kaynağı değiştir]
Tarancı, yılının ocak ayının ikinci yarısında sağ tarafına gelen felçleAnkara Numune Hastanesine kaldırıldı. Sağ tarafından felç olan Cahit Sıtkı, konuşma yetisini kaybetti. Üç ay hastanede kaldıktan sonra taburcu edildi ve tıbbî imkânların daha iyi olacağı düşüncesiyle İstanbul'a götürüldü. Doktorların, şairin iyileşme ümidi olmadığı ve baba evine gitmesinin uygun olacağını belirtmesiyle Diyarbakır'a, bir yıl Diyarbakır'da kaldıktan sonra tedavi amacıyla 7 Ekim 'te yeniden Ankara'ya götürüldü. Ankara'daki tıp fakültesinde on bir ay boyunca tedavi gördü. Bu sırada kendisine şiirleri okunmuş, hafızasına tekrar işlerlik kazandırılmaya çalışılmıştır. Söylenenleri anlamaya başlayan şair kadar kelimeyi de söyleyebilir hâle geldi. Felçli olan sağ ayağını oynatmaya ve bükülü kalan kolunu kıpırdatmaya hatta yavaş yavaş yürümeye bile başladı. Dönemin bakanı Samet Ağaoğlu'nun yardımıyla 6 Eylül 'da kardeşi Halit Tarancı refakatinde Viyana'ya gönderildi. Viyana'daki bir hastanede tedavi gördüğü sırada 12 Ekim 'da zatülcenpten ötürü öldü. 26 Ekim Cuma günü Ankara'ya getirilen naaşı, Ankara'da Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.
Cahit Sıtkı, ''Sanat, sanat içindir'' fikrini benimseyen şairlerden birisidir. Yaş Otuz Beş şiiri ile gönüllerde taht kuran Tarancı, bu sözü kurduktan 11 yıl sonra 46 yaşında hayata veda etmiştir. Cahit Sıtkı Tarancı kimdir?
4 Ekim senesinde Diyarbakır şehrinde doğan Cahit Sıtkı, Türk edebiyatı için oldukça önemli şairler arasında yer almaktadır. Diyarbakır'ın varlıklı ve köklü ailelerin birinin çocuğu olan şairin babası, Pirinçcizadelerden Bekir Sıtkı Bey şeklinde tanımlanabilir. Şairin annesi, Arife Hanım'dır.
O dönemlerde çıkmış olan Soyadı Kanunu sayesinde aile ''Tarancı'' soyadını kullanmıştır.
İlköğretim yıllarını Diyarbakır'da tamamlayan Tarancı, liseye başlayacağı dönemde ailesi tarafından İstanbul'a yollanmıştır. İlk önce Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesine kaydolan Tarancı, ardından Galatasaray Lisesine geçip, lise hayatını orada tamamlamıştır. O senelerde ana dil derecesinde Fransızca dilini öğrenmiştir.
Lise yıllarında şiire ve edebiyata ilgi gösteren Cahit Sıtkı Tarancı, Galatasaray Lisesin önemli bir dergisi için şiir yazmıştır. Bu şiirleri sayesinde tanınan ve şiirleri sayesinde isminden sıklıkla söz ettiren Tarancı, ilerleyen dönemlerde en popüler edebiyat dergisi olan Servet-i Fünun için yazmaya başlamıştır. Burada şiirlerini yayınlayan Cahit Sıtkı, Ziya Osman Saba ile tanışarak dost olmuştur. Cahit Sıtkı'nın yaşamında dostu için yazmış olduğu mektuplar, ölümü sonrasında bir araya getirilerek eser halinde okurlara sunulmuştur.
Servet-i Fünun dergisinde şiirleri yayınlanmaya devam eden Tarancı 35 senelerimde İstanbul Mülkiye Mektebinde ve Yüksek Ticaret Okulu ile eğitimine devam etmiştir. O senelerde ise ''Ömrümde Sükut'' isimli şiir kitabını yayınlamıştır. Mezun olan Tarancı, Sümerbankta memur olarak çalışmaya başlamıştır. O zamanlar Tarancı'nın Peyami Safa'yla tanışması, hayatının en önemli konusuydu. Peyami Safa ile Tarancı'nın şiirleri Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanarak, çok ilgi toplamıştır.
• Ömrümde Sükût ()
• Otuz Beş Yaş ()
• Düşten Güzel ()
• Sonrası ()
• Bütün Şiirleri ()
• Ziya'ya Mektuplar ()
• Evime ve Nihal'e Mektuplar ()
• Gün Eksilmesin Penceremden ()
• Peyami Safa: Hayatı ve Eserleri ()
- Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede, hatırla ki mahşer günüdür. Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
- Yaş otuz beş yolun yarısı.
- Bir kere misafire çıkmış adın; istesen de istemesen de gideceksin.
- Kuruyan sular gibi zamanı da kaybettik.
- Aşık dediğin Mecnun misali kör.
funduszeue.info - Gündem
Cahit Sıtkı Tarancı (d. 4 Ekim , Diyarbakır ö. 13 Ekim , Avusturya)
Cahit Sıtkı Tarancı, 4 Ekim da Diyarbakırın Camiikebir Mahallesinde doğdu. Galatasaray Lisesinden mezun oldu. Mülkiye Mektebine (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) devam etti, bir süre de Ankara Yüksek Ticaret Okulunda öğrenim gördü. Sümerbankta memur olarak çalıştı. da Parise gitti. Paris Radyosunda Türkçe yayınlar spikerliği yaptı. 2. Dünya Savaşının başlamasıyla yurda döndü. Askerliğini yaptı, bir süre İstanbulda babasına ait işyerinde çalıştı. Ankarada Anadolu Ajansında çevirmenlik yaptı. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalışma Bakanlığında da bir süre görev yaptı. Geçirdiği kısmi felç sonucu konuşma yeteneğini yitirdi. Tedavi için götürüldüğü Viyanada 12 Ekim da 46 yaşındayken yaşamını yitirdi.
İlk şiirleri Muhit, Servet-i Fünun ve Uyanış dergilerinde yayınlandı. İlk şiirlerinde hece ölçüsünün alışılmış kalıplarının dışına çıkan biçemiyle dikkat çekti.
da Cumhuriyet Halk Partisinin şiir yarışmasında 35 Yaş şiiriyle birincilik kazanınca birden ünlendi. İlk şiir kitabı Ömrümde Sükût te yayınlandı. Döneminin en çok okunan şairlerinden. Bir yandan Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denedi, diğer yandan Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin etkisinde kaldı. Ama hiçbir akıma bağlanamayan, uyum ve biçimi gözeten, duygulu, içten, kendine özgü bir şiir geliştirdi. Hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde yalnızlık ve ölüm temaları ağır basar. Ziya Osman Saba ile çocukluk arkadaşıdır. İki şair arasında edebiyatımızı etkileyen yazışmalar Tarancının ölümüne dek sürdü.
Şiir ile ilgili görüşlerini dile getiren şu üç değerlendirmesi oldukça meşhurdur:
Cahit Sıtkı, çeşitli vesilelerle şiirlerinde Fransız edebiyatının yanı sıra Tanpınar ve Dıranas etkisi olduğundan bahsetmektedir. Cahit Sıtkının Türk okuru tarafından tanınmasını sağlayan eseri ise Otuz Beş Yaş adlı şiiridir. Ölüm temasını vurucu bir üslupla ele almıştır.
Şiirlerinde eşya-insan arasında kurduğu ilişki edebiyat incelemelerine konu olmuştur. Hece veznini başarıyla kullanan Tarancı, az sözcükle çok şey söylemek taraftarı olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Ziya Osman Saba ile olan mektuplaşmaları edebiyat tarihimizde oldukça meşhurdur. Sonrası adlı eserinde Fransız şiirinde yaptığı çeviriler de vardır.
Şiir:
Mektup:
Hikâye:
OTUZ BEŞ YAŞ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
ÖMRÜMDE SÜKUT
Çıngıraksız, rehbersiz deve kervanı nasıl,
İpekli mallarını kimseye göstermeden,
Sonu gelmez kumlara uzanırsa muttasıl,
Ömrüm böyle esrarlı geçecek ses vermeden,
Ve böylece bu ömür, bu ömür her dakika,
Bir buz parçası gibi kendinden eriyecek.
Semada yıldızlardan, yerde kurtlardan başka,
Yaşayıp öldüğümü kimseler bilmeyecek!
ÇOCUKLUK
Affan Dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
ABBAS
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaştan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
MEMLEKET İSTERİM
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
ÖLÜMDEN SONRA
Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.
Nasıl hatırlamazsın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak..
Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bize arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aksimizden eser yok.
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
DÜŞTEN GÜZEL
İlktir baharın gömlümce geldiği
İlktir hem sarhoş hem ayık olduğum
Bir gerçek içindeyim düşten güzel
Sevdiğim gülüyor yanıbaşımda
Aşkından tâlihimin düzeldiği
Sen gökte ararken yerde bulduğum
Bir sende gördüm ince ruh ince bel
Sende murada erdim kırk yaşımda
BÖYLE İŞTE
Hava güzel diye açsam pencereyi
Sen misin açan? Yağmur yağmaya başlar
Bir kadın mı gülümser karşı balkonda?
Kendime sanıp baksam kadın kaybolur.
Ne hoş kokuyor değil mi şu çiçekler?
Uçmuştur kokusu koparmak istesem.
Yemişler mi sarkıyor komşu dallardan?
Elimi uzatsam yemişten eser yok.
Herkes rakı içer, az çok neşelenir;
Bense her içişimde efkarlanırım.
Nerden, nasıl bindim Ya Rab bu gemiye?
Hangi denize çıksam fırtına kopar.
(Cahit Sıtkı Tarancı- 9 Ağustos )
DALGIN ÖLÜ
Dün güzel bir kadın geçti,
Kabrimin yakınından.
Doya doya seyrettim,
Gün hazinesi bacaklarını,
Gecemi altüst eden.
Söylesem inanmazsınız,
Kalkıp verecek oldum,
Düşürünce mendilini;
Öldüğümü unutmuşum
Cahit Sıtkı TARANCI- 01 Mart
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası