gece rüya görmemek için ne yapmalı / Rüya görmek uyku kalitesini etkiliyor! | Sağlık

Gece Rüya Görmemek Için Ne Yapmalı

gece rüya görmemek için ne yapmalı

Neden Kötü Rüyalar Görürüz?

neden-kotu-ruyalar-goruruz

Gecenin bir yarısında korkuyla uyandığınız zamanları hatırlarsınız. Herkes zaman zaman kötü rüyalar görür, bunlara ‘kabus’ denir. Kimi zaman uyandığımızda ne gördüğümüzü bile hatırlamayız ancak dehşet hissiyatı sabittir. Kişi her yaşta kendisine kötü hissettiren ve dehşete düşüren rüyalar görür ancak bunlar özellikle çocuklarda yaygındır. Kötü rüyalar, diğer rüya türleri gibi REM uykusu esnasında gerçekleşir. Uykunun bu aşaması hızlı göz hareketleri ile tanımlanır.

Peki Neden?

  • Kötü rüyalar genellikle dengesiz bir ruh halinden kaynaklanır. Ciddi anlamda sizi yoran, stres veren ve üzen şeylerle boğuştuğunuz bir dönemdeyseniz bu tür rüyalar görme ihtimaliniz oldukça yüksektir. Size stres veren şeyler birçok alandan kaynaklanabilir; sınavlar, bir ilişki bitimi, bir yakının ölümü, işten atılma, ekonomik kriz, yaşam şartları… Bunlar gibi stresli durumların rüyalarınıza yansıma olasılığı yüksektir. Kimi zaman ise bir şeyler sizi üzüyordur, strese sokuyordur ancak bunları bilinçli olarak fark etmezsiniz. Ancak rüyalarınızda kendilerini gösterirler. Çünkü rüyalar günlük hayatta bilinçdışımıza attığımız şeylerin bir yansıması, şekil dönüştürmüş halleridir.
  • Bazı ilaçların uzun süreli kullanımı da kötü rüyalar görmenize neden olabilir. Bu ilaçların arasında sakinleştiriciler ve antidepresanlar da yer alır. Yakınlarda yapılmış araştırmalar aslında uyumanızı kolaylaştırması için aldığınız uyku ilaçlarını bırakmanın da kötü rüyalara neden olabileceğini göstermiştir. Aynı zamanda sağlık sorunları nedeniyle aldığınız bazı ilaçlarda da kabuslara yol açma bilinen bir yan etkidir. Bunu öğrenmek için en iyi yöntem prospektüslerini okumanızdır.
  • Beyninizdeki dopamin hormonunun azlığı da size kabuslar gördürebilir. Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen, zevk ve ödül sistemlerinde, hafızada ve aynı zamanda motor kontrolünde yer alan bir hormondur. Eksikliğinde depresyon, kronik can sıkıntısı olmasının yanı sıra aşırı uyku, uyku sırasında görülen kabuslar ve huzursuz bacak sendromu da görülür. Eğer bu durumdan şüpheleniyorsanız bir test yaptırmanız en iyi çözümdür.
  • Uykudan önce ne yediğinizin uyku kalitesini etkilediği bilinen bir durumdur. Aşırı yağlı ya da baharatlı yiyecekler yediğinizde kötü rüyaların gelmesine ortam hazırlamış olursunuz. Bu sebeple metabolizmayı hızlandıran, beynin daha iyi çalışmasını sağlayan yiyeceklere yönlenmek, aşırı yağlı veya baharatlı yemekleri yedikten sonra hemen uyumamak en az 3 saat sindirimini beklemek iyi bir çözüm olmaktadır.
  • Kafein en çok alınan uyarıcıdır. İnsanlar genellikle yorgunluk hissiyatından kurtulmak, uykuyu ertelemek için kafeine sarılmaktadır. Ancak onun özellikle uykudan önceki birkaç saatte alımı hem uyku kalitesini düşürmekte hem de kötü rüyalara neden olabilmektedir.
  • Bazı kişilik özellikleri kişiyi kötü rüyalar görmeye daha yatkın kılmaktadır. Bunlar arasında içe kapanık olmak, daima olumsuz düşünmek, fantezi dünyasında yaşamak yer alabilir. Bu kişiler günlük yaşamda bastırdıkları duygularını ne yazık ki kötü rüyalar görerek yaşantılamaktadır.
  • Travmatik geçmiş yaşam deneyimleri, özellikle de tecavüz, suça maruz kalma gibi ciddi durumlar kişinin sürekli olarak kötü rüyalar görmesine yol açar. Kişi ne yazık ki beyninde tekrar tekrar travmatik olayı yaşantılar, bu yaşantılama rüyalarında bile devam eder. Bu gibi durumlarda kişinin günlük yaşam işlevselliği bozulduğu için bir psikologa gitmesi tavsiye edilmektedir.
  • Çocuklarda kötü rüyalara yol açan bir durum ise korku filmleri izlemesidir. Çocuklar büyüklere oranla korkunç ögeler içeren filmlerden, hikayelerden daha çok etkilenir. Bu gibi durumlar onların beyninde yer eder. Güvensizlik ve korku tohumları eker. Yani eğer çocuğunuz sürekli olarak kötü rüyalar görüyorsa, onu etkileyen şeyleri araştırmanız, onunla açık bir iletişim kurmanız faydalı olacaktır.
  • Ateşli hastalıklar geçiriyorsanız kötü rüyalar görme olasılığınız oldukça yüksektir. Ateşin yanı sıra kötü rüyalara yol açan diğer fiziksel faktörler uyku ve nefes bozuklukları olabilir. Uyku apnesi olarak da bilinen uyku sırasında düzensiz nefes alımı ile seyreden hastalık ve narkolepsi özellikle kabuslara yol açtığı bilinen hastalıklar arasındadır.
  • Hamilelik esnasında kadınların birçoğu kötü rüyalar deneyimlemektedir. Bunun nedenleri arasında kadınların günlük yaşamda kendilerini rahatsız eden durumları bastırmaları, diğerleri ile çok paylaşmamalarıdır. Bu da rüyalarda kendini rahatsız eden ögeler olarak gösterebilir. Özellikle ilk kez anne olacak hamile kadınlarda stres ve endişe oldukça yoğundur. Bu normal bir durumdur ancak kadın kendini herkesin sürekli tavsiye verdiği bir konumda buluyorsa, sürekli kitap okuyup, bir yerlerden bilgi edinmeye çalışıp kendini çok fazla çelişen görüşün arasında buluyorsa zihinsel bir kaos yaşayabilir, bu da rüyalarında kendini gösterebilir. Kişilik özelliği olarak çok fazla titizlenen, her şeyi doğru yapmaya çalışan hamile kadınlarda stres daha fazla görülür, bu da rüyalarına da yansır.

Sık rüya görmek hastalık mı?

Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver, uykunun kişilerde çocukluktan itibaren genetik değişiklik gösterdiğini, yaşın ilerlemesine bağlı uykuda bazı değişimlerin de görülebildiğini söyledi. Uyku periyotlarının 90 dakika olduğuna dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, beynin gündüz topladığı her şeyi gece çöpe attığını, yapılan bu ayıklamayı da uykuda yaptığını söyledi. Bu işlemi bireyin rüya döneminde gerçekleştiğini kaydeden Ünsalver, kişinin çok rüya görmesinin uyku kalitesinde bozukluk olarak değerlendirdi. Yaş ilerledikçe toplam uyku süresinin kısaldığına dikkat çeken Ünsalver, bu durumun bazı kişiler için endişelendirici olsa da bunun doğal sürecin bir parçası olduğunu ifade etti.

Yaşlılar daha sık uyanıyor

Ünsalver 65 yaş üzerindeki kişilerin 6-7 saat uyuduğunu belirtti. Ünsalver, gündüz şekerleme yapanın gece uyku etkinliğinin de azaldığını sözlerine ekleyerek şunları söyledi:

Yaşlı kişiler geceleri daha fazla uyanır ve uykuya dalmaları zorlaşır. Uyku sorunları genelde yaşlılarda; uykusuzluk, uyku ile ilgili solunum bozuklukları, uykunun erken ya da geç başlaması, uykuda davranış bozuklukları şeklinde ortaya çıkar.

Sık rüya görmek hastalık mı

Depresyondaki kişiler daha fazla rüya görüyor

Depresyon da uykusuzluğun sık görüldüğü tablolardan biri. Tipik uyku bozukluğu, uykuya dalmasında gecikme ve çok erken uyanması şeklinde görülür. Depresyondaki kişi karışık ve çok rüya görür. Gündüz uykusu geceden çalıyor Gündüz şekerlemeler akşam uyku saatini etkileyebilir. Günlük bir saatlik uyku, gece iki saatten çalar. Uykusuzluk problemi varsa şekerlemeler kesinlikle kalkmalı. Düzensiz uyku saatleri de uyku sorunlarına neden olabilir.

Uyarıcılar uykuyu etkiliyor

Sigara, çay ve kahve gibi uyarıcı maddeler uykusuzluk yapar. Alkol, danışanların uyku için seçtiği yol olsa da sızmaya neden olduğu gibi uykunun yapısını ciddi derecede bozar. Kişide derin evrelere geçiş bozulur ve çok çabuk uyanır.

Sık rüya görmek hastalık mı

Ağır yemeklerden kaçının

Uyku hijyeni de çok önemli ağız bakımı kadar önemli. Yatma saatine yakın ağır yemeklerden kaçınmak gerekir. Ağır fiziksel egzersizler sabah saatlerine bırakılmalı. Aksi halde kişinin gece uykusu bozulur kişinin. Sıvı tüketimi de azaltılmalı. 3-4 saat öncesinden az sıvı alınmalı. Aksi halde tuvalet ihtiyacını artıracağından kişiyi uyandırır. Düzenli uyanma saati de önemli. Böylelikle gece uykusu da toparlanacaktır.

Kabuslardan neden korkmamalıyız?

Kabus

Kaynak, Getty Images

Kabusların nedenleri ve tedavisiyle ilgili bildiklerimiz, psikologların travma sonrası stres bozukluğuna yaklaşımını da tamamen değiştirdi.

Covid-19 salgınının hızla yayıldığı dönemde tuhaf bir olgu ortaya çıktı: İnsanlar garip rüyalar görüyordu.

Kabus görenlerin sayısı, virüsün en çok yayıldığı ya da yıkıcı etkisini en çok gösterdiği ve en sıkı önlemlerin uygulandığı ülkelerde daha fazlaydı.

Kapatma önlemleriyle sevdiğimiz insanların sağlığına dair endişeler gündelik başka düşüncelerle harmanlanıyor, insanlar karmakarışık duygularla uyanıyordu.

Cephedeki sağlık çalışanlarının ise rüyaları kabusa dönüşmüştü. Çin'in Vuhan kentindeki 114 doktor ve 414 hemşirenin katıldığı ve Ocak ayında yayınlanan bir çalışma, sağlık personelinin dörtte birinden fazlasının sık sık kabus gördüğünü ortaya koydu.

Salgın nedeniyle uygulanan sıkı kapatma dönemlerinde genel nüfus içerisinde de kabusların yaygınlaştığı, özellikle depresyon ve anksiyete sorunu olanların daha hassas olduğu da bildiriliyor. Ama bütün bunlar travma konusunda çalışmalar yapan uzmanlar için şaşırtıcı veriler değil.

Kanada'daki McMaster Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Rachelle Ho, Vuhan'daki sağlık çalışanları gibi Covid-19'la mücadelenin cephesinde mücadele eden kişiler açısından 2020'nin bir "kronik stres" dönemi olduğunu söylüyor.

Aylar veya yıllar süren ve toplumun tümünü etkileyen stres dönemleri çok sıradışı durumlar ve Ho, bunların ancak savaşlarla kıyaslanabileceğini söylüyor. Ama kronik stresin zihinsel fonksiyonlarımız üzerinde önemli etkide bulunduğunu biliyoruz.

Uzun dönemli stresler yaşayan toplumlarda kabusların daha yaygın olduğu biliniyor. Örneğin Gazze Şeridi'nde 10-12 yaş grubundaki çocukların katıldığı bir araştırma, çocukların yarıdan fazlasının, her hafta ortalama 4 veya daha fazla gece kabus gördüğünü ortaya koydu. Ho, çocukların, beyinleri hala gelişim sürecinde olduğu için bilhassa duyarlı olduğunu söylüyor.

Kabusların bir dizi zihinsel hastalıkla da kuvvetli bir bağı var ama diğer yandan Tulsa Üniversitesi'nden klinik psikolog Joanne Davis'in dediği gibi bazı etkileyici rüyalar bir önceki günün duygularını yerine oturtmamıza da yardımcı oluyor.

Kötü rüyaların kabusa nasıl dönüştüğünü anlamak ise travma yaşayan insanların tedavisi bakımından önem taşıyor.

Kötü rüyalar, bizi nasıl korur?

Davis gibi uzmanlar rüyalarımızla, psikolojik bozukluklar arasındaki bağlantıları ve rüyalarımızın sağlıklı olduğumuz dönemlerde duygusal istikrarımızı sağlamakta nasıl önemli bir rolü olduğunu çözmeye başladılar.

Uyuduğumuz zaman bir önceki günden kalan anılarımızı düzenler ve yerlerine kaldırır ve bunu yaparken daha eski anılarımızın da hafif bir tozunu alır, yeniden yerleştiririz.

Fakat duygusal olarak en yoğun anılarımızı en çok Hızlı Göz Hareketli uyku aşamasında (REM uykusu) yani uykuya dalarken ya da uyanmadan hemen önceki uyku sırasında düzenliyoruz. İşte duygusal yoğunluğu yüksek bu anılar, rüyalarımızı oluşturuyor.

Kötü bir rüya insanı uyanık olduğu saatlerde koruyor olabilir.

"Unutmak için uyu, hatırlamak için uyu" hipotezi REM uykusunun duygusal anılarımızı güçlendirip, güvenli bir şekilde zihnimizin bir köşesine kaldırmamızı sağladığını ve aynı zamanda yaşadıklarımıza daha sonra gösterdiğimiz duygusal tepkileri de yumuşattığını savlıyor.

Örneğin işyerinde patronunuz size bağırıyor, siz de gece bununla ilgili bir rüya görüyorsunuz. Ertesi gün patronunuzla yeniden karşılaştığınızda olayla ilgili tepkinizin duygusal tonu yumuşuyor.

Rüyaların, duygularımızı terbiye etme rolü olduğu fikri çok ilginç, ama kanıtı var mı?

REM uykusuna geçtiğimizde, beynimizim hem hipokampus hem de amigdala adı verilen kısımları çok aktif olduğu deneylerle sabit.

Hipokampus, beynimizin anıları biriktirip saklayan ve gerektiğinde çıkaran bölümü, amigdala ise duygularımızı işlememize yardımcı olan bölümü.

Bu da araştırmacıların, REM uykusu aşamasında gördüğümüz canlı, duygusal ve hatırda kalan rüyaların, beynimizin anıları duygusal karşılığından ayırarak depoladığının bir göstergesi olduğunu önermesinin temelinde yatıyor.

Kötü bir rüyadan sonra, örneğin beynin korkuya hazırlanmamızı sağlayan kısmı, rüya bizi bu duruma hazırlamışçasına, daha etkin hale gelir.

Ayrıca bir başka deneye göre, insanlar rüyalarında korkuyu ne kadar uzun ve kuvvetli hissederse, daha sonra kendilerine stres yaratacak resimler gösterildiğinde beyinlerinin duyguları düzenleyen kısmı o derece daha zayıf tepki veriyor.

Beynimizin duygularımızı düzenleyip işleyen merkezi amigdala, belki de bir sonraki güne hazırlanabilmek için uyku saatlerinde belli işlemleri yapma ihtiyacı duyuyor. Belki de önceki günün duygusal yükünü uykuda bir kenara koyabilmek bize sabah yeni bir noktadan yeni bir başlangıç yapma imkanı veriyor.

Stres içinde çalışan işçiler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, strese yanıtımızı düzenleyen hormon olan kortizolun, sabahları en yüksek düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu da uykudan uyandığımız saatlerde strese dayanıklılığımızın daha yüksek olduğu anlamına geliyor. Kortizol hormonu vücudun başka bir bölgesinde salgılanırken beynimizdeki amigdala bölgesi de stresli durumların belirlenmesi işlevini görüyor.

REM uykusu sırasında beynimiz, hipokampüs, amigdala ve neokorteks bölgelerinde düşük dalga boylu teta dalgaları yayıyor. Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, stresli şeyler yapmak zorunda bırakılan farelerin daha sonra uykuya daldıklarında REM uykularının daha uzun sürdüğünü ve bu sırada yaydıkları teta dalgalarının da daha yoğun olduğunu gösterdi.

Kabuslar nasıl tedavi edilmeli?

Arada bir kötü bir rüya görmek faydalı olabilir ama, sürekli olarak kabus görmek çok farklı düzeyde bir soruna işaret ediyor.

Psikolog Joanne Davis, "Kabus beyinde bir takılmaya benziyor. Beyniniz duygusal bir olayı işlemden geçirmeye çalışıyor ama orta yerinde uyandığınız ve bu yüzden tamamını göremediğiniz için takılmış plak gibi yeniden yeniden görülüyor" diyor.

Bazı hastalarının onlarca yıl kabus gördüğünü anlatan Davis "Uzun bir süre kabul görmeye devam ederseniz bu bir alışkanlığa dönüşüyor. Kabus görmekten korkuyor, belki uyumamaya çalışıyor ya da çabucak uykuya dalmak için ilaç alıyorsunuz" diye sürdürüyor.

Klinik psikolog Davis travma geçiren insanlarla çalışıyor. Bunlar arasında eski askerler, manik depresif (bipolar) gibi rahatsızlıkları olan insanların çocukları var.

Yöntem olarak açığa çıkarma, sakinleşme ve ERRT diye anılan terapiyi kullanıyor. ERRT'de ya da reskripsiyon terapisinde, hasta kabuslarını tamı tamına hatırlayıp yazmaya veya farklı sonlarla yeniden yazmaya çağırılıyor.

Bu yöntemde hasta, tekrarlanan kabusunu yazdığı yeni sonla görmüyor belki ama kabusu görmemeye ya da o kadar güçlü bir etki yaratmayan bir versiyonunu görmeye başlıyor. Kabusun sıklığı azalıyor ve yavaş yavaş yok oluyor.

Davis kabuslara, sadece daha büyük bir sorunun belirtisi muamelesi yapmanın, tedavide yeterli bir yaklaşım olmadığını düşünüyor.

"Daha bundan 10-20 yıl önce psikolojide kabuslara travma sonrası stres belirtisi olarak bakılıyordu. Fakat artık yaklaşımda, kabuslara birden fazla sorunun işareti olarak bakma yönünde bir değişim var. Önce kabusları tedavi edebilirseniz, depresyon, madde kullanımı gibi diğer bazı sorunları da halletmiş oluyorsunuz." diyor.

Davis kabuslara, gelecekteki sorunların ipuçları olarak bakmanın da önemli olduğunu düşünüyor. Duygusal olarak yüklü rüyaları bazen önemli bir olayın gecesinde bazen de o olaydan itibaren 5-7 gün içerisinde görebiliyoruz.

Cardiff Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Penny Lewis ve ekibi, günlük anıları hemen olduktan sonra depoladığımızı ama daha derin kişisel anlamları olan şeyleri bir gecikmeyle işleme sokabildiğimizi düşünüyorlar.

Kronik olarak kabus görenlere, rüyalarını kontrol etme eğitimi vermek bu kabusların sıklığını azaltabiliyor.

İmaj Provası Terapisi adı verilen (IRT) bu tedavi, küçük gruplarda başarılı oldu ama araştırmacılar bu başarının nasılı bir mekanizmayla sağlandığından henüz çok emin değiller. Bu tür terapiler hastaların uyanmadan gece boyunca uyumalarının yollarını arayarak, beyne faaliyetlerini düzgün yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu dinlenme fırsatının verilmesini amaçlıyor.

Koronavirüs ve kabuslar

Kabusların sebebinin anlaşılması ve tedavisi konusunda son birkaç yıl içinde kayda değer gelişmeler sağlandıysa da koronavirüs salgını sırasında ilan edilen katı sokağa çıkma önlemleri bu konuda tedavi görenler açısından yeni zorluklar yarattı.

Tekrarlanan kabusların sebeplerini ortadan kaldırmaya yönelik İmaj Provası Terapisi gören Fransız hastalar üzerindeki küçük ölçekli bir çalışma, Covid-19 salgınının hastaların üçte ikisinin en başa geri döndüğünü gösterdi.

Haftada iki geceden neredeyse her geceye kadar kabus gören bu hastaların tümü tedaviye olumlu cevap vermiş ve kabuslarının sıklığı azalmıştı. Ancak 4 yıl süren tedaviden sonra 2020 yılında hastalarda büyük gerileme görüldü ve bir çoğu ayda ortalama 19 kere kabus gördüğünü bildirdi.

Lyon Üniversitesi'nden araştırmacılar Benjamin Putois, Caroline Sierro ve Wendy Leslie koronavirüs krizi döneminde "kabusların sıklığının artması, sadece travmatik anıların yeniden hareketlendiğini değil aynı zamanda duyguların düzenlenmesi ihtiyacının da arttığını gösteriyor" dediler.

Onun için bir daha kötü bir rüya gördüğünüzde bunu beyninizin duygularınızı düzenleme yöntemi, bir önceki günün sıkıntılarını fırlatıp atma yolu olduğunu hatırlayın. Psikologlar ara sıra kötü rüya görmenin çoğu insan için faydalı bir şey olduğunu söylüyor ama kabuslar düzenli hala gelir ve sağlığınızı etkilemeye başlarsa o zaman endişelenmek gerektiğinde birleşiyorlar.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır