kurandaki alevilik / KURAN VE ALEVİLER! - Devrimci Aleviler Birliği (DAB)

Kurandaki Alevilik

kurandaki alevilik

"Alevilerin Kuran anlayışı, algılayışı, yorumu ve uygulaması ne Sünni ne de Şii İslam anlayışına benzer. Aleviliğin İslami mezhep-tarikat ve yorumlardan çok farklı olmasının nedeni de budur. Bu yüzden Başbakan'ın 'Kuran sizin de kitabınız değil mi?' sorusunun bir cevaba ihtiyacı var: Okullarda okutulacak olan Kuran bizim kitabımız değil."

bianet'e konuşan Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a böyle cevap verdi.

"Kuran dersi olmamalı"

Erdoğan'ınCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek "Kur'an seçmeli ders oluyorsa Alevilik de seçmeli ders olsun diyor. Kur'an, Alevi kardeşlerimin kitabı değil mi? Buna cevap ver Kemal Efendi" diye sorması üzerine Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği'nden de açıklama yapıldı.

Kenanoğlu asıl talebin okullarda ne Aleviliğin, ne Sünniliğin ne de Kuran'ın bir ders olarak okutulması olduğunu söyledi.

Okulların bilimin temel alındığı alanlar olması ve devletin, inanç ve ibadet organizasyonlarından elini çekmesi gerektiğini belirten Kenanoğlu, "Din tamamen sivil hayata bırakılmalıdır" dedi.

"Kuran olacaksa Alevilik de olacak"

Kuran'ın ders haline dönüşmemesi gerektiğini tekrarlayan Kenanoğlu, "Ancak Kuran mutlaka seçmeli ders olacaksa o zaman Alevilik de olacak" diye konuştu.

Kenanoğlu, Alevilik dersinin nasıl olması gerektiği konusunda örnek olarak Almanya'yı gösterdi.

"Alevilik dersini ancak Alevi öğretmenler verebilir. Ders, Alevilerin hazırladığı müfredata göre olmalıdır. Almanya'da bunun örneği var. Okutulan ders kitabını Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu hazırlıyor, öğretmenleri kendileri buluyor; devlet maaşını ödüyor."

"Şimdiden baskı oluştu"

Kimsenin kimseye "Bu kitap sizi de temsil ediyor" deme hakkı olmadığını belirten Kenanoğlu, "Aleviliğin kendine öz anlayışını ancak Aleviler bilir" dedi.

Kenanoğlu, Başbakan'ın "Ya Kuran sizin de kitabınız değil mi?" diyerekşimdiden Alevi çocukları ve aileleri üzerinde bir idari baskı oluşturduğunu, bu ve benzeri baskılar nedeniyle Alevi çocuklarının bu dersi seçmeme tercihinin önünün kesildiğini söyledi.

Aleviler neye inanıyor?

Alevilere göre İslam ve onun kutsal kitabı Kuran, Muhammed Peygamber'den sonra müdahalelere uğramış ve aslının dışına çıkartılarak değiştirilmiştir.

Alevi topluluğu, Kuran'ın Ömer, Osman ve özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirildiğine ve birçok ayetinin yok edildiğine inanır. Bu nedenle de Kuran'larını "Telli Kuran" ve "Kuranı Natık" olarak adlandırırlar.

Ozanların, pirlerin deyişlerini, sözlerini Kuran'ın ayetleri olarak kabul ederler. Ünlü ozanlarından Nesimi bunu şu sözlerle özetlemiştir: "Biz bir Kur'an okuruz, bir Kur'an'a benzemez."

Aleviler; camiyi ve mescidi değil, cemevi ve dergâhları-tekkeleri ibadethane olarak görür.

Camilerde kılınan namazı değil, cemevlerinde ve dergâhlarında yaptıkları cemi ibadet olarak kabul ederler. Ramazan orucunu değil, Hızır ve Muharrem orucunu oruç olarak tutarlar.

Kenanoğlu Aleviliğin farkını şöyle anlattı:

"Kâbe'yi, kıbleyi insanın cemali olarak gören ve bu sebeple de ibadetinde yönünü İnsan'a dönen, yaradılıştan, ölüme kadar bütün yaşam ve uygulamalarında Sünni anlayışının belirlediği ve olmazsa olmazlarını ret eden bir toplumdur Aleviler.

Müziği ret eden bir İslam anlayışı karşısında, bağlamayı ve kemanı ibadetin içine sokmuştur. Resmi kabul etmeyen, hele hele ibadet edilen yerde resme ve heykele kesinlikle yasak koyan bir uygulamaya karşı tüm ibadethanelerin içine kendince kutsal saydığı değerlerin resimlerini asmıştır, heykellerini koymuştur.

Kadınlı erkekli ibadeti esas saymıştır. İçkiyi bırakın ibadetinde, günlük yaşamda bile haram kılan bir inancın aksine, "dolu" ve "dem" diye nitelediği içkiyi içer. Kimi bölgelerde cem ibadeti esnasında da dem olarak alınır.

Alevilerin büyük çoğunluğu İslam'ın özünü taşıdıklarını ve yansıttıklarına inanır. Ancak İslam'ın beş şartını ve onun şekli ibadetini ve ibadethanelerini (cami, mescit) kabul etmezler."

Kenanoğlu şöyle dedi: "Sayın Başbakan'ın merakını giderdiğimizi umut ediyoruz. Şimdi bu Kuran dersleri bizim Kuran anlayışımıza göre mi verilecek, Sünni - Şii anlayışa göre mi?" (IC)

9- Aleviler ve Kur&#;an&#;&#; Kerim


Aleviler ve Kur’an’&#; Kerim
Aleviler, Kur’an’&#;n Tanr&#; taraf&#;ndan gönderilen son kutsal kitap oldu&#;una inan&#;rlar. Ayn&#; &#;ekilde Kur’an’dan önce gönderilen di&#;er kutsal kitaplar&#;n (Zebur, Tevrat, &#;ncil) da hak oldu&#;una inan&#;rlar. Ancak bu kutsal kitaplardan ve özelikle de Kur’an’dan ne anla&#;&#;lmas&#; gerekti&#;i konusunda  gerek Sünnilerden, gerekse &#;iilerden farkl&#; dü&#;ünürler. Bu farkl&#;l&#;&#;&#;n en güzel ifadelerinden biri Seyyid Ali Sultan’&#;n dizelerindedir:


Biz bir ayet okuruz, hiç Kur’an’a benzemez
Bu bizim iman&#;m&#;z kör imana benzemez.



“ (Cem Dergisi, say&#; , s. 35)

Osmanl&#; &#;eyhülislam ve müftülerinin bir k&#;sm&#;n&#;n Aleviler hakk&#;nda söyledikleri; “Kur’an’&#; istihfaf ederler (hafife al&#;rla)” &#;eklindeki iddia tamamen iftiradan ibarettir. Asl&#;nda bu iddialar&#;n temelinde yatan gerçek &#;eyhülislam ve müftülerin kendi zahiri (dünyevi) anlay&#;&#;lar&#;n&#; Alevilere dayatma ve böylece onlar&#; da Sünnile&#;tirme veyahut bu olmazsa onlar&#; katletme arzular&#;d&#;r.

Aleviler, Sünniler veya &#;iiler gibi Kur’an’&#;n zahiri anlamlar&#;na tak&#;l&#;p kalmazlar. Ondaki özü temel al&#;rlar.
Kur’an’&#;n bat&#;ni (gizemci, içsel, görünmeyen)/ içsel anlamlar&#;na ula&#;&#;p her ça&#;da yeniden yorumlanmas&#; ve zaman&#;n ko&#;ullar&#;na göre yeni ba&#;tan de&#;erlendirilmesi gerekti&#;ine inan&#;rlar. Çünkü bilirler ki, Kur’an’daki ayetlerin pek ço&#;u bat&#;ni manalar içerir. Yine bilirler ki, Kur’an’&#;n pek çok ayeti zamana ve mekana kay&#;tl&#;d&#;r. Dahas&#; sadece indi&#;i dönemdeki insanlar&#; ilgilendiren, sadece Araplara özgü olan; dolay&#;s&#;yla tüm ça&#;lara ve tüm ço&#;rafyalara &#;amil (içine alan, kaplayan, kaps&#;yan) olmas&#; mümkün olmayan ayetlerin toplam&#; Kur’an’&#;n büyük bölümünü olu&#;turur.

Bu hususlar&#; ayr&#;nt&#;land&#;rmadan önce &#;slam tarihi boyunca sürekli gündemde bulunan bir konuyu de&#;inmek yerinde olacakt&#;r.

Kur’an’&#;n Korunmu&#;lu&#;una Dair

Hicr Suresi’nin 9. ayetinde &#;öyle denilmektedir: “Kur’an’&#; (zikri) kesinlikle biz indirdik; elbette yine onu biz koruyaca&#;&#;z.”

Bu ayete dayanarak müslümanlar, Kur’an’&#;n Tanr&#; taraf&#;ndan korundu&#;una dolay&#;s&#;yla onu de&#;i&#;tirmeye/tahrif (kalem kar&#;&#;t&#;rma, de&#;i&#;tirme) etmeye kimsenin gücünün yetmeyece&#;ine inanmaktad&#;rlar. Ancak, Kur’an’&#;n de&#;i&#;tirilme ve tahrif edilme tehlikesinin bulunmad&#;&#;&#;, çünkü Allah’&#;n onu korudu&#;u yönündeki inanca ra&#;men ilk müslümanlar&#;n Kur’an’&#; koruma alt&#;na almak için harekete geçtiklerini ve böyleve Kur’an’&#;n bir komusyon taraf&#;ndan önce toplan&#;p mushaf (türlü sayfalardan olu&#;an kitap)  haline getirildi&#;ini, Halife Osman döneminde de kitapla&#;t&#;r&#;l&#;p ço&#;alt&#;ld&#;&#;&#;n&#; bilmekteyiz. Burada kurumsal olarak iki soru gündeme gelmektedir.

Birincisi;
madem Kur’an’&#; Tanr&#; korumaktad&#;r; niçin insanlar onun tahrif edilebilece&#;i, unutulabilece&#;i kayg&#;s&#;yla onu mushafla&#;t&#;rm&#;&#; ve sonra da kitapla&#;t&#;rm&#;&#;lard&#;r? Tanr&#;’n&#;n vaadine ra&#;men niçin böyle davranm&#;&#;lard&#;r? Tanr&#;’ya güvenmemi&#; olacak de&#;ildirler ya

&#;kincisi;
kur’an’&#;n lafz&#;n&#;n (söz, kelime) de&#;i&#;memi&#; olmas&#;n&#;n pratikte ne yarar&#; vard&#;r? Ortada tek bir Kur’an olmas&#;na kar&#;&#;n birbirine çok uzak görü&#;lere sahip müslümanlar&#;n mevcudiyeti; onlarca mezhep, tarikat, cemaat, me&#;rep seafoodplus.infon varl&#;&#;&#; hiç de&#;i&#;memi&#; Kur’an’a ra&#;men nas&#;l aç&#;klanabilir? Hemen hemen okuyan herkesin farkl&#; &#;eyler anlad&#;&#;&#;, farkl&#; görü&#;ler edindi&#;i ve hatta birbirine z&#;t hükümler ç&#;kard&#;&#;&#; Kur’an’&#;n lafzan de&#;i&#;memi&#; olmas&#;n&#;n k&#;lg&#;sal/pratik de&#;eri nedir? ayn&#; kitaba bak&#;p birbirlerini kafirlikle itham edecek kadar farkl&#; &#;eyler anlayan insanlar için Kur’an’&#;n hiç de&#;i&#;memi&#;/tahrif edilmemi&#; olmas&#;n&#;n ne anlam&#; vard&#;r?

Bu sorular ba&#;ta müslüman ara&#;t&#;rmac&#;lar olmak üzere konu ile ilgilenen tüm biliminsanlar&#; taraf&#;ndan olumlu veya olumsuz, daha do&#;rusu &#;slam teolojisinin lehinde veya aleyhinde yan&#;tlanmaya çal&#;&#;maktad&#;r. Bu konudaki tart&#;&#;malar&#;n sürgit devam edece&#;i muhakkakt&#;r. Ancak bizce birinci soruya/sorular öbe&#;ine verilecek yan&#;t &#;u olmal&#;d&#;r: Tanr&#;’n&#;n Kur’an’&#; koruma vaadi, müslümanlar&#;n onu korumalar&#; yoluyla gerçekle&#;mi&#;tir. Müslümanlar bir anlamda Tanr&#;’n&#;n vaadinin gerçekle&#;mesinde vesile rolü oynam&#;&#;lard&#;r. Tanr&#;’n&#;n vaadina güvenmemek bir tarafa onun onun vaadinin gerçekle&#;mesini sa&#;lam&#;&#;lard&#;r.

Yine bizce ikinci soruya, ya da sorular öbe&#;ine verilebilecek yan&#;t da &#;o olabilir: Kur’an’dan herkesin farkl&#; &#;eyler olmas&#;, bu farkl&#;l&#;klar a&#;&#;r&#; düzeyde dahi olsa, Tanr&#;’n&#;n insanlar&#; ve insanl&#;&#;&#; tekdüzele&#;tirmemek, farkl&#; yorumlar&#;n olu&#;umuna imkan sa&#;lamak için Kur’an’&#; deyim yerindeyse bilinçli olarak/isteyerek elastiki (bat&#;ni) anlamlar&#; mündemiç k&#;lmas&#;ndan dolay&#;d&#;r.Bu, Tanr&#;’n&#;n insanlara rahmetidir. Yani Tanr&#;, bizzat kendisi insanlar&#;n/müslümanlar&#;n farkl&#; fikirlere/farkl&#; din anlay&#;&#;lar&#;na sahip olmalar&#;n&#; murad etmektedir.

Tüm bu tart&#;&#;malara kar&#;&#;n Aleviler; Kur’an’&#;, Allah’&#;n seafoodplus.infoed’e gönderdi&#;i son ilahi kitap olarak kabul ederler. Bu konuda Sünni ve &#;ii müslümanlarla aralar&#;nda bir fark yoktur.

Bununla birlikte yukar&#;da da söyledi&#;imiz gibi Alevilerin Kur’an’a yakla&#;&#;mlar&#; son derece farkl&#;d&#;r. Aleviler; kur’an’&#;n yüzeyselanlam&#;ndan ziyade içsel (bat&#;ni) anlam&#;n&#;n önemli oldu&#;unu savunurlar. Kur’an’&#;n pek çok ayetinin Sünni ve &#;iilerce yanl&#;&#; yorumland&#;&#;&#;n&#;/anla&#;&#;ld&#;&#;&#;na inan&#;rlar. Onlar&#;n, sadece yüzeysel/zahiri/d&#;&#;sal anlamlarla yetindiklerini, içsel (bat&#;ni) anlamlara ula&#;amad&#;klar&#;n&#; ileri sürerler. Nitekim Kur’an’&#;n yüzeysel (zahiri) anlamlar&#;n&#;n yan&#;nda içsel anlamlar&#;n&#;n da oldu&#;unu bizzat Kur’an’&#;n kendisi söylemektedir.


Sünni ve &#;ii müslümanlar, Kur’an’&#;n her hükmünün ve her ayetinin her ça&#;&#;nda ve her ço&#;rafyada geçerli oldu&#;unu yani Kur’an’&#;n tümüyle Evrensel ve zaman üstü oldu&#;unu ileri sürerler. Ancak yine de Kur’an’daki pek çok hükmü seafoodplus.infomad&#;klar&#; hükümlerin asl&#;nda uygulanamaz hükümler oldu&#;unu görmek istemezler. Üstelik bu gerçe&#;i as&#;rlard&#;r söyleyen Alevilere, bat&#;ni kimselere kar&#;&#; da geçmi&#;te oldu&#;u gibi bugün de mütecaviz
(sald&#;r&#;c&#;, sald&#;rgan, sata&#;kan) bir tutum sergilerler.

Tekraren ifade edelim ki, Aleviler; Kur’an’daki pek çok ayetin yerel anlaml&#; ve kimi ayetlerin de zamana kay&#;tl&#; oldu&#;unu/hükümlerinin geçersiz hale geldi&#;ini savunurlar. &#;imdi bu savlar&#; teker teker ele alal&#;m.

Kur’an’&#;n Bat&#;ni Amlamlar&#; vard&#;r

Kur’an’&#;n bat&#;ni (içsel) anlamlar&#;n&#;n oldu&#;u sav&#; Kur’an kaynakl&#;d&#;r. Nitekim Al-i &#;mran Suresinde &#;öyle denilmektedir: “Onun ayetlerinin bir bölümü muhkem (anlam&#; aç&#;k) dir. Onlar kitab&#;n anas&#;d&#;r. Öbür ayetlere müte&#;abih (içsel anlam&#; olan) tir Onun yorumunu ise ancak Tanr&#; ve bilimde derinle&#;enler bilir” (Al-i &#;mran Suresi, seafoodplus.info) 

Ayr&#;ca yine Zümer Suresi’nde &#;öyle denilmektedir: “Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe anlamlar içeren (mesani)/bat&#;ni  anlamlar&#; olan bir kitap halinde indirmi&#;tir” (Zümer Suresi; ayet)

Bu ve bunun gibi pek çok ayet Alevilerin savlar&#;n&#;n dayana&#;&#;d&#;r. Aleviler, Kur’an’&#;n gerçek yorumunun ve içsel anlam&#;n&#;n ba&#;ta seafoodplus.info olmak üzere tasavvufi derinli&#;i olan ki&#;ilerce ke&#;fedildi&#;ini/ke&#;fedilece&#;ini savunurlar. Nitekim seafoodplus.infoed, seafoodplus.info’yi ilim &#;ehrinin kap&#;s&#; olarak nitelemi&#; ve ona Kur’an’&#; anlamak noktas&#;nda en yüksek payeyi vermi&#;tir. Onu kendi yerine vasi tayin etmesi de bu nedenledir. Ku&#;kusuz Kur’an’&#;, seafoodplus.infoed’in yerine vasi tayin etti&#;i bir ki&#;iden daha iyi hiç kimse yorumlayamaz. Bu nedenledir ki, seafoodplus.info, “Ene Kur’an’u nat&#;k” “Ben konu&#;an Kur’an’&#;m.”demi&#;tir.

seafoodplus.info, bu sözü S&#;ff&#;n Sava&#;&#; s&#;ras&#;nda askerlerinin m&#;zraklar&#;n&#;n uçlar&#;na Kur’an sayfalar&#;n&#; takt&#;ran Muaviye’nin hilesine kan&#;p sava&#;maktan vazgeçen ve
“Biz Kur’an’a sald&#;ramay&#;z” diyen kendi askerlerini ikna için söylemi&#;tir. Fakat bir k&#;s&#;m askerler, seafoodplus.info’nin bu sözüne ra&#;men sava&#;maktan vazgeçip Muaviye’nin sava&#;&#; kazanmas&#;na neden olmu&#;lard&#;r. Bu olay Kur’an’&#;n siyasete alet edilmesinin ilk örneklerinden biri olarak tarihe geçmi&#;tir. seafoodplus.info de bu tavr&#;yla dinin ve kutsal de&#;erlerin siyasete alet edilmesine ilk kar&#;&#; ç&#;kanlardan olarak tarihçe kaydedilmi&#;tir. Alevi inanc&#;na göre seafoodplus.info, Kur’an’&#;n ta kendisidir. Bugün Kur’an’dan anla&#;&#;lan yaz&#;l&#; bir belgedir. Ancak, seafoodplus.info’nin o yaz&#;l&#; belgenin konu&#;an, cisimle&#;mi&#; ve mu&#;ahhas halidir. Alevilerin, seafoodplus.info’yi gerçek Kur’an/mücessem ve mü&#;ahhas Kur’an olarak gördüklerinin en edebi ifadelerinden biri Virani Baba’ya aittir (&#;smail Onarl&#;, Alevilik’te Nevruz Nedir?, s. ):

Ali &#;ncil, Ali Tevrat,

Ali Zebur, ali Kur’an,
Ali Fazl’ur Rahman,
Ali’dir sümme vech’ul-lah.

seafoodplus.info’nin bu üstün niteli&#;inin bir yans&#;mas&#; olarak Aleviler, onu övmek , yüceltmek konusunda görkemli ve edebi anlamda ola&#;anüstü sözler söylemi&#;lerdir. Onun, Kur’an’&#;n bat&#;ni yorumu olan hakimiyetini ve böylece dinin gerçek boyutunu ke&#;fetmesini anlatan, edebi olarak bu gerçeklere dikkat çeken görkem yüklü &#;iirlerden biri de &#;ahkulu Sultan Dergah&#; post sahibi Hilmi Dedebaba’ya aittir (Hüseyin Bal, Alevi &#;slam Yolu, s. ):

Ali evvel, Ali ahir,

Ali tayyip, Ali tahir,
Ali bat&#;n, Ali zahir,
Ali göründü gözüme.

Ali cand&#;r, Ali canan,

Ali rahim, Ali rahman,
Ali dindir, Ali iman,
Ali göründü gözüme

Kur’an’&#;n bat&#;ni anlamlar&#;n&#;n oldu&#;unun kan&#;tlar&#;ndan biri de baz&#; surelerin ba&#;lar&#;nda yer alan harflerdir. Elif, Lam, Mim; Elif, Lam, Ra; Ha, Mim; Ta, Ha, vb. kimi harflerin ne anlama geldi&#;i hususunda Kur’an yorumcular&#;n&#;n bir sürü sav&#; bulunmakta ve bunlar&#;n hiçbiri birbiriyle uyu&#;amamaktad&#;r.

Kur’an’&#;n içsel anlamlar&#;n&#;n oldu&#;unu yani müte&#;abih oldu&#;unu kabul eden ve bu yönde çok ciddi ve bilimsel ara&#;t&#;rmalar yapan ça&#;da&#; (ya&#;ayan) Sünni din bilginleri de bulumaktad&#;r.
Özelikle Fazlur Rahman, Ya&#;ar Nuri Öztürk ve Hasan Elikbu konuda öne ç&#;kmaktad&#;r.Hatta Ya&#;ar Nuri’ye göre Kur’an’&#;n yüzde doksan&#; müte&#;abih, ba&#;ka bir ifadeyle içsel anlaml&#;d&#;r. (Ya&#;ar Nuri Öztürk, Kur’an’daki &#;slam, s. )

Bugün modernist tabir edilen kimi Sünni din bilginleri taraf&#;ndan yeni yeni ortaya at&#;lan bu görü&#;lerin Alevi önderleri yüzyllard&#;r dile getirmektedir. Kur’an’&#;n zahiri (d&#;&#;sal) anlam ve yorumlar&#;n sadece bu ça&#;da de&#;il geçmi&#; dönemlerde de toplumsal ya&#;am ba&#;lam&#;nda pek çok sorunlara yol açt&#;&#;&#; tarihsel olarak sabittir. Yüzy&#;llar sonra da olsa Sünni ve &#;ii din bilginleri Alevi yakla&#;&#;m&#;n&#;n do&#;rlu&#;unu kabul etmek zorunda kalacaklard&#;r, kalmaktad&#;rlar. Fazlur Rahman, Ya&#;ar Nuri Öztürk vb. din bilginlerinin çabalar&#; (Bu bilginlerin çal&#;&#;malar&#; genelde Kur’an’&#;n hukuksal ve sosyal alanlarla ilgili ayetleriyle s&#;n&#;rl&#; kalsa da son derece önemli bir geli&#;medir. Bilindi&#;i gibi Aleviler, sadece hukuksal ve sosyal anlamda de&#;il ibadetler ve akaid (tap&#;nma kurallar&#;n tümü) ile ilgili ayetlere de bat&#;ni (içsel) yorumlar geli&#;tirmi&#;lerdir.) Alevileri hakl&#; ç&#;karmaktad&#;r. Gerçi Aleviler, Sünni din bilginlerinden kendilerinin hakl&#; oldu&#;unu kabul etmelerini beklememekte ve buna gereksinim duymamaktad&#;rlar. Onlar zaten tarihsel ve bilimsel olarak hakl&#; olduklar&#;n&#; bilmektedirler. Bu bili&#; sadece bilme düzeyinde de&#;il, bir iman mertebesindedir.

Aleviler; Kur’an’&#;n bat&#;ni anlamlar&#;na uymay&#; ilke edinmi&#;ler, zahiri anlamlara bo&#;ulan ve dini dar kal&#;plara hapsedip her türlü geli&#;menin önüne engel olarak koyan kimi ba&#;naz din bilginlerine yüzy&#;llar boyu kar&#;&#; ç&#;km&#;&#;lard&#;r. Bilindi&#;i gibi bu kar&#;&#; ç&#;k&#;&#;lar&#;n&#;n bedelini de çok a&#;&#;r bir biçimde ödemi&#;lerdir ve hala da ödemeye devam etmektedirler. Hallac-&#; Mansur’un as&#;larak idam&#;, Seyyid Nesimi’nin derisinin yüzülmesi gibi olaylar milyonlarca elim olaydan sadece ikisini te&#;kil etmektedir.

Kur’an’&#;n Tarihsel Ayetleri Vard&#;r

Kur’an’&#;n pek çok ayeti tarihseldir. &#;ndi&#;i dönemle ilgili ve günümüze dair hiçbir i&#;levselli&#;i bulunmayan ayetlerin toplam&#; Kur’an’&#;n önemli bir bölümünü meydana getirmektedir. seafoodplus.infoed ve ashab&#;n&#;n ya&#;ad&#;&#;&#; ve bir daha benzerlerinin dahi ya&#;anmas&#;na olanak bulunmayan bir sürü tarihsel olay Kur’an’da uzun uzad&#;ya anlat&#;lmaktad&#;r. Kur’an’&#;n yorumlanmas&#; ve aç&#;klanmas&#; çal&#;&#;malar&#;nda tarihsellikten kastedilen hükümlerinin geçersiz hale gelmesi durumudur. Böylesi ayetlerin varl&#;&#;&#; modernist yorumcular taraf&#;ndan kabul edilmekle birlikte geleneksel Sünni din bilginlerinin tümü bunu reddetmekte ve Kur’an’da bulunan bütün ayetlerin geçerlili&#;ini sürdürdü&#;ü, k&#;yamete de&#;in de sürdürece&#;i inanc&#;n&#; savunmaktad&#;r.

Oysa Kur’an’&#;n kendisi zamanla kimi hükümlerinin geçersiz hale gelebilece&#;ini ö&#;renmektedir.
Nitekim bakara Suresi’nde &#;öyle denilmektedir: “Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kald&#;r&#;r veya onu unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her &#;eye güç getirendir..” (bakara Süresi: ayet)

“Biz bir ayetin hükmünü ba&#;ka bir ayetle de&#;i&#;tirdi&#;imiz zaman-ki Allah neyi indirece&#;ini çok iyi bilir-sen ancak bir iftirac&#;s&#;n dediler. Hay&#;r; onlar&#;n ço&#;u bilmezler.” (Nahl Suresi: ayet)


Kuransal olarak Kur’an, kendi ayetlerini baz&#;lar&#;n&#;n zamanla geçersiz hale gelebilece&#;ini söyleyerek (ki bu duruma Tefsir literatüründe nesh denmektedir.) tarihselli&#;i kabul etmektedir. Günümüzde kimi modernist Sünni din bilginleri art&#;k bunu kabul edip bu ba&#;lamda yeni yorumlar geli&#;tirmeye çal&#;&#;t&#;rmaktad&#;rlar. Bu cümleden olarak söyleyelim ki; Kur’an’daki hukuksal ve sosyal anlam ve hüküm içeren pek çok ayetin hükmü kalkm&#;&#;t&#;r. Özelikle miras, kad&#;n&#;n statüsü, ceza hukuku, cariye hukuku vb. konulardaki ayetlerin uygulanabilirli&#;i kalmam&#;&#;t&#;r.

Aleviler, bu gerçe&#;i yüzy&#;llard&#;r söylemektedir. Onlar, Kur’an’&#;n bir ö&#;üt kitab&#; oldu&#;unu kabul etmi&#;ler ve onu bir dogma &#;eklinde görme yanl&#;&#;&#;na dü&#;memi&#;lerdir. Kur’an’&#;n ortaya koydu&#;u ahlaki ve kimi inançsal esaslar, evrensel ve zaman üstü olmakla birlikte hukuksal ve sosyal alanlardaki ayatlerin, indi&#;i dönemde geçerli oldu&#;unu, sonraki zamanlarda yeni ko&#;ullarla birlikte yeni hükümlere ula&#;&#;lmas&#; gerekti&#;ini ve bunun da ancak ak&#;lla yap&#;labilece&#;ini &#;srarla savunmu&#;lard&#;r. &#;&#;te Seyyid Nesimi’nin sözleri:

()


“Din-ü iman-ü hacc-ü erkan-&#; zekat

Bahs ü da’vi &#;eriat kamu güftar nedir?
&#;lm-ü Kur’an-u dais-ü va’z ile ders
Cümle bir mani imi&#; bunca bu tekrar nedir?
&#;lm-i tevhid okuyan medrese ilmin okumaz
Gör ki bu ravzada ol s&#;rr&#; ile esrar nedir?

()


Sözlerim cümle hakikatt&#;r sözüm anlayana

Özümü bilmeyene cümle bu güftar nedir?

Bu ba&#;l&#;&#;a sadece iki örnek vererek kapatal&#;m. Kur’an’da kad&#;nlar&#;n tan&#;kl&#;&#;&#; o dönem Arap toplumunun ko&#;ullar&#; gere&#;i erkeklerin tan&#;kl&#;&#;&#;n&#;n yar&#;s&#; kabul edilmektedir. Oysa Kur’an’dan evvel kad&#;nlar&#;n hiçbir biçimde tan&#;kl&#;klar&#; kabul edilmiyordu.

“Ey inananlar, belirlenmi&#; bir süre için borçland&#;&#;&#;n&#;z vakit onu yaz&#;n Erkeklerinizden de iki tan&#;k bulundurun. E&#;er iki erkek bulunmazsa r&#;za gösterece&#;iniz tan&#;klardan bir erkek ile biri yan&#;l&#;rsa di&#;erinin ona hat&#;rlatmas&#; için iki kad&#;n olsun”
(Bakara Suresi: ayet)

Ça&#;&#;m&#;zda hiçbir entelektüel müslüman kad&#;n Kur’an’da yaz&#;yor diye kendi tan&#;kl&#;&#;&#;n&#;n yar&#;m kabul edilmesine raz&#; olamaz. Görüldü&#;ü gibi bu ayette o dönemin toplumsal ko&#;ullar&#;na göre hüküm verilmi&#;tir. Kad&#;n o dönemde Arap toplumunda, sosyal ya&#;amda erke&#;e oranla asla k&#;yas edilemeyecek derecede geri planda, hatta hiç yok hükmünde idi. böyle olunca da sosyal olaylarda –ki burada ticari bir durum söz konusudur. Tan&#;kl&#;&#;&#; erkek kadar muteber olmuyordu. Ne var ki sonraki dönem din bilginleri bu ayetten yola ç&#;karak kad&#;nlar&#; her türlü hukuksal olayda yar&#;m tan&#;k kabul etmeyi kuralla&#;t&#;r&#;lm&#;&#;lard&#;r. Ancak zaman denilen olgu bu sakat anlay&#;&#;&#; geçersiz hale getirmi&#;tir. Gerçi hala günümüzde bile kimi &#;eriatç&#; çevreler bu hükmü savunmaktad&#;r ama yakla&#;&#;m&#;n gerçek ya&#;amda hiçbir uygulanabilirli&#;i kalmam&#;&#;t&#;r. Erkeklerin birden fazla kad&#;nla evlenebilmelerine  ili&#;kin durum da ayn&#;d&#;r. Kur’an’&#;n bu konudaki hükmü de art&#;k geçersizdir. Hiçbir mülüman kad&#;n bir erke&#;in ikinci, üçüncü veya dördüncü kar&#;s&#; olmay&#; sindiremez. Bunu hiçbir ça&#;da&#; kad&#;na &#;slam’&#;n hükmü diye kabul ettiremezsiniz.

Kur’an’daki bir d&#;er çarp&#;c&#; örnek de, kad&#;n&#;n bo&#;anma sonras&#; beklemesi gereken süre ile ilgilidir.

“Bo&#;anm&#;&#; kad&#;nlar kendi ba&#;lar&#;na üç ay halibeklerler. E&#;er onlar gerçekten Allah’a ahiret gününe inanm&#;&#;larsa , rahimlerinden Allah’&#;n yaratt&#;&#;&#;n&#; gizlemeleri kendilerine helal olmaz”
(Bakara Suresi ayet)

Görüldü&#;ü üzere Kur’an indi&#;i dönemin ko&#;ullar&#; gere&#;i kad&#;nlar&#;n bo&#;anma sonras&#; üç adet dönemi (üç ay) beklemeleri ve hamile olup olmad&#;klar&#;n&#;n net bir biçimde anlamalar&#;n&#;, hamile iseler çocu&#;unun babas&#;n&#;n kesin bir &#;ekilde aç&#;&#;a ç&#;kmas&#;n&#; sa&#;lamalar&#; yani gizlememelerini söylemektedir. Yeni bir evlilikten önce bu, ko&#;uldur. E&#;er bu ko&#;ula uyulmazsa çocu&#;un nesebinin tesbiti olanaks&#;zla&#;acakt&#;r. Ancak bilindi&#;i üzere bu durum tamamen  o dönemin &#;artlar&#;n&#; yans&#;tmaktad&#;r. Bugün teknoloji son derece ilerlemi&#; ve bir kad&#;n&#;n hamile olup olmad&#;&#;&#;n&#; anlamak  için üç ay beklemeye gerek kalmam&#;&#;t&#;r. Dolays&#;yla Kur’an’&#;n bu hükmü ve hükme temel te&#;kil eden bu ayeti zaman taraf&#;ndan nesh edilmi&#;tir. Bilimsel ve teknolojik geli&#;meler Kur’an’&#;n kimi ayetlerini bu &#;ekilde geçersiz k&#;lmaktad&#;r. Ancak yüce Allah’&#;n vahyi sadece Kur’an’dan ibaret de&#;ildir. Yani Kur’an’la son bulmu&#; de&#;ildir. Bunu bizzat Kur’an’&#;n kendisi ilan etmektedir.

“De ki; Rabbimin sözleri için denizmürekkep olsa, rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadar&#;n&#; daha getirsek de yetmez.” (Kehf Suresi: ayet)

“&#;ayet yeryüzündeki a&#;açlar kalem, deniz de arkas&#;ndan yedi deniz kat&#;larak (mürekkep olsa) yine Allah’&#;n sözleri bitmez. Ku&#;ku yok ki, Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir. (Lokma Suresi: ayet)

Demek ki, yüce Allah’&#;n vahyi yani sözleri Kur’an’la bitmemi&#;tir. Kur’an, vahyin sonu de&#;ildir. Allah’&#;n vahyi sonsuzdur ve süreklidir. Anla&#;&#;ld&#;&#;&#; üzere vahiy devam etmektedir. Peki, bu vahyi içeri&#;i nedir? art&#;k yeni bir peygamber gelmiyece&#;ine göre –ki Kur’an böyle söylemektedir. Devam etmekte olan vahy, peygamberi/nebevi bir vahy de&#;il, ba&#;ka türde bir vahydir. Bizce bu, Tanr&#;’n&#;n insan o&#;luna ihsan etti&#;i en büyük nimmet olan ak&#;lla al&#;nan bir vahydir. Ancak bu ak&#;l her bireyde bulunan ak&#;l de&#;il, evrensel ak&#;ld&#;r, ortak ak&#;ld&#;r. &#;nsano&#;lu bu ak&#;lla, Allah’&#;n diledi&#;i kadar ve diledi&#;i sürede yeni bilgilere ula&#;makta, yeni ke&#;ifler yapmakta ve Tanr&#;’n&#;n en büyük kutsal kitab&#; olan evren/evrendeki ya&#;am&#; okumaktad&#;r. Bu okuma edimi (yap&#;lm&#;&#;, amel, gerçekle&#;mi&#; i&#;) Allah’&#;n izniyle olmakta, dolays&#;yla bu okuyu&#; , tanr&#;sal vahyi süreklili&#;ini ifade temektedir. &#;nsan&#;n, evreni ve ondaki ya&#;am&#; okumas&#;ndan bilim ve bilgi aç&#;&#;a ç&#;kmaktad&#;r.

Bilim ve bilgi ise ayette i&#;aret edilen “Allah’&#;n tükenmeyen sözleri” dir. Yani sona ermeyen vahyidir. O halde bilime uymak, Allah’&#;n sonsuz ve s&#;n&#;rs&#;z vahyinden nasiplenmektir. Bu noktada Kur’an’&#;n, “Hiç bilenlerle bilinmeyenler bir olur mu?” (Zumer Süresi: 9. ayet) &#;eklindeki ayeti hat&#;rlanmal&#;d&#;r. Yine Alevilerin, serçe&#;mesi Hünkar Bekta&#; Veli’nin; “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanl&#;kt&#;r” sözü unutulmamal&#;d&#;r.

Kur’an’&#;n Yerel/Mekana Kay&#;tl&#; Ayetleri Vard&#;r

Kur’an, yüce Allah’&#;n insanlara ö&#;üt olmak üzere gönderdi&#;i son Tanr&#;sal bildirgedir.&#;çeri&#;i itibariyle bütün kutsal bildirgeler gibi evrenseldir. Ahlak ve inanç esaslar&#; bütün insanl&#;&#;&#; ilgilendiren özeliklerdir. Kimi hukuki ilkeler de evrenseldir. Suçun &#;ahsili&#;i ve suçta orant&#;l&#; ceza verme ilkesi gibi. Ancak kabul etmek gerekir ki, Kur’an’da mekana kay&#;tl&#; yani yerel ayetler de vard&#;r. Kur’an’&#;n tümünün evrensel oldu&#;unu iddia etmek her türli ciddiyetten uzakt&#;r. Kur’an’da ça&#;lar üstü gerçeklere i&#;aret eden ayetler bulundu&#;u gibi sadece Araplar, hatta indi&#;i dönemdeki Araplar&#; ilgilendiren ve di&#;er topluluklar için hiçbir kuramsal ve k&#;l&#;sal (pratik) anlam&#; olmayan ayetlerde vard&#;r.

Bu dü&#;üncemizin kayna&#;&#; da Kur’an’d&#;r. Nitekim Kur’an’da yüce Allah &#;öyle seslenmektedir: “Kentlerin anas&#; (Mekke) ve onun çevresinde bulunanlar&#;/ya&#;ayanlar&#; uyarman ve asla ku&#;ku olmayan toplanma günüyle onlar&#; korkutman için sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik/aç&#;klad&#;k.” (&#;ura Süresi: 7. ayet)

Bir ba&#;ka ayette ise &#;öyle buyrulmaktad&#;r: “Bu, kentlerin anas&#; (Mekke) ve çevresinde bulunanlar&#;n/ ya&#;ayanlar&#;n uyarman için sana indirdi&#;imiz ve kendinden öncekileri do&#;rulay&#;c&#; kutlu bir kitapt&#;r.” (En’am Suresi. ayet)

Aç&#;kça görülmektedir ki, Kur’an’&#;n asli/birincil muhatab&#; Mekke ve çevresinde bulunanlard&#;r. Mekke ve çevresinde bulunanlardan kastedilen ise do&#;rudan do&#;ruya Araplard&#;r. Bu sav&#; destekleyen önemli i&#;aretlerden biri de Kur’an’&#;n dilinin Arapça olmas&#;d&#;r. Kur’an’&#;n Arapça bir kitap olarak indirilmesinin nedeni aç&#;klan&#;rken asli/birincil muhataplar&#;n&#;n Araplar oldu&#;u meydana ç&#;kmaktad&#;r. &#;&#;te Kur’an’&#;n diliyle ilgili aç&#;klaman&#;n bulundu&#;u bir ayet: “E&#;er biz onu yabanc&#; dilde bir Kur’an yapsayd&#;k, elbette &#;öyle diyeceklerdi: Ayetleri ayr&#;nt&#;land&#;rmal&#; de&#;il miydi? Arap’a yabanc&#; dilde kitap olur mu?” (Fusilet Süresi: ayet)

Kur’an’&#;n dilinin Arapça olmas&#;n&#;n nedeni daha pek çok ayette anlat&#;lmaktad&#;r. Ancak verdi&#;imiz örnekler göstermektedir ki, Kur’an’&#;n dilinin Arapça olmas&#; bo&#;una de&#;ildir. &#;lk ve asli/birincil muhatab olan Araplar&#;n dilinin Kur’an’&#;n dili olmas&#; gerçe&#;i  bizi &#;u noktaya götürmektedir:

Gayet do&#;al olarak Kur’an’da sadece asli/birincil muhataplar&#; ilgilendiren ve onlardan ba&#;kas&#; için hiçbir kuramsal ve k&#;lg&#;sal (uygulamal&#;) anlam&#; bulunmayan ayetler vard&#;r. Bu durum, onun evrensel bir kitap olmas&#; özelli&#;i ile asla çeli&#;memektedir. Çünkü evrensel olan onun mesaj&#;d&#;r, ruhudur, özüdür, ortaya koydu&#;u genel hükümlerdir. Her bir ayeti, her bir hükme evrensel olamaz.  Bu, toplumsal aç&#;dan olanaks&#;zd&#;r. Kur’an, ilk muhataplar&#; olan Araplar&#;n ya&#;am&#;ndan somut olaylardan örnek alarak kimi sosyal düzenlemeleri ortaya koymu&#;tur. Bu sosyal olaylar&#;n birebir kar&#;&#;l&#;&#;&#;n&#;n bütün dünya toplumlar&#;nda mevcut olmas&#; olanaks&#;zd&#;r. Kur’an’&#;n tüm ayetlerinde Arap kültürünün, Arap anlay&#;&#;&#;n&#;n derin izleri bulunmaktad&#;r ki, bu durum yad&#;rganacak bir &#;ey olmay&#;p son derece do&#;al bir özelliktir.

Araplar&#;n günlük ya&#;amlar&#;nda cereyan eden olaylar temelinde ihdas edilen sosyal ve dinsel kurallar bütün insanl&#;k için birebir geçerli ve her ço&#;rafyada tatbiki zorunlu ilkeler olamaz. Nitekim tarihsel olarak da görmekteyiz ki,  &#;slam’&#; kabul eden pek çok gayri Arap topluluk, kimi &#;slami kurallar&#; kendi toplumsal yap&#;lar&#;na uygulamaya çal&#;&#;m&#;&#;lard&#;r. Bunun en büyük ve en çarp&#;c&#; örne&#;i ise &#;slam’&#;n Türk kültürü ile yo&#;rulmas&#;ndan do&#;an Alevi yoludur.

Kur’an’da sadece Araplar&#; ilgilendiren ayetlerden çok çarp&#;c&#; ve hiçbir tevile (çevri) olanak b&#;rakmayacak kadar net birkaç ayetle bu konuyu sonland&#;ral&#;m.

“içinizden z&#;har yapanlar&#;n kad&#;nlar&#;, onlar&#;n analar&#; de&#;ildir. Onlar&#;n analar&#; ancak kendilerini do&#;uran kad&#;nlard&#;r. Ku&#;kusuz onlar çirkin bir söz ve yalan söylüyorlar. Ku&#;kusuz Allah, affedicidir, ba&#;&#;&#;lay&#;c&#;d&#;r. Kad&#;nlardan z&#;har ile ayr&#;lmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin kar&#;lar&#;yla temas etmeden  önce bir köleyi özgürlü&#;e kavu&#;turmalar&#; gerekir. Size ö&#;ütlenen budur. Allah yapt&#;klar&#;n&#;zdan haberi oland&#;r. Bulamayan kimse/buna gücü yetmeyen kimse e&#;iyle temas etmeden önce ard&#; ard&#;na iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen altm&#;&#; yoksulu doyurur. Bu, Allah ve elçisine inanman&#;zdan dolay&#;d&#;r. Bunlar Allah’&#;n hükümleridir. &#;nanmayanlar için ac&#; bir azap vard&#;r.”
(mücadele Süresi: ayetler)

Öncelikle bu ayetlerin ini&#; nedenini aç&#;klayal&#;m. Araplarda, ba&#;ka bir toplulukta bulunmayan bir gelenek vard&#;:
z&#;har gelene&#;i. Bu gelene&#;e göre bir adam kar&#;s&#;na “sen bana anam&#;n s&#;rt&#; gibisin” deyince kad&#;n o erke&#;e haram say&#;l&#;r ve ebediyen kocas&#; taraf&#;ndan terk edilmi&#; olurdu. seafoodplus.infoed’in arkada&#;lar&#;ndan Evs bin Sabit de kar&#;s&#;na k&#;z&#;p bu sözü söylemi&#;ti. Kar&#;s&#; Havle, seafoodplus.infoed’e gidip genç ya&#;&#;nda kocas&#;na hizmetler etti&#;ini, çocuklar&#; oldu&#;unu, &#;imdi bu ihtiyarl&#;k zaman&#;nda kocas&#;n&#;n bu sözü söyleyerek kendisini peri&#;an etti&#;ini anlatt&#; ve seafoodplus.infoed’en tekrar kocas&#;na dönmesi için hüküm istedi. seafoodplus.infoed ise “sen ona harams&#;n.” dedi. Kad&#;n, küçük çocuklar&#;na üzüldü&#;ünü söylüyorve kendi lehinde bir hüküm vermesini Tanr&#; elçisinden tekrar tekrar istiyordu. Sonunda seafoodplus.infoed’e vahiy hali belirdi ve bu ayetler indi.Böylece Tanr&#;, Araplara özgü eski bir gelene&#;in yanl&#;&#; bir kan&#;dan ibaret oldu&#;unu, bu tür sözlere kad&#;n&#;n kocas&#;n&#;n anas&#; olmayaca&#;&#;n&#; bildirdi.

Görüldü&#;ü gibi z&#;har gelene&#;i Araplara özgüdür. Dolays&#;yla Kur’an’&#;n bu ayetleri de Araplara özgüdür. Türkler veya di&#;er müslüman halklar için bu ayetlerin kramsal ve k&#;lg&#;sal olarak hiçbir anlam&#; yoktur. Çünkü Türklerde ve di&#;er müslüman halklarda böylesi bir gelenek yoktur. Kur’an’da daha pek çok konularda böylesi ayetler vard&#;r. K&#;z çocuklar&#;n&#;n utanç nedeni say&#;l&#;p diri diri gömülmesi, ba&#;&#; aç&#;k olman&#;n cariye (köle kad&#;n) ve hayat kad&#;n&#; olmaya i&#;aret addedilmesi gibi durumlar ba&#;ka topluluklarda, sözgelimi Türklerde yoktur. Dolays&#;yla Türkler için ba&#;a örtü almak özgür olmaya da i&#;aret say&#;lamaz. Gerçi art&#;k günümüz Araplar için de böyle bir durum söz konusu de&#;ildir. Dolays&#;yla ba&#;&#; örtme diye bir buyru&#;a da art&#;k gerek yoktur. Kald&#; ki bugün pek çok Sünni din bilgini ba&#;&#; örtme ile ilgili ayetlerin bir buyruk de&#;ildir, bir ö&#;üt/tavsiye oldu&#;unu ve ba&#;&#; örtmenin dinsel anlamda hiçbir cezas&#;n&#;n bulunmad&#;&#;&#;n&#; dile getirmektedir. K&#;z çocuklar&#;n&#;n diri diri gömülmesi gelene&#;inin yasaklanmas&#; da, bu gelenek sadece Araplarda oldu&#;u için Araplara özgüdür. Türkler veya di&#;er müslümanlar topluluklar için bu türden ayetlerin k&#;rg&#;sal kar&#;&#;l&#;&#;&#; yoktur.

Yine Kur’an’da insano&#;lunun bilemeyece&#;i sadece Tanr&#;’n&#;n bilebilece&#;i kimi konular&#;n oldu&#;u –ki bunlara Kur’an literatüründe gayb (bilinmeyen, gizli) denmektedir, -bilinmektedir.

Bu konular; k&#;yametin ne zaman kopaca&#;&#;, ya&#;murun ya&#;mas&#;, ne zaman ölünece&#;i, nerede ölünece&#;i, rahimlerde bulunanlar&#;n mahiyeti (Burada kastedilen çocuklar&#;n cinsiyetidir.) vb. dir.

Söz konusu ayetler &#;öyledir: “K&#;yamet vakti hakk&#;nda bilgi Tanr&#;’n&#;n kat&#;ndad&#;r. Ya&#;muru O ya&#;d&#;r&#;r. Rahimlerde olan&#; O bilir. Hiç kimse yar&#;n ne kazanaca&#;&#;n&#; bilemez. Yine hiç kimse nerede ölece&#;ini bilemez. Ku&#;kusuz Tanr&#; her&#;eyi bilendir, her&#;eyden haberi oland&#;r.” (Lokman Süresi: ayet)

“Her di&#;inin neye gebe oldu&#;unu, rahimlerin neyi eksiltip neyi azaltaca&#;&#;n&#; Tanr&#; bilir. Onun kat&#;nda her &#;ey bir ölçüye ba&#;l&#;d&#;r.”
(Rad Süresi: 8. ayet)

&#;&#;te görüldü&#;ü gibi bu iki ayette belirtilen olaylar art&#;k insano&#;lu için gayp (bilinmeyen) &#;eyler de&#;ildir.
Ancak Kur’an’&#;n indi&#;i dönemdeki insanlar bunlar&#;n hiçbirini gerçekten bilmiyorlard&#;. Fakat insano&#;lu Tanr&#;’n&#;n izni ile ve onun bitip tükenmeyen vahyinin/sonsuz  ve sürekli vahyinin (Bilim ve teknoloji) yol gösterilici&#;i ile geçmi&#;te bilinmeyen kimi konular&#; art&#;k tüm ç&#;plakl&#;&#;&#; ile bilinmektedir. Ya&#;murun ne zaman ya&#;aca&#;&#;n&#; insanlar için art&#;k meçhul de&#;ildir. Geli&#;en bilim ve teknoloji sayesinde hava tahmin raporlar&#; ile hava durumu ve iklimsel özelikler yüde yüze yak&#;n bir oranla bilinmekte ve bu bilgi ile  tar&#;msal, s&#;nai ve sosyal planlar yap&#;lmaktad&#;r. Hatta insano&#;lu geli&#;tirdi&#;i teknoloji ile art&#;k yapay ya&#;mur bile ya&#;d&#;rabilmektedir. Art&#;k insano&#;lu, anarahmindeki çocu&#;un sadece cinsiyetini de&#;il, ya&#;am&#; boyunca hangi hastal&#;klara yakalanaca&#;&#;n&#;, saç&#;n&#;n rengini, sakat do&#;up do&#;mayaca&#;&#;n&#;, kaç kilogram a&#;&#;rl&#;kta olaca&#;&#;n&#; vb. bilinmektedir.

S&#;ralad&#;&#;&#;m&#;z bu özelikler inanc&#; zay&#;f kimseler için inkara zemin olu&#;turabilir. Ancak Kur’an’&#;n gerçek i&#;levini ve Tanr&#;’n&#;n onu indirmekle  neyi amaçlad&#;&#;&#;n&#;, yine yüce Allah’&#;n kendilerine ihsan etti&#;i anlama gücü ve sezgi yetene&#;i ile ke&#;fedip bilenler böylesi bir inkar çukuruna dü&#;mek bir tarafa Tanr&#;’ya ve onun dinine olan imanlar&#;n&#; güçlendirirler.
(Mustafa Cemil K&#;l&#;ç, Laik Türkiye &#;çin Yükselen Alevilik, s. )

Bu incelemede Kur’an’daki birkaç ayet temel al&#;narak Kur’an’&#;n tarihselli&#;i, bat&#;nili&#;i, yerelli&#;i gibi konular çerçevesinde Alevilerin Kur’an’a dair geli&#;tirdikleri yakla&#;&#;m&#; irdelemeye çal&#;&#;t&#;k. Sözkonusu konulara kan&#;t te&#;kil eden onlarca-yüzlerce ayet vard&#;r. Lakin biz burada, meselenin anla&#;&#;lmas&#; noktas&#;nda kifayet (yeterli, kafi) arzetti&#;i için sadece birkaç&#;n&#; sunmakla yetindik.

&#;&#;te, Alevi yoluna intisap (ba&#;lama, girme) eden gerçek müminler, zahiri (d&#;&#;sal) sa&#;l&#;ktan kurtulup bat&#;ni derinli&#;e ula&#;arak Kur’an’&#;n ne amaçla indirildi&#;i ve Tanr&#;’n&#;n insanlardan ne istedi&#;ini gerçek boyutlarla ke&#;fetmi&#;, yüce Allah’&#;n bitip tükenmeyen vahyine teslim olup hakiki &#;slamc&#; olma mertebesine ula&#;m&#;&#; kimselerdir.
Onlar, büyük Hünkar’&#;n, “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanl&#;kt&#;r.” Sözüne boyun e&#;erek bilimin ayd&#;nlat&#;c&#; ikliminde ya&#;amaktad&#;rlar.

Aleviler, insan&#;n yeryüzünde Tanr&#;’n&#;n tecellisi oldu&#;una inanmakta dolays&#;yla insan&#; okuman&#;n, onu anlamaya çal&#;&#;man&#;n ve insan&#; insan yapan en önemli de&#;er olan akla teslim olman&#;n gerçek mümin olmak demek oldu&#;una iman etmektedirler.


Sözlerimizi yine Alevilerin serçe&#;mesi Hünkar Bekta&#; Veli’nin bir sözü ile bitirelim. “Okunacak en büyük kitap insand&#;r.”

Alevi Ritüellerinde Kur’an’&#;n yeri

Alevi ritüelleri denilince ilk akla gelen Cem ayinidir. Cem ayini Alevili&#;in temel ibadetidir. Cemsiz Alevilik olmaz. Dolay&#;s&#;yla Cem, Alevileri di&#;er inanç topluluklar&#;ndan ay&#;ran en temel unsurlardand&#;r. Hadisenin daha da berrakla&#;mas&#; için söyliyelim ki, samimi bir Alevi için cem ayininden daha yüce ve kutsal bir ritüel/ibadet yoktur. T&#;pk&#; Muharrem orucundan daha kutsal ve yüce bir oruç olmad&#;&#;&#; gibi. Ve yine insanlar&#;n kalbini/gönlünü kazanmaktan daha kutsal ve yüce bir hac olmad&#;&#;&#; gibi. Bu söylemlerin Sünni ve &#;ii müslümanlar için ne denli &#;a&#;&#;rt&#;c&#; oldu&#;u ortadad&#;r. Ancak bunlar Alevilerin asla vazgeçemiyecekleri ve asla terketmeyecekleri olmazsa olmaz ilkeleridir. Bunlardan yahut bunlar&#;n herhangi birinden taviz veren ya da bunlar&#;n birincil olma özelli&#;ini ikincili&#;e indirgeyen bir kimsenin Alevi olmas&#; imkans&#;zd&#;r. Bu giri&#;ten sonra cem ayininde Kur’an’&#;n yerini (lütfen dikkat, Kur’an’da cem ayininin yeri de&#;il, cem ayinlerinde Kur’an’&#;n yeri) ele alal&#;m:

Cem ayininde Kur’an’dan kimi bölümler okunmaktad&#;r. Bunlar; fatiha Süresi, &#;hlas Süresi ve Nur Süresi’nin 35, ayetleri ve Kerbela katliam&#; için söylenen mersiyeden seafoodplus.info Hüseyin ve dava yolda&#;lar&#;n&#;n maruz kald&#;&#;&#; susuzlu&#;a dikkat çekmek için, Tanr&#;’n&#;n her&#;eyi (çanl&#;lar&#;) sudan yaratt&#;&#;&#;n&#; bildirdi&#;i söz konusu ayettir. Bahse konu Sure ve ayetlerin tümü Türk dilinde okunmaktad&#;r. Bunlar&#;n d&#;&#;&#;nda hemen hemen ba&#;kaca hiçbir ayet okunmaktad&#;r. (Cem ba&#;lamadan evvel Mür&#;it veya Pir yapt&#;&#;&#; dinsel aç&#;klama/mesaj hariç.)

Cemlerde as&#;l yer deyi&#;lerin /nefeslerindir. Okunan Kur’an ayetlerinden kat be kat fazla deyi&#; ve nefes okunmaktad&#;r. Bu deyi&#; ve nefeslerin büyük bölümü de &#;ah &#;smail Hatai’ye aittir. Özelikle Balkanlardaki ve di&#;er bölgelerdeki pek çok Alevi topluluk için Hatai nefesleri/deyi&#;leri okumak, Kur’an okumak gibi  kutsal addedilmektedir. Bu o denli güçlü bir inan&#;&#;t&#;r ki, Aleviler; &#;ah &#;smail Hatai nefeslerini /deyi&#;lerini okuduklar&#;nda do&#;rudan do&#;ruya “Kur’an okuduk.” (R&#;za Zelyut, “&#;ah &#;smail’in &#;iirleri”, Güne&#; Gazetesi, ) demektedirler. Gerçekten de Alevi inanc&#;nda yedi ulu ozana ait deyi&#;ler/nefesler ayet gibidir, Kur’an’&#;n özü’nü te&#;kil etmektedir. O denli kutsal ve mübarektirler.

Seyyid Ali Sulatn’&#;n;


“     


Biz bie ayet okuruz, hiç Kur’an’a benzemez

Bu bizim iman&#;m&#;z kör imana benzemez.



Demesindeki hikmetlerden biri de budur.

Gayet serahatle bilinmekteyiz ki, yedi ulu ozan&#;n tüm deyi&#;leri/nefesleri, Vahdet-i Vücud anlay&#;&#;&#; çerçevesinde Allah a&#;k&#;n&#; anlatan, Ehl-i Beyt sevgisini konu alan, edep ve ahlak&#; ö&#;ütleyen kutsal &#;iirlerdir. Bu ba&#;lamda Kur’an’&#;n içeri&#;i ile de zaten örtü&#;mektedir. Yani bir anlamda bu &#;iirler Kur’an’&#;n lirik (çok etkili, ço&#;kun) ve manzum (&#;iir biçiminde yaz&#;lm&#;&#;) tefsiri ginbidir.


Ayr&#;ca yeri gelmi&#;ken hemen belirtelim ve an&#;msatal&#;m ki, yedi ulu ozan ve özelikle &#;ah &#;smail Hatai, Alevi inanc&#;na göre  seafoodplus.info Ali’nin don de&#;i&#;tirmi&#;/ba&#;ka bir k&#;l&#;kta tekrar dünyaya gelmi&#; halidir. seafoodplus.info Ali’nin “Enne Kur’an’u Nat&#;k” (“Ben konu&#;an Kur’an’&#;m”) dedi&#;i dü&#;ünüldü&#;ünde yedi ulu ozan&#;n da asl&#;nda seafoodplus.info Ali gibi “konu&#;an Kur’an” olduklar&#; anla&#;&#;lmaktad&#;r.  Dolays&#;yla onlar&#;n deyi&#;leri/nefesleri de t&#;pk&#; Kur’an gibi kutsal ve mübarektir. O halde onlar&#;n dey&#;lerini/nefeslerini okuman&#;n Kur’an okumak gibi oldu&#;una inan&#;lmas&#; Alevi teolojisi aç&#;s&#;ndan dü&#;ünüldü&#;ünde son derece do&#;ru ve tutarl&#;d&#;r. Bu cümleden olarak ve daha aç&#;k bir biçimde  söyleyecek olursak bize göre yedi ulu ozan&#;n deyi&#;lerini/nefeslerini okumakla Kur’an okumak aras&#;nda hiçbir fark yoktur. Lakin yine de zarureten ifade etmeliyiz ki, bu sözlerimiz zahirde kalan &#;eriat ehli için de&#;il, ancak bat&#;la vas&#;l olan tarikat ehli için bir anlama sahiptir. Zahirilerin bizi anlamas&#; imkan dahilinde de&#;ildir. Anlamayacaklar&#; için de mütecaviz bir tutum tak&#;nmalar&#; &#;a&#;&#;rt&#;c&#; olmayacakt&#;r. Bu hazin gerce&#;i Seyyid Nesimi, Hallac-&#; Mansur, Pir Sultan Abdal gibi Alevi ulular&#;n ba&#;lar&#;na gelenlerden gayet net bir biçimde bilmekteyiz.

Sonuç
Aleviler ve Kur’an konusunu ula&#;t&#;&#;&#;m&#;z sonuçlar&#; maddele&#;tirerek sürdürelin:
1-Kur’an, Allah’&#;n gönderdi&#;i son kutsal kitapt&#;r.
2-Allah’&#;n vahyi Kur’an’la son bulmu&#; de&#;ildir. Vahiy süreklidir. Çünkü vahiy rahmettir. Ve Tanr&#;’n&#;n rahmeti sonsuzdur. Ancak sürmekte olan vahiy nebevi/peygamberi bir vahiy de&#;ildir. Çünkü peygamberlik seafoodplus.infoed’le sona ermi&#;tir. Tanr&#;’n&#;n sonsuz olan vahyi bilimdir. Bilime uymak, Allah’&#;n insano&#;luna bah&#;etti&#;i en büyük nimmet ve lütuf olan akla uymak demektir. Nitekim Kur’an’da ; “akl&#;n&#; i&#;letmeyenlerin üzerlerine pislikler ya&#;d&#;r&#;laca&#;&#;” buyrulmaktad&#;r. &#;&#;te bu nedenle Hünkar Bekta&#; Veli; “&#;limden gidilmeyen yolun sonu karanl&#;kt&#;r.” demektedir.          
3-Kur’an, bir ö&#;üt kitab&#;d&#;r.
4-Kur’an’dan ö&#;üt alabilmek için onu anlamad&#;&#;&#;m&#;z bir dilde de&#;il anadilimizde okumal&#;y&#;z.
5-Kur’an’&#;n ayetlerinin ço&#;u müte&#;abihtir. Bu nedenle yorumu da ki&#;iden ki&#;iye veya sahip olunan anlay&#;&#;a ya da ya&#;anan yere ve mensup olunan topluma göre farkl&#;l&#;k arzetmektedir.
6-Kur’an’a dayanarak din devleti talep etmek, anti laik sistem isteminde bulunmak (&#;eriatc&#;l&#;k yapmak) Kur’an’&#; anlamak veya maksatl&#; bir biçimde sapt&#;rmak demektir.
7-Yedi ulular&#;n deyi&#;leri/nefesleri okumak da Kur’an okumak gibi sevap ve mübarektir.

Sözlerimizi ilim &#;ehrinin kap&#;s&#;, “Kur’an-u Nat&#;k”, mücessem ve mü&#;ahhas Kur’an, &#;ah-&#; Merdan seafoodplus.info Ali için söylenen Kaygusuz Abdal, Virani Baba ve Seyyid Nesimi’ye ait üç nefesle nihayete erdirelim:

Ali’ye ismullah derler,
Yüzüne secde derler,
Ta&#; yerine koyarlar,
Koyamazs&#;n demedim mi?

Bu Kaygusuz ezeliden,
Himmet alm&#;&#; ol veliden,
Oku ilmini Aili’den,
Doyamazs&#;n demedim mi?
Kaygusuz Abdal

Ali &#;ncil, Ali Tevrat,
Ali Zebur, Ali Kur’an,
Ali Fazlur rahman,
Ali’dir sümme vech’ul-lah!
Virani baba

Ey benim &#;ah&#;m, s&#;&#;&#;naca&#;&#;m,
Fazl&#; rahman&#;m Ali!
Selam ey &#;ah-&#; Merdan Ali!
Selam ey Fazl-&#; Yezdan Ali!
Seyyid Nesimi

Kitap:
 Alevi ibadetlerinin islam’daki yeri 
Yazar: Mustafa Cemil K&#;l&#;ç
Dizgi ve Düzenleme: Veysel Ço&#;kun
Ekleyen: Seyyid Hakk&#;

Aleviler Kuran'a inanır mı?

Yukarıdan, semadan, gökten bir yazılı dinin yeryüzüne indirildiğini düşünen, tanrının önce insanları yaratıp, sonra dinleri yeryüzüne gönderdiğini ileri süren inançlara, gök ile ilişkilendirilen bu durum nedeniyle semavi din denmektedir. Semavi diye adlandırılan dinler; gökten yazılı metinlerin indirilerek, peygamberler vasıtasıyla insanlığa yol gösterildiğini ileri süren bir  'mantık' üzerine kuruludur. İslam dini de, o dine inananlar tarafından gökten indirildiğine inanılan, tanrının buyruk ve talimatlarının yazılı hale getirilmiş formu olarak, kuran kitabını kutsal saymaktadır. Kuran tüm Müslümanlarca temel referans kaynağı sayılan ve hemen her Müslümanın okuması zorunlu hale gelmiş bir kitaptır.

Alevilikte ise, kuran kitabı referans alınan bir yapıt değildir. ( Bu makalenin yazarı da, nüfusunun tamamı Alevi/Kızılbaş olan bir bölge olarak Dersim'de yapmış olduğu alan çalışması, röportaj ve gözlemleri sonucunda; otantik Aleviliği yaşayan Desimlilerin ve dahi geleneksel alevi inanışını ve ritüellerini sürdüren alevi din insanlarının(pir, rehber, mürşid, dede) kuran kitabını okuyarak, inançlarını onun referansıyla şekillendirmeleri bir kenara -geleneksel Aleviliğini yaşayan bu insanların- hayatları boyunca bir tek kuran kitabı dahi görmemiş olduklarını tespit etmiştir.)

Esasen batıni bir felsefe üzerine kurulu Alevilik, kutsal diye adlandırılan kitaplarda yazılı olanlara değil, onların batıni içeriğinin olduğunu belirterek, o içeriğe mana yüklemektedir. Bu anlamıyla kutsal diye adlandırılan kitaplarda yazılanlara ve dolayısıyla kutsal diye adlandırılan kitapların kendilerine ehemmiyet verilmemesini salık veren bir öğretiye sahiptir. Bu öğreti, ''kutsal'' kitaplar içerisinde hiçbir ayrım gözetmeden, hepsinin batıni yönünü benimser ve kuran kitabına diğer dinlere ait kitaplardan daha fazla mana yüklemez. Alevi felsefesi bu kitaplarda yazanların hiçbir önemi olmadığını zira ayrı ayrı kitapların olmasının, başlı başına kitapların varoluşuyla büyük bir çelişki oluşturduğunu belirtmektedir.

''Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu san

Dört kitabın manasın, budur eğer varısa''

(Yunus Emre)

''Kuranda bahsi geçen huriler, köşkler, ırmaklar, ağaçlar vb. şeylerin hepsi cisim aleminde değil, hayal aleminde gerçeklenir''

(Şeyh Bedreddin)

''Derviş Kemal der inanma, adem denmez her adama

Müslümanlık kolay ama, insan olmak zordur hoca''

(Derviş Kemal)

''Hey Arapça okuyanlar, Allah Türkçe bilmiyor mu?

İngilizce Fransızca bize hitap kılmıyor mu''

(Mahsuni)

''Dört kitap insana buyruk edildi, ayetler hadisler kuyruk edildi

Bölündü gönüller ayrık edildi, kopmaz halat bile bağlayamadı''

(Mahmut Erdal)

''Gel zahit kuranı çıkar koynundan, hidayet vermemiş o kitap sana

Semini hatmetmiş yaradan, gelmemiş içinden bir hitap sana''

(Rıza Tevfik)

Etiketler :Alevi, Alevi haber, Kuran

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir