Gazel sözcüğü, genel anlamıyla, insanlar arasında iletişim kurarak birbirleriyle konuşmak anlamını taşır. Ancak, edebiyat terimi olan gazel terimi ele alındığında, özellikle kadınlara yönelik aşk dolu sözler içeren şiirler için kullanılır. Lirik konuların işlendiği şiirlerde ise, özellikle aşk, şarap ve sevgili gibi temaların işlendiği şiirler için gazel terimi kullanılır. Divan şiirlerinin en sevilen ve yaygın nazım türü olan gazeller, belli kurallara göre yazılır ve genellikle bir divan şairlerinin sevgilisine olan aşkını dile getiren şiirlerdir.
Gazel, edebiyatımızın zenginliği ve derinliği açısından önemli bir yere sahiptir. Divan edebiyatında sıkça kullanılan gazel tarzı, halk edebiyatı gibi diğer edebi türlerde de etkisini göstermiştir. Şairler, gazellerinde genellikle sevgililerinin güzelliklerini övmek, aşklarını anlatmak ve onları özlemek gibi duyguları dile getirirler.
Gazeller, dilin zenginliğini ve şiirin ritmik yapısını kullanarak okuyuculara seslenir. Şairler, kelime oyunları ve tekrarlar kullanarak şiirlerinde duygularını daha da güçlü bir şekilde ifade ederler. Bu nedenle gazeller, edebiyatımızın en özgün ve güzel şiir türlerinden biri olarak kabul edilir.
Divan edebiyatının sevilen şiir biçimlerinden biri olan gazel, aslen Arap edebiyatında yer alan Kaside nazım şeklinin tegazzül bölümü olarak ortaya çıkmıştır. Tegazzül bölümü, kasidelerdeki övgü için yazılan bölümlerden biriydi ve özellikle aşk konusunu işleyen şiirlerin bu bölümü oldukça etkileyiciydi.
Zamanla, şairler tarafından bu tegazzül bölümü ayrı bir nazım biçimi olarak kullanılmaya başlandı ve ortaya gazel çıktı. Geleneksel olarak, gazeller genellikle bir divan şairinin sevgilisine olan aşkını anlattığı şiirler olarak bilinir.
Gazel, dilin zenginliği ve şiirin ritmik yapısını kullanarak okuyuculara etkileyici bir deneyim sunar. Şairler, gazellerinde kullandıkları kelime oyunları, tekrarlar ve benzetmeler ile okuyucunun zihninde canlı bir imge oluştururlar. Ayrıca gazellerin sadece lirik değil, aynı zamanda sosyal ve politik bir yönü de vardır.
Divan edebiyatı döneminde, gazel yazmak şairler için büyük bir sanat olarak kabul edilirdi. Şairler, gazellerinde hem dilin gücünü hem de şiirin derinliğini göstermek için özel bir çaba harcardılar. Bu nedenle, gazeller edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir ve hala günümüzde de okuyucular tarafından ilgiyle okunmaktadır.
Kafiye düzeni aa, ba, ca, ça, da, ea,
Gazel, .. beyitten oluşur. Genellikle 5 beyitten meydana gelir; fakat beyte kadar uzayan gazeller de vardır.
Gazelin ilk beyti musarra’dır. Yani mısralar, ilk beyitte birbiriyle kafiyelidir. Buna mukaffa (kâfiyeli) da denir. Sonraki beyitlerin ilk mısra’ları serbesttir. İkinci mısralar, mutlaka ilk beyitle kafiyeli olurlar.
Gazelin ilk beyitine matla’ (doğuş yeri) denir. İkinci beyitin, birinciden daha güzel olmasına özen gösterilir ve ikinci beyite “hüsn-i matla’” denir.
Bazen gazelde birden fazla musarra’ beyit bulunur. Yani ilk beyit tek kâfiye üzerine kurulurlar. Bu tür gazellere çok matlalı anlamına “ zü’l-metâli’” denir. Sadece ilk iki beyit tek kafiye üzerine kurulmuşsa, yani peşpeşe iki matla’ varsa, bu tür gazellere, “dü matla’” (iki matla’lı) denir.
Gazelin matla’dan sonra gelen beyitlerini de kafiyeli yapmaya “tasrî” denir. Bütün beyitler her mısra’ı tek kâfiye üzerine kurulmuşsa, bu gazellere “musarra’” denir.
Bazen şair, matlanın birinci ya da ikinci mısrasını gazelin maktanın da, yani son beytinde tekrarlar. Buna “redd-i matla’” denir. Matla ve makta’ dışındaki mısralardan biri makta’da tekrarlanırsa, buna da “redd-i mısra’” denir. Redd-i matla’ ve redd-i mısrâda tekrarlanan mısraların, anlamlarının sağlam olması gerekir.
Gazelin son beytine makta (kesme yeri, bitirme yeri) denir. Makta’dan bir önceki beytin, makta’dan daha güzel olmasına dikkat edilir ve bu beyite “hüsn-i makta’” denir. Gazellerin makta’ beyitlerinde şairler, genellikle fahriye yaparlar (övünürler) dı.
Şairler, şiirlerinin başka şairlerin şiirlerine karışmaması için, takma ad (mahlas) kullanırlar ve bu mahlası, genellikle makta beytinde kullanırlardı. Buna, tahallus denir. Eğer mahlas, sözlük anlamıyla kullanırsa, buna “hüsn-i tahallus” denirdi:
Mahlas beytine, “mahlashâne” de denir. Bazen şairin, mahlasını iki ayrı yerde tekrarladığı da görülür. Mahlasını, redif olarak kullanan şairlere de rastlanır. (Örnek: Cem Sultan)
Şairin mahlası, gazelin makta’ beytinden önce kullanılabilir. Şâ’ir gazeline aşk, şarap, güzellik, sâkî gibi konularla başladıktan sonra, bir beyitte mahlasını söyler ve bu arada gazeline bir ya da birkaç beyit daha ekler; şiirini uzatır. Bu eklenen beyitlere zeyl (ek) denir. Bu beyitlerde şâ’ir, zamanın büyükleri için medhiyelerde bulunurlar. Gazel bu hâliyle bölümleri eksik bir kasîdeye benzer. Bu tür gazellere “müzeyyel” (uzatılmış, zeyl almış) gazel denir.
Gazelin en güzel beytine “beytü’l-gazel” veya “şâh beyt” denir.
Gazelde redif, bir kavram birliği sağlar. Beyitler arasında da anlam birliği ve bütünlüğü bulunan, bir pilan ve kompozisyon kaygısıyla söylenmiş gazeller, “yek-âhenk gazel” adını alır.
Gazelde anlam birliği ve konu bütünlüğünden başka beyitlerin aynı güç ve güzellikte olması da özenilen bir husustur. Bu güzelliğin sağlandığı gazellere, “yekavâz” gazel denir. Yekavâz gazellerde, konu birliği aranmaz.
Kasidelerde genellikle methiye bölümünden sonra şair, bir fırsat düşürüp aynı vezin ve kafiyede bir gazel kaydeder. Bu bölüme tegazzül (gazel söyleme) denir. Bunun amacı, methiye bölümünün ağır üslubunun hafifletilmesi ve kasideye bir canlılık kazandırmaktır. Kaside içinde şair, duruma uygun bir beyitle gazel söyleyeceğini önceden ima eder. Bazen kasîdenin, gazelle başladığı da olur. Bu tip kasîdeler de, daha sonra methiye bölümü gelir.
Mısra ortalarında iç kafiye bulunan ve böylece her beyti ortadan bölünerek dörtlüğe dönebilen gazellere, musammat gazel denir.
İki şâir, birlikte gazel yazmışlarsa, bu tip gazeller, “müşretek gazel” diye adlandırılır.
Bazen de bir gazel, Türkçe, Arapça veya Farsça olarak yazılır. Mısraları değişik dillerde olan bu tip gazellere “mülemma gazel” adı verilir. Bu tip gazellerin ilk mısraları, genellikle Türkçe olur. Farklı dil kullanımının mısrada değil, beyitte bulunduğu mülemma gazellere de rastlanır.
Bazı gazeller, karşılıklı konuşma şeklinde şekillenmiştir. “Dedim:.” , “Dedi: .” tarzında şekillenen bu tip gazellere “mürâca’alı gazel” denir. Bu tarzda soru cevap şeklinde yazılmış gazellerde soru ve cevap aynı mısra’da veya soru ilk mısra’da cevap ikinci mısra’da olur.
Nazım biçimleri, divan edebiyatında nesre göre daha çok ilgi görmüştür. Şairler, sadece şairane duygu ve düşünceleri değil, türlü bilimsel konuları da işlemişlerdir. Ancak, gerçek şiir özelliği taşıyan ürünler arasında ilk sırayı, gazeller alır.
Gazel, şiirin sadece sanat için ele alındığı nazım şekillerinden biridir. Türlü duygu ve düşünceler, en hür ve serbest şekilde, ancak gazelde ele alınır. Divan edebiyatı nazım biçimlerinin en kısalarından olduğu için, gazel şaire kafiye ve redif bakımından kolaylık sağlar. Anlam bütünlüğü, genellikle beyit içinde tamamlanır. Bu da her beytin, adeta bir kuyumcu titizliğiyle işlenmesi imkanını verir.
Şiirin bütünlüğü, özenle işlenmiş beyitlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu sebeple gazel, bir ipliğe dizilmiş inci tanelerine benzetilir. Şair, gazel beyitlerinde ‘âşıkâne, rindâne, sofîyâne, zâhidâne, hakîmâne duygu ve düşüncelere yer verdiği gibi; şiir, şair ve sanat üzerine eleştiri ve değerlendirmeler de yapar. Bu türlü düşüncelere, gazellerin genellikle makta’ beyitlerinde rastlanır.
Şair, bu beyitlerde yaptığı fahriyelerin yanı sıra, bilhassa gazelin nasıl olması, nasıl yazılması gerektiğini de belirtir. Şairler “şiir”, “gazel” redifli gazeller yazarak da bu yoldaki düşüncelerini anlatmışlardır. Ayrıca bu türlü düşüncelere, dîvân önsözlerinde de rastlanır.
Gazelde en çok işlenen konu kadın ve ‘aşktır. Bunun yanı sıra sevgilinin güzelliği, çekiciliği; ona duyulan hayranlık ve özlemin ve sevgilinin ‘âşıka olan kötü muâmelelerinin verdiği ıztırap, rakîbin âşıkta uyandırdığı kızgınlık ve kıskançlık; feleğin ve tâlihin âşıka cevirleri de anlatılır. Bunun dışında meyhâne, içki âlemleri, şarabın zevki, bahaârın verdiği neşe, tâlihin iyi veya kötü cilveleri, en çok işlenen konulardır.
Dîn ile ilgili düşünceler; tasavvuf, ham sofularla alay, hayat, dünyâ ve âhiret hakkında türlü görüş ve hikmet yorumları da gazellerde sık sık söz konusu edilir. Bu konuların kesîf olarak işlendiği gazeller, üslûp yönünden çeşitli adlar alır. ‘Aşkın verdiği mutluluğu, ayrılık acısını, sevgilinin cefâsından ve vefâsızlıklarından yakınmayı; sevgiliye yalvarışları, kavuşma isteğini, içli ve duygulu bir biçimde anlatan gazeller, ‘âşıkâne gazel gurubuna girer.
Genellikle dünyadan zevk alarak fânî hayatın bütün fırsat ve imkanlarını değerlendirip mutluluğa kavuşmayı, toplum kurallarını, dinin ve şeriatın emir ve yasaklarını umursamadan kendince daha yüksek bir insanlık seviyesine ulaşmayı; yeyip içip eğlenmeyi; içkiyi, içki zevkini, içkiyle ilgili türlü düşünceleri işleyen yani rind ve rindlik felsefesine geniş yer veren gazellerdir. (Rind: Etvârı sâde, mu’tâdı bâde, aklı nûr-ı ‘irfân ile pîrâste –olan kişi-).
Kadını, kadın güzelliğini, aşkın maddî ve manevî zevklerini konu alan zarif, nükteli ve çapkın bir üslupla yazılmış gazellerdir. Divan şiirinde bu yolda yazılmış gazellerin en parlak örneklerine, Nedim’de rastlanır. Ondan sonra yazılan bu tarz gazellerin “Nedimâne gazel” diye anılması dahi söz konusu olmuştur.
Ahlâk ve edeple alakalı öğütler veren, şairin hayat tecrübelerine dayanan ve bu konudaki görüşlerini ihtiva eden, özdeyiş denilebilecek sözlerin ağır bastığı gazellerdir.
Daha çok mutasavvıf şâirlerde görülen ve tasavvufu, sofî inançlarını anlatan, tarîkatlerin düşünce sistemini işleyen, bunlar arasında dini konulara da yer veren gazellerdir.
İran şairlerinin etkisiyle divan şiirimizde XVII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan bu akım, çok rağbet görmüş ve bu yolu benimseyen şairlerce, bu tarzın özelliklerini taşıyan pek çok gazel yazılmıştır. Bu şiir tarzı, sözden çok anlama, gerçekten çok hayâle önem veren, yeni mazmunlar bulmaya, zincirleme terkiblerle ince istiare, benzetme (teşbih) ve kinaye, mübâlağa ve tezat sanatını çok kullanmaya dayanan bir akımdır. Bu yola, eski mazmunları tekrarlamamak ve şiire yeni bir söyleyiş getirmek amacıyla girilmiştir.
Divan şiirinde basit bir Türkçeyle gazel yazmaya verilen addır. Böyle gazeller basîtname adıyla da tanınır. Bu gazellerde Arapça, Farsça kelime ve terkibler, yok denecek kadar azdır. Edirneli Nazmî (Ö. ) ve Tatavlalı Mahremî (Ö. ), Türkî-i Basît cereyânının ilk tatbikçileri olarak kaydedilirler.
Deyimleri ve atasözlerini kullanmakta ve mecazlı anlamlarıyla başka sözler arasında ilişki kurarak gazel yazmakta ustalaşan şairlerin meydana getirdiği akımın ürünleridir. Böyle şairlere “meselgû”, bu tür gazellere de “mesel-âmîz- gazel” denir. XV. Asırda çok tutulan bu tarz, Bosnalı Sâbit (Ö. )’te zirveye çıkmıştır.
Bazı gazellerde iç kafiyeye yer verilir. Dize ortaları uyaklı olan, ortadan ikiye bölünüp dörtlük yapılabilecek şekilde yazılan gazellere musammat gazel adı verilir.
Musammat Gazel Örneği
BAŞKA BİR KAYNAK
Divan şiirinde aşk, kadın, şarap konularında yazılan lirik şiirlere gazel denir. Nazım birimi beyit, birim sayısı arasındadır. Kafiye örgüsü (aa, ba,ca,da…) şeklindedir. Gazelin ilk beytine “matla” son beytine “makta”, en güzel beytine “beytül gazel” denir. Gazelin son beytinde şairin mahlası geçer. Aralarında konu birliği bulunan gazellere “yek ahenk”, her beyti aynı güzellikte olan gazellere yek avaz gazel denir. Mahlas genellikle makta beyitte (son beyitte) yer alır.
Bu tür aruzun her kalıbı ile yazılabilen bir şiir türüdür. Gazelin beyit sayısı beş ile on beş arasında değişir. ilk beytine matla, son beytine makta adı verilir. Makta beytinde şairin adı (mahlası) geçer. Gazelin uyak düzeni (aa/ ba/ ca/ da) biçimindedir. Gazelin her beyiti anlamca bağımsızdır. Yani gazelde konu birliği yoktur. Az da olsa konu birliği görülen gazellere yek-ahenk gazel denir. Beyitlerindeki konu birliğinin yanında, beyitlerin tümü aynı söyleyiş güzelliğindeyse buna da yek-avaz gazel denir. Gazelin en güzel beytine beyt-ül gazel denir. Gazelin konu yönünden benzeri, o da lirik bir tür olan, Halk edebiyatındaki koşmadır. Gazelin konusu; din ve tasavvuf, aşk, şarap, felsefe, yaşanan zamandan yakınmadır.
Başka bir gazel örneği
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı
Kamu bîmânna canan deva-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı
Gül-i ruhsânna karşu gözümden kanlı akarsu
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefa bilmem inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Bana ta’n eyleyen gaafıl seni görgeç utanmaz mı,
Fuzuli rind ü şeydadır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı
GenelAlt Kategoriler:Eski Türk Edebiyatı, PDF
Edebiyatta Gazel Nedir?
Gazel Arap ve Fars Edebiyatları ile oluşmuş bir divan şiiri olmaktadır. 15 yüzyıl ile 19 yüzyıl arasında Türk Edebiyatında Divan Edebiyatı etkili olmuştur. Bu dönemlerde verilen eserler genellikle gazel örnekleridir. Anadolu Selçuklu döneminde Türk Edebiyatına giriş yapmış bu şiirler İran Edebiyatı ile kıyaslanacak seviyelere ulaşmıştır.
Gazelin Özellikleri Nelerdir?
Gazel özellikle bakımından zengin bir tür olmaktadır. Türk Edebiyatındaki gazellerin özellikleri ise şunlardır:
- Her gazel beyitlerden oluşmaktadır. Beyitler ikili dizeler halinde yazılmaktadır.
- Beyit sayıları 5 ile 15 arasında değişebilir. Fakat bundan daha uzun gazel örneklerine de rastlamak mümkündür.
- 15'den fazla beyit içeren eserler mutavvel gazel olarak adlandırılır.
- Gazellerin konuları genel olarak lirik olmaktadır.
- Bazı gazel örnekleri ise bestelenmek için yazılmıştır.
- Makam ile gazel okuyanlara gazelhan adı verilmektedir.
En Bilinen Gazel Örnekleri Nelerdir?
Gazel Türk Edebiyatında oldukça önemli bir nazım şeklidir. Gazelin kafiye örgüsü aa, ba, ca şeklinde devam etmektedir. Gazeldeki ilk beyite malta, son beyite ise makta adı verilir. Maltadan sonraki beyit hüsn-i matla, maktadan sonraki beyite ise hüsn-i makta olarak adlandırılmaktadır.
Divan Edebiyatına bakıldığında pek çok gazel örneğine rastlamak mümkündür. Bu anlamda Fuzuli, Emri, Baki ve Ziya Paşa gazalleri ile ünlenmiş şairler arasında yer almaktadır. Fuzuli'nin gazel örneği şu şekildedir:
Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı,
Felekler yandı ahımdan, muradım şemi yanmaz mı?
Gazel Türleri Nelerdir?
Gazellerin çeşitlendirilmesinde konular ve üsluplar belirleyici olmaktadır. Genel olarak aşk, şarap, güzellik ve sevgi konuları ele alınmaktadır. Ele alınan konulara göre gazel türleri şunlardır:
- Aşıkhane Gazel: Aşk ile alakalı gazel türlerine denilir.
- Rindane Gazel: Dünya malı, şöhret, yaşamdan zevk almak konusundan bahsedilen gazellere denilir.
- Hikemi Gazel: Özlü söz içeren ve hayat dersi veren gazellere denilir.
- Şuhane Gazel: Sevgi, aşk ve zevkleri çapkın bir dil ile ifade eden gazellere denilmektedir.
Divan Şiirinde Kullanılan Nazım Şekilleri ve Türleri
DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ
DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİ
A. BEYİTLERLE KURULANLAR
1. GAZEL
Gazel, kadınlar için söylenen güzel ve âşıkane söz demektir.
Kadınlarla âşıkane sohbet etmek anlamına da gelir. Şair Fuzulî, gazel için Gazel akıllı insanlar sanatıdır. der. Arapça bir sözcük olan gazel, Arap edebiyatından İran edebiyatına oradan da Türk edebiyatına geçmiş ve funduszeue.info itibaren bizde örnekleri verilmeye başlanmıştır. yy.ın ikinci yarısında Tanzimat edebiyatında mesela Ziya Paşa siyasi, toplumsal eleştirileri içeren gazeller yazsa da gazel aslında bir aşk ve şarap şiiridir. Özellikle bu konularda yazılır. Gazellerin beyit sayısı genellikle 5 ile 9 arasında değişir. Şeyh Galip divanında 15 beyte kadar olan gazeller de vardır. Bu sayının Nedim divanında 4e indiği de olur. 15 ve daha çok beyitten oluşan gazellere gazel-i mutavvel denir.
Şairler divan isimli şiir kitaplarında gazelleri toplu bir şekilde kaside şeklindeyazdıkları şiirlerden sonra koyarlardı. Gazelleri art arda sıralarken kendi içinde desınıflandırırlardı. Bu şiirler, uyak veya rediflerinin son harfine göre alfabetik sırayla dizilirdi. Alfabetik sıra derken kastedilen, Arap alfabesidir. Klasik edebiyatımızda en çok kullanılan nazım şekli olan gazel, divanların ağırlığını oluştururdu. Gazelin önemli bir özelliği, beyitler arasında doğrudan doğruya anlam bağı bulunmamasıdır. Beyitler arasında anlam birliği bulunan gazellere yek-âhenk denir. Beyitler arasında anlam bağının genellikle olmayışından, şairler her beyti kuyumcunun altını işlemesi gibi ince ince işlerdi. Her beytin aynı etkiyi bırakmasına özen gösterirlerdi. İşte bu gayretin sonunda beyitleri aynı güçte, aynı değer ve güzellikte olan gazellere yek-âvâz denir. Gazelin en güzel beytine ise beytül gazel ya da âh beyit (şeh beyit) adı verilir. Şah beyit şiirin herhangi bir beyti olabilir. Gazel yazan şairlere de gazel-serâ (gazel söyleyen), gazel-gû (gazel söyleyen) gibi adlar verilir. Aşağıda 5 beyitlik bir gazel şeması üzerinde gazelin bölümleri açıklanmıştır.
Gazelin kafiye (uyak) düzeni yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi aa, ba, ca, da, ea, fa,ga şeklindedir. Demek ki her iki dize de birbiriyle kafiyeli ise bu beyit, gazelin ilk beyti,yani matla bölümüdür. Mesela şairin mahlası varsa makta bölümüdür. Bu uyak düzeninebakarak gazellerde ilk beyit dışındakilerin, dizeleri arasında kafiye olmadığını söyleyebiliriz.
Beyitler birbirlerine ikinci dizelerindeki kafiye ile şekil ve âhenk bakımından bağlanıyor. Bu
______________________________________a
______________________________________a
______________________________________b
______________________________________a
______________________________________c
______________________________________a
______________________________________d
______________________________________a
______________________________________e
______________________________________a
Gazelin 1. beytine matla denir. Matla doğuş yeri anlamına gelir. 2. beyte hüsn-i matla denir. Bu beytin matladan daha güzel olmasına dikkat funduszeue.infon son beytinden bir önceki beytine hüsn-i makta denir. Bu beytin son beyitten güzel olmasına dikkat edilir. Gazelin son beytine makta denir. Makta kesme yeri anlamına gelir. Şairin mahlası (takma adı) genellikle bu beyitte bulunduğu için bu beytemahlas beyti ya da mahlas-hâne de denir. Mahlas söylenmesi tahallüs etme diye anılıfunduszeue.info yüzden mahlas beytine tahallüs beyti de denir. Şair mahlas beytinden sonra zamanın padişahını veya bazı tarikat ulularını öven beyitler eklerse bu tip gazellere gazel-i müzeyyel (ekli gazel) denir. Eklenen bu beyitlere ise zeyl denir. Yani bu şekildeşair birkaç beyitle medhiye yazar. Gazel bu hâliyle kimi bölümleri eksik küçük bir kasideyi andırır. kafiye düzeni aynen kalmakla birlikte dize ortalarında da kafiyeli olan gazeller vardır. Böyle iç kafiyeli gazellere musammat gazel denir. Musammat gazeller genellikle aruzun iki eşit parçaya bölünebilen kalıplarıyla yazılır. Böylece beyit okunduğunda dörtlük gibi algılanır ve uyak düzeni de aaab şeklinde görünür. İç kafiye yapılırken ilk dizenin sonundaki kelime esas alınır. Bunu bir örnek üzerinde açıklayalım
Kamu bimârına cânân devâ-yı derd eder ihsân
Niçin kılmaz bana dermân beni bimâr sanmaz mı
Fuzulî
kamu: bütün
bimâr: hasta
cânân: sevgili
devâ-yı derd: derdin çaresi, iyileşmesi
ihsân etmek: bağışlamak
dermân kılmak: çare bulmak, iyileştirmek
Beyit kısaca şöyle der: Sevgili bütün hastalarını iyileştiriyor; niçin beni iyileştirmiyor? (Yoksa) Beni hasta(sı) sanmaz mı? ve okunduğunda kulağa bir dörtlükmüş gibi gelir.
Kamu bimârına cânân
Devâ-yı derd eder ihsân
Niçin kılmaz bana dermân
Beni bimâr sanmaz mı
Fuzulî
Divan şairleri bu uyak düzeni yanında redif kullanmaya özellikle dikkat etmişlerdir.Özgün ve etkili redifler bularak müreddef gazeller (redifli gazeller) yazmaya özengöstermişlerdir. Çünkü pek çok gazel, redifinin çarpıcılığından dolayı sevilmiştir.Türkçe, Arapça ya da Farsça ile karışık olarak yazılmış gazellere ise mülemma denir. Böyle gazellerde genellikle 1. dizeler Türkçe, 2. dizeler Arapça ya da Farsça funduszeue.inforin bir parçası Türkçe, diğer parçası Arapça ya da Farsça olan mülemmalar da vardırya da bir beyti Türkçe bir beyti Farsça veya Arapça olan gazeller de vardıfunduszeue.infon ilk beytinin mısralarından herhangi biri makta beytinde tekrar edilirse buna redd-i matla, matlanın dışındaki bir mısra, maktada tekrarlanırsa buna da redd-i mısra funduszeue.info-i mısra, eski edebiyatta neredeyse hiç görülmez. Tanzimattan sonra kullanılmıştır.Şairler gazel terimi yerine bazen gazelin beyit sayısına işaret eden penc-beyt (5 beyit), Şeş-beyt (6 beyit), heft-beyt (7 beyit), het-beyt (8 beyit) gibi adlar kullanırlar. Kaside ve mesnevî nazım şekilleri içinde de eseri monotonluktan kurtarmak için gazel söylenir. Buna tegazzül denir. İki şairin birlikte yazdığı gazeller vardır. Bunlara ise müşterek gazel denir. Müşterek gazellerde şairler sırayla birer dize ya da beyit söylerler. Divan şiirinde karşılıklı konuşma biçiminde yazılmış gazellere de rastlanır. Dedim-dedi biçiminde yazılan böyle şiirlere mürâcaa denir. Bunlar genellikle sorulu cevaplı konuşmalardır. Soruyu soran şair, cevabı veren sevgilidir. Tekrir sanatının yoğun olarak kullanıldığı gazellere gazel-i mükerrer denir. Her beytin son sözcüğünün bir sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmaya iâde sanatı denir. İâde sanatı ile yazılmış şiirlere de muâd adı verilir. Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okununca bir ad çıkacak biçimde düzenlenmiş şiire akrostiş denir. Divan şiirinde bu yolda yazılmış gazellere gazel-i muvaşşah denir.
Üslup Yönünden Gazeller
Gazellerde en çok işlenen konu kadın ve aşktır; sevgili güzeldir, ulaşılmazdır,âşığına hep eziyet eder. Şarabın verdiği zevk, bahar mevsiminin insan üzerindeki güzel etkisi,talihin cilveleri de sıkça işlenen konulardır. Ayrıca dini, tasavvufi, felsefi düşünceler de konuolabilir. İşte bu konuların çokluğu nedeniyle gazeller üslup yönünden çeşitli adlar alır. 1. Âıkane (Lirik) Gazel: Aşkın verdiği mutluluğu, sıkıntıyı, sevgiliden yakınmayı içli ve duygulu olarak anlatan gazellerdir. yy. şairi Fuzulînin gazelleri bunaedebiyatımızdaki en güzel örneklerdir. Mesela yukarıdaki beyit âşıkane bir gazele aittir.
2. Rindane Gazel: İçkiyi, içki zevkini, içki ile ilgili türlü düşünceleri, hayata karşıkayıtsızlığı, umursamazlığı, yaşamaktan zevk almayı konu olarak işleyen gazellerdir. yy.şairi Bâkînin gazelleri rindânedir.
3. ûhane Gazel (Nedîmane Tarz): Kadını ve aşkı konu alan, zarif ve çapkın bir
anlatımla söylenmiş gazellerdir. 18 yy. şairi Nedîm bu tarzda yazdığı şiirleriyle tanınır. Bu yüzden şûhane gazellere Nedîmane tarz da denir. Yukarıdaki beyitte dizelerin ortalarındaki cânân ve dermân kelimeleri 1. dizenin sonundaki ihsân la kafiyelidir.
4. Hikemî (Hakîmâne) Gazel: Ahlâkla ilgili öğüt veren, türlü hayat görüşleriniyansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellerdir. yy. şair Nâbînin gazelleri bu türün en belirgin örnekleridir.
5. Sofiyane Gazel: Daha çok mutasavvıf şairlerin tasavvuf felsefesini, türlütarikatların düşünce sistemini ve dinî konuları işleyen gazellerdir.
6. Sebk-i Hindî Gazel: Hint tarzı anlamına gelen bu akım funduszeue.info İran edebiyatından bize geçmiştir. yy. da Neşâtîyi, yy. da Şeyh Galipi ve Nedîmietkilemiştir. Bu şairlerin divanlarında bu tarzda çok sayıda gazel vardır. Sebk-i Hindî, şiire yeni bir söyleyiş getirmeyi amaçlar. Daha önce yapılmamış benzetmeler, ince ve zor anlaşılan sözler, orijinal ifadeler, karışık hayaller bu tür şiire damgasını vurur. Amaç anlam derinliğidir.
7. Türkî-i Basit Gazel: funduszeue.info Mahallîleşme Hareketinden doğmuştur. Sade birTürkçe ile yazılan gazellerdir. Nedîm, Tatavlalı Mahremî, hatta Şeyh Galip bu tarzda gazelleryazmıştır.
8. Mesel-âmiz ( Emsâl-âmiz) Gazel: Mesel-âmiz, atasözü ve deyimle karışıkdemektir. Deyim ve atasözlerinin gerçek ve mecaz anlamlarıyla başka sözler arasında ilişkilerkuran gazellere denir. Böyle gazeller yazanlardan tezkirelerde övgüyle bahsedilmiştir.
Tezkire; Divan edebiyatında şairlerin hayatı ve eserlerini anlatan eserlere denir. Günümüzdeki şairler antolojisi denilen kitaplara benzer.
2. KASİDE
Kaside, belli bir amaçla yazılmış manzume demektir. Türk edebiyatında din vedevlet büyüklerini övmek amacıyla belli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir. Arapça bir kelime olan kaside, Arap edebiyatından; önce İran edebiyatına, bu yoldan da funduszeue.info sonraTürk edebiyatına geçmiştir. Uzunluğu 31 ila 99 beyit arasında değişir. Ancak 15 beyitle söylenmiş ya da beyti aşmış kasideler de vardır. Uyak düzeni gazelinkiyle aynıdır. Yalnız ondan çok daha uzundur. Kasidenin ilk beytine gazeldeki gibi matla, son beytine makta denir. En güzel beytine beytül kasîd ya da beyt-i kasîd denir. Genellikle aruzun iki eşit parçaya bölünebilenkalıplarıyla yazılan ve iç kafiyeleri bulunan kasidelere musammat kaside denir. Şairin mahlasının bulunduğu beyte kasidede tâc beyti (taç beyit) adı verilir ve kasideni sonlarına doğru bulunur. Gazelde ise genellikle son beyittedir.Şairin kaside içinde herhangi bir yerde matla beytini yenilediği görülür. Buna tecdîd-i matla denir. Matlayı yenilerken kafiye bulmakta sıkıntı çekmeyecek kadar dile hâkim olduğunu da ispatlamış funduszeue.infoler divan adı verilen şiir kitaplarının ilk bölümünde yer alırdı. Gelişigüzel değil, önem sırasına göre dizilirlerdi. Mesela Allah için yazılanlar başa konur; Peygamber, Dört Halife diye devam ederdi. Devlet büyüklerine gelindiğinde ise padişaha yazılan kaside başta, diğer kişiler için yazılanlar protokol sırasına göre divanda yerini bulurdu.
Kasidenin Bölümleri (Plan)
Kaside 6 bölümden oluşur.
a) Nesîb (Tebîb): Kasidenin girişi ve şiir yönünün en ağır basan bölümüdüfunduszeue.infoikle beyit olur. Kasidede asıl amaç bir büyüğü övmektir. Fakat şair doğrudan doğruya övgüye başlamaz. Nesib bölümüyle yani bir betimlemeyle başlar. Bu, spor yapmadan önceki ısınma hareketleri gibidir. Hatta kasideler çoğu zaman bu bölümde yapılan betimlemelere göre adlandırılır. Mesela kış tasviri yapılmışsa o kasideye kış anlamındaki şitâ kelimesinden türetilen şitâiye denir.
Nesîb Bölümünde Anlatılan Konulara Göre Kaside Çeşitleri:
a) Bahariye ya da Rebîiye: Baharın güzelliği, çiçekler türlü benzetmelerle anlatılır.
b) Şitâiye: Kış tasviri yapılır. Kaside sadece kardan söz ederse berfiye adını alıfunduszeue.info, kar demektir.
c) Temmûziye: Yazdan ve sıcaktan söz eden kasidelerdir.
ç) Ramazaniye: Ramazan dolayısıyla yazılan, nesîb bölümünde Ramazanı türlü yönleriyle anlatan kasidelerdir.
d) İydiye: Bayramlarda sunulan kasidelerdir. Şair sunduğu kişinin bayramını kutlar.
e) Nevrûziye: Nevruz dolayısıyla yazılan kasidelerdir. Nevruz, bahar başlangıcı ve Celâlî takvime göre yılbaşıdır. İranlıların kutladıkları bu gün sonradan Türklere de geçmiştir.
f) Rahşiye: Nesîb bölümünde atın anlatıldığı ve övüldüğü kasidelere denir.
g) Hammâmiye: Hamamın ve hamamdaki bir güzelin anlatıldığı kasidedir.
h) Dâriye: Devlet büyüklerinin yaptırdıkları köşkleri anlatır.
ı) Cülûsiye: Padişahın tahta çıkışı dolayısıyla yazılan kasideler.
i) Kudûmiye (İstikbâliye): Padişahlarla öteki devlet büyüklerinin savaş ya da herhangi bir amaçla gittikleri yerlerden dönmeleri üzerine yazılan kasideler.
j) Fethiye: Bir kalenin, bir ülkenin fethi dolayısıyla o yerin fatihine sunulan kasidelere denir.
k) Sulhiye: Savaşın sonunda imzalanan antlaşma ve sağlanan barış dolayısıyla yazılmış kasidedir.
Kasideler nesîb bölümündeki konulara göre adlandırıldığı gibi redifi, eğer yoksa kafiyesine göre de isimlendiriliyordu. Redif su ise şiir Su Kasidesi adını alır. Edebiyatımızda aynı adda yy. Âzeri şairi Fuzulînin Hz. Muhammed için yazdığı kaside çok meşhurdur.
b) Girîzgâh (Girîz): Kasidelerin nesîb bölümünden mehdiye bölümüne geçerken söylenen beyit ya da beyitler. Yani nesîb bölümünde anlatılanları asıl konuya bağlayan, asıl konuyla ilişkilendiren bir basamak. Çünkü nesîbden hemen sonra övgüye geçilseydi anlam yönünden bir kopukluk olurdu.
c) Medhiye: Kasidenin nesîbden sonra ikinci büyük bölümüdür. Bu bölümde kaside kime sunulacaksa o kişi övülür. Aslında kaside planı bize pek yabancı gelmemelidir. Reklâmları bir düşünün. Kasidenin planına benzemiyor mu? Mesela bir otomobil reklâmında ekranda önce bir kurbağa görünüyor. Tepesinde uçan sivrisineği avlamak için kocaman dilini uzatıyor. Ne alaka değil mi? Otomobille kurbağanın arasında nasıl bir ilişki kurulabilir ki? Reklâmın devamında ise kurbağa, dili ile sivrisineği kendine doğru çekmek ve avını yemek istiyor; ama sinek direniyor, direniyor ve sonunda kurbağayı havaya kaldırıyor. Bütün bunların reklâmı yapılan otomobille hiçbir ilgisi yok. Ta ki aynı reklâmda Küçük; ama güçlü cümlesini fonda duyana kadar İşte bu girizgâhtır. Asıl konu ile alakası olmayan bu görüntüleri, asıl konuya, yani otomobile bağlayan Küçük; ama güçlü cümlesi Sonra da otomobilin marka ve modeli veriliyor ve reklâm bitiyor. Şimdi aklımıza ister istemez şunlar geliyor: Bu reklâmı hazırlayanlar ya bilinçli olarak kaside planını örnek almış ya da aklın yolu bir Bir fikri, duyguyu en etkileyici şekilde anlatmak için dikkat çekici bir giriş yapmak önemlidir. Bu girişin asıl konuyla ilgisi olmasa daha iyidir. Böylelikle girizgâh, okuyucuda hayranlık uyandırır. İki ilgisiz konuyu birbirine nasıl da bağlamış diye hayret ederler. Tabii bunun için çok düşünerek hareket etmelisiniz. Reklâmdaki gibi
d) Tegazzül: Gazel söyleme, gazel tarzında şiir yazma anlamına gelir. Genellikle mehdiye bölümünden sonra, bir fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakta bir gazel söylemektir.Şair, duruma uygun bir beyitle gazel söyleyeceğini önceden haber verir. Kimi zaman kaside tegazzülle başlayabilir. Bu durumda kasidede nesîb bölümü bulunmaz. Tegazzülün amacı şiirde monotonluğu kırmak, şiire renk katmaktır.
e) Fahriye: Kaside içinde şairin kendini övdüğü bölümdür. yy. şairi Nefî bu konuda çok başarılıdır. O, kimi kasidelerine fahriye ile başlar. Böyle kasidelerin nesîb bölümü yoktur. Şairin kendini övmesinin amacı; kasidenin sunulduğu kişiye büyük bir şair tarafından övüldüğü için çok önemli bir kişilik olduğunu hissettirmektir.
f) Dua: Kasidenin son bölümüdür. Birkaç beyit olur. Şair burada övdüğü kimsenin başarılı, uzun ömürlü ve talihli olması yolunda dileklerde bulunarak dua eder. Dua bölümüne geçtiğini şair, uygun bir sözle belirtir.
3. MESNEVÎ
Sözlük anlamı ikişer ikişer, ikili demektir. Her beyit kendi arasında kafiyelidir. Bu demektir ki uyak düzeni aa, bb, cc, dd, ee, ff şeklindedir. Kısa aruz kalıplarıyla yazılır. Bu yüzden kısa kısa mısraları vardır. Ancak şiir olarak çok uzundur, hatta bu şiirde beyit sayısı sınırsız olabilir. Bu durumun nedeni uyak düzenidir. Her beyit kendi arasında kafiyeli olunca sınırsız kafiye seçeneği doğar. Oysa gazel ya da kasidedeki gibi şiir, tek bir kafiye üzerine kurulsaydı aynı kafiyeden çok sayıda kelime bulmak mümkün olmayacaktı. Önceleri öğüt verici, uzun didaktik manzumelerin yazımında kullanılan mesnevî,daha sonraları aşk ve macera hikâyelerinin yazımında daha çok kullanılmıştır. Bugünkü romanın yerini yy.a kadar bizde mesnevî tutuyordu. Türk edebiyatının ilk mesnevîsi funduszeue.info Yusuf Has Hâcipin yazdığı Kutadgu Biligdir. Toplumun huzur içinde yaşaması için bir devletin nasıl yönetilmesi gerektiğimi anlatan bu kitap aynı zamanda edebiyatımızdaki ilk siyaset-nâfunduszeue.infoîler -diğer nazım şekillerinden farklı olarak- divan adı verilen şiir kitaplarına alınmaz. Eserin adı neyse o adla ayrı bir kitap hâlinde yazılır. 5 mesnevînin bir araya gelmesiyle oluşan büyük yapıta ise hamse denir. Divan Edebiyatında sâhib-i hamse (hamse sahibi) olmaya çok önem verilirdi. Edebiyatımızda ilk hamseyi funduszeue.info Çağatay şairi Ali Şîr Nevâî yazmıştır. Hamsesinde bulunan 5 mesnevi ise şunlardır: Hayretül Ebrâr, Ferhâd ü Şîrîn, Leylî vü Mecnûn, Seba-i Seyyâr, Sedd-i İskenderî. Mesnevîler konuları açısından 6 sınıfta toplanabilir.
a) Aşk Konulu Mesnevîler: Genellikle iki ana kahramanı olur. funduszeue.info Fuzulînin yazdığı Leyla vü Mecnun mesnevisi bu türe örnektir.
b) Dinî ve Tasavvufî Mesnevîler: Din kurallarını, peygamber ve din ulularının yaşamlarındaki olayları ya da türlü simgelerle tasavvuf ilkelerini anlatan mesnevilerdir. funduszeue.info yaşamış şair Süleyman Çelebinin Hz. Muhammedin doğumunu anlattığı Vesiletün Necat, herkesçe bilinen adı ile Mevlid, bu tür mesnevîlere güzel bir örnektir. Mevlid birçok şairce kullanılmış bir türdür aynı zamanda. (bkz. sayfa) Ayrıca hilyeler vardır. Bunlar genellikle Peygamber'in fiziksel yapısını anlatan mesnevîlerdir. (bkz. sayfa) Yine Mirac olayını anlatan miraciyeler, kırk hadis çeviri ve şerhleri, ilmihâller de dinî konularda yazılan mesnevilere girer. Mevlânânın Mesnevi adlı eserinin çeviri ve şerhi, evliya menkıbeleri, yani evliyaların başından geçen olağanüstü olaylar ve kerametlerini anlatan eserler de tasavvufi mesnevilere örnektir.
c) Ahlâkî ve Öğretici Mesnevîler: Öğüt ve bilgi vermek amacıyla yazılan mesnevîlerdir. Pend-nâme ya da nasihat-nâme de denir. Özellikle dinî, toplumsal ve ahlâkî öğütler bu mesnevîler aracılığıyla verilir. Bu yüzden ayet, hadis ve atasözleriyle doludur. yy. şairi Nâbînin Hayriye adlı eseri böyle bir mesnevîdir. Konusu eski bilimlerden ilm-i kıyafet olan mesnevilere kıyafet-nâme denir. İlm-i kıyafet; insanların fiziksel yapısından, yani organlarının şekil özelliklerinden kişilik yapılarını açıklayan bir bilimdir. Hatta günümüzde de buna benzer çalışmalar psikoloji bilimiyle bağlantılı olarak yapılmaktadır.
d) Savaş ve Kahramanlık Konulu Mesnevîler: Başka dinlerden olanlarla yapılan savaşları anlatan mesnevîlere denir. Bunlara gazâ-nâme ya da gazavat-nâme denir. Genellikle düşmanla yapılan tek bir savaş, gazâ-nâmelerde; birden çok savaş ve akınlar
gazavat-nâmelerde anlatılır. Bir şehrin ya da kalenin alınmasını anlatan yapıtlara fetih-nâme, zaferle sonuçlanan savaşları anlatan mesnevîlere zafer-nâme adı verilir.
e) Bir ehri ve Güzellerini Anlatan Mesnevîler: Bu bölüme giren mesnevîlere ehr-engîz ya da tarifat denir. Şehr-engîzler bir şehrin güzellerini anlatmak amacıyla yazılır. İlk şehr-engîz funduszeue.info yazılmıştır.
f) Mizahî Mesnevîler: Kişileri ve toplumun aksak yönlerini hicveden, eleştiren mesnevîlerdir. yy. şairi Şeyhînin Har-nâme isimli eseri bu türe örnektir. Mesnevînin Bölümleri (Plan) Mesnevîlerde de kasidelerde olduğu gibi konuya doğrudan girilmez. Yalnız kasideden farklı olarak kendine özgü bir düzeni vardır. Mesnevî bölümlerini 3 ana başlıkta toplayabiliriz.
a) Giri Bölümü
Besmele
Mensur ya da Manzum Dîbâce (Düz yazı ya da manzum ön söz)
Tevhîd ( Allahın birliğinin anlatılması)
Münâcaat (Allaha yakarış, dua)
Nat ( Peygambere övgü)
Mirâciye ( Mirac olayının anlatılması): Peygamberin göğe çıkışı. Kimi mesnevîlerde bu bölüm yoktur.
Mucizât (Mucizeler): Hz. Peygamberin mucizelerini anlatan bölüm
Medh-i Çihâr-yâr-ı Güzîn (Dört Halifenin medhi) Yapıtın sunulduğu kişiye medhiye: Genellikle zamanın padişahı övülür.
Sebeb-i Telif ya da Sebeb-i Nazm-ı Kitab (Yapıtın yazılış nedeni): Bu bölüm bütün mesnevîlerde bulunur. Burada şair yapıtını yazmaya başlamasının nedenini açıklar.
b) Konunun işlendiği Bölüm
Âgâz-ı Dâstan (Hikâyeye başlama): Bu başlık altında mesnevînin asıl konusunageçilir. Mesnevîlerde konu ne olursa olsun, ilk dikkati çeken özellik, olayın bir masal havası içinde anlatılmasıdır. Esere adını veren bu bölüm türlü başlıklarla kendi içinde bölümlere ayrılır. Bu başlıklar kimi zaman Farsça olarak yazılır.
c) Bitiş Bölümü
Hâtime (Son söz): Yapıtın bittiğini bildiren bölümdür. Burada mesnevînin bitiş tarihi, adı ve son söz söylenir. Ayrıca bu başlık altında şair şunları da söyler: Tanrıya hamd ü senâ ve dua, sultana övgü ve saltanatının devamı için dua, şairin eseri ve kendi şairliği ile övünmesi, tanınmış mesnevî şairleri ve eserlerini anma, hasetçilerden, eserini doğru olarak çoğaltamayan kâtiplerden, iyi anlayamayan okuyucudan Tanrıya sığınma; mesnevînin beyit sayısı, okuyucudan hayır dua isteme, mesnevînin vezni.
Mesnevîler içinde gazeller, murabbalar, muhammesler de yer alabilir. Uzun uzun aynı şekli kullanmak tekdüzeliğe yol açabilir. İşte bu monotonluğu kırmak amacıyla şair uygun aralara başka şekillerde şiirler koyabilir. Edebiyatımızda bir de yy. şairi Mevlânânın Farsça olarak yazdığı, içinde dinî-tasavvufî hikâyeler olan Mesnevî adındaki eseri vardır. beyitten oluşan ve 6 cilt tutan bu muazzam eserin adı gibi nazım şekli de mesnevîdir.
4. KITA
Kıta parça, bölük, cüz demektir. Uyak düzeni ab, cbdir. Görüldüğü gibi 2. ve 4. dizeleri birbiriyle kafiyeli, diğer dizeleri ise serbest olan iki beyitlik nazım biçimidir. Bu tür kıtalar genellikle dörtlük adıyla anılmaktadır. Kıtalarda beyitler arasında, yani 4 dize arasında anlam birliği bulunur. Bu nazım biçiminde şairler mahlasını kullanmaz. Ancak mahlas olan kıtalar da vardır. Kıtalar türlü konularda yazılabilir. Herhangi bir konudaki düşünce ya da bir kişinin yergisi olabilir. İki türlü kıta vardır.
a) Nazım: Kafiye düzeni aaba olan kıtadır.
b) Kıta-i Kebîre (Büyük Kıta): Beyit sayısı 2den fazla olan kıtaya denir. Matla beyti olmayan bir gazele benzer. Gazelden ancak konu bakımından ayrılır. Uyak düzeni şöyledir: ab, cb, db, eb. Şair mahlasını herhangi bir beyitte kullanır. Tarihler, genellikle bu tür kıta biçimiyle yazılır. Tarih, eski edebiyatımızda bir olayın oluş yılını ebced hesabıyla gösteren şiirlere denir. (bkz. sayfa) Kıtalar divanlarda mukattaât başlığı altında toplanır.
5. MÜSTEZAD
Sözlük anlamı ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış demektir. Gazelin özel bir biçimidir. Beyitlerde ilk dizeler uzun, 2. dizeler kısadır. Eklenen bu kısa dizelere ziyade denir. İki ziyadeli müstezadlar da vardır. 1. dizelerin yazıldığı aruz kalıbı ziyadelerde hâliyl kısaltılarak kullanılır. Müstezadın uyak düzeni çeşitli şekillerde olabilir. Yandaki şekilde sadece bir tanesi verilmiştir. Başka bir şairin gazeline ziyadeler ekleyerek de müstezad yazılabilir.
B. BENTLERLE KURULANLAR
B1-TEK DÖRTLÜKLER-
1. RÜBÂÎ
Bize İran edebiyatından geçmiştir. Çeşitli konularda yazılır. Rübâî halk şiirindeki mâniye benzer; ancak mâni hece ölçüsüyle, rübâî aruzla yazılır. Konu bakımından da birbirlerinden farklıdır. Mâni hafif, şen konularda yazılırken rübâîde şair dünya görüşünü, hayat felsefesini, tasavvuf anlayışını anlatır. Zaten bütün bunlar en özlü biçimde ancak rübâîde anlatılabilir. Onun mâniye olan benzerliği sadece görünüşten ibarettir. Tek dörtlükten oluşması ve aaba olan uyak düzeni ile mâniyi hatırlatır. Bu uyak düzeni ile ayrıca bir gazelin ilk iki beytini de andırır. Bu yüzden ona dü-beyt (iki beyit) de denir. Ancak bu nazım şekli beyitler hâlinde değil, dörtlük esasına göre kurulmuştur. Yani nazım birimi dörtlüktür. Rübâî için terâne, çâr-mısra, çehâr-mısra terimleri de kullanılır. Dört dizesi de kafiyeli olan rübâîlere rübâî-i musarra denir. Rübâîler divan adlı şiir kitaplarında rübâiyât bölümünde uyaklarının alfabetik sırasına göre dizilir. İnce duygu ve düşünceleri en özlü biçimde anlatmaya elverişli olduğundan divan edebiyatı nazım biçimleri içinde günümüze kadar canlılığını yitirmeden yaşayabilmiş tek biçimdir. Şairler bu şiirlerde mahlas kullanmasa da mahlası olan rübâîler de vardır. yy. İran şairi Ömer Hayyamın rübâîleri dünyaca tanınmıştır.
2. TUYUĞ (TUYUK)
Arap ya da İran edebiyatından gelmemiştir. Türklere ait, yani Türklerin bulduğu bir nazım şeklidir. Halk edebiyatındaki mâni biçiminin karşılığı sayılabilir. Mânide olduğu gibi tuyuğda da genellikle cinaslı uyak kullanılır. Halk edebiyatında 11li hece kalıbıyla yazılan mâni biçimindeki şiirlere de duyuğ denir. Uyak düzeni mâni ve rübâîdeki gibi aabadır. Aruz
_________________________a
_____________a
_________________________________a
_____________a
_________________________________b
____________b
_________________________________a
____________a
_________________________________c
____________c
_________________________________a
____________a
ziyade
ziyade
ziyade
ziyade
ziyade
ziyade
Edebiyat tarihimizde Servet-i Fünûn () döneminde müstezad nazım şekli biraz değiştirilerek daha serbest şiir yazmak için kullanılmıştır. Böyle müstezadlara ise serbest müstezad denmiştir. Serbest müstezadlarda türlü uzunluktaki dizeler bir düzene bağlı olmaksızın arka arkaya dizilir. Yine aruz ölçüsü kullanılır; ancak bir şiirin içinde dizelerin uzunluğuna uygun başka başka aruz kalıpları tercih edilir.
Divan edebiyatında kurallar önemlidir. Bir şiirin bütün dizelerinde aruzun sadece bir kalıbı kullanılır. Sadece müstezadda, ziyadelerin kalıbı diğer dizelerinkinden farklıdır. O da kural gereğidir. Serbest şiir arayışı içindeki Servet-i Fünûn şairleri bu nazım şeklini anlayışlarına yakın bulup istekleri doğrultusunda geliştirdiler. (bkz. sayfa) ölçüsünün yalnız fâilâtün fâilâtün fâilün kalıbıyla yazılır. 4 dizesi birbiriyle uyaklı olan tuyuğlara musarra tuyuğ denir. funduszeue.info sonra edebiyatımızda neredeyse hiç tuyuğ yazılmamıştır. Kadı Burhaneddin en çok tuyuğ yazmış şairimizdir.
B2-MUSAMMATLAR-
ÜÇLÜ
MÜSELLES
Her bendi 3er mısradan oluşan nazım şeklidir. Uyak düzeni aaa, bba, cca, ddaşeklindedir. Bu uyak düzenindeki müselleslere müselles-i müzdevic denir. Birinci bendin son mısrası, diğer bentlerin de son mısrası olarak aynen tekrarlanabilir. Böyle müselleslere müselles-i mütekerrir denir. Hemen hemen hiç kullanılmamış bir nazım şeklidir.
DÖRTLÜLER
1. MURABBA
Her konuda yazılabilir. Bent adı verilen dört dizelik kıtalardan (dörtlüklerden) oluşur. Bent sayısı 3 ila 7 arasında değişir. Uyak düzeni genellikle aaaa, bbbba, ccca, ddda şeklindedir. Murabbada ilk bendin 4. dizesi öteki bentlerin 4. dizeleriyle kafiyeli olmak zorundadır. İlk bendin 4. mısrası diğer bentlerin 4. mısralarında aynen tekrar ediyorsa, yani nakaratsa böyle murabbalara murabba-i mütekerrir (tekrarlı murabba) denir. İlk bendin 4. mısrası diğer bentlerin 4. mısralarında aynen tekrar etmiyorsa, yani nakarat değilse böyle murabbalara da murabba-i müzdeviç denir.
2. ŞARKI
Türk edebiyatında doğmuştur. Tıpkı tuyuğ gibi Türklerin bulduğu bir nazım şfunduszeue.infoenmek için yazılır. Bundan dolayı bent sayısı azdır. Biçim bakımından murabbaya benzer. Uyak düzeni genellikle şöyledir: aaaa, bbba, ccca, ddda Şu uyak düzeni de kullanılır: abab, cccb, dddb İlk dörtlüğün 2. ve 4. dizeleri ya da sadece 4. dizesi bütün dörtlüklerin 4. dizelerinde aynen tekrarlanabilir. Bu dizelere nakarat denir. Şarkılar nakaratlı ya da nakaratsız olabilir. Bu şiirlerde konu genellikle aşk, sevgili, içki ve eğlencedir. Şarkıların 3. dizelerine miyân ya da miyân-hâne denir. Sözün ve bestenin en dokunaklı yeri bu dizeye denk getirilir. 5 ya da 6 mısralık bentlerle yazılmış şarkılar da vardır. Divan edebiyatında en güzel şarkılar yy. da yaşamış, Lale Devrinin şairi Nedîme aittir.
3. TERBİ
Sözlük anlamı dörtleme, dörtlü duruma getirme demektir. Bir gazelin beyitlerininüstüne başka bir şair tarafından aynı ölçü ve uyakta ikişer dize ekleyerek yazılan murabbaya denir. Gazelin kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea olduğuna göre üstüne konulacak iki dizenin murabba oluşturması için gazelin 1. dizeleriyle kafiyeli olması gerekir. Eklenen bu iki dizeye zamîme denir. O zaman terbinin uyak düzeni şöyle olur: aaaa, bbba, ccca, ddda Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir. Bu zamîmelerin, eklendiği beyitlerle anlam bakımından kaynaşması gerekir. Edebiyatımızda az kullanılmış bir nazım şeklidir.
BEŞLİLER
1. MUHAMMES
Arapça beş, beşte bir anlamına gelen hams, hums kökünden gelen bir kelimedir. Her bendi 5 dizeden oluşan nazım biçimidir. Her konuda muhammes yazıldığı gibi, muhammes biçiminde yazılmış şarkılar da vardır. Böyle şarkılara muhammes arkı denir. Muhammesin kafiye düzeni çeşitli şekillerde olabilir. Mesela bbbaa, cccaa, dddaa, eeeaa veya aaaaa, bbbba, cccca, dddda tarzında olabilir. İlk bendin 4. ve 5. ya da sadece 5. dizesi diğer bentlerde tekrarlanabilir. Böyle olanlarına muhammes-i mütekerrir denir. O zaman uyak düzeni aşağıdaki şekillerde olur.
a a a a
(n)
a
(n)
b b b a
(n)
a
(n)
c c c a
(n)
a
(n)
d d d a
(n)
a
(n)
a a a a a
(n)
b b b b a
(n)
c c c c a
(n)
d d d d a
(n)
(a
(n)
: a kafiyeli dizenin nakarat olarak tekrarlandığını gösteren işarettir.)
2. TARDİYE
Türk edebiyatında pek az kullanılmış nazım biçimidir. Yalnız yy. şairi Şeyh Galip çok önem vermiştir. Muhammesin özel bir biçimidir. Muhammes aruzun her kalıbıyla yazıldığı hâlde tardiye tek bir kalıbıyla yazılır. Kafiye düzeni muhammesten farklıdır: bbbba, cccca, dddda, eeeea Bir tek bu uyak düzeniyle yazılır. Mesnevilerde şairler yapıtı tekdüzelikten kurtarmak için olayın kahramanlarının ağzından yer yer gazel, murabba gibi manzumeler söylerdi. Bunlara da tardiye denilmektedir.
3. TAHMİS
Sözlük anlamı beşleme, beşli duruma getirme demektir. Başkası tarafından yazılmış bir gazeli alıp beyitlerinin üstüne aynı ölçü ve uyakta 3er dize ekleyerek yazılmış muhammese denir. Uyak düzeni şöyledir: aaaaa, bbbba, cccca, dddda, eeeea Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir. Tahmiste en önemli nokta, eklenen dizelerin gazelin beyitleriyle anlam ve güç bakımından kaynaşabilmiş olmasıdır. Tahmis yapan şair, mahlasını tahmisin son bendinde kullanır. Tahmis, divan şiirinde muhammesten daha çok rağbet görmüştür. Hemen hemen bütün şairler kendinden önceki şairlerin birkaç gazelini, bazen kasidesini tahmis etmiştir. Kendi gazelini tahmis ederek muhammes durumuna getiren şairler de vardır. Bu çeşit tahmisler divanlarda tahmis-i gazel-i hod (kendi gazelini beşleme) başlığı altında yer alır. Eğer tahmis edilen gazel musammat gazel ise tahmis de musammat olarak yapılır.
4. TAŞTİR (TEŞTÎR)
Taştir, tahmisin başka bir biçimidir. Uyak düzeni aaaaa, bbbba, cccca, dddda ,eeeea şeklindedir. Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir. Uyak düzeninden de anlaşılacağı gibi tahmiste gazelin her beytinin üstüne eklenen 3 dize, taştirde beyitlerin arasına konur. Taştir, iki dizenin arasına girerek beyti iki tarafa ayırmış olur. İşte bu özelliğinden dolayı ona tahmis-i mutarraf ya da kısaca mutarraf denir. Bu nazım biçiminde eklenen dizeler -tıpkı tahmis ve terbide olduğu gibi- gazelin ölçü ve uyağıyla uyuşmalı, beytin anlamıyla da kaynaşmalıdır. Tahmiste olduğu gibi şair mahlasını son bentte kullanır. Gazel beyitlerinin dizeleri arasına 3 yerine 2 dize eklenen taştirler de vardır. Bunlara terbi de denir.
ALTILILAR
1. MÜSEDDES
Bentleri 6 dize olan nazım biçimine denir. Müseddes çeşitli konularda yazılır. Uyak düzeni genellikle şöyle olur: aaaaaa, bbbbba, ccccca, ddddda Ama şu iki şekilde de olabilir: aaaaaa, bbbbcc, ddddee / bbbbca, ddddca, eeeeca Bütün bu uyak düzenlerinde olan müseddeslere müseddes-i müzdeviç denir. Eğer ilk bendin 5 ve 6. dizesi ya da yalnız dizesi öteki bentlerde tekrarlanıyorsa böylesine müseddes-i mütekerrir denir. Uyak düzeni şöyledir: a a a a a
(n)
a
(n)
b b b b a
(n)
a
(n)
c c c c a
(n)
a
(n)
- d d d d a
(n)
a
(n)
(a
(n)
: a kafiyeli dizenin nakarat olarak tekrarlandığını gösteren işarettir.)
2. TESDİS
Arapça Altıya çıkarma, altılama funduszeue.info gibidir. Yalnız tahmiste gazelin beyitlerinin üstüne aynı ölçü ve uyakta 3 dize eklenirken, tesdiste 4 dize eklenir. Az kullanılmış bir biçimdir. Uyak düzeni şöyledir: aaaaaa, bbbbba, ccccca, ddddda Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir.
YEDİLİ: MÜSEBBA
Bentlerin dize sayısı 7 olan nazım biçimidir. Neredeyse hiç kullanılmamıştır. funduszeue.info itibaren kullanılmıştır.
SEKİZLİ: MÜSEMMEN
Bentlerinin dize sayısı 8 olan nazım biçimidir. Uyak düzeni şu iki şekilde olabilir: aaaaaaaa, bbbbbbba, ccccccca / aaaaaabb, ccccccdd, eeeeeeff
DOKUZLU: MÜTESSA
Bentleri 9 dize olan nazım biçimidir. Neredeyse hiç kullanılmamıştır.
ONLU:MUAŞŞER
Bentlerinin dize sayısı 10 olan nazım biçimidir. Çok az kullanılmıştır.
BENTLİLER
1. TERKÎB-İ BEND
Bentlerle kurulan uzun musammatlardır. Bentlerin uzunluğu 5 ila 10 beyit arasında değişir. Bir terkib-i bentte ilk bent kaç beyitten oluşuyorsa diğer bentler de aynı sayıda beyitlerden oluşur. Bu nazım biçimi 5 arasında değişen bentlerden oluşur. Daha fazla da olabilir. Her bent iki bölümden oluşur:
I) Terkîb-hâne: Bendin birinci bölümüdür. Kıta da denir; ama genellikle kısaca bent terimi kullanılır. Bendin son beytinin dışındaki beyitlerden oluşur.
II) Vasıta: Bendin ikinci bölümüdür. Bendin son beytidir. Bendiye de denir. Bu beyit her bendin sonunda değişir ve mutlaka kendi dizeleri arasında bentten ayrı olarak kafiyelenir. Bentleri birbirine bağlar. Aşağıdaki uyak düzenlerinde ff, kk, bb, dd harfleriyle gösterilen beyitler vasıtadır. Uyak düzeni şu iki şekilde olabilir: (Bentleri 6 dizeden oluşan tekîb-i bend)
aa, ba, ca, da, ea ff - gg, hg, ıg, ig, jg, kk -
1. bent 2. bent
aa, aa, aa, aa, aa, bb - cc, cc, cc, cc, cc, dd -
1. bent 2. bent
Tekîb-i bendlerde genellikle talihten ve hayattan şikâyet edilir. Dinî, tasavvufî, felsefî düşünceler anlatılır, toplum çeşitli konularda eleştirilir. Mersiyeler (ölen kişinin arkasından yazılan şiirler) de genellikle terkîb-i bend biçimiyle yazılır. (bkz. Mersiye) Konusu toplumsal yergi olan en ünlü terkîb-i bend yy. şairi Bağdatlı Rûhîye aittir ve bu şiire den fazla nazîre (bkz. sayfa) yazılmıştır. Bu nazîrelerin en ünlüsü ve en beğenileni yy. şairi Ziya Paşaya aittir.
2. TERCÎ-İ BEND
Biçim ve uyak yönünden terkîb-i bende benzer. Yalnız tercî- bendde, bentleri birbirine bağlayan vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen tekrar edilir. Yani bir tercî-i bendde tek bir vasıta beyti her bendin sonunda nakarat gibi tekrarlanır. Her biri beyte yakın bentlik bir şiirde bütün bentlerin böyle tek beyte bağlanabilmesi için, anlam yönünden hepsinin bu beyitle bağlantılı olması gerekir. Bu yüzden tercî-i bend yazmak daha zordur. Bu şiirler genellikle Allahın gücü, evrenin sonsuzluğu gibi dinî ve felsefî konularda yazılır. Toplumsal eleştiri, talihten ve dünyadan şikâyet genellikle terkîb-i bendlerde işlenen konulardır.
DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM TÜRLERİ
1. TEVHİD VE MÜNÂCAAT
Allahın birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere tevhid, Allaha karşı yapılan yalvarış ve yakarışları anlatan şiirlere de münâcaat denir. Tevhid ve münâcaat kutsal bir konu olduğundan şairler divan adlı şiir kitaplarında bu şiirleri en başa koyarlar. Tevhid ve münâcaatlar genellikle kaside biçimiyle yazılır. Diğer nazım biçimleri ile yazılmış olanları da vardır.
2. NAT
Hz. Muhammedi övmek için yazılan şiirlere denir. Genellikle kaside nazım biçimiyle yazılır. Bu konuda diğer nazım biçimleri de kullanılmıştır. Natlar divanlarda tevhid ve münâcaatlardan sonra yer alır; ancak sadece natla başlayan divanlar da vardır. Natlarda daha çok Hz. Muhammede karşı duyulan sevgi ve saygı dile getirilir. O, insanlığın en hayırlısıdır. Hiç kimse onun makamına erememiştir. Bu tür şiirler, bir bakıma Peygamberin şiirle yapılmak istenilen portresidir. Natlarda âyetler ve âyetlere telmihler fazladır. Tertip edilmiş bütün divanlarda teorik olarak nat vardır. Divan edebiyatında en tanınmış nat Su Kasidesidir ve yy. şairi Fuzulîye aittir.
3. MERSİYE
Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için yazılan şiirlere denir. Divan edebiyatında mersiyelerin terkîb-i bend nazım şekliyle yazılması bir gelenek hâline gelmiştir. Tercî-i bend biçimiyle yazılmış mersiyeler de vardır.
4. MEDHİYE
Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlere denir. İki türlüdür.
I. Padişah, vezir, şeyhülislam gibi yaşayan devlet büyükleri için yazılanlar.
II. Din ve tarikat uluları için yazılanlar.
Medhiyeler genellikle kaside nazım biçimiyle yazılır. Medhiye yazmak için diğer nazım şekilleri de kullanılmıştır. Divan edebiyatında en çok işlenmiş konudur.
5. HİCVİYE
Bir kimseyi yermek amacıyla yazılan şiirlere denir. Medhiyenin zıddıdır. Eskiler hicvedene heccav derdi. Genellikle kaside biçimiyle yazılır. yy. şairi Nefî hicviyeleriyle tanınmıştır; hatta onun a köpek redifli bir hicviyesi vardır. Bu konuda yazılan şiirlere halk edebiyatında taşlama denir.
6. FAHRİYE
Şairlerin kendilerini övmek için yazdıkları şiirlere denir. Genellikle kasideler içinde bir bölüm olarak bulunan fahriyeler, bunun dışında ayrı bir nazım biçimiyle ya da bir gazelin makta bölümünde karşımıza çıkabilir. yy. şairi Nefî fahriyeleriyle tanınmıştır.
Divan Edebiyatında Diğer Şiirler
1. NAZÎRE
Bir şairin şiirine başka bir şairce aynı ölçü, uyak ve redifte yazılan benzerine denir. Divan şairlerince bir şairin şiirini tanzîr etmek, yani benzerini yazmak ona karşı bir saygı duyulduğunu ve onun şiirlerinin beğenildiğini anlatmak içindir. Taklit etmek amacı yoktur. Nazîrenin asıl şiir kadar güzel olması gerekir. Böylece nazîre yazan şair kendi ustalığını da göstermiş olur. Gazelde nazîrecilik divan şairleri arasında çok yaygındır. Bundan dolayı divan edebiyatına nazîreler edebiyatı diyenler de vardır. Tanınmış bir şairin beğenilen, sevilen bir gazeline başka şairlerce pek çok nazîre yazılmıştır. Bu nazîreler nazîre mecmuası adı verilen kitaplarda toplanmıştır. Halk şairleri arasında da birbirlerine nazîre söylemek geleneği vardır.
2. TEHZİL
Ünlü bir şiire aynı ölçü ve uyakta şaka veya alay yollu yazılmış nazîredir. Buna hezl de denir. Şair hezlle ya bir konuya mizahî bir nitelik verir ya da ciddi şiirleri mizahî duruma sokar; ancak bunun bayağılıktan uzak ve zarif olması gerekir. funduszeue.info sonra yaygınlaşmıştır.
3. TAZMİN
Bir şaire ait bir dize ya da beytin başka bir şairce herhangi bir nazım biçimine tamamlanmasına ve de bu şekilde yazılan şiirlere tazmin denir. Tazmin edilen mısra ya da beytin sahibi mutlaka belirtilmelidir. Ancak herkesçe bilinen bir sözse belirtmeyebilir.
4. TARİH
Bir olayın oluş yılını gösteren şiirdir. Yıl, şiirde açıkça, yani rakam olarak belirtilmez. Ebced hesabı aracılığıyla kelime ya da kelimeler üzerinde gösterilir. Ebced hesabı; Arap alfabesindeki her bir harfe -ayrı ayrı olmak üzere- 1den e kadar bir sayı değeri verilmesiyle oluşturulan bir sistemdir. Yani Arap alfabesindeki her harfin sayı olarak bir değeri vardır. İşte bu sistem sayesinde olayın yılı bazen dize içindeki bir veya birkaç sözcükte gizlidir. Bazen de dizedeki bütün harflerin sayı değerlerinin toplamı tarihi gösterir. Bunlardan başka şekillerde de olabilir. Tarih yazmak, aynı zamanda bir söz sanatıdır ve bu sanata tarih düürme denir. Tarihler genellikle kıta nazım biçimiyle yazılır. Bir beyit, dize, kısa ölçülü bir söz ya da bir tek sözcükle de tarih düşürülür.
Tarih düşürmede esas alınan ebced hesabında harflerin sayı değerleri şöyledir:
elif 1 ze 7 mim 40 kaf zel
be 2 ha 8 nun 50 re dad
cim 3 tı 9 sin 60 şın zı
dal 4 ye 10 ayn 70 te gayn
he 5 kef 20 fe 80 se
vav 6 lam 30 sad 90 hı
Ebced sözcüğü ebced hesabındaki ilk dört harfin (elif, be, cim, dal) yan yana getirilerek okunuşudur. Aynı zamanda bu tabloyu kolay ezberlemek için bulunan bir formülün ilk kelimesidir. O zaman ebced kelimesindeki tüm harfler sırasıyla 1, 2, 3 ve 4 rakamlarına karşılıktır. Tarih düşürmeyi bir örnek üzerinde inceleyelim:
Feth-i Bağdâdı târîh oldı gazâm
IV. Murata ait bu dizede gazâm sözcüğü tarihtir; çünkü dizede gazâm tarih oldu sözleri ile bu kelimeye işaret ediliyor. Gazâm ebced hesabına göre rakamını gösterir. Yani bu dizeden IV. Muratın Bağdatı de fethettiğini öğreniyoruz. Şimdi de kelimedeki harfleri tek tek toplayarak bu bilginin doğruluğunu kontrol edelim. Gazâm kelimesi Arap alfabesine göre sırasıyla şu harflerden oluşur: gayn, ze, elif, mim. Gayn e, ze 7ye, elif 1e, mim 40 rakamına karşılıktır. Öyleyse +7+1+40=dir.
5. BAHR-I TAVÎL
Ölçülü ve uzun nesir cümleleri niteliğinde uyaklı dizelerden meydana gelen bir biçimdir. Dizelerde seciler de yapılır. Çok az kullanılmış bir biçimdir.
Feride TURAN
Uzman Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
KAYNAKÇA
1. Banarlı, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi , MEB Yayınları, İstanbul,
2. Banarlı, Nihad Sami, Lise 2 Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı, Remzi Kitapevi, İst.,
3. Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara,
4. Kabaklı, Ahmet, Türk Edebiyatı 1, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul,
5. Tekin, Arslan, Edebiyatımızda Terimler, Elips Kitap, Ankara,
6. Türk Dili Dergisi, Divan Şiiri Özel Sayısı,
7. Türk Dili Dergisi, Halk Şiiri Özel Sayısı,
Yorumlar
İçerik yoruma kapalıdır.Gazel, Türkçe Divan edebiyatında kullanılan ve en yaygın görülen nazım şeklidir. Arapça edebiyatında ise kasidelerin başında yer alan ve aşktan söz edilen kısımdır. Kaidelere göre daha içten ve etkileyici kabul edilmektedirler.
Gazel Nedir?
Gazel, özellikle Arap ve Fars edebiyatları altında oluşmuş bir divan şiiridir. Divan edebiyatı Türk edebiyatında yüzyıl ile yüzyıl arasında etkili olmuştur. Bu dönemde verilen eserlerde yaygın olarak gazel örneklerine rastlanılmaktadır. Bu şiirler Anadolu Selçuklu döneminde Türk edebiyatına giriş yapmış ve bu edebiyatı İran edebiyatı ile kıyaslanacak seviyelere çıkarmıştır.
Gazel, kendi içerisinde birçok yapısal terim barındırmaktadır. Bu kapsamda gazelin kafiye örgüsü “aa, ba, ca” şeklinde devam etmektedir. Gazeldeki ilk beyit matla, son beyit ise makta olarak isimlendirilmektedir. Matladan sonraki beyit hüsn-i matla, maktadan önceki beyit ise hüsn-i makta olarak adlandırılır. Gazel içerisindeki en güzel beyit de ayrıca belirtilmektedir. Bu kapsamda “şah beyit” en güzel beyit anlamına gelmektedir.
Gazel Örnekleri Nelerdir?
Fuzuli, Emri, Baki ve Ziya Paşa; gazelleri ile ünlenmiş şairler arasında yer almaktadır. Fuzuli ve Baki’ye ait gazel örnekleri ise aşağıda listelenmiştir.
Fuzuli
Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı,
(Beni canımdan bıktıran yar, cefa etmekten bıkmaz mı)
Felekler yandı ahımdan, muradım şemi yanmaz mı?
(Ahıma felekler bile yandı, hala arzuma kavuşamam mı?)
Baki
Serv ile kametüne kimse dimez hem serdür,
(Kimse boyuna serv ile aynıdır diyemez,)
Müntena kametün andan dahi bala terdür.
(Çünkü senin boyun ondan bile daha yüksektir.)
Başlıca Gazelin Özellikleri
Gazel, özellik bakımından oldukça zengin bir tür olarak kabul edilmektedir. Buna göre Türk edebiyatı gazellerinin özellikleri aşağıdaki gibi listelenebilmektedir.
- Her gazel, beyitlerden oluşmaktadır, beyitler ise ikili dizeler halinde yazılmaktadır.
- Beyit sayıları genellikle 5 ile 15 arasında değişmektedir. Ancak daha uzun gazel örnekleri de bulunmaktadır.
- 15’ten daha fazla beyit içeren eser, mutavvel gazel olarak adlandırılmaktadır.
- Konuları genelde liriktir, coşku ve heyecana bağlı kelimeler kullanılmaktadır.
- Bestelenmek için yazılan gazel örnekleri bulunmaktadır.
- Makam ile gazel okuyanlara gazelhan adı verilmektedir.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası