sergüzeşt özet / Sergüzeşt - Vikipedi

Sergüzeşt Özet

sergüzeşt özet

Sergüzeşt Özeti

Sergüzeşt Romanın Özeti Kısaca

Dilber Kafkasya’dan alınıp getirilmiş ve İstanbul’da esir olarak satılmış dokuz yaşında bir kızdır. Eski Harput Mal Müdürlüğü’nden azledilmiş Mustafa Efendi adında birine kırk liraya satılır. Taş yürekli bir kadın olan evin hanımı ile Arap cariye Terafet, kızı çok hırpalarlar ve kıza gücünün üstünde iş yaptırırlar.
Dilber bir gün bu evdeki hayata dayanamayıp kaçarsa da yine eski sahiplerine teslim edilir. Mustafa Efendi, Erzurum vilayetine bağlı bir ilçe kaymakamlığına atanır. Borçlarını ödemek için Dilber’i bir esirciye satar. Esirci Dilber’i kendi evine götürür. Dilber bir süre sonra Asaf Paşa’nın konağına satılır ve burada rahat bir yaşam sürmeye başlar. Burada kendisine Fransızca da öğretilir.
Asaf Paşa’nın Avrupa’da resim öğrenimi görmüş Celal Bey adlı bir oğlu vardır. Celal iyi kalpli, neşeli bir insandır. Dilber’in farklı kılıklarda resmini yapmaktadır. İlk zamanlarda Dilber’i hiç umursamayan delikanlı bir gün onun dilenci kılığındaki bir resmini yaparken Dilber’in olağanüstü güzelliğini fark eder. Dilber de gizliden Celal’i sevmektedir.
Mehtaplı bir gecede Celal, Dilber’e onu sevdiğini söyler. Bu sırada aralarındaki sevgi Celal’in annesi Zehra Hanım tarafından anlaşılır. Zehra Hanım oğlu için daha eğitimli, varlıklı bir aileden evlilik düşünmektedir. Oğlunun bir halayıkla gönül ilişkisinin olmasını kaldıramaz ve Dilber’i gizlice esirciye satarak konaktan uzaklaştırır.
Celal her şeyi öğrenir ancak Dilber’i bulamaz. Sonra da Dilber’e olan sevdasından hastalanarak yatağa düşer. Dilber ise Mısır’a götürülmüş ve Mısırlı zengin bir tüccara satılmıştır. Dilber yeni efendisine odalık olmayı reddettiği için efendisi onu karanlık bir odaya kapatır. Bu evdeki harem ağası Cevher, Dilber’i çok sever. Onu kaçırıp İstanbul’a kaçırmak için evin penceresine geceleyin bir merdiven dayar ve Dilber’i aşağıya indirir. Ancak kendisi inerken merdiven kırılır ve Cevher düşerek orada can verir.
Ölürken Dilber’e vapur biletinin cebinde olduğunu söyler. Sokağa çıkmak için üzerinde örtüsü bulunmayan ve o güne kadar tek başına hiçbir yere gitmeye alışık olmayan Dilber, İstanbul’a kadar kaçamayacağını anlayınca ya da yakalanıp tekrar o işkenceli çekilmez hayata döneceğini düşünerek kendisini Nil Nehri’ne bırakır.
Samipaşazade Sezai
Sergüzeşt

« Kaygusuz AbdalPir Sultan Abdal »

Alt Kategoriler:PDF, Tanzimat Edebiyatı Dönemi

Serg&#;zeşt - Kitap &#;zeti Oku, Konusu, Karakterleri Ve Sayfa Sayısı

Haberin Devamı

Dilber’i gizlice başka bir yere satar. Yolu bu sefer Mısır’da bir ağanın evine düşen Dilber, burada haremde olmayı kabul etmeyince çeşitli eziyetlere ve işkencelere maruz kalır. Korkunç günler geri gelmiştir. Yaşadığı eziyetler ve işkenceler sonucu artık bunalıma girmeye başlar. Bir gün Nil Nehri kıyısına gelerek kendisini serin sulara bırakır. Kavuşamadığı imkansız aşkının acısına ve çektiği eziyetlere kendi canına kıyarak son verir.

Konusu

Sergüzeşt romanı yazıldığı dönem açısından bakıldığında oldukça eskilere dayanır. Buna rağmen güne başarılı bir eleştiri getirir. Ana konusu kölelik ve cariyelik sistemine yönelik bir eleştiri olması nedeniyle de oldukça ses getirmiştir. Başarılı ve etkileyici bir dille anlatılan bu konu oldukça güzel işlenmiştir.

Karakterleri ve Sayfa Sayısı

Sergüzeşt kitabı toplam sayfadan oluşur. Bazı kaynaklar roman yerine uzun hikaye olarak da değerlendirir. Temel karakterleri:

Dilber: Kafkas kökenli kimsesiz bir kızdır.

Mustafa Efendi: devlet adamıdır.

Celal: Asaf Paşanın oğludur.

Asaf Paşa: Paşa olan saygın bir kişidir.

Kitabın ana karakteri Dilber olsa da bu karakterler doğrultusunda olay örgüsü gelişmektedir. Köleliğin insanlarda yarattığı darbeyi ve hayatlarında neleri değiştirdiğini gözler önüne seren Sergüzeşt’te sınıf ayrılıklarının iyi ve kötü her insan için söz konusu olabileceğini de gösterir.


Kitabın Adı: Sergüzeşt
Yazarı: Sami Paşazade Sezai


ROMANIN KONUSU:
Eserde vurgulanan en önemli konu esarettir. Hayatı boyunca satılan, ezilen, oradan oraya fırlatılan bir taş misali görülen, bir insan olarak duygu ve düşüncelerine değer verilmeyen bir esirin dramı konu edilir.
Yazar insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duyguları hayalleri ve en önemlisi de bir kalbi olduğu gerçeğini ön plana çıkarır.
Romanda Osmanlının batılılaşmış burjuva sınıfının eleştirili esaret kurumuna bakış açısı ve yaşlı kuşakla genç kuşağın çatışması verilir. Asaf Paşa ve Zehra Hanım, sosyal münasebetlerde ve evlilikte zenginliği öne çıkarır. Oğulları Celal Bey ise zenginliğin önemli olmadığını, asıl olanın güzellik, namus olduğunu belirtir.

Günümüz genç kuşağının ilgi çeken bir yönünü ele alan eser o günkü toplumda da bugüne bilgi vermektedir.
Konusu gerçek hayattan alınmış bu romanda genel manada esir ticareti, sosyal sınıflar arasındaki dengesizlik, terbiye meselesi, geleneklerin sosyal hayata tesirleri başlıca unsurlardır. Ayrıca kader fikri Sergüzeşt romanında çok öne çıkmaktadır.

ÇATIŞMALAR:  Kuşak çatışması: Romanda sosyal sınıfların Romanda Osmanlı üst tabakasının cariyelik ve esarete bakış açısı eleştirilmiş, yaşlı ve genç kuşakların çatışmaları da ele alınmıştır. 

Ayrıca sosyal sınıflar arasındaki çatışmalar da yer almaktadır.

TEMASI: Romanın teması "esaret sorunu"dur.

TEMEL İLETİSİ: Eserde mal gibi alınıp satılan köle gibi çalıştırılan esir kızların büyük acılar yaşadıklarını vurgulayıp esaretin ne büyük bir kötülük olduğunu, bundan vazgeçilmesi gerektiği iletisi veriliyor. funduszeue.info


ROMAN ÖZETİ:

Kafkasya&#;nın bir köyünde Dilber adında küçük bir kız esircilerin eline düşer. İstanbul&#;a getirilir. Dokuz yaşındaki güzel kız, Mustafa Efendi adında bir memura satılır. Evin hanımı serttir, kötü huyludur. Dilber&#;e çok eziyet eder. Kızcağız bütün ağır işleri yüklenir, gücünün üstünde çalışır, böyle olduğu halde  sık sık dövülmekten, aşağılanmaktan kurtulamaz.

Mustafa Efendi Erzurum&#;a bağlı bir ilçeye atanır. Dilber&#;i götürmek istemediğinden bir esirciye satar. Dilber sıkıntılı yıllar geçirir. Ona müzik, okuma, ev işleri öğretilir. Dilber bir süre sonra Asaf Paşa konağına satılır.

Asaf Paşa&#;nın ailesi görgülü ve bilgilidir. Dilber burasını çok sever, ilk kez rahat eder. Ailenin oğlu Celal Avrupa&#;da okumuş, resim çalışmış, kültürlü ve yakışıklı bir gençtir. Neşeli ve iyi kalpli bir insandır.  Dilber&#;i model olarak kullanır, iki genç zamanla birbirlerine yakınlık duyarlar. Sevişirler. Anne baba durumu sezince telaşa kapılırlar. Çünkü bir halayık parçasıyla oğlunun evlenmelerine asla razı değillerdir. Oğullarının haberi olmadan Dilber'i  bir esirciye satarak konaktan uzaklaştırırlar. Celal olup bitenleri öğrenince üzüntüden yatağa düşer.

Dilber&#;in yeni sahibi Mısırlı bir zengindir. Kızı haremine kapamak amacındadır. Bunun için onu Mısır&#;a götürür.

Genç kız hareme girmek istemediğinden üst katta karanlık bir odaya kapatılır. Harem ağası Cevher kıza acır, onu kurtarıp İstanbul&#;a kaçırmak ister. Geceyarısı odaya ip atarak yukarı tırmanır, önce Dilber&#;i aşağı indirir. Arkadan kendisi de inerken dengesini kaybeder, düşerek ölür. 

Dilber yalnız ve çaresiz kalır. Tek başına İstanbul&#;a gidemeyeceğini anlar. Kendini Nil ırmağma atarak intihar eder.


ROMANIN ŞAHIS KADROSU:


KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ:

Romanda şahıs kadrosu olarak karşımıza iki grup çıkar: Köleler ve asiller. Dilber, Cevher Ağa, Teravet kölelik kavramını vermek için seçilmiş tiplerdir. Celal Bey, Hacı Ömer, Mustafa efendi ve karısı ise aydın ve varlıklı kesimi temsil eder.


DİLBER: Dönemin trajik bir sahnesini yani esirliği anlatmaya çalışan ve bu çalışmasında güzel bir eser ortaya çıkararak çalışmasında başarıyı yakalayan Samipaşazade Sezai, Dilber karakterini yazıya iyi bir biçimde dökmüştür.
Dilber&#;in küçük yaşında esirciye satılması, yaıılar sonra güzelleşip alımlılaşması akıcı bir dille anlatılmıştır.
Bu güzel ve talihsiz kız kendisi için imkansız bir sevdaya tutulmuş ve sonu hüsranla biten bir yaşam sürmüştür. Romanın asıl kahramanıdır. Merkez şahıs ve devrini temsil ettiği için önemli bir tiptir.
Namusuna düşkün, ölümü pahasına da olsa namusu için, odalık olma gibi kötü bir şeyi reddetme cesaretine sahip ulvi bir insandır. O, hayatta en fazla namusuna önem verir. Ve namusu için yaşar. Güzeldir ve bu güzellik onun başına hep sorunlar açmıştır.


CELAL BEY: 
Romanın ikinci önemli şahsiyetidir. Paris&#;te yurt dışı eğitimi gördükten sonra ressam olarak ülkesine döner ve model olarak kendisine Dilber&#;i seçer. Bu sırada da Dilber'in namusuna aşırı düşkünlüğü dikkatini çeker ve elinde olmadan Dilber&#;e aşık olur.
Zenginlik içinde bir yaşam süren Celal Bey rahat bir ortamda yetişmiştir. İstediği zaman istediği şeyi yapabilme rahatlığı ona verilmiştir. Bu zenginliği onun için bir şey ifade etmez çünkü, önemli olanaın maddi zenginlik deği, gönül zenginliği olduğunu savunan nadide insanlar arasındadır.

ZEHRA HANIM: Celal Beyin annesidir.  Oğlunun evdeki bir köleyle evlenmesini kabullenemez. Kötü kalpli bir insandır.

ASAF PAŞA: Celal Beyin babasıdır, o da eşi gibi oğlunun Dilber'le evlenmesini istemez. Varlıklı bir adamdır. 

Hacı Ömer: Bir esircidir merhametsiz, duygusuzdur.


Mustafa Efendi: Memurdur. Görevini kötüye kullanan ve rüşvet yiyen bir adamdır.


Teravet: Mustafa Efendi ve eşinin evinde Arap bir halayıktır. Kötü yürekli ve gaddardır. Dilber'e yaptığı işkenclerle ön plana çıkar.


Latife ve annanesi: Latife Dilber'in dert ortağı iyi ve merhametlidir. Anneannesi de aynı şekilde iyi ve funduszeue.infoşlı kadın ve latife yardımseverdir.

Cevher Ağa: Harem ağasıdır. Cesur, iyi yürekli, Dilber'i seven ve onun için ölümü göze alan bir kişidir.

MEKÂN VE ÖZELLİKLERİ:


İlk olarak anlatıma esirciye sayılacağı yerin tasviri ile başlanır. Buralar ise: Tophane Meydanı, Çakmakçılar Yokuşu, Beyazıt Meydanı, Aksaray gibi.
Daha sonra yazar Dilber&#;in satıldığı evin tasvirine geçer. &#;odada bir hücrenin içinde bir küçük şilteden ve bundan 50&#;60 yıl evvel yapılmış bir hücrenin içinde Çanakkale testisi ile bir bardaktan başka bir şey yoktu.&#;
Asaf Paşa&#;nın Moda&#;daki konağı da bir hayli geniş bir tasvirle anlatılmıştır. &#;Avrupai binanın deniz tarafındaki manzarayı göstermesine karşılık kara tarafındaki çınarı kestane, zeytin gibi insanı düşündüren ve esirlik içindeki hayale, lacivert göğü gösteren yüksek ışıkları, güneşin ışığını dalgalandırarak uzun gölgeleri ve hoşlukları hiçbir tarafla bağlantısı olmayan bahçeye ruhun aradığı rahat ve huzuru veriyordu&#;&#; (15 s)
Bu mekân tasviri Halid Ziya&#;dan önce Türkçe&#;de rastlamadığımız en güzel örnektir. Sezai&#;nin bütün ömrü Avrupai tarzda dekore edilmiş köşklerde geçtiğinden yazar, güzel ve rahat bir üslupla okuyucuyu sıkmadan en küçük ayrıntıyı bile ihmal etmez.
Dekor para ve yaşayış tarzı ile yakından ilgilidir. Avrupai bir hayat tarzını, bütünü ile benimsemiş olan Asaf Paşa ailesi, dekorda da Batılı tarza önem vermiştir.



ZAMAN: 


Roman Dilber'in Kafkasya'dan yedi yaşında kaçırılmasıyla başlar Nil Nehri'ne kendini atarak boğulmasıyla son bulur. Romanda kronolojik bir zaman sıralaması gözlenmiştir.
Olaylar yüzyılda geçmektedir. Yaşanam zamanı bilinmemekle birlikte yazıldığı dönemde yaşanmış olabilir.

BAKIŞ AÇISI VE ANLATICI:


Roman müşahit anlatıcıya ait bakış açısı ile kaleme alınmıştır. Yazar, esir ticareti yapanlar ve Dilber gibi esarete mahkûm olanlar arasındaki tutumunu dengeleyememiş. Her iki tipteki insana belli bir mesafeyle bakamamıştır.
Yazar romanda kendi kimliğini gizleyememiş, zaman zaman araya girerek kendi düşüncelerini de eklemiştir. Ara sıra konu dışına çıkmış. Esirlik kurumunu acındıracak etki sağlamaya çalışmıştır. Yazar kendi düşüncelerini belirttiği bir bölümde &#; Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan kuvvet kalıntılarının bir feryadıdır.&#;(s) diyerek yorumda bulunmuştur.
Dram öğelerini yer yer kullanarak eserin coşumcu bir yapıta çevirmiş. Mesela eserin sayfasının ikinci paragrafında; &#;Aferin! Bu Kafkasyalı küçük çocuğun muzdarip kalbine ki kendisine ait olanlardan başka bir şeyi kabul etmeyerek ve bohçasını koltuğun altına alarak oda kapısından dışarı çıktı.&#; Demiştir.
Yazar yine başka bir bölümde de okurun acındırma duygularını uyandırmak ister: &#;Zavallı Çocuklar! Sizin o mini mini elleriniz, eski Asya vahşetini kullandığı ve birkaç yüzyıldan beri insanlığın zorbalık yükü altında inlediği esirlik zincirlerini kırmak için değil, belki kendiniz gibi küçük kuşları, güzel çiçekleri okşamak içindir.&#; Der.


YAZARIN SÖZÜNÜ EMANET ETTİĞİ KİŞİ


Sergüzeşt romanı yılında yazılmıştır. Bir insanın hemcinsi olan başka bir insanı kul edinmesi, hiçbir şekilde tasvip edilecek bir durum değildir. Ancak tarih boyunca doğuda ve batıda bir realite olarak yaşanmıştır. Dolayısıyla romanın gerçeği ile hayatın gerçeği birbirine yakındır. Eserde o dönemin esaret anlayışına ait birçok iz bulabiliriz. Mesela eserde eserlerin duygularına yer verilmemesi, bir insan olarak değil de iş yapmak için yaratılmış bir mahlûk olarak bakılması gibi bölümlere rastlarız.


Dilber ve cevahiri romanda yazarın sözünü emanet ettiği kişilerdir. Geçmişinde esirlerin bulunduğu konaklarda bulunan Sezai, bu gerçekleri Dilber ile yaşamıştır.


Dilber, tip olarak bir Çerkez kızıdır. Karakter olarak da devrin ve dönemin yaşantısını yansıtır.
Romanda bir sınıfın trajik durumu Dilber ile öne çıkarılmıştır. Ferdi, sosyal konulara değinilmiştir. Bu konuları çok etkili, vurgulu ve eleştirel bir biçimde anlatılmıştır. Romantizminde konu edildiği bölümlere rastlamak mümkündür.
Eserde yazarın sözünü emanet ettiği kişi Dilber&#;dir. Söylemek istediklerini onun ağzı ile bize aktarmıştır. Dilber yazarın düşünce ve fikirlerinin sembolüdür.
Vakanın gözleme dayanması, ruh çözümlemelerinin tabiiliği, mekân tasvirlerinin olayın gelişmesine paralel ve kahramanların ruh halleriyle ilişkili olarak realist akımı benimser. Ancak Sezai&#;nin zaman zaman Namık Kemal ve Ahmet Mithat romantizminden gelen bir tavırla kahramanlarına karşı duygularını gizlemediği görülür. Mesela Cemil Bey&#;i beğenir; Dilber, esir kızlar, Cevher gibi kahramanlara acır; esirci Hacı Ömer, Harputlu Mustafa Efendi&#;nin Hanımı gibi kahramanlarına kızar. Bütün bu duygularını saklama ihtiyacı duymaz.
Tanzimat dönemi Türk romanının &#;asıl örgüsünü teessüri mevzuların yaptığını&#; belirten Tanpınar, bunu on dokuzuncu asır sonlarında , &#;romantizmin serpintisi&#; olarak değerlendirir. Sergüzeşt &#;te de &#; bu hissi unsura henüz çok mütereddit bir realizm arzuyla, kibar ve satkarene hatta Avrupalıca bir hayatı aksettirmek endişeleri karışır&#;der. Sergüzeşt &#;ten önce romantizm tecrübesini yaşayan Türk romanı Sergüzeşt&#;le realist tavrın örneğini sunar. Tanpınar &#;henüz çok müterreddid bir realizm &#;söz grubuyla bu tavrın, edebi eserde yansıması biçimine işaret eder. Ancak Sezai, bir taraftan realist tavrı benimserken, bir taraftan da Namık Kemal &#;in üslubunu sürdürür.

DİL VE ÜSLUP


Sergüzeşt&#;in dili ve üslubu sade ve tabiidir. Kuş ve renk isimleri her fırsatta kullanılmıştır. Kuş, özgürlüğün sembolüdür. Mekan tasvirleri çok iyidir. Okuyucunun hayal dünyasına uygundur. Samipaşazade Sezai&#;nin ilk ve son romanı olması itibariyle diğer romanlarıyla karşılaştırma gibi bir şansımız bulunmamaktadır.
Başarılı bir eser ortaya çıkaran Sezai, okuyucun bir solukta bitirebileceği bir kitap vücuda getirmiştir. Anlatım akıcı ve sürükleyicidir. Kısa ve öz olması da okuyucu için bir avantajdır.
Sergüzeşt romanını esas kahramanı olan Kafkasyalı esir kız Dilber&#;dir. Romandaki diğer şahısların hepsi ya ona eziyet eden veya onu koruyan ve seven kimselerdir. Romana bütün olarak Dilber&#;e ıstırap veren insanlar hâkimdir. Romanda, Dilber hemen daima kendisine zıt kimselerle karşılaştığı ve bu kimseler Dilber&#;le münasebetlerine göre tasvir edilmiştir. Başta Dilber&#;i Batum&#;dan İstanbul&#;a getiren Çerkesler&#;in insani duyguları yoktur. Kendi ırklarından olan kızları İstanbul&#;a getirir ve satarlar. Onlara göre insan, değeri para ile ölçülen bir varlıktır. Esir kızları satın alan adam, Hacı Ömer adındaki esirci, Dilber&#;le taban tabana zıt &#;iriyarı, çirkin, vahşi, merhametsiz bir insandır. Hayatta iki şeye önem verir: biri duvarda asılı kırbacı, öteki ise evine gelen zayıf mahlûkların kimsesizliğidir. Dilber&#;i satın alan Harput sabık Mal Müdürü Mustafa Efendi&#;nin karısı da kendisi gibi çirkindir. Harputlu çirkin, merhametsiz ve saygısız bir adamdır. Sosyal bakımdan Dilber ile aynı durumda olan Harputlu&#;nun hizmetçisi Arap cariye Taravet de hanımı gibi çirkin ve merhametsizdir. Bunlara karşılık Dilber&#;i sokakta baygın halde bulan ve gece evine götüren ona annesi gibi bakan yaşlı kadın asil bir çehre ve şahsiyete sahiptir. Edirnekapısı civarındaki harap, korkunç konakta Dilber ile diğer esir kızları çalgı çalan, kitap okuyan ve dertleşirken gösterir. Yazar onları tasvir ederken tatlı çocukluk hatıralarına, acı hayat tecrübelerine yer verir. Dilber Asaf Paşa&#;nın konağına gele kadar masum, hassas, ezilmiş bir çocuk olarak karşımıza çıkar fakat bu köşkte, ressam Celal Bey&#;e derin hayranlık, aşk duyguları uyandıran bir genç kız hüviyetine bürünür. Dilber &#;den sonra romanın ikinci mühim kahramanı Celal Bey&#;dir. Celal Bey, refah içinde büyümüş Paris&#;te resim tahsili yapmış, sıhhatli, neşeli bir delikanlıdır. Bu romanda Celal bütün dikkat ve ihtirasını sanatına gömmüş gibidir. Bu yüzden sağlıksız bir tiptir. Celal Bey türlü kıyafetlere sokarak Dilber&#;in resmini yapmaktan hoşlanır.&#;Asaleti zenginlik ve sosyal mevkide değil güzellik ve kalp saflığı&#;nda arayan Celal Bey, bu düşünceleriyle geleneksel yapıya tezat teşkil eder. Dolayısıyla sahip olduğu sosyal statüye aykırı bir tablo çizer. Alışılmış olanı değiştirmeye yönelik tavrı, karşısında geleneksel yapıyı şiddetle korumaya kararlı bir güç bulacaktır. Onu değiştirmeye gücü yetmeyecektir. Celal Bey, Dilber&#;in aşka eğilimli hassas yönünün ortaya çıkmasına hizmet ederken aynı zamanda mevcut sosyal yapıya karşı çıkışında örneğini gösterir. Asaf Paşa ve ailesi son dönem Osmanlı toplumunun tüketim tarzını temsil eder. Celal&#;in anne ve babası, toplum kurallarını gözetme çabası yüzünden kısıtlı kişilerdir.
Sergüzeşt &#;i üstad-ı has Ekrem&#;in nihayetsiz kalbine ithaf ile i&#;lâ etmek istemiştim. Bu eserin bir meziyeti varsa onu da şimdi zir-i zeminde durmuş, fakat bâlâ-yı sermediyette ebedîü&#;l-halecan olan kalpten almıştır.
Romanın &#;baştan sona kadar ezilen masum insan ile ezen kötü, anlayışsız insanlar tezadına dayandığını&#; belirten Mehmet Kaplan &#; Sergüzeşt romanında eşya ve mekân tasvirleri, içinde yaşanılan dünyayı kurmada; şiir ve estetik duyguları telkinde önemli rol oynar. Bu bakımdan o, Namık Kemal ve Ahmet Midhat Efendi&#;den ayrılır&#; der.

ZİHNİYET UNSURLARI:


YAZAR HAKKINDA BİLGİ:

SAMİPAŞAZADE SEZAİ EDEBİ KİŞİLİĞİ MADDELER HALİNDETIKLAYINIZ

Sergüzeşt Romanı Özeti &#; Sami Paşazade Sezai

Sergüzeşt, Tanzimat dönemi yazarlarından Samipaşazade Sezai&#;nin &#;da yayınlanan romanıdır.

Sergüzeşt&#;in kelime anlamı:

Ser = baş, guzeşt =(-den geçmek): baştan geçen hâl/ler anlamlarına gelmekte. Türkçeye &#;Macera&#; diye çevirebiliriz.

Sergüzeşt, Tanzimat yazarları tarafından çok işlenen &#;beyaz kadın ticareti&#;ni konu edinir.

Yazar, yaşadığı dönemdeki Türk toplumunda &#;cariye&#;, &#;odalık&#;, &#;halayık&#; gibi çeşitli adlar verilen esir kadınları kendi babasının konağında yakından görüp inceleme fırsatı bulmuş ve eserini buna dayanarak yazmıştır.

Bu roman Türk edebiyatında ilk realist eserler arasında yer alır.

Sergüzeşt Romanının Özeti:

Kafkasya&#;dan kaçırılan dokuz yaşındaki Dilber, İstanbul&#;a getirilerek, önce, Harput Malmüdürlüğü&#;nden azledilmiş Mustafa Efendi&#;nin evine kırk liraya satılır. Orada evin taşyürekli hanımı ile Arap halayık Taravet&#;in elinde çok eziyet çeker.

Mustafa Efendi bir ilçe kaymakamlığına tayin edilerek İstanbul&#;dan ayrılırken kızı bir esirciye altmış liraya satar. Esir tüccarı bir süre sonra Dilber&#;i Asaf Paşa adlı birinin konağına satar. Orada rahat bir hayata kavuşur, hatta Fransızca öğrenir.

Paşa&#;nın Avrupa&#;da resim öğrenimi görmüş olan oğlu Celal Bey, kızın türlü kılıklarda resmini yapar. Günün birinde iki genç birbirlerini severler. Bu evliliği uygun görmeyen ana baba, Dilber&#;i bir esirciye gizlice satarak evden uzaklaştırırlar.

Kız, Mısır&#;a götürülerek zengin bir tüccara satılır. Yeni efendisine odalık olmayı reddettiği için dövülür, hapsedilir. Merhametli bir haremağası kendisini tekrar istanbul&#;a götürmek ister; ancak olaylar farklı gelişir ve haremağası ölür.

Dilber yakalanıp tekrar işkenceli hayatına döneceği korkusuyla kendisini Nil&#;in karanlık sularına bırakarak intihar eder.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası