ülkemizdeki biyoçeşitlilik / Biyoçeşitlilik: Nedir ve Neden Önemlidir? - Semtrio | Semtrio

Ülkemizdeki Biyoçeşitlilik

ülkemizdeki biyoçeşitlilik

Biyoçeşitlilik: Nedir ve Neden Önemlidir?

Biyoçeşitlilik, tüm canlı organizmalar arasındaki farklılıkları ifade eder. Biyolojik çeşitlilik olarak da ifade edilmektedir. Tüm ekosistemde veya sadece belirli bir bölgede yer alan canlı çeşitliliğini belirtmek için kullanılan önemli bir kavramdır.

Biyoçeşitlilik nedir sorusunun cevabını verebilmek için belirli bir bölgedeki türlerin, genlerin, ekolojik olayların ve ekosistemlerin oluşturduğu bütüncül yapıya bakmak gerekir. Bu bütüncül yapı içerisindeki farklılıklar, Dünya üzerindeki tüm yaşam formlarını kapsar. Bu yaşam formları arasında bitkiler, hayvanlar, bakteriler veya insanlar da bulunmaktadır.

Biyolojik çeşitlilik, yaşanabilir ve sağlıklı bir çevrenin oluşması için hayati bir öneme sahiptir. İşlevleri ve özellikleri birbirinden farklı çeşitli canlılar doğal düzenin bir parçasıdır. Dünya üzerindeki yaşamın devam edebilmesi için bu doğal dengenin korunması ve devam ettirilmesi gerekmektedir.

Biyoçeşitlilik nedir ve neden önemlidir, neden korunmalıdır, Dünya’da ve Türkiye’deki biyolojik çeşitlilik gibi konular hakkında detaylı bilgi almak için bu yazımızı okumaya devam edin.

Biyoçeşitlilik Nedir?

Dünya’nın zengin ve çeşitli doğal yaşamının sebebi biyoçeşitliliktir. Ekosistemin temelini oluşturur, insan faaliyetlerinin ve hayatının devam etmesini sağlar.

Bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar dahil tüm canlıları yakından ilgilendiren bu kavram, sadece çevresel değil aynı zamanda ekonomik bir öneme sahiptir. Barınmadan enerjiye kadar insanların ihtiyaç duyduğu tüm kaynakların doğada hazır olarak yer alması biyoçeşitlilik sayesindedir. Gezegenimizi korumak ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için bu kavramı daha da yakından tanımamız gerekmektedir.

Biyoçeşitlilik veya diğer adıyla biyolojik çeşitlilik birbiriyle yakından ilişkili 3 temel unsurdan oluşmaktadır. Bu temel unsurlar veya bileşenler, birbirleriyle yakın ilişki içerisindedir ve genellikle birbiriyle karıştırılmaktadır.

Biyoçeşitliliği oluşturan 4 temel unsuru daha yakından tanıyalım:

  • Tür Çeşitliliği
  • Genetik Çeşitlilik
  • Ekosistem Çeşitliliği
  • Ekolojik Olaylar (Proses) Çeşitliliği

Uzun bir süreç boyunca devam eden evrime bağlı olarak oluşan ekosistemin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için sıralanan tüm bu unsurların önemsenmesi ve korunması gerekmektedir. Bunun sebebi de ilgili unsurların farklı özelliklerde ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmasıdır. Sonuç olarak, ekosistemi korumak ve yaşamın sürdürülebilirliğini garanti altına alabilmek için bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir.

Tür Çeşitliği

Belirli bir bölgede yaşayan farklı türleri ifade etmek için tür çeşitliliği kavramı kullanılmaktadır. Bu sayede bölgesel farklılıklar, belirli bir paydada gösterilebilmektedir.

Unutmamak gerekir ki benzer veya aynı olan türler arasında da birçok farklılaşma mevcuttur.

Bu canlılar, ortak özelliklere sahip olmaktadır ve bu ortak özelliklerin temelinde ortak genler yatmaktadır.

Genetik Çeşitlilik

Canlılar arasındaki biyolojik ve fiziksel farklılıkları belirleyen gen farklılıklarının oluşturduğu çeşitlilik türünü ifade etmek için genetik çeşitlilik kavramı kullanılır.

Türlerinin arasındaki farklılıklar, değişen genetik çeşitlilik sayesinde ortaya çıkar. Doğal düzen içerisinde yaşam koşullarına uyum sağlama gibi süreçler de bu çeşitliliği etkileyen faktörler arasındadır.

Canlıların ait oldukları türler içerisindeki popülasyonlarda farklılık oluşmasının temelinde, farklı genetik yapılar ve değişik gen kombinasyonları yer almaktadır.

Ekosistem Çeşitliği

Bir ekosistemi oluşturan şeyler arasında bitkiler, hayvanlar, toprak, su ve hava gibi canlı ve cansız varlıklar yer almaktadır. Bu varlıklar, kendi içlerinde ve çevresindeki canlılarla belirli ilişkilere sahiptir. Doğal düzenin temelini oluşturan bu ilişkiler, canlıların birbiri ile karşılıklı bir bağımlılığa sahip olduğunu gösterir.

Belirli bir uyum içinde yaşayan canlıların ve yer aldıkları ortamların farklılaşması ekosistem çeşitliliği kapsamına girmektedir. Bu çeşitliliğin kaynağında coğrafi koşullar ve iklim farklılıkları gibi olgular yer almaktadır.

Ekosistemlere örnek olarak çöller ve yağmur ormanları sayılabilir.

Ekolojik Olaylar (Proses) Çeşitliliği

Bir ekosistemde canlı ve cansız varlıklar arasında birçok etkileşim gerçekleşmektedir. Uzun yıllardan beri devam eden bu süreçlere ekolojik proses de denmektedir.

Biyolojik çeşitlilik çerçevesinde karşılıklı denge ve düzenin sağlanması ekolojik prosesler sayesinde gerçekleşir.

Ekosistemdeki canlılar arasında yer alan ilişkilere, yani yukarıda tanımlanan proseslere, doğada bulunan av ve avcı ilişkisi örnek olarak verilebilir.

Biyoçeşitliliğin Önemi ve Yararları

Biyoçeşitlilik, doğal düzenin devamı açısından hem insanlar hem de diğer tüm canlılar için çok önemlidir.

İnsanların ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneği, doğadaki canlıların oluşturduğu düzenin bozulmadan devam etmesine dayanmaktadır. Bu sayede, doğada kendiliğinden var olan kaynakların da devamlılığı sağlanmaktadır.

Canlı türlerinin azalması, doğal dengenin giderek bozulmasına sebep olmaktadır. Bu sebeple, insan faaliyetlerini diğer tüm canlılardan bağımsız olarak değerlendirmek çok büyük bir hata olacaktır.

Gezegenin doğal dengesinin temelinde yer alan biyolojik çeşitliliğin önemine ve tüm canlılar için sağladığı yararlara daha yakından göz atalım.

Biyoçeşitlilik Neden Bu Kadar Değerlidir?

İnsanların faaliyetlerinin devam edebilmesi için biyolojik çeşitliliğin korunması gerektiğinden bahsettik. Sadece bu bile canlıların ve doğanın korunması için yeterli bir sebep sağlamaktadır.

Sürdürülebilirliğin temelinde, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneklerine saygı duymak yer almaktadır. Biyolojik farklılıkların zarar gördüğü ve azaldığı bir doğal düzende gelecek nesillerin ihtiyaçları da tehlike altına girmektedir.

Biyoçeşitliliğin neden bu kadar önemli olduğunu özetlemek gerekirse bu kavramın bazı önemli fonksiyonları karşımıza çıkmaktadır:

  • Besin zincirinin korunması.
  • Çevresel boyuttaki dengenin korunması.
  • Doğal kaynakların kullanılması.
  • İklimin kontrol altında tutulması.

Biyoçeşitliliğin bu fonksiyonlarını değerlendirdiğimizde neden bu kadar önemli olduğu tekrar ortaya çıkmaktadır.

Biyoçeşitliliğin Ne Gibi Yararları Vardır?

Biyoçeşitliliğin yararları arasında:

  • Ekolojik dengenin sağlanması,
  • Doğal kaynakların devamlılığının sağlanması ve
  • Canlıların yaşam hakkının koruma altına alınması

yer almaktadır.

Ekolojik dengenin sağlanması, sürdürülebilir bir gelecek için vazgeçilmez bir ön koşuldur. Eğer çevreye zarar vererek devam eden faaliyetler bir an önce durdurulmazsa bunun yan etkileriyle karşılaşmak zorunda kalınacaktır.

Çevresel düzenin zarar görmemesi için doğal kaynakların düzenli bir şekilde kullanılması gerekmektedir. Aynı zamanda, kaynakların elde edimi sürecinde ekosistemdeki canlıların durumuna dikkat etmek ve var olan dengeyi bozacak bir davranışta bulunmamak gerekmektedir. Böylece, canlıların yaşam alanları da korunmuş olacaktır.

Canlı çeşitliliğinin korunması, besin zincirinin de bozulmadan devam etmesi anlamına gelmektedir.

Biyoçeşitliliğin Korunması

Tarım, hayvancılık, sanayileşme ve nüfus artışı gibi insan faaliyeti odaklı olan gelişmeler, biyoçeşitliliğin her geçen gün daha da zarar görmesine sebep olmaktadır. Bu sebeple, doğal hayatın korunması gittikçe daha da zorlaşmaktadır. Geri dönüşü olmayan bir noktaya gelmeden önce her alanda yararlandığımız doğal kaynakların ve gezegenimizin düzeninin kıymetini bilmemiz gerekmektedir.

Biyolojik çeşitliliğin öneminden bahsettik, peki ama insanlık ve tüm canlılar için bu kadar önemli olan bu kavramı korumak için neler yapabiliriz biraz da bundan bahsedelim:

  • Sorumlu üretim ve tüketim davranışlarının benimsenmesi.
  • Çevresel etkinin azaltılması ve bu alandaki performansın iyileştirilmesi.
  • Döngüsel ekonomi modeline geçiş yapılması.
  • Atıkların etkin yönetiminin sağlanması.
  • Geri dönüşüme önem verilmesi.
  • Kaynakların verimli kullanılması ve tasarruf yapılması.
  • Bu alandaki eğitimlerin yaygınlaşması ve bilinçlenmenin artırılması.
  • Sürdürülebilir ve çevre dostu şehirler kurulması.
  • Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin düzenlenmesi.
  • Uluslararası iş birliğinin artırılması.
  • Küresel ısınmayla mücadeleye katılım sağlanması.

Biyoçeşitliliğin korunmasının önemi, uluslararası alandaki uygulamalar ile de karşımıza çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi Karasal Yaşam, daha sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak amacıyla karasal ekosistemleri korumak ve biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek için oluşturulmuştur. Bu girişim, tüm Dünya’da bu alandaki sorumlu davranışların geliştirilmesi açısından önemlidir. İnsan faaliyetlerinin daha bilinçli bir şekilde düzenlenmesi için bu hedefe ulaşmak için hep birlikte çabalamalıyız.

Küresel boyutta, BM tarafından oluşturulan bir hedef çerçevesinde gündeme gelen biyoçeşitlilik konusu, insan kaynaklı faaliyetler sonucunda doğaya verilen zararın azaltılması için çok önemli bir adımdır.

Dünya’nın Biyoçeşitlilik Bakımından Durumu

İnsan faaliyetleri yüzünden canlıların neslinin tükenmesi, tüm yaşam formlarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Doğal düzenin birbiriyle bağlantılı olan ekosistemlerden oluşması bu konuya küresel bir perspektiften bakma gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Gezegenimizde 8,7 milyon canlı türü yaşamaktadır. Bu canlı türlerinin çeşitliliği, eğer gerekli önlemler alınmazsa büyük bir tehlike altında kalacaktır. Hızla nesli tükenen canlılar göz önüne alındığında, “6. Kitlesel Yok Oluş” süreci içerisinde olduğumuz iddia edilmektedir.

Dünya üzerinde sadece belirli bir bölgede bulunan ve başka ekolojik şartlar altında yaşayamayan canlı türleri “endemik” olarak sınıflandırılmaktadır. Birçok bölge bu endemik türlere ev sahipliği yapmaktadır. Bu alanlarda meydana gelecek herhangi bir değişiklik bu canlıların yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebep olacaktır. Bu türlere aşağıdakiler örnek olarak verilebilir:

  • Memeli hayvanlar
  • Kuş türleri
  • İki yaşamlılar (Amfibiler)
  • Mercanlar
  • Tatlı su yengeç türleri

İnsanlar, Dünya’daki biyokütlenin sadece %’ini oluşturmaktadır. Bu da aslında, canlıların çeşitliliği ve doğal yaşamın zenginliğinin bir göstergesidir. Bu zenginlik içinde bu kadar az yer kaplamamıza rağmen çok büyük etkilere sebep olmaktayız.

Dünya’da biyoçeşitlilik, Ekvator çizgisine yaklaştıkça artmaktadır. Amazon Ormanları ve okyanuslar da canlı türleri bakımından zengin olan alanlara örnek olarak verilebilir.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yılında yayımlanan bir rapora göre 1 milyon hayvan ve bitki türü nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya. Bu rakam aslında doğal yaşamın küresel boyutta ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunu göstermektedir.

Her yıl 22 Mayıs, Dünya Biyoçeşitlilik Günü olarak kutlanmaktadır. yılında kabul edilen Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi bugüne ilham veren olaydır.

Türkiye’nin Biyoçeşitlilik Bakımından Durumu

Türkiye coğrafi ve iklim koşulları ile yakından ilişkili bir şekilde zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir. İki kıta arasında köprü oluşturan konumu ve kısa aralıklarla değişen iklimsel özellikleri, Türkiye’yi canlı çeşitliliği zengin bir pozisyona getirmiştir.

Ulusal boyutta Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Nuh’un Gemisi Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı, çok önemli bir kaynak oluşturmaktadır.

Türkiye, yılında taraf olduğu Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ile biyoçeşitliliğin korunmasına ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına destek olmaktadır.

3 farklı iklim kuşağı üzerinde yer alan ülkemiz, birçok canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye; ’i endemik olan ’den fazla bitki türü, ’si memeli olan ’ü aşkın kuş türü, kadar sürüngen ve ’e yakın balık türü olmak üzere birçok canlıya ev sahipliği yapmaktadır. (TUBITAK, Aralık , VIZYON &#; Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ve Sürdürülebilir Kalkınma)

Türkiye yaklaşık olarak omurgasız ve ’den fazla omurgalı canlı türüne ev sahipliği yapmaktadır.

Ülkemizin hali hazırda zengin olan biyolojik çeşitliliğini korumak, gelecek nesillerin de gezegenimizin doğal kaynaklarından sürdürülebilir bir şekilde yararlanmasını sağlamak için çok kritik bir öneme sahiptir.

T&#;rkiye'nin "Biyolojik &#;eşitlilik Haritası" oluşturuldu

Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında bugüne kadarki kapsamlı çalışmalar sonucu 13 bin bitki ve hayvan türünün tespiti yapıldı.

AA muhabirinin, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerinden derlediği bilgiye göre, Türkiye, Avrupa-Sibirya, Akdeniz ve İran-Turan olmak üzere 3 farklı bitki coğrafyasına sahip olması dolayısıyla zengin bir biyolojik çeşitliliği barındırıyor.

Bu çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımına hizmet edecek envanter ve izleme çalışmalarının ulusal düzeyde gerçekleştirilmesi, biyolojik çeşitliliğe ilişkin veri tabanları oluşturulması gibi çeşitli projeler hayata geçirildi.

DKMP Genel Müdürlüğü, yılında başlatılan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında 81 ilin biyolojik çeşitlilik envanterini tamamlayarak, ülke genelinde "Biyolojik Çeşitlilik Haritası" oluşturdu.

Damarlı bitkiler, memeliler, kuşlar, iç su balıkları, sürüngenler ve amfibiler gibi canlı grupları üzerinde uzman ve akademisyen arazi çalışması gerçekleştirdi.

Tıbbi ve bitkisel ilaç yapımına katkı

Çalışmaların yapıldığı bin koordinatlı noktadan 13 bin bitki ve hayvan türüne ilişkin envanter verisi toplanarak Nuh’un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı'na girildi.

Envanter çalışmalarında ayrıca ekonomik değere haiz taksonlara ilişkin envanter verileri de toplandı. Ülke ekonomisine girdi oluşturma potansiyeli taşıyan 2 bin taksonun tıbbi ve bitkisel ilaç olarak kullanıldığı saptandı.

Türkiye'de omurgasız ve tohumsuz canlılarının da envanterinin çıkarılması amacıyla çalışmalara başlandı. Ayrıca biyolojik çeşitliliğin önemi hakkında farkındalık çalışmaları da yapılırken, bu kapsamda kamu spotu ve kitapçıklar hazırlandı.

Biyolojik çeşitlilik mercek altında

Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi kapsamında yürütülen çalışmalar neticesinde biyolojik çeşitliliğin gidişatında önemli role sahip tür ve habitatlar için izlemeye konu göstergeler belirlendi.

Her bir izleme göstergesi için izleme planları ve bu doğrultuda da izleme iş programları oluşturuldu.

Proje sonucunda envanter çalışmaları tamamlanan 81 ilde tür/popülasyon ve habitat/ekosistem düzeyinde izleme çalışmaları yürütülürken, flora, fauna ve özellikli alan izleniyor ve raporlanıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

''T&#;rkiye'nin Biyolojik &#;eşitliliği Tehlikede'

WASHINGTON —  Türkiye yaban hayatı çeşitliliği açısından oldukça şanslı bir ülke. Üç kıtanın, üç denizin arasında çok çeşitli yaşam alanlarına ev sahipliği yapıyor. Uzmanlar Türkiye’nin, “tropik bir ülke olmamasına rağmen şaşırtıcı derecede yüksek biyoçeşitliliğe” sahip olduğunu söylüyor:

“Bu biyoçeşitliliğin yüksek olmasının en önemli sebebi, bitkilerimiz. Türkiye’de 9 binden fazla bitki türü var. Her hafta yeni bir bitki türü keşfediliyor. Ve bu gerçek sayının on binden fazla olduğunu düşünüyor botanikçilerimiz. Ve 9 bin bilinen bitki türünün üç bini Türkiye’ye endemik, yani Türkiye dışında yok. Bu da tüm dünyada endemik bitki türleri açısından Türkiye’yi en zengin Ülke yapıyor ve orta boy-ılıman iklim ülkeleri arasında da bir numara yapıyor Türkiye’yi. Bunun önemi şu. Biyoçeşitlilik oranı daima tropik ülkelerde daha yüksektir. Türkiye’nin tropik olmamasına rağmen ve çok büyük bir alanı kaplamamasına rağmen bu zenginliğe sahip olması eşsiz bir şey. Çünkü alan ne kadar büyükse haliyle daha fazla tür buluyorsunuz. Çünkü yaşam alanı daha artıyor. Türkiye öyle çok büyük bir ülke değil. Bizi geçen ülkelere bakarsanız, Çin, ABD, Avustralya, Brezilya gibi ya çok büyük, ya tropik ya da ikisi birden.”

Çağan Şekercioğlu gibi bir bilim adamını tek bir sıfatta tanımlamak mümkün değil. Biyolojiyle başlayan profesyonel yaşamı, genç yaşına rağmen çevre koruma, kuş bilimi, tropik bölge biyoloji bilimi, hayvan ve böcek bilimleri, çevre turizmi, doğa fotoğrafçılığı gibi birçok alana dağılmış durumda. Şekercioğlu’na göre Türkiye’de yürütülen ekonomik öncelikli kalkınma projeleri çevre unsurunu fazla hesaba katmadığı için bu zenginlik büyük tehlike altına girmiş durumda:

“Bilimsel araştırmalara bakarsak, Türkiye’deki bitki türlerinin yüzlercesinin soyu tehlike altında. Yani yok olma tehlikesi altında. Birçok kuş türümüz deseniz, düzinelercesi, soyu tehlike altında. Memeli türlerimiz aynı şekilde. Sulak alan balık türlerimizi ki, yaklaşık 61 tatlı su balığı Türkiye’ye endemik, yarısı kritik tehlikede, yani tükenmenin eşiğinde. ’te yapılan küresel çapta bir araştırma tüm Türkiye’nin kriz eko bölgeleri tarafından kaplı olduğunu gösterdi. Ülkemizin çoğu da “kritik” kriz altında, “kritik ekolojik kriz” altında. Kalanı da yüksek ekolojik kriz altında ülkemizin. Bu yine bilim adamlarının tüm dünyayı kapsayan küresel analizi sonucunda çıkan bir sonuç. Bunun dışında her iki yılda bir yayınlanan Yale Üniversitesi, Dünya Çevre Performansı Endeksi’nde maalesef ülkemiz şu an en dipte. yılında 79’uncuyken, bu sene ’unculuğa düştük. Ki bu sene daha az ülke incelendi, yani esasında daha da kötü. Yani ülkelerin çevre performansı açısından yüzde 83’ünün gerisinde kalmış durumdayız.”

20 yıla yakın bir süredir Amerika’da yaşayan Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim görevlisi Şekercioğlu’nun aslında bir ayağı daima Türkiye’de. Şekercioğlu’nun kurduğu KuzeyDoğa derneği, Türkiye’de doğal çevreyi koruma faaliyetleri yürütüyor, projeler sunuyor ve gerektiğinde devletle birlikte çalışıyor:

“İsmimiz de gösterdiği gibi odak noktamız Türkiye’nin doğal açıdan zengin ve hala kurtarma potansiyeli yüksek olan Kuzey Doğu Anadolusu’na odaklanmış durumdayız. Özellikle Serhat İllerimiz dediğimiz Kars, Iğdır, Ardahan ve Ağrı ve bir de tabi ki ekolojik açıdan Erzurum ve Artvin’e de giriyor ilgi alanımız. Bu bölgeye odaklanmış durumdayız. Bu bölge Kafkaslar ve İran-Anadolu biyoçeşitlilik sıcak noktalarının bir araya geldiği çok zengin bir bölge. Geleneksel tarım, daha çok geleneksel hayat devam ediyor, o yüzden bölgedeki tarım daha çok organik, fazla gübre ilaç kullanımı yok. Ve maalesef bu artıyor. Bu açıdan da bölge aynı zamanda biyokültürel turizm dediğimiz, yani hem bölgenin zengin kültürünü, hem de zengin doğasını aynı anda tecrübe edebileceğiniz eko turizme çok uygun bir yapı gösteriyor. Yani gelen ziyaretçiler köylerde kalsın, Türk misafirperverliğinin görsün, köy hayatını yaşasın o kültürü görsün, ama bir yandan da beş yüz metre, bir kilometre ileriye gitsin, Kuyucuk gölünde kuş gözlesin. Sarıkamış ormanlarında kurt izi sürsün, ayıları seyretsin, yaban hayatını görsün, doğa fotoğrafı çeksin.”

Çağan Şekercioğlu’nun çalışmaları merkezi Washington’da bulunan National Geographic vakfının da ilgisini çekmiş. yılında Türkiye’de Yılın Bilim İnsanı ödülüne layık görülürken, de de National Geographic’in “yükselen kaşifleri” arasına girmiş. Şekercioğlu, Kuzeydoğu Anadolu’daki çalışma amaçlarını şöyle açıklıyor:

“Kars, Iğdır, Ardahan, Ağrı illerimiz, biliyorsunuz her zaman gözardı edilmiş, unutulmuş yerler maalesef, ekonomik açıdan da zor durumdalar. O açıdan da bu bölgede ekoturizmin gelişmesi zaten devletimizin de önceliklerinden biri. Fakat biz bu turizmi bilinçsiz turizm olarak değil, doğayla dost yerel kültürle dost, yatırım gerektirmeyen, yani zaten oranın zenginliği geleneksel yapısı ve doğası, yani “buraya otel yapalım” değil, maalesef çarpık turizm anlayışıyla ülkemizin eşsiz köşelerini yok ettik. Biz orada ekstra bir yatırım gerektirmeden sadece oranın değerlerini daha iyi pazarlama ve tanıtma amacıyla bölgedeki insanımıza da ekonomik açıdan bir fayda sağlamasını istiyoruz. Kuzey Doğa derneğimizin biyolojik araştırma çalışmaları ise kuş göç yollarını, kuş halkalama yoluyla inceleme, fotokapanlar ve uydu takibiyle bölgedeki yaban hayatını, özellikle büyük memelileri, bozayı, kurt, vaşak, yaban kedisi gibi onları takip etme ve araştırma, sulak alan restorasyonuyla bozulmuş, yok edilen sulak alanları geriye getirme ve yine Orman ve Su İşleri Bakanlığımız’ın desteğiyle Türkiye’nin ilk yaban hayatı koridorunu oluşturma gibi doğa koruma ve doğa araştırma projelerimiz devam ediyor.”

Çok sayıda ülkede olduğu gibi Türkiye’de de kentleşme ve diğer nedenlerle yaban hayatın yaşam alanlarının bölünmesi bir çok vahşi hayvan türünün neslinin tükenmesine ya da tehlikeye girmesine yol açtı. Çağan Şekercioğlu’nun projelerinden biri Türkiye’nin kuzeydoğusunda bir yaban hayatı koridoru oluşturmak, diğer deyimle büyük bir milli park kurmak:

“Bu Türkiye’nin ilk yaban hayatı koruma koridoru olacak. Bu çok önemli. Dünyada zaten son on-yirmi yılda yapılan bir şey bu. Bu koridorun mantığı, ağaçlandırma yoluyla parçalanmış, izole kalmış ormanları birbirine bağlamak ve Kafkaslar’daki Karadeniz’deki geniş ormanlara bağlamak. Bu şekilde, kurt, vaşak, bozayı ve diğer yaban hayatın ufak orman parçalarında kısıtlı kalmaları yerine çok daha geniş ormanlara ulaşabiliyor… Büyük yırtıcı hayvanların geniş koruma alanlarına, geniş ormanlara ihtiyacı var. Bunlar sağlanmazsa maalesef, insan-yırtıcı çatışması artıyor. Boz ayılar çöplüğe giriyor, kurtlar koyunlara saldırıyor. Yani bu yaban hayatına geniş doğal alanlar sağlamak, aynı zamanda yöre halkına uzun vadede fayda sağlayacak, çünkü hayvanlar tekrar doğal yaşama dönecekler ve insan-yırtıcı çatışmasının bu şekilde azalacağını ümit ediyoruz.”

Kuzeydoğa Derneği çalışanları, dünyanın kalkınmış ülkeleri arasına girme yönünde adım adım ilerleyen Türkiye’de siyasetçilerin ve yöneticilerin desteğini almaya çalışıyor, zaten var olan ama kaybolma tehlikesi altındaki doğal zenginliklerini çok geç olmadan kurtarmayı amaçlıyor.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası