hiyeroglif hangi uygarlığa aittir / Hiyeroglif: Antik Mısır'ın Yazı Sistemi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Hiyeroglif Hangi Uygarlığa Aittir

hiyeroglif hangi uygarlığa aittir

Hiyeroglif nedir, hangi uygarlığa aittir? Hiyeroglif yazısı ne zaman ortaya çıktı?

Grekçe'den diğer dillere geçen hiyeroglif terimi "kutsal yazıt" anlamına gelmektedir. Antik çağa ait bir yazı sistemi olan Hiyerogliflerin birçok türü vardır. Bilinen ilk hiyeroglif yazısı milattan önce 'lü yıllarda Eski Mısır'da ortaya çıkmıştır. Sümerlerin çivi yazısının ardından en eski ikinci yazı sistemi Mısır yazısıdır. Üç bin yıldan fazla süredir Mısır'da kullanılan hiyeroglif alfabesi, Eski Mısır uygarlığı haricinde de kullanılmıştır. Hiyeroglif alfabesinin farklı çeşitlerine Girit, Güney Amerika ve Anadolu'da rastlanmaktadır. 'den fazla sembolden oluşan hiyeroglifler bir nesneyi veya bir sesi temsil etmekteydi. "Tanrı'nın sözleri" olarak adlandırılan hiyeroglifler, Fenike alfabesine de ilham kaynağı olmuştur. Peki; hiyeroglif nedir? Hiyeroglif yazısını kim bulmuştur? İşte, Mısır hiyeroglifleri ve anlamları…

HİYEROGLİF NEDİR?

Grekçe'den diğer dillere geçen hiyeroglif terimi "kutsal yazıt" anlamına gelmektedir. Antik çağa ait bir yazı sistemi olan Hiyerogliflerin birçok türü vardır. En bilinen hiyeroglif türü Mısır hiyeroglifleridir. Mezopotamya'da kullanılan hiyeroglifler örnekleri; Urartu ve Luvi hiyeroglifleridir. Rönesans'ta Yeni Platonculuk akımının simgesi haline gelen hiyeroglifler resim ve şemalardan oluşur.

HİYEROGLİF YAZISI NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?

Bilinen ilk hiyeroglif yazısı milattan önce 'li yıllarda Eski Mısır'da ortaya çıkmıştır. Sümerlerin çivi yazısının ardından en eski ikinci yazı sistemi Mısır yazısıdır. Üç bin yıldan fazla süredir Mısır'da kullanılan hiyeroglif alfabesi, Eski Mısır uygarlığı haricinde de kullanılmıştır. Hiyeroglif alfabesinin farklı çeşitlerine Girit, Güney Amerika ve Anadolu'da rastlanmaktadır. Tarihin bilinen ilk alfabesi Fenike alfabesi hiyerogliflerden esinlenerek türetilmiştir. Birçok farklı bölgede rastlanan hiyeroglif alfabesi çeşitlerinin her biri kendisine özgü özelliklere sahiptir. Hiyeroglif yazısını kim bulmuştur? sorusuna cevap olarak da Mısır verilebilir. Mısır'da bulunan ilk yazı Hiyerogliflerdir. Çivi yazısıyla benzerlikleri ve farklılıkları bulunan hiyeroglif yazısı Eski Mısır'da ortaya çıkmıştır.

MISIR HİYEROGLİFLERİ VE ANLAMLARI

Mısır Hiyeroglifleri "kutsal yazı, kutsal oyma" anlamlarını ifade etmektedir. Anıtlar ve taşlar üzerine oyularak yazılan hiyeroglifler, resimlerle yazılan bir yazı çeşidiydi. Yukarıdan aşağıya ya da sağdan sola şeklinde yazılan hiyeroglifler, yazılırken çok vakit aldığı için sadeleştirilmiştir. 'den fazla sembolden oluşan hiyeroglifler bir nesneyi veya bir sesi temsil etmekteydi. "Tanrı'nın sözleri" olarak adlandırılan hiyeroglifler, Fenike alfabesine de ilham kaynağı olmuştur.

Kutsal olarak kabul edilen hiyerogliflerdeki semboller bir kelimeyi ya da bir cümleyi ifade edebilmekteydi. Hiyerogliflerin öğrenilmesi zor olduğu için Mısır'da okuma yazma oranı da oldukça düşüktü. Tanrı Toth yazının mucidi olarak kabul görmekteydi ve yazıca uzmanlaşanlar ise Tanrı Toth'un katipleri olarak kabul görürdü. Yazılar yukarıdan aşağıya veya sağdan sola olacak şekilde yazılırdı. Yazılan yazıyı anlamak için sembollerin bakış yönü dikkate alınırdı ve metin o yöne doğru okunurdu. 'den fazla sembolden oluşan hiyeroglif alfabesinde; Akhet, Amenta, Ankh, Atef, Ba ve Kanopik Kavanozlar adlı semboller yer almaktadır. Farklı anlamlar taşıyan bu sembollerden Ankh sonsuz yaşamı temsil etmektedir. Amenta sembolü ölüler dünyasını, Ba ise insanın kişiliğini temsil ediyordu. Ka sembolü ruh ve canı temsil ederken Hedjet ise Güney Mısır'ı işaret etmekteydi. Shen sembolü, sonu ve başlangıcı belli olmayan sonsuzluğu ifade etmekteydi.

Piramitler, sfenks ve mumyalar Antik Mısır uygarlığının en ilgi çekici keşifleri arasında bulunuyor. Tüm bu değerli keşiflerin yanı sıra insan, hayvan ve nesnelerin sembolize edildiği hiyeroglif yazısı da modern dünyayı büyülemeye devam ediyor. Adını Yunanca “kutsal oyma” anlamına gelen “hiyeroglyphikos” alan hiyeroglif yazısının geçmişi yıl öncesine dayanıyor. Aynı zamanda bu yazı M.S. 4. yüzyıla kadar kesintisiz bir şekilde kullanılıyor. Mısırlılar tapınakların, anıtların ve mezarların duvarlarını hiyerogliflerle süslediler ve tarihi kayıt altına almak için papirüs kağıdı kullandılar. Bu yazı sistemi o kadar zordu ki o dönemlerde hiyeroglifleri anlayabilen insan sayısı oldukça azdı. Sanat eseri gibi işlenen bu yazı sistemi hakkındaki gerçeklere birlikte bakalım.

1. Mısır geleneğinde hiyerogliflerin kökeni efsanelere dayanır

hiyeroglif

Antik Mısır anlatılarına göre, tanrı Thoth Mısırlıların toplumsal hafızasını güçlendirmek için hiyeroglif yazı sistemini yaratmıştı. Mısır&#;da bu yazı sistemine hakim olan kişiler, tanrıların armağanını kullanma konusundaki bilgi ve becerilerinden dolayı büyük saygı görüyordu. Öyle ki hiyeroglif öğrenmek, yukarı doğru sosyal hareketliliğin aracı kabul edilmekteydi.

2. Hiyeroglifler resim yazısı değildir

Antik Mısır yazı sistemine bakıp çeşitli semboller gördüğümüzde, hiyerogliflerin insan, hayvan ve nesneleri temsil ettiğini düşünüyoruz. Ancak hiyeroglifler, tıpkı Roma alfabesindeki karakterlerin yaptığı gibi, Antik Mısır dilindeki sesleri ifade ediyor.

3. Hiyeroglif yazısı sanatla bağlantılıdır

Chicago Üniversitesi Doğu Enstitüsü’nde görev yapan Peter F. Dorman, en eski hiyeroglif örneklerinin tarih öncesi dönemlere ait mezar taşlarında bulunduğunu söylüyor. Bu da erken dönemlerde hiyeroglifin mezarları süslemek için kullanıldığını gösteriyor.

4. Eski Mısır’da birden çok yazı sistemi geliştirildi

Hiyeroglif çok karmaşık bir yazı sistemi olduğundan, Mısır halkı daha kolay olan başka yazı sistemleri de geliştirdiler. Bunlardan biri olan hiyeratik yazı, papirüs ya da ostracon ismi verilen kireçtaşı parçası üzerine yazılan bitişik bir el yazısıdır. Bu yazı sistemini, yazma sürecini basitleştirmek isteyen rahip ve katipler icat etmişti. Hiyeratik önce dini metinlerde daha sonra işletmelerde, büyü metinlerinde, iş ve kişisel mektuplarda, vasiyetnamelerde ve mahkeme kayıtlarında kullanıldı. Özellikle katipler, daha hızlı kayıt tutmak için M.S. ’e kadar bu yazı sistemiyle yazmayı tercih etti. Hiyeratik yazı hiyerogliflere kıyasla daha kolay olsa da halk arasında yaygınlık kazanmadı. Mısır halkı bunun yerine çizimlerin çok daha basit olduğu demotik yazı sistemini kullanmayı tercih etti. M.Ö. 7. yüzyılda kullanılmaya başlanan bu yazı, hiyeratik sistemin çok daha kısa bir versiyonuydu. Hiyeratik, hiyeroglif görünümünün bazı izlerini taşırken, demotik yazıyı hiyeroglifle ilişkilendirmek oldukça zordur.  

5. Hiyeroglif bugüne kadar icat edilmiş tüm yazı sistemlerinden daha zordur

hiyeroglif

Hiyeroglif yazı sisteminde kelime arasında boşluk ve noktalama işareti yoktur. Bu nedenle okuyucuların; kelimeleri, cümleleri, paragrafları ayırabilmesi için Antik Mısır diline iyi bir şekilde hakim olması gerekiyordu. İyi eğitim alan az sayıdaki insan bile bir mesajın bağlamanı anlamakta zorlanırdı. Sistemi zorlaştıran bir diğer unsur ise modern dillerin aksine hiyeroglifler sadece yatay olarak okunmuyordu. Soldan sağa, sağdan sola, dikey, yatay gibi çok farklı şekillerde yazılıyordu. Yazıları okumak için bilinen tek ölçüt sembollerdeki figürlerin baktıkları yöndü.

Bu yazı sisteminde anlamı ifade eden 24 temel ünsüz bulunuyor. Ancak ünsüzleri destekleyen ve anlamı tam olarak ifade eden yedi yüzden fazla işaret var. Bazı işaretler sadece bir sese karşılık gelirken bazıları iki sese, bazılarıysa tek bir kelimeye karşılık gelir. Sembollerin dışında, yazılan kelimeyi güçlendiren ya da anlamı tamamlayan bazı çizimler de vardır. Örneğin bastonlu adam sembolünün yaşlı kelimesini karşılaması gibi.

6. Hiyeroglif yazı sistemi çok uzun bir zaman kullanıldı

Antik Mısır’da farklı yazı biçimleri ortaya çıksa da hiyeroglif, uzun bir süre kullanılmaya devam etti. Günlük hayatta daha çok demotik yazı kullanılmaktaydı. Hiyeroglifler ise anıt ve tapınakları süsleme görevi üstlenmekteydi. Dikdörtgenler halinde gruplanan semboller, inşa edilen anıtların ihtişamını vurgulardı. Bilim insanları ilk başta, Mısır halkının hiyeroglifleri okumayı unuttuğu için ortadan kaybolduğunu iddia ediyordu. Ancak bu yazı sistemi Batlamyus hanedanlığının sonunda hala kullanımda kaldı. Erken Roma döneminde Hıristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla hiyeroglif yazı, temsil ettiği kültürle birlikte hafızalardan silinmeye başladı. 7. yüzyılda Arap dünyası Mısır’ı fethettiğinde, Mısır halkı sanki daha önce hiç bu yazı sistemini kullanmamış gibiydi. Çünkü Araplar, yazıların tercüme edilmesini istediğinde yazıları anlayabilen tek bir kişi çıkmamıştı.

7. Rosetta Taşı büyük bir atılıma yol açtı

’da Mısır’da Napolyon’un emriyle görev yapan ve Rashid kasabasında bir kaleyi onaran Fransız askerler, Rosetta Taşı olarak bilinen bir taş levha keşfettiler. Bu levha; demotik, antik Yunanca ve hiyeroglif olmak üzere üç farklı yazı sistemiyle kaplıydı. Tek bir taşa kazınmış üç dil, araştırmacıların hiyeroglif yazısını deşifre etmesini sağladı. yılında taşı incelemeye başlayan İngiliz bilim insanı Thomas Young, ilk olarak bazı sembollerin kraliyet adlarının fonetik yazımları olduğunu düşündü. Daha sonra ve yılları arasında Fransız dilbilimci Jean-Francois Champollion, hiyerogliflerin fonetik ve ideografik sembollerin kombinasyonu olduğunu gösterdi. Bunun üzerine M.Ö. ’da Mısırlı rahiplerden V. Ptolemy&#;e yazılmış bir metni deşifre etmeyi başardı. Nihayetinde Champollion, uzun çalışmalarının ardından dilin neredeyse tüm özelliklerini keşfetti.

8. Bilim insanları hiyeroglifleri okumakta bugün hala zorlanıyor

Hiyeroglif yazıyla yazılmış metinleri deşifre etmek, bilim insanları için büyük bir zorluk olmaya devam ediyor. Çünkü bu metinler belirli bir miktarda öznel yorum gerektiriyor. Profesör Dorman’a göre çevirileri zorlaştıran şey fonetik işaretlerin kullanımı değil, Antik Mısır dilinde var olan tüm seslerin yazılı olmamasıdır. Başka bir ifadeyle metinlerde yazan kelimelerin söylenişi bugün dahi gizemini korumaya devam ediyor.

Kaynak: 12

Hiyeroglifler ve Diğer Eskiçağ Dilleri Nasıl Çözümleniyor?

&#;Rosetta taşını çözümleyebilmek 20 yıldan fazla sürdü.&#;

Eski toplumların yazıtlarını deşifre etmek oldukça zorlu ve bazı durumlarda imkansız bir görev olabiliyor. Peki, uzmanlar eski kelimeleri modern kelimelere nasıl çevireceklerini nasıl buluyor? Cevap çok yönlüdür, ancak ünlü bir örnek olan Rosetta Taşı, en iyi çalışma yöntemlerinden bazılarını içermektedir. Temmuz &#;da, Mısır&#;da, bir Fransız askeri seferi sırasında keşfedilen Rosetta taşı, Mısır hiyerogliflerinin deşifre edilmesine giden yolu açmıştır.

Taş, üç dilli olup, V. Ptolemaios&#;un bir kararnamesini içerir. Kullanılan 3 dil şöyledir; Mısır hiyeroglifleri, Demotik yazı (MÖ 7. yüzyıl ile MS 5. yüzyıl arasında Mısırlılar tarafından kullanılmıştır) ve eski Yunanca. MÖ yılında yazıldığı anlaşılan kararnamede, Mısırlı rahiplerin, vergi indirimi yapılması karşılığında, V. Ptolemaios’un hükümdarlığını kabul edecekleri yazmaktadır. O zamanlar Mısır, Büyük İskender’in komutanlarından olan I. Ptolemaios’un soyundan gelen Ptolemaios Hanedan ailesi tarafından yönetiliyordu.

Taş keşfedildiğinde ne hiyeroglifler ne de demotik yazı çözülmüştü, yalnızca Antik Yunanca biliniyordu. Aynı kararnamenin üç dilde korunmuş olması, bilim insanlarının metnin Yunanca kısmını okuyabilmelerini ve karşılık gelen kısımları belirleyebilmek için hiyeroglif ve kil yazısı kısımlarla karşılaştırmalarını sağladı.

Mısır Bilimi Profesörü olan Andréas Stauder, “Rosetta yazıtı, iki dilliliğe sahip olmanın antik dilleri çözmede genel olarak en önemli unsur olduğunu göstermesiyle dilleri çözmenin adeta bir simgesi haline geldi. Ancak şunu unutmamalıyız ki Rosetta yazıtının kopyaları keşfinden bu yana bilim insanları arasında yayılsa da, çözülmesi konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmesi yirmi yıldan fazla zaman aldı.” diyor.

Brown Üniversitesi’nde Mısır Bilimi Profesörü olan James Allen, hiyeroglif yazısının, sesleri ve fikirleri temsil eden işaretlerden (günümüzde insanların sevgiyi temsil etmek için kalp işaretini kullanmaları gibi) oluştuğunu söylüyor. Bilim insanı Jean-François Champollion () hiyeroglifleri incelemeye başlayana kadar, “bilim insanları temel olarak tüm hiyerogliflerin sadece sembolik olduğuna inanıyorlardı.” diyor Allen. Champollion’un en önemli katkısının ‘sesleri de temsil edebileceklerini kabul etmek olduğunun’ altını çiziyor.

Allen, “Champollion, Antik Mısır’ın Yunanca harflerle yazılmış son evresi olan Kıpti dilini bildiğinden, hiyerogliflerin hangi sese eş değer olduğunu Rosetta Taşı üzerindeki Mısır hiyeroglifleri ve Yunanca çeviri arasındaki yazışmalardan anlayabiliyordu.” diyor.

İskoçya Ulusal Müzeleri’nde Antik Akdeniz bölümünün baş küratörü olan Margaret Maitland, “Champollion’un Mısır Kıpti bilgisi, üzerinde çalıştığı antik sembollerle Kıpti kelimelerinden aşina olduğu sesler arasındaki bağlantıyı kurabildiği anlamına geliyor.” diyor. Maitland, Champollion’a Kıpti öğrenmesini tavsiye edenin Mısırlı bilgin Rufa’il Zakhur olduğuna dikkat çekiyor. Maitland, “Champollion, Rufa’il Zakhur ve Paris’te yaşayan Mısırlı rahip Yuhanna Chiftichi ile Kıpti dili çalıştı. Arap bilginler, Mısır dilinin antik ve sonraki türleri (Kıpti gibi) arasındaki bağlantıyı çoktan fark etmişlerdi.” diyor. Stauder, “Mısır hiyeroglifleri Kıpti dili olmadan açıkçası çözülemezlerdi.” diyor.

Dillerin Çözülmesinde Yaşanan Üç Problem

Mısır hiyeroglifleri yüzyılda çözülmüş olsa da bugün hala anlaşılamayan bir dizi antik dil var. Allen, “Dillerin çözülmesinde temelde üç çeşit problem yaşanıyor.” diyor. Mısır hiyeroglif yazısının “dilin bilindiği ancak alfabenin bilinmediği” kategoriye girdiğini söylüyor. Başka bir deyişle, bilim insanları Antik Mısır dilini Kıpti dilinden dolayı zaten biliyorlardı ancak hiyeroglif işaretlerin ne anlama geldiğini bilmiyorlardı. Allen, karşılaşılan bir başka sorunun “alfabenin bilindiği ancak dilin bilinmediği” durumlar olduğunu söylüyor. “Örneğin Latin alfabesini kullanan Etrüsk ve Mısır hiyerogliflerinden türetilmiş bir alfabe kullanan Meroitik. Bu durumda, kelimeleri okuyabiliyoruz ancak ne anlama geldiklerini bilmiyoruz.” (Etrüskler günümüz İtalya’sında, Meroitler ise Kuzey Afrika’da yaşıyorlardı.)

Karşılaşılan üçüncü problemin “alfabenin de dilin de bilinmediği” durumlar olduğunu; bunun en güzel örneğinin günümüz Pakistan ve Kuzey Hindistan’ından gelen, İndus Vadisi’nde bulunan yazılar olduğunun ve bilim insanlarının ne alfabeyi ne de hangi dili temsil ettiğini bilmediğini söylüyor. 

Dilleri Birleştirmek

Çözülememiş yazılar üzerinde çalışan bilim insanlarının Mısır hiyerogliflerinin çözülmesinden çıkarabileceği bir sürü ders var. 

Bilim Tarihi alanında doktora yapan ve yakın zamanda yayınlanan The Riddle of the Rosetta: How an English Polymath and a French Polyglot Discovered the Meaning of Egyptian Hieroglyphs(Princeton University Press, ) adlı kitabın ortak yazarı olan yazar Diane Josefowicz, “Kitabımızın ana tezlerinden biri antik bir yazıyı kültürel bağlamında ele almanın genellikle daha iyi olduğu üzerine.” diyor.

Josefowicz, Mısır hiyerogliflerini çözmeye çalışan bilim insanı Thomas Young’ın () hiyerogliflere bir bulmaca gibi yaklaştığını, Antik Mısır’ı pek de umursamadığını söylüyor ve ekliyor, “Champollion, Mısır tarihi ve kültürüyle çok daha fazla ilgileniyordu bu nedenle hiyeroglif çalışmasında Antik Mısır’ın son evresi olan Kıpti dilini ilk kullanan kişilerden biriydi.” diyor.

Stauder, çözülmemiş bir yazıyı, bir dil ya da dil grubuyla ilişkilendirebilmenin büyük önem taşıdığını sözlerine ekliyor. Antik Maya gliflerini çözen bilim insanlarının, glifleri çözerken modern Maya dilleri hakkındaki bilgilerini kullandıklarını belirten Stauder, Champollion’un zamanında Mısır hiyerogliflerini anlamak için Kıpti dilini bilmesi gerektiğini vurguluyor.

Stauder, Meroitik’i çözmeye çalışan bilim insanlarının daha fazla ilerleme kaydettiklerini çünkü artık bunun Kuzeydoğu Sudan dil ailesiyle ilgili olduğunu bildiklerini söylüyor. Stauder, “Meroitik’in daha iyi bir şekilde çözülmesinde, Kuzey-Doğu Sudancadan gelen diğer dillerle karşılaştırılması ve ön-Kuzey-Doğu-Sudanca sözlüğünün önemli bölümlerinin bu dil ailesinin günümüzde konuşulan dillerine dayanarak yeniden yapılandırılması büyük ölçüde rol oynuyor.” diyor. Maitland, “Günümüzde hala kullanılan ancak yok olma tehdidi altında olan diller, hala çözülememiş antik yazıları çözebilmemiz için oldukça önemli olabilir.” diyor.

Kaynak: funduszeue.info

Yazar
Arkeopolis Ortak İçerik Hesabı
kaynağı değiştir]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası