1/5
Kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmak için subvansiyonlu finans yöntemini de önümüzdeki günlerde hayata geçiriyoruz. İstanbul'da Dolmabahçe'de bilim insanımız ve uzmanımızla yaptığımız toplantıda bu hususları enine boyuna değerlendirdik.
Tüm ilim adamlarıyla bunu değerlendirdik. Yaptığımız görüşmeleri hepsini kayda aldık. Bu vesile ile Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısına katkı veren tüm bilim insanlarımıza ve uzmanlarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Dolmabahçe'deki Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında her tespiti ve teklifi dikkatle ele alarak çalışmalarımızı devam edeceğiz. Afet yönetimin kurumsal yapısının güçlendirilmesine kadar şimdiden hazırlıklara başladık.
Sadece şehirlerimizi değil toplumumuzu da dirençli hale getirmek istiyoruz. Ülkemizde topyekün anlayış birliği, denetleme kararlılığı sağlamamızla mümkündür. Yeni dönemde bunu mutlaka başaracağız.
Deprem bölgelerimizin yeniden inşa ve ihyasını planlarken maddi telafi ile birlikte ruhlarımızda açılan yaralarımızın telafisini, manevi gücümüzü tamir etmeye önem veriyoruz.
Şimdi elhamdülillah kişi başına milli gelirde 10 bin doları aştık. Nereden nereye? Bu istikrar ve güvenle oldu. Bu yeter mi hayır? Bu da yetmez. Bizim bunu buralara çıkarmamız gerekiyor.
Bunu istikrar ve güven ikliminden aldığımız güçle yapacağız. 20 yılda asırlık eksiklerini tamamladığımız sağlam altyapı, bölgesel ve küresel düzeyde pek çok avantaja sahibiz.
Böyle bir Türkiye depremin yol açtığı sıkıntıları kısa sürede aşmakla kalmayacaktır. Daha büyük bir atılımın vesilesi haline getirebiliriz. Şehirlerimizi yeniden kurarken sadece beton ve demir yığınlarından oluşan binalar yapmayacak, maziden atiye köprülerle onlara ruh verecek, anlam katacak kimlikler de kazandıracağız.
"SON 70 YILDA FETRET DÖNEMİ YAŞADIK"
Bazı hastanelerimizde sismik izolatörler var. Bunu kamu binalarımızda özellikle hastanelerimizde, okullarımızda yaygınlaştırmamız lazım. Bizlere bu toprakları vatan olarak bırakan ecdadın, deprem yıkıntıları altında hayatını kaybeden insanlarımızın emanetine ancak bu şekilde sahip çıkacağımıza inanıyorum.
Küllerinden ayağa kalkan bir milletiz. Son 70 yılda siyasi, ekonomik, sosyal şartların getirdiği bir fetret dönemi yaşadık. Ara dönem artık geride kaldı. Depremde yıkılanla birlikte tüm şehirlerimizi maddi unsur ve altyapısıyla değil medeniyet ve kültür değerleriyle bir bütün olarak ayağa kaldırmak boynumuzun borcudur.
İşte Hatay, Antakya. Orası tamamen kültürler coğrafyası. Müslüman, Musevi, Hristiyan var. Hepsi bir arada. İbadethaneleri bir arada. Bu zenginliği yeni yerleşim yerlerimizde de yaşatacağız.
İnsanımızın kimliğini biçimlendiren hiçbir maddi ve manevi kültür varlığımızı ihmal etmeyeceğiz. Yeni yerleşim yerlerini kültür merkezi, müze, camileriyle tüm donanımlarıyla medeniyet tasarruvumuzu hayatın her alanında kuracağız.
"TEK GÜNDEMİMİZ DEPREM"
Fay hatlarına, dere yataklarına, heyelan bölgelerine bina yapıldığı dönem artık bitmiştir. Bu sorumluluğu yerine getirmeyen kurumlardan hesap soracağız.
Türkiye'nin 'asrın felaketi' olarak tanımlanan bu afetin yaralarını sarması için güçlü bir yönetime ve siyasi iradeye ihtiyacı vardır. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir felaketin üstesinden gelmek, devletimizle birlikte vatandaşımızın bekasını güvence altına almak, şehirlerimizi ve toplumumuzu afetlere karşı dirençli hale getirmek siyasi istikrarla mümkündür.
Tek gündemimiz depremdir, deprem yaralalarını sarmaktır. Seçim süreci beraberinde getirdiği yıpratıcı siyasi gerilimler ve gündemi kilitlemesi sebebiyle ister istemez bu çabaları gölgeleme riski taşıyor.
Bunun için de gündem sapmasına yol açacak seçim sürecinin bir an önce geride bırakılması, ülkenin seçim gerilimi ve tartışmalarından hızla çıkması şarttır. Seçimlerin 14 Mayıs tarihinde yapılmasının bize bu imkanı vereceğine inanıyoruz. Bizim seçim sürecindeki gündemimiz yine deprem olacaktır. Maddi ve manevi kayıpların telafisi olacaktır.
Siyasi çekişme, polemiklerle, kavgalarla örülü seçim kampanyası yapmayı içimize sindiremeyiz. Depremin ilk gününden itibaren asla siyasi tartışmaya girmedik. Söylenenleri not etmekle belirtmekle yetindik. Yalan ve iftiralarla çalışmaları tehlikeye atanlarla, rahat koltuklarında ahkam kesenleri, insanımız can derdinde iken mal bölüşümü derdine düşenleri, kısacası gördüğümüz duyduğumuz her şeyi not ettik."