osmanlı zamanında başkent neresiydi / Sırasıyla Osmanlı Devleti'nin Başkentleri Hangileridir? - En Son Haberler - Milliyet

Osmanlı Zamanında Başkent Neresiydi

osmanlı zamanında başkent neresiydi

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Marmara Bölgesi’nin güneyinde yer alan ve eski adı Hüdavendigâr olan Bursa’da yerleşik hayata başlanması kaynaklara göre milattan önce 700’lü yıllara kadar dayanıyor. Doğası, tarihi yapıları, ünü dünyaya yayılan İskender Kebabı, sadece Osmanlı padişahlarını değil Avrupa saray eşrafını giydiren ipeğin mabedi olması ve özellikle kış aylarının gözdesi Uludağ’a ev sahipliği yapması bu şehri özel kılmaya yetiyor da artıyor. Bursa’nın Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti olması da burayı önemli kılan bir diğer özelliği.

Haberin Devamı

Güneşli bir kış sabahında İstanbul’daki Kabataş Budo iskelesinden hareket ediyoruz. Rotamız Bursa. Buraya varmak için çizilecek en kestirme güzergâhı deniz yolu olarak belirledik. İki saatlik yolculuğun ardından ilk hedefimiz elbette deniz otobüsünün yanaştığı Bursa’nın ilçesi Mudanya.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Bursa genel görünüm

Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren yer Mudanya

Mudanya, milattan önce 7. yüzyılda, Kolofonlular tarafından kurulmuş. Bu tarihten itibaren pek çok kez işgale maruz kalan şehir, Makedonya Hükümdarı 5. Philippos tarafından yıkılmış ve yerine, Apameia adı ile yeni bir şehir inşa edilmiş. Bu şehir de bir süre sonra işgale uğradığı için yenilenerek Montania adını almış.

Haberin Devamı

Mudanya adının işte bu son işgalden geldiği sanılıyor. 1321 yılında Osmanlı topraklarına katılan Mudanya, 3-11 Ekim 1922 tarihleri arasında yapılan ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı sona erdiren Mudanya Mütarekesi’nin de imzalandığı yer olarak tarihi önem arz ediyor. Mudanya’da, feribottan iner inmez ilçe halkının güzel havalarda en çok rağbet ettiği sahil şeridini görüyoruz. Güzel havayı fırsat bilen Mudanya sakinleri eşini, dostunu, çocuğunu almış, denize nazır çay bahçelerinde kafelerde keyif yapıyor. Biz de onların arasına karışıyoruz.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Rum mimarisinin en güzel örnekleri Trilye’de

Mudanya’da verdiğimiz moladan sonra ilçenin doğal güzelliği ve tarihi ile öne çıkan beldesi Trilye’ye doğru yola çıkıyoruz. Yolculuk araçla yaklaşık 15 dakika sürüyor. Trilye’nin eski adı “Zeytinbağı”. Gerçekten de eski adına yaraşır bir yaşam sürülüyor burada. Halkın çoğunun zeytin bağları var ve geçimlerini bu bağlardan elde ettikleri zeytinlerden ve zeytinyağlarından sağlıyorlar. Trilye’nin denize inen yolunda sağlı sollu konuşlanan yöre halkı bu dükkânlarda el emeği göz nuru ürünlerini satışa çıkarmış. Biz de bu doğal ürünlere kayıtsız kalamıyoruz ve çantamızı zeytin ve zeytinyağları ile dolduruyoruz.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Osmanlı’nın fethinden sonra çoğunlukla Rumların yaşadığı Trilye’de döneme ait pek çok yapı bulunuyor. Kemerli Kilise, Dündar Evi, Taş Mektep, Fatih Camii, Medikion Manastırı, Osmanlı Hamamı ve Hagios Ioannes Theologos Aya Yani Manastırı mutlaka görülmeli. Trilye’nin yürünerek gezilebilecek büyüklükte bir belde olduğunu da belirtelim. Alışverişimizi yapıp, denize karşı bir çay molası verdikten sonra yine yollara düşüyoruz. Sırada eski bir Osmanlı köyü olan Cumalıkızık var.

Haberin Devamı

Yüzlerce yıllık miras Cumalıkızık

Bursa’ya gelinir de bu eşsiz güzellikteki köyü görmeden dönülür mü hiç? 2014 yılında Bursa ile birlikte UNESCO Dünya Mirasları arasına giren ve Uludağ’ın eteklerinde yer alan Cumalıkızık Köyü’nün kuruluşu 1300’lü yıllara dayanıyor. Osmanlı’nın erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örneklerine rastlayacağınız köyde, bir evin içi de döneme uygun olarak döşenmiş ve 2 Lira karşılığında ziyaret edilebiliyor. Köyde, Bizans devrinden kalma bir de kilise kalıntısı bulunuyor.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Kışın gözde kayak merkezi Uludağ

2543 metre yüksekliğindeki Uludağ, Türkiye’nin en büyük kış ve doğa sporları merkezi olarak biliniyor. Ekim ve Nisan ayları boyunca karın yerden kalkmadığı dağın Bursa Ovası’na yakın yerlerinde kaplıcalar da bulunuyor. “Ben kaymaktan korkarım, bir yerim kırılmasın” diyenlerdenseniz bile dağa çıkıp teleferiğe binmek, karda sucuk ekmek yemek ve kartopu oynamak Uludağ’ın tadını çıkarmanıza yetecek aktiviteler arasında yer alıyor.

Haberin Devamı

Ulu Camii, hanlar, hamamlar ve türbeler

Evliya Çelebi’nin ifadesiyle Bursa’nın Ayasofya’sı Ulu Camii, I.Bayezid tarafından 1396 yılında yapılmış. Ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği olarak gösterilen yapıt, 5000 metre kare alanı kaplıyor. 20 kubbeli cami, 1889 yılında ciddi bir yangına maruz kalmış, harap olmuş ancak yeniden restore edilmiş. Adeta bir hat sanatı müzesini andıran Bursa Ulucamii’nin duvarlarını dokuz ayrı yazı karakteri ve 21 sanatkârın 132 adet yazısı süslüyor. Caminin ayırt edici bir diğer özelliği de içinde bir şadırvan bulunması. Bursa’da çok sayıda han, hamam ve türbe bulunuyor. Bunların çoğunluğu birbirine yakın ve yürüme mesafesinde. Üftade Türbesi, I. Murad Türbesi, Orhan Gazi Türbesi, Osman Gazi Türbesi, Şehzade Mustafa Türbesi ve Yıldırım Bayezıd Türbesi ziyaret edilebilecekler arasında.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Bursa’da konaklama

Haberin Devamı

Bursa’da konaklama için pek çok alternatif mevcut. Ancak bir butik otel var ki gerek konumu, gerek mimarisi, gerekse iç dekorasyondaki estetik dokunuşuyla bizi kendine hayran bıraktı. Bahsettiğimiz butik otel “Kitap Evi”. 100 kusur yıllık bu konak, otel şeklinde restore edilmeden önce kitap satışının yapıldığı seminer ve toplantıların düzenlendiği bir kültür sanat evi olarak kullanılıyormuş. Otelin şimdiki adı da buradan geliyor. Kitap Evi sadece konaklama için değil, sabah kahvaltıları, akşamüstü çayları ve akşam yemeği için de ideal.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Bursa’dan ne alınır?

Bursa denildiğinde akla ilk gelenler arasında ipek geliyor. Rivayete göre Bursa'ya ipek, Bizanslı keşişlerin özel olarak yaptırdıkları bastonların içinde sakladıkları ipek böceği ve kozalar yoluyla gelir. Bursa ve civarında sıklıkla bulunan dut ağaçlarının yaprakları ile beslenen bu böceğin ipeği, zamanla Bursa'nın en önemli ekonomik kazancı olur.

Haberin Devamı


Böylece Bursa sadece Osmanlı padişahlarını değil, aynı zamanda Avrupa saraylılarını da giydirir. Hal böyleyken Bursa’ya gelip de ipek bir eşarp ya da şal almamak olmuyor elbette. Bursa’da ipek ürünler her yerde ancak biz Koza Han’ın yolunu tutuyoruz ipek alışverişi için. Koza Han, Ulu Camii’ye yürüme mesafesinde yer alıyor.

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Bursa’da ne yenir?

Gelelim Bursa’nın öne çıkan lezzetlerine. Bursa, bugün ünü dünyaya yayılmış bir yemeğin, İskender Kebap’ın bulunduğu şehir.Lezzetin bulunuşu 1867 yılına dayanıyor. Yemeğin ana malzemesi döner, ancak başka ilaveleri de bulunuyor. Öncelikle tabağın altına küçücük kesilmiş pideler diziliyor, sonra üzerine incecik kıyılmış döner, üzerine domates sosu ve son dokunuş olarak da sıcak tereyağ gezdiriliyor. Bu kebap, yanında yoğurtla servis ediliyor. Kayhan Köftesi de bu kebabın köfte ile yapılan çeşidi. Ve yine ilin favori yemeklerinden. Bursa gezimize son vermeden önce yine Bursa’ya özgü bir lezzet olan kestane şekerini mideye indirmeden edemiyoruz. Yolluk ve hediyelik olarak aldıklarımız da cabası…

Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa’da bir gün...

Fotoğraflar: Burcu GÜRTÜRK

#Bursa#Bursa Gezi Rehberi#Bursada Gezilecek Yerler

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Yeşili, denizi, dağı, tarihi derken Bursa gerçekten de çok özel bir şehir. M.Ö 3. yüzyılda Bithynialılar ve Prusiaslılar tarafından kurulan, 1326 yılında Orhan Bey tarafından alınarak Osmanlı egemenliğine giren ve Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğuşuna tanıklık etmiş olmasıyla da ayrı bir öneme sahip. Bursa ve Cumalıkızık, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Bursa’nın zanaat ve halk sanatları dalında UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dâhil edilmesiyle de ipek ve çini ustaları, el sanatlarını dünyaya tanıtacak olmanın gururunu yaşıyor.

Bursa

Bursa gezilecek yerler

Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu Dünya Miras alanı, Orhangazi Külliyesi ve çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi, Yıldırım (I. Bayezid) Külliyesi, Yeşil (I. Mehmed) Külliye, Muradiye (II. Murad) Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere 6 bileşenden oluşuyor. Bu bölgeler, 2014 yılından beri UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.

Bursa

Yeşil

Bursa’ya ara ara gidiyorum. Memleketim İzmir’den sonra kısa bir süre yaşadığım Bursa, benim gözümde bir şehirde olması gereken her şeye sahip nadir yerlerden biri. Buraya geldiğimde Mövenpick Hotel & Thermal Spa Bursa’da konaklıyorum. Hizmet kalitesi ile şehir merkezindeki en yeni ve en lüks otel olan Mövenpick Hotel & Thermal Spa Bursa, doğa ve şehir manzarası ile misafirlerini selamlayan bir otel. Burası Mövenpick ailesinin tek termal oteli.

Bursa

Mövenpick Hotel & Thermal Spa Bursa

Şimdi birlikte Bursa gezilecek yerler listesine bir göz atalım.

Bursa

Uludağ

Kuşkusuz kentte gezilecek yerler içinde ilk sırayı tüm heybetiyle neredeyse şehrin her köşesinden görülen 2.500 metrelik Uludağ alıyor. Kışın bir ziyaretimde annemle birlikte teleferikle çıktığımız Uludağ, hem kayak merkezi olarak hem de yol üzerindeki yerlerde sucuk ekmek yerken kar havası almak için ziyareti fazlasıyla hak eden bir yer.

Teleferikle Uludağ’a çıkarken Bursa ayaklar altında

Uludağ Kayak Merkezi

Uludağ’a ulaşım için önerim Bursa şehir içinden geçen teleferik rotasıdır. Hesaplıdır. Kardan ötürü yol riskini de göze almamış olursunuz. Uzun süreli kalacaksanız bile aracınızı aşağıda teleferik yanına otoparkta bırakabilirsiniz.

Uludağ’a çıkan teleferik

Ulu Camii

Ulu Camii, 14. yüzyılda Yıldırım Bayezit tarafından yaptırılmış. Kapalı namaz kılma bölümü olarak Türkiye’nin en büyük camisi olarak biliniyor. Evliya Çelebi, Ulu Camii’yi Bursa’nın Ayasofyası olarak adlandırmış.

Bursa Ulu Camii

Hanlar Bölgesi

Önemli bir ticaret merkezi olan şehirde çok sayıda han, yani tacirlerin konakladığı mekân var. Bir zamanlar İpek Yolu kervanları bu hanlarda konaklarmış. Bunların içinde İpek Hanı, Koza Hanı, Tuz Pazarı Hanı sayılabilir.

Koza Hanı

Bursa Kent Müzesi

2004 yılında açılan Bursa Kent Müzesi, eski adliye binasında yer alıyor. Müzede Bursa’nın 7.000 yıllık tarihi sergileniyor.

Bursa Kent Müzesi

Irgandı Köprüsü

Irgandı Köprüsü 1442 yılında Irgandılı Ali’nin oğlu Hacı Muslihiddin tarafından mimar Timurtaş’a yaptırılmış. Dünyada üzerinde çarşı bulunan Bulgaristan’daki Osma Köprüsü (Lofça), İtalya’daki Ponte Vecchio Köprüsü (Floransa), İtalya’daki Rialto Köprüsü (Venedik), Almanya’daki Krämerbrücke (Erfurt), İngiltere’deki Pulteney Köprüsü (Bath), İngiltere’deki High Bridge (Lincoln), Fransa’daki Pont de Rohan (Landerneau), Fransa’daki Pont des Marchands (Narbonne) köprüleri ile benzerlik gösteriyor.

Bursa

Irgandı Köprüsü

Türk İslam Eserleri Müzesi (Yeşil Medrese)

Türk İslam Eserleri Müzesi (Yeşil (Sultaniye) Medrese), Osmanlı’nın ilk medreselerinden birisi. İçinde 12. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar silahlar, kitaplar, el yazmaları sergileniyor.

Bursa

Türk İslam Eserleri Müzesi (Yeşil Medrese)

Yeşil Türbe

Yeşil Türbe, Yıldırım Beyazid’in oğlu, Osmanlı padişahlarının beşincisi Çelebi Mehmed tarafından 1421 yılında yaptırılmış. Yeşil Külliye’sinin en tanınmış yapısı olan türbe, ismini cephelerini süsleyen yeşil, turkuaz kabartma çinilerin renginden alıyor.

Bursa

Yeşil Türbe

Yeşil Türbe

Yeşil Camii

Yeşil Camii; 1419 yılında Çelebi Sultan Mehmed tarafından mimar Hacı İvaz Paşa’ya yaptırılmış.

Bursa

Yeşil Camii

Atatürk Evi

Atatürk Evi’nde Atamız’a ait eşyalar sergileniyor.

Bursa

Atatürk Evi Müzesi

Tophane

Tarihi Tophane semtinden şehri kuş bakışı izleyebiliyorsunuz. Orhan Bey Türbesi de burada yer alıyor.

Tophane

Bursa Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi

Eski bir ipek fabrikası olan İpeker Fabrikası’nın restore edilmesi ile oluşturulan Bursa Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi, 2002 yılında ziyarete açılmış. İçinde Türkiye’nin her yerinden seçilen kağnı, at arabası, öküz arabası, top arabası, ot arabası, odun arabası, tarihi araba sergileniyor.

Bursa Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi Kaynak:Wikipedia (Hbasak – Yükleyenin kendi çalışması, Kamu Malı, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=10097885)

Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi

Osmangazi ilçesindeki Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi, 2018 yılında ziyarete açılan bir panoramik müze. Müzede Bursa’nın bir beylikten bir imparatorluğa uzanan yolculuğu anlatılıyor.

Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi

Misi Köyü

Bursa merkeze 12 kilometre uzaklıkta, Orhaneli yolu üzerinde yer alan Misi Köyü (Gümüştepe Mahallesi), şehrin karmaşasından uzakta, sessiz sakin bir huzur yuvası. İçinden geçen Nilüfer Deresi kenarında sıralanan restoranlar ve piknik alanları, özellikle hafta sonu kaçamaklarını çok keyifli hâle getiriyor.

Cumalıkızık

Cumalıkızık, Uludağ’ın kuzey eteğinde, insana sanki şehirden yüzlerce kilometre ötedeymiş hissini veren bir köy. 2014’te UNESCO Dünya Mirası listesine giren Cumalıkızık’ta tarihi doku çok iyi korunarak günümüze kadar gelmiş. Kuruluşu yaklaşık 1300’lü yıllara denk gelen köyde ayrıca köyün geçmişine ait eşyaların sergilendiği Cumalıkızık Etnografya Müzesi var.

Bursa – Cumalıkızık

Mudanya

Marmara Denizi kıyısındaki Mudanya; sahilinde yürümek, yüzmek ve de balık yemek için güzel kaçamaklara imkân tanıyor. Burada Türk Kurtuluş Savaşı’nı sonlandıran Mudanya Mütarekesi’nin imzalandığı tarihi ev olan Mudanya Mütareke Evi’ni gezebilir, Halitpaşa Mahallesi’nde (Rum Mahallesi ya da Girit Mahallesi) eski tahta konakları görebilirsiniz.

Mudanya

Tirilye

Mudanya ilçesine bağlı Tirilye, Marmara Denizi kıyısında yer alıyor. Tirilye’de Kemerli Kilise, Dündar Evi, Taş Mektep, Fatih Camii, Medikion Manastırı, Aya Yani Manastırı, Aya Sotiri, Osmanlı Hamamı gibi tarihi yapıları görebilir, zeytin bağlarında yetişen dünyaca ünlü Tirilye zeytinlerini tadabilirsiniz.

Tirilye Kemerli Kilise Kaynak:Wikipedia (HALUK COMERTEL, CC BY 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=54321527)

Gölyazı

Uluabat Gölü kıyısındaki küçük bir yarımada üzerine kurulan Gölyazı, bir zamanlar Apollon Krallığı’nın başkentiymiş. İki alçak tepeden oluşuyor ve ana karaya ince bir köprü ile bağlanıyor. Tepelerden birinde Apollonia adlı antik çağ kentinin nekropol kalıntıları, diğerinde halkın yaşadığı tarihî Rum evleri bulunuyor. Eğer Zambak Tepe’ye çıkarsanız Gölyazı’yı uzaktan kuşbaşı izleyebilirsiniz.

Gölyazı

Eskikaraağaç Avrupa Leylek Köyü

Bursa merkeze 45 km uzaklıkta, Karacabey İlçesi’ne bağlı Eskikaraağaç Köyü, mübadele öncesine kadar bir Rum köyüymüş. Uluabat Gölü kenarındaki Eskikaraağaç, leyleklere ev sahipliği yapıyor. Leylekler her yıl mart ayında buraya gelip eylül ayına kadar kalıyor. Eskikaraağaç’ta her yıl haziran ayında Uluslararası Eskikaraağaç Leylek Festivali düzenleniyor.

Bursa

Eskikaraağaç Avrupa Leylek Köyü

Balıkçı Adem Yılmaz, buraya gelen bir leyleğe Yaren ismini verdi. Bu dostluk “Adem Amca ve Yaren Leylek” isimli bir belgeselle taçlandırıldı ve Çekya’da düzenlenen Prag Film Ödülleri’nde en iyi belgesel ödülünü aldı.

Eskikaraağaç Avrupa Leylek Köyü’nde Adem Amca ile kendi heykelinin önündeyiz

Eskikaraağaç Avrupa Leylek Köyü’nde Şehriyar Tesisleri’nde Uluabat Gölü’nü izleyerek nefis bir kahvaltı yapabilir, tazecik balıkların tadına bakabilirsiniz. Burası benden tam puan aldı, kesinlikle tavsiye ederim.

Şehriyar Tesisleri’nde serpme kahvaltı

Gemlik

Gemlik sahilinde gezebilir, kafelerden birinde kahve-çay molası verip üstüne iskender kebap, pideli köfte, çiçek ızgara yiyebilirsiniz.

Bursa

Gemlik Kaynak:Wikipedia (By Mustafa DUMAN, CC BY 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=59511589)

Oylat Kaplıcaları

İnegöl ilçesindeki Oylat Kaplıcaları’nın şifalı suları; kireçlenme, romatizmal ağrılar, böbrek rahatsızlıkları gibi pek çok hastalığı tedavi ediyor.

Oylat Kaynak:Wikipedia (By Tanyel – Own work, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=26870189)

İznik

Bursa’nın tarihi ilçesi İznik (Nicaea), âdeta açık hava müzesi gibi bir yerleşim. Bitinya Krallığı’na, Anadolu Selçuklu Devleti’ne, İznik Rum İmparatorluğu’na burası başkentlik yapmış, Hristiyanlık’la ilgili yortu günleri ve Nikea Kanunları burada kabul edilmiş, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde bulunan geleneksel çini sanatı burada hayat buluyor. İznik aynı zamanda uluslararası bir ağ olan Cittaslow yani Sakin Kentler Birliği’ne üye.

Lefke Kapısı, İznik

Bursa Mutfağı

Bursa mutfağı, Osmanlı mutfağını temsil ediyor. İskender, pideli köfte, İnegöl köfte ve kestane şekeri yemeden buradan dönülmez.

Bursa iskender kebap

Bursa’da Nerede Yemek Yenir?

Bursa mutfağı lezzetlerini tatmak için adresler belli. Buyrun Bursa’da yeme-içme mekânlarına:

Kebapçı Mehmet Oğlu İskender

İskender dönerin hikâyesi İskender Efendi ile Bursa’da hayat bulmuş. İskender Efendi kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerinin müşterilerine eşit oranda dağılmasını sağlamak için çözüm aramaya başlamış. Babası Mehmet Efendi’nin desteğiyle eti; kemik ve sinirlerinden arındırmış, bir şişe takmış ve bunu odun kömürü ateşinin karşısında dikey döndürerek pişirdikten sonra ince-ince keserek sunumunu yapmış. Bu farklı sunum İskender Efendi’nin “dönen kebabı” olarak anılmaya başlamış. Zamanla halk dilinde “döner kebap”, daha sonra sadece “döner” şeklinde anılmış.

Kebapçı Mehmet Oğlu İskender

Kebapçı İskender (Mavi Dükkan)

Önündeki sıraya baktığınızda Kebapçı İskender (Mavi Dükkan)’ın Bursa’nın en iyi iskendercilerinden biri olduğunu anlamanız zor olmayacak.

Bursa

Kebapçı İskender (Mavi Dükkan)

Uludağ Kebapçısı

Dr. Oğuz Erkara’nın 100 Tarihi Lokanta kitabında adı geçen Uludağ Kebapçısı, Bursa’nın 3 dev kebapçısından biri. Cemal Usta 1951’de Bulgaristan’dan buraya göç etmiş. İskender Kebap’ın yaratıcısı İskender Efendi’nin oğlunun lokantasında 15 yıl çalışıp usta olmuş. Sonra kardeşi Cemil Usta’ya birlikte 1964’te burayı kurmuş. İlk kurulan mekân, Eski Garaj’ın yakınındaki küçük ve otantik yer. Başka şube de açmışlar ama ben bu ünlü kebapçının orijinal havasını yaşamak istediğim için ilk mekânında yemeği tercih ettim. Sıra bekleyerek girilen Şirin Sokak’taki bu küçücük mekân, kuruluşundan bu kadar yıl sonra bile kalitesini bozmamış. Zaten bu yüzden de her an tıklım tıklım dolu. Kebapın üzerine cila niyetine süt tatlısını da mutlaka yemeniz lazım.

Bursa

Uludağ Kebapçısı

Küçük Saray Pideli Köfte

Küçük Saray Pideli Köfte, 1974 yılında Cumhuriyet Caddesi üzerinde küçük bir mekânda pideli köfte ile hizmet vermeye başladı. O günlerden günümüze menüsüne döner de ekledi, mekânı büyüttü, şubeler açtı. Özellikle et kalitesi ve özel aromalı tereyağıyla fark yaratıyor. Pideli köftesi de döneri de çok lezzetli.

Küçük Saray Pideli Köfte’de pideli köfte

Kafkas

Bursa söz konusu olduğunda kebaptan sonra ilk akla gelen yemek ise kestane şekeri. Yenecek yer de elbette ki Kafkas. Hele karyoka füzesi yok mu, tadına doyum olmuyor.

Kestane şekeri

Bursa; Osmanlı tarihinden kesitler yaşanacak, denizin tuzu koklanacak, dağlarda kendinle baş başa kalıp iç sesin dinlenecek, iskender kebap yenecek ve yeşilinde kaybolacak bir şehir.

Keşfetmeniz dileğiyle…

Yıllardır Türkiye'nin ve dünyanın her yerini keşfetmek, değişik kültürlerden insanlarla tanışmak, her şehrin, her ülkenin kendine has mutfağını tatmak için yollardayım. Gezilerimde edindiğim tecrübelerimi eksiksiz bir hâlde gezi blog sayfamdaki yazılarıma aktarıyor, hem bir gezi rehberi olmayı hem de anılarımı aktararak heyecanımı paylaşmayı hedefliyorum. Yazılarımın hepsini tutku ve samimiyetle kaleme aldım. Umarım okuyarak sizler de bana katılır, yolculuklarım sırasında yalnız olmadığımı da bana hissettirirsiniz. ❤️

Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı İmparatorluğu'nun 1593 yılındaki durumunu gösteren ayrıntılı bir harita

Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı Devleti (Osmanlıca: دَوْلَتِ عَلِيَّهٔ عُثْمَانِیَّه, romanize: Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye)[1][2] veya Batı kroniklerindeki kullanımlarca Türk İmparatorluğu, 1299[3][4][dn 2] yılında Oğuz Türklerinden[5]Osman Gazi'nin kurduğu Osmanoğlu Hanedanı'nın hükümdarlığındaOrta Çağ'dan Yakın Çağ'a kadar varlığını sürdürmüş bir imparatorluktur. Bugünkü Türkiye'nin Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuş bir beylik iken, 1453 yılında II. Mehmed'in Konstantinopolis'i fethedipBizans İmparatorluğu'na son vermesiyle imparatorluk hâline gelmiştir. 1517 yılında, I. Selim'in Büyük Mısır Seferi ile Ridaniye savaşı sonucu İslamhilâfetiOsmanlı Hanedanı'na geçmiş ve bu tarihten sonra gelen her padişah, aynı zamanda halife olmuştur.[6] En geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmış;[7]Orta Avrupa'nın bir bölümü ile Balkanlar'ın tamamı, Kuzey Afrika'nın bir bölümü, Hicaz, Mezopotamya, Kafkasya'nın bir bölümü ve Anadolu üzerinde hâkimiyet kurmuştur. 1699 yılında Karlofça Antlaşması sonrası gerileme dönemine girmiş ve 1922 yılında saltanatın kaldırılması ile birlikte yıkılmıştır.

Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması, yaygın kabule göre 1299 yılında olmuştur. Ancak Prof. Dr. Halil İnalcık ve bazı diğer akademisyenler, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil, 1302'de Yalova'da, Bizans'a karşı yapılan Koyunhisar Muharebesi sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmektedirler.[8][9] Osmanlılar, 1453 yılında Konstantinopolis ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nu yıkmış ve bazı tarihçilere göre bu olay, Orta Çağ'ı sona erdirip Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Balkanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı, doğuda Hazar Denizi ile Basra Körfezi'ne; kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde ise Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e kadar uzanmaktaydı.[10]

Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve özerklik tanınmış olan Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Osmanlı Devleti, zaman zaman deniz aşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[11] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[12] (1627) ve Lundy[13] (1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Gaza ve cihat anlayışıyla sürekli genişleme eyleminde bulunan devletin hâkimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halklar, zaman zaman toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır.[14] Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi yapısında ve hukuk kurallarının oluşumunda İslam dininin belirleyici bir rol oynaması, devletin bir "İslam devleti", dolayısıyla da bir "din devleti" olarak nitelendirilmesine neden olmuştur.[15]

Osmanlı İmparatorluğu dönemi; Osmanlı Hanedanı'nın[16] ve saray erkanının, Rum kadınlarla ve SlavHristiyan halklardan (Sırplar, Bulgarlar, Ukraynalılar gibi) kadınlarla evlilik yapması,[17][18]iskan politikası sebebiyle devşirilenHristiyan çocukların Türk-İslam örf ve gelenekleri ile yetiştirilip yeniçeri ordusuna ve devlet kurumlarına alınmasıyla beraber,[19][20][21]Türk tarihininRoma-Doğu Roma tarihi ile kaynaştığı dönem olarak görülür.[22][23][24][25]

Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler, Türkiye'nin Osmanlı Devleti'nin tek ardıl devleti sayılması gerektiğini savunurlar.[26]

Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1 Kasım 1922 tarihinde 623 yıllık Osmanlı saltanatını kaldırdı ve 3 Mart 1924 tarihinde de, hem Muhammed'in 632'deki ölümünden sonra oluşturulan ve yaklaşık 1292 yıldır süregelen halifelik makamını kaldırdı, hem de Osmanlı Hanedanı'nın Türkiye'den sürgün edilmesi kararını aldı. Günümüzde hanedan ile soy bağı olanların bir kısmı Türkiye'de, bir kısmı ise yurt dışında farklı ülkelerde yaşamaktadır.[27][28]

İsim

Ana madde: Osmanlı İmparatorluğu'nun isimleri

Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi zamanında Anadolu'da yer alan tüm beyliklerde iktidarın babadan oğula geçtiği ataerkil bir yönetim biçimi hakimdi. Bu tip yönetim anlayışını benimseyen beylikler de ülke ve halk tabakasını hanedanın kurucusunun mirası şeklinde kabul görmekte ve beylikler, hanedanın kurucusunun ismini almaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu da hanedanın kurucusu olan Osman'ın ismini aldı ve Osmanlı Devleti şeklinde anıldı.[29] Osman'ın ismi, Arapça عثمان (Othman) kelimesinin Türkçe formudur. Bazı kimselere göre hanedanın ismi "Ataman" (İngilizcede Ottoman) adından aldığı söylenir.

Devlet, Osmanlı Türkçesinde "imparatorluk", günümüz Türkçesinde "yüce devlet" anlamına gelen Devlet-i Aliyye (Osmanlıca: دولت عليه) ve devleti yöneten hanedanı belirtmek için "Osmanlı Hanedanı" anlamına gelen Hanedan-ı Âl-i Osman isimlerini kullandı. Tanzimat Fermanı ilanının sonrasında ise ismin sonuna eklenen Osmānīye (Osmanlıca: عثمانیه) kelimesiyle beraber "Yüce Osmanlı Devleti" anlamına gelen Devlet-i Alīyye-i ʿOsmānīye (Osmanlıca: دولت عليه عثمانیه)[1][30] olarak isimlendirildi. Bu isimlendirme, 19. yüzyılın Türkçe belgelerinde de geçmektedir.[31]Cumhuriyet sonrasında kullanılan Türkçede ise Osmanlı İmparatorluğu ya da Osmanlı Devleti isimleri de kullanıldı.

19. yüzyıldan önceki İngilizce kaynaklarda Turkey,[32]Turkish Empire[33] ve Ottoman Turkey[34][35] şeklindeki kullanımlara da rastlanır.

Batı Avrupa'da ise, Osmanlı İmparatorluğu (İngilizce: Ottoman Empire) ve Türkiye (İngilizce: Turkey) olmak üzere iki isim birbirinin yerine kullanıldı. "Türkiye" adı, hem resmî hem de resmî olmayan ortamlarda gitgide daha çok yaygınlaştı. Bu ikilem, Ankara merkezli yeni kurulan Türk hükûmetinin Türkiye'yi ülkenin resmî adı olarak seçtiği 1920-1923 yıllarında sona erdi. Günümüzde bazı tarihçiler, imparatorluğun çok uluslu karakterinden dolayı, Osmanlı'dan bahsederken Türkiye, Türkler ve Türk terimlerini kullanmazlar.[36]

Günümüzde modern Türkiye için de Turkey kullanımının yaygın olmasının yanı sıra Republic of Turkey kullanımıyla, Osmanlı İmparatorluğu dönemi (Ottoman Turkey) ile Cumhuriyet dönemi birbirinden ayrılır.

Kayı boyu ve Osmanlı ailesi

Ayrıca bakınız: Kayı boyu ve Osmanlı Hanedanı

Kayı boyu damgaları

Genel görüşe göre Osmanlı ailesinin, OğuzlarınBozok kolunun Gün Han soyuna mensup olan Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[37][38] Osmanlıların etnik kökenleri hakkında bilgi veren ilk dönem Osmanlı kronikleri, genel anlamda aynı görüşü paylaşmaktadırlar.[39] İlk dönem kroniklerinde verilen bilgiler, Oğuz Kağan Destanı ile aynıdır. Destana göre Oğuz Han'ın Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Gök Han, Dağ Han, Deniz Han olmak üzere altı oğlundan ilk doğan üç tanesi (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han) Oğuz boylarının sağ kolunu, diğer üçü ise sol kolunu oluşturuyorlardı.[37]Oğuz Han'ın her bir oğlunun dört boyu mevcuttu. Oğuz boyları ise toplamda yirmi dört boydan meydana gelmekteydi.[dn 3] Oğuz Han'ın altı çocuğunun oluşturduğu bu boyların Gün, Ay ve Yıldız kollarına Bozoklar (ya da Bozoklu); Gök, Dağ ve Deniz kollarına ise Üçoklar (ya da Üçoklu) denmekteydi.[37] Orduda ve şölen adı verilen ziyafetlerde Bozoklar Han'ın sağ tarafında, Üçoklar ise sol tarafında yer alırlardı. Bozoklar'da en başta Gün Han'a mensup olan boylar, Üçoklar'da ise Gök Han'a ait boylar gelirlerdi.[37] En başta yer alan Gün Han'ın derecelerine göre sırasıyla Kayı, Bayat, Alkaevli ve Karaevli adlı dört boyu gelirdi.[40]

Kayı, kelime anlamı olarak "muhkem, kuvvet ve kudret sahibi" demektir. Damgaları Kayi.svg ya da KAYI BOYU DAMGASI.svg şeklinde olup, bunlar "iki ok arası bir yaylı ok"u temsil etmektedir.[40][41]

Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu hakkındaki bilgilerin büyük çoğunluğu, geç 15. yüzyıl ve erken 16. yüzyılda yazılmış Türkçe eserlere dayanmaktadır.[39] Türk şair Ahmedî'nin İskendernâme isimli eseri, bu konuda yazılan ilk Osmanlı kaynağı olarak kabul edilmektedir.[39] Yazıcızâde Ali'nin Tevârih-i Âl-i Selçuk isimli eserinde de Osmanlılar'ın Kayı boyundan geldiği kabul edilmektedir.[39] Ahmedî'nin İskendernâme isimli eserinin Âğâz-ı Dâsitân bölümünde, Ertuğrul Gazi'nin Oğuzlardan Gök Han'ın soyundan geldiği yazmaktadır.[42] Osmanlı tarihçisi Enverî ise, Osmanlıların Oğuz soyundan geldiğinden bahsederek Kayıların soyunu Nuh'a kadar götürdüğünü söylemiştir.[43] 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Şükrullâh ise Behcetü't Tevârîh isimli eserinde, Kayıları Nuh, Yafes, Kayı Han, Kara Han, Oğuz Han, Gök Alp, Kızıl Buğa, Kaya Alp, Süleyman Şah, Ertuğrul, Osman, Orhan, Murad, Bayezid, Murad ve Mehmed olarak sıralamıştır.[44] II. Mehmed devrinde yaşayan Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde ise, Osmanlıların tarihini anlattığı Tevârîh-i Âl-i Osman isimli eserinde, Şükrullâh gibi Osmanlıları Nuh'a kadar götürmüştür. Ancak Şükrullâh'tan daha fazla isme yer vermiştir.[45] Bunların dışında İbn-i Kemal[46], Naîmâ[47], Mahmûd el-Bayâtî[48], Oruç Bey[49], Neşrî[50], Kâtip Çelebi[51] ve Mustafa Nuri Paşa[52] gibi kronik yazarlarının kaynaklarında da bu silsileler hemen hemen benzerdir.

20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren Herbert Adams Gibbons'un Osmanlıların gayrimüslim tebaadan geldiği iddiasıyla, Osmanlıların kuruluş ve etnik kökenleriyle ilgili yeni bir tartışma başladı. Gibbons'un iddiasına göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi, daha sonra kayınpederi olacak olan Şeyh Edebali'nin evinde onun verdiği Kur'an'ı sabaha kadar ayakta okur ve bir rüya görür. Rüyasında melek ona; bu ebedi sözleri büyük bir saygıyla okuduğundan dolayı, çocuklarının ve çocuklarının çocuklarının neslinin büyük bir onura sahip olacağını söyler. Osman bu sayede Müslüman olur.[53] Gibbons'a göre Osman, Moğol istilasından kaçarak Söğüt'e gelen küçük bir aşiretin beyidir. Yine yazara göre Osmanlılar, özellikle İslam dinini kabul eden Rumlar ile birlikte Türk ırkının dışında yeni bir ırk oluşturmuşlardır.[53] Gibbons bu düşüncesiyle Osmanlıların Oğuz ve Kayı soyundan geldikleri görüşünü kabul etmemiştir.

Alman tarihçi Josef Markwart, Dîvânü Lugati't-Türk'te geçen Kayları Kayı olarak kabul etmiştir ve bununla birlikte Osmanlıların Moğolların Kay kabilesinden geldiklerini ve Türkleşmiş bir Moğol olduklarını iddia etmiştir. Mehmet Fuad Köprülü ise Dîvânü Lugati't-Türk'te hem Kaylardan hem de Kayılardan (Kayığ) bahsedilmesi nedeniyle Markwart'ın bu tespitinin yanlış olduğunu belirtmiştir.[54]

Tarihçi Paul Wittek ise, Osmanlıların şecerelerinin Oğuzların Kayı boyuna bağlı olmadığını savunmuştur. Wittek'e göre Kayı boyu ile ilgili şecereler, devletin kuruluşundan 150 yıl sonra yazılmaya başlanan Osmanlı kroniklerine dayanan efsaneleştirilmiş öykülerdir. Paul Wittek çalışmalarında Osmanlı kroniklerini sık kullanan tarihçilerden bir tanesi olsa da, Osmanlı'nın etnik geçmişi hakkında kroniklere güvenmemiştir. Osmanlı'nın toplama bir kabile olduğunu ve devleti Anadolu'nun uçlarında yaşayan gazilerin kurduğunu savunmuştur.[55][56] Ayrıca II. Murad devrinden sonra Kayı ve Oğuz unsurlarının diğer beylikleri kontrol altına almak ve üstünlük kurmak amacıyla çokça vurgulandığı görüşünü belirtmiştir.[57]Rudi Paul Lindner da Kayı boyu şecerelerinin II. Murad devrinde diğer beyliklere karşı üstünlük sağlamak için uydurulduğunu iddia etmiştir.[58] Lindner, 15. yüzyıl kroniklerine dayanarak Osmanlıların soyunu Oğuzlara çıkarmanın inandırıcı olmayacağını söylemiştir. Lindner, Osman'ın devleti yanındaki göçebelerle birlikte kurduğunu iddia etmiştir.[59]

Türk tarihçi Prof. Dr. Feridun Emecen, 15. ve 16. yüzyıla ait bazı tahrir defterlerinde Osmanlı İmparatorluğu'nda Kayıların mevcut olduğunu belirtmiştir. O yıllarda Kayı boyuna mensubiyetin çok cazip olmadığı için, Osmanlıların diğer Anadolu Türkmen beyliklerine karşı üstünlük kurmak amacıyla böyle bir iddiada bulunmayacaklarını söylemiştir.[60]Mehmet Fuad Köprülü de Feridun Emecen ile hemen hemen aynı görüşleri paylaşmıştır. Köprülü, Osmanlıların meşruiyet kazanmak amacıyla sonradan bir silsile uydurmadığını söylemiştir. Köprülü, böyle uydurma bir iddiada saray tarihçilerinin de ortak bir anlatıyı yazacaklarını savunarak, günümüzdeki kroniklerde bu konuyla ilgili farklılıkların olduğunu ve bunun sonucunda Kayı boyu görüşünün uydurma olmadığını belirtmiştir.[61]

İsmail Hakkı Uzunçarşılı da Kayıların varlığını kesin olarak kabul eden tarihçilerdendir. Uzunçarşılı'ya göre Osman Gazi'nin ele geçirdiği toprakları Oğuz geleneğine göre yakınlarına ve silah arkadaşlarına dirlik olarak pay etmesi, Kayı görüşünün gerçek olabileceğinin en önemli işaretlerinden birisidir.[62]

Prof. Dr. Halil İnalcık ise II. Murad zamanında, Timur'un Cengiz Han'ın soyundan gelmesini üstünlük unsuru sayarak Osmanlılar'a karşı egemen olmak istediğini ve buna karşı ise Osmanlıların Kayı boyu ve Oğuz hikâyesini uydurduklarını söylemiştir. Bu tarihten sonra ise dünyaya gelen şehzadelere Oğuz ismi konulmaya başlanmış, çeşitli silah ve topların üzerine de Kayı damgası işlenmiştir.[63][64] Mehmet Ali Kılıçbay'a göre, I. Murad zamanında Osmanlıların Anadolu beyliklerinin üzerine gitmeye başlamasıyla ortaya çıkan soylu-soysuz tartışmaları sonucunda, Osmanlılar Kayı boyunu ortaya atarak diğer beyliklere üstünlük sağlamak istemiştir.[65]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oğuz Han

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gün Han

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kayı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Saçıkaralılar

 

 

Kurtlu

 

 

Kızılkeçili

 

 

Karakeçili

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Atçekenler (Tanrıdağı Türkmenleri)

 

Sarıkeçili

 

Haculu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0
Olumlu Oyla
Olumsuz Oyla

Osmanlı Devletinin Başkentleri 
 
Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında kurulmuştur. Kurulduğu günden çöküşüne kadar 622 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğuna 3 farklı il başkentlik yapmıştır.
 
Osmanlı Devleti’nin kurulduğu 1299 yılından 1326 yılına kadar geçen 27 yıl sürede bugün Bilecik iline bağlı Söğüt merkez olarak bilinse de, tarihte Söğüt Osmanlı Devleti’nin başkentleri arasında yer almamaktadır.


İlk Osmanlı İmparatorluğu başkenti, Orhan Gazi tarafından alınan Bursa’dır. Osmanlı’nın son başkenti herkesin bildiği gibi İstanbul’dur.
 
Aşağıda Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmış olan illerimizin başkent oldukları yıllar ve hangi padişah zamanında başkentlik yaptıkları ayrıntılı biçimde açıklanmıştır.
 
Osmanlı’nın ilk başkenti Bursa
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti Bursa’dır. 1326 yılından 1365 yılına kadar tam olarak 39 sene Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti Bursa olmuştur.
 
Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci başkenti Edirne
Edirne, 1365 yılından 1453 yılına, İstanbul fetih edilene dek Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapan ikinci il olmuştur. 88 yıl Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapan Edirne, Murat Hüdavendigar Zamanında başkent yapılmıştır.
 
Osmanlı Devletinin son başkenti İstanbul
1453 yılında İstanbul Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilince İstanbul Osmanlı İmparatorluğu’nun son ve en uzun süre başkenti olmuştur. 1453 yılından Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış süresi olan 1923 yılına kadar 470 yıl Osmanlı’ya İstanbul başkent olmuştur.
 
Toplam Başkentlik süreleri
Bursa – 139 Yıl – (1326-1365)
Edirne – 88 Yıl – (1365-1453)
İstanbul – 470 Yıl – (1453-1923)

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası