desiferol ekşi / desiferol - ekşi sözlük

Desiferol Ekşi

desiferol ekşi

D3 bizi ne zaman zehirler

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

D vitamini noksan-lığı evrensel bir problem. Bu nedenle de D vitamini takviyeleri kullanımı çok yaygın. Peki “fazla kullanım” yani “bedene aşırı D3 vitamini yüklenmesi” durumunda ne oluyor? D vitamini fazlası bizi zehirler mi?

Haberin Devamı

 Şu bilgi kesin: Sağlıklı kalabilmek için D vitamini yaşamsal bir besin unsuru...
Sağlığın pek çok süreci D vitamini eksikliğinde işlemez hale geliyor. Kısacası bedeninizde yeteri kadar D vitamininiz yoksa sağlığınız tehlikeye giriyor.
Şu bilgiden de hiçbirimizin en ufak bir kuşkusu yok: D vitamini noksanlığı evrensel bir problem. Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin şehirlerde yaşayanların en az üçte birinde D vitamini eksikliği belirleniyor ve zaten bu nedenle de D vitamini takviyeleri çok yaygın bir kullanım alanı buluyor.
Peki “fazla kullanım” yani “bedene aşırı D3 vitamini yüklenmesi” durumunda ne oluyor?
“Doğru kullanım yöntemi” ve “doz”lar ne olmalı? D vitamini fazlası bizi zehirler mi? Fazlalığın belirtileri neler?
Merak ediyorsanız buyurun...

Haberin Devamı

MAKUL MiKTAR NE KADAR?

D vitamini optimum seviyesi için laboratuvar kağıtlarında yazan değerler (benim kanaatime göre de) pek doğru ve geçerli değil. Optimum D vitamini aralığı için de evrensel bir değere sahip değiliz.
Genel kabul 30 ng/ml’lik bir D vitamini seviyesinin normal kabul edilebileceği yönünde... Ama ben ve benim gibi düşünen pek çok hekim optimal seviyelerin 40-80 aralığında olduğunda hemfikir.
100’ün üzerindeki değerlerin ise zararlı olabileceği kabul ediliyor.
Günlük doz konusunda da ortak bir fikir yok. Yaşa bağlı olarak çocuklar ve hamileler için 800, sağlıklı yetişkinler için 400 ünite civarında D vitaminine ihtiyaç olduğu belirtilse de bu rakamı 1000-3000 arasında değiştirenler var.
Bana göre “kişiye özel” ayarlamalar yapmak ve güvenli üst sınırın günlük 4000 üniteyi geçmemesine dikkat etmek gerekiyor. Analiz sonucunda kan seviyesi 40-80 aralığında olan bir yetişkine günlük 1000 ünite takviyenin yeterli olabileceği söylenebilir.

D3’ÜN FAZLASI NE YAPIYOR? 

Fazla D3 her şeyden önce kanda kalsiyum seviyelerinin aşırı yükselmesine yol açıyor. Bu durum da kendini mide bulantısı, yorgunluk, susuzluk, sık idrara çıkma, baş dönmesi gibi belirtilerle gösteriyor.
İştahsızlık, karın ağrısı, kabızlık da yine yüksek dozda D vitamini kullanımına bağlı kalsiyum artışının
işaretleri...

Haberin Devamı

KEMİKLER VE BÖBREKLER DE ETKİLENİYOR

D3 toksikozunun kemik sağlığını da olumsuz etkileyebileceği aklınızda olsun. Yüksek dozlarda D vitamini alanlarda K2 vitamini aktivitesi düşüyor.
K2 aktivitesi azalınca da kemiklerden kalsiyum kaybı başlıyor. Kemikler zayıflıyor, güçsüz düşüyor. Zaten bu nedenle de yüksek doz D3 vitamini aldığı tespit edilenlere mutlaka K2 takviyesi yapılıyor.
Aşırı dozda D vitamininin böbrek hastalığına yol açabileceği de aklınızda olsun.
Özellikle tekrarlanan D vitamini enjeksiyonları böbrek hasarı ihtimalini yükseltiyor.

D3 TOKSİKOZU NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

D vitamini kullanımı hemen sonlandırılıyor. Kalsiyum seviyeleri takibe alınıyor.
Yüksek bulunursa kalsiyum dengeleyici tedaviler düzenleniyor. K2 takviyesi öne çıkarılıyor.
D vitamini seviyeleri 100’ün altına inene kadar da yakın takip sürdürülüyor.

Haberin Devamı

MiTOKONDRiLERiMiZ NEDEN ANNELERiMiZDEN GELiR?

Bir dostun gönderdiği WhatsApp mesajı bugün yine mitokondrileri gündeme getirmemize sebep oldu. WhatsApp mesajı Chicago’da (ABD) yaşayan bir genetikçi Türk meslektaşımızdan... Kendisi bunu annesinin ölümü üzerine yazmış. Mesajın özeti şu: “Annem öldü ama mitokondrisi bende kaldı, bende yaşamaya devam edecek.”
Daha önce de yazdım, mitokondriler hücrelerimizin enerji santralleri. Son derece mühim işler başaran ama özellikle enerji üretimi ile görevli minik organcıkları. Bu organcıklar da bize babalarımızın değil, analarımızın hediyesi.
Mitokondrideki DNA babalardan değil, annelerimizden bize kalıtımla geçen gerçek bir hazine. Peki mitokondrileri neden annelerimizden alırız?
Biliyorsunuz, annelerin yumurtaları erkeklerin spermiyle birleştiğinde “döllenme” olarak özetlenen süreç başlıyor. Bu süreci embriyonun oluşması ve bebeğin dünyaya gelmesi izliyor.
Spermlerin de tıpkı yumurtalar (ovum) gibi mitokondrileri var ve zaten mitokondrilerinin ürettikleri enerji sayesinde uzunca bir yol kat ederek rahimde yerleşik yumurtaya ulaşabiliyorlar.
Ancak bu yolculuk sırasında spermlerin kuyruk kısımlarında bulunan mitokondriler yorgun ve bitkin düşüyor. Ayrıca mitokondriler spermlerin sadece kuyruk kısmında bulunuyor, yumurtaya giren ön bölümü sperm içermiyor.
Bu nedenle de yeni doğan her çocuğa mitokondrilerini babalar değil, anneler hediye ediyor. Yaşam boyu enerjimizi üreten mitokondriler de işte o mitokondriler oluyor.

Haberin Devamı

BAĞIŞIKLIĞIN KAFASI KARIŞINCA NE OLUR?

Bağışıklık sistemimizin olağanüstü yetenekleri var ve biz o yetenekler sayesinde mikrobik hastalıklardan korunuyor, kanserden uzak kalıyoruz. Bizi iç ve dış düşmanlarımızdan koruyan bu sistemin önemli bir özelliği de kendinden olanı tanımak...
Eğer iyi işleyen bir bağışıklık sisteminiz varsa, o sistem sadece dıştan gelen düşmanlara (mikroplar) ve içinizde gelişen sapık, anormal hücrelere (kanserler) karşı savaş açar. Ama “kendinden olanı” mutlaka tanır. Kendinden olana saldırmaz. Kendinden olana savaş açmaz. Kendinden olanı tahrip etmeye kalkmaz.
Ama bu mühim biyolojik kuralın değiştiği durumlar olabiliyor. Bu durumlar sistemin kafasının karıştığı, kısa ya da uzun süreli şaşkınlıklar yaşadığı dönemler oluyor. İşte bu kafa karışıklığı ya da şaşkınlık periyotlarında sistem kendi hücrelerine karşı da saldırıya geçiyor.
Mesela tiroit hücrelerine savaş açıyor, Haşimato hastalığı gelişiyor. Mesela karaciğer hücrelerine saldırıyor, hepatit süreci devreye giriyor. Mesela eklemleri tahrip edici antikorlar üretiyor, romatizmal hastalıklar (romatoid artrit) baş gösteriyor.
Kısacası bağışıklık sisteminin kafasının karışması mühim, hem de çok mühim bir sorun.

#Osman Müftüoğlu#Kelebek#Yazar

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

D vitamini sağlık için oldukça önemlidir. Vücudumuzun hücrelerinin görevlerini düzgün yapması ve sağlıklı olması için oldukça önemli bir vitamindir. 

Çoğu insan yeterli düzeyde D vitamini almaz, o yüzden sık sık takviyeler kullanılır. Fakat burada bilinçsiz kullanılan D vitamini takviyeleri nadiren D vitamini zehirlenmesine neden olabilir. 

d vitamini eksikliği

D Vitamini Eksikliği ve D Vitamini Zehirlenmesi

D vitamini , kalsiyum emilimi, bağışıklık fonksiyonu ve kemik, kas ve kalp sağlığının korunmasında rol oynar. Gıdalarda doğal olarak bulunur ve cildiniz güneş ışığına maruz kaldığında vücudunuz tarafından da üretilebilir.

D vitamini açısından yağlı balıklar gibi zengin olan besin miktarı çok azdır. Ayrıca çoğu insan güneşten de yeterince D vitamini alamazlar. 

Bu nedenle dünyada 1 milyardan fazla insanda D vitamini eksikliği olduğu düşünülmektedir. Takviyeler çok yaygındır. Hem D2 hem de D3 şeklinde D vitamini alınabilir. D3 vitamini hayvansal gıdalarda D2 vitamini ise bitkisel gıdalarda bulunur. D vitaminin yeterli düzeyde olması kilo verimini kolaylaştırdığı için obezite tedavisinde de önemlidir. 

D3 vitaminin kan D vitamini düzeylerini arttırma etkisi, D2 vitamininden çok daha fazladır.   Çalışmalar, günde tükettiğiniz her 100 IU D3 vitamininin, kandaki D vitamini seviyenizi ortalama olarak 1 ng/ml arttıracağını göstermiştir. Bununla birlikte, uzun süre aşırı yüksek dozlarda D3 vitamini almak vücudunuzda aşırı D vitamini birikimine neden olabilir.

D vitamini zehirlenmesi, kandaki D vitamini düzeyi 150 ng/ml üzerine çıktığında ortaya çıkacaktır. D vitamini yağ dokusunda depo edilir ve yavaş yavaş salınır. Bu nedenle D vitamini zehirlenmesi olursa, D vitamini alımı bırakılsa bile yağ dokusundan D vitamini salınımı devam edeceği için zehirlenme bulgularının kaybolması birkaç ay sürebilir. 

D vitamini takviyesi alan kişilerin kan D vitamini düzeylerini takip ettirmelerinde fayda vardır. Güneş ışığı ve besinlerle D vitamini zehirlenmesi düzeyinde D vitamini düzeylerine çıkmanız olası değildir. 

D vitamini gereğinden fazla aldığınızda ortaya çıkabilecek yan etkileri aşağıdaki gibidir.

Kanınızda yeterince D vitamini olması sizi osteoporozdan korur ve bağışıklık sisteminizi güçlendirir. 

D vitamini düzeyinizin 30 ng/ml üzerinde olması yeterli görünse de  40-80 ng/ml seviyelerinin korunması önerilir. 100 ng/ml üzeri zararlı olabilir.

Günlük önerilen ortalama güvenli doz 4000 IU olup kimi kaynaklar 10.000 IU’ ye kadar önermektedir. 

Bir vaka çalışmasında aşırı dozda D vitamini alan bir kadın yorgunluk, unutkanlık, mide bulantısı, kusma, geveleyerek konuşma ve diğer semptomların ardından hastaneye kaldırıldı. 

D vitaminin en önemli rollerinden biri, yediğimiz yiyeceklerdeki kalsiyumun bağırsaklardan emilmesine yardımcı olmaktır. 

Bununla birlikte D vitamini düzeyiniz yüksekse, emilen kalsiyum miktarı da artabilir. Kan kalsiyum düzeyinin yükselmesi, tehlikeli yan etkilere neden olabilir. 

Bu yan etkileri arasında mide ağrısı, mide bulantısı, kusma, yorgunluk, baş dönmesi, kafa karışıklığı, aşırı susuzluk ve sık idrara çıkma sayılabilir.

Normal kan kalsiyum aralığı 8,5–10.2 mg/dl’dir. Bildirilen bir çalışmada iki erkek, uygun olmayan şekilde etiketlenmiş D vitamini takviyeleri aldı ve kan kalsiyum düzeylerinin 13,2-15 mg/dl (3,3-3,7 mmol/l) olmasına neden oldu. Dahası, takviyeleri almayı bıraktıktan sonra seviyelerinin normale dönmesi bir yıl sürdü.

d vitamini zararları

Fazla D vitamini alımının yan etkilerinin çoğu kandaki artan kalsiyum düzeylerine bağlıdır. Ancak bu belirtiler kan kalsiyumu yüksek olan herkeste görülmez. Genellikle D vitamininin aşırı alımına bağlı kan kalsiyum düzeyi 12 mg/dl üzerine çıktığında yan etkiler ortaya çıkmaktadır.

Mide ağrısı, kabızlık ve ishal genellikle gıda intoleransı ya da irritabl bağırsak sendromu bulgularıdır. Fakat D vitamini zehirlenmelerinde de ortaya çıkabilir. 

D vitamini kalsiyum emilimi ve kemik metabolizması için oldukça önemlidir. Fakat gereğinden fazla D vitamini almak bu süreci tersine çevirebilir. 

D vitamini zehirlenmesinin birçok bulgusu kan kalsiyum seviyelerindeki artışa bağlansa da, K2 vitamini düzeylerini düşürebileceği ve buna bağlı bulguların da ortaya çıkacağı söylenmektedir. 

K2 vitamini kalsiyumu kemiklerde tutarak, kalsiyumu kanın dışında tutar. D vitamininin aşırı yüksekliğinin K2 vitamin etkinliği azaltabileceği düşünülmektedir. Otla beslenen hayvanların eti ve sütü de K2 vitamini açısından zengindir. Kemikleri korumak için bu besinler tüketilebilir ya da K2 vitamini desteği alınabilir. 

D vitaminin aşırı alımı sıklıkla böbrek hasarına neden olabilir. Yapılan çalışmalar D vitamini zehirlenmesi olan kişilerde orta ya da şiddetli böbrek hasarı bildirmiştir. 

Lütfen D vitaminini kontrolsüz olarak kullanmayın. Unutmayın ki, vücutta depo edilen bu vitaminin fazlası oldukça tehlikeli olabilir. Doktorunuzun takibinde ve önerdiği düzeylerde D vitamini kullanmak uygun bir yaklaşım olacaktır.

Diğer blog yazılarımızı okumak ve daha fazla konuda bilgi sahibi olmak için https://www.cetinaltunal.com/blog/ sayfamızı ziyaret edin.

PaylaşTweetPinReddit

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır