çocuğu ağlayarak kreşe bırakmak adem güneş / Okulun İlk Haftası Ağlayan Çocuğa Nasıl Davranılmalı?

Çocuğu Ağlayarak Kreşe Bırakmak Adem Güneş

çocuğu ağlayarak kreşe bırakmak adem güneş

Okulda ya annem beni unutursa!

Ders zilinin çalmasına az bir zaman kaldı. Özellikle bu yıl çocuğu okula yeni başlayacak olan anne ve babalar çocuklarının ortama uyum sağlayıp sağlamayacakları yönünde ciddi endişeler taşıyor. Geçtiğimiz günlerde Timaş Yayınları'ndan 'Doğal Ebeveynlik' kitabı yayınlanan Uzman Pedagog Adem Güneş ile doğal ebevenyliği ve çocuğun okula uyumu konusunda aileye ve öğretmene ne tür görevler düştüğünü konuştuk. 'Çocuğuna en çok zarar veren anne baba, kaygılı olan anne babadır'diyen Pedagog Adem Güneş, doğal ebevenliği şöyle anlatıyor:

'Aman düşecek, aman biri bir şey diyecek, aman hasta olacak diye çocuğunun yaşam alanını daraltan ebeveynler gelişimine de engel oluyorlar. Halbuki anne babalık, onun yetenek kazanması için rehberlik yapmak demektir. Bazen bile bile yanlışa göz yumma ve çocuğun yanlışını kendi düzeltmesi için fırsat vermek gerekir. Duygularında abartı olmayan, çocuğu ile bir 'insan' olarak iletişime geçen, onun kendisini var edebilmesi için kenarda bir yerde seyredebilen, hatayı ve kusuru olgunlukla kabul eden ebeveynler ruhen dingin çocuklar, panik ve kaygı içinde olan doğallığını kaybetmiş ebeveynler doğal olmayan çocuklar yetiştiriyor. Doğal olmanın en belirgin özelliği sakin, dingin ve mütebessim bir çehreye sahip olabilmektir.'

ÇOCUKLAR GÜVEN DUYMAK İSTER

Kreşe, ana okuluna ya da ilkokula yeni başlayan bir çocuğun anne babasından ayrılmak istememesinin doğal olduğunu söyleyen Adem Güneş, okul ortamı ile yeni tanışan çocukların en çok aradıkları duygunun güven duygusu olduğunu söylüyor ve ekliyor: 'Çocuk, öğretmenine baktığında, sınıf arkadaşlarına göz attığında ve hatta sınıfın fiziksel şekline bakarak kendini güvende hissetmek isterler. Eğer bir çocuk kendini güvende hissetmez ise okula kalmak istemez.' Çocukların anne babadan ayrılıp okulda kalmak istememesinin mutlaka bir sebebi olduğunu dile getiren Güneş, 'Çocuk annesinin kendisini okulda unutacağını düşünebiliyor veya annesi eve gittiğinde babası ile kavga edeceğini düşünerek dahi okulda kalmak istemiyor. Bu açıdan bakıldığında anne babasından ayrılamayan her bir çocuğun kendine has mutlaka bir sebebi vardır. İyi bir eğitimci, ebeveynle irtibata geçer ve çocuktaki bu güven kaybını bulup gidermeye çalışarak çocuğu okula alıştırır. Bazen de çocuklar, yeni bir ortamdan dolayı güvensiz hisseder. Bu durumda ebeveynler çocukları yeni ortama alışıncaya kadar yanlarında durmalı, destek sunmalıdır' diyor.

Çirkin yazarak tepki gösterir

Okul başarısı ile okula uyum arasında güçlü bir bağ olduğunu dile getiren Pedagog Adem Güneş şunları söylüyor: 'Eğer çocuk zorla okul ortamına bırakıldı ve ağlaya ağlaya eğitim başlatıldı ise böylesi çocuklar bir süre sonra okulu sevememe, okulu aile ortamından uzak kalmaya sebep olan olumsuz bir mekan olarak görmeye başlayabilir. Öğretmenini, anne babasından kendisini ayıran 'suçlu' biri olarak kabul edebilir ve sırf bu yüzden okulun gereklerini yerine getirmeyebilir. Böylesi çocuklar genelde sınıf içinde huzursuz, her an kavgaya ve düzen bozmaya hazır bir vaziyette olduklarını görüyoruz. Okul hakkında negatif düşünce oluşturmuş birçok çocuk sırf inat olsun diye birinci sınıfta okuma ve yazmayı bilinçli olarak öğrenmiyorlar. Yazıları çirkin oluyor, düzeltmeye dönük bir isteği olmuyor. Sanki okulda başarılı olması anne babasından ayrılmayı daha da artıracakmış gibi bir hissi oluşturabiliyor. Bu çocuklara mutlaka duygusal destek verilmeli. Öğretmen çocuğa kendisini sevdirmeli. Anne babalar çocukları ile okul saatleri dışında daha da yakınlaşmaya gayret etmeli. Öğretmen ve veli birbirleri ile sık görüşmeli, karşılaştıklarında 'dostça' sohbet etmeli ki, bunu gören çocuk kendini emniyete hissetsin.'

En fazla iki hafta okula birlikte gidin

Adem Güneş, 'Özellikle okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfta çocuğu olan veliler çocuklarının okula alışma süresinde onların yanında bulunabilirler. Ancak bu durum haftaları alıyor ve çocuk okula odaklanmak yerine ebeveyni ile daha da sıkı bir ilişkiye giriyorsa, bu durum sağlıklı değildir. Ebeveynler sadece çocuklarını okulda yalnızlık hissi çekmesin diye, kendini güvensiz hissetmesin diye 'makul bir süre' kadar okulda kalabilirler. Nedir bu makul süre diye sorulacak olursa, çocuktan çocuğa değişmekle birlikte en çok 2 hafta olmalıdır. Bazı özel durumu olan ve güven eksikliği ile yetişmiş çocuklarda bu süre daha uzayabilir. Ancak bu durum hiçbir zaman hem velide hem de çocukta alışkanlığa dönüşmemeli. Günümüz velilerinin büyük kısmı, çocuğunun öğretmenini yakından tanıyor, hatta telefonlaşıyorlar gün içinde, hediyeleşiyorlar. Bu durum güzel, ancak abartmamak gerek… Öğretmenin de kendi özel yaşamı olduğu unutulmamalıdır' diye anlatıyor.

Eksiklik duygunuzu çocuğunuzla gidermeyin

'Genelde ebeveynler kendi başaramadıkları işleri çocuklarının başarmasını arzu ederler' diyen Pedagog Adem Güneş, 'Ancak bu doğru değildir. Zira çocuk anne babadan çok ayrı bir varlıktır. Anne baba gibi düşünmeyebilir, anne babasından daha farklı zevkleri ve hisleri seafoodplus.info sağlıklı çocuk, kendi gibi olabilen çocuktur. Ebeveynler kendi içlerinde eksik duygularını çocukları üzerinden tamamlamaya değil, çocuklarının kendi gibi olmalarını tercih etmelidir' yorumunu yapıyor.

Dikkat dağınıklığı sorunları

Adem Güneş, 'Uyum zorluğu çeken çocuklarda görülen en temel sorun 'dikkat dağınıklığı' ve 'Hiperaktivite' oluyor. Böylesi çocukların dikkatleri dağınık oluyor, zira aklındaki sorunlar nedeni ile bir noktaya odaklanamıyor. Böylesi çocukların maalesef sorunu çözülmedikçe algısı zayıf olacaktır. Bu nedenle uzmanlar eğitimden daha önce çocuğun okula uyum sağlaması üzerinde duruyor' diyor.

İlk gün çocukları velileriyle sınıfa almak doğru değildir. Ancak annesinden ayrılmak istemeyen, kaygılı çocuk için kapıya yakın bir yere az bir süreliğine alabilirsiniz , bu sırada anneleri yanında olmayan çocukları da tek başlarına sınıfta oldukları için övüp sırayla alkışlatabilirsiniz . Emin olun çok iyi geliyor, örneğin; Ahmet söyle bakalım annen şuan nerede? “Bahçede, kapının önünde veya evdeyse” cevabı alıp “haydi çocuklar Ahmet’i alkışlayalım ona kocaman bir aferin”deyip övgüde bulunabilirsiniz.

Okula alışma sürecinde evinden ilk kez uzaklaşmış olmak, annesinden ayrılmak, ilk defa gördüğü yaşıtlarıyla bir araya gelmiş olmak çocuklarda kaygıya neden olabilir. Bazı çocuklar bu süreçte ağlayabilirler. Burada sabırlı ve tutarlı bir şekilde çocuğa bu tecrübeyi yaşatmak gerekiyor. Bu tecrübe çocuğun, okula geldiğinde güvende olduğunu, iyi vakit geçirdiğini, okulda ona zarar verecek kimse olmadığını, söz verdiği saatte annesinin onu almaya geldiğini bilmesidir. Okula alışma süresi 1 hafta sürebileceği gibi 1 ay da sürebilir.

Okulda ağlayan çocuğa nasıl davranılmalı?

Şunu farkedeceksiniz, annesinden ayrılmayan çocuk da alkışlanmak için yavaş yavaş annesinin yanından ayrılacaktır. Sınıftan kaçma davranışı potansiyelini görebildiğiniz çocuklara ayrı bir ilgi ve alaka göstermeyin çünkü diğer çocuklar da bunu isteyecektir,velileri mutlaka dışarıda bırakın ki böyle bir durumda annesinin veya babasının ikna etmesini isteyebilirsiniz. Bırakın anne ve baba çocuğunu ikna edebilsin.

Çocukları ilk gün için biraz şımartabilirsiniz,Örneğin minik şeker veya çikolata ile karşılayabilirsiniz bu sorun olmaz,çünkü diğer günler çocuklar sınıftaki aktiviteleri görünce aklına şeker istemek gelmeyecektir. Çok önemli bir konu da şu, kesinlikle hiçbir çocuğu zorla sınıfta tutmamalısınız. Alışmasını sağlamak için mutlaka velilerden yardım alın. Sizi ilk defa gördükleri için konuşarak ikna etme çalışması pek faydalı olmayabilir daha çok bu işi velilere bırakın ve ağlayan çocukları sınıfın dışında ikna etmesini isteyin çünkü ağlayan çocuğu gören diğer çocuk da ağlamaya başlayabilir.

Anaokuluna gitmek istemeyen çocuğa nasıl davranılmalı?

Kreşte Ağlayan Çocuğa nasıl davranılmalı?

Çok kez rastlamışsınızdır, ağlayıp sınıfın kapısını tekmeleyen sonra da alışınca sınıftan çıkmak istemeyen çocukları. Eğer şiddetli bir ağlaması yok ise annesiyle konuşup kendi kendine susmasını bekleyebilirsiniz, bazı anneler bunu istiyor bir şey olmaz öğretmenim kendi kendine ağlar sonra susar diyor , kimininde içi sızlıyor alıp çocuğunu götürüyor, ama ortamınızı şartlarınızı siz bilecek ve ona göre davranacaksınız, ikna çalışmalarınız işe yaramıyorsa çocuğa biraz zaman tanıyın.

Sakin ve sabırlı olmalısınız. Alışması en zor çocuk bile bir haftanın sonunda alışmış olacaktır.

Uzman Öğretmenlik ve Başöğretmenlik Grubumuza Üye olarak Tüm Gelişmelerden Haberdar Olabilirsiniz 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!

Ayrılık Kaygısı Nedir?

Okur mektuplarına devam ediyorum. Bu seferki sorumuz 15 aylık bir oğlu olan Berrak&#;tan. Ufak oğlan annesinin dibinden ayrılmıyor, anne işe giderken kıyametler kopuyor. Kısacası minik adam ayrılık kaygısı çekiyor. Gelin yaşadıkları durumu Berrak&#;tan dinleyelim:

Selam Tanla, Sonunda uykusuz bir sekilde 15 ayı tamamladık. Büyüdükçe bazı sorunlar çözülürken yenileri eklenmeye başladı. Oğlum bana fazla bağlandı. Bu durum 13 aylık olup yürümeye başladığından beri arttı. Gaga (anne) diyor başka birsey demiyor. Günlük işlerimi, doğal ihtiyaclarımı karşılayamaz oldum, sürekli dibimde. Oğlum 6,5 aylıkken işe geri döndüm. O zamandan itibaren annem bakmaya başladı. Şimdi anneannesi yazlığa gittiği için bakıcı bakıyor. Bakıcıyla çok iyi anlaşmalarına rağmen, işe giderken ortalık yıkılıyor. Hergün işten eve geldiğimde ve sabahları ,5 saat kadar ona birebir zaman ayırıyorum. Ben müsait değilken benimle oynamak isterse hırçınlaşıyor. Bu durumda uyarıyorum: &#;Anne şu işi yapacak o zamana kadar sen de oyuncaklarınla oyna&#; gibi&#; Bazen çok acil bir iş olmadığında oyuna beraber başlayıp sonra işime dönüyorum ki bu zamanlar daha az problemli oluyor. Gece uykularında sürekli kalkma ve ağlama var. Pedagog tavsiyesi üzerinde ne olursa olsun kendi yatağında yatıyor. Çok ağladığı zaman sakinleşene kadar ben onun yanına kıvrılıyorum. Bu bağlılık durumunu çözmek için ne yapmalıyım acaba? Bu sorunu yaşayan başka anneler var mıdır?ayrılık kaygısı

Sevgili Berrak,

Sorunu yanıtlamak için bebek ve çocuklardaki bağlanma duygusunun özüne dönmem ve şu çok meşhur ayrılık kaygısından biraz bahsetmem gerek.

Bebek dünya geldiğinde ve takip eden ilk aylarda annesiyle kendisinin farklı varlıklar olduğunu kavrayamaz. Anne başka odaya gittiğinde yok olur, bebeğin görüş açısına girdiğinde var olur.

6 ay civarında bebek annesinin kendisinden farklı bir varlık olduğunu ve başka bir yere gidip, görüş açısından çıksa bile yok olmayacağını anlar. Bu dönemlerde elindeki oyuncağı bilerek yere düşürme ve annenin yerden almasını isteme gibi etki-tepki oyunları oynayarak kendi varlığını ve sizin varlığınızı iyice keşfeder.

1 yaşını biraz geçip yürümeye başlayınca bağımsızlık duygusu gelişir. Emekleyip, yürüyünce daha önce yapmadığı pek çok şeyi yapmaya başlar. Bu ona büyük bir cesaret verse de, annesinin verdiği desteğe ve güven duygusuna hala fazlasıyla muhtaçtır. Ayrılık kaygısı (separation anxiety) bu dönemde görülmeye başlar. Çocuk annesinin ayrılabileceğini (ve bu sürede yok olmadığını) anlamıştır. Ancak zaman kavramı gelişmediğinden ne zaman geri döneceğini bilemez ve bu onda kaygı yaratır.

Pek çok uzmana göre, küçük çocuklarda görülen ayrılık kaygısı 18 ay ay aralığında azalmaya başlayıp, 3 yaşına vardığında geçer.

Ayrılık kaygısı her çocukta farklı derecelerde görülebilir. Günlük hayat rutininde değişikliğe yol açan bazı durumlar, örneğin ebeveynin işe başlaması, bakıcı tutulması, yuvaya gitmek, yeni bir eve taşınmak, kardeşinin olması, ayrılık kaygısını tetikleyebilir ya da artırabilir.

Senin anlattığın tablodan anladığım, güven duyduğu ana figür olarak oğlunun senden ayrılmakta güçlük çekmesi. Sen işe giderken kıyametleri koparması ve evdeyken sürekli yanında durmak istemesi ayrılık kaygısı ile bağlantılı. Bunun birden fazla sebebi var: Birincisi ve en önemlisi ufak oğlunun tam olarak ayrılık kaygısı duyma döneminde olması. Bu aynı yaşlarda olan pek çok çocukta gözlenen çok doğal bir süreç. Yani gayet normal. Ayrılık kaygısı kendi oğlum Can&#;da da var, eminim ki bu yazıyı okuyan pek çok arkadaşımızın çocuklarında da çeşitli derecelerde olmak üzere var. Oğlunun ayrılık kaygısı duyması aynı zamanda seninle aranızda güzel bir bağlılık duygusu ♥ oluştuğuna işaret ediyor. Kaygısının yürümeye başlamasından sonra artmasının sebebi de kendi fiziksel bağımsızlığını keşfedince annesinden ne kadar kolay ayrılabileceğini kavramış olması.

Size özel diğer iki durumdan ilki, senin çalışıyor olmandan ötürü günün belli saatlerinde evden ayrılman. İkincisi, minik oğlanın yaşantınıza güzellik kattığı bu 15 aylık süreçte günlük hayatta bakımını sağlayan temel kişinin birkaç kere değişmesi (sen, anneanne ve bakıcı). Gece uykularında huzursuz olması da bu iki özel durumu destekliyor. Muhtemelen sen yanına kıvrılınca uykusu düzeliyor. Gece vakti uyanıp da seni yanında bulamayınca tekrar ağlıyor.

Bu durumlar maalesef hayatın gerçekleri. Bunlar için üzüldüğünü anlayabiliyorum. Ben de bazı zamanlar Can&#;ın herşeyi benimle yapmak istemesinden dolayı zorlanıyorum. Ancak kendini kötü hissetmeli misin? Elbette, hayır. Blogum vasıtasıyla tanıştık ve uzun zamandır iletişimdeyiz. Bana yazdığım emaillerden ve yorumlardan tanıdığım kadarıyla çocuğuna özen gösteren ve en iyisini yapmaya çalışan bir annesin. Her gün onunla oynamak için belli ve kaliteli bir süre ayırıyor, beraberce akşam yemeğine oturuyor, yatmadan önce eğlenceli bir banyo zamanı geçiriyor, akşam yatmadan önce hikaye okuyorsun. Bunlar zaten olması gerektiği gibi.

O nedenle, evde olup da işin olduğu diğer zamanlarda bırak biraz kendisi oyalansın, belki de birazcık huysuzlansın. Bu yüzden kendini kötü hissetme. Hayatta herşeyin istediği gibi olmayabileceğini öğrenmesi o kadar da kötü birşey değil. Aslında bu da büyüme sürecinin bir parçası. Ağlarsa onu teselli et, ama, belli bir süre. Daha sonra yaptığın işine geri dön. Tüm isteklerini ağlayarak elde edemeyeceğini zamanla anlayacak. Çalışma hayatına devam etmenin sebeplerinden biri de muhtemelen oğulcuğuna daha güzel bir gelecek sunabilmek. O henüz bunu algılayamayacak kadar küçük maalesef. Ancak hepimizin bebeği gibi seninki de büyüyecek ve kendi başına oyalanmayı öğrenecek.

Bu bölümde hem Berrak için hem de benzer sorunu yaşayan diğer anneler için ayrılık kaygısını azaltıcı öneriler getirmek istiyorum. Bunlar aynı zamanda benim de Can için uyguladığım taktikler&#;

  • Kendinizi rahatlatın &#; Her ne kadar bir anne için çocuğu her zaman çocuk olarak kalabilse de, bunu çocuğa mümkün olduğunca yansıtmamakta fayda var. Aşırı koruyucu davranışlar çocuğun kendine güvenini zedeleyecek ve bağımlı bir kişilik yapısı yaratacaktır. Çocuğunuza doğruları gösterin, fiziksel ve duygusal zarar gelmemesi için gerekli önlemleri alın, ancak bunun dışında basit hataları yapmasına izin verin. Kirlenen çamaşırlar yıkanır, sökükler dikilir, duvarlar boyanır. Küçük çocuğu olan insanların evleri her zaman toplu olmayabilir. Bunlar gayet normaldir. Kendinizi yıpratmayın. Ayrıca iş ya da seyahat gibi bir sebeple ufaklıktan ayrılırken duyduğunuz endişe ve üzüntüyü çocuğunuza yansıtmayın. Çocuğunuz haykırarak ağlasa bile başını okşayarak, ufak bir öpücük kondurarak, sarılarak ve gülümseyen bir yüzle ayrılın.
  • İşe giderken &#; Eğer çocuğunuz evde bakılacaksa, işe giderken evden gizlice çıkmayın. Anlamadığını düşünseniz bile, ki konuşabildiğinden çok daha fazlasını anlar, &#;işe gideceğinizi, ancak akşama döneceğinizi&#; söyleyin. Kısa ve içten bir vedalaşma ile ayrılın. Vedalaşma anını çok uzatmayın. Eğer işe giderken çocuğunuzu anaokuluna ya da bakıcının evine bırakacaksanız, çocuğunuzu bırakacağınız yere geldiğinizde çocuğu kucaklayarak binaya girmeyin. Bunun yerine (elbette yürüme yaşındaysa) çocuğunuzun elini tutarak, kendi başına yürüyerek binaya girmesini sağlayın. Bu onun kendine güvenmesini sağlayacaktır. Yine vedalaşma anını samimi ancak kısa tutun. Çocuğunuz ilk defa bakıcı ile tanışıyorsa, yuvaya ilk defa başlayacaksa ya da bunlar değiştirilecekse ilk birkaç günlük süreyi bir geçiş süreci olarak kabul edin. İşten izin alın. Çocuğunuz bakıcıyla sizin bulunduğunuz ortamda tanışsın ve kaynaşsın. Yuvanın ilk günlerinde çocuğunuzu sınıfına bırakıp ayrılmadan önce, herhangi bir aksilik ihtimaline karşın, bekleme alanında kitabınızı okuyarak biraz bekleyin. Ancak beklediğiniz yer çocuğunuzun sizi görebileceği bir yer olmasın. Çocuğunuzu yuvadan almak için asla geç kalmayın. Söz verdiğiniz saatte çocuğunuzu almaya gidin.
  • Hatırlatın &#; Sizin olmadığınız saatlerde çocuğunuza sizi hatırlatacak bir obje bulun. Bu ona vereceğiniz bir çorabınız, eşarbınız ya da fotoğrafınız olabilir. Kırılmayan camdan ufak bir çerçevenin içine beraber çekilmiş bir fotoğrafınızı koyabilirsiniz. Hatta anne/baba/büyükanne/büyükbaba ve sevilen oyuncakların fotoğraflarından ufak bir albüm yapıp, siz gittiğinizde gösterilmek üzere bakıcınıza bırakabilirsiniz.
  • Çocuğunuzu dinleyin &#; Çocuğunuz konuşmayı tam olarak bilmiyor olabilir. Ancak gerek beden diliyle, gerekse sadece sizin anlayabildiğiniz sözlerle kendini anlatmaya çalışacaktır. Yoğun yaşantımızdan dolayı çoğunlukla çocuğun söylemeye çalıştığı şeyleri anlamazdan geliriz, ancak kimi zaman yaptığımız işi 5 dakikalığına bile olsa bölerek çocuğun ihtiyacını giderdiğimizde, konunun uzamasını, mızmızlanma ve ağlamaya varmasını önlemiş oluruz.
  • Anladığınızı belirtin &#; Kimi zaman da çocuğun -konuşamadığı için dile getiremediği- duygularını onun yerine söze dökmek faydalı olabilir. Mesela &#;Gitmemi istemediğini biliyorum. Bu nedenle üzgünsün. Ama akşamüstü geri döneceğim. Seni çok seviyorum.&#; ya da &#;Benimle oynamak istediğini anladım. Ancak şu anda bulaşıkları bitirmem gerek. Şimdi kendi başına oynamaya başla. Bak, mutfak saatini kuruyor ve sana veriyorum. Zırrrr diye çalınca senin yanına geleceğim.&#; demek işe yarayabilir. Bu arada ufak çocuklarda zaman kavramı olmadığı için &#;öğle yemeğinden sonra&#; , &#;akşam banyo zamanında&#; döneceğim gibi zamanı belirtecek kelimeler seçilebilir.
  • Sorumluluk verin &#; Çocuğun anne ve babaya bağımlı olmaması için çocuğunuza sorumluluklar verin. Kendi işlerini kendisinin yapmasını sağlayın. 1 yaşından itibaren çocuklar kendi başına yiyebilir. Kendi kıyafetlerini biraz destekle de olsa seçebilir. Çok basit ev işlerinde (toz almak gibi) anneye yardım edebilir. Tabii bu işlerden çok fazla performans beklememek gerekir. Önemli olan çocuğa annenin dışında da birşey yapabileceğine dair bağımsızlık duygusunu verebilmektir. İşe gideceğiniz zamanlarda çocuğunuza ufak bir sorumluluk vererek olayları kontrol altına aldığını düşünmesini sağlayabilirsiniz. Can anaokuluna giderken şöyle bir rutinimiz var: Önce onunla kucaklaşıyoruz. Çantasını sırtına takmasına yardım ediyorum. Ben ona &#;Bye-bye Can&#; diyorum. O da bana &#;Bye-bye anne&#; diyor. El sallaşıyoruz ve ben içerideyken o kapıyı dışarıdan çekerek kapatıyor. Büyük kapıyı kapatıyor olması çok hoşuna gidiyor ve onda bir güven duygusu yaratıyor.
  • Sosyalleşmesi için fırsat yaratın &#; Çocuğunuzu anaokuluna yazdırmak, mahalle parkını düzenli ziyaret etmek yada haftada bir oyun arkadaşı gruplarına katılmak&#; Hangisini seçerseniz seçin, hayatta evden başka yerler olduğunu, başka insanlar ve çocuklar olduğunu ve onlarla vakit geçirebileceğini görsün çocuğunuz.
  • Uyurken &#; Seveceği ve bağlanacağı bir uyku arkadaşı (bir oyuncak bebek, ufak bir battaniye vs.) yaratın. Her gece uyumadan önceki rutinine uyku arkadaşını da dahil edin. Mesela uyku arkadaşı bir oyuncak ayıysa, ayıya da çocuğunuzun küçülen bir pijamasını giydirin, onun da dişlerini fırçalıyormuş gibi yapın, o da çocuğunuzla beraber hikaye dinlesin. Sonra da yanyana yatsınlar.
  • Çocuğunuzdan ayrı zaman geçirin &#; Anne haftada en az saatini sadece kendi ihtiyaçlarına ayırabilmelidir. Öncelikle eşinizden, olmuyorsa anne/babalarınızdan ya da yakın bir arkadaşınızdan yardım isteyin. Eğer özel zamanınız konusunda eşiniz size yardımcı oluyorsa, aynı özel zamanı siz de ona yaratın. Mesela cumartesi günü annenin, pazar günü de babanın özel saatleri geçerli olsun. Bu saatleri evden dışarıda, sinema, arkadaşlarla buluşma gibi hoşlandığınız aktivitelerle geçirin. Gerekirse sizin gibi küçük çocuğu olan arkadaşlarınızla bir grup kurup, çocukların haftada saat dönüşümlü olarak 1 kişinin evinde bakılması gibi bir uygulama başlatın. Çocuğunuzdan ayrı olduğunuzda kendinizi suçlu hissetmeyin. 15 dakikada 1 telefon açıp nasıl olduğunu sormayın. Onun dünyası siz olmadan da döner. Başka (güvendiğiniz) insanlar da çocuğunuza, belki sizin kadar iyi olmasa da, en azından yeterince bakabilir.

Berrakcım,

Oğlunun yaşadığı ayrılık kaygısı sorununu çözmek için şimdilik aklıma gelenler bunlar. Özetle minik adam doğal bir süreçten geçiyor. Zaman içerisinde sana olan bağımlılığı azalacak. Sadece biraz sabır ve yapmakta olduğun güzel bakım uygulamalarına devam&#; Bu arada bağlanma sürecinin iki taraflı olduğunu da unutmamakta fayda var. Anne mutlu olduğunda bu mutluluğunu çocuğa da yansıtacaktır. Her hafta kendine saatlik bir nefes alma süresi yaratmaya çalış.

Ben dahil, ufak  çocuğu olan tüm anneler, hepimiz aynı durumdayız. Yalnız değiliz. Olayların nedenini anladığımız ve çözüm bulmaya çalıştığımız sürece hepsini aşacağız.

Seni ve tatlı oğlunu kucaklıyorum.

Sevgiler

Tanla

Kaynaklar

Baby Center

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.