bireysel emeklilikte biriken paranın zekatı / Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) biriken paranın zekatı var mı? | Sorularla İslamiyet

Bireysel Emeklilikte Biriken Paranın Zekatı

bireysel emeklilikte biriken paranın zekatı


Bireysel Emeklilik

Bireysel emeklilik ve hayat sigortası yoğun bir reklam konusu olmakta ve giderek yaygınlaşmaktadır. Helal haram konusunda hassas olan müslümanlar çeşitli yollardan bu sisteme girmenin caiz olup olmadığını soruyorlar. Hükmü açıklamadan önce bu işi yapan şirketlerin açıklamalarına dayanarak kısaca ne olduğunu ortaya koymak gerekiyor:

İlgililerin açıklamalarından anlaşıldığına göre "Bireysel emeklilik sistemi (BES), kişilerin aktif çalışma hayatları boyunca yapacakları birikimlerin değerlendirilmesine dayanarak emeklilik günlerinde yaşam standartlarını sürdürebilecekleri ek bir gelir/kaynak yaratmaya yöneliktir. Risk teminatı içermez. BES'te hayat sigortalarından farklı olarak katılımcının yatırım yapılacak fonları seçme ve şirket değiştirme hakkı bulunmaktadır. Birikimli hayat sigortaları ile bireysel emeklilik sözleşmeleri karşılaştırıldığında her ikisinin de diğerine göre avantajları ve dezavantajları olabileceğinden, karşılaştırma fert bazında uzmanlar tarafından yapılmalıdır. BES ve hayat sigortaları farklı amaçlara hizmet etmektedir: Hayat sigortaları vefat ve benzeri olası bir riskin gerçekleşmesi durumunda sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere maddi kaynak yaratmak amacını taşır. Birikimli hayat sigortaları ise risklere karşı sağladıkları güvencenin yanı sıra uzun vadeli yatırım aracıdır. Minimum prim ödeme süresi 10 yıldır ve süre sonundaki ödemeyi almak için yaş zorunluluğu yoktur. Hayat sigortalarında yatırımların değerlendirilmesi şirket tarafından yapılır."
Bu açıklamanın bizim için önemli olan noktalarını maddeler halinde tahlil edelim:
1. Bu sistem devlete ait değildir, ticaret yaparak para kazanmak isteyen özel şirketlere aittir.
2. Sisteme dahil olanların verdikleri paralar artık şirketin malı olmakta ve şirket bu paraları istediği gibi (helal haram gözetmeden) kullanmakta, para kazanmak için hukukun izin verdiği, para getiren -faiz dahil- her aracı kullanmaktadır. (BES de yatırım fonunu seçme hakkı bulunmakla beraber Türkiye'de helal-haram farkı gözeten yatırım fonu yoktur).
3. Mal ve değerlerin hasara uğraması halinde zararın karşılanmasını amaçlayan sigorta çeşitlerinden farklıdır; bu sistemde belli bir riskin (kaza, hastalık, yangın vb.) gerçekleşmesi şartı yoktur. Belli bir süre para ödeme mecburiyeti vardır, bu ödemeyi yapanlara şirket maaş bağlamakta; yani onlardan aldıkları ile bundan kazandıklarının bir kısmını geri ödemektedir. Bu sistemde ödenen ile geri alınan arasındaki nisbet belli değildir; daha az ve daha çok olması mümkündür. Ancak sisteme dahil olanların beklentilerinin, "verdiklerinden daha fazlasını geri almak" olduğu açıktır. Böyle olmasaydı parasını başka yerlerde ve şekillerde biriktirir, elinin altında tutar ve istediği gibi tasarruf ederdi.
4. Sisteme girenler, herhangi bir ticari enstrümana para yatırır gibi buraya da yatırım yapmakta; yani kâr etme amacı gütmektedirler. İslam'a göre meşru yatırımın şartları ve -bu şartlara göre olabilecek- şekilleri bellidir. BES'ne girenler ne şirkete ortak oluyorlar, ne bir taşınır veya taşınmaz malı alıp satıyor veya kiraya veriyorlar ne de ortak bir mal veya hizmet üretimi için yatırım yapıyorlar. Yaptıkları bir hükmi şahsa para verip, belli bir süreden sonra -beklenti ve niyet olarak- daha fazlasını geri almaktan ibarettir.
Bu durum karşısında bireysel emeklilik ve hayat sigortası islâmî kurallara göre caiz olamaz. Buraya yapılan yatırımların nemalandırılması islamî kurallara bağlı olmadığı gibi yatırımı yapanların elde edecekleri kazanç da -yaptıkları akit fıkıh kurallarına uymadığı için- helal değildir.
İnsanların bir gün aç açık kalma korkularının bulunduğu her zaman ve zeminde bu korkuyu kullanan tüccarlar çıkacak, bu korku yüzünden tedbirler aramak tabîî olacaktır. Doğru ve adil olanı, her insanın -vaktiyle bir sosyal güvenlik sistemine dahil olması şartı aranmadan- açlık, açıklık, hastalık gibi temel ihtiyaçlarına karşı devletin/toplumun güvencesi altında bulunmasıdır. Bu güvence ticarete alet edilmemeli, sivil dayanışma sistemleriyle ve/veya devletin kurumlarıyla gerçekleşmelidir.
İslam'da, din farkı gözetmeksizin bütün ülke vatandaşlarının ekonomik güvenliği "akrabaya nafaka (muhtaç olduğunda bakma yükümlülüğü), zekat, çeşitli karşılıksız yadımlar, vakıflar, imaretler ...ve en sonunda devletin maaş bağlaması yoluyla temin edilmiştir. Bu sistemin işlediği yerde kimsenin gelecek kaygısı olmaz, bu olmayınca da -halen muhtaç olduğu- parasını, gelecek kaygısıyla, gözü açık tüccarlara kaptırmaz.
Peki bu sistemin işlemediği yerlerde insanlar ne yapsınlar?
Gerçi zaruretler yasakları geçici olarak kaldırır ama yine de çare -zarurete sığınarak çözümsüzlüğü sürdürmek yerine- sistemi işletmenin yollarını açmaya çalışmaktır.



[Site Editörünün Notu (07.03.2013): Hayrettin Karaman'ın, "Bireysel Emeklilik" konusundaki bu yazısından sonraki zamanlarda, yapılan çeşitli kanuni düzenlemelerin ardından "Katılım Bankalarının" sağladığı "Bireysel Emeklilik" hizmeti hakkında yazmış olduğu iki gazete makalesini görmek için şu sayfalara bakınız: Bireysel emeklilik-1 - - - Bireysel emeklilik-2 ]


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
Güncelleme:

1- Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) biriken paranın zekatı var mı? Ana para ve kârın tamamından mı yoksa sadece kârından mı zekat verilir?
2- Devlet katkısına da zekat gerekir mi?
3- Bireysel Emeklilik faizci kurumda ise zekatı nasıl hesaplanır, faiz kısmının da zekatı olur mu, faiz kısmı ne yapılmalı?

Değerli kardeşimiz,

1. Hesabınıza geçen (size ait olarak kaydedilen) paranın kırkta birini zekat olarak vermeniz gerekir. Çünkü bu para sizin için ticari sermaye gibidir.

2. Devlet katkısı için, belli süresi geçip de istendiği zaman parayı çekmek mümkün hale geldiğinde, ondan da zekat verilir.

3. Faizin zekatının değil, tamamının yoksula veya hayır kurumuna verilmesi gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Hocam, bir de bireysel emeklilikte biriken paraya zekat düşer mi? elif

*******

Değerli kardeşim;

Bu hususta Diyanet'e sorulan bir soru ve cevabını aynen paylaşmak isterim. Şöyle:

Soru: Bireysel Emeklilik ve Zekat] Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) 56 yaşında paranızı almak için biriktirdiğiniz bir yatırımdır. Sorumdan önce size kısaca sistemi anlatmak istiyorum. Yatırdığınız katkı için devlet de %25 sizin hesabınıza ek katkıda bulunuyor ama [0-3] yıl içinde çıkarsanız bu katkıyı vermiyor. [3-6] yıl içinde çıkarsanız ek katkının %15i, [6-10] yıl içinde çıkarsanız ek katkının %35i, [10 yıl - 56 yaş] içinde çıkarsanız ek katkının %60’ı, [10 yıl ve 56 yaş] içinde çıkarsanız ek katkının %100’ünü alıyorsunuz. Benzer şekilde erken çıkanlardan fazla stopaj vergisi ve erken çıkış kesintisi alınıyor. Şunu sormak istiyorum; diyelim ki, aylık 1.000 TL’den 1 yılda 12.000 TL BES’e yatırdım ve devlet de bana 3.000 TL katkı yaptı. Biriken 15.000’nin ne kadarını zekat olarak vermeliyim? 15.000/40=375 TL ediyor ama ben bu parayı henüz hak etmemiş oluyorum. Çünkü 1 yıl sonunda BES’deki paramı almak istersem, Devlet 3.000 TLyi geri alıyor, 750 TL de erken çıkış aidatı alınıyor ve elime 11.250 TL geçiyor. 11.250/40=281,25 TL. 375 TL mi yoksa 281.25 TL mi zekat vermem gerekiyor? Arada çok büyük fark yok ancak yıllar geçtikçe param artacağı için ayrım önem arz edecek.
Saygılarımla.
 
Cevabı: Sorunuzun iki yönü bulunmaktadır:

1. Bireysel emeklilik hesabında biriken paranın zekat durumu: Bireysel emeklilik dışında başka bir sosyal güvence yoksa, bu sandıkta (Bireysel emeklilik sandığında) birikmiş olan paralara zekat gerekmez. Çünkü bu para sosyal güvenliği sağlamakla ilgili olduğu için asli ihtiyaçtan sayılır. Sosyal güvencesi olduğu halde, bireysel emeklilik için hesapta biriken paralar -tek başına veya diğer birikimlerinizle birlikte- nisap miktarına ulaşmışsa zekata tabi
olurlar.

2. Bireysel emekliliğin caiz olup olmadığı hususuna gelince; bu sorunuzun da iki yönü bulunmaktadır;

a) Kâr payı esasına dayalı olarak çalışan birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, yatırılan primler dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caizdir. Aksi takdirde caiz değildir. Buna göre, yatırılan primlerin tamamı veya bir kısmı faizli devlet tahvili, bono, repo ve alım satımı haram olan mallar üzerinde ticaret yapmak gibi dinen helal olmayan alanlarda değerlendirilen birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik sistemi caiz değildir.

b) Bir devletin vatandaşlarına bireysel emeklilik sisteminin yaygınlaşması için bir miktar para vermesi faiz kapsamına girmez. Zira faizin tanımı şöyledir: Faiz, borç verilen bir parayı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla yahut borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır. İslam'da faiz, kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. Bu itibarla devletin vatandaşına bireysel emeklilik hesabında %25 oranında verdiği fazlalık faiz değildir, ancak gerek vatandaşın prim olarak yatırdığı paralar gerekse devletin verdiği fazlalık eğer faize bulaştırılmadan dinen helal olan alanlarda çalıştırılarak kârdan veya zarardan pay dağıtılırsa caiz olur. Eğer bireysel emeklilik hesabında toplanan paraların tamamı veya bir kısmı faizli devlet tahvili, bono, repo ve alım satımı haram olan mallar üzerinde ticaret yapmak gibi dinen helal olmayan alanlarda değerlendirilen birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik sistemi caiz olmaz.

Sual:

Cemiyette ihtiyaç sahipleri varken, servet sahibi olmak ne derece meşrudur?

Cevab: İslâmiyette mülkiyet hakkı masundur (dokunulmazdır). Âyet-i kerimede buyuruluyor ki: “Herkes için çalıştığı kadarı vardır”. İnsanlar günaha girmeden, hak yemeden dilediği kadar kazanır; haram işlemeden dilediği gibi de harcar. Buna kimse karışamaz. Zengin olmak, mal kazanmak, refah içinde yaşamak suç değildir. İbrahim aleyhisselâmın yalnızca koyunlarının iki vâdiyi doldurduğu bilinir. Kur’an-ı kerimde mal için hayır tabiri kullanılır. Davud ve Süleyman aleyhisselâmın zenginliği malumdur. Hazret-i Peygamber, fakirliği tercih etmiştir. Esasında çok zengindi. Ganimetlerin beşte birinin beşte biri ona aitti. Hazret-i Hasan ve Hüseyin de çok zengindi. Eshab-ı kiram içinde servet sahibi olanlar çoktu. Abdurrahman bin Avf’ın zenginliği meşhurdur. Vefat ettiğinde malının üçte birini vasiyet etmiş, kalanından dört hanımından her birine 32’de 1 miras hissesinin karşılığı olarak 83 bin dinar altın düşmüştü. Hazret-i Peygamber, “Zekâtı verilen mal kenz değildir” buyurarak altın ve gümüşü yığıp Allah yolunda harcamamayı kötüleyen âyet-i kerimeyi tefsir etmiştir. Ebu Zer, kenz âyetini ictihadıyla farklı tefsir ederek icmadan ayrıldı. Marjinal görüşü sebebiyle o zamanki Müslüman cemiyetinde kendisine taraftar bulamadı. Ayrı bir yerde tek başına yaşadı.
Kur’an-ı kerimde mealen “İhtiyacından fazlasını ver!” buyuruluyor (Bakara: 219). Bu âyet-i kerime, “İhtiyacın olanı verme!” manasına gelmektedir. İhtiyacından fazlasını vermek lazım değildir. “Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun” mealindeki ayet-i kerime (İsrâ: 29) de bu istikamettedir.
Yine Kur’an-ı kerimde geçen “Altın ve gümüşü kenz yapıp (yığıp) Allah oylunda harcamayanların vay hâline” hükmü, farz olan zekâtını vermeyip yığanalrı kötülüyor.
Sahabe arasında mülkiyet ve servet hususunda Ebu Zer’in farklı görüşte olduğu bilinir. Bu görüşüyle icmâya muhalefet etmiş; ama içtihadından dolayı da kınanmamıştır. Kendi inancına göre yaşamıştır. “İslâmî sosyalizm” diyenler hep bunu misal gösteriyor ise de, bu, bâtıldır.
Kur’an-ı kerime göre, herkes için çalıştığının karşılığı vardır. İslâmiyet, istihsalde hür teşebbüs ve serbest mülkiyeti; gelirin ferdlere dağılışında ise sosyal adaleti esas almıştır. Bu cihetiyle liberal ekonomiden ayrılır. Sosyalist ekonomiye ise hiç yaklaşmaz.
Zenginlik suç değildir. Dünyayı kalbine sokmak, yani Allah’ı unutmak, malıyla günah işlemek suçtur. Bu ise fakirlerde bile olabilir. İki keçisi olanın kalbinde bu iki keçi varsa, kötü yoldadır. Çok zengin eğer kalbine sokmamışsa iyi yoldadır. Böyle olmakla beraber, mübahların fazlasından kaçınmak, mütevazı yaşamak, ihtiyacı fazlasını Allah yolunda dağıtmak iyidir, övülmüştür; ama farz kılınmamıştır. Kenz ayetinin ne manaya geldiği tefsirlerde açık anlatılıyor. Gizli değildir. Asırlarca Müslümanların doğru anlayıp üzerinde ittifak ettiği bir meseleyi, yeni bir şeyler keşfetmiş gibi kurcalamak bence mânâsızdır.
7 yıldızlı otel maskaralığı bambaşka bir şeydir. Bir kere İslâmiyet kadınların böyle erkeklere karışarak eğlenmesini tasvip etmiyor. Ziynetlerini göstermesini, makyaj ve kokuyla sokağa çıkmasını, kadınlara bile belli yerlerini açmasını yasaklıyor. Yine dinin müzik hususundaki tavrı bellidir. Çalgılı ilahî, dine uygun değildir. Eğlence ile ibâdetin birbirine karıştırılması, hadis-i şerif ile yasaklanmıştır. Yani bunun israf olup olmadığına gelesiye daha nice felaketleri vardır. İşçi ile anlaşılan ücret verilir. Fazlasına hak sahibi değildir. Ama borcunu hemen vermek lazımdır. Allah ihsan sahiplerini sever. Ecdadımız ölçerken verirken biraz fazla vermeyi tercih etmiş. Padişahlar bile mütevazı yaşamayı tercih etmiştir. Lüks içinde yaşamak çoğunlukla bir kompleksin neticesidir. Ama konforlu yaşayana, kazancı gayrımeşru değilse, yanlış yapıyor denemez. Hazret-i Peygamber’in kıymetli elbiseler giydiği malumdur. İmam Ebu Hanife tüccardı. Zengindi. 4000 dirhem kıymetinde elbise giyerdi. Çünki insanların dış görünüşe ehemmiyet verdiğini biliyordu. Müslümanlığın vakarını korumak için böyle yapardı. Bugün de Müslümanların iyi yaşaması, dinlerinin vakar ve haysiyetini korumak içinse iyidir, güzeldir. Din düşmanlarına nisbet olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Allah, bir kuluna nimet verirse, eserini üzerinde görmeyi sever”. Zengin adamın basit yaşaması da hoş değildir, mürüvvetsizliktir, dine zarar verir. “İslâmiyet bir lokma bir hırka felsefesini savunuyor” diyenlere prim verilmiş olur.

17 Şubat 2012 Cuma

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır