Görkemli günler 🙂 Bugün çokça merak edilen gizemli İrana gitmek konusundan söz edeceğim. Gizemli dedim çünkü İran sanki başka bir dünya gibi algılanabiliyor. E biraz da öyle, sıradan bir ülkeye gitmiyorsunuz !
İrana gitmek istiyorum diyen de çok kişi olacaktır elbette. İran gizemli olduğu kadar da ilgi çekici bir yer. Ben 50ten fazla ülkedeki tecrübelerim ile sizlere İrana gidiş yollarından bahsedeceğim, benimle gelin
Index / Indeks
Öncelikle İrana neden gitmek istiyorsun ? Buna karar vermek çoğu ülkede zor olabiliyor ama İranda çoğunuzun yanıtı herhalde kesindir 🙂
Bence hepiniz İrana gezmeye gitmek istiyorsunuz. Bunun dışında eğitim, dil kursu ya da oturma izni almak isteyenler olacağını pek sanmıyorum. Bu yüzden bu aşamayı kolayca geçebiliriz, neden gitmek istediğimize karar verdik, peki nasıl gerçekleştireceğiz ?
İran son yıllarda turistik anlamda ülkemizden çok fazla ziyaretçi almaya başladı. Bunun en büyük sebebi de, sosyal medya ile beraber İranın sahip olduğu tarihi ve kültürel güzelliklerin bir anda ortaya çıkması.
Turist olarak İrana gitmek kesinlikle heyecan verici olduğu kadar da buna değecektir. Çünkü karşımızda çok farklı bir dünya var hem de sınır komşumuz olacak kadar yakın bir ülke !
Bu başlığı yılında yazdığım için biraz üzgünüm. Ama İran maalesef ki kadınların bazı kısıtlamalara uğradığı ülkelerden biri. Aslında bu uygulamalar genelde kendi vatandaşları için. Yani turist olarak gidenler için bir sorun yok.
Kısacası kadınlar İrana gezmeye gidebilir. Fakat usullerine uygun olarak kapanması zorunlu ! Buna hazırlıklı olmalısınız
İrana gitmenin bence en kolay ve ucuz yolu 2. yolu karayolu ile ulaşım (birinci için bekleyin 🙂 ). Fakat kendi aracımızla gitmekten söz etmiyorum !
İrana Kapıköy ya da Esendere sınır kapılarından ulaşabilirsiniz. Öncelikle Van, Hakkari ya da Yüksekovaya ulaşmanız gerekli. Buradan sonra da sizi sınıra götürecek bir taksi ayarlayabilirsiniz. Ardından sınırın karşı tarafından da bir araçla Tebriz başta olmak üzere Tahrana kadar gitmeniz mümkün. Anlatılırken garip gelebilir ama bu insanların sıkça yaptığı birşey çekinmenize gerek yok.
Bunun dışında Vandan Tebrize direkt otobüs seferleri de mevcut. Bu sayede fazla uğraşmadan direkt olarak Tebrize gidebiliyorsunuz. Zaman zaman İstanbul ve Ankaradan da otobüsler bulabilirsiniz.
de keyifli bir İran seçeneğimiz daha var. Van Tebriz arasında karşılıklı olarak tren seferleri başladı !
İrana trenle gitmek en ucuz ve keyifli yol olacaktır. Hem kafamız rahat, hem sınır geçişleri için bolca vaktimiz var hem de etrafı doyasıya seyredebiliriz.
için konuşursak İrana gitmek toplamda günlük bir gezi için liraya kadar mal edilebilir. Çünkü Amerikan ambargosu ile ekonomik sorunlar yaşayan İranda para oldukça değer kaybetti ve ülke açıkçası biraz ucuzlaştı.
Fakat İrana giderken yine de biraz fazladan parayı yanımızda taşımak mantıklı olacaktır.
İrana gitmek isteyenlerin en çok çekindiği konu bu. Aslında ben Kudüse, Kamboçyaya, Latin Amerikaya, Fasa gitmiş biri olarak genelde bir yere kolay kolay güvensiz demem. Ama İranın dikkat edilmesi gereken bir yer olduğu açık.
Genel olarak İran düzen içerisinde bir ülke. Fakat son zamanlarda bazı siyasi sorunlar da yaşıyorlar. Terör saldırıları ve çeşitli karışıklıklar olabiliyor. Ek olarak kadınların daha dikkatli olması gerekiyor. Bunu yapanlar var ama ben kadınların tek başına gitmesini de çok önermiyorum.
İrana gitmek isteyenlerin bir diğer çekincesi de batı dünyasının İrana koyduğu ambargodan ötürü, bu ülkelerin İranı ziyaret edenleri ülkelerinde pek istemediği gerçeği.
Gerçeği diyorum çünkü evet genelde pek istemiyorlar ! Fakat İrandan batı dünyasına sıkça uçak seferleri yapılıyor ayrıca İran vatandaşları da bu ülkelere gidebiliyor 🙂 Yani net olarak böyle bir engel yok.
Fakat pasaportunuzla İran damgası olması pek hoş birşey değil. Bu damga ile ABD ve İsraile kesinlikle giriş yapamazsınız ayrıca öteki ülkelerde de sorular sorulmasına sebebiyet verebilir. Ben bu yüzden İrana gidilen pasaportun sonradan değiştirilmesi taraftarıyım. Eğer pasaportunuzda geçerli Schengen ve Amerika vizeleri varsa o pasaportla İrana gitmeyin, ikinci bir pasaport çıkarın bu mümkün.
Bu şekilde İrana gitme seçeneklerini anlattığım yazımı bitiriyorum. Umarım yardımcı olabilmişimdir, eğer sorularınız varsa çekinmeden sorabilirsiniz keyifle yanılayacağıma emin olabilirsiniz, şimdilik bu kadar, iyi günler !
Yazının Devamı: Kudüs Gezi Notlarım
iranorta doğu
İranda seyahat ederken hayatımızı kolaylaştıracak bilgilere ihtiyaç funduszeue.infoa gitmeden giden arkadaşlarımdan, bloglardan, İran Gezi Grubundan ne bulduysam okumuştum ama İranda yaşamak başka, okumak tamamen bambaşkaymış. Ben de İran yaşamına dair bu makaleyi yazmayı düşündüm. Zaman içerisinde oluşacak her değişimde bu yazı güncellenecektir.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın. Daha çok fotoğraf ve hap bilgiler için;
İnstagram: nerdesinbahar
İrana İstanbul gibi büyük şehirlerden uçakla gidebilirsiniz yada bizim gittiğimiz gibi önce Vana uçup oradan Kapıköy Sınır Kapısından geçebilirsiniz. Vandan geçiş yapacakların aklında tutması gereken konu Kapıköy sınırının saat 3e kadar açık olduğu. Bu bilgi İran tarafından dönecekseniz saat 4 olarak değişiyor. Bu bilgiyi unutursanız sınırdan tıpış tıpış dönersiniz. Doğubeyazıtta ki Gürbulak Sınır Kapısı ve Hakkaride ki Esendere Sınır Kapısı 24 saat açık.
Vandaki Kapıköy sınır kapısı oldukça ilkel. Türk tarafıyla İran tarafının arası 10 adım. Kapıdan yurtdışı harç pulu alabiliyorsunuz. Bozuk para bulundurursanız küçücük kulübesinde oturan görevlinin işini kolaylaştırmış olursunuz. Birileri yanınıza gelip bu harcı yatırmadan geçebileceğinize dair bilgiler verip sizi pasaport polisine gönderebilir. Böyle bir şey yok. O 15 TL ödenecek ve öyle çıkış yapabilceksiniz. Biz geçerken İran sistemi çöktü ve çok kalabalık olmamasına rağmen 2 saatte geçebildik. Vandan sınıra otostopla gelmiştik. Sınırda sırada beklerken yine bir araca otostop yapmıştık ama o kadar geç çıkabildik ki araç bizi beklemedi tabi.
Güncelleme: Son günlerde Kapıköy Sınır Kapısı Türk tarafı yapıldı ve gayet modern bir hale getirildi. Giden arkadaşlardan fotoğrafları geldi. Çok güzel olmuş. Son haberleri şuradan okuyabilirsiniz.
Herkes otostop yapamaz tabi ki. O zaman devreye toplu taşıma araçları giriyor. Van otogardan Tebrize direkt otobüsler var. Bir kişi 70 TL (). Aynı zamanda sınırı geçtikten sonra taksi bulmamıza yardım eden Erdem Turizmin minübüs seferlerinide kullanabilirsiniz. Erdem Turizmde 70 TLye götürüyor. 21 65 nolu telefona ulaştığınız da size yardımcı olacaklardır. Aynı şekilde İrandan Türkiyeye dönerken bu fiyat 70 Tümen oluyor. Bir İran otobüsüne binerseniz tabi ki. O da Hakkari üzerinden dönüyor. Yazının sonlarına doğru dönüş yolumuzu da yazdım.
Eğer kendi aracınızla gitmek istiyorsanız daha önce arabasıyla giden Özkan Çörekin tecrübelerinden faydalanabilirsiniz. O şöyle anlatıyor:
dolar bankaya yatırıp (gezi bitince geri alabiliyorsunuz) dekontla beraber sınır kapısına den önce gitmelisiniz. Kapıda lira defter parası ve lira araç sigortası ödüyorsunuz. Bunlar geri alınmıyor. Türk tarafı alıyor bu parayı. Bundan sonrası bedava. Yakıtın litresi 50 kuruş, aracın deposunu doldurmak 27 lira. Türkiyede liraya dolduruyorum. Tam 10 katı. km gezdik toplam yakıt parası lira tuttu. Şaka gibi. Aynı geziyi bizim ülkenin yakıt fiyatından yapsaydım TL tutuyor. Hayatımda ilk defa beş on dakikalık işler için araçtan inince kontağı kapatma gereği duymadım.
İranda insanlar hakikaten kontak kapatmıyor. Anahtar üstünde bırakıp bakkala, çakkala gidiyorlar. Bizim içimiz cız etti. Hadi benzinden geçtim çalınır korkuları da yok. İranda benzin 0,50 kuruş. Pahalı olduğu için hepsi tüp taktırmış. Bizde ki fiyatı duyan şok oluyor. Bense 50 kuruşu duyunca kafamı duvarlara vurasım geliyor. 50 kuruş nedir ya? Bizim için her şey ucuz ama onlar için hayat çok zor ve pahalı.
İrana kendi aracınızla gittiğinizde unutmamanız gereken bir diğer şey ise kendi plakanızla seyahat edemeyeceğiniz. Üzerinde farsça yazılı, misafir olduğunuza dair bir İran plakası veriliyor size. Bunu takmak zorundasınız. Kendi plakanızı illa kullanmaya çalışmayın. Eğer ceza yerseniz plakadan çıkmıyormuş. Ancak bir polisin size makbuz kesmesi durumunda sınırdan çıkarken gözüküyormuş. AyrıcaTahranda bazı arabalar, bazı günler, bazı caddelere giremiyormuş. Tahranda kaldığımız ev sahibimiz bunu bize söylemişti. Plakanıza göre girebiliyormuşunuz ancak internetten bulduğum bilgilerde misafir olduğunuza dair alınan İran plakasıyla bu cezalar misafirleri kapsamıyormuş. İran Gezi Grubun da okuduğum şu bilgilerin faydası olacağını düşünüyorum:
Bazı caddelere girmek için tek plaka cid plaka uygulaması var. Para ödeyip girilebiliyor. Kameralardan ceza gelir. Sende misafir plaka var yani palanda yazan rakam, senin İranda son kalacağın tarihdir. İrandan çıkarken teslim edeceksin. Misafir plakaya yazılan ceza plaka değişiminde gözükmüyor. Radar, güvenlik kamera cezası gelmez. Yeter ki polis durdurup ceza makbuzu yazmasın. Yalnız o alttaki 61 plakayı sök veya misafir plakayı onun Üzerine tak orada size her yer Trabzon olmaz. (İranda kendi aracıyla dolaşan arkadaş hem Türk, hem misafir İran plakasını alt alta kullanmış. Uyarı bu sebepten.)
İran sınırında beklerken başınızı örtmelisiniz. İran İslami Republic tabelasını göreceksiniz zaten. Hicap dedikleri örtünme tamamen aksesur şeklinde aslında. Mollalar dedikleri koyu dindar kesim çadır dedikleri kara çarşaflarla dolaşıyor. Bölgeye göre bu çadırın rengi değişiyor. Desenli rengarenk de olabiliyor. Turistlere pek karışan yok. Başın üçte birini kapatacak şekilde başa atılmış bir şal yeterli. Şiaların camilerine girerken komple örtünmeniz için örtüler veriyorlar. Sıkı güvenlikten geçiyorsunuz. Kadın görevliler komple sizi arıyor.
Hiç Ahlak polisi dedikleri birine denk gelmedik. Sadece Tahran Havaalanında görevli polis kolumdan tutup saçımı içeri tıkmaya kalktı. Turist olduğumu anladığı an vazgeçti. Yabancıysanız çok fazla müdahale yok yani. Üstümde dirseğe kadar kapalı bir gömlek, altımda streç bir pantolon vardı. Tunik kalça hizasını kapatmalı tabi. Ayağınıza sandalet yada terlik giyebiliyorsunuz. Mevsime göre elbisede tercih edebilirsiniz ama İranda pek elbiseyle etekle dolaşan görmedik. Çadırların altında varsa onu bilemiyorum.
Şiraza kadar ki bizim gittiğimiz bölgelerde kot giymeyi seviyorlar. Bizim seksenli yıllarda ki kot mont, kot pantalon spor ayakkabı modası oldukça hakim. Tahranlı kızlar denilen bir kavram var. İstanbul kızı gibi birşey. Tahranlı kızların hicapı daha esnek. Saç topuz yapılıyor. O baş örtüsü tam topuzun oradan örtülüyor ve mutlaka kulak arkasına sıkıştırılıyor. Hiç bir yerimizi açamazsak kulağımızı açarız gibi birşey oluyor.
Kadınlar bisiklete, motora binemez diye okuduklarım Tahran sokaklarında bir adamın arkasında, gayet dar bir pantolonla, bir adamın beline sarılmış kadını görünce çürüyor ama Şiraz otogarında tokalaşmak için elimi uzattığım Kaşkay Türkü Ali Qashkainin sokakta biz kadın erkek tokalaşmıyoruz diye uyarması da İranda olduğumu hatırlatıyor .
İsfahanda ayak bileklerimden 4 parmak yukarıda giydiğim uzun eteğe dönüp bakmayan kalmadı. Erkekler için hayat daha kolay. Normalde şort vs giymek yasak deniyor ama kapri pantolonla tüm İranı gezen arkadaşlarım oldu. Denize girerken erkeklerde soyunamıyor ama. İranda denize nasıl girildiğini daha ileri de anlatmayı düşünüyorum. Herşey sırasıyla
Başımızı da kapattığımıza göre sıradaki soruna geçebiliriz. İrana ilk geçtiğinizde ilk ihtiyacınız olan şey para olacak. En önce daha gitmeden bilmeniz gereken şey İranda kredi kartı geçmiyor oluşu. İranlıların kulladıkları kartlarda kredi kartı değil, banka kartı. Yani peşin çekiliyor hesaplarından. Paraları bizim eskiden sıfır atıldığı zaman ki gibi.
Hem eski para riyal, hemde yeni kullanılan toman aynı anda kullanılıyor. Bir örnek vermek gerekirse Riyal 50 Tümen Riyal 5 tümen ediyor. Bir de 5, Riyal var bu 0,5 tümen demek ki ancak tuvalete vs verebileceğiniz bozuk para. Gittiğimde paraya adapte olmam biraz zaman aldı. Zaten biraz kafam bulanıktı. Yanımda arkadaşım Seldanın olması ve bu konuları çabuk kavraması çok işimize yaradı. Aslında olay basit. Üstünde Riyal yazan paraların sonundan iki sıfır atıp öyle hesaplıyorsunuz.
Urmiyeye gidiş amacımız Özkanın arkadaşı Hadi ile buluşmak, paramızı bozdurmak, bir İran hattı almak. Vanda ki sınırda İran hattı yoktu. İranda parayı Sarrafide bozdurabiliyorsunuz. Change Officele aynı manada kullanılıyor. Sarrafi demezseniz derdinizi anlatamayabilirsiniz. Sarrafiler çalışma saatlerinde çalışıyor. Tatil günlerinde ve geç saatte açık bulamazsınız. Para birimleri Tümen. Eskiden Riyal kullanıyorlarmış ama bizim paramızdaki gibi sıfır atılmış ve hem tümen hem riyal aynı anda kullanılıyor şuan. Tebrize bir cuma günü vardığımızda her yer kapalıydı. İranda tatil günleri cuma, perşembe yarım gün.
Tebrizde yaşayan elektrikçi Ahmet abi bizi bir caddeye götürdü. Para bozduracağımızı anlayan onlarca adam etrafımızı sarıverdi. Gerçekten çok rahatsız ediciydi. Arabaya dönüp ne yapacağımızı düşünürken bir adam geldi ve anlaştık. Parayı bozdurduk. Tebrizde iyi Türkçe konuşuluyor. Zaten Doğu Azarbaycan diyorlar bölgeye. Biz daha paraları iyi ayırt edemediğimiz için Ahmet abi sayıp almıştı. Bozuk para getirdikleri için bir verip yüz alıyorsunuz. Koyacak yer bulamıyorsunuz. Hal böyle olunca bu bol sıfırlı paraların içine , yerine 10, Riyali sıkıştırıvermiş adam ve bir İranlı bile anlayamamış. Sokakta mecbur kalmadıkça para bozdurmayın derim.
Sınırı geçer geçmez daha önce İrana defalarca gitmiş, Vanda öğretmenlik yapan Özkandan aldığımız Erdem Turizmde çalışan İshak Beyi bulmaya çalıştık. Etrafımızı bir anda adamlar sardı ve bugün yok dediler ama biz inanmadık. Allem edip kallem edip adamı bulduk. Herkes para derdinde. Yolunacak kaz görünümdeyiz sanırım. İshak bey bizim paramızı bozdu. O gün 1 TL 2,4 Tümen ediyordu (). Bize Hoy şehrinde Şemsi Tebrizi türbesini de gezip Urmiyeye bırakması için bir taksi buldu.
Tümene anlaştık. Eğer beklerseniz sınırdaki arabalar dolmuş gibi çalışıyor ve daha az para ödüyorsunuz. Biz günü kaçırmak istemediğimiz ve Hoyda ki türbeyi de görmek istediğimiz için kişi başı 75 bin Tümen ödemeyi kabul ettik. Bu da kişi başı 30 Lira gibi birşey ediyordu. Bu paraya km yol gittik. İki şehir değiştirdik. Adamın çayını içtik. Acıktık. Yolda bize yemek aldı. Yani kısacası çok hesaplı. Erdem Turizm görevlisi İshak Beye +98 nolu telefondan ulaşabilirsiniz.
İrancell turistler için ayrı İranlılar için ayrı kartlar düzenlemiş. Diğer ülkelerde olduğu gibi. 20 gb gündüz, 20 gb gece (saat 2 ile 5 arası) ve kısa bir konuşma hakkıyla bir İrancell kartı turist olarak alırsak 30 TL, bir İranlı üzerinden alırsak 20 TL (2,4) karşılığıydı. Hadi (İranlı arkadaşımız) bizim için kendi üstüne iki hat aldı. İnternet İranda mükemmel çalışıyor ama sosyal medya hesaplarına girebilmeniz için VPN indirmeniz gerekiyor. Hadi bize Psiphon adlı VPN programını yükledi ve dönünceye kadar sorunsuz çalıştı. Görüntüde herşey yasak ama herkes bir yolunu buluyor. Sosyal medya hesaplarına girmeden önce bu programı çalıştırıyorsunuz. İnstagramda bir yasak yok. Facebook yasaklı. İnternete girebilmek için VPN şart.
Parayı öğrendik, paramızı bozdurduk ve telefon hattımızı aldık. Sırada nerede? nasıl? kalacağımız var. Facebookda İran Gezi Grubu diye bir grup var. Orada pek çok İranlı var. Herhangi birşey sorduğunuzda yada kalacak yere ihtiyacınız olduğunda herkes birbirine yardımcı oluyor. Azerbaycanda Türk olarak çok sevilmiştik. İranda da farklı değil. Türk olduğunuzu duyduklarında hayatınızda sevilmediğiniz kadar sevileceksiniz. Evlerini, sofralarını. gönüllerini açacaklar size. Şimdiye kadar niye gelmemişim diyeceksiniz.
İran Gezi Grubu tıkandığı noktada Couchsurfing (CS) devreye giriyor. CSde ki profilim aktif değildi benim. Referansım da yoktu. O sebepten biraz sıkıntı yaşadım tabi ama bizden iki gün önde İranı gezen bir başka Türk, Ömer kendi kaldığı insanlara bizim için referans oldu. Ömerin tıkandığı yerde yine bir Facebook grubu olan Couchrail devreye girdi. Tahrandaki gözel oğlanı (kendi deyimiyle) öyle bulduk mesela. İranda evli olmayanlar otelde aynı odada kalamıyor. İki erkek yada iki kadınsanız sorun yok ama çiftseniz ve evli değilseniz bu bir sorun. Yoksa otel de, hostel de var. Turistik büyük şehirlerdeki otellerde evli olmadan da kalınabiliyor diye birşeyler okudum. Bunu tecrübe edenler yorum olarak yazarsa yazıyı güncelleyebilirim. Ben gezilerimde otel konaklaması sevmiyorum. Sadece Yazdde iki gün hostel kullandık o kadar.
İranda Şiraza kadar her gittiğimiz yerde Türkçe konuşan birilerini bulabildik. Bir Kaşhanda denk gelmedi. Türkçe bilmeyen İranlılar yabancı olduğumuzu anladıkları an heyecan yapıyorlar. Ne Türkçe, ne İngilizce hatta Farsçayı bile konuşmuyorlar. Dilsiz gibi hebele hübele şeklinde diyalog kurmaya çalışan çok kişi oldu. İnsan cinnet geçiriyor. Bir kelimeyi onların şivesinde söyleyemezseniz asla anlayamıyorlar. Mesela snap deseniz onlar gibi söylemediğiniz zaman sizi anlamayacaklar.
Bizim şansımız telefonun ucunda ki Türkçe bilen İranlılardı. Biri Tebrizde evinde kaldığımız Bahman, diğeri takipçilerimden Tahran konsolosluğunda çalışan Şeyda ve Urmiyede ki artık dost olduğumuz Hadi. Tıkandığımız her noktada telefonu kaldırıp derdimizi Türkçe anlatabileceğimiz farsça bilen bir İranlı yardıma koştu. Görev dağılımı yapıp döne döne bu insanlardan yardım aldık. Onlar olmasa hayat bizim çok daha zor olurdu. Google Translate programı pek bir işe yaramadı. Anca yanlış çevirileriyle çok güldük, çok eğlendik. Nereye gideceksek not defterime onun farçasını yazdırdık. Otogarda gideceğimiz yeri söylemeye çalışmak yerine yazıyı gösterdik. Çok başarılı oldu.
İranda en popüler kelime ne derseniz size direkt Snap derim. İki kelimeden biri snap. Ne yapalım?snap. Neyle gidelim? Snap, Ne ?snapppp Snap bizde ki Uber gibi bir cep telefonu uygulaması. Tebrizde bir otostop yapalım dedik derdimizi anlatamadık. Otostopun ne olduğunu pek bilmiyorlar. Zaten hangi araca binerseniz binin o kadar ucuza geliyor ki otostopla uğraşmak istemedik bizde. Gidilecek çok yol, görülecek çok yer vardı ama illa otostop yapıcam derseniz pul nederem (param yok) dediğinizde para almıyorlarmış. Kendim deneyimlemediğim için yine deneyim sahiplerinin yorumlarına ihtiyacımız var. Yanınızdan geçen her şahsi araba Snap olabilir. Hatta yol kenarında beklerseniz duruyorlar. Hepsi Snap yani taksicilik yapıyor. Resmi taksi tabelalı araçlar oldukça pahalı. Çok fazla da görmedik. O sebepten herkes bu hususi araçları kullanıyor.
Snap kullanmak kolay değil. Uygulama farsça ve harita üzerinde gideceğiniz yeri yazabilmeniz gerekiyor. Bunu ya bize ev sahipliği yapanlara yada yoldan geçen gençlere yaptırdık biz. Gençler biraz İngilizce biliyor. Program üzerinde aracın plakasından ne kadar tuttuğuna kadar hepsi yazıyor. Tabi plakayı okuyabilirseniz!!! Kadın İranda çok değerli olduğu için sizi asla yarı yolda bırakmıyorlar. Tanımasalar bile gelen araca bindirmeden, şoförü tembihlemeden bırakmıyorlar. Hiç bu kadar güvende hissetmemiştim kendimi.
Bu konuda bir de İranlı turist rehberi Zohrenin son bilgilerine yer vermem gerek. Diyorki;
Bazen bir ülkede yaygın olan bir kültür diğer ülke insanları tarafından garipseniyor. İranda turistler tarafından garipsenecek çok farklı kültür ve alışkanlıklar var. Bunlardan biri de taksi olmayan arabaların taksicilik yapmaları
Şöyleki; İrandaki sarı ve yeşil taksiler dışında insanlar kendi normal arabalarıyla da taksi hizmeti verebiliyor. Yolda işaret eden kişileri bindirip (şoför dahil 5 kişi binebiliyor ) aynı taksi fiyatı gibi ücret alıyorlar.
Ama bu kişilerle aynı taksi şoförleri gibi fiyat konusunda sorun yaşayabilirsiniz. O yüzden hem güvenlik hem fiyattan dolayı turistlere bu tarz araçları önermiyorum.
Bu son bilgilerde yılına ait
Hazır konuyu ulaşımdan açmışken diğer toplu taşımalarla devam edeyim. Uzun süren yolculukları hep gece yaptık biz. İran otobüsleri oldukça konforlu. VİP dedikleriyle normal olanların arasında bir fark da göremedik. Arkaya yatırıp ayaklarınızın altından çıkan kolu da kaldırınca baya yatak gibi oluyor ve yatarak gidiyorsunuz. Koltuk araları oldukça geniş. Eğer gündüz yolculuk ediyorsanız bilet numaranıza bakmadan kadınları en öne alıyorlar ama yolculuk geceyse kadınların önde seyahat etmeleri yasak. Uyurken üstü açılır diye yasaklamışlar diye düşündüm ben. Neredeyse hiç mola vermiyorlar. Şoför giderken çekirdek yiyip çay içtiği ve sigarasını da tüttürdüğü için durma ihtiyacı duymuyor pek. İlk bindiğinizde meyve suyu kek gibi atıştırmalıkların olduğu küçük bir kutu veriyorlar. O kadar. Acıkmayacaksınız. Tuvalete gitmeyeceksiniz. Tek dezavantajı bu olabilir. Yolcuların çoğu koltuklara bağdaş kurup sabaha kadar çekirdek çitliyor. Bu çit çit sesinden rahatsız olmamaya bakın. Yoksa insan taktı mı takılıyor. Uyuyamıyor.
Kaşhan- Yazd arasını da trenle geçtik. Beklentim kara trendi ama hangisi denk geliyorsa ona biniliyormuş. Bizim kısmetimize son derece konforlu, temiz, bizim hızlı trene benzer bir tren denk geldi. Keşm Adasından dönerken feribot kullandık. Fırtınadan dolayı otobüs gibi büyük araçların kullandığı büyük iskeleye gittik. İki kişi için 5 Tümen ödedik. Oturacak yer yok. Rüzgardan sığınacak bir yerde yok. Motor yağı kokuyor. Yük taşımak için kullanılan bir deniz taşıtıymış gibi düşünüp de adadan çıkabilmeye uğraştığımız için pek umursamadık. Zaten 15 dakika gibi bir şey sürüyor.
İranın güneyinden kuzeye uçakla döndük. İki gün sonraya iki ayrı uçuş için kişi başı 32 dolar (Kasım TL civarı) ödedik. Van uçağına küsur TL ödemiştim tek yön. Tahrandan kalkan uçak biraz garip sesler çıkardı evet ama sağ salim hedefimize ulaştık. Bu biletleri alabilmek bizim için pek kolay değil. İranın takvimi bizimkinden farklı. Onlar başka bir zaman diliminde yaşıyor. Herşey de Farsça. Fars alfabesi de arap harfleri. Hal böyle olunca tren kısmını Bahmana, uçak faslını Hadiye paslayıp biz otobüs ulaşımını hallettik. Her bilet dediğimizde Hadinin devamlı tarihi sormasına bir anlam verememiştik. Takvimin farklı olduğundan haberimiz yoktu.
En popüler kelimeler demişken canı gönülden söyledikleri caunoummmm (canım) kelimesi de başı çeker. Telefonda konuşurken, sizinle konuşurken öyle bir işten caunoummmm deyişleri var ki kurban olursun. Sarılıp hiç bırakmayasın gelir. Çocukluğumuzda ki komşuculuk, arkadaşlık, paylaşım hala İranda mevcut. Zaman da yolculuk etmiş gibiyiz.
İranda dolanırken insanların mersi kelimelerine çok denk geleceksiniz. Teşekkür etmek için herkes birbirine mersi deyip duruyor. İlk duyduğumda çok şaşırmıştım. İran bir arap ülkesi değil. Onlar Farsi ve farsça konuşuyorlar. Kendilerine arap denmesinden de hoşlanmıyorlar. Dolayısıyla teşekkür değil mersi kelimesini kullanıyorlar.
Söylediğiniz herşeye tamam diyen, hiç itiraz etmeyen ama sonunda kendi bildiğini okuyan relaks mutlu insanlar İranlılar. Herkes relaks. Şu meşhur tamam tamam şarkısı dilimize pelesenk oldu. Boşuna göbeğinizi çatlatmayın. Onlar ne derse o oluyor ama siz kendi istediğiniz olacak sanıyorsunuz. Tamam tamam
Evlerde pek ev eşyası bulunmuyor. Bizim bulunduğumuz evlerin çoğunluğundan bahsediyorum tabi. Hadilerin evi benim evimden daha konforlu ve şık döşenmişti. İrandaki 22 günümüzün sadece iki yada üç günü yatakta yatmışızdır. İranda pek yatak kullanılmıyor. Evde yatak olsa bile hemen yanına yere halıların üstüne seriliveriyorlar. Tahranda ki ev sahibimiz yatağını bize verdi. Kendisi salonda kaldı. Ben koltukta uyuyacak sanmıştım ama sabah kalktığımda koltukla sehpa arasında ki daracık yerde, yerde yatıyordu.
Kaşhanda ki ev sahibimizin odasında yatak vardı. Salona bizim için yorgan gibi yataklar serdi. Sabah uyandığımda yatağının yanında yerde yatıyordu. Be müslüman, bari yatağı bize verseydin dedim içimden. İlk günlerde yerde yatmakta, uyumakta çok zorlanmıştım. Hatta Urmiyeden aldığım mat tüm İranı gezdi benimle. İyi ki almışım dedim ama 22 günün sonunda halının üstünde öyle bir uyuyuşum vardı ki sanki ikiz yataklarda yatıyorum.
22 günün sadece iki günü Qashkai Hostelde konakladık. Orada da yatak yoktu. Otellerde varmış ama biz otele gitmediğimiz için göremedik. Bir gün ambargo kalkarsa İrana satılacak ilk şey yatak olacak. Alırlarsa tabi. Alsalar da yatarlar mı bilmiyorum. Evler duvardan duvara halıyla kaplı genelde. Parça parça halılardan açıkta hiç bir yer bırakmıyorlar. Evlerdeki tuvaletler alaturka. ci gün Keşm adasında bir klozet gördüğümde ki mutluluktan ağlayacaktım. Umumi tuvaletlerde bile taharet musluğu hem sıcak, hem soğuk su akıyor. Milletin poposu kıymetli. Buradan bunu anlıyoruz.
İranda yaşayabilmek için öğrenilecek ilk şeytaroof. Ben gitmeden öğrenmiştim ama bu kadarını beklemiyordum. Mesela bir mağazaya girdiniz. Bir şeyin fiyatını öğrenmek mi istiyorsunuz? Suratınız da son derece meraklı ve soru işaretiyle dolu, kocaman bir kıymetdemelisiniz. Kıymet ne kadar demek. Satıcı size yok kabul değel diyecek. Siz bir daha soracaksınız O yine kabul etmeyecek. Bu en az üç kez tekrarlanacak. En sonunda o size şeş beşli bir cevap verecek. Siz anlamayacaksınız tabi. Hesap makinasına yazmasını isteyeceksiniz. Sonra pazarlık başlayacak.
Siz Takfif diyeceksiniz Siz bu kelimeyi söylediğiniz için satıcı size gülecek. Nasılda öğrenmiş gibisinden yanındakilerle kıkırdayacak. Takfif indirim anlamında. Sıkı bir savaştan sonra bu sefer parayı ödemeniz gerekiyor ya, siz parayı vereceksiniz. Satıcı kabul değel diyecek. Bu en az yine üç sefer sürecek. O para bir ona bir size gidip gelecek. Bu bir şal alabilmek için. Bunun daha taksisi var. Yemesi içmesi var. Sonra vay efendim 22 gündür İrana gittiniz, gelemediniz, naptınız?
Bu hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan, hayatımda gördüğüm en mutlu insanların yavaş yaşamlarına kendimi uydurup, hızımı düşürüp delirmeden sağ salim evime dönebilmeye çalışıyorum. İlk İrana vardığımızda alışverişte pazarlık ederken Selda bana kızıyordu. Zaten ucuz, çok da fakirler, neden pazarlık ediyorsun diyordu. Ben de bir malın bir fiyatı var. Neden 5 liralık şeye 20 lira vereyim? diyordum. Çünkü İranda 5 liralık şeye 20 lira diyorlar ve siz illa deli gibi pazarlık ederken buluyorsunuz kendinizi.
İranda satılacak ikinci en önemli şey termos. Bak bunu herkes alır işte. Çay İranlılar için en vazgeçilmez şeylerin başında geliyor. Çayı direkt termosa demliyorlar. Çaydanlık yok. Tam benim içtiğim gibi açık. İçine değişik şeyler atıyorlar. Her bir çay farklı oluyor. Zencefilli, naneli, kekikli Çay bir ritüel. Otuz saniyede hazırlıyorlar. Her arabada termos var. Bardaklarının yeri bile var. Otobüslerin ön konsolunda şekerlikler mevcut. Şekersiz çay içen pek yok. Bir tahta çubuğa sarılmış, kristal taş gibi renk renk şekerleri var. Adı nebat. Bunları çayın içine koyuyorlar. Güneyde ise çay tamamen içine şeker katılmış olarak geliyor. Keşm Adasında, evinde kaldığımız Naeimde, içtiğimiz çayın, evde çok çocuk olduğu için şekerli olduğunu sanmıştım ama öyle değilmiş. Bildiğin bal gibi şekerli bir çay geliyor her yerde.
Ne yemek olursa olsun yanında pilav var. Onlar pilo diyor. Sondaki vyi söylemiyorlar. Normalde eve pirinç sokmam, tencerelerce pilav yedim. Tencerenin dibini tutturup pirinci kızartıyorlar. Onu da kazıyıp sofraya getiriyorlar. Çok lezzetli oluyor. Bir porisyon pilavın miktarı da neredeyse bir tencere. Bir servis tabağına koyup üstünü safranla süslüyorlar. Görsellik de lezzet de on numara. Safranın girmediği yemek yok gibi. Pilav, kaşık ve çatal aynı anda kullanılarak yeniyor. Kaşık sol elde, çatal sağ. Çatalla kaşığa pilav doldurup, bir lokmada tavuk, balık o an ne varsa kaşığa ondan katıp, kaşık kaşık pilo yiyorsunuz.
Ayranları naneli. Sıvı bir esans katıyorlar. Ben çok sevdim. Selda hoşlanmadı. Zevk meselesi yani. Çok çeşit ekmekleri var. Hepsi çıtır çıtır. Bazı ekmeklerin görünümü, bizim mutfaklarda kullandığımız kabartmalı, su emsin diye kullandığımız bezlere benziyor. İlk gördüğümde çok şaşırmıştım. Yazdda yediğim naneli ekmeğin tadı hala damağımda. Kahvaltı da yumurta, ekmek, krem peynir ve reçel mutlaka var. Restoran bulmak pek kolay değil. Herkes evde yemek yapıp yiyor. Hayatımda bu kadar ekşi yiyen bir millet daha görmedim. Bu kadar limon çeşidi olduğunu da bilmiyordum. Pilava bile limon sıkıp yiyebiliyorlar. Et yemeğinin içinde misket limonlarından onlarca atıp pişirmişlerdi.
Her evde mutlaka kağıt peçetelikler ve onların üstünü süsleyecek örtülerden mevcut. İranlı kendi kültürüne göre, Kaşkai Türkü kendi kültürüne göre süslüyor ama mutlaka her evde o karton kutuyu gizleyecek bir örtü oluyor.
Hazır ev yaşamından bahsetmeye başlamışken deli gibi bizim televizyonları ve dizileri seyrettiklerini söylemeliyim. Çoğu Türkçeyi bu dizilerden öğrenmiş. Tebrizde evinde kaldığımız ailenin dediğine göre ilk defa evlerine gelen Türklerin Türkçesini bu kadar iyi anlayabilmişler. İstanbul Türkçesi dediğimiz tv ve dizilerin türkçesi gibi konuştuğumuzdan bizi rahat anlayabilmişler. Bu diziler izlenirken de kilolarca çekirdek yeniyor. İranda çok çeşitli çekirdek var ve hepsi çok lezzetli. Çekirdek, çay, meyva yere serilen bir örtünün üstüne konuyor ve Türk dizileri izleniyor. Bizim seksenli yıllar gibi. Herşey evde yaşanıyor.
Evlerde misafir olduğunuzda hediye olarak Türk kahvesi götürebilirsiniz. Güzel bir jest oluyor. Biz Vanda son dakika alışveriş yaptığımızdan Kurukahveci Mehmet Efendi bulamamıştık. Başka bir marka aldık. İranda Kurukahveci Mehmet Efendiyi biliyorlar ve diğerlerinin ondan getirdiğini hemen söylüyorlar. Buna da dikkat edebilirsiniz. Aile evlerinde kaldığınızda, evin annesine örgü öğretebilirsiniz. Yeni örneklere çok meraklılar. Selda uzun yolculuklarda örmek için yanına tığ ve ip almıştı. Bu ipler İranda bazı evlerde örgü öğretmek için kullanıldı. Planlasak olmaz.
İrana iki senedir gitmeye çalışıyorum. Benimle kimse gelmedi. İrana karşı dışarıdan müthiş bir önyargı var. İran şimdiye kadar seyahat ettiğim ülkelerde güvenlik açısından oldukça üst sıralarda yer alır. İki gün içinde apar topar İrana geçtiğim için kimseye haber verememiştim. İranda olduğumu duyan aman dikkat et demekten kendini alamadı. Aslında biz çok güvendeydik. Onlara emanettik. Misafir her şeyin üstünde. Onlar için konak bir tarafa dünya bir tarafa. Bir yerden diğer yere giderken birbirini hiç tanımayan insanlar bizi kutsal emanet gibi elden ele ulaştırdılar.
Türküz dediğimizde yüzlerinde açan gülleri keşke size tek tek gösterebilseydim. Hep bahsedilen ahlak polislerine hiç denk gelmedik. Bize karışan görüşen olmadı. Tek bir sefer bile pasaport, kimlik sorulmadı. Takipçilerimden Şeyda Hanım Tahran konsolosluğunda çalışıyormuş. Bizi hep takip etti. Türk Konsolosluğumuz nezdinde daha bir güvenle gezdik. Bu herkese denk gelmeyebilir ancak böyle olmasa da güvenlikte hiç bir sorun yoktu.
Sokakta molla görebilmek çok zor. Herkes sizin bizim gibi. Molla sevene rastlamadım. Rejimden memnun olanı görmedim. İnanan insan kalmamış. Hicap yani örtünmeyle ilgili sorun yaşamadık. Turist olduğunuz belli. Onların kafası bizimkinden daha açıktı. Basra Körfezine indiğimizde iklimde, kıyafetlerde, yemek de değişti. Ülke içinde ülke gibi. 22 gün iki sırt çantalı kadın İranı gezdik. Hiç rahatsız edilmedik. Hatta korunup kollandık. Aman dikkat edin diyenimiz çok olmuştu ama biz çok güvendeydik.
Şeriatla yönetilen İslami bir ülkede denize girmek, yüzmek pek kolay değil. Keşm Adası serbest bölge olduğu için kurallar daha esnek. Denize girmek yasak ama biz Keşm Adasında denize girebildik. Bir plajda kadın erkek karışık bir şekilde bikini ile yüzebildik.
Bandarabbasda denize girebilmek için özel plajlara gitmelisiniz. Kadınlar için özel denizde, havuzda bulunuyor. Deniz kısmı çok yüksek duvarlarla çevrili. Ufuk çizgisini görebilmeniz mümkün değil. Orada kocaman duvarlar var. İçeri kamera, telefon sokmak yasak. İçeri girdikten sonra da giyinik olmanız yasak. Sadece kadınlar var. Toples güneşleniyorlar. 10 tümene bir koca gün havuz ve deniz keyfi yapabiliyorsunuz. Sahilde elbiseleriyle yüzen kadın ve adamlar gördük. Biz denemedik.
İrana varışta:Karantina uygulanıyor. Bu orada ikamet eden ve gerekli vizesi olan kişiler için geçerli değil. Yolcular varıştan sonra 14 gün karantinada tutuluyor. Varıştan en son 96 saat öncesine ait negatif PCR testi sonucu sunmanız gerekiyor. Negatif test sonucu sunamayan yabancı yolcuların girişine izin verilmiyor. Negatif test sonucu veremeyen İran vatandaşları ise masrafları kendilerine ait olmak koşulu ile devlete ait bir tesiste 14 gün karantinada tutulması zorunlu.
Türkiyeye varışta:Karantina uygulanmıyor. Varıştan önce bir form doldurmanız gerekiyor. Adı Covid Öz Bildirim olan bu belgeye buradan ulaşabilirsiniz.
Bu gezinin kahramanları, koruyucu melekleri :
Van Özkan Çörek, Urmiye Hadi, Tebriz Bahman, Tahran Şehriyar, tüm yol boyunca iki gün önümüzden İranı gezen Ömer, Kaşhan Ebol Fazl, Yazd Qashkai Hostel (Ali ve Ali Rıza), İsfahan Farshid, Şiraz Ali Qashkai, Keşm Adası Naeim-Saed, Hasan, Bandarabbas Metin, Tahran Türk Konsolosluğu Şeyda ve yol arkadaşım, suç ortağım Selda hepinize sonsuz teşekkürlerimle kocaman sıcacık yüreklerinizden öpüyorum. Bu dünyadan değilmişçesine güzel, her bir adımı farklı, sonsuz sevginizle yoğurup ısıttığınız ve insan olduğumuzu hatırlattığınız için asla unutulmayacaksınız. Umarım yollarımız tekrar bir yerlerde kesişir ve çok kısa sürede arzu ettiğiniz dünya düzeninde yaşayabilirsiniz.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Bahar Gündoğdu
de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. yılından beri Hürriyet Seyahatte gezgin yazar, den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?
Paylaşmak güzeldir!
2shares
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası