geleneksel türk süsleme sanatı / Süsleme sanatları Nedir? Süsleme sanatları Ne demek? - Nedir.com

Geleneksel Türk Süsleme Sanatı

geleneksel türk süsleme sanatı

Geleneksel Türk Süsleme Sanatı Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Haberin Devamı

Geleneksel Türk Süsleme Sanatı Nedir?

 Geleneksel Türk süsleme sanatların hangi sanatlar oldukları birçok kişi tarafından merak edilen ve araştırılan sanatlardan biridir. Geleneksel Türk süsleme sanatları Hüsnü Hat, Tezhip, Minyatür ve Ebru sanatıdır. Süsleme sanatları resmin bir koludur ve elbise, mücevher, eşya, yapı ya da mobilya gibi eşyaların süslenmesi bu sanatlar ile yapılır.

 Türkler eski çağlardan beri resim sanatına çok fazla ağırlık veremediğinden bunun eksikliğini süsleme sanatı ile gidermeye çalışmıştır. Geleneksel Türk süsleme sanatları Türk kültür ve sanatının önemli bir bölümünü oluşturur ve birçok alanda da kullanılır.

Özellikleri Nelerdir?

 Türk süsleme sanatları arasında Ebru sanatı, Hüsnü hat sanatı, Minyatür ve Tezhip bulunmaktadır. Ebru sanatında yoğunlaştırılmış olan özel bir sıvının üzerine boylar ile çizimler ve desenler yapılır. Hat sanatında yazılar vardır ve bu yazıların harfleri güzel ve farklı şekillerde yapılır.

Haberin Devamı

 Harfler özenle süslenir ve hat sanatı kaligrafinin Türk sanatında adı olarak da kullanılır. Türk süsleme sanatlarından bir diğeri de Minyatür sanatıdır. Minyatür sanatında ince bir şekilde işlenmiş küçük boyutlu resimler vardır ve bunlar sergilenir. Tezhip ise altınla olan bir süslemedir. Ezilmiş altın ile levha, kitap ya da el yazması eserleri tezhip ile süslenir. Tezhip sanatı ile uğraşan kişilere müzehhip, bu eserlere de müzehheb denir.

TÃœRK SÃœSLEME SANATLARI VE GELENEKSEL EL SANATLARI KURSLARI

YÖNETMELİĞİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Türk süsleme sanatları ve geleneksel el sanatlarının bozulmasını ve yok olmasını önlemek, aslına uygun olarak öğretilerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak için düzenlenecek kurslara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, yaygın kültürel eğitim faaliyetleri çerçevesinde düzenlenen kurs faaliyetleri ve bu faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları kapsar.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 16/4/2003 tarihli ve 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesi ile 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a)      Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını,

b)      (Ek:RG-17/10/2018-30568)(3)  Bakan Yardımcılığı: Kültür ve Turizm Bakanlığı ilgili Bakan Yardımcılığını,

c) Değerlendirme Komisyonu: Türk süsleme sanatları kurslarında ilk kez görevlendirilecek eğiticilerin alanlarında yeterliklerini değerlendirmek için il müdürlüklerinden gelen çalışma dosyalarını incelemek üzere Genel Müdürlük tarafından oluşturulan komisyonu,

ç) Eğitim Görevlisi: Kurslarda eğitici olarak görevlendirilenleri,

d) Genel Müdürlük: Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğünü,

e) Genel Müdür: Araştırma ve Eğitim Genel Müdürünü,

f) İl Müdürlüğü: Kursların bu Yönetmelik hükümlerine göre yürütülmesinden sorumlu olan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünü,

g) İl Müdürü: Eğitim faaliyetlerinin bu Yönetmelik hükümlerine göre yürütülmesinden sorumlu olan İl Kültür ve Turizm Müdürünü,

ğ) Kurs Bitirme Belgesi: Kurslara devam eden ve sınavlarda başarılı olan kursiyerlere Genel Müdürlük tarafından verilen belgeyi,

h) Kurs Yöneticisi: İl Müdürlüğünce kursları yürütmek üzere görevlendirilen personeli,

ı) Kursiyer: Bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde düzenlenen kurslara katılanları,

i) (Ek:RG-10/7/2010-27637) (Mülga:RG-17/10/2018-30568)  

j)(Değişik:RG-13/1/2012-28172)(1)  Planlama Kurulu: Türk süsleme sanatları ve geleneksel el sanatları kurs faaliyetlerine ilişkin yıllık plan hazırlayan kurulu,

ifade eder.

 

İKİNCİ BÖLÜM

Planlama Kurulu ve DeÄŸerlendirme Komisyonu

Planlama kurulu

MADDE 5 –(Değişik:RG-10/7/2010-27637)

(1) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Planlama Kurulu; ilgili genel müdür yardımcısının başkanlığında, ilgili şube müdürü, bütçeden sorumlu daire başkanı veya şube müdürü ile bir folklor araştırmacısı ve Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü halk eğitimden sorumlu grup başkanından oluşur.

(2) (Değişik:RG-17/10/2018-30568) Planlama Kurulu kararları ilgili Bakan Yardımcılığı Onayı ile kesinleşir ve Genel Müdürlükçe İl Müdürlüklerine duyurulur.

Planlama kurulunun görevleri

MADDE 6 – (1) Planlama kurulunun görevleri şunlardır:

a) (Değişik:RG-10/7/2010-27637) İl müdürlüklerinden gelen teklifleri değerlendirerek yıllık eğitim planını belirlemek üzere her yıl Temmuz ayında olağan, gerektiğinde ilgili daire başkanlığının teklifi ile olağanüstü toplanır.

b) Açılacak kursların sürelerini belirler.

c) Kursların yıllık eğitim planını hazırlar.

ç) (Mülga:RG-13/1/2012-28172)

d) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Değerlendirme Komisyonunda Türk süsleme sanatları alanında ilk defa görev alacak sanatçıları belirler.

e) (Mülga:RG-13/1/2012-28172)

f) (Ek:RG-10/7/2010-27637) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Hazırlanan yıllık eğitim planı, Genel Müdürlükçe gereği için İl Müdürlüklerine, bilgi için de Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne gönderilir. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü ise işbirliğinin tesisi için söz konusu planı ilgili İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderir.

DeÄŸerlendirme komisyonu

MADDE 7 – (1) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Değerlendirme Komisyonu, Türk süsleme sanatlarının her dalı için ilgili daire başkanı başkanlığında ilgili şube müdürü ile Planlama Kurulu tarafından belirlenmiş alanında yetkin sanatçılar arasından en az üç sanatçıdan oluşur.

Değerlendirme komisyonunun görevleri

MADDE 8 – (1) Değerlendirme komisyonunun görevleri şunlardır:

a) (Değişik:RG-10/7/2010-27637) Hüsnühat, tezhip, minyatür, ebru ve benzeri Türk süsleme sanatları kurslarında ilk kez görevlendirilecek eğitim görevlilerinin, alanlarında bilgi ve becerilerini değerlendirmek üzere il müdürlüklerinden gönderilen çalışma dosyalarını incelemek için gerekli hallerde toplanmak.

b) Çalışma örneklerinin (Mülga ibare:RG-13/1/2012-28172) (…) değerlendirilmesi neticesinde, istenen belgeleri ibraz eden ve alan bilgisi yeterli görülen eğitim görevlilerine kursa başlama izni vermek ve yetersiz görülenlerin yerine ise İl Müdürlüğünce yeni bir eğitim görevlisi önerilmesini istemek.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kurs Yöneticisi ve Eğitim Görevlisi

Kurs yöneticisi

MADDE 9 – (1) Kurs yöneticisi, fakülte mezunlarına öncelik verilmek şartıyla il müdürlüğü personeli arasından görevlendirilir. Kurs yöneticisi (Ek ibare:RG-13/1/2012-28172) ve eğitim görevlisi aynı zamanda kursiyer olamaz.

Kurs yöneticisinin görevleri

MADDE 10 – (1) Kurs yöneticisinin görevleri şunlardır:

a) Kurs programını eğitim görevlisi ile birlikte hazırlamak ve kursun başlamasından en az yirmi gün önce ders notlarıyla birlikte il müdürlüğüne vermek.

b) Kursa katılanların devam durumlarını, varsa disipline aykırı davranışlarını tespit etmek ve il müdürlüğüne bildirmek.

c) Kurs sonu sınavlarında komisyon üyesi olarak görev almak, bu sınavların sonuçlarını kursiyerlere duyurmak.

ç) Sınav not çizelgelerini il müdürlüğüne teslim etmek.

d) İl müdürlüğünce yaygın kültürel eğitim faaliyetleri ile ilgili olarak verilen diğer görevleri yapmak.

Eğitim görevlisinde aranacak şartlar

MADDE 11 – (1) Kurslarda görevlendirilecek eğitim görevlilerinde, kurs programında yer alan konularda gerekli bilgi, beceri ve öğretme yeteneğine sahip olması şartı aranır.

Eğitim görevlisinin görevlendirilmesi

MADDE 12 – (1) Eğitim görevlisi aşağıda belirtilen şekilde görevlendirilir:

a) Eğitim görevlisi, 13 üncü maddede belirtilen belgelerin Genel Müdürlük tarafından incelenmesinden sonra Valilik Onayı ile görevlendirilir.

b) Kurs süresinin onda biri oranında özürsüz olarak göreve gelmeyen ve ilgili mevzuata uymayan eğitim görevlisinin yerine, başka bir eğitim görevlisi (a) bendindeki esaslara göre görevlendirilir.

c) Zorunlu haller dışında kurstaki görevini aksatan veya bırakan eğitim görevlilerine yeniden aynı görev verilmez.

Eğitim görevlilerinden istenecek belgeler

MADDE 13 – (1) Eğitim görevlisinden aşağıdaki belgeler istenir:

a) T.C. kimlik numarası beyanı,

b) Eğitim durumlarını gösterir belgenin aslı veya kurumca onaylı örneği,

c) Özgeçmiş,

ç) Tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşunu gösterir belgenin aslı veya kurumca onaylı örneği.

Eğitim görevlisinin görevleri

MADDE 14 (2) – (1) Eğitim görevlisinin görevleri şunlardır:

a) (Ek:RG-13/1/2012-28172) (2)Bilgi ve becerisi olduÄŸu konularda kursiyerlere eÄŸitim vermek.

b) Kurs programı ile ders notlarını kurs yöneticisi ile birlikte hazırlamak.

c) Yoklama yaptıktan sonra kurs devam çizelgesini, konuları yazarak günlük ders defterini imzalamak.

ç) Kursiyerlerin başarı durumunu tespit etmek için gerekli sınavları yapmak.

d) Kurs programı konusunda kurs yöneticisi tarafından verilen diğer görevleri yapmak.

 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Kurs Çeşitleri ve Süresi

Kurs çeşitleri

MADDE 15 – (1) Düzenlenen kurs faaliyetleri;

a) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Türk süsleme sanatları: Hüsnühat, tezhip, minyatür ve ebru gibi sanatları kapsar.

b) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Geleneksel el sanatları:

1) Metal işleri: Altın, gümüş ve bakır işlemeciliği,

2) Ağaç işleri: Kündekari, sedef kakma ve dağlama,

3) Dokuma işleri: Halı, kilim ve yöresel dokumalar,

4) Taş yontma işleri: Lüle taşı, oltu taşı ve taş oymacılığı,

5) Seramik sanatı: Çanak, çömlek ve çini yapımı,

6) El işlemeleri: Sim-sırma, iğne oyaları ve örgü,

7) Deri iÅŸleri: Cilt,

gibi sanatları kapsar.

(2) Kurslar, geleneksellik ve yöresel özellikler göz önüne alınarak yapılacak araştırma ve inceleme sonucunda İl Müdürlüklerince teklif edilir.

Kurs süresi

MADDE 16 – (1) Kursların süreleri, kursun özelliği dikkate alınarak planlama kurulu tarafından tespit edilir.

(2) Kurslarda her ders saati elli dakikadır.

(3) Kurs programı aynı yıl içinde tamamlanır.

 

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kursların Yürütülmesine İlişkin Usul ve Esaslar

Kurs yeri

MADDE 17 – (1) Kurslar, Bakanlık merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı ve ilgili kuruluşlara ait dershane, salon ve misafirhane gibi yerlerde açılır. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kurslara uygun yer bulunmaması halinde, (Ek ibare:RG-13/1/2012-28172) eğitim görevlilerinin geleneksel el sanatları kursları ustalarının atölyelerinde de açılabilir.

Kurs açma teklifleri

MADDE 18 – (Değişik:RG-10/7/2010-27637)

(1) İl müdürlükleri, il milli eğitim müdürlüklerinden de görüş alarak bir sonraki yılda açacağı kursların teklifini Haziran ayı sonuna kadar Genel Müdürlüğe gönderirler. İl Müdürlükleri tarafından gönderilen kurs açma teklifleri Planlama Kurulu tarafından incelenir ve karara bağlanır..

İl Müdürlüklerince yapılması gereken işlemler

MADDE 19 – (1) İl Müdürlüklerinin görevleri şunlardır:

a) Katılım ve devam konularında aksaklıkların çıkmaması için kursların başlama ve bitiş tarihlerini; iklim, çalışma saatleri ve turizm mevsimi gibi durumları göz önüne alarak belirlemek.

b) Eğitim görevlisine ait belgeler, kurs programları ve kurs için gerekli olan ödenek ihtiyacı hakkında bir bütçe hazırlayarak kurs başlamadan en az yirmi gün önce Genel Müdürlüğe göndermek.

c) Kurslarda eğitim görevlisi olarak görevlendirileceklerin ders ücreti ve sosyal güvenlik mevzuatı ile ilgili işlemlerini yerine getirmek.

ç) Kurs açıldıktan sonra kesinleşmiş kursiyer listesini onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe göndermek.

d) Kurs sonunda düzenlenen raporları Genel Müdürlüğe göndermek ve kurs süresince düzenlenecek aylık kurs raporlarını İl Müdürlüğünde muhafaza etmek.

Duyuru

MADDE 20 – (1) Genel Müdürlükçe gönderilen eğitim planı, İl Müdürlüklerine ulaştıktan sonra kursun açılmasıyla ilgili duyuru yapılır. Kurslar, en az on kursiyer kayıt yaptırdığı takdirde açılır.

Kayıt

MADDE 21 – (1) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Kayıt için başvuranlardan;

a) T.C. kimlik numarası,

b) İki adet vesikalık fotoğraf,

c) Yabancı uyruklu kişilerden ikametgah beyanı,

ç) 18 yaşından küçük kursiyerlerin velisinden izin belgesi,

istenir.

Kursiyerlerin kursla iliÅŸiklerinin kesilmesi

MADDE 22 – (1) Kursiyerlerin kursla ilişikleri aşağıda belirtilen durumlarda kesilir:

a) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Hastalık veya geçerli başka bir özre dayansa bile kurs süresinin beşte biri oranında devamsızlık yapılması halinde.

b) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) Sürekli olarak disiplini bozucu ve eğitimi engelleyici davranışlarda bulunur ise durumları tutanakla tespit edilmesi halinde.

c) (Mülga:RG-13/1/2012-28172)

(2) (Ek:RG-13/1/2012-28172) (a) ve (b) bentlerine dayanılarak ilişikleri kesilenlere herhangi bir belge verilmez. Durumları Genel Müdürlüğe bildirilir.

Sınav

MADDE 23 – (1) Sınavlar aşağıda belirtilen şekilde yapılır:

a) Sınavlar, kursun niteliğine göre yazılı, sözlü, uygulamalı sınav türlerinden biri veya birkaçının birlikte uygulanması ile gerçekleştirilir. Kurs süresince en az üç not verilir. Gerekli görüldüğü durumlarda kursiyerlere ödev yaptırılır. Notlar, kurs süresince yapılan sınavlar not çizelgesine işlenir, ödev dahil tüm notların ortalaması alınarak eğitim görevlisi tarafından imzalanır ve kurs yöneticisine teslim edilir.

b) (Değişik:RG-10/7/2010-27637) Kurs sonu sınavları; İl Müdürünün başkanlığında, kurs yöneticisi ve eğitim görevlisi ile birlikte Halk Eğitim Merkezi Müdürü veya (Ek ibare:RG-13/1/2012-28172) yetkilendireceği alan öğretmeninden olmak üzere dört kişiden oluşturulacak bir komisyon tarafından yapılır. Kursun niteliğine göre sınavların yazılı, sözlü ya da uygulamalı olmasına sınav komisyonu karar verir. Notlar, kurs sonu sınavları not çizelgesine işlenerek, komisyon başkanı ve üyeler tarafından imzalanarak kurs yöneticisi tarafından İl Müdürlüğüne verilir.

c) (Mülga:RG-13/1/2012-28172)

ç) Sınav sonunda, sınav komisyonu tarafından; sınavın başladığı saat, sınava katılanların sayısı, teslim alınan kağıt sayısı ve sınavın bitiş saatinin belirtildiği tutanak düzenlenir.

d) Sınavlarda kopya çeken veya sınav disiplinini bozan kursiyerler, düzenlenecek bir tutanaktan sonra sınavdan çıkarılır ve başarısız sayılır.

e) Sınav kağıtları, İl Müdürlükleri tarafından üç yıl süreyle saklanır.

DeÄŸerlendirme

MADDE 24 – (1) Sınavlarda değerlendirme aşağıda belirtilen şekilde yapılır:

a) Sınavlarda değerlendirme yüz tam puan üzerinden yapılır. Başarılı sayılmak için kurs süresince yapılan sınavlarda alınan notların aritmetik ortalaması ile kurs sonu sınavlarında alınan notların aritmetik ortalamasının ortalaması en az altmış puan olmalıdır. Sınavlarda alınan puanlarda 0,5’ten aşağı kesirler dikkate alınmaz. 0,5 ya da yukarı kesirler ise tam sayı olarak tamamlanır.

b) Kurs süresince yapılan sınavlarda alınan notların aritmetik ortalaması ile kurs sonu sınavlarında alınan notların aritmetik ortalaması kurs bitirme not çizelgesine işlenip, bu iki ortalamanın ortalaması alınarak bitirme notu tespit edilir ve not çizelgesinin altı çizgiyle kapatıldıktan sonra kurs yöneticisi ve eğitim görevlisi tarafından imzalanır. (Değişik ikinci cümle:RG-13/1/2012-28172) Kurs sonu sınavlarının bitiş tarihinden itibaren yirmi gün içerisinde kurs süresince yapılan sınavlar not çizelgesinin, kurs sonu sınavları not çizelgesinin, kurs bitirme not çizelgesinin, kurs sonu raporunun, kurs kayıt defterinin, kurs devam çizelgesinin ve kurs sonu sınav tutanağının bir örneği Genel Müdürlüğe gönderilir.

c) Kurs sonu sınavlarından herhangi birine özürsüz olarak katılmayanlar başarısız sayılır. Belgelendirilmiş özrü nedeniyle katılamayanlar, sınav tarihinden sonra uygun bir zamanda sınava alınırlar.

ç) Kurs sonu sınav sonuçları kurs yöneticisi tarafından liste halinde sınav yerinde ilgililere duyurulur.

d) (Değişik:RG-13/1/2012-28172) İtirazlar duyuruyu takiben on gün içinde bir dilekçe ile İl Müdürlüğüne yapılır ve Genel Müdürlükçe ilgili Şube Müdürü ve iki Folklor Araştırmacısından oluşturulacak bir komisyon tarafından incelenerek, on gün içinde sonuçlandırılır. Bu incelemeden sonra verilen puan kesin olup, bu puana itiraz edilemez.

Kurs bitirme belgesi

MADDE 25 –(Değişik:RG-10/7/2010-27637)

(1) Kurs sonunda başarılı olanlara kurs bitirme belgesi verilir. Kurs bitirme belgelerini ilgili Halk Eğitim Merkezi Müdürü ve İl Kültür ve Turizm Müdürü veya yetkilendireceği yardımcısı imzalar. Belge verilenlerin listesi belge numaraları ile birlikte üç nüsha olarak düzenlenir, bir nüshası ilgili il müdürlüğünde saklanır, bir nüshası ilgili Halk Eğitim Merkezine, bir nüshası da Genel Müdürlüğe gönderilir.

(2) (Ek:RG-13/1/2012-28172) Genel Müdürlükten belge düzenlenebilir yazısı gelmeden belge düzenlenemez.

Denetleme

MADDE 26 –(Değişik:RG-10/7/2010-27637)

(1) Bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde yürütülen kursların denetimi ilgili İl Müdürlüğünce yapılır. Gerek görüldüğünde ilgili Milli Eğitim Müdürü de denetime katılabilir. Kurslar Genel Müdürlükçe de denetlenebilir.

 

ALTINCI BÖLÜM

Mali Hükümler

Kurs giderleri

MADDE 27 – (1) Bu Yönetmelik çerçevesinde yürütülen kurslardaki eğitim görevlilerinin ders ücretleri, kursta kullanılan temrinlik malzeme ile makine ve teçhizat giderleri Genel Müdürlük bütçesinden karşılanır. Altın ve gümüş gibi maddi değeri yüksek olan temrinlik malzemelerin bedeli kursiyerler tarafından karşılanır. Ayrıca faaliyetlerin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için mahalli imkânlardan da yararlanılır.

(2) (Ek:RG-13/1/2012-28172) İllerden gelen temrinlik malzeme ile makine teçhizat alımı için hazırlanan bütçe teklifleri ilgili daire başkanı, bütçeden sorumlu daire başkanı, ilgili şube müdürü ve bir folklor araştırmacısından oluşan bir komisyon tarafından değerlendirilir.

Ek ders ücreti

MADDE 28 – (1) Bu Yönetmelik çerçevesinde açılan kurslarda eğitim görevlisi olarak görevlendirilenlerin, ücretle okutacakları haftalık ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ile bunlara ödenecek ek ders ücretleri ve diğer hususlarla ilgili işlemler hakkında, 27/12/2004 tarihli ve 2004/8315 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kültür ve Turizm Bakanlığınca Düzenlenen Hizmet İçi Eğitim, Kurs ve Seminerlerde Ücretle Okutulacak Ders Saatlerinin Sayısı, Ders Görevi Alacakların Nitelikleri ve Diğer Hususların Tespitine İlişkin Esaslar uygulanır.

 

GEÇİCİ MADDE 1 – (Ek:RG-10/7/2010-27637)

(1) 2009-2010 yılında açılan kurslar bir defaya mahsus olmak üzere Halk Eğitim Merkezi otomasyon programına kayıt edilerek belgelendirilir.

(2) 10/7/2010 tarihine kadar Bakanlıkça verilen Kurs Bitirme Belgeleri sahiplerinin il müdürlüklerine müracaatları halinde bu Yönetmelik kapsamında değerlendirilir.

 

YEDİNCİ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Sergi

MADDE 29 – (1) Kurslarda üretilen eserler kursun yapıldığı yerdeki İl Müdürlüğünce sergilenebilir.

Yürürlük

MADDE 30 – (1) Maliye Bakanlığı ile Sayıştayın görüşleri alınarak hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 31 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.

 

_________

(1) 10/7/2010 tarihli ve 27637 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik deÄŸiÅŸikliÄŸi (h) bendinden sonra gelmek üzere (ı) bendi eklenmiÅŸ ve mevcut (ı) bendi  (i) bendi olarak teselsül ettirilmiÅŸtir.

(2) Bu değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasına (a) bendi eklenmiş, mevcut bentler de buna göre teselsül ettirilmiştir.

(3) 17/10/2018 tarihli ve 30568 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına (a) bendinden sonra gelmek üzere bent eklenmiş ve diğer bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.

 

 

Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin

Tarihi

Sayısı

29/8/2009

27334

Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazetelerin

Tarihi

Sayısı

1.

10/7/2010

27637

2.

13/1/2012

28172

3.

17/10/2018

30568

 

×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

 

2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel:Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId)

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

Süsleme sanatları nedir?

Güzel Sanatlardan resmin bir koludur. Yapı, eşya, elbise, mücevher, mobilya ve benzeri şeyleri süsleyip güzelleştiren işler bu sanat alanına girer. Türkler dini kısıtlamalar yüzünden resim sanatında pek varlık gösteremediler, bunu süsleme sanatlarıyla gidermeye çalıştılar. Bu konuda birbirinden güzel sanat eserleri meydana getirdiler.

Hattatlık, nakkaşlık (süsleme ressamlığı) ve bezeme oymacılığı (kabartmacılık) böylece doğdu ve büyük rağbet gördü. Süsleme sanatları bir eşya ya da yapıyla birlikte anlam kazandıklarından uygulamalı sanatlar olarak da adlarıdırılır. Süsleme isteği insanlık tarihi kadar eskidir.

İlk insanların kullandıkları eşyalarda, barındıkları mağaralarda bile süsleme ögelerine rastlanmıştır. İnsanlığın ilerlemesiyle süsleme de bir sanat durumuna gelmiş, çeşitlenmiş, bu alanda birçok madde ve teknik kullanılır olmuştur. Süsleme sanatlarına gündelik yaşamda kullandığımız hemen her tür eşyada, yapıların dışında ve içinde rastlamak olanaklıdır.

süsleme sanatları

İçte ise, yüzeyine göre ahşap, mozaik, çini, resim, vitray, alçı, motif işleme ve boyama teknikleri kullanılır. Mobilya, halı, kilim, örtü gibi ev eşyaları da doğrama, kakma, oyma, lake, dokuma, işleme teknikleri uygulanarak süslenir.Çanak çömlek, porselen, seramik gibi mutfak eşyalarında süsleme sanatları yaygın olarak görülür.

Mücevher ve takılar süslemeciliğin en inceldiği alarıdır. Daha çok doğu ülkelerine özgü yazı (hat sanatı), tezhip ve minyatür de önemli süsleme sanatlarıdır. Süsleme sanatları eskiden birer el sanatı durumundayken günümüzde çoğu, modern teknolojiler kullanan sanayilerce seri biçimde uygularımaktadır.

Süsleme sanatları yüzyıllar boyu geleneksel Türk Kültür ve Sanatı’nın önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Orta Asya’dan Anadolu’ya taşınan süslemesanatları, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde büyük önem kazanmış ve yüzyılların birikimi ile Cumhuriyet dönemine ulaşmıştır. 1936 yılında Devlet Güzel SanatlarAkademisi’nde Türk Süsleme Sanatları bölümü açılmış; tezhip, hüsn-i hat, ebru, minyatür ve çini deseni eğitimi verilmeye başlanmıştır.

Günümüzde İstanbul ve İzmir’deki üç üniversitede (Mimar Sinan, Marmara, 9 Eylül Üniversiteleri) ana branş olarak süsleme sanatları eğitimi verilmektedir. Bunun yanısıra Kültür ve TurizmBakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından da geleneksel Türk süslemesanatlarının yaşatılması amacıyla birçok faaliyet yürütülmektedir. Bu alanda ürünveren sanatçıları, günümüzün sanat anlayışı ve zevkine uygun çağdaş yoruma özendirmek ve sanatçıların son eserlerini sergilemek amacıyla 1986 yılından itibaren “Türk Süsleme Sanatları Sergisi” düzenlenmektedir.

Hat sanatı denilince Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatı akla gelir. Bu sanat Arap harflerinin 6.-10. yüzyıllar arasında geçirdiği uzunca bir gelişme döneminden sonra ortaya çıkmıştır. Türkler, Müslüman olduktan ve Arap alfabesini benimsedikten sonra uzun bir süre hat sanatına herhangi bir katkıda bulunmamışlardır. Türkler hat sanatıyla Anadolu'ya geldikten sonra ilgilenmeye başladılar ve bu alanda en parlak dönemlerini de Osmanlılar zamanında yaşadılar. Yakut-ı Mustasımi'nin Anadolu'daki etkisi 13. yüzyıl ortalarından başlayıp 15. yüzyıl ortalarına kadar sürdü.

süsleme sanatları

Bu yüzyılda yetişen Şeyh Hamdullah (1429-1520) Yakut-ı Mustasımi'nin koyduğu kurallarda bazı değişiklikler yaparak Arap yazısına daha sıcak, daha yumuşak bir görünüm kazandırdı. Türk hat sanatının kurucusu sayılan Şeyh Hamdullah'ın üslup ve anlayışı 17. yüzyıla kadar sürdü. Hafız Osman (1642-98) Arap yazısına estetik bakımdan en olgun biçimini kazandırdı. Bu tarihten sonra yetişen hattatların hepsi Hafız Osman'ı izlemişlerdir. Türkler altı tür yazı (aklam-ı sitte) dışında, İranlılar'ın bulduğu talik yazıda da yeni bir üslup yarattılar.

Önceleri İran etkisinde olan talik yazı 18. yüzyılda Mehmed Esad Yesari (ölümü 1798) ile oğlu Yesarizade Mustafa İzzet'in (ölümü 1849) elinde yepyeni bir görünüm kazandı. Türk hat sanatı 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında da parlaklığını sürdürdü, ama 1928'de Arap alfabesinden Latin alfabesine geçilince yaygın bir sanat olmaktan çıkıp yalnızca belirli eğitim kurumlarında öğretilen geleneksel bir sanat durumuna geldi. 

Yazı türleri: Hat sanatının doğduğu dönemde ortaya çıkan altı tür yazı ile İranlılar'ın bulduğu talik dışında başka birçok yazı türü daha vardır. Bunların bir bölümü fazla yaygınlaşamamış, bir bölümü de belli alanlarda kullanılmıştır. Örneğin Türkler'in geliştirdiği divani yazı yalnızca Divan-ı Hümayun'da yazılan önemli belgelerde, yazılması ve okunması özel eğitim gerektiren siyakat ise mali kayıtlarda kullanılmıştır. Kolay yazıldığı için günlük yaşamda yaygın olarak kullanılan bir yazı türü olan rik'a da 19. yüzyılda sanat yazısı durumuna gelmiştir.

Rik'a ile altı yazı türünden biri olan rika birbirine karıştırılmamalıdır. Hat sanatında yazılar büyüklüklerine göre de farklı adlarla anılırdı. Duvarlara asılan levhalarda, cami, türbe gibi dinsel yapılardaki kuşak ve kubbe yazılarında, her tür yazıtta kullanılan ve uzaktan okunabilen yazılara iri anlamında celi adı verilirdi. Daha çok sülüs ve talik yazının celisi kullanılmıştır. Alışılmış boyutlardan daha küçük harflerle yazılan yazılara hurde, gözle kolay seçilemeyecek boyuttaki yazılara da gubari (toz) denilirdi.

Yazı araç gereçleri: Hat sanatında da yazının temel aracı kalemdir. Hat sanatında kalem olarak daha çok kamış kullanılırdı. Kamışın ucu yazılacak yazının kalınlığına göre makta denilen sert maddelerden yapılmış altlığın üstünde eğik olarak tutulur ve kalemtıraş olarak adlandırılan özel bir bıçakla yontulurdu. Celi yazılar ise ağaçtan yapılmış kalın uçlu kalemlerle yazılırdı.

Çok ince yazılar için madeni uçlar da kullanılmıştır. Hat sanatında kullanılan mürekkep de özel olarak hazırlanırdı. Yağlı isin çeşitli katkı maddeleriyle karıştırılmasıyla elde edilen bu mürekkep akıcı biçimde yazı yazmayı sağlar, yanlış yazma durumunda da kolayca silinirdi. Hat sanatında kullanılan kağıtlar da özeldi. Mürekkebi emip dağıtmaması, kaleme akıcılık sağlaması için kağıtlar ahar denilen bir maddeyle saydamlaştırılırdı.

Eski geleneksel kitapçılık sanatlarımızdan biri olan Tezhib, divanlar gibi el yazması kıymetli kitapları, murakka denilen Hüsn-i Hat yani güzel yazı levha ve albümleri ve Padişah tuğralarına, berat ve vakfiyelere altın yaldız ve boya ile yapılan bezeme sanatıdır. Arapça “Zehep” kelimesinden gelen "altınlamak" manası taşıyan Tezhib, tezhible bezenmiş eserlere müzehheb, tezinat yapan sanatkarına da müzehhib denir.

Süslemecilik, kendini, yaşadığı ortamı ve kulandığı eşyayı göze hoş gelecek şekilde süslemek ve onu sanat anlayışıyla biçimlendirmektir. Süsleme sanatlarını en olgun ve seçkin bir seviyeye ulaştırmış milletlerden biri de şüphesiz Türklerdir. Türkler Tezhib sanatını Orta Asya'dan getirmişlerdir. Ancak bu sanatı Müslümanlığı kabullerinden sonra geliştirmiş ve mükemmel örneklerini vermişlerdir. Osmanlı Devletinin siyasi olduğu kadar ilim, kültür ve sanat merkezi olan İstanbul’da 15 ve 18 yy. arasında ünlü müzehhibler yaşamış, sarayda Hassa Nakkaşbaşısı bulunmuştur.

Fatih Sultan Mehmet döneminde Nakışhane-i Amire’nin başında Özbek Türklerinden Baba Nakkaş bulunmaktadır. Kanuni döneminde Mehmet Karamemi’ yi görmekteyiz. Kendisi de güzel sanatlarla ilgilenen Sultan III. Ahmet döneminde ise Üsküdarlı Ali Çelebi, en güzel Talik Hattının ve tezhiblerinin örneklerini vermişlerdir. XIX. yy.da ise batının etkisiyle Rokoko ve Barok üslubu ile eserler verilmiştir. 20.yy’ da Güzel Sanatlar Akademisinde (Sanayi-i Nefise) , Hattat Mektebinde hocalık yapan İsmail Hakkı Bey; Şükrü Baba, Ali Nazmi, Süheyl Ünver, Rikkat Kunt ve Muhsin Demironat gibi öğrencileri yetiştirmiştir.

Bu sanatçılar tezhib sanatını tekrar klasik üsluba kavuşturarak güzel örneklerle bizim hocalarımızın hocalarını yetiştirmişlerdir. Allah hepsinden razı olsun. Tezhib sanatı 22 karat altın ile yapılır. Altın arap zamkı ile çukur bir porselen kabın içinde ezilip inceltildikten sonra yıkanarak dibe çöken altının üzerindeki su dökülerek altın kurutulur. Desenler altınla, samur fırçayla boyanırken jelatinli su kullanılır. Daha sonra uçlarında akik taşı bulunan “mühre” yardımıyla paspartuya işlenen altınlar parlatılır. Kağıtlar çayla boyanmış ve l geleneksel işlemlerle eskitilmiş özel kağıtlardır.

Guaj boya ile özellikle lacivert renk kullanılarak kompozisyonunun hazırlanması ile birlikte, uzun ve dikkat gerektiren, inceliğine göre 3/0 10/0 ölçeğine kadar inilen samur fırçalarla yapılan Tezhib sanatı bir sabır ve emek işidir. Bu sabır Geleneksel Türk Süsleme sanatlarını gelecek nesillere taşımada önemli bir rol oynar. Kurallı bir sanat olan tezhib sanatında çiçek, rumi, bulut adı verilen desenler kullanılır. Belli bir helezon çizen bu desenler birbirleriyle karışmaz. Rumi kendi yolunda, bulut kendi yolunda, çiçekler kendi yollarındadır. Yazının kenarını çevreleyen ve “geçme” adını verdiğimiz kordon ve desenin bitimindeki ince “tığ” adını verdiğimiz desenler eserin en belirgin özellikleridir.

Osmanlı Devleti’nde minyatür sanatı Türk - İslam Devletleri tecrübesine dayalı olarak gelişmiştir. Bu sanat türü daha çok saraya bağlı olarak gelişmiş, bunda saray tarihçiliğine bağlı olarak olayları resmetme düşüncesi etkili olmuştur. Osmanlı minyatür sanatının günümüze kadar ulaşan ilk örnekleri, Fatih Dönemi’ne aittir. Fatih’in Avrupa’dan getirttiği ressamlar saraydaki minyatür ustalarını da etkilemiş Nakkaş Sinan Bey, “Gül Koklayan Fatih” portresini yapmıştır. Osmanlı minyatüründe portre görünümüne geçiş başlamıştır.

XVI. Yüzyılda zirve noktayı yakalayan minyatür sanatı kendi üslubunu ortaya koymuştur. Daha çok bu dönemde şehir, manzara tasvirleri yapılmıştır. Dönemin en önemli nakkaşı Matrakçı Nasuh’tur. XVII. yüzyılda geleneksel minyatür sanatına devam edilmiş, bununla birlikte albüm resmi öne çıkmıştır. Daha çok büyük kompozisyonlar tasvir edilmiştir.

XVIII. yüzyılda minyatür sanatında mekanda derinlik, yüzlere anlam verme gibi yeniliklerin yanında yaldızlı ve canlı renkler yerine doğal renkler kullanılmıştır. Dönemin en ünlü sanatçısı Levni’dir. XIX. yüzyılda Batı tarzında açılan okullarda ilk kez resim dersleri verilmeye başlanmıştır. Böylece ilk ressamların yetişmesiyle minyatür sanatı giderek önemini kaybetmiştir. Minyatürün yerini yağlı boya tabloları almıştır.

Bir mimari eserde cami, türbe, mescid, saray, kasır, köşk, yalı v.b. gibi yapıların kubbelerini, tavanlarını ve iç duvarlarını sıva, ahşap, bez, taş, deri gibi elemanlar üzerine renkli boyalar, kabartma ve bazende altın varak kullanılarak ince uzun kıllı kalem tabir edilen fırçalarla yapılan süsleme sanatına denir. Bu tezyinatı yapan kişiye de kalemkar denir.Süsleme sanatları milletlerin kültür, sanat anlayışını ve tarzını gösteren unsurların başında yer alır.

Asırlar boyu çok geniş bir alana yayılmış olan türk boylarını, uzun yıllar çok farklı inanç ve sanat anlayışına sahip olan toplum ve medeniyetlerle yapmış olduğu ilim ve sanat ilişkileri nedeni ile günümüzde zengin ve benzeri bulunmayan bir kültür hazinesine sahip olmaktayız. Bu hazinenin içersinde yer alan, zirvede olduğu zamanlarda (15-16yy) fevkalade motif ve kompozisyon tasarımları ile bizlere sanat açısından ışık tutarken bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Günümüze orjinalliğini kaybetmeden gelen kalemişi örnekleri az bulunmakta, mevcut olan klasik eserlerimizdeki kalemişleri o dönemin sanat anlayışını, desen ve kompozisyonlrarın karakteristik özelliğini yansıtmaktadır. Bu gibi eserlerin resmi idareler tarafından yapılan bazı restorasyon çalışmalarında mevcut orjinal nakışlar tahrıbata uğramış, buna rağmen bazı eserlerde orjinalliği korunarak onarılmıştır.

Osmanlının son dönemi ve batıya yönelme dönemi ile klasik devir etkisini azaltarak yerini batı etkisi ile oluşan uslüp (ampir, barok, rokoko ) kalemişleri uygulanmaya başlamıştır. Bu girişimlerde 15-16yy dan günümüze ulaşan özellikle sıva üstü kalemişi örneklerini azaltmıştır

Bilinen kaynaklara göre seramiğin en eski örnekleri Anadolu’da yeni taş döneminde bulunmuş. Bu dönemden sonra seramik sanatı M.Ö. 3500 Kalkalitik devir, M.Ö. 2500 - 1000 Truva, Hitit, M.S. 11. Ve 13. Yüzyıllarda Selçuklu, 10. Yüzyılda Anadolu'ya gelen Osmanlılara miras kalmış ve günümüze kadar ulaşmış. Seramiğin günümüzde birçok kullanım alanı var.

süsleme sanatları

Mimari yapıların iç ve dış yüzeylerindeki sırlı ve sırsız kaplama elemanları, günlük yaşama ilişkin kullanım eşyaları, fonksiyonel olmayan seramik objeler, ileri teknoloji alanı ve sanat alanında kullanımları bunlardan birkaçı. Seramik sanatı, çömlekçilik, çinicilik, tuğla ve kiremit üretimi olarak gruplandırılabilir. Çömlekçilik; çömlekçi çarkı, basit tezgah veya elle şekillendirilen kapların üretimini anlamında. Aslında çömlekçiliğin başlayıp devam etmesi, göçebe kavimlerin yerleşik hayata geçmesiyle olmuş.

Anadolu’da Neolitik dönemden beri çömlek yapıldığı biliniyor. M. Ö. 3. bin yıllarında çömlekçi çarkı bulunmuş. Daha önceleri elle şekillendirilen ve açık ateşte pişirilirken çömlek, çömlekçi çarkıyla beraber çarkta şekillenmeye ve ilkel fırınlarda pişmeye başlamış. Çömlekler çamur yumuşakken şekillendiriliyor, fırında pişirilerek, sırlı ya da sırsız şekilde çanak, çömlek, vazo, vb. şekillere dönüştürülüyor. Halen Anadolu’da çömlekçilik yapılmakta, hatta en eski tekniklerin uygulandığı yöreler dahi var.

Bu yörelerde elle şekillendirilen hamur, sulandırılmış çamurla sırlanıp, açık ateşte pişiriliyor ve bu teknik kadınlar tarafından uygulanıyor. Çömlekçilikte çarkın kullanıldığı yerlerde artık bu işi erkekler yapıyor. Ancak ne yazık ki birçok olumsuz koşuldan dolayı çömlekçilik zedelenmiş. Şimdilerde yurtdışından gelen ucuz, kalitesiz örneklere ve birçok yeni alternatife yenik düşmüş ve sadece turistik amaçlı olarak üretimi devam ediyor. Avanos, Kınık, Menemen, Karacasu çömlekçilik sanatında sürekli ve yoğun üretim yapan merkezler.

Türk Sanat geleneklerinin özünü koruyan, maziden günümüze Türk kültürünün devamını sağlayan ve Türk kimliğini çizen gelenekli sanatlarımızı derinlemesine incelemek, temelinde yatan felsefeyi ve bunun çizgilere, şekillere yansımasını anlamak ve anlatmak, bir manada kendimizi anlamak, milli kimliğimizi tanımak ve tanıtmaktır. Çünkü bir milletin tarihi yaşadığı hayattır. Kültürü ise, kendi tarihi içinde yaşarken edinmiş olduğu inanç ve davranış biçimidir. Bu kültür, sahip olduğu gelenekler ile nesilden nesile aktarılır.

Gelenekler aynı zamanda ait olduğu milletlerin kimliğini belirler. İşte bu nedenle geleneksel sanatlar, milli kültürümüzün temel taşlarından biridir.Tarihin sayfalarını geriye çevirerek Türk sanatının mazisine göz atacak olursak, Orta Asya bozkırlarının, önemli Türk kültür merkezlerine vatan olduğunu ve buralarda Türk sanatının ilk meyvelerinin yeşerdiğini görürüz. Türkler'in siyasi tarihleri yanında, kültür tarihinin de bu bozkırlarda başladığı, çeşitli iklim ve coğrafyalarda, farklı inanç ve medeniyetlerin ışığında gelişe gelişe Anadolu yarımadası’na gelerek Selçuk-Osmanlı medeniyetlerine zemin hazırladığı tarihi bir gerçektir.

Uzun yıllar komşusu olduğu Sasani ve Çin medeniyeti ile yakın teması olan Orta Asya Türk devletleri, kendilerine has bir sanat üslubu yakalamışlardır. Büyük Hun İmparatorluğundan günümüze kadar tıpkı bir zincirin halkaları gibi devam eden Türkler’in sanat geleneği, sanat tarihi dünyasında küçümsenmiyecek bir kimliğe ve yere sahip olmuştur.

Herhangi bir düz kağıdın, süslü kağıdın (mesela ebrulu bir kağıdın) veya derinini oyulmasıyla yapılan sanata katı'denir. Katı' sanatında, kesilip çıkartıldıktan sonra başka bir yere yapıştırılan kısma "erkek oyma", içi oyulmuş kısma ise "dişi oyma" adı verilir. Cilt sanatının şemse ve köşebent tarzındaki ince ve zarif motifleri, hüsn-i hat örnekleri, vazo desenleri tek çiçekler, buketler, tabiat manzaraları ve tasvirleri oyma sanatında en çok rastlanan şekiller olarak, cilt kapaklarında, murakka' kıt'alarda, albümlerde ve el yazması eserlerin süsleri arasında görülür.

Katı' sanatının kağıt üzerindeki en eski örneklerine İran'da rastlanmıştır. Osmanlılara gelişi XVI. yüzyılın başlarındadır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinde katı', önemli bir sanat dalı olarak tezhipten sonraki en önemli süsü onuştur. Bu yazma eslerde oyma olarak tezyini motiflere ve çiçeklere kadar hemen her şekil denenmiştir. Bu kağıt oyma sanatıyla uğraşanlara "Katı'an" (Oymacılar) denmiştir.

XVI. yüzyılda gördüğü rağbetle giderek gelişen kağıt oymacılığı, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda da bu dönemlerin sanat anlayışına uygun eserlerle ilerlemeye devam etmiştir. XVII. yüzyıl başlarında Türk kağıt oymacılığında isim yapan en büyük sanatkarlardan biri olan Bursalı Mevlevi Fahri Dede başta olmak üzere, Nakşi, Halazade Mehmed, Mahmud el Gaznevi Derviş Hasan Eyyubi gibi adı bilinen katı' ustaları kadar, bu sahanın isimleri meçhul kalmış sanatkarları da süsleme tarihimizde iz bırakan nadide eserler yaratmışlardır.

Katı' sanatı XVIII. yüzyılda da özellikle çiçek türündeki eserlerle canlılığını devam ettirmiştir. 1729 tarihli bir minyatür albümünün sayfaları arasında bulunan sade, fakat nefis kompozisyonlar içindeki değişik türde oymalar ile bir Divan'daki vazolu ve çiçekli bahçe manzaraları, bu yüzyıldaki kağıt oyma sanatının en güzel örnekleri arasındadır.XVII. yüzyılda Anadolu'ya gelen Batılı seyyahların beraberlerinde götürdükleri bazı eserler yoluyla, katı' tekniği Osmanlılar kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. Nitekim XVI. yüzyıl sonlarıyla XVII. yüzyıl başlarında Batı'da kağıt oymalarına karşı büyük bir ilgi başlamıştır.

Bu sanatı benimseyen Avrupalılar, bir süre sonra silhouette (gölge) adını verdikleri kendi tarzlarını geliştirmişlerdir. Ciltçilik, hattatlık, ebru gibi klasikleşmiş Türk sanatlarının gerilemesine paralel olarak Katı' sanatı da gerilemiş yok olmaya yüz tutmuştur. XIX. yüzyılda bu sahada hiçbir ciddi eserin ortaya konulamaması bu sanatın dalının sonunu getiriştir. Bütün klasik Türk-İslam sanatlarında olduğu gibi, oldukça sabır ve dikkat isteyen bu sanatın temsilcileri az da olsa günümüzde çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul eski eserler müzesinde iki örneği olan bu sanatın halk tarafından bilinmemesi yayılmamasındaki en önemli sebeptir.

1. Bir yapıyı, bir eşyayı kullanış amacıyla birlikte göze daha güzel göstermek için çeşitli sürelerde yapılan estetik çalışmaların tümü.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası