Le Antrikot Paris

Le Relais de l'Entrecote, Paris'teki en iyi antrikot restoranlarından, menüde sadece özel soslu antrikot var.👍👍 Antrikot hardal soslu salata ve ince patates kızartması ile birlikte servis ediliyor, yanında kırmızı şarapla birlikte harika gidiyor.😋😋 Le Relais de l'Entrecote'un bu sefer Saint Germain, Rue Saint-Benoit'teki şubesini denemiş oldum, antrikot, salata ve hatta patates kızartmasının lezzeti bile yine şahane.💯💯 🇬🇧_________________________________________ Le Relais de l'Entrecote is one of the best entrecote restaurants in Paris, they only have entrecote with a special sauce on the menu.👍👍 Entrecote is served with salad and french fries and house red wine goes perfect with it.😋😋 This time I prefered Le Relais de l'Entrecote's branch in Saint Germain, Rue Saint-Benoit and everything was amazingly delicious as usual.💯💯 __________________________________________ #entrecote #lerelaisdelentrecote #paris #saintgermain #seine #france #redwine #steak #meat #foodie #foodblogger #foodpics #french #frenchfries #jetaime #parislovers #fransa #antrikot #salata #şarap #yemek #avrupa #gezi #seyahat #gezgin #NeGezdik (at Le"Relais de l'Entrecote") funduszeue.info?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=cvxwx58v

(Son Güncelleme: )&#;Paris&#;te en çok sevdiğin restoran neresi?&#; diye sorsalar, hiç tereddütsüz vereceğim yanıt Le Relais de l&#;Entrecôte olur elbette. Bu yanıtın içinde &#;en muhteşem lezzet, en kaliteli servis, en nefis mekan&#; kategorisinde bir alt metin aranmasın lütfen; benim Paris&#;te en çok burayı sevmemin nedenleri tamamen öznel&#;

Yıllar önce ilk kez Paris&#;e geldiğimde, yemek yemek için hoş bir mekan bakınırken Devrim&#;in bana burayı göstermesi, kapıdan girişimiz, masaya oturuşumuz, atmosferi içime sindirmem, servis, yemekler, her şey ama her şey beni o kadar mutlu etmişti ki, yaşadığım o keyif daha dün gibi aklımda.

Ne zaman buraya gelsem, yine o ilk günü anımsar, o güzel günü tebessümle anarım. Ona da burayı başka bir arkadaşımız, Amsterdam&#;da yaşayan sevgili Engin göstermiş yıllar yıllar önce; her seferinde bu anektodu anar, güleriz; bazen de orada yemek yerken Engin&#;i arar kulaklarını çınlattığımızı söyler, teşekkür ederiz&#;

Bir gün Paris'e yolunuz düşerse sakın antrikot yemeden gezinizi sonlandırmayın derim. Neden mi?

Upuzun kuyruklarda beklemek pahasına bu restauranta bir giden tekrar gidiyor da ondan. 

Yiyeceğiniz tek ana yemek alternatifinden oluşuyor. Önden hardal soslu, turplu, cevizli, yeşil salata ve baget ekmekler geliyor. Ana yemek olarak da kremalı, Café de Paris sosunun içinde ızgara edilmiş yumuşacık antrikotlar ve yanında patates kızartması. Herşey sade ve tek.  İçecek isterseniz kola veya şarap içebiliyorsunuz. Etler isteğinize göre pişiriliyor ve formülü sır gibi saklanan sosun içinde size servis yapılıyor.

Metal tabaklardaki etler sıcaklığını koruması için altında tea-light olan ızgaraların üzerine oturtuluyor. Herkese kendi eti bitinceye kadar servis devam ediyor. O da iki yemek tabağı dolusu oluyor. Etlerin ve patatesin yanında sakın ketçap istemeyin; müthiş bozuluyorlar. Patatesleri, muazzam lezzetli sosuna batırıp yiyin diyorum.

Restaurant geleneklerine bağlı olduğundan servis yapanların hepsi beyaz önlüklü bayan ve otomatiğe bağlanmışcasına  hızlı servis yapıyorlar. 

Gitmeden açılış saatini öğrenin ve dk. önce gitmeye çalışın. Biz açılış saatinden 20 dk. önce gittiğimiz halde önümüzde kişi vardı.

Peki, bu kadar beklemeye değer mi? Bence değer. 

Muhteşem lezzetli sosun içindeki yumuşacık etlerin tadı hala damağımda.

Eğer midenizde tatlıya da yer kaldıysa profitrolünü yemelisiniz.