şehvet ne demek / Şehvet Ne Demek? Haberleri - Son Dakika Şehvet Ne Demek? Gelişmeleri

Şehvet Ne Demek

şehvet ne demek

Şehvet Ne Demek?

Sözlükte “bir şeyi isteme, sevme, arzulama, şiddetli arzu, tutku” anlamında masdar-isim olan şehvet için (çoğulu şehevât) terim olarak “nefsin kendisi için uygun olanı talep etmek üzere harekete geçmesi”, “kişinin hissî zevklere duyduğu güçlü arzu”, “hazza ulaşmak için gerekli veya faydalı olduğuna inanılan şeylere doğru insanı tahrik eden güç” gibi tanımlar yapılmıştır.

Aynı kökten iştihâ alelâde arzuyu, şehvân ve şehvânî bir şeyi şiddetle arzulayan kimseyi, şehî ve müştehâ ise arzulanan şeyi ifade eder (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “şehv” md.; et-Taʿrîfât, “şehvet” md.; Lisânü’l-ʿArab, “şhv” md.; Gazzâlî, s. ). Kaynaklarda şehvet yerine hevâ da kullanılmaktadır.

KUR'AN'DA "ŞEHVET" KELİMESİ

Kur’ân-ı Kerîm’de şehvet kelimesi iki yerde “cinsel istek” mânasında kullanılmıştır (el-A‘râf 7/81; en-Neml 27/55). Üç âyette geçen şehevât ile genel olarak nefsânî isteklerin kastedildiği anlaşılmaktadır. Bunların ilkinde insanlara dünya nimetlerinin çekici kılındığı belirtilmekte (Âl-i İmrân 3/14), diğer ikisinde şehvetlerine uyanlar eleştirilmektedir (en-Nisâ 4/27; Meryem 19/59).

Ayrıca sekiz âyette “istemek ve arzulamak” anlamında olmak üzere iştihâ masdarından fiiller yer alır. Biri hariç (en-Nahl 16/57) bu fiiller cennet nimetlerine duyulan güçlü arzuyu ifade etmek için kullanılmıştır (M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “şhv” md.).

Hadislerde de aynı kullanımlar söz konusudur (Wensinck, el-Muʿcem, “şhv” md.). Bu hadislerden birinde Resûlullah, ümmeti hakkında en çok kaygı duyduğu iki şeyin şirk ve gizli şehvet olduğunu belirtmiştir (Müsned, IV, ). Gizli şehvet tabiri bazı kaynaklarda kadını da içine alan dünya zevkleri (a.g.e., IV, ), bazılarında kişinin daima içinde yaşattığı kötü arzular (meselâ bk. İbnü’l-Esîr, II, ) şeklinde açıklanmıştır.

“Cennet şehvetlerle, cehennem hoşlanılmayan şeylerle çevrilmiştir” meâlindeki hadiste geçen şehvetler (Müsned, II, ; Buhârî, “Riḳāḳ”, 27; Müslim, “Cennet”, 1) genellikle dinen sakıncalı olan dünyevî hazlar diye yorumlanır. Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî’ye göre bu hadisteki temsilde cennetin ancak kötülüklere karşı direnerek kazanılacağı, cehennemden kurtulmanın ise nefsi kötü arzulardan korumakla mümkün olduğu anlatılmak istenmiştir (el-Câmiʿ, IV, 28). Arap dilinde şehvet kelimesinin tekil kullanımlarında genellikle cinsel istek anlamı kastedildiği gibi fıkıh literatüründe de şehvet daha çok “cinsel arzu” anlamında kullanılmıştır.

İbrâhim b. Mûsâ eş-Şâtıbî, yaratılıştan gelen bir duygu olduğuna göre şâriin bizâtihi şehveti yasaklamasının düşünülemeyeceğini, gerçekte dinen yasaklananın helâl sayılmayan fiillere götürecek şekilde şehveti tahrik eden davranışlar olduğunu belirtir.

Ayrıca dinî hükümlerin amaçlarını, bunların kulların istek ve şehvetleriyle ilgisi yönünden aslî ve tâbi şeklinde ikiye ayırıp insanın istek ve şehvetlerinin göz önünde bulundurulmadığı amaçların birinci, diğerlerinin ikinci gruba girdiğini söyler. Buna göre tâbi gayelere yönelik hükümler, insanın yaratılışında bulunan şehvet ve istekler aracılığıyla bazı amaçlara ulaşmayı sağlar; zira yüce yaratıcının hikmeti, dinî ve dünyevî işlerin insanı kendisinin ve başkasının ihtiyaçlarını karşılamaya iten istek ve meyiller vasıtasıyla gerçekleşip düzene konmasını gerekli kılmıştır. Meselâ yeme içme arzusu ile cinsel şehvet, insanı bu ihtiyaçlarını karşılamak için gereken sebeplere sarılma yönünde harekete geçirir. Aynı şekilde sıcaktan, soğuktan ve beklenmedik durumlardan korunma isteği insanı barınma ve giyinme ihtiyacını gidermek için çalışmaya sevkeder (el-Muvâfaḳāt, II, , ).

HELAL YOLDAN ŞEHVETİ GİDERMEK

Fıkıh düşüncesindeki temel kabule göre haram kılınan hususlar dışında kişinin şehvetine ve nefsânî duygularına uyması helâl dairesi içine girer; hatta kişi normal durumlarda mubah olan nefsânî isteklerini karşılarken haramdan uzak durması sebebiyle bundan sevap da alabilir.

Nitekim Hz. Peygamber, bir Müslümanın cinsel ihtiyacını normal yoldan karşılamasıyla sevap kazanabileceğini ifade edip sahâbîler bunu şaşkınlıkla karşılayınca, “Bir düşünün, o Müslüman bunu haram yolla yapsaydı günahkâr olmaz mıydı? Öyleyse helâl yoldan yapmasından dolayı sevap alır” demiştir (Müslim, “Zekât”, 53).

MUBAH ŞEHVETLER

Mubah olan şehvetleri nefse tattırma konusunda üç yaklaşım biçimi vardır.

1. Sınırı aşmaktan korunmak için nefsi tamamen engellemek.

2. Dinç ve neşeli kalabilmek için nefsin her istediğine geçit vermek.

3. Bu ikisi arasında orta bir yol izlemek.

İslâm âlimlerince sonuncu davranışın tercih edilmesi önerilmiştir. Çünkü nefsin her istediğini yapmak insanın kendini kontrol edemeyip arzularının esiri olmasına, nefsin istediklerinin hiçbirini yapmamak ise normal hayatın etkinliklerinden uzak kalmaya yol açar (Şirbînî, IV, ).

CİNSEL İSTEKLERİ KARŞILAMANIN YOLLARI

“Aranızdaki bekârları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler Allah lutfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah lutfu geniş olan ve her şeyi bilendir. Evlenme imkânı bulamayanlar ise Allah lutfu ile onların ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetlerini korusunlar” meâlindeki âyetle (en-Nûr 24/)

Resûl-i Ekrem’in, “Gençler! Evlenmeye gücü yeteniniz evlensin; bu, gözü haramdan sakınma ve iffeti koruma açısından daha uygundur. Gücü yetmeyen ise oruç tutsun, bu da onun nefsini dizginler” hadisinde (Buhârî, “Nikâḥ”, ) cinsel isteklerin evlenme yoluyla karşılanması, imkân bulamayanların ise oruç vb. yöntemlerle istek ve arzularını kontrol altına alıp iffetlerini koruması tavsiye edilmektedir. Bu deliller ışığında fakihlerin büyük kısmı evlenmenin normal hallerde sünnet, cinsel isteğin zinaya yol açacağı bilinen durumlarda vâcip olduğuna hükmetmiştir.

Fakihler, Hz. Peygamber’in hadım olmak isteyen bazı sahâbîlere izin vermediğini (Buhârî, “Nikâḥ”, 8) delil göstererek şehveti tamamen ortadan kaldıran hadım vb. yöntemlere başvurmayı haram diye nitelemiştir. Şehveti geçici olarak azaltan ilâç kullanma vb. yöntemleri âlimlerin çoğunluğu hadiste tavsiye edilen oruca ya da azile kıyas edip câiz görmüş, bazı âlimler ise bir yönüyle hadıma benzediği gerekçesiyle bunu mekruh saymıştır (Şemseddin er-Remlî, VI, ; VIII, ; Buhûtî, I, ).

ŞEHVETİN HÜKME ETKİSİ

Birçok fıkhî meselede şehvetin hükme etkisi üzerinde durulmuştur.

a) Erkek ve kadının birbirine dokunması sebebiyle abdestin bozulmasında şehvet şartının aranıp aranmayacağı tartışılmıştır. Şâfiîler’e göre aralarında mahremiyet bağı bulunmayan erkek ve kadının birbirine şehvetle veya şehvetsiz dokunması halinde abdest bozulur. Onların delili, “Kadınlara dokunup da su bulamazsanız temiz toprak ile teyemmüm edin” âyetleridir (en-Nisâ 4/43; el-Mâide 5/6).

Bu âyetlerdeki dokunma Şâfiî mezhebine göre mutlak dokunma şeklinde anlaşılırken Mâlikî ve Hanbelîler’e göre şehvetle dokunma ve cinsel birleşmeyi kapsayacak biçimde, Hanefîler’e göre ise sadece cinsel birleşme şeklinde anlaşılmıştır. Mezheplerin bu konudaki ihtilâfı, sahâbe ve tâbiînin söz konusu âyeti farklı yorumlamasına ve konuyla ilgili bazı hadislere dayanır. Bununla birlikte mezi gelmesi kuvvetle muhtemel olduğundan Hanefîler’e göre cinsel organların birbirine değmesi halinde abdest bozulur.

b) Oruçlu kimsenin eşine şehvetle dokunma vb. hareketlerden uzak durması gerekir; ancak bu tür hareketler meni gelmesi gibi şartlara bağlı olarak orucu bozar.

c) Hac ve umre ibadetini yerine getirmekte olan kişinin ihramlı iken şehvetle dokunması, öpmesi, bakması, şehevî duyguları uyandıracak konuşma vb. hareketlerde bulunması yasak olup bunların yapılması halinde ceza gerekir, fakat hac ve umre bozulmaz.

d) Karı-koca dışındaki insanların birbirine şehvetle bakması ve dokunması câiz değildir. Şehvet kastı veya fitne korkusu bulunmadığı zaman erkeğin, mahremi olmayan kadının el ve yüzüne bakması âlimlerin çoğunluğu tarafından câiz görülmüştür.

e) Hanefîler’e göre bir erkek şehvetle, evli olmadığı bir kadına dokunur veya onu öper yahut tenasül uzvuna bakarsa o kadının usul ve fürûu ile evlenmesi ebediyen haram olur. Diğer mezhepler bu görüşte değildir (bk. SIHRİYET).

f) Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ric‘î talâkla boşanan eşler arasında iddet süresi içinde şehvetle dokunma vb. hareketler vâki olursa bu evliliğe dönüş anlamına gelir; Şâfiîler’e göre ise evliliğe dönüş bu tür hareketlerle değil ancak sözle ifade edildiği zaman geçerli olur.

Kaynak: Faruk Beşer, TDV İslam Ansiklopedisi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

ŞEHVET

Arzu, istek, temayül, aşırı sevgi; nefsin değer verdiği istekler; cinsel arzu ve istekler. Kelime olarak çok geniş bir anlam alanını kapsayan şehvet, insan nefsinin arzuladığı, elde etmek istediği her şeyi içine almasına rağmen, konuşma dilinde daha çok cinsel arzular anlamında kullanılmaktadır.

Kur'an'da, "Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlara, develere ve ekinlere karşı aşırı sevgi (hubbü'ş-şehavat) insanlar için süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici metaıdır. Asıl varılacak güzel ver, Allah'ın yanındadır. Deki: Bunlardan daha iyisini size söyleyeyim mi, Allah'tan korkanlar için Rableri katında altlarından ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır" (Âlî İmrân, 3/14, 15) âyeti şehvetin sadece cinsel bir arzu, bir dürtü değil, dünya nimetlerine karşı insanın şiddetle arzuladığı elde etme hırsı olduğunu göstermektedir. Kur'an'ın birçok yerinde dünyaya aşırı düşkünlük gösteren insanlar eleştirilmiş (Tâhâ, 20/31), âhireti gözardı ederek sadece dünyevî zevklere dalanların âhiretteki nimetlerden yoksun kalacağı bildirilmiştir (Âlî İmran, 3/, ). Ama bunun yanında aşırıya kaçmamak, âhireti unutmamak, bencil davranmamak ve helal sınırlar içinde, sözü edilen dünya nimetlerinden yararlanmanın insânî bir özellik olduğu vurgulanarak Allah'ın helal kıldığı şeyleri "nefsi terbiye etmek" adına kimsenin haram kılamayacağı da en açık ifadelerle haber verilmiştir (el-A'râf, 7/32). Çamurdan yaratılan insan bedeni bu "çamur"luk özelliği dolayısıyla dünya hayatının devamını sağlayabilmek için birtakım dürtülerle donatılmıştır (Âlî İmran, 3/14). İnsan bu yönüyle hayvanlardan farklı değildir. Hatta, insan, hayvanlardan ayrı olarak aşırı bir şekilde mal edinme, diğer insanlardan üstün olma, beğenilme, hırs, bencillik, cimrilik gibi nefsânî özellikler taşıyan bir canlıdır. Ama bütün bu hayvânî-nefsânî özelliklerinin yanında, insana bu istekleri kontrol altına alacak ruh, akıl, iyiyi kötüden ayırma, merhamet, sevgi, cömertlik gibi melekî sıfatlar da verilmiş; bunun tek başına hayvanî isteklere engel olamayacağını bilen Yüce Allah onun bu melekî yönünü desteklemek için yol gösterici peygamberler eşliğinde kitaplar göndererek, insanın hayvanlık seviyesine düşmesini engellemek istemiştir.

İnsanın madde ve ruhtan yaratıldığını bildiren İslâm (es-Secde, 32/), dünya nimetlerinden yararlanmayı kötü görmediği gibi israfa kaçmamak şartıyla bunu teşvik de eder (el-A'raf, 7/31). İnsanın cinsel arzularını doğal karşılayan İslâm, bu duygunun nikâh bağıyla birbirine helâl olan erkek-kadın ikilisinin meydana getireceği evlilik müessesesi içinde değerlendirilmesini ister (eş-Şûra, 42/11), ama onu yasaklamaz, tamamen serbest ve başı boş da bırakmaz. Yine İslâm, insanın mal - mülk edinmesini, zengin olmasını doğal karşılar, ama kazancın helâl yollardan elde edilmesini şart koşarken, helâl malın da özel mülkiyet adına kontrolsüzce harcanmasını, israf edilmesini kabul etmez. Ayrıca, servetin kişilerin değil, toplumun malı olduğunu bildiren İslâm, onun sadece varlıklı sınıfların elinde dolaşan bir mülk olmasına engel olur (el-Haşr, 59/7), toplumun üzerinde kontrol mekanizması olan yöneticiler, zayıfları, fakirleri, yetimleri, dulları, kısaca desteğe muhtaç kişileri koruma altına alarak (el-Enfâl, 8/41), gerektiğinde varlıklı sınıfın servetinden alıp, yoksul sınıfla arasındaki dengeyi sağlar (et-Tevbe, 9/). Yüce Allah, insanın servete karşı aşırı düşkünlüğünü iyi bildiği için, servete karşı şehvet derecesine ulaşan sevgisini önlemek için, infak etmeyi teşvik etmiş, bunu yapanların karşılıklarını Cennette alacaklarını müjdelemiştir (el-Bakara, 2/ - ). Bunun karşısında, altını - gümüşü yani serveti biriktirip, Allah yolunda gerekli yerlere harcamayanlar, şiddetli azabla korkutulmuştur (et-Tevbe, 9/34, 35).

Yine evlat sevgisi, karı - koca, arkadaş, anne - baba sevgisi gibi sevgiler İslâm'ın, Allah'ın, Peygamber'in önüne geçmedikçe hoş karşılanan, hatta gerekli olan insanî duygulardır (et- Tevbe, 9/24). Ancak, bu sevgi bağları, insanı Allah'a kulluktan alıkoyuyorsa, insanı âhirette yalnız bırakacaksa, hiçbir anlamı yoktur; çünkü mal ve evlatlar birer imtihandır, geçici dünya nimetleridir. inanç bağıyla desteklenmedikçe, Müslüman, en yakınlarına dahi sevgi besleyemez. Özet olarak, İslâm, insanın fıtrî olan bazı duygularını, ölçülü ve helâl sınırlar içerisinde kalmak şartıyla doğal karşılar, ama bunların kişiyi Allah'ı zikretmekten, O'nun yolunda harcamaktan alıkoyacak derecede kuşatmasına izin vermez.

Aralarında nikâh olmayan erkek ve kadın, birbirine akraba da olsa, yabancı da olsa, şehvet hissiyle bakamaz, dokunamaz. Şehvet hissi olmaksızın, bir erkek, kendisine ebediyyen evlenmenin haram olduğu kendi yakını olan kadınlarla aynı yerde oturabilir, bakabilir, tokalaşabilir. Bunların kimler olduğu Nisa sûresinin âyetinde bildirilmiştir. Buna göre; bir Müslüman erkeğe, anası, kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi, erkek kardeşinin kızları, kız kardeşinin kızları, sütannesi, süt kız kardeşi, kayınvalidesi, hanımından dünyaya gelen üvey kızları, öz oğullarının hanımları ile evlenmek ebediyyen haramdır. Bundan dolayı, yabancı kadınlar ile olan ilişkilere nazaran yukarıda sayılan kadınlarla olan ilişkilerde erkek biraz daha serbesttir.

Yine bütün erkekler birbiri ile mahrem yerlerini göstermemeleri şartıyla bir arada bulunabilir, birbirine dokunabilirler. Ancak, bu genel bir hukuk kuralıdır. İslâm, her şeyde olduğu gibi bu konuda da kalplerdeki niyetleri ölçü kabul eder. Genel hukuk açısından helâl olan bir durum, kalpteki kötülük duygusu neticesinde harama dönüşebilir. İslâm insanların sapkınlığa meyilli duygularını ortadan kaldırmak için kötülüğe götüren yolları da kapatmıştır. Bu açıdan normal şartlarda helâl olduğu halde genç, güzel, parlak yüzlü erkek çocuklarla, delikanlılarla olan münasebetlerinde erkekleri daha dikkatli olmaya çağıran İslâm, bugün batı dünyasında yaygın olan sapık ilişkilerin müslümanlar arasında da oluşmasının önüne geçmeyi hedeflemiştir.

Nikâh yoluyla kendisine helâl olmayan birisine şehvetle bakmak veya dokunmak da bir tür zinadır. Nitekim Hz. Peygamber, "Gözlerin zinası bakışmak, ellerinki ise dokunmaktır. Ayaklar bakanın duygularını kamçılayacak şekilde yürümekle; dil, söylediği sözlerle zina eder. Gönül ise istemekle Neticede cinsiyet organları, bunları ya kabul veya reddeder" buyurmuştur .

Fedakar KIZMAZ

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası