peygamber efendimize ağlatan mektup / Gönül denizinden Efendimize (asm) mektup - YENİ ASYA

Peygamber Efendimize Ağlatan Mektup

peygamber efendimize ağlatan mektup

İslam ve İhsan

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Çok sevdiğim ama hiç görmediğim Sevgili Peygamberim,

Ben sizi hiç görmedim ama kitaplarımızdan tanıdım sizi.

Annem babam anlattı sizi bana.

Siz Hz. Muhammed (asm), “Son Peygamber” olarak bilindiniz.

Allah’ın büyük elçisi olarak… ’de doğup ’de vefat edip dünyaya gözlerinizi kapattınız.

Elinizden geldiğince bize doğru olanı anlatmaya çalıştınız. Yaptığımız yanlışları gösterdiniz. Çok insana İslâmiyeti öğretmeyi başardınız.

Hayatınızda çok acılar çektiniz. Daha siz doğmadan, annenizin karnında 6 aylıkken, babanız Hz. Abdullah vefat etti. Size anneniz Hz. Âmine baktı, büyüttü. Sonra anneniz de vefat etti ve dedeniz Abdulmuttalip bakmaya başladı. O da vefat etti ve size amcanız Ebu Talip baktı. Aslında hayatınız çok zor geçti. Ama hiç pes etmediniz.

Birçok savaşta ya rolünüz oldu ya da çok büyük taktiklerle Müslümanları korudunuz.

Pek çok mucize gösterdiniz. Sizin güçlü, cesaretli, mutlu, azimli, gayretli, kendini kontrol edebilen bir kişiliğiniz vardır. Ben de böyle olup, bu hayattan mükemmel bir şekilde geçip yanınıza gelmek istiyorum.

Sevgili Peygamberim,

yılında Allah sizi “Peygamber” olarak seçti. Bize iki emanet bıraktınız: Kur’ân ve Sünnet. Ben de sizin yolunuzdan gidip Cennete, sizin yanınıza geleceğim ve asla başınızı eğdirmeyeceğim.

Mektubumu bir şairin sözleriyle bitiriyorum:

“Ben sözlerimle sizi güzelleştiremedim; ama sizden bahsetmekle sözlerim de güzelleşti.”

Furkan Tezer (6.Sınıf)

YAHUDİLERİN BEKLEDİĞİ SON PEYGAMBER

Hem Yahudi, hem de Hristiyan din âlimleri, Tevrat ve İncil'de yer alan bazı metinlerden hareketle Arap bölgesinde "Ahmed" adıyla bir peygamberin geleceği beklentisindeydiler ve bu bilgiyi nesilden nesle aktardılar.

Hâttâ Yahudilerin önemli bir kısmı da, gelecek son elçiyi beklemek için Medine'ye yerleştiler. Yahudi âlimi, bu nedenle Medine'ye geldi ve Medine'yi vatan edindi. Bu âlimlerin torunlarından bir kısmı, daha sonra Müslüman olarak "Ensar" adını aldı. Yani Ensar içinde, önceden Yahudi kökenli olup da Hz. Muhammed'e (sav) iman edenler de vardı. Resulullah'ın (sav) mücadelesinde sahabe olarak yanında yer edindiler.

MEDİNE'Yİ İŞGAL ETMEK İÇİN YOLA ÇIKMIŞTI

Peygamberimizin doğumundan yedi asır önce, Yemen hükümdarı Tubba, Medine'yi işgal için yola çıktı. Medine'ye geldiğinde oradaki Yahudi âlimler, kendisiyle konuşup Medine'yi işgal etmemesi için onu uyararak, "Medine korunmuş bir şehirdir. Orayı işgal edemezsin" dediler.

Gerekçe olarak ise, "Son Peygamber'in Medine'ye yerleşeceği" bilgisini gösterdiler. Bu bilgi, Tubba'nın ilgisini çekti. Yahudi âlimlerle uzun uzun konuşup Peygamberimizin geleceği hakkında bilgi aldı.

Bu bilgiler, onu o denli etkiledi ki, Medine'de Peygamberimizin yerleşmesi için bir ev bile yaptı. Kendisine bilgi veren bu din adamlarına da, birer ev ve cariye verdi. Sonra da uzun bir mektup yazdı. Mektubu altın mühürle mühürleyip bu âlimlerden en güvendiğine teslim etti.

TUBBA'NIN VASİYETİ: BU MEKTUBU SON PEYGAMBERE ULAŞTIRIN!

Tubba, bu mektubu teslim ettiğinde şöyle vasiyet etti: "Ben bu peygamberin hangi asırda geleceğini bilmiyorum. Her biriniz kendi çocuğuna bu mektubu ulaştırsın. Nesilden nesle aktarılacak bu mektup mutlaka o peygambere ulaşacaktır."

Tubba mektubu teslim ettikten sonra Yemen'e geri döndü. Ancak kalbini ve aklını Medine'de bıraktı…

MEKTUP, EYÜP SULTAN'A NASIL ULAŞTI?

Denildiğine göre, bu âlimlerin birisinin torunu olan -veya Medine'nin en asil ailelerinden birine mensup olan- Eyüp Sultan (esas ismi Halid bin Zeyd, eba eyyüp el-Ensari) bu mektuba sahip oldu. Mektup nesilden nesle, elden ele dolaşırken bir vesile ile Eyüp Sultan'a ulaştı.

Eyüp Sultan, bu mektubu sakladı. Hz. Muhammed'in (sav) Mekke'den çıkıp Medine'ye geleceğini duyunca da heyecanlandı ve mektupta adı geçenin Hz. Muhammed (sav) olduğunu anladı.

Güvendiği adamlardan birisi olan Ebu Leyla'ya bu mektubu verip şöyle dedi: "Yola çık! Hz. Muhammed'i (sav) yolda yakala. Bu mühürlü mektubu O'na teslim et. Böylece görevimizi yerine getirelim."

Eyüp Sultan (ra), bu mektubu gönderdiğinde, Hz. Muhammed'in (sav) kendisine misafir olacağını henüz bilmiyordu.

TUBBA'NIN MEKTUBU PEYGAMBERİMİZİN ELİNDE

Ebu Leyla isimli Medineli, mektubu Peygamberimize ulaştırmak için yola çıktı. Süleym kabilesinin güvenilir mensuplarından birisi olan Ebu Leyla hicret yolculuğundaki Peygamberimizi, Medine'ye gelmeden buldu.

Yolda Hz. Ebu Bekir (ra) ile karşılaştı ve onunla konuşmaya başladı. Henüz adını, nereden geldiğini ne için geldiğini söylememişti. İkisinin konuştuğunu gören Hz. Muhammed (sav), Ebu Leyla'ya adıyla hitap etti; "Sen Ebu Leyla mısın?" buyurdu.

Ebu Leyla şaşkınlık içinde "evet" dedi. Resulullah (sav) devam etti: "Tubba'nın bana yazdığı mektubunu ver."

Ebu Leyla'nın hayreti daha da arttı. Peygamberimize, "Beni nasıl bildiniz, adımı nereden bildiniz, bu gizli mektubu nasıl bildiniz?" deyince Resulullah (sav) cevap buyurdu: "Ben Allah'ın Peygamberiyim. Ben Muhammed'im."

Ebu Leyla, mektubu Peygamberimize teslim etti. Efendimiz mektubu okuması için Hz. Ebu Bekir'e uzattı. Hz. Ebu Bekir mektubun mührünü söktü ve içindekini okudu.

TUBBA'NIN MEKTUBUNDA NE YAZIYORDU?

Tubba'nın milattan yıl önce yazdığı yedi asırlık mektup şöyleydi: "Şehadet ederim ki Hz. Ahmed Allah'ın Peygamberidir. Şayet ömrüm olur da, O'na ulaşırsam, O'nun yardımcısı veya amcasının oğlu gibi olurum. O'nun yanında yer alırım. O'nun düşmanlarıyla savaşır, yükünü hafifletirdim."

Mektup 7 asır önce yaşayan bir kralın imânını konu alıyordu. Gözünün önündekini göremeyen Ebu Leheb ve benzerlerinin hali ile, yedi asır öncesinden Allah'ın Resulünü gören bu kişi arasındaki fark ne kadar büyüktü! Tubba, 7 asır önceden imânını ilân ediyordu.

Bu mektubu dinleyen Hz. Muhammed (sav) şöyle buyurdu: "Sakın Tubba'ya küfretmeyin. Sövmeyin. O bir mü'mindir. Selâm Tubba. Aramıza hoş geldin!"

EYÜP SULTAN'IN EVİNİ KİM YAPTI?

Peygamber Efendimiz, Medine'de 7 ay boyunca Eyüp Sultan'ın evinde misafir olarak kaldı. Bu ev, tam 7 asır önce Tubba'nın Peygamberimiz için inşa ettiği o evdi.

Hz. Muhammed (sav), ondan 7 asır önce inşa edilen o eve gelmiş ve haberi olmadan o evde misafir olarak kalmıştı.

KUR'AN-I KERİM'İN IŞIĞINDA TUBBA

Eski Yemen krallarının unvanı olan Tubba, Kur'an-ı Kerim'de helâk edildiği bildirilen bir kavmin de adı. Kur'an'da Duhan Suresi'nin 37'inci ayetinde ve Kaf Suresi'nin 14'üncü ayetinde geçen Tubba adlı kavmin, günahkârlıkları ve peygamberleri yalanlamaları nedeniyle helâk edildiği bildirilir.

Tubba (çoğulu tebâbia), Yemen (Himyer) krallarının unvanıydı. İslâm kaynaklarına göre, onlara bu adın verilmesinin sebebi, kralların birbirinin yolunu izleyerek krallık yapmaları veya kendilerine tâbi olanların çokluğuydu.

Yemenlilerin aslını oluşturan Kahtânîler, Cürhüm ve Ya'rub olmak üzere iki kola ayrılmış, Ya'rub b. Kahtân bölgede ilk devleti tesis etmiş, Ya'rub'un soyundan gelen Sebe de bölgede birliği yeniden sağlayıp Sebe Devleti'ni kurmuştu. Bu devletin kuruluş tarihinin milâttan önce üç binli yıllara kadar gittiği tahmin edilir.

Sebe Devleti, Mukarribler (MÖ ? - MÖ ) ve Melikler (MÖ - MÖ ) diye iki döneme ayrılmış, Sebe'nin soyundan gelen Himyer Himyerî Devleti'ni tesis etmişti. Güney Arabistan'da milâttan önce yılından milattan sonra yılına kadar hüküm süren Himyerî Devleti birincisine krallar, ikincisine tebâbia denilen iki döneme ayrılır.

Krallar devri, 4'üncü yüzyılın başına; tebâbia devri, yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemde kendilerine Tubba adı verilen Himyerî kralları Güneybatı Arabistan'ın tamamına hâkim olmuştur.

İslâm kaynaklarında Yemen krallarına Sebe, Himyer ve Hadramut'a sahip olmadıkça Tubba denilmediği belirtilir; dolayısıyla tebâbia Yemen'in birliğini sağlayan kralların unvanıdır.

RİVAYETLERE GÖRE TUBBA

Tebâbia dönemine, tebâbia krallarının sayısına ve Kur'an'da bahsedilen Tubba'nın yaşadığı çağa ilişkin İslâm kaynaklarındaki bilgiler çelişkilidir. Bazı tarihçiler Himyerî Devleti'nin ikinci dönemini tebâbia diye adlandırırken; bazıları Tubba devrini çok daha gerilere götürerek, bu sürece Sebe devrini dâhil eder ve tebâbia dönemini milâttan önce 15'inci yüzyılda Hâris er-Râiş ile başlatır.

Hâris er-Râiş liderliğinde ülkede birliğin sağlanmasıyla Sebe Devleti'nde tebâbia kralları ve yetmiş Yemen tebâbiası dönemi başlar. Buna göre Hâris er-Râiş, ilk Tubba'dır. Bölge halklarının ona tâbi olmasıyla kendisine Tubba denildiği de rivayet edilir.

İbn Haldûn, Tubba diye nitelendirilen ilk kralın Hâris er-Râiş olduğunda tarihçilerin ittifak ettiğini nakleder; İbn Kesîr de, Kur'an'da zikredilen Tubba kavminin Sebe halkından meydana geldiğini belirtir. Bu kanaati savunanlara göre, tebâbianın çoğu Sebe Devleti krallarıdır; fakat Himyer b. Sebe ve Himyer el-Asgar b. Sebe el-Asgar soyundan geldikleri için onlara ayrıca Himyer kralları denilir. Neşvân el-Himyerî, Himyerli tebâbianın sayısının yetmiş olduğunu, hepsinin Râiş'in soyundan geldiğini ve bütün bölgede hâkimiyet kurduklarını söyler. Tebâbianın sayısını dokuz, on altı ve yirmi altı olarak verenler de vardır.

TUBBA, YEMEN'İN BİRLİĞİNİ SAĞLADI

Tebâbia dönemini, Himyerî Devleti'nin ikinci dönemiyle (4'üncü - 6'ıncı yüzyıllar) başlatanlara göre Tubba unvanlı ilk kral olan Şemmer Yür'iş, 4'üncü yüzyılın başında Katabân ve Hadramut'u bertaraf ederek bölgedeki çatışmalara son vermiş, böylece Yemen'in birliğini sağlamış, ardından da Sebe, Zûreydân, Hadramut ve Yemanet kralı unvanını almıştı.

Güney Arabistan'da 4'üncü - 6'ıncı yüzyıllar siyasî açıdan Himyerî devridir. Bazı araştırmacıların Sebe kitâbelerinden hareketle ortaya koyduklarına göre sonraki dönem Sebe tebâbiası içinde ilk defa Şemmer Yür'iş ülkenin idarî taksimatına uygun şekilde Sebe, Zûreydân, Hadramut ve Yemanet kralı unvanını kullanmıştır.

Şemmer Yür'iş, bazılarının iddia ettiği gibi son Himyerî Devleti zamanında (4'üncü yüzyıl) değil; milâttan önce 9'uncu yüzyılda yaşamıştır. Çünkü kitâbelerdeki tarihlendirme milâdî takvime göre olmayıp Sebe takvimine göredir.

TUBBA PEYGAMBER MİDİR?

İlk Tubba'ya dair bilgiler gibi tebâbianın en meşhuru olan Ebû Kerib Es'ad Kâmil'in yaşadığı dönemle ilgili bilgiler de çelişkilidir. Kur'an'da zikredilen Tubba kavminin Sebe, Tubbaın da Ebû Kerib Es'ad olduğu ifade edilmekle birlikte onun yaşadığı döneme dair farklı tarihler verilmektedir.

Tebâbia devrini Himyerî Devleti'nin ikinci devriyle başlatanlara göre 4'üncü yüzyılın sonunda Ebû Kerib Es'ad, Orta Arabistan'a kadar ilerlemiş ve Şemmer'in kullandığı unvana, "Necid ve Tihâme Arapları'nın da kralı" ilâvesini yapmış, bu kralla ilgili çeşitli efsaneler ortaya çıkmıştır.

Bazı kaynaklarda Ebû Kerib Es'ad'ın milâttan önce yılları arasında Sebe'de krallık yaptığı, kitâbelerde adının "Sebe, Zûreydân, Hadramut, Yemanet ve Necid ile Tihâme kralı" diye geçtiği, Kâbe'ye örtü giydirdiği, nebî mi yoksa kral mı olduğunun tartışıldığı belirtilmekte, İbn Abbas onun nebî, Kâ'b ise kral olduğunu ileri sürmektedir.

RESÛL-İ EKREM'İN DİLİNDEN TUBBA

Resûl-i Ekrem'den, "Tubba'a küfretmeyin, zira o Müslüman olmuştur"; "Es'ad el-Himyerî'ye küfretmeyin, zira o Kâbe'ye ilk örtü giydirendir" meâlinde hadisler nakledilir. Hz. Aişe (ra), Tubba hakkında şöyle demiştir: "Tubba'a sövmeyin, çünkü o salih bir kimse idi. Allah Teala, kavmini tenkit ettiği halde, onu tenkit etmemiştir."

Rivayete göre, Ebû Kerib Es'ad bir defasında Mekke'de altı gün kalmış, bu esnada rüyasında Kâbe'ye örtü giydirdiğini görmüş, ertesi gün Kâbe'ye rüyada gördüğü kumaştan bir örtü giydirmiş, ikinci gece başka bir kumaştan örtü giydirdiğini görünce bu defa o kumaştan bir örtü yaptırmış, üçüncü gece başka bir kumaştan örtü giydirdiğini görünce aynı kumaştan başka bir örtü giydirmiştir. Bu sebeple Kâbe'ye ilk örtü giydiren kimse diye tanınmıştır.

Bazı kaynaklarda Ebû Kerib'in Hz. Peygamber'den yıl önce yaşadığı ve ona gıyabında iman ettiği bildirilmekte; bir kısım rivayetlerde ise onun Zebûr'a inanan bir kişi olduğu ve orada Hz. Muhammed'in niteliklerini bulduğu nakledilmektedir.

KAVMİ, HELÂK EDİLEN KAVİMLERDEN BİRİYDİ

Tebâbia döneminin son hükümdarı Zûnüvâs, Yahudiliği kabul etmiş ve bölgedeki Hristiyanları bu dine girmeye zorlamıştır. Bunun üzerine Habeş Kralı Kaleb Ela-Esbaha, Bizans İmparatoru I. Justinos ile anlaşıp Zûnüvâs'a savaş açmış ve Himyerî Devleti'ni yıkmıştır. Tebâbiadan sonra Yemen'de Habeşler hâkimiyet kurmuştur.

Kur'an'da günahkâr oldukları ve peygamberleri yalanladıkları için yok edildikleri bildirilen kavimler Nûh kavmi, Ashâbü'r-res, Semûd kavmi, Âd kavmi, Firavun'un taraftarları, Lût'un kardeşleri, Ashâbü'l-Eyke ve Tubba halkı şeklinde sıralanmaktadır. Helâk edildiği bildirilen Tubba kavminin kimliği söz konusu tübbaın kim olduğuna ve yaşadığı döneme bağlıdır.

Burada Tubba eğer Sebe halkı ise yine Kur'ân-ı Kerîm'de iki yerde Sebe'den bahsedilmekte ve birinde (en-Neml, ) Sebe melikesinin Hz. Süleyman'ı ziyareti konu edilmekte, diğerinde (Sebe', ) Sebe toplumunun şeytana uyup Allah'a kulluktan yüz çevirdiği ve bu yüzden büyük bir sel felâketiyle cezalandırıldığı belirtilmektedir. Kur'an'da Tubba halkının cezalandırılmasıyla ilgili bilgiler Sebe kavminin helâkine dair olabileceği gibi Himyerîler Devleti'nin tebâbia döneminin sonunda Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkma teşebbüsünün sonuçsuz bırakılması ve onun Mekke'ye gelen ordusunun helâk edilmesine ait de olabilir.

Derlenmiştir.

Nihat Hatipoğlu – Sabah; Ömer Faruk Harman - TDV İslam Ansiklopedisi

Hz. Peygamber (s.a.v)’e Yazdığı Mektupla Ağlattı

Adana’nın Tufanbeyli ilçesinde Kutlu Doğum Haftası etkinleri kapsamında düzenlenen "Hz. Peygamber, Din ve Samimiyet" konulu konferans ilgi gördü. Birçok davetlinin ayakta dinlediği konferansta öğrencilerin Hz. Peygamber'e (sav) yazdığı mektuplar, katılımcıları duygulandırdı.

Hükümet Konağı Konferans Salonun da yapılan programa Belediye Başkan Vekili Ahmet Ünal, Feke Müftüsü Ahmet Müjdeci, Saimbeyli Müftüsü Tufanbeyli Müftü Vekili Mükremin Çabuk, Daire amirleri, memurlar ve vatandaşlar katıldı.

Konferans İstiklal Marşının okunmasının ardında Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Açılış konuşmasını Saimbeyli Müftüsü aynı zamanda Tufanbeyli Müftü vekili Mükremin Çabuk yaptı.

Müftü Çabuk, açılış konuşmasında, Kutlu Doğum Haftası hakkında bilgi verdi,

İmam Hatiplerin İlahiler okumalarının ardından Feke Müftüsü Ahmet Müjdeci davetlilere " Hz. Peygamber, din ve samimiyet" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Hz. Muhammed'in, yeryüzünde ismi en çok zikredilen kişi olduğunu söyledi.

Tufanbeyli Müftülüğü Program öncesinde Tufanbeyli Okullarında okuyan öğrenciler arasında yapmış olduğu Peygamberimize mektup. şiir ve kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere hediyeler verdi. Bunun yanında Müftülüğüne bağlı bayan Kur’an Kursları öğrencileri arasında yapmış olduğu "Kur’an-ı Kerimi Yüzünden Okuma " yarışmasında dereceye giren öğrencilere hediyeler verdi.

Tufanbeyli de Kutlu Doğum Haftası nedeniyle düzenlenen panelde öğrencilerin Hz. Peygamber'e (sav) yazdığı mektuplar, katılımcıları duygulandırdı.

Programın en anlamlı ve süperiz hediyesi dereceye giremeyen fakat Peygamberimize yazdığı mektupta Peygamberimizden kendisine bir bisiklet almasını isteyen Hacı Mehmet Çinçik öğrenciye bisiklet hediye edilmesi oldu.

Öğrenciye hediyesini verirken duygulanıp konuşmakta güçlük çeken Müftü Mükremin Çabuk," Peygamberimizde çocukları sever onlara hediyeler alırdı. İnşallah bu Çocuk ve bu hediye sayesinde Peygamberimiz hepimize şefaat eder" dedi.

Süpriz yapılan Öğrencinin sevinci görülmeğe değerdi.

Program sonunda tüm konuklara kitap ve gül hediye edildi.

Kaynak: Tufanbeyli Müftülüğü

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası