Yeni bir iş kurmak istediğiniz için buradasınız. Nasıl bir iş kurmak istediğiniz hakkında genel bir fikriniz olabilir ama ne istediğinizden tam emin olamayabilirsiniz. Hatta “iş modeli nedir?” diye soruyor bile olabilirsiniz.
Bu anlaşılabilir bir durum. Yeni bir iş kurmak, belirsizlikle dolu ama aynı zamanda heyecan verici bir süreç…
Ancak başarılı olma şansınızı artırmak için dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var:
Bu yazı boyunca üçüncü maddeye odaklanacağız, yani işletmeniz için pazarınızla uyumlu ve gelir getiren bir iş modeli bulmak. Hadi başlayalım.
İşte yazı boyunca ele alacağımız konular:
Şimdi bir iş modelinin ne olduğunu ve ne olmadığını, günümüzün en yaygın iş modellerini ve son olarak, yeni girişiminiz için doğru iş modelini nasıl seçebileceğinizi öğreneceksiniz.
Basitçe söylemek gerekirse, iş modeli para kazanmak için uyguladığınız yaklaşımdır. Belirli bir maliyet karşılığında, ürün veya hizmet aracılığı ile müşterilerinize nasıl değer sağladığınızdır da diyebiliriz.
İş modeli, her yeni girişim için temel ve vazgeçilmez bir unsurdur çünkü uzun vadede değerinizi anlamanıza yardımcı olur.
İş modelinizin taşa yazılı olması gerekmediğini unutmayın. Onun yerine, bunu işletmenizden para kazanmanın farklı yollarını denemenin ve test etmenin bir yolu olarak düşünün.
Buna daha çok izlediğiniz gelir modeli de diyebiliriz.
Örneğin, Facebook gibi bir şirketi ele alalım. İlk başladıklarında platform tamamen ücretsizdi ve kitleleri yeterince büyüdükten sonra reklam yoluyla para kazanmaya başladılar. Bu, seçebilecekleri modellerden sadece bir tanesiydi.
Aylık bir abonelik ücreti almayı veya ürün ve hizmet satmayı da seçebilirlerdi.
İşletmeniz için benimsediğiniz iş modeli genellikle pazarınıza ve kitlenizin ne için ödeme yapmaya istekli olduğuna bağlıdır. İşe ilk başladığınızda benimsediğiniz iş modeliyle sonuna kadar devam etmek zorundasınız diye de düşünmeyin.
Örneğin Amazon’a bakarsak, bugün Amazon AWS (Amazon Web Services), ölçeklenebilir bulut altyapısı çözümleri sunan, Amazon’un en büyük gelir sağlayıcılarından biri. Ancak ilk kurulduğunda tamamen farklı bir amaca hizmet ediyordu.
İş modeliyle iş planının aynı şey olmadığını bilmek önemlidir.
İş modeliniz, işletmenizin gelir getirmesi için benimsediğiniz yaklaşımdır, iş planı ise işletmenizin geleceğini ve o geleceğe nasıl ulaşacağınızı detaylı olarak belirten bir plandır.
Mevcut modellere ve seçeneklere göz atmak kendi girişiminiz için bir seçim yapmayı kolaylaştırabilir.
Kendi girişiminizi nasıl yönlendireceğinizi belirlemek için örnek alabileceğiniz onlarca iş modeli bulunuyor. Genellikle işletmeler kapsamlı bir model belirleyip bunu işlerinin ihtiyacına göre şekillendirmeyi tercih ediyorlar.
Sizin seçeceğiniz yol da sektörünüze bağlı olarak ama daha çok da müşterileriniz ne için ödeme yapmaya istekli olacaklarına bağlı olarak değişecektir. Peki, bu iş modellerinden bazıları nelerdir?
Şimdi bu yaygın iş modellerine daha ayrıntılı bakalım.
Reklamlar uzun süredir hayatımızda. Ancak eskiden önde gelen mecra olan baskı reklamlarının yerini bugünlerde online reklamlar aldı.
Bu yaklaşım oldukça basit: İnsanların tüketmek isteyeceği içerikler üretiyorsunuz ve bunlardan para kazanabilmek için reklamlardan faydalanıyorsunuz. Okuyucularınız veya ziyaretçilerinizden ücret talep etmiyorsunuz, bunun yerine web sitenizde/platformunuzda/kanalınızda reklam alanı satarak, onların dikkatlerini paraya çeviriyorsunuz.
Bir web siteniz varsa, reklam yayınlamak için anlaşabileceğiniz çeşitli reklam ağları bulunuyor. Burada genellikle tıklama ve görüntülenme sayısına bağlı olarak ödeme alıyorsunuz.
Gelir/satış ortaklığı da oldukça yaygın ve kazanç getirme potansiyeli olan bir model, özelikle de işinizi internet üzerinden yürütüyorsanız… Gelir ortaklığı pazarlaması ile bir komisyon karşılığı belirli ürün veya hizmetleri kitlenize öneriyorsunuz.
Piyasada Hepsiburada ve Trendyol gibi büyük şirketlerin yanı sıra nişinize ve kitlenize göre gelir ortaklığı programları sunan sayısız şirket bulabilirsiniz.
İlgili yazı:Blogunuzda satış ortaklığı yapmaya nasıl başlayabilirsiniz?
Burada verdiğimiz örneklerin çoğu online odaklı olsa da çevrimdışı dünyaya da adapte edilebilecek modellerden oluşuyor.
Ancak, franchising öncelikli olarak çevrimdışı bir model.
Aklınıza gelebilecek fast food restoran zincirlerinin çoğu bu model ile çalışıyor. Hatta, örneğin McDonalds’ın lokasyonlarının yüzde 90’ı franchise…
İşinizi genişletmeye odaklanıyorsanız bu model size uygun olabilir.
Bu modelde, franchise veren işinin çoğu yönünü lisanslıyor, franchise alan da bu ürün ve hizmetleri telif karşılığında satıyor. Bazı durumlarda, franchise veren gelirden bir pay da alabiliyor.
Freemium da büyük olasılıkla aşina olduğunuz bir model. Bu modelde ürün veya hizmetin bir kısmı ücretsiz olarak sunuluyor ancak premium sürüm ve ek özellikler için ücret talep ediliyor.
Freemium modelinin en önemli özelliği sonsuza kadar ücretsiz olmadı. Yani hiçbir zaman premium sürüme yükseltme yapmayan bir kullanıcı grubuna da sahip olabilirsiniz.
Bu modelin, özellikle de yazılım alanında, sayısız farklı örneğiyle karşılaşabilirsiniz.
Evernote bu örneklerden bir tanesi. Bu organizasyon ve planlama uygulaması çoğu kullanıcının ihtiyaçlarını karşılayacak ücretsiz bir sürüme sahipken, Premium ve Business planlarında daha kapsamlı özellikler bulunuyor.
Bu modelin adı, temelde modeli icat eden üründen geliyor. Ne olduğunu tahmin edebiliyorsunuz, değil mi?
Burada, ürününüzün belirli bir kısmından yüksek miktarda satmak için aynı ürünün belirli bir yönünü maliyetinin altında satıyorsunuz (hatta neredeyse bedava veriyorsunuz diyebiliriz).
Bu modelin en ünlü örneği tabii ki jilet ve tıraş bıçaklarıdır. Tıraş makinesinin sapı neredeyse bedava olacak kadar ucuzdur ancak ürünün ömrü boyunca yeni tıraş bıçaklarına para ödersiniz.
Başka bir yaygın örnek ise yazıcılardır. Yazıcıyı bir kez satın alırsınız ve daha sonra ürün ömrü boyunca defalarca mürekkep kartuşu satın almanız gerekir.
İsminden de anlaşılabileceği gibi, bu model yukardaki yaklaşımın tersidir.
Başlangıçta düşük marjlı bir ürün satmak yerine, önce yüksek marjlı bir ürün satıyorsunuz ve peşine düşük marjlı ürünler teklif ederek satış devamlılığı sağlıyorsunuz.
Bu ürünlerin her ikisiyle de bir ürün ekosistemine katılıyorsunuz.
Örneğin, Apple ürün ekosistemini ele alalım. Yeni bir MacBook satın alırsanız, daha sonra Apple Store’dan uygulama, Apple Music’ten şarkı ve hatta bir iPhone alma şansınız da yüksektir.
Bu model, bir (veya birden çok) üst seviye ürünün ardından daha küçük satın alımlar sağlıyor.
Abonelik modeli, kapınıza dergi ve gazetelerin teslim edildiğini günlere kadar uzanıyor.
Büyük olasılıkla her ay abonelik ücreti ödediğiniz bir dizi hizmetten (veya üründen) faydalanıyorsunuz.
Netflix, kulağa tanıdık geliyor mu?
Süreç oldukça basit: Müşterileriniz, ürün veya hizmetinizi kullanmaya devam etmek için aylık bir ücret ödüyorlar. Bu, SaaS ve içerik odaklı işletmeler için oldukça yaygın bir model.
Netflix, abonelik modelinin klasik bir örneği. Aylık üyelik ücretinizi ödüyorsunuz ve karşılığında Netflix’in içerik kitaplığına erişebiliyorsunuz.
Ajans modeli, kaliteli potansiyel müşteriler oluşturmayı ve daha sonra hizmet ve pazarlama kampanyaları aracılığı ile bunları satmayı içeriyor. Bu model size oldukça tanıdık gelebilir çünkü 200’ü aşkın bir süredir hayatımızda… Bilinen ilk reklam ajansı 1786 yılında William Taylor tarafından kurulmuş.
Şimdiki modern ajans kavramı ilk ajanslardan ve “Mad Men” günlerinden oldukça farklı ancak süreç ve işleyiş birbirine benziyor. Temelde, farklı müşteriler için pazarlama ile ilgili projeler yönetiyorsunuz.
Bu model, yazılım aboneliği ya da kendi ürünlerinizi satmak kadar ölçeklenebilir değil ancak yine de ciddi bir gelir sağlayabilir.
E-ticaret, en hızlı büyüyen perakende sektörü. E-ticaret dendiğinde akla ilk önce Hepsiburada gibi büyük pazar yerleri geliyor olabilir ancak kendi web sitesini kurup e-ticarete atılan işletmelerin sayısı da gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Siz de işletmeniz için bu iş modelini denemek istiyorsanız GoDaddy’nin WordPress E-Ticaret Hosting planı gibi bir çözüm ile kısa sürede kendi e-ticaret sitenizi kurabilirsiniz.
İlgili yazı:Online satış yapmak isteyenlerin dikkat etmeleri gerekenler
Gördüğünüz gibi yeni bir iş kurarken hangi modeli seçeceğiniz konusunda birçok farklı alternatifiniz olacak.
Abonelik modelini mi, e-ticareti mi, freemium’u mu yoksa tamamen farklı bir seçeneği mi kullanacaksınız?
İşte girişiminiz için en iyi iş modelini belirlemenize yardımcı olacak bir süreç:
Seçtiğiniz iş modeli, müşterilerinizin ihtiyaç ve beklentileriyle uyumlu olmalı. Örneğin abonelik modelini uyguluyorsanız, reklam modelini de dahil ederseniz müşterilerinize kötü bir hizmet sunmuş olursunuz. Örneğin, şarkılar arasında reklam dinlememek için Spotify Premium üyeliği aldığınızı ama sonra yine de reklamlara maruz kaldığınızı düşünün. Bu hiç hoşunuza gitmezdi, değil mi?
Birden fazla modeli birleştirmekte tabii ki serbestsiniz, ancak bunu yaparken her şeyden önce kârı değil, müşteri deneyimini düşünmeyi unutmamalısınız.
Bazı pazarlarda para kazanmak zor olabilir. Örneğin, yüksek trafik alan ancak ürün satışlarına dönüşmeyen, içerik odaklı bir web siteniz varsa para kazanmak için en iyi seçeneğiniz büyük olasılıkla reklam modeli olacaktır.
Müşterilerinizin nasıl satın alım yaptığını düşünün. Sık sık üst seviye ürünler mi alıyorlar? Yoksa abonelik ücreti ödemeye ya da daha düşük seviye ürünler almaya daha mı yatkınlar?
Diğer işletmelerin nasıl gelir elde ettiğini görmek için pazarınızı analiz etmeye zaman ayırın. Bir süredir başarılı bir şekilde işlerini yürütüyorlarsa büyük olasılıkla sizin de işinize yarayabilecek bir iş modeli bulmuşlardır.
Ancak, her pazarda yenilikçi ve yıkıcı atılımlar yapmanın mümkün olduğunu da unutmayın.
Bu nedenle, yalnızca daha önce yapılanları takip ve tekrar etmek zorunda olduğunuzu düşünmeyin.
Pazarınızda sizi rakiplerinizden ayrıştıran nedir? Örneğin bir e-ticaret işletmeniz varsa yalnızca yerel markalara yer vererek destek mi oluyorsunuz?
Veya abonelik ücretlerinin hakim olduğu bir pazarda uygulamanızın ücretsiz sürümünü mü sunuyorsunuz?
Başarılı işletmelerin çoğu, gelir akışı için birden fazla kaynağa güvenir. Yani işletmenizin ilk zamanlarında denemeler yaparak nerelerden gelir akışı yaratabileceğinizi belirlemek önemlidir.
Artık bir iş modelinin ne olduğunu bildiğinize göre, işinize gerçekten uyan bir iş modeli bulana kadar farklı modellerle deneme yapmaktan çekinmeyin.
Bu yazıda bahsettiğimiz modellerin çoğu, birbirleriyle birleştirilip geliştirilerek işletmenizden daha fazla gelir elde etmenize yardımcı olabilir.
Gördüğünüz gibi bazı iş modelleri yüzyıllara meydan okuyarak başarılı olmaya devam ediyor, bazıları ise daha çok yeni ancak hızla ölçekleniyor ve pazarı ele geçiriyor.
Genel olarak “en iyisi budur” diye bir şey söylenemez, ancak işletmeniz için en iyi ve en uygun iş modeli vardır. Bu nedenle nasıl gelir elde edeceğinizi pazarınızın ve müşterilerinizin taleplerine göre belirlemeye dikkat edin.
Son olarak seçeceğiniz iş modelinin sonsuza kadar değişmeyeceğini unutmayan. İşletmelerin çoğu birden fazla modele dayanır ve yaklaşımlarını zamanla değiştirir ve iyileştirir.
Fotoğraf Sebastian Herrmann , Unsplash aracılığıyla.
Pasif gelir elde etmek istiyorsunuz ve nereden başlayacağınızı bilemiyor musunuz? Özellikle ekonominin bu karamsar döneminde sizin de herkes gibi fazladan biraz paraya ihtiyacınız varsa, şimdi her şeyi bir kenara bırakın ve bu detaylı gelir rehberini tüm dikkatinizi vererek okuyun. Okumayı bitirdiğinizde bu konu hakkında ihtiyacınız olan bütün bilgilere sahip olacağınızdan emin olabilirsiniz.
Pasif gelir çok az vakit harcayarak veya hiç vakit harcamadan gelir elde etme yöntemidir. Bu tür gelir elde ederken yarı zamanlı veya tam bir iş gibi düzenli bir çaba göstermek zorunda olmazsınız. Pasif gelirin esas amacı mümkün olan en az zamanı ayırarak düzenli bir gelir akışı elde edebilmektir. Eğer yeteri kadar maddi kaynağınız varsa, finansal yatırımlar yaparak kolaylıkla gelir elde edebilirsiniz. Örneğin, evinizi kiralayabilir veya hisse senedi alabilirsiniz. Ancak yeteri kadar finansal kaynağınızın olmadığı durumlarda, entelektüel kaynaklarınızı zekice kullanarak da pasif gelir elde etmeniz mümkün.
Günümüzde pasif olarak gelir elde edebilmek için sistem kurmanın mantığını bilmek zorundasınız. Aksi halde, pasif olarak gelir elde etmeyi başarsanız bile bunun devamlılığını sağlamakta oldukça zorlanırsınız. Sonuç olarak, yatırım yapmak için kullanabileceğiniz finansal kaynaklarınız yoksa, pasif gelir kaynağınızın devamlılığını nasıl sağlayacağınızı öğrenmelisiniz. Değil mi? Bu konuda henüz tamamlamadıysanız, öncelikle “İşleyen Bir Sistem Nasıl Kurulur?” adlı eğitim modülümü tamamlamanızı tavsiye ederim.
Birçok kişi pasif gelirin zaman gerektirmediğini öğrendiğinde bir gecede pasif şekilde gelir elde etmenin yollarını aramaya başlar. Oysaki pasif gelirin mantığı günü gününe aktif bir çaba göstermek zorunda kalmadan, düzenli bir gelir elde edebileceğiniz bir sistem kurabilmektir. Sistemi kurmak tabii ki emek ve zaman ister ama sistemi bir kere başarıyla kurabilirseniz, düzenli gelir elde edebilmek için çok fazla çaba harcamanıza gerek kalmaz. Başarıyla kurduğunuz sistem zaten kendi kendine işler. Bu yüzden de eğer finansal kaynaklarınız yoksa ve pasif bir şekilde gelir elde etmeye niyetliyseniz, öncelikle sistem kurmanın ne demek olduğunu ve temel mantığını öğrenmeye ihtiyacınız vardır.
YANLIŞ BİLGİ: Pasif gelir çok kısa süreli bir projedir.
DOĞRU BİLGİ: Bir yatırım yapmadan gelir elde edemezsiniz. Yapacağınız yatırım finansal bir kaynağa dayanmıyorsa, duygusal, entelektüel ve sosyal bir kaynağa dayanmalıdır. Yani kiraya verecek bir dükkanınız yoksa, o zaman duygusal dayanıklılığınızı, bilginizi veya sosyal çevrenizi ortaya koyarak pasif bir şekilde gelir elde edebilirsiniz. Bunun için de kendinize en azından 6 ay-1 senelik bir zaman dilimi ayırmalısınız.
YANLIŞ BİLGİ: Pasif geliri yalnızca zengin insanlar elde eder.
DOĞRU BİLGİ: Pasif geliri finansal özgürlüğü olan insanların daha kolay elde ettiği tabii ki doğrudur. Ancak bunun sebebi finansal kaynaklarının çokluğundan öte doğru sistemi kuracak bilgilerinin, doğru insanlara erişimlerinin ve doğru düşünce yapısına sahip olmalarının önemidir. Eğer denemezseniz, asla ilerleyemezsiniz. Eğer sormazsanız, asla öğrenemezsiniz. Eğer başlamazsanız, asla bitiremezsiniz. Cesur ve kararlı olun.
YANLIŞ BİLGİ: Bana kimse hiçbir ödeme yapmaz.
DOĞRU BİLGİ: Eğer size kimsenin ödeme yapmayacağını düşünüyorsanız, muhtemelen kimse size bir ödeme yapmayacak. Ancak ortaya değerli bir ürün koyarsanız, ürününüzün değerinizi görenler buna uygun bir ödeme yapmayı kabul edeceklerdir. Önemli olan, siz ortaya bir değer koymaya hazır mısınız?
Pasif gelir elde etmek için bilgi ve becerinizi çok fazla zamanınızı yatırmadan uzun vadeli bir paraya çevirmenin yolunu bulmalısınız. Bunun için de ya var olan bir sistemi kullanmalı ya da kendi sisteminizi kurmalısınız.
Fotoğraf çekme konusunda ilgili veya yetenekliyseniz, birçok site fotoğraflarınızı belli bir komisyon ile yüksek çözünürlükte satmanıza izin verir. Shutterstock, Adobe Stock, iStock ve Depositphotos sitelerine çektiğiniz fotoğrafları yükleyebilir ve satıldıkları takdirde dolar üzerinden ödeme alabilirsiniz.
Başlangıçta fotoğrafları çekmek ve satılmaları için dikkat etmeniz gerekenler için tabii ki emek vermeniz gerekecektir. Ancak belli bir süreyi bu işe yatırırsanız, daha sonrasında fotoğraflarınız her satın alındığında hesabınıza para pasif bir gelir olarak gelecektir.
Yazma becerinize güveniyorsanız, uzmanlığınızın olduğu bir konu varsa veya ilgi alanlarınızla ilgili sıkılmadan saatlerce araştırma yapabiliyorsanız, o zaman bir blog açmayı düşünebilirsiniz. Nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, Blog Nasıl Açılır ve Neden Yazılır? başlıklı yazımı okumalısınız! Blog projeleri uzun soluklu projelerdir ve yazılarınızın fark edilip sitenize tıklamaların artması uzun zaman alabilir, ancak belli bir kitleye ulaştıktan sonra sitenize reklam alabilir veya bir sonraki maddede detaylarını öğreneceğiniz satış ortaklığı programlarına katılarak pasif gelir elde edebilirsiniz.
Herkesin link verdiği bir dünyada, siz neden link paylaşarak komisyon kazanmayasınız! Öyle değil mi? İçerik üreticiliği gerçekten yükselen bir trend ve en iyi yanı da satış ortaklığı denilen komisyonlu link programlarından faydalanmak. Yapmanız gereken yazılı, sesli veya videolu içerikler üretip bir kitleye sahip olmak. Belli bir kitleniz olduktan sonra satış ortaklığı veren Trendyol ve Hepsiburada gibi platformlara kayıt olabilir ve paylaştığınız linkten alışveriş yapanlar sayesinde pasif gelir elde edebilirsiniz.
Uzmanlığınızın olduğu bir konu varsa dijital kitap hazırlayabilirsiniz. Dijital kitapların satışı daha kolaydır. Sizleri uzman olarak tanıyan insanlar belli bir ücret ödeyerek dijital kitabınızı satın alabilir. Bunun için kullanmanız gerek sistemler de pek karışık değildir. Blog sayfanıza bir Shopier linki ekleyerek dijital kitap siparişlerinizi alabilir ve ödemeyi yapan kişilere eposta ile dijital kitabınızı kolayca gönderebilirsiniz. Üstelik dijital kitabı bir kere hazırlayıp defalarca satabileceğiniz için harcayacağınız zamana fazlasıyla değecektir.
Müzik üreticiyseniz, Spotify ve Apple Music üzerinden pasif gelir elde edebilirsiniz. Bunun için sanatçılar için Spotify ve sanatçılar için Apple Music sayfalarından detaylı bilgi alabilirsiniz. Eğer şarkılarınız keşfedilir ve sevilirse, 1 milyon dinlemeye 3.300 dolar ila 3.500 dolar civarında bir ödeme almanız mümkün.
“Yazılım öğrenin” diye boşa demiyorlar! Şaka bir yana uygulama geliştirme fikri sizi heyecanlandırıyorsa, Google’a “Uygulama Nasıl Yapılır?” yazdığınızda karşınıza online olarak bu konuda ders alabileceğiniz bir sürü kaynak çıkacak. Eğer kararlıysanız, uygulamalarınızı yazarak Apple Store ve Android Market’e yükleyebilir ve pasif bir şekilde gelir elde edebilirsiniz. Üstelik bu süreçte öğrenecekleriniz, sizin karşınıza pasif gelirden çok daha fazla fırsat çıkarabilir. Aklınızda olsun!
Andy Warhol bugün hayatta olsaydı “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacaktır.” sözünü “Bir gün herkes YouTube kanalı açacaktır” diye değiştirirdi. Youtube, içerik üreticilerinin izleyicilere kolay erişim sağlayabildiği bir platform. Eğer video düzenlemeyi biliyorsanız ve kurgu, içerik üretmek konularıyla ilgiliyseniz, bir YouTube kanalı projesi başlatabilirsiniz. YouTube üzerinden para kazanma özelliğini açabilmeniz için belli bir izlenme süresine ihtiyacınız olacak ki bu işin sancılı kısmı. Ancak belli bir kitleniz olduktan sonra her izlenmeden pasif olarak gelir elde edebileceğiniz gibi uzun vadede markalarla iş birliği yapmaya da başlayabilirsiniz.
“Ben video kurgusu yapmayı hiç bilmiyorum, bunun biraz daha kolay bir yolu yok mu?” diyenler podcast işine başlamayı düşünebilirler. Podcast de içerik üreticileri arasında gittikçe popülerleşen bir yayın şekli. Üstelik işin içine görsellik girmediği için estetik bir kaygıya kapılmadan gerçekten ilgi çekici, keyifli ve bilgilendirici içerikler üretme imkânınız var. Tabii ki podcast yayıncılığından da pasif olarak gelir elde edebilmek için bir kitle oluşturmanız gerekecek. Yalnız, daha az rekabetin olduğu podcast platformlarında daha hızlı bir dinleyici kitlesi elde etmek mümkün.
Eğer dijital görseller, rehberler, logolar ve posterler gibi görsel ürünler tasarlamakla ilgiliyseniz, Canva ve Etsy kullanarak hızlıca pasif gelir elde etmeye başlayabilirsiniz. Tek yapmanız gereken tasarlamak istediğiniz ürüne karar vermek ve ürünü dijital bir ürün olarak Etsy’e yüklemek. Böylelikle ürününüzün her satışında ekstra bir şey yapmadan ödeme alabilirsiniz. İşin güzel yanı Etsy üzerinden dış pazarlara da ulaşabileceğiniz için dolar ve euro ile satış yaparak da kazanç sağlayabilirsiniz.
Pasif gelir elde etmek uzun soluklu projeler ve kendi kendine işleyen bir sistemin mantığını anlamaktan geçer. Elbette ki bütün gelir yöntemleri bu kadarla sınırlı değil. Dijital dünyada pasif bir şekilde gelir elde etmek için yapabileceklerinizin bir sınırı yok. Eğer siz de pasif olarak gelir elde etmek konusunda istekliyseniz, o zaman yukarıdaki seçeneklerden birine en az 6 aylık bir süre verip ne kadar ilerleyeceğinizi görebilirsiniz.
Kazancınız bol olsun, cepleriniz para dolsun! Sevgiler…
İlginizi çekebilir: Zihinsel yorgunlukla nasıl mücadele edebilirsiniz?
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası