canan yener reçber yaşı / Nilgün Balkaç kaç yaşında?

Canan Yener Reçber Yaşı

canan yener reçber yaşı

TRT'de görev değişikliği! Ana Haber hangi ekran yüzüne emanet edildi? (Medyaradar/Özel)

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)'nun efsane ismi, haberciliği ve sunumuyla hafızalardan çıkmayan Türkiye'nin sayılı haber spikerlerinden Zafer Kiraz'ın ayrılığının ardından TRT Ana Haber sunuculuğu koltuğuna Canan Yener Reçber oturmuştu.

Reçber 7 ay süren bu görevden alındı. Bundan böyle eski görev yeri olan TRT Haber’de ekrana çıkmaya devam edecek olan deneyimli ekran yüzü hafta içi hergün sabah 10.00-13.00 arasında yayınlanacak Satır Başı programının sunuculuğunu yapacak.

Reçber’den boşalan TRT Ana Haber koltuğuna ise hafta sonu ana haberleri sunan Işıl Açıkkar oturdu. Hafta içi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki programların sunuculuğunu da yapan Açıkkar ile yeni TRT Ana Haber Bülteni pazartesinden itibaren ekranlarda olacak. 

TRT’nin haftasonu haberlerini ise bundan böyle daha önce TRT Haber'de görev yapan Selcan Doğruöz sunacak.  

 

TRT “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”

CANAN YENER REÇBER- Mutlu akşamlar sevgili seyirciler. TRT ekranlarına hoş geldiniz efendim. Cumhurbaşkanı Özel Yayını’yla karşınızdayız. TRT Haber, TRT 1, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Kürdi, TRT World, TRT Arapça, TRT Radyo 1 ve TRT Radyo Haber’de ortak yayındayız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlıyoruz bugün. Sayın Cumhurbaşkanım, hoş geldiniz efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hoş bulduk.

CANAN YENER REÇBER- Sevgili seyirciler, dış politikadan terörle mücadeleye, ekonomiden son siyasi gelişmelere birçok konuda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sorularımızı yönelteceğiz. İşte bu soruları yöneltirken bize katkıda bulunacak gazeteci meslektaşlarımı tanıtmak isterim müsaadenizle;  Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Okan Müderrisoğlu. Gazeteci Sayın Hale Kaplan. Kanal 7 Ankara Temsilcisi Sayın Mehmet Acet. Yeni Şafak yazarı gazeteci Sayın Nuriye Çakmak Çelik.

Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye’nin müthiş bir diplomasi trafiği yürüttüğünü biliyoruz, bu diplomasi trafiğinde özellikle tahıl krizinde çok önemli bir anlaşmaya imza atıldı. İşte o anlaşmasının sürecini ekranlara getirelim, daha sonra sorularımızla devam edeceğiz efendim müsaadenizle.

CANAN YENER REÇBER- Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in de belirttiği gibi Karadeniz’de artık bir umut ışığı var. İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti, üstelik de Türkçe olarak teşekkür etti Sayın Guterres. İşte bu noktada Türkiye’nin çabaları önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanım, müsaadenizle ilk soruyu moderatör olma vasfıyla ben sormak isterim sevgili konuklarımız.

Sayın Cumhurbaşkanım, bu gıda krizinde nasıl bir süreç işledi ve imza aşamasına gelindi, bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izlenecek ki o tahıl Karadeniz’den geçsin ve tüm dünyaya rahat bir şekilde dağıtılsın, gıda krizi, küresel gıda krizi bir an önce çözülsün?

Ve müsaadenizle şu soruyu da eklemek isterim: İstanbul’da atılan o imzalar acaba Rusya-Ukrayna arasında bir barış umudu doğar mı sorusunu da gündeme getirdi. Bu konuda sizin hem Rusya’yla, hem Ukrayna’yla liderleriyle görüşmeleriniz var. Yeni bir barış çabası görecek miyiz efendim yeni süreçte.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle sizlere iyi akşamlar diliyorum. Ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarıma aynı şekilde iyi akşamlar diliyorum. Tabii bu konuda uzun süredir aralıksız şekilde yoğun temas ve müzakereler yürüttük. Neticede Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden dünya piyasalarına güvenli bir şekilde ihracına yönelik mutabakatın İstanbul’da imzalanmasını sağladık. Planın başarılı şekilde uygulanmasıyla vahim boyutlara ulaşmakta olan küresel gıda krizinin etkileri hafiflemeye başlayacak. Nitekim bugünlerde bizim yazılı medyada da işte bir baktık ki başlık atmışlar; yüzde 3 fiyatlar düştü, bir baktık yüzde 5 fiyatlar düştü ki, bu böylece devam edecek. Özellikle tabii en az gelişmiş ülkelerin üzerindeki baskı azalacak, ortaya çıkabilecek kıtlıklar peşinen önlenecek. Bunlar elbette bizim de memnuniyetle karşılayacağımız hususlar.

Bu tarihi başarıya verdiğimiz katkı, Türkiye’nin küresel meselelerde oynamaya muktedir olduğu önemli rolü bir kez daha ortaya koymuştur. Planın operasyonel boyutu inşallah İstanbul’dan idare edilecek. Burada ülkemiz, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler’den yetkililer burada rol alacaktır. Ukrayna’ya giden ve oradaki limanlardan gelen gemilerin emniyetli ve plana uygun şekilde seyrine birlikte yön verilecek. Yürütülen müzakereler çok hassas bir zeminde şu ana kadar ilerledi. Savaşın devam ettiği bir ortamda zaten aksi de düşünülemezdi. Yani bu konuda gerek Milli Savunma Bakanım, gerek Dışişleri Bakanım, onlar kendi muhataplarıyla yoğun ilişki halinde oldular, ben muhataplarımla yoğun ilişki halinde oldum. Ve bu arada da tabii Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin de katkılarını bir kenara koyamayız. Sürecin hâlâ ne kadar hassas olduğunu Cumartesi günü Odessa Limanı’na düzenlenen saldırıdan görebiliyoruz. Maalesef böyle bir şeyi arzu etmezdik, ama bu da oldu. Bu tür süreçlerde zaten tarihte de bunun hep örnekleri vardır. Herkesten attıkları imzalara sahip çıkmalarını ve üstlendikleri sorumluluklara uygun şekilde hareket etmelerini bekliyoruz ve varılan anlaşmanın lafzı ve ruhuna aykırı eylemlerden de kaçınılmasını istiyoruz ki, bu arada yoğun bir şekilde yine trafiğimizi artırdık. Böyle bir şeyin olması bizi üzüyor ve burada bir başarısızlık hepimizin aleyhine olacaktır, bunu da kendilerine hatırlatıyoruz. Biz anlaşmayı tüm unsurlarıyla hayata geçirmeye kararlıyız ve bu yöndeki çalışmalarımız da devam ediyor. Savaşın başından beri önceliğimiz, ateşkesin sağlanmasının ardından adil ve sürdürülebilir bir barışın tesis edilmesi, bu anlayış var. Temenni ederim ki inşallah bunu da başarırız.

CANAN YENER REÇBER- Peki efendim, şimdi NATO Zirvesi öncesi sorularımız da İsveç ve Finlandiya’ya yönelik olacak. Özellikle İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği başvurusu konusunda Türkiye kilit ülkelerden biri oldu. Ancak İsveç ve Finlandiya yıllardır teröristlere kucak açıyor, hatta ülkelerinde PKK terör örgütünün propaganda yapmasına izin veriyorlar. Türkiye’nin iade talepleri var, bunlara henüz karşılık vermiş değiller. Ama o atılan imza sonrasındaki gelişmeleri takip ettiğinizi biliyoruz. Şimdi arkadaşlarımız İsveç’te vatandaşlara mikrofon uzattı, terör örgütü PKK konusundaki görüşlerini sordu. Önce onu izleyelim, ardından yine sorumuz olacak efendim.

CANAN YENER REÇBER- Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam ediyor. Sayın Mehmet Acet, sizinle başlayalım efendim sorularımıza.

MEHMET ACET- Teşekkürler.  Efendim, ben NATO Zirvesi’ni sormak istiyorum. Madrid’de çok önemli bir zirve yapıldı, siz de hem ikili görüşmeler, hem heyetler arası görüşmelere katıldınız. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusundaki görüşlerinizi zaten paylaşmıştınız, zaman zaman yine bu konularda açıklamalarınız oluyor.  Terör konusunda çok üzerinde durduğunuz bir husus oldu bu zirve sırasında da, hatta liderlere videolarla bu terör örgütlerinin eylemlerini anlattığınızı da biliyoruz. Sizin açınızdan NATO ve Madrid Zirvesi’nin en önemli sonuçları neler olmuştur?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Soruyu tabi altını çizerek cevaplamak isterim. Her şeyden önce, PKK, PYD, YPG ile FETÖ’ye destek verilmeyeceği ve bunun bizim kırmızı çizgimiz olduğunu kendilerine orada ısrarla hatırlattık. NATO Zirve bildirisinde de özellikle gönderme yapılan bir mutabakat muhtırasında bu taahhüt edildi ve teyit edildi. Buradan taviz vermeyi bizden kimse beklemesin, dedik. Zirve’nin en önemli neticesi bana göre budur. NATO’nun kayıtlarına bu terör örgütlerinin girmiş olması, Madrid Zirvesi’nin en başarılı en başarılı yanıdır. Çünkü bundan önce bunlar özellikle FETÖ filan bu tür terör örgütleri listesinde uluslararası en önemli konumda bulunan bir NATO sözleşmesinde yer almamıştır, ama şimdi İsveç ve Finlandiya’dan teröre verilen desteğin kesilmesi noktasında tabii somut beklentilerimiz var.

İşte şimdi az önce ekranda gördük, bakın İsveç’in caddelerinde bunlar polis korumasında yürüyüş yapıyorlar, gösteri yapıyorlar, kendi paçavraları ellerinde, ondan sonra malum sözde liderlerinin posterleri ellerinde, bu şekilde yürüyüş yapıyorlar. Ama İsveç vatandaşının sağduyusu da ortada, Türkiye istiyorsa, Erdoğan istiyorsa, bunlar mademki teröristtir, bunların verilmesi lazım diyor, yani aklıselimin gereği de bu. Tabii şimdi oradaki bütün iltisaklı yapıların da kapatılması gerekiyor, bunları da istedik. Terör propagandası ve eylemlerinin engellenmesi, bu eylemlere karışan kişilere karşı soruşturma açılması, ayrıca iade ve mal varlığı. Mesela teröre karşı mücadelede bizden de isteniyor? Bunlara karışanlardan eğer sermaye noktasında, para noktasında imkânı olanlar varsa, bunların paralarının da el konulması ve iade edilmesi aynı şekilde bizden isteniyor. Dolayısıyla orada da şimdi iade ve mal varlığı dondurma taleplerimizin karşılanması gibi beklentilerimize biz bir cevap bekliyoruz. Bu hususların takibini tabii Dışişleri Bakanlığımız ve ilgili kurumlarımız da yapıyorlar ve buradan taviz yok. Bu ülkelerle yapılacak ortak mekanizma toplantılarında teröre desteğin sonlandırılması için atılan veya atılmayan adımların bütün muhasebesi ortaya koyulacak.

Burada bir şeyi söylemem lazım, o da şu: Kesinlikle Türkiye’den bu konuda bir taviz beklenmesin. İşte biz şimdi orada görüşmeleri yaptık, bu görüşmelerden sonra döndük geldik, gel gör ki hemen daha ertesi gün yine bu teröristler Stockholm caddelerinde gösteri yapıyorlar, Finlandiya’da aynı şekilde gösteri yapıyorlar. Yani İsveç somut adım atmaktan, temel bir yaklaşıma gitmekten şu anda çok uzakta gözüküyor. Terör propagandası dâhil, terör örgütü uzantılarını ülkemiz aleyhine faaliyette bulunmaktan alıkoymadıkları süre bizden olumlu bir yaklaşım beklemesinler.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bu soruya bir katkı vermek istiyorum. Şimdi NATO Zirvesi’nde hakikaten çok önemli bir kazanım var. Peki, önümüzde nasıl bir takvim var? Yani taahhütlerini yerine getirmezlerse ne olacağını ya da ne olmayacağını izah ettiniz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne NATO üyeliği konusunda bu iki ülkenin başvurularının onaylanması noktasında Türkiye’nin hâlâ önemli bir kozu elinde. Peki, önümüzde nasıl bir takvim var? Yani İsveç ve Finlandiya’dan, ya biz artık şunları şunları yerine getirdik şeklindeki açıkça beyan ettiğiniz hususlardan somut izlemeye dönük nasıl bir süreç, nasıl bir takvim bizi bekliyor? Yani bu ülkeler ne olmayacağını biliyorlar, ne olacağına ilişkin perspektifi bütünüyle onlara mı bıraktığınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Okan Bey, bu iş öyle zannedildiği kolay bir iş değil. Bakın, Makedonya 11 yıl sürdü…

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Yunanistan’ın vetosu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet. Öyle kolay filan bu iş olmuyor. Yani ha dedik tamam, hemen NATO’ya alsınlar, yok böyle bir şey. Şimdi biz orada da bütün arkadaşlara, dostlara bunu söyledik. Nitekim şu anda da süreç bu şekilde bir defa işliyor. Bu şimdi ilk etap Madrid’de nedir? Madrid’deki bir davettir, yani onama değildir, bir davettir. Şimdi bu davetin neticesi ne olacak? Onu da bu eylemler belirleyecek. Yani siz hâlâ bu teröristleri caddelerinizde koruma altında böyle yürütürseniz, biz de bunları takip ediyoruz, bizim de oralarda istihbaratımız var, her şeyimiz var, nerede ne oluyor bunu anında takip ediyoruz. Tabii sadece olay İsveç-Finlandiya değil, bakın isim vererek söyleyeceğim, maalesef Almanya da böyle, Fransa böyle, İngiltere böyle, İtalya böyle, İskandinav ülkelerinin hemen hemen tamamı böyle.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Müzakerelerde bunu size hatırlatmışlar, yani diğer NATO ülkeleri de yapıyor, ama sadece bizden istiyorsunuz dediklerinde ne dediniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Onların anlatmasına gerek yok, ben anlattım zaten, yani liderlerle yaptığımız görüşmede de ben hep kendilerine bunları söyledim, dedim, yani kusura bakmayın, Almanya, Fransa, mesela ben Emmanuel’le yaptığım görüşmede siz ne yapacaksınız dedim, böyle devam mı edeceksiniz? Tabii gülüyorlar. Dedim eğer bu böyle gitmezse, kusura bakmayın, önümüze bu geldiği anda bizim bir Parlamentomuz var, bu Parlamentomuz bizim bu işe olumlu bakmaz.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi efendim, liderlerle yaptığınız görüşmelere dikkat çektiniz. Türkiye dış politikada merkez ülke konumunda, liderlerle hem yüz-yüze, hem telefonla birçok görüşme yaptınız. Son 4 ayda yaptığınız o görüşmelere dair bir haber derledik, bir VTR derledik, şimdi onu izleyelim, üzerine konuşalım efendim.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi baş döndüren diplomasi trafiği dedik, elbette kısa bir özet sunduk biz son 4 aya dair, birçok görüşme, birçok kabul, birçok yüz-yüze temas oldu, ziyaretleriniz oldu, o son ziyaretlerinizden biri de İran’aydı. İşte o İran’daki ziyarete Sayın Nuriye Çakmak Çelik de katıldı, sorusunu yöneltecek size şimdi.

NURİYE ÇAKMAK ÇELİK- Sayın Cumhurbaşkanım, geçtiğimiz hafta Astana süreci kapsamında İran’da bir zirve gerçekleşti, Üçlü Liderler Zirvesi, bu zirve çerçevesinde hem üçlü olarak, hem tek tek liderlerle görüştünüz, Rusya lideri Putin ve İran Cumhurbaşkanı Reisi’yle görüşmeler gerçekleştirdiniz. Bu görüşmeler hem medyada, hem dünya siyasetinde gerçekten çok ses getirdi. Hatta Almanya Dışişleri Bakanı şöyle bir açıklama yaptı içerisinde sizin de bulunduğunuz bir fotoğraf üzerinden: Bu fotoğraf bir meydan okumadır, açıklamada bulundu Bild Gazetesine. Siz bu zirvenin hem Türkiye açısından önemini, hem de dünyadaki yankılarını nasıl değerlendirirsiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii Türkiye-İran 7. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’nin ve sonrasında da Astana formatında 7. Üçlü Zirveyi gerçekleştirmek için 19 Temmuz’da malum İran’daydık. Tabii İranlı muhataplarımızla temaslarımızda ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele alma fırsatı buldum. Ziyaret sonunda yatırımdan sosyal güvenliğe uzanan geniş bir yelpazede farklı alanlarda 8 belge imzaladık İran’la.

Görüşmelerde ikili ticaret hacmimizi, ta Ahmedinejad zamanında da bunu belirlemiştik, 30 milyar dolara çıkarma hedefimiz var. Ama şu anda tabii bu kovid vesaireyle bu bayağı düştü, şu anda son durum işte 7,5 milyar dolar. Şimdi 7,5 milyar dolar Türkiye-İran, yakışmıyor, bunu süratle bizim yeniden 30 milyar dolara çıkarma gayreti içine girmemiz lazım, mutabık mıyız? Sayın Reisi dedi ki, mutabıkız, çalışacağız ve bunu halledeceğiz. Bir de burada da bu işi halletmek için avantajlarımız var. Nedir bu? Biz tabii İran’dan petrol alıyoruz, doğalgaz hakeza, bunu artıracağız, bunu artırmamız halinde bu rakamı yakalarız, yani burada bir sıkıntı olmaz. Ve şimdi süratle, yani bu yılın ilk yarısını işte tamamlıyoruz, 8’i yakaladık. Ha bu demektir ki, bu 8’i yılsonuna kadar biz katlayabiliriz. Ve aramızdaki bu görüşme gerçekten samimi geçti, bu adımı atmamız lazım, bunun gereğine inanıyoruz dedik. Ve tabii 8 anlaşmayı da imzalamak suretiyle bir defa buradaki bu Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyi başarılı şekilde tamamlamış olduk.

Diğer taraftan tabii Sayın Putin’le olan görüşmemiz gerçekten çok daha farklı geçti, çünkü şu anda Putin-Zelenski olayında biz çok önemli bir rol oynuyoruz, çünkü kimseye burada biz düşman nazarıyla bakmıyoruz, dost nazarıyla bakıyoruz ve bu şekilde bakışımız da her iki tarafın da gerçekten samimi yaklaşımını getiriyor. Kaldı ki, Sayın Putin’le malum şu anda Batının yaklaşım tarzı, yani siyasetçilere yakışan bir yaklaşım tarzı değil. Tabii sen öyle bakarsan, Sayın Putin de size nasıl bakacak? Öyle bakacak. Şimdi savaşın oluşturduğu konjonktüre rağmen biz ikili ilişkilerimizdeki önemli konuları rahatlıkla ele aldık ve olumlu bir görüşme olduğunu ben de rahatlıkla söyleyebilirim. Savaşın yarattığı menfi koşullar ve aramızda bazı konularda anlaşmazlıklar elbette var. Ancak biz malum S-400 konusunda vesaire dünyanın bakışını paylaşmadık. Tam aksine biz inandığımız neyse bunu yaptık. Ve Rusya ile var olan ikili ilişkilerimizi karşılıklı çıkarlar temelinde sürdürmek ve potansiyel olan alanlarda geliştirmek durumundayız. Onun için de Astana Zirvesi çerçevesinde Sayın Putin ve Sayın Reisi’yle Suriye ihtilafının farklı veçhelerini ayrıntılarıyla istişare ettik. Sürecin ve aramızdaki eşgüdümün devamını siyasi çözüm açısından çok çok önemli görüyorum. Tahran’daki görüşmelerimizde terörle mücadele gündemimizin ön sıralarında yer aldığı, hatta ön sıra demeyeyim, yani bir numaralı konusuydu. Suriye terör örgütlerinin yuvası haline gelmiş durumda dolayısıyla, Suriye’ye karşı gerek Rusya, gerekse İran’ın bir tavır belirlemesi gerekir. Özellikle Fırat’ın batısında ve doğusunda terör örgütü PKK-YPG sivillere ve ülkemize yönelik saldırılarına hala devam ediyor. Bu mücadele kararlılığımızı zirve sırasında Sayın Putin ve Sayın Reisi’ye de bizzat aktardım.

CANAN YENER REÇBER- Peki, Sayın Acet sizinle devam edelim efendim.

MEHMET ACET- Bir de Yunanistan meselemiz var; orada bazı yetkililer özellikle akşam yatıyorlar Türkiye, sabah kalkıyorlar Türkiye, Türkiye’yi sürekli bir yerlere şikâyet ediyorlar, adaları silahlandırıyorlar. Bir taraftan sizin sık sık işaret ettiğiniz ABD üslerinin sayısında bir artış orada söz konusu. Yani ne yapmak istiyor Yunanistan, bu yaptıklarını siz nasıl okuyorsunuz, değerlendiriyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu anda tabii bizim 1-1,5 ay kadar önce gel bir yemek yiyelim, dedim ve Vahdettin Köşkü’nde biz Miçotakis’le bir yemek yedik. Tabii bu yemekte kendisine dedim ki, bakın biz bundan sonra aramıza üçüncü bir ülkeyi sokmayalım, üçüncü kişileri de sokmayalım. Yani biz ne yapacaksak bunu hemen hatta direkt hat kuralım direkt hattan görüşmelerimizi yapalım. Aradan geçti bir 15 gün 3 hafta, bir Amerika seyahati, kongrede bu konuşmasında bizi ima ederek, verip, veriştirerek orada maalesef aleyhimizde birçok şeyler söyledi. Oradan döndü Davos’a gitti, Davos’ta da yine benzer şeyleri yaptı. Ya biz Türkiye’yiz ya, bir kabile devleti değiliz. Ondan sonra Türkiye bize şöyle yaptı, böyle yaptı, deyip duruyorsun. Kaldı ki sen de siyasetçisin, ben de siyasetçiyim, bak şunu bir defa bilmen lazım: Türkiye’ye karşı herhangi bir olumsuz adım attığın zaman benim ilk işim siyasetçi olduğuma göre halkıma anlatabileceğim elimde güçlü malzemelerimin olması lazım. İşte onun için de Efes Tatbikatı bunları bayağı çıldırttı. Tuttular bunlar da Efes Tatbikatı’ndan sonra kendilerine göre bazı tatbikatlar yaptılar. Şu anda Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantılarını da ben iptal etme kararı verdim. Ve dedim bundan sonra benim artık Miçotakis’le görüşmem diye bir şey söz konusu değil. Ve Yunanistan’ın samimi, dürüst olmayan tutumuna son vermesi gerektiğini açık bir şekilde dile getirme kararını aldık, gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım dedim bundan böyle artık bu görüşmelere son vereceğiz. Yunanistan’da 5+4 9 adet Amerikan üssü var.

MEHMET ACET- Yeni açıldı bir kısmı, bir kısmı yeni açıldı.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 5 tanesi zaten vardı, 4’ü yeni açılıyor, yani bunları da kendileri söylediğimiz zaman inkâr ediyorlar. Şimdi bunları adalara yerleştirme gayretleri var. Tabii Rusya’ya karşı kurulduğunu söylüyorlar. Dedim ya kimi aldatıyorsunuz? Yani Rusya ile sizin böyle bir şeyi yapabilme ne gücünüz, ne kudretiniz yok, Amerika bile bunu yapamaz. Kaldı ki eğer üs diyorsanız bizim İncirlik Üssü de var. Yani biz bu kadar iyi niyet gösteriyoruz siz bize hâlâ geliyorsunuz böyle adalar da böyle garip garip şeyler yapıyorsunuz. Ve Yunanistan bizim güvenlik ihtiyaçlarımız için uçak almamızı engellemeye çalışıyor. Bir taraftan Amerika’ya, bir taraftan Fransa’ya, daha değişik ülkelere hepsine böyle saldırarak Türkiye’ye vermeyin. Verirler veya vermezler hiç önemli değil, ama biz duruşumuzla, her şeyimizde konumumuzu zaten koruyoruz.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Lozan Anlaşması’nın yıldönümü dolayısıyla yaptığınız açıklamada özellikle bir Yunanistan paragrafına yer verdiniz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Tabii adaların silahlandırılması Lozan’a da çok aykırı bir durum. Bu çok adrese teslim bir mesaj olarak okundu Yunanistan tarafından bu mesajın alındığını düşünüyor musunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi öyle zannediyorum ki herhalde buradan gereken dersi almışlardır. Yani Yunanistan’ın iyi komşuluk ilişkileri hilafına sürdürdüğü bu faaliyetler sadece Lozan değil, aynı zamanda Paris Antlaşmasına da ters. Şimdi Lozan ve Paris Anlaşmalarına ters olan böyle bir durumda Türkiye olarak biz ne yapalım? Elimiz, kolumuz bağlı duralım ey Yunanistan sen ne yapmak istiyorsan yap öyle mi diyelim? Ne gerekiyorsa vakti saati geldiğinde bunu da Türkiye olarak yaparız. Ve bu adaların egemenliğinin gayri askeri statü altında kalmaları kaydıyla kendisine verildiğini Miçotakis bilmiyor herhalde, yani bunu öğrenecek.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Kaplan, buyurun sizinle devam edelim.

HALE KAPLAN- Ben de Yunanistan ile ilgili bir soru sormak istiyorum Başkanım. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye F-16 satışıyla ilgili bir Yunanistan şartı ortaya çıktı, bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şimdi o da bir garip. Yani onun üzerine zaten Hulusi Paşa hemen bir açıklama yaptı biliyorsunuz. Yani bu tür şartlar Türkiye için geçerli şartlar değil, olacak işte değil. Çünkü Biden’la Madrid’de yaptığımız görüşmede bunları biz gayet olumlu bir şekilde onunla konuştuk ve görüşmede ikili ilişkilerimize ve bölgesel konulara dair kapsamlı bir fikir alışverişinde bulunduk. Ve nitekim kendisi de dönüşte yaptığı açıklamaları aslında olumluydu. Sonra bu nereden çıktıysa yani Yunanistan’la ilgili bu konular gündeme geldi. Tabii yönetimin bu ne tutumunu ben aslında Madrid’deki görüşmelerle ilgili olarak olumlu gördüm. Tabii ABD yönetimi bu desteğini kamuoyu nezdinde görünür kıldıkça Rum, Yunan lobisi başta olmak üzere kongredeki bazı odakların F-16 talebimizi engellemek için girişimlerini tabii hızlandırdıklarını da görüyoruz.

Nitekim Amerika’nın 2023 ulusal savunma yetki yasası hazırlıkları kapsamında Temsilciler Meclisinde 14 Temmuz’da F-16 talebimizin karşılanmasını belirli bazı koşullara bağlayan bir değişiklik önerisi de ayrıca kabul edildi. Yasa ile ilgili süreç devam ediyor ve henüz kesinleşmiş bir hüküm de mevcut değil. O sebeple sürecin safahatını yakından takip edip, nihai metne bakmak lazım. Ben gelişmelerin olumlu olacağı inancındayım, çünkü Madrid’deki görüşmede kendi partisinden, yani Demokratlardan da olumlu yaklaşımda bulunmayan bazı arkadaşlar var, dedi. Tamam, dedim Cumhuriyetçiler, biz de Cumhuriyetçilerin üzerinde bir çalışma yapalım. Ve böylece Demokratlar, Cumhuriyetçiler olarak oradan olumlu bir kararın ben çıkabileceğine inanıyorum dedim. Ve bu konuda da şu anda bazı girişimlerde bulunuyoruz, bulunacağız.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi efendim, az önce baş döndüren diplomasi trafiğinden bahsettik, dikkat çektik, ekranlara da getirdik bir kısmını. Onlardan bazılarına baktığımızda Türkiye’nin son bir yılda İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la da yeni dönem ilişkilerine girdiğini görüyoruz. Mısır’la da alt düzeyde bir diplomasi trafiğe yürütülüyor. Bu noktada Kahire yönetimi ile önümüzdeki dönemde beklentiler nedir efendim? Yeni bir dönemin başlangıcı için ne tür adımlar atılıyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şimdi tabii bir yıllık süre zarfında gerçekleştirdiğimiz bu karşılıklı ziyaretlerle Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’la ilişkilerimizde yeni bir işbirliği dönemi başlattık. Yani her iki ülke ile de ilişkilerimizin her alanda en hızlı şekilde geliştirilmesi için iki ülke kurumları artık çalışmalarını sürdürüyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri ile bir ortak teknoloji fonu tesis edildi yatırım boyutunu da içeriye kapsamlı ekonomik ortaklık anlaşmasına ilişkin müzakerelerde şu anda süratle yürütülüyor. Suudi Arabistan makamlarının da iş adamlarımızın sorunlarının giderilmesi hususunda yoğun bir gayret içerisinde olduklarını görüyoruz. Müteahhitlerimizi ülkelerindeki projelerde görev almaya davet ediyorlar. Tabii ihraç ürünlerimizi yönelik boykot ve benzeri ayrımcı uygulamalarında sona ermekte olduğunu, Türk okullarının yeniden açılması yönünde adımlar attıklarını müşahede ediyoruz. Hepsinden öte son dönemde İsrail ile ilişkilerimizi ve diyaloğumuzda geliştiriyoruz. Yani bu arada Sayın Herzog’la olumlu temaslarımız neticesinde başlayan bu süreçte 15 yıl aradan sonra İsrail’den ülkemize devlet başkanı seviyesinde bir ziyaret oldu. Şu anda bizim yani Mısır’la ilgili sürecinde yani alt düzeyde bir defa devam ediyor. Bütün görüşmeler diplomasi bunlar devam ediyor. Yani üst düzeyde de bu işin olmaması diye bir şey söz konusu değil. Yeter ki birbirimizi anlayalım, birbirimize yaklaşım tarzımızı şöyle kontrollü bir şekilde devam ettirelim. Olmaması diye bir sebep yok, bu da olabilir, çünkü yani Mısır halkı bunlar Müslüman, bizim kardeşlerimiz Müslüman Müslümanlara ters bakacak halde değil. Yeter ki birbirimize karşı olan açıklamalarımızda birbirimizi rencide etmeyecek şekilde bir süreci devam ettirelim.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Çelik, sizinle devam edelim.

NURİYE ÇAKMAK ÇELİK- Efendim, farklı farklı ülkelerle ilişkilerden bahsedildi, benim şimdiki sorum Ermenistan ile ilişkileri üzerine olacak. İki ülke arasındaki en üst düzey görüşme uzun zaman sonra geçtiğimiz günlerde Başbakan Nikol Paşinyan’la yaptığınız telefon görüşmesinde yaşandı. Bu görüşme iki ülke arasındaki ilişkiler yeni bir boyut kazanabilir mi önümüzdeki günlerde?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii enteresan bir yere parmak basmazsınız. Şimdi Başkana Paşinyan’la her iki ülkenin dini bayramları kapsamında karşılıklı tebriklerimizi ilettiğimiz bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Tabii ülkemizle Ermenistan arasında devam eden normalleşme sürecini de konuştum. Baştan itibaren zaten bizim çizgimiz neydi kırmızı çizgimiz? Azerbaycan’dı. Şimdi Azerbaycan konusu yoluna girdikten sonra biz zaten kapılarımızı açarız dedik. Ve Başbakan Paşinyan’ın bölgesel barış ve işbirliği açısından bizimle benzer düşünceleri paylaştığını duymaktan da doğrusu memnun oldum. Ancak artık söylemin ötesinde, somut adımlar atmalarını bekliyoruz. Biz Ermenistan’la normalleşme sürecinde ciddiyiz, kararlıyız, tam normalleşme ve iyi komşuluk ilişkilerinin tesisini de hedefliyoruz. Yani şu anda Türkiye’de bugün 100 binin üzerinde Ermeni var, bizim vatandaşımız olan Ermeniler var, bir de vatandaş olmaya namzet olan Ermeniler var. Bu bizim yaklaşım tarzımızı gösteriyor. Öyleyse Azerbaycan ile eşgüdüm içinde Ermenistan’la olan bu yaklaşımı geliştiriyoruz ve bunu sürecin başından itibaren de hep söyledik, söylemeye devam edeceğiz.

CANAN YENER REÇBER- Efendim, şimdi terörle mücadele konusuna geçmek istiyoruz. Terörle mücadele hem sınırlarımız içerisinde, hem sınırlarımızın dışarısında başarıyla devam ediyor birçok operasyon hâlihazırda eşzamanlı, eşgüdümlü olarak sürüyor. İşte bu noktadaki kararlılıkla ilgili sorularımızı yönelteceğiz sizlere.

Sayın Müderrisoğlu, sizinle devam edelim lütfen.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Efendim, size hem bir yakın tarih, hem de Ekim-2019’a götürmek istiyorum. 2019’da hem Fırat’ın doğusu, hem de Fırat’ın batısı için Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’yle imzalanan protokoller var. Özellikle Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe kadar terör örgütü unsurlarının çekilmesi, YPG’nin terör örgütünün ağır silahlardan arındırılması şeklinde her iki ülkenin açık taahhüdü var ve çok açık, süreye de bağlanmış taahhütler bunlar. Öte yandan, çok yakın zamanda Irak’ın kuzeyinde Duhok’ta bir saldırı gerçekleşti ve sivilleri hedef alan saldırı gerçekleşti ve birdenbire Türkiye’ye ilişkilendirilerek Irak tarafı da alevlendirildi. Tam Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde her iki büyük ülkenin, Amerika ve Rusya’nın sözlerini tutmadığından da bahisle ve Türkiye’nin güvenlik sorunlarını da ifade ederek meşru haklarını kullanarak operasyon sinyali verdiği bir sırada Irak’ta da böyle bir sinsi saldırı gerçekleşti. Hem Irak’ın kuzeyinde, hem Suriye’deki son durumu ve Türkiye’nin burada güncel olarak alacağı pozisyonu muhataplarınızla, Putin’le, Reisi’yle, Biden’la da görüşerek bir bütün olarak değerlendirmenizi rica edeceğim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii bu PKK-YPG-PYD, bunların alışılmış yani terör eylemlerinin bir benzeri.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Irak’taki.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Duhok’taki ve buna biz yabancı değiliz. Ve bunu da tüm Amerikalılara, aynı şekilde Rusya tarafına; bakın bu durum böyle, burada bir oyuna gelmeyelim. Aynı şekilde bunu Irak’taki dostlarımıza, kardeşlerimize de söyledik; bakın yaptığınız açıklamalara dikkat edin, burada bir defa Türkiye’nin dostlarıyla, kardeşleriyle böyle bir eyleme girmesi mümkün değil, biz böyle bir şey yapamayız. Ama bu terör örgütlerinin bugüne kadar alışılmış olan eylemlerinden bir tanesidir. Dert; Türkiye ile Irak arasındaki bu olumlu gelişmeleri bozmak. Ve tabii orada da aklıselim sahibi olan birçok Iraklı kardeşlerimiz, dostlarımız, onlar da güzel açıklamalar yaptılar, ama bazıları da maalesef aksi açıklamalarda bulundu. Mesela bunlardan bir tanesi de bu akşam bana iletildi, o da; Konya’da yapılacak olan İslam Oyunlarına Irak’ın katılmaması istikametinde bir açıklama yapmışlar, üzüldüm. Yani Irak böyle bir adımı atmamalı ve arkadaşlarımıza da söyledim, dedim; görüşün, bu açıklamayı tavzih etsinler. Çünkü biz Irak’ı da bu oyunların içerisinde görmek istiyoruz. Tabii bu arada Duhok’ta hayatını kaybeden sivillere aileleri başta olmak üzere ülkem adına başsağlığı diliyorum. PKK’nın gerçek yüzünü de bir kez daha böylece görmüş olduk, bunu da ifade etmek istiyorum.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Suriye’nin kuzeyi, Fırat’ın doğusu, batısı ve Türkiye’ye verilen sözler noktasındaki mesajlarınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii burada Fırat’ın doğusu hâlâ sıkıntılı ve burada Amerika’nın maalesef çok ciddi olumsuz yaklaşımları var. Nitekim ben Madrid’deki görüşmelerde de bunu söylediğim gibi, Tahran’da da Amerika’nın Fırat’ın doğusundan çekilmesinin gereği üzerinde durdum, buradan çekilmesi lazım. Çünkü terör örgütleri bütün gücünü oradan alıyor, Tel Rifat ve binlerce tır silah, mühimmat, araç-gereç Amerika buraya yığdı, hâlâ yığmaya devam ediyor. Biz bunu Trump’a da söylemiştik, şimdi Biden’a da aynı şekilde söyledik. Ama bu konuda maalesef hala olumlu bir adım atılmış değil. Temenni ederiz ki bu olumlu adımı bu ısrarlarımız karşısında atarlar ve Tel Rifat, Tel Abyad, yani buralardaki bu olumsuz gelişmeleri tamir etme imkânını buluruz.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Operasyon kararlılığınız, bir gece ansızın gelebilirim mesajınız canlılığını, kararlılığını koruyor değil mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mecburen koruyacak. Bize dokunmayana zaten biz dokunmayız.

MEHMET ACET- Çok enteresan yeni bir gelişme oldu, tam da bu konuda, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın operasyonlarında etkisiz hale getirilen bir YPG militanı ve CENTCOM, yani orada aslında bütün bu yığınağı, bu desteklemeyi yapan Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu’daki karargâhı taziye mesajı yayınladı. Bunun yani daha önce bir örneğini ben hatırlamıyorum en azından, bunu nasıl değerlendirdiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunlar tabii bir ilk değil, yani Amerika bunları bundan önce de birçok kez yaptı. Yani Amerika’nın kendi yetiştirmeleri, biliyorsunuz bunlara eğitim vermek için birçok kez bu terör kamplarına gelmişlerdir ve bu terör kamplarında da bunlara eğitim vermişlerdir. Hâlâ bu eğitim verme çalışmaları maalesef devam ediyor. Ve bu taziye yayınladıkları terörist kim diye şöyle bir bakarsanız, bu da tabii çok enteresan; yani Türkiye’ye karşı terör eylemlerinde bulunan, Suriye’de kız çocuklarını terör örgütüne katmak için çalışan biri. Amerika’nın terör örgütüyle iş tutması, kendi kazdığı çukura düşmesi sonucunu doğuracaktır. Belki de Eylül toplantılarında Sayın Biden’la yeniden bir orada görüşme imkânımız olursa bunları tekrar önlerine koyacağız. Her düzeyde ve sürekli girişimlerimize rağmen Amerika’nın PKK-YPG ile iş birliği devam ediyor. Amerika terör örgütünü DEAŞ’la mücadelede sözde bir ortak gibi görüyor, DEAŞ’ın terör örgütü olarak PKK’dan ne farkı var, YPG’den ne farkı var? Türkiye’nin DEAŞ’la göğüs göğse çarpışan tek NATO üyesi olduğunu unutuyorlar. Aynı şekilde Suriye muhalefeti de mücadele ediyor. Bunları bir defa görmemezlikten gelemeyiz. Yine Amerika Suriye’nin kuzeyinde olası operasyonumuza karşı olduğunu söylerken, harekâtın istikrarsızlığa neden olacağı, DEAŞ’la mücadeleye zarar vereceği ve insani sorunlara yol açacağı iddiasını dile getiriyor. Ancak bunu yaparken sözde ortaklarının terör eylemlerinin bir NATO müttefikine verdiği zarardan bahsetmiyor. Biz NATO’da beraberiz, müttefikiz ve ilk 5 ülkeden bir tanesi biziz, bize zarar veriyorsun. Onun için de bir terör örgütüyle mücadele için bir başka terör örgütüyle iş tutulmaz, bunu bileceğiz.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Kaplan, buyurun sizinle devam edelim.

HALE KAPLAN- Türkiye’deki en önemli gündem maddelerinden biri mülteci sorunu, Tahran Zirvesi’nde de siz bu konuyu ele aldınız. Türkiye’nin güvenli bölge oluşturması ve oradaki yerleşecek mültecilerin güvenliğinin sağlanması konusunda ciddi projeleri var. Olası bir beşinci operasyon sonrasında artık Suriyeliler evlerine ne şekilde dönecek, bu nasıl gerçekleşecek?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi tabii öyle bir operasyonun içeriği noktasında bir konuya girmeyi, yani bu akşamın konusu olarak görmek istemem. Ancak biliyorsunuz biz şu anda Suriye’nin kuzeyinde hedef olarak ilk etapta 250 bin briket ev yapmayı planlıyoruz, şu anda ekranda onu görüyorum. Ve bunları biz AFAD’ımızla beraber yapıyoruz, çünkü o çadırlarda, o ilkel çadırlarda o insanların yaşaması hakikaten ne insani, ne İslami değildir. Ancak bunları dedik ki biz bu şekilde briket evler yapalım, bu briket evlerin altyapısını da gayet iyi bir şekilde yapalım ve sağ olsun AFAD’ın koordinesinde, STK’larımız da bunlara katılmak suretiyle şu ana kadar, yani 100 bine yakın konutu bitirdik ve bunlar devam ediyor. Şimdi yeni bir inşallah çalışmaya gireceğiz, projeler falan hazır, o da şu: Artık tek kat değil, bir de şimdi zemin+1 şeklinde iki katlı olanlara da gireceğiz, belki zemin+2 de olabilir. Yani bunları da yapmak suretiyle buralara bizdeki mültecilerden geri dönüşleri, ama kendi istekleriyle, arzularıyla bu dönüşleri artıralım diyoruz. Bunu başarabilirsek bu sayı 1 milyonu bulur.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Uluslararası toplumdan hiç destek geliyor mu efendim bu projeye finansman yönüyle?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu ana kadar yok.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Yok, değil mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu ana kadar yok, ama onlara sorarsan var.

CANAN YENER REÇBER- Peki efendim, şimdi Milli İstihbarat Teşkilatı son dönemde hem Irak, hem Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK-YPG’nin sözde üst düzey isimlerine yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştiriyor. Bazıları etkisiz hale getirildi, bazıları sağ olarak ele geçirildi ve Türkiye’ye getirildi. Yine aynı şekilde firari FETÖ’cülere yönelik de operasyonlar gerçekleştirildi. Önümüzdeki günlerde MİT’in başarılı operasyonlarına dair yeni isimler var mı sizin bize aktarabileceğiniz, buradan paylaşabileceğiniz isimler var mı efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bu isimleri ben burada açıklarsam bu isimleri İstihbarat koyduğu yerde bulabilir mi?

CANAN YENER REÇBER- Bulamaz tabii ki.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte bu bir gece ansızın dediğimiz konu bu zaten, onun için de istihbarat kendine has gizlilik içerisinde bunların takibini yapıyor ve o nokta atışlarla da bulduğu yerde bunların işini bitiriyor ve bundan sonraki süreçte de bu başarılı operasyonlarını aynı şekilde İstihbarat Örgütümüz devam ettirecek.

CANAN YENER REÇBER- Peki, şimdi müsaadenizle ekonomi sorularımıza geçmek isteriz, ama ona geçmeden önce yüksek enflasyonun küresel bir sorun haline geldiği bir dönemden geçiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, keza İngiltere gibi birçok ülkede yüksek enflasyon görülmeye başlandı. Önce dünyanın önemli ülkelerindeki son küresel ekonomik gidişata bir bakalım, sonra ülkemize dair sorularımızı yönelteceğiz efendin.

CANAN YENER REÇBER- Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam ediyor, sorularımızı yöneltiyoruz, Sayın Cumhurbaşkanına. Sayın Müderrisoğlu, buyurun efendim, sizinle devam edelim.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Efendim, ekonomi tabi çok hassas bir konu. Sizi tanıdığımdan beri belli konularda bazen yalnız kalsanız bile ısrarlı meydan okumalarınızı sürdürüyorsunuz, yani Allah ekonomide de aynısını nasip etsin diye temenni edeyim ve sonunda haklı çıkıyorsunuz, genellikle ekibiniz de bunu söylüyor. Şimdi 21 Aralık 2021’e gittiğimizde, Kabine sonrası yaptığınız açıklamayla birlikte kur korumalı mevduat dâhil olmak üzere hem Türkiye ekonomi programına geçiş, hem yüksek faizle mücadele konusunda bu benzeri meydan okumanın birisiyle karşı karşıyayız, o günden bu yana da bir dizi karar da alındı gerçekten. Dünyanın hali ortada, siz Türkiye’de çarların dönmesi için olağanüstü bir çaba sarf ediyorsunuz, ihracat, istihdam, üretim, büyüme, buraya kadar tamam. Sorunun iki kanadı var. Birinci kanadı, sonbahara ilişkin olarak yeni bazı kararlar veya süreç yönetimine ilişkin yeni adımlarınız olacak mı? Ekonomi bu kadar zorlarken, en son Kayseri’ye bakıyorum meydanların size olan ilgisinde bir azalma görmüyorum, o coşku devam ediyor. Bu zorlanma, ama aynı zamanda bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii bu salgın süreci, Ukrayna’daki savaş, tarihin en yüksek seviyelerine ulaşan enerji ve emtia fiyatları ve tedarik zincirinden kaynaklı sorunlar küresel alanda enflasyonist bir ortam oluşturdu. Bunlar tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de enflasyon görünümünü olumsuz etkiledi, böylece Haziran ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 78-79, bu seviyelere ulaştı. Tabii hayat pahalılığının yükünü azaltmak ve Türk Lirası cinsinden enstrümanlara güveni artırmak amacıyla gerekli tüm adımları da gecikmeksizin atıyoruz, bu bizim çıkış yollarımızdan en önemlisi bir tanesi. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve ekonomi yönetimimizle birlikte çalışıyor, tüm ihtiyaçları ve politika adımlarını değerlendirerek ilerliyoruz. Hedef odaklı devreye aldığımız eşgüdüm içerisinde hızlı bir şekilde hayata geçirdiğimiz bu adımlarla zorlu küresel koşullara karşı ülkemizin direncini artırmayı hedefliyoruz.

Kur korumalı sizin az önce ifade ettiğiniz Türk Lirası vadeli mevduat ve katılma hesaplarına vatandaşlarımızın ilgisi yüksek oldu. Toplamda 1,8 milyon hesap açıldı, bu sayı önemli bir güven ve teveccühe işaret ediyor. Yani siz eğer güven ve istikrarı ciddi manada koruyabilirseniz, halkınızın bu noktadaki güven ve istikrar ikilisi sağlam, yerindeyse, bir defa bu ülkeyi kimse yıkamaz. Şimdi Türk Lirası cinsi tasarrufların yaygınlığını artırmak için kur korumalı Türk Lirası vadeli mevduat ve katılma hesapları enstrümanını desteklemeye biz devam ediyoruz. Ayrıca, tasarruflarını Türk Lirasında değerlendirmek isteyen vatandaşlarımıza alternatifler sunmak amacıyla bir de gelire endeksli senetlerin ihracını gerçekleştirdik. Gerçek kişilere yönelik tasarladığımız ürüne gelen talep de tabana yayıldı ve beklentimizin üzerine ulaşmış vaziyette. Neticede, 83 bin 816 bireysel yatırımcı toplamda 6,6 milyar liralık talep gösterdi. Yapmış olduğumuz bu düzenlemelerin enflasyon üzerindeki etkilerini de yakından takip ediyoruz. Düzenlemelerimiz fiyat artışlarının hızını da yavaşlattı. Son haftalarda petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün ulaştırma grubunu doğrudan, diğer grupları ise dolaylı olarak olumlu etkilemesini de bekliyoruz, bunun sonbahara doğru da bu şekilde gideceğine inanıyorum. Tabi yıllık enflasyonda düşüşü önümüzdeki Şubat-Mart ayı itibarıyla belirgin bir şekilde görmeye başlarız.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Meydanların ilgisi, yani seçmen midesiyle düşünür ve hani tencerenin etkilemeyeceği iktidar yoktur denir, bu zorluğa rağmen herhalde aldığınız tedbirlerin sahadaki karşılığını mı görüyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Az önce işte ifade ettiğiniz gibi, Kayseri’de resmi rakam o gün 70 bin civarındaydı. Şimdi orada 70 bin kişinin Kayseri’de o sıcağa rağmen o meydana gelmiş olması bir şeyi gösteriyor, nedir? Ha diyor ki, çıkış yolu burası. Ve onunla da kalmıyor, tabii bir de şu var: Yani vatandaşın ben araçlarıyla olsun, piyasadaki alış veriş noktasındaki hareketliliğine bakıyorum, gayet iyi bir konumda. Mesela benim söyleyeceğim en önemli hususlardan bir tanesi, maliyet enflasyonu. Maliyet enflasyonu konusunda da biz şu anda bana göre işi yönetiyoruz. Ve şu anda bizim son yaptığımız zamlarla vatandaşın cebine giren parada ne oldu, ciddi bir artış oldu ve bu tabi yılsonu itibarıyla tekrar gözden geçireceğimiz bir süreçtir. Ve şimdi bu hafta sonu mesela ben Ordu’ya gidiyorum, Ordu’da da, orada şimdi tabi herkesin beklentisi, acaba fındık fiyatları ne olacak?

MEHMET ACET- Açıklayacak mısınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Açıklayacağız tabii, işimiz o zaten. Yani çayın olduğu yerde onu açıklıyoruz, buğdayın olduğu yerde buğdayı açıklıyoruz. Şimdi fındığın olduğu bölgeler, işte Trabzon, Ordu, Samsun, Sakarya, Düzce vesaire, onların da artık şu anda mevsimi geldi, yani alavere dalavereciler filan işi bırakmadan biz bu açıklamayı yapacağı. Ama bu açıklamayı yaparken ben Bay Kemal’in ağzına bakıp, bir de Hanımefendinin ağzına bakıp da biz rakam açıklayamayız, bizim sırtımızda küfe var. Dolayısıyla bu küfenin gereği neyse biz bu açıklamayı yaparız, ama bu açıklamayı yaparken de ben bütün fındık müstahsilini asla enflasyona filan biz ezdirmeyiz.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Çelik, devam edelim sizinle, buyurun.

NURİYE ÇAKMAK ÇELİK- Efendim, geçtiğimiz günlerde önce ek gösterge düzenlemesi, sonra da asgari ücrete ara zam gelişmeleri yaşandı ve sabit gelirlilerle ilgili durumu yeniden gözden geçireceğiz açıklamasında bulundunuz. Önümüzdeki günlerde bu tarz gelişmeler gündeme gelecek mi ve detayları belli mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne gibi?

NURİYE ÇAKMAK ÇELİK- Ek gösterge, artı asgari ücret ara zam ve sabit gelirlilerin durumunu yeniden gözden geçireceğinize dair bir açıklamanız olmuştu, detayları belli mi, gündeme gelecek mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bu konular üzerinde özellikle Vedat Bey çalışmaları sürdürüyor ve bu çalışmalarda da belli bir biliyorsunuz takvim var, yani bu takvime göre de bu çalışmalar ekiplerimiz tarafından yürütülüyor. Ve ek gösterge konusu biliyorsunuz yıllardır gündemde olan bir konuydu, son düzenleme 1994 yılında yapılmış, bu tarihten sonra münferit düzenlemeler yapılsa da değişen şartlara göre tüm sistemin yeniden ele alındığı bir düzenleme ne yazık ki yapılmamış. Dört özellikli meslek grubunun ek göstergelerinin 3600 ek göstergeye hak kazanması için bu esne başında biz çalışmalara başladık, tüm gösterge sistemini yeniden gözden geçirip düzenledik. Bu kapsamda öncelikle birinci dereceye gelmiş olmak kaydıyla tüm öğretmenlerimizin, 2 yıl ve üzeri yükseköğrenim mezunu polislerimizin, alan sınırlaması olmaksızın 2 yıl ve üzeri yükseköğrenim mezunu tüm sağlık çalışanlarımızın ve din görevlilerimizin ek göstergeleri ne oldu? 3600’e yükseltildi.

Bunların yanında, avukatlar, il müdürleri, bekçiler ve uzman jandarmalar, erbaşlar gibi 3000 ek göstergeli tüm meslek gruplarının da 3600 ek gösterge düzenlemesinden faydalanmaları sağlandı. Ayrıca, il müdür yardımcıları, ilçe müdürleri, şube müdürleri, gelir uzmanları ve mali hizmetler uzmanları gibi kariyer uzmanlar ve denetmenlerin de 2200 olan ek göstergeleri 3600 ek göstergeye çıkarıldı. Bunlar bizim bu dönem içerisinde halkımızın, memurumuzun bütün sıkıntılarını gidermeye yönelik attığımız adımlardır.

Ve tabii bir de ek gösterge sisteminde bugüne kadar 28 sene boyunca genellikle hep küçük dokunuşlar yapılmıştı. Bu sistemi sosyal diyalog anlayışı çerçevesinde ihtiyaç ve talepler doğrultusunda revize ettik ve yüce Meclisin takdirine sunarak hayat geçirdik. Bunun yanında, Ocak ayında tarihi bir adım atarak asgari ücretten vergi alınmaması yönünde düzenleme yaptık ve asgari ücrete yüzde 50 oranında zam yapılmasını sağladık. Bu kapsamda yıllardır konuşulan, ama bir türlü gerçekleştirilemeyen bir düzenlemenin de hayata geçirilmesini sağladık ve çalışanlarımızın her zaman yanında olduğumuzu bununla bir kez daha ispatlamış olduk.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Acet, buyurun.

MEHMET ACET- Şimdi efendim, yine bu bağlamda, yani enflasyona emekliyi, memuru, çalışanı ezdirmeme anlamında çok önemli kararlar alındı şu geride kalan 1 ay içerisinde yüzde 40’ın üzerinde emekliye, memura zam yapıldı maaşlarına, asgari ücret ara yüzde 30 zam yapıldı. Şimdi daha yenilerde üniversite öğrencilerinin kredi borçlarının faizinin silinmesi anlamında atıldı. Fakat bir taraftan da hani muhalefet, biz dedik hükümet yaptı, önce biz gündeme getirdik falan diye kendi baktıkları yerden kendi propagandalarını yaptılar, Sayın Kılıçdaroğlu bunu sürdürüyor hala.

Şunu sorayım ben size: Yani muhalefet dedikten sonra mı bu fikirler gündeme geldi, yoksa daha öncesinden bunun çalışmaları yapılmış mıydı? Özellikle bu kredi meselesi bağlamında bunu soruyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Mehmet Bey, bakın biz göreve geldiğimizde, hatırlayın, bir defa üniversite öğrencilerinin aldığı burs neydi? 45 liracık. Bir de, üniversite öğrencilerinden ne alınıyordu? Harç. Harcı Bay Kemal mi söyledi de kaldırdık veyahut da yanındaki ortağı mı söyledi de kaldırdık? Harcı da biz kaldırdık ve 45 liradan şu anda 650 lira ve şimdi yeni bir zamla, yani çalışmalar devam ediyor, 850 lira gibi bir noktaya gelecek burs.

Krediye gelince; kredi noktasında da biliyorsunuz kredinin 3 ayağı var. Bir, kredi eğer alıyorsan, aldığın bu krediyi senin anında ödemen diye bir şey yok, sigortalı bir işi bulacaksın, sigortalı işi bulduktan sonra da 2 yıl gibi bir süre içerisinde…

MEHMET ACET- Mezun olacak, mezun olduktan sonra.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, mezun olmadan olmaz, mezun olacaksın, işini bulduktan sonra da işe gireceksin, sigortalı bir iş, şimdi bazıları bunu kamu diyor, hayır, sigortalı bir işe gireceksin, bu özel sektör de olabilir ve 2 yıl içerisinde de bunu ödeyeceksin. Burada faiz var mı? Hayır, faiz filan yok. Ta Başbakanlığım dönemimde de açıkladığım bir şeydir, faiz filan yok. Ve şimdi söyledikleri, yok bilmem buna enflasyon; hayır, kesinlikle, ne faiz, ne enflasyon, sadece anapara. Biz öğrencilerimizi kesinlikle muhalefetin bu saçma sapan yaklaşımlarına ezdirmeyiz; oldu mu?

MEHMET ACET- Şaka yapmıştınız uçakta Kılıçdaroğlu dedi biz de yapıyoruz diye, öyle bir şey söz konusu değil diyorsunuz.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi efendim, özellikle son dönemde yapılan dev yatırımlar gündemde. Bu hayata geçen dev eserler, dev yatırımlara, dev yapılara ilişkin TRT Belgesel kanalımız bir yayın, bir belgesel hazırladı, şimdi o belgeselden kısa bir kesit izleyelim, sonrasında yine sorularımız olacak efendim.

CANAN YENER REÇBER- TRT Belgesel kanalımızda bu dev yapılara ilişkin yayını izleyebileceksiniz sevgili seyirciler önümüzdeki günlerde. Şimdi yine sorularımıza devam edeceğiz Cumhurbaşkanımıza. Sayı Hale Kaplan, sizinle devam edelim lütfen.

HALE KAPLAN- VTR’de de izledik, dev yatırımlar gerçekten, Kuzey Marmara Otoyolu, Osmangazi Köprüsü, Çanakkale 1915 Köprüsü. Bu yollardan çok rekor düzeyde geçişler oldu. Muhalefetin de eleştirileri oldu bunlara. Siz aslında rakamlarla cevap verdiniz, bu konudaki düşüncelerinizi tekrar almak isteriz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Yani muhalefetin biliyorsunuz bu projelere karşı yaklaşımı her zaman bunların yapılması istikametinde değil, yapılmaması istikametinde. Mesela bir örnek vereyim; Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırken Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapılmaması için denizden motorlarla ta Anadolu Kavağı’na geldiler, bir taraftan Rumeli Kavağı’na geldiler, oralarda gösteriler yaptılar. Tabii biz kararlıydık, bu yapılacak ve yaptık. Ve şu anda yoğun bir şekilde trafiği var ve Anadolu-Avrupa Yakasında otomobiller, tırlar burada yoğun bir şekilde çalışıyor. Aslında bu da bir şeyi gösteriyor, hani ekonomi olarak battık diyenler var ya, onlara cevap oralardan geçen otomobillerdir, oralardan geçen otobüsler, tırlardır. Ve onlar bir şeyi gösteriyor, demek ki bu ülke öyle batmış filan değil, böyle fakir, garip gureba değil. Herkesin altında maşallah arabası da var, iftihar ediyoruz, tırlarla Anadolu’dan Avrupa’ya her türlü gıda vesaire bunların nakli yapılıyor, otobüslerle taşımacılık aynı şekilde devam ediyor. Bütün bunlar devam ederken nasıl dersiniz ya battık?

Öbür tarafta Osmangazi Köprüsü yine aynı şekilde, daha önce malum ta İzmit Körfezi’ni dolaşıyorduk ve bunun zaman noktasında nereye indirdi malum; yani feribotla geçmek 45 ile 60 dakika sürüyordu, şimdi tabi artık bekleme süresi 5 dakika, 5 dakikada geçiyorsun, böyle bir noktaya geldik. Osmangazi Köprüsü’nü 4 Temmuz’da 43 bin 301 araç kullandı; bu da tabii bu işin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar verimli olduğunu. Ve düşünün Bay Kemal yani yap-işlet-devret’i daha öğrenemedi. Bize diyor hükümet bunu bir anlatsın, yap-işlet-devret nedir? Bay Kemal, yap-işlet-devret; devletin cebinden para çıkmadan yüklenici firmaların veya talip olanların burayı gelip yapıp kaç seneye anlaşıyorsun? 15 sene. 15 sene burayı işletir, her yıl belli bir onun ücret şeyi vardır araç sayısına göre veya insan sayısına göre, buna göre burayı kullanır. Eğer devlet bir ödeme yapması gerekiyorsa o farkı kapatma açısından ödemeyi yapar ve böylece de orada yüklenici olan firma buradan rahatlıkla yap-işlet-devret de huzurlu bir şekilde devam eder ve ondan sonra da belki ikinciye, üçüncüye onlar talip olurlar. Şimdi aynı şekilde işte 18 Mart Köprüsü de ne oldu? 2,5 milyar avroya orası yapıldı ve Kore finansmanını sağladı ve Türk firmasıyla beraber ortaklaşa burayı yaptılar. Şimdi dünyada en uzun açıklığa sahip böyle bir köprü. Biz eskiden ne çileler çekerdik orada, yani Lapseki’den Gelibolu’ya geçmek için orada bazen gece boyu arabalı beklerdik, ama şimdi böyle bir şey yok. İşte şimdi 6 dakikada karşıdan karşıya geçiyorsun. Bir de tabii bu köprü şimdi bizim için hakikaten adeta bir yani boynumuzda güzel şöyle bir altın kolye. Şu anda orayı kullananlar bize dua ediyorlar, biz de bundan mutluyuz. Ve tabii sadece bu değil, mesela şimdi bir Şanlıurfa-Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü var. Biz olmasak Şanlıurfa-Adıyaman arasında böyle bir köprünün hayali bile söz konusu değildi, ama bunu biz yaptık. Aynı şekilde İzmir, Beyefendi İzmir milletvekili ya, İzmir-İstanbul eskiden 6,5-7 saatti, şimdi 3 saat 15 dakikada İstanbul’dan İzmir’e ulaşabiliyorsun.

Tabii bütün o köprülerin yapılmasının yanında, bir de tüneller, yani Marmaray’ı düşünün, Avrasya Tüneli’ni düşünün, yani bütün bunlar medeni olmanın, kalkınmanın ve dünya standartlarında olmanın ötesinde onu aşan bir yapının güzellikleridir.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- 8 Temmuz’da 80 bin araç kullanmış Osmangazi Köprüsü’nü. Dolayısıyla hem garanti edilen tutarı geçmiş durumda araç sayısı, evet 80 bin civarında. Tabii o trafik bayramda bir de ne feribotla, ne de Körfezde çok kolay yönetilemez ve Türkiye sıkışırdı şeklinde değerlendirmeler var. Ama ısrarlı bir şekilde garantiler ve bir 5 firma üzerine algı yürütüyor muhalefet, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi. O noktada bir cevabınız olur mu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok, onunla uğraşmaya gerek yok ya, biz işimize bakacağız. Ben onlara diyorum ki; ya sizin 14 tane büyükşehriniz var, 14 büyükşehir belediyenizde ya şu anda su parasını artırmak suretiyle işi çözmeye gayret ediyorsunuz. Ya bakın şu anda bunlara devlet olarak bizim vermiş olduğumuz büyükşehirlere para, mesela bu sene ciddi manada bir artış kaydetti. Tabii bizim vergi gelirlerimiz artınca, onlara da yapmış olduğumuz ödemeler bu denli artmış oldu. Nitekim bugün İzmir’de işte bizim arkadaşlar, büyükşehir belediye başkanlarımız, İstanbul’dan Meclis Başkanvekili, aynı zamanda Esenler Belediye Başkanımız Tevfik Bey bunları rakamlarla açıkladı. Ne diyeceksin? Yok bilmem para vermiyorlar, yok şu gelmiyor-bu gelmiyor; buyur işte, bunlar kayıtlı yapılan ödemeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne verilen para, bu kadar açık net. Ankara’ya verilen para…

MEHMET ACET- Arttı değil mi efendim, ciddi miktarda arttı belediyelere aktarılan…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Tabi tabi, 1’e 5 artmış durumda.

MEHMET ACET-  Parti ayrımı da yok benim bildiğim…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Hayır, yapamazsın ki onu zaten. Bunların hepsi şu anda bütün kaydı kuydu her şeyi var, buradan bunlar verildi. Ama işte bizim talihsizliğimiz, böyle bir muhalefete sahip olmak. Dürüst bir muhalefet yok. Dürüst olsalar çok daha fazla mesai alır, çok daha fazla mesafe alır, böyle bir yolculuğu gerçekleştiririz, ama bu yok.

MEHMET ACET-  Çok partizanca eskiden bu şeyler dağıtılıyordu İller Bankası ödenekleri…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Ama biz tabii rekorları kırmaya devam edeceğiz.

CANAN YENER REÇBER- Lütfen devam edin Sayın Acet.

MEHMET ACET- Ben yerli otomobil TOGG’la ilgili efendim sorular sormak istiyorum, bize çok da soruluyor böyle sağa-sola gittiğimizde. Şimdi üç tane kısa sorum. Bir; ne zaman yollarda göreceğiz? Çok sorulan iki soru; fiyatı ve vergi özelinde müjdeleriniz olacak mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi onları bana hemen sorarsan bu doğru olmaz. Yani şimdi üretim süreci TOGG’un devam ediyor. İnşallah yani hedefimiz bu yıl içerisinde çıkartıp ondan sonra da tabii keyfini beraberce inşallah tatmak. Yani Bursa Gemlik’te yer alacak fabrika inşaatı çalışmaları Temmuz 2020’de başlamıştı. Şu andaki durumda boya tesisi, gövde tesisi ile 1,6 kilometrelik test pisti tamamlandı. Şimdi montaj tesisinin yüzde 98’i tamamlandı. Gemlik’te 250 robot parçalı denemelerin ardından deneme üretimi için hazır hale gelmeye başladı. Avrupa’nın en temiz boyahane tesisinde kimyasal dolum aşamasına geçildi. Ve montaj tesisinde ise, ekipman kurulumu tamamlanarak, devreye alma çalışmaları da bu arada başladı. Tesisler bu yılın son çeyreğinde seri üretime hazır hale gelecek. Tesislerin seri üretime hazır hale gelmesiyle ilk seri üretim araçlar bu yılın son çeyreğinde inşallah banttan inecek.  Fiyatı sorma…

MEHMET ACET-  Vergi konusunda bir mesela destekleme…

OKAN MÜDERRİSOĞLU- ÖTV’de bir düzenleme yapıldı, elektrikli araçlar için bir cazibe noktası düzenleme yapıldı herhalde, o da fiyata etki edecek.

MEHMET ACET-  Bir de batarya konusu var efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İnşallah batarya konusunda da, Türkiye’de onların bataryasının üretimi de yapılacak, şu anda onun da çalışmaları devam ediyor. Motor gücü 160 kilovatı geçmeyen ve ÖTV matrahı 700 bin lirayı aşmayan elektrikli otomobiller için daha önce yüzde 60 olarak uygulanan elektrikli araçların Özel Tüketim Vergisini yüzde 10’lara kadar düşürdük.

MEHMET ACET-  Müjde bu.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bu da fiyatta ciddi bir avantaj olarak yansır.

MEHMET ACET- Öte yandan da aşağı çekecek fiyatları.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi siyasete de biraz girelim istiyoruz yavaş yavaş, zira artık seçime çok az bir süre kaldı, 1 yıldan az bir süre kaldı diyebiliriz. Sizde AK Parti toplantılarında sürekli bu konuyu gündeme getiriyorsunuz ve 2023 seçimlerinin Türkiye için önemli olduğunu vurguluyorsunuz. Türkiye için önemi nedir efendim? Hem AK Parti, hem de Cumhur İttifakı olarak 2023 seçimlerine nasıl bir hazırlık içerisindesiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii AK Parti olarak öncelikle girdiğimiz her seçimi bir öncekinden önemli gördük, rehavet yok ve 2023 seçimlerini de bu zamana kadar girip galip çıktığımız tüm seçimlerden daha önemli görüyoruz. Biz millete hizmet için tabii rakip olmayınca kendimizle yarışıyoruz. Bu seçimi de bir dönüm noktası olarak görüyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye inşasının devamı için bunu bir dönüm noktası olarak telakki ediyoruz. Seçimlerin kazası, telafisi olmaz. Sen, ben değil bütün bir ülke kaybeder. AK Parti’nin kazanması, Türkiye’nin kazanması demektir. Son 20 yılda 100 yılın işini 20 yıla sığdırdık ve kazanan işte az önce örneklerini verdiğim Türkiye oldu, vatandaşımız oldu. Yani ne bileyim ben, basitinden söyleyeyim; yani sadece şu havaalanlarına, havalimanlarına baktığımız zaman 26 tane havalimanı vardı. Şimdi 58 havalimanı var. Yani Türkiye’de havalimanımızın, havaalanımızın olmadığı yer kalmadı. Bu sayı tabii böyle 58’e filan çıkınca, bu ne demektir?  Yani gittiğiniz her ilde havalimanından evinize yarım saatte, bilemedin 45 dakikada gidebilirsin demektir. Şimdi en son biliyorsunuz Rize-Artvin Havalimanı’nı açtık denizin üzerinde, bu hem Artvin’in işini kolayladı, hem Rize’nin işini daha kolay hale geldi. Bundan önce Rize nereyi kullanıyordu? Trabzon’u kullanıyordu. Şimdi tabii muhteşem bir havalimanı yapıldı, çok çok modern bir havalimanı yapıldı ve şu anda…

MEHMET ACET- Çok da rağbet var galiba.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok rağbet var. Ve sıkıntı var tabii, şöyle…

MEHMET ACET- Yetmiyor mu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır, personel noktasında, pilotaj noktasında, pilot bulmakta sıkıntılar yaşanıyor. Şimdi tabii pilot yetiştiriyor Türk Hava Yolları süratle. İnşallah bu pilotların yetişmesiyle birlikte bir taraftan da tabii uçak kiralama veya satın alma noktasında bazı adımlar tabii atılacak. Ama şu anda bizim en çok sevindiğimiz, yani denizin üzerinde dünyada 5 tane havalimanı var. Bunun birisi Ordu-Giresun, birisi de Rize-Artvin Havalimanı. Ve bütün bunların ötesinde biz göreve geldiğimizde, yani Binali Bey Ulaştırma Bakanı olduğu zaman 6 bin 100 kilometre karayolu vardı, ama şu anda 28 bin kilometre karayolumuz var…

MEHMET ACET- Bölünmüş yol…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bölünmüş yol basiti, şimdi toplamda böyle bir karayolu var, bunların içinde tabii otobanlar var, otoyollar var vesaire, böyle bir konuma geldik. Tabii bütün bunlarla beraber eğitim sistemine baktığımız zaman, eğitim sisteminde de 76 üniversiteden şu anda yani 208 üniversiteye çıktık. Bu da tabii 81 vilayetin tamamında üniversite var, üniversitesi olmayan ilimiz yok; bu da bizim eğitimde.

Sağlıkta şu anda 19 vilayetimizde biliyorsunuz şehir hastanelerimiz var. Bu şehir hastanelerimiz bizim olmamış olsaydı, şu anda biz bu kovid olayını o kadar rahat atlamazdık. Şimdi inşallah yeni şehir hastanelerimiz de açılıyor. Bir tanesi inşallah Ankara’da açılıyor, şöyle bir-iki ay içerisinde inşallah açılışı yapılacak.

CANAN YENER REÇBER- Şimdi efendim, Cumhur İttifakı’nın 2023 seçimlerine hazırlığı gibi Millet İttifakı’nın da hazırlığı var, işte bu noktada Sayın Mehmet Acet’in size sorusu olacak.

MEHMET ACET- Şimdi muhalefetin 6’lı masa toplantıları devam ediyor, fakat şimdiye kadar bir aday da belirleyemediler, yani bir aday ismi açıklanmadı. Diyorlar ki; işte seçim takvimi başladıktan sonra biz adayımızı açıklayacağız. Siz tabii çok yakından takip ediyor olmalısınız, bu bir taktik mi sizce, yoksa aralarında uzlaşma sağlayamadıkları için bir erteleme-öteleme durumu mu burada söz konusu? Bir de HDP’yi, yani HDP’nin buradaki rolü masada fiilen olmasa bile, masadaki fonksiyonu, rolü nedir HDP’nin, bununla ilgili değerlendirmeleriniz ne olur?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani biz tabii şu anda Cumhur İttifakı olarak kendimizden sorumluyuz, yani bizim partilerimizin arasında herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Adayımız belli, hazır ve adayımız şu anda çalışmalarını arazide tüm Cumhur İttifakı’yla beraber yürütüyor. Yani aşgınan koşan biliyorsunuz yorulmaz dedik, durmak yok yola devam dedik. 2023 seçimlerinde 20 yılı aşan bir tecrübeyle milletimizin karşısına çıkıyoruz. Şimdi millet-zillet, ne derseniz deyin adına, bu ittifak ne yapar, kimi çıkarır; bu bizi pek ilgilendirmiyor. Biz kendimizden sorumluyuz. Şimdi masanın altında ayrı, masanın üstünde ayrı hesaplar dönüyor. Böyle bir masadan memleket hayrına bir şey beklemek mümkün değil. Kaldı ki zaten ismi üzerinde durulacak kim var bilemem.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Kemal Bey’i ister misiniz rakip olarak mesela?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunlar bizi enterese etmez.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Kim gelirse gelsin.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, biz işimize bakalım. Kemal Bey biliyorsunuz İstanbul’a belediye başkan adayı olmuştu, Kağıthane’nin yolunu şaşırdı Kağıttepe dedi. Ankara’da, orada da nüfus kâğıdını mı kaybetmişti, bir şeyler oldu, oyunu kullanamadı. Ne demek istediğimi anlayın. Onun için biz, hayırlı işler uzatılmaz. Bu masadan hayırlı bir şey çıkacak olsa da bu kadar uzatırlar mıydı onu da bilmiyorum. Masadakilerin işi gücü yalan-dolan, fitne, bölücülük. Ve ortak noktaları siyasetçilik oynamaktan zevk almaları, kolay oynatılabilen kukla olmaları ve terör örgütlerinin savunucuları olmaları, hepsi de terör örgütlerini savunuyor. Şu anda ortaklıklarını açıklayamadıkları partinin de terör örgütüyle ilişkileri ortada.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bazen içiniz cız ediyor mu, hani bir tarafta Saadet Partisi var, hani Milli Görüşe bir şekilde sahip çıkıyor. Bir tarafta bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler var, ayrı partiler kurdular. Şöyle geriye dönüp bakınca onlar için ya da bu süreç için bir tanımınız ya da bir değerlendirmeniz oluyor mu zaman zaman?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani o tür bir değerlendirmeye girmeyi zail addederim, çünkü onu onların düşünmesi lazım ve onlar nasıl bir ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar, o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler, o makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi de onlara bir irade o makamları verdi. Ama onlar bunun kadr ü kıymetini ne yazık ki bilemedi. Öbür tarafta diğeri hakeza o da aynı. Şu anda masanın etrafında dönüp dolaşıp bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar. Dolayısıyla biz milletimizin ferasetine inanıyoruz. Benim milletim feraset sahibidir. Kimin ne olduğunu net görür, oradan da oyunu ona göre kullanır.

CANAN YENER REÇBER- Efendim, şimdi hemen hemen gittiğiniz her ilde gençlerle bir araya geliyorsunuz, onların sorunlarını dinliyorsunuz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sadece gençler değil hanımlarla geliyorum, işçilerle geliyorum, mesela bu hafta Kayseri’de büyük bir fabrikanın işçileriyle bir araya geldik, 2 bin kişi vardı, onlarla konuştuk.

CANAN YENER REÇBER- Onlar da size taleplerini, sorunlarını ilettiler.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bir de ara zam aldılar.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, patrona dedik ki, ya patron dedik, bak şimdi bu son zammı verdik, eyvallah, ama şu anda gözler bana biraz farklı bakıyor, gel sen bu yıl çıkmadan bu işçilerine bir zam daha yapar mısın, dedim. Dedi ki, ne emrederseniz onu yaparım dedi. Tabii hemen alkış patladı ve sağ olsun o da hiç ikilemeden zammı yaptı.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Epeyi bir fabrika işçisi davet eder sizi artık.

CANAN YENER REÇBER- Ama burada gençlere yönelik sizin mesajlarınız zaman zaman öne çıkıyor. İşte gençlere özellikle 2023 ve 2053 vizyonunuzu anlatıyorsunuz buluşmalarınızda. Bu anlayışla son 20 yılda onlara yönelik hayata geçirilen projeler ve düzenlemelere bir bakalım, sonra devam edelim efendim.

Cumhurbaşkanı Özel Yayınımız devam ediyor. Ben bir genç gazeteci olarak Sayın Kaplan’a bu soruyu sorması için sözü vermek isterim, buyurun Sayın Kaplan.

HALE KAPLAN- Gençlerle çok sık bir araya geliyorsunuz, onlarla bir arada olduktan sonraki izlenimlerinizi merak ediyorum. Hep dile getiriyorsunuz, bu ülkenin ümidi onlar geleceği onlar inşa edecek diye, onlar nasıl bir gelecek hayal ediyorlar, yani nasıl bir Türkiye istiyorlar?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Hale Hanım, önce biz göreve geldiğimizde, hatırlayın, seçme ve seçilme yaşı 30’du, biz dedik ki, biz bunu indireceğiz ve seçmeyle seçilmede bir ayrım yaptık, 25 ve 18. Daha sonra dedik ki, biz seçme-seçilmeyi, hepsini 18 yapalım ve 18’e indirmek suretiyle artık bu yaştaki gençlerimiz Parlamentoda söz sahibi oldular. Şu anda benim partimin bu şekilde gençleri var ve bu gençler şu anda Parlamentoda görev yapıyorlar, bu noktaya geldiler. Ve tabii bu onların heyecanını artırdığı gibi benim heyecanımı da artırıyor. Niye? Çünkü böyle genç yaşta bu arkadaşlarımızın Parlamentoya girmeleri ayrı bir dinamizm kazandırıyor, onun için de bizim bundan sonraki sürede 2053, 2071, bunlar Türkiye’nin siyasetinin çok daha dinamik olmasını inşallah getirmiş olacak ve onların o dinamizmi bizi de dinamik kılıyor. Ve şu an itibariyle gittiğim her yerde gençlerden aldığım bu dinamik yapı beni de farklı kılıyor.

OKAN MÜDERRİSOĞLU- Genç seçmende AK Parti’nin karşılığı üzerine o zaman spekülasyon da yaratılıyor. Siz Teknofest gençliği diyorsunuz, Z-Y ayırmayalım diyorsunuz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Onlar daha çok spekülasyonlar yaparlar. Biz Teknofest gençliği olarak onlarla beraber yolumuza devam ediyoruz. Ve hiç öyle denildiği gibi bir şey söz konusu değil ve öyle de olmayacak, bunu da nasip olursa inşallah bu ilk seçimde zaten görecekler; şuradaki gençleri görüyorsunuz.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ediyoruz sorularımıza verdiğiniz yanıtlar için.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ olun.

CANAN YENER REÇBER- Sayın Okan Müdderisoğlu, Sayın Hale Kaplan, Sayın Mehmet Acet ve Sayın Nuriye Çakmak Çelik, çok teşekkür ediyoruz yayına sorularınızla katkıda bulunduğunuz için. Ve sevgili seyirciler, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Çankaya Köşkü’nde ağırladık ve Özel Yayınımızın da sonuna geliyoruz efendim, iyi akşamlar.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne kadar sürdü, 1 saat 45 dakika?

CANAN YENER REÇBER- Hemen hemen efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biz de ekranları bazında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımıza en kalbi şükranlarımızı sunarız.

CANAN YENER REÇBER- Çok teşekkür ediyoruz tekrar. Özel Yayınımız sona eriyor efendim, iyi akşamlar.

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası