gazel bölümleri / Gazel Nazım Şekli ve Özellikleri - Türk Dili ve Edebiyatı

Gazel Bölümleri

gazel bölümleri

Gazel

Gazel Nedir ?

&#;Gazel&#; sözcüğü, genel anlamıyla, insanlar arasında iletişim kurarak birbirleriyle konuşmak anlamını taşır. Ancak, edebiyat terimi olan &#;gazel&#; terimi ele alındığında,  özellikle kadınlara yönelik aşk dolu sözler içeren şiirler için kullanılır. Lirik konuların işlendiği şiirlerde ise, özellikle &#;aşk&#;, &#;şarap&#; ve &#;sevgili&#; gibi temaların işlendiği şiirler için &#;gazel&#; terimi kullanılır. Divan şiirlerinin en sevilen ve yaygın nazım türü olan gazeller, belli kurallara göre yazılır ve genellikle bir divan şairlerinin sevgilisine olan aşkını dile getiren şiirlerdir.

Gazel, edebiyatımızın zenginliği ve derinliği açısından önemli bir yere sahiptir. Divan edebiyatında sıkça kullanılan gazel tarzı, halk edebiyatı gibi diğer edebi türlerde de etkisini göstermiştir. Şairler, gazellerinde genellikle sevgililerinin güzelliklerini övmek, aşklarını anlatmak ve onları özlemek gibi duyguları dile getirirler.

Gazeller, dilin zenginliğini ve şiirin ritmik yapısını kullanarak okuyuculara seslenir. Şairler, kelime oyunları ve tekrarlar kullanarak şiirlerinde duygularını daha da güçlü bir şekilde ifade ederler. Bu nedenle gazeller, edebiyatımızın en özgün ve güzel şiir türlerinden biri olarak kabul edilir.

Divan edebiyatının sevilen şiir biçimlerinden biri olan gazel, aslen Arap edebiyatında yer alan &#;Kaside&#; nazım şeklinin &#;tegazzül&#; bölümü olarak ortaya çıkmıştır. Tegazzül bölümü, kasidelerdeki övgü için yazılan bölümlerden biriydi ve özellikle aşk konusunu işleyen şiirlerin bu bölümü oldukça etkileyiciydi.

Zamanla, şairler tarafından bu &#;tegazzül&#; bölümü ayrı bir nazım biçimi olarak kullanılmaya başlandı ve ortaya gazel çıktı. Geleneksel olarak, gazeller genellikle bir divan şairinin sevgilisine olan aşkını anlattığı şiirler olarak bilinir.

Gazel, dilin zenginliği ve şiirin ritmik yapısını kullanarak okuyuculara etkileyici bir deneyim sunar. Şairler, gazellerinde kullandıkları kelime oyunları, tekrarlar ve benzetmeler ile okuyucunun zihninde canlı bir imge oluştururlar. Ayrıca gazellerin sadece lirik değil, aynı zamanda sosyal ve politik bir yönü de vardır.

Divan edebiyatı döneminde, gazel yazmak şairler için büyük bir sanat olarak kabul edilirdi. Şairler, gazellerinde hem dilin gücünü hem de şiirin derinliğini göstermek için özel bir çaba harcardılar. Bu nedenle, gazeller edebiyatımızda önemli bir yere sahiptir ve hala günümüzde de okuyucular tarafından ilgiyle okunmaktadır.

Kafiye düzeni aa, ba, ca, ça, da, ea, &#;&#;&#;&#;

Gazel, &#;&#;.. beyitten oluşur. Genellikle 5 beyitten meydana gelir; fakat beyte kadar uzayan gazeller de vardır.

Gazelin ilk beyti musarra’dır. Yani mısralar, ilk beyitte birbiriyle kafiyelidir. Buna mukaffa (kâfiyeli) da denir. Sonraki beyitlerin ilk mısra’ları serbesttir. İkinci mısralar, mutlaka ilk beyitle kafiyeli olurlar.

Gazelin ilk beyitine matla’ (doğuş yeri) denir. İkinci beyitin, birinciden daha güzel olmasına özen gösterilir ve ikinci beyite “hüsn-i matla’” denir.

Bazen gazelde birden fazla musarra’ beyit bulunur. Yani ilk beyit tek kâfiye üzerine kurulurlar. Bu tür gazellere çok matlalı anlamına “ zü’l-metâli’” denir. Sadece ilk iki beyit tek kafiye üzerine kurulmuşsa, yani peşpeşe iki matla’ varsa, bu tür gazellere, “dü matla’” (iki matla’lı) denir.

Gazelin matla’dan sonra gelen beyitlerini de kafiyeli yapmaya “tasrî” denir. Bütün beyitler her mısra’ı tek kâfiye üzerine kurulmuşsa, bu gazellere “musarra’” denir.

Bazen şair, matlanın birinci ya da ikinci mısrasını gazelin maktanın da, yani son beytinde tekrarlar. Buna “redd-i matla’” denir. Matla ve makta’ dışındaki mısralardan biri makta’da tekrarlanırsa, buna da “redd-i mısra’” denir. Redd-i matla’ ve redd-i mısrâda tekrarlanan mısraların, anlamlarının sağlam olması gerekir.

Gazelin son beytine makta (kesme yeri, bitirme yeri) denir. Makta’dan bir önceki beytin, makta’dan daha güzel olmasına dikkat edilir ve bu beyite “hüsn-i makta’” denir. Gazellerin makta’ beyitlerinde şairler, genellikle fahriye yaparlar (övünürler) dı.

Şairler, şiirlerinin başka şairlerin şiirlerine karışmaması için, takma ad (mahlas) kullanırlar ve bu mahlası, genellikle makta beytinde kullanırlardı. Buna, tahallus denir. Eğer mahlas, sözlük anlamıyla kullanırsa, buna “hüsn-i tahallus” denirdi:

  • “Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi Sal-Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş”

Mahlas beytine, “mahlashâne” de denir. Bazen şairin, mahlasını iki ayrı yerde tekrarladığı da görülür. Mahlasını, redif olarak kullanan şairlere de rastlanır. (Örnek: Cem Sultan)

Şairin mahlası, gazelin makta’ beytinden önce kullanılabilir. Şâ’ir gazeline aşk, şarap, güzellik, sâkî gibi konularla başladıktan sonra, bir beyitte mahlasını söyler ve bu arada gazeline bir ya da birkaç beyit daha ekler; şiirini uzatır. Bu eklenen beyitlere zeyl (ek) denir. Bu beyitlerde şâ’ir, zamanın büyükleri için medhiyelerde bulunurlar. Gazel bu hâliyle bölümleri eksik bir kasîdeye benzer. Bu tür gazellere “müzeyyel” (uzatılmış, zeyl almış) gazel denir.

Gazelin en güzel beytine “beytü’l-gazel” veya “şâh beyt” denir.

Gazelde redif, bir kavram birliği sağlar. Beyitler arasında da anlam birliği ve bütünlüğü bulunan, bir pilan ve kompozisyon kaygısıyla söylenmiş gazeller, “yek-âhenk gazel” adını alır.

Gazelde anlam birliği ve konu bütünlüğünden başka beyitlerin aynı güç ve güzellikte olması da özenilen bir husustur. Bu güzelliğin sağlandığı gazellere, “yekavâz” gazel denir. Yekavâz gazellerde, konu birliği aranmaz.

Kasidelerde genellikle methiye bölümünden sonra şair, bir fırsat düşürüp aynı vezin ve kafiyede bir gazel kaydeder. Bu bölüme tegazzül (gazel söyleme) denir. Bunun amacı, methiye bölümünün ağır üslubunun hafifletilmesi ve kasideye bir canlılık kazandırmaktır. Kaside içinde şair, duruma uygun bir beyitle gazel söyleyeceğini önceden ima eder. Bazen kasîdenin, gazelle başladığı da olur. Bu tip kasîdeler de, daha sonra methiye bölümü gelir.

Mısra ortalarında iç kafiye bulunan ve böylece her beyti ortadan bölünerek dörtlüğe dönebilen gazellere, musammat gazel denir.

İki şâir, birlikte gazel yazmışlarsa, bu tip gazeller, “müşretek gazel” diye adlandırılır.

Bazen de bir gazel, Türkçe, Arapça veya Farsça olarak yazılır. Mısraları değişik dillerde olan bu tip gazellere “mülemma gazel” adı verilir. Bu tip gazellerin ilk mısraları, genellikle Türkçe olur. Farklı dil kullanımının mısrada değil, beyitte bulunduğu mülemma gazellere de rastlanır.

Bazı gazeller, karşılıklı konuşma şeklinde şekillenmiştir. “Dedim:&#;.” , “Dedi: &#;&#;&#;.” tarzında şekillenen bu tip gazellere “mürâca’alı gazel” denir. Bu tarzda soru cevap şeklinde yazılmış gazellerde soru ve cevap aynı mısra’da veya soru ilk mısra’da cevap ikinci mısra’da olur.

Gazelde İşlenen Konular:

Nazım biçimleri, divan edebiyatında nesre göre daha çok ilgi görmüştür. Şairler, sadece şairane duygu ve düşünceleri değil, türlü bilimsel konuları da işlemişlerdir. Ancak, gerçek şiir özelliği taşıyan ürünler arasında ilk sırayı, gazeller alır.

Gazel, şiirin sadece sanat için ele alındığı nazım şekillerinden biridir. Türlü duygu ve düşünceler, en hür ve serbest şekilde, ancak gazelde ele alınır. Divan edebiyatı nazım biçimlerinin en kısalarından olduğu için, gazel şaire kafiye ve redif bakımından kolaylık sağlar. Anlam bütünlüğü, genellikle beyit içinde tamamlanır. Bu da her beytin, adeta bir kuyumcu titizliğiyle işlenmesi imkanını verir.

Şiirin bütünlüğü, özenle işlenmiş beyitlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu sebeple gazel, bir ipliğe dizilmiş inci tanelerine benzetilir. Şair, gazel beyitlerinde ‘âşıkâne, rindâne, sofîyâne, zâhidâne, hakîmâne duygu ve düşüncelere yer verdiği gibi; şiir, şair ve sanat üzerine eleştiri ve değerlendirmeler de yapar. Bu türlü düşüncelere, gazellerin genellikle makta’ beyitlerinde rastlanır.

Şair, bu beyitlerde yaptığı fahriyelerin yanı sıra, bilhassa gazelin nasıl olması, nasıl yazılması gerektiğini de belirtir. Şairler “şiir”, “gazel” redifli gazeller yazarak da bu yoldaki düşüncelerini anlatmışlardır. Ayrıca bu türlü düşüncelere, dîvân önsözlerinde de rastlanır.

Gazel Türleri:

a. Aşıkane Gazel:

Gazelde en çok işlenen konu kadın ve ‘aşktır. Bunun yanı sıra sevgilinin güzelliği, çekiciliği; ona duyulan hayranlık ve özlemin ve sevgilinin ‘âşıka olan kötü muâmelelerinin verdiği ıztırap, rakîbin âşıkta uyandırdığı kızgınlık ve kıskançlık; feleğin ve tâlihin âşıka cevirleri de anlatılır. Bunun dışında meyhâne, içki âlemleri, şarabın zevki, bahaârın verdiği neşe, tâlihin iyi veya kötü cilveleri, en çok işlenen konulardır.

Dîn ile ilgili düşünceler; tasavvuf, ham sofularla alay, hayat, dünyâ ve âhiret hakkında türlü görüş ve hikmet yorumları da gazellerde sık sık söz konusu edilir. Bu konuların kesîf olarak işlendiği gazeller, üslûp yönünden çeşitli adlar alır. ‘Aşkın verdiği mutluluğu, ayrılık acısını, sevgilinin cefâsından ve vefâsızlıklarından yakınmayı; sevgiliye yalvarışları, kavuşma isteğini, içli ve duygulu bir biçimde anlatan gazeller, ‘âşıkâne gazel gurubuna girer.

b. Rindane Gazel Nedir:

Genellikle dünyadan zevk alarak fânî hayatın bütün fırsat ve imkanlarını değerlendirip mutluluğa kavuşmayı, toplum kurallarını, dinin ve şeriatın emir ve yasaklarını umursamadan kendince daha yüksek bir insanlık seviyesine ulaşmayı; yeyip içip eğlenmeyi; içkiyi, içki zevkini, içkiyle ilgili türlü düşünceleri işleyen yani rind ve rindlik felsefesine geniş yer veren gazellerdir. (Rind: Etvârı sâde, mu’tâdı bâde, aklı nûr-ı ‘irfân ile pîrâste –olan kişi-).

c. Şuhane Gazel Nedir:

Kadını, kadın güzelliğini, aşkın maddî ve manevî zevklerini konu alan zarif, nükteli ve çapkın bir üslupla yazılmış gazellerdir. Divan şiirinde bu yolda yazılmış gazellerin en parlak örneklerine, Nedim’de rastlanır. Ondan sonra yazılan bu tarz gazellerin “Nedimâne gazel” diye anılması dahi söz konusu olmuştur.

ç. Hikemi Gazel:

Ahlâk ve edeple alakalı öğütler veren, şairin hayat tecrübelerine dayanan ve bu konudaki görüşlerini ihtiva eden, özdeyiş denilebilecek sözlerin ağır bastığı gazellerdir.

d. Sofiyane gazel:

Daha çok mutasavvıf şâirlerde görülen ve tasavvufu, sofî inançlarını anlatan, tarîkatlerin düşünce sistemini işleyen, bunlar arasında dini konulara da yer veren gazellerdir.

e. Sebk-i Hindi gazel:

İran şairlerinin etkisiyle divan şiirimizde XVII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan bu akım, çok rağbet görmüş ve bu yolu benimseyen şairlerce, bu tarzın özelliklerini taşıyan pek çok gazel yazılmıştır. Bu şiir tarzı, sözden çok anlama, gerçekten çok hayâle önem veren, yeni mazmunlar bulmaya, zincirleme terkiblerle ince istiare, benzetme (teşbih) ve kinaye, mübâlağa ve tezat sanatını çok kullanmaya dayanan bir akımdır. Bu yola, eski mazmunları tekrarlamamak ve şiire yeni bir söyleyiş getirmek amacıyla girilmiştir.

f.Türkî-i Basît gazel:

Divan şiirinde basit bir Türkçe&#;yle gazel yazmaya verilen addır. Böyle gazeller basîtname adıyla da tanınır. Bu gazellerde Arapça, Farsça kelime ve terkibler, yok denecek kadar azdır. Edirneli Nazmî (Ö. ) ve Tatavlalı Mahremî (Ö. ), Türkî-i Basît cereyânının ilk tatbikçileri olarak kaydedilirler.

g. Meselâmîz gazel:

Deyimleri ve atasözlerini kullanmakta ve mecazlı anlamlarıyla başka sözler arasında ilişki kurarak gazel yazmakta ustalaşan şairlerin meydana getirdiği akımın ürünleridir. Böyle şairlere “meselgû”, bu tür gazellere de “mesel-âmîz- gazel” denir. XV. Asırda çok tutulan bu tarz, Bosnalı Sâbit (Ö. )’te zirveye çıkmıştır.

Musammat Gazel Nedir

Bazı gazellerde iç kafiyeye yer verilir. Dize ortaları uyaklı olan, ortadan ikiye bölünüp dörtlük yapılabilecek şekilde yazılan gazellere musammat gazel adı verilir.

Musammat Gazel Örneği

Musammat Gazel Nedir Örnekleri Örneği

BAŞKA BİR KAYNAK

Divan şiirinde aşk, kadın, şarap konularında yazılan lirik şiirlere gazel denir. Nazım birimi beyit, birim sayısı arasındadır. Kafiye örgüsü (aa, ba,ca,da…) şeklindedir. Gazelin ilk beytine “matla” son beytine “makta”, en güzel beytine “beytül gazel” denir. Gazelin son beytinde şairin mahlası geçer. Aralarında konu birliği bulunan gazellere “yek ahenk”, her beyti aynı güzellikte olan gazellere &#;yek avaz gazel&#; denir. Mahlas genellikle makta beyitte (son beyitte) yer alır.

Bu tür aruzun her kalıbı ile yazılabilen bir şiir türüdür. Gazelin beyit sayısı beş ile on beş arasında değişir. ilk beytine &#;matla&#;, son beytine &#;makta&#; adı verilir. Makta beytinde şairin adı (mahlası) geçer. Gazelin uyak düzeni (aa/ ba/ ca/ da&#;) biçimindedir. Ga­zelin her beyiti anlamca bağımsızdır. Yani gazelde konu birliği yoktur. Az da olsa konu birliği görülen gazellere &#;yek-ahenk gazel&#; denir. Beyitlerindeki konu birliğinin yanında, beyitlerin tümü aynı söyleyiş güzelliğindeyse buna da &#;yek-avaz gazel&#; denir. Gazelin en güzel beytine &#;beyt-ül gazel&#; denir. Gazelin konu yönünden benzeri, o da lirik bir tür olan, Halk edebiyatındaki koşmadır. Gazelin konusu; din ve tasavvuf, aşk, şarap, fel­sefe, yaşanan zamandan yakınmadır.

Gazel Örnekleri:

baki gazel örneği

Başka bir gazel örneği

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı

Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı

Kamu bîmânna canan deva-yı derd eder ihsan

Niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım

Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı

Gül-i ruhsânna karşu gözümden kanlı akarsu

Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen

Desem ol bî-vefa bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mail sen ettin aklımı zail

Bana ta’n eyleyen gaafıl seni görgeç utanmaz mı,

Fuzuli rind ü şeydadır hemîşe halka rüsvâdır

Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı

Genel

Alt Kategoriler:Eski Türk Edebiyatı, PDF

Edebiyatta Gazel Nedir? Gazelin &#;zellikleri Ve En Bilinen &#;rnekleri Nelerdir?

Edebiyatta Gazel Nedir?

Gazel Arap ve Fars Edebiyatları ile oluşmuş bir divan şiiri olmaktadır. 15 yüzyıl ile 19 yüzyıl arasında Türk Edebiyatında Divan Edebiyatı etkili olmuştur. Bu dönemlerde verilen eserler genellikle gazel örnekleridir. Anadolu Selçuklu döneminde Türk Edebiyatına giriş yapmış bu şiirler İran Edebiyatı ile kıyaslanacak seviyelere ulaşmıştır.

Gazelin Özellikleri Nelerdir?

Gazel özellikle bakımından zengin bir tür olmaktadır. Türk Edebiyatındaki gazellerin özellikleri ise şunlardır:

- Her gazel beyitlerden oluşmaktadır. Beyitler ikili dizeler halinde yazılmaktadır.
- Beyit sayıları 5 ile 15 arasında değişebilir. Fakat bundan daha uzun gazel örneklerine de rastlamak mümkündür.
- 15'den fazla beyit içeren eserler mutavvel gazel olarak adlandırılır.
- Gazellerin konuları genel olarak lirik olmaktadır.
- Bazı gazel örnekleri ise bestelenmek için yazılmıştır.
- Makam ile gazel okuyanlara gazelhan adı verilmektedir.

En Bilinen Gazel Örnekleri Nelerdir?

Gazel Türk Edebiyatında oldukça önemli bir nazım şeklidir. Gazelin kafiye örgüsü aa, ba, ca şeklinde devam etmektedir. Gazeldeki ilk beyite malta, son beyite ise makta adı verilir. Maltadan sonraki beyit hüsn-i matla, maktadan sonraki beyite ise hüsn-i makta olarak adlandırılmaktadır.

Divan Edebiyatına bakıldığında pek çok gazel örneğine rastlamak mümkündür. Bu anlamda Fuzuli, Emri, Baki ve Ziya Paşa gazalleri ile ünlenmiş şairler arasında yer almaktadır. Fuzuli'nin gazel örneği şu şekildedir:

Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı,
Felekler yandı ahımdan, muradım şemi yanmaz mı?

Gazel Türleri Nelerdir?

Gazellerin çeşitlendirilmesinde konular ve üsluplar belirleyici olmaktadır. Genel olarak aşk, şarap, güzellik ve sevgi konuları ele alınmaktadır. Ele alınan konulara göre gazel türleri şunlardır:

- Aşıkhane Gazel: Aşk ile alakalı gazel türlerine denilir.
- Rindane Gazel: Dünya malı, şöhret, yaşamdan zevk almak konusundan bahsedilen gazellere denilir.
- Hikemi Gazel: Özlü söz içeren ve hayat dersi veren gazellere denilir.
- Şuhane Gazel: Sevgi, aşk ve zevkleri çapkın bir dil ile ifade eden gazellere denilmektedir.

Divan Şiirinde Kullanılan Nazım Şekilleri ve Türleri



DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ

DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM ŞEKİLLERİ

A. BEYİTLERLE KURULANLAR

1. GAZEL

Gazel,  kadınlar  için  söylenen  güzel  ve  âşıkane  söz  demektir.

Kadınlarla  âşıkane sohbet etmek anlamına da gelir. Şair Fuzulî, gazel  için &#;Gazel akıllı  insanlar sanatıdır.&#; der. Arapça  bir  sözcük  olan  gazel,  Arap  edebiyatından  İran  edebiyatına  oradan  da  Türk edebiyatına  geçmiş  ve    funduszeue.info  itibaren  bizde  örnekleri  verilmeye  başlanmıştır.    yy.ın ikinci yarısında Tanzimat  edebiyatında mesela Ziya Paşa  siyasi,  toplumsal eleştirileri  içeren gazeller yazsa da gazel aslında bir aşk ve şarap şiiridir. Özellikle bu konularda yazılır. Gazellerin beyit  sayısı genellikle 5  ile 9 arasında değişir. Şeyh Galip divanında 15 beyte  kadar  olan  gazeller  de  vardır. Bu  sayının Nedim  divanında  4&#;e  indiği  de  olur.  15  ve daha çok beyitten oluşan gazellere gazel-i mutavvel denir.

Şairler  &#;divan&#;  isimli  şiir kitaplarında  gazelleri  toplu bir  şekilde  &#;kaside&#;  şeklindeyazdıkları  şiirlerden  sonra  koyarlardı.  Gazelleri  art  arda  sıralarken  kendi  içinde  desınıflandırırlardı. Bu şiirler, uyak veya rediflerinin son harfine göre alfabetik sırayla dizilirdi. Alfabetik  sıra  derken  kastedilen, Arap  alfabesidir. Klasik  edebiyatımızda  en  çok  kullanılan nazım şekli olan gazel, divanların ağırlığını oluştururdu. Gazelin  önemli  bir  özelliği,  beyitler  arasında  doğrudan  doğruya  anlam  bağı bulunmamasıdır. Beyitler arasında anlam birliği bulunan gazellere yek-âhenk denir.  Beyitler  arasında  anlam  bağının  genellikle  olmayışından,  şairler  her  beyti kuyumcunun  altını  işlemesi  gibi  ince  ince  işlerdi. Her  beytin  aynı  etkiyi  bırakmasına  özen gösterirlerdi.    İşte  bu  gayretin  sonunda  beyitleri  aynı  güçte,  aynı  değer  ve  güzellikte  olan gazellere  yek-âvâz  denir. Gazelin  en  güzel  beytine  ise  beytü&#;l  gazel  ya  da  &#;âh  beyit  (şeh beyit)  adı verilir. Şah beyit  şiirin herhangi bir beyti olabilir. Gazel  yazan  şairlere de gazel-serâ  (gazel  söyleyen),  gazel-gû  (gazel  söyleyen)    gibi  adlar  verilir. Aşağıda  5  beyitlik  bir gazel şeması üzerinde gazelin bölümleri açıklanmıştır.

Gazelin kafiye (uyak) düzeni yukarıdaki şekilde görüldüğü gibi aa, ba, ca, da, ea, fa,ga şeklindedir. Demek ki her iki dize de birbiriyle kafiyeli  ise bu beyit, gazelin  ilk beyti,yani matla&#;  bölümüdür. Mesela  şairin mahlası  varsa makta&#;  bölümüdür. Bu  uyak  düzeninebakarak gazellerde  ilk beyit dışındakilerin, dizeleri arasında kafiye olmadığını söyleyebiliriz.

Beyitler birbirlerine ikinci dizelerindeki kafiye ile şekil ve âhenk bakımından bağlanıyor. Bu

    ______________________________________a

     ______________________________________a

 

     ______________________________________b

     ______________________________________a

 

     ______________________________________c

     ______________________________________a

 

    ______________________________________d

    ______________________________________a

 

    ______________________________________e

    ______________________________________a

     

Gazelin 1. beytine matla&#; denir. Matla&#; &#;doğuş yeri&#; anlamına gelir. 2.  beyte  hüsn-i  matla  denir.  Bu  beytin matla&#;dan daha güzel olmasına dikkat funduszeue.infon  son  beytinden  bir  önceki  beytine hüsn-i  makta  denir.  Bu  beytin  son  beyitten güzel olmasına dikkat edilir. Gazelin  son  beytine  makta&#;  denir.  Makta&#; &#;kesme yeri anlamına gelir. Şairin mahlası  (takma adı) genellikle bu beyitte bulunduğu  için bu beytemahlas beyti ya da mahlas-hâne de denir. Mahlas söylenmesi &#;tahallüs etme&#; diye anılıfunduszeue.info yüzden mahlas beytine tahallüs beyti  de  denir.  Şair mahlas  beytinden  sonra  zamanın  padişahını  veya  bazı  tarikat  ulularını öven  beyitler  eklerse  bu  tip  gazellere  gazel-i  müzeyyel  (ekli  gazel)  denir.  Eklenen  bu beyitlere  ise zeyl denir. Yani bu  şekildeşair birkaç beyitle medhiye yazar. Gazel bu hâliyle kimi bölümleri eksik küçük bir kasideyi andırır.  kafiye düzeni aynen kalmakla birlikte dize ortalarında da kafiyeli olan gazeller vardır. Böyle iç  kafiyeli  gazellere musammat  gazel  denir. Musammat  gazeller  genellikle  aruzun  iki  eşit parçaya bölünebilen kalıplarıyla yazılır. Böylece beyit okunduğunda dörtlük gibi algılanır ve uyak düzeni de aaab şeklinde görünür. İç kafiye yapılırken ilk dizenin sonundaki kelime esas alınır. Bunu bir örnek üzerinde açıklayalım

 

Kamu bimârına cânân devâ-yı derd eder ihsân

Niçin kılmaz bana dermân beni bimâr sanmaz mı

                                                                                               Fuzulî

kamu: bütün

bimâr: hasta

cânân: sevgili

devâ-yı derd: derdin çaresi, iyileşmesi 

ihsân etmek: bağışlamak

dermân kılmak: çare bulmak, iyileştirmek 

Beyit  kısaca  şöyle  der:  &#;Sevgili  bütün  hastalarını  iyileştiriyor;  niçin  beni iyileştirmiyor?  (Yoksa) Beni  hasta(sı)  sanmaz mı?&#;  ve  okunduğunda  kulağa  bir  dörtlükmüş gibi gelir. 

 

Kamu bimârına cânân 

Devâ-yı derd eder ihsân

Niçin kılmaz bana dermân 

Beni bimâr sanmaz mı

                              Fuzulî

Divan şairleri bu uyak düzeni yanında redif kullanmaya özellikle dikkat etmişlerdir.Özgün  ve  etkili  redifler  bularak  müreddef  gazeller  (redifli  gazeller)  yazmaya  özengöstermişlerdir. Çünkü pek çok gazel, redifinin çarpıcılığından dolayı sevilmiştir.Türkçe, Arapça  ya  da  Farsça  ile  karışık  olarak  yazılmış  gazellere  ise  mülemma&#; denir. Böyle  gazellerde  genellikle  1.  dizeler  Türkçe,  2.  dizeler  Arapça  ya  da  Farsça  funduszeue.inforin bir parçası Türkçe, diğer parçası Arapça ya da Farsça olan mülemma&#;lar da vardırya da bir beyti Türkçe bir beyti Farsça veya Arapça olan gazeller de vardıfunduszeue.infon ilk beytinin mısralarından herhangi biri makta beytinde tekrar edilirse buna redd-i matla, matlanın dışındaki bir mısra, maktada tekrarlanırsa buna da redd-i mısra funduszeue.info-i mısra, eski edebiyatta neredeyse hiç görülmez. Tanzimat&#;tan sonra kullanılmıştır.Şairler  gazel  terimi  yerine  bazen  gazelin  beyit  sayısına  işaret  eden  penc-beyt  (5 beyit), Şeş-beyt (6 beyit), heft-beyt (7 beyit), he&#;t-beyt (8 beyit) gibi adlar kullanırlar. Kaside ve mesnevî nazım şekilleri içinde de eseri monotonluktan kurtarmak için gazel söylenir. Buna tegazzül denir.  İki  şairin birlikte yazdığı gazeller vardır. Bunlara  ise müşterek gazel denir. Müşterek  gazellerde  şairler  sırayla  birer  dize  ya  da  beyit  söylerler. Divan  şiirinde  karşılıklı konuşma  biçiminde  yazılmış  gazellere  de  rastlanır.  Dedim-dedi  biçiminde  yazılan  böyle şiirlere mürâcaa  denir.  Bunlar  genellikle  sorulu  cevaplı  konuşmalardır.  Soruyu  soran  şair, cevabı veren sevgilidir. Tekrir sanatının yoğun olarak kullanıldığı gazellere gazel-i mükerrer denir. Her beytin son sözcüğünün bir sonraki beytin ilk sözcüğü olarak kullanmaya iâde sanatı denir.  İâde  sanatı  ile  yazılmış  şiirlere  de muâd  adı  verilir. Her  dizenin  ilk  harfi  yukarıdan aşağıya  doğru  okununca  bir  ad  çıkacak  biçimde  düzenlenmiş  şiire  akrostiş  denir.  Divan şiirinde bu yolda yazılmış gazellere gazel-i muvaşşah denir.

 

Üslup Yönünden Gazeller

Gazellerde  en  çok  işlenen  konu  kadın  ve  aşktır;  sevgili  güzeldir,  ulaşılmazdır,âşığına hep eziyet eder. Şarabın verdiği zevk, bahar mevsiminin insan üzerindeki güzel etkisi,talihin cilveleri de sıkça işlenen konulardır. Ayrıca dini, tasavvufi, felsefi düşünceler de konuolabilir. İşte bu konuların çokluğu nedeniyle gazeller üslup yönünden çeşitli adlar alır. 1. Â&#;ıkane (Lirik) Gazel: Aşkın verdiği mutluluğu, sıkıntıyı, sevgiliden yakınmayı içli  ve  duygulu  olarak  anlatan  gazellerdir.    yy.  şairi  Fuzulî&#;nin  gazelleri  bunaedebiyatımızdaki en güzel örneklerdir. Mesela yukarıdaki beyit âşıkane bir gazele aittir.

2. Rindane Gazel:  İçkiyi,  içki zevkini,  içki  ile  ilgili  türlü düşünceleri, hayata karşıkayıtsızlığı, umursamazlığı,  yaşamaktan zevk almayı konu olarak  işleyen gazellerdir. yy.şairi Bâkî&#;nin gazelleri rindânedir.

3. &#;ûhane Gazel  (Nedîmane Tarz): Kadını ve aşkı konu alan, zarif ve çapkın bir

anlatımla  söylenmiş  gazellerdir.  18  yy.  şairi Nedîm  bu  tarzda  yazdığı  şiirleriyle  tanınır. Bu yüzden şûhane gazellere Nedîmane tarz da denir. Yukarıdaki  beyitte  dizelerin ortalarındaki  &#;cânân&#;  ve &#;dermân&#;  kelimeleri  1.  dizenin  sonundaki  &#;ihsân&#;  la kafiyelidir. 

 4.  Hikemî  (Hakîmâne)  Gazel:  Ahlâkla  ilgili  öğüt  veren,  türlü  hayat  görüşleriniyansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellerdir. yy. şair Nâbî&#;nin gazelleri bu türün en belirgin örnekleridir.

5.  Sofiyane  Gazel:  Daha  çok  mutasavvıf  şairlerin  tasavvuf  felsefesini,  türlütarikatların düşünce sistemini ve dinî konuları işleyen gazellerdir.

6.  Sebk-i  Hindî  Gazel:  Hint  tarzı  anlamına  gelen  bu  akım    funduszeue.info  İran edebiyatından  bize  geçmiştir.    yy.  da  Neşâtî&#;yi,    yy.  da  Şeyh  Galip&#;i  ve  Nedîm&#;ietkilemiştir. Bu  şairlerin  divanlarında  bu  tarzda  çok  sayıda  gazel  vardır. Sebk-i Hindî,  şiire yeni bir söyleyiş getirmeyi amaçlar. Daha önce yapılmamış benzetmeler, ince ve zor anlaşılan sözler, orijinal ifadeler, karışık hayaller bu tür şiire damgasını vurur. Amaç anlam derinliğidir. 

7. Türkî-i Basit Gazel: funduszeue.info Mahallîleşme Hareketi&#;nden doğmuştur. Sade birTürkçe ile yazılan gazellerdir. Nedîm, Tatavlalı Mahremî, hatta Şeyh Galip bu tarzda gazelleryazmıştır. 

8.  Mesel-âmiz  (  Emsâl-âmiz)  Gazel:  Mesel-âmiz,  atasözü  ve  deyimle  karışıkdemektir. Deyim ve atasözlerinin gerçek ve mecaz anlamlarıyla başka sözler arasında ilişkilerkuran  gazellere  denir.  Böyle  gazeller  yazanlardan  tezkirelerde  övgüyle  bahsedilmiştir.

Tezkire; Divan edebiyatında şairlerin hayatı ve eserlerini anlatan eserlere denir. Günümüzdeki şairler antolojisi denilen kitaplara benzer.  

2. KASİDE

Kaside,  belli  bir  amaçla  yazılmış  manzume  demektir.  Türk  edebiyatında  din  vedevlet büyüklerini övmek amacıyla belli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir. Arapça bir kelime olan kaside, Arap edebiyatından; önce İran edebiyatına, bu yoldan da funduszeue.info sonraTürk edebiyatına geçmiştir. Uzunluğu  31  ila  99  beyit  arasında  değişir. Ancak  15  beyitle  söylenmiş  ya  da  beyti  aşmış  kasideler  de  vardır. Uyak  düzeni  gazelinkiyle  aynıdır. Yalnız  ondan  çok  daha uzundur. Kasidenin  ilk  beytine  gazeldeki  gibi matla&#;,  son  beytine makta&#;  denir. En  güzel beytine beytü&#;l kasîd ya da beyt-i kasîd denir. Genellikle aruzun iki eşit parçaya bölünebilenkalıplarıyla  yazılan  ve  iç  kafiyeleri  bulunan  kasidelere  musammat  kaside  denir.  Şairin mahlasının bulunduğu beyte kasidede  tâc beyti  (taç beyit)  adı verilir ve kasideni  sonlarına doğru bulunur. Gazelde ise genellikle son beyittedir.Şairin  kaside  içinde  herhangi  bir  yerde  matla&#;  beytini  yenilediği  görülür.  Buna tecdîd-i matla&#;  denir. Matla&#;yı  yenilerken  kafiye  bulmakta  sıkıntı  çekmeyecek  kadar  dile hâkim olduğunu da ispatlamış funduszeue.infoler  divan  adı  verilen  şiir  kitaplarının  ilk  bölümünde  yer  alırdı.  Gelişigüzel değil,  önem  sırasına  göre  dizilirlerdi. Mesela Allah  için  yazılanlar  başa  konur;  Peygamber, Dört Halife diye devam ederdi. Devlet büyüklerine gelindiğinde ise padişaha yazılan kaside başta, diğer kişiler için yazılanlar protokol sırasına göre divanda yerini bulurdu.  

Kasidenin Bölümleri (Plan)

Kaside 6 bölümden oluşur.

a)  Nesîb  (Te&#;bîb):  Kasidenin  girişi  ve  şiir  yönünün  en  ağır  basan  bölümüdüfunduszeue.infoikle    beyit  olur. Kasidede  asıl  amaç  bir  büyüğü  övmektir.  Fakat  şair  doğrudan doğruya övgüye başlamaz. Nesib bölümüyle yani bir betimlemeyle başlar. Bu, spor yapmadan önceki  ısınma  hareketleri  gibidir.  Hatta  kasideler  çoğu  zaman  bu  bölümde  yapılan betimlemelere  göre  adlandırılır. Mesela  kış  tasviri  yapılmışsa  o  kasideye  &#;kış&#;  anlamındaki &#;şitâ&#; kelimesinden türetilen &#;şitâiye&#; denir. 

Nesîb Bölümünde Anlatılan Konulara Göre Kaside Çeşitleri:

a) Bahariye ya da Rebîiye: Baharın güzelliği, çiçekler türlü benzetmelerle anlatılır.

b) Şitâiye: Kış  tasviri yapılır. Kaside sadece kardan söz ederse &#;berfiye&#; adını alıfunduszeue.info, kar demektir.

c) Temmûziye: Yazdan ve sıcaktan söz eden kasidelerdir. 

ç)  Ramazaniye:  Ramazan  dolayısıyla  yazılan,  nesîb  bölümünde  Ramazan&#;ı  türlü yönleriyle anlatan kasidelerdir. 

d) İydiye: Bayramlarda sunulan kasidelerdir. Şair sunduğu kişinin bayramını kutlar.

e) Nevrûziye: Nevruz dolayısıyla  yazılan kasidelerdir. Nevruz, bahar başlangıcı ve Celâlî takvime göre yılbaşıdır. İranlıların kutladıkları bu gün sonradan Türklere de geçmiştir. 

f) Rahşiye: Nesîb bölümünde atın anlatıldığı ve övüldüğü kasidelere denir. 

g) Hammâmiye: Hamamın ve hamamdaki bir güzelin anlatıldığı kasidedir.

h) Dâriye: Devlet büyüklerinin yaptırdıkları köşkleri anlatır.

ı) Cülûsiye: Padişahın tahta çıkışı dolayısıyla yazılan kasideler.

i)  Kudûmiye  (İstikbâliye):  Padişahlarla  öteki  devlet  büyüklerinin  savaş  ya  da herhangi bir amaçla gittikleri yerlerden dönmeleri üzerine yazılan kasideler.

j)  Fethiye:  Bir  kalenin,  bir  ülkenin  fethi  dolayısıyla  o  yerin  fatihine  sunulan kasidelere denir.

k)  Sulhiye:  Savaşın  sonunda  imzalanan  antlaşma  ve  sağlanan  barış  dolayısıyla yazılmış kasidedir.

Kasideler  nesîb  bölümündeki  konulara  göre  adlandırıldığı  gibi  redifi,  eğer  yoksa kafiyesine  göre  de  isimlendiriliyordu.  Redif  &#;su&#;  ise  şiir  &#;Su  Kasidesi&#;  adını  alır. Edebiyatımızda aynı adda yy. Âzeri şairi Fuzulî&#;nin Hz. Muhammed  için yazdığı kaside çok meşhurdur.

b) Girîzgâh  (Girîz): Kasidelerin  nesîb  bölümünden mehdiye  bölümüne  geçerken söylenen beyit ya da beyitler. Yani nesîb bölümünde anlatılanları asıl konuya bağlayan, asıl konuyla  ilişkilendiren  bir  basamak. Çünkü  nesîbden  hemen  sonra  övgüye  geçilseydi  anlam yönünden bir kopukluk olurdu. 

c) Medhiye: Kasidenin nesîbden sonra ikinci büyük bölümüdür. Bu bölümde kaside kime sunulacaksa o kişi övülür. Aslında  kaside  planı  bize  pek  yabancı  gelmemelidir.  Reklâmları  bir  düşünün.  Kasidenin  planına benzemiyor  mu?  Mesela  bir  otomobil  reklâmında  ekranda  önce  bir  kurbağa  görünüyor.  Tepesinde  uçan sivrisineği avlamak için kocaman dilini uzatıyor. Ne alaka değil mi? Otomobille kurbağanın arasında nasıl bir ilişki kurulabilir ki? Reklâmın devamında ise kurbağa, dili ile sivrisineği kendine doğru çekmek ve avını yemek istiyor; ama sinek direniyor, direniyor ve sonunda kurbağayı havaya kaldırıyor. Bütün bunların reklâmı yapılan otomobille hiçbir ilgisi yok. Ta ki aynı reklâmda &#;Küçük; ama güçlü&#; cümlesini fonda duyana kadar İşte bu girizgâhtır. Asıl konu  ile alakası olmayan bu görüntüleri, asıl konuya, yani otomobile bağlayan &#;Küçük; ama güçlü&#;  cümlesi  Sonra  da  otomobilin  marka  ve  modeli  veriliyor  ve  reklâm  bitiyor.  Şimdi  aklımıza  ister istemez şunlar geliyor: Bu reklâmı hazırlayanlar ya bilinçli olarak kaside planını örnek almış ya da aklın yolu bir Bir  fikri, duyguyu en etkileyici  şekilde anlatmak  için dikkat çekici bir giriş yapmak önemlidir. Bu girişin asıl  konuyla  ilgisi  olmasa  daha  iyidir.  Böylelikle  girizgâh,  okuyucuda  hayranlık  uyandırır.  İki  ilgisiz  konuyu birbirine nasıl da bağlamış diye hayret ederler. Tabii bunun için çok düşünerek hareket etmelisiniz. Reklâmdaki gibi 

d) Tegazzül: Gazel  söyleme,  gazel  tarzında  şiir  yazma  anlamına  gelir. Genellikle mehdiye bölümünden  sonra, bir  fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakta bir gazel  söylemektir.Şair, duruma uygun bir beyitle gazel söyleyeceğini önceden haber verir. Kimi zaman kaside tegazzülle  başlayabilir.  Bu  durumda  kasidede  nesîb  bölümü  bulunmaz.  Tegazzülün  amacı şiirde monotonluğu kırmak, şiire renk katmaktır.

e)   Fahriye: Kaside  içinde  şairin kendini övdüğü bölümdür. yy.  şairi Nef&#;î bu konuda çok başarılıdır. O, kimi kasidelerine fahriye ile başlar. Böyle kasidelerin nesîb bölümü yoktur. Şairin kendini övmesinin amacı; kasidenin sunulduğu kişiye büyük bir şair tarafından övüldüğü için çok önemli bir kişilik olduğunu hissettirmektir. 

f)  Dua: Kasidenin son bölümüdür. Birkaç beyit olur. Şair burada övdüğü kimsenin başarılı, uzun ömürlü ve talihli olması yolunda dileklerde bulunarak dua eder. Dua bölümüne geçtiğini şair, uygun bir sözle belirtir.   

3. MESNEVÎ

Sözlük anlamı &#;ikişer ikişer, ikili&#; demektir. Her beyit kendi arasında kafiyelidir. Bu demektir ki uyak düzeni aa, bb, cc, dd, ee, ff şeklindedir. Kısa aruz kalıplarıyla yazılır. Bu yüzden kısa kısa mısraları vardır. Ancak şiir olarak çok uzundur, hatta bu şiirde beyit sayısı sınırsız olabilir. Bu durumun nedeni uyak düzenidir. Her beyit kendi arasında kafiyeli olunca sınırsız  kafiye  seçeneği  doğar. Oysa  gazel  ya  da  kasidedeki  gibi  şiir,  tek  bir  kafiye  üzerine kurulsaydı aynı kafiyeden çok sayıda kelime bulmak mümkün olmayacaktı. Önceleri  öğüt  verici,  uzun  didaktik  manzumelerin  yazımında  kullanılan  mesnevî,daha  sonraları  aşk  ve  macera  hikâyelerinin  yazımında  daha  çok  kullanılmıştır.  Bugünkü romanın yerini yy.a kadar bizde mesnevî tutuyordu. Türk  edebiyatının  ilk  mesnevîsi  funduszeue.info  Yusuf  Has  Hâcip&#;in  yazdığı  Kutadgu Bilig&#;dir.  Toplumun  huzur  içinde  yaşaması  için  bir  devletin  nasıl  yönetilmesi  gerektiğimi anlatan bu kitap aynı zamanda edebiyatımızdaki ilk siyaset-nâfunduszeue.infoîler -diğer nazım şekillerinden farklı olarak- divan adı verilen şiir kitaplarına alınmaz.  Eserin  adı  neyse  o  adla  ayrı  bir  kitap  hâlinde  yazılır.  5  mesnevînin  bir  araya gelmesiyle oluşan büyük yapıta ise hamse denir. Divan Edebiyatı&#;nda sâhib-i hamse (hamse sahibi) olmaya çok önem verilirdi. Edebiyatımızda ilk hamseyi funduszeue.info Çağatay şairi Ali Şîr Nevâî  yazmıştır.  Hamsesinde  bulunan  5  mesnevi  ise  şunlardır:  Hayretü&#;l  Ebrâr,  Ferhâd  ü Şîrîn, Leylî vü Mecnûn, Seb&#;a-i Seyyâr, Sedd-i İskenderî. Mesnevîler konuları açısından 6 sınıfta toplanabilir. 

a) Aşk Konulu Mesnevîler: Genellikle iki ana kahramanı olur. funduszeue.info Fuzulî&#;nin yazdığı Leyla vü Mecnun mesnevisi bu türe örnektir.

b)  Dinî  ve  Tasavvufî Mesnevîler:  Din  kurallarını,  peygamber  ve  din  ulularının yaşamlarındaki  olayları  ya  da  türlü  simgelerle  tasavvuf  ilkelerini  anlatan mesnevilerdir. funduszeue.info  yaşamış  şair Süleyman Çelebi&#;nin Hz. Muhammed&#;in doğumunu  anlattığı  &#;Vesiletü&#;n Necat&#;,  herkesçe  bilinen  adı  ile  &#;Mevlid&#;,  bu  tür  mesnevîlere  güzel  bir  örnektir. Mevlid birçok  şairce  kullanılmış  bir  türdür  aynı  zamanda.  (bkz.    sayfa)   Ayrıca  hilyeler  vardır. Bunlar genellikle Peygamber'in fiziksel yapısını anlatan mesnevîlerdir. (bkz. sayfa) Yine Mi&#;rac olayını anlatan mi&#;raciyeler, kırk hadis çeviri ve şerhleri, ilmihâller de dinî konularda yazılan  mesnevilere  girer.  Mevlânâ&#;nın  Mesnevi  adlı  eserinin  çeviri  ve  şerhi,  evliya menkıbeleri,  yani  evliyaların  başından  geçen  olağanüstü  olaylar  ve  kerametlerini  anlatan eserler de tasavvufi mesnevilere örnektir. 

c)  Ahlâkî  ve  Öğretici  Mesnevîler:  Öğüt  ve  bilgi  vermek  amacıyla  yazılan mesnevîlerdir.  &#;Pend-nâme&#;  ya  da  &#;nasihat-nâme&#;  de  denir. Özellikle  dinî,  toplumsal  ve ahlâkî  öğütler  bu  mesnevîler  aracılığıyla  verilir.  Bu  yüzden  ayet,  hadis  ve  atasözleriyle doludur. yy. şairi Nâbî&#;nin Hayriye adlı eseri böyle bir mesnevîdir. Konusu eski bilimlerden &#;ilm-i kıyafet&#; olan mesnevilere kıyafet-nâme denir. İlm-i kıyafet; insanların fiziksel yapısından, yani organlarının şekil özelliklerinden kişilik yapılarını açıklayan  bir  bilimdir.  Hatta  günümüzde  de  buna  benzer  çalışmalar  psikoloji  bilimiyle bağlantılı olarak yapılmaktadır. 

d) Savaş ve Kahramanlık Konulu Mesnevîler: Başka dinlerden olanlarla yapılan savaşları  anlatan  mesnevîlere  denir.  Bunlara  gazâ-nâme  ya  da  gazavat-nâme  denir. Genellikle  düşmanla  yapılan  tek  bir  savaş,  gazâ-nâmelerde;  birden  çok  savaş  ve  akınlar

gazavat-nâmelerde anlatılır. Bir şehrin ya da kalenin alınmasını anlatan yapıtlara fetih-nâme, zaferle sonuçlanan savaşları anlatan mesnevîlere zafer-nâme adı verilir.

e)  Bir  &#;ehri  ve Güzellerini  Anlatan Mesnevîler:  Bu  bölüme  giren mesnevîlere &#;ehr-engîz ya da ta&#;rifat denir. Şehr-engîzler bir şehrin güzellerini anlatmak amacıyla yazılır. İlk şehr-engîz funduszeue.info yazılmıştır.

f)  Mizahî  Mesnevîler:  Kişileri  ve  toplumun  aksak  yönlerini  hicveden,  eleştiren mesnevîlerdir. yy. şairi Şeyhî&#;nin Har-nâme isimli eseri bu türe örnektir. Mesnevînin Bölümleri (Plan) Mesnevîlerde  de  kasidelerde  olduğu  gibi  konuya  doğrudan  girilmez.  Yalnız kasideden  farklı  olarak  kendine  özgü  bir  düzeni  vardır. Mesnevî  bölümlerini  3  ana  başlıkta toplayabiliriz. 

a) Giri&#; Bölümü

Besmele

Mensur ya da Manzum Dîbâce (Düz yazı ya da manzum ön söz)

Tevhîd ( Allah&#;ın birliğinin anlatılması)

Münâcaat (Allah&#;a yakarış, dua)

Na&#;t ( Peygamber&#;e övgü)

Mirâciye  (  Mirac  olayının  anlatılması):  Peygamber&#;in  göğe  çıkışı.  Kimi mesnevîlerde bu bölüm yoktur.

Mu&#;cizât (Mucizeler): Hz. Peygamber&#;in mucizelerini anlatan bölüm

Medh-i Çihâr-yâr-ı Güzîn (Dört Halife&#;nin medhi) Yapıtın sunulduğu kişiye medhiye: Genellikle zamanın padişahı övülür.

Sebeb-i Te&#;lif ya da Sebeb-i Nazm-ı Kitab (Yapıtın yazılış nedeni): Bu bölüm bütün mesnevîlerde bulunur. Burada şair yapıtını yazmaya başlamasının nedenini açıklar.

b) Konunun işlendiği Bölüm

Âgâz-ı  Dâstan  (Hikâyeye  başlama):  Bu  başlık  altında  mesnevînin  asıl  konusunageçilir. Mesnevîlerde konu ne olursa olsun,  ilk dikkati çeken özellik, olayın bir masal havası içinde  anlatılmasıdır.  Esere  adını  veren  bu  bölüm  türlü  başlıklarla  kendi  içinde  bölümlere ayrılır. Bu başlıklar kimi zaman Farsça olarak yazılır.

c) Bitiş Bölümü

Hâtime  (Son  söz):  Yapıtın  bittiğini  bildiren  bölümdür.  Burada  mesnevînin  bitiş tarihi, adı ve son söz söylenir. Ayrıca bu başlık altında şair şunları da söyler: Tanrı&#;ya hamd ü senâ  ve  dua,  sultana  övgü  ve  saltanatının  devamı  için  dua,  şairin  eseri  ve  kendi  şairliği  ile övünmesi,  tanınmış mesnevî  şairleri  ve  eserlerini  anma,  hasetçilerden,  eserini  doğru  olarak çoğaltamayan kâtiplerden,  iyi  anlayamayan okuyucudan Tanrı&#;ya  sığınma; mesnevînin beyit sayısı, okuyucudan hayır dua isteme, mesnevînin vezni.

Mesnevîler  içinde  gazeller, murabbalar, muhammesler  de  yer  alabilir.  Uzun  uzun aynı  şekli  kullanmak  tekdüzeliğe  yol  açabilir.  İşte  bu  monotonluğu  kırmak  amacıyla  şair uygun aralara başka şekillerde şiirler koyabilir. Edebiyatımızda bir de yy. şairi Mevlânâ&#;nın Farsça olarak yazdığı,  içinde dinî-tasavvufî  hikâyeler  olan  &#;Mesnevî&#;  adındaki  eseri  vardır.    beyitten  oluşan  ve  6  cilt tutan bu muazzam eserin adı gibi nazım şekli de mesnevîdir. 

4. KIT&#;A

Kıt&#;a &#;parça, bölük, cüz&#; demektir. Uyak düzeni ab, cb&#;dir. Görüldüğü gibi 2. ve 4. dizeleri birbiriyle kafiyeli, diğer dizeleri  ise serbest olan  iki beyitlik nazım biçimidir. Bu  tür kıt&#;alar  genellikle  dörtlük  adıyla  anılmaktadır.  Kıt&#;alarda  beyitler  arasında,  yani  4  dize arasında  anlam  birliği  bulunur.  Bu  nazım  biçiminde  şairler  mahlasını  kullanmaz.  Ancak mahlas  olan  kıt&#;alar  da  vardır.  Kıt&#;alar  türlü  konularda  yazılabilir.  Herhangi  bir konudaki düşünce ya da bir kişinin yergisi olabilir. İki türlü kıt&#;a vardır.

a) Nazım: Kafiye düzeni aaba olan kıt&#;adır.

b) Kıt&#;a-i Kebîre (Büyük Kıt&#;a): Beyit sayısı 2&#;den fazla olan kıt&#;aya denir. Matla&#; beyti  olmayan  bir  gazele  benzer.  Gazelden  ancak  konu  bakımından  ayrılır.  Uyak  düzeni şöyledir: ab, cb, db, eb. Şair mahlasını herhangi bir beyitte kullanır. Tarihler, genellikle bu tür kıt&#;a  biçimiyle  yazılır.  Tarih,  eski  edebiyatımızda  bir  olayın  oluş  yılını  ebced  hesabıyla gösteren şiirlere denir. (bkz. sayfa) Kıt&#;alar divanlarda mukattaât başlığı altında toplanır.

5. MÜSTEZAD

Sözlük anlamı &#;ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış demektir. Gazelin özel bir biçimidir. Beyitlerde  ilk  dizeler  uzun,  2.  dizeler  kısadır. Eklenen  bu  kısa  dizelere  &#;ziyade&#;  denir.  İki ziyadeli  müstezadlar  da  vardır.  1.  dizelerin  yazıldığı  aruz  kalıbı  ziyadelerde  hâliyl kısaltılarak  kullanılır.  Müstezadın  uyak  düzeni  çeşitli  şekillerde  olabilir.  Yandaki  şekilde sadece  bir  tanesi  verilmiştir.  Başka  bir  şairin  gazeline  ziyadeler  ekleyerek  de  müstezad yazılabilir.  

B. BENTLERLE KURULANLAR

B1-TEK DÖRTLÜKLER-

1. RÜBÂÎ

Bize  İran  edebiyatından  geçmiştir. Çeşitli  konularda  yazılır.  Rübâî  halk  şiirindeki mâniye  benzer;  ancak  mâni  hece  ölçüsüyle,  rübâî  aruzla  yazılır.  Konu  bakımından  da birbirlerinden  farklıdır. Mâni  hafif,  şen  konularda  yazılırken  rübâîde  şair  dünya  görüşünü, hayat  felsefesini,  tasavvuf  anlayışını  anlatır.  Zaten  bütün  bunlar  en  özlü  biçimde  ancak rübâîde anlatılabilir. Onun mâniye olan benzerliği sadece görünüşten ibarettir. Tek dörtlükten oluşması ve aaba olan uyak düzeni ile mâniyi hatırlatır. Bu uyak düzeni ile ayrıca bir gazelin ilk  iki beytini de andırır. Bu yüzden ona dü-beyt (iki beyit) de denir. Ancak bu nazım şekli beyitler hâlinde değil, dörtlük esasına göre kurulmuştur. Yani nazım birimi dörtlüktür. Rübâî için  terâne,  çâr-mısra,  çehâr-mısra  terimleri  de  kullanılır.  Dört  dizesi  de  kafiyeli  olan rübâîlere  rübâî-i musarra&#; denir. Rübâîler divan adlı  şiir kitaplarında  rübâiyât bölümünde uyaklarının  alfabetik  sırasına  göre  dizilir.  İnce  duygu  ve  düşünceleri  en  özlü  biçimde anlatmaya  elverişli  olduğundan  divan  edebiyatı  nazım  biçimleri  içinde  günümüze  kadar canlılığını  yitirmeden  yaşayabilmiş  tek  biçimdir.  Şairler  bu  şiirlerde mahlas  kullanmasa  da mahlası  olan  rübâîler  de  vardır.    yy.  İran  şairi  Ömer  Hayyam&#;ın  rübâîleri  dünyaca tanınmıştır.

2. TUYUĞ (TUYUK)

Arap ya da İran edebiyatından gelmemiştir. Türklere ait, yani Türklerin bulduğu bir nazım  şeklidir. Halk edebiyatındaki mâni biçiminin karşılığı  sayılabilir. Mânide olduğu gibi tuyuğda da genellikle  cinaslı uyak kullanılır. Halk  edebiyatında 11&#;li hece kalıbıyla  yazılan mâni biçimindeki şiirlere de duyuğ denir. Uyak düzeni mâni ve rübâîdeki gibi aaba&#;dır. Aruz

_________________________a

                                         _____________a 

 

_________________________________a

                                        _____________a

 

_________________________________b

                                          ____________b

 

_________________________________a

                                          ____________a

 

_________________________________c

                                          ____________c

 

_________________________________a

                                          ____________a

 

 

 

ziyade 

ziyade

ziyade

ziyade

ziyade

ziyade

Edebiyat  tarihimizde  Servet-i Fünûn  ()  döneminde müstezad  nazım  şekli  biraz değiştirilerek  daha  serbest  şiir  yazmak için  kullanılmıştır. Böyle müstezadlara ise  serbest  müstezad  denmiştir. Serbest  müstezadlarda  türlü uzunluktaki  dizeler  bir  düzene  bağlı olmaksızın  arka  arkaya  dizilir.  Yine aruz  ölçüsü  kullanılır;  ancak  bir  şiirin içinde  dizelerin  uzunluğuna  uygun başka başka aruz kalıpları tercih edilir. 

Divan  edebiyatında kurallar önemlidir.   Bir  şiirin bütün dizelerinde  aruzun  sadece bir kalıbı kullanılır. Sadece müstezadda, ziyadelerin kalıbı diğer dizelerinkinden  farklıdır. O da  kural  gereğidir.  Serbest  şiir  arayışı  içindeki  Servet-i  Fünûn  şairleri  bu  nazım  şeklini anlayışlarına yakın bulup istekleri doğrultusunda geliştirdiler. (bkz. sayfa) ölçüsünün  yalnız  fâilâtün  fâilâtün  fâilün  kalıbıyla  yazılır.  4  dizesi  birbiriyle  uyaklı  olan tuyuğlara  musarra&#;  tuyuğ  denir.    funduszeue.info  sonra  edebiyatımızda  neredeyse  hiç  tuyuğ yazılmamıştır. Kadı Burhaneddin en çok tuyuğ yazmış şairimizdir. 

B2-MUSAMMATLAR-

ÜÇLÜ

MÜSELLES

Her  bendi  3&#;er mısradan  oluşan  nazım  şeklidir. Uyak  düzeni  aaa,  bba,  cca,  ddaşeklindedir. Bu uyak düzenindeki müselleslere müselles-i müzdevic denir. Birinci bendin son mısrası,  diğer  bentlerin  de  son  mısrası  olarak  aynen  tekrarlanabilir.  Böyle  müselleslere müselles-i mütekerrir denir. Hemen hemen hiç kullanılmamış bir nazım şeklidir. 

DÖRTLÜLER

1. MURABBA&#;

Her  konuda  yazılabilir.  Bent  adı  verilen  dört  dizelik  kıt&#;alardan  (dörtlüklerden) oluşur. Bent sayısı 3 ila 7 arasında değişir. Uyak düzeni genellikle aaaa, bbbba, ccca, ddda şeklindedir.  Murabba&#;da  ilk  bendin  4.  dizesi  öteki  bentlerin  4.  dizeleriyle  kafiyeli  olmak zorundadır.  İlk bendin 4. mısrası diğer bentlerin 4. mısralarında aynen  tekrar ediyorsa,  yani nakaratsa böyle murabba&#;lara murabba&#;-i mütekerrir  (tekrarlı murabba&#;) denir.    İlk bendin 4. mısrası diğer bentlerin 4. mısralarında aynen  tekrar etmiyorsa, yani nakarat değilse böyle murabba&#;lara da murabba&#;-i müzdeviç denir.  

2. ŞARKI

Türk edebiyatında doğmuştur. Tıpkı tuyuğ gibi Türklerin bulduğu bir nazım şfunduszeue.infoenmek  için  yazılır.  Bundan  dolayı  bent  sayısı  azdır.  Biçim  bakımından  murabba&#;ya benzer.  Uyak  düzeni  genellikle  şöyledir:  aaaa,  bbba,  ccca,  ddda  Şu  uyak  düzeni  de kullanılır:  abab,  cccb,  dddb  İlk  dörtlüğün  2.  ve  4.  dizeleri  ya  da  sadece  4.  dizesi  bütün dörtlüklerin 4. dizelerinde aynen tekrarlanabilir. Bu dizelere nakarat denir. Şarkılar nakaratlı ya  da  nakaratsız  olabilir.  Bu  şiirlerde  konu  genellikle  aşk,  sevgili,  içki  ve  eğlencedir. Şarkıların 3. dizelerine miyân ya da miyân-hâne denir. Sözün ve bestenin en dokunaklı yeri bu  dizeye  denk  getirilir.  5  ya  da  6  mısralık  bentlerle  yazılmış  şarkılar  da  vardır.  Divan edebiyatında en güzel şarkılar yy. da yaşamış, Lale Devri&#;nin şairi Nedîm&#;e aittir. 

3. TERBİ&#;

Sözlük anlamı &#;dörtleme, dörtlü duruma getirme&#; demektir. Bir gazelin beyitlerininüstüne başka bir şair tarafından aynı ölçü ve uyakta ikişer dize ekleyerek yazılan murabba&#;ya denir. Gazelin kafiye düzeni aa, ba, ca, da, ea olduğuna göre üstüne konulacak  iki dizenin murabba&#; oluşturması için gazelin 1. dizeleriyle kafiyeli olması gerekir. Eklenen bu iki dizeye zamîme  denir. O  zaman  terbi&#;nin  uyak  düzeni  şöyle  olur:  aaaa,  bbba,  ccca,  ddda Koyu yazılmış  harfler  sonradan  eklenen  dizelerdir.  Bu  zamîmelerin,  eklendiği  beyitlerle  anlam bakımından kaynaşması gerekir. Edebiyatımızda az kullanılmış bir nazım şeklidir.

BEŞLİLER

1. MUHAMMES

Arapça &#;beş, beşte bir&#; anlamına gelen &#;hams, hums&#; kökünden gelen bir kelimedir. Her bendi  5  dizeden  oluşan  nazım  biçimidir.  Her  konuda  muhammes  yazıldığı  gibi, muhammes  biçiminde  yazılmış  şarkılar  da  vardır. Böyle  şarkılara muhammes  &#;arkı  denir. Muhammesin  kafiye  düzeni  çeşitli  şekillerde  olabilir. Mesela  bbbaa,  cccaa,  dddaa,  eeeaa veya aaaaa, bbbba, cccca, dddda tarzında olabilir. İlk bendin 4. ve 5. ya da sadece 5. dizesi diğer  bentlerde  tekrarlanabilir.  Böyle  olanlarına muhammes-i mütekerrir  denir. O  zaman uyak düzeni aşağıdaki şekillerde olur.

a a a a

(n)

a

(n)

&#; b b b a

(n)

a

(n)

&#; c c c a

(n)

a

(n)

&#; d d d a

(n)

a

(n)

a a a a a

(n)

&#; b b b b a

(n)

&#; c c c c a

(n)

&#; d d d d a

(n)

               (a

(n)

: &#;a&#; kafiyeli dizenin nakarat olarak tekrarlandığını gösteren işarettir.)

2. TARDİYE

Türk  edebiyatında  pek  az  kullanılmış  nazım  biçimidir.  Yalnız    yy.  şairi  Şeyh Galip çok önem vermiştir. Muhammesin özel bir biçimidir. Muhammes aruzun her kalıbıyla yazıldığı hâlde tardiye tek bir kalıbıyla yazılır. Kafiye düzeni muhammesten farklıdır: bbbba, cccca,  dddda,  eeeea  Bir  tek  bu  uyak  düzeniyle  yazılır.  Mesnevilerde  şairler  yapıtı tekdüzelikten  kurtarmak  için  olayın  kahramanlarının  ağzından  yer  yer  gazel, murabba&#;  gibi manzumeler söylerdi. Bunlara da tardiye denilmektedir. 

3. TAHMİS

Sözlük  anlamı  &#;beşleme,  beşli  duruma  getirme&#;  demektir.  Başkası  tarafından yazılmış bir gazeli alıp beyitlerinin üstüne aynı ölçü ve uyakta 3&#;er dize ekleyerek yazılmış  muhammese  denir.  Uyak  düzeni  şöyledir:  aaaaa,  bbbba,  cccca,  dddda,  eeeea  Koyu yazılmış  harfler  sonradan  eklenen  dizelerdir.  Tahmiste  en  önemli  nokta,  eklenen  dizelerin gazelin  beyitleriyle  anlam  ve  güç  bakımından  kaynaşabilmiş  olmasıdır. Tahmis  yapan  şair, mahlasını tahmisin son bendinde kullanır.  Tahmis,  divan  şiirinde  muhammesten  daha  çok  rağbet  görmüştür.  Hemen  hemen bütün  şairler  kendinden  önceki  şairlerin  birkaç  gazelini,  bazen  kasidesini  tahmis  etmiştir. Kendi  gazelini  tahmis  ederek  muhammes  durumuna  getiren  şairler  de  vardır.  Bu  çeşit tahmisler divanlarda &#;tahmis-i gazel-i hod&#; (kendi gazelini beşleme) başlığı altında yer alır. Eğer tahmis edilen gazel musammat gazel ise tahmis de musammat olarak yapılır. 

4. TAŞTİR (TEŞTÎR)

Taştir,  tahmisin  başka  bir  biçimidir.  Uyak  düzeni  aaaaa,  bbbba,  cccca,  dddda ,eeeea şeklindedir. Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir. Uyak düzeninden de anlaşılacağı  gibi  tahmiste  gazelin  her  beytinin  üstüne  eklenen  3  dize,  taştirde  beyitlerin arasına  konur.  Taştir,  iki  dizenin  arasına  girerek  beyti  iki  tarafa  ayırmış  olur.  İşte  bu özelliğinden dolayı ona tahmis-i mutarraf ya da kısaca mutarraf denir. Bu nazım biçiminde eklenen  dizeler  -tıpkı  tahmis  ve  terbi&#;de  olduğu  gibi-  gazelin  ölçü  ve  uyağıyla  uyuşmalı, beytin anlamıyla da kaynaşmalıdır. Tahmiste olduğu gibi  şair mahlasını  son bentte kullanır. Gazel beyitlerinin dizeleri arasına 3 yerine 2 dize eklenen taştirler de vardır. Bunlara terbi&#; de denir. 

 

ALTILILAR

1. MÜSEDDES

Bentleri 6 dize olan nazım biçimine denir. Müseddes çeşitli konularda yazılır. Uyak düzeni genellikle şöyle olur: aaaaaa, bbbbba, ccccca, ddddda Ama şu iki şekilde de olabilir: aaaaaa,  bbbbcc,  ddddee  /  bbbbca,  ddddca,  eeeeca  Bütün  bu  uyak  düzenlerinde  olan müseddeslere müseddes-i müzdeviç  denir.  Eğer  ilk  bendin  5  ve  6.  dizesi  ya  da  yalnız dizesi öteki bentlerde  tekrarlanıyorsa böylesine müseddes-i mütekerrir denir. Uyak düzeni şöyledir:  a a a a a

(n)

 a

(n)

&#; b b b b a

(n)

 a

(n)

&#; c c c c a

(n)

 a

(n)

- d d d d a

(n)

 a

(n)

(a

(n)

: &#;a&#; kafiyeli dizenin nakarat olarak tekrarlandığını gösteren işarettir.)

2. TESDİS

Arapça &#;Altıya çıkarma, altılama&#; funduszeue.info gibidir. Yalnız tahmiste gazelin  beyitlerinin  üstüne  aynı  ölçü  ve  uyakta  3  dize  eklenirken,  tesdiste  4  dize  eklenir.  Az kullanılmış  bir  biçimdir.  Uyak  düzeni  şöyledir:  aaaaaa,  bbbbba,  ccccca,  ddddda  Koyu yazılmış harfler sonradan eklenen dizelerdir.

YEDİLİ: MÜSEBBA&#;

Bentlerin  dize  sayısı  7  olan  nazım  biçimidir. Neredeyse  hiç  kullanılmamıştır.  funduszeue.info itibaren kullanılmıştır.

SEKİZLİ: MÜSEMMEN

Bentlerinin dize  sayısı 8 olan nazım biçimidir. Uyak düzeni  şu  iki  şekilde olabilir: aaaaaaaa, bbbbbbba, ccccccca / aaaaaabb, ccccccdd, eeeeeeff

DOKUZLU: MÜTESSA&#;

Bentleri 9 dize olan nazım biçimidir. Neredeyse hiç kullanılmamıştır.

ONLU:MUAŞŞER

Bentlerinin dize sayısı 10 olan nazım biçimidir. Çok az kullanılmıştır.

BENTLİLER

1. TERKÎB-İ BEND

Bentlerle kurulan uzun musammatlardır. Bentlerin uzunluğu 5  ila 10 beyit arasında değişir.  Bir  terkib-i  bentte  ilk  bent  kaç  beyitten  oluşuyorsa  diğer  bentler  de  aynı  sayıda beyitlerden oluşur. Bu nazım biçimi 5 arasında değişen bentlerden oluşur. Daha fazla da olabilir. Her bent iki bölümden oluşur:

I) Terkîb-hâne: Bendin  birinci  bölümüdür. Kıt&#;a  da  denir;  ama  genellikle  kısaca bent terimi kullanılır. Bendin son beytinin dışındaki beyitlerden oluşur.

II) Vasıta:  Bendin  ikinci  bölümüdür.  Bendin  son  beytidir.  Bendiye  de  denir.  Bu beyit  her  bendin  sonunda  değişir  ve  mutlaka  kendi  dizeleri  arasında  bentten  ayrı  olarak kafiyelenir. Bentleri birbirine bağlar. Aşağıdaki uyak düzenlerinde  ff, kk, bb, dd harfleriyle gösterilen beyitler vasıtadır.  Uyak düzeni şu iki şekilde olabilir: (Bentleri 6 dizeden oluşan tekîb-i bend)

aa,  ba,  ca,  da,  ea   ff   -   gg,  hg,  ıg,  ig,  jg,  kk  - 

                 1. bent                               2. bent

 

aa,  aa,  aa,  aa,  aa,  bb  -   cc,  cc,  cc,  cc,  cc,  dd  - 

                 1. bent                               2. bent

Tekîb-i  bendlerde  genellikle  talihten  ve  hayattan  şikâyet  edilir.  Dinî,  tasavvufî, felsefî  düşünceler  anlatılır,  toplum  çeşitli  konularda  eleştirilir.  Mersiyeler  (ölen  kişinin arkasından yazılan şiirler) de genellikle terkîb-i bend biçimiyle yazılır. (bkz. Mersiye) Konusu toplumsal  yergi  olan  en  ünlü  terkîb-i  bend    yy.  şairi Bağdatlı Rûhî&#;ye  aittir  ve  bu  şiire &#;den fazla nazîre (bkz. sayfa) yazılmıştır. Bu nazîrelerin en ünlüsü ve en beğenileni yy. şairi Ziya Paşa&#;ya aittir. 

2. TERCÎ-İ BEND

Biçim  ve  uyak  yönünden  terkîb-i  bende  benzer.  Yalnız  tercî-  bendde,  bentleri birbirine  bağlayan  vasıta  beyitleri  her  bendin  sonunda  aynen  tekrar  edilir. Yani  bir  tercî-i bendde  tek  bir  vasıta  beyti  her  bendin  sonunda  nakarat  gibi  tekrarlanır. Her  biri  beyte yakın bentlik bir şiirde bütün bentlerin böyle tek beyte bağlanabilmesi için, anlam yönünden hepsinin bu beyitle bağlantılı olması gerekir. Bu yüzden  tercî-i bend yazmak daha zordur. Bu şiirler genellikle Allah&#;ın gücü, evrenin sonsuzluğu gibi dinî ve felsefî konularda yazılır. Toplumsal eleştiri,  talihten ve dünyadan şikâyet genellikle  terkîb-i bendlerde  işlenen konulardır.

 

DİVAN ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM TÜRLERİ

1. TEVHİD VE MÜNÂCAAT

Allah&#;ın birliğini ve ululuğunu anlatan şiirlere tevhid, Allah&#;a karşı yapılan yalvarış ve  yakarışları  anlatan  şiirlere  de  münâcaat  denir.  Tevhid  ve  münâcaat  kutsal  bir  konu olduğundan  şairler  divan  adlı  şiir  kitaplarında  bu  şiirleri  en  başa  koyarlar.  Tevhid  ve münâcaatlar genellikle kaside biçimiyle yazılır. Diğer nazım biçimleri ile yazılmış olanları da vardır. 

2. NA&#;T

Hz.  Muhammed&#;i  övmek  için  yazılan  şiirlere  denir.  Genellikle  kaside  nazım biçimiyle yazılır. Bu konuda diğer nazım biçimleri de kullanılmıştır. Na&#;tlar divanlarda tevhid ve münâcaatlardan sonra yer alır; ancak sadece na&#;tla başlayan divanlar da vardır. Na&#;tlarda daha  çok  Hz.  Muhammed&#;e  karşı  duyulan  sevgi  ve  saygı  dile  getirilir.  O,  insanlığın  en hayırlısıdır. Hiç kimse onun makamına erememiştir. Bu  tür şiirler, bir bakıma Peygamber&#;in şiirle  yapılmak  istenilen  portresidir. Na&#;tlarda  âyetler  ve  âyetlere  telmihler  fazladır.  Tertip edilmiş bütün divanlarda  teorik olarak na&#;t vardır. Divan edebiyatında en  tanınmış na&#;t &#;Su Kasidesi&#;dir ve yy. şairi Fuzulî&#;ye aittir.

3. MERSİYE

Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı  anlatmak  için  yazılan  şiirlere denir.  Divan  edebiyatında  mersiyelerin  terkîb-i  bend  nazım  şekliyle  yazılması  bir  gelenek hâline gelmiştir. Tercî-i bend biçimiyle yazılmış mersiyeler de vardır. 

4. MEDHİYE

Bir kimseyi övmek için yazılan şiirlere denir. İki türlüdür.

I. Padişah, vezir, şeyhülislam gibi yaşayan devlet büyükleri için yazılanlar. 

II. Din ve tarikat uluları için yazılanlar.  

Medhiyeler  genellikle  kaside  nazım  biçimiyle  yazılır. Medhiye  yazmak  için  diğer nazım şekilleri de kullanılmıştır. Divan edebiyatında en çok işlenmiş konudur.

5. HİCVİYE

Bir  kimseyi  yermek  amacıyla  yazılan  şiirlere  denir. Medhiyenin  zıddıdır.  Eskiler hicvedene heccav derdi. Genellikle kaside biçimiyle yazılır. yy. şairi Nef&#;î hicviyeleriyle tanınmıştır; hatta onun &#;a köpek&#; redifli bir hicviyesi vardır. Bu konuda yazılan şiirlere halk edebiyatında taşlama denir.

6. FAHRİYE

Şairlerin kendilerini övmek için yazdıkları şiirlere denir. Genellikle kasideler içinde bir bölüm olarak bulunan fahriyeler, bunun dışında ayrı bir nazım biçimiyle ya da bir gazelin makta bölümünde karşımıza çıkabilir. yy. şairi Nef&#;î fahriyeleriyle tanınmıştır. 

Divan Edebiyatında Diğer Şiirler

1. NAZÎRE

Bir şairin şiirine başka bir şairce aynı ölçü, uyak ve redifte yazılan benzerine denir. Divan  şairlerince  bir  şairin  şiirini  tanzîr  etmek,  yani  benzerini  yazmak  ona  karşı  bir  saygı duyulduğunu  ve  onun  şiirlerinin  beğenildiğini  anlatmak  içindir. Taklit  etmek  amacı  yoktur. Nazîrenin  asıl  şiir kadar güzel olması gerekir. Böylece nazîre  yazan  şair kendi  ustalığını da göstermiş olur. Gazelde nazîrecilik divan şairleri arasında çok yaygındır. Bundan dolayı divan edebiyatına nazîreler edebiyatı diyenler de vardır. Tanınmış bir  şairin beğenilen,  sevilen bir gazeline başka şairlerce pek çok nazîre yazılmıştır. Bu nazîreler nazîre mecmuası adı verilen kitaplarda toplanmıştır. Halk şairleri arasında da birbirlerine nazîre söylemek geleneği vardır.

2. TEHZİL

Ünlü bir şiire aynı ölçü ve uyakta şaka veya alay yollu yazılmış nazîredir. Buna hezl de denir. Şair hezlle ya bir konuya mizahî bir nitelik verir ya da ciddi şiirleri mizahî duruma sokar;  ancak  bunun  bayağılıktan  uzak  ve  zarif  olması  gerekir.    funduszeue.info  sonra yaygınlaşmıştır. 

3. TAZMİN

Bir  şaire  ait  bir  dize  ya  da  beytin  başka  bir  şairce  herhangi  bir  nazım  biçimine tamamlanmasına  ve  de  bu  şekilde  yazılan  şiirlere  tazmin  denir. Tazmin  edilen mısra  ya  da beytin sahibi mutlaka belirtilmelidir. Ancak herkesçe bilinen bir sözse belirtmeyebilir.

4. TARİH

Bir  olayın  oluş  yılını  gösteren  şiirdir.  Yıl,  şiirde  açıkça,  yani  rakam  olarak belirtilmez.  Ebced  hesabı  aracılığıyla  kelime  ya  da  kelimeler  üzerinde  gösterilir.  Ebced hesabı; Arap alfabesindeki her bir harfe  -ayrı ayrı olmak üzere- 1&#;den &#;e kadar bir sayı değeri verilmesiyle oluşturulan bir sistemdir. Yani Arap alfabesindeki her harfin sayı olarak bir  değeri  vardır.  İşte  bu  sistem  sayesinde  olayın  yılı  bazen  dize  içindeki  bir  veya  birkaç sözcükte gizlidir. Bazen de dizedeki bütün harflerin sayı değerlerinin  toplamı  tarihi gösterir. Bunlardan başka  şekillerde de olabilir. Tarih  yazmak,  aynı  zamanda bir  söz  sanatıdır ve bu sanata  &#;tarih  dü&#;ürme&#;  denir.  Tarihler  genellikle  kıt&#;a  nazım  biçimiyle  yazılır.  Bir  beyit, dize, kısa ölçülü bir söz ya da bir tek sözcükle de tarih düşürülür. 

Tarih düşürmede esas alınan ebced hesabında harflerin sayı değerleri şöyledir:

elif  1  ze  7  mim  40  kaf    zel 

be  2  ha  8  nun  50  re    dad 

cim  3  tı  9  sin  60  şın    zı 

dal  4  ye  10  ayn  70  te    gayn 

he  5  kef  20  fe  80  se      

vav  6  lam  30  sad  90  hı      

 

&#;Ebced&#;  sözcüğü  ebced  hesabındaki  ilk  dört  harfin  (elif,  be,  cim,  dal)  yan  yana getirilerek okunuşudur. Aynı zamanda bu tabloyu kolay ezberlemek için bulunan bir formülün ilk kelimesidir. O zaman ebced kelimesindeki  tüm harfler sırasıyla 1, 2,  3 ve 4  rakamlarına karşılıktır. Tarih düşürmeyi bir örnek üzerinde inceleyelim:

&#;Feth-i Bağdâd&#;ı târîh oldı gazâm&#; 

 IV. Murat&#;a  ait  bu  dizede  &#;gazâm&#;  sözcüğü  tarihtir;  çünkü  dizede  &#;gazâm  tarih oldu&#;  sözleri  ile  bu  kelimeye  işaret  ediliyor.  &#;Gazâm&#;  ebced  hesabına  göre    rakamını gösterir. Yani bu dizeden  IV. Murat&#;ın Bağdat&#;ı &#;de  fethettiğini öğreniyoruz.   Şimdi de kelimedeki  harfleri  tek  tek  toplayarak  bu  bilginin  doğruluğunu  kontrol  edelim.  &#;Gazâm&#; kelimesi Arap alfabesine göre sırasıyla şu harflerden oluşur: gayn, ze, elif, mim. Gayn &#;e, ze 7&#;ye, elif 1&#;e, mim 40 rakamına karşılıktır. Öyleyse +7+1+40=&#;dir.                                      

5. BAHR-I TAVÎL

Ölçülü  ve  uzun  nesir  cümleleri  niteliğinde  uyaklı  dizelerden  meydana  gelen  bir biçimdir. Dizelerde seci&#;ler de yapılır. Çok az kullanılmış bir biçimdir.





Feride TURAN

Uzman Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

KAYNAKÇA

1. Banarlı, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi , MEB Yayınları, İstanbul,

2. Banarlı, Nihad Sami, Lise 2 Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı, Remzi Kitapevi, İst.,

3. Dilçin, Cem, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara,

4. Kabaklı, Ahmet, Türk Edebiyatı 1, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İstanbul,

5. Tekin, Arslan, Edebiyatımızda Terimler, Elips Kitap, Ankara,

6. Türk Dili Dergisi, Divan Şiiri Özel Sayısı,  

7. Türk Dili Dergisi, Halk Şiiri Özel Sayısı,  








Yorumlar

İçerik yoruma kapalıdır.


Son Güncellenme:

Gazel, Türkçe Divan edebiyatında kullanılan ve en yaygın görülen nazım şeklidir. Arapça edebiyatında ise kasidelerin başında yer alan ve aşktan söz edilen kısımdır. Kaidelere göre daha içten ve etkileyici kabul edilmektedirler.

Gazel Nedir?

Gazel, özellikle Arap ve Fars edebiyatları altında oluşmuş bir divan şiiridir. Divan edebiyatı Türk edebiyatında yüzyıl ile yüzyıl arasında etkili olmuştur. Bu dönemde verilen eserlerde yaygın olarak gazel örneklerine rastlanılmaktadır. Bu şiirler Anadolu Selçuklu döneminde Türk edebiyatına giriş yapmış ve bu edebiyatı İran edebiyatı ile kıyaslanacak seviyelere çıkarmıştır.

Gazel, kendi içerisinde birçok yapısal terim barındırmaktadır. Bu kapsamda gazelin kafiye örgüsü “aa, ba, ca” şeklinde devam etmektedir. Gazeldeki ilk beyit matla, son beyit ise makta olarak isimlendirilmektedir. Matladan sonraki beyit hüsn-i matla, maktadan önceki beyit ise hüsn-i makta olarak adlandırılır. Gazel içerisindeki en güzel beyit de ayrıca belirtilmektedir. Bu kapsamda “şah beyit” en güzel beyit anlamına gelmektedir.

Gazel Örnekleri Nelerdir?

Fuzuli, Emri, Baki ve Ziya Paşa; gazelleri ile ünlenmiş şairler arasında yer almaktadır. Fuzuli ve Baki’ye ait gazel örnekleri ise aşağıda listelenmiştir.

Fuzuli
Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı,
(Beni canımdan bıktıran yar, cefa etmekten bıkmaz mı)
Felekler yandı ahımdan, muradım şemi yanmaz mı?
(Ahıma felekler bile yandı, hala arzuma kavuşamam mı?)

Baki
Serv ile kametüne kimse dimez hem serdür,
(Kimse boyuna serv ile aynıdır diyemez,)
Müntena kametün andan dahi bala terdür.
(Çünkü senin boyun ondan bile daha yüksektir.)

Başlıca Gazelin Özellikleri

Gazel, özellik bakımından oldukça zengin bir tür olarak kabul edilmektedir. Buna göre Türk edebiyatı gazellerinin özellikleri aşağıdaki gibi listelenebilmektedir.

- Her gazel, beyitlerden oluşmaktadır, beyitler ise ikili dizeler halinde yazılmaktadır.
- Beyit sayıları genellikle 5 ile 15 arasında değişmektedir. Ancak daha uzun gazel örnekleri de bulunmaktadır.
- 15’ten daha fazla beyit içeren eser, mutavvel gazel olarak adlandırılmaktadır.
- Konuları genelde liriktir, coşku ve heyecana bağlı kelimeler kullanılmaktadır.
- Bestelenmek için yazılan gazel örnekleri bulunmaktadır.
- Makam ile gazel okuyanlara gazelhan adı verilmektedir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası