Hz Isa Nın Çarmıha Gerildiği Yer

Değerli kardeşimiz,

Hz. İsa’nın (as) öldürülmesiyle ilgili olarak Kur’an-ı Kerim'de şu iki ayet mevcuttur: 

“Halbuki onu öldürmediler, onu (salbetmediler) asmadılar da. Onlara İsa gibi gösterildi. Aksine, Allah onu kendine yükseltmiştir."(Nisa, )

“Ey İsa, seni ancak ben öldüreceğim. (Yani, seni inkârcıların öldürmesinden koruyacağım. Ve seni kendi ecelinle öldüreceğim.) Seni kendime yükselteceğim. İnkârcılardan temiz kılacağım.” (Âl-i İmran, 3/55)

Bu iki ayet üzerinde tefsir alimlerinin yaptıkları farklı yorumlardan çıkan sonucu aktarmak istiyorum:

Birinci ayette Yahudilerin çarmıha gererek öldürdükleri şahsın funduszeue.info (as.) olmadığı, ona benzetilen bir başka kişiyi öldürdükleri açıkça beyan edilmektedir. Tefsir alimlerinin çoğunluğu, "onun öldürülmeyip Allah’a yükseltildiğinden" hareket ederek, funduszeue.info’nın bedeniyle birlikte dördüncü kat semada yaşadığını ifade etmişlerdir.

Bu noktada iki ayrı görüş ortaya konulmuş bulunuyor. Birisi, semaya yükseltilmesini müteakip ölümü tattığı, ikincisi ise kıyamete kadar bu hal üzere bekleyip kıyamete yakın tekrar yere ineceği ve bu inişten sonra öleceği.

Bu ikinci şıkkı akıllarına sığıştıramayanlar işi münakaşa ortamına çeker, bunun olamayacağını, yıldızlar aleminin çok ötesindeki dördüncü kat semada bir insanın canlı olarak kalamayacağını savunurlar. Bu noktada şunu söylemeden geçemeyeceğim:

Cenab-ı Hak insan ruhunu yerde iken de semalara yükseldiğinde de atmosfersiz yaşatır; yeme ve içmeye muhtaç olmaksızın hayatını devam ettirir. Ruh için ve melekler için koyduğu bu kanunu, Hz. İsa’nın semaya ref’edilen bedeni için de icra etse, buna kim ve hangi mantıkla karşı çıkabilir? Nitekim, tefsirlerde onun bedeninin “yeme, içme, şehvet ve sair alakalardan kurtarılmış olarak meleklerin karargâhı bir makama yükseltildiği” önemle vurgulanır.

İkinci ayette, gelecek zaman kullanılmıştır. Bu ayete göre de onun ölmüş olduğu kesin değildir, ancak kıyametten önce mutlaka ölümü tadacaktır. Bunun ne zaman vuku bulacağı ise ayette açıkça ifade edilmemiştir.

Azınlıkta kalan bazı tefsir alimleri de Hz. İsa’nın (as.) öldürüldüğünü ve semaya ref’ edildiğini ifade etmişlerdir. Ayette kesinlik olmadığına göre, bu konuda Kur’an'ın birinci tefsiri olan hadislere müracaat edilecektir. Sahih hadislerde Hz. İsa’nın yeryüzüne döneceği ve Hıristiyanlığı hurafelerden temizleyip İslam’a tabi kılacağı ifade edilmiştir.

Şu var ki, bu inişin keyfiyeti hakkında da yine iki ayrı görüş ortaya çıkmıştır. Birincisine göre, Hz. İsa (as.) bedeniyle beraber dünyaya dönerek görevini yapacak, sonra ruhu kabz edilerek ölümü tadacaktır. İkinci görüşe göre ise, onun ahir zamanda yer yüzüne inmesi, İslâmiyetle amel etmesi ve ümmetini teslis akidesinden kurtarıp tevhide davet etmesi ruhanî bir hadisedir, ruhun bir beden şeklinde temessülüdür ve manevi bir tasarruftur.

Her iki halde de, bu inişi herkes görecek değildir. Kendisi belki de bir din adamı görünümünde Hıristiyanlığı hurafelerden temizleyecek, yani İslam inancıyla buluşturacaktır. Her fani gibi o da sonunda ruhunu Rabbine teslim edecek ve diğer peygamberler gibi o da yeniden dirilmeyi ve mahşeri bekleyecektir.

Bilindiği gibi, Kur’an'ın bir kısım ayetleri muhkem, bir kısmı ise müteşabihtir. Mesela,

“O doğurmamış ve doğmamıştır.”(İhlas, /3)

“Allah’ın çocuk edinmesi olur şey değildir.” (Meryem, 19/35)

“Hiçbir şey onun misli gibi değildir.”(Şura, 42/11).

ayetleri muhkemdir. Yani, kesin hüküm ifade ederler, bunlarda tevilin ve farklı yorumların yeri yoktur.

“Meryem oğlu İsa ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu Meryem’e ilka etmiştir ve ondan bir ruhtur.” (Nisa, 4/)

ayeti ise müteşabihtir.

Hz. İsa’nın (as.) Allah’ın bir kelimesi olması, babasız bir şekilde doğrudan “Kün: Ol” emriyle yaratılmış olduğu şeklinde yorumlanmış ve keza “Ondan bir ruh olması “ da bir teşrif, yani Allah’ın ruha bir iltifatı olarak kabul edilmiştir.

Nitekim, Enbiya suresinde, "Ona (Meryem’e) ruhumuzdan üflemiş, onu da oğlunu da alemler için bir mucize kılmıştık." buyrulur. Ayette geçen ‘ruhumuzdan’ ifadesinde de bir teşrif, bir iltifat söz konusudur. Cenabı Hak, "size denizimden balıklar, toprağımdan meyveler, güneşimden ziya ihsan ettim" buyursaydı, bu ifadeleri denize, toprağa ve güneşe bir iltifat olarak anlamamız gerekirdi. Ruhumuzdan ifadesi de “ruh denilen mahlukumuzdan” şeklinde anlaşılacaktır.

Üstad Bediüzzüman Hazretleri, “Muhakemat” adlı eserinde Müteşabih hadislerden “Ben ve kıyamet şu iki parmak gibiyiz.” hadisine yer verir ve şu önemli açıklamayı yapar:

“Şimdi bu hadis, üç kaziyeyi mutazammındır:

Birincisi: Bu kelam Peygamber’in kelamıdır…

İkincisi:Kelamın manayı muradı hak ve sadıktır… [Yani bu hadisle Allah Resulü (asm.) ne kastetmişte o mana doğrudur.]

Üçüncü kaziye:Bu kelamda murad budur. (Yani, bu hadiste kastedilen mana budur.)

Bu üçüncü kaziyede ihtilafat feveran ederler. … (Yani, farklı görüşler bu üçüncü maddede ortaya çıkar.)"

Konunun devamında, ilk iki şıkkın kabul edilmesi halinde üçüncü şıkta ortaya çıkan ve bir içtihada dayanan farklı görüşlerin insanı küfre götürmeyeceği ifade edilir. Ve sonunda bu kaziyenin ayetler için de geçerli olduğu vurgulanır.

Bu ölçüye göre, bir kişi, Hz. İsa’nın göğe yükseltilmesiyle ilgili ayetleri ve Onun tekrar yeryüzüne dönüp tevhit davasına hizmet edeceği yolundaki hadis-i şerifleri kabul etmekle birlikte, bu iki olayın da cismen değil, ruhen olabileceğine inansa, bu kişi ayet ve hadise karşı çıkmakla itham edilemez. Ancak kendisinin yanlış teviller yaptığı söylenebilir.

Peygamberimiz (asm), son peygamber olduğuna göre Hz. İsa’nın yer yüzüne inişi “risalet” yani peygamberlik yönüyle değil, “velayet” cihetiyle olacaktır. Bilindiği gibi her peygamber Allah’ın kulu ve elçisidir. Onların kulluk yönleri velayet, hak ve hakikati insanlara tebliğ etme görevleri ise risalet cihetleridir.

Kaldı ki, bu iniş herkesçe görülüp bilinecek bir olay da değildir. Ancak İslam’ın tevhit inancını kendilerine tebliğ ettiği belli sayıda kişiler onun Hz. İsa (as.) olduğunu bileceklerdir.

Konunun önemli bir yönü de şudur: Bu asrın yapısı ancak böyle bir gelişe uygundur. Allah, Hakîm’dir. Hikmeti gereğince Hz. İsa’yı (as.) peygamberlerin en mükerremi olan Hz. Muhammed (asm.)’e bu şekilde manen ümmet edecek, İslamiyet’e Onun (asm) maiyetinde hizmet ettirecektir.

İlave bilgi için tıklayınız: 

- Hz İsa öldü mü? Hz İsa'nın kardeşi var mı?

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

"Onları affet, Tanrı'm! Ne yaptıklarını bilmiyorlar." - insanlığın günahlarına kefaret olarak çarmıha gerilen Hazreti İsa, bu sözlerle kendisine işkence edenleri affetti. Lanet yerine aff için içten dua eden Hazreti İsa, insanlara karşı şartsız sevgi örneğini vererek onlara Kurtuluş yolunu açtı.

Bundan bir yıl öncesine kadar hayatımız, günlük yaşam işleri ve insana has sevinçler arasındaki doğal seyrini izlerken salgının yol açtığı kriz, gerçek değerleri gözden geçirmemize neden oldu.

İbret dersi almayı başardık mı? Bu soru üzerine başkentte bulunan "Perobrajenie Gospodne" kilisesinden din adamı Vasiliy Saryan şöyle konuştu:

"İnsanın hayatı doğduğumuz günden öldüğümüz güne kadar badirelerle dolu. Şu an küresel bir isterinin olması, her insanın her gün özel ve farklı bir şey yaşadığı anlamına gelmez. Herkes gerek özel, gerek toplumsal, gerekse de finansal, siyasal ve profesyonel hayatında bir nevi katarzisten geçiyor. Biz varlığımızı sürdürmek, hayatımızı anlamlandırmak için devamlı mücadele etmekteyiz. Böyle büyük bir musibet olduğunda zaten birçok gailesi olan biz insanlar derinden sarsılırız".

Asıl sorunun olayların büyütülmesinde olduğunu söyleyen din adamı " İnsan psikozun üstesinden gelmeyi başarırsa durumun aslında o denli feci olmadığını anlar" dedi. "Önemli olan her şeyin Tanrı'nın işi olduğunu bilmektir" diyen Vasiliy Saryan, Hazreti İsa'nın "Tanrı'nın iradesi olmayınca başımızdan bir kıl bile düşmez" sözlerini hatırlattı.

"Bence ibret, inanmayanlar içindir. Ruhun kurtuluşu letarjik yaşam tarzında olmayıp büyük gayretlerle, acı çekmekle, nefsimizi yenmekle, günah ve sınamaların üstesinden gelmekle, bizi çevreleyen dünya ile mücadele etmekle elde edilir. İnanmayan ve tereddüt edenlerin mucizeleri görüp idrak etmeleri gerekir, diyen din adamı böyle bir katarzis anında kimin nasıl olduğunun açıkça görüldüğünü ve insanın gerçek yüzünü gösterdiğini de ekledi.

İsa'nın Çarmıha Gerildiği gün ise sessizliğin hakim olduğu ve Tanrı'nın yere inip aramızda yaşaması ve günahlarımıza kefaret olarak suçsuz olarak ölmesinin anlamının idrak edildiği gündür.

"Bunun bir rivayet olduğunu düşünmek yerine Hazreti İsa'nın tevazusunun yüceliğini anlayalım, Tanrı'nın gerçekten yere inerek hayatını bize verdiğine inanalım. Yüce Tanrı, bizden biri olup bize ebedi hayat umudunu bağışladı, Semaları biz insanoğullarına açtı. Cennetin mi yoksa Cehennemin mi kapısından girmek ise bize bağlıdır" şeklinde konuştu din adamı Vasiliy Saryan.

Fotoğraflar: BGNES

Çeviri: Tanya Blagova

Golgotha, Latince kafatası anlamına gelmektedir. Calvary olarak da adlandırılmaktadır. 

Golgotha, İsa’nın çarmıha gerildiği yer olduğu düşünülen, İsrail’in Kudüs şehrindeki Eski Şehir bölgesinde bulunan kafatası şeklindeki bir tepedir. 

Golgotha, Kudüs’ün şehir surlarının dışında bir yolun kenarındadır ve İsa’nın mezarına yakındır. Tam olarak ise Eski Kudüs’ün kuzey duvarının hemen dışında, Şam kapısının yanındadır. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna olmak üzere dört İncil’in tamamında Golgotha’dan bahsedilmektedir.

Golgotha’nın Sıradışı Şekli

İsa Mesih’in çarmıha gerildiği, gömüldüğü ve dirildiği yer yüzyıllar boyunca Hristiyanların ilgisini çekmiştir. Golgotha’nın adının kafatası kelimesinden gelmesi bir tesadüf değildir, tepe şekli ve görüntüsü yüzünden bu ismi almıştır. Golgotha’da adeta göz yuvaları, burnu ve ağzı olan bir insan kafatasının kaba şekli görülmektedir.

Golgotha diğer adıyla Calvary, Kudüs’ü her yıl ziyaret eden üç milyondan fazla hacı ve ziyaretçi ile turizme önemli bir katkıda bulunmaktadır. Bu cazibe o kadar çekicidir ki, ziyaretçiler ne temmuz ve ağustos aylarında kavurucu güneşten ne de ayakta durmak zorunda oldukları kuyruklardan korkmamaktadırlar.

Geçmişten Günümüze Golgotha

İsrail’deki arkeologlar Golgotha ve bulunduğu tepeyi keşfederken, MÖ sekizinci yüzyılda bu bölgenin bir kireçtaşı ocağı olduğunu bulmuşlardır. Kazılar, daha sonra bu bölgenin uzun zaman boyunca tam teşekküllü bir mezarlık olduğunu da göstermiştir. Golgotha’da geçmişte birçok infazın gerçekleştiği düşünülmektedir. Tepenin batı kesiminde yer alan İsa Mesih’in mezarı da dahil olmak üzere birçok insanın kalıntıları burada bulunmuştur.

İlk Hristiyanlar Golgotha’yı İsa Mesih’in çarmıha gerildiği yer olarak kabul etmişlerdir. MS ’te Roma İmparatoru I. Konstantin’in annesi Kraliçe Helena, İsa’nın Mezarı ve Golgotha da dahil olmak üzere, günümüzde Kutsal Kabir Kilisesi’ni de kapsayan İncil’deki yerleri belirlemiştir. Konstantin, orada bulunan pagan Venüs tapınağının yerine kilise yapılmasını emretmiştir. Bu kilise Kutsal Kabir Kilisesi’dir. Yedinci yüzyılın başlarında, kilise restore edilirken Golgotha tapınak kompleksine dahil edilmiş ve üzerine Martyrium Bazilikası’na bağlanan küçük bir tapınak dikilmiştir. yüzyılda Golgotha günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.

Golgotha Tepesi’nin Bölümleri

Calvary Tepesi üç bölüme ayrılmaktadır:

• Birincisi, İsa Mesih’in dünyevi yolculuğunu sonlandırdığı çarmıha gerilme sunağıdır. Burada daha önceden bir haç varmış ama günümüzde tüm inananların dokunabileceği delikli bir taht bulunmaktadır.

• Golgotha’nın ikinci kısmı, askerlerin İsa’yı çarmıha gerdikleri yerdir. Buraya Çiviler Sunağı denmektedir.

• Üçüncü kısım ise, dağın tepesinde yer alan sunak "Stabat Mater" dir. Çiviler Sunağı ve Stabat Mater Katolik kilisesine aittir, ancak hem Ortodoks hem de Protestanlar burayı ziyaret edebilmektedirler. Bir efsaneye göre İsa çarmıha gerildiğinde Bakire Meryem burada ortaya çıkmıştır. Günümüzde burası hacılar arasında çok popülerdir.

Golgotha’yı Ziyaret Edecekler için Faydalı İpuçları

Golgotha, - saatleri arasında haftanın yedi günü ziyaret edilebilmektedir. 

Ziyaretçilerin rahat ayakkabılar ve kısıtlamayan kıyafetler giymeleri tavsiye edilmektedir. Kadınların başlarını örtmek için bir eşarp getirmeleri gerekmektedir. Ziyaretçilerin yanlarında mutlaka bir şişe su getirmesi önerilmektedir. Rahiplerin Golgotha Tepesi’nin fotoğraflarını çekmesine izin verilmektedir. 

Golgotha’nın bulunduğu site, bir Hristiyan hayır kurumu olan Garden Tomb Association tarafından yönetilmektedir. Golgotha’da, bu hayır kurumuna ait ziyaretçilerin alışveriş yapabilecekleri bir hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır.