cinsel ilişki sırasında bebek uyanırsa / Çocuğun bulunduğu odada ilişkiye girilebilir mi? · Fetva Meclisi

Cinsel Ilişki Sırasında Bebek Uyanırsa

cinsel ilişki sırasında bebek uyanırsa

Nedeni bilinmeyen kısırlık vakalarında, doğal yollarla bebek sahibi olamayan genç çiftlerde gerçekleştirilen ilk uygulama aşılamadır (artifisiyel inseminasyon). Aşılama erkekten alınan spermin, kadının rahmine bırakılması şeklinde uygulanan bir yöntemdir.

Bebek sahibi olmada güçlük çeken ve 1 yıl korunmasız ilişkiye rağmen gebe kalamayan çiftlerde kısırlık (infertilite) problemi söz konusu olabilir. Bu problemin araştırılmasında ilk aşama, erkekte sperm analizi, kadında hormon tetkikleri ve rahim filmidir. Bu tetkiklerin hepsinin normal çıktığı ve altta yatan bir problemin bulunamadığı genç hastalarda aşılama (bilimsel adı ile artifisiyel inseminasyon) ilk uygulama olmalıdır.

Aşılama kabaca tanımlanacak olursa, spermleri, kadın üreme sistemi içine, cinsel ilişki dışında herhangi bir yöntemle bırakma işlemidir. Tarihi belki de insanlık kadar eski olmakla birlikte modern anlamda ilk kez 'lerin başında hayvanlarda uygulandı. Veteriner hekimlik uygulamalarında çok eskiden beri kullanılan bir tekniktir.

İntraservikal (ICI) ve intrauterin (IUI) olmak üzere 2 tip aşılama (inseminasyon) vardır.

İntraservikal inseminasyonda (ICI), taze ve hiçbir muameleden geçmemiş meni, enjektör ya da özel kanül yardımıyla rahim ağzına ya da vajinaya bırakılır.

İntrauterin inseminasyonda (IUI), ise sperm yıkaması etkiyi artırır. Yıkanmış yani bir takım kimyasal maddeler ile muamele edilmiş meni yine özel kanüller ve enjektörler yardımıyla direkt olarak rahim içine verilir. Her iki uygulama türü de ağrı veren işlemler değildir.

Aşılamanın şartları nedir?
Başarılı bir aşılama (inseminasyon) için bazı şartlar vardır. Öncelilikle spermin dölleyebileceği bir yumurta olmalı. Yani kadında yumurtlama (ovülasyon) problemi bulunmamalı. Yumurtlama bozukluklarda kadında önceden yumurtlamayı uyarıcı ilaçlar kullanılarak (kontrollü ovarian hiperstimülasyon) ve çatlatma iğneleri yardımıyla bu sorunun üstesinden gelinir. İkincisi tüpler yumurta ve spermin buluşmasını sağlayabilmeli. Rahim filmi açık olduklarını göstermeli.

Ayrıca erkeğin sperm analizi sonuçları normal ya da en azından normale yakın olmalı. Menisinde hiç sperm olmayan ya da çok az sperm bulunan kişilerde aşılama (inseminasyon) fayda sağlamaz.
Son olarak ise oluşan bir gebeliğin tutunmasını engelleyecek endometrial (rahim içini döşeyen zarda) bir patoloji olmamalıdır.

Özetleyecek olursak aşılama (inseminasyon) için gereken şartlar:

  • Meni (Semen) analizi normal olmalı
  • Endometrial (rahim içini döşeyen zarda) patoloji bulunmamalı

Ayrıca

  • Normal cinsel ilişkinin mümkün olmadığı durumlarda
  • Sperm hareketliliğinin az olduğu hallerde
  • Servikal faktörün (kadının rahim ağzında oluşan salgının erkeğin spermine hareket kabiliyeti sağlayamadığı durum) bozuk olduğu durumlarda
  • Anti sperm antikorların varlığında da aşılama (inseminasyon) yararlı olabilir.


Aşılamanın (inseminasyonun) normal cinsel ilişkiye olan üstünlüğü servikal faktörü ortadan kaldırması ve spermlerin kat etmesi gereken yolu azaltması. Bazı durumlarda rahim ağzından salgılanan sıvı spermlerin rahim içine geçişine engel olabilir. Aşılama (inseminasyon) bu gibi durumların varlığında önemli avantajlar sağlar.


İşlem nasıl yapılır?

Aşılamaya karar vermeden önce çiftin her ikisinin de kısırlık (infertilite) açısından bütün tetkikleri yapılmış olmalı. Eğer Ovülasyon indüksiyonu (yumurtalıkların uyarılması) yapılacaksa uygun ilaçlarla bu sağlanmalı ve seri ultrasonografilerle yumurta hücresi gelişimi saptanmalı. Bu hücre ya da hücreler yeterli boyuta ulaştığında çatlatma iğnesi yapılmalı. İdeal olarak bu iğneden 24 - 36 saat sonra aşılamanın (inseminasyon) yapılması. Eğer gerek görülürse ultrason takipleri esnasında kanda östrojen değerlerine bakılabilir. Ovarian hiperstimülasyon sendromu (yumurtalıkların tedaviye aşırı cevap vermesi) gelişir ya da gelişme şüphesi uyanırsa tedaviye ara verilebilir.

İşlem gününden önce en az 3 gün süreyle erkek herhangi bir şekilde cinsel ilişkiye girmemiş ve boşalmamış olmalı. İşlem günü erkek klinikte semen örneği verir. Bunun için tercih edilmesi gereken yöntem mastürbasyondur. Mastürbasyon esnasında kayganlaştırıcı vb. maddelerin kullanılması sperm kalitesini bozabileceğinden bu konuya dikkat edilmeli. Elde edilen semen örneği belirli kimyasal maddelerle işlemden geçirilip hazırlandıktan sonra (yıkama), aşılamaya (inseminasyona) hazır hale gelir. Kadın jinekolojik muayene pozisyonunda uzanır. Spekulum takılır, serum fizyolojik ile temizlik yapıldıktan sonra uygun katater rahim ağzından, rahim içine ilerletilir. Enjektöre çekilmiş olan semen yavaş ve dikkatli bir şekilde bu katater vasıtasıyla rahim içine verilir. Daha sonra katater ve spekulum çıkartılır. Bir miktar semenin dışarıya geri gelmesi normaldir.


Aşılama (inseminasyon) ağrılı bir işlem değil. İşlemden sonra kadın 10 - 15 dakika kadar uzanır ve daha sonra normal hayatına dönebilir. Şart olmamakla birlikte hastaya progesteron desteği verilebilir. Aşılamadan sonraki ilk 24 - 48 saat ağır fiziksel aktiviteden kaçınılması önerilir. Ancak yatak istirahati gerekli değil.

İşlem sonrası 2 hafta içinde adet görülmez ise gebelik testi yapılır. Testin pozitif olması durumunda uygun şekilde gebelik takiplerine başlanır. Negatif olması durumunda kadının adet kanamasının 3. günü yeni bir deneme için ilk ultrason incelemesine çağırılır.

Aşılama başarı oranları
ICI günümüzde pek uygulanmayan bir teknik olup normal cinsel ilişkiye oranla gebelik şansını sadece %2 civarında arttırır.

IUI altta yatan kısırlık (infertilite) nedenine bağlı olarak normal ilişkiye oranla %5 - 20 artış sağlayabilir. Şans uygulama sayısı arttıkça biraz daha artar. Teorik olarak bir sınır olmamakla birlikte 6 - 7 seferden fazla denenmemesi öneriliyor.

Eğer evlilik ve kısırlık (infertilite) süresi uzunsa aşılama denenmeden direkt tüp bebek ve mikroenjeksiyona geçilebilir.

Göğüsler Sadece Bebek İçin Mi?

Soru: Ben dokuz ayl&#;k bir bebe&#;i olan emziren bir funduszeue.infoeye ba&#;lad&#;&#;&#;mdan beri e&#;ime kar&#;&#; gö&#;üs oyunlar&#;nda kendimi rahats&#;z hissediyorum. Di&#;er annelerinde ayn&#; konuda sorun ya&#;ay&#;p ya&#;amad&#;&#;&#;n&#; merak ediyorum ve sizce bebe&#;imi sütten kesersem duygular&#;m de&#;i&#;ir mi?

Cevap: ilk olarak siz bir kad&#;n olarak annelik duygusu ya&#;&#;funduszeue.info yaz&#;k ki kültürel program&#;m&#;z genellikle annelerin cinsel varl&#;klar&#;n&#; reddetmektedir. Hissettikleriniz do&#;al olmakla birlikte bu dönemde bebe&#;inizi emzirseniz de emzirmeseniz de ayn&#; dü&#;üncelere sahip olacaks&#;n&#;z!

Vücudunuzdan orgazm oldu&#;unuz s&#;rada salg&#;lanan oksitosin hormonuyla emzirirken salg&#;lanan hormonun ayn&#; oldu&#;unu bilmeniz gerekir. bu hormon ayn&#; zamanda rahminizi harekete geçiren hormondur. Baz&#; kad&#;nlar bebeklerini emzirirken, cinsel belirtilerle annelik hislerini kar&#;&#;t&#;rmadan bunun keyfini ç&#;kar&#;rlar. Ancak bu fark&#; ay&#;rt etmeyi geli&#;tirmek biraz zaman&#;n&#;z&#; alacakt&#;r!

Emzirmeyi b&#;rakt&#;ktan sonra cinsel ili&#;ki esnas&#;nda gö&#;üslerinizden daha fazla zevk alabilece&#;inizi dü&#;ünebilirsiniz. Bu, mümkün olabilir. Öncelikle emzirmenin hassasl&#;k sa&#;lad&#;&#;&#; gö&#;üslerinizden zevk alman&#;z için kendinize izin verin. Bu sizin cinsel ili&#;ki s&#;ras&#;nda ve ayn&#; zamanda emzirme s&#;ras&#;nda ald&#;&#;&#;n&#;z zevki art&#;racakt&#;r.

Ne de olsa onlar sizin gö&#;üsleriniz. Kendinize cinsel hayat&#;n&#;zda zevk alma olas&#;l&#;&#;&#;n&#;z&#; görmeye çal&#;&#;mak içinve biraz farkl&#; olarak, bebe&#;inizi beslerken hissetti&#;iniz annelik duygusunu ve rahatlamay&#; dü&#;ünmek için izin verin. Belki de bedeniniz ikisinden de zevk alacak!

Emzirmede ve cinsel ili&#;kide do&#;al &#;ehvet vard&#;r. Ancak ikisi de farkl&#; &#;ekillerde ortaya ç&#;kar. Dilinizi di&#;er insanlarla konu&#;up ileti&#;im kurmak içinkullan&#;rs&#;n&#;z ama e&#;inizi öpmek içfunduszeue.info kesinlikle size ba&#;l&#;. Anne olduktan sonra öncelikle bir kad&#;n olarak kendinizi cinsel aç&#;dan ifade etmekten çekinmeyin.

Debbi Donovan

ANASAYFAYA DÖNMEK &#;Ç&#;N TIKLAYINIZ

Anne Sütünün Artması İçin Öneriler

Emzirmek hayatın ilk yıllarının en önemli konularından biri. Bana sorarsanız da en doğal süreçlerden biri olmasına karşılık bazen en zor, bazen de toplumun en yargılayıcı, en baskıcı olabildiği alanlardan bir tanesi. Başlamakla da bitmiyor emzirmeyi bırakma konusu da  ayrı  bir muamma.

Anıl Yeşildal &#; funduszeue.info

Emziren anneler kadar emziremeyen annelerin de kendilerini sıkışmış hissettiği, kimi zaman bir mecburiyet, kimi zaman da bir görev halini alan deneyimler arasında. Benim gözlemim bu konunun en içgüdüsel hali ile annenin kendi doğalında, kendi tercihleri ile, kendini ve çocuğunu dinleyerek yaşaması gereken bir süreç olması gerekirken, kurallar silsilesi ile zorlaşan, nasıl devam ettirmek ve nasıl sonlandırmak konusunda da kafaların karışık olduğu bir hal aldığı yönünde. Bu konu, hakkında kitap yazılacak kadar genişken, bu makalede emzirme bırakmanın dinamiklerinden kısaca bahsetmek istiyorum.

Emzirmenin bebek ve anne için anlamı

Emmek bebek için hem bir BESLENME, hem de DUYGUSAL GELİŞİM süreci. Hayatın ilk aylarında ilişki kurmanın önemli bir paydası. Fiziksel açıdan bakınca doyma, sindirim sistemini rahatlatma ve bazen de susuzluk giderme. Duygusal açıdan baktığımızda da güvende hissetme, sakinleşme, dinlenme, ilişkide kalma ve kimi zaman da eğlenme, keyifli zaman geçirme 🙂 Anne de tüm bunların diğer yarısı. Bebeğini besleme, iyileştirme, şefkat verme, rahatlatma, onunla dinlenme, güven verme, sakinleştirme, ilişki kurma ve aynı ölçüde keyif alma.

Şimdi emzirme bırakma sürecini böyle bütünsel bakarak ele alalım.

Emzirmeyi bırakma için uygun zaman

Emzirmeyi bırakma için  uygun  zaman, emzirme konusundaki her konu gibi bebek ve anne özelinde değerlendirilmeli. Bu konudaki güvenilir kaynaklar en az iki sene emzirin diyor. Anne sütünün ve emzirmenin yararlarını düşündüğümüzde ne kadar bu genel bilgiye uyumlu bir süreç, o kadar sağlıklı desek de, bu her zaman böyle olmak zorunda değil. Emzirmek hem bir beslenme, hem de bir ilişki kurma şekli demiştik. Ve beslenme de, ilişki de ömür boyu. Önemli olan bu temel süreçlerin olumlu devam etmesi. Yani hem beslenme, hem de ilişkimiz emzirme bırakma sonrasına hazır mı? Sadece bebeğim değil, ben hazır mıyım? Özellikle duygusal gelişim konusunda ebeveynin farkındalığı yeterli mi ve çocuk da yine duygusal gelişiminde geldiği noktada bu tecrübe için yeterli olgunluğa sahip mi? Sorulması gereken en temel soruların bunlar olduğuna inanıyorum.

Anne emzirmeyi bırakma konusunda ne  kadar istekli

Bu süreçte bebeğin ihtiyaçları ve annenin verdiği ebeveynlik dışında, annenin emzirmek ile ilgili hissettiği duygulara verdiği farkındalık ve şefkat da bir o kadar önemli. Çocuğu her anlamda hazır olsa da annenin emzirmeyi bırakmak istememesi ne anlama geliyor? Belki kendini diğer alanlarda yeterli hissetmemesi (yeterli olup olmaması değil), belki sosyal destek ağının çok zayıf olması ve tek başına bu süreci yaşamaktan korkması, belki bu tecrübenin ona “terkediliş ve kopuş” olarak hissettirmesi? Veya tam tersi bir durumda, bebeğini artık emzirmek istemeyen bir anne bize ne anlatmaya çalışıyordur? Belki bağlanmakta zorlanma, belki çocuklu hayatta kapana kısılmış hissetme ve özgürlük arayışı, belki yoğun kaygı? Tüm bunlar belki bugünün ihtiyaçlarına dair birer sinyal, belki de annenin geçmişte aldığı ebeveynlik ve hatta emme deneyimine dair birer ipucu. Sevsek de sevmesek de bu halleri, onlar var. Annenin bu duygularının da tüm süreçte dikkate alınması değerli, ortak ilişkilerinin gelişimi açısından önemli diye düşünüyorum.

Eğer emzirme bırakmaya hazır değilsek, önce hazırlanalım ve öyle sonlandıralım, acele etmeyelim. Önemli olan bebek ve anne özelinde DOĞRU ZAMANDA bunu yaşamak.

Emzirmeyi bırakma ne demek? Tüm resmi görüyor muyum?

Emzirmeyi bırakmak bir GELİŞİM adımı. Doğal büyüme halinin bir parçası. Aynı zamanda bir özerkleşme, bireyselleşme, anneden ayrılma -bağlı olup, bağımlı olmama- süreci. Kendi içinde bir ayrılık, bir bitiş ve bir son. Her son gibi biraz hüzün, biraz değişim ve güven alanından çıkma, aynı zamanda da yeni başlangıçların tazeliğini, heyecanını içeriyor. Bir terkediliş ve reddetme değil, bir kopuş değil. Anne ve ilişki oracıkta duruyor, sadece şekil değiştiriyor.

İşte bütün mesele de, emzirme bırakma sürecinde ve sonrasında bu süreci bu şeffaflıkta görebilmekte. Annenin kendini veya bebeğini etiketlemeden, tüm yanları ile bu süreci şefkatle anlaması, kabullenmesi de çocuğa güven veriyor.

Emzirmeyi bırakma sürecinde hangi kasları geliştireceğim?

Bebeğin hayatının ilk aylarında emerken aldığı duygusal desteği, emzirmeyi azaltma veya bırakma süreçlerinde ebeveynleri ile olan ilişkisinden alması en önemli konu diyorum. Tüm süreçte bebeğin duygusal gelişimi açısından sağlıklı ilerlemek adına, bebeğin emerek tatmin aldığı duygusal ihtiyaçları, ebeveyn emzirme dışındaki ilişkisi ile de vermeye hazır mı? “Anne” değil, “ebeveyn” diyorum çünkü bu süreçte bebekle bağ kuran başta baba olmak üzere, bakıcı, anneanne gibi herkes sürecin bir parçası.

Güvende hissettirme: Emen bebeğin karşıladığı en temel duygusal ihtiyaç güven. Bu satırlara sığmayacak kadar geniş olan güven konusunu kısaca özetleyelim. Güvende hissettirme, ne yaptığım ile değil, KİM OLDUĞUM ve NASIL BİR İLİŞKİ KURDUĞUM ile oluyor. Öncelikle ben güvende hissediyor muyum? Benim kaygı seviyem nasıl? Her gün sinir sistemim bebeğimle ilişki kurarken nasıl bir deneyim yaşıyor? Ancak ben dengeli olduğumda, bebeğimin güvende hissetmesi için gereken ortamı ve ilişkiyi sağlayabilirim.

İkinci olarak, ilişkimde bu güven halini veriyor muyum? Bu bebek ebeveyni ile ilişkisinde GÖRÜLDÜĞÜNDE ve ANLAŞILDIĞINDA oluyor. Bebeğime tam dikkat verdiğim anlar gün içinde dengede mi? Onun sinyallerine dikkat veriyor muyum? Onu gördüğümü ve ihtiyaçlarını, duygularını anladığımı gerek bunları karşılayarak, gerek ilişkimde bunu ona geri vererek ortak tecrübelerimizin doğal bir parçası olarak yaşıyor muyum? “Bu oyundan sıkıldın, bunu görüyorum, biraz yürüyüş yapalım mı?”, “Emeklemek istiyorsun, zorlanıyorsun ve yoruluyorsun bunu anlıyorum”, “Kocaman bir kule yaptın ve bunun seni ne kadar heyecanlandırdığını görüyorum”

Güven meselesinin bir parçası da KOLLAMA/KORUMA. Korku, kaygı gibi duygularda hem bu duyguları ifade etmesi için alan açıp, hem de ona koşulsuz korunma, kollanma sunuyor muyum? “Çekiniyorsun çocuklardan ve yanımda beklemek istiyorsun. İstediğin kadar yanımda kalabilirsin, sen istediğinde parka doğru beraber yürürüz”, “Yüksek seslerden çok korktun, yanındayım. Sana zarar veremez, ben senin korurum”

Bebeğim emmediği zaman da güvende hissediyor mu?

Sakinleştirme: Emmenin bir bebeğe verdiği en önemli duygusal desteklerden biri bu. Emen bebek sakinleşiyor, sinir sistemin dengeleniyor. Ancak sakinleştirmek ve sakinleşmek aslında İLİŞKİ KURMAK İLE oluyor. Bugün bilimsel olarak da biliyoruz ki, göz-ses-ten teması ve dikkat verme ile çocuğun görülmesi, anlaşılması beraberinde sakinleşmeyi getiriyor. Gerçek bir EMPATİ ve o anda hissettiği kaydı, korku, sıkılma gibi zor duygulara gösterilen SAYGI, ifade hakkı, bunların dile gelmesine şefkatle verilen süre sinir sisteminin yavaş yavaş aşağı inişini sağlıyor. Bu tecrübe de hem ebeveyn, hem de çocuk tarafında prova gerektiriyor. Emzirme azaltma ve bırakma süreçlerinde geliştirmemiz gereken en önemli kaslardan birinin bu olduğuna inanıyorum.

Dinlenme: Emekleme ve yürüme dönemleri boyunca ve sonrasında çocuk hareketli, keşfetmek için tüm gün aktivite peşinde. Bu da gelişiminin normal süreci. Dinlenmek istediğinde kucağa geliyor, emiyor, hem kasları gevşiyor, hem de sinir sistemi dinleniyor. Yine emzirmenin azalma ve bırakma süreçlerinde bu anları bebeğe ilişki halim, ten temasım, kendi dingin beden dilim, oyunlarım ile veriyor muyum? Kucakta göz göze oynanan bir söz oyunu, bir fış fış kayıkçı, ten temaslı sakin şarkılar ile dinlenmesine alan açıyor muyum?

Keyif alma: Bebeğin ve annenin bu çok sevdiği ortak tecrübe bir keyif, bir sohbet, bir sevgi alışverişi. Bu oyunlarımızda, emzirme dışı sohbetlerimizde var mı? Göz göze, birbirimize dikkat vererek eğleniyor muyuz? Ten temasımı ona koşulsuz vererek, ihtiyacı olan yerlerde sevgimi ve ilgimi bebeğime hissettiriyor muyum?

Emzirme bırakma bir ayrışma, özerkleşme. Bunu destekliyor muyum?

Emzirmenin azalması ve sonlanması sürecinde bebek büyüyor, ebeveyne bağımlı olmaktan bağlı olma yolculuğunda ilerliyor. Onun ayrı bir BİREY oluşuna, ÖZERK VAROLUŞUNA verdiğim dikkat ve destek ne kadar? O büyüdükçe onunla GÜCÜ PAYLAŞIYOR MUYUM? Evdeki kaptanlığımı korurken onun kendi karar verebileceği alanlar yarattım mı? Seçimler sunarak kontrol ihtiyacına cevap veriyor muyum? Yani, onun benden ayrışmasına ben hazır mıyım ve onu hazırladım mı?

Beslenme düzeni, katı gıda alımı nasıl?

Hayatın ilk aylarında çocuğun açlık ve susuzluk ihtiyacının tam karşılığı, ilerleyen aylarda da önemli bir parçası anne sütü. 1 yaşa doğru katı gıda ile dengelenmeye başlıyor. Emzirmeyi bırakmaya hazırlanan bir çocuğun da beslenme düzeninin dengesini sağlamak, gün akışında onun açlık ve evin hayat düzenine paralel öngörülebilir, düzenli ve keyifli, yine ilişki ile desteklenen bir yemek yeme düzeninin varlığını sağlamak değerli. Bu konuda çocuk doktorunuzdan destek alarak ilerlemenizi öneririm.

Aşağıdaki videolarda Uzm. Dr. Duygu Gür Ünal, “Bebeklerde Ek Besinlere Geçiş” ve “Özel Aşılar” hakkında bilgiler veriyor. Videolarımızdan önce “Kardeşim Sağlıklı Besleniyor” adlı animasyonumuzu da çocuklarınıza keyifle izletebilirsiniz.

Emzirme bırakma sürecini nasıl yönetelim ?

Emzirmeyi sonlandırmak, en az emzirme sürecin kendisi kadar pozitif, tatmin edici ve mutlu yaşanmayı hak ediyor.

Süreç: Öncelikle, bu bir süreç. Kimi zaman aylara, kimi zaman haftalara yayılan bir zaman dilimi. Doğalı, bebeğin fiziksel ve duygusal gelişimine verilen dikkat ile emzirme aralarının açılması ve emzirmenin kendi kendine azalması. Bu süreçte katı gıda alımı ve ilişkinin paydaları doğal akışta artıyor. Yani aslında süreç kendi kendine ilerliyor, bu da farkında ebeveynliğin bir sonucu olarak yorumluyorum. Ancak kimi zaman ebeveyn bu farkındalığı sonradan kazanmış olabiliyor ve yukarıda bahsettiğim gelişim alanlarına dikkat vererek önce kendini ve bebeğini hazırlıyor, bu süreçte de zaten emzirme kendi kendine dengeleniyor, AŞAMALAR HALİNDE aralar açılıyor. Bu aşamalandırma sürecinde de önerim KOLAYDAN ZORA DOĞRU gitmek oluyor.

Azar azar verilen bu tolerans provaları, sinir sistemini güçlendiriyor. Belki önce sıkıldığında, kaygılandığında emdiği ara emmeleri azaltmak, belki sonrasında annenin işten dönmesi gibi yoğun özlem duygusunun olduğu ana doğru geçmek, belki de sonrasında uyku önceleri veya varsa gece uykusu arasındakine sıra gelmesi. Bu sıralamada önemli olan çocuğun ihtİyaçları, bunu da en iyi ebeveyninin bileceğine inanıyorum.

Kademeli  azaltın

Artık sona yaklaştığımızda ise yine aşamalandırma esas. Ben her bir azaltılan emzirmeden sonra en az birkaç hafta ara verilmesini, hayatın doğal akışında o anda emzirme olmasa da çocuğun buna tam olarak uyumlanmasını ve ancak o zaman bir sonraki adıma geçilmesini öneriyorum. Kaç gün geçtiğinden ziyade, çocuğun adaptasyonu önemli.

Değiş tokuş anı: Aylar boyunca bebeğin emdiği bir anda, şimdi emmeme zamanı. O anda neler olacak? Dediğim gibi, doğal akışta bunun kendi kendine olmasını bekliyoruz. Ancak olmuyor ve ebeveyn sinyal izleyen, kendini ve bebeğini anlayan bir yerden bunun zamanı geldi diyor ise, bu anı nasıl yönetmeli? İlk adım, ANLAMAK. O andaki duygular, temel ihtiyaçlar neler? İkinci adım değiş tokuş, emzirme yerine bu ihtiyaca tam olarak cevap verecek İLİŞKİYİ VERİYORUM. Tüm süreçte dürüstüm, sakinim, ne yaptığımı biliyorum. “Canın sıkıldı ve emmek istiyorsun. İstersen seninle başka bir oyuna geçelim. Ne oynayalım, sen seç. Lego mu, bebeklerin mi?” “Biliyorum çok endişelendin, sarılabiliriz ve ağlayabilirsin, seni dinlerim. Ne kadar zor olduğunu biliyorum.” “Galiba susadın, çok koştuk ve yorulduk. Soğuk bir ayran mı, yoksa su mu istersin? Kucağımda oturarak sana içirebilirim”

Peki ne yapmıyorum? Dikkat dağıtmıyorum, o andaki o ihtiyaç yok saymıyorum. Geçiştirmek yerine dikkat ve değer veriyorum. Bunu vermem bile öyle çok şey anlatıyor ki çocuğuma, o anda bile ne çok şey geliştiriyorum.

İhtiyaç varsa, mümkünse bir sonraki emmenin ne zaman olacağını söylüyorum, öngörüyü netleştiriyorum. Bunu da onun anlayabileceği, somut bilgiler vererek yaomakya fayda var. “Ben işten geldikten sonra emeceksin.” “Uyumadan önce emeceksin” gibi.

Son adım, zorlanırsa ilişkimle SAKİNLEŞTİRİYORUM, REGÜLE EDİYORUM (bknz. Emzirme bırakma sürecinde ilişkide hangi kasları geliştireceğim?). “Bazen böyle hissettiğinde emmemek çok zor biliyorum, ben yanındayım ve güvendesin. Seni dinliyorum, değer veriyorum ve kabul ediyorum her duygunu. Senin için zor olan anları da sevmeye, sana bu anlarda da yardım etmeye varım. Şu zamanda emeceksin, o ana kadar beklemek zor, sana destek olacağım” mesajı değerli.

Neleri yapmayalım?

&#;Meme yok&#; demeyin

  • “Meme yok” demeyelim diyorum en başta. Çünkü oradalar, görüyor. Ayrıca bu kadar zamandır sevdiği, değer verdiği memelerin yok olmasının yaratacağı endişe seviyesini bir hayal edin. Bu süreçte ve sonrasında çocuğun her zaman memelere bakma, dokunma hakkı olması gerektiğine inanıyorum. Emzirme bırakma sonrasında da çocuk giyinip soyunurken çıplak memeleri gördüğünde heyecanlanıyorsa, bazen dokunmak istiyorsa bu çok sevdiği bir şeyi özlemesinden, geçmiş emme dönemine olan olumlu hatırlama hallerinden olamaz mı? “Evet çok seviyorsun memeleri, onları sen emdin ve bazen özlüyorsun. Kocaman sarılalım mı?” (Bunu uzun süre devam ettiren çocukların duygusal ihtiyaçlar konusunda nerede zorlandığına bakmak gerekebilir. Mesele memeye dokunmasından çok ilişkide nerede zorlandığıdır)

1. Memeden tiksindirmeyin

Memeden tiksindirmek veya uzaklaştırmak için salça, sirke, oje sürmek gibi her türlü uygulamadan uzak durmanızı öneriyorum. Bugüne kadar olan duygusal bağa, onun duygularına ve ihityaçlarına saygıdan.

2. Emzirmeyi aniden kesmeyin

Birdenbire emzirmeyi kesmemek çok önemli. Bu özellikle çok sık emen bebeklerde kaldıramayacağı bir yükü birdenbire omuzlarına yüklemek, tolerans geliştirmeden ilerlemek oluyor. Yoksunluk hissi ile boğuşarak değil, gelişerek bu süreci yaşaması önemli.

3. Başka bir değişim süreci ile çakışmamalı

Emzirme bırakma süreci başka bir değişim süreci ile çakışmaması, hatta öncesi ve sonrasında da hayatın genel anlamı ile stabil, öngörülebilir olması gerekli mümkünse. Kardeş, kreş başlangıcı, bez bırakma, taşınma, hastalık gibi dönemlerde, hemen öncesinde veya sonrasında önermiyorum.

4. &#;Sütler bitiyor azalıyor&#; ifadesi sakıncalı

Süreç içinde “sütler bitiyor/azalıyor” gibi cümleler çocukta ne zaman biteceğine dair bir bilgi vermediğinden endişe yaratır. “Ya biterse” stresi ve telaşı ile daha çok emmeye bile başlayabilir. Çocuk andadır. Bu nedenle de emme veya emmeme anlarına o anda eşlik etmek ve bu gibi kafa karıştırıcı cümleler kurmamak iyi olur.

5. &#;Sen artık büyüdün&#; ifadesi ters tepebilir

Bu süreçte “sen büyüdün, ağabey/abla oldun, bak Ayşe artık emmiyor” gibi “olmasını istediğimiz çocuğa” dair etiketler ve karşılaştırmalar şu anda varolan ve aslında hala çok küçük olan, hala emen çocuğa karşı olan tam kabulleniş duruşuna ters bir yaklaşım. Onun büyümesi kendi içinde hissettiği bir duygusal gelişim ise, onun bunu kendi yapması lazım. Buna nasıl kaptanlık edeceğimizi ise yukarıda detaylıca aktardım. O henüz emzirme bırakmaya hazır olacak kadar “büyümeden”, sizin ona “büyüdün” demeniz çocuğa hiçbir katkı sağlamadığı, yol göstermediği gibi “beni olduğum gibi kabul etmiyor” mesajı ile beraber işleri de zorlaştırıyor. Büyüme ve gelişme ilişkide ve sürecin kendi içinde oluyor.

Emerek dalan bebeklerde süreç bir parça daha zor

Emerek uykuya dalan ve bunu uzun süredir yapan bebeklerde o andaki emme davranışı bir bağımlılık hali aldı ise, bu süreçte çocuğun zorlanmaları daha fazla olabiliyor. İdeali, önce bu bağımlılığı kırmak, yani önce emzirmek ve sonra yakınlık, ten teması, şefkatle, ilişki dinamikleri ile çocuğun uykuya geçişine destek vermek olacaktır. Bu sayede sıra uyku öncesi emzirmeleri bırakmaya geldiğinde, çocuk hem emmeme, hem de dalamama gibi iki zorlanma ile aynı anda başa çıkmak zorunda kalmaz. Ancak bazen ebeveynler iki ayrı süreç yürütmek yerine, hem çocuklarının hem de kendilerini bu tek seferde yürütebilecekleri sürece hazır hissedebiliyorlar. Önemli olan çocuğun daha fazla zorlanabileceğini önden bilmek ve tüm süreçte onun yanında olmak.

Özel durumlar

Kimi zaman çocuk tarafında, kimi zaman da anne tarafındaki özel ihtiyaç durumlarında emzirme deneyimi hayal ettiğinizden daha erken veya daha geç sonlanabilir. Her hangi bir sağlık sorunu, annenin duygusal durumu veya ilaç kullanmasının gerekmesi, yoğun sosyal baskı gibi birçok fiziksel, duygusal, sosyal etkenden bahsedebiliyoruz. Böyle durumlarda yine esas olabildiğince hazır olmak, bu deneyimi bir süreç olarak yönetmek ve elimizden geldiğinde aşamalandırmak. Olamadığı durumlarda ise anneye olan sosyal desteği artırarak, çocuğun kendini güvende hissetmesi için diğer bağlanma figürlerinden de destek alarak “onu anlama ve ilişki ile güven verme” konusuna ekstra hassasiyet göstererek ilerlemek olacaktır.

Son Söz

Emzirme azaltma ve bırakma, başından sonuna bireysel değerlendirilmesi gereken ve son sözü annenin söylemesi gerektiğine inandığım çok değerli bir süreç. Ben bu yazımda, sürecin tamamına dair farkındalığınızı artırmayı hedefledim. Pratik ipuçları verdim, ancak bilerek esnek bıraktım. Bu yaklaşımım, birebir hikayelerini bildiğim danışanlarım için de geçerli oldu bugüne kadar. Zira bu süreci yaşamış bir anne olarak da, annenin içine sinen, içgüdülerini dinleyerek sürdürdüğü emzirme ve bunu sonlandırma sürecinin en iyisi olduğuna inanıyorum. En doğrusunu bazen yapamasak da, yapılan hataların veya eksiklerin de bizlere bir şey öğrettiğini düşünüyorum. En yanlış olanın da bir yardım çağrısı, bir savunma mekanizması olduğunu hatırlatıyorum.

Değerli olan her ne yaşıyorsam -içinde hata olduğuna inandıklarımla- dikkat vermek, olduğu gibi görmek ve anlamak, sonra ilişki içinde tamir etmek. İyileşmeye, öğrenmeye ve çaba göstermeye alan açmak. Çünkü emzirme bir gün bitiyor, ancak ebeveyn-çocuk ilişkisi ömür boyu.

Çocuklarda Uyku Sorunları

Sevgili Anne babalar,

Uyku sorunları bebeklerimizi yetiştirirken hepimizin başına dert olmuştur. Uyku eğitimi ise hala bazı aileler tarafından sıcak bakılmayan bir durum Acaba uyku eğitimi, çocuğun özgüvenini bozar mı? Uyku eğitimi çocuğun psikolojisini olumsuz etkiler mi? Arkadaşımız Uzman Psikolog Özge Özkan, bu konuda bize yardımı dokunacağından emin olduğum, uyku sorunlarının nedenleri, çözümleri konusunda minik bir derleme hazırladı. Haydi, iyi okumalar.

Bebekler ne zaman odasında uyumalılar?

Bebek ve çocukların aylıktan itibaren ayrı odaları olabilir ve onlar buna alışabilirler. Huzurlu bir ortam, kısık ışıklar, pastel renkler, yumuşak bir müzik veya ninni kaseti çocuğunuzun gevşemesine yardımcı olabilir. Yatağına her gece aynı uyku arkadaşını koyun-benimsediği bir oyuncak, örneğin siyah-beyaz bir panda- Her gece onu aynı sözcüklerle uykuya uğurlayın,” tatlı rüyalar” gibi.

Bebeklerin yalnız uyumaları neden faydalıdır?

Çocukların gerek psikolojik, gerek fiziksel gerek eğitimsel açıdan yaşadıkları engeller onların sağlıkla büyümelerini önler ve bunu biz çeşitli belirtileri farkederek anlarız. Bunlardan yalnız uyuyamama da olmasını doğal karşılayabileceğimiz dönemler dışında büyüme sorunlarına işaret eder.

Çocuğun kendine gerçekçi güven duygusunu geliştirebilmesi, sağlıklı bir birey olması için bu gelişim engellerini bilinçli yaklaşımlarla bertaraf etmek gerekmektedir. Ergenlik dönemi de belirli özellikleriyle 'ayrılma-bireyselleşme' sürecinin aylıktaki yoğunluğuyla yaşandığı bir dönemdir.

Anne ve babaların kendi kaygı ve korkularını farketmeleri gerkirse kendileri için yardım almaları gerekmektedir. Çok kaygılı ve tedirgin bir annenin çocuğunun rahat rahat tek başına yatabileceğini beklemek pek de makul değildir.

Zor atlatanların pek çoğunda yalnız uyuyamama kalıcı bir hal alır. Özetle psikolojik gelişimin doğal bir parçası olarak dönem dönem gözlenebilen yalnız uyuyamama bu dönemleri çeşitli sebeplerden dolayı çok zorlu atlatan ikililerde ileriki yaşlara sarkan uyku ve diğer sorunları da beraberinde getirir. Bunun yanısıra anne-bebek ilişkisinde psikolojik ve veya fiziksel (prematüre doğum, ilk bebeklik döneminde ameliyatlar, çok sık hasta olan bebek ve çocuklar) sebeplere dayalı sorunlar mevcutsa bu da yalnız uyuyamama sorununu beraberinde getirecektir.

Uyandığında veya uyuyamadığında ne yapmalı?

Bebek uyanırsa veya hemen uykuya dalmazsa ağlamasına izin verin. Onu kucağınıza almadan her 15 dakikada bir yanına gidip kontrol edebilirsiniz. Bir süre sonra ağlaması kesilebilir.

Bebeğinizin gece uyanması normaldir. Bebekler geceleri uyanır. Belli bir sebebin olması gerekmez. Sorun bebeğinizin kendisini sakinleştirerek yeniden uyumasıdır. Bebeğinizin tekrar uykuya dalmasını sağlayacak koşulları yaratmaya çalışın.

Ne gibi haller çocukların uykuya dalmalarını önler?

Genellikle fazla heyecan, ağır bir yemek veya yatmadan önce anne ve babalarıyla veya kardeşleriyle fazla ölçüde oynaşmak.

Bebekler günde kaç saat uyur?

Bebekler büyüdükçe daha az uyumaya başlarlar. Yeni doğmuş bir bebek saatte bir sadece beslenmek için uyanır. Bir aylık bebekler saat, aylık bebekler yaklaşık 15 saat, 6 aylık bebekler 14 saat, 10 aylık bebekler saat v.b. uyurlar aylık çocuklar günde 2 kere gündüz uykusu uyurlar. 18 aylıktan itibaren gündüz uykuları 1 kereye inebilir.

Anne sütüyle beslenen bebekler geceleri daha sık uyanırlar, her saatte bir beslenme ihtiyacı duyarlar çünkü anne sütünü sindirmek hazır mamaya göre daha kolaydır. Bir süre sonra uykuyla emzirilme arasında ilişki kurarlar.

Uyumaları için mamayla beslenen veya emzirilen çocukların çoğunlukla gece beslenmeye ihtiyaçları yoktur. 3 aylıktan büyük çocuklar gün içinde tüm gıda gereksinimlerini karşılarlar. Uyku ile beslenme arasındaki çağrışımı engellemek için çocuğunuzu yatırmadan dakika önce yatak odasının dışındaki bir bölümde besleyin. Uyumadan önce biberonla mama vermeyi veya emzirmeyi aşamalı olarak azaltın. Biberonla besliyorsanız sütün gramajını her gece biraz daha azaltın. Emziriyorsanız bebeğinizi beslediğiniz süreyi her gece 1 dakika azaltın.

Gece yatağından çıkmakta olan üç ile beş yaş arası çocuk için ne gibi bir usul takip edilmelidir?

Çok hallerde bu gibi çocuklar yataklarında kendilerini sıkışık hissetmekte olduklarından gece yarısı yataklarından kalkmaktadırlar. Bu gibi çocukların çocuk karyolalarından alınarak normal yansız karyolalarda yatırılmaları yararlı olacaktır. Bu şekilde kendilerini daha özgür hissedecekler ve yataktan kalkma âdetleri azalacaktır.

Dikkat edilmesi gereken noktalar!

Kimi bebeklerin gaz problemleri uyku sorunları yaratabilir, bunun geçici olduğunu uzun süreli olanlarda başta anne sütü ve diğer süt türevlerine, kimi durumlarda da başka yiyeceklerle ilgili allerjik reaksiyon olduğunu bilelim. Bunun için çocuk doktorundan yardım isteyin. Bebekleri ve çocukları sürekli ten temasıyla uyutmayın, uykudan önce sevin öpün koklayın fakat koyun koyuna aynı yatakta birlikte yatmayın.

Anne ve baba olarak aranızda çeşitli sebeplere dayalı (cinsel, iletişimsel, ailevi vd.) sorunlar var ise kuvvetle muhtemel bu çocukta da sorunlar yaratacaktır. Öncelikle çift olarak aranızdaki sorunları yapıcı bir şekilde çözmeye çalışın.

Uykuya dalmanın genelde çocuklar için çok da kolay bir şey olmadığını bilelim. Çünkü tek başınalığını yoğun bir şekilde duyumsadığı bir alandır uyku ama gelişim için olmazsa olmaz bir alandır. Güven verici destekleyici olun. Çocuğun kaygı ve korkularından etkilenmeyin anlayış ve kabul gösterin ama siz de kaygılanmaya başlamayın. Bu zincirleme reaksiyon doğurur.

Bebeğinizi o hoşlansa bile yüzüstü yatırmayın. Sırtüstü ve yan yatırın. Çünkü yapılan araştırmalarda yüzüstü yatan bebeklerde ani bebek ölümleri görülmüş ve sırtüstü veya yan yatan bebeklerde bu durum söz konusu olmamaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi ailelere bebekleri sırt üstü veya en doğrusu yan yatırmalarını önermektedir. Bebeğinizi yastıklarla destekleyerek yan yatarken de rahat uyumasını sağlamanız mümkündür.

Uyku bozuklukların sebepleri neler olabilir?

Çocuklarda görülen uyku bozukluklarının pek çok sebebi vardır. Yalnız uyuyamama bir anlamda uyku bozukluklarının da bir parçasıdır. Uyku bozuklukları hem psikolojik kökenli olabilir hem de psikiyatrik/nörolojik kökenli olabilir.

Bebeklik ve erken çocukluk döneminde ( yaşa kadar) uykuda nörolojik sebeplere dayalı ama iyi ayırt edilemediği için, ya kültürel olarak metafizik olgularla açıklanmaya çalışılan ya da psikolojik sebeplere yorulan nöbetler (seizures)vardır. Bu nöbetler sıklıkları değişken şekilde tekrar eder; çocuk gözleri açık olsa da uykudadır anne ve babasını tanımaz çoğu zaman konuşur dakikalarca da sürebilir. Böyle bir durumda anne ve baba doğal olarak çocuğun bu durumundan endişe duyarlar ve çocukla birlikte uyumayı tercih ederler yada kendi yataklarına alırlar. Böylesi durumlarla başlayan yalnız yatamama ileriki yaşlara kadar devam edebilir ve hem çocukta hem de anne ve babada da tedirginlikler yarattığı için onlar da çocuğun tek başına güvenli bir şekilde uyku uyuyamayacağı inancını geliştirirler . Kısacası nörolojik sebeplerle başlayıp daha sonra bu sebepler kendiliğinden geçse de psikolojik olarak devam edegelen yalnız uyuyamama problemleri vardır.

Doğal gelişimin bir parçası olarak zaman zaman kısa dönemlerle uyku bozuklukları çıkabilir bundan telaşa kapılmayın Bu dönemlerde çok yoğun inatlaşmalar ve çatışmalar yaşanıyorsa öncelikle bunu kendi içinizde sorgulayın ben çocuğumun büyümesiyle ilgili olarak neler hissediyorum? Çünkü anne ve babalarda da çocuktan ayrılma kaygı ve korku uyandırabilir bunu anlamaları gerekmektedir. Çocuğunuzun bir birey olarak büyüyebilme ve yeteneklerini geliştirebilme kapasitesi olduğunu bilin. Bu kapasitesini farkederek yeteneklerini geliştirebileceği ortamlar yaratın.

Yalnız uyuyan çocuk korkar mı?

Psikolojik olgunlaşma ve gelişimin doğal bir parçası olarak yalnız uyuyamama ve uyku bozuklukları da mevcuttur. Psikolojik olgunlaşmayı 'kişilik gelişimi' ve 'ayrılma, bireyselleşme' süreci olarak tanımladığımızda, çocuğun ilgisinin dış dünyaya yöneldiği dönemde (özellikle yürümeyle birlikte) keşifler ve heyecanlar olur bununla birlikte korku duygusu da ortaya çıkabilir. Kaynağı bilinmeyen sesler, zaman zaman anlamı çözülemeyen oyuncak veya objeler kimi durumda palyaçolar korku verici olabilir. 'Çocuk nereden de öğrendi bu korkuyorum kelimesini oysa biz onu hiçbirşeyden korkutmadık' der çoğu anne ve baba fakat dünyayı anlamlandırmaya ve bir yandan da bu dünyadaki yerini yavaş yavaş farketmeye başlayan çocuk için bahsedilen tip korkular olabilir. Çok uzun ve çok yoğun olmadıkları müddetçe büyümenin bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Bu tip durumlar yine kaygı seviyesi yüksek koruyucu anne ve babayı çocuğu yalnız bırakmamaya uykusunda da yanında olmaya yönlendirir. Bu sebeple yalnız yatamayan çocuklar da vardır. Kaygı ve tedirginlik karşılıklı olarak çocuktan anne ve babaya, anne ve babadan çocuğa geçer. Halbuki anne ve baba da filtrelenmesi gerekir bunların ve çocuğa güven verici yaklaşımlarla davranılması gerekir. Mantıklı açıklamaların pek anlamı yoktur çünkü defalarca anlatmanıza rağmen 'hayır ama orada canavar var' hikayesi devam eder. Çünkü bu çocuğun içindeki, psikolojik bünyesindeki bir gelişime adaptasyonu ile ilgili bir meseledir.

Çocukların öğrenme becerileriyle ilgili ortaya çıkan sorunlar (öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite) psikolojik yönden baskı kızgınlık ve çaresizlik hisleriyle birlikte korkular yaratabilir ve çocuk yalnız uyuyamamaya başalayabilir. Bütün bunları detaylı bir şekilde hem anne ve babayla hem de çocukla yapılacak görüşmelerle netleştirmek gerekmektedir. Anne ve babanın da çocuğunda bahsedilen tipte öğrenme problemleri olup olmadığını gerek öğretmeniyle gerek okul rehber psikoloğuyla görüşüp öğrenmeleri ve kabullenmeleri gerekmektedir. Bu sorunlarla ilgili de yardım almayı geciktirmemeleri gereklidir

Uyku zamanı neden bazen kabusa dönüşebilir?

Onbeş aylıktan itibaren çocuk hem bilişsel hem dil hemde duygusal gelişiminin sonucu olarak, anneyi 'ayrı bir insan' olarak algılamaya başlar bununla birlikte kendisini de 'ayrı bir birey' olarak algılamaya başlar. Bu durum onda üzüntü ve kızgınlık ta yaratır, çünkü anne ve o artık iki 'ayrı' insandır. Bu bilinçlenme onda huzursuzluklara da sebep olur aylarda aylardakine benzer başka insanları yabancılama vb. şeyler yaşayabilir. Bu ileriki aylarda aylar arasında anneye bazen yapışma bazen de isyan tepkileri verme halini alır. Çocuk bu dönemde yalnız uyuyamama, uykuya dalma sıkıntıları çekebilir. Çünkü ayrılma ve bireyselleşme bu dönemde yoğun değişimleri gerektirir. Çocuk ve anne çok huzursuz ve adeta bir savaş alanında gibidir, kimi anne-çocuk bu savaşı daha kolay kimi daha zor atlatır.

Başka etkenler nelerdir?

Eğer fiziksel bir durum söz konusu değilse, diğer etkenler büyük ihtimalle; çocuğun hayatındaki değişimler(yeni kardeş, anne ve babanın boşanması, anne ve baba kaybı, okul, öğretmen değişimleri, ev değişimi vd.) çocuğun psikolojik olgunlaşmasının okul ortamının gerektirdiği sorumluluklara yeterli gelmemesi (anneden ayrılmanın yarattığı kaygıya tahammül etmek, paylaşmak, yanlışını kabul etmek, arkadaşlarının da yönlendirmesine ve oyun kurmalarına izin vermek, ihtiyaçlarını dile getirmek, kendini korumak vs.) olabilir.

Bunun yanısıra özdeşleşebileceği konu ve kahramanlar seçilerek alınan hikaye kitapları da okunabilir (yalnız uyuyamayan ayıcık, kıskanç kaplan, kardeş isteyen çocuk vd.) Çocuğa mantıklı olarak açıklama yapmaktan kaçınmak gereklidir. Korkacak bir şey yok, kıskanma, sakın bağırma, kızma bütün bunlar duygu ifadesini yasaklayan yaklaşımlardır ve çocuğu daha da kötü hissettirir. Üstelik bütün bu 'olumsuz' duyguları hissetmeye devam ettiği için suçluluk hisleri artar. 'Sonradan ortaya çıkan yalnız uyuyamama' çok görece bir ifadedir ve neyin sonrasında çıktığı etraflıca araştırılmalıdır.

Anne-baba tutum ve davranışlarının önemi büyüktür. Çocuklarıyla iyi geçinmeyi iyi iletişim kurmayı talihsiz ve hatalı uzman yönlendirmeleriyle de birlikte 'arkadaşlık etme' formatında yorumlayan anne-babalar çocukta rol karmaşası yaratır ve herkes yerini rolünü etkinliğini, gücünü şaşırır. En önemlisi çocuk rolünü ve gücünü şaşırarak bir yanılsamaya girer ve sınırlarını geliştiremez. Bir çocuğun kişilik sınırlarını geliştirebilmesi için kendisini koruyan yönlendiren, güven veren iki yetişkine yani anne ve babaya ihtiyacı vardır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası