sakarya yöresine ait türküler ve hikayeleri / TÜRKÜLERİ TANIYALIM I: YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE | Öğr. Gör. İrem Debreli | Gazete TÖMER

Sakarya Yöresine Ait Türküler Ve Hikayeleri

sakarya yöresine ait türküler ve hikayeleri

TÜRKÜLERİ TANIYALIM I: YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE

Kurtuluş'a adanan türküler

Milli mücadelede ortaya konan kahramanlıklar tarihin sayfasında ayrı bir yer teşkil ederken bu dönemde yazılan,çizilen, söylenen, halk tabiriyle "yakılan", türküler de dilden dile dolaşmaya devam ediyor.

Kurtuluş Savaşı'nın atmosferinde belli bir olay, zaman, mekan ve kişilerden esinlenilerek ortaya konan türküler bugün de hikayeleriyle dinleyenlerin dikkatini çekmekte. Her türkünün bir hikayesi olduğu gibi, Kurtuluş Savaşı esnasında 'yakılan' türkülerin de ayrı bir tarihi arka planı bulunuyor

İşte Kurtuluş mücadelesine damgasını vuran halk türküleri:

Ankara'nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Biz düşmanı esir ettik
Şu feleğin işine bak
Pek şanlıyız,Osmanlıyız

Ankara yöresine ait olduğu anlaşılan türkünün herhangi bir nüshası için doğrudan türkünün ismiyle (Ankara'nın taşına bak) bağlantı kuran bir hikâye anlatısı bulunamamıştır. Ancak, türkü için genel kabul gören en yaygın
hikâye, tarihsel bağlamda Milli Mücadele ile çok yakından ilişkilidir ve şöyledir: Duatepe'ye
yapılacak taarruz için 57'nci Tümenin Kerim Köyü'ne gelerek yedekte kalması kararlaştırılmıştır. Gece yarısına doğru emri alan tümen komutanı Albay Mümtaz, birliklerinin yol hazırlıklarını tamamlatarak yürüyüşü başlatmıştır. Gece karanlığında ve yağmur altında ilerleyen birliklerde erlerin dörderli sıraları korumasında büyük güçlük yaşanıyordu. Yürüyüş kolunun bozulmaması ve erlerin kaybolmaması için birbirleriyle konuşmalarına izin verildi. Bu sırada, yürüyüş kolunun arkalarındaki bölüklerden biri kendine ortak bir dil buldu. Bütün bölük, bir ağızdan günlerdir Sakarya'ya bakan tepelerde yankılanan bir türküyü söylemeye koyuldu. Havası ve ritmiyle daha çok bir marşa benziyor, yürüyüş temposuna uyuyordu.Halkın coşkun duygularını dile getiren türkünün bestecisi, söz yazarı bilinmiyordu. Türkünün başında halk askerlerine sesleniyor, onlara kutsal görevlerini hatırlatıyordu. Son bölümündeyse, Türkün karanlık günlerinde ortaya çıkan, kendini ulusuna adayan bir oğula, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya yakılan bir türkü havasındaydı.

Kolumu salladım toplar oynadı
Karataş içinde çete kaynadı
Yaşasın Urfalılar teslim olmadı
Di yeri yeri kumandanlar yeri
Çetelerim gidiyor dönmüyor geri

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi,folklor/edebiyat yayınında Fatma Acun'un "Milli Mücadele Dönemi Türküleri Üzerine Örnek Çalışma"sında Kurtuluş Savaşı'na atfedilen türkülerle ilgili değerlendirme yer almakta. Bu türküye dair hikaye ise şöyle:
Urfa yöresine ait olan türkünün, “kolumu salladım toplar oynadı” ve “Tılfındır hastane” isimleri altında, yörede yaygın olarak yapılan sıra gecelerinde söylendiği görülmektedir. Türkünün değişik nüshalarıyla ilgili, çeşitli kaynaklarda birbirine benzer hikâyeler yer almaktadır. Bu hikâyeler arasında en kapsamlı olanı şöyledir: I. Dünya Savaşı'nın ardından imzalanan Mondros Mütarekesine istinaden Urfa şehri, önce İngilizler (7 Mart 1919), İngilizlerin ayrılmasıyla da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir (31 Ekim 1919). Urfalıların işgal kuvvetlerine şiddetli direnmeleri neticesinde Fransız güçleri, 11 Nisan 1920 sabahı Hastane ve Hızmalı köprü yolunu izleyerek, iki koldan Suruç yönüne şehri terk etmeye başlarlar. Suruç civarında bulunan diğer Fransız kuvvetleriyle birleşip tekrar Urfa'ya dönmemeleri için bir Türk birliği kendilerini geriden takip etmektedir. Fransız öncüleri ve bilhassa öncüde bulunan
Ermeniler yolda ilerlerken köylülere ateş edeler, köylüler de karşılık verir ve bu suretle çatışma
başlar. Takipteki Türk birliğinin Şebeke Boğazı mevkiinde şiddetli bir çatışma yaşandığı şeklindeki raporu üzerine, Urfa ve civardaki köylerden silahlarıyla yetişenler çatışmaya katılırlar ve Fransız kuvvetlerini etkisiz hale getirirler. Urfalılar, şehri düşman işgalinden kurtardıkları için sevinç gözyaşları içerisinde dönerken duygularını bu türküyle dile getirmişlerdir”.

Şu Dalma'dan geçtin mi
Soğuk sular içtin mi
Efelerin içinde
Yörük Ali'yi seçtin mi

Yörük Ali (1896-1953) Batı Anadolu'daki Milli Mücadele'de yer almış Kuvây-ı Milliye ve ordu mensuplarının hatıralarında ismi sıkça geçen, birçok yararlıklarıyla meşhur olmuş efelerdendir. Aydın-Sultanhisar civarındaki göçebe Türkmen oymağındandır. Üç sene çetecilik yaptıktan sonra köy hayatına dönmüştür. Yunanlıların İzmir'i ve Aydın'ı işgal etmesi üzerine, tekrar küçük bir çete kurmuştur. Haziran 1920'de çetesiyle birlikte Menderes Nehri'ni sallarla geçerek Malkoç adlı tren köprüsünü muhafaza eden Yunan karakoluna başarılı bir baskın gerçekleştirmiştir. Aydın ve Köşk cephesinde bir buçuk sene kadar vuruşan ve bölgedeki çatışmalarda çok faydası görülen kuvvetler. Yörük Ali Müfrezesi adıyla anılmıştır. Yörük Ali Efe'ye İstiklal Madalyası ve Milis Beratı verilmiştir.


Demirci de Mehmet Efem de geliyor açılsın yollar
Sıralanmışta koç yiğitler kaçılsın dağlar
Yürü bre Demirci de Mehmet Efem dağlar yürüsün
Hainleri düşmanları korkuda bürüsün

: Demirci Mehmet Efe (1885-1959). Milli Mücadele'de yararlığı görülen efelerden biridir. Nazilli ilçesinin Pirlibey köyündendir. Efe olmadan önce demircilik yapmış, bu sebeple “Demirci” sanı ile ünlenmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında
kendisine karşı yapılan onur kırıcı bir olaydan dolayı askerden kaçmış, köyüne dönerek zeybek olmuş, dağa çıkmıştır. 15 Mayıs 1919'da Yunan kuvvetlerinin İzmir'e çıkmasından sonra Milli Mücadele'ye katılmıştır.Düşman Nazilli'ye gelince, Demirci Mehmet Efe'nin zararsız duruma getirilmesi için kendisine önemli armağanlar göndererek generallik vaadinde bulunulur. Demirci Mehmet Efe bunları geri çevirerek, düşmanla savaşa girişir. Bu arada düşmanın elinde bulunan Nazilli'deki silah deposunu basarak kendi adamlarına dağıttır ve zeybekler ordusunun Demirci Alayını kurmaya başlar.

10 Temmuz'da Aydın'ın doğusundaki Umurlu'ya gelerek Cephe Komutanı Binbaşı İsmail Hakkı Bey'in komutasına girer. Burada asker toplayarak alayının gücünü artırır ve çok sayıda efe de onun emrine girer. Böylece, Demirci Efe kuvvetleri önemli bir birlik oluşturur. 16 Temmuzda düşman elinde bulunan Aydın'a bir saldırıda bulunur, fakat üstün ateş karşısında ilerleyemez. Para toplamak üzere Denizli'ye gönderdiği Söke'li Ali Efe'nin öldürülmesi ve adamlarının şehirden kovulması üzerine, Demirci Mehmet Efe Denizli'yi basarak, kendisini karşılamaya çıkan memurları hemen öldürtür. Ali Efe'nin ölümünden sorumlu tuttuğu yüz kadar kişiyi de kurşuna dizer ve şehri yakacağını bildirir. Bu kararından güçlükle vazgeçirilir. Bu olaydan sonra ünü her yerde yayılır. Emrinde bulunan 10 bin kişiyle Aydın cephesinde düşman saldırılarını durdurmada başarı sağlar. 5 Ekim 1919'da Aydın Cephesi Umum Kuvây-ı Milliye Komutanı olur. Savaştan sonra köyüne çekilir ve hayatının sonuna kadar burada yaşar. Bu anlatılanlar, Demirci Mehmet Efe'nin hayatıyla beraber, ana hatlarıyla türkü hikâyesini
de oluşturmaktadır.

Akbaş boğazı amanın sisli dumanlı
Cafer de efem geliyor ikiyüz atlı
Ali Efemde düşmana karşı şahlandı
Açmış kolları amanın kartal kanatlı

Balıkesir Koca Avşar yöresine ait olan türkü Söke'li Cafer Efe'yi anlatmakta, Cafer Efe'nin kahramanlığını dile getirmektedir. Aslen Giritli olan Cafer Efe, adadaki Türklere edilen zulme baş kaldırmış, buradan Anadolu'ya sürülünce, Yunanlılara karşı mücadelesine devam etmiştir. Türkü, Cafer Efe'nin düşman tarafından vurulması üzerine, düşman karşısında kahramanca savaşmasını anlatmak üzere yakılmıştır.

Öğr. Gör. İrem Debreli

Türk müziğinin en etkili türlerinden bir tanesi olan türkü, kültürümüzün ayrılmaz bir parçasıdır ve sosyal hayatımızdaki yeri çok önemlidir. Türkülerin kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olmasının nedeni her birinin yazılmasının ardında saklı olan hikayelerdir. Hikayeleriyle öne çıkan bu kıymetli türküler Anadolu kültürünü geçmişten alıp günümüze getiren ve duygularımızı nesilden nesile taşımamızı sağlayan bir zaman makinesi gibidir. İnsanlar yüzyıllardır sevinçlerini, heyecanlarını, hüzünlerini ve acılarını türkülerle anlatmışlardır. Türküler yörelere yani bulundukları coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterir. Türkülerin kuzeyden güneye, doğudan batıya her bir yörede kendine ait özellikleri vardır ve konu açısından farklılık gösterebilir. Türküler aşk, ölüm, ayrılık, doğa olayları, gurbet, özlem, güzellik, kahramanlık gibi farklı konuları anlatabilir. Gelin hikayesi olan bu türkülerden birine kulak verelim ve bu güzel seslerin ardındaki olayları görelim.

Yüksek Yüksek Tepelere

Edirne yöresine ait bu hüzünlü türkü günümüzde kına gecelerinde geline kına yakılırken çalar ve gelinler bu türküyü dinleyince genellikle ağlar. Türkü aileye özlemi anlatır. Bu türkünün hikayesi şöyledir; Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. 16 yaşına geldiğinde Zeynep’i, uzak bir köyde yaşayan Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir. Zeynep ve Ali kısa bir zaman sonra evlenir ve Ali’nin köyünde yaşamaya başlarlar. Zeynep’in gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece mesafededir. Zeynep, anne, baba ve kardeşini tam 7 yıl göremez. Zeynep ailesini çok özler. Bu özlem Zeynep’in yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz olur. Her gün köyün tepesine çıkarak karşıdaki dağlara doğru bu türküyü söyler. Türkünün sözleri şöyledir;

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun

Ben annemi özledim

Hem annemi hem babamı

Ben köyümü özledim

Babamın bir atı olsa binse de gelse

Annemin yelkeni olsa açsa da gelse

Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse

Kocası ise Zeynep’in bu özlemine ilgi göstermez. Zeynep’i eskisi kadar sevmez ve kötü davranmaya başlar. Sonunda aile özlemi ve kocası Zeynep’i hasta eder. Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynep’in düzelmesi için, köylüler ailesine haber verirler. Zeynep’in annesi ve babası onu ziyarete gelir. Zeynep anne ve babası ile hasret giderir ve bu türküyü onlara söyler. Ne yazık ki Zeynep iyileşemez ve kısa bir süre sonra vefat eder. O günden beri bu türkü ayrılığın ve özlemin türküsü olarak bilinir.

Bu muhteşem türküyü dinlemek için;
https://www.youtube.com/watch?v=Bd4hISsPP54
294 kez görüntülendi.

ETİKETLER:Kültür, Şarkı, Türk Kültürü, Türk Müziği, Türkü

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası