekli kurmaca, küçürek öykü gibi adlandırmalarla anılan öykü türünde ilk olarak 1960’lı yıllarda, Richard Brautigan ve Spencer Holst gibi yazarlar, eserler vermeye başlamışlardır. Küreselleşmenin de etkili olduğu bu süreçte, küçürek öykü fast food diye tabir edilen çağın tüketim anlayışına uygun bir türdür.

Küçürek öyküler, öğüt verme, karakter geliştirme, okuyucuyu belli bir noktaya taşıma gibi amaçlar gütmez; ani uyarmalar yapar ve hakikatleri sezdirirler. Yoğun ve sıkıştırılmış niteliği ile şiire yakın durmaktadır. Küçürek öyküler, gerek hacimce gerekse anlatım teknikleri bakımından şiirle ilişkilendirilmektedirler. Şiirde de küçürek öyküde de az kelimeyle en çok şeyi söyleme esası vardır.

1. Ferit Edgü (1936 – ) – İz ve Yolcu

ferit edgü

Küçürek öykü deyince akla gelen ilk isim, hiç kuşkusuz Ferit Edgü’dür. Binbir Hece, Doğu Öyküleri, İşte Deniz, Maria ve Do Sesi adlı kitaplarında topladığı birçok küçürek öyküsü vardır. Ferit Edgü’nün küçürek öyküleri, şiirsel düz yazı görünümündedir. Edgü, yoğun bir şekilde diyaloglarla anlatımı tercih eder. İz, oldukça kısa bir öyküdür. Hem öykü hem de şiir öğelerini barındırmaktadır.

“O günlerde sürekli izleniyordum. Bıktım. Ben de beni izleyenleri izlemeye başladım. Böylece onlarla aramda bir eşitlik doğdu. Onlar da ben de hem izleyen, hem izlenen olduk.”

Yolcu öyküsünde yolcu sözcük olarak tekil bir anlam taşısa da bir gösterge olarak bütün insanlığın yaşama kaygısını simgeler. Edgü’nün küçürek öykülerinde her simge, insan ve dünyanın yeniden anlamlandırılmasına yönelik bir atılımdır.

“Yolcu:
— Gidiyorum. Bu kez gerçekten gidiyorum.
— Cehennemin dibine değin yolun var.
— Ama ben o yolu bilmiyorum.
— Bilmen gerekmiyor. Yolun sonu zaten orası.”

 

2. Refik Algan (1952 – ) – Aphrodite

Algan küçürek öyküler için kısa metin adını vermiştir. Edebiyatımızda, küçürek öykü türünü deneyen ilk yazarlardandır. Saat Kulesi adlı kitabının ilk bölümünün adı da Kısa Metinler’dir. Algan Aphrodite’de, düş ve gerçek çatışmasını verir. Afrodit yontusu, insan yaşamındaki idealleri, yahut rüyaları anlatır. Gerçekler ise ideallerle örtüşmez.

“Tüm gençliği boyunca afrodit yontusunca güzel bir kız bulup onunla evlenmek istemişti. Derken buldu da. Evlendiler.
Evliliklerinin ilk gecesinde, sabaha karşı uyandı. Karısı uyuyordu. Tuttu, karısının kollarını yontunun kırılmış olduğu biçimde kesti.”

3. Tezer Özlü (1943 – 1966) – Gabuzzi (Eski Bahçe – Eski Sevgi)

tezer ozlu

Tezer Özlü’nün öykülerinin tümü küçürek öykü kapsamında değerlendirilmemektedir, fakat genel anlayışı küçürek öykü anlayışına yakındır. Kimi öyküleri, ki küçürek öykü değilse de bir buçuk ya da iki sayfa büyüklüğündedir. Hayattan süzülen aforizmalar niteliğindeki öykülerinde, büyük şehirde bunalan ve isteklerini gerçekleştiremeyen kadınların yalnızlıklarını, pişmanlıklarını ve başkaldırısını anlatır.

“Ben kimi öldürdüm beni ya da bir başkasını mı bunu bilmiyormuşum gibi yazmak istemiyorum, hiç kimseyi öldürmedim ben. Rahibe okulunda okumuş olmam gençken, ki ben hep gencim hiç ölmeyeceğim, işte ölüme ölmemekle karşı çıkıyorum. Ölmemek de bir çeşit ölüm mü, içim seviniyor gene bu kaçıncı sevgi, sevgi mi, sevinç mi.”

4. Mehmet Harmancı (1977 – ) – Erkidarı ile Tazebuğdayın Hikayesi (Muhtemel Menkıbeler)

mehmet harmanci

Mehmet Harmancı kendi adlandırmasıyla kıpkısa öykü türünde örnekler vermiştir. Küçürek öykülerinde, büyülü gerçekçilik, gerçeküstücülük, hikmet ve imalarla örülü bir anlayış gösterir. Kurgusu, mesaj odaklı ve sarsmaya yöneliktir. Çarpıcı bir final ve sondaki aydınlanma ile küçürek öyküye orijinallik vermiştir. Erkidarı ve Taze Buğdayın Hikayesi’nde, kendini gerçekleştirmek çabasındaki tazebuğday, başkalarının yanlış yönlendirmelerine uyarak yabancılaşır. Simgelerin konuştuğu öyküde, tazebuğday, modern insanı temsil ederken özüne uygun bir biçimde atılımda bulunmak ister.

“Darı, ayların ona verdiği üstünlük ve güvenle konuştu:
– Buğday kardeşi, kendimizi baklava olacağız diye hırslandırmamalıyız. Ekmek olmak nemize yetmez…
Bu sözü kaale alan buğday ikinci sınıf bir köy değirmeninde öğütülüp kara kuru bir ekmek olarak yenmekten kurtulamamıştı. Kimin sözüne kulak vereceğini bilememe toyluğu, bey sofrasında baklava olmaktan alıkoymuştu buğdayı.”

5. Sadık Yalsızuçanlar (1962 – ) – Tırmanma Şeridi (Kuş Uykusu)

sadik yalsizucanlar

Enis Batur’un zifiri karanlıkta etrafı görebilen birkaç kişiden biri olarak tanımladığı Sadık Yalsızuçanlar, modern öykücülüğümüzde kendine özgü dili ve dünyası olan bir yazar. Yalsızuçanlar öykülerinde bilinç akışı tekniğini kullanarak tematiği vermeye çalışmaktadır. Mesaj, yoğun ve çarpıcı sözlerle verilmeye çalışılır. Okur oldukça aktif olmalıdır. Genellikle, söylenenden hareketle söylenmeyeni buldurma amacı vardır. Yalsızuçanlar, örtük anlatımıyla öne çıkan küçürek öykü yazarlarındandır.

“Dağılmış insanların arasından çıkıp Karadağ’ın ormanlarına süzüldü, güzel ve sessiz bir ata bindi. İçtiğinde güven verici olabilen su gibi dinginken ansızın ürktü, dizgin kayışını kopardı, mareke takıldı ve çifte atarak düşürdü. Bacağındaki sancı gözüne esrik bir tül gerdi. Büyük bir kafile halinde geçmişin derelerinden geçti, varlık çölünde konaklayan her nesne gibi yalnızdı. Şemsiyesine dayanarak kalktı, atın kaçtığı yöne, geleceğin yüksek dağlarına yürüdü. Konuşan, yardım edici bir ruha, kadına rastladı, çeşmeden su içiriyordu atına. Bir parça ekmek uzattı, arzusuna kavuştu, eve döndü, ansızın bir tufanın çıktığını gördü.”

6. Hulki Aktunç (1949 – 2011) – Gece Uyarıcısı (Toplu Öyküler 1 – Gündelik Söylenceler Bölümü)

hulki aktunc

Hulki Aktunç’un küçürek öyküleri genellikle tüm küçürek öyküler için geçerli olsa da özellikle Aktunç’un öyküleri alıntı yapılırken dahi kesilemeyecek derecede bağlantılı cümlelerden oluşmaktadır. Hüzünlü ve buruk bir atmosfer eşliğinde, okuru düşündürme eylemini gerçekleştirir. Öykülerinde anlam kapalılığı, ritm, tempo, ahenk özellikleri, net bir şekilde gözlemlenebilir. Gece Uyarıcısı’nda görünürde kalabalıklar içinde kendi iç dünyalarında ise yalnızlığı yoğun bir şekilde yaşayan insanı anlatır.

“Sıkıntı verici bir film görmüş, eve dönüyordum hızlı hızlı. Sokak sessizdi, ıssızdı. İleride bir adam vardı. Bir apartmana bakarak, “Saat on ikiye beş var!” diye bağırdı. Birilerini uyarıyor sanmıştım. Oysa, adam yürümeye başlamıştı ve sesini dört bir yana yönelterek uyarısını sürdürüyordu. “Saat on ikiye beş var!” Sürekli, “Saat on ikiye beş var!” Üç beş pencere daha kararmıştı.”

7. Necati Tosuner (1944 – ) – Acı Yağmur (Yakamoz Avına Çıkmak)

necati tosuner

Necati Tosuner, küçürek öykü için oluşturduğu ve yine küçürek öykü tadındaki tanımlarıyla önemli bir yazarımızdır. Öykünün, romandan çok şiire yakın durduğunun bir kanıtı olduğunu düşünen Necati Tosuner’e göre küçürek öykü şiirseldir ve belki de bu yüzden yere bakan, yürek yakandır. Öyküleri, küçürek öykünün gereğine uygun olarak, kısa ve tek konu etrafında gitmektedir; tematik olarak çeşitlilik yapmaz. Aliterasyondan yararlanarak ritmli ve ahenkli metinler oluşturur.

“Bir zamandır ablam annemin kafayı üşüttüğünü söylüyordu. Ben pek üzerinde durmadım. Evet, ablam da haklı. Yaşlı bir kadınla her gün aynı evde olmak kolay değil. Dün pazardı, şöyle bir uğradım onlara. Biraz kaynattık işte eskilerden falan… Ama kalktım gidiyorum, elini öptüm annemin. “Oğlum bir daha gelişinde anneni de getir…” dedi. İçimdeki yangın gözlerimi yaşarttı. Ablamın yüzüne bakmadan kaçarcasına çıktım evden. Yağmura sığındım dışarıda.”

8. Haydar Ergülen (1956 – ) – Sıhhiye Memuru (Fazlalıklar – İmge Öyküler)

haydar ergulen

Küçürek öyküler için fazlalık adını kullanan Haydar Ergülen, küçürek öykü örnekleri veren bir diğer yazarımızdır. Ergülen küçürek öykülerinde, şairliğinden olsa gerek şiirsel nitelikleri ön planda tutar. Küçürek öyküleri, imge yüklü metinlerdir. Fazlalıklar tek bir hikaye değil. 10 tane kısa kısa hikaye. Ergülen bu hikayeleri neden yazdığını en son hikayede Kıssadan Hikaye’de açıklamış.

“Eskiden sıhhiye memurları vardı, yeni dilde sağlık memuru diyorlar. Babamın en küçük amcası, Yusuf Amcam sıhhiye memuruydu, tansiyon ölçer, evlere iğneye gider, sünnet yapardı, bir bakıma bütün erkek çocuklarının korkulu rüyasıydı. Necati Cumalı’nın Ay Büyürken Uyuyamam adlı hikaye kitabını okuyup sonra da o hikayelerden birinden uyarlanan Adı Vasfiye filmini seyredince Yusuf Amcamı hatırladım. Karısı hep çapkınlığından dem vururdu onun. Biz çocuktuk ve bize bile amcamla ilgili doğru-yanlış hikayeler anlatırdı, öyle ya iğneciydi ve evlere girip çıkıyordu. Amcamsa hep gülerdi karısının bu kıskançlık krizleri karşısında. Yusuf Amcam çok yakışıklı biri değildi, ama bir Fransız filminde rahatlıkla oynayabileceğini düşünmüştüm yıllar sonra. Önce karısı öldü, 45 yaşında filan, amcam da öldüğünde 50 yaşından fazla değildi. Evlerinin bahçesinde bir tulumba vardı, suyu oradan alırlardı. Her hikayenin sonunda, duvara asılı tüfek patlamıyor işte. Tulumbanın bu hikayede ne işi var, bilmiyorum…”

9. Vüs’at O. Bener (1922 – 2005) – Tortu (Mızıkalı Yürüyüş / Kara Tren)

vusat o bener

Bener’in Mızıkalı Yürüyüş/Kara Tren otobiyografik yapıda kitabıdır. İçinde küçürek öyküler de bulunur. Öykülerinde Bener, söylenenlerden ziyade söylenmeyenleri ve ima edilenleri öne çıkartmaktadır. Yarım kalmışlığın, aşkın, unutamamanın küçürek öyküdeki yansımalarını, Bener’in öykülerinde görmek mümkündür. Kullandığı şiirsel dil, zaten sürükleyici bir niteliği olan küçürek öykülerini iyiden iyiye sürükleyici hale getirmiştir.

“Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış. Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar yaratmaktan başka.”

10. Murat Yalçın (1970 – )  – Ölm (Aşkımumya – İma Kılavuzu)

murat yalcin

Günümüz yazarlarından Murat Yalçın da küçürek öykü deyince akla gelen isimlerdendir. Ölm adlı küçürek öyküsü, onun küçürek öykülerindendir. Yalçın, öyküsünde kısa ve yoğun bir yaşantı dünyasına gönderme yapmaktadır. Çarpıcı anlatımıyla, bireyi zamansız olgunlaştıran acıların etkisi ile benliğin parçalanmasını anlatmaktadır. Yalçın’ın anlatımı oldukça rafine ve yoğundur.

“Savaşlar çocukları büyütür”, dedi yaşlı kadın, buruşuk ağzının kenarındaki tükürükleri silerken. “Babalarının mezarları başında ağlayan adamlar görürsen şaşırma, yaşları büyüktür babalarından…” Bu sözler, örümcek ağına takılmış bir sinek oldu, salındı kafasının köşesinde.”

11. Sevim Burak (1931 – 1983) – Terzi Kalivrusi (Afrika Dansı)

sevim burak

Sevim Burak’ın küçürek öyküleri, bireyin toplum üzerindeki ve toplumun birey üzerindeki etkilerini açığa çıkarır. Bu açıdan yazar, küçürek öykülerinde gündelik olaylara yoğun ve derin anlamlar yükleyerek aktarır. Burak’ın sanatı ve yaşamı iç içedir. Bu açıdan bakılınca öykü kişileri çevresindeki insanlardan oluşur. Onun bu özelliği küçürek öykülerine de yansır.

“İşte terzi kalfa geliyor:
– Bana bir kat elbise lazım.
– Yanınızda örnekler var mı?
– Her türlüsü var efendim. Hangisi daha ziyade hoşunuza giderse onu intihap ediniz.
– Siyahı daha ziyade severim. Bana bir kat elbise ölçüsü alınız.
– Ne biçimde olsun?
– Şimdiki modaya göre nasıl giyiyorlar ise öyle yapınız. Elbisem hazır mıdır?
– Hayır efendim. Yalnız setrenizi getirdim. Bakayım prova edeyim iyi geliyor mu?
– Vücudumu çok sıkıyor. Boyu çok uzun.
– Tamam, boyunuza göredir.
– Kollarım kaçıyor.
– Efendim şimdiki moda böyledir.
– Ben isterim ki vücudum rahat etsin. Zaten terzi kesme işinde hiçbir vakit kendinde kusur bulmaz ki.”

 

12. Arzu Özdemir (1979 – ) – Tezkere

İki gün önce geldiği bu kentin en güzel lokantasında yemek yedi. En güzel otelinde uyudu. Caddelerinde işine yetişmek için değil, bir aylak gibi dolaştı.

Barlara gitti, içkisini yudumladı, kadınlarla bakıştı. Cebine koyduğu mahkeme kâğıdını yoklayıp kendi kendine şöyle söylendi:

“Kadınlar da kentler gibi… Misafirliğe gelenleri, kalıcı bildiklerinden daha iyi ağırlıyor.”

 

Kaynak:
Çağdaş Türk Öykücülüğünde Küçürek Öykü, Ferit Edgü’nün Yolcu Adlı Küçürek Öyküsünde Yurtsuzluk İtkisi, Mehmet Harmancı’nın Küçürek Öykülerinde Gündelik Kuşatma Altındaki İnsanın Varoluş Görüngeleri, Ayşegül Gürdal’ın Duvar Öyküsü Üzerine Bir Çözümleme

 

 

 

İZDİHAM

 

 

 

 

Benzer Yazılar

Küçürek hikaye nedir, nasıl yazılır ve özellikleri nelerdir? Minal hikaye temscileri (yazarları) ve eserleri

Haberin Devamı

Küçürek Hikaye Nasıl Yazılır?

 Edebiyattaki yazım türleri farklılık göstermektedir. Her yazım türünün farklı bir yapısı bulunmaktadır. Küçürek yani minimal hikayenin yazımı sırasında bazı noktalara dikkat etmek gerekmektedir. Bu hikaye türünde yazılırken küçük hikayelere, monologlara, düşlere yer verilmektedir. Tüm bunlardan yola çıkarak okuyucunun kendi kurgusunu oluşturması hedeflenmektedir. Küçümen hikayenin yazım şekli şu şekilde olmaktadır;

Konu anlatımı mantık çizgisine göre ilerlemektedir.

Normal hikayelere göre daha kısa olmaktadır.

Kısa anlatımın içinde yoğun bir anlatım bulunmaktadır.

Mantık çerçevesinde anlatım yapılmaktadır.

Hikayede kişilerin sonuçlara ulaşması için teşvik edilmesi söz konusu olmaktadır.

Küçümen Hikayenin Özellikleri Nelerdir?

 Bu hikaye türünü diğer hikaye türlerinden ayıran bazı özellikler bulunmaktadır. Minimal hikaye türü günümüzde giderek daha popüler olmaktadır.

Küçümen hikayeler kısa olduğu için kişiler sıkılmadan hikayeyi okumaktadır.

Hikayelerin sonu getirilmemektedir.

Hikayenin sonu kişinin hayal gücüne bırakılmaktadır.

Kişilerin her biri kendi dünya görüşlerine ve bakış açılarına göre bir son yaratmaktadır.

Haberin Devamı

Bu hikaye türü kişilerin yaratıcılıklarını tetiklemektedir.

Kişilerin hayal dünyasının sınırları genişlemektedir.

Kısa olduğu için teknolojik platformda sunulması ve okunması kolay olmaktadır.

Hikaye içinde düşündürücü ve edebi kelimeler bulunmaktadır.

Sanattaki minimaliz akımı hikayelere yansımaktadır.

Minimal hikayeler tek cümle ile 700-800 kelimeden arasında olmaktadır.

Hikayede çok fazla ayrıntıya yer verilmemektedir.

Hikayede bulunan boşlukların okur tarafından doldurulması gerekmektedir.

Minimal Hikaye Temsilcileri Kimlerdir?

 Küçümen hikaye temsilcileri bizde ve dünyada bulunmaktadır. Günümüzde minimal hikaye akımı giderek daha popüler olmaktadır. Bu hikayelerin içinde kişi, mekan gibi ayrıntılar fazla olmamaktadır. Bu akımın popüler öncüleri şunlar olmaktadır;

Dino Buzati

Jolia Cortezar

Kafka

Sevim Burak

Necati Tosuner

Ferit Edgü

Mehmet Harmancı

Taner Karakoç

Hulki Aktunç

Haydar Ergülen

Refik Algan

Küçük İskender

Cemal Şakar

Hürriyet Yaşar

Haberin Devamı

Minimal Hikaye Eserleri

 Bu akımla yazı yakan pek çok yazarın eseri bulunmaktadır. Hikayelerin kısa ve farklı yapıda olduğu görülmektedir. Kişilerin hayal gücünü geliştirmesi adına faydalı olmaktadır. Sadece yetişkinlere değil çocuklara da hitap etmektedir. Necati Tosuner – Yakamoz avına çıkmak bu hikayelerden birini örnek verilebilir. Hikaye sadece 10 cümleden oluşmaktadır. Yazar burada bir an anlatmaktadır. Ama insan zihninde yarattığı şeyler çok daha fazla olmaktadır.

 Ferit Edgü’nün yangın adlı bir eseri bulunmaktadır. Yazar bu eserinde yangının tabiatta yarattığı zararı ve bunun etkisinin uzun yılar süreceğini anlatmaktadır. Üstelik bunu yarım sayfalık bir yazım ile yapmaktadır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır