erguvaniler satın al / ERGUVANİLER TÜRKİYE´DE İKTİDAR DOĞANLAR - Tayfun Er | Kitapx

Erguvaniler Satın Al

erguvaniler satın al





Mahmut Çetin

1 Ocak tarihinde Ankara&#;da doğfunduszeue.infoşat Bey İlkokulu, Sokullu Mehmet Paşa Ortaokulu, Atatürk Lisesi, Adapazarı Akyazı Lisesi ve Erzurum A.Ü. Fen ve Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü&#;nü bitirdi (). Mezuniyet tezi Yahya Kemal&#;in Eski Şiirin Rüzgarıyla adlı eserinin indeks-sözlük&#;ü.TRT Yardımcı Prodüktörlük Kursu&#;na katıldı.Tuzla ve Söke&#;de askerlik yaptı.

yılında İstanbul&#;a geldi, çeşitli gazete, dergi ve televizyon kuruluşlarında çalıştı. Nilüfer Edebiyat, Yeni Hafta, Kültür Dünyası, Tarih ve Düşünce, Okumuş Adam, Platform, Yarın, Türk Yurdu ve Biyografi Analiz dergilerinde yazdı.&#;Çağdaş Osmanlı Ekseni&#; iddialı Beyan dergisini çıkardı (). Halen funduszeue.info internet sitesi, funduszeue.info yayınevi ve Biyografi Analiz dergisinin editörlüğünü yapıyor.

ESERLERİ:
İslam Sanatı&#;nın Yeniden Teşekkülü, Aydın Yabancılaşması, Hünkar Hacı Bektaş Veli (roman), Bebek ile Mücahit (destan-şiir), Boğaz&#;daki Aşiret, Hırka (roman), Radyo İçin Üç Oyun, Perinçek ve Aydınlık Hareketi, X İlişkiler, Kart Kurt Sesleri.

Boğazdaki Aşiret
Mahmut Çetin
Edille Yayınları

"Boğazdaki Aşiret" başlığı ister istemez "Boğaz Neresi" ve "Aşiret Kim" sorularını akla getiriyor. Evet Boğaz, bildiğimiz Boğaziçi. Genelde kırsal kesimle alakalı bir kavram olan aşiret kelimesi ise Boğaziçi"nde bir kast oluşturan büyükçe bir ailenin tarihini anlatırken hassaten seçildi. Bir sülale tarihi diyebileceğimiz Boğazdaki Aşiret yer yer Türk Solu tarihi, yer yer de
Batılılaşma Tarihinin belirli dönemlerini resmediyor. Aileler arasında evliliklerle kurulan bağların, sanata, ticarete, eğitime, bürokrasiye ve giderek bir yabancılaşma zihniyeti şeklinde hayata nasıl yansıdığı eserdeki ipuçları yardımıyla daha iyi görülecektir zannediyoruz.

Boğazdaki Aşiret, dört büyük ailenin birbirleriyle irtibatından oluşur. Eser bu sebeple dört bölüm olmuştur. Aile büyüklerinin asıl isimleri seçilerek de Konstantinin Çocukarı, Detroisin Çocukları, Sotorinin Çocukları, Topal Osman Paşa - Namık Kemal kanadı bölümleri ortaya çıktı. Boğazdaki Aşiret! şenlikli bir kitap. Ali Fuat Cebesoydan Nazım Hikmete,
Oktay Rifattan Refik Erdurana, Rasih Nuri İleriden Ali Ekrem Bolayıra, Zeki Baştımardan Sabahattin Aliye, Numan Menemencioğlundan Abidin Dinoya uzanan ilginç akrabalık zinciri.

Polonez, Hırvat, Alman, Macar ve Rum kökenli meşhurların, yerlilerle evliliklerinden oluşan "Boğazdaki Aşiret"in, batılılaşma tarihinde oynadığı roller Kimlerin kimlikleri, Çıldırtan çizelgelerle soyağaçları. Ve dipnotlar! Onlar hiç bu kadar sevimli olmamışlardır.

Xxx

Modern şehrin aşireti
YASİN YAĞCI
Aksiyon

Doğu ve özellikle Güneydoğu Anadolunun kendine has özellikleri vardır. Ekonomilerinin büyük oranda tarıma endekslenmiş olması, insanlarının içine kapanıklığı, işsizlik sorununun had safhada bulunması gibi. Aslında bu ayrıntılara Anadolunun her bölgesinde rastlamak mümkündür. Aşiret yapısının ise yalnızca bu bölgelere has bir tarihsel alışkanlık olduğunu bilirdik. Meğerse son Susurluk olaylarıyla birlikte gündeme epey damgasını vuran Anadolunun doğusunun kendine has bu özelliğine Türkiyenin batısında da rastlamak mümkünmüş. Mesela Marmara Bölgesinde, daha özelinde İstanbulda, daha da özelinde Boğaziçinde.. Evet, Boğaziçi ve aşiret, birbirine çok uzak gibi duran bu iki kavram aslında gerek anlam gerekse toplumsal yapılanış itibariyle göründükleri kadar uzak değil birbirlerinden. Mahmut Çetin yeni yayınlanan "Boğazdaki Aşiret" kitabında bunu gözler önüne seriyor. Boğazdan kasıt İstanbul Boğazı. Aşiretten kasıt ise kökenleri Osmanlının son dönemlerine değin uzanıp Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan günümüze dek varlığını sürdüren ve devamlı bir güç odağı olmuş bir aile. Boğaziçinde "kast" oluşturan büyükçe bir ailenin tarihi anlatılıyor kitapta. Bir sülale tarihi diyebileceğimiz "Boğazdaki Aşiret" yer yer Türk solunun, yer yer de Batılılaşma tarihinin belirli dönemlerini dile getiriyor. Aile içi evlilikler ile kurulan bağların sanattan ticarete, eğitimden bürokrasiye değin hayatın her alanına nasıl yansıdığı gözler önüne seriliyor. Ali Fuat Cebesoydan, Nazım Hikmete, Rasih Nuri İleriden Ali Ekrem Bolayıra, Zeki Baştımardan Turgut Sunalpe, Memet Fuattan Sabahattin Aliye, Numan Menemencioğlundan Abidin Dinoya uzanan ilginç akrabalık ilişkileri ve bu ilişkilerin günümüze değin uzanan etkilerinin araştırıldığı/incelendiği kitap tarihi bir belge niteliğinde.

Zihniyet değişmeleri

Dört büyük ailenin birbirleriyle irtibatlarını ele alan ve bu ailelerin ilk büyüklerinin asıl isimleri ile birlikte dört bölüm halinde hazırlanan kitap akrabalık ilişkilerinin günümüze değin uzantısını ortaya koyarken bu ilişkilerin sosyal statü sağlamadaki etkilerini de irdeliyor. Sosyologlar tarafından kan ya da akrabalık bağlarıyla birbirlerine kenetlenen, göçebe ya da yarı göçebe olarak tanımlanan ve Doğuya ait bir yapılanış olarak yıllarca söylenegelen aşiretler ile modern kent görünümüyle özdeşleşmiş Boğaziçini biraraya getirip onu kitabına isim yapan Mahmut Çetin asıl amacının ne aşiretvari bir yapılanmayı eleştirmek ne de buralara bağlı insanları yargılamak olduğunu belirtiyor. Boğaziçinde aşiretvari ilişkilerin olmasını yadırgadığını belirten Çetin sözlerine şöyle devam ediyor: "Bizim Boğaziçi kitabımızda bir ünlemimiz var. Niye ünlem? İstanbul Boğaziçinde aşiret ilişkilerinin olmaması lazım. Tam tersi bireyin ve insani faaliyetlerin öne çıktığı bir ilişki beklenir buradan. Fakat biz bunu göremiyoruz. Güneydoğuda görülen tabii akrabalık ilişkilerinin burada zümre davranışı şeklinde öne çıktığını gözlemlemekteyiz. Bir kısım insanlar bu çerçevede belli sonuçlara gidiyorlar. Ve bunu bir zihniyet çerçevesinde yapıyorlar. Onun için ben kitabımı Boğazdaki sülale, veya Boğazdaki aile gibi adlandırmalar yerine Boğazdaki Aşiret diye adlandırma gereği duydum."

Boğazdaki Aşiret Türk aristokrasisi içinde bir sülalenin tarihi gibi. Ailenin dört kolu var; Konstanty, Deotris, Sotori ve Siyavuş ile çocukları. Bu aileler çeşitli evlilikler ile birbirleriyle akraba olmuşlar. Eser aile bireylerinin akrabalık bağlarını kullanarak sanat, siyaset, ticaret alanlarına ilişkin yansımalarını ele alıyor. İsimlerinden de anlaşılacağı gibi Boğazdaki aşiret azınlıklardan oluşmuş; Polonez, Alman, Rum, Macar ve Hırvat milletlerinden. Yerliler ise daha sonraları yapılan evlilikler ile bu aileye katılmışlar. Çalışmasını gerçekleştirirken kesinlikle bu insanların kökenlerini ifşa etmek gibi bir çaba içerisinde olmadığını belirten Mahmut Çetin böylesi ilişkilerin doğurduğu zihniyet değişikliklerini gözler önüne sermek amacını güttüğünü belirtiyor: "Benim bu eserde söylemek istemediğim en son şeylerden birisi ilişkileriydi. Şunun altını kesinlikle çizmek istiyorum: Ben kafatasçıların sonuncusu olarak anılmak istemiyorum. Benim itiraz ettiğim nokta bu insanların kökenleri değil, zihniyetleri. Müslüman oldum deyip de kendisi, çocukları ve torunları bu millete ve bu milletin değerlerine savaş açıyorlarsa benim itiraz etme hakkım doğuyor."

Ülkemizde alışılmamış bir tür

Soy tarihi ile ilgili çalışmalar Türkiyede ender rastlanan bir alan. Bu alanın kendine has zorlukları da yok değil. Onca eser karıştırmak, birçok isim tespit etmek ve bu isimler arasındaki bağlantıyı sağlamak kolay olmasa gerek. Boğazdaki Aşireti hazırlarken çok zorlandığını dile getiren Çetin; böylesi bir çalışmanın zevkli yanlarının da olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Türkler soy asabiyeti taşımayan bir millet olduğundan bu yönde çalışmalar sınırlı. Benim bu çalışmam çok uzun süreli bir çalışma oldu. Yaklaşık on yılımı verdim. Akademik araştırma metodunu kullanmakla birlikte metinde popüler gazetecilik uslubunu da denedim. Kitaptaki bağlaçlar bir nevi işin püf noktaları. Bu bağlaçlar aileler arasındaki bağlantıları belirtiyor."

Kitapta rastlanan başka önemli bir nokta ise bu aileye mensup hemen hemen tüm bireylerin birer muhalefet psikolojisi ile donatılmış olmaları. İtihat Terakkiden Jön Türklere kadar birçok önemli şahsiyet ve Cumhuriyet dönemi sol muhalefetin beyin takımı hep bu aileden. Bu durumu bir nevi egonun tatmini şeklinde tarif eden Çetin, benim itirazım buna değil diyor: "İnsanın ailesinin bağlarından yararlanıp bir yerlere gelmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ama bu; insanların önünü kapatacak nitelikte ise o zaman iş değişir. Mesela İstiklal Marşının beste yarışması yapılıyor. Yarışmayı daha önce Ali Rıfat Çağatayın bestesi kazanıyor. Yarışma kurulunda ise Çağatayın kardeşi var. Sonradan bu durum basına yansıyınca yarışma iptal ediliyor ve bir başkası kazanıyor. Bir örnek sadece, ama güzel bir örnek."

Türkiyede elli kadar ailenin gündemi belirleyen merkezleri etkiledikleri, bu ailelerin siyaset, sanat, finans ve toplumsal alanlarda hep söz sahibi oldukları söylenir. Bunun açık delileri yoksa bile bir iddia olarak ortalıkta dolaşır. Boğazdaki Aşiretin de sözkonusu aileler arasında olduğunu ve bu aileye mensup kişilerin günümüzde de ailelerinin nüfuzundan faydalanarak kendilerine mevki makam edindiklerini dile getiriyor Mahmut Çetin. Ama kitabında sözkonusu ailenin günümüzde yaşayan bireylerini göremiyoruz, Çetin buna yer vermeyişini şöyle açıklıyor: "Eğer günümüzde yaşayanlara da yer verseydim yaptığım bir nevi paparazzilik olacaktı. Bu demek değil ki günümüzde etkileri yok. Şu basit örnek her şeyi anlatmakta. Mehmet Fuat, Nazım Hikmetin üvey oğlu. Mehmet Fuat bir eleştirmen. Solda edebiyat bağlamında yeni bir ismin çıkması üç beş kişinin icazet vermesine bağlı. Mehmet Fuat bu icazet verenlerden bir tanesi. Bugün onlarca yazar ondan icazet alarak çıkmıştır."

x

X İlişkiler
Mahmut Çetin
EDİLLE YAYINLARI, sayfa, 1. hamur
Toplumları ayakta tutan şey, değer yargılarıdır. Bu torağın insanlarıyla hiç bir kültürel bağı olmayan bir küçük mutlu azınlık, değer yargılarımızı tahrip ederek toplumumuzun geleceğiyle oynamaktadır. Mutlu azınlık; sahne, sinema ve gece hayatına yansıttığı ilişkileriyle topluma yanlış örnek modeller empoze etmektedir. Bu çalışma, mevcut durumun ne mutlu azınlık fertlerine ne de yanlış değerler empoze edilen millet bütününe mutluluk vermediğini gösteriyor. X İlişkiler; toplumun her kesimi için genel bir değerlendirme ve arınmanın zorunluğunu işaret ederken, Türk aydınını da birlikte yaşamacı, yarınları kavrayan model projeler üretmeye davet etmektedir.

İslam Sanatının Yeniden Teşekkülü
Mahmut Çetin
ADIM YAYINLARI, sayfa, 3. hamur
Bugün bütün sanat faaliyetlerinde gözümüze çarpan sunilik, asr-ı saadet sanatında görülmez. Orada tabii bir haldir sanat faaliyeti, hayattan bir parçadır. Çünkü sanat fonksiyoneldir. Doğu İslam toplumunun temel kabülleri nasıl batı hıristiyan toplumundan farklıysa, iki toplumun sanat eserleri arasında da bu fark görülür. Batı sanatının temel prensibi, benzetmedir. İslam sanatının farkıysaa, eşya ve hadiseyi yansıtma metoduyla yorumlamasıdır.

Hünkar
(Hacı Bektaş Veli)
Mahmut Çetin
ADIM YAYINLARI

O anda Abdal Musanın aklına Horasandan Anadoluya gelirken düşündüğü hayal geldi. Abdal Musanın gözünde Anadolu sabah demekti. Güneşin doğumu demekti. Ve dahi çimenlerin üstüne çiğ düşmüş demekti. Çiğ ve güneş Anadolu demekti. Dalgın, nereden aklıma gelir bilmem diyerek, zikrine devam etti. Lailahe illallah, Lailahe illallah, Lailahe illallah..

Perinçek Ve Aydınlık Hareketi
Mahmut Çetin
EDİLLE YAYINLARI, sayfa, 3. hamur

Aydınlık Hareketi Ve Perinçek adlı bu çalışma, siyasi faaliyetlerden çok polemikleriyle gündemde olan bir siyasi çizgiyi, tarihi akışı içinde ele alan bir araştırmadır. Gerek Perinçek gerekse temsil ettiği siyasi hareket için bu güne kadar pek çok söz söylenmiş olması, onu ve hareketini böylesine bilinenler dışında bir tahlilden uzak tutamazdı. Bu sebeple eser, Aydınlık Hareketi hakkında nihai hükmü verecek olan kamu vicdanının bilgilendirilmesi bakımından önemli bir görevi yerine getireceği kanaatindeyiz.

Aydın Yabancılaşması
Mahmut Çetin
ADIM YAYINLARI, sayfa, 3. hamur

Aydın Yabancılaşması,batılılaşmanın süreç, aşama ve aşamalar arası ilişkilerini araştırmaktadır. Eser, yabancılaşmayı, zevkçilikten sapık inanışlara, sapık inançlardan masonluğa, masonluktan pozitivizme, pozitivizmden sosyalizme uzanan bir zincirle ifade etmektedir. Aydın Yabancılaşması, Osmanlının çözülmesini dış faktörlerle izah eden "genel anlayış"a karşı, bir önermedir.

Bebek İle Mücahit
Mahmut Çetin
EDİLLE YAYINLARI, 64 sayfa, 3. hamur

Yayın tarihi 64 sayfa 3. Hamur x cm karton kapak
konu: Edebiyat/Şiir (Yerli)

Radyo İçin Üç Oyun
Mahmut Çetin
EDİLLE YAYINLARI, sayfa, 3. hamur

Radyo oyunu, özel radyoların ihmal ettiğii bir funduszeue.info TGRT FM olarak, radyo oyunları yayınlıyoruz ve dinleyicilerimizden olumlu tepkiler alıyoruz. Radyo oyunlarının kitap halinde yayınlanmasının da ayrı bir hizmet olacağına inanıyorum. İlhan Apak TGRT FM Genel Müdürü Mahmut Çetinin bu kitabında, milli kültürümüzün temel isimlerinden Kab bin Züheyr, Şeyh Ali Semerkandi ve Hacı Bektaş-I Velinin örnek hayatları radyo oyunu tarzında işlenmiş. Daha önce seslendirilen ve filmi çekilen bu eserlerin yayınlanması, ülkemizde yeni teşekkül etmekte olan radyo literatürüne de olumlu katkılar sağlayacaktır. Zeki Anıt Radyo Nokta Genel Müdürü

Hırka
(Hırka-i Saadetin-Kab Bin Züheyrin Romanı)
Mahmut Çetin
EDİLLE YAYINLARI, sayfa, 3. hamur
Hırka.. Şanlı sahabe kadrosundan Kab bin Züheyrin hayatını anlatan bir küçük roman. Kırka.. İsyan tövbeye uzanan gözyaşı rahmetini yaşatan, hissettiren bir eser. Hırka.. Kaside-I Bürdenin, Hırka-I Saadetin romanı.

HAKKINDA YAZILANLAR

X İlişkiler
Hüseyin Öztürk
Akit 6 Kasım

İşte memleketin; varı, yoğu, gizlisi, açığı, donu, gömleği, atası, babası, mafyası, çirkini, güzeli, bilumum haltları, batakları, şeytanları, bu başlık altındaki ilişkilerde yatıyor.

X İlişkiler bir kitap adı. Kitap oldukça ilginç. Sayfalarında gezinirken; televizyon, radyo, gazete ve gece aleminin X&#;lerini bulacaksınız. Memleketimizin medar-ı iftiharı(!) sanatçıların gerçek kimliklerini tanıyacaksınız.

Türkiye kimlerle gurur duyuyormuş, onu göreceksiniz. Bu ilişkilerin arkasını takip ettiğinizde yolunuz banka soygunlarına, özelleştirme sahtekarlıklarına, siyaset, mafya, işadamı ve medya dörtgenine çıkacak ve bütün yön levhaları sizi yanlış istikametlere sevk funduszeue.infonin adının, kimisinin soyadının, kimisinin vücudunun kaç para ettiğini okuyacaksınız. Tüm karanlık ilişkilerin kahramanlarının her gün evlerimize giren ve adına sanatçı dediğimiz kişiler olduğunu göreceksiniz.

X İlişkiler&#;de yer alan isimlere dikkat ettiğinizde; ülkemizde dönen bütün dolapların içinde onlardan çok tane olduğuna şahit olacak ve şaşıracaksınız.

Türkiye&#;de kayıt dışı paranın kontrolünün, bu X İlişkili adamların elinde olduğunu ve paylaşmanın ve aklama operasyonunun magazin ilaveli medya patronlarıyla yapıldığını göreceksiniz.

İşte bu X İlişkiler içerisinde olanların tamamı, paçayı yırtmak için; çağdaş, laik ve güya demokrasi özlemiyle yanıp tutuşan demokratik bir Türkiye özlemi içfunduszeue.info özlem onları öyle bir Türkiye sevdalısı yapmıştır ki; her biri memleketin kanına girmiş, canına okumuştur. Bütün pisliklerine ve iğrençliklerine rağmen, onlar yine de resmi ideolojinin en iyi vatandaşlarıdır.

Lafı uzattık, X İlişkiler kitabından söz etmeyi unuttuk. Efendim, kitabın yazarı, araştırmacı gazeteci Mahmut Çetin.

Yazarın Boğaz&#;daki Aşiret ile X İlişkiler kitabını mutlaka temin etmelisiniz ve elinizin altında bulundurmalısınız.

Niye elinizin altında bulundurmalısınız? Şunun için. Kimin ne halt yediğini görmeniz ve bilmeniz için.

Biyografi Net & Edille Yayınları

Tayfun Er ()

89%(9)89% found this document useful (9 votes)
6K views pages

Original Title

Copyright

Available Formats

PDF, TXT or read online from Scribd

Share this document

Share or Embed Document

Did you find this document useful?

89%(9)89% found this document useful (9 votes)
6K views pages

Original Title:

Balıkesir-Gönen'de doğdu. İlkokulu Bandırma Vecihibey


İlkokulu'nda, ortaokul ve liseyi İzmir Karataş Lisesi'nde okudu.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesinde lisans (İnşaat Mühendisliği)
ve yüksek lisans (Deniz Yapılan) eğitimi gördü.

[email protected]
Erguvaniler-Türkiye'de İktidar Doğanlar / Tayfun Er

Editör: Hakan Balpetek

Kapak Tasarımı: Kemal Buluş


Grafik: Fuat Akdenizli, Tolga İriyan

Dizgi-Baskı: Etki Matbaacılık Ltd. Şti.


Mürsel Paşa Cad. sokak No:4/A Basmane / İZMİR
Tel:0 () 09 00

Sertifika No:

1. Baskı: Nisan


2. Baskı: Mayıs
3. Baskı: Mayıs

ISBN

Duvar Yayınlan • Sokak No: 13 P Özyurtsever İşhanı* Kemeraltı/İZMİR


Tel: 0 () 88 68 - 84 15 Faks: 0 () 88 68
e-posta:[email protected]
Tayfun Er

Erguvaniler
Türkiye'de İktidar Doğanlar
İÇİNDEKİLER

Sunuş I
Önsöz III

GİRİŞ 13

I. BÖLÜM: Zincirde Bir Simge İsim ve Bağları 25

EK: Germirli Hepsi Bir Yerli

II. BÖLÜM: Koç'un Örümcek Ağları

EK-1 : Picasso Atlı Köşke Gelmezdi


EK-2 : Çetin Al tan 47 Yaşında!
EK-3 : Kravatının Rengi Yanlış Gazeteci

III. BÖLÜM: Bir Nirengi: Keçecizade


EK : Kaplumbağa Terbiyecileri

KAYNAKLAR
FOTOĞRAF KAYNAKÇASI
İSİM DİZİNİ
SUNUŞ
Genelde bilimin ve yaratıcı çalışmanın gelişmesi iç
özgürlük diyebileceğimiz bir durumu gerektirir. Bu tür bir
özgürlük toplumsal önyargılardan, otoriteden bağımsız bir
düşünce tarzını ve felsefi olmayan rutinler ve alışkanlıkları
dışlayan bir tavrı içerir.
İç özgürlük doğanın nadir armağanlarından biridir.
Bu kitabın yazarının değeri bütün verili bilginin dı­
şında özgür kalabilme yeteneğindedir. Her gerçek özgürlük
nihilizm ya da şımarıklık gibi bir başıbozukluktan değil, so­
rumluluk dürüstlük ve spontanlıktan çıkar.
Dünyamızda gittikçe yeri azalan dürüstlüğe hala tu­
tunmaya çalışan çizgi dışı bir mühendistir Tayfun E r
Bu kitaba ait ilk bilgilerin oluşturulmasında; yaşadığı
kentin, İzmir'in tarihini, mesleki bir merakla yapıların geç­
mişini, öyküsünü öğrenme isteği vardır. İzmir'in köklü aile­
leri arasındaki ilişkileri bu arada hisseder. Olaylara bilimsel
bakabilmek şüpheciliği de gerektirir; ve şüphecilik doğruluk
sevgisinin bir başka yüzüdür. Daha çok anı kitapları, biyog­
rafiler okurken, giderek ne okursa içindeki bu unsurlara
dikkat etmeye ve önünde beliren ilişkilere mühendis kafa­
sıyla işaret koymaya başlar.
Mühendis Kafası, geleneklerden kopabilme yeteneği,
zihniyet kalıplaşmalarının dışına çıkabilme özelliği demek­
tir. Ne var ki çoğu mühendis de matematiksel olanın içinde
kalır. Geleneklerden kopabilme yeteneğine mizah duygusu,
insan duyarlığı ve toplumsal bakışı içerebilen mühendis azdır
ve bunu becerenlerin edebiyat ve sosyal bilimlerde önemli
imzalan vardır.
Tayfun Er, internet sitesinde Mavera forumunda
Gökyüzü imzasıyla ilk bulgularını yayımlar. yılları
henüz konunun gündeme gelmediği bir dönemdir. Rekor
sayılabilecek ziyaretçi akınına uğrar. Yazıları okundukça so­
rumluluk duygusu artar ve neredeyse kendini bu konuya adar.
Birçok mail almaktadır: Kimi hayranlığını, kimi ise ancak bu
kadar şeyi bir MİT ajanının bilebileceğini söylemektedir.
Bunu duyanlar MOSSAD da olabileceğini, daha makul olan­
lar cemaat içinden olabileceğini iddia ederler. Bu arada site­
deki çoğu bilgiler isim zikredilmeden kendi bulgularıymış
gibi bestseller yazarları tarafından yağmalanmıştır. Bu tavır
Yeni Harman dergisinde copy-paste'lerin efendisi olarak bel­
gelenmiştir.
Tayfun Er'in yazar kişiliği, yüksek inşaat mühendisi
kişiliği gibi davranmış, bu konu üzerine rant sağlamak iste­
yenlerin ne tehdidine ne de rüşvetine dönüp bakmıştır.
Gürkan Hacır’ın davetiyle Yeni Harman'da başladığı
yazıları yazarlığında yeni bir dönem funduszeue.infoıları bir yanıyla
“kim kimdir?” türü bir başvuru kaynağı olarak da okunan
Tayfun Er, konusunu yeni bilgilerle ve kavramlarla din-etni-
site ekseninden iktidarın sürekliliği düzlemine taşıyarak yeni
bir paradigma kurmuştur.
Erguvaniler kitabı bu sürecin ürünüdür. Kitabın alt
başlığı sınıfsal bir vurgu taşıyor: Türkiye'de İktidar Doğan­
lar. Sergilediği ilişkiler ağıyla okurlarına, kaderin derinlikle­
rine yuvarlanmak yerine isyanın yokuşuna tırmanma azmini
kendisi üzerinden okuruna gösteriyor.
Bilginin bazen sağanak, bazen bom bardım an
şeklinde üzerimize geldiği bir dönemde biriktirmek ve yığ­
mak yerine seçerek, filtre ederek yan yana getirmek önem
kazanıyor. Düşünsel üretkenlik ve yaratıcılık bir basitin için-
dekini fark etme pratiğidir.
Bu açıdan Erguvaniler yeni bir kavram, filtre ve yeni
bir bilgidir. Elinizdeki bu çalışma her şeyden önce bir yöntem
kitabıdır. Yöneten-yönetilen ilişkilerindeki tarihsel örgüyü
ortaya koyuyor. Zaman zaman doğa yasaları, toplum yasala­
rıyla koşutluklar oluşturarak olaylar arasındaki bütünlüğü
kurmamızı sağlayacak bir omurgayı hedefliyor.
Unutturulmaya çalışılan sınıfsal bakışın, bilimsel
metodlardan yararlanıldığı sürece önünün nasıl açıldığını
bize gösterirken, Tayfun Er duygularını da saklamıyor ve yö­
netici sınıfı adeta bir köşede kıstırıyor, üzerine gidiyor ve
müthiş bir fikr-i takip, hayatlarının her kesitinden toplanmış
bilgi parçalarıyla yüzlerce biyografi ve anı kitabını birbirine
bağlayarak onun neredeyse tek ve büyük bir aileden ibaret
olduğunu başarıyla ortaya koyuyor. “Kahrolsun” yerine an­
lamayı esas tutuyor. Çünkü anlamadan değiştirmenin öteki
uçta benzerini yarattığını biliyor.
Özellikle teori ve ahlak yazanların, yazdıklarıyla
yaşamı arasındaki tutarlılık, eleştiri ve değerlendirmede be­
nim en önemli kriterim olmuştur. Tayfun Er arkadaşım, ko­
nusuna sevgiyle, tutkuyla ve de en çok da dürüstlükle yaklaş­
tığı için bu konuyu ilk gören ve yazan olma onurunu
Erguvaniler kitabında kabalaştırmış oluyor.

Hasip Akgül
Anam,
Ben topaç çevirirken sokakta.
Benim güzel oğlum,
Paşa olacak derdi
Halbuki ben hala
Topaç çeviriyorum sokakta.
(Rüştü Onur)

anneme
ONSOZ

“Onlar, aşkın ve hayam havarileri, büyük serüvencilerdi


Onlar, bu ihtiyar cadının maskesini parçalamak ve yeryüzü denilen cenneti bize
sunmak istediler. Bütün ömürleri bu kavgayla geçti Ne adlan vardı onlann, ne
ulusları, ne dinleri ne de anıtlan

Ama biz onlar için ölüm fermanlan hazırlayıp görkemli mangalar kurduk. Savaşlar
açtık peşpeşe. Kentleri ele geçirip vahşi birer hayvan gibi avladık onları Nerde
görülseler kurşuna dizdik ve süslü kemerler yaptık onlann kafa derilerinden. B iz
cellattık ve tarih suratımıza tükürürken, bir kez bile bağışlanmayı istemedi onlar ”
(Ahmet Telli)

Bu kitapta Antik Yunan'dan beri söylenegelen ancak


hep kavramsal düzeyde algılanmaktan öteye geçemeyen “Oli­
garşiyi, somutlanmaya çalışılan haliyle, yani dünden bu
güne Türkiye'deki “anıt sahibi” iktidar mensuplarının “bü­
yük adları” ve “büyük bağları”yla okuyacaksınız.

Kimin kimle ne gibi bir bağı olduğu bilgisi ideolojik


ve siyasi açıdan hedeflenmezse malumatfuruş olmaktan öteye
geçilemez. Bilgiyi yorumlayabilmek ancak fikir oluşturabilir.
Yıllar önce bir tez atmıştım ortaya, “oligarşi tek bir aileden
gelir” diye. Bunu göstermek için, metodoloji olarak çok zah­
metli bir yol olan ilişki ağlarını bulmayı seçtim. Onun dı­
şında, kim kimin nesi olur, ispat ve metodoloji dışında zerre
kadar umurumda değildir, “kimsenin soyunu sopunu bul­
mak görevim değil, kendi öykümü düzenlemek yetiyor bana”
diyor bir şiirinde Turgut Uyar. Bu kadar akrabalık araştırması
yapmış birisi olarak, bu dizelere ironi olsun diye değil içten­
likle katılıyorum.
Oligarşinin, nihai noktada kültürel/etnik/dini kimli­
ği beni hiç ilgilendirmiyor. Ancak öne çıkan özelliklerden
gördüğüm ne varsa onu vurgulamaya çalışıyorum. Gerçek be­
nim zihnimden bağımsız olarak vardır diyen felsefi akımı
yani materyalizmi savunuyorum. Bütün bu kimlikleri görme­
mek, bu kimliklerin olmadığı anlamına gelmez. Ayrıca vur­
gulanan bazı aidiyetler sadece üst yapı kurumlan içinde de­
ğerlendirilemez; hayatın her alanını kapsayan bir kültürel
kodlama, zihinsel algılama ve aidiyettir de aynı zamanda.
Benim oligarşiyle ezilenler adına bir “sorunum” var.
Kişisel bir sorun değil bu. Kitapta ismi geçen hiçbir kimseyi
şahsen tanımıyorum. İsmi geçen bazı tarihsel şahsiyetlere, ör­
neğin, Tevfik Fikret ve Suat Derviş gibilerine sempatim de
var, ama bu kişisel bir sempati-antipati meselesi değildir.

Bu kitabın hazırlanma sürecine gelince İçerdiği


bilgilerin bazıları arası parça parça yazıldı ve
İnternet'te yayınlandı. Yeni Harman'a yazmaya başlayana
kadar da hiçbir yerde, hiçbir yazı yazmadım. Bütün bu yazı­
ların kitap olması özel nedenlerden dolayı gecikti. Bu arada
bütün bu bilgilerin, yöntemin, orijinal tezlerin ve hatta
üslubun kurtlarla birlikte uluyan çakallar tarafından çalındı­
ğını duydum; duydum diyorum çünkü o kitapları okumadım.
Katil yetiştiren, insanlık düşmanı katilleri aklayan dizilerden
kanlı paralarla şöhret yapan sahibinin sesi bu tiplerin ellerine
en son Hrant Dink'in kanı bulaşmıştır. Tarihin yargısı ve to­
kadı güçlüdür

Bütün bu -az sayıda kişinin okuduğu eski yazılardaki-


bilgilerin dışında yepyeni bilgiler ekleyerek ve asıl önemlisi
vurgulamak istediğim şeyi yani “iktidarın sürekliliği” kavra­
mını belirgin hale getirecek şekilde bir kurgu yaparak, birinci
kitabı hazırladım. Bu kitabın dışında devamı sayılabilecek-
iki kitap daha çıkaracağım. O kitaplar “iktidarın sürekliliği”
kavramını daha da netleştireceklerdir. Bu kitaplar birbiriyle
ilgili ama aynı zamanda da bağımsızdırlar. Kavram açısından
süreklilikleri olacak, ama kendi içlerinde de tek başına ba­
ğımsız olarak okunabileceklerdir.
Tek kitap yapsaydım, konunun genişliği nedeniyle
fazla hacimli bir kitap olacaktı. Konu oldukça yoğun olduğu
için, bütün bu anlatılanların tek bir kitapta okunması, dola­
yısıyla anlaşılması da zor olacaktı. Kurgum, üç basamaktan
oluşan zincire de uygun üç kitaptan oluşan bir formattır.
Kitapta referans verme zorunluluğu ile okuma
güçlüğü yaratma arasındaki çelişki nedeniyle, kendimce bir
referans verme düzeni oluşturdum. Bir tek kişinin bile bil­
gisini çalmamak ile aynı sayfada onlarca referans vererek oku­
ma iştahını kaçıracak düzen arasındaki hassas çizgiyi yakala­
maya çalıştım. Metin ile kaynaklar tamamen paralel gitmek­
te olup, merak eden okuyucu böylece hangi bilginin nereden
alındığını anlayabilecektir.
Soyağacı şeklinde bazı şemaların neden olmadığı
sorulabilir. Bu bir aile araştırması olmadığı ve bahsettiğim ki­
şilerin bazı yakınlarını tarihsel anlamda önemli görmediğim
için yazmadım. Dolayısıyla bir şecere çıkarmak yanlış olacak-
VII
tl.

Adetten olsun diye değil, içten olarak teşekkür borç­


larım var

Ancak vefalı bir kardeşin yapabileceği şekilde hep


yanımda olan Yaşar Taşkın Koç, bu dünyaya iyilik saçan bir
insandır. Kitap Şenliği'ne konuşmacı olarak çağırıldığım
Kaş'taki dostlar (Yusuf Yavuz, Recep İlhan, Sunder Erdoğan,
Can Kahvecioğlu) yıllarca karşılıksız bir şey yapmanın
“enayilik” dışında da bir şeyler yaratabileceğini -bir kez daha-
bana gösterdiler. Senelerdir “Sandal” için ödeme yaparak ya­
yında olmasını sağlayan. Temmuz sıcağında İdris Küçük-
ömer'in mezarına bir demet çiçek koymak için eşini,
çocuğunu bırakıp benimle gelen Melih Arsun'un; bilgisiyle
Sandal'a çok şey katan Savaş Dost'un, Yeni Harman'dan
Gürkan Hacir ve Rüştü Paşaoğlu'nun; beni hep yüreklen­
diren ve her daim sosyalist fişek Hüseyin Çevirgen'in; parlak
zekası ve kardeşliğiyle destek veren Atilla Özgün'ün; yılların
eskitemediği arkadaşım Meral Uyar'ın; dostlukları benim
için çok önemliydi. En başta Kemal Buluş ve sonra Fuat
Akdenizli, Tolga İriyarı kapak için ciddi emek veren dostlar­
dır. Ve Sevgili T ülin Hepinize candan teşekkürler.

Hayatın önceden belirlenmiş bir amacı yoktur; biz


ona ne anlam yüklersek o olur. Benim için bu anlam ezilen­
lerin mücadelesi içinde olmaktır. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı
hür bu kitap; hiçbir güç odağına sırtını dayayarak yazılmadı.
Arkasında ne holdingler, ne tv kanalları, ne yazılı medya, ne
de militarizm var Çocukluk düşlerine ve gençlik ideallerine
sadık kalmakta inat eden bir iradenin doğurduğu, emek yo­
ğun bir üründür sadece İnsanlığın uzun yürüyüşünde söy­
lediği en güzel melodi olan eşitlik ve özgürlük türküsünde bir
ses olması dileğiyle

Tayfun ER
Mart
13
GİRİŞ
Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
(Turgut Uyar)

OLİGARŞİ VE ÖRTÜK KAST SİSTEMİ

“Oligoi” (6Xıyoı) Helencede “küçük sayı”, tekil ve


yalın hali olan “oligos” (ötayoç) ise “az sayıda” demek. Bu
kelimelerden türeyen “oligarşi” (oXtyapxta) de “az sayıda
kişinin yönetimi” anlamına geliyor. Atina Polisi'nin bazi-
leus'unu yani kralını deviren soyluların, areopagu denen bö­
lümü yasama ve yargı işlerini üstlenirken, arkhon denen
sayıları başta üç daha sonra ise dokuz kişiye çıkan bölümü de
yürütmeyi götürüyorlardı. İşte, oligoi, oligos ve oligarkhia
(oligarşi) bunu anlatıyor.
Atina Polisi'nde insanlar üçe ayrılıyordu: yurttaşlar,
yabancılar ve köleler. Yurttaşlar da homojen bir kitle değildi;
içlerinde eupatrid (ewıaTpi5r

Tayfun Er - Erguvaniler

ONE OF FIRST TURKISH WOMEN WRITERS, EMINE SEMIYE HANIM, HER LIFE AND WORKS Emine Semiye Hanım, one of the first Turkish female writers and pioneer of the women’s movement, lived between the years and Through her literature, teaching career in different regions of the empire, articles on women and children issues, political and social activities, travels and the letters she wrote, provide us with crucial information about the period. Emine Semiye Hanum is a noteworthy name in the history of Turkish Literature, who had been expressive in print culture throughout the period of the late Ottoman and the announcement of Turkish Republic. Although there is not much information available about the writer, in this monographic study, Emine Semiye’s biography is compiled from her bibliography. This study also includes the analysis of her works to bring out the atmosphere of the period. In order to comprehend Emine Semiye’s thoughts and outlook on life, I have consulted her articles written for Mütalaa (Observation) and Hanımlara Mahsus Gazete (The Newspaper for Women), where she was a permanent columnist. This study also tried to evaluate the political activities of the writer, as someone who had been an opponent to her own family’s conventions due to her distinctive political attitude which resulted in her noted position in the literary world.

1 İBRANCA NOTLAR Er, Tayfun (), Erguvaniler, Türkiye de İktidar Doğanlar, 4. Baskı, İzmir: Duvar Yayınları, s. Ümit TOKATLI * Gazi Türkiyat, Bahar / Tayfun Er in Erguvaniler, Türkiye de İktidar Doğanlar, 4. Baskı, Duvar Yayınları, İzmir kitabının 37 ile 49 uncu sayfaları arasında geçen, orijinal harfleriyle bazı İbranca kelimelerin yanlış değerlendirilmesine değineceğiz. 39 uncu sayfada, İbranî ve Arap harfleri sayı değerleriyle iki ayrı liste halinde verilmiş. İbranî alfabesini, harflerin anlamı ve Arap alfabesine yansıyan isimleri göstereceğiz. İBRANÎ ALFABESİ (Harflerin Anlamı ve Sayı Değerleri) א אלף Āléf öküz 1 ב בית Béyt ev 2 ג גימל Gīmél deve 3 ד דלת Dālét kapı 4 ה הא Héy ağ 5 ו ואו Vāv kazık 6 ז זין Zāyin silah 7 ח חית Ḥéyt duvar, çit 8 ט טית Ṭéyt zehirsiz, büyük kara yılan 9 י יוד Yōd, Yūd el 10 ך כ כף Kāf avuç içi, aya 20 ל למד Lāméd öküz üvendiresi 30 ם מ מם Mém su 40 ן נ נון Nūn büyük balık 50 ס סמך Sāméḫ dayanak 60 ע עין ʿayin göz 70 ף פ פי Piy ağız 80 ץ צ צדי Ṣādiy balık kancası 90 * Prof. Dr., Erciyes Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kayseri/TÜRKİYE. [email protected]

2 Ü m i t T o k a t l ı / G a z i T ü r k i y a t, B a h a r /16 : ק קוף Ḳōf iğne deliği ר ריש Réyş baş ש שין Şiyn diş ת תו Tāv işaret Diğer Sâmî dillerinden farklı olarak, Arapçada 6 harf daha vardır. Bunlar da iki ayrı kelimede,ضظغ) (ثخذ toplanarak, asıl Sâmî harf sırasına eklenmiştir. Bu sisteme ebced hesabı (tarih düşürme) denir. Eklenen harfler, sayı değerleriyle şunlardır: ثاء ث خاء خ ذال ذ ضاد ض ظاء ظ غين غ İslâmiyet sonrası, benzer harfler bir araya getirilerek bugünkü alfabe sırası benimsenmiştir. Arapça harf isimleri de, İbrancadakilerin kısalmış veya yeniden düzenlenmiş şekilleridir. Dolayısıyla hiçbir anlam taşımazlar. Bu değişmeyi 5 grupta toplayabiliriz: 1. Aynen Korunan İsimler: 2. Eksiltmeyle Alınan İsimler: شين Şiyn عين (غين ayn (buna benzetilerek ٯ ا ٯ Vāv نون Nūn سين Siyn دال زای صاد م لا (ذال dāl<dālét (buna benzetilerek zāy<zāyin (ضاد ṣād<ṣādiy (buna benzetilerek lām<lāméd 3. Ses Değişmesiyle Alınan İsimler: ألف ميم elif<āléf mīm<mém

3 D e ğ e r l e n d i r m e / İ b r a n c a N o t l a r قاف کاف ḳāf<ḳōf kāf<kâf 4. Yeniden Düzenlemeyle Alınan İsimler: باء تاء حاء راء طاء فاء ھاء ياء bā <béyt (ثاء tā <tāv (buna benzetilerek (خاء ḥā <ḥéyt (buna benzetilerek rā <réyş (ظاء ṭā <ṭéyt (buna benzetilerek fā <piy hā <héy yā <yōd, yūd 5. Eksiltme ve Baştaki Ünlünün Değişmesiyle: g ) cīm<gīmél (İbrancada c yerine جيم İBRANCA VE ARAPÇADA RENK İSİMLERİ İbranca Arapça Ak/ Beyaz לבן lavan Kara / Siyah שחור şahor Kırmızı אדום adom Yeşil ירק yaruk Sarı צהב ṣāhov Mavi כחל kaḥol Ak/ Beyaz أ ضبي ebyaż Kara / Siyah أسود esved Kırmızı أحمر aḥmer Yeşil أخضر aḫḍar Sarı أصڧر aṣfer Mavi أزرق ezraḳ Bu ön bilgiler ışığında, belirtilen sayfalardaki yanlış veya eksik değerlendirmeleri gözden geçirmeye çalışacağız. Biri harekesiz (s), öbürü harekeli (s) olmak üzere, Mesîh kelimesinin İbrancası משיה yazılmış ve Maşiah okunmuş. Doğru yazılış ;משיח okunuş da Maşiyyaḥ dır. Son harf héy değil héyt tir. Harekesiz okunması mümkün

4 Ü m i t T o k a t l ı / G a z i T ü r k i y a t, B a h a r /16 : olmayan kelime sonunda héy, héyt, ʿayin harflerinden sonra gelen ve çalıntı fetha happatah הפתח hannanūv adını alan hareke vardır. Bu harflerden önce dar הננוב ünlü gelirse -iyy, yuvarlak ünlü gelirse -uvv ile birlikte okunurlar. Buna göre kelime Maşiyyah yazılmalıydı. s te İbranicede Maşiah yani Mesih demektir. Mesih in gematriası yani ebced hesabı dir. Yılan ın da İbranicesi Nahaş yani mitolojideki serpent olarak gematriası dir. denmektedir. Bu imlâ ile Maşiah dedikleri kelimenin toplamı tir. Nahaş la aynı değerde olabilmesi, son harfin doğru yazılmasıyla sağlanır. Aynı yanlışın yapıldığı başka bir örnek de şudur: s Halav süt demek הלב Het+Lamed+Bet=8+30+2=40 tır Toplama doğru, ama imlâ yanlış. Yoksa bu haliyle 40 değil, 37 dir. Doğru imlâ. dir &#;חלב s Kara nın İbranicesi: oluşuyor: şu harflerden שחר Alef (1)+Hay (5)+Vav+Dalet (4)=10 Toplamaya alınan harflerle üstteki kelimenin harfleri arasında bir tek benzer yok. Ayrıca son harf dālét değil réyş tir. Kelimenin toplamı da dir; vāvı da sayarsak tür. Toplamada gösterilen harflerin tamamı אהוד ahūd kelimesidir, sevimli, popüler anlamında. s İbranicede כחל mavi demektir. Mavi=Kaf (20)+Khet (7)+Vav +Lamed (30)=57 İkinci harfin değeri 8 dir. Ayrıca Khet değil, Héyt tir. s. 49 Beyaz :לבו Lamed (30)+Kaf (20)+Vav (6)=56 buluyoruz.

5 D e ğ e r l e n d i r m e / İ b r a n c a N o t l a r Son harf nun, vāv olarak yazılmış. Toplamada ise, doğru yazılan béyt e, kâf sayısı verilmiş. Değerlendirme de bu yanlış üzerinden yapılınca, sonuç da tabii ki katmerli yanlıştır. לבן şöyledir: Kelimenin doğru yazılışı Toplam: Lāméd (30)+béyt (2)+nūn (50) =82 s şiçça yazılan ve unutkanlık anlamı verilen kelime de doğru değildir. İbrancada ç 1 sesi yok. Kelime שׁ גּ ע şiggaʿ, anlamı da delirtmek, aklını başından almak tır. Bu kelimenin ebced hesabıyla toplamı, kar anlamındaki שלג şélég ( açık e lerle yazılmış) ile eşit tutulmuş. Hâlbuki şiggaʿ=, şélég= tür. Soğuk anlamı verilen ve yine yanlış yazılan karça kelimesinde de ç vardır. Soğuk. kar dır קר s demektir. İbranicede zeytin זי ת Doğru; toplamı da doğru hesaplanmış Bu kelime Arapçada da İbrancada da, müzekker çoğul ekiyle zeytūn ; زيتون zeytiym ז יתים olarak kullanılır. Türkçede ikisinin arası zeytin olmuştur. s Sefer (h)a Zohar yani Zohar kitabı, h nin parantez içine alınması ne demek? Oysaki s. 46 da Bet ha Mikdaş tamlamasında parantez içine alınmamış. İbrancada ha artikeldir, edat-ı tariftir. Ağız boşluğu harfleri (aléf, héyt, héy, réyş, ʿayin) dışındaki harflerin şeddelileriyle okunur. Her iki örnekte de, saydığımız harflerden biri yoktur. O halde tamlamalar şu şekilde okunur: Sefer hezzohar Bet hemmikdaş ה זוהר ספר בית המּק דשׁ s İbranicede sondaki h illetli harf ve okunmuyor. Dolayısıyla Beria ya da Beriya yazımı doğrudur çünkü Latin Alfabesi dışında yazılan sözcüklerin, Türkçeye transkriptlerinde okunduğu gibi yazılması gerekiyor. 1 Bu ses Arapçada yok. Mısır Arapçasında c, de, g okunur. C için چ harfi kullanılır. چيھان cihan okunur.

6 Ü m i t T o k a t l ı / G a z i T ü r k i y a t, B a h a r /16 : Bu açıklamadan anlaşılan, illetli harflerin okunmadığıdır. Yanlıştır. Ayrıca h illetli harf değildir. Çünkü kelime sonunda -at ekinin düşen ünsüzden geriye kalan -a ünlüsüdür. Bu da İbrancada büyük ölçüde kaybolan irabdan kalan izdir. Tamlama durumunda ekin -t sesi tekrar ortaya çıkar. s Kırmızının İbranicesinde ek olarak bir vav harfi var arada. Vav v sesi veriyor ancak birleştirici görevi de var. Bu yüzden gematriyaya dâhil edilmiyor. Bundan hiçbir şey anlaşılmıyor. Ek harf nedir? Birleştirici görevi ne oluyor? Hâlbuki ebced hesabında bütün harfler toplamaya dâhil edilir. Carl Faulmann, Yazı Kitabı nda Happatah Hannanūv u kasd ederek, Ünlüler kendilerinden önce gelen ünsüzlerin altında yer alırlar; gırtlaksıların altında yer alan Patax bir istisnadır. 2 der ki yanlıştır. Zira Sami dillerinde bir defa ünlü yerine hareke vardır. Hareke de ünsüzden sonra gelir. Ünsüzü harekete geçirip duyulur hale gelmesini sağladığı içindir ki ismi harekedir. Buradaki durum bir istisna değil. İbrancada kaybolan i rabdan geriye kalan ender durumlardan biridir. Bir de hā -i resmiyyede aynı izi görürüz. 3 İBRANİ TAKVİMİ Eski Mısır da M.Ö yılına kadar Kamerî takvim uygulanmış; bu tarihten sonra, 11 Eylül yılbaşı kabul edilerek, Şemsî takvime geçilmişti. 4 M.Ö. 48 yılında da Kebise (artık yıl) sistemi uygulanmaya başlamıştı. Abbâsî halifesi Tayi Bi emrillâh 5 ın Kamerî takvimi ıslah girişimi akamete uğrayınca, Selçuklu Sultanı Celâleddin Melikşah zamanında ünlü vezir Nizamülmülk ün başkanlığında hicrî de kurulan Meclis-i Fünûn un çalışmaları sonucu 10 Ramazan Cuma gününe denk gelen Nevrûz-ı Sultânî (21 Mart), yılbaşı kabul edilerek Şemsî takvime geçilmişti. İbranî takviminde daha değişik bir uygulama yapılmış, Eski Yunanlıların 19 yıl zarfında defa güneşin ayla rastlaşmasını hesapladıkları üzere, bu müddet içinde Kamerî ayları 19 güneş yılına sığdırarak, 19 yılın 12 si 12 şer, 7 si 13 er aydan oluşan, 19 yılın 1. yılına uygulanarak yeniden başlar. 2 Carl Faulmann, Yazı Kitabı, (Çeviren: Itır Arda), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul , s Bkz. Ümit Tokatlı, Türkçenin Yazımında Enteresan Bir Harf: Güzel H, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri II ( Eylül ), TDK Yay., Ankara , s Vesim Essisi, Attakvim Ettūti, Ruz Elyusuf Dergisi, S ( ), s Abbâsî halifelerinin 24 üncüsü (Abdülkerim bin el-muti Li emrillâh Fazl) hicrî yıllarında hüküm sürmüş. Hicrî te vefat etmiştir. Bkz. Şemseddin Sami, Kamusu l-alam, c.4, Mihran Matbaası, İstanbul , s

7 D e ğ e r l e n d i r m e / İ b r a n c a N o t l a r Muntazam yıl 12, Kebîse (artık) yıl 13 Kamerî aydan oluşur. 6 İslamiyet ten yaklaşık yıl önce Yesrib deki Yahudi komşularından alarak, Araplar da Nesiy نسئ adıyla bilinen bu sistemi uygularlar. 7 İslamiyet sonrası, açık Kur an hükmü olmasına rağmen 8, bu uygulama bazı kabile ve aşiretlerce Hz. Muhammed in hayatında da sürer. Ancak Haccetü l-vedâ hutbesindeki kesin yasaklama ile ortadan kaldırılır. 9 İbranî takvimde, muntazam yıl 12 ay gündür. 1 gün arttırılarak sene-yi tavîle; 1 gün eksiltilerek sene-yi kasîre olur. Artık yıl ise gündür. Bir gün fazlasıyla tavîle, bir gün eksiğiyle kasîredir. Birinci ay Teşrî ת שׁ רי daima 30 gündür. Sonra gelenler biri 29, diğeri 30 gün sayılarak devam eder. Bunlar muntazam yıllardır. Héşvân ח שׁ ו ן 30 gün olursa, seneyi tavîledir. Buna mukabil Tévét ט ב ת 29 gün olursa sene-yi kasîredir. א ד ר שׁנ י veyaוא ד Adâr şîni ר ayından sonra, Veadâr א ד ר Artık yıllarda, Adâr (İkinci Adâr) adıyla 29 günlük bir ay daha eklenir. Diğer aylar olduğu gibi devam eder. 10 İbranî takvim yılı ile Miladî takvim yılı arasındaki fark yıldır. Mesela yılı İbranî takvimine göre tir. Dinî hesaplarında yıl sayılmaz ve Ebced e göre yalnız (ןע) olarak gösterilir. Hıristiyanların her yıl 29 Aralık ta kutladıkları Christmas bayramı Şemsî takvime göre iken, ikinci büyük bayramları Easter (Paskalya Yortusu) İbranî takvime göredir. En erken 22 Mart en geç 25 Nisan tarihleri arasında kutlanır. Mesela, da Katolik ve Protestan kiliseleri (Pazar günü) 12 Nisan, Batı Ortodoks kiliseleri (Pazar günü) 19 Nisan da kutlamıştır. 11 İbranî takvimde, 19 yıllık sistem içindeki muntazam 12 ve (parentez içine alınan) artık 7 yılın sırası şöyledir: 1, 2, (3), 4, 5, (6), 7, (8), 9, 10, (11), 12, 13, (14), 15, 16, (17), 18, (19). 6 Ahmed Şakir Paşa, Takvîm-i Nücûmî, Matbaa-yı Ebuzziya, Konstantiniyye , s İbn-i Ecdâbî, El-ezmine ve l-envâ, (Tahkik: Dr. İzzet Hasan), El-memleke el-mağribiyye, Menşurat Vizereti l-evkaf ve ş-şu uni l-islamiyye, Er-rabat, (funduszeue.infoı), s Tevbe sûresi Âyet: إ ن ع د ة الش ھ ور ع ند ه للا اث ن ا ع ش ر ش ھ ر ا (Allah ın katında ayların sayısı 12 dir.); Tevbe Sûresi Âyet: الن س يء ز ي اد ة ف ي ال ك ڧ ر ي ض ل ب ه ال ذ ين ك ڧ ر وا إ ن م ا (Aylara yapılan ilave olsa olsa küfre yapılmış bir ilavedir. İnkârda direnenlerin çarpıtma yöntemidir bu.) Bkz. Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur an, Geçek Me al- Tefsir, Düşün Yayınları, (2. Baskı), İstanbul , s Ahmed Şakir Paşa, a.g.y. 10 Ahmed Şakir Paşa, a.g.y. 11 Gül Demir-Niki Gamm, All About Easter: A Christian Holiday, Turkish Daily News (Weekend Edition), April , s

8 Ü m i t T o k a t l ı / G a z i T ü r k i y a t, B a h a r /16 : ת שׁ רי Teşrî Eylül-Ekim ח שׁ ו ן Hêşvân Ekim-Kasım כּס ל ו Kislêv Kasım-Aralık ט ב ת Ṭêvêt Aralık-Ocak שׁ ב ט Şêvêṭ Ocak-Şubat א ד ר Adâr Şubat-Mart נ יס ן Nîsân Mart-Nisan א י ר İyyâr Nisan-Mayıs ס יו ן Sîvân Mayıs-Haziran ת מּוּז Temmûz Haziran-Temmuz אב Âv Temmuz-Ağustos אלוּל Ėlûl Ağustos-Eylül Prof. Dr. İlber Ortaylı nın tarihli Milliyet gazetesinin Pazar ekindeki Tarih köşesinde İstanbul da sinagoglara yapılan saldırıyı konu alan yazısında, Neve Şalom a verilen Barış Vahası anlamı yanlıştır. Neve, mesken, ikametgâh, otlak anlamındadır. Vaha neve midbar מדבר. dır נוה Beth Israel de öyle. Beth İngiliz telaffuzuna göre iki harfle gösterilen th, Arapçada ث ve Yunancada θ nın karşılığıdır. Bugün İbrancada böyle bir ses, dolayısıyla bu sesi gösteren harf yoktur. Eskiden, bugünkü t harfi ת th den ayırt edilirdi. Toplam 6 ses içi noktalı veya boş harflerle belirlenirdi. Daha sonra bu uygulama 3 harfte ihmal edilmişti. Biri de ת dir. Yani בית bêyt okunur, ev anlamındadır. Arapçadan dâr,دار Farsçadan خان ه gibi, dâru l-aceze, dâru l-muallimīn ve daha çok çay-hâne, hasta-hâne (hastane), eczahâne (eczane), ki bunların bir kısmını eve çevirerek çayevi vb. yapmışız. İbrancada bêyt bu kadar işlektir. Onlarca tamlamada vardır. Mesela בית ספר (harfi: kitap evi) okul anlamındadır. O halde בית ישראל İsrail evi demektir. Farsça ve Fransızcadaki kapalı e leri, birkaç istisna dışında, e ile söyleyip yazdığımız gibi, burada bêyt kelimesi de beyt okunmalıdır. Kelime de bize yabancı değildir. Şiirde iki mısra oluşturan birim de (beyt >) beyittir. Öyleyse bu isim Beyt İsrail yazılmalıydı. Yine tarihli Milliyet gazetesinin Pazar ekinde aynı adlı köşesinde Lübnan tarihi adlı yazısında Benzeşen diller olmalarına rağmen İbranca ve Arapçada renk isimleri farklıdır: tek ortak kelime beyaz anlamındaki leban dır. demektedir. Ancak bu kelime İbrancada lavan dır. lavan לבן dâhil İbrancayla Arapça arasındaki renk isimlerinde herhangi bir benzerlik olmadığı tesbitleri doğru olsa da, bu renk ismi Arapçada ebyaz يض اب ki farklı yerlerde ak anlamındaki renk ismi olarak da kullanılmaktadır. Leben ل بن Arapçada süt, yoğurt ve ayran için kullanılan ortak bir kelimedir. Gerçi sağmak بح ل masdarından türetilmiş halîb veya لبن راي ب yaygın olarak süt demektir. Ayran için leben râ ib ح ل يب Farsçadan alınma doğ kelimesiyle leben doğ ل بن دوغ seyrek de olsa kullanılır. Ama renk ismi olarak beyaz anlamında kullanılmaz.

9 D e ğ e r l e n d i r m e / İ b r a n c a N o t l a r İlk defa olarak, bir arada gördüğümüz Arap, Ermenî, Grek ve Aramî/İbrî alfabelerini ihtiva eden Sevan Nişanyan ın Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü ndeki (3. Baskı) Aramî/İbrî Harf Tablosu nda (s) 22 harfin 5 inde ses değeri, 1 inde ise yer değiştirme karışıklığı vardır. Bunlar aşağıda göstereceğimiz şekilde düzeltilmelidir: Sözlükte Düzeltme א ā Bu harf Arapçadaki hemze nin diğer Sami dillerindeki karşılığıdır. Harekesiz olduğu yerde, kendinden önceki harfin (üstün) harekesi ile birleşerek, uzun ünlü ā yı oluşturur. Tek başına böyle bir fonetik değere sahip değildir. Yani ünlü değil, ünsüzdür. ו ω v okunur. Bu ses, p sesi ile İbranca-Arapça arasındaki fonetik ayrılıkların başında gelir. ח χ harfleriyle כ,ך ḫ Bu harf ḫ değil, ḥ dir. İbrancada gösterilir; noktalısı ise ךּ כּ k okunur. י ī, y Bu harf yalnız y dir. Uzun ünlü ī olabilmesi için, harekesiz olması ve kendinden önceki harfin esresiyle birleşmesi gerekir. ן נ n yazılır. ן kelime sonunda, נ Kelime başı ve içinde פ ף p Alfabedeki ismi piy olsa da, f sesini veren bu harfe, nokta eklenince פּףּ p okunur. İbrancada ḥ sesi, Almancada ch birleşik ünsüzleriyle gösterilir. Aynı birleşiğin İngilizce okunuşu ç dir. Bu ayrıntının farkına varılmayarak Türkçeye aktarılırken, yanlış değerlendirildiğini görmekteyiz. Nitekim Dinlerde Kutsal Zamanlar 12 adlı eserin inci sayfasında geçen İbranî Takviminin 2 nci ayı Héşvân (ח שׁ ו ן), Çeşvan; nci sayfada geçen Hanuka İbranicede adamak anlamında olup bu bayramın İbranicedeki yaygın adı Çag Haurim dir cümlesinde de Hag Hōrīm הורים), (חג Çag Haurim olarak yazılmıştır. Hag Ḥōrīm, Ebeveyn Bayramı dır. Klasik İbrancada hōrė (הו רה) baba, hōrā ה) (הוֹר ana demektir. Türkiye Türkçesinde kardeş ve bacı yerine kardeşler örneğinde olduğu gibi, birinci ismin, ikincisine üstünlük sağlamasıyla yalnız birinin çoğulunun her iki ismi ifade etmesine Arapçada taġlib (تغليب) denir. Hōrīm (ebeveyn) de tağlibdir. Gerçi Osmanlıca gramer kitabı yazanlar ebeveyn, Ḥasaneyn veya ḳamerān (تثنيه) isimlerindeki -eyn/ān eklerine aldanarak, bu ve benzeri isimleri ikilik/tesniye bahsine katarlar. Fakat ebeveyn iki baba değil, ana-baba ; Hasaneyn Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ; kamerân da güneş ve ay ın birlikte ifade edildiği, tağlib kalıplarında isimlerdir. Üzerinde durmamız gereken başka bir konu da, günümüz İbrancasında aynı ünsüzün birinin hece sonu, diğerinin sonraki hece başında bulunması demek olan 12 Mustafa Ünal, Dinlerde Kutsal Zamanlar, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul,

10 Ü m i t T o k a t l ı / G a z i T ü r k i y a t, B a h a r /16 : şedde nin telaffuzdan düşmesidir. Hâlbuki şedde, Sami dillerinin önemli fonetik hususiyetlerinden biridir. Oysaki böyle bir hususiyet Türkçede olmadığı gibi, ses değişimi sonucu birkaç kelime dışında Farsçada da yoktur. İşin ilginç yanı, ünlü Sami dilleri profesörü Dr. Ribhi Kemal in de İbranca Dersleri 13 adlı kitabında (s) belirttiği gibi derslerinde hakkıyla işlemelerine rağmen İbranca öğretmenleri bile konuşmalarında ve metin okumalarında şedde yi ihmal eder hâle gelmişlerdir. Batılı araştırıcıların çoğu da bu rüzgâra kapılarak imlaya pek riayet etmeseler de yazılı metinlerdeki fonetikten sapmamak gerektiği kanaatindeyiz. O hâlde ilgili cümlede geçen Hanuka, doğru okunuşuyla Hanukka ( (ח נ כּה yazılmalıydı. KAYNAKÇA Ahmed Şakir Paşa (), Takvîm-i Nücûmî, Matbaa-yı Ebuzziya, Konstantiniyye. DEMİR, Gül-GAMM, Niki (), All about Easter: A Christian holiday, Turkish Daily News (Weekend Edition), April ER, Tayfun (), Erguvaniler, Türkiyede İktidar Doğanlar, 4. Baskı, İzmir: Duvar Yayınları. ESSİSİ Vesim, Attakvim Ettūti, Ruz Elyusuf Dergisi, Sayı: ( ). FAULMANN, Carl (), Yazı Kitabı, (Çev.: Itır Arda), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İBN-İ ECDÂBÎ (), El-ezmine ve l-envâ, (Tahkik: Dr. İzzet Hasan), El-memleke elmağribiyye, Menşurat Vizareti l-evkaf ve ş-şu uni l-islamiyye, Er-rabat (funduszeue.infoı). İSLAMOĞLU Mustafa (), Hayat Kitabı Kur an, Gerekçeli Meal-Tefsir, Düşün Yayınları, (funduszeue.infoı), İstanbul. NİŞANYAN Sevan (), Sözlerin Soyağacı, Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü, 3. Baskı, İstanbul: Adam Yayınları, ORTAYLI İlber (), Eski Dünya Seyahatnamesi, Ankara: Aşina Kitaplar. RİBHİ KEMAL (), Dürûsü l-lugati l-ibriyye, Dâru l- ilmi Li l-melâyîn, 2. Baskı, Beyrut. ŞEMSEDDİN SAMİ, Kamusu l-alam, c.4, Mihran Matbaası, İstanbul TOKATLI Ümit (), Türkçenin yazımında Enteresan Bir Harf: Güzel H, V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri II ( Eylül ), Ankara: TDK Yay.. ÜNAL Mustafa (), Dinlerde Kutsal Zamanlar, İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık. 13 Ribhi Kemal, Dürûsü l-lugati l-ibriyye, Dâru l- ilmi Li l-melâyîn, 2. Baskı, Beyrut

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.