Fetanet Ne Demek

Peygamberler, insanlar içinde bilhassa akıl, zekâ ve firâset olmak üzere her bakımdan en üst derecededirler. Onlar, kuvvetli bir hâfıza, yüksek bir idrâk, güçlü bir mantık ve iknâ kâbiliyetine sâhiptirler.

Fetânet, kuru bir akıl ve mantık değil, dehânın da ötesinde bir idrâk seviyesidir. Kalbe bağlı aklın, firâset ve basîretin ifâdesidir. Her peygamberin, vazîfesini eksiksiz ve mükemmel bir şekilde yerine getirebilmesi için, böyle üstün bir zekâya sâhip olması îcâb eder. Aksi takdirde, gönderildikleri kimselere karşı kuvvetli deliller getiremez, onları iknâ veya ilzâm edemezler.

Peygamberler, en muğlak ve müşkil meseleleri dahî sühûletle hallederler. Mevzûları îzâh ederken, sehl-i mümtenî ile konuştukları için, idrâk seviyeleri birbirinden farklı olan muhâtapları, onları anlamakta zorluk çekmezler.

Bu sıfat, bütün peygamberlerde farklı farklı tezâhür etmiş, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ise bütün hayâtı bu tezâhürlerle geçmiştir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Kâbe tamir edilirken Hacer-i Esved’i yerine koyma meselesinde doğan büyük ihtilâfı, o esnâda Harem kapısında görünen Âlemlerin Efendisi, eşsiz bir basîret ve firâset örneği sergileyerek kolayca çözmüş, kabîleler arasında çıkabilecek muhtemel bir savaşa mânî olmuştur.

Yine O’nun İslâm yolunda yaptığı muhârebelerde gösterdiği dirâyet, barış antlaşmalarında, bilhassa Hudeybiye’de ortaya koyduğu firâset, Mekke’nin kan dökülmeksizin fethi ve hidâyetlere vesîle olunması, Huneyn’de, Tâif’te izlediği hârikulâde taktik ve gösterdiği adâlet, hiçbir beşerin kâbına varamayacağı bir fetânet eseridir.

Bir müslüman da, peygamberlerdeki fetânet sıfatından hisse alıp, akıl nîmetini en verimli bir şekilde kullanmalıdır. Kime, neyi, ne zaman, nerede ve nasıl söyleyeceğini ve ne şekilde davranacağını iyi bilmelidir.

Meselâ, Câfer-i Tayyâr -radıyallâhu anh-’ın, Habeşistan Necâşîsi’ne İslâm hakkında bilgi verirken tâkib ettiği ince üslûp, bir müslümanın firâsetini göstermesi bakımından pek ibretlidir:

Hristiyan olan Necâşî, Câfer-i Tayyâr -radıyallâhu anh-’ın Kur’ân-ı Kerîm’den birkaç âyet okumasını taleb ettiğinde o, ilk başta inkârcılara meydan okuyan Kâfirûn Sûresi’ni değil de, içinde Hazret-i Îsâ ve annesinden medh ü senâ ile bahsedilen Meryem Sûresi’ni okudu. Hazret-i Câfer’in tilâvet ettiği âyet-i celîleleri huşû içinde dinleyen Necâşî, yaşlı gözlerle:

“–Şüphesiz şu dinlediklerim ile Îsâ’nın getirdiği, aynı nûr kaynağından fışkırıyor!” dedi ve bir müddet sonra da İslâm ile şereflendi. (İbn-i Hişâm, I, )

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ, Hazret-i Muhammed Mustafa-1, Erkam Yayınları, İstanbul

İslam ve İhsan

Fetanet ne demek? TDK’ya göre Fetanet kelime ve sözlük anlamı nedir? Fetanet kelimesinin cümle içerisinde doğru kullanım örnekleri ve yazılışı

Günlük hayatta sıklıkla duyduğumuz ve kullanılan kelimeler arasında yer alan Fetanet kelimesi anlamı ve kökeni merak ediliyor. Sosyal medya, TV veya birçok yerde bu kelimeyi ilk kez duyan kişiler arama motoru Google’da ‘Fetanet’ ne demek, ne anlama geliyor?’ sorusunun cevabını araştırıyor. Peki Fetanet kelimesinin kökeni ne, kaç anlamı var? Din Kültürü ve İslam dinine göre ne anlama geliyor?

İşte Fetanet kelimesinin anlamı ve örnek cümleler ile birlikte kullanımı ve merak edilenler…

Fetanet Ne Demek?

Dilimizde sıklıkla kullanılan Fetanet kelimesi, hem dini açıdan hem de genel anlamıyla günlük hayatta karşımıza çıkan kelimelerden birisidir. TDK’ye göre ise anlamı şu şekildedir:

&#; Yüksek zeka ya da dahi, Zihin açıklığı,

&#; Çabuk kavrayış ve anlayış, Akıllı aklı aşma

&#; Peygamberlerin sıfatlarından &#; Peygamber mantığı (ruh, kalp, his, mantık ve letaifi)

Arapça yazılışı;الفطانة

Peygamberlerin sıfatlarından biri olan ve “üstün zekâ gücüne sahip olma” anlamına gelen terimdir. İslam dinine göre peygamberlerin sahip olduğu onların yaratılışlarından gelen &#;üstün zekâ ve kavrayış gücüne sahip olma&#; anlamına gelir.

Fetânet kelimesi Arapça kökenlidir. Türkçe’mize Arapçadan geçmiş ve anlamına uygun farklı yerlerde kullanılan sözcükler arasında yer alır.

Özellikle birçok farklı yazılı kaynakta ve eserde karşılaşılan sözcüklerden birisi olan fetânet, Türk Dil Kurumu açısından ise bu kelimenin anlamı genel olarak, ‘Akılla aklı aşma’ şeklinde ifade edilmektedir.

Bununla birlikte sıradan bir akıl ya da mantık değil, bunun ötesinde daha iyi anlama ve idrak kabiliyetini ifade eden bir anlamı bulunmaktadır. Yüksek zekalı ve yüksek deha ile birlikte dehanın ötesinde bir mantığı ele alır.

Fetanetli; Anlama yeteneği yüksek olan, zihni açık, zeki ve üstün zekalı kavrayış gücüne sahip olan kişiler için kullanılır.

İslam&#;da Fetânet Ne Anlama Geliyor?

Din kültürü üzerinden bakılacak olduğunda olağanüstü zekâ anlamına gelen Fetânet, İslam dinine göre Peygamberlerin 5 ortak özelliğinden ya da sıfatlarından birisidir. Kuran&#;da birçok ayette belirtildiği gibi peygamberler de insandır. Onlar da diğer insanlarla aynı koşullarda yaşadılar, emir ve yasaklardan da sorumludurlar.

Ancak insan olmalarının yanı sıra peygamber olmalarının doğal sonucu olan birkaç özelliğe de sahiptirler. Bu nitelikler şunlardır: Sıdk, Emin (Emanet), İsmet, Fetânet, Teblig

Fetanet ile ilgili örnek cümleler

Tüm peygamberler fetanetlidir.

Bu son işinde gerçekten çok fetanetli davranışta bulundu.

Zekâsı, fetâneti, aklı, mantığı ile kabul görmüş, beğenilmiş ve güzel karşılanmıştır.

Belli ki çok ferasetli ve fetanetli bir genç adamdı. Ciddi tehdidi fark edecek kadar zeki idi.

Oldukça fetanetlisin ve zekisin, her zaman resmin tamamını perspektif içinde görüyorsun.

Olaylar karşısında takındığı fetanetli tavrı gerçekten takdire şayan…

Yaşamda fetanetli olmak ve basiretli davranmak size bir çok öngörülemeyen kapılar açacaktır.

Bu kadar basit meseleleri bile anlamayacak kadar fetanetten yoksun olmasına inanamıyorum.

Peygamberlerin feraset ve fetaneti, onları görevleri yapması konusunda mükemmelleştirir.

Bu yazılar da ilginizi çekebilir;