lozan antlaşmasi maddeleri ve önemi pdf / Lozan Antlaşması maddeleri ve önemi nedir? Lozan Antlaşması kaç madde? - Molatik Tarih

Lozan Antlaşmasi Maddeleri Ve Önemi Pdf

lozan antlaşmasi maddeleri ve önemi pdf

Lozan Antlaşması’nın Anlam ve Önemi, Türk Dünyası Araştırmaları, , 59 - 74 (). Lozan Antlaşması’nın Anlam ve Önemi Lozan Barış Antlaşması, Türk tarihinin Osmanlı dönemini kapsayan büyük özveri ve kahramanlıklar sonucu müttefiklerle sürdürülen, askerî ve siyasal savaşı sona erdiren büyük siyasî bir zaferdir. Buna göre, Türk İstiklâl Savaşı askerî alanda Mudanya, siyasî alanda ise “Lozan Antlaşması”, ile sona ermiştir. Yani milletler arası hukuk bakımından Türk İstiklâl Savaşı’nın sonu da bu antlaşmanın yürürlüğe giriş tarihi olmuştur. Bu sebeple Lozan görüşmeleri ve Türk delege heyetinin çetin şartlar altındaki çalışmaları Millî Mücadele ve İnkılâp Tarihinde oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Zira Lozan Konferansı ve onun getirdiği neticeler, o günün şartlarında ele alınmalıdır. Bloklararası Çatışmalar ve Birinci Dünya Savaşı ’lerde büyük güçler arasındaki çekişmeler, ekonomik sömürgecilikten doğan emperyalist rekabete dönüşmüştü. ’de üçlü itilâf (İngiltere, Fransa ve Rusya) ile birlikte bu rekabet iyice kesinleşmiş, ABD’nin artan itibarına rağmen Avrupa hâlâ dünyadaki sanayi üretiminde başat yerini alıyordu. Bu geniş çaplı sömürgeci - yayılmacı fikir, değişik yapısal özellikler taşıyan Avrupa ülkeleri arasında çıkar çatışmaları yaratacak milletlerarası anlaşmazlıklara ve çatışmalara sebep olmaya başlamıştı1. Ekonomik bir güç olmakla birlikte sömürgecilik yarışında ön saflarda yer alamayan Almanya, diğer ülkelerin emperyalist yayılmacılığını, ekonomik rekabetin dışında politik bir tehlike olarak bu durumu kabullenmiyordu. Zira Almanya, sömürgeleşmede en az payı almıştı. Payını artırmak isteyen Almanya hızla silahlanmaya başlamıştı. Avrupa’da en küçük uyuşmazlıklar sertleşerek sürerken silahlanma yarışı da devam ediyordu. ’larda İngiliz ve Ruslar, Fransızları destekleyerek Almanya’ya karşı birleşmişlerdi. ’de Avusturya - Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti’ne bağlı Bosna - Hersek’i Rus Çarlığı’nın Sırbistan’ı desteklemesine rağmen işgal etmişti. 23 Eylül ’de “Trablusgarp ve Bingazi’nin medeniyet nimetlerinden mahrum bırakıldığından ve bu duruma İtalya’nın daha fazla seyirci kalamayacağından”, bahisle bir nota veren İtalya, 24 Eylül’de Trablusgarb’a çıkarma yapmıştı. Bu durum, uzun zamandır fırsat kollayan Balkan devletlerinin 8 Ekim ’de Balkan Savaşı’nı açmalarını kolaylaştırmıştı2. Balkan Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İtalyanlarla bir anlaşma yapmak zorunda kalan Osmanlı Devleti Trablusgarb’ı terk ederek Kuzey Avrupa’daki topraklarını ve On iki adayı kaybetmişti3. - döneminde iç ve dış düşmanların birlikte çıkarmış oldukları, Boğazlar, Bulgaristan, Girit, Bosna - Hersek ve Ermeni sorunu gibi meseleler ve buhranlar, padişah Abdulhamit’in Balkanlarda akıllıca bir politika takip edip mezhep, ırk ve çıkar ayrılıklarından istifade ederek, bu ülkelerin birleşmelerini, dolayısıyla Balkan Savaşı’nın gecikmesini sağlamıştı4. ’da İkinci Meşrutiyet’in ilanı ile uzunca bir dönem geçiştirilmiş olan buhranlar, tekrar devletin parçalanmasını hızlandırmıştı. İttihat ve Terakki’nin iş başına gelmesiyle devlette âdeta bir bağbozumu başlamış, kendi içinde bir muhalefetin doğmasına sebep olmuştu. Balkan milletlerinin kendi aralarında anlaşmalarını önleyen siyaset terk edilmekte idi. Bu dönemde ordu, devletin silahlı kuvvetleri olmaktan çıkarak silahlı bir parti konumuna gelmişti5. 30 Mayıs tarihli Londra Anlaşması ile Türkiye büyük kayıplara uğradı. Balkan ülkeleri, kendilerine terk edilen topraklar yüzünden birbirilerine düşünce Türk ordusu, bu anlaşmadan iki ay sonra Edirne’yi tekrar geri almıştı. 29 Eylül ve 14 Kasım ’de yapılan anlaşmalarla Balkan Savaşı sona ermiş olmakta idi6. Hızlı silahlanma ve silahlanmanın yarattığı korku, bir suikastla 24 Haziran ’de başlayan Birinci Dünya Savaşı’nın kaçınılmaz sebebi olacaktı. 1 Devletleri emperyalist amaçlara yönelten ekonomik, toplumsal, siyasal, psikolojik, askerî çeşitli sebeplerdir. Emperyalizmin sebeplerini sadece ekonomik olarak açıklamak bizi hatalı sonuçlara sürükler. Emperyalizm, ulaslararası alanda gücün devletler arasında dengeli bir biçimde dağılmadığı için ortaya çıkmaktadır. Bk. Mehmet Gönlübol; Uluslararası Politika, Ank., , s. - 2 Bk. Tahsin Ünal; Türk Siyasî Tarihi, Ank., , s - 3 Fahir A. Armaoğlu; Siyasi Tarih, ( - ), Ank., , 4 Tuncer Baykara; Millî Mücadele - , Kültür ve Turizm seafoodplus.info, 1. Baskı, Ank., s 5 Enver Ziya Karal; Birinci Cihan Harbinden Lozan Muahedesine Kadar Türkiye’nin Siyasi Olayları, Yeni Türkiye (Kollektif Eser), İst., , s. 6 Bk. A. Mehmet Kocaoğlu; Uluslararası İlişkiler Işığında Orta Doğu; Parçalanmak İstenen Topraklar ve İstismar Edilen İnsanlar, Genel Kurmay Basımevi, Ank., , s. 39 - İngiltere, Fransa, Rusya ve Rusya’nın politikasını benimseyen Romanya, Sırbistan ve Yunanistan İtilâf devletleri grubunu: Avusturya, Almanya, Bulgaristan ve Osmanlı İttifak devletleri grubunu oluşturmuştu. Çok toprak kaybeden Osmanlıya İtilaf devletleri, dostluk elini uzatmamışlar ve kendisiyle bir ittifaka girmeyeceklerini bildirmişlerdi. Bunun üzerine 2 Ağustos ’de Osmanlı Devleti Almanya ile gizli bir ittifak yapmak zorunda kalmıştı7. Savaşa girmesiyle Osmanlı Devleti’ni paylaşma planları da yürürlüğe konmaya başlanmıştı. ’de yapılan gizli anlaşmalar ile Boğazlar ile yakın çevresi Ruslar’a8, Adana bölgesi Fransızlara veriliyordu. ’da Fransa, İngiltere ve Rusya anlaşarak Suriye, Adana bölgesi ve Mezopotamya’nın İngiltere ve Fransa arasında paylaşılmasına karşılık, Erzurum, Van, Bitlis vilayetleri ile Fırat, Muş ve Siirt vilâyetleri arasında kalan topraklar, Trabzon’un batısına kadar Rusya’ya bırakılıyordu. 19 Nisan ’deki Saint Jean de Maurienne Anlaşması’yla Antalya, Konya, Aydın ve İzmir bölgeleri İtalya’ya veriliyordu. Bu gizli anlaşmalar Osmanlı Devleti’ni yok etmek için İtilâf devletlerinin ne kadar kararlı olduklarını göstermekte idi. Osmanlı Devleti’ni zor duruma sokmak isteyen İngiltere, Arap tebâsının baş kaldırmasını sağlamış9, misyoner okullarının da faaliyetleri neticesinde amaçlarına kavuşmuştu. İtilâf devletleri, Boğazları ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, Rusya ile temas kurmak, savaşa girmemiş Balkan devletlerini kendi taraflarına dâhil etmek çin denizden ve karadan Çanakkale’ye saldırmışlardı. Birinci Dünya Savaşı kısa sürede bitmemiş, ’de Bolşevik İhtilali ile Çarlık Rusyası yıkılmış ve savaştan çekilmişti. ’de ABD - Monreo Doktrini gereğince Avrupa işlerine karışmama ilkesini terkederek Almanya’ya karşı savaşa girmişti. Bolşevik Rusya Hükümeti, Kasım ’de Rusya’nın bütün gizli anlaşmalarını ifşa edip, yapılan savaşların bir emperyalizm savaşı olduğunu dünyaya açıklamıştı. Osmanlı Devleti’ni parçalamaya yönelik plânlar bir kez daha ortaya çıkmış olmakta idi. ’de gelişen olaylarla birlikte 29 Eylül’de Bulgaristan, 9 Kasım’da Almanya yenilgisini kabul etti. Bulgarların savaştan çekilmesiyle İngiliz ve Fransızların Trakya’dan İstanbul ve Boğazlar üzerine harekete geçmeye hazırlanması üzerine Osmanlı Devleti, 30 Ekim ’de Mondros’ta imza ettiği mütareke ile “ölüm fermanı” için ilk imzayı atmıştı. Bu mütareke Osmanlı Devleti’ne son veriyordu. Mütarekenin hükümleri tahlil edildiği zaman görülecekti ki, Sevr’de kabul edilen şartlar hemen hemen önceden dikte ettirilmiş olmakta idi Mütareke hükümleri ile sonradan yapılacak işgale, karşı koyacak güç kalmamış oluyordu. Ordusu terhis edilmiş, limanları ve donanması teslim edilmiş11 bir ülke kendileri ve güvenlikleri için ne tehlike olabilirdi ki? Üstelik müttefikler tarafından Osmanlı Devleti cephelerde mağlûp bile edilememişti. Merkezî devletler yenildiği için Osmanlı Devleti de yenik sayılmıştı. Paris barış görüşmeleri ile beşli grup (ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve İtalya) konferanstaki kararlara egemen olup, Almanya’nın bir daha canlanmaması için ellerinden geleni yaparlarken12 Osmanlı Devleti ile de Sevr Barış Antlaşması imzalanmıştı. Paris anlaşmaları “bir kin ve intikamın” ağır belgeleri şeklindeydi. Osmanlı Devleti’ne zorla kabul ettirilen fakat, Türk milleti tarafından asla kabul edilmeyen Sevr, sadece Osmanlı Devleti’nin değil, Türk milletinin de ölüm fermanı niteliğinde idi. 7 Armaoğlu; a.g.e., s. - 8 Bk. Selahattin Tansel; Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C. 1, Ank., , s. - 9 M. Philips Price, Türkiye Tarihi, Çev. M. Asım Mutludoğan, Ank., , s 10 Tam metin için bkz. Nihat Erim; Devletlerarası Hukuk ve Siyasi Tarih Metinleri, C. I, Ank., , s. - 11 Bk. MERAY ve OLCAY; Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküş Belgeleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay., Ankara, ; İsmail Sosyal; Türkiye’nin Siyasal Anlaşmaları, 1. Cilt, ( - ), TTK Basımevi, Ank., , s. 12 - 12 Armaoğlu; a.g.e., s. - ; Coşkun Üçok; Siyasî Tarih (), 6. Baskı, Ank., , s. Bu antlaşma ile Ortadoğu haritası adeta yeniden çizilerek paylaşılıyordu. İstanbul ve civarından oluşan küçük bir bölge ile Orta Anadolu’nun küçük bir kısmı Kastamonu kıyılarına kadar kendisine bırakılıyor, Rumeli ve Boğazlar İtilâf devletlerinin işgaline bırakılmakla birlikte Boğazlar trafiğe açık olup ve karma bir komisyon tarafından yöneltilecekti. Doğu Anadolu’da Kürdistan ve Ermenistan devleti kurulacaktı. Bu devletlerin sınırlarını ABD çizecek ve Ermenistan, 20 yıl ABD mandası altında bulunacaktı. Arabistan, Osmanlı Devleti’nden ayrılacak ve müttefiklerin isteklerine terk edilecekti. Müttefikler tarafından daha önce işgal edilen yerler, Fransa, İtalya ve İngiltere’de kalacaktı. Azınlıklar, Osmanlı Devleti’nde eşit haklara sahip olacak ve Meclis’te temsil edileceklerdi. Kapitülasyonlar yürürlükte kalacaktı. Devletin askerî ve maddî işleri kontrol edilecekti. Sadece iç asayişi temin için kullanılmak üzere kişilik askerî güç dışında silahlı kuvveti olmayacaktı. Liman ve demiryolları uluslararası bir komisyona teslim edilecekti. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecekti. Kendi aralarında paylaşamadıklarından İstanbul Osmanlı Devleti’nde kalacaktı. İzmir’in yönetimi Yunanlılara bırakılıyordu. Savaşa girmiş ve idarî kademelerde bulunmuş Türk vatandaşları savaş suçlusu olarak yargılanacaktı Ancak şu belirtilmelidir ki; Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’na girmemiş olsaydı bile emperyalist güçler, onu yine parçalayacaklardı. Savaşa girmekle parçalanma süreci daha da hızlanmıştı. Osmanlı Devleti’nde uzun bir süre devam eden bağımsızlığın neticesi olan sorumluluk duygusu Türkiye Cumhuriyeti’ne taşınmıştı. Gücünün en alt noktasında dahi millet esir edilememişti. Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 28 Şubat ’de “Misak-ı Millî” yi kabul ve ilan ederek, çok unsurlu bir yapı yerine tek vücut bir millî devlet öngörmüştü. Bu öngörü Osmanlı Devleti’nin sonu ve yeni Türk Devleti’nin hareket noktası olmuştu. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ınca14 öngörülen Misak-ı Millî ve Misak-ı Millî hudutlarının sınırları, Mondros Mütarekesi’nin görüşülmesi sırasında cephede bulunan kuvvetlerin çevrelediği topraklarda hür ve bağımsız bir Türk devletinin sınırlarını ortaya koymakta idi. Bu hareket noktasından başlayan ve Mustafa Kemal’in15 önderliğinde sürdürülen mücadele İstiklal Savaşı olacaktı. İstiklal Savaşı İngilizlerin politikaları neticesi 15 Mayıs ’da Yunanlılar İzmir’i işgal etmeye başlamışlardı. Böylece Yunanlılar için “Anadolu rüyası, Yunan trajedisi” Türkiye için İstiklal savaşı başlamıştı. Millî Mücadele’nin önderi Mustafa Kemal, Bolşevik Rusya’nın emellerinin farkında olarak ona yaklaşıp, savaşı kazanmak için gerekli olan yardımı almış, komünizmin Anadolu’ya yayılmasını arzu etmeyecek olan Batı ülkelerinin düşmanlıklarını hafifletmek istemişti Bu gelişme sonucu Ruslarla 13 Mart ’de Moskova, 16 Mart ’de Kars anlaşmaları imzalanmıştı. I. İnönü’de Yunanlıların yenilmesi üzerine İtilaf devletleri Sevr’i düzeltme yolunu aramaya başlamışlardı. Ancak, 20 Şubat ’de Londra Konferansı bir anlaşmaya varılamadan dağılmıştı. II. İnönü’de mağlup olan Yunan kuvvetleri Eskişehir - Kütahya hattında üstün geldilerse de 14 Eylül ’deki Sakarya Meydan Savaşı’nda yenilerek Afyon hattına çekilmişti. Bu zafer sonrası Fransızlarla Ankara İtilafnamesi imzalanmıştı II. İnönü Zaferi ile birlikte İtalyanlar kuvvetlerini Antalya’dan çekmişlerdi. Dolayısıyla İtilaf devletleri parçalanmış oluyorlardı. 26 Ağustos ’de Büyük Taarruzla Yunan ordusu tamamen yenilmiş, 9 Eylül ’de Yunanistan’ın Anadolu macerası bitmiş olmakta idi. Sıra İstanbul ve Trakya’nın kurtarılmasına gelmişti 13 Yusuf Hikmet Bayur; Türk Devletinin Dış Siyaseti, İst., , s. 60; Afet İnan; Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Ank., , s. 14 Bk. Gottard Jascke; “Misak-ı Milli ve Mustafa Kemâl”, Cumhuriyet, 2 Şubat ; Baykara; a.g.e., s. 15 Bk. Tarık Zafer Tunaya; “Yılında Misak-ı Millî Beyannamesi”, Milliyet, 28 Ocak 16 Bk. Tevfik Bıyıklıoğlu; Atatürk Aanadolu’da, (), I. 2. Baskı, , (Türk İstiklâl Mücadelesi Üzerine seafoodplus.info Yaeschke’nin Bir İncelemesi). 17 Mustafa Kemal Atatürk; Nutuk Cilt II, Ankara, , s. ; Bk. Soysal; a.g.e., s. 48 - 18 A. Mehmet Kocaoğlu; “Lozan Barış Andlaşması, Türkiye Cumhuriyetinin Taphu Senedidir”, Yeni Forum, Ağustos , C. 17, S. , s. Trakya’nın stratejik önemine rağmen uzun süren savaş, İngiliz ekonomisini felç etmişti. Fransız ve İtalyan birliklerinin de çekilmesi ile İngilizler Türk birlikleri ile karşı karşıya kalmışlardı. Yeni bir savaşı göze alamayan İngiltere, 23 Eylül’de Türklerin Doğu Trakya, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından çekilme isteklerini kabul etmek zorunda kalmıştı. 14 Ekim ’de Mudanya’da ateşkes anlaşması imzalanmıştı Doğu Trakya ve Boğazlar müttefiklerden geri alınmış, 1 Kasım’da çıkarılan iki kanunla saltanat makamına ve padişahlığa son verilmişti. “Artık Türkiye Lozan’da yalnız Ankara Millî Hükümeti’nin murahhas heyeti tarafından temsil olunacaktı” Büyük zafere karşı yapıcı olmayan muhalefetin varlığı, Lozan Konferansı’na katılacak delegelerin belirlenmesindeki görüş ve ayrılıklar, ülkenin içinde bulunduğu kaynak yetersizliği, Lozan’daki siyasî mücadelenin zor olacağını göstermekte idi Yusuf Kemal Bey’in yerine zafer kazanan cephe kumandanlarından biri tayin edilmek suretiyle karşılarındakilere, verilen selâhiyete dayanıldığı anlatılmak istenir gibi22 Dışişleri Bakanlığı’na İsmet Paşa (İnönü) getirilmiş, O’nun başkanlığında TBMM Hükümeti delegasyonu olarak, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, Sinop Milletvekili Dr. Rıza Nur ve eski bakanlardan Trabzon Milletvekili Hasan (Saka) Beyler bulunmakta idi Lozan Barış Antlaşması Lozan’da ele alınması gereken konular üzerinde TBMM Hükümeti’nin temel görüşlerini tespit eden Türk tezi, 14 maddelik bir direktif halinde özetlemiş olarak delege heyetine verilmişti Bu savunma tezine göre temel ilke olarak Misak-ı Millî alınmış, iki konunun tartışılmasına kesinlikle izin verilmemesi istenmişti. Gerekirse görüşmeler bile kesilebilecekti. Bunlardan ilki azınlığın çoğunluğa tahakkümünü öngören ve Misak-ı Millî ile çizilen yeni Türk yurdunun bir bölümünde Ermeni yurdu oluşturulması, ikincisi ise yüzyıllardır Osmanlı Devleti’ni Avrupa’nın yarı sömürgesi durumuna getiren ve millî sanayinin gelişmesini engelleyen kapitülasyonlar idi. Delegeler kurulunun sık sık Ankara ile görüşüp, konferansın gidişatı hakkında bilgi verip yeni taktikler alması da belirtilmişti. Bu direktifi alan TBMM Hükümeti Temsilciler Kurulu 11 Kasım’da Lozan’a ulaşmıştı. 13 Kasım’da açılması tespit edilen, barış konferansının anılan tarihte başlamayacağı, Türk Heyeti’ne bildirilmiş, Türk Heyeti Başkanı İsmet Paşa, bu olayı protesto etmişti. Bu durum üzerine İtilaf devletleri temsilcileri konferansın 20 Kasım ’de başlayacağını kesin bir dille bildirmişler, gecikmeden dolayı özür dilemişlerdi. Bu arada Fransa Hükümeti’nin çağrısı üzerine Paris’e giden İsmet Paşa, Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı ile konferans öncesi bir görüşme yapmanı imkânı bulmuştu. 19 Bk. MERAY ve OLCAY; a.g.e.; Soysal; a.g.e., s. 61 - 20 İstanbul’da müttefik kuvvetleri Başkumandanı General Harrington, saltanat makamına ve padişahlığa son verilmesini “ XI. ’de zat-ı şahane (sultan) İngiltere’nin himayesi altına girip, bir İngiliz harp gemisi ile terk etmişlerdir” diyerek, bu hadiseyi değerlendirir. Afetnan; a.g.e., s. 21 Genel Kurmay As. T. ve Str. E. Başkanlığı, Yay., Atatürk (Komutan, Devrimci ve Devlet Adamı Yönleriyle), Ank., , s. 22 Cemal Kutay; “Lozan’da İsmet Paşa’yı Kim Öldürecekti?”, İst., , s 23 Bk. MERAY ve OLCAY; a.g.e.;Soysal; a.g.e., s. 70; Ali Naci Karacan; Lozan, İst., s. 69 – 24 As. T. ve Str. E. Başk; a.g.e., s. Konferansa Katılan Devletler Çağıran dört müttefik devlet: İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya; Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven ve Amerika Birleşik Devletleri bir yandan, Türkiye öte yandan, tüm görüşmelere çağrılan beş devlet. Boğazlar rejimi üzerinde görüşmelere çağrılan Sovyet Rusya ile hem boğazlar rejimini hem de Trakya sınırına ilişkin konulardaki görüşmelere çağrılan Bulgaristan. Belirli konulardaki görüşmelere ve hükümlere katılan Belçika ve Portekiz. Lozan’da asıl mücadele İngiltere ile Türkiye arasında olacaktı. Bunu bilen İngiltere Dışişleri Bakanı Curzon, başkanlığında geniş bir delegasyon göndermişti. İkinci yetkili temsilci de İstanbul’daki Yüksek Komiser Sir Harece G. Montagu Rumbold olarak belirlenmişti. Fransa ve İtalya açısından konferans daha az önemli idi. Fransa’nın toprak sorunu anlaşması ile çözüme kavuşmuş, İtalya’nın da bir tezi kalmamıştı. Her iki devlet de daha çok Türkiye’deki ekonomik çıkarlar ve ayrıcalıklarla ilgiliydiler. Japonya’nın konferansa ilgisi pek azdı. Yunanistan, konferansta İngiltere’nin koruyuculuğuna sığınmış eski başbakanlarından E. Venizelos’un başkanlığındaki delegasyon ile yenilginin sonuçlarından kurtulmağa çalışacaktı. Amerika Birleşik Devletleri temsilcileri konferansın tüm genel oturumlarına, komisyonlara ve alt komisyonlara katılmış ve öteki devlet temsilcileri ile eşit düzeyde görüşünü açıklamıştı. Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ile yalnız “Devletler Hukuku İlkelerine ve karşılıklı olma kuralları uyarınca siyasal konsolosluk ve ticaret ilişkileri kurulmasına” ilişkin bir genel anlaşma ve ayrıca bir suçluların geri verilmesi anlaşması yapmak istemişti. Bulgaristan’ın yalnız boğazlar rejimi ile Trakya sınırının belirlenmesi ile ilgili görüşmelere katılmasına izin verilmişti. Sovyet Rusya, konferansa büyük ilgi gösteriyor, yalnız Boğazlar Rejimine ilişkin görüşmelere katılmakla birlikte öteki sorunları da izliyor ve Türk delegasyonu ile temaslarda bulunuyordu. Sovyet Rusya, beğenmediği için Boğazlar Sözleşmesi’ni imzalamayacak ve onaylamayacaktı. Belçika ve Portekiz Barış Antlaşması’na II Sayılı Protokol ile kendilerini ilgilendiren bazı hükümlere katılıyordu Lozan Konferansı, 20 Kasım günü Mont Benon Gazinosu’nda İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. Haab’bın bir konuşmasıyla açılmış ve onu müttefikler adına İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’un ve arkasından İsmet Paşa’nın konuşmaları izlemişti. Konferansın Genel Sekreterliğine Fransız Diplomatı Massigly getirilmiş, yazı işleri komitesine Türkiye adına Reşit Saffet (Atabinen) girmişti. Lozan Konferansı’nda Karşılaşılan Güçlükler İsmet Paşa, iç tüzüğün adına itiraz ederek, “yakın şark işleri hakkında Lozan Konferansı” adının “Lozan Konferansı” olarak değiştirilmesini, Türkçenin resmî dil olarak benimsenmesini, tüzükte geçen Karadeniz de 25 Fransa Roma Büyükelçisi Bombard ve İstanbul’daki yüksek komiseri General Pelle’yi; İtalya ise İstanbul’daki yüksek komiseri, Garroni ile Atina Büyükelçisi Montagna’yı yetkili temsilci atamışlardı; Japonya, Londra Büyükelçisi Hayashi ile Roma Büyükelçisi Montagna’yı; Romanya Dışişleri Bakanı Duca ile orta elçi Diamendi ve Contvesco’yu; Sırp – Hırvat - Sloven devletini Paris Büyükelçisi Spalaikovitch, Sofya Elçisi, Rakitch ve Bern Elçisi Yovanovitch temsil ediyordu. Bu temsilciler tüm görüşmelere katılmakla birlikte Antlaşma ile eklerini öteki bağıtlı taraflarla birlikte imza etmemiş, antlaşmaya ekli XVII sayılı bir protokol gereğince antlaşmayı ve kendilerini ilgilendiren eklerini daha sonra imza etmeyi yükümlenmişti; ABD yetkili temsilcisi olarak Roma Büyükelçisi Child. İstanbul’daki yüksek komiseri Amiral Bristol ve Bern Büyükelçisi Grewyu atamıştı; Bulgaristan temsilcileri Dışişleri Bakanı Stambolisky ile Londra Elçisi, Stancioff ve Belgrat Elçisi Todoroff idi. Sovyet Rusya yetkili temsilcileri arasında Dışişleri Komiseri Tchitcherine, Rakovski, Molivani ve Vorovski; Belçikayı Bern Elçisi Peltzer; Portekizi’de Bern Elçisi Ferreira temsil etmişti; Bk. MERAY ve OLCAY; a.g.e.; Soysal; a.g.e., s kıyısı olan devletler yerine bu devletlerin adlarının yazılmasını, konferans başkanlığı yapacak olan ülkeler arasında Türkiye’nin de bulunmasını ifade etmişti. Ancak bu konularda olumlu bir sonuç elde edilememişti. Konferansta karşılaşılan güçlüklerin başında, toprak konusu gelmişti. Zira bu konunun içine Trakya, Musul, Boğazlar giriyordu. Türkiye 29 Nisan tarihli İstanbul Antlaşması’na göre Trakya sınırının çizilmesi, Edirne’yi İstanbul’a bağlayan demiryolunun da bu sınır içinde yer almasını; Batı Trakya’da halk oylamasına gidilmesini istemişti. Balkan devletlerinin adeta bir blok halinde İngiltere, İtalya ve Fransa ile birleşip, Türk isteklerine karşı çıkmaları sebebiyle Trakya sorunu uzun tartışmalara yol açmıştı. Meriç Nehri’nin sınır olması, Karaağaç’ın Yunanistan’da kalması konusunda direnilmişti. Arkasından Türkiye - Irak sınırının belirlenmesine geçilmişti. İsmet Paşa, Musul’un Misak-ı Millî sınırları içinde bulunduğunu, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Türk ve Kürtlerin, Türk yönetimine geçmek istediklerini belirterek bu bölgenin Türk sınırları içine alınması gerektiğini söylemişti. Bunun yanında Musul ilinin coğrafî, tarihî, siyasî ve ekonomik bakımlardan Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası olduğunu da belirtmişti. Lord Curzon ise; “Bu topraklar Cemiyet-i Akvam tarafından İngiliz mandaterliğine verilmiştir. İlin nüfus çoğunluğu da Arap ve Kürtlerden oluşmaktadır. Kürtlerin ise Türklerle bir ilişkisi yoktur. İran kökenlidirler. Bu bölgede yaşayan Hıristiyan unsurlar Türk yönetimini istemiyorlar” diyerek, Türk tezine karşı çıkmıştı. Aslında Curzon, zengin petrol kaynaklarına sahip olan ve İngiltere’nin sömürgesi bulunan, Hindistan’ı koruyan bu bölgenin İngiltere için önemini örtbas etmeye çalışıyordu. Toprak Komisyonu, 4 Aralık ’de Boğazlar sorununu gündeme getirmişti. İsmet Paşa, ulaşım açısından Boğazların dünya ticaretine açık bulundurulması gerektiğini söylemişti. Sovyet Rusya Delegesi Çiçerin ise, Boğazların ticaret gemilerine açık olması; fakat Türk gemileri ve uçakları dışında gerek savaşta gerekse barışta tüm savaş gemilerine ve uçaklarına kapalı bulunması gerektiğini ifade etmişti. İtilaf devletleri adına konuşan Curzon, Boğazların gerek savaşta gerekse barışta deniz ulaşımına açık tutulmasını, Boğazların her iki yanında bazı bölgelerin askerden arındırılmasını, uluslararası bir komisyon kurulmasını bu komisyona Karadeniz’de kıyısı bulunan devletlerle Türkiye - Sovyet Rusya, Romanya, Bulgaristan - Akdeniz ticaretinde önemli yerleri olan İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Amerika, Yunanistan ve Yugoslavya devletleri temsilcilerinin katılmasını, komisyonun başkanlığını ise Türkiye’nin yapması görüşünü savunmuştu. Batılı devletler Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmak için sık sık kullandıkları azınlık konusu da konferansta bir hayli güçlükler yaratmıştı. 12 Aralık ’de Curzon, Türkiye sınırları içinde kalan azınlıklar için güvence istemişti. Bunun yanında bir Ermeni Yurdu’nun kurulması, Hıristiyanların askerlik hizmetinden muaf tutulması da istekler arasında idi. İsmet Paşa bu isteklerin hiçbirini kabul etmemişti. Ancak Cemiyet-i Akvam’a girebileceklerini, genel af ilân edebileceklerini ve Avrupa devletlerinin azınlıklara verdiği hakları tanıyabileceklerini belirtmişti. Ekonomik ve Malî İşler Komisyonu, 27 Kasım ’de taşıt, ulaştırma, gümrük ticaret rejimi ve ekonomik sorunları çözmek amacıyla bölümler oluşturmuştu. Bu konudaki Türk tezi oldukça açıktı. Yeni Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını kısıtlayan tüm engeller kaldırılmalı idi. Duyun-u Umumiye (Osmanlı Genel Borçları) Osmanlı Devleti’nden ayrılan devletler arasında pay edilmeli idi. Türkiye kendi payına düşen borcu ödeyecekti. Yunanistan da Anadolu’da yaptığı tahribatın karşılığı olarak savaş tazminatı ödemeli idi. Karşı grup, tamamen bu düşüncenin zıttını savunmuş, daha ötesi Türkiye’den savaş tazminatı istemişti. 2 Aralık ’de kapitülasyonlar konusu görüşülmeye başlanmıştı. İsmet Paşa, millî bağımsızlıkla bağdaşmayan kapitülasyonları bütünüyle kaldırmak istediklerini belirtmişti. Karşı grup, kapitülasyonun anlaşma haklarına dayandığını, taraflar birbiriyle uzlaşmaya varmadan, yeni bir sistem koymadan, onları kaldıramayacaklarını söylemişlerdi. Öyle ki karşı grup, eğer önerileri kabul edilmezse Türkiye’nin ekonomik kalkınması için tek bir Amerikan doları, tek bir İngiliz şilini verilmeyeceği tehdidini savurmuştu. Fakat Türk temsilcileri kendi tezlerinden kesinlikle vazgeçmemişlerdi. Lozan Konferansı’nın Kesintiye Uğraması Yapılan görüşmeler Türkiye’ye karşı grup için de tatmin edici gözükmüyordu. İsmet Paşa, 18 Aralık’ta Ankara’ya yazdığı telgrafta; “dört bir yandan bunalımlarla çevriliyiz” diyor ve Türk ordusunun hazırlıklı olmasını istiyordu. 23 Aralık’taki bir diğer telgrafında da karşı grubun malî ve adlî kapitülasyonları ad değiştirerek sürdürmeye, dolayısıyla “Türkiye’yi bir bataklığa sürüklemeye” çalıştıklarını vurguluyordu Curzon ise İsmet Paşa’yı sırt çevirmekle suçlamış ve bu davranışın Türkiye’yi kötü bir duruma sokacağından söz etmişti. Curzon, İtilaf devletlerinin yakında bir barış taslağı sunacaklarını, bunun kısa sürede Türklerce kabul veya reddedilmesini isteyeceklerini belirtmiş, eğer bu taslak reddedilirse tüm belgeleri yayınlayarak doğacak sonuçtan Türk delegelerinin sorumlu olacağı tehdidini de eklemekten kendini alamamıştı. 31 Ocak ’de İtilaf devletleri temsilcilerinin hazırladıkları ve İsmet Paşa’ya sundukları barış projesi şunları kapsıyordu; Türkiye Bulgaristan sınırı Neully Antlaşmasıyla tespit edilen çizgi olacak, Edirne Türkiye’de kalacak, Fakat Karaağaç Yunanistan’a verilecek, sınırda belirli bölge askerden arındırılacak, İmroz ve Bozcaada yerel özerklik verilmek şartıyla Türkiye’ye bırakılacak, diğer Ege adalarından ise, Türkiye vazgeçecek. Türkiye Suriye sınırı Ankara İtilafnamesinde tespit edildiği şekilde kalacak, Irak sınırı ise Cemiyet-i Akvam’ın kararına bırakılacak, boğazlar için özel yönetim uygulanacak, kapitülasyonlar kaldırılacak; fakat azınlık haklarını koruyucu bir protokol hazırlanacak, yabancı yargıçlar beş yıl süre ile Türk yargıçları ile birlikte yargı görevini yürütecek Yeni Türkiye temsilcileri Millî egemenlik ilkesi ile bağdaşmaz hükümler taşıyan bu öneriyi benimsememişlerdi. Konferansı çıkmaza sokmamak için karşı öneriler sunmuşlardı; Türkiye - Suriye, Türkiye - Irak sınırı ve Boğazlar konusunda antlaşma yapabilecekleri imajını vermişlerdi. Fakat kapitülasyonlar, Osmanlı borçları konusunda herhangi bir ortak nokta bulunamamıştı. Her iki taraf da bu konuda ödün vermek istemediklerinden konferans, 4 Şubat ’de kesintiye uğramıştı. İsmet Paşa’ya gazetecilerin “Ne oldu paşam?” sorusuna verdiği karşılık; “Ne olacak hiç. Esaret altına girmeyi kabul etmedik” diye, karşılık vermişti Lozan Barış Konferansı’nın Yeniden Başlaması Batılı devletlerin Türk taleplerini reddetmeleri üzerine TBMM Hükümeti yeniden savaş için hazırlıklara yönelmişti. Kendisine göre Misak-ı Millî’nin çizdiği sınırları askerî zaferle gerçekleştirmekten başka yol gözükmüyordu. Yapılan savaş plânı da bütün ordu birliklerine dağıtılmıştı. İngiliz istihbaratı bu durumu yakından izlemiş ve Türk askerî harekâtına karşılık önlemler almaya yönelmişti. Kendi halkını dahi savaş için ikna edemeyeceğini gören İngiliz Hükümeti’ni diğer İtilaf devletleri de desteklemişti. Bu sebeple herkesin arzusu olan barışa kavuşmak için yeniden Lozan’a gitmenin zorunluluğu anlaşılmış, 23 Nisan ’de görüşmelerin yeniden başlamasına karar verilmişti. Tutanaklar Fransızca hazırlanmış ve barış antlaşmasıyla eklerinin geçerli metinleri de Fransızca olarak kaleme alınıp imza edilmişti. Konferans çalışmaları üç ana komisyon çerçevesinde yapılmıştı. Bunların başına batılı büyük müttefikler olarak sırayla İngiltere, İtalya ve Fransa geçmişti. Birinci Komisyon, ülke (sınırlar, uyrukluk, azınlıklar, boğazlar rejimi vb) ve askersel işler ile; İkinci Komisyon, Türkiye’de yabancılara uygulanacak (yargı yetkisi, ayrıcalıklar, vb.) ile; Üçüncü Komisyon; ekonomik ve parasal işler (Osmanlı Devleti’nin borçlarının bölüşülmesi ile birlikte) görevli idi. Lozan’da imzalanan bağıtlar paketi; birincisi barış antlaşması, ikincisi onu bütünleyen ekler, üçüncüsü Türkiye ile kimi batı devletleri arasında verişilen mektuplar olmak üzere üç çeşit mektuptan oluşmakta idi. Resmî Fransızca metinler, romen sayılarıyla I’den XVIII’e dek birbirini izlemekte, sonra mektuplar, en sonunda da Türkiye’nin imzası bulunmayan iki bütünleyici anlaşma gelmekte idi. Barış antlaşmasında en önemli konular (toprak değişmeleri, sınırlar, uyrukluk, kapitülasyonların kaldırılması, azınlıkların korunması, Osmanlı Devlet borçları, ilgili devletler uyruklarının hakları, yükümlülükleri, anlaşmazlıkların çözümlenmesi biçimi, Türkiye’nin katılacağı sözleşmeler, açılacak ulaşım yolları, sağlık işleri, savaş tutsakları, mezarlıklar vb.) açıklanmakta ve düzenlenmekte idi. 26 Salahi Sonyal; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Ank., , s. 27 Sonyal; a.g.e., s. - 28 Karacan, a.g.e., s. - Antlaşma bazı konularda (Boğazlar rejimi, Trakya sınırının çizilmesi, Karaağaç ve Bozcaada ve İmroz Adalarının Türkiye’ye geçmesi işlemi) ortaya koyduğu temel hükümler ise, ek bağıtlarla düzenlenmişti. Türkiye ile Yunanistan arasında 30 Ocak ’te imzalanan nüfus mübadelesine ilişkin sözleşme ve protokol ile sivil tutuklular ve savaş tutsakları konusundaki anlaşma da Lozan Bağıtlar Paketi’nin içine konmuştu. Bütün bu antlaşma türleri ve tekniği, konuların değişik niteliklerinden veya bağıtlı taraflarının değişik olmalarından kaynaklanmıştı. Ayrıca, belirtilmesi gereken bir nokta da oturma ve yargı yetkisine ilişkin sözleşme, ticaret sözleşmesi, sağlık işleri ile yargı yönetimine ilişkin açıklamaların geçici olması idi. Lozan Barış Antlaşması’nın Hükümleri Barış atlaşması; bu temel metin madde olup, Lozan’da imzalanan bağıtlar paketinin üçte birini oluşturmaktadır. Metin bölümlere, bölümler de kesimlere ayrılmaktadır. Birinci Bölümde (siyasal hükümlerle ilgili) toprak sorunları, toprak değişikliği sonucu uyrukluk durumları düzenlenmekte idi. Sınırlar ve İşgal Edilen Yerler Konusu: a- Türkiye - Sovyet Rusya sınırı, 16 Mart Moskova Antlaşması ile belirlendiğinden yapılacak bir şey yoktur. (Metinde bu konuda hiçbir hüküm yoktur). b- Türkiye - Suriye (Fransa) sınırı, 20 Ekim Ankara’da Türk - Fransız ön barış anlaşmasıyla belirlenmişti. (Lozan Antlaşması seafoodplus.infoi bunu doğrulamıştır). c- Bulgaristan ile sınır, daha önceki antlaşmalarla ( İstanbul Antlaşması ve sınır düzeltmesi) belirlenmişti. (Lozan’da bu doğrulanmıştır, 2. maddesi, sınırın ayrıntılarıyla belirlenmesi işi ise, Neilly Antlaşması üzerine 5 Mayıs günü uluslar arası bir komisyonca sonuçlandırılmış bulunuyordu. d- Yunanistan ve Adalar konusunda; Trakya’da Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla öngörülen Meriç Irmağı sınırına, antlaşmanın ikinci maddesi ile bir açıklık getiriliyor ayrıca, XV sayılı protokol ile bu sınır üzerindeki Karaağaç Bölgesi Türkiye’ye bırakılıyordu. Çanakkale Boğazı’nın güvenliği için İmroz, Bozcaada ve Tavşan Adaları, Türkiye’ye veriliyordu. Balkan savaşları sonucu Yunanistan’a geçen öteki Ege adalarının egemenlik durumu ise doğrulanıyordu. (Ancak bu adaların başlıcaları askerlikten arındırılacaktı. Madde; 12, 13 ve –Ek XV) e- Türkiye, İtalya’nın Libya Savaşı üzerine ’de aldığı Rodos ile yöresindeki Oniki ada ve Meis Adası’nın İtalyan egemenliğine geçmesini kabul ediyordu. (Madde 15). (Meis Adası ile bazı adacıklar ile Anadolu kıyıları arasındaki karasuları konusunda İtalya ile 4 Ocak günü bir antlaşma yapılmıştır. Bu adalar, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 10 Şubat günü müttefiklerin İtalya ile yaptıkları Paris Barış Antlaşması’nın maddesi ile askerlikten arındırılmış durumda tutulmak şartı ile Yunanistan’a geçmiştir. f- İngiltere İle Toprak Sorunları Konusunda; Türkiye çoktandır İngiltere’nin elinde bulunan Mısır, Sudan ve Kıbrıs Adası üzerindeki egemenlik haklarından İngiltere yararına vazgeçiyordu (Madde ). Türkiye - Irak (İngiltere) sınırının ise 9 ay içinde iki devlet arasında anlaşma yolu ile belirlenmesi, anlaşma yapılmazsa sorunun Milletler Cemiyeti Konseyi’ne götürülmesi öngörülmüştür. (Lozan Antlaşması yapıldığı sırada İngiliz kuvvetlerinin işgali altında bulunan Musul Bölgesi’nin Türkiye’ye verilmesine İngiltere yanaşmayınca anlaşmazlık “Musul sorunu” adıyla uzayıp gidecek, sınır konusu ancak yılında yapılan bir antlaşma ile Musul Bölgesi’nin Irak (İngiltere)’a bırakılmasıyla çözümlenecektir). g- İstanbul kenti Karadeniz ve Çanakkale Boğazı Bölgeleri Türkiye’ye geri verilecekti (Lozan Andlaşması imzalandığı sırada bu bölgeler müttefiklerce işgal altındaydı. Bu durum görüşmelerde müttefikler için önemli bir baskı unsuru idi). (XIV sayılı bir bağıtla düzenlenmişti). h- Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldı. (Türkiye o sırada çoğunluğu Türk - Müslüman topluluğundan oluşan Batı Trakya’da bir kamu oylamasını yapılmasını istemişti. Bu konuda Lozan’da uzun tartışmalar geçmişti. Ancak böyle bir oylamaya Yunanistan yanaşmıyordu. Türkiye başka çıkarlar elde etmek karşılığında fazla ısrar etmedi. Bulgaristan’a da Batı Trakya üzerinde Ege’ye çıkan bir koridor verilmedi. Anlaşmada düzenlenen öteki konular; Boğazlar Rejimi konusunda ( maddesi ile) “geniş serbestliği” ilkesini koyup bunu düzenleyen sözleşmeye yollama yapmıştır. Türkiye, eski müttefikleri Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan’ın yaptığı Barış Antlaşmalarını ve gerek bu devletlerin, gerekse Polonya, Romanya, Sırp-Hırvat - Sloven ve Çek - Slovakya devletlerinin sınırlarını tanımıştı. (25 ve maddeler). Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girerken ortadan kaldırıldığını tek yanlı olarak açıkladığı kapitülasyonlar konusu Lozan’da uzun tartışmalara neden olmuştu. Sonradan kapitülasyonların bütünü ile kaldırıldığı doğrulanmıştır. ( madde). Müttefiklere tanınan bazı ayrıcalıklar ise geçici Bağıtlarla düzenlenmiştir. Azınlıkların korunmasına ilişkin hükümler ( madde) Yeni Türkiye’nin çağdaş yasaları (özellikle yılında Medenî Kanunu) kabul etmesi ve yurttaşlar arasında eşit işlem uygulaması sonucu geniş ölçüde varlık sebebini yitirecekti). İkinci Bölümde; Osmanlı Devlet Borçlarının bölüşülmesi ve ödenmesi biçimleri ile kişiler ve ortaklarla ilgili kimi parasal ilişkiler düzenlenmiştir. (Borçlar konusunda sonradan uygulama anlaşmazlıkları açıkça 13 Haziran günü yeni bir anlaşma yapılmıştır. yılında Dünya ekonomik bunalımı ortaya ödeme zorunlukları çıkarınca da 22 Nisan günü Paris’te yapılan son bir Anlaşma ile Türkiye kendisine düşen bütün borçları zamanından bile önce ödemiş, Lozan’da uzun tartışmaları konu olan bu sorun da tarihe karışmıştır). Üçüncü Bölümde; Kişilerin ve ortakların ilgili devletlerle savaş sebebiyle ortaya çıkan ekonomik sorunları, bunların çözüm biçimlerini düzenlemiştir. (Ayrıca Türkiye ile öteki Bağıtlı devletler arasında yeniden yürürlüğe konulacak ekonomik ve teknik nitelikleri çeşitli uluslararası Antlaşmalar, sözleşmeler vb. ile Türkiye’nin katılacağı Antlaşma ve Sözleşmeler bu bölümde de md. 99 ve ) sayılmaktadır). Dördüncü Bölüm; barış ile birlikte ulaşım yollarının ve haberleşme araçlarının düzenlenmesine ve kimi sağlık sorunlarıyla ilgilidir. Burada sular rejimine ilişkin madde, birkaç ülke arasında geçen ırmakların suları için kimi ilkeler koymuştur. Beşinci Bölümde; savaş tutsakları, mezarlıklar işleri ve kimi genel hükümler ki bu arada Antlaşmanın yürürlüğe girme şartları düzenlenmektedir. Bu bölümde madde ile Türkiye ile Yunanistan arasındaki nüfus mübadelesini düzenleyen sözleşmeye yollama yapılmaktadır. Boğazlar Rejimine İlişkin Sözleşme: Lozan Antlaşması’nın maddesinde ortaya konulduğu gibi, sözleşmenin 1. maddesiyle Boğazlarda barış ve savaşta, denizden ve havadan serbestisi belirtip, 2. madde ile bu sözleşmenin ek metninde düzenlendiği açıklanmaktadır. Boğazlar Rejimi’nin Karadeniz’de kıyısı olan ülkelerin bir sorunu olduğunu savunan Sovyet Rusya ile geçiş serbestisi tezini savunan İngiltere arasında çetin tartışmalar olmuştu. (Türkiye 16 Mart Moskova Antlaşması’yla kıyı ülkelerin yetkisi kabul edilmişti. Ancak, Lozan’da iki tez arasında dengeli bir rejime eğilim göstermiştir. Çözüm biçimi de öyle olmuştur. Bu sonucu beğenmeyen Sovyet-Rusya sözleşmeyi imzalamamıştır). (Sevr Andlaşması’na göre, Türkiye yararına bir ilerleme sayılan Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin başlıca iki eksiği kalmıştı. Birincisi, Boğazların askerlikten arındırılmasıdır. İkincisi, Başkanlığına bir Türk de geçecek olsa, Boğazlardan savaş gemileri ve uçakların geçişi işini düzenleyecek bir komisyon (Boğazlar Komisyonu) kurulmuş olmasıdır. Bu durum ancak yılında Monreux Sözleşmesi’yle düzenlenecektir). Trakya Sınırına İlişkin Sözleşme: Barış Antlaşması’nın maddesinde belirtilen bu sözleşme ile Trakya’da Türkiye’nin Yunanistan ile sınırların iki yanında 30 seafoodplus.info şeritlerin askerlikten arındırılacağı, ana çizgileri belirlenen sınırın toprak üzerinde uluslararası bir komisyonca kesin biçimde çizileceği ve bunlara ilişkin öteki konular düzenlenmektedir. (Bu sözleşme hükümlerin (askerlikten arındırılan bölgeler) uygulamasından vazgeçilmesiyle ilgili olarak yılında Selânik’te Balkan Paktı devletleri ile Bulgaristan arasında bir antlaşma yapılmıştır). Oturma ve Yargı Yetkisi Konusunda Sözleşme: Bu sözleşme, normal şartlarda bir devletin kendi yasalarıyla düzenleyeceği kimi konuları ihtiva ettiğinden, onun egemenlik haklarıyla bağdaştırılması zordu. Bu sebeple Türkiye’nin ancak sınırlı bir süre için kabul edebileceği bir metindi. Bu süre 7 yıl olarak belirlenmişti. Türkiye bu arada birçok yeni yasalar hazırlamış ve yılın sonunda sözleşmeyi ortadan kaldırmıştır. Yeni Türkiye öte yandan, yılından başlayarak, çeşitli devletlerle oturma, oturma - ticaret sözleşmeleri ve yılından sonra da sözleşmesinin imzacılarıyla normal yeni sözleşmeler yapmıştır. Ticaret Sözleşmesi: Bu bağıt da Türkiye’nin kendi yasaları ile bildiği gibi düzenlemesi gereken birkaç hükümleri kapsadığından ancak 5 yıllık bir süre için kabul edilmiştir. Bununla birlikte, Türkiye için önemli bir yenilik olan kabotaj hakkı bu sözleşmenin 9. maddesinde yer almıştır. Beş yıl sonunda bu Ticaret Sözleşmesi kalkmış ve Türkiye onun imzacılarıyla yeni sözleşmeler yapmıştır. Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol: Bu sözleşme, 30 Ocak ’de Türkiye ile Yunanistan arasında Lozan’da imzalanmış bulunuyordu. Sözleşme ile Türkiye’de Ortodoks dinine bağlı Rumlar ile Yunanistan’daki müslümanların mübadelesi öngörülüyor; ancak İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki müslümanlar mübadele dışı bırakılıyordu. (Aslında Türkiye onları da içine alacak bir mücadeleyi savunmuş, bu arada İstanbul’daki Rum - Ortadoks (Fener) patriğini çıkarmak istemişti. Ancak, böyle bir imkân sağlanamamıştı. Bu durumda, İstanbul Rumları karşılığında Batı Trakya’daki müslüman Türklerin yerlerinde kalması kabul edilmişti). (Bu sözleşme yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra İstanbul’da yerleşmiş (etabli) Rumların tanımı, kapsamı ve sayısı konusunda anlaşmazlık çıkınca, 1 Aralık günü Türk Yunan Etabli Antlaşması yapılmıştı. Ancak uygulamada yeniden zorluklar çıkmış ve bunlar ancak 10 Haziran günü bir anlaşma ile çözümlenebilmişti. Daha sonra, söz konusu Rumlar yararına, o sırada Türk-Yunan dostluğu havası içinde, 3 Ekim günü İkamet, Ticaret ve Seyri Sefer Sözleşmesi ile birçok haklar tanınmıştı. Bu sözleşme ile iki ülke arasında Kıbrıs anlaşmazlığının yarattığı gerginlik içinde Türk Hükümeti’nce 16 Eylül günü ortadan kaldırılmıştır). Sivil Tutukluların Geri Verilmesi ve Savaş Tutsaklarının Mübadelesine İlişkin Türk - Yunan Anlaşması: (Bu da 30 Ocak günü imzalanmış bulunuyordu. 7. maddesi uyarınca Lozan Antlaşması’nın imzalandığı anda yürürlüğe konulmuştur. Genel Affa ilişkin Açıklama ve Protokol: (Bu protokol Türkiye ile müttefikler ve Yunanistan uyrukluların karşılıklı olarak aftan yararlanması şartlarını düzenlemiştir). Yunanistan’daki Müslüman Mallarına İlişkin Açıklama: (Bu açıklama ile Yunan Hükümeti, 18 Eylül gününden önce Yunanistan’dan ayrılmış müslüman kişilerin mallarıyla ilgili haklarının, karşılıklı olma şartı ile korunmasını yükümlenmiştir). Sağlık İşlerine İlişkin Açıklama: (Türkiye’nin Lozan’da 5 yıllık bir süre için yapmak zorunda kaldığı bu anlaşma ile sınır, sağlık işlerinde üç Avrupalı danışmanın Türk Hükümeti emrinde çalışmasını kabul etmişti. Beş yıl sonunda Beyanname kendiliğinden ortadan kalkmıştır). Adaletin Yönetimine İlişkin Açıklama: (Türkiye bu açıklamayı da 5 yıllık bir süre için yapmak zorunda kalmış ve Avrupalı hukuk danışmanlarını hizmetine almıştı, Beş yıl sonunda bu Beyanname de kendiliğinden ortadan kalkmıştır). Osmanlı İmparatorluğu’nda Verilmiş Kimi Ayrıcalıklara İlişkin Protokol ve Açıklama (Protokol ile Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Bağıtlı devletler kişi ve ortaklıklarına tanınan ayrıcalıklar korunmakta bunlarla ilgili yeni hükümler ortaya konulmaktadır. Protokolün sonundaki açıklama ile de Türkiye’nin bu protokolün kimi hükümetlerini, sermayesinin çoğu öteki Bağıtlı devletler uyruklarının olan Osmanlı ortaklıklarına da uygulayacağı belirtilmektedir. Lozan’da İmzalanan Bağıtların Kimi Hükümetlerine Belçika ve Portekiz’in Katılmasına İlişkin Protokol ve Bu İki Devletin Açıklamaları: (Protokol ile Belçika ve Portekiz uyruklarının Türkiye’deki çıkarlarını koruyabilmesi için, onların Lozan Antlaşması’nın parasal, ekonomik kesimlerine ve ayrıcalıklara ilişkin protokole katılması kabul ediliyor; protokole ekli her iki devletin bu konudaki açıklamaları yürürlüğe girince de onların Türkiye ile barış durumuna girmeleri ve resmî ilişkiler kurmaları öngörülüyor). İngiltere, İtalya ve Fransa Silahlı Kuvvetlerince İşgal Edilen Türk Topraklarının Boşaltılmasına İlişkin Açıklama: (Bu protokol de Müttefik Devletlerin Lozan Antlaşması imzalandığı sırada işgal etmekte olduğu İstanbul ve Boğazlar bölgesini, Lozan Antlaşması ve eklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce onaylandığının müttefiklerin İstanbul’daki yüksek komiserlerine bildirilmesinden sonra 6 hafta içinde boşaltılması öngörülmüş ve buna ilişkin konular düzenlenmiştir). Karaağaç Bölgesi ile İmroz, Bozcaada Adalarına İlişkin Olarak Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan ile Türkiye Tarafından 24 Temmuz Günü İmzalanan Protokol: (Protokol’de Karaağaç bölgesinin en geç 15 Eylül gününe dek Türkiye’ye teslim edilmesi öngörülmekte, bununla ilgili ayrıntılar düzenlenmekte; bu adaların Yunan kuvvetlerinin, Lozan Barış Antlaşması Türkiye ve Yunan hükümetlerince onaylanır, onaylanmaz çekileceği belirtilmektedir). Yunanistan’da Azınlıkların Korunması Konusunda (10Ağustos ) Günü Başlıca Müttefik Devletler İle Yunanistan Arasında Sevr’de Yapılan Antlaşma İle Trakya’ya İlişkin Olarak Bu Devletler Arasında Gene O Gün Yapılan Andlaşma İle İlgili Protokol: (Sevr Barış Antlaşması’nın Yunanistan’daki azınlıklara ve Trakya’ya ilişkin hükümlerin, dört büyük devlet ve Yunan hükümetlerince bu protokol ile Lozan Antlaşması’nın ortaya çıkması sonucu, kimi değişikliklerle yürürlüğe giriş biçimi düzenlenmektedir. Türkiye Sevr Antlaşması’nı tanımadığından bu protokolün dışında kalmıştır). Sırp – Hırvat - Slovan Devletinin İmzasına İlişkin Protokol: (Bu devlet, Lozan görüşmelerinin tümüne katılmışsa da antlaşma ve eklerini imzalamamıştı. Bu protokol ile onun, barış antlaşması yürürlüğe girmeden önce, anlaşmayı, boğazlar sözleşmesini, Trakya’ya ilişkin sözleşmeyi, ikâmet ve yargı yetki sözleşmesini, ticaret sözleşmesini, kimi ayrıcalıklara ilişkin protokolü ve Belçika ile Portekiz’in katılması ile ilgili protokolü imzalayabilmesi öngörülmüştür. Bununla birlikte Türkiye’ye ile bu devlet arasında ancak 28 Ekim günü Ankara’da ayrı bir anlaşma ile barış yapılmış ve siyasal ilişkiler kurulmuştur). Lozan Konferansı Son Bağıtı: (Bunda Lozan Konferansı’na katılan tüm devletlerin yetkili temsilcilerinin çizelgesi verilmekte ve imzalanan 17 bağıt sayılmaktadır). Lozan’da imzalanan Bağıtların Çeşitli Hükümlerine İlişkin Olarak Verilen Mektuplar: 1- Lozan Antlaşması’nın 20 Ekim günü Türk - Fransız Antlaşması’nın hükümlerini zedelemediği ve o anlaşmanın Fransız Hükümeti’nce yürürlüğe konulmuş olduğu yolunda, Fransa yetkili temsilcisinin iki mektubu ve bu mektubunun alındığının bildirilmesi. 2. Lozan’da imzalanan antlaşmanın maddesine kuraldışı olarak; İzmir yangınında zarar gören, İngiliz, Fransız ve İtalyan uyruklarından gelir vergisi borçlarının istenilmeyeceği konusunda İsmet Paşa’nın mektubu ve adı geçen üç devlet yetkili temsilcilerinin bunu aldıklarını belirten cevaplar. 3. Lozan’da imzalanan ikâmet sözleşmesinin göç hakkı ile ilgili hükümlerinin, ırk ayrımı yapılarak, Japonlara karşı yorumlanamayacağı yolunda İsmet Paşa’nın mektubu ve Japon yetkili temsilcisinin bunu aldığına dair cevabı. 4. 5. 6. Türkiye’de İngiltere, Fransa, İtalya’ya bağlı din öğretim (okullar), sağlık vb. yardım kurumlarının varlığının tanınacağına ve öteki kurumların durumlarının da olumlu biçimde incelenip düzenleneceği yolunda İsmet Paşa’nın İngiliz, Fransız ve İtalyan yetkili temsilcilerine mektupları ve temsilcilerin bunların alındığını bildiren cevapları. (Yabancı okullar konusu Türkiye ile bunların, bağlı oldukları devletler arasında sonradan çetin anlaşmazlıklar çıkarmıştır. Türkiye’nin yılında bir özel okullar yönetmeliği çıkarıp, bu okullarda Türkçe’den başka tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenlerince okutulmasını istemesi, söz konusu mektuplara aykırı düştüğü savlarına neden olmuşsa da bu savlar kabul edilmemiştir. Daha sonra okulların onarımı, genişletilmesi gibi konularda anlaşmazlıklar doğurmuştur). 7. Lozan’da imzalanan ticaret sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca, Fransız Hükümeti’nin Türkiye kökenli kimi ticaret mallarına uygulayacağı indirimli gümrüksüz tarifesine ilişkin olarak, Fransa yetkili temsilcisinin mektubu ve İsmet Paşa’nın bunu aldığını belirten cevabı. 8. 9. Türkiye’nin kendi limanları arasında kabotaj hakkına iki yıllık bir kural dışı olmak üzere gerektiğinde kimi İngiliz, Fransız ve İtalyan ortaklarına ayrıcalık tanınacağına ilişkin, İsmet Paşa’nın İngiltere, Fransa ve İtalya yetkili temsilcilerine mektupları ve bu mektupların alındığını belirten cevapları. Belirli iki İngiliz ortaklığına özel kolaylık gösterileceği konusunda İsmet Paşa’nın İngiliz yetkili temsilcisine mektubu ve bunun alındığını belirten cevabı. Bir Fransız demiryolu ortaklığına özel bir kolaylık gösterileceği konusunda ismet Paşa’nın Fransız yetkili temsilcisine mektubu ve bunun alındığını belirten cevabı. Kimi demiryolları ile Haydarpaşa Limanı’na ilişkin ayrıcalık sözleşmeleri ve anlaşmaların saklı kalacağı yolunda İsmet Paşa’nın İtalyan yetkili temsilcisine mektubu ve bunun alındığına dair cevabı. Meis Adası’nın askerleştirilemeyeceği konusunda İtalyan yetkili temsilcisinin mektubu ve buna, İsmet Paşa’nın cevabı. Hava ulaşımına ilişkin sözleşme konusunda İsmet Paşa’nın Fransız temsilcisinden istediği bilgi ve buna verilen cevap. Bağıtlar Sonundaki Anlaşma: (Lozan Antlaşmalar Paketinin En Sonunda Türkiye’nin Taraf Olmadığı İki Anlaşma). a- İngiltere ile Fransa arasında imzalanan antlaşma Lozan Antlaşması’nın maddesi ile ilgilidir ve Mısır’da yerleşmiş eski Türk uyruklarının Mısır uyruğuna geçiş şartları için Mısır ile Suriye ve Lübnan adına, Fransa arasında bir anlaşma yapılması gereğini ortaya koymaktadır. b- Yunanistan ile İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imza edilmiş olup, Anadolu’yu işgal eden Yunan ordu ve sivil katlarınca bu üç müttefik devletin oradaki uyrukları ve onların kurduğu Osmanlı ortaklarına verilen zararların Yunan Hükümeti tarafından tazmini ile ilgilidir Lozan Barış Antlaşması’nın Değerlendirilmesi Bütün barış antlaşmaları galipler tarafından, mağluplara tartışmasız kabul ettirilmiştir. Ancak, TBMM Hükümeti mağlubiyeti kabul ederek Sevr Antlaşması’nı imzalamış olan Osmanlı Devleti değildi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dört yıl daha istila ordularına karşı bağımsızlığını korumak için mücadele etmiş ve millî hâkimiyete dayanan yeni bir devlet kurmakla kuvvetini göstermiş bir Türkiye idi. Ülke, Sevr Antlaşması’nın kaydettiği bölünmeyi ve bağımsızlıktan mahrumiyeti kabul etmeyen bir şefin etrafında toplanmış, Türklerden mürekkepti Sevr ve Lozan antlaşmaları arasındaki farkı ortaya koymak için ’de Lozan Antlaşması’ndan sonra çıkmış bir makaledeki şu satırlar oldukça dikkat çekicidir; 29 Bk. MERAY ve OLCAY; a.g.e.;Sosyal; a.g.e., s. 67 - 30 Afetinan; a.g.e., s “Bizden istenen şeyler: Trakya Yunanlılaşmalı, İstanbul uluslararası bir hüviyete bürünmeli ve Doğu Anadolu Ermenileşmeli, Adana bir Fransız, Antalya ise bir İtalyan kolonisi olmalı: Bizim ne kara ne deniz ordumuz bulunmalı: Saray, toprak olarak Orta Anadolu’da kaybolmuş iki üç vilayetle, büyük - küçük müttefiklerin denetimi altına sokulmalıydı; maliyemiz, adaletimiz, belediyelerimiz, kara ve deniz kuvvetlerimiz, hudutlarımız, boğazlarımız, millî eğitimimiz vesayet altına konulmuş olmalıydı”. Türkler, Hıristiyanlara haraç ödemeli, Hıristiyanlar da efendi olmalı, tek kelime ile Türkiye dağılmalı, bir devlet kurmamalı ve bayrağı da Marmara ve Ege sahillerinde kaybolmalıydı. İşte programı bu idi. Sevr Antlaşması’nın mânası bu idi. Elde ettiğimiz şeyler: Anadolu inkılâbı, İzmir bölgesinde Yunanlılara, Kilikya’da Fransız işgal ordusuna, Doğu Anadolu’da Ermenilere yolu kapamıştır. İtalyan kuvvetleri Antalya’dan çekilmiştir. Bugün Kilikya, Trakya, Antalya, Boğazlar, İstanbul bütün Anadolu bizimdir. Bizim ordumuz, Deniz Kuvvetlerimiz olacaktır, kendimizin efendisiyiz, millî birlik gerçekleşmiştir. Türkiye’de ağır basan Türk unsurudur. İstediğimiz bu idi. İşte Lozan Antlaşması’nın mânası budur Şüphesiz tavizde bulunmak, Misak-ı Millî’nin belirttiklerinin birazından vazgeçmek gerekmişti. Kilikya’yı boşaltmaya mecbur olan Fransızlar yine de İskenderun Sancağı’nı muhafaza etmişti; Yeni bir emre kadar İngilizler Musul’da kalıyordu; Boğazlar Türklere verilmişti ama uluslararası bir komisyonun denetimi altında kalıyordu; yabancı teşebbüsler, hakikaten geçici kaydıyla bazı ayrıcalıklardan istifade etmeye devam ediyordu; müttefiklerin kapitülasyonlardan vazgeçmiş olmasına rağmen, Ankara Hükümeti, Türk adlî mercileri nezdinde Avrupalı müşavirler atanmasını kabul etmeye mecbur olmuştu. Fakat burada yine de ayrıntılar söz konusu idi. Kabul edilmesi gerekmiş olan fedakârlıklara rağmen, Lozan Barışı inkâr kabul etmez bir şekilde yankılar uyandıran bir diplomatik başarıyı temsil ediyordu Uluslararası ilişkilerin moral değeri, gerçeklere bakarak değil, sonuçlarıyla ve güçle ölçülmektedir. Moral prensipler ve bazı kazançlar uğruna ihtiyattan - güvenceden ayrılmaya ve risk altına girmeye uluslararası politika realizmi kuralları izin vermez. Milliyetçiliklerinden şüphe duyulmayacak bir kadronun realizmden yani gerçekçilikten ayrılmayarak yapabileceklerinin azamisini yaptıkları görülmektedir. Lozan sonrası uygulanan dış politika millet menfaatine dayalı “Millî siyaset” ilkesini temel almıştır. Millî siyaset uygulamasında esas olan, millî bağımsızlık, millî misak, milletlerarası hukuk ölçüleri ile tatbik edilecektir. İsmet Paşa’nın dediğine göre “Ben baş murahhas olarak” Mudanya Mütarekesinden geldiğimi söyledikçe Lord Curzon, bana Mondros Mütarekesini hatırlattı”. Bu durum dahi Lozan’da hangi şartlarda ondan fazla devletle nasıl mücadele edildiğini anlatmaktadır. Lozan Konferansı ve Barış Antlaşması, emperyalist kuvvetler koalisyonuna karşı XX. yüzyılda ilk Millî Kurtuluş Savaşını başlatan ve bunu başarı ile sonuçlandıran bir milletin varolma kavgasını, savaş meydanlarından barış masalarına götürebilmek gücünü ve ehliyetini temsil etmektedir. Ayrıca, bu antlaşma hayalperest, kendi şahsî hırslarını ve çıkarlarını tatmin etmek uğruna milletlerini başka milletlerin topraklarına ve varlıklarına saldırtmak ve bu yolda emperyalist güçlerle hiç çekinmeden ortaklık yapmak hatasını benimseyen yöneticilerin, medenî âlem karşısında düştükleri ağır sonuçları belgelendirmektedir. İstiklâl Savaşı’nda Türklüğün fiilen elde ettiği neticeyi devletler Lozan’da kabul ettiler ve çok güçlükle kabul ettiler. Onun için Lozan, istiklâldir. Lozan’ı incelerken üzerinde dikkatle durulacak bir başka nokta, onun Birinci Dünya Savaşı sonrasının- üstelik bugünkü kadar “tazeliğini koruyabilen” tek gerçek barış antlaşması sayılmasıdır. Hatırlanacağı gibi, Birinci Dünya Savaşına son veren antlaşmaları, savaşın galipleri tarafından hazırlanmış ve mağlup devletlere zorla dikte ettirilmiştir. Oysaki Lozan Antlaşması, devletlerin eşitliği prensibine saygı esasına göre hazırlanmış, karşılıklı anlaşma ve uzlaşma yolu ile barışa varılmıştır. İşte, bu özelliğinden dolayı değil midir ki, Birinci Dünya Savaşı’ndan kalan antlaşmalar arasında sadece Lozan Antlaşması ayaktadır. Konferanstaki baş temsilci ismet Paşa’nın vurguladığı gibi; “İkinci Cihan Harbinden sonra (bile) yeni muahedeler dünyaya yeni meseleler ve yeni 31 Afetinan; a.g.e., s; Paul Dumont; Mustafa Kemal, (Çev. Zeki Çelikkol), Kültür Bak., TTK Basımevi, Ank., , s 32 Paul Dumont; a.g.e., s. – itilâflar çıkarmıştır. Lozan Muahedesi, Türkiye için esaslı değerini ve uluslararası münasebetlerde kılavuz olacak ilkeleri taşımakta devam etmektedir”. Bu özelliği ile Lozan Antlaşması, Türkiye’nin devletlerle münasebetlerinden bugünkü yüreklere gurur veren siyasetin temeli olmuştur. Ondan sonra akdedilen bütün antlaşmalar onun açtığı yolda ve onun hazırladığı imkânla akdedilmişlerdir. Türkiye için Lozan bir mekteptir ve bütün milletlerarası münasebetleri için onun “Magna Carta”sıdır 33 Mim Kemal Öke; İngiliz Belgelerinde Lozan Barış Konferansı ( - ), C. I, (3 Eylül - 20 Kasım ) Boğaziçi Ünv., Yay., ist., , s. XI - XII. BİLİYOGRAFYA Afet İnan; Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Türkiye İş Bankası Kültür Yay., Ank., Armağanoğlu Fahir H.;Siyasî Tarih (), Ank., Atatürk M. Kemal; Nutuk, C. II, Ank., Bayur Y. Hikmet; Türk Devleti’nin Dış Siyaseti, İst., Baykara Tuncer ; Millî Mücadele - , Kültür ve Turizm Bak., Yay., 1. Baskı, Ank. Bıyıklıoğlu Tevfik; Atatürk Anadolu’da ( - ), I. Baskı , Türk İstiklâl Mücadelesi Üzerine Prof. Yazschke’nin Bir İncelemesi). Dumont Paul; Mustafa Kemal, (Çev. Zeki Çelikkol), Kültür Bak., TTK. Basımevi, Ank., Genelkurmay seafoodplus.info Str. E. Başkanlığı Yay., Atatürk (Komutan, Devrimci ve Devlet Adamı Yönleriyle), Ank., Erim Nihat; Devletlerarası Hukuk ve Siyasî Tarih Metinleri, C.1, Ank., Jascke Gottard; Misak-ı Millî ve Mustafa Kemal, Cumhuriyet, 2 Şubat Karacan Ali Naci; Lozan, İst., Karal Enver Ziya; Birinci Cihan Harbinden Lozan Muahedesine Kadar Türkiye’nin Siyasî Olayları, Yeni Türkiye (Kollektif Eser), İst., Kocaoğlu A. Mehmet; Uluslararası İlişkiler Işığında Ortadoğu: Parçalanmak İstenenTopraklar ve İstismar Edilen İnsanlar, Genelkurmay Basımevi, Ank., ; “Lozan Barış Andlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin Tapu Senedidir”, Yeni Forum, Ağustos , C, Sayı, Kutay Cemal; Lozan’da İsmet Paşa’yı Kim Öldürecekti?, İst., MERAY ve OLCAY; Osmanlı İmparatorluğu’nun Çöküş Belgeleri, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yay., Ankara, Öke M. Kemal; İngiliz Belgelerinde Lozan Barış Konferansı ( - ), C. I, (3 Eylül - 20 Kasım ), Boğaziçi Ünv., Yay., İst., Price M. Philips; Türkiye Tarihi, (Çev. M. Asım Mutludoğan), Ank., Sonyal Salahi; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Ank., Soysal İsmail; Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, C.I, ( - ), TTK Basımevi, Ank., Tansel Selahattin; Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C.I, Ank., Tunaya Tarık Zafer; Yılında Misâk-ı Millî Beyannamesi, Milliyet, 28 Ocak Üçok Bahriye; Siyasî Tarih ( - ), 6. Baskı, Ank., Ünal Tahsin; Türk Siyasî Tarihi, Ank.,

Lozan Antlaşması maddeleri ve &#;nemi nedir? Lozan Antlaşması ka&#; madde?

Lozan Antlaşması 24 Temmuz tarihinde İsviçre'nin Lozan kentindeki Rumine Sarayı'nda; TBMM temsilcileri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya tarafından imzalandı.

Lozan Antlaşması önemi nedir?

Lozan Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu ve Müttefik Devletler Fransa Cumhuriyeti, İngiltere Krallığı, İtalya Krallığı, Japonya İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı ve Romanya Krallığı arasında, Birinci Dünya Savaşı'nın başından bu yana olan anlaşmazlıkları çözümlemek için yapıldı.

Lozan Antlaşması'nın orijinal dili Fransızca.

Lozan Antlaşması ile beraber, maddeleri Osmanlı İmparatorluğu için son derece ağır olan Sevr Antlaşması geçersiz sayıldı.

Lozan Antlaşması sayesinde tüm taraflar arasındaki anlaşmazlıklar giderildi ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları tanımlandı.

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'ndan geriye kalan tüm haklarından feragat etti ve karşılığında Müttefik Devletler, Türkiye Cumhuriyeti egemenliğini resmi olarak tanıdı.

Türkiye 23 Ağustos 'te, Yunanistan 25 Ağustos 'te, İtalya 12 Mart 'te, Japonya 15 Mayıs 'te ve Birleşik Krallık 16 Temmuz 'te Lozan Antlaşması'nı onayladı ve 6 Ağustos itibariyle geçerli sayıldı.

Lozan Antlaşması neden imzalandı?

Yunan askeri birliklerinin Anadolu topraklarından çekilmesiyle beraber Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Ankara merkezli Türk Ulusal Hareketi hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu tarafından imzalanan tarihli Sevr Antlaşması'nın dayattığı toprak kayıplarına karşı çıktı.

İngiltere, Mezopotamya ve Kerkük bölgesindeki Türk etkisini zayıflatmak için için, Doğu Anadolu'da Kürt nüfusunun yoğun olduğu bölgeleri ayırdı.

Lozan Antlaşması sayesinde Doğu Anadolu, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin toprağı sayıldı.

Bunun karşılığında Türkiye, Osmanlı'nın sahip olduğu petrol zengini Arap toprakları hakkından feragat etti.

Lozan Antlaşması maddeleri ve önemi nedir Lozan Antlaşması kaç madde

Lozan Antlaşması tüm maddeleri

Lozan Antlaşması maddeden oluşur. maddenin en önemli konuları:

- Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarının belirlenmesi
- Osmanlı Devleti'nden kalan borçlar
- Boğazlar meselesi
- Savaş tazminatı
- Azınlıkların durumu
- Kapitülasyonlar
- Patrikhane
- Yabancı okulların durumu

Lozan Antlaşması için yapılan görüşmelerin kısa bir süre için sona ermesine yol açan maddeler:

- Kapitülasyonların kaldırılması
- Musul meselesi
- Boğazlar meselesi
- Musul ve Kerkük sorunu

Lozan Antlaşması Türkiye sınırı

Lozan Antlaşması kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye sınırı 20 Ekim 'de Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması'na göre belirlendi.

Yunanistan sınırı, Mudanya Ateşkes Antlaşması'na göre belirlendi ve Meriç Irmağı Türkiye ve Yunanistan'ı ayıran sınır olarak kabul edildi.

İran sınırı, Kasr-ı Şirin Antlaşması esas alınarak belirlendi.

Bulgaristan sınırı, tarihli İstanbul Antlaşması esas alınarak belirlendi.

Irak sınırı, İngiltere ile anlaşmaya varılarak çizildi.

Ege Denizi'nde ise Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adası Türkiye'ye bırakıldı. Diğer tüm adalar Yunanistan'a verildi. On İki Adalar ise İtalya'ya bırakıldı. İkinci Dünya Savaşı sonrası İtalya bu adaları Yunanistan'a bıraktı.

Hatay ise, yılında bölge halkının yaptığı referandumun sonucunda Türkiye'ye katıldı.

Lozan Antlaşması maddeleri ve önemi nedir Lozan Antlaşması kaç madde

Lozan Antlaşması Boğazlar meselesi

Boğazlar Türkiye'nin başkanlığındaki komisyon tarafından yönetilecek.

Boğazların her iki tarafında bulunan km'lik bölge, askeri faaliyetlerden tamamen arındırılacak.

Ticaret gemileri Boğazlar'dan barış zamanında serbest faydalanma hakkı elde edecek, savaş gemilerinin geçişi ise sınırlandırılacak.

Boğazlara yapılacak olası saldırılara karşı gereken önlemleri Milletler Cemiyeti alacak.

Lozan Antlaşması Osmanlı Devleti borçları

Osmanlı Devleti'nin yılından beri aldığı borçlar ödenemeyecek durumdaydı.

Lozan Antlaşması kapsamında TBMM heyeti, Osmanlı Devleti'nden kalan borçları ödemeyi kabul etti.

Lozan Antlaşması savaş tazminatı

Yunanistan'ın Türkiye'ye savaş tazminatı ödemesi kararlaştırıldı.

Fakat ekonomik olarak zorda olan Yunanistan'ın bu borcu ödeyemeyeceğine kanaat getirildi ve Karaağaç ve çevresi tazminat olarak Türkiye'ye bırakıldı.

Lozan Antlaşması azınlıkların durumu

Lozan Antlaşması kapsamında Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan azınlıkların tümü, Türkiye Cumnhuriyeti vatandaşı sayıldı.

Böylece azınlıklara verilen ayrıcalıklar kaldırıldı ve yabancı devletlerin iç işlere karışmasının önüne geçildi.

Azınlıklar konusunda alınan kararlara göre, Türkiye'de yaşayan Rumlar ve Yunanistan'da yaşayan Türkler yer değiştirdi.

Nüfus mübadelesine İstanbul ve Batı Trakya'da yaşayan azınlıklar dahil edilmedi.

Lozan Antlaşması kapitülasyonlar

Lozan Antlaşması kapsamında TBMM heyetinin de kararlılığıyla yabancı devletlere tanınan tüm ayrıcalıklar sona erdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nde faaliyet gösteren tüm ticari kuruluşların Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uyması zorunlu hale geldi.

Lozan Antlaşması patrikhane

Ortodoks mezhebinin din merkezi kurumu İstanbul'daydı. Siyasi faaliyet yapılması yasaklandı ve İstanbul din merkezi olarak korundu.

Lozan Antlaşması maddeleri ve önemi nedir Lozan Antlaşması kaç madde

Lozan Antlaşması yabancı okullar

Lozan Antlaşması, yabancı okulların Türkiye yasalarına uyması şartı getirdi.

Yabancı okullarda dini ve siyasi eğitim yasaklandı.

Lozan Antlaşması'nın sonuçları nelerdir?

Lozan Antlaşması sayesinde Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak İtilaf Devletleri tarafından tanındı.

Sevr Antlaşması feshedildi.

Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı.

Türkiye'nin verdiği bağımsızlık mücadelesi çok sayıda ulusa ilham kaynağı oldu.

Rum ve Ermeni iddiaları sonlandı.

Batılı devletlerle ilişkiler yumuşadı ve inkılaplara zemin hazırlandı.

Kürdistan'ın kurulmasının önüne geçildi.

Barış sağlandı.

Lozan Antlaşması'nda leyhimize sonuçlanan konular

Lozan Antlaşması'nda başarı elde ettiğimiz konular savaş tazminatı, kapitülasyonların kaldırılması, azınlıklar meselesi, İstanbul'un itilaf devletlerinden temizlenmesi, boğazlar ve daha sonra Türkiye'ye katılan Hatay konularıdır.

Lozan Antlaşması'nda aleyhimize sonuçlanan konular

Lozan Antlaşması'nda Batı Trakya'nın Yunanistan'a bırakılması, On İki Ada'nın kaybedilmesi, Osmanlı Devleti'nin borçlarının ödenmesi ve patrikhanenin İstanbul'da kalması konuları aleyhimize sonuçlandı.

seafoodplus.info
seafoodplus.info
seafoodplus.info


BARIŞ ANDLAŞMASI
(Traile de Paix)
Lozan, 24 Temmuz
(Metin)

Bir yandan,

Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya,Yunanistan, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devletleri,

Ve öte yandan,

Türkiye yılından beri Doğunun dirliğini bozan savaş durumuna, birlikte, kesinlikle son vermek isteğiyle,

Ve kendi uluslarının ortak genlik ve mutluluğu için gerekli olan dostluk ve ticaret ilişkilerini aralarında yeniden kurmak amacı ile,

Ve bu ilişkilerin devletlerin bağımsızlık ve egemenliğime saygı ilkesine dayandırılması gereğini düşünerek, bu konuda bir Andlaşma yapmağa karar vermişler ve yetkili Temsilcileri olarak.:

Büyük Britanya ve İrlanda Krallığı Birliği, Denizaşırı Britanya ülkeleri yüce Kralı ve Hindistan İmparatoru :

İstanbul’da Yüksek Komiser Soylu Sir Horace George Montagu Rumbold, Baronet G.C.M.G;

Fransız Cumhuriyeti :

Fransa Büyükelçisi, Cumhuriyetin Doğuda Yüksek Komiseri, Lejyon Donör ulusal nişanının Grand Ofisye rütbesine sahip General Mösyö Maurice Pellé;

İtalya Yüce Kralı :

Senatör, İtalya Büyükelçisi, İstanbul&#;da Yüksek Komiser, Sen Moris ve Lazar ve Kuron Ditali nişanlarının Gran Kruva rütbesine sahip soylu Marki Camille Garroni;

Atina Olağanüstü Temsilcisi ve Orta elçisi, Sen Moris ve Lazar nişanlarının Komandör ve Kuron Ditali nişanının Grand Ofisye rütbesine sahip Mösyö Jules César Montagna;

TÜRKİYE&#;NİN SİYASAL ANDLAŞMALARI

Bu nedenle, Lozan Barış Andlaşması yapılıncaya dek, Berlin&#;deki Büyükelçilikte bırakılan Numan Tahir Bey (Seymen), İsviçre Büyükelçiliğine bağlı olarak, siyasal olmayan işleri yürütmüştü. Lozan Andlaşmasından sonra, Almanya Rudolf Nadolny&#;yi Haziranında Elçi sanı ile Türkiye&#;ye göndermişti, ilkin İstanbul&#;da göreve başlayan Alman Elçisi 30 Mart günü Büyükelçi sanı ile Ankara&#;da güven mektubunu sunmuştur. Ona karşılık, Türkiye Hükümetinin, Lozan Andlaşması yürürlüğe girer girmez, Berlin&#;e Büyükelçi olarak yolladığı Kemalettin Sami Paşa 21 Haziran günü güven mektubunu sunmuştur.

Avusturya ile : Mondros Silah Bırakışılmadan sonra Osmanlı Devleti Avusturya ile de ilişkilerini kesmek zorunda kalmıştı. Bu arada Avusturya, Macaristan&#;dan ayrılıp bir Cumhuriyet olmuştu. Osmanlı Devletinin Viyana’daki son Büyükelçisi Hüseyin Hilmi Paşa ile Avusturya &#; Macaristan&#;ın İstanbul&#;daki Büyükelçisi John Von Pallavicini yurtlarına dönmüştü. Lozan Andlaşmasından sonra, Ankara&#;da ilk Avusturya Elçisi Auguste Kral 25 Kasım günü ve Türkiye&#;nin ilk Viyana Elçisi Hamdi Bey (Arpağ) yılı Haziranında güven mektuplarını sunmuşlardır.

Macaristan ile : I. Dünya Savaşından sonra Avusturya&#;dan ayrılarak yeni bir Cumhuriyet olan Macaristan&#;ın Türkiye&#;ye yolladığı ilk Elçi Dr. Tahy de Tavar 11 Mayıs günü ve Türkiye&#;nin ilk Budapeşte Elçisi Hlüsrev Bey (Gerede) ise 9 Mayıs günü güven mektuplarını sunmuşlardır.

Bulgaristan ile : I. Dünya Savaşı sonunda Sofya&#;daki Osmanlı Elçisi Safa Bey ile İstanbul&#;daki Bulgar Elçisi Nedelko Koloucheff ülkelerine dönmüşlerdi. Türkiye  Şubatından başlayarak Sofya&#;da ve Bulgaristan yılından başlayarak İstanbul&#;da yarı resmi temsilciler bulundurduktan sonra, ilk Türk Elçisi Servet Cemal Bey (Balısoy)  Ağustosunda Sofya&#;da ve ilk Bulgar Elçisi Todor Pavlov 5 Mayıs günü Ankara&#;da güven mektuplarını sunmuşlardır.

Polanya ile : 1. Dünya Savaşından sonra kurulan Polonya Cumhuriyetinin Ankara&#;ya yolladığı ilk Elçi Romanı Knoll 25 Haziran günü ve ilk Türk Elçisi İbrahim Tali Bey de, bir kaç gün sonra Varşova&#;da güven mektuplarını vermişlerdir.

Çek &#; Slovak Devleti : I. Dünya Savaşından sonra kurulan bu Cumhuriyetin ilk Ankara Elçisi Dr. Rud Svetlik 18 Ekim günü ve Türkiye&#;nin ilk Prag Elçisi Vasıf Bey (Çınar) da 22 Ağustos günü güven mektuplarını sunmuşlardır.

Japonya Yüce İmparatoru :

Soley Levan nişanının birinci rütbesine sahip Roma olağanüstü ve yetkili Büyükelçisi Mösyö Kentaro Otchiai Jusammi;

Yunanlılar Yüce Kralı :

Eski Bakanlar Kurulu Başkanı Sovör nişanının Gran Kruva rütbesine sahip Mösyö Eleftherios K. Vénizelos,

Londra olağanüstü Temsilcisi ve Ortaelçisi Sovör nişanının Komandör rütbesine sahip Mösyö Démètre Caclamanos;

Romanya Yüce Kralı :

Ortaelçi Mösyö Constantin seafoodplus.infody,

Ortaelçi Mösyö Constantin Contzesco;

Sırplar &#; Hırvatlar &#; Slovenler Yüce Kralı :

Bern olağanüstü Temsilcisi ve Ortaelçisi Mösyö Doktor Vliloutine Yovanovitch;

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti :

Dışişleri Bakanı, Edirne Milletvekili İsmet Paşa, Sağlık ve Sosyal Yardım İşleri Bakanı, Sinop Milletvekili, Doktor Rıza Nur Bey,

Eski Bakan, Trabzon Milletvekili Hasan Bey;

Sayın kişilerini atamışlardır. Adları anılan bu kişiler, yöntemine uygun ve geçerli görülen, yetki belgelerini sunduktan sonra, aşağıdaki maddeleri kararlaştırmışlardır :

BÖLÜM : I
SİYASAL HÜKÜMLER

Madde l — İşbu Andlaşmanm yürürlüğe konulması gününden başlayarak, bir yandan Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Sırp -Hırvat &#; Sloven Devletleri ve öte yandan Türkiye ve onların uyrukları arasında barış durumu kesinlikle yeniden kurulmuş olacaktır.

Taraflar arasında resmi ilişkiler kurulacak ve onların toprakları üzerinde diplomasi ve konsolosluk memurları, yapılacak özel anlaşmalar bozulmaksızın, devletler hukukunun genel ilkeleriyle belirlenmiş haklara sahip olacaklardır.

KESİM : I

1. TOPRAKLARA İLİŞKİN HÜKÜMLER :

Madde 2 — Karadeniz&#;den Akdeniz&#;e dek Türkiye&#;nin sınırı aşağıdaki biçimde saptanmıştır. (Ekli bir numaralı haritaya bakılması) :

Birincisi &#; Bulgaristan ile :

Rezvaya ağzından Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan sınırlarının Meriç üzerinde kesiştiği noktaya dek;

Bulgaristan&#;ın bugün çizilmiş olduğu biçimde güney sınırı;

İkincisi &#; Yunanistan ile :

Oradan Arda ve Meriç ırmaklarının birleştiği noktaya dek;

Meriç yatağı;

Oradan Arda kaynağına doğru bu ırmak üzerinde ve Çörek -Koyun hemen çevresinde olmak üzere, toprak üzerinde belirlenecek bir noktaya dek;

Arda yatağı :

Oradan güney &#; doğu doğrultusunda Bosna Köyün bir kilometre yukarısında Meriç üzerindeki bir noktaya dek;

Bosna Köyünü Türkiye&#;de bırakan belirgin ölçüde düz bir çizgi. Çörek köyü, beşinci Maddede anılan Komisyonca halkın çoğunluğunun Türk ya da Rum olarak belirlenmesine göre, Türkiye&#;ye, ya da Yunanistan&#;a verilecektir. 11 Ekim gününden sonra bu Köye göç etmiş olan halk bu konuda hesaba katılmayacaktır.

Oradan Adalar Denizine dek;

Meriç yatağı :

Madde 3 — Karadeniz&#;den Iran sınırına dek Türkiye&#;nin sınırı aşağıdaki biçimde saptanmıştır.

Birincisi &#; Suriye ile;

20 Ekim günü yapılan Fransa &#; Türkiye Andlaşmasının 8. Maddesinde tanımlanmış sınır.

İkincisi &#; Irak ile :

Türkiye ile Irak arasındaki sınır dokuz ay içinde Türkiye ile Büyük Britanya arasında dostça belirlenecektir.

Sınır çizgisi konusunda alınacak karara değin, Türkiye ve Britanya Hükümetleri kesin geleceği bu karara bağlı toprakların bugünkü durumunda herhangi bir değişiklik ortaya koyacak nitelikte askersel ya da başka türlü hiç bir eylemde bulunmamayı karşılıklı olarak yükümlenirler.

Madde 4 — İşbu Andlaşmada anılan sınırlar, bu Andlaşmaya bağlı 1/ ölçeğindeki haritalar üzerinde çizilmiştir. Andlaşma metni ile haritalar arasında aykırılık ortaya çıkarsa Andlaşma metni geçerli olacaktır.

Madde 5 — İkinci Maddenin ikinci fıkrasında yazılı sınırı topraklar üzerinde çizmekle bir Sınır Çizim Komisyonu görevlendirilecektir. Bu Komisyon, her Devlet için birer yetkili temsilci olmak üzere, Yunanistan ve Türkiye yetkili temsilcileri ile, bu hükümetlerce bir üçüncü Devletin uyrukları içinden, seçilecek bir Başkandan oluşacaktır.

Söz konusu Komisyon yönetimsel sınırları ve yerel ekonomik çıkarları, olanak bulunduğu ölçüde, gözönünde tutarak, işbu Andlaşmadaki tanımları en, yakından izlemeğe her durumda çaba gösterecektir.

Komisyonun kararları oy çoğunluğu ile alınacak ve bu kararlar ilgili taraflar için uyulması zorunlu olacaktır.

Komisyonun harcamaları ilgili Taraflarca eşit biçimde karşılanacaktır.

Madde 6 — Bir ırmak ya da akarsuyun, kıyılarıyla değil de, yatağı ile belirlenen sınıra gelince, işbu Andlaşmanın tanımlarında kullanılan (Cours) yatak veya (Chenal) kanal terimleri, bir yandan, ulaşıma uygun, olmayan ırmaklarda su yatağının ya da başlıca kolunun, öte yandan gidiş gelişe uygun, olan ırmaklarda başlıca ulaşım kanalının orta çizgisi anlamına gelir.

Bununla birlikte, yatak ya da kanalın olası değişmelerinde, sınır çizgisinin, yukarıda belirtilen biçimdeki çizgiyi mi izleyeceğine, yoksa anılan, yatak ya da kanalın işbu Andlaşmanın, yürürlüğe konulduğu andaki durumuna göre kesinlikle mi belirleneceğine karar vermeğe Sınır Çizim Komisyonu yetkili olacaktır.

İşbu Andlaşmada tersine bir hüküm olmadıkça, deniz sınırları kıyıdan üç milden aşağı uzaklıktaki ada ve adacıkları kapsar.

Madde 7 — İlgili Devletler Sınır Çizim Komisyonuna görevi için gerekli her türlü belgeleri, özellikle bugünkü ve eski sınırın çizilmesine ilişkin tutanakların onaylı örneklerini, eldeki büyük ölçekli tüm haritaları, uzaklıklara ilişkin bilgileri, düzenlenip yayınlanmamış uzaklık haritalarını ve sınır boyundaki ırmakların yatak değiştirmesi konusundaki bilgileri vermeyi yükümlenirler. Türk makamlarının elinde bulunan haritalar, uzaklığa ilişkin bilgiler ve hatta yayınlanmamış haritalar, işbu Andlaşma yürürlüğe konulur konulmaz, en kısa süre içinde Komisyon Başkanına İstanbul&#;da verilecektir.

Bundan başka, ilgili Devletler Komisyona tüm belgelerin, özellikle plânlar ve kadastroların, tapu defterlerinin verilmesi ve anılan Komisyonun, isteği üzerine, mal ve topraklara ve ekonomik durumlara ilişkin tüm bilgilerin ve yararlı başkaca bilgilerin sunulması için, yerel makamlara yönerge vermeği yükümlenirler.

Madde 8 — İlgili Devletler Sınır Çizim Komisyonuna, görevlerinin yerine getirilmesi için gerekli ulaştırma, ev, iş kolu ve gereçlere (direkler, sınır işaretleri) ilişkin yardımı gerek doğrudan doğruya, gerek yerel makamlar aracılığı ile yapmayı yükümlenirler.

Özellikle Türkiye Hükümeti, gerektiğinde, görevini yapabilmesi için Sınır Çizim Komisyonuna yardım etmeği, yetenekli teknik personeli vermeyi yükümlenir.

Madde 9 — İlgili Devletler Komisyonca konulmuş olan nirengi noktalarını, işaretlerini, direk ya da sınır işaretlerini korumağı yükümlenirler. :

Madde 10 — Sınır işaretleri birbirinden gözle görülebilecek uzaklıklara yerleştirilecektir. Bunlara numara kon,ulacak, bulundukları yerler ve numaraları bir harita üzerinde belirtilecektir.

Madde 11 — Sınırlamaya ilişkin kesin tutanaklar ve ek haritaları ile belgelerin asılları üç örnek olarak düzenlenecektir. Bunlardan ikisi ortak sınıra sahip devletler hükümetlerine verilecek ve .üçüncü örneği ise, işbu Aııdlaşmayı imza eden devletlere onaylanmış birer örneğini sunacak olan, Fransa Cumhuriyeti Hükümetine gönderilecektir.

Madde 12 — İmroz ve Bozca Adaları ile Tavşan Adaları dışında, Doğu Akdeniz Adaları ve özellikle Limni, Semendirek, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adaları üzerinde Yunan egemenliğine ilişkin 17/30 Mayıs günlü Londra Andlaşmasının beşinci ve 1/14 Kasım günkü Atina Andlaşmasının on beşinci Maddeleri hükümleri uyarınca 13 Şubat  günkü Londra Konferansında alınıp 13 Şubat günü Yunan Hükümetine bildirilen karar, işbu Andlaşmanın İtalya&#;nın egemenliği altına konulan ve on beşinci Maddede yazılı olan
Adalara ilişkin hükümleri saklı kalmak koşulu ile doğrulanmıştır. Asya kıyısından üç milden az uzaklıkta bulunan Adalar, işbu Andlaşmada tersine hüküm olmadıkça, Türkiye egemenliği altında kalacaktır.

Madde 13 — Barışın korunmasını sağlamak amacı ile, Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya Adalarında aşağıdaki önlemlere saygı göstermeği yükümlenirler :

Birincisi : Bu Adalarda hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkâm kurulmayacaktır.

İkincisi : Yunan, savaş uçakları ve öteki hava araçlarının Anadolu kıyısındaki topraklar üzerinde uçması yasaklanacaktır.

Buna karşılık, Türkiye Hükümeti de savaş uçaklarının ve öteki hava araçlarının sözü geçen Adalar üzerinde uçmasını yasaklayacaktır.

Üçüncüsü : Söz konusu Adalarda Yunan, Silâhlı Kuvvetleri, silâh altına alınıp yerinde eğitilebilecek olan normal askersel birlikle ve, tüm Yunanistan topraklarındaki jandarma ve polis sayısı ile orantılı olacak, bir jandarma ve polis örgütü ile sınırlı kalacaktır.

Madde 14 — Türkiye egemenliği altında kalan İmroz ve Bozca Adaları, yerel yönetim ve kişi ve malların korunması konusunda, yerli elemanlardan oluşan ve müslüman olmayan yerli halka her bakımdan güven verici özel bir yerel yönetimden yararlanacaktır. Bu Adalarda güvenlik ve düzen, yukarıda sözügeçen yerel yönetim eliyle yerli halk arasından toplanan ve yerel yönetimin emrinde bulunan bir polis tarafından sağlanacaktır.

Rum ve Türk nüfus mübadelesine ilişkin olarak Yunanistan ile Türkiye arasında yapılmış ya da yapılacak bağıtlar İmroz ve Bozca Adaları halkına uygulanmayacaktır.

Madde 15 —Türkiye aşağıda sayılan Adalar üzerindeki tüm hak ve senetlerinden İtalya yararına vazgeçer : Bugün İtalya&#;nın işgali altında bulunan Astampalya (Astropalia), Kodoş (Rhodes), Kalki (Calki), Skarpanto, Kazos (Casso), Piskopis (Tilos), Misiros (Misyros), Kalimnos (Kalymnos), Lcros, Patmos, Lipsos (Lipso), Sombeki (Simi) ve Istanköy (Koş) Adaları ile bunlara bağlı olan adacıklar ve Meis (Castellorizo) Adası (2 numaralı haritaya bakılması).

Madde 16 — Türkiye işbu Andlaşmada belirlenen sınırları dışındaki tüm topraklar ile bu topraklardan olup gene bu Andlaşma ile üzerinde kendi egemenlik hakkı tanınmış bulunanlar dışındaki Adalarda —ki bu toprak ve Adaların geleceği ilgililerce saptanmış ya da saptanacaktır- her ne nitelikte olursa olsun, sahip olduğu tüm hak ve senetlerden vazgeçtiğini açıklar.

İşbu Maddenin hükümleri komşuluk nedeniyle Türkiye ile ortak sınırı bulunan ülkeler arasında kararlaştırılmış ya da kararlaştırılacak olan özel hükümleri bozmaz.

Madde 17 — Türkiye&#;nin Mısır ve Sudan üzerindeki tüm hukuk ve senetlerinden vazgeçmesine ilişkin hüküm 5 Kasım gününden başlayarak geçerlidir.

Madde 18 — Mısır’dan alınan vergi karşılık gösterilerek sağlanan Osmanlı istikrazlarına, yani , , istikrazlarına ilişkin tüm bağlantı ve yükümlerden Türkiye aklanmıştır. İşbu üç istikraz taksitleri için. Mısır’ın yaptığı yıllık ödemeler bugün Mısır Borçları taksitlerinin bir parçasını oluşturduğundan, Mısır Osmanlı Genel Borçlarına ilişkin öteki tüm yükümlerden aklanmıştır.

Madde 19 — Mısır Devletinin tanınmasından doğan sorunlar, ilgili devletler arasında sap!anacak koşullara göre sonradan kararlaştırılacak hükümlerle çözümlenecek ve Türkiye’den ayrılan topraklara ilişkin, olan Andlaşma hükümleri Mısır Devletine uygulanmayacaktır.

Madde 20 — Türkiye, Britanya Hükümetince Kıbrıs&#;ın 5 Kasım I&#;te açıklanan ilhakını tanıdığını bildirir.

Madde 21 — 5 Kasım tarihinde Kıbrıs Adasında yerleşmiş olan Türk uyrukları, yerel yasanın belirlediği koşullara göre, İngiltere uyrukluğuna geçecek ve böylece Türk uyrukluğunu yitireceklerdir. Bununla birlikte, bu Türkler, isterlerse, bu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından bağlayarak iki yıllık bir süre içinde, Türk uyrukluğunu seçebileceklerdir. Bu durumda, seçme haklarını kullandıkları günü izleyen on iki ay içinde Kıbrıs Adasından ayrılmak zorunda kalacaklardır.

İşbu Andlaşmanın yürürlüğe konulması günü Kıbrıs Adasında yerleşmiş bulunup da, yerel yasanın belirlediği koşullara uyularak yapılan işlem üzerine, o gün İngiltere uyruklusunu edinmiş ya da edinmek üzere bulunmuş olan Türk uyrukları da bu nedenle Türk uyrukluğunu yitireceklerdir.

Şurası da kararlaştırılmıştır ki, Kıbrıs Hükümeti, Türkiye Hükümetinin izni olmaksızın Türk uyrukluğundan başka bir uyrukluğu edinmiş olan kimselere İngiltere uyrukluğu tanımayı reddetmek yetkisine sahip olacaktır.

Madde 22 — Türkiye, Maddenin genel bükümlerini bozmamak koşulu ile, 18 Ekim günlü Lozan Andlaşması ve ona ilişkin Bağıtlar gereğince, her ne nitelikte olursa olsun, Trablusgarp (Libya) üzerinde sahip olmuş bulunduğu tüm hak ve ayrıcalıkların kesinlikle kaldırılmış olmasını tanıdığını açıklar.

2. ÖZEL HÜKÜMLER

Madde 23 — Bağıtlı Yüksek Taraflar, Boğazlar Rejimine ilişkin bugün yapılmış Sözleşmede açıklandığı üzere, Çanakkale Boğazında, Marmara Denizinde ve Karadeniz Boğazında denizden ve havadan, gerek barış, gerek savaş zamanlarında özgürce geçiş ve gidiş &#; geliş ilkesini kabul ve açıklama konusunda anlaşmışlardır. Bu Sözleşme, buradaki Yüksek Bağıtlı Taraflar için, işbu Andlaşmada yazılmış olsa idi onun sahip olacağı güç ve değerin tıpkısına sahip olacaktır.

Madde 24 — İşbu Andlaşmanın 2. Maddesinde belirtilen sınırın rejimine ilişkin olarak bugün yapılan özel Sözleşme, onun Bağıtlı Yüksek Tarafları için, bu Andlaşmadaki güç ve değerin tıpkısına sahip olacaktır.

Madde 25 — Türkiye kendisi ile yanyana savaşmış Devletler ile öteki bağıtlı Devletler arasında yapılan Barış Andlaşmaları ve ona ek Sözleşmelerin geçerliğini tanımağı ve eski Almanya İmparatorluğu, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan toprakları ile ilgili olarak alınmış ya da alınacak kararları kabul etmeği ve böylece belirlenecek sınırları içindeki yeni Devletleri tanımağı yükümlenir.

Madde 26 — Türkiye şimdiden Almanya&#;nın, Avusturya&#;nın, Bulgaristan’ın, Yunanistan&#;ın, Macaristan&#;ın, Polonya&#;nın, Romanya&#;nın, Sırp &#; Hırvat &#; Sloven Devleti ve Çek &#; Slovakya Devletinin sınırlarını, işbu sınırların Maddede anılan Andlaşmalar ya da ek tüm Sözleşmelerle saptanmış ya da saptanacağı biçimde tanıdığını ve kabul ettiğini açıklar.

Madde 27 — Türkiye Hükümeti ya da Türkiye makamlarınca, Türkiye toprakları dışımla, işbu Andlaşmayı imzalayan öteki Devletlerin egemenliği altında ya da koruyuculuğunda bulunan toprakların yurttaşları ile Türkiye&#;den ayrılan toprakların yurttaşları üzerinde siyasal, yasama ya da yönetimsel konularda, her ne nedenle olursa olsun, hiçbir yetki ya da yargı hakkı kullanılmayacaktır.

Şurası da kararlaştırılmıştır ki, İslam dini makamlarının dinsel yetkilerine bir zarar gelmemektedir.

Madde 28 — Bağıtlı Yüksek Taraflar Türkiye&#;de Kapitülasyonların tümü ile kaldırılmasını, her biri kendisi ile ilgili olarak, kabul ettiklerini açıklarlar.

Madde 29 — Fransız uyruklu Faslılar ve Tunuslular Türkiye&#;de öteki Fransız uyruklarına uygulanan rejimin, her bakımdan tıpkısına bağlı olacaklardır.

Trablusgarp ve Bingazi halkı Türkiye&#;de öteki İtalyan, uyruklarına uygulanan rejimin her bakımdan tıpkısına bağlı olacaktır.

Bu Madde, kökeni Tunuslu, Trablusgarpb ve Faslı olupta Türkiye&#;de yerleşmiş bulunanların uyrukluğu konusunda bir hüküm ortaya koymaz

Karşılık olarak, Türk uyrukları da, 1. ve 2. Fıkra hükümlerinden yararlanan halkın yaşadığı ülkelerde, Fransa ve Italya&#;daki rejimlerin, tıpkısından yararlanacaklardır.

Birinci Fıkradaki hükümlerden halkı yararlanan ülkelerden gelen ya da bu ülkelere yollanan inalların Türkiye&#;de bağlı olacağı rejim ile buna karşılık Türkiye&#;den gelen ya da Türkiye&#;ye yollanan malların söz konusu ülkelerde bağlı olacağı rejim Fransa Hükümeti ile Türkiye Hükümeti arasında bir anlaşma ile belirlenecektir.

KESİM : II
UYRUKLUK

Madde 30 — İşbu Andlaşma hükümleri uyarınca Türkiye&#;den ayrılan topraklarda yerleşmiş Türk uyrukları kendiliğinden ve yerel yasaların koşulları içinde bu toprakların geçtiği Devletin uyruğu olacaklardır,

Madde 31 — 18 yaşını geçmiş olup da Madde hükümleri uyarınca Türk uyrukluğunu yitiren ve kendiliğinden yeni bir uyrukluk kazanan kişiler, işbu Andlaşma yürürlüğe konulduğu günden başlayarak, iki yıllık süre içinde Türk uyrukluğunu seçmek hakkına sahip olacakdır.

Madde 32 — İşbu Andlaşma gereğince Türkiye&#;den ayrılan topraklarda yerleşmiş ve bu topraklardaki halkın çoğunluğundan soy bakımdan ayrı olan 18 yaşını geçmiş kişiler, bu Andlaşmanın yürürlüğe konulması gününden başlayarak iki yıllık süre içinde, halkının çoğunlu-kendi soyundan olan Devletlerden birinin uyrukluğunu, o Devletin izni koşulu ile, seçebileceklerdir.

Madde 33 — 31 ve Maddeler hükümleri gereğince seçme haklarını kullanan kişiler bunu izleyen 12 ay içinde konutlarını seçme hakları lehine kullandıkları devlet topraklarına geçirmek zorundadırlar.

Bu kişiler, seçme haklarını kullanmadan öııce oturdukları öteki eviçtin, topraklarında sahip bulundukları taşınmaz malları elde tutakta serbest olacaklardır.

Bu kişiler her tür taşınır mallarını birlikte götürebileceklerdir, undan dolayı kendilerine ne çıkarma, ne sokma için hiç bir harç ya da resim yüklenmeyecektir.

Madde 34 — İşbu Andlaşma hükümleri gereğince Türkiye&#;den ayrılan bir yerin yerli halkından 18 yaşını geçmiş olan ve işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulduğu sırada yabancı ülkelerde yerleşmiş bulunan Türk uyrukları, Türkiye&#;den ayrılan ülkeleri yöneten hükümetler ile Yahudilerinin yerleşmiş bulundukları ülkelerin hükümetler arasında yapılmasına gerek görülebilecek anlaşmalar saklı tutulmak üzere, soyları bakımından bu topraklar halkının çoğunluğuna ilintili olmaları ve o toprakları yöneten hükümet de buna izin vermesi koşulu ile, asıl halkından bulundukları topraklarda yürürlükte olan uyrukluğu edinmekte seçme hakkına sahiptirler. Bu seçme hakkı, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulması gününden başlayarak, iki yıllık süre içinde kullanılır.

Madde 35 — Bağıtlı Devletler işbu Andlaşmada, ya da Almanya, Avusturya, Bulgaristan ya da Macaristan ile yapılan Barış Andlaşmalarında ya da Türkiye dışındaki Bağıtlı Devletler ile ya da onlardan biri ile Rusya arasında ya da kendi aralarında yapılmış bir Andlaşmada açıklanan ve ilgililere kendileri için edinilmesi olanağı bulunan her hangi bir başka uyrukluğu edinme izni veren seçme hakkının kullanılmasına hiçbir biçimde karşı gelmemeği yükümlenirler.

Madde 36 — İşbu Kesim hükümlerinin uygulanmasına ilişkin ulun tüm konularda evli kadınlar kocalarının ve 18 yaşından aşağı olan çocuklar da ana babalarının bağlı oldukları
koşullara uyacaklardır.

KESİM :III
AZINLIKLARIN KORUNMASI

Madde 37 — Türkiye, den e dek Maddelerde belirtilen hükümlerin temel yasalar [Les Lois fondamentales] olarak tanınmasını ve hiç bir yasa, hiç bir yönetmelik ve hiç bir resmi işlemin bu hükümlerle çelişkili ya da onlara aykırı olmamasını ve biç bir yasanın, hiç bir yönetmeliğin ve hiçbir resmi işlemin söz konusu hükümlere üstün sayılmamasını yükümlenir.

Madde 38 — Türkiye Hükümeti, doğum, milliyet, dil, soy, ya da din ayırt etmeksizin, Türk halkının tümünün yaşam ve özgürlüklerini, en geniş biçimde, korumayı yükümlenir.

Türkiye&#;nin tüm halkı, kamu düzeni ve genel ahlak ile bağdaşmazlık göstermeyen her din, mezhep ya da inanışın gerek genel, gerek özel biçimde özgürce kullanılması hakkına sahip olacaktır. Müslüman olmayan azınlıklar, Türkiye Hükümetince ulusal savunma amacı ile veya  kamu düzeninin korunması için ülkenin her yerinde ya da bir bölümünde alınan ve tüm Türk yurttaşlarına uygulanan önlemler saklı kalmak koşulu ile, dolaşım ve göç özgürlüğünden bütünü ile yararlanacaklardır.

Madde 39 — Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurtdaşları Müslümanlarla özdeş medeni ve siyasal haklardan yararlanacaklardır.

Türkiye&#;nin tüm halkı, din ayırtedilmeksizin, yasa önünde eşit olacaktır.

Din, inanç ya da mezhep farkı hiçbir Türk Yurtdaşının medeni ve siyasal haklardan yararlanmasına ve özellikle genel hizmetlere kabulüne, memurluğa ve yukarı derecelere ulaşmasına, ya da çeşitli meslekleri ve sanatları yapmasına bir engel sayılmayacaktır.

Herhangi bir Türk yurtdaşının gerek özel ya da ticaret ilişkilerinde, gerek din, basın ya da her türlü yayın konusunda ve gerek toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına karşı hiçbir sınır konulmayacaktır.

Resmi dilin varlığı kuşkusuz olmakla birlikte, Türkçeden başka dil ile konuşan Türk yurttaşlarına yargıçlar önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için gerekli kolaylıklar gösterilecektir.

Madde 40 — Müslüman olmayan azınlıklara ilintili olan Türk yurttaşları hukuk bakımından ve fiilen öteki Türk yurttaşlarına uygulanan işlemlerin ve sağlanan güvencelerin tıpkısından yararlanacaklar ve özellikle, harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul ve benzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapına bakımından eşit bir hakka sahip bulunacaklardır.

Madde 41 — Genel öğretim konusunda Türk Hükümeti, Müslüman olmayan yurttaşların önemli bir oranda yerleşmiş oldukları kentler ve kasabalarda, bu Türk yurttaşlarının çocuklarının ilk okullarda kendi dilleriyle öğretim görmelerini sağlamak üzere, gerekli kolaylığı gösterecektir. Bu hüküm Türk Hükümetinin söz konusu okullarda Türk dilinin öğretilmesini zorunlu kılmasına engel olmayacaktır.

Müslüman olmayan azınlıklara ilintili Türk yurtdaşlarının önemli oranda bulundukları kentlerde ya da kasabalarda, bu azınlıklar Devlet bütçesi Belediye ya da benzeri bütçelerde eğitim, din, ya da yardım amacıyla genel gelirlerden verilecek paralardan yararlanma ve ödenek ayrılması konusunda hakça bir pay alacaklardır. Söz konusu paralar ilgili kurumların, yetkili temsilcilerine ödenecektir.

Madde 42 — Türkiye Hükümeti Müslüman olmayan azınlıkların aile ya da kişi statüleri konusunda, bu sorunların sözügeçeıı azınlıkların törelerine göre çözümlenmesine uygun her türlü hükümleri koymayı kabul eder

İşbu hükümler Türkiye Hükümeti ile ilgili azınlıklardan her birinin eşit sayıda temsilcilerinden oluşan özel Komisyonlarda düzenlenecektir. Anlaşmazlık olursa, Türkiye Hükümeti ile Milletler Cemiyeti Meclisi, birlikte, Avrupalı hukukçular arasından bir üst hakem atayacaktır.

Türkiye Hükümeti söz konusu azınlıkların Kiliseleri, Havraları, mezarlıkları ve öteki dinsel kurumlarına her türlü koruyuculuğu göstermeyi yükümlenir. Bu azınlıkların bugün Türkiye&#;de bulunan Vakıflarına ve dinsel ve yardım kurumlarına her türlü kolaylığı gösterecek ve izinleri verecek ve yeni dinsel ve yardım kurumları kurulması için, benzeri öteki özel kurumlara sağlanmış olan gerekli kolaylıklardan hiçbirini esirgemeyecektir.

Madde 43 — Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları, inançlarına aykırı ya da dinsel ayinlerini bozucu herhangi bir işlem yapmaya zorlanamayacakları gibi, hafta tatilleri gününde Mahkemelerde hazır bulunmaktan ya da herhangi bir yasal işlemin yapılmasından kaçınmaları nedeniyle, onların hiç bir hakkı ortadan kalkmayacaktır. Bununla birlikte, bu hüküm söz konusu Türk yurttaşlarının, kamu düzeninin korunması bakımından, öteki tüm Türk yurttaşlarının bağlı olduğu yükümlerden bağışık kılmayacaktır.

Madde 44 — Türkiye, işbu Kesimin yukarıdaki Maddelerinin, Türkiye&#;nin Müslüman olmayan azınlıklarına ilişkin bulunduğu ölçüde, uluslararası toplumu ilgilendirici nitelikte yükümler getirdiğini ve onların Milletler Cemiyetinin güvencesi altına konulmasını kabul eder. İşbu hükümler Milletler Cemiyeti Meclisindejçoğunhıjkta ahsan, bir karar olmaksızın değiştirilemeyecektir. Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya ve Japonya Milletler Cemiyeti Meclisinde işbu Maddeler konusunda, yöntemine uygun biçimde, çoğunlukla kabul edilecek olan her hangi bir değişikliği reddetmemeyi bu Andlaşma ile yükümlenirler.

Türkiye, Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her birinin bu yükümlülüklerden her hangi birine aykırılık olması ya da olma tehlikesi üzerine, buna Meclisin dikkatini çekmeğe yetkili olacağını ve Meclisin, duruma göre, uygun ve etkin sayılacak bir davranışta bulunabileceğini ve yönerge verebileceğini kabul eder.

Bundan başka, Türkiye, işbu Maddelere ilişkin hukuksal ya da edimsel sorunlarda, Türkiye Hükümeti ile bağıtlı öteki devletlerden her hangi biri ya da Milletler Cemiyeti Meclisi üyelerinden her hangi bir devlet arasında görüş ayrılığı ortaya çıkınca bu anlaşmazlığın, Milletler Cemiyeti Andlaşmasının Maddesi uyarınca, uluslararası nitelikte bir anlaşmazlık gibi sayılmasını kabul eder.

Türkiye Hükümeti bu türden olan her hangi bir anlaşmazlığın, öteki Taraf istemde bulunursa, uluslararası Daimi Adalet Divanına götürülmesini kabul eder. Daimi Divan kararı istinaf edilemeyip Milletler Cemiyeti Andlaşmasının Maddesi uyarınca verilmiş bir kararın güç ve hükmünün tıpkısına sahip olacaktır.

Madde 45 — İşbu Kesim hükümleri ile Türkiye&#;nin Müslüman olmayan azınlıkları için tanınan haklar, Yunanistan tarafından da, kendi topraklarında bulunan Müslüman azınlığa tanınmıştır.

BÖLÜM : II
PARASAL HÜKÜMLER
KESİM : I
OSMANLI DEVLET BORÇLARI
[Düyunu Umumiyei Osmaniye]

Madde 46 — İşbu Kesime ekli çizelgede gösterilen Osmanlı Devlet Borçları, gene bu Kesimde belirtilen koşullar içinde, Türkiye ile Balkan Savaşları sırasında yararlarına Osmanlı İmparatorluğu’ndan toprak ayrılmış olan devletler ve işbu Andlaşmanın 12 ve Maddelerinde sözkoııusu olan Adaların ve işbu Maddenin son Fıkrasında belirlenen toprakların kendilerine bırakıldığı devletler ve, son olarak, bu Andlaşma uyarınca Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılarak Asya toprakları üzerinde yeni kurulan devletler arasında bölüşülecektir. Bundan başka, yukarıda anılan devletlerin tümü, Maddede gösterilen günlerden başlayarak, işbu Kesimde belirtilen koşullar içinde, Osmanlı Borçlarının faizli tutarına ilişkin yıllık yüklemlere de katılacaklardır. Türkiye, Maddedede gösterilen günlerden başlayarak, öteki devletlere yükletilmiş katılma paylarından artık hiç bir biçimde sorumlu tutulmayacaktır.

1 Ağustos günü Osmanlı egemenliği altında olup Türkiye’nin işbu Andlaşmanın 2. Maddesinde belirlenen sınırları dışında bulunan Trakya arazisi Osmanlı Devlet Borçlarının bölüşülmesi konusunda bu Andlaşma uyarınca, Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılmış gibi sayılacaktır.

Madde 47 — Osmanlı Devlet Borçları İdare Kurulu [Meclisi], işbu Kesime ekli çizelgenin (A) Bölümünde gösterilen istikrazlara ilişkin olup ilgili devletlerden her birine düşen yıllık taksitlerin tutarını, bu Andlaşmanın yürürlüğe konulduğu günden başlayarak, 3 ay içinde ve Maddelerde konulan ilkelere göre saptayacak ve bu tutarı sözü geçen devletlere bildirecektir.

Bu devletler Osmanlı Devlet Borçlan İdare Kurulunun bu komi&#;daki çalışmalarını izlemek üzere İstanbul&#;a yetkili temsilciler gönderebileceklerdir.

İşbu Maddede yazılı ilkelerin uygulanmalına ilişkin olurak ilgili Taraflar arasında çıkabilecek tüm anlaşmazlıklar 1. Fıkrada; belirtilen bildirimin yapılmasından sonra en çok bir ay içinde Milletler Cemiyeti Meclisinin göstereceği bir Hakeme götürülecek ve bu Hakem en çok üç ay içinde kararını verecektir. Hakeme ödenecek ücret Milletler Cemiyeti Meclisince saptanacak ve öteki Hakemlik harcamalar ile birlikte, ilgili Taraflara yüklenecektir. Hakemin kararları kesin olacaktır. Hakeme başvurma yıllık taksitlerin ödenmelerini geciktirmeyecektir.

Madde 48 — İşbu Kesime ekli çizelgenin (A.) Bölümünde gösterilen Osmanlı Devlet Borçlarının aralarında bölüşüleceği devletlerden, Türkiye&#;den başkaları, Maddede söz konusu olan yıllık taksitlerden kendilerine düşen paylar için, anılan Madde gereğince, onlara yapılacak bildirim gününden başlayarak üç ay içinde, Osmanlı Devlet Borçları idare Kurumuna kendi paylarının ödenmesinin güvencesi olarak, yeterli miktarda sağlanca (rehin) göstereceklerdir. Yukarıda yazılı süre içinde anılan sağlancalar gösterilmez, ya da gösterilen sağlancaların uygun olup olmadığı konusunda anlaşmazlık çıkarsa, işbu andlaşmayı imzalayan her hangi bir Devletçe, Milletler Cemiyeti Meclisine başvurulabilecektir.

Milletler Cemiyeti Meclisi, karşılık olarak gösterilen gelirlerin toplanması işini, Türkiye&#;nin dışında, aralarında devlet borçlarının bölüşüleceği devletlerde mevcut bulunan uluslararası finans örgütlerine bırakılabilecektir. Milletler Cemiyeti Meclisinin kararları kesin olacaktır.

Madde 49 — İlgili devletlerden her birine düşen yıllık taksit tutarının Madde hükümlerine göre kesinlikle saptanmasına gırişildiği günden başlayarak bir aylık süre içinde, işbu Kesime bağlı çizelgenin (A) Bölümünde gösterilen Osmanlı Devlet Borçlarının nominal anaparasının bölüştürülmesi biçimini saptamak üzere Paris&#;te bir Komisyon toplanacaktır. Bu bölüşme, taksitlerin dağılımı için kabul edilmiş olan oranlara göre ve istikraz sözleşmeleri ile işbu Kesimin hükümleri gözönünde tutularak yapılacaktır.

Birinci Fıkrada anılan Komisyon Türkiye Hükümetinin temsilcisi ile Osmanlı Devlet Borçları Yönetim Kurulunun bir temsilcisinden ve Birleştirilmiş Borçlar ile Rumeli Demiryolu Senetleri [Lots Turcs] dışındaki, borçlarla ilgili olanların bir temsilcisinden ve ilgili devletlerden her birinin atayacağı temsilcilerden oluşacaktır. Komisyonda anlaşmaya varılamayan tüm işler Maddenin 4. Fıkrasında yazılı Hakeme götürülecektir.

Türkiye kendi payı için yeni borç senetleri çıkarmağa karar verirse, Türkiye Hükümeti temsilcisi ile Osmanlı Devlet Borçları İdare Kurulu temsilcisinden ve Birleştirilmiş Borçlar ile Rumeli Demiryolu tahvilleri dışındaki borçlar temsilcilerinden oluşan bir Komite aracılığı ile, her şeyden önce Türkiye&#;ye ilişkin olmak üzere, Borçların anaparasının bölüşümü yapılacaktır. Yeniden çıkarılacak borç senetleri Komisyona verilecek ve Komisyon, Türkiye&#;nin aklanmasını ve Osmanlı Devlet Borçlarından kendilerine birer pay yüklenen öteki devletlere karşı senet sahiplerinin haklarını gösteren koşullar içinde, söz konusu senetlerin sahiplerine verilmesini sağlayacaktır. Osmanlı Devlet Borçlarından her devletin payını temsil etmek üzere çıkarılacak senetler, Bağıtlı Taraflar ülkelerinde her türlü damga resminden ya da söz konusu senetlerin çıkarılmasından doğacak başkaca vergilerden bağışık tutulacaktır.

İlgili devletlerden her birine düşen yıllık taksitlerin ödenmesi, nominal anaparanın bölüşülmesine ilişkin bu Maddede yazılı bulunan hükümler nedeniyle, ertelenmeyecektir.

Madde 50 — 47 nci Maddede yazılı yıllık taksitlerin ve Maddede söz konusu olan Osmanlı Devlet Borçları nominal anaparasının bölüşülmesi aşağıdaki biçimde yapılacaktır :

Birincisi : 17 Ekim gününden önceki istikrazlar ile onlara ilişkin yüklemler, Balkan Savaşları sonucunda bulunduğu durumda, Osmanlı İmparatorluğu ile savaş sonunda Osmanlı Devletinden kendilerine toprak ayrılan Balkan Hükümetleri ve işbu Andlaşmanın ve Maddelerinde söz konusu Adaların kendilerine verildiği devletler arasında bölüşülecek ve bu savaşlara son, veren Andlaşmaların ya da daha sonra yapılmış Andlaşmaların, yürürlüğe konulmasından sonra ortaya çıkan toprak değişiklikleri gözönünde tutulacaktır.

İkincisi : Bu ilk bölüşmeden sonra, Osmanlı Devletinin üzerinde kalan istikrazların borç artığı ile onlara ilişkin yıllık taksitler artığına, Osmanlı Devletince 17 Ekim günü ile 1 Kasım günü arasında yapılan istikrazlar ve bunlara ilişkin yıllık taksitler eklenince çıkacak toplam Türkiye ve Asya’da yeni kurulmuş olup işbu Andlaşma uyarınca Osmanlı devletinden, kendilerine toprak ayrılan devletler ve sözü geçen Andlaşmanın Maddesinin son -Fıkrasında belirtilen toprak kendisine bağlanan Devlet arasında bölüşülecektir.

Anaparanın bölüşülmesi, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulması gününde her istikrazın anaparasının tutarı üzerinden yapılacaktır.

Madde 51 — nci Maddede açıklanan bölüşüm sonucu olarak Osmanlı Devlet; Borçlarının yıllık taksitlerinden ilgili devlete düşen pay aşağıdaki gibi saptanacaktır.

Birincisi : 50 nci Maddenin 1. Fıkrasında açıklanan bölüşüm için, önce ve Maddelerde sözü geçen Adalar ile Balkan savaşları sonucunda Osmanlı Devletinden ayrılan toprakların topuna düşecek pay tutarının saptanmasına girişilecektir.

İşbu payın Maddenin birinci fıkrası hükümleri gereğince bölüşülecek yıllık taksitler toplamına göre tutarı, şözkonusu Adalar ve ayrılan ülkelerin, birlikte olarak, genel gelirleri toplamı ortalamasının, yılında konulan ek gümrük vergisi gelirleri ile birlikte, ve bütçe yılları sırasında Osmanlı Devletinin genci gelirler toplamı ortalamasıyla eş oranda olacaktır.

Böylece saplanacak tutar, kendilerine yukarıdaki fıkrada sözü-geçen toprakların verildiği devletler arasında daha sonra bölüşülecek ve, bunun sonucu olarak, söz konusu devletlerden her birine düşecek payın, aralarında bölüşülecek genel toplama oranla tutarı bu devletlerden her birine bağlanan toprakların gelirleri ortalamasının Balkan Savaşları sonucunda Osmanlı Devletinden ayrılan toprakların ve Maddelerde sözü geçen Adaların toplamının ve bütçe yılları içindeki genel gelirleri ortalamasıyla eş oranda olacaktır. İşbu Fıkrada söz konusu gelirlerin hesaplanmasında gümrük gelirleri sayılmayacaktır,

İkincisi : Maddenin son fıkrasında sözügeçen topraklarla birlikte, işbu Andlaşma uyarınca Osmanlı Devletinden ayrılan topraklara gelince, ilgili her Devlete düşen payın, Maddenin 2. fıkrası hükümlerine göre bölüşülecek yıllık taksitlerinin genel toplamına oranı, ayrılan ülkenin ortalama gelirinin, ve bütçe yıllarında ( yılında konulan ek gümrük vergileri gelirleri ile birlikte) topraklar ve Adalar payı çıkarıldıktan sonra bulunacak tutarın oranıyla eş olacaktır.

Madde 52 — İşbu Kesime bağlı çizelgenin, (B) Bölümünde yazılı avanslar Türkiye ile Maddede anılan öteki devletler arasında aşağıdaki koşullara göre bölünecektir :

Birincisi : Çizelgede belirli olup 17 Ekim de mevcut bulunan avanslar konusunda işbu andlaşmanın yürürlüğe konulması gününde ödenmemiş anapara var ise, bu anapara ve Maddenin 1. fıkrasında yazılı günlerden beri toplanmış faizler ile söz konusu günlerden beri yapılan ödemeler, Maddenin 1. ve Maddenin gene 1.fıkrasında belirtilmiş hükümlere göre bölüşülecektir.

İkincisi : İşbu ilk bölüşme sonucunda Osmanlı Devletine düşen paralar ve çizelgede belirtilmiş olup devletin, 17 Ekim günü ile l Kasım günü arasında anlaşmaya bağladığı avanslar ve işbu Andlaşmanm yürürlüğe konulması gününde eğer var ise, ödenmemiş olan anapara, ile l Mart gününe dek toplanmış faizler ve o günden beri yapılan ödemeler Maddenin 2. ve Maddenin 2. fıkralarında belirtilen, hükümlere göre bölüşülecektir.

Osmanlı Devlet Borçları Yönetim Kurulu söz konusu avanslardan ilgili devletlerin her birine düşen pay tutarını, işbu Andlaşmanın, yürürlüğe konulmasından başlayarak, 3 aylık, süre içinde saptayacak ve bu tutarı söz konusu devletlere bildirecektir.

Türkiye dışındaki devletlere yüklenen paralar, söz konusu devletlerce Devlet Borçları Yönetim Kuruluna ödenecek ve bu Kurulca da, ya alacaklılara ya da Türkiye&#;nin anılan devletler hesabına gerek faiz, gerek anapara akçesi olarak ödemiş bulunduğu paralar tutarını karşılayıncaya dek, Türkiye Hükümeti hesabına gelir yazılacaktır.

Yukarıdaki fıkrada öngörülen, ödemeler, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak, eşit 5 yıllık taksit ile yapılacaktır. Bu ödemelerin Osmanlı Devleti alacaklılarına yapılacak bölümü, avans sözleşmesinde yazılı yıllık faizleri içerecek ve Türkiye Hükümetine düşen, bölümü ise faizsiz ödenecektir.

Madde 53 — Balkan Savaşları sonunda kendilerine Osmanlı Devletinden toprak ayrılmış olan devletlerin borçlu olup işbu Kesime ekli çizelgenin (A) Bölümünde yazılı Osmanlı Devlet Borçları istikrazlarının yıllık taksitleri, söz konusu toprakların anılan devletlere geçmelerini açıklayan Andlaşmaların yürürlüğe konulması gününden başlayarak ödenmesi gerekecektir. Maddede belirtilen Adalara gelince, bunların yıllık taksitinin 1/14 Kasım gününden başlayarak ve Maddede söz konusu olan Adaların yıllık taksitin ise 17 Ekim gününden başlayarak ödenmesi gerekecektir.

İşbu Andlaşma gereğince Osmanlı Devletinden ayrılan Asya’daki topraklar üzerinde yeni kurulmuş devletlerin ve Maddenin son Fıkrasında yazılı topraklar kendisine bağlanan devletin borçlu oldukları yıllık taksitlerin l Mart gününden başlayarak ödenmesi gerekecektir.

Madde 54 — İşbu Kesime ekli çizelgenin (A) Bölümünde sayılan , ve Hazine Tahvilleri, Sözleşmelerde saptanan ödeme gününden başlayarak, 10 yıllık bir süre içinde kararlaştırılmış faizleri ile birlikte ödenecektir.

Madde 55 — Türkiye; ile birlikte, Maddede anılan, devletler, işbu Kesime bağlı çizelgenin (A) Bölümünde belirtildiği üzere, Osmanlı Devlet Borçlarından kendilerine düşen ve Maddede belirtilen günlerden başlayarak, ödenmesi gerektiği halde ödenmemiş bulunun yıllık taksitler tutarını Osmanlı Devlet Borçları Yönetim Kuruluna ödeyeceklerdir. Bu ödeme işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak, 20 yılda eşit taksitler ile ve faizsiz olarak yapılacaktır.

Türkiye&#;den başka devletlerce Devlet; Borçları İdare Kuruluna ödenen yıllık taksitler bu Kurulca, söz konusu devletler hesabına Türkiye tarafından ödenmiş olan paraların tutarını karşılayınca dek, Türkiye’nin henüz borçlu bulunduğu toplanmış taksitlerden çıkarılacaktır.

Madde 56 — Bundan böyle, Osmanlı Devlet Borçları Yönetim Kurulunda Alman, Avusturyalı ve Macar senet sahiplerinin, temsilcileri bulunmayacaktır.

Madde 57 — Osmanlı Devlet Borçları istikraz ve avanslarına ve karşılığı Mısır vergisi ile sağlanmış olan, , ve Osmanlı istikrazlarına ilişkin faiz kuponlarının sunulması süreleri ile söz konusu istikrazlardan kurası çıkmış olan senetlerin ödenmesi için sünme süreleri, Bağıtlı Yüksek Tarafların topraklarında 29 Ekim gününden başlayarak, işbu Andlaşmanın yürürlüğe konulmasından sonra 3 ayın bitimine dek ertelenmiş sayılacaktır.

BİRİNCİ KESİME BAĞLI
EK: I
l Kasım gününden önceki Osmanlı Genel Borçları Çizelgesi
A BÖLÜMÜ

LozanBarisAntlasmasi-1

B BÖLÜMÜ

LozanBarisAntlasmasi-2

KESİM : II
ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

Madde 58 — Bir yandan Türkiye, öte yandan (Yunanistan dışında) öteki Bağıtlı Devletler, gerek Türkiye ile bu Devletlerin, gerek (tüzel kişiler de kapsamı içine girmek üzere) onların uyruklarının 1 Ağustos günü ile bugünkü Andlaşmanın yürürlüğe konulması günü arasında geçen süre içinde, gerek savaş eylemleri, gerek istiraval, el koyma, kullanım ya da zoralım önlemleri yüzünden doğan, kayıp, zarar ve ziyanlar nedeniyle her türlü para istemlerinden, karşılıklı olarak vazgeçerler.

Bununla birlikte, yukarıdaki hüküm işbu Andlaşmanın III. Bölümünde yazılı hükümleri (Ekonomik hükümler) zedelemeyecektir.

Almanya ile yapılan, 28 Haziran günkü Barış Andlaşmasının Maddesinin. (1) Fıkrası ve Avusturya ile yapılan 10 Eylül günlü Barış Andlaşmasının Maddesinin (1). Fıkrası gereğince, Almanya ve Avusturya tarafından devredilmiş olan altın para üzerindeki her türlü haklarından, Türkiye (Yunanistan dışarıda kalmak üzere) öteki Bağıtlı Devletler yararına vazgeçer.

Birinci Tertip Türk Tahvilleri konusunda, gerek 20 Haziran (3 Temmuz ) günkü Sözleşme ile, gerek bu Tahvillerin, arkasında yazılı metne göre, Osmanlı Devlet Borçları Yönetim Kuruluna yüklenmiş olan tüm ödeme yükümleri ortadan kaldırılmıştır.

Bunun gibi Türkiye, Osmanlı Hükümetince İngiltere&#;ye ısmarlanmış olup Britanya Hükümetince yılında müsadere edilmiş savaş gemileri için ödenmiş bulunan paraların geri verilmesini, ne Britanya Hükümetinden, ne de onun uyruklarından istememeği kabul ve bu konuda her türlü istemlerinden vazgeçer.

Madde 59 — Yunanistan, savaş yasalarına aykırı olarak Anadolu’da Yunan Ordusunun ya da yönetiminin eylemlerinden doğan zararların onarımı yükümünü tanır.

Öte yandan, Türkiye, Yunanistan’ın savaşın uzamasından ve onun sonuçlarından doğan parasal durumunu gözönünde tutarak onarım konusunda Yunan Hükümetine karşı her türlü istemlerinden kesinlikle vazgeçer.

Madde 60 — Gerek Balkan Savaşları sonucunda, gerek işbu Andlaşma ile Osmanlı İmparatorluğundan kendilerine toprak verilmiş ya da verilmekte olan Devletler, Osmanlı İmparatorluğunun işbu topraklar üzerindeki tüm taşınır ve taşınmaz mallarına, karşılık ödemeden, sahip olacaklardır.

Şurası kararlaştırılmıştır ki, 26 Ağustos (8 Eylül ) ve 20 Nisan (2 Mayıs ) günlü iradelerin [Padişah’ın Kararları] Hazine-i Hassa’dan [Saray&#;ın mal ve mülkü] Devlete geçirilmesini emrettiği taşınır ve taşınmaz mallar ile 30 Ekim de Hazine-i Hassa&#;ca kamu hizmetleri için yönetilmekte bulunmuş olan taşınır ve taşınmaz mallar, söz konusu Devletlerin, bu mallara ilişkin, konularda Osmanlı İmparatorluğu yerine geçmeleri gerekeceğinden, bu mallar üzerinde kurulmuş olan Vakıflar geçerli sayılmak üzere, yukarıdaki fıkrada anılan taşınır ve taşınmaz malların kapsamı içine girecektir.

Gerek Balkan Savaşları sonucunda, gerek daha sonra Yunanistan&#;a geçmiş olan eski Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde bulunup Hazine-i Hassa’dan Devlete geçen taşınır ve taşınmaz mallar konusunda Türkiye Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında çıkan anlaşmazlık, yapılacak bir Hakem anlaşmasıyla ve Kasım günlü Atina Andlaşmasına ekli 2 sayılı Özel Protokol gereğince, La Haye&#;de bir Hakem Mahkemesine sunulacaktır.

Bu Maddenin hükümleri Hazine-i Hassa adına tescilli ya da onun yönettiği, işbu Maddenin 2. ve 3. Fıkralarında öngörülmeyen, taşınır ve taşınmaz malların hukuksal niteliğini değiştirmiyecektir.

Madde 61 — İşbu Andlaşma gereğince Türkiye’den başka bir Devletin uyruğuna geçmiş olup sivil ve askersel emeklilik ve açıkta tutulma, yetim ve dul maaşlarından [Pension] yararlananlar, maaşları nedeniyle Türkiye Hükümetine karşı hiç bir istemde bulunamayacaklardır.

Madde 62 — Almanya ile 28 Haziran ’da yapılan Versailles Barış Andlaşmasının Maddesi ve 10 Eylül ’da Avusturya ile, 27 Kasım &#;da Bulgaristan ile ve 4 Haziran ’de Macaristan ile yapılan Barış Andlaşmalarının koşut Maddeleri uyarınca, Türkiye’den alacaklı bulundukları tüm alacakların öteki Bağıtlı Devletlere geçirilmesini [transfert

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.